NOT: GRAFİKLER YÜZDE ORANI ÜZERİNDEN DEĞİL, ÖLDÜRÜLEN KADINLARIN SAYILARI ÜZERİNDEN HAZIRLANMIŞTIR

Benzer belgeler
İçindekiler: Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu nun amacı. Kadınların mücadelesi neleri değiştirdi? Takip ettiğimiz davalar ve sonuçları

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

SON BEŞ YIL ŞİDDET VERİLERİ

25 Kasım da kadınlar Ankara daydı!

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI DAYANIŞMA GÜNÜ

************* ***************

Erkek egemenliğine, sömürüye, şiddete ve cinsel ayrımcılığa hayır demek için

AYŞEGÜL ARSLAN IN KATİL ZANLISI MÜEBBET YEDİ

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

TÜRKİYE DE KADIN CİNAYETLERİ RAPORU 1 01 Ocak Aralık 2018

İsyanım. Suskunluğumda. Şiddetin. Başucumda ŞİDDET VERİLERİ

Buca da kadınlar yalnız değil Çaresiz Değiliz Çare Biziz

9 Mart 2013 Dünya Kadınlar Günü mitingi

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014

2012 MART AYI KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN KARA TABLOSU

Şiddetli Geçimsizliğin Çözümü Şiddet Değildir!!

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

KADINA YÖNELİK ŞİDDET RAPORU

Kadına Yönelik. Siddete Karsı. Uluslararası. Dayanısma Günü 25KASIM. Av. Selcen BAYÜN Stj. Av. Narin Ceren DİNÇER. 110 Hukuk Gündemi 2013/2

2. Haber Listesi. 17:19 son güncelleme Bianet Bültene Abone Ol. facebook twitter rss youtube BĐANET. Haber Listesi. 5. Özel Dosyalar BĐAMAG

Cumhuriyet Halk Partisi

2. Haber Listesi. 15:19 son güncelleme Bianet Bültene Abone Ol. facebook twitter rss youtube BĐANET. Haber Listesi. 5. Özel Dosyalar BĐAMAG

KADINA ŞİDDET SAATLİ BOMBA MI? ERAY KARINCA

2. Haber Listesi. 15:19 son güncelleme Bianet Bültene Abone Ol facebook twitter rss youtube BĐANET. Haber Listesi. 5. Özel Dosyalar BĐAMAG

Kadın Cinayetleri Acil Eylem Planı

Şiddete. Gürcan Banger. 15 Ocak 2007

Kadınlar kimsenin namusu değildir

Yaşasın kadın dayanışması!

Polis 'Adın çıkar evine git' deyip ölüme göndermiş - Evrensel.net

Arjantin de kadın hareketinin yükselişi üzerine söyleşi

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

Yönetici tarafından yazıldı Cumartesi, 06 Kasım :14 - Son Güncelleme Cumartesi, 06 Kasım :36

Şiddet. Tanımı. İstanbul Sözleşmesi

YAŞAM BOYU DÖNEMLERİNE GÖRE KADIN CİNSİYETİNİN KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR / OLAYLAR

2 Aile yapısı ve yaşam şekli, yaşam evresi merasimleri ve dini bayramlar. 5 Çocuk hakları ve aile rolü. 8 Demokrasi ve değerler

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 2-

Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin Uygulanması

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği Genel Temsilci Uz. Dr. Gülsüm Önal Kav

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Kadına Yönelik Şiddet

- Dünya'da aile içi şiddet: - Yanlış İnanış: "Aile içi şiddet sanıldığı kadar yaygın değildir."

2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

2 Kasım Sayın Bakan,

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

ĠNSAN HAKLARI DERNEĞĠ HUMAN RIGHTS ASSOCIATION

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

Cumhuriyet Halk Partisi

İçindekiler TEMEL KAVRAMLAR

Tıpta bilirkişilik şu konuları kapsamaktadır:

Eyalet Adalet ve Tüketiciyi Koruma Bakanlığı nın verdiği maddi destek sayesinde

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

KATLEDİLEN ECZACILARIMIZIN VURULDUKLARI YERDEYDİK!

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER

Durumun neden kötü olduğu benim ve İbrahim Yalçın ın yazılarında açıklandı.

Kadın sağlığı konusunda küçük bir rehber

Bu Takvim Şiddete Maruz Kalan Kadınlarımıza Atfen Hazırlanmıştır.

İstismar Edersen Ceza, Delilin. Yoksa. Tedbir, Boşanırsan Nafaka

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

Muhsin Yazıcıoğlu Kazası Meclis Gündeminde

AĞUSTOS 2015 GÜNDEM ARAŞTIRMASI NA DAİR

Maya takvimi hurafe!..

adli psikiyatride epilepsi

ÜNIVERSITE BURSU VEREN KURUMLAR HANGILERIDIR? BURS SARTLARI NE...

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V ÜÇÜNCÜ BASKIYA SUNUŞ... VII İKİNCİ BASKIYA SUNUŞ... IX SUNUŞ... XI İÇİNDEKİLER... XIII KISALTMALAR...XIX

MAHPUS SAYISI: 246 BİN 416!

Fark Ettikçe, Birlikte Güçleniyoruz...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır!

COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE. Nezir KÜNKÜL/TÜRKİYE (Başvuru no /00) KARAR STRAZBURG

KANADA TASLAK VİZE BAŞVURU FORMU

Sağlık Çalışanlarının Maruz Kaldığı Şiddete Karşı Ceza Hukuku Tedbirleri Almanya daki son kanun değişiklikleri ve Türk ceza hukukundaki durum

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

CEZA HUKUKU (FĐNAL SINAVI) 1- TCK ye göre, aşağıdakilerden hangisi davayı düşüren nedenlerden biri değildir?

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

Günlük Kent Gazetesi

2016 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ


Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

İSLÂM DA CEZA SİSTEMİ HATA İLE ÖLDÜRME

İSTANBUL BAROSU KADIN HAKLARI MERKEZİ 2011 YILI FAALİYET RAPORU

LOGO. Özel Dedektiflik Eğitimi Kocaeli Üniversitesi Hereke Ö.İ.U. MYO İsmail Yetimoğlu w w w. d e d e k t i f. o r g. t r

ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler Dersin adı ve konusu 17

Akademik anlamda düşünceye sevk ederken,aynı zamanda analitik olarak yorumlama kabiliyetinizi artıyor.

GLOKAL TEKNİK ANALİZ - YATIRIM DANIŞMANLIĞI

Sayı: 2009/18 Tarih: Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

İÇİNDEKİLER Kanun No Sayfa

Transkript:

2012 Yılının İlk Altı Aylık Verilerinde Önemli Noktalar Nelerdi? Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu eylem ve çalışmalarıyla kızların öldürülen ailelerle birlikte kadın cinayetlerine karşı mücadelesine devam ediyor. 2009 yılında Adalet Bakanlığı nın açıkladığı 2002-2009 yılları arası kadın cinayetleri oranındaki %1400 lük artıştan sonra biz de bu alandaki verilerin kadın cinayetlerini toplumun ortak sorunu haline getireceğini fark ettik. Bunun üzerine 2008-2011 yılları arası verilere ulaşmak için Adalet Bakanlığı, dönemin Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ndan bilgi edinme kanununa dayanarak veriler istedik. Ancak devlerin tüm resmi kurumları elinde böyle bir veri olmadığını söyledi. Bu sorunu çözmek adına platformumuz nasıl bir odak haline geldiyse verileri araştırma konusunda da bu görevin bize düştüğünü bilerek tüm adli tıpçıları, hukukçuları ve basın emekçilerini daha sağlıklı veriler elde etmek adına bizimle birlikte çalışmaya, dayanışmaya çağırıyoruz. Ayrıca kadın cinayetlerinden birebir sorumlu olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı nı ve Adalet Bakanlığı nı da göreve çağırıyoruz. Biliyoruz ki bu bakanlıklar kadın cinayetlerini kamusal bir sorun haline getirmenin önüne geçerek bu konunun çözümünde de irade koymak istemiyor. Platformumuz 2008-2011 yılının raporunu hazırladıktan sonra şimdi de 2012 yılının ilk altı aylık verilerindeki önemli noktaları açıklıyor: 1) Ocak ta 14, Şubat ta 13, Mart ta 12, Nisan da 21, Mayıs ta 17, Haziran da 15 kadın arkadaşımızı kaybettik. 8 Mart ta olumlu ve olumsuz yönleriyle çıkan yasanın gerçekten uygulanmaması sonucu Mart ayından Nisan ayına geçişte kadın cinayetlerinde iki kata yakın bir artış görüyoruz. 2) Kadınların öldürülme sebeplerindeki en büyük oran olarak kendi hayatına dair karar verme yerini %53 oranıyla koruyor. Bunun dışında bir önceki raporda başka bir kadını ya da çocuğu korumak için öldürülme oranı hiç yokken bu oran şimdi %6. İnsanlığın ölmediği bu oranlarda açıkça görüyoruz, kadınlar başka kadınların hayatlarını kurtarmaya çalışıyorlar. 3) Kadınların öldürülme sebeplerinde yer alan başka yüksek bir oran ise ayrılma ve boşanma ile %28,5, kıskançlık ile %22 ve reddetme ile %8. 4) 2008-2011 veriler raporunda kadınların %88 i tanıdıkları erkekler tarafından öldürülüyordu, bu oran şimdi %100 ü buldu. 5) 2008-2011 veriler raporunda kocası ya da eski kocası tarafından öldürülen kadınların oranı %47, şimdi %69. Boşanmayı hukuk ve semavi dinler bile kabul ederken Türkiye de yaşayan erkekler hala kabul etmiyor. 6) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulduktan sonra aile meclisi kararıyla öldürülme oranı %50 artmıştı. Bu oran ciddiyetini koruyor: kadınların aile içinde katledilme oranı %54.

7) AKP hükümetinin çocuk gelinler yetiştiren 4+4+4 eğitim sistemiyle, kürtaj hakkına karşı açıklamaları ve sezaryenle ilgili yasal düzenlemeleriyle ürettiği kadın düşmanı politikaları sonucu Tuğba Genç, Mahmure Karakule, Şükran Tuğ u kaybettik.(bknz. Dosyanın sonundaki kadın cinayetleri raporu) 8) Koruma talep eden kadınların %75 ine kâğıt üzerinde tedbir kararı çıkarıldı. Ancak bunlar gerçek koruma olmadığı için bu kadınlar öldürüldü. Platformun takip ettiği Dilber Keskin davası bu verilerdeki kadın arkadaşlarımızdan biridir. 9) Sığınma evine yerleştirilen kadınların %37,5 u öldürüldü. 10) 2011 yılında kriz ve işsizlik sebebiyle öldürülen kadınların sayısı kadar kadın arkadaşımızı 2012 yılının ilk altı ayında kaybettik. 11) Krizin karşımıza çıkardığı bir oran ise, öldürülen kadınların maddi durumları oluyor. En çok gelir düzeyi asgari ücretin altında olan ve orta-alt sınıftan olan kadınlar öldürülüyor, 2012 yılının ilk altı ayında bu oran %31. Ancak şunun da farkında olalım ki öldürülen kadınlar her sınıftan, her yaşamdan, her ilden olabiliyor. Gelir düzeyi yüksek ve orta üst sınıftan kadınların öldürülme oranı % 12 ile diğer rapora göre % 2 lik bir artış gösteriyor. 12) Kadınların işkence ile öldürülme oranında %100 lük bir artış oldu. Öldürülen kadınların %10 u çuvala konularak, denize atılarak ya da yakılarak bedenleri yok ediliyor. 13) Kadınların %7,5 i boğularak, %33 ü kesici aletle, %37 si ise ateşli silahla öldürüldü. Geçtiğimiz yıl testere ile öldürülen Münevver Karabulut un katiline ağır ceza verildikten sonra ise testere ile öldürülme vakası yaşanmadı. - Katiller birbirinden yöntem öğreniyorlar. Geçtiğimiz raporda kesici aletle öldürülen kadınların %4,5 uğu boğazından kesilerek öldürülmüşken bu oran şimdi %23 e çıktı. - Yine bıçaklanarak öldürülen kadınların %43 ünde 10 darbe üstünde iz tespit edildi. 14) Öncelikle intihar, cinsel saldırı ve katile ne olduğu konusunda sağlıklı veri elde edemiyoruz. Bu konuda başka her durumda detaylıca inceleme yapan ve gerektiğinde açıklayan cinayet büronun kadın cinayetlerinde neden bir inceleme ve açıklama yapmadığını ise buradan emniyete bir kez daha soruyoruz. Örneğin ilk altı ayda öldürülen kadın arkadaşlarımızın 19 unun kim tarafından öldürüldüğünü bilmiyoruz, yani onlar faili meçhul. 15) İntihar ettiği söylenen kadınların %50 sine intihar süsü verilmiş. Platformun takip ettiği Gülay Yaşar davası da bunun örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. 16) Katillerin %19 u iyi hal indiriminden yararlanmak için teslim oluyor. 17) Platform önümüzdeki süreçte kadın katillerine ağır ceza verilmesini yasalaştıracak ve ailelerle örgütlenecek bir mücadele verecek.

2012 YILININ İLK ALTI AYINDA KADIN CİNAYETLERİ VERİLERİNİN DETAYLI RAPORU: Kadınlar 2012 yılının ilk altı ayında da öldürülmeye devam etti. Ocak ta 14, Şubat ta 13, Mart ta 12, Nisan da 21, Mayıs ta 17, Haziran da 15 kadın arkadaşımızı kaybettik. Bunun dışında bir kadın arkadaşımızın ne zaman öldürüldüğünü tespit edemedik. Öldürülen 93 kadın arkadaşlarımızın 29 u boşanma, ayrılma, reddetme ve kıskançlık gibi sebeplerle katledilirken 11 i kriz ve işsizliğin tetiklemesiyle, 8 i intihar ederek yada intihar süsü verilerek, 6 sı çocuğunu yada başka bir kadını korumak istediği için, 3 ü aile meclisi kararıyla, 2 si cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği sebebiyle, 2 si ise tecavüz sonrasında öldürüldü. 17 kadın arkadaşımızınsa neden öldürüldüğünü tespit edemedik. Kadınların kim tarafından öldürüldüğüne bakacak olursak 34 kadın arkadaşımız kocası yada eski kocası ve akrabaları, 12 si sevgilisi yada eski sevgilisi, 6 sı erkek kardeşi, başka 6 kadın arkadaşımız ise tanıdığı biri, 3 kadın oğlu, 2 si iş arkadaşı, başka 2 kadın torunu ve 2 kadın daha komşusu, 1 kadın babası, 1 kadın damadı ve 1 kadın daha kayınbiraderi tarafından katledildi. 19 kadın arkadaşımızın ise faili meçhul olduğunu görüyoruz. Kadınların ölüm şekillerine baktığımızda ise 34 ü ateşli silahla vurularak, 31 i bıçaklanarak, bu 34 kadın arkadaşımızdan 7 si boğazından kesilerek, 13 ü ise 10 darbe üstünde bıçaklanarak, öldürülen kadın sayısının toplamından 25 i ise işkence edilerek öldürüldü. 5 kadının nasıl öldürüldüğünü ise tespit edemedik. Öldürülen kadınların 34 ünün maddi durumları bilinmezken, 29 u alt-gelire, 19 u orta gelire, 11 i ise üst gelire sahip olduğu görülüyor. Yine öldürülen kadın arkadaşlarımızın 9 unun koruma talep edip etmediğini bilemezken, 76 sının koruma talep etmediğini, 8 inin ise koruma talep ettiğini görüyoruz. Kadınların intihar edip etmediği, cinsel şiddete uğrayıp uğramadığı ve katile ne olduğuyla ilgili ise sağlıklı bir veri elde edemedik. KADINLAR NEDEN ÖLDÜRÜLÜYOR? Yayınladığımız geçen raporda öldürülen her iki kadından birinin kendi hayatına dair karar vermek istediği için katledildiği ortaya çıkmıştı. Kadınların ölüm nedeninde bu oran % 53 ile ciddiyeti koruyor. Ancak kadınlar sadece kendi hayatlarına dair karar verirken değil, aynı zamanda başka bir kadını korumak için ya da kendi çocuklarının hayatına dair karar vermek istedikleri için de öldürüyorlar ve bu oran % 6 olarak karşımıza çıkıyor. Peki, önceki raporumuzda bu nokta veri olarak bile ele alınamazken, şimdi nasıl bu oranla karşımıza çıkıyor? Kadın cinayetlerinin gündemde olduğu bir süreçte kadınlar eskisine göre daha fazla dayanışıyorlar. Yine çocukları ile ilgili kararlarda da kendilerini eskisine göre daha fazla söz hakkı sahibi görüyorlar.

Kendi hayatlarına dair karar vermek isteyen kadınların % 28,5 i ayrılmak yahut boşanmak istedikleri için, % 22 si kıskançlık sebebiyle, % 8 i ise karşılarındaki erkeği reddettikleri için öldürüldüler. 2012 yılınınn ilk altı ayını araştırdığımızda çarpıcı başka bir veri daha önümüze çıkıyor. İlk raporda kadınların % 88 i tanıdıkları, bildikleri, en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülürken bu oran şimdi %100 e çıkıyor. Yani kadınlar hep bildikleri erkekler tarafından öldürülüyorlar. DEVLETİN POLİTİKALARI KADIN CİNAYETLERİNE NASIL ETKİ EDİYOR? AKP nin sağcı, muhafazakâr ve aileye dönük politikaları tüm hız sürerken kadınlar da çoğunlukla kocaları ya da eski kocaları tarafından öldürülmeye devam ediyor. Hukuk ve semavi dinler boşanmayı kabul ederken bu coğrafyadaki erkekler boşanmayı kabul etmemeyi sürdürüyor. Eski kocası ya da kocası tarafından öldürülen kadınların oranı 2008-2011 yıllarına göre % 47 den % 69 a artmış olarak karşımıza çıkıyor. Kadınların % 54 ü aile içinde katlediliyor. Kadının adı bakanlıktan tamamen silinip bakanlığın adı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değiştikten sonra aile meclisi kararıyla öldürülme de % 47 lik bir artış olmuştu. 2012 yılının ilk altı ayında ise aile meclisi kararıyla 3 kadın daha öldürüldü ve artışta değişme olmadı. Aile meclisi kararıyla öldürülen 14 yaşındaki Arzu Özmen in cesedi bulunmaması için golf sahasına gömüldü. Hükümet son dönemde özellikle sağlık alanındaki kadın düşmanı politikalar ortaya koydu; kadınların kürtaj hakkına müdahale etmeye çalıştı ve örgütlü kadınların ısrarlı mücadelesi sonucu geri adım atmak zorunda kaldı. Ardından yalnızca doktor ile hastanın birlikte karar vereceği tıbbi bir işlem olan sezaryeni, yasayla düzenlemeye çalıştı ve bunu yaparak bilim dışılık konusunda dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Toplum elbette buna da tepki veriyor, verecektir ancak bu gibi açıklama ve düzenlemeler kadınların yaşam hakkına doğrudan ve hızla yansıyor. 31 Temmuz 2012 günü Zeytinburnu ndaki Semiha Şakir Doğumevi nde sezaryen olması gerekirken normal doğuma zorlanan 40 yaşındaki Şükran Tuğ hayatını kaybetti. Adana da öldürülen 19 yaşındaki Tuğba Genç sevgilisi Tahsin Can Bulut tarafından elleriyle boğularak öldürüldü. Katil çıkarıldığı ilk duruşmada Tuğba Genç in kürtaj olduğunu iddia ederek gerçekleştirdiği ölümü gerekçelendirdi. Yine 13 yaşında evlendirilen 19 yaşındaki Mahmure Karakule kocası Zülfikar Bakır tarafından saatlerce dövüldükten sonra 47 yerinden bıçaklanarak katledildi. AKP hükümetinin kız çocuklarının eğitim almaları gereken yaşta evlendirilmeleri sorununu çözmesi gerekirken, tam tersine 4 + 4 + 4 eğitim sistemini uygulamaya sokarak kız çocuklarının erkenden evlendirilmesinin ve yeni cinayetlerin önünü açıyor. Hükümet bu anlamda Mahmure Karakule nin ölümünden doğrudan sorumludur. KADINLAR KORUMA TALEBİNDEN VAZGEÇMİYOR Kadınlar kadın cinayetlerine karşı mücadelenin de yükselişiyle koruma talebinden vazgeçmiyorlar ve araştırmalarımıza göre bir kadın koruma sağlanmasını istediğinde birden fazla yol deniyor. Bu yolların arasında polis merkezlerine ve cumhuriyet savcılıklarına başvuran kadınlar olduğu gibi Aile

Mahkemeleri ne başvurarak aile içi şiddet formu dolduran ya da aile içi şiddet acil yardım hattını kullanıp sonuç alamayanlar da var. Kadınların birçoğu ise yaşam haklarının korunması için doğrudan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı na ulaşıyor. Kadınları koruyacak yasaları tüm basıncımızla çıkarmış olmamıza ve mülki amirlere daha fazla yetki verilmesine rağmen devlet kadınlara gerçek koruma sağlamıyor. Devlet, 2012 yılının ilk altı ayında koruma talebiyle kendisine başvuran kadınların % 75 ine kağıt üzerinde tedbir kararı çıkarttı, ancak bu kadınlar koruma altındayken öldürüldü. Koruma talebi altında olup sığınma evine yerleştirilen kadınların ise % 37,5 i katledildi. Donanımlı ve yeterli sayıda sığınmaevleri talebimizin ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Sığınmaevleri yeterli önlemler alınarak işletilseydi bu kadınlar ölmeyecekti. Konya da takip ettiğimiz kadın cinayeti davası Dilber Keskin de yeni yasa çıktıktan sonra öldürüldü ve hem sığınmaevine yerleştirilmiş hem de defalarca koruma talep edip dava açmıştı. KRİZ VE KADIN CİNAYETLERİ Geçtiğimiz raporda krizin baş gösterdiği 2008 yılından 2010 yılına kadınların kriz ve işsizlik sebebiyle öldürülmesindeki artış oranı % 175 olduğunu görmüştük. İşte burada başka çarpıcı bir veri daha açığa çıkıyor: 2011 yılında kriz ve işsizlik sebebiyle öldürülen kadınların sayısı kadar kadın arkadaşımızı 2012 yılının ilk altı ayında kaybettik. Krizin karşımıza çıkardığı başka bir oran ise, öldürülen kadınların maddi durumları oluyor. En çok gelir düzeyi asgari ücretin altında olan ve orta-alt sınıftan olan kadınlar öldürülüyor, 2012 yılının ilk altı ayında bu oran %31. Öldürülen kadınlar her sınıftan, her yaşamdan olabiliyorlar. Gelir düzeyi yüksek ve orta üst sınıftan kadınların öldürülme oranı % 12 ile diğer rapora göre % 2 lik bir artış gösteriyor. KADINLARI ÖLDÜRMEKLE KALMAYIP ÖLMÜŞ BEDENLERİ BİLE YOK ETTİLER! Para düzeni üzerine kurulu muhafazakâr ve sağcı bir iklimde hayatlarını sürdüren kadınlar öldürülürken çeşitli yöntemlere şahit oldular. Katillere ağır ceza verilmedikçe cinayeti işlemekten çekinmek şöyle dursun türlü türlü yöntemler geliştirdiler. İşte hukukun uygulanmadığı coğrafyamızda acı gerçekler: Geçtiğimiz dönemden bu yana işkence ile öldürülme oranındaki artış % 100 oldu. Günümüzde öldürülen kadınların % 27 si çeşitli işkence yöntemlerinden geçiyor. İşkencelerin başında gelen cinsel şiddet ve tecavüzü detaylıca araştırmaya çalıştıysak da Türkiye deki adli tıp çalışmalarının eksikliğinden ve iletişim araçlarının bilgileri sağlıklı elde edememesinden dolayı gerçek sonuçlara ulaşamadık. Tecavüz ya da cinsel şiddet sonucu kendini korumak isterken öldürülen kadınların yanı sıra kadınların mahrem bölgesi olan kasıklarından ve göğsünden defalarca bıçaklanarak ya da silahla vurularak öldürülen kadınlara da sıkça rastladık. Bunun dışında karşılaştığımız işkence yöntemleri ise tüyler ürpertiyor. 2012 yılının ilk altı ayında kadınlar balta ile parçalanarak, ateşe verilerek, saatlerce dövülerek, balkondan aşağıya ya da denize atılarak, yarı canlı haldeyken toprağa gömülerek katlediler. Hükümet bilsin ki kadın cinayetlerine karşı durmayıp, muhafazakar ve kadın düşmanı fikirlerinizin zehrini topluma yaydığınız her an öldürülen kadınların bedenindeki eziyeti arttırıyorsunuz! Öyle ki erkekler artık

öldürmekle kalmıyor ölmüş bedenlerini bile ortadan kaldırıyorlar. Öldürülen kadınların % 10 u ya bir çuvala konularak denize atılıyor ya da bedenleri yakılarak toprağa gömülüyor. Öldürülen kadınların % 7,5 u eşarp, ip, tel ya da kemerle boğularak katledildi. Öldürülen kadınların % 33 ü kesici aletle katledildi. Kesici aletle katledilen kadınların % 6 sı balta ile % 94 ü ise bıçakla katledildi. Testere ile katledilen Münevver Karabulut un katiline ağır ceza verildikten sonra kadın katilleri testere kullanmadı. Erkeklerin kadınları öldürme yöntemleri arasında en sık rastlanan yöntemlerden biri olan bıçakla boğazdan kesme yer almaya devam etti ve bu oran % 4,5 tan % 23 e sıçradı. Ayrıca erkekler karşısındaki kadının canını almakla yetinmedi ve % 43 oranında 10 kereden fazla bıçaklayarak katletti. Öldürülen kadınların % 37 si ateşli silahla vurularak katledildi. Erkekler kadınları en çok tabanca ile katlederken, av tüfeği, pompalı tüfek gibi avlanmada kullanılan ağır tüfekler de kullanıldı. KADINLAR İNTİHAR MI EDİYOR, İNTİHAR SÜSÜ MÜ VERİLİYOR? 2012 yılının ilk altı ayında sık sık intihar yazan haberlere rastladık. Bu haberleri incelediğimizde ise intihar ettiği söylenen kadınların ölümlerinde aydınlatılmamış noktalar ortaya çıktı. Bu kadınların birçoğu koruma talep eden kadınlardı. 18 Haziran 2012 günü Kocaeli de intihar ettiği söylenen ve altı aylık hamile olan Gülgez Çiftçi ölmeden kısa bir süre önce polis imdatı arayarak başına geleceklerden eşi Kadir Çiftçi ve abisinin sorumlu olduğunu söylemişti. Bizler biliyoruz ki intihar eden kadınların da intihar sebepleri aslında ezilmelerine neden olan erkek egemen sistemin baskılarından kaynaklanıyor. 2012 yılının ilk altı ayında ölen kadınların % 9 unun resmi kayıtlara intihar diye geçtiğini görüyoruz. Ancak şu orana dikkat çekmek istiyoruz; araştırmalarımıza göre intihar ettiği söylenen kadınların % 50 sine intihar süsü verildiği bizzat yakınları tarafından dile getiriliyor, gerçeklerin aydınlatılması talep ediliyor. Yaptırım uygulanmasından korkan erkekler, kadınları tasarlayarak ve planlayarak katledip, dosyaların intihar olarak kapatılmasını sağlayabiliyorlar. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak takip ettiğimiz Gülay Yaşar davasında, ailesi intihar olduğundan emin iken, sanığa ancak tehdit ve hakaret suçundan dava açılabilmişti. Davada en üst sınır olan 6 yıl ceza aldırtmayı başardık. Gülay Yaşar ın eski kocası Muhittin Özüçoşkun un esas olarak cinayet suçundan da ağır ceza almasını da sağlayacağız. Gülay Yaşar ın intihar etmediğini çok iyi biliyoruz. Yine Siirt te takip ettiğimiz Esin Güneş davasında ise öğretmen kadın arkadaşımızın kaza kurbanı olarak uçurumdan düştüğü söyleniyor. Bilirkişi raporlarında bile bunun kaza değil cinayet olduğu söylenirken bizler de Esin Güneş in kocası Güven Güneş ve ona yardım eden Beşir Üzüm ün kadın arkadaşımızı katlettiğini çok iyi biliyoruz. Katillere ağır ceza aldırtacağız. KADINLARA ADALET, KATİLLERE MÜEBBET 2012 yılının ilk altı ayını incelerken bir önceki veri raporumuzdan farklı olarak araştırdığımız bir başka nokta ise katillere ne olduğuydu. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor, araştırmamızda sağlıklı veri

elde edemediğimiz başlıklardan biri intihar biri cinsel şiddet ve tecavüzken biri de katillerin sonunun ne olduğu oldu. Ulaştığımız kadın cinayetlerinin % 34 ünün katiline ne olduğuna dair hiçbir veri elde edemiyoruz. % 7,5 u ile ilgili araştırılıyor denilerek ucu açık bırakılmış. % 9 u intihar etmeyi tercih ederken % 33 ü yakalanmış, ancak yakalandıktan sonra ne olduğuna dair yine bir veri alamıyoruz. Bununla birlikte katillerden %17 si tutuklu yargılanıyor. Ayrıca katillerin % 19 u iyi hal indiriminden yararlanmak için cinayeti itiraf ediyor ve teslim oluyor. 3. Yargı Paketi ni alale acele meclisten geçiren milletvekilleri Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu nun 9 Mart 2012 günü Adalet Bakanlığı na teslim ettiği Türk Ceza Kanunu ndaki katillere ağır ceza aldırtacak taleplerimizi gündeme dahi almadı. Bizler ailelerin kızlarının ölümleri ardındaki karanlığı aydınlatma talebini yükselteceğiz ve önümüzdeki dönemde kadın katillerine verilecek ağır cezanın yasalaşmasını sağlayacağız. Ceza Kanununda caydırıcı düzenleme yapılması, kız evlatlarını kaybeden ailelerin başlıca talebi. Onlar biz yandık, başkası yanmasın diyorlar, başkalarını düşünüyorlar. Tüm toplumun yaşam hakkından sorumlu olan devlet bu ailelerin sesine kulak vermelidir. Birincisi kadınların gerçekten korunması için gerekli önlemleri almalı, yeni koruma yasasının tam olarak uygulanmasını sağlamalıdır. Ölümü önleyemedi ise en azından adaleti sağlamalıdır. Nasıl ki geçmişte töre saikiyle işlenen suçlar için düzenleme yapıldı ise, cinsiyet ve cinsel yönelim saikiyle olan ölümlerde de benzer düzenleme yapmalı; bu suçlar iyi hal indirimi ve af kapsamı dışında tutulmalıdır. Cezai düzenleme ölümlerin önüne geçilmesinde tek başına yeterli olmasa da, çok önemlidir. Veri analizimizin açıkça gösterdiği gibi, Münevver Karabulut davasında üst sınırdan ceza verilmesi caydırıcı olmuş, o tarihten sonra testere ile işlenen cinayet olmamıştır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Ayşe Paşalı, Münevver Karabulur, Öznur Uluişden, Gülay Yaşar davalarında üst sınırdan ceza alınmasını nasıl sağladıysa, bu fiili sonuçların genel bir yasa olmasını da sağlayacaktır. Hiçbir kadın katili iyi hal indiriminden yararlanmayı aklından geçiremeyecek çünkü kadın cinayetlerinde hiçbir cezai indirimin uygulanmamasını sağlayacağız. Yine kadın cinayeti davalarına bu konuya tüm hayatını veren kadınlardan oluşan kadın örgütlerinin müdahil olmasını yasalaştıracağız ve tüm dava süreçlerini sağlıklı işleteceğiz. Son olarak şunu belirtmek gerekiyor; mücadele eden kadınları ve kızları öldürülen aileleri, sadece kadını düşünmekle suçlayan hükümet bilsin ki kadınların birçoğu ya hamileyken ya da çocukları gözlerinin önünde öldürülüyor. Kürtaj hakkı hakkında açıklamalar yapan Başbakan anne karnındaki bebeklerin birçok işkence yöntemiyle ölümünü sağlıyor. Bizler örgütlü ve mücadele eden kadınlar olarak ailelerle yürümeye devam ediyoruz ve kadınların yaşam hakkını koruyarak tüm topluma sahip çıkıyoruz. NOT: Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak açıkladığımız veriler 2012 yılının Ocak ayından yine aynı yılın Haziran ayı sonuna kadar olan zaman dilimi için geçerlidir. Bu veriler basından, sosyal paylaşım ağı ve internet sitelerinden ulaştığımız bilgiler ile ortaya çıkmıştır. Bizler biliyoruz ki

öldürülüp de basına, sosyal paylaşım sitelerine ve internet sitelerine yansımayan birçok kadın arkadaşımız var.

KADIN CİNAYETLERİ VERİLERİNİN GRAFİKLERİ İSE ŞÖYLE; GRAFİK 1: AYLARA GÖRE DAĞILIM

GRAFİK 2: ÖLDÜRÜLEN KADINLARIN GELİR SEVİYELERİNE GÖRE DAĞILIM

2012 YILININ İLK ALTI AYINDA KADIN CİNAYETLERİ VERİLERİNİN DETAYLI RAPORU: Kadınlar 2012 yılının ilk altı ayında da öldürülmeye devam etti. Ocak ta 14, Şubat ta 13, Mart ta 12, Nisan da 21, Mayıs ta 17, Haziran da 15 kadın arkadaşımızı kaybettik. Bunun dışında bir kadın arkadaşımızın ne zaman öldürüldüğünü tespit edemedik. Öldürülen 93 kadın arkadaşlarımızın 29 u boşanma, ayrılma, reddetme ve kıskançlık gibi sebeplerle katledilirken 11 i kriz ve işsizliğin tetiklemesiyle, 8 i intihar ederek yada intihar süsü verilerek, 6 sı çocuğunu yada başka bir kadını korumak istediği için, 3 ü aile meclisi kararıyla, 2 si cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği sebebiyle, 2 si ise tecavüz sonrasında öldürüldü. 17 kadın arkadaşımızınsa neden öldürüldüğünü tespit edemedik. Kadınların kim tarafından öldürüldüğüne bakacak olursak 34 kadın arkadaşımız kocası yada eski kocası ve akrabaları, 12 si sevgilisi yada eski sevgilisi, 6 sı erkek kardeşi, başka 6 kadın arkadaşımız ise tanıdığı biri, 3 kadın oğlu, 2 si iş arkadaşı, başka 2 kadın torunu ve 2 kadın daha komşusu, 1 kadın babası, 1 kadın damadı ve 1 kadın daha kayınbiraderi tarafından katledildi. 19 kadın arkadaşımızın ise faili meçhul olduğunu görüyoruz. Kadınların ölüm şekillerine baktığımızda ise 34 ü ateşli silahla vurularak, 31 i bıçaklanarak, bu 34 kadın arkadaşımızdan 7 si boğazından kesilerek, 13 ü ise 10 darbe üstünde bıçaklanarak, öldürülen kadın sayısının toplamından 25 i ise işkence edilerek öldürüldü. 5 kadının nasıl öldürüldüğünü ise tespit edemedik. Öldürülen kadınların 34 ünün maddi durumları bilinmezken, 29 u alt-gelire, 19 u orta gelire, 11 i ise üst gelire sahip olduğu görülüyor. Yine öldürülen kadın arkadaşlarımızın 9 unun koruma talep edip etmediğini bilemezken, 76 sının koruma talep etmediğini, 8 inin ise koruma talep ettiğini görüyoruz. Kadınların intihar edip etmediği, cinsel şiddete uğrayıp uğramadığı ve katile ne olduğuyla ilgili ise sağlıklı bir veri elde edemedik. KADINLAR NEDEN ÖLDÜRÜLÜYOR? Yayınladığımız geçen raporda öldürülen her iki kadından birinin kendi hayatına dair karar vermek istediği için katledildiği ortaya çıkmıştı. Kadınların ölüm nedeninde bu oran % 53 ile ciddiyeti koruyor. Ancak kadınlar sadece kendi hayatlarına dair karar verirken değil, aynı zamanda başka bir kadını korumak için ya da kendi çocuklarının hayatına dair karar vermek istedikleri için de öldürüyorlar ve bu oran % 6 olarak karşımıza çıkıyor. Peki, önceki raporumuzda bu nokta veri olarak bile ele alınamazken, şimdi nasıl bu oranla karşımıza çıkıyor? Kadın cinayetlerinin gündemde olduğu bir süreçte kadınlar eskisine göre daha fazla dayanışıyorlar. Yine çocukları ile ilgili kararlarda da kendilerini eskisine göre daha fazla söz hakkı sahibi görüyorlar.

Kendi hayatlarına dair karar vermek isteyen kadınların % 28,5 i ayrılmak yahut boşanmak istedikleri için, % 22 si kıskançlık sebebiyle, % 8 i ise karşılarındaki erkeği reddettikleri için öldürüldüler. 2012 yılınınn ilk altı ayını araştırdığımızda çarpıcı başka bir veri daha önümüze çıkıyor. İlk raporda kadınların % 88 i tanıdıkları, bildikleri, en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülürken bu oran şimdi %100 e çıkıyor. Yani kadınlar hep bildikleri erkekler tarafından öldürülüyorlar. DEVLETİN POLİTİKALARI KADIN CİNAYETLERİNE NASIL ETKİ EDİYOR? AKP nin sağcı, muhafazakâr ve aileye dönük politikaları tüm hız sürerken kadınlar da çoğunlukla kocaları ya da eski kocaları tarafından öldürülmeye devam ediyor. Hukuk ve semavi dinler boşanmayı kabul ederken bu coğrafyadaki erkekler boşanmayı kabul etmemeyi sürdürüyor. Eski kocası ya da kocası tarafından öldürülen kadınların oranı 2008-2011 yıllarına göre % 47 den % 69 a artmış olarak karşımıza çıkıyor. Kadınların % 54 ü aile içinde katlediliyor. Kadının adı bakanlıktan tamamen silinip bakanlığın adı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değiştikten sonra aile meclisi kararıyla öldürülme de % 47 lik bir artış olmuştu. 2012 yılının ilk altı ayında ise aile meclisi kararıyla 3 kadın daha öldürüldü ve artışta değişme olmadı. Aile meclisi kararıyla öldürülen 14 yaşındaki Arzu Özmen in cesedi bulunmaması için golf sahasına gömüldü. Hükümet son dönemde özellikle sağlık alanındaki kadın düşmanı politikalar ortaya koydu; kadınların kürtaj hakkına müdahale etmeye çalıştı ve örgütlü kadınların ısrarlı mücadelesi sonucu geri adım atmak zorunda kaldı. Ardından yalnızca doktor ile hastanın birlikte karar vereceği tıbbi bir işlem olan sezaryeni, yasayla düzenlemeye çalıştı ve bunu yaparak bilim dışılık konusunda dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Toplum elbette buna da tepki veriyor, verecektir ancak bu gibi açıklama ve düzenlemeler kadınların yaşam hakkına doğrudan ve hızla yansıyor. 31 Temmuz 2012 günü Zeytinburnu ndaki Semiha Şakir Doğumevi nde sezaryen olması gerekirken normal doğuma zorlanan 40 yaşındaki Şükran Tuğ hayatını kaybetti. Adana da öldürülen 19 yaşındaki Tuğba Genç sevgilisi Tahsin Can Bulut tarafından elleriyle boğularak öldürüldü. Katil çıkarıldığı ilk duruşmada Tuğba Genç in kürtaj olduğunu iddia ederek gerçekleştirdiği ölümü gerekçelendirdi. Yine 13 yaşında evlendirilen 19 yaşındaki Mahmure Karakule kocası Zülfikar Bakır tarafından saatlerce dövüldükten sonra 47 yerinden bıçaklanarak katledildi. AKP hükümetinin kız çocuklarının eğitim almaları gereken yaşta evlendirilmeleri sorununu çözmesi gerekirken, tam tersine 4 + 4 + 4 eğitim sistemini uygulamaya sokarak kız çocuklarının erkenden evlendirilmesinin ve yeni cinayetlerin önünü açıyor. Hükümet bu anlamda Mahmure Karakule nin ölümünden doğrudan sorumludur. KADINLAR KORUMA TALEBİNDEN VAZGEÇMİYOR Kadınlar kadın cinayetlerine karşı mücadelenin de yükselişiyle koruma talebinden vazgeçmiyorlar ve araştırmalarımıza göre bir kadın koruma sağlanmasını istediğinde birden fazla yol deniyor. Bu yolların arasında polis merkezlerine ve cumhuriyet savcılıklarına başvuran kadınlar olduğu gibi Aile

Mahkemeleri ne başvurarak aile içi şiddet formu dolduran ya da aile içi şiddet acil yardım hattını kullanıp sonuç alamayanlar da var. Kadınların birçoğu ise yaşam haklarının korunması için doğrudan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı na ulaşıyor. Kadınları koruyacak yasaları tüm basıncımızla çıkarmış olmamıza ve mülki amirlere daha fazla yetki verilmesine rağmen devlet kadınlara gerçek koruma sağlamıyor. Devlet, 2012 yılının ilk altı ayında koruma talebiyle kendisine başvuran kadınların % 75 ine kağıt üzerinde tedbir kararı çıkarttı, ancak bu kadınlar koruma altındayken öldürüldü. Koruma talebi altında olup sığınma evine yerleştirilen kadınların ise % 37,5 i katledildi. Donanımlı ve yeterli sayıda sığınmaevleri talebimizin ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Sığınmaevleri yeterli önlemler alınarak işletilseydi bu kadınlar ölmeyecekti. Konya da takip ettiğimiz kadın cinayeti davası Dilber Keskin de yeni yasa çıktıktan sonra öldürüldü ve hem sığınmaevine yerleştirilmiş hem de defalarca koruma talep edip dava açmıştı. KRİZ VE KADIN CİNAYETLERİ Geçtiğimiz raporda krizin baş gösterdiği 2008 yılından 2010 yılına kadınların kriz ve işsizlik sebebiyle öldürülmesindeki artış oranı % 175 olduğunu görmüştük. İşte burada başka çarpıcı bir veri daha açığa çıkıyor: 2011 yılında kriz ve işsizlik sebebiyle öldürülen kadınların sayısı kadar kadın arkadaşımızı 2012 yılının ilk altı ayında kaybettik. Krizin karşımıza çıkardığı başka bir oran ise, öldürülen kadınların maddi durumları oluyor. En çok gelir düzeyi asgari ücretin altında olan ve orta-alt sınıftan olan kadınlar öldürülüyor, 2012 yılının ilk altı ayında bu oran %31. Öldürülen kadınlar her sınıftan, her yaşamdan olabiliyorlar. Gelir düzeyi yüksek ve orta üst sınıftan kadınların öldürülme oranı % 12 ile diğer rapora göre % 2 lik bir artış gösteriyor. KADINLARI ÖLDÜRMEKLE KALMAYIP ÖLMÜŞ BEDENLERİ BİLE YOK ETTİLER! Para düzeni üzerine kurulu muhafazakâr ve sağcı bir iklimde hayatlarını sürdüren kadınlar öldürülürken çeşitli yöntemlere şahit oldular. Katillere ağır ceza verilmedikçe cinayeti işlemekten çekinmek şöyle dursun türlü türlü yöntemler geliştirdiler. İşte hukukun uygulanmadığı coğrafyamızda acı gerçekler: Geçtiğimiz dönemden bu yana işkence ile öldürülme oranındaki artış % 100 oldu. Günümüzde öldürülen kadınların % 27 si çeşitli işkence yöntemlerinden geçiyor. İşkencelerin başında gelen cinsel şiddet ve tecavüzü detaylıca araştırmaya çalıştıysak da Türkiye deki adli tıp çalışmalarının eksikliğinden ve iletişim araçlarının bilgileri sağlıklı elde edememesinden dolayı gerçek sonuçlara ulaşamadık. Tecavüz ya da cinsel şiddet sonucu kendini korumak isterken öldürülen kadınların yanı sıra kadınların mahrem bölgesi olan kasıklarından ve göğsünden defalarca bıçaklanarak ya da silahla vurularak öldürülen kadınlara da sıkça rastladık. Bunun dışında karşılaştığımız işkence yöntemleri ise tüyler ürpertiyor. 2012 yılının ilk altı ayında kadınlar balta ile parçalanarak, ateşe verilerek, saatlerce dövülerek, balkondan aşağıya ya da denize atılarak, yarı canlı haldeyken toprağa gömülerek katlediler. Hükümet bilsin ki kadın cinayetlerine karşı durmayıp, muhafazakar ve kadın düşmanı fikirlerinizin zehrini topluma yaydığınız her an öldürülen kadınların bedenindeki eziyeti arttırıyorsunuz! Öyle ki erkekler artık

öldürmekle kalmıyor ölmüş bedenlerini bile ortadan kaldırıyorlar. Öldürülen kadınların % 10 u ya bir çuvala konularak denize atılıyor ya da bedenleri yakılarak toprağa gömülüyor. Öldürülen kadınların % 7,5 u eşarp, ip, tel ya da kemerle boğularak katledildi. Öldürülen kadınların % 33 ü kesici aletle katledildi. Kesici aletle katledilen kadınların % 6 sı balta ile % 94 ü ise bıçakla katledildi. Testere ile katledilen Münevver Karabulut un katiline ağır ceza verildikten sonra kadın katilleri testere kullanmadı. Erkeklerin kadınları öldürme yöntemleri arasında en sık rastlanan yöntemlerden biri olan bıçakla boğazdan kesme yer almaya devam etti ve bu oran % 4,5 tan % 23 e sıçradı. Ayrıca erkekler karşısındaki kadının canını almakla yetinmedi ve % 43 oranında 10 kereden fazla bıçaklayarak katletti. Öldürülen kadınların % 37 si ateşli silahla vurularak katledildi. Erkekler kadınları en çok tabanca ile katlederken, av tüfeği, pompalı tüfek gibi avlanmada kullanılan ağır tüfekler de kullanıldı. KADINLAR İNTİHAR MI EDİYOR, İNTİHAR SÜSÜ MÜ VERİLİYOR? 2012 yılının ilk altı ayında sık sık intihar yazan haberlere rastladık. Bu haberleri incelediğimizde ise intihar ettiği söylenen kadınların ölümlerinde aydınlatılmamış noktalar ortaya çıktı. Bu kadınların birçoğu koruma talep eden kadınlardı. 18 Haziran 2012 günü Kocaeli de intihar ettiği söylenen ve altı aylık hamile olan Gülgez Çiftçi ölmeden kısa bir süre önce polis imdatı arayarak başına geleceklerden eşi Kadir Çiftçi ve abisinin sorumlu olduğunu söylemişti. Bizler biliyoruz ki intihar eden kadınların da intihar sebepleri aslında ezilmelerine neden olan erkek egemen sistemin baskılarından kaynaklanıyor. 2012 yılının ilk altı ayında ölen kadınların % 9 unun resmi kayıtlara intihar diye geçtiğini görüyoruz. Ancak şu orana dikkat çekmek istiyoruz; araştırmalarımıza göre intihar ettiği söylenen kadınların % 50 sine intihar süsü verildiği bizzat yakınları tarafından dile getiriliyor, gerçeklerin aydınlatılması talep ediliyor. Yaptırım uygulanmasından korkan erkekler, kadınları tasarlayarak ve planlayarak katledip, dosyaların intihar olarak kapatılmasını sağlayabiliyorlar. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak takip ettiğimiz Gülay Yaşar davasında, ailesi intihar olduğundan emin iken, sanığa ancak tehdit ve hakaret suçundan dava açılabilmişti. Davada en üst sınır olan 6 yıl ceza aldırtmayı başardık. Gülay Yaşar ın eski kocası Muhittin Özüçoşkun un esas olarak cinayet suçundan da ağır ceza almasını da sağlayacağız. Gülay Yaşar ın intihar etmediğini çok iyi biliyoruz. Yine Siirt te takip ettiğimiz Esin Güneş davasında ise öğretmen kadın arkadaşımızın kaza kurbanı olarak uçurumdan düştüğü söyleniyor. Bilirkişi raporlarında bile bunun kaza değil cinayet olduğu söylenirken bizler de Esin Güneş in kocası Güven Güneş ve ona yardım eden Beşir Üzüm ün kadın arkadaşımızı katlettiğini çok iyi biliyoruz. Katillere ağır ceza aldırtacağız. KADINLARA ADALET, KATİLLERE MÜEBBET 2012 yılının ilk altı ayını incelerken bir önceki veri raporumuzdan farklı olarak araştırdığımız bir başka nokta ise katillere ne olduğuydu. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor, araştırmamızda sağlıklı veri

elde edemediğimiz başlıklardan biri intihar biri cinsel şiddet ve tecavüzken biri de katillerin sonunun ne olduğu oldu. Ulaştığımız kadın cinayetlerinin % 34 ünün katiline ne olduğuna dair hiçbir veri elde edemiyoruz. % 7,5 u ile ilgili araştırılıyor denilerek ucu açık bırakılmış. % 9 u intihar etmeyi tercih ederken % 33 ü yakalanmış, ancak yakalandıktan sonra ne olduğuna dair yine bir veri alamıyoruz. Bununla birlikte katillerden %17 si tutuklu yargılanıyor. Ayrıca katillerin % 19 u iyi hal indiriminden yararlanmak için cinayeti itiraf ediyor ve teslim oluyor. 3. Yargı Paketi ni alale acele meclisten geçiren milletvekilleri Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu nun 9 Mart 2012 günü Adalet Bakanlığı na teslim ettiği Türk Ceza Kanunu ndaki katillere ağır ceza aldırtacak taleplerimizi gündeme dahi almadı. Bizler ailelerin kızlarının ölümleri ardındaki karanlığı aydınlatma talebini yükselteceğiz ve önümüzdeki dönemde kadın katillerine verilecek ağır cezanın yasalaşmasını sağlayacağız. Ceza Kanununda caydırıcı düzenleme yapılması, kız evlatlarını kaybeden ailelerin başlıca talebi. Onlar biz yandık, başkası yanmasın diyorlar, başkalarını düşünüyorlar. Tüm toplumun yaşam hakkından sorumlu olan devlet bu ailelerin sesine kulak vermelidir. Birincisi kadınların gerçekten korunması için gerekli önlemleri almalı, yeni koruma yasasının tam olarak uygulanmasını sağlamalıdır. Ölümü önleyemedi ise en azından adaleti sağlamalıdır. Nasıl ki geçmişte töre saikiyle işlenen suçlar için düzenleme yapıldı ise, cinsiyet ve cinsel yönelim saikiyle olan ölümlerde de benzer düzenleme yapmalı; bu suçlar iyi hal indirimi ve af kapsamı dışında tutulmalıdır. Cezai düzenleme ölümlerin önüne geçilmesinde tek başına yeterli olmasa da, çok önemlidir. Veri analizimizin açıkça gösterdiği gibi, Münevver Karabulut davasında üst sınırdan ceza verilmesi caydırıcı olmuş, o tarihten sonra testere ile işlenen cinayet olmamıştır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Ayşe Paşalı, Münevver Karabulur, Öznur Uluişden, Gülay Yaşar davalarında üst sınırdan ceza alınmasını nasıl sağladıysa, bu fiili sonuçların genel bir yasa olmasını da sağlayacaktır. Hiçbir kadın katili iyi hal indiriminden yararlanmayı aklından geçiremeyecek çünkü kadın cinayetlerinde hiçbir cezai indirimin uygulanmamasını sağlayacağız. Yine kadın cinayeti davalarına bu konuya tüm hayatını veren kadınlardan oluşan kadın örgütlerinin müdahil olmasını yasalaştıracağız ve tüm dava süreçlerini sağlıklı işleteceğiz. Son olarak şunu belirtmek gerekiyor; mücadele eden kadınları ve kızları öldürülen aileleri, sadece kadını düşünmekle suçlayan hükümet bilsin ki kadınların birçoğu ya hamileyken ya da çocukları gözlerinin önünde öldürülüyor. Kürtaj hakkı hakkında açıklamalar yapan Başbakan anne karnındaki bebeklerin birçok işkence yöntemiyle ölümünü sağlıyor. Bizler örgütlü ve mücadele eden kadınlar olarak ailelerle yürümeye devam ediyoruz ve kadınların yaşam hakkını koruyarak tüm topluma sahip çıkıyoruz. NOT: Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak açıkladığımız veriler 2012 yılının Ocak ayından yine aynı yılın Haziran ayı sonuna kadar olan zaman dilimi için geçerlidir. Bu veriler basından, sosyal paylaşım ağı ve internet sitelerinden ulaştığımız bilgiler ile ortaya çıkmıştır. Bizler biliyoruz ki

öldürülüp de basına, sosyal paylaşım sitelerine ve internet sitelerine yansımayan birçok kadın arkadaşımız var.

GRAFİK 3: KADINLARIN ÖLÜM NEDENLERİNE GÖRE DAĞILIMLARI

GRAFİK 4: KADINLARIN KİMLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNE GÖRE DAĞILIM

GRAFİK 5: KADINLARIN ÖLDÜRÜLME ŞEKLİNE GÖRE DAĞILIM

GRAFİK 6: KADIN KATİLLERİNİN DURUMUNA GÖRE DAĞILIM