DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ



Benzer belgeler
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

GÜVEN, D.Ç. EDEBİYAT FAKÜLTESİ (2015) DÜNYA EDEBİYATINDA BİR USTA ÇIRAK İLİŞKİSİ: VATANABE KAZUO VE ŌE KENZABURŌ 1

Çeviri II (ELIT 206) Ders Detayları

Siyasi Düşünceler Tarihi I (KAM 203) Ders Detayları

Çocuk, Ergen ve Genç Yetişkinler İçin Kariyer Rehberliği Programları Dizisi

9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Duyduğunu Anlama ve Sözlü Anlatım I (ETI211) Ders Detayları

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Türkiye, Rusya ve Kafkasya İlişkileri SPRI

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ORTADOĞU SİYASETİ SPRI

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ

Yaratıcılık. Yağ nereye gidiyor?

ANKARA İLİ BASIM SEKTÖRÜ ELEMAN İHTİYACI

Drama ve Performans (ELIT 336) Ders Detayları

Çocuklarımızın etraflarındaki dünyayı keşfedebilmeleri için eğitim ortamımızı, canlı, renkli ve bütün ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarladık.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS

HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ İLKÖĞRETİM BÖLÜMÜ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI DERSİN TANIMI VE UYGULAMASI

5-9 EKİM / SAYI 2 ELİT CAMBRIDGE OKULLARI

Şair Yazar Mustafa Uçurum Çocuklara okumayı sevdirmenin en güzel yolu onlarla kitapları buluşturmak olmalı

Bilgi Edinme Amaçlı Okuma (İngilizce) (KAM 331) Ders Detayları

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Özel Öğretim Yöntemleri 2 YDA

... OKULU 7/... SINIFI SOSYAL BİLGİLER DERSİ YILLIK BEP ÇALIŞMA PROGRAMI. İletişimi olumsuz etkileyen davranışlara örnekler verir

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

Cumhuriyet Halk Partisi

İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku (KAM 427) Ders Detayları

DEMİR ÇELİK SEKTÖRÜNDE 50 YILLIK GELİŞME ve GELECEĞE BAKIŞ. Necdet Utkanlar

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENİ

SANAT TARİHÇİSİ TANIM. Türkiye de ve dünyada yapılmış sanat eserlerini kronolojik gelişme ve yöresel boyutlarında inceleyen ve değerlendiren kişidir.

HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ İLKÖĞRETİM BÖLÜMÜ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI DERSİN TANIMI VE UYGULAMASI

Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 19, Sayı 2, 2010, Sayfa Doç. Dr. Songül TÜMKAYA İlknur ÇAVUŞOĞLU

8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

GAZİ ÜNİVERSİTESİ KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ STRATEJİK PLANI

Tablo 11 Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler Temel Alanı

2014-Pedagojik Formasyon Eğitimi Sertifika Programı Yerleştirme Sonuçlarına İlişkin En Küçük ve En Büyük Puanlar (Mayıs Dönemi)

2 Ders Kodu: RES Ders Türü: Zorunlu 4 Ders Seviyesi Yüksek Lisans

MİSYONUMUZ Okulumuzun varlık nedeni, bilimsel bilgi ışığında, değişime ve gelişime açık, toplumsal duyarlılık ve sorumluluğu olan, sorun çözme yeteneğ

Mimari Aydınlatma Teknikleri (MİM 652) Ders Detayları

Gazi Üniversitesi Patent Destek Birimi Deneyimleri

Farklı bir çevrimiçi öğrenme

ADALET MESLEK ELEMANI

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem I Öğrencilerinin Başarı Durumu: Altı Yıllık Deneyim

İLK ÖĞRETİM MÜFREDATINDA DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Sınıf Öğretmenliği Zonguldak Karaelmas Üniversitesi 2001

EKREM DEMİRTAŞ İZMİR TİCARET ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI

SPORCULAR için YURT DIŞI EĞiTiM DANIŞMANLIĞI

Avrupa Birliği Çalışmaları ve Çeviri (ETI412) Ders Detayları

ROMANYA. Nüfus Artış Hızı % - 0,1 Yüzölçümü km 2 Para Birimi Yeni Rumen Leyi (RON) = 100 Bani, 1 $ = 2,52 RON (2008)

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Öğretmenlik Uygulaması YDA

ANKARA GAZİ ÜNİVERSİTESİ AVRASYA ARAŞTIRMA TOPLULUĞU LİDERİ AHMET AK BU TOPLULUK SAYESİNDE ÇEVREM DEĞİŞTİ VE DAHA ÇOK SOSYALEŞMEMİZE SEBEP OLDU

T.C. KARABÜK ÜNİVERSİTESİ ÖN LİSANS VE LİSANS PROGRAMLARI YATAY GEÇİŞ YÖNERGESİ

Etkili Konuşma Eleştirel Düşünme (SEÇ352) Ders Detayları

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SENATO KARAR ÖRNEĞİ

Güncel Konular (ETI106) Ders Detayları

SEKÜLER TREND BARıŞ ÖLMEZ. İNSANDA SEKÜLER DEĞİŞİM Türkiye de Seküler Değişim

Tuval üzeri yağlıboya, 160x140cm. Yolu Trabzon dan Geçen Sanatç lar 237

YEREL SİYASET VE DEMOKRASİ DERSİ Yerel Yönetimler Programı ( Planı)

1.ÜNİTE: BİR KAHRAMAN DOĞUYOR 2.ÜNİTE: MİLLÎ UYANIŞ: YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER 1 2

Dünya Gençlik Kongresi

DUYU MOTOR DÖNEM(0-2 YAŞ)

Eğitim Bilimine Giriş

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Siyasal İletişim SPRI Yrd. Doç. Dr. Isil Zeynep Turkan-Ipek

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Özel Öğretim Yöntemleri1 YDA

Sağlık Politikaları ve Planlaması (HAS 502) Ders Detayları

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

Reklam Tasarımı (PR 401) Ders Detayları

Mimarlıkta Tasarım-Kuram (GTM 064) Ders Detayları

Öteki dersi ilk kez alıyorum ve genellikle hoşlanılmayan bir ders : mantık.

Seyahat Genel. Türkçe

Seyahat Genel. Türkçe

Yayın. Kataloğu

Fransızca-Türkçe Çeviriye Giriş II (ETI372) Ders Detayları

HİSAR OKULLAR ORTAOKUL ÖDÜLLERİ TANIMI VE KRİTERLERİ

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı

TED Ankara Koleji'nden K-12 Bütünlüğü Çerçevesinde Anlamlı Ziyaret

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ GÜZ DÖNEMİ LİSANS DERS PROGRAMI. 1. Sınıf

Genel Yetenek ve Eğilim Belirleme Sınavı

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ MATEMATİK BÖLÜMÜ ÖĞRETİM DEĞERLENDİRME ANKETİ

Siyaset Bilimine Giriş (INT 110) Ders Detayları

Bilim ve Toplum Daire Başkanlığı

2016 Ocak SEKTÖREL GÜVEN ENDEKSLERİ 25 Ocak 2016

BEUN güzel sanatlar fakültesi. BAHAR DÖNEMi. etkinlik programi

E-DERS İZLENCESİ. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi.

BAŞVURULARDA HATA YAPILMAMASI İÇİN İLANIMIZI SON SAYFAYA KADAR LÜTFEN DİKKATLİCE İNCELEYİNİZ

Avrupa ve Türkiye de Aktif Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi

Dayanak MADDE 2 - (1) Bu Esas ve Usuller, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 10 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

COĞRAFYA BİLİM GRUBU COĞRAFYA IV KURS PROGRAMI. Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği.

DERS BİLGİ FORMU. Kitaplar Satış Elemanlığı Kırtasiye ve Kitap Satış Elemanlığı 2.yıl /4. Dönem Haftalık 4 Ders Saati

Siyaset Bilimine Giriş (INT 110) Ders Detayları

Vaziyet Planı İlkeleri (GTM 019) Ders Detayları

Sektör eşleştirmeleri

YAZILIYA HAZIRLIK SINAVI TÜRKÇE 6. SINIF

SOSYOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

Temel Tasarım II (EÜT 102) Ders Detayları

HUKUK TEMEL ALAN KODU: 38

Tablo 1 Eğitim Bilimleri Temel Alanı

Fransızca Okuma ve Yazma I (ETI013) Ders Detayları

Transkript:

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ Cilt: 4 Sayı: 5 Yıl: 2015 Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları ISSN: 2147-4958 e-issn: 2147-4419 Derginin sahibi: Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi adına Prof.Dr. Abbas TÜRNÜKLÜ Sorumlu Müdür: Prof.Dr. Abbas TÜRNÜKLÜ Editörler: Doç.Dr. Yeşim BAŞARIR Yrd.Doç.Dr. Esra ÇOKER Yönetim Yeri: T.C. Dokuz Eylül Üniversitesi - Edebiyat Fakültesi, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca - 35390 İZMİR Yazışma Adresi: T.C. Dokuz Eylül Üniversitesi - Edebiyat Fakültesi, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca - 35390 İZMİR Tel : (232) 301 7902 Faks : (232) 453 9093 e-posta: deuedebiyat.dergi@gmail.com http://web.deu.edu.tr/edebiyat.dergi/ Yayın Türü: Akademik Hakemli Dergi Niteliği: Bilimsel Süreli Yayın. Yılda bir yayınlanır. Dergide yayınlanan makalelerin bilim, içerik ve dil bakımından sorumluluğu yazarlarına aittir. Dergide yayınlanan makaleler kaynak gösterilmeden kullanılmaz. Tüm Hakları Saklıdır.

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ Edebiyat Fakültesi EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ Hakemli Dergi Cilt: 4 Sayı: 5 Yıl: 2015 Editörler Doç.Dr. Yeşim BAŞARIR Yrd.Doç. Dr. Esra ÇOKER Dergi Yayın Komisyonu Doç.Dr. Yeşim BAŞARIR (Editör) Yrd.Doç.Dr. Esra ÇOKER (Editör) Yrd.Doç.Dr. Özgün KOŞANER (Web Editörü) Araş.Gör.Dr. Ece SAATÇIOĞLU (Dergi Sekretarya) Araş.Gör. Damla TANINMIŞ (Dergi Asistanı) Araş.Gör. Abdullah DERİN (Grafik Tasarım) Yayın Kurulu Prof.Dr. Levent AYSEVER Prof.Dr. Binnur GÜRLER Prof.Dr. Nevzat KAYA Prof.Dr. Abbas TÜRNÜKLÜ Prof.Dr. Remzi YAĞCI Prof.Dr. Özkan YILDIZ Doç.Dr. Yeşim BAŞARIR Doç.Dr. Kamil İŞERİ Doç.Dr. Cafer ŞEN Doç.Dr. Türkmen TÖRELİ Doç.Dr. Orçun YORULMAZ Yrd.Doç.Dr. Esra ÇOKER Yrd.Doç.Dr. Pelin ŞULHA Araş.Gör.Dr. Ece SAATÇIOĞLU (Raportör) Sayı Hakem Kurulu Prof.Dr. Mustafa DAŞ (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Levent KAYAPINAR (İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi) Prof.Dr. Recai TEKOĞLU (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Hakkı UYAR (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Özkan YILDIZ (Dokuz Eylül Üniversitesi) Doç.Dr. Yusuf AYÖNÜ (İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi) Doç.Dr. Yeşim BAŞARIR (Dokuz Eylül Üniversitesi) Doç.Dr. Ali Volkan ERDEMİR (Erciyes Üniversitesi) Doç.Dr. Cemal SAKALLI (Mersin Üniversitesi) Doç.Dr. Türkmen TÖRELİ (Dokuz Eylül Üniversitesi) Doç. Dr. Erkan YURTAYDIN (Ankara Üniversitesi) Yrd.Doç.Dr. Ayşegül ATAY (Erciyes Üniversitesi) Yrd.Doç.Dr. Esra ÇOKER (Dokuz Eylül Üniversitesi) Yrd.Doç.Dr.Burcu EĞİLMEZ (İzmir Ekonomi Üniversitesi) Yrd.Doç.Dr. Muhammet ERTOY (İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi) Yrd.Doç.Dr. Mehmet İLGÜREL (İstanbul Üniversitesi)

Yayın Danışma Kurulu Prof.Dr. Levent AYSEVER (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Kubilay AYSEVENER (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Bayram BAYRAKDAR (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Nalan BÜYÜKKANTARCIOĞLU (Hacettepe Üniversitesi) Prof.Dr.Mustafa DAŞ (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Adnan DİLER (Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi) Prof.Dr. Dilek DİRENÇ (Ege Üniversitesi) Prof.Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU (Ege Üniversitesi) Prof.Dr. İclâl ERGENÇ (Ankara Üniversitesi) Prof.Dr. Rüstem ERKAN (Dicle Üniversitesi) Prof.Dr. Turan GÖKÇE (İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi) Prof.Dr. Melek GÖREGENLİ (Ege Üniversitesi) Prof.Dr. Ali GÜLTEKİN (Eskişehir Osmangazi Üniversitesi) Prof.Dr. Binnur GÜRLER (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. İsmail İŞÇEN (Mersin Üniversitesi) Prof.Dr. Günseli İŞÇİ (Yeni Yüzyıl Üniversitesi) Prof.Dr. Nevzat KAYA (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Sezgin KIZILÇELİK (Malatya İnönü Üniversitesi) Prof.Dr. Gülmira KURUOĞLU (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Lütfiye OKTAR (İzmir Ekonomi Üniversitesi) Prof.Dr. Ayfer ÖZÇELİK (Pamukkale Üniversitesi) Prof.Dr. Azize ÖZGÜVEN (İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi) Prof.Dr. Sevinç ÖZER (Çanakkale 18 Mart Üniversitesi) Prof.Dr. Nuran ÖZYER (Hacettepe Üniversitesi) Prof.Dr. Işıl ÖZYILDIRIM (Hacettepe Üniversitesi) Prof.Dr. Ayşen SAVAŞ (Ortadoğu Teknik Üniversitesi) Prof.Dr. Gülperi SERT (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Rezzan SİLKÜ (Ege Üniversitesi) Prof.Dr. Mustafa ŞAHİN (Uludağ Üniversitesi) Prof.Dr. Harun TAŞKIRAN (Ankara Üniversitesi) Prof.Dr. Osman TOKLU (Ankara Üniversitesi) Prof.Dr. Hüseyin Gazi TOPDEMİR (Ankara Üniversitesi) Prof.Dr. Şebnem TOPLU (Ege Üniversitesi) Prof.Dr. Abbas TÜRNÜKLÜ (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Burhan VARKIVANÇ (Akdeniz Üniversitesi) Prof.Dr. Remzi YAĞCI (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Özkan YILDIZ (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof.Dr. Mustafa YILMAZ (Hacettepe Üniversitesi) Prof.Dr. Dursun ZENGİN (Ankara Üniversitesi) Doç.Dr. Şükrü ARSLAN (Mimar Sinan Üniversitesi) Doç.Dr. Aylin NAZLI (Ege Üniversitesi)

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ Edebiyat Fakültesi EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ Cilt: 4 Sayı: 5 Yıl: 2015 İÇİNDEKİLER Dünya Edebiyatında Bir Usta-Çırak İlişkisi: Vatanabe Kazuo ve Ōe Kenzaburō 1 Devrim Çetin GÜVEN Hålogalandlı Ottar ın İskandinavya Gözlemleri 18 Selahattin ÖZKAN

DÜNYA EDEBİYATINDA BİR USTA ÇIRAK İLİŞKİSİ: VATANABE KAZUO VE ŌE KENZABURŌ 1 Devrim Çetin GÜVEN 2 ÖZET İnsanların totaliter rejimlerin boyunduruğu altında robotlaştığı, birbirlerini yok etmek için makineler üretme çılgınlığına kapıldığı 20. yüzyılın ortalarına doğru, Batı da ve Doğu da aydınlar insanlığın ortak mirası olan dünya uygarlığını faşizmin yıkıcılığından kurtarmak için yeniden hümanizme sarıldılar. Bu geç evrensel hümanizmi temsil eden başlıca aydınlardan biri ünlü Japon çevirmen, Fransız Rönesans edebiyatı araştırmacısı, eleştirmen, düşünür, denemeci Profesör Vatanabe Kazuo oldu. Vatanabe araştırmaları ve çevirileri aracılığıyla başta Fransız edebiyatı olmak üzere dünya edebiyatını ve bunun içerdiği hümanist değerleri Japonya ya tanıttı. Geliştirdiği yepyeni çeviri diliyle Japon dilini ve kültürünü zenginleştirdi. Öğrencisi Nobel ödüllü yazar Ōe Kenzaburō nun başarısında ve dünyada tanınmasında etkili oldu. Bu makalede amacımız, bir dünya edebiyatı araştırmacısı ve çevirmen olarak Vatanabe Kazuo nun çalışmalarının, II. Dünya Savaşı sonrası dönemde, Japonya nın rönesansına (kültürel yeniden doğuşuna) nasıl katkıda bulunduğunu ortaya koymak ve bilhasssa romancı Ōe Kenzaburō nun edebiyatının bu rönesansla ilişkisini çözümlemektir. Anahtar Kelimeler: Karşılaştırmalı Edebiyat, Dünya Edebiyatı, Savaş Sonrası Japon Edebiyatı, Vatanabe Kazuo, Ōe Kenzaburō, Rabelais, Cervantes Bilim Alanı: Karşılaştırmalı Edebiyat 1 Bu makale, makale yazarının doktora tezinin bir kısmı temel alınarak geliştirilmiştir. 2 Yard. Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü Öğretim Üyesi 1

A MASTER-PUPIL RELATIONSHIP IN WORLD LITERATURE: WATANABE KAZUO AND ŌE KENZABURŌ ABSTRACT: Towards the mid-20 th century where human beings were transformed into robots under the yoke of the totalitarian regimes, and were caught up by the madness to produce machines in order to obliterate each other, intellectuals in the West and in the East resorted to humanism for saving the world civilization which is the common legacy of humanity from the destructiveness of fascism. One of the major intellectuals who represents this late universal humanism was the renowned Japanese translator, French Renaissance literature scholar, literary critic, thinker, and essayist Professor Watanabe Kazuo. Watanabe introduced world literature, principally French literature, and the humanistic values that are included in it into Japan through his researches and translations. He enriched Japanese language and culture via the totally new translation language that he developed. He played a significant part in the success and international reputation of his student, Nobel laureate Ōe Kenzaburō. Our aim in this paper is to clarify how Watanabe Kazuo s works have contributed to the renaissance (cultural rebirth) of post-second World War Japan and to analyze Ōe s relationship with this renaissance. Keywords: Comparative Literature, World Literature, Postwar Japanese Literature, Watanabe Kazuo, Ōe Kenzaburō, Rabelais, Cervantes Bilim Alanı: Karşılaştırmalı Edebiyat 2

I. GİRİŞ Dünyanın modernleşme ve makineleşmenin eşliğinde Ortaçağ ın karanlık yüzünü yeniden yaşadığı ve amiyane tabirle insanlığın ölmeye yüz tuttuğu 1930 ların ikinci ve 1940 ların ilk yarısında, Batı da ve Doğu da Bertrand Russel, Thomas Mann, C. G. Jung, Stefan Zweig, Erich Fromm, Antoine de Saint-Exupery, Jean-Paul Sartre, Albert Camus, Isaac Asimov ve Mahatma Gandhi gibi aydınların her biri, birbirinden habersiz bir şekilde de olsa içinde bulundukları krize karşı panzehir olarak hümanizmi yeniden keşfettiler. Bu geç evrensel hümanizmin Japonya daki temsilcisi ünlü Fransız edebiyatı araştırmacısı, çevirmen, eleştirmen, düşünür, denemeci Profesör Vatanabe Kazuo ( 渡 辺 一 夫, 1901-75) oldu. Vatanabe II. Dünya Savaşı yıllarının mahşerî ortamında dönemin ruhuna (zeitgeist) başkaldırmak için dünya edebiyatına sarılmayı seçerek o sıralar robotlaş(tırıl)ma eğilimindeki Japon toplumuna özgün bir entelektüel modeli sundu. Özellikle Rönesans dönemi Fransız eserlerini ve bunların içerdiği hümanist değerleri araştırmaları ve çevirileri aracılığıyla Japonya ya tanıttı, geliştirdiği yepyeni çeviri diliyle Japon dilini ve kültürünü zenginleştirdi. Çözümlemelerimize geçmeden önce, makalemizde önemli bir yer tutan robotlaş(tırıl)ma ve hümanizm kavramlarını açıklamak yerinde olacaktır. Vatanabe her iki kavramı, Batı nın ve Japonya gibi Batılılaşarak Batı yı aşma çabasında olan Batı merkezci ülkelerin yaşadığı büyük kriz ve bu krizle hesaplaşma edimi bağlamında kullanmıştır. 1948 yılında, biraz da, aynı yıl yayımlanan George Orwell ın distopya romanı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört ün etkisinde Vatanabe (1989) İnsanlar Makineleşmekten Kurtulamaz mı? ( Ningen ga kikay ni naru koto va sakerarenaimono de arouka? 人 間 が 機 械 になることは 避 けられな いものであろうか? ) başlığıyla bir makale kaleme alır. II. Dünya Savaşı yıllarında Japon toplumunun körü körüne totaliter devlet yapısına itaat etmesi deneyiminden yola çıkan Vatanabe nin bu makalesinde, totaliter rejimlere yönelik bir teyakkuz duygusu hakimdir. Yazar tıpkı Orwell ın romanında betimlediği gibi, totaliter rejimlerin insanları bireyselliklerinden arındırarak onları kendilerini destekleyen bir işgücüne indirgeme tehlikesi karşısında duyduğu mahşerî (apocalyptic) kaygılarını ifade eder. (Şōva Dönemi Edebiyatı Antolojisi 33. Cilt, s.491-498). Vatanabe hümanizm terimini, farklı anlamlarını devreye sokarak kullanır. Genel anlamını insanî olan her şeye yönelik saygı olarak yorumlayabileceğimiz hümanizm bilindiği gibi son derece geniş bir kavramdır ve kullanıldığı yer ve zamana göre farklılık gösterir. Ortaçağın kilise baskısını kırmayı hedefleyen Rönesans Dönemi İtalyan hümanizmi, tam bir 3

sekülarizmi ve evrenselciliği temel alan 17-18. yüzyıl İngiliz-Fransız hümanizmi, kapitalizmin yabancılaştırdığı modern toplumlara insanlıklarını geri verme iddiasındaki 19-20. yüzyıl sosyalist hümanizmi, yine 20. yüzyılda insan varoluşunun anlamını sorgulayan varoluşçu hümanizm bu farklı anlayışlardan bazılarıdır. Avrupalı düşünür ve yazarlar Ortaçağ ın skolastik baskıcılığından kurtulmak için Yunan ve Latin klasikleri araştırmalarına sarılarak hümanizmin temellerini atmıştır. Dolayısıyla, günümüzde humanities/beşerî bilimler olarak adlandırdığımız alan da böyle doğmuştur. Vatanabe hümanizmi, bilhassa, hem beşerî bilimler anlamında, hem kendi araştırma alanı olan Rönesans devri edebiyat ve düşünü anlamında, hem de her türlü yıkıcı çılgınlığa, savaş çığırtkanlığına karşı insanî değerleri ve ahlakı merkeze koyan bir evrenselci ideoloji anlamında kullanacaktır. Vatanabe nin eserlerinde, bu yönleriyle hümanizm insanları makineleştiren, robotlaştıran modern totaliter rejimlere karşı çıkmak için bir araçtır. Vatanabe yi bir onşi, yani minnet duyulan üstat olarak gören öğrencisi Ōe Kenzaburō ( 大 江 健 三 郎, 1935-) ise, bilindiği gibi bilhassa Kişisel Bir Sorun (Kocintekina Tayken, 個 人 的 な 体 験,1964) 3 ve Sessiz Çığlık (Manen Gannen no Futtobōru, 万 延 元 年 のフット ボール, 1967) 4 gibi eserleriyle Japon romanını dünyayla buluşturdu. Vatanabe hem dünya edebiyatını Japon edebiyatına aşılayarak savaş sonrası Japon toplumunun ruhsal sağaltımına hizmet ettiği için, hem de dünya edebiyatına Ōe gibi bir yazarın kazandırılmasındaki katkılarından ötürü bir dünya edebiyatı figürüdür. Bu dünya edebiyatı ve hümanizm figürünü dünyaya kitapları ve konuşmaları aracılığıyla en iyi anlatan da Ōe oldu. Makalemizde Ōe nin çizdiği Vatanabe portresinin bir tanıtıcı çözümlemesini yapacağız. II. Vatanabe Kazuo ve Savaş Sonrası Japon Rönesansı Tokyo nun Hongō semtinde doğan Vatanabe Tokyo Üniversitesi nde eğitim gördü. Bir süre lise öğretmenliği yaptıktan sonra, mezun olduğu üniversitede Fransız dili ve edebiyatı profesörü oldu. François Rabelais, Villiers de l'isle-adam, Charles Baudelaire, Gustave Flaubert, Honoré de Balzac, Pierre Loti, André Gide, Jean Cocteau, Pierre Gascar, Thomas Mann gibi yazarlardan yaptığı edebiyat alanındaki ve Erasmus, Descartes, Georges Duhamel den yaptığı düşün alanındaki çevirileri; hazırlanmasında büyük pay sahibi olduğu Dünya Edebiyatı Sözlüğü, Fransız Edebiyatı Kılavuzu gibi ansiklopedik çalışmalar ve yazdığı eleştiri, deneme, düşün ve biyografi türündeki çok sayıda kitapla II. Dünya Savaşı sonrası Japon kültürel ortamının kozmopolitleştirilmesini ve canlandırılmasını sağlayan önemli 3 Romanın özgün başlığının tam karşılığı Kişisel Bir Deneyim dir. 4 Romanın özgün başlığının tam karşılığı 1860 Yılının Futbol Oyunu dur. 4

isimlerdendir. Eleştirmen Katō Şūiçi nin (1999/2012) de dikkatimizi çektiği gibi, Japonya Çin edebiyatı araştırmalarında son derece ileriyken, Batı edebiyatı araştırmalarında zayıf kalmıştı. 5 Japonya daki Batı Edebiyatı araştırmalarının uluslararası seviyeye ulaşması Vatanabe nin Fransız edebiyatı araştırmalarıyla başladı (s. 478-479). 6 Edebiyatta çeviri görüngüsüne büyük önem veren Vatanabe Fransız 16. yüzyıl yazarı, hümanist François Rabelais nin Gargantua ve Pantagruel adlı baba oğul iki devin serüvenleri aracılığıyla, içinde yaşadığı dönemin toplumsal yapısının (Mikhail Bakhtin in deyimiyle) grotesk realist ve şenliksel (carnivalesque) bir hicvini yaptığı beşlemesi (pentalogy) La vie de Gargantua et de Pantagruel (1532-64) adlı eserinin tamamını, yirmi yıldan fazla süren (1943-64) meşakkatli bir çalışmayla Japonca ya çevirmişti. Katō ya (1999/2012) göre bu çeviri çağdaş Japon nesrinin ifade olanaklarını sınırlarının sonuna kadar geliştirmiş, Japon edebiyatına birçok yeni öğenin katılmasını sağlamış, Japonca nesre has ifade kalıplarını yerle bir edip bunları zenginleştirme işlevi görmüştür (s.479-80). Vatanabe yazdıklarıyla olduğu kadar yetiştirdiği öğrencilerle de Japonya nın savaş sonrası dönemde edebiyat, eleştiri, sinema, tiyatro, düşün, felsefe gibi alanlarda yaşadığı Rönesans ın temellerini atmıştır. Öğrencileri arasında Fransız edebiyatı araştırmacısı, çevirmen Prof. Ninomiya Takaşi, şair, filozof, denemeci Kuşida Madaiçi, Fransız edebiyatı araştırmacısı, filozof Mori Arimasa, Fransız edebiyatı araştırmacısı, eleştirmen Prof. Kanno Akimasa, Fransız edebiyatı araştırmacısı, romancı Tsuci Kunio, Fransız dili araştırmacısı, şair, romancı Prof. Kiyooka Takayuki, Fransız edebiyatı araştırmacısı, Prof. Şimizu Tooru ve nihayet Nobel edebiyat ödüllü yazar Ōe Kenzaburō yer alır. Ayrıca öğrencisi olmasa da, Nobel edebiyat ödülüne aday gösterilmiş, dünyaca ünlü Japon romancı, tiyatro ve deneme yazarı Mişima Yukio nun da Vatanabe nin çevirilerinden etkilendiği bilinmektedir. 7 5 Bunun iki temel nedeni, Tokugava Dönemi ndeki (1600-1867) geleneksel yabancı edebiyat araştırmacılarının Batı edebiyatıyla ilgilenmemiş olması ve pozitivist filoloji araştırmalarının ancak Batı da yetkinleştikten sonra Japon akademisince alımlanabilmesidir (Katō, 1999/2012, s. 479). 6 Japonca, İngilizce ve Fransızca kaynaklardan alıntılardaki çeviriler tarafımızdan yapılmıştır. 7 Japonya da II. Dünya Savaşı sonrasının kültür ortamında, 17-18. yüzyıl Rönesans ve Aydınlanma dönemi Fransız edebiyatı ve düşününden 20. yüzyılın Varoluşçu hümanizmine kadar uzanan Fransız Hümanizmi ağırlıkta olmuştur. Bunda 1930-40 lı yıllarda kültürel tahakkümü ellerine geçiren sağ eğilimli Japon filozof (özellikle Kyoto Okulu) ve edebiyatçıların (Nihon Roman-ha/Japon Romantizmi) Alman düşünür ve edebiyatçıları model almalarına yönelik tepkinin payı büyük olmuştur. Savaş sonrası yeni Japon kültürünü Fransız hümanizmine dayandırma girişiminde Vatanabe Kazuo ve izdeşleri başat rol oynamıştır. 5

Öğrencileri ve izdeşleri arasında Vatanabe yi dünya edebiyatı ve hümanizm bağlamında en kapsamlı biçimde ele alan kişi Ōe dir. III. Ōe nin Ustası olarak Vatanabe Ōe Vatanabe nin eserleriyle henüz bir lise öğrencisiyken tanışır. Sonradan ünlü bir yönetmen olacak yakın dostu İtami Cūzō nun tavsiyesi üzerine okuduğu Vatanabe nin Fransız Rönesansı ndan Kesitler (Furansu Runesansu Danşō, フランス ルネサンス 断 章, 1950) adlı kitabından çok etkilenerek Tokyo Üniversitesi nde Fransız edebiyatı dersleri veren bu profesörün öğrencisi olmaya karar verir. İlk denemesinde üniversitenin giriş sınavını kazanamaz, fakat pes etmeyerek sınava bir kez daha girer ve rüyasını gerçekleştirir. (Ōe ve Mariko Ozaki, 2007, s. 27.) Böylelikle Ōe 1954 yılında, Tokyo Üniversitesi nin Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenim görmeye başlar. Profesör Vatanabe Ōe nin gerek sonraki edebiyat yaşamında, gerekse kendine özgü roman yönteminin şekillenmesinde etkili bir kılavuz olacaktır. Örneğin Ōe, Fransız yazar Pierre Gascar ın Les Bêtes (Hayvanlar, 1953) ve Le temps des morts (Ölülerin Zamanı, 1953) başlıklı öykü kitaplarının Vatanabe tarafından yapılmış olan Japonca çevirilerini (Kemonotaçi, Şişa no Toki, 獣 たち 死 者 の 時, 1955) özgün metinlerle karşılaştırarak okur. Metindeki bazı önemli deyişlerin ve diğer anahtar kelimelerin Japonca ya nasıl çevrildiklerini sözlükteki anlamlarıyla kıyaslayarak özenle inceler. Vatanabe nin Fransızca sözcük ve deyişlere bulduğu karşılıkların yaratıcılığından çok etkilenir. Ōe nin böyle bir yavaş okuma yapmasındaki amacı başta sadece Fransızcasını geliştirmek olsa da, iki dil arasında mekik dokumaya dayanan yeniden okuma eylemi Ōe yi yaratıcı yazı düzleminde çeviri söyleminden yararlanarak yeni bir biçem, yeni kelimeler ve dolayısıyla yeni bir dil yaratabileceği fikrine götürür. İlk öyküsünü de bu fikir ve niyet doğrultusunda yazacaktır (Güven, 2012, s. 240). Ōe Bir Acayip İş ( Kimyō na Şigoto, 奇 妙 な 仕 事, 1957) başlıklı ilk öyküsünde çeviri söylemine dayalı bir üslup kullanmıştır. Kısacası Ōe, Gascar ın eserlerinin özgün metni ile Vatanabe nin çeviri metni arasındaki etkileşimden doğan dinamik dili, içeriği varoluşçu duyarlılıkta olan öyküsünün biçemine uyarlamıştır. Yepyeni ve taze bir dil ve kışkırtıcı bir tematik yapıya sahip bu öykü Tokyo Üniversitesi Gazetesi nde yayımlanıp dönemin ünlü eleştirmeni Hirano Ken in dikkatini çekince Ōe ye profesyonel yazı hayatına başlama fırsatı doğar. Başta Hirano olmak üzere birçok eleştirmen, yazarın daha bu ilk öyküsünde Fransızca ya özgü metaforik deyişleri modern Japonca ya uyarlamak suretiyle dile yeni bir hava getirdiğinde hemfikirdir. Ōe nin bu yazı yöntemiyle, ustası Vatanabe nin izinde, 6

modernleşme/batılılaşma sürecinde söz-yazı birliği (genbuniççi, 言 文 一 致 ) 8 hareketiyle sadeleştirilen millî dil kategorisinin sınırlarını zorladığını söyleyebiliriz (Güven, 2012, s. 240). Ōe Vatanabe nin derslerini büyük bir ilgiyle takip eder. Onun gibi bir edebiyat araştırmacısı, akademisyen olmak niyetindedir; üstelik Japonya nın güneyindeki Şikoku Adası nda ormanlarla kaplı ücra bir dağ köyü olan memleketinde yaşayan ailesinin beklentileri de bu yöndedir. Ne var ki, ilk öyküsünün başarısı ve edebiyat dergilerinden öykü ve roman yazması için gelen yoğun talepler üzerine profesyonel yazarlık yolunu seçer. Fakat bundan sonraki süreçte de Vatanabe onun sık sık danıştığı hocası olmaya devam eder, telkinleriyle, bilhassa önerdiği yoğun okuma tekniğiyle ve buna dayanan alıntılama yöntemiyle Ōe nin edebi niteliğe ve derinliğe önem veren yazar olarak biçimlenmesinde etkili olur. Vatanabe, Ōe ye her üç yılda bir, dünya edebiyatından bir yazarın tüm eserlerini, o yazarla ve eserleriyle ilgili okuyabildiği dillerde yazılmış tüm eleştiri ve araştırma çalışmalarını dikkatle okumasını önerir. Ōe ye göre bu yönlendirmenin altında kendisinin medya tarafından popüler bir tüketim nesnesine dönüştürülmesini önleme ve yazar olarak ayakta kalabilmesini sağlama kaygısı yatmaktadır (Ōe den aktaran Güven, 2012, s. 241-242). Ōe bu üç yıllık yoğun okuma tekniğini benimser ve dünya edebiyatının önde gelen şairlerini bu yöntemle okur. Nitekim Ōe nin Uyan Ey Yeni İnsan adlı eserinde (Ataraşii Hito Mezameyo, 新 しい 人 眼 覚 めよ, 1983) William Blake in, Özlenen Yıllara Mektuplar da (Natsukaşii Toşi e no Tegami, 懐 かしい 年 への 手 紙, 1987) Dante nin, Yanıp Tutuşan Yeşil Ağaç Üçlemesi nde (Moeagaru Midori no Ki, 燃 えあがる 緑 の 木, 1993-95) William Buttler Yeats in eserlerinden alıntılar ve bunlara göndermeler vardır. Sonuç olarak, Ōe nin Vatanabe nin telkini doğrultusunda, adı geçen başlıca dünya edebiyatı şairlerinin şiirlerindeki biçem ve konuları romana özgü biçem ve konulara dönüştürdüğünü söyleyebiliriz (Güven 2012, s. 241). Bu yöntemle birlikte yazarın biçemi ve ele aldığı tematik yapı her üç yılda bir değişime uğrar (Ōe den aktaran Güven 2012, s. 241). Böylesine dinamik biçimde okuma ve yazma yöntemlerinin birbirine yaklaştırılmasına dayanan bu roman yazma yöntemi Ōe yi ait olduğu millî edebiyatın sınırlamalarından azat edecek ve ona, sadece ülkesinde değil, tüm 8 Bununla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Karatani, K. (2011). Derinliğin Keşfi Modern Japon Edebiyatının Kökenleri. D. Ç. Güven, İ. Öner, (Çev.). İstanbul: Metis. 7

dünya edebiyatı coğrafyasında kendine özgü bir konum kazandıracaktır (Güven 2012, s. 241). Bu yazı yazma tarzı aslında Vatanabe nin icadıydı. Vatanabe nin kendisi de alıntılama yöntemini 1930 lu ve 40 lı yılların karanlığında kaleme aldığı denemelerinde çok etkin bir şekilde uygulamıştı. Ōe ye (1984) göre retorik bir anlatı aygıtı olarak Vatanabe nin metninin dokusunu zenginleştirme işlevi gören alıntılama yöntemi, aslında belli bir zorunluluktan doğmuştu. Büyük Japon İmparatorluğu nun (1889-1946) Hitler in Almanyası ve Mussolini nin İtalyası ile işbirliğine gittiği ve içeride faşizmi dışarıda ise yayılmacı emperyalizmi uyguladığı bir güncellik karşısında Vatanabe nin dünya edebiyatı metinlerinden alıntılara bel bağlamaktan başka çaresi yoktu. Ōe, Çağdaş Japon Hümanisti Vatanabe Kazuo yu Okumak (Nihon Genday no Yumanisuto Vatanabe Kazuo vo Yomu, 日 本 現 代 のユ マニスト 渡 辺 一 夫 を 読 む, 1984) adlı deneme kitabında, Vatanabe nin Japonya nın geldiği durumun sorumlusu olarak gördüğü ordu ve zaibatsuları (Japon ekonomisini tekelinde bulunduran büyük sanayii ve finans şirketleri) eleştirmek için İspanyol yazar Cervantes ten alıntı yaptığını naklediyor. İmparator Hirohito 1943 yılında Orgeneral Tōcō Hideki kabinesinin telkinleri doğrultusunda Gakuto-şutsucin Fermanı nı ilan etmişti. Bu ferman üniversitede beşerî bilimler (humanities) alanında öğrenim gören yirmi yaşını doldurmuş tüm üniversite öğrencilerinin silah altına alınmasını zorunlu kılıyordu ve bunun neticesinde iki yüz binden fazla üniversite öğrencisi gakutohey (üniversite öğrencisi asker) olarak cepheye gönderildi. Yaşını dolduran öğrencilerini birer birer cepheye göndermek, savaş karşıtı ve muhalif bir demokrat olan Vatanabe yi çok sarsar, büyük bir karamsarlık ve öfkeye sevk eder. Fakat Japonya nın militarist ortamında meseleyi doğrudan eleştirmesi mümkün olmadığından, Vatanabe Cervantes in El Licenciado Vidriera (1613) öyküsünü kullanmaya karar verir ve bu öykü üzerine Camdan Üniversite Mezunu ( Biidoro Gakuşi, びいどろ 学 士 ) başlıklı bir deneme yazar (Ōe, 1984, s. 30-32). Vatanabe nin bu konudaki görüşlerini anlatabilmek için öykünün ayrıntılı özetini sunmak yerinde olacaktır. Öykünün başkişisi Tomás Rodaja, on bir yaşındayken kimsesiz bir çocuk olarak iki üniversiteli genç tarafından sokakta bulunur. İşçi tulumları içindeki Tomás zengin üniversiteli gençlere (İspanya nın batısındaki) Salamanca ya gidip varlıklı bir zenginin yanında uşaklık ederek okumak niyetinde olduğunu söyler. Kendileri de Salamanca ya gitmekte olan iki öğrenci çok zeki buldukları bu çocuğu uşak olarak yanlarına alırlar. Tomás ın okuldaki başarıları ve terbiyeli, dürüst kişiliği iki genci çok etkiler ve onu bir hizmetçi olarak değil kendilerinin dengi bir arkadaş gibi görmeye başlarlar. Gençler öğrenimlerini tamamlayıp 8

(İspanya nın güneyindeki) memleketleri Andalusia ya dönerken, o sırada üniversitede hukuk tahsili yapmakta olan Tomás ı da yanlarında götürürler. Fakat Tomás öğrenimini bitirme tutkusundan vazgeçmez ve iki gence minnetlerini sunup onlarla vedalaşarak Salamanca ya dönmek üzere yola çıkar. Yolda tanıştığı ve İtalya ya gitmekte olan Yüzbaşı Don Diego de Valdivia ona beraber seyahat etmeyi teklif eder. Böylelikle Tomás Valdivia ile Rönesans ın beşiği İtalya nın ve Batı Avrupa nın çeşitli kentlerini görme ve kültürünü zenginleştirme fırsatı bulur. Sonunda, Valdivia ona emrinde bir asker olmayı önerse de, Tomás tahsilini tamamlamak üzere Salamanca ya gitmeyi yeğler ve rüyasını gerçekleştirerek üniversiteden mezun olur. Ne var ki, Tomás a tutulan zengin bir kadın aşkına karşılık bulamayınca, aşk iksiri içerdiğini düşündüğü bir Toleda ayvasını ona yedirmek ister. Tomás ayvadan bir lokma yiyince fenalaşır, kendisine geldiğinde ise aklı başında değildir. Yani sözde aşk iksiri tesirini delilik iksiri olarak göstermiştir. Buzlu cam gibi yarı saydam olduğu sanrısına kapılır ve kırılmaktan korktuğu için insanların kendisine dokunmasına izin vermez. Öte yandan, olgular da ona cam gibi saydam ve berrak göründüğünden, akın akın kendisine danışmaya gelen insanların sorunlarını çözer. Hatta kral ve saraydaki asiller bile görüşlerinden yararlanmak üzere onu saraya davet ederler. Bir süre sonra iksirin etkisi geçer ve iyileşir. Avukatlık mesleğini yaparak yine eskisi gibi insanlara yardım etmeye çalışır, fakat insanlar onun deli halini talep etmektedir. Bunun üzerine Tomás, insanlar delilerin söz ve eylemlerine karşı ne kadar da hoşgörülü, ama gel gör ki aklı başında olanlara karşı hoşgörüsüz! (Miguel de Cervantes, 1613/2008, s. 131) diye öfkelenerek avukatlık mesleğini bırakır ve orduya katılıp ölmeyi göze alarak savaşmaya Flandra ya (Felemenk), Yüzbaşı Valdivia nın yanına gider. Sonunda cephede can verecektir (Cervantes, 1613/2008, s. 106-131). Vatanabe nin öğrencileri zorla cepheye gönderilmiş, bunların çoğu geri dönememiş ve ölmeden önceki son sözlerini söyleme şansına sahip olamamışlardı. Onların yerine bir şeyler söylemek için, Vatanabe Cervantes in öyküsündeki Tomás ın insanlıktan ümidini kesip intihar-vari bir kararla cepheye gitmeden önceki son sözlerini Japonca ya çevirerek alıntıladı: Ey başkent, sen ki cahil kumarbazları cömertçe besler, ar, utanma duygusuna sahip ciddi insanların açlıktan ölmelerine göz yumarsın! Elveda sana! (Cervantes, 1613/2008, s. 131). Ōe (1984) Vatanabe nin bu sözlerle, Nazizm ve faşizmle işbirliği yapıp, gençlerini cepheye gönderen Japonya nın başkenti Tokyo yu kastettiğini ve onu eleştirmeyi hedeflediğini iddia eder. Bu ilenç sözlerini doğrudan söylemesi durumunda Vatanabe nin tutuklanmasının kesin olduğunu, fakat bir 16-17. yüzyıl yazarının sözlerini alıntılayarak bundan kurtulduğunu belirtir. Üstelik Cervantes, Japonya nın müttefiki Franco yönetimindeki İspanya nın yazarı olduğu için 9

alıntılamak serbesttir (s. 32-33). Nitekim, savaş yıllarında Japonya da ABD, İngiltere ve Fransa gibi düşman ülkelerin yazarlarının kitaplarına otoritelerin pek iyi gözle bakmadığını eklemekte fayda var. Örneğin, Ōe (Harry Kreisler, Ōe, 1999) verdiği bir röportajda, annesinin kendisine bir miktar pirinç karşılığında hediye olarak aldığı Huckleberry Finn in Serüvenleri ni nasıl korkarak okula götürdüğünü anlatıyor. Çünkü, kitabı veren kadın annesini Dikkatli ol ha! Bu yazar Amerikalıdır. Şimdi Amerika ile Japonya arasında savaş var. Öğretmeni eğer durumu fark ederse kitabı oğlunun elinden alır. Oğluna tembih et, eğer öğretmeni yazarla ilgili bir şey sorarsa Mark Twain in bir Alman yazarın takma adı olduğunu söylesin. (parag. 8) diye uyarmıştır. Vatanabe (Vatanabe den aktaran Ōe, 1984) Japonya ve Nazi Almanyası nda insanların ruhlarını kaybettiklerini ve robot gibi devletlerine hizmet etme hastalığına kapıldıklarını düşünüyordu. Vatanabe ye göre bu çağın hastalığıydı ve bunu ancak Fransız Rönesansı nın hoşgörü kavramına dayanan hümanizm anlayışı iyileştirebilirdi (s. 29). Katō nun (1999/2012) da belirttiği gibi Protestanlarla Katolikler arasında yoğun din savaşlarına sahne olan 16. yüzyıl Fransası, aynı zamanda bunun panzehiri olan hoşgörü kavramını da üretmişti. Vatanabe burada hoşgörüsüzlüğe karşı hoşgörüyü [tolérance], fanatizme karşı göreceleştirmeyi [relativité] görmüştü. Erasmus, Montaigne, Rabelais ve diğer birçok hümanistin fanatik hoşgörüsüzlükle savaşlarının izini sürerek aslında kendisinin içinde bulunduğu durumu anlatıyordu. Zira, 1940 ların ilk yarısı Japonya nın düşünsel olarak kendisini dünyadan tamamen yalıttığı yıllardı (s. 480). Savaş bittikten sonra ABD ve müttefik güçler tarafından işgal edilen Japonya da, tıpkı Federal Almanya gibi ABD nin Soğuk Savaş politikaları sayesinde, yani ülkenin SSCB nin yörüngesine girmesini önlemek amacıyla iktisadi kalkınmasını destekleme ve ülkede birçok askeri üs kurma projesi vesilesiyle kısa sürede kendini toparladı ve yüksek düzeyde iktisadi büyüme kaydetti. Bilhassa, Kore Savaşı (1950-53) sırasında Japonya nın Amerikan ordusuna yönelik özel tedarikleri (silah, mühimmat vb. askeri malzeme) için Amerikan hükümetinin çok yüksek meblağlar ödemesi bu iktisadi büyümeyi tetiklemiş, hem ekonomiyi hem de sanayiyi canlandırmış ve insanların alım gücü bir anda yükselmişti (Yōiçi Komori, 2002, s. 145-146). Savaşın getirdiği yıkım kısa sürede güçlü bir yeniden doğuşa dönüşse de, bu sadece maddî anlamda bir iyileşmeydi, savaşın manevî (insanî, ruhsal, toplumsal, kültürel) düzeydeki yaraları 10

henüz sarılmamıştı. Vatanabe savaş yıllarından itibaren ölene kadar, geniş kapsamlı yazı ve çeviri faaliyetleriyle Japon toplumunun bu manevî yaralarını iyileştirmeyi ve bir topyekûn özeleştiri yapmasını sağlamayı kendisine görev edindi. Savaşı küçük bir çocukken deneyimleyen Ōe nin, on altı yaşındayken okuduğu Vatanabe nin Fransız Rönesansı ndan Kesitler adlı kitabında bir teselli, bir deva ışığı bulması ve yazarın öğrencisi, çırağı olma tutkusuna kapılması bununla ilgilidir. Nitekim, Ōe Nobel ödül töreni konuşmasında 19. yüzyıl sonunda başlayan Japon modernleşme tarihinin belirlediği Japon millî kimliğindeki muhtelif çelişkilerin bir eleştirisini yapar, evrensel bir yazar olarak kendi marjinal/kenarsal kimliğini bu merkezî kimliğin karşısına koyar. Savaş sonrası Japonya bağlamında Vatanabe nin önemini yoğun ve kapsamlı bir bakış açısıyla sunduğu için bu kısa konuşma metnini burada ele almak yerinde olacaktır. IV. Ōe nin Nobel Ödül Töreni Konuşmasında Vatanabe Ōe 1994 yılında Nobel Edebiyat Ödülü ne layık görüldü. Nobel jürisi ödül gerekçesini yazarın şiirsel bir güçle imgesel bir dünya yaratması olarak açıklamıştı. Jüriye göre bu imgesel dünyada yaşam ve söylen kaynaşarak, insanoğlunun günümüzdeki çıkmazına dair huzursuz edici bir resim oluşturuyordu ( Kenzaburo Oe-Facts, 1994/2014, parag. 1). Bu gerekçeyi, ödül verilen yazarın dünya edebiyatına katkısı şeklinde de yorumlayabiliriz. Dolayısıyla, Nobel jürisine göre, Ōe şiirsel yetisiyle yarattığı imgesel dünya da yani I. ve II. Dünya savaşlarını, Hiroşima ve Nagasaki ye atom bombası atılması gibi insan eliyle infaz edilen felaketleri deneyimlemiş ve bunlardan daha da yıkıcı olabilecek bir nükleer savaş tehdidi altında yaşamış 20. yüzyıl insanının trajedisini etkili biçimde betimlemesi sayesinde dünya edebiyatına katkıda bulunmuştur. Bu bağlamda yukarıda da belirttiğimiz gibi, Ōe nin bu imgesel dünya yı yaratma sürecinde Vatanabe nin hem bir entelektüel modeli, hem bir çevirmen, hem de bir edebiyat araştırmacısı olarak önemli bir payı olmuştur. Ōe (1995) Nobel konuşmasında Mary Flannery O Connor ve W. H. Auden gibi dünya edebiyatçılarının ideal romancı tanımlamalarından da yola çıkarak kendisini dünyadaki genel alt-kültürleşme eğilimine direnen, Tokyo gibi dünyanın geniş tüketim kültürlerinin yansımaları olan ucuz kurmacalardan farklı, ciddi edebiyat eserleri yaratmak niyetinde bir yazar olarak konumlandırıyor. Akabinde George Orwell ın ideal insan tipi tanımından yararlanarak ideal bir çağdaş Japon kimliği tasavvur etmeye girişiyor. Orwell ın hayranlık duyduğu ideal insan 11

tipinin özelliklerinin decent (ahlaklı, dürüst), humane (insanî) ve sane (aklı başında) olduğunu belirttikten sonra, bu nitelikleri, özellikle de decentı karşılayan kavramın Fransızca humaniste olduğunu söylüyor (s. 121-122). Burada, yazarın Japonya nın modernleşme sürecinin Batı da olduğu gibi bir hümanizm felsefesini doğurmamış olmasına yönelik eleştirisini okuyoruz. Ōe Japon devletini, II. Dünya Savaşı na Nazi Almanyası nın müttefiki olarak katılmak ve Asya da yayılmacı politikalar izlemekle ve Japon toplumunun buna ses çıkarmayan büyük bir kesimini de bu politikalara destek olmakla eleştiriyor. Yöneten ve yönetilen nezdindeki bu tutumların, sonuçta Japonya yı içinde bulunduğu Asya dan da, Batı dan da kopardığını belirtiyor. Bu eleştirinin ardından böyle bir merkezî tarihin içindeki alternatif ve marjinal/kenarsal seslere yer veriyor konuşmasında. Bu seslerden en önemlisi bir hümanizm arayışının timsali olan Vatanabe dir: Milliyetçi çılgınlık ateşiyle kuşatılmış II. Dünya savaşının arifesinde ve şiddetli sancıların yaşandığı savaş yılları boyunca Vatanabe nin, (bereket versin ki henüz tamamen kökü kazınmamış olan) geleneksel Japon güzellik hissine ve doğa sevgisine hümanist bir insan görüşünü aşılamak gibi bir (...) rüyası vardı (Ōe, 1995, s. 122-123). Vatanabe nin bu rüyası dünya edebiyatı olarak Fransız Rönesans edebiyatını Japonya ya tanıtma projesinin en önemli parçasıydı ve Rabelais çevirisi bu projenin merkezini oluşturuyordu. Vatanabe, 1930 ların başında, az önce de değindiğimiz La vie de Gargantua et de Pantagruel adlı kendine özgü bir dili olan ve beş kitaptan oluşan eseri çevirme kararını aldığında, araştırma için Fransa da bulunuyordu. Oradaki danışmanı da, diğer araştırmacılar da bunun gerçekleştirilebileceğine pek ihtimal vermemişti. Yaşlı danışmanı Vatanabe nin bu niyetini L entreprise inouïe de la traduction de l intraduisible Rabelais/çevrilemez Rabelais yi çevirmek için tahayyül edilemez girişim olarak yorumlarken, bir başka Rabelais uzmanı da, eserin dev kahramanına gönderme yaparak bunu Belle entreprise Pantagruélique/Güzel bir Pantagruel-vari (devasa) girişim diye nitelemişti (Ōe, 1995, s. 124). Fakat tüm bu çekincelere rağmen, Vatanabe bu muazzam Rabelais projesini sadece savaşın büyük yoksulluk yıllarında değil, savaş sonrası Amerikan işgalinin çetin koşullarında da gerçekleştirmekle kalmamış, kafası karışmış ve pusulası şaşmış dönemin Japon toplumuna Rabelais nin öncülleri, çağdaşları ve izdeşleri olan Fransız hümanistlerinin yaşamlarını ve düşüncelerini aşılamak için elinden gelen her şeyi yapmıştı (Ōe, 1995, s. 123-124). Ōe (1995) Nobel konuşmasında Vatanabe ye değindiği kısmın son bölümlerinde, hem kendi yazı faaliyetlerinde hem de insan olarak yaşamında Vatanabe nin çırağı olmaya 12

çalıştığını ifade ettikten sonra, yaratıcı yazı faaliyetlerinde Vatanabe den nasıl etkilendiğini anlatıyor: Ondan özellikle iki konuda etkilendim. Birincisi benim roman yazma yöntemimle ilgilidir. Onun Rabelais çevirisinden, Mikhail Bakhtin in grotesk realizmin imge sistemi ve halka özgü gülme kültürü olarak formüle ettiği şeyleri, yani maddî ve bedensel ilkelerin önemini, kozmik, toplumsal ve bedensel öğeler arasındaki koşutlukları, ölme ve yeniden doğma tutkusunun örtüşmesini ve yerleşik hiyerarşi ilişkilerini alt üst eden gülmeyi öğrendim (s. 124-125). Ōe (1995) bu imge sisteminin, kendisi gibi, dünyanın ücra bir köşesindeki bir ülkenin ücra köşesindeki bir köyünden gelmiş birine, evrenseli yakalama olanağı sunan edebi yazma yöntemi arayışında yardımcı olduğunu söylüyor: Profesör Vatanabe nin beni etkilediği bir başka konu onun hümanizm fikridir. Ben onu yaşayan bir varlık ve Avrupa nın özü olarak görüyorum (...) Tarihsel kaynaklara yönelik son derece dikkatli ve doğru okumalarından yola çıkarak Vatanabe Rabelais ya da, Erasmus, Sebastien Castellion (...) gibi kişileri merkez alan eleştirel yaşamöyküleri yazdı. Böyle yaparak, Japonlara hümanizmi, hoşgörünün önemini ve insanoğlunun önyargılara ve kendi yarattığı makineleşmeye yönelik zaafiyeti[nin neden olduğu tehlikeleri] öğretmeyi umdu. Samimiyeti onu Danimarkalı filolog Kristoffer Nyrop un Savaşa karşı çıkmayanlar savaşın suç ortakları olurlar. sözünü alıntılamaya yönlendirecekti. Batı düşününün temelini oluşturan hümanizmi Japonya ya yerleştirme denemesinde Vatanabe yine tahayyül edilemez girişime ve güzel bir Pantagruel-vari girişime yeltenmekteydi (s. 126). Hümanizm, özünde, insanî yetileri genişletmeye yeni bir vurgu yapan Avrupa Rönesansı nın değer ve ideallerini tanımlar. Rönesans hümanistleri, antik Yunan ve Roma tarihi, felsefesi ve sanatları araştırmalarını yeniden canlandırarak Ortaçağ Hıristiyan çileci insan imgesinden çok daha olumlu ve umut vadeden bir Yeni İnsan imgesi geliştirmişti. Hümanistlerin tasarladığı bu Yeni İnsan figürü bedensel, ruhsal, ahlakî ve zihinsel kapasitelerini ideal bir dengeye doğru geliştirebilecek sonsuz imkânlarla donanmıştır (Baldick, 2001, s. 117-118). 16. yüzyıldan 20. yüzyıla değişerek yeniden üretilegelmiş bu insanı merkez alan düşünce sisteminin, insana ve onun yaratıcı, olumlu ve barışçı potansiyeline yönelik inancı değişmemiştir diyebiliriz. Kanımızca Ōe nin Nobel konuşmasında ima ettiği şey, tıpkı 13

kelimenin geniş anlamında Avrupa modernitesinin çeşitli dönemlerindeki hümanistlerin antik Yunan ve Roma dönemlerindeki sanat ve düşün çalışmalarını yeniden gündeme getirip dönemlerindeki okurlara sundukları gibi, Vatanabe nin de 16. Yüzyıl Fransız Rönesansının kültürel mirasının bel kemiğini oluşturan hümanizmi yeniden kıymetlendirerek, savaş sonrası Japon toplumuna bir model olarak sunmasıdır. Buraya kadarki alıntı ve çözümlemelerimizde gösterdiğimiz gibi Ōe bir okur olarak Vatanabe nin izinde olduğu kadar, bir yazar olarak da onun çizgisindedir. Örneğin, yine Nobel konuşmasında şunları söyler: Onun düşüncelerinden etkilenmiş biri ve bir romancı olarak eserlerimle, hem kendilerini kelimelerle dile getiren [yazarların], hem de onların okurlarının yaşadıkları dönemden kaynaklanan ızdıraplarını aşmalarına ve ruhlarındaki yaraları iyileştirmelerine yardımcı olmak dileğindeyim (Ōe, 1995, s.127). Ōe nin bu sözleri, yazarın konum ve ödevlerine ilişkin ahlakî duyarlılığı yüksek, hümanistçe bir yaklaşımı ifade etmektedir. V. SONUÇ 16. yüzyıldan günümüze kadar uzanan hümanizm geleneğinde beşerî sanat ve bilim, her şeye karşın insanı merkeze koyar ve gerek duyguların, duyarlılıkların, manevî değerlerin kaybı anlamında, gerekse II. Dünya Savaşı Avrupası ve Japonyası nda görüldüğü gibi bireyselliğin yitirilişi anlamındaki makineleşmeye karşı insanı savunur. Vatanabe nin tüm eserlerinde açık ya da kapalı bir şekilde işaret ettiği gibi hümanizm, savaş gibi yıkımlardan kaynaklanan manevî yaraları sarma, insanı insan olarak yeniden kurma sistemidir. Bir dünya edebiyatı figürü ve hümanist aydın olarak Vatanabe nin başarısı, 1950 lerin sonlarından 1980 lerin sonlarına kadar Japonya nın yazar, sanatçı, eleştirmen, düşünür, araştırmacı ve okurlarıyla yaşadığı büyük kültürel Rönesans la meyvelerini vermiştir. Vatanabe nin, birçok dünya dilinde okunan Nobel edebiyat ödüllü öğrencisi Ōe bu meyvelerden sadece bir tanesidir. 14

KAYNAKÇA Baldick, C. (2001). The Concise Oxford Dictionary of Literary Terms. New York: Oxford University Cervantes, M. d. (2008). The Glass Graduate. L. Lipson (Çev.). The Exemplary Stories. New York: Oxford University. (İlk baskı 1613) Gascar, P. (1965). Les bêtes suivi de le temps des morts. Paris: Le Livre de Poche (İlk baskı: 1953) Gascar, P. (1955). Hayvanlar, Ölülerin Zamanı (Kemonotaçi-Şişa no Toki, 獣 たち 死 者 の 時 ). K. Vatanabe, S. Satō (Çev.). İvanami: Tokyo Güven, D., Ç. (2012). Başka Bir Dünya Edebiyatı nın İzinde Ōe Kenzaburō nun Roman Yöntemi Üzerine. S. Esenbel, E. Küçükyalçın. (Ed.). I. Türkiye de Japonya Çalışmaları Kongresi Konferans Kitabı. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Karatani, K. (2011). Derinliğin Keşfi Modern Japon Edebiyatının Kökenleri. D. Ç. Güven, İ. Öner, (Çev.). İstanbul: Metis Katō, Ş. (2012). Japon Edebiyatı Tarihine Giriş (II. Cilt). (Nihon Bungakuşi Cosetsu, 日 本 文 学 史 序 説 ). Tokyo: Çikuma. (İlk baskı 1999) Kenzaburo Oe-Facts (1994/2014). Nobelprize.org. Nobel Media AB. Erişim: http://www.nobelprize.org/nobel_prizes/literature/laureates/1994/oe-facts.html Komori, Y. (2002). Tarih Bilinci ve Roman (Rekişi Ninşiki to Şōsetsu 歴 史 認 識 と 小 説 ). Tokyo: Kodansha Kreisler, H., Ōe, K. (1999). Kenzaburo Oe Interview: Conversations with History. Institute of International Studies UC Berkeley. Erişim: http://globetrotter.berkeley.edu/people/oe/oe-con1.html 15

Ōe, K. (2001). Bir Acayip İş ( Kimyō na Şigoto, 奇 妙 な 仕 事 ). Bakmadan Atla ( 見 るまえに 跳 べ ). Tokyo: Şinçō.(İlk baskı 1964) Ōe, K. (1984). Çağdaş Japon Hümanisti Vatanabe Kazuo yu Okumak (Nihon Genday no Yumanisuto Vatanabe Kazuo vo Yomu, 日 本 現 代 のユマニスト 渡 辺 一 夫 を 読 む ). Tokyo: İvanami Ōe, K. (1995). Japan the Ambiguous and Myself. H. Yamanouchi (Çev.). Tokyo: Kodansha International Ōe, K. (1994). Kişisel Bir Sorun. H. Çopurgil (Çev.). İstanbul: Can Ōe, K. (2002). Kocintekina Tayken.( 個 人 的 な 体 験 ).Tokyo: Şinçō (İlk baskı 1964) Ōe, K. (1992). Manen Gannen no Futtobōru, 万 延 元 年 のフットボール. Tokyo: Kōdanşa. (İlk baskı 1967) Ōe, K. ve Ozaki M. (2007). Ōe Kenzaburō Yazar Kendisini Anlatıyor (Ōe Kenzaburō Sakka Cişin vo Kataru, 大 江 健 三 郎 作 家 自 身 を 語 る ). Tokyo: Şinçō Ōe, K. (1987). Özlenen Yıllara Mektuplar (Natsukaşii Toşi e no Tegami, 懐 かしい 年 へ の 手 紙 ). Tokyo: Kōdanşa Ōe, K. (1995). Sessiz Çığlık. İ. Özdemir (Çev.). İstanbul: Altın Kitaplar Ōe, K. (1983). Uyan Ey Yeni İnsan. (Ataraşii Hito Mezameyo, 新 しい 人 眼 覚 めよ ). Tokyo: Kōdanşa Ōe, K. (1993-95). Yanıp Tutuşan Yeşil Ağaç Üçlemesi (Moeagaru Midori no Ki, 燃 え あがる 緑 の 木 ). Tokyo: Şinçō Miyoşi, T. (1989). Şōva Dönemi Edebiyatı Antolojisi 33. Cilt, (Şōva Bungaku Zenşū Dai 33 Kan, 昭 和 文 学 全 集 第 33 巻 ). Tokyo: Şogakukan 16

Rabelais, F. (1532-64/1994). Les Cinq Livres Pantagruel, Gargantua, Le Tiers Livre, Le Quart Livre, Le Cinquième Livre. Paris: Le Livre de Poche Vatanabe, K., Tedzuka, T., Nakano, Y., Cinzay, K., Nakacima K. (1954). Dünya Edebiyatı Sözlüğü (Sekay Bungaku Citen, 世 界 文 學 辭 典 ). Tokyo: Kavade Vatanabe, K., Suzuki R. (2012). Fransız Edebiyatı Kılavuzu, (Furansu Bungaku Annay, フランス 文 学 案 内 ). Tokyo: İvanami (İlk baskı 1961) Vatanabe, K. (1950). Fransız Rönesansı ndan Kesitler (Furansu Runesansu Danşō, フ ランス ルネサンス 断 章 ). Tokyo: İvanami 17

ÖZKAN, S. EDEBİYAT FAKÜLTESİ (2015) HÅLOGALANDLI OTTAR IN İSKANDİNAVYA GÖZLEMLERİ ÖZET Selahattin ÖZKAN 1 Tarihi ve kültürel yapısıyla, Ortaçağ da bütünleşmeye başladığı Avrupa dan ayrıksı yapısını sadece dinsel ya geleneksel itikadıyla açıklayamayacağımız İskandinavya nın kimliksel tanımlamaları birçoklarınca modern uluslaşmayla açıklamıştır. Ancak bu tanımların İskandinavya dan yola çıkan ilk kâşif Hålogalandlı Ottar Ottar fra Hålogaland ın gözlemlerinde de bulunması; söz konusu tanımlarım uluslaşma aşamalarından çok önce kullandığını göstermektedir. Avrupalıların yanı başındaki Kuzey komşuları sahip oldukları ön yargılara rağmen onları uzun süre dışlamamışlar; onuncu yüzyıldan itibaren başlayan bir dinsel fetih; artan şehirleşme ve yeni edinilen dinle birlikte modern uluslaşmanın önünü açmıştır. Bu bildiride İskandinavya daki uluslaşma öncesinde; bugün ulusal kimlik tanımları olarak görülen kelimelerin, Hålogalandlı Ottar ın kuzeyden başlayarak yaptığı yolculuklarda aldığı notlar, yaptığı gözlemler ve aktardığı anekdotlarda bulunması tartışmaya açılmaktadır. Kuzey halklarının dinsel fethine doğru, bireylerin kimlik inşasından dinsel, kültürel ve siyasal değişimin de sinyallerinin Ottar ın anlatısının da yer aldığı dinsel fetih öncesi zamanlarda aranmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kuzey Halkları, İskandinavya, Ottar, Ohthere, Hıristiyanlaşma Bilim Alanı: Ortaçağ Tarihi SCANDINAVIAN OBSERVATIONS OF OHTHERE OF HÅLOGALAND ABSTRACT Eccentric structure from Europe, which started to integrate in the Middle Ages, within historical and cultural structure cannot be explained; many of them expressed Scandinavians identical descriptions as modern nationalism. Nevermore to found these descriptions on the narration of Ottar fra Hålogaland Ohthere of Hålogaland shows are used well before nationalization phases. Even though their prejudices Europeans did not exclude near north neighbors and smooth the path to modern nationalization with growing urbanization and newly converted religion by the religious conquest starting from tenth century. In this paper; before the nationalization of Scandinavia, opening to arguments of the words; which seen as national identity description today, found in the notes taken, observations made and anecdotes carried by Ohthere of Hålogaland. The religious conquest of Nordic peoples, looking for the signals of religious, cultural and political transformation in the pre-religious conquest times which also Ohthere s narration was occurred. Keywords: Nordic Peoples, Scandinavia, Ottar, Ohthere, Christianization. 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Doktora Öğrencisi 18

ÖZKAN, S. EDEBİYAT FAKÜLTESİ (2015) I. Hålogalandlı Ottar ın İskandinavya Gözlemleri Tarihi ve kültürel yapısıyla, Ortaçağ da bütünleşmeye başladığı Avrupa dan ayrıksı yapısını sadece dinsel ya geleneksel itikadıyla açıklayamayacağımız İskandinavya dan yola çıkan ilk kâşif Hålogalandlı Ottar Ottar fra Hålogaland ın gözlemlerinin bu farkın anlaşılmasında büyük bir önemi vardır. Avrupalıların yanı başındaki Kuzey komşuları sahip oldukları ön yargılara rağmen onları uzun süre dışlamamışlar; onuncu yüzyıldan itibaren başlayan bir dinsel fetih sonucunda bu yakın düşmanlarını da kendilerine benzetmeyi bilmişlerdir. Hålogalandlı Ottar ın kuzeyden başlayarak yaptığı yolculuklarda aldığı notlar, yaptığı gözlemler ve aktardığı anekdotlar toplumlar arası diyalogun ilk taşlarını örerken bir yandan da yaklaşan dinsel, kültürel ve siyasal değişimin de sinyallerini vermektedir. Eski İngilizce metinler arasında yaygın olarak bilinen ve İngilizce deki İskandinavya ya ait coğrafi, siyasi ve toplumsal tanımlamanın ilk kez yapıldığı Hålogalandlı Ottar ın Seyahati; Dokuzuncu ve Onuncu yüzyılda Wessex deki Anglo-Sakson Kralı Alfred ın talimatıyla kayıt altına alınmıştır. Dokuzuncu yüzyılda Kuzeyden yola çıkan ilk Vikingler İngiliz adalarına ulaşmış; aynı yüzyılın ortalarında ise adadaki yerli Anglo- Saksonlar ile askeri mücadeleler başlamıştır. Böylece İngiliz adalarının yakın temas halinde olduğu Kuzeyli toplumların coğrafi ve kültürel bir haritası İngilizce bir metinde ilk kez betimlenmiştir. Tüm egemenliği boyunca Viking akınlarını engellemeye çalışan Anglo- Sakson Kralı Alfred, sadece askeri bir rejim yaratmamış; sarayında köklü bir düzen de kurabilmiştir. Alfred in politik mücadelelerinin İngiliz adasının siyasal birliğini sağlamasındaki öncül önemi kabul edilmektedir. Adaya Kuzey halkları tarafından yapılan askeri akınlar Anglo-Sakson Sarayındaki Viking korkusunu körüklemekle kalmamış; aynı zamanda kuzeyden gelen bu akıncıların geldikleri coğrafyaya karşı da belirli bir merak uyandırmıştır. Kral Alfred in emriyle Orosius un Latince kaleme aldığı Historiae Adversus Paganos u ilk kez Eski İngilizceye çevrilirken de bu merakın gözetildiği anlaşılmaktadır(collins, 1954). Böylece Hålogalandlı Ottar ın Seyahatine dair notlar da işte Kral Alfred in emriyle kaleme alınan Historiae Adversus Paganos un Eski İngilizcedeki bu çevirisine eklenmiştir. Eklenen bu parça bugün Hålogalandlı Ottar ın Seyahati olarak bilinmekte ve kuzey halklarının coğrafi yerleşimlerine dair İngilizcede yazılmış ilk elden en eski metin olarak değerlendirilmektedir (McLeod,2008). II. Anlatının Genel Özellikleri ve Zaman İçinde Kullanımı Vikinglerle ilişkili birçok tarihi çalışmada; Arkeolojik verilerle desteklenemeyen birçok bilgi için Ottar ın metnine başvurulmaktadır.(valtonen,1988) Kral Alfred in kaleminden çıkan ya da onun talimatıyla kaleme alınan metinler arasında Hålogalandlı Ottar ın seyahatini bulunduran kayıtların önemi buradan kaynaklanmaktadır. Yine metnin bir diğer önemi de daha sonra başlayacak olan dinsel fethin yazıcılarının aksine dinsel bir üstten bakış olmaksızın kuzey halklarının tarihini ve kültürel dokusunu yansıtmasıdır.(thurston,1997) Hålogalandlı Ottar ın Seyahati ne dair kayıtların Fin, İskandinav ve Rus literatüründe uzun bir geçmişi olan ancak bugün harita üzerinde gösteriminde zorlanılan Beormas (Vasaru,2012) ve Terfinnas a ait İngilizcedeki ilk yazılı kaynak olması da araştırmacıların dikkatini çekmektedir (Oras,2013). Kuzey coğrafyası üzerindeki Baltık kıyısındaki iki yerleşim yerine ve üzerinde yaşayan halka dair bu kayıtların; günümüzün toplumsal sınıflandırmaları anlamak açısından oldukça önemlidir.(ross,1981) Hålogalandlı Ottar ın seyahat notlarının eklendiği Paulus Orosius un M.S. 417 de 19

ÖZKAN, S. EDEBİYAT FAKÜLTESİ (2015) yazdığı Historiae Adversus Paganos; genel olarak Roma nın yıkılışını Paganların saldırılarına bağlamakta ve yaşadığı dönemde Hıristiyan Avrupa nın sahip olduğu içsel düşkünlüğü yansıtmaktadır(cobet,2009). Ortaçağ ın en popüler tarih kitabı olan Historiae Adversus Paganos; Aziz Augustine nin talebiyle ve onun teolojik açıklamalarına da dayanarak; ileriki dönemde yaşanacak olan dinsel fetihlerin de ideolojik temellerini oluşturmuştur. Alfred in zamanında yapıldığı anlaşılan Orosius a ait Historiae Adversus Paganos çevirisi birebir ve tam bir çeviri değildir. Orijinal eserin dörtte beşi kadar bir bölümü, eklemelerle ve şerhlerle birlikte çevrilmiştir. Çeviride yapılan sayısız ekleme ve konulan onlarca şerh arasında en dikkat çekeni elbette ki Ottar a ait olanlardır. Orosius un Historiae Adversus Paganos unun Eski İngilizce çevirisinin günümüze kadar ulaşan nüshalarının 1950 lere kadar Kral Alfred in bizzat kendisi tarafından yapıldığı düşünülmüştür. 1950 lerden sonra birçok bilim insanı metni etimolojik, linguistik ve filolojik olarak tartışmış ancak çevirinin Alfred in kendisinin mi yoksa başkası tarafından mı yapıldığı bir sonuca bağlanamamıştır. Kral Alred in elinden çıkmış başka metinlerle karşılıklı yapılan okumalarda farklar bulunmuş; kimi şerhler ve eklemeler dışında bazı çevirilerin Alfred in elinden çıktığı anlaşılmıştır. Alfred in elinden çıkmadığı düşünülen en önemli ekleme ise Hålogalandlı Ottar ın seyahatlerine ilişkin olanlardır (Treschow, Gill ve Swartz, 2009). Kuzey halklarına ait en eski İngilizce kayıt olmasına rağmen Ottar ın anlatısını hangi dilde yaptığı ise gizemini korumaktadır.(cuesta ve Silva,2000) Orosius un Historiae Adversus Paganos unun orijinal Latincesinde Kuzey Avrupa ile Germen ülkeleriyle ya da İskandinavya ile ilgili herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Ancak Alfred in emriyle yazılan Anglo-Sakson nüshasında ise araya sonradan girildiği anlaşılan bir kayıtla Ottar ın betimlemeleri yerleştirilmiştir. Ortaçağ ın yazma kitap çoğaltma geleneğinde şerhler düşülmesi, ana metnin sağına soluna notlar yazılması ya da anlatıcının ana metninde olmayan kimi kısımların sonraki yazmacılar tarafından eklenmesi sıradanlaşmıştır. Çoğu zaman eklenmiş metinlerle ana metin arasındaki üslup ya da anlatım biçeminden fark edilebilen eklerin okumayı güçleştirdiği de olmaktadır. Ancak Ottar ın örneğinde klasik bir dünya tarihi kitabına kuzey halklarının coğrafyası ile ilgili düşülen şerhlerin ayrıksılığı da dikkat çekmektedir. III. Anlatının Edebi ve Tarihsel Değerlendirmesi Kelimelerin etimolojik kullanımlarından ya da linguistik tercihlerden ana metinden farkı bariz bir biçimde ayırt edilebilen Ottar ın anlatısı ana metnin düz anlatım üslubunun aksine soru cevap şeklinde ilerlemektedir. Öyle ki metnin yazım tercihi soru cevap yönteminin tercih edildiği an metnin oluşturulmaya başlandığı ya da daha sonra tutulan notların yazıya aktarıldığı izlemini uyandırmaktadır. Ottar ın konuşma diline yakın biçeminin onun söylevsel bir tercihi olduğunu ortaya koymaktadır. Ottar ın kullandığı anlatım tarzı, tercih ettiği edebi temalar ya da metindeki ifadelerin; anlatısının güvenirliğini de tartışmaya açmıştır. Makul bir şüphecilik ile Ottar ın anlatılarının gerçekten de yapılmış olan bir seyahatte tanıklık edilenlere dayanıp dayanmadığı sorgulanmalıdır. Tristram ın elde ettiği sonuçlara göre anlatı Ortaçağ daki başka anlatılarla neredeyse örtüşmekte, kaleme alındığı dönemin yaşayanlarına doğru atıflar barındırmakta ve genel olarak Ortaçağ da kaleme alınmış birçok başka eser gibi rakamları fazlasıyla abartmaktadır. Öte yandan metnin tarihlendirilmesinde de sorunlar bulunmaktadır. Henüz Hun Hükümdarı Atilla nın Avrupa ya girmediği zamanlarda yazılan metinde Macarlara Germen ülkeleri anlatılırken değinilmemiş olması anlatının dokuzuncu yüzyılın öncesine tarihlenmesini sağlamaktadır. Coğrafi tanımlamalar sırasında eksikliği görülen bir başka yer 20