doi: 10.5505/eurjhs.2016.63634 Eur J Health Sci 2016;2(3):79-84 İnfertil Kadınlarda Anksiyete, Depresyon ve İlişkili Faktörler Anxiety, depression and associated factors in infertile women Mine İslimye Taşkın 1, Akın Usta 1, Coşkun Cüce 2, Ertan Adalı 1, Mehmet Arslan 2. 1 Balıkesir Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Balıkesir 2 Balıkesir Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Balıkesir ABSTRACT Objective: This study was designed to compare depression and anxiety levels and to evaluate associated sociodemographic factors with depression and anxiety in infertile and fertile women. Methods: This crosssectional study included individuals aged 18-40 years old, 177 infertile women and 152 fertile women were evaluated. Study was conducted between August 2014 to October 2015 with patients that were referred to our hospital. Participants were provided demographic and infertility information and completed The Beck Depression Inventory (BDI) and the State-Trait Anxiety Inventory (STAI). The data were analyzed with p<0.05 as the level of statistical significance. Results: In terms of Beck Depression scores, there was no statistical significant difference between infertile and fertile groups (p=0.143). For the anxiety levels, STAI-S (current anxiety score) and STAI-T (general anxiety score) were similar between the groups (p=0.411 and p=0.812, respectively). In multiple regression analysis, STAI-S scores were not correlated with duration of infertility and treatment. STAI- T scores were only correlated with duration of treatment. When the groups were evaluated according to their jobs, STAI-T scores were significantly higher in housewives than employees (p<0.05). In women whose husbands were also infertile, STAI-S scores were higher. Infertile women who have history of treatment had higher Beck scores than who had not undergone treatment before. Conclusion: Althought infertility seems not to affect psychopathology in general; longer treatment periods, to be free from professional life, additional male factor infertility are related higher anxiety scores in infertile women. History of treatment failure in infertile women also results in higher depression scores. Keywords: Infertility, anxiety, depression. ÖZET Amaç: Bu çalışmada infertilite tedavisi alan kadınlar ile infertil olmayan grupta depresyon ve anksiyete skorlarının karşılaştırılması ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntemler: Bu kesitsel çalışmaya 18-40 yaş arası 177 infertil kadın ile yine aynı yaş grubunda infertilite öyküsü olmayan 152 kadın dahil edilmiştir. Çalışma Ağustos 2014 ile Ekim 2015 tarihleri arasında polikliniğe başvuran hastalarda uygulanmış; hastaların demografik bilgilerini içeren soru formları verilmiş; depresyon durumlarını belirlemek için Beck Depresyon ölçeği (BDI); anksiyete düzeylerinin belirlenmesi için TheState-Trait Anxiety Inventory (STAI) anksiyete ölçeği kullanılmış; elde edilen veriler istatistiksel olarak değerlendirilmiş ve p<0.05 anlamlı kabul edilmiştir. Bulgular: Beck depresyon skorlarına göre infertil grup ile fertil grup arasında istatistiksel fark saptanmadı (p=0,143). Anksiyete değerlendirmesinde STAI-S (anlık-güncel anksiyete skoru) ve STAI-T (genel anksiyete skoru) skorları iki grup arasında benzerdi (p=0,411 ve p=0,812). Korelasyon analizi yapıldığında STAI-S ile gebe kalamama süresi ve tedavi süresi arasında korelasyon saptanmazken; STAI-T skoru ile tedavi süresi arasında korelasyon saptandı. İnfertil ve kontrol grubu mesleklere göre değerlendirildiğinde ev hanımlarının STAI-T skoru daha yüksekti (p<0,05). İnfertilite nedeni olarak erkek faktörü de eklendiğinde infertil kadınlardaki STAI-S skorunun daha yüksek olduğu saptandı. Daha önce tedavi almış olan infertil grupta Beck depresyon skorlarının tedavi almayan gruba göre daha yüksek olduğu görüldü. Sonuç: İnfertilite psikososyal iyilik haline etki etmiyor gibi gözükmekle beraber; tedavi süresinin uzaması, kadınların çalışma hayatından uzak kalması ve infertilite nedeninin hem kadın hem de erkeğe bağlı olduğu durumlarda anksiyete skorları artmaktadır. Daha önceki başarısız tedaviler ise infertil kadında depresyon skorlarında artış meydana getirmektedir. Anahtar Kelimeler: İnfertilite, anksiyete, depresyon. İletişim Yrd. Doç. Dr. Akın Usta, Balıkesir Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Balıkesir E-posta: drakinusta@gmail.com Geliş tarihi: 11.04.2016 - Kabul tarihi: 14.04.2016 Giriş İnfertilite çiftlerin düzenli korunmasız cinsel ilişkiye rağmen 1 yıl içerisinde gebe kalamama durumudur ve tüm dünyayı etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Üreme çağındaki çiftlerin (18-45 yaş) ortalama %10-15 ini içerir ve dünyada ortalama 80 milyon infertil çift vardır (1). Türkiyedeki infertil çiftlerin 1,5-2 milyon olduğu düşünülmektedir (2). Bu çiftlerin %55-75 i primer infertil; %25-40 ı sekonder infertildir (3). Sayılar kadınların kariyer beklentileri ve çocuk doğurma yaşının artması nedeniyle her geçen gün artmaktadır. 79
Tablo 1. Hastaların demografik özellikleri. Değişkenler İnfertil Kontrol P Sayı (%) 177 (%53,8) 152 (%46,2) - Yaş (Ortalama±Standart sapma) 29,53±5,21 32,29±5,55 <0,001 Evlenme Yaşı (Ortalama±Standart sapma) 23,21±4,34 21,59±3,99 0,002 Gebelik (Ortalama±Standart sapma) 1,52±1,12 2,28±1,16 <0,001 Düşük (Ortalama±Standart sapma) 1,71±1,35 1,43±0,78 0,426 Doğum (Ortalama±Standart sapma) 1,05±0,23 1,61±0,78 <0,001 Yaşayan Çocuk (Ortalama±Standart sapma) 1,06±0,23 1,61±0,86 <0,001 Okuryazar Değil 3 (%1,7) 0 (%0,0) Okuryazar 2 (%1,1) 1 (%0,7) Eğitim Durumu İlköğretim 79 (%45,4) 67 (%44,4) Lise 47 (%27,0) 50 (%33,1) 0,392 Üniversite 43 (%24,7) 33 (%21,9) Okuryazar Değil 1 (%0,6) 0 (%0,0) Eş Eğitim Durumu Sigara Alkol Maddi Durum Okuryazar 1 (%0,6) 0 (%0,0) İlköğretim 59 (%34,3) 51 (%33,8) Lise 65 (%37,8) 52 (%34,4) Üniversite 46 (%26,7) 48 (%31,8) Hayır 125 (%71,4) 119 (%78,8) Evet 50 (%28,6) 32 (%21,2) Hiç İçmedim 154 (%88,0) 144 (%95,4) Ara Sıra İçerim 21 (%12,0) 7 (%4,6) Düzenli İçerim 0 (%0,0) 0 (%0,0) İyi 23 (%13,1) 35 (%23,3) Orta 141 (%80,6) 108 (%72,0) Kötü 11 (%6,3) 7 (%4,7) Evet 38 (%21,7) 147 (%98,0) 0,608 0,159 0,028 0,054 İnfertilite nedenleri %40 ı kadına ait nedenler; %40 ı erkeğe ait nedenler ve %20 si açıklanamayan infertilite olarak karşımıza çıkmaktadır (4). İnfertilite temel olarak fiziksel bir problem olarak görülse de aslında biyolojik, sosyal, kültürel, psikolojik, ekonomik yönleri mevcuttur (1-5). Infertilite nedenindeki belirsizlik, tedavi süresinin bilinmemesi, tedavilerin olumsuz sonuçlanması, tedavinin ekonomik yükü, toplum baskısı gibi nedenlerle psikolojik problemlerin özellikle de anksiyete ve depresyonun, infertil popülasyonda daha sık olduğunu gösteren yayınlar mevcuttur (1,2,5,6). Öte yandan infertil hastalardaki psikolojik durumun etkilenmediği gösteren yayınlar da mevcuttur (7-9). Bu çalışmada kliniğimize başvuran infertil hastalar ile fertil popülasyonda depresyon ve anksiyete düzeylerini belirlemek ve karşılaştırmak amaçlanmıştır. Yöntemler Bu kesitsel çalışmaya Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi kadın hastalıkları ve doğum polikliniğine başvuran 18-40 yaş arası 177 infertil kadın ile yine aynı yaş grubunda infertilite öyküsü olmayan 152 kadın dahil edilmiştir. Bu iki grubun yaş ortalamaları birbirine benzerdir. Etik onay Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu ndan alınmıştır (Karar no: 2014/48). Çalışma Helsinki Deklerasyonu 2008 prensiplerine uygun olarak yapılmıştır ve Ağustos 2014 ile Ekim 2015 tarihleri arasında polikliniğe başvuran hastalarda uygulanmıştır. İnfertil grup, son 1 yıldır korunmasız cinsel ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamamış ve bu nedenle tetkik ve tedavi edilen primer ve sekonder infertil kadınları içermektedir. Fertil grupta ise en az 1 çocuğu olan, hastanemize kontrol muayenesi için başvuran ve herhangi bir psikiyatrik hastalığı olmayan kadınlar dahil edilmiştir. Hastaların demografik bilgileri (yaş, evlenme yaşı, gebelik ve doğum sayısı, eğitim durumu, alkol veya sigara kullanımı, ekonomik durum, infertilite süresi, nedeni) için soru formları kullanılmıştır. 80
Tablo 2. Depresyon ve anksiyete skorları. Değişkenler İnfertil Kontrol P Beck Skoru (Ortalama±Standart sapma) 9,61±7,74 9,46±7,39 0,965 No Depression 113 (%65,3) 92 (%62,2) Beck Level Mild Level Of Depression 33 (%19,1) 42 (%28,4) Medium Level Depression 23 (%13,3) 12 (%8,1) Severe Depression 4 (%2,3) 2 (%1,4) 0,143 STAI-S (Ortalama±Standart sapma) 38,49±9,39 39,39±9,26 0,411 Anksiyete Var STAI-S 83 (%48,5) 78 (%52,3) 0,496 Anksiyete Yok 88 (%51,5) 71 (%47,7) STAI-T (Ortalama±Standart sapma) 44,25±8,96 44,61±8,64 0,812 STAI-T Anksiyete Var 126 (%74,1) 108 (%72,5) 0,742 Anksiyete Yok 44 (%25,9) 41 (%27,5) Hastaların depresyon durumlarını belirlemek için Beck Depresyon ölçeği (BDI); anksiyete düzeylerinin belirlenmesi için The State-Trait Anxiety Inventory (STAI-S/T) anksiyete ölçeği kullanılmıştır (10,11). BDI nin Türk versiyonu tercih edilmiştir ve bu ölçek 21 soru içeren, depresif semptomların şiddetini değerlendiren ve hem psikiyatrik hastalar hem de genel popülasyonda kullanabildiğimiz bir ölçektir (12). Her bir soru 0-3 arası skorlanır ve max skor 63 tür. Total skora göre 0-13: minimal depresif semptomlar; 10-16 hafif depresif semptomlar; 17-29: orta şiddetli depresif semptomlar; 30-63: şiddetli depresif semptomlar. STAI-S (anlık anksiyete ölçeği) ve STAI- T (genel anksiyete ölçeği) için şuanda geçerli olan Türk versiyonu kullanılmıştır (13). Bu ölçekte sorular 2 bölüme ayrılır ve ilk 20 soru anlık anksiyeteyi (STAI- S) değerlendiren sorular; sonrasındaki 20 soru da genel anksiyete düzeyini (STAI-T) değerlendiren soruları içerir. Skor her bir subtest için 20-80 arasındadır. Skor ne kadar yüksekse anksiyete seviyesi o kadar fazladır. 39-40 klinik olarak önemli semptomların tespit edildiği eşik değer olarak kabul edilir. İstatistiksel analiz İstatistiksel değerlendirme için SPSS 11.0 (Statistical Package for the Social Sciences, SPSS Inc., Chicago, IL) versiyonu kullanılmıştır. Grupların demografik verileri Mann-Whitney U ve Ki Kare testi kullanılarak karşılaştırılmıştır. Gruplar arası karşılaştırma normal dağılım göstermeyen veriler için (BDI, STAI-S) Mann Whitney-U test; normal dağılan veriler (STAI-T) için Student t testi kullanılarak yapılmıştır. p<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Demografik veriler ile STAI ve BDI arasındaki korelasyon Spearman korelasyon analizi ile değerlendirilmiştir. Bulgular Hastaların demografik verileri Tablo 1 de yer almaktadır. İnfertil grup ile kontrol grubu arasında kadının veya erkeğin eğitim durumları, ailenin ekonomik düzeyi arasında fark oladığı görülmektedir. Sigara kullanımı, alkol kullanımı arasında da fark saptanmamıştır (Tablo 1). İnfertil grupta Beck depresyon skorlarına göre hafif depresyon%19,1; orta dereceli depresyon %13,3; ağır depresyon bulguları %2,3 idi. Fertil gruptaise bu değerler sırasıyla %28,4, %8,1 ve %1,4 olup infertil grup ile fertil grup arasında istatistiksel fark saptanmadı (p=0,143). Anksiyete değerlendirmesinde STAI-S ve STAI-T skorları iki grup arasında benzerdi (p=0,411 ve p=0,812) (Tablo 2). İnfertil ve kontrol grubu mesleklere göre değerlendirildiğinde ev hanımlarının STAI-T skoru daha yüksekti (p<0.05). İnfertilite nedeni olarak hem erkeğe hem de kadına ait faktörlerin rol oynadığı durumlarda infertil kadınlardaki STAI-S skorunun daha yüksek olduğu saptandı (p<0.05). Daha önce tedavi başarısızlığı olan infertil grupta Beck depresyon skorlarının kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu görüldü (p>0.05) (Tablo 3). İnfertil grupta primer ve sekonder infertil hastalar birlikte değerlendirilmişti. Primer ve sekonder infertil hastalar ayrı ayrı değerlendirilip bu iki alt grup ile kontrol grubu karşılaştırıldığında yine depresyon ve anksiyete skorlarının benzer olduğu görüldü. Korelasyon analizi yapıldığında STAI-S ile gebe kalamama süresi ve tedavi süresi arasında korelasyon saptanmazken; STAI-T skoru ile tedavi süresi arasında düşük dereceli lineer pozitif korelasyon saptandı (p=0,048; r=0,2). Yine evlenme yaşı ile STAI-T skoru arasında düşük dereceli lineer pozitif korelasyon saptanmıştır (p=0,047; r=0,11). 81
Tablo 3. Korelasyon Analizi Sonuçları. Beck STAI-S STAI-T Değişkenler STAI-S STAI-T Beck Skoru P P Skoru Skoru Ev Hanımı 220 (%69,6) 9,65±7,99 39,11±9,35 45,47±8,64 Meslek 0,982 0,392 Diğer 96 (%30,4) 9,18±6,58 38,10±9,56 41,98±8,99 Okuryazar 3 (%0,9) 11,67±7,02 35,00±6,24 46,67±5,51 Değil Eğitim Okuryazar 3 (%0,9) 15,00±10,00 43,67±8,96 42,00±10,44 0,715 0,646 Düzeyi Eş Eğitim Düzeyi Sigara Alkol Maddi Durum Gebelik Düşük Doğum Tedavi Alıp Almama Gebe Kalamama Nedeni İlköğretim 146 (%44,9) 9,82±8,04 39,30±8,87 45,59±7,90 Lise 97 (%29,8) 9,16±7,07 38,32±9,64 43,66±9,88 Üniversite 76 (%23,4) 9,15±7,36 38,91±10,00 43,66±9,88 Okuryazar Değil 1 (%0,3) 5,00 33,00 44,00 Okuryazar 1 (%0,3) 5,00 38,00 37,00 İlköğretim 110 (%34,1) 10,47±7,72 0,174 39,14±8,77 0,954 46,12±8,52 Lise 117 (%36,2) 9,83±7,92 38,84±10,00 43,44±8,67 Üniversite 94 (%29,1) 8,20±6,96 39,06±9,25 43,55±9,11 Hayır 244 (%74,8) 9,23±7,40 39,16±9,53 44,06±8,50 0,193 0,477 Evet 82 (%25,2) 10,41±8,06 38,18±8,73 45,47±9,60 Hiç 298 (%91,4) 9,70±7,62 39,11±9,25 44,67±8,58 Ara-Sıra 28 (%8,6) 7,75±6,98 0,118 36,82±10,03 0,171 41,82±10,64 Düzenli 0 (%0,0) - - - İyi 58 (%17,8) 8,50±6,08 38,14±10,14 42,67±9,06 Orta 249 (%76,6) 9,79±7,34 0,211 39,18±9,11 0,486 44,68±8,75 Kötü 18 (%5,5) 9,83±13,26 37,61±10,05 46,39±8,50 Hayır 110 (%33,8) 9,72±7,06 37,42±8,99 43,82±8,78 0,463 0,037 Evet 215 (%66,2) 9,42±7,86 39,68±9,44 44,66±8,80 Hayır 251 (%77,2) 9,35±7,07 38,76±9,14 44,09±8,68 0,913 0,660 Evet 74 (%22,8) 10,15±9,19 39,47±10,01 45,32±9,13 Hayır 138 (%42,5) 9,60±7,50 37,84±9,48 0,058 44,08±8,86 0,924 Evet 187 (%57,5) 9,47±7,67 39,71±9,19 44,59±8,75 Hayır 53 (%31,9) 7,42±5,89 37,62±9,08 42,42±7,93 0,043 0,503 Evet 113 (%68,1) 10,24±8,24 38,83±9,60 44,65±9,21 Kadın 71 (%45,8) 10,51±8,37 38,82±8,83 44,61±9,35 Erkek 12 (%7,7) 9,73±6,53 35,58±9,64 42,50±4,38 Kadın ve 0,103 0,003 16 (%10,3) 11,19±8,56 46,25±9,31 Erkek 45,69±11,05 Bilinmiyor 56 (%36,1) 7,73±7,66 36,69±9,38 43,22±8,41 P 0,01 0,269 0,135 0,213 0,102 0,186 0,423 0,292 0,609 0,851 0,650 Tartışma Bu çalışmada hastanemize gebelik isteği nedeniyle tedavi almak amacıyla başvuran 177 primer veya sekonder infertil kadın ile kontrol grubu olarak fertil 152 kadın değerlendirilmiş ve bu hastaların depresyon ve anksiyete düzeyleri karşılaştırılmıştır. BDI ile STAI- S ve STAI-T skorları gruplar arası benzer olmakla birlikte; önceki başarısız tedavilerin depresyon skorlarını artırdığı, tedavi süresinin uzamasının anlık anksiyete skorlarını artırdığı, ev hanımlarında genel anksiyete skorlarının yüksek olduğunu, kadın ve erkek faktörünün birlikte olduğu durumlarda kadının anlık anksiyetesinin arttığını, evlenme yaşı ile genel anksiyete düzeyinin ilişkili olduğunu görmekteyiz. Bu çalışma bölgemizde yapılan ilk çalışma olmakla birlikte, Türkiye den bu konuda yapılan sınırlı sayıda çalışma vardır ve bu çalışmalar bu bölümde değerlendirilmiştir. Kazandı ve ark. (6) yaptığı bir çalışmada 248 infertil kadın ve 98 infertil erkek ile kontrol grubu olarak 51 fertil kadın ile 40 erkek BDI ve STAI ile değerlendirilmiş, sonuç olarak hem kadın hem erkekte depresyon skorları açısından anlamlı fark saptanmazken; anksiyete skorları infertil çiflerde daha yüksek bulunmuştur. Bu sonuçlar depresyon skorları açısından bizim çalışmamız ile uyumlu gözükmektedir. Yine bu araştırmacılar, infertilite süresi ile depresyon skorlarının ilişki olduğunu, infertilite süresi arttıkça 82
depresyon skorlarının arttığını saptamışlardır. Bizim çalışmamızda ise önceden başarısız tedavi öyküsü olan grupta depresyon skorları artmıştır. İlk kez başvuran yani daha önce hiç tedavi almamış kadınlarda depresyon skorları düşük bulunmuştur. Kazandı ve ark. bizim çalışmamızdan farklı olarak infertilite nedenlerinden de endometriozisi depresyon ile ilişkili saptamışlardır. Yine Türkiye den Gülseren ve ark. (14) yaptığı bir çalışmada 107 infertil ve 63 kontrol grubu kadın Hospital Anxiety Depression Scale (HADS) ile değerlendirilmiş ve bizim çalışmamızda olduğu gibi 2 grup arasında anksiyete ve depresyon skorları yönünden anlamlı fark bulunmamıştır. Psikolojik semptomların şiddetinin infertil grupta, kadının eşi ile ilişkisinde yaşadığı sorunlar, infertilite nedeniyle eşinin ailesinin baskısı nedeniyle arttığı ifade edilmiş; 3 ayın sonunda tedavi ile gebe kalanlarda anksiyete ve depresyon skorlarının belirgin olarak azaldığı saptanmıştır. Sonuçta araştırmacılar kişinin kültürel faktörlerinin kadın ruhsal iyilik durumunun tespitinde dikkate alınması gerektiğini vurgulamışlardır. Bizim çalışmamızda ise kadına aile baskısı veya kadının eşiyle ilişkileri açısından soru örnekleri yar almamıştır. Bu bizim çalışmamızın zayıf yönlerinden biri olarak sayılabilir. Pınar ve Zeyneloğlu (1), 160 infertil kadın ile 160 kontrol grubu kadını BDI, Beck Anxiety Inventoryve Quality of Life Scale ile değerlendirdikleri çalışmada infertil grupta depresyon ve anksiyete skorlarının yüksek; yaşam kalitesi skorlarının daha düşük olduğunu saptamışlardır. Depresyon ve anksiyete skorları arasında yüksek pozitif korelasyon saptanmış; yaşam kalitesi skorları ile bu skorlar ise negatif korele bulunmuş. İnfertilite süresi uzayanlarda bizim çalışmamızda olduğu gibi daha yüksek skorlar tespit edilmiştir. Albayrak ve Günay ın (15) çalışmasında ise 150 primer infertil kadın ile 150 fertil kadın STAI-T ve STAI-S ile yalnızca anksiyete düzeyleri açısından değerlendirilmiş ve anksiyete skorlarının infertil grupta daha yüksek olduğunu saptamışlardır. Bu çalışma yalnızca primer infertillerin ve anksiyetenin değerlendirilmesi nedeniyle bizim çalışmamızdan farklıdır. Bu araştırmacılar; evliliğin süresinin, kadının eğitim durumunun ve eşlerin desteğinin genel anksiyete skoru üzerine etkili olduğunu göstermişlerdir. Bizim çalışmamızda ise STAI-T, tedavi süresi ve evlenme yaşı ile düşük dereceli lineer korele bulunmuştur. Bu çalışmada infertilite nedeninin hem kadına hem de erkeğe bağlı olduğu durumlarda infertil kadınlardaki STAI-S skorunun arttığını saptadık. Literatürde infertilite nedeni ile duygusal belirtileri değerlendiren çalışmalarda farklı sonuçlar bulunmuştur. Bir çalışmada infertilite nedeninin yalnızca erkeğe bağlı olduğu durumlarda kadınlardaki depresif semptomların azaldığı saptanmıştır (16). Diğer yandan infertilite nedenine göre depresyon düzeylerinin değişmediğini gösteren yayınlar da vardır (17,18). Anksiyete açısından bakıldığında ise bazı çalışmalar, infertilite nedenine göre anksiyete düzeyinin değişmediğini raporlamışlardır. 19 Tüzer ve ark. da (17) ortalama anksiyete skorlarının kadın ve erkekte infertilite nedenine göre değişmediğini ancak infertilite nedeninin yalnızca erkeğe bağlı olduğu durumlarda erkeklerdeki anksiyete seviyesinin tedavi süresi ile pozitif korele olacak şekilde arttığını göstermişlerdir. Ogawa ve ark. (20) infertil kadınlarda anksiyete ve depresyon ile ilişkili faktörleri değerlendirdiği çalışmasında Self-Rating Depression Scale (SDS) ve HADS kullanılmış. Bizim çalışmamızda olduğu gibi kadının daha önce gebelik ya da doğum geçirmiş olması skorlar üzerinde etkili bulunmamış. Yine bizim çalışmamıza benzer olarak infertilite süresi ile skorlararasında korelasyon saptanmamış ancak hastanın yaşı arttıkça skorların arttığı görülmüş. Bu çalışmanın bir diğer sonucu ise önceden başarısız tedavi öyküsünün bizim çalışmamızda da olduğu gibi depresyon skorlarının artığını göstermesidir. İnfertilite nedeninin male faktör infertilite olduğu çiftlerde, kadınlarda hem depresyon hem de anksiyete skorlarının belirgin azaldığı saptanmıştır. Bizim çalışmamızda olduğu gibi, literatürde infertil hastalarda psikiyatrik semptomların artmadığını gösteren yayınlar mevcut olmakla birlikte (14,21) bunun tersini savunan yayınlar da mevcuttur (1,5,6,15,22). Yardımla üreme teknikleri kullanılan ve başarısız olan infertil hastalar üzerinde yapılan bir çalışmada tedavi başarısızlığı sonrası anksiyete ve depresyon oranlarının arttığı saptanmıştır (23). Bizim çalışmamızda buna benzer olarak önceden tedavi başarısızlığı öyküsü olan kadınlarda depresyon skorları daha yüksek saptanmıştır. Tedavi süresi ile emosyonel semptomların ilişkisini değerlendiren bir çalışmada ise 370 infertil kadın çalışmaya dahil edilmiş ve bu hastaların %40,8 inde depresyon; %86,8 inde anksiyete tespit edilmiştir. Bu çalışmada depresyon infertilite nedeni, infertilite süresi, eğitim durumu ve kadının çalışıp çalışmaması ile bağlantılı bulunmuş. Örneğin, ev hanımlarının depresyon skorları belirgin olarak daha yüksek saptanmış. Anksiyete ise infertilite süresi ve eğitim durumu ile ilişkili bulunmuş (24). Bizim çalışmamızda ise depresyon değil ancak; STAI- T skoru ev hanımlarında daha yüksek saptanmıştır. 83
Yine STAI-T skoru ile infertilite süresi düşük dereceli de olsa lineer pozitif korele bulunmuştur. İnfertilite genel olarak değerlendirdiğimizde psikososyal iyilik haline etki etmiyor gibi gözükmekle beraber; tedavi süresinin uzaması, kadınların çalışma hayatından uzak kalması ve infertilite nedeninin hem kadın hem de erkeğe bağlı olduğu durumlarda anksiyeteskorları artmaktadır. Daha önceki başarısız tedaviler ise infertil kadında depresyon skorlarında artış meydana getirmektedir. Çıkar Çatışması Yazarlar, herhangi bir çıkar çatışması bildirmemişlerdir. Kaynaklar 1. Pinar G, Zeyneloglu HB. Quality of life, anxietyanddepression in Turkish women prior to receiving assisted reproductive techniques. Int J Fertil Steril. 2012;6:1-12. 2. Ozkan M, Baysal B.Emotional distress of infertile women in Turkey. Clin Exp Obstet Gynecol. 2006;33:44-6. 3. Aboulghar MA.The importance of fertility treatment in the developing world. BJOG. 2005;112:1174-6. 4. Araoye MO. Epidemiology of infertility: social problems of the infertile couples. West Afr J Med. 2003;22:190-6. 5. Begum BN, Hasan S. Psychological problems among women with infertility problem: a comparative study. J Pak Med Assoc. 2014;64:1287-91. 6. Kazandi M, Gunday O, Mermer TK, Erturk N, Ozkınay E. The status of depression and anxiety in infertile Turkish couples. Iran J Reprod Med. 2011;9:99-104. 7. Paulson JD, Haarmann BS, Salerno RL, Asmar P. An investigation of the relationship between emotional maladjustment and infertility. Fertil Steril. 1988;49:258-62. 8. Berg BJ, Wilson JF. Psychiatric morbidity in the infertile population: a reconceptualization. Fertil Steril. 1990;53:654-61. 9. Downey J, Yingling S, McKinney M, Husami N, Jewelewicz R, Maidman J. Mood disorders, psychiatric symptoms, and distress in women presenting for infertility evaluation. Fertil Steril. 1989;52:425-32. 10. Smarr KL, Keefer AL. Measures of depression and depressive symptoms: Beck Depression Inventory-II (BDI-II), Center for Epidemiologic Studies Depression Scale (CES-D), Geriatric Depression Scale (GDS), Hospital Anxiety and Depression Scale (HADS), and Patient Health Questionnaire-9 (PHQ-9). Arthritis Care Res (Hoboken). 2011;63:454-66. 11. Julian LJ.Measures of anxiety: State-TraitAnxiety Inventory (STAI), Beck Anxiety Inventory (BAI), and Hospital Anxiety and Depression Scale-Anxiety (HADS- A). Arthritis Care Res (Hoboken). 2011;63:467-72. 12. Hisli N. Reliability and validity of Beck Depression Inventory among university students. Journal of Turkish Psychology. 1989;7:3-13. 13. Oner N, Le Compte A. Handbook for the State-Trait Anxiety Inventory (Self-Evaluation Questionnaire). Istanbul, Turkey; Bogazici Universitesi Yayımları; 1985. 14. Gulseren L, Cetinay P, Tokatlioglu B, Sarikaya OO, Gulseren S, Kurt S. Depression and anxiety levels in infertile Turkish women. J Reprod Med. 2006;51:421-6. 15. Albayrak E, Günay O. State and trait anxiety levels of childless women in Kayseri, Turkey. Eur J Contracept Reprod Health Care. 2007;12:385-90. 16. Peterson BD, Newton CR, Feingold T. Anxiety and sexual stress in men and women undergoing infertility treatment. Fertility and Sterility. 2007;88:911-4. 17. Tuzer V, Tuncel A, Goka S, Doğan Bulut S, Yuksel FV, Atan A, et al. Marital adjustment and emotional symptoms in infertile couples: gender differences. Turk J Med Sci. 2010;40:229-37. 18. Nachtigall RD, Becker G, Wozny M. The effects of gender specific diagnosis on men s and women s response to infertility. Fertility and Sterility. 1992;57:113-21. 19. Karlidere T, Bozkurt A, Yetkin S, Doruk A, Sutcigil L, Ozmenler KN, et al. Is there gender difference in infertile couples with no axisonepsychiatric disorder in context of emotional symptoms, social support and sexual function? Türk Psikiyatri Dergisi. 2007;18:311-22. 20. Ogawa M, Takamatsu K, Horiguchi F. Evaluation of factors associated with the anxiety and depression of female infertility patients. Biopsychosoc Med. 2011;5:15. 21. Guz H, Ozkan A, Sarisoy G, Yanik F, Yanik A.Psychiatric symptoms in Turkish infertile women. J Psychosom Obstet Gynaecol. 2003;24:267-71. 22. Matsubayashi H, Hosaka T, Izumi S, Suzuki T, Makino T.Emotional distress of infertile women in Japan. Hum Reprod. 2001;16:966-9. 23. Maroufizadeh S, Karimi E, Vesali S, Omani Samani R. Anxiety and depression after failure of assisted reproductive treatment among patients experiencing infertility. Int J Gynaecol Obstet. 2015;130:253-6. 24. Ramezanzadeh F, Aghssa MM, Abedinia N, Zayeri F, Khanafshar N, Shariat M, et al.a survey of relationship between anxiety, depression and duration of infertility. BMC Womens Health. 2004;4:9. Bu makaleden alıntı yapmak için; İslimye Taşkın M, Usta A, Cüce C, Adalı E, Arslan M. İnfertil Kadınlarda Anksiyete, Depresyon ve İlişkili Faktörler. Eur J Health Sci 2016;2(3):79-84. 84