En önemlisi olan Başarılı idareciliğe yönlendiriliş Markos 12:28-34 A. Giriş Önceleri sözünü etmiş olduğumuz konu: "Başarılı idereciliğe götüren yol" olmuştu. Kutsal Kitap bakışındaki idarecilik. Almış olduklarımızı ne şekilde kullanmaktayız? Yaşamımızın değişik yönlerinde: Vaktimizi nelere ayırıyoruz, paramız, işimiz, sağlığımız, ruhsal yaşamımız, ruhsal armağanlarımız bunların arasında. İdarecilik bir çok kararlara bağlıdır. İmkanlar ölçülür, tartılır, fırsatlar değerlendirilir, diğer imkanlar gözden geçirilir ve verilecek kararla değerlendirilebilir ya da değerlendirilmez. Tüm bunlar neyin ölçüsünde olabilmelidir? Bu konuda önemsenecek ve yol gösterici ne olabilir? Verilecek kararların doğruluğunu kanıtlayan bir ölçeğe gereksinimiz var. Bu ölçek aracıyla verdiğimiz kararların doğru olup olmadığını anlarız. Bilmemiz gereken: Diğer şeyleri içeren esas ilkenin ne olduğudur. Önemsenecek olan nedir? Bunu İsa Mesih'ten öğrenmek istiyoruz. İsa yine çevresini saran din bilginleriyle tartışıyordu. Ateşli bir tartışma. Onlara katıldığımızda, bu dincilerden birinin İsa'ya sormuş olduğu soru kulağımıza geldi: "Buyrukların en önemlisi hangisidir?" B. Ana bölüm l. (Tanrı'yı sevmek) En üstün Yasa. Önemsenecek yaşam kuralı. Yerinde bir soru. Önemsenecek olan nedir? Bu soruyu kendilerine yönetmeyenler, düşüncesiz bir yaşam sürdürenlerdir. Sorumsuz. İnsan olarak akla sahibiz, vicdan ve değerlerler yaşamaktayız. İyi ve kötü hakkında karar verebilme imkanımız var. Yapılmaması gereken şeyleri ayırdedebilme duygularına sahibiz. Yapabileceğimiz şeyler hakkında hassaslıkla ayırdedebilerek, herşeyin iyi olmadığı gibi herşeyin de kötü olmayacağını kavrayabiliriz. Güncel yaşamda karşılaştığım ve benden küçük de olsa beklenen kararlarda neyi önemsemeliyim? Tanrı bunları hangisini en çok önemsemekte? Doğru! Bu soru sadece Mesih'in çağdaşlarını ilgilendirmiyordu. Günümüzde de Sonsuzluklar Tanrı'sı önünde sorumlu tutulacağımızı kavrayan insanlar da, ölçeğin insanlara dayanmadığını, onunla birlikte kendi isteklerine de dayanmadığını gittikçe ayırd etmeğe başladılar. Tanrı ve insanlar önünde sorumluluk taşımaktayım. Bunu ne şekilde doğru olarak yapabilirim? Önemsemem gereken şeyin ne olduğunu nasıl bileceğim? Bu sorunun ardında bulunan düşünceler. Buyrukların en önemlisi hangisidir? Bunu senden bilmek istiyoruz, İsa Mesih. Bu yerinde bir soru. İlk Antlaşmada 248 yasak ve 365 buyruk vardı. Toplam olarak 613ün tümü de tutulmalıydı yasa gereğince. Eksiksiz. Herşeyi
doğru yapmak isteğinde yasa olduğu gibi tutulmalıydı. Ya da: ağırlık verilmesi gerekecek şeyler mi bulunuyordu? İsa bunu yanıtlamada zorluk çekmedi. Evet, tutulması gereken önemli bir yasa vardı. Herşeyi dengede tutacak bir merkez vardı. Onun için herşey aynı ölçüde önemli değildi. Yine de yaptığım hiç bir önemsiz olamazdı. "Dinle ey İsrail! Tanrı'mız Rab tek Rab'tır. 30 Tanrı'n Rab'bi tüm yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve gücünle seveceksin." İsa Yasayı tekrarlıyor. Tanrı'n Rab'bi seveceksin. Herşeyi dengede tutacak olan merkez. İlk Antlaşma'yı okuduğumda, bu buyruğun diğer buyrukların arasında ağırlığı görülmüyor. Rab'bin verdiği On Buyruk'lara katılmamış. Tanrı'ın Rab'bini seveceksin. Bu buyruk hakkında düşüneceğim olduğunda, bana tuhaf gelen, sevgi buyruk yoluyla mı olur? Sevgi daha çok bir duygudan gelmez mi? Sevgi. Günümüzde sevgi, daha çok duygulara bağlı değil mi? Arzu, heyecan, istek ve tutku? Kutsal Kitap, sevgi ile ilişkin başka sözler kullanıyor. Tümüyle değişik bir şekilde. Kutsal Kitap'ta gösterilen sevgi, bir karar ve bilinçli istemle ilgili. Ve Tanrı'nın, insanları bilinçle sevmeye karar verdiğini gösterdiği gibi insanlardan da aynı şekilde karşılık beklediğini belitir. Sevgide ilk düşüncen ve isteğin sevdiğine ait olduğundan tutumun ve hareketlerin de bu sevgiye dayanan kararlarından gelmektedir. Sevmekte olduğun kişiye ilgi göstermek isteğinde, bu kişiyi dinleyeceksin, fikirlerine değer vereceksin, onunla vakit geçireceksin, sevdiğine iyilik yapacaksın. Onun fikirleri senin için anlamlı olacak. O kişiye karşı ilgisiz kalmayacaksın. Elbette hayır! Tanrı sevilebilir mi? - O'na tapınmak, saygı göstermek, O'nun buyruklarını tutmak, fidye vermek - olur; fakat sevmek? Ve O'nun tarafından sevilmek? Bu düşünce yeni. İnkılapçı. O çağlarda, Orta Doğuda duyulmamış bir şeydi. İnsanları "seven" bir Tanrı'dan işitilmemişti. İlahların koruyabilecekleri düşünülebilirdi. Yengi ve mutluluk verebilecekleri olurdu. Onun karşılığında kurbanlar, merasimler, ibadetlerle bu ilahların hoş tutulmağa çalışılırdı. Ama sevgi? Bu Buyrukta İlk Antlaşma'nın esası gösterilir. Herşeyin buyruklara bağlı olduğunu sanmaktaydık. Kaideleri tutmak, kurban merasimleri, ibadetler, bayramlar. Tutulması gereken ve yasak olan şeyleri bilmek. Ve bunların tümünü yerine getirmeyecek olunduğunda vay haline! İsa Mesih, Kutsal Kitab'ın esas buyruğuna yöneltir, insanların Tanrı ile olan ilişkilerinde. Tanrı'yı sevmek ve... Sevgi her zaman gönülden verilen bir karar. Örneğin ailede: birbirimizi sevdiğimizden eş olmadık, fakat eş olduğumuz için birbirimizi sevmekteyiz. Örneğin çocuklar: Çocuklar anne babalarını severler - genelde. Bir çocuk karşılık verir, yanıtlar sevgiyi. İlk başlarda sevgiyi tattıktan sonra sevgiye karşılık vermeği öğrenir. Karşındakinde sevgi uyandırabilirsin. Kutsal Kitap'ta sevgiden söz edildiğinde bu örnekler gözönüne serilir. Musa bu buyruğu ilan ettiğinde, orada bulunanların tümü - gereçekten tümü - kimden söz edildiğini biliyorlardı.
Atalarının yaşadıkları olayların bilincindeydiler, Avram, İshak, Yakub, onlat Tanrının çağrısına uydular. Yusuf'un Mısır'a satıldığı ve sonraları tüm ailesi, kardeşleriyle birlikte Mısır'a göçtüğü ve Tanrı'nın onlar için yaptıkları hakkında tümünün bilgisi vardı. Tanrı onları Mısır'daki kölelikten kurtarmışt. Onlar Tanrı'nın gücünü görmüşlerdi, Tanrı'nın kim olduğunu ve ne şekilde davrandığını. Bu Tanrı, bize kendisini tanıttı ve paylaştı. Tanrı bizden yana. O' bizlerle ilgilenmekte. Bizleri boşvermedi. Bizleri unutmadı. O'na karşı çok minnet doluyuz. İlk olarak özgürlüğümüz, sonra bakımı, geleceğimize bağlı hazırlamış olduğu imkanlar. Kendisini bizlere tanıttı, bizden yana davrandı. Kimden söz edildiğini biliyoruz. Evet, sözü edilen Tanrı'yı, Musa ve İsa tarafından verilen sevmek buyruğunu tutmak. Kendisini açıklayan Tanrı'yı. İlgilenen ve bakım gösteren Tanrı'yı; seni baştan sevmiş olan Tanrı'yı. Ta kendisini! Gerçekte bu güç mü? Hayır! Ama... beni gerçekte sevmekte mi? İlgilenir mi? - Bu tür şüpheler bulunmakta. Şüpheler ağır bastıkça Tanrı'yı sevemeyiz. Olağan! Tanımadığım, benimle ilgilenmeyen, bana iyilik yapmayan, Kendisine minnet borcum olmayan ve O'nun hakkında hiçbir bilgimin bulunmadığı Tanrı'yı neden sevmeliyim? Bu nedenle pekçok insan Tanrı'ya karşı lakayıt. O ana kadar sevgisini tatmadıkları için. Tanrı'yı sevebilmen için başlangıçta O'nun sana olan sevgisini tatman gerekir. Biliyoruz ki Tanrı, anlamsız bir şey beklememektedir. Senden biçimsi, şekilsiz bir düşünceyi sevmen beklenmiyor, ya da evrensel bir kaideyi. Varlığının nedeni ve anlamını, değil mi? Seni önceden seven Tanrı'yı sevmelisin. Yaşamının neresinde O'nun davrandığını gördün? sana olan sevgisinin izlerini nerede buluyorsun? Neleri hatırlıyorsun? Sıkıntılı günlerinde nerede O'nun avutmasını tattın? Elinde bulunanların kıtlığında ne şekilde baktı, tedarik etti? Kavrayamadığın şeyler için nerede O'nun yardımını gördün? Bir an düşünebilirsin. Tanrı nerede kendisini tanıttı? Tüm bunları nerede tattın? Hatırlayacak olduğunda Tanrı'yı sevebilmen zor olmayacak. Tanrı'yı sevmekle hedefe isabet ettin. Merkezi. O zaman yaşamındaki en önemli karaı verdin. (ll. Başkalarını sevmek) Tanrı'nın sevgisini tatmış olduğun için O'nu sevebilirsin ve O'nunla birlikte başkalarını da. İsa'nın işi henüz tamamlanmadı. Markos 12:31: İkincisi de şudur: Komşunu kendin gibi seveceksin. Bunlardan daha büyük buyruk yoktur. Aslında en önemli buyruğun sorusuydu. Buyrukların en önemlisi hangisiydi? İsa, bununla kalmıyor ve hemen ardından şu sözleri ekliyor: Onun yanısıra bir buyruk daha var ve aynı önemi taşıyor. Şu halde ilk buyruk diğerinden daha önemli mi oluyor? - Hayır, her ikisinin de önemi aynı ağırlıkta! Şu halde öneminde ağırlık taşıyan sadece bir buyruk değil, bir buyruk daha bulunuyor mu? - Hayır. En önemlisi olan Tanrı'yı sevmek. Bu buyrukla ne yapmaktayız? Bu her iki yaşam kaidesi başarılı idareciliğe götüren yolun bariyerleri değil mi? Sen bu ilkeleri ciddiye alarak, Tanrı'yı ve insanları sevmeye öncelik verdiğinde yaşamında ne değişiklikler olabilir? Bazı uygulayıcı kararlarımızda yardımcı olabilirler mi? Örneğin ucuz giysiler alıp,
parayı daha iyi yerlerde kullanmak için saklamak mı, yoksa pahallı giysi satın alarak ürütücülere destek olmak amacıyla başka şeylerden vazgeçmek mi? Kendi aileme zaman ayırmak mı yoksa yalnızlık çeken komşumla ilgilenmek mi öncelikte yer alacak? Bunlar hakkında karar veremeyi Tanrı'nın ışığında ve O'na karşı olan sorumluluğumuzda mı yapacağız, Tanrı ve insanlar için sevgimize en başta yer verecek olduğumuzda? İsa, Tanrı'ya ve insanlara olan sevgiyi bir araya getirmektedir. Bunu kaybetmemeğe çalış! Tanrı daha önemlidir ya da gelin dua edelim... Yok, insanlar daha çok önemlidir! Yoksullar için yapacağın şeyler var! Tanrı'yı seven, insanları da sevecektir. İnsanları sevmedikçe Tanrı'ya olan sevgin de gerçek değil. İnsanları sevdiğin gibi Tanrı'yı da seveceksin - fakat insanı Tanrı'nın yerine koymamakla. İsa, bu iyi bir yanıt!.. din öğretmeni de bu yanıtı beğendi. Markos 12: 32-34: Din bilgini İsa'ya, "iyi söyledin öüretmenim" dedi. Tanrı tektir ve O'ndan başkası yoktur demekle doğruyu söyledin. 33 İnsanın Tanrı'yı bütün yüreğiyle, bütün anlayışıyla ve büyün gücüyle sevmesi, komşusunu da kendi gibi sevmesi, bütün yakmalık sunulardan ve kurbanlardan daha önemlidir. 34 İsa onun akıllıca yanıt verdiğini görünce, " sen Tanrı'nın egemenliğinden uzak değilsin" dedi. Bu çok olur! Tanrı'nın Egemenliği - İsa'nın giriştiği her şey bununla ilgili idi. Tanrı'nın dünyası, O'nun isteğine uygun giden her şey, esenlik ve hakkın yönetiminde olan ve bizim yaşadığımız dünyadan farklı olan. Bizm dünyamız çalışmak ve baskı dolu, güç ve sömürü, bir yanda silahlar aracıyla diğer yanda büyük sınai birliklerin etkenliğinde. Tümümüzü öylesine hakim olan bu dünyadan kurtuluşumuz mümkün mü? Bir gün başka bir dünya bulunacak mı? Ya da başka bir dünya kurabilir miyiz, en azından tarafımızı değiştirebilir miyiz? Evet, mümkün! Sen yaklaşmaktasın. İsa bunu kime hangi bağlantıda söylemişti? sadece çocuklara. çünkü Tanrı'nın Egemenliği böylelerindir. (Markos 10:14; Luka 18:16) Onlara ait bulunmakta. Çocuklar saflıklarında kolayca inandıklarından. Onların anlık durumlara verdikleri özenlerinde ve güvencelerinde. İnanç için yüreklerini zorluk çekmeden açabilirler, çabuk kavrarlar, Tanrı'nın Egemenliği'nde olanları. Yetişki olarak bizler zorluk çekeriz. Pekçok şeyi gözönünde tutmak ve fikir edinmek gerekir, değil mi? Kolatca inanılır mı? Bu gerçekte mümkün mü? Bir de - burada olan - bilginler, dinciler, herşeyin bilincinde olanlar, Kutsal Kitap araştırıcıları ve eski gelenekleri tutanlar için Tanrı'yı sevmek daha çok güç gelmez mi, O'nu bilmek ve güvenmek? İsa'ya karşı sert bir şekilde çıkanlar bu tür kişiler olmuyor muydu? her şeyi bilmedikleri halde, herkesten daha bildiklerini sanan kişiler? Her an İsa'yı tuzağa düşürmek çabasında pusuda bulunarak O'nun güçsüz bir anını yakalamaya çalışan? Bizler gibi kişiler? Herşeyi yargılamağa, humanizmin ilkelerine bağlı görüşleriyle, otoriteye ve dine olan şüphelerinin yanısıra uçsuz bucaksız tolerans tutumlarıyla ve tanınamayacak kadar yozlaşmış, kültürsüzlükleriyle. Ama burada,... iyice yaklaşmış olarak. Neden sadece yaklaşık bir halde? Belki o ana kadar sadece konuşmuştu? Bilincinde olduğu şeyleri yerine getiriyor mu? Ona yönetilen, iyice yaklaştın sözleri yetiyor. Burada daha neler olmalı? - Herekete geçmek. Yerine getirmek, işleme girmek. Elbette! Sadece sözler yetmiyor. Sıkıntıda olanlar için, içinde bulunduğun topluluk için ve Tanrı
için de yetmeyecek. Burada işlemler geçerli. Onlarda sevgi belirecek. Tanrı'yı sevmek duygusal bir şey değil; burada aktiv karar bulunmalı. İnsanları da sevmek duygulara bağlı değil, fakat onlara iyilik davranışlarında Tanrı'nın Egemenliğine yaklaştın! C. Özet ve çağırı Bütün bunları yürekten tadik ediyorsan, Tanrı'nın Egemenliğine yakınsın! İsa'nın öğretisini beğendiysen yakınsın. Eğer bütün bunların paydaşı olmak istiyorsan öne doğru bir adım atmalısın. Böylelikle sözlerinin ardından işlemlerin gelecek. Bu tutumunda Tanrı'yı sevmek iyi olur düşüncesiyle yetinmeyip O'nun için karar verdiğinde, komşuna karşı olan sevgini komşuna göstereceksin. O zaman - kesinlikle eminim ki - İsa, sana "O'nun Egemenliğine ait olduğunu" söyleyecek. Bunu kavramakla kalmadığın için şimdi katılmış bulunuyorsun.