Şimdi kardeşlik zamanı Rahman ve Rahim olan Allah ın adıyla.



Benzer belgeler
Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

T.C. BAŞBAKANLIK Diyanet İşleri Başkanlığı.... VALİLİĞİNE (İl Müftülüğü)

T.C. BAŞBAKANLIK Diyanet İşleri Başkanlığı. (İl Müftülüğü)

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

2018 Yılı 1. Dönem Vaaz Listesi

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE

BÖLÜM: 2. Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz? Orucu Bozan Durumlar. Orucun Kişiye ve Topluma Kazandırdıkları. Ramazan Bayramı Sevinci

Anlamı. Temel Bilgiler 1

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ERZİNCAN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 3. DÖNEM TEMMUZ- AĞUSTOS - EYLÜL AYLARINA AİT VA'Z İRŞAD PROGRAMI

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

BANDIRMA MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI (27 Haziran - 28 Temmuz)

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri


AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

2016 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

PEYGAMBERLİKTEN SONRA EN YÜCE MAKAM ŞEHÂDET Cumartesi, 28 Şubat :06

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ 2013 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

Kur an ın Bazı Hikmetleri

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI - TÜRKİYE DİYANET VAKFI. Allah a yakınlaşma ve muhtaçlara destektir. Kurbanlarımızla kardeşliğimizi güçlendirelim.

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Teravih Namazı. Namazı Bozan Durumlar. Namazın İnsana Kazandırdıkları. Kunut Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3

TEPEBAŞI İLÇESİ 2016 YILI RAZAMAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

Selamın Veriliş Şekli: Selam verildiği zaman daha güzeliyle veya aynısıyla karşılık vermek gerekmektedir. Allah

AİLE: HAYATA AÇILAN PENCERE

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6.

İBRAHİM (a.s) MAKAMINI NAMAZ YERİ EDİNMEK Salı, 02 Şubat :47

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

ODUNPAZARI MÜFTÜLÜĞÜ AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU 40 HADİS EZBERE OKUMA YARIŞMASI

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

3 Her çocuk Müslüman do ar.

tarafından yazıldı. Pazartesi, 13 Ağustos :33 - Son Güncelleme Pazartesi, 13 Ağustos :52

Hac & Umre Kültür Turları Uçak Bileti

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

RAMAZAN AYI ETKİNLİK TAKVİMİ

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

Haydin Câmiye Pazartesi, 31 Ekim :26

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

BEP Plan Hazırla T.C Ağrı Valiliği ALPASLAN ORTAOKULU Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

İYİLİK AİLEDE BA ŞL AR

ÇALIŞAN GENÇLERLE EL ELE

2014 YILI KUTLU DOĞUM HAFTASI SEMPOZYUMU HZ. PEYGAMBER VE İNSAN YETİŞTİRME DÜZENİMİZ

Yardımlaşma ve Dayanışma Nedir? Yardımlaşma ve Dayanışmanın Önem ve Faydaları Nelerdir?

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

SEN ONLARIN ARALARINDA İKEN, ALLAH ONLARA AZAP ETMEZ Cuma, 18 Haziran :45

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

dinkulturuahlakbilgisi.com

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

Rize de Kutlu Doğum Haftası Kutlama etkinlikleri başladı. Bugün Rize Lunaparkı tüm çocuklara ücretsiz hizmet verecek...

:30-12: :30-12: :30-12: :30-12: :30-12:30 AYHAN KAYA

Transkript:

BAŞYAZI Prof. Dr. Mehmet Görmez Diyanet İşleri Başkanı Şimdi kardeşlik zamanı Rahman ve Rahim olan Allah ın adıyla. 1989 yılından bugüne peygamber sevgisi etrafında toplumumuzu bütünleştirmek amacıyla kutlana gelen Kutlu Doğum Haftası'nın 2012 yılı ana teması, Hz. Peygamber (s.a.s.), Kardeşlik Hukuku ve Kardeşlik Ahlakı dır. Zira biz kardeşliği ondan öğrendik. O bize kardeşliğin sadece bir retorik, bir söylem ve bir edebiyat olmadığını öğretti. Doğulu-Batılı, Arap-Acem, Türk-Kürt, kadın-erkek, zenginfakir, şehirli-köylü, işçi-memur, eğitimli-eğitimsiz, kariyerli-kariyersiz gibi yapay tüm ayrımları, iman kardeşliğinin potasında eritmeyi bize o öğretti. İnsanlık onunla vardı hakiki kardeşliğin tadına O bize kardeşi kardeşe bağlayan en yüce değerin sadece sevgi, ilgi ve muhabbet değil; aynı zamanda bir hak olduğunu bildirdi. Ona göre müminler birbirine hak bağı ile bağlıdır. Hak bağının kurucusu ise bizzat Cenab-ı Hakk ın kendisidir. Nitekim ayette Hep birlikte Allah ın ipine (Kur an a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. (Âl-i İmran, 3/103.) buyrulmuştur. Bu konuyu gündeme getirmemizin iki önemli sebebi vardır: Biri, insanları kardeşliğe mani olacak duygu ve yönelişlerden arındırmaya çalışmak; diğeri insanlarda kardeşliği yüreklerde pekiştirecek hususiyetleri inşa etmeye yöneltmektir. Asıl amacımız kardeşliği bir söylem, bir retorik ve bir edebiyat konusu olmaktan çıkararak bir ahlak ve hukuk konusu hâline getirmektir. Bugün İslam coğrafyasının bir ilim ve medeniyet coğrafyasından bir zulüm ve mazlumiyet coğrafyasına dönüşmesinin en büyük sebebi, kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukuku ihlalidir. Oysa kardeşlik hukukunun çiğnendiği bir Müslüman dünyayı, kardeşlik ahlakının zedelendiği bir İslam dünyasını Yüce Rabbimiz ateş dolu bir çukurun kenarında yaşamak olarak değerlendirmiştir. Böyle bir yaşam her an ateş dolu çukura düşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu tehlikeden kurtulmanın yolu, her şeyden önce müminlerin kardeşliğinden geçmektedir. Bunun için kalpler arasında ülfetin sağlanması ve Cenab-ı Hakk ın nimeti sayesinde kardeşler olduğumuzu bir kere daha hatırlamamız gerekmektedir. Çünkü bizim kardeşliğimiz Yüce Allah ın bize en büyük lütfu, ikramı, ihsanı ve nimetidir. İslam kardeşliği soy, sop, ırk, renk, dil, bölge ve asabiyet temelinde bir kardeşlik değildir. Menfaat temelinde bir kardeşlik hiç değildir. Yüce değerler ve yüksek idealler etrafında bir kardeşliktir. İman ve takva ekseninde bir kardeşliktir. Yüce Rabbimizin ifadesiyle Müminler ancak kardeştirler. (Hucurat, 49/10.) Bir mezhebe, bir meşrebe, bir ideolojiye olan aidiyet ve mensubiyeti bizi asıl kardeş kılan İslam a olan mensubiyetin önüne geçirme hareketlerinin, İslam coğrafyasında yaygınlaşması, kardeşliği yeniden inşa etmek için seferber olmamızı gerektirmektedir. Öyle ki Allah yolunda hizmet için meydana gelmiş birlikteliklerde dahi kardeşlik ahlakı ve hukuku zaman zaman göz ardı ediliyor. Rahmet-i ilahiyi bile kıskanarak birbirinin cennetinin yolunu kesmeye çalışan kardeşlerin sayısı çoğalıyor. Kibir, buğz, öne geçme, riyaset, gıybet gibi yürekleri kemiren ve ihlası eriten duygular, insanların içinde kol gezip bulduğu bütün güzellikleri talan ediyor. Evet, biz Müslümanlar için daima bir geçici ve küçük; bir de kalıcı ve büyük aidiyet ve mensubiyetlerimiz olmuştur. Bir aileye, bir ırka, bir gruba, bir mezhebe, bir meşrebe, bir cemaate, bir ideolojiye olan intisabımız ve mensubiyetimiz geçici, küçük mensubiyetlerimizdir. Asıl büyük aidiyet ve mensubiyetimiz, İslam ailesine olan mensubiyetimizdir. Önemli olan şairin İntisabım ta ezeldendir Cenab-ı Ahmed e dediği gibi doğumunun 1441. yıl dönümünü kutladığımız Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa ya (s.a.s.) olan intisabımızdır. Tarih boyunca Müslümanlar için en büyük tehlike, küçük mensubiyetleri kimliğe dönüştürerek bu büyük mensubiyetin önüne geçirmeye kalkışmak olmuştur. Irkçılık, mezhepçilik, meşrepçilik ve cemaatçilik üzerinden kardeşlik hukukunu çiğnemek ve bizi kardeş kılan değerleri yok saymak, aslında Peygamber Efendimize olan intisabımızı hep gölgeleye gelmiştir. Bu duygu ve düşünceler içerisinde Kutlu Doğum Haftası'nın bütün Müslümanların gönlünde kardeşlik duygusunun ve kardeşlik coşkusunun yeniden filizlenip yeşermesini, bütün davranışlarımızda kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukukunun yaşanmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyor; başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere bütün İslam dünyasının Kutlu Doğum Haftası'nı kutluyorum. Cenab-ı Hak tan en büyük niyazımız, Sevgili Peygamberimizin sık sık özlemini dile getirdiği kardeşler topluluğu olmaktan hiçbir zaman uzaklaşmamaktır.

içindekiler DİYANET AYLIK DERGİ NİSAN 2012 SAYI: 256 Ahlakla var olmak 30 5 Kardeşlik: Üzüntü ve sevinci paylaşmaktır GÜNDEM Kardeşlik: Üzüntü ve sevinci paylaşmaktır... 5 Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz İslami bakışla kardeşlik algısı... 9 Doç. Dr. Halil Altuntaş Peygamberimizin sözlerinde ve örnekliğinde Kardeşlik ve kardeşlik hukuku... 12 Prof. Dr. Raşit Küçük Hz. Peygamber döneminde kardeşlik uygulamaları.. 15 Prof. Dr. Hüseyin Algül Başkasının kıyameti... 19 Sibel Eraslan Kardeşlik hukukunun ölçüleri... 22 Prof. Dr. Ali Bakkal Koruyucu kardeşlik... 26 Prof. Dr. Ramazan Altıntaş DİN-DÜŞÜNCE-YORUM Ahlakla var olmak... 30 Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın Yüksek bir duygu ve yüce bir haslet: Vefa... 34 Dr. Durak Pusmaz Bir kardeşlik hukuku refleksi: Helalleşme... 38 Dr. Şemsettin Ulusal AİLE Aile içi iletişimde Değer kazandırma yolları-i... 42 Prof. Dr. Ertuğrul Yaman Allah Rasulü nün rahmet yüklü ilişkileri (Aile ve yakın çevredeki örnekliği)... 46 Hatice Kübra Görmez 42 Aile içi iletişimde Değer kazandırma yolları-i BİR AYET BİR YORUM Hayata kulluk mührünü vurmak... 50 Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı BİR HADİS BİR YORUM Allah için sevmek... 52 Prof. Dr. İ. Hakkı Ünal Diyanet İşleri Başkanlığı Adına Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Dr. Yüksel Salman Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dr. Faruk Görgülü Mali İşler ve Dağıtım Sorumlusu Mustafa Bayraktar (Dön. Ser. İşl. Müd.) Yayın Koordinatörleri Mustafa Bektaşoğlu mbektasoglu@mynet.com Elif Arslan elifarslan4@gmail.com Kâmil Büyüker kamilbuyuker@gmail.com Son Okuma Mustafa Bektaşoğlu - Sait Şan Mutlu Doğan - Sedat Memiş Uygulama Latif Köse Arşiv Ali Duran Demircioğlu Yönetim Merkezi Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No:147/A 06800 Çankaya/ANKARA Tel: (0312) 295 73 06 Fax: (0312) 284 72 88 diyanetdergi@diyanet.gov.tr Abone İşleri Tel : (0312) 295 71 96-97 Fax : (0312) 285 18 54 e-mail: dosim@diyanet.gov.tr Abone Şartları Yurt içi yıllık: 28.80 TL. Yurt dışı yıllık: ABD, 30 ABD Doları AB Ülkeleri, 30 Euro Avustralya, 50 Avustralya Doları İsveç ve Danimarka, 250 Kron İsviçre, 45 Frank Abone kaydı için, ücretin Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü nün T.C.

DİN GÖREVLİSİNİN HATIRA DEFTERİNDEN Hep birlikte saf tutalım... 54 Gülsüm Dokuz KÜLTÜR - SANAT EDEBİYAT Nakibü l-eşraflık müessesesi... 56 Ayhan Işık Anadolu da bir kardeşlik tecrübesi: Ahilik... 60 Dr. Adil Şen ÖRNEK HAYATLAR Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu (1887-1960)... 63 Mustafa Özdamar HİKMET PENCERESİ Kafa dengini değil kalp dengini bul... 66 M. Lütfi Arslan UZMAN GÖZÜYLE Hukuka bir açıdan bakış... 68 Mevlüt Akyürek FIKIH KÖŞESİ Din İşleri Yüksek Kurulundan... 70 İSLAMLA YENİDEN DOĞANLAR Bruce:...bir Müslüman diğerine kardeşim diyorsa bunun çok derin bir anlamı olmalı... 72 DAĞARCIK Din görevlisinin çocuklarla iletişiminde beden dilinin önemi... 74 Adem Güneş Nakibü l-eşraflık müessesesi 60 56 Anadolu da bir kardeşlik tecrübesi: Ahilik KÜRSÜDEN Peygamber sevgisi... 76 Yunus Akkaya KİTAP TANITIMI Fahrıâlem romanı... 79 Vural Kaya Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu (1887-1960) 63 Ziraat Bankası Ankara - Akay şubesindeki İBAN: TR 84000100076005994308-5001 no lu hesabına yatırılması ve makbuzun fotokopisi ile abonenin hangi sayıdan başlayacağını bildirir bir dilekçe, mektup, yazı, faks veya e-postanın Diyanet İşleri Başkanlığı Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No:147/A 06800 Çankaya/ANKARA adresine gönderilmesi gerekir. Yayın Türü: Aylık, Yerel, Süreli Yayın Diyanet Aylık Dergi (Türkçe) Temsilcilikler Yurt içi: İl Müftülükleri, İlçe Müftülükleri Yurt dışı: Din Hizmetleri Müşavirlikleri, Din Hizmetleri Ataşelikleri web: www.diyanet.gov.tr e-mail: diniyayinlar@diyanet.gov.tr sureliyayinlar@diyanet.gov.tr aylikhaber@diyanet.gov.tr Yayınlanacak yazılarda düzeltme ve çıkartmalar yapılabilir. Yazıların bilimsel sorumluluğu yazarlarına aittir. Tasarım - Baskı Cilt Evren Yayıncılık ve Bas. San. Tic. AŞ Konya Devlet Karayolu (29. km) Evren Yayıncılık Serpmeleri Oğulbey Kavşağı Nu.: 1 06830 Gölbaşı/ANKARA tel.: (0.312) 615 54 54 belgeç: (0.312) 615 54 55 Basım Yeri: ANKARA Basım Tarihi: 31.03.2012 ISSN - 1300-8471

B EDİTÖRDEN aşkanlığımız 14-20 Nisan tarihleri arasında düzenlediği Kutlu Doğum Haftası nı birkaç yıldan bu yana belli bir tema çerçevesinde gerçekleştiriyor. Bu haftaya olan ilgi ve sevgi artık Avrupa dan Amerika ya, Balkanlar dan Avustralya ya ve gönül coğrafyamızın neredeyse tamamına ulaştı. Bugün yüz ülkeye yaklaşan yurt dışı temsilciliklerimiz aracılığıyla peygamber sevgisi kıtaları aştı. Her geçen yıl da artarak ve zenginleşerek devam edecek. Bu yıl Kutlu Doğum Haftası nın ana teması, Hz. Peygamber, Kardeşlik Ahlakı ve Kardeşlik Hukuku. Başkanlığımız bu hafta vesilesiyle; Müminler ancak kardeştirler. ilahî hitabıyla kardeş olan bizlere, benliğimizi kuşatan dünyevileşmenin ve ihtiraslarımıza yenik düşmenin etkisiyle ihmal ettiğimiz kardeşlik hukukunu ve ahlakını yeniden hatırlatmayı amaçlıyor. Örselenen kardeşlik duygularımızı tamir edebilmek ve yeni bir farkındalık oluşturmak üzere yurt içinde ve yurt dışında pek çok bilimsel ve kültürel etkinlikler hazırlandı. Hafta boyunca, Cenab-ı Hakk ın, Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya, 21/107.) hitabına mazhar olmuş rahmet peygamberini, kardeşlik ve sevgi ilkeleri ekseninde daha yakından tanımaya, onun kardeşlik mesajlarını özümsemeye ve yaşamaya katkı sağlayacak birçok etkinlik gerçekleştirilecek. Kardeşlik merkezli hazırladığımız bu sayıda, kardeşlik bağlarımızı yeni bir duyarlılıkla nasıl güçlendirebileceğimize ilişkin kıymetli yazılar yanında, ilişkilerimizde ön plana çıkmaya başlayan ben merkezli ve çıkar odaklı ilişkileri sorgulayan ve kardeşlik temelli bir toplum inşasının önemine işaret eden yazıları bulacaksınız. Dosya kapsamında Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz, Hz. Peygamber (s.a.s.) in bir Müslümanın diğer Müslümanlar üzerindeki haklarına işaret eden ve bu konuda çerçeve oluşturan hadisinden hareketle kardeşlik hukukunu bizlere aktarıyor. Doç. Dr. Halil Altuntaş, İslam ın kabilecilik, ırk, renk gibi sebeplere dayalı kardeşliği kabul etmediğini vurgulayarak, birlik ve bütünlüğün öncelikle insanın ruh dünyasında gerçekleşeceğini ve asıl yüreklerden beslenen kardeşliğin kalıcı olduğuna dikkat çekiyor. Prof. Dr. Raşit Küçük, hadis kaynaklarımızda dostluk, ülfet, muhabbet, samimiyet ve dürüstlük gibi kardeşlik duygularımızı güçlendirecek ve bize her zaman rehberlik edecek pek çok ilke ve prensibin bulunduğunu örnekler eşliğinde ifade ediyor. Prof. Dr. Hüseyin Algül ün birlik şuuruyla dirliğe erişi sahabe örnekleriyle ele aldığı yazısıyla, Prof. Dr. Ali Bakkal ın kardeşlik hukukunun gereklerini ve ideal ölçüsünü ele aldığı yazısını ve Prof. Dr. Ramazan Altıntaş ın koruyucu kardeşliğin temeli, özveride bulunma ahlakı ve samimiyetin önemi konulu yazısını da beğenerek okuyacağınızı düşünüyoruz. Sizler için özel hazırladığımız kardeşlik dosyasını ve birbirinden değerli diğer köşe yazılarını ilginize sunarken, Kutlu Doğum Haftası nın ve gerçekleştirilecek bütün faaliyetlerin verimli, bereketli olmasını, bizleri Kur an ın ve Sevgili Peygamberimiz in kardeşlik ilkeleri etrafında bir araya getirmesini diliyorum.

Gündem Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Kardeşlik: Üzüntü ve sevinci paylaşmaktır KARDEŞLİK MESULİYET, FEDAKÂRLIK VE FARKINDALIK BİLİNCİ İSTEYEN BİR BİRLİKTELİKTİR. KARDEŞLİK KRİSTAL CAMA BENZER. DİKKATLİCE KORUNMAZ İSE ÇEŞİTLİ ZARARLARA UĞRAYARAK KIRILIR VE BOZULUR. Kardeşlik, insanlar arasındaki her türlü farklılık ile sosyal ve ekonomik üstünlüğü bir tarafa bırakmayı sağlayan ve yürek bütünlüğü içerisinde Allah a yönelmeyi gerçekleştiren bir duygudur. Kardeşlik mesuliyet, fedakârlık ve farkındalık bilinci isteyen bir birlikteliktir. Bu yüzden İslam dini, toplum içinde yaşayan fertlerin birbirlerinin farkında olmalarını; üzüntü ve sıkıntıları ile sevinç ve mutluluklarını paylaşmalarını emretmektedir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) in kardeşlik hukuk ve ahlakını anlattığı şu hadis-i şerif, bu konuda yapılması gerekenleri özetler: Müslümanın, Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selamına mukabele etmek; yani selamlaşmak, hastayken ziyaret etmek, cenazesinin teşyiine katılmak, davetine icabet etmek ve aksırdığında yerhamükellah/allah sana merhamet etsin! demek. (Buhârî, Cenâîz, 2; Müslim, Selâm, 4.) 1. Selamlaşmak, kardeşinin selamına mukabele etmek Selam içtimai huzur, mutluluk ve barışın gerçekleşmesi için kalbî dua, fiil ve söylemdir. Toplum hayatında kardeşlerin birbirleriyle selamlaşmaları barış ve güvenin sembolüdür. Selam, genelde kâinatta varlıkların fıtrat, tabiat ve şeriat kanunlarına göre birbirleriyle olan kavlî, fiilî ve kalbî iletişimlerinin genel adı olarak değerlendirilebilir. Kardeşler arası selamlaşmayı hayatın bir parçası gören İslam dini, selamın yaşaması için ona mukabeleyi ondan daha önemli bir manevi sorumluluk olarak görmektedir. Nitekim bir ayet-i kerimede: Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile mukabele edin veya verilen selamı aynen iade edin. (Nisâ, 4/86.) buyrulmuştur. Selamlaşma, kardeşlerin dünyada birbirlerine duası, ahirette ise daru s-selama çağrısıdır. Selam, hayatı paylaşmaktır. Selam ile insan, hemcinslerinin farkına vararak hayatın zorluk ve kolaylığını, sevinç ve üzüntüsünü fiilî ve kalbî olarak paylaşmış olur. SAYI: 256 NİSAN 2012 DİYANET AYLIK DERGİ 5

DERDİYLE BAŞ BAŞA KALMIŞ, HASTALIĞINDAN DOLAYI İNİM İNİM İNLEYEN BİR HASTANIN NE ÇEKTİĞİNİ ANLAMAK İÇİN ONU ZİYARET ETMEK GEREKİR. Selam en hayırlı amellerden biri kabul edilir. Nitekim bir sahabi Allah Rasulü ne: İslam ın en güzel ve hayırlı davranışı hangisidir? diye sorduğunda o: İnsanlara yemek yedirmek (it am-ı taam), tanıdığın, tanımadığın herkese selâm vermektir (ifşâü s-selâm). (Buhârî, Îmân, 20; Müslim, Îmân, 63.) diye cevap vermiştir. İnsanın mümin kardeşini evinde, iş yerinde ziyareti, bir tür selamı yayma çabasıdır. Selam, insanın kardeşine kalbî duasının yanı sıra fiilî destek ve hizmetidir. Selamı sadece kavlî lafızlardan ibaret saymak, ondaki hizmet boyutunu görmemek demektir. Selam hem hayatı, hem sevinç ve sıkıntıları paylaşmaktır. İnsan selamlaşma sayesinde toplumdaki diğer insanların farkına varır; onların dert ve sıkıntılarını fiilî ve kalbî olarak paylaşmış olur. Selamın lafzi boyutu kadar fiilî boyutu da önemlidir. Hz. Peygamber in selamı, hadisin farklı rivayetlerinde hasta ziyareti, cenaze teşyii, zayıfa yardım ve mazluma destek (Bkz. Buhârî, Mezâlim, 5; Müslim, Libâs, 3; Tirmizî, Edeb, 45; Neseî, Cenâiz, 53.) gibi fiilî hizmetlerle beraber zikretmesi, selamın hizmet ve destek boyutuna işarettir. 2. Hastayken ziyaretinde bulunmak Hasta ziyaretinin biri ziyaret edilen ile; diğeri ziyaret eden ile ilgili iki boyutu vardır. Ziyaret edilen hastalık sebebiyle moral desteğe ve acısının paylaşılmasına muhtaçtır. Bu yüzden müminlerin hasta olanları ziyaretleri hem bir hak, hem de bir hizmet sorumluluğudur. Zira hastalık anı, insanın moral seviyesinin en düşük olduğu zamandır. Ziyaret sayesinde hasta olan kimse arandığını, kendisinin değerli olduğunu hisseder ve bu moral, hastalığının tedavi sürecine olumlu katkı sağlar. Hasta ziyareti önemlidir, çünkü derdiyle baş başa kalmış, hastalığından dolayı inim inim inleyen bir hastanın ne çektiğini anlamak için onu ziyaret etmek gerekir. Hasta ve dertli insanların yüreğindeki yangın ve acı, ancak ziyaret edildiğinde idrak edilebilir. Hasta, dert çekmiş ve hâlden anlayan bir ziyaretçisi olduğunda hastalığını bir nebze unutur. Bu yüzden Müslümanların asli vazifelerinden birisi de hasta olan ve derdi bulunan kardeşlerini ziyaret edip onlara hizmet etmektir. Hasta ziyaret eden ise bir yandan hastaya dua etmeli, diğer yandan da hastalıktan ibret alıp hâline şükretmeyi bilmelidir. Duada ölüm duygusu içerisinde olan hastaya soluk aldırma ve rahatlama vardır. Nitekim Hz. Peygamber bir hadislerinde: Hasta ya da ölünün başında bulunduğunuz zaman hayır dua ediniz. Çünkü melekler sizin dualarınıza amin derler. (Müslim, Cenâiz, 6; Ebû Dâvud, Cenâiz, 15.) buyurduğu gibi bir başka hadislerinde de: Hastaya ölüm konusunda soluk aldırın. (Bkz. Tirmizî, Tıbb, 35, 2088.) buyurarak bu hususa vurgu yapmıştır. Kendinden kötü olan birini ziyaret etmek, kişinin hâlinden razı olup şükretmesine vesile olur. Bu bakımdan hastanelere ve hastalara yapılan ziyaret, daha kötüyü görerek insana empati kurma ve şükretme imkanı verir. 3. Cenazesinin teşyiine katılmak İslam ın emrettiği vazife ve içtimai ibadet- 6 DİYANET AYLIK DERGİ NİSAN 2012 SAYI: 256

lerden birisi de vefat eden mümin kardeşine son görevin yapılmasıdır. İnsan cenazeye katılmak suretiyle cenaze yakınlarının acısını paylaşmış olur. Bu insani bir görevdir. Cenaze namazı ve kabre giderek dua ve helalleşmek suretiyle de İslami bir vazifeyi icra etmiş olur. Cenaze sırasındaki şahitlikte Allah ın kullarına yüklediği ilahi bir görevi yerine getirme vardır. Çünkü Allah Rasulü: Siz yeryüzünde Allah ın şahitlerisiniz. Kime hayırla şahitlik ederseniz, ona cennet vacip olur (Buhârî, Cenâiz, 86; Müslim, Cenâiz, 60.) buyurmaktadır. Vefat eden mümin kardeşin namazını kılarak hüsn-i şehadette bulunmak ve defnetmek farz-ı kifaye kabul edilen bir hak ve sorumluluktur. Bu görevler ihmal edildiğinde toplumdaki herkes sorumlu olacaktır. Cenazeye iştirakin bir de katılana sağladığı fayda vardır ki en az diğerleri kadar önemlidir. O da cenaze sayesinde ölümü hatırlamak ve ölümden ibret almaktır. Bir süre önce hayatta olan, kendisi gibi yaşayan birinin bugün cenazesini kaldırmak ibretamiz bir durumdur. 4. Davetine icabet etmek Davete icabet sevinci paylaşmak demektir. Müminin diğer bir mümin üzerindeki haklarından birisi statüsüne, ekonomik ve sosyal durumuna bakmadan mütevazı bir şekilde mümin kardeşinin davetine icabettir. İnsanın mümin kardeşinin davet ve sevincini paylaşması aralarındaki muhabbetin artmasına vesile olur. Sevinçler paylaşıldıkça artar prensibi gereği insanın mümin kardeşinin davetine icabet etmesi gerekir. Düğün, nikâh, mevlit, sünnet ve açılış gibi davetlere icabet edilmesi insanın asli vazifeleri arasındadır. Mümin bir yürek böyle zamanları fırsat bilmeli ve gönüller arası köprülerin kurulmasına vesile saymalıdır. İnsanlar genellikle sevinçli ve hüzünlü günlerinde dost ve kardeşlerini yanlarında görmek isterler. Ağaç dalıyla gürler sözü bunu ifade eder. Hatta sevinçli ya da üzüntülü gününe kimlerin katılıp, kimlerin katılmadığını insanlar tespit ederler. 5. Aksırdığında Allah rahmet etsin demek Aksırmak bazen sıhhatli olmanın alameti, bazen de hastalığın habercisidir. Allah Teala nın verdiği bütün nimetler gibi sıhhat alameti olan aksırma için de şükredilmesi gerekir. Aksırma sırasında insana canı âdeta iade edilir. İnsanın aksıran bir mümin kardeşine Allah sana rahmet etsin demesi aslında onun farkında olduğunun beyanı ve bir ilgi ifadesidir. Yalnızlaşan günümüz insanı aslında bugün, bu ilgiye eskisinden daha çok ihtiyaç duymaktadır. İnsanın kardeşinin farkında olması, derdini hissetmesi ve çareler araması bir sorumluluktur. Çünkü kardeşliğin özü farkın- SAYI: 256 NİSAN 2012 DİYANET AYLIK DERGİ 7

Kardeşlik yük vermekten çok, yük taşımak ve hizmette bulunmaktır. Kardeşler arasındaki münasebet insanın iki eli arasındaki ilişki gibi olmalıdır. Nasıl ki elin biri diğerini yıkar, korur, ısıtır, bir arada tutar ve birliktelik verirse kişi de kardeşiyle öyle olmalıdır. DIŞA DÖNÜK, BAŞKALARININ ÜZÜNTÜ VE SEVİNÇLERİNİ PAYLAŞANLAR BAŞKALARIYLA ARALARINA KÖPRÜ KURANLARDIR. YALNIZ, İLGİSİZ YAŞAYAN VE ÇEVRESİNDEN ETKİLENMEDEN İÇLERİNE KAPANANLAR İSE DUVAR ÖRENLERDİR. da olabilmek, üşüyenle üşüyebilmektir. Hz. Peygamber in Müslümanların birbirleri üzerindeki hakları olarak sembolize ettiği bu hususlar üzüntü ve sevinç konularına münhasır bulunmaktadır. Selam ve davete icabet sevinç zamanlarını, hasta ziyareti ile cenaze teşyii üzüntü anlarını, sonuncusu ise her ikisine şamil bulunmaktadır. Üzüntü ve sevinçteki ziyaret, icabet ve hizmet, uzakları yakın edecek bir enerjiye sahiptir. İçtimai münasebetlerde insanlarla ilişkinin iki boyutu vardır: Duvar örmek ya da köprü kurmak. Dışa dönük, başkalarının üzüntü ve sevinçlerini paylaşanlar başkalarıyla aralarına köprü kuranlardır. Yalnız, ilgisiz yaşayan ve çevresinden etkilenmeden içlerine kapananlar ise duvar örenlerdir. Sosyal hayatın zorlukları ancak kurulacak köprülerle aşılabilir. Yüce dinimiz ve O nun şanlı nebisi bize sosyal hayatı kolaylaştırmak için köprüler kurmayı önermektedir. Allah yolunda kardeşlik gönül köprüleri kurarak yüz yüze bakmayı, yürek bütünlüğü içinde olmayı gerekli kılar. Kopukluk ve uzaklık başladığı zaman kardeşlik ortadan kalkar. Kardeşlik kristal cama benzer. Dikkatlice korunmaz ise çeşitli zararlara uğrayarak kırılır ve bozulur. Kardeşliği devam ettirmek, başlatmaktan daha zordur. Netice itibarıyla üzüntü ve sevinci paylaşmak demek olan Allah için kardeşlik ve dostluk, cennet kapılarını açan, cehennem kapılarını kapatan bir feragat ve fedakârlıktır. Dünyevi dostluklar dünyada kalır. Ahirete taşınan dostluk Allah için olandır. Nitekim Allah Teala takva ehlinin dostluğunun asıl ahirette işe yarayacağını şöyle ifade buyurur: O gün takva ehli dışında bütün dost/kardeşler birbirlerine düşman kesilir. (Zuhruf, 43/67.) Böyle bir kardeşlik ve dostluk Hz. Peygamber in hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Hak Teala nın arşın gölgesi altında barındıracağını haber verdiği yedi gruptan birini teşkil eder. Onlar Allah için birbirini seven, bu sevgi üzere yaşayan ve bu sevgi ile ölen kardeşlerdir. (Buhârî, Ezan, 36, Zekât, 16, Hudûd, 19; Müslim, Zekât, 91; Tirmizî, Zühd, 53.) BUNDADIR Teslimiyet ile Hakk a ver başı Huşû, takvâ ile edâ et beş i Özünden ve gözünden akıt yaşı Şükrân-i nîmetle nûş eyle aşı Abdiyyet ve kurbiyyet bundadır Uyumlu ol incitme sakın eşi Farkında ol, anla dâim kardeşi Tecessüs ile karıştırma işi Ele değil, öz nefsine at taşı Fazîlet ile mutluluk bundadır. Yükselsin ister isen gönül kuşu Bitir artık içindeki savaşı Kimseye ne iğne batır, ne şişi Üşüyen kardeşinle sen de üşü Empati de, kardeşlik de bundadır. Mütevâzı, zarif ol çatma kaşı Yamuk bakma! Bu yapar seni şaşı Zorluklar için sabreyle, sık dişi Dünyâ fânîdir, gerçek sanma düşü Âhiretteki kurtuluş bundadır. 8 DİYANET AYLIK DERGİ NİSAN 2012 SAYI: 256

Gündem Doç. Dr. Halil Altuntaş Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İslami bakışla kardeşlik algısı DİN, SEVGİ, ŞEFKAT, ANLAYIŞ, KENDİNİ BAŞKALARININ YERİNE KOYMA GİBİ DUYGU VE TUTUMLARIN İNSANLAR ARASI İLİŞKİLERİN TEMELİNDE YER ALMASINI ÖNGÖRÜR. GÖRMEDİĞİMİZ, TANIMADIĞIMIZ KİMSELER İMAN BİRLİĞİ SAYESİNDE KARDEŞİMİZ OLUR. BÜTÜN MADDİ ENDİŞELERİ DIŞARIDA BIRAKAN VE SADECE YÜREKLERDEN BESLENEN BU KARDEŞLİK DUYGUSU ONU PAYLAŞANLAR ADINA BÜYÜK HAYIR VE GÜZELLİKLERİN KAYNAĞIDIR. Kardeşlik kavramına vücut veren başlıca unsur ortak bir anne babaya sahip olmak durumudur. Ancak çeşitli anlam ilişkileri sebebi ile bu çerçeve daha da genişletilerek ortak kabile, arkadaşlık, sevgi ve muhabbet ile benzeri olgular da kardeşlik algısına kaynaklık ede gelmiştir. Kur an, kardeşlik kelimesini bütün bu anlamlarda kullanmıştır. Ancak bununla kalmamış, inanç esasını kardeşliğin temeline oturtmuş ve onu diğer bütün kardeşlik algılarının önüne geçirmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hutbesinde artık Rabbine kavuşmak vaktinin geldiğini ima edince Hz. Ömer ağlamaya başlamıştı. Rasulüllah bu durumu görünce; Ebubekir, ağlama! buyurmuş ve şöyle devam etmiştir: Arkadaşlığı ile malı ile insanların bana en çok iyiliği dokunanı Ebubekir dir. Eğer ümmetimden bir dost edinecek olsaydım Ebubekir i seçerdim. Fakat İslam kardeşliği ve bundan kaynaklanan sevgi daha önemlidir. (Buhari, Salat, 78.) Bu ifadesi ile Rasulüllah, Müslümanlar arasında en güçlü yakınlaşma ve ünsiyet kaynağı inanç birliğidir. mesajını vermiş oluyor. Din, sevgi, şefkat, anlayış, kendini başkalarının yerine koyma gibi duygu ve tutumların insanlar arası ilişkilerin temelinde yer almasını öngörür. Ne var ki kişisel menfaat ve hırslar çok kere bu yönelişleri geri plana iter. Günümüz insanında sıklıkla görülen durum budur, ne yazık ki. Ben merkezli bir hayat anlayışı, her bireyi kendi küçük dünyasının hâkimi yapmış bulunuyor. Bununla birlikte bazı özel durumlar insanın gerçeği görmesine sebep olabiliyor. ABD Cumhuriyetçiler Partisinin (Reagan ve Baba Bush un) siyaset ve strateji danışmanı Lee Atwater (1951) ağır bir hastalığa yakalandıktan sonra diyor ki: Hastalığım, toplumda kaybedilmiş olan şeyin benim içimde de yok olduğunu anlamama yardımcı oldu: Biraz sevgi ve dostluk, biraz kardeşlik. 80 li yıllarda herkesin hedefi kazanmak; zenginlik, güç ve say- SAYI: 256 NİSAN 2012 DİYANET AYLIK DERGİ 9

BÜTÜN MADDİ ENDİŞELERİ DIŞARIDA BIRAKAN VE SADECE YÜREKLERDEN BESLENEN BU KARDEŞLİK DUYGUSU ONU PAYLAŞANLAR ADINA BÜYÜK HAYIR VE GÜZELLİKLERİN KAYNAĞIDIR. gınlık elde etmekti. Evet, ben pek çok kişiden daha fazla servet, güç ve saygınlık elde ettim. Ancak, her şeyi elde etmiş olabilir ve yine de kendinizi boşlukta hissedebilirsiniz. Ailemle daha fazla bir arada olabilmek için neler vermezdim! Arkadaşlarımla bir akşam birlikte olabilmek için ne bedeller ödemezdim! Gerçeği görebilmem için ölümcül bir hastalığa yakalanmam gerekti. Bu; acımasız isteklere kapılmış, ahlaki çürüme içindeki ülkenin, benim durumuma bakıp öğrenebileceği bir gerçektir. 90 lı yıllarda bizi kimin yöneteceğini bilemiyorum, ama bu kimseler Amerikan toplumunun kalbindeki bu manevi boşluğa, bu ruh tümörüne hitap edecek kimseler olmalıdır. (Life, Şubat, 1991.) Din kardeşliği o kadar güçlü bir bağdır ki, onun yanındaki bütün diğer bağlar görmezlikten gelinebilir. Görmediğimiz, tanımadığımız kimseler iman birliği sayesinde kardeşimiz olur. Bütün maddi endişeleri dışarıda bırakan ve sadece yüreklerden beslenen bu kardeşlik duygusu onu paylaşanlar adına büyük hayır ve güzelliklerin kaynağıdır. Nitekim Kur an, din kardeşliği olgusunun kazandırdığı birlik ve bütünlük şuurunu Müslümanlar adına ilahi bir nimet olarak nitelemiştir. (Al-i İmran, 3/103.) Kur an ın ifadeye koyduğu müminler arası kardeşlik ilkesini pratik hayata geçirmek üzere Hz. Peygamber (s.a.s.) Medine ye hicretinden yaklaşık beş ay sonra da 45 i muhacirlerden 45 i ensardan olmak üzere toplam 90 kişiyi ikişer ikişer birbirlerine kardeş yapmıştır. Bu uygulama maddi ve manevi olarak yardımlaşma ve birbirine varis olma temeline dayalı idi. Din kardeşliğinin kurduğu yakınlık bağı böylece kan ve soy kardeşliği ile bir tutulmuş oluyordu. Daha sonra muhacirlerin yerleşik düzene geçmeleri ve maddi durumlarının düzelmesinden sonra bu mirasçı olma uygulamasına son verildi. (Bak: Enfal, 8/75.) Ensar ile muhacirlerden kardeş kılınanların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında ince bir psikolojik ve sosyo-politik hedefin güdüldüğünü fark ediyoruz. Farklı ırk, kültür ve ekonomik kesimlerden insanlar birbirleri ile kardeş kılınarak, iman bağı dışında kalan dünyevi farklılık unsurları devre dışı bırakılmıştır. Böylece kardeşler birbirlerinin her halinden haberdar olmak istiyor, onlarla ilgileniyorlardı. Enes b. Malik diyor ki: Rasulüllah (s.a.s.) iki kişiyi kardeş ilan ediyor ve artık geceler onlara uzun gelmeye başlıyordu. Kardeşlerden biri öteki ile karşılaşınca onu sevgi ve iyilikle karşılıyor Görmeyeli nasılsın? diye soruyordu. Genel 10 DİYANET AYLIK DERGİ NİSAN 2012 SAYI: 256

olarak ise, bir kimse, kardeşinin durumundan haberdar olmaksızın üç gün geçirmiyordu. (Beyhaki, Şuabu l-iman, 9056) Ensarın en zenginlerinden olan Sa d b. Rebi, kardeş olduğu Abdurrahman b. Avf a, malını kendisi ile arasında eşit olarak taksim etmeyi teklif etmiş fakat Abdurrahman bunu kabul etmeyerek Sa d e, Allah malını bereketli ve mübarek kılsın, siz bana çarşının yolunu gösterin. demiştir. Abdurrahman ticaret yaparak belli bir süre sonra maddi durumunu oldukça iyileştirmişti. (Buhari, Menakıb, 57.) Bu tekil bir örnek değildi. Medineli Müslümanlar, ihtiyaç içinde olsalar bile muhacir kardeşlerini daima kendilerine tercih ediyorlar, onları öz kardeşleri gibi hatta daha da yakın hissediyorlardı. Kardeşlerine karşı derinden, beklentisiz bir sevgi besliyorlardı. Elde edilen ganimetlerin kendilerine pay verilmeksizin muhacirlere dağıtılmasından dolayı hiçbir rahatsızlık duymamışlardı. Kendileri ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ediyorlardı. (Haşr, 59/10.) İnanca dayalı kardeşlik bilinci sınır ve mesafe tanımaz; birbirini hiç görmeyen insanlar arasında bir muhabbet ve bağlılık peyda eder. Sahabi Ebu Malik el-eş ari anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.s.) yanında bulunduğum bir sırada şöyle buyurdu: Allah ın öyle kulları vardır ki ne peygamberdirler, ne de şehit. Fakat kıyamet gününde Allah a yakınlıkları sebebi ile peygamberler ve şehitler onlara özenir. Bir çöl sakini el kaldırıp, Ya Rasulallah! Onların kim olduğunu bize anlat diyince Rasulüllah ın yüzünde bir sevinç belirtisi gördüm. Buyurdu ki; Bunlar farklı ülkelerden, farklı kabile ve soylardan kimselerdir. Kendilerini birbirlerine bağlayacak akrabalık, ya da dünyevi menfaat ilişkisi yoktur. Allah ın rahmeti sayesinde birbirlerini severler (Beyhaki Şuabuliman, Fi kıssati ibrahime fil muanekati fissalis 6/473) Birçok ahlaki güzellik eşliğinde iman temeli üzerine kurulan, ilmek ilmek işlenen kardeşlik örgüsü yıpratıcı, yok edici etkilerden korunmalıdır. Bu noktada akla ilk gelecek İNANCA DAYALI KARDEŞLİK BİLİNCİ SINIR VE MESAFE TANIMAZ; BİRBİRİNİ HİÇ GÖRMEYEN İNSANLAR ARASINDA BİR MUHABBET VE BAĞLILIK PEYDA EDER. olumsuz etkenlerden biri asabiyettir. Asabiyet, etki ve müdahalemizin ürünü olmayan bir özelliğe dayanarak üstünlük iddiasında bulunmak demektir. Irk, dil, renk, güzellik gibi özellikler insan çaba ve emeğinin sonucunda elde edilen şeyler değildir. Hiç kimse mensup olacağı ırkı, konuşacağı anadilini, taşıyacağı deri rengini ve güzellik derecesini belirleme şansına sahip değildir. Dolayısı ile bu niteliklerle övünmek, üstünlük ayrıcalık iddiasında bulunmak dayanaksız ve anlamsızdır. Asabiyete çağıran bizden değildir; Asabiyet uğruna çarpışan bizden değildir; asabiyet üzere ölen bizden değildir. (Ebû Davud, Edeb, 121.) şeklindeki nebevi yargı, İslam temelsiz üstünlük iddialarının ne derece tehlikeli sonuçlara sebep olacağını ortaya koymaktadır. Lüks ve rahata düşkünlük bencilce bir hayat anlayışını getiriyor. Paylaşma kültürü zayıflıyor, ya da tamamıyla yok oluyor. İnsan kendisi ile meşgul olurken çevresini unutuyor. İslam ın telkin ettiği kardeşlik ilkesi, bu tür harici etkenler sebebi ile zayıflamaya, yüz tutuyor. Yine, insanlar arası yakınlaşmanın önemli etkenlerinden biri olan sevgi ve merhamet duygularının zayıflaması, kin ve nefretin devreye girmesi de kardeşliğin başlıca aşındırıcılarındandır. Mayamızda var olan kin ve nefret duyguları, kişisel menfaat düşkünlüğü kontrol altına alınamazlarsa davranışlarımıza hâkim olurlar. Şu uyarıyı hep zihinde tutmak gerekiyor: Birbirinize haset etmeyin. Müşteri kızıştırmayın. Birbirinize buğzetmeyin. Birbirinize arka çevirmeyin. Birbirinizin pazarlığı üzerine pazarlık etmeyin. Ey Allah ın kulları, kardeş olun. (Müslim, Birr ve Sıla, 9.) Kur an müminleri kardeş ilan etmiş olduğu halde Rasulüllah ın kardeş olun buyurması, Allah ın bu iltifatına layık olacak davranışlar sergileyin; kardeşin kardeşe nasıl davranması gerekiyorsa öyle davranın, anlamını ifade ediyor. Bütün yıpranmalara rağmen din kardeşliği bilinci Müslümanlar açısından önemli bir yapıcı güç olmaya devam ediyor. SAYI: 256 NİSAN 2012 DİYANET AYLIK DERGİ 11

Gündem Prof. Dr. Raşit Küçük Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Peygamberimizin sözlerinde ve örnekliğinde Kardeşlik ve kardeşlik hukuku ALLAH KELAMI KUR AN İLE PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİ VE HADİSLERİ, BU BİLİNEN VE HER DİLDE ORTAK OLAN ANLAMI YANINDA KARDEŞLİĞE DAHA FARKLI, DAHA VURUCU, İNSANLIK AİLESİ İÇİN DAHA ÇOK ÜZERİNDE DURULMASI VE VURGULANMASI GEREKEN ANLAMLAR YÜKLER. Kardeş sözcüğü, yeryüzünün bütün dillerinde var olan ve sıcaklığı, sevimliliği, ifade ettiği ortak anlam olarak, ana baba bir, ana bir baba ayrı veya baba bir ana ayrı kişileri anlatan ortak bir kavramdır. İslam dininin temel referans kaynakları olan Allah kelamı Kur an ile Peygamberimizin sünneti ve hadisleri, bu bilinen ve her dilde ortak olan anlamı yanında kardeşliğe daha farklı, daha vurucu, insanlık ailesi için daha çok üzerinde durulması ve vurgulanması gereken anlamlar yükler. Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurur: Ruhlar toplu cemaatlerdir. Onlardan birbiriyle tanışıp anlaşanlar kaynaşır, tanışıp anlaşamayanlar ise ayrılırlar. (Buhârî, Enbiyâ 2; Müslim, Birr 159-160.) Bu kısa ve fakat önemli hadis-i şerif bize şu gerçeği öğretiyor: İyi ve güzel huylular, hayır ehli olanlar, ihlası, ihsanı, takvayı şiar edinenler kendileri gibi olanlara, bu özelliklerin aksine sahip olanlar da kendi benzerlerine meylederler. Birtakım üstün ve kıymetli nitelikler ve seçkin özelliklere sahip olmada bir ve beraber olanlar, birlikteliklerini, sevgilerini ve kardeşliklerini güçlü ve kuvvetli kılar, bu özelliklere sahip olmayan veya bunlar açısından zayıf olanların ise sevgi ve dostlukları da zayıf kalır. İnsanlar arasında dostluğun, ülfetin ve kardeşliğin gerçekleşebilmesi için, her şeyden önce iki tarafın birbirini en güzel biçimde ve etraflıca tanımaları, Allah ın koyduğu ölçülere uymaları, en üstün ahlaka sahip olmaları, birbirlerine samimi ve içten bir kardeşlik hissiyle dolu olarak yönelmeleri gerekir. Bundan sonra kardeşler arasında mutlaka bulunması gereken ve zaruri olan haklar ve yükümlülüklere sıra gelir. Din kardeşliğinin ve üstün niteliklere sahip mümin olmanın sünnet-i seniyye ve hadis-i şeriflerden öğrendiğimiz bazı temel esaslarını şöyle sıralamak mümkündür: Her an kardeşleriyle bir ve beraber olma, Kur an ve sünnete sımsıkı sarılıp bağlanma, sadece Allah tan yardım dileme, aralarındaki dostluğu en üstün seviyeye çıkarma, cömertlikte en yüksek dereceye varma, her türlü davranışında sadece Allah ın rızasını gözetme, kardeşinin sıkıntılarını giderip onu hoşnut edip sevindirme, iyilik ve takvada yardımlaşma, birbirini iyice bilip tanıma, birbirine yardımcı olma, sıla-i rahmi yerine getirme, kötü hallerinden dolayı kardeşini ikaz edip iyiye yöneltme, iyi geçim ehli olma, insanlara karşı güzel davranışlar sergileme, güzel ahlak sahibi olma bunların ilk sırada gelenleridir. Peygamberimiz, Mümin bir kimse din kardeşini sevince bu sevgisini ona bildirsin." buyur- 12 DİYANET AYLIK DERGİ NİSAN 2012 SAYI: 256

muştur. (Tirmizî, Zühd 53) Çünkü bu durum karşılıklı muhabbetin, dostluğun, güven duygusunun gelişmesine ve kardeşlik hukukunun gereklerinin yerine getirilmesine, Allah ın da kendisini sevmesine vesile teşkil eder. Hz. Peygamber, kardeşler arasında sevgisizliği, kötü niyet ve düşünceleri, nefreti ortaya çıkarıcı davranışlardan uzak durmamızı öğütler. Abdullah İbn Ömer (r.a.) in naklettiği Efendimizin şu hadisi bizim için altın değerindedir: Bir kimse, din kardeşine ey kâfir diye hitap ederse, bu küfür ikisinden birine ait olur. Eğer kardeşi öyle ise ona, değilse bu sözü söyleyen kimseye döner. (Buhârî, Edeb 73; Müslim, İman 111; Tirmizî, İman 16.) Bu hadis-i şerif, niyetimizi, gönlümüzü, dilimizi ve her türlü tavır ve davranışımızı ölçülü tutmayı bize öğütlemiş oluyor. Bu kadar da değil, Mümin bir kişiye, Müslüman kardeşini hakir görmesi, ona değer vermemesi, kötülük olarak yeter. HZ. PEYGAMBER, KARDEŞLER ARASINDA SEVGİSİZLİĞİ, KÖTÜ NİYET VE DÜŞÜNCELERİ, NEFRETİ ORTAYA ÇIKARICI DAVRANIŞLARDAN UZAK DURMAMIZI ÖĞÜTLER. (Müslim, Birr 32.) buyurarak din kardeşlerimize karşı ne derece dikkatli olmamız gerektiğini bize hatırlatıyor. Bu konuda canlı bir örneği meşhur sahabi Ebu Zerr in hayatında görüyoruz. Olayın ravisi Mağrur un naklettiğine göre o, Rabeze denilen mevkide Ebu Zer ile kölesini aynı cins kumaştan yapılmış elbiseler içinde görmüştü. Kendisine bunun sebebini sorunca, Ebu Zer: Ben bir kimseyi annesi sebebiyle kınamış, onu küçümsemiştim. Bu duruma muttali olan Nebi (s.a.s.) bana dedi ki: Ey Ebu Zer! Onu gerçekten annesinden dolayı kınadın ve küçümsedin mi? Şayet böyle ise sen kendisinde cahiliye özelliği/cahiliye huyu bulunan bir kimsesin. Onlar sizin kardeşleriniz ve hizmetçilerinizdir. Allah onları sizin himayenize vermiştir. Kimin himayesinde bir kardeşi varsa yediğinden ona yedirsin, giydiğinden de ona giydirsin Onlara güç yetiremeyecekleri şeyleri yüklemeyiniz. Şayet yüklerseniz kendilerine yardımcı olu- SAYI: 256 NİSAN 2012 DİYANET AYLIK DERGİ 13

MÜSLÜMANLAR SADECE MÜMİN KARDEŞLERİMİZE KARŞI DEĞİL, İNSANLIK AİLESİNE KARŞI DA YÜKÜMLÜLÜK VE SORUMLULUKLARIMIZIN BULUNDUĞUNU AKLIMIZDAN ÇIKARMAMALIYIZ. nuz. buyurdu. (Buhârî, İman 22; Itk 15; Müslim, Eymân 40.) Hadis şarihleri, Ebu Zerr in annesi sebebiyle kınadığı kimsenin Bilâl el-habeşî olduğunu söylerler. Ebu Zer, Bilal e Siyah kadının oğlu diye seslenmiş ve annesinin zenci/siyah tenli oluşunu, sanki onun için bir noksanlık ve ayıpmış gibi ifade etmişti. Ebu Zer, bu sebeple ömrünün sonuna kadar yaptığı bu işten pişmanlık duydu. Sahabe-i kiram, Allah Teala nın hoşnut olmadığı ve Peygamber Efendimiz in kınadığı bir şey yaptıkları zaman onu derhal terk eder, işledikleri günah ve kusura tövbe eder ve bir daha o hataya dönmemeye azami dikkat gösterirlerdi. Bütün bunlara karşın Efendimiz bize şu davranışları önemseyip öne çıkarmamızı öğütlüyor: Mümin kardeşine güler yüz göstermen sadakadır; iyiliği emredip kötülüklere engel olman sadakadır (Tirmizî, Birr ve Sıla 45.) Ebu Eyyub el-ensarî, Peygamberimizin şu buyruğunu bize nakleder: Bir kimseye mümin kardeşini üç günden fazla terk etmesi helal olmaz. O ikisi karşılaştıklarında, biri yüzünü şu tarafa diğeri öbür tarafa döner. Onların en hayırlısı ve üstün olanı, selâmı önce verendir. (Tirmizî, Birr ve Sıla 21.) Peygamberimiz, uzaklarda bile olsalar, kardeşin kardeşi unutmaması, daima hatırında bulundurmasını ister, hatta dualarında kardeşini anmasını tavsiye buyurur: Müslüman bir kimsenin, din kardeşinin gıyabında yaptığı duası kabule şayandır. O kimsenin başucunda Allah ın görevli bir meleği bulunur, din kardeşi için hayır dua yaptıkça, o melek de ona dua eder ve, Amin, kardeşin için istediğinin bir misli de senin için olsun. der. (Müslim, Zikr 86-88.) Enes İbn Malik diyor ki: Nebi (s.a.s.) hayatta iken iki kardeş vardı. Bunlardan biri sürekli Efendimize gelir, diğeri de kazanç elde etmek için çalışır dururdu. Bu çalışan kardeş, diğerini Nebiyy-i Ekrem e şikâyet etti. Peygamberimiz: Kim bilir belki sen onun sayesinde rızık elde ediyorsun. buyurdular. (Tirmizî, Zühd 33.) Peygamberimiz, sadece Müslümanlara değil, İslam davetine muhatap olan başka ümmetlere de onların peygamberleri üzerinden mesaj vermiştir. Buyurdular ki: Ben, insanların İsa İbn Meryem e dünyada da ahirette de en yakın olanıyım. Bu nasıl oluyor ya Rasulallah diye sorulunca: Peygamberler baba bir kardeştirler, anneleri farklı, dinleri ise birdir. İsa ile aramızda başka peygamber de yoktur buyurdu. (Müslim, Fezâil 143-145) Dolayısıyla biz Müslümanlar sadece mümin kardeşlerimize karşı değil, insanlık ailesine karşı da yükümlülük ve sorumluluklarımızın bulunduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Hz. Peygamber (s.a.s.): Zalim de mazlum da olsa kardeşine yardım et. buyurdu. Kendisine: Ya Rasulallah, mazluma yardım tamam, bunu anladık; zalime nasıl yardım edeceğiz? denilince: Zalimin de zulmüne engel olur, onu zulüm işlemekten alıkoyarsınız. buyurdu. (Buhârî, İkrâh 7; Mezâlim 4.) Kardeşlik hukukunun bazı temel unsurlarını, kalıcı ve sürdürülebilir olmasının esaslarını, Peygamber Efendimizin şu özlü/cevâmiu lkelim cinsinden olan hadis-i şeriflerinden öğreniyoruz: Birbirinizle ilişkilerinizi kesmeyin, birbirinize arka dönüp sırt çevirmeyin, birbirinize karşı kin beslemeyin, birbirinizi çekememezlik etmeyin. Ey Allah ın kulları böylece birbirinizle kardeşler olun. Müslüman bir kimsenin din kardeşine üç günden fazla küs durması helal değildir. (Tirmizî, Birr ve sıla 24. Ayrıca benzer rivayetler için bk. Buhârî, Edeb 58; Nikâh 46.) Netice olarak: Kur an ın pek çok ayeti yanında sünnet ve hadislerde, din kardeşliği başta olmak üzere, kardeşliğin her çeşidi, dostluğun, ülfetin, muhabbetin, samimiyetin ve dürüstlüğün her türü hakkında bize her zaman rehberlik yapacak yeterli derecede örnekler bulma imkanına sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. 14 DİYANET AYLIK DERGİ NİSAN 2012 SAYI: 256

Gündem Prof. Dr. Hüseyin Algül Uludağ Üniv. İlahiyat Fak. Hz. Peygamber döneminde kardeşlik uygulamaları PEYGAMBER EFENDİMİZ, MUHACİRLER VE ENSAR ARASINDA UHUVVET (KARDEŞLİK) KURARAK MEDİNE-İSLAM TOPLUMUNDA BÜTÜNLEŞMENİN SAĞLANMASINDA VE O GÜNKÜ SOSYO-KÜLTÜREL-EKONOMİK PROBLEMLERİN ÇÖZÜMÜNDE ÇOK ÖNEMLİ BİR ADIM ATMIŞTIR. KARDEŞLİK KURUMU, ASR-I SAADET AHLAKININ ÖZÜNÜ OLUŞTURUR VE MÜSLÜMANLARIN AHLAKİ DAVRANIŞLARININ MERKEZİNDE YER ALIR. Hz. Peygamber (s.a.s.) İslam ın yayıldığı ilk yıllardan itibaren inananlar arasında kardeşlik tesisini, birlik, beraberlik ve dayanışmayı, başarıların devamı ve sıkıntıların aşılması için en mühim tedbir olarak görmüş ve Mekke döneminin sıkıntılı yıllarında hicretten önce her hâl ü kârda birbirlerine maddimanevi destek vermeleri şartıyla Müslümanları kendi aralarında kardeş kılmıştır. Mekke de çeşitli sıkıntılarla karşılaşan Müslümanlar, bu gaye ile gerçekleştirilen kardeşliğin hayırlı bir meyvesi olarak sabır, sebat ve tahammül duygularıyla birbirleriyle kenetlenmek suretiyle müşrikler karşısında bir bedenin organları ve bir binanın tuğlaları gibi eğilmeden dimdik durmayı başarmışlar, istikametlerini yitirmeden hicret günlerine erişmişlerdir. Kardeşliğin Medine boyutu Peygamber Efendimiz hicretten sonra Medine de toplumun muhtaç olduğu huzur ve dayanışmayı sağlayabilmek için bir taraftan, Selamlaşmak, açları doyurmak, akrabayı gözetmek, geceleyin namaz kılmak gibi güzellikleri Müslümanlara kazandırmaya çalışırken, öte yandan da bu girişimini cami ve okullaşma ile desteklemiştir. Bu doğrultudaki önemli gelişmelerden birisi de Uhuvvet tesisi: Kardeşlik kuruluşu dur. Hicretten yaklaşık beş ay sonra, Peygamber Efendimiz, muhacirler ve ensar arasında uhuvvet (kardeşlik) kurarak Medine- İslam toplumunda bütünleşmenin sağlanmasında ve o günkü sosyo-kültürel-ekonomik problemlerin çözümünde çok önemli bir adım atmıştır. O günkü gelişmeler dikkate alındığında gerçekleştirilen bu faaliyet, cami-cemaat ilişkisi ve öğretimin yaygınlaştırılması anlayışının da tamamlayıcısı sayılır. Dolayısıyla kardeşlik kurumu, bu yönüyle asr-ı saadet ahlakının özünü oluşturur ve Müslümanların ahlaki davranışlarının merkezinde yer alır. SAYI: 256 NİSAN 2012 DİYANET AYLIK DERGİ 15

ENSAR-MUHACİR KARDEŞLİĞİNİN TOPLUM HAYATINA ÇOK OLUMLU VE VERİMLİ YANSIMALARI OLMUŞTUR. Medine de tesis edilen kardeşliğin gayesi Peygamber Efendimiz gerçekleştirdiği kardeşlikle hılf denilen cahiliye âdetini ortadan kaldırmış oluyor, muhacirlerin Medine ye uyum içinde yerleşmelerini kolaylaştırıyor, ensarın muhacirlere sağladığı maddi desteği manevi bir yakınlıkla destekliyor, yardım görenlerde doğabilecek psikolojik ezikliği gideriyor, İslam ın ilk yıllarından itibaren çeşitli zorlukları sabırla göğüsleyebilen fedakâr muhacirlerin ensara tecrübelerini aktarmalarına zemin hazırlıyor, ashab-ı kiram arasında ortak değer yargıları çevresinde muhabbetle bütünleşme ve zihniyet beraberliğine ulaşma hususunda ciddi bir atılım gerçekleştiriyor, başta Mescid-i Kuba ve Mescid-i Nebi olmak üzere cami cemaatinin iman, ibadet ve ahlak bütünlüğünü sağlıyor; inkârcı, münafık ve Yahudi fitnesine karşı İslam toplumunun birlik ve beraberliğini güçlendiriyordu. Gerçekten de Evs ile Hazrecliler, muhacirlere fevkalade yakınlık göstermişler, onları hurmalıklarına ve evlerine ortak etmek istemişlerdi. Ensar, Ya Rasulallah! Hurmalıklarımızı muhacir kardeşlerimizle aramızda taksim et! demişler, Rasulüllah da, Hayır, öyle olmaz! Mülkiyeti verilmez, ancak muhacirler emekleriyle iştirak ederler, sularlar, tımar ederler. Böylece aranızda mahsulü taksim edersiniz. buyurmuştu. İki taraf da buna razı oldular. Kardeşlikte veraset meselesi Söz konusu kardeşliğin kayda değer toplumsal yansımalarından biri de başlangıçta kardeşler arasında mirasın geçerli olmasıdır. Ancak, Bedir harbinden sonra nazil olan,... Allah ın Kitabına göre yakın akrabalar birbirlerine (vâris olmaya) daha uygundur... (Enfâl, 8/75.) ayetini müteakip muhacirlerle ensar arasında din kardeşliği üzere cereyan eden miras intikali (tevarüs), bundan sonra geçerli- 16 DİYANET AYLIK DERGİ NİSAN 2012 SAYI: 256

likten kaldırılmış ve müminler arasında miras, akrabaya hasredilmiştir. Ancak kardeşlik, Yardımlaşma, birbirine destek olma, öğüt verme, öğüt alma tarzında her zaman yürürlükte kalmış ve bu anlamdaki uhuvvet, daha sonra, Müminler ancak kardeştirler... (Hucûrât, 49/10.) ayetinin hükmünce bütün müminleri içine alacak şekilde umumileştirilmiştir. Kardeş kılınan iki şahsın örnek davranışları Ensar-muhacir kardeşliğinin toplum hayatına çok olumlu ve verimli yansımaları olmuştur. Bu konuda dikkatimizi çeken bir örnek, Hz. Sa d b. Rebi ile Hz. Abdurrahman b. Avf arasındaki kardeşliğin toplumsal yansımasıdır. Aralarında kardeşlik bağı kurulduktan sonra ensardan Hz. Sa d b. Rebi, muhacirlerden Hz. Abdurrahman b. Avf a tüm mal varlığının yarısını bağışlayarak temlik etmek istemişse de bu zat, Allah, ehlini ve malını sana mübarek eylesin! Benim bunlara ihtiyacım yoktur. İçinde ticaret yapılan bir çarşınız yok mu? Beni o pazara götürünüz, bana rehberlik ediniz. diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Sa d, Hz. Abdurrahman ı Kaynuka çarşısına götürdü ve ona bir miktar sermaye verdi. Ticari işlerde tecrübesiyle tanınan Hz. Abdurrahman, kısa zamanda geçimini kendi kendine sağlayabilecek duruma geldi ve ensardan bir kadınla evlendi. (Buhârî, Menâkıbü 1-Ensâr, 2/6.) Kardeşliğin verimli bir ürünü olarak ikram-ihsan-isar Kardeşliğin toplumsal yansımalarında görülen isar boyutuna dair yaşanmış bir örnek daha verebiliriz: Hz. Ebu Hüreyre, açlık sebebiyle ayakta durmaya, namazda rükû ve secdede kelimat-ı tesbihatı telaffuza bile gücü kalmayınca durumunu Hz. Peygamber e arz etmişti. Rasulüllah (s.a.s.) ın evinde onu doyurmak için yeterince yiyecek bulunmayınca o sırada orada olan ensardan bir zat -bir an için kendi yoksulluğunu unutarak- onu doyurmak niyetiyle evine götürdü. Hâlbuki evde sadece iki çocuğuna yetecek kadar erzak vardı. Söz SAYI: 256 NİSAN 2012 DİYANET AYLIK DERGİ 17

ENSARIN, MUHABBET MERKEZLİ KARDEŞLİK ÇERÇEVESİNDEKİ DERİN İNANÇ VE SADAKATİNİ YANSITAN UYGULAMALARININ YARARLI BİR SONUCU DA MÜSLÜMANLARIN MEDİNE DE BİR SÜRE SONRA MUHÂCİRLER KANALIYLA İKTİSADİ HAYATTA DA SÖZ SAHİBİ OLMALARIDIR. konusu ensar ailesi, yiyeceklerini misafire ikram edip çocuklarını aç yatırmışlar, kendileri de karı-koca aç gecelemişler, bununla beraber, aç kaldıkları zannıyla misafirin üzülmesini önlemek için kandili yakıp söndürerek yemek yiyor gibi davranmışlardı. Sabah namazı için camiye gittiklerinde namazdan sonra Peygamber Efendimiz, ensariye şöyle dedi: - Allah Teala Hazretleri, karı-koca olarak sizin bu gece yaptığınız güzel hareketten hoşnut oldu ve hakkınızda,...ve ensar, kendileri ihtiyaç sahibi olsa dahi misafir ve muhacirleri kendi nefislerine (öz canlarına) tercih ederler. ayetini indirdi. (Haşr, 59/9; Olayın nakli: Buhârî, Menâkıbü l-ensâr, 9/23.) Ensarın bu davranışı, İslam ahlakına İsar: kendisi muhtaç olsa bile din kardeşini kendine tercih olarak geçmiştir. Keza, Hz. Peygamber, Benî Nadir ganimetlerini muhâcirler arasında taksim etmiş, ensardan sadece üç fakire hisse ayırmış, buna karşılık ensarın hurmalıklarındaki muhacir hisselerinin kaldırılması teklifinde bulunmuşsa da, onlar, kendi mallarındaki muhacir hisselerinin devam etmesini, bununla beraber ganimetlerin de onlar arasında dağıtılmasını isteyerek üstün bir cömertlik ve kişilik/mürüvvet örneği göstermişlerdir. Yukarıda mealini verdiğimiz isardan bahseden ayetin iniş sebepleri arasında söz konusu taksim işinde ensarın gösterdiği bu feragat da zikredilir. (el-belâzürî, Fütûhu l- Büldan, çev. Mustafa Fayda, s. 27-28.) Buna benzer bir ikram da Bahreyn arazisinin taksiminde ortaya çıkmış, ensar burada da kendi hisselerinin muhacir kardeşlerine verilmesini istemişler, Hz. Peygamber de onları Kevser Havuzu başında kendisine kavuşmakla müjdelemiştir. (Buhârî, Menâkıbu l-ensâr, 7.) Hz. Ömer le manevi kardeşi İtbân b. Malik el-ensârî (r.a.) nin Hz. Peygamber i sıra ile takip ederek, öğrendiklerini akşam olunca evlerinde birbirlerine aktarmaları da ensarmuhacir kardeşliğinin ilginç sonuçları arasında sayılmalıdır. Ensarın, muhabbet merkezli kardeşlik çerçevesindeki derin inanç ve sadakatini yansıtan uygulamalarının yararlı bir sonucu da Müslümanların Medine de bir süre sonra muhâcirler kanalıyla iktisadi hayatta da söz sahibi olmalarıdır. Netice olarak Hz. Peygamber devrinde asr-ı saadette birlik şuuruyla dirliğe ermiş, selamlaşan, açları doyuran, akrabayı gözeten, ibadetlerini huşu üzere ifa eden, cami ortamında cemaat bilincine eren, kardeşlik şuuruyla birbirinin sevinç ve sıkıntılarına ortak olan, çalışkan, üretken, ilme ve öğrenmeye yatkın, muhtaçlara duyarlı, ikram, ihsan ve isar sahibi, hizmette fedakâr, sıkıntılara karşı sabırlı ve müşkülleri çözmede azimli bir sahabe topluluğuna tanık oluyoruz. Ne mutlu bu zevatın örnek davranışlarını doğru anlayıp özümseyerek onların deruni kardeşlik anlayışlarını günümüze taşıyabilenlere! 18 DİYANET AYLIK DERGİ NİSAN 2012 SAYI: 256

Gündem Sibel Eraslan Başkasının kıyameti... YANGIN YERİNE ÇEVİRDİĞİMİZ BİR GEZEGENDE, ATEŞİN HENÜZ BİZE DEĞMEMİŞ OLMASI, İLANİHAYE DEĞMEYECEĞİ ANLAMINA DA GELMİYOR. DÜNYANIN KÜÇÜCÜK BİR CAMDAN ODAYA DÖNÜŞTÜĞÜ GÜNÜMÜZDEYSE, HERKESİN BİRBİRİNDEN HABERİ OLUYOR. NE GARİP, AYNI ANDA HİÇ KİMSENİN DE BİRBİRİNDEN HABERİ OLMUYOR 1. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)'nün ifadesine göre; Gerçek açlık rakamları bilinmemekle birlikte, son tahminlere göre 925 milyon insan yatağa aç giriyor. Bu, dünya nüfusunun yüzde 13.6'sı ve önemli çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere 7 insandan biri anlamına geliyor. Çocuklar, açlığın en görünür kurbanları. Yetersiz beslenme dünyadaki yılda 10.9 milyon çocuk ölümünün en az yarısından sorumlu. Yani 5 milyondan fazla çocuk, açlıktan yaşamını yitiriyor. Kötüyetersiz beslenmenin gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların 3'te 1'ini etkiliyor. Son dönem Somali'de yaşananlar, sorunun boyutları açısından son derece çarpıcı. Açlık en çok çocukları vuruyor. Aç çocukların yüzde 70'i Asya, yüzde 26'sı Afrika kıtasında. Yetersiz beslenen ya da aç annelerden doğan çocuklar, açlıkla mücadele ediyorlar." Geçtiğimiz ramazan ayında gittiğimiz Somali'de, uçaktayken okuduğum yukarıdaki raporun altına, tükenmez kalemle şu notu düşmüşüm: Dünyadaki tarımsal üretim, 30 yıl öncesine göre kişi başına yüzde 17 daha fazla imiş günümüzde... Peki, o zaman sorun nerede? Ne yapmalıyız ki, açlığı engelleyelim? Fazla üretim açlık olan bölgelere yönlendirilebilir mi. Ve nasıl? 2. 2010, Ağustos ayında günlüğüme düştüğüm notlardan: Pakistan sokaklarına serilmiş çocuk ölülerine baktıkça, insan filizkıran fırtınasının anlamını idrak ediyor. Sel, cive Pakistan ı vurmuş. Şu güler yüzlü billur gibi parlak gözlü esmer ve kibar çocukların ülkesi Pakistan... 3. Başkası olabilmek deneyimi, bugünkü dünya felsefelerinin ana tartışma konularından birisi. Yangın yerine çevirdiğimiz bir gezegende, ateşin henüz bize değmemiş olması, ilanihaye değmeyeceği anlamına da gelmiyor oysa. Açlık, işgal ve fena muamele ile bilinçlerimizin gerilerine itelediğimiz milyonlarca şanssız insanın ah ı gökleri tutmuş halde. SAYI: 256 NİSAN 2012 DİYANET AYLIK DERGİ 19