SELANİK MEKTUBU (10) BAKİ SARISAKAL
SELANİK MEKTUBU (10) Yunanlılar bütün şiddetiyle icrai mezalim ediyorlar. Zaten geçen mektuplarımın birinde bu babda bir az izahat vermiştim. Bu defa elde ettiğim bazı malumatta, Yunanlıların, Bulgarlara ders verecek kadar ileri gittiklerini göstermektedirler. Ah bu vahşi adamlar Balkanlarda sulh ve sükûnu temin etmek için nasıl bir vesaite müracaat ediyorlar. Bunu Avrupa ya anlatmak lazım. Taki Rumeli nin Türkiye den başka hiçbir devlet tarafından idare edilemeyeceği gayrı kabildir. Bir hakikat şeklinde tezahür etsin. Onun için bu mektubumda bilhassa Yunanlıların takip etmeye başladıkları ve tatbikinde pek büyük bir şiddet gösterdikleri imha politikasının netice-i tabiyesi olarak İslamlara yapılan gayrı kabil mezalimden bahsedeceğim. Avrupa ya kendisini medeni diye tanıştıran bu vahşiler, kadınların kolları altına bomba koymak ve şalvarlarına ateş vermek suretiyle itlaf edecek kadar hissiz canavarlardır. Yunalıların bu mezaliminden Drama havalisinde bulunan dindaşlarımız fevkalade müteessir olmuşlardır. Drama Diğer havalide bulunan İslamların pek büyük işkencelere maruz bulunuyorlarsa da katliam en ziyade Drama havalisinde icrai hüküm etmiştir. Tabi hududun bir tarafında başlayan katliam yavaş yavaş ilerleyerek Rumeli de bulunan bütün İslamlara sirayet edecektir. Yunanlılar mezalime Doksat tarafından başladılar. Doksat biliyorsunuz ki Bulgar- Yunan Muharebesi esnasında yakılan en zengin ve en mamur bir İslam kasabasıdır. Doksat ahalisi daha önce hicret ettikleri harabeden ibaret kalan kasabalarına yeniden avdet etmişlerdi. Fakat bu defa Yunanlıların tecavüzlerine maruz kaldılar. Gerek yerli Rumlar, gerek Yunan Hükümeti nin çete halinde sevk ve idare eylediği askerler evvela köylere sonra kasabaya hücum ettiler. İslamları katlettiler. Kadın ve kızların ırzlarına tecavüz ettiler. Bulgarların gösterdikleri bütün vahşetleri tatbikte Yunalılarda tatbikte katiyen kusur göstermediler. Size katliam yapılan köylerin adarlını sıra ile kaydediyorum. Bu izahat Yunanlıların vahşetlerini izaha fazla lüzum göstermeyecek. Kırlar köyüne iltica eden 40 İslam, köyden kaldırılarak yola çıkarılmış fakat kendilerinden bir daha haber almak mümkün olamamıştır.
Bunlardan başka arabalarla Doksat a nakledilen aile ve çocuklardan dahi bir haber alınamamıştır. Varid olan malumata göre bu zavallılar gece vakti hanelerinde öldürülmüş ve haneleri de yakılmış ve tahrip edilmiştir. Cesetleri yangın enkazı altında kalmıştır. Doyran köyüne iltica eden Doksatlı Hacı Salih in, Hacı Hasan ile oğlu oradan alınarak darp edildikten sonra oğlu katledilmiş ve kendisi Drama hapishanesine nakledilmiş, zavallı adamın hapishanede gördüğü şiddetten kaburga kemikleri kırılmak suretiyle vefat etmiştir. Bunlardan başka Doyran köyünde birçok İslam katledilmiştir. Dizmikli köyüne iltica eden Çolak Hoca oğlu ailesiyle birlikte Doksat a nakledilirken çay deresinde öldürülmüşlerdir. Doksatlı Şaban yedi kafile ile birlikte Doksat ta feci şekilde öldürülmüşlerdir. Kanık köyünde bulunan birçok İslam cesetleri ahali tarafından defnedilmişlerdir. Drama nın Çatalca köyünde iki İslam cesedi bulunmuştur. Rahova köyünde Timur namında bir çocuğun pederi ve amcası, eniştesi ve diğer akrabası katledildikten sonra iki bin lira değerinde bulunan emval ve emlaki de zapt ve müsadere olunmuş ve kendisi Drama ya iltica etmiş ise de Yunan zabıtası tarafından hanesinden alınarak şiddetli suretle dar ve hapis edilmiştir. Kanatlar köyü ahalisinin bu seneki mahsulatı Yunalılar tarafından kamilen yakılmış ve yağma edildiği için mezkur köylüler diğer köylere ilticaya mecbur olmuşlardır. Bunların hali pek şayan merhamettir. Bürün felaketlere rağmen kışlık zahirelerini tedarik için ellerinden geleni yapan, güçlükler içinde çarpışan ve nihayet ihzar edebildikleri zahireyi Yunanlılara kaptıran bu dindaşlarımız şimdi aç ve muhtaç hamiyet bir halde diğer köylerde sürünüyorlar. Bunların nihayette hain Yunan kurşunlarına kurban olmayacakları da şüphelidir. Kırlar Köyünün Araplı Mahallesine iltica eden Şaban Ağa nın aramak maksadıyla hanesine dahil olan yunan şakileri kadınların koltukları altına bomba koymuş, şalvarlarını ateşe vermiştir. Bu vahşet Yunanlıların takip etmekte oldukları imha politikasının en hunharca bir tecellisidir. Yine Şaban Ağa yı rahatsız etmek maksadıyla Karamanlı ya gelen bir takım Rum şakileri İslam kadınlarına darp ve Şaban Ağa nın gelini ile kızını bin türlü işkencelerle haneden alarak hapishaneye götürmüşlerdir. Orada aç susuz bırakmışlardır. Himmetli Mahallesinde gündüz bir İslam hanesine giren birkaç Yunanlı hanede bulunan kadınların ırzlarına tecavüz etmişlerdir. Duraklı köyünden Ortakçı oğlu Mümin Ağa Kırlar Belediye Dairesine celb edilerek şiddetle darp edildikten sonra süngü ile yaralanmıştır. Ceriban köyünde Papasın Damadı Mitho namında biri Yunanlıların tecavüzatına favkalade nazarı müsamaha ile bakmalarından hatta tecavüzü bizzat tercih ve teşvik ettiklerinden cesaret alarak önüne gelen İslam hanesine girmeye ve yanına bir iki jandarma alarak İslam kadın ve kızlarının ırzlarına tecavüze başlamıştır. Urgancı Mahallesinde Kokmuş Hasan Ağa nın hanesine iltica eden birkaç kadın ile kızlarına tecavüz etmek üzere iki Rum şakisi ve iki başıbozuk Rum, gece vakti haneye dahil olmuş ve cebren kadınların ırzlarına geçmişlerdir. Urgancı Mahallesinde Yunan çete reisinin emri üzerine sekiz-on İslam kadını hanelerinden alınarak hapsedilmişler ve iki gün kadar hapishane aç ve susuz bırakılarak işkenceye maruz kalmışlardır. Kavaklı köyüne iltica eden Doksatlı Yusuf Ağa yı ailesi ile birlikte Doksatlı birkaç şaki cebren köyden alarak yola çıkarmış ve Kırlar köyü Kasaplı Mahallesi başında kendisini feci bir şekilde öldürdükten sonra zevcesiyle, kerimesinin de ırzlarına tecavüz eylemişlerdir. Şimşirli köyü Güllü ve Mangallı Mahalleleri İslam ahalisi Ramazan da teravih namazı sırasında hanelerine Yunan askeri tarafından hücum edilmiş ve birçokları şiddetle darp edildiği gibi birçoklarının da hanelerine girilerek, sandıkları kırılmış, paraları gasp ve sirkat olunmuştur.
Bu mezalim böyle birer birer saymakla bitmez. Çünkü gün geçmiyor ki İslamlardan birinin hanesine tecavüz edildiği veyahut dindaşlarımızdan birinin öldürüldüğü haberi gelmesin. Fakat Yunan Hükümeti bu mezalimin kendi tarafından ifa edildiğini saklamak için nasıl bir çareye başvuruyor biliyor musunuz? Mezalim gerçekleştirilen mahallelerde Hükümet derhal İslam ahalisini tevkif ile hapse atmaya başlamıştır. Şimdiye kadar yalnız Doksat ta tevkif edilen İslamların miktarı üç yüze yakındır. Bu suretle gerek hükümet ve gerek asker ve gerekse yerli Rumlar tarafından düçar olan İslamlar artık hissiyat ve emellerini emniyette göremeyerek heyecana düşmüş ve hicrete başlamışlardır. Fakat nereye gidecekler. Yunan zulmünden kaçmak isteyen bu zavallılar nereye iltica edecekler? İşte bu çaresizlik içinde kıvranan Drama ve çevresi İslam ahalisi ümitsiz bir halde yine kendilerine zulüm ve işkence eden Yunan Hükümetine müracaatla bu tecavüzata bir nihayet verilmesini rica etmişler. Denize düşen yılana sarılır atasözüne uygun olan bu hareket ne kadar fecidir. Yunan esareti altında kalan dindaşlarımız bu günkü hali gözler önündedir. Bunu Hükümeti Osmaniye nin, Kahraman ordumuzun intibah ve intizam nazarına arz ediyorum. Çünkü Hükümet ve orduda bu zavallılara yardımcı olmayı düşünmezse Yunanistan da kalan İslamlardan bir kişi bile kalmamsı muhtemeldir. Nitekim Balkanlar Harbinin başından beri sokakları muhacirlerle dolup boşalan Selanik bu defa yine muhacir hücumuna maruz kaldı. Sokaklar zavallı İslamlarla doldu. Yunanistan köylerde öyle bir mezalim icra ediyor ki bu mezalim altında hayatını sürdürmek imkânsızdır. Selanik te İslamlar
Bu muhacirlerin ifadelerine göre Yunanistan Hükümeti silah toplamak bahanesi ile köylere giderek hanelerde arama yapıyor. Fakat ya girdiği haneden bir daha çıkmıyor yahut bütün bir köyde bir-iki silah olduğu takdirde ahaliyi şiddetli şekilde darp ediyor ve işkenceye maruz bırakıyor. Askeri iskân edeceği bahanesiyle köylüleri evlerinden tart ediyor. Muhalefet etmek isteyenleri darp ediyorlar ya da öldürüyorlar. Zavallı İslam köylüleri ise bu şartlar dahilinde yaşayamayacaklarını anlayarak hicrete mecbur kalıyorlar. Hicret eden bu muhacirlerden bazılarının vücutlarında halen yaralar mevcuttur. Yunanlılar harp ederken en vahşiyane bir suretle hareketten kaçınmıyorlar. İşte Vardar Ovasında bulunan İslam köylerinin maruz kaldıkları ahval kısaca bundan ibarettir. Fakat asıl facia bu muhacirinin burada geçirdiği hayattadır. Zavallı İslamlar cami ve mezarlıklarda himaye ve muhafazadan mahrum bir halde yaşıyorlar. Cemaati İslamiye vasıtasıyla vuku bulan şikayetler muhacirinin tazyik ve tehdit edilmemesi için bir sebep teşkil etmekten başka bir fayda temin etmiyor. Yunanistan muhacirini ne Anadolu ya sevk ediyor, ne de iaşeleri için yardımda bulunuyor. Hükümetimizin her vakit talep ettiğim himayesini bu defada talebe mecburiyet hissediyorum. Çünkü Hükümeti İslamiye İstanbul da ihraz ettiği sevkiyatı, Atina da da ihraz etse bile binlerce zavallı Türk ün buradaki sefaleti o muvaffakiyet üzerinde daimi birliği olarak kalacak. Bir mahiyete haizdir. Hükümeti Osmaniye yalnız hiçbir netice vermeden devletlere müracaatla iktifa etmeyerek bir azda fiilen himayeye kalkışmalı. Yunanistan ı tazyik eylemelidir. Bu gün hamdolsun vaziyetimiz buna müsaittir. Allahlarından ve Hükümeti Osmaniye den başka himayeleri olmayan bu zavallılar kime müracaat etsinler. Bu aç ve çıplak kalan binlerce arkadaş ve dindaşımızın feryadına lakayt mı kalacağız? 1 Selanik Kampanyalar Caddesi 1 Tasviri Efkâr 31 Kasım 1913