Unit One. : daima, her zaman. : fakat; ama. : eğlence. : İspanol flamenko dansı



Benzer belgeler
UNIT 2 YUMMY BREAKFAST BOOKLETS

6. Sınıf İngilizce 1. Ünite After School Konu Anlatımı. Kelime Bilgisi. after school activities : okul sonrası etkinlikler

UNIT 5 AT THE FAIR BOOKLETS

After School 5. Sargın Test 6. Sınıf. A) and. C) in. A: Does he... on weekdays? B: Yes, he does. It s the first day of school. A) go to dance club

Important vocabularies we learned during the year

UNIT 4 MY DAILY ROUTINE BOOKLETS

UNIT 21. After. Live. sonra. yerleşmek, oturmak Always. Monday. her zaman. Pazartesi Arrive. Neighborhood. mahalle Before. varmak. Never.

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Meryem Yılmaz - Elvan Şentürk - Arzu Turkay

5. Sınıf İngilizce 4. Ünite My Daily Routines Kelime Listesi ve Konu Anlatımı

GÜLEN MUHARREM PAKOĞLU ORTAOKULU İNGİLİZCE DERSİ 6 NCİ SINIFLAR 1. DÖNEM 1. YAZILI SINAV ÖNCESİ ÇALIŞMA SORULARI - FOR 6 TH GRADES

İNGİLİZCE. My Daily Routine. A) It's one o'clock. It s on Monday. Zeka Küpü Yayınları

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SINIF DEĞERLENDİRME SINAVI - 1

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

YAZAN : Yağmur solak. dedicated to my beloved family

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SINIF DEĞERLENDİRME SINAVI - 2

Unit 1. My Daily Routine. A) How old are you? B) What s your name? C) Where are you from? D) What s the time? A:... time is it? B: It s three o clock.

1. Sınıf - 5. Ünite Anadolu Üniversitesi

Teen Life. Sargın Test 8. Sınıf. A) Where B) How often. C) What D) What time

KURT KEMERİ. Sosyal tesislerimiz ESBAŞ tarafından işletilmektedir /

DECEMBER 6 YRS

17 21 June 2013 RAILWAY SYSTEM TECHNOLOGIES WORKSHOP Haziran 2013 RAYLI SİSTEM TEKNOLOJİLERİ ÇALIŞTAYI

Sargın Test 8. Sınıf

THE LANGUAGE SURVIVAL GUIDE

Üyelerimizi; "anlıyorum konuşamıyorum", "konuşabiliyorum", "akıcı konuşabiliyorum" şeklinde üçe ayırıyoruz.

Sahip olduğumuz kalite belgeleri

Ünite 5. Hungry Planet. Ortak Dersler. İngilizce II. Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

DERS YILI 5.SINIF 2. BURS SINAVI 30 MART 2017 PERŞEMBE

REFLECTIONS. 8.Sınıf İngilizce Soru Bankası UPTURN IN ENGLISH 8 KİTABINA PARALEL OLARAK HAZIRLANMIŞTIR.

Lesson 11 Weather and Seasons Hava Durumu ve Mevsimler

VOCABULARY LIST. late. leave. : ayrılmak, terk etmek call. listen. : dinlemek cartoon. live. : yaşamak chat. lunch. : öğle yemeği chess. marble.

Lesson 24: Prepositions of Time. (in, on, at, for, during, before, after) Ders 24: Zaman Edatları. Zaman Edatlarını Kullanmak

Ahead with English. TEAM elt publishing'in sağladığı bu hizmetin devamlılığı için kullanım kurallarına uymanız rica olunur.

He eats meat. She eats meat. It eats meat.

8. SINIF YARIYIL ÇALIŞMA TESTİ

UNIT 1 HELLO! Quiz I'm from Greece. I'm. Where are you from? Boşluğa uygun olan hangisidir? A) German. B) Greek I'm from. C) Turkish D) English

TEOG 1. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR İNGİLİZCE DERSİ BENZER SORULARI

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

JUNIOR KINDERGARTEN İSTEK Private Barış Kindergarten Newsletter December 2013 Age 5

at Kullanımı: de, da, ye, ya, e, a

18- UNİTE

Lesson 48:... enough to + verb, too... to + verb Ders 48:... yeterli/kafi + fiil, çok fazla/ aşırı... (to) + fiil

AÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

Lesson 35: Gerund 2 Ders 35: İsim-fiil 2

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 6 SBS PRACTICE TEST OH! Thank you very much. You are a A) occupied / fought

Ahead with English - 4 grade

RAMİ PARK. Sosyal tesislerimiz ESBAŞ tarafından işletilmektedir /

BAŞLANGIÇ - APPETIZER

a) Must: meli malı. Bir eylemin yapılmasının zorunluluğunu belirten must ile ifade edilen kişinin kendi isteğinden kaynaklanmaktadır.

NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ UNIT 6

Lesson 18 : Do..., Don t do... Ders 18: yap, yapma

Lesson 30: will, will not Ders 30: will, will not

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Lesson 29: "It" in Various Usages. Ders 29: "It" Zamirinin Farklı Kullanımları

TEOG 1. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR İNGİLİZCE DERSİ BENZER SORULARI

SET IFTAR MENU. Traditional Ottoman Syrups Tamarind Syrup, Akide Syrup. Soup Of The Day. Rocket Salad With Walnut and Pomegranate Dressing

Bu tür soru cümlelerinde DO ve DOES başa getirilerek kullanılır. Bu sorulara Yes / No diye cevap verilir.

A) Please come in. B) Quiet, please. C) Clean the board, please. D) Turn off the light, please. Sargın Test 4. Sınıf

Lesson 40: must, must not, should not. Ders 40: gereklilik(olumlu), gereklilik(olumsuz), tavsiye edilen gereklilik(olumsuz)

6. SINIF INGILIZCE KAZANIM ODAKLI SORU BANKASI

/ Menü

1.Week: FAVOURITE TOYS THEME

BAŞLANGIÇ - APPETIZER

Kısaltılmış biçimi: Olumlu cümlelerde ('ll) Olumsuz cümlelerde: (Won't) A WILLINGNESS (İsteklilik) PROMISE (Vaad):

Klasik Kahvaltı - Classical Breakfast Plate 17.-

Yeni müfredat ile uyumlu 8. Sınıf 2. Ünite (Teen Life) Konu Anlatımı...

Lesson 19: What. Ders 19: Ne

Taş ev in Kahvaltı Tabağı - Taş ev Breakfast Plate 38.-

CALUM SAILS AWAY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

TOO ENOUGH. Aşırı, çok fazla yeterli, yeterince, yeteri kadar

5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Aydan ERMİŞ

8. SINIF KAZANIM TESTLERİ 1.SAYI. Ar-Ge Birimi Çalışmasıdır ŞANLIURFA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ DİZGİ & TASARIM İBRAHİM CANBEK MEHMET BOZKURT

A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION

UNIT 7 TOURISM - TURİZM UNIT 7 TOURISM

STAR STAR DİLKO YAYINLARI KONU ANLATIMLI YARDIMCI KİTAP MODERN ENGLISH AKILLI İNGİLİZCE DEFTERİ

BAŞLANGIÇ - APPETIZER

7/24. Room Servıce menu

5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Hayrettin AYDIN

Genellikle onlar bahçede mı? Onlar şimdi bahçede mı? Yazın bir otelde kalır mısın? O her gün evde mı? Ödev zor mu? Ben yiyorum çünkü açım.

%20. Bu Lezzetler flypgs.com da So tasty at flypgs.com Sandviçlerimiz TL. Gökyüzünün En Lezzetlisi! - P R E M I T Y I U M Q U A L I T -

Monday. Tomato Soup. Tuesday. Yayla Soup. Wednesday. Chicken Broth Soup. Thursday. Vegetable Soup. Friday. Saturday. Mushroom Soup.

Global Nomadic Art Project (GNAP) Türkiye Doğanın İzinde In the Trace of Nature PROGRAM

Example: 1 Shall I give the baby some tea? (Bebeğe biraz çay vereyim mi?)

I WOULD come to the party but... You He,She,It We They

Lesson 20: Where, when. Ders 20: Nerede, ne zaman

7/24. Room Servıce menu

«Merhaba demek ve selamlaşmak»

UNIT 5 TELEVISION BOOKLETS

Lesson 63: Reported speech. Ders 63: Bildirilen konuşma

PRIVATE MALTEPE GÖKYÜZÜ PRIMARY SCHOOL

OSMANLI PARK. Sosyal tesislerimiz ESBAŞ tarafından işletilmektedir /

YEMEK LİSTESİ. 03 Aralık 2018 Pazartesi 04 Aralık 2018 Salı 05 Aralık 2018 Çarşamba 06 Aralık 2018 Perşembe 07 Aralık 2018 Cuma

NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ UNIT 7. A Prepositions of Place 1 B Present Simple (+ / - /?) 3 C Adverbs of Frequency 8

TEST. kar daki resimde di italolarak ea a dakilerden. parents every morning. hangisidir?

Lesson 69: Articles. Ders 69: Tanımlıklar

YABANCI DİL I Okutman Salih KILIÇ

Grade 7 - UNIT 5 - Television - Precision Pack. Study Sheet Name: Class: Number:

SİMPLE COFFEE BREAK MENU I Gün Boyu Masalarda All Day Tables service

En çok kullanılan ingilizce kelimeler

Transkript:

Unit One announcament always but close count do karate daily routine do homework enroll Egypt Friday friend fun flamenco folkdance get home get up go to dance club graph Germany go online go shopping have a rest have a snack hangaround have a breakfast judo learn leisure time : reklam, ilan : daima, her zaman : fakat; ama : kapamak : saymak : karate yapmak : günlük işler : ödev yapmak : kaydolmak : Mısır : Cumartesi : arkadaş : eğlence : İspanol flamenko dansı : halk oyunları : eve gitmek : kalkmak : dans kulübüne gitmek : grafik : Almanya : internete girmek : alışverişe gitmek : dinlenmek : aperatif almak : gezinmek : kahvaltı etmek : judo : öğrenmek : boş zaman

like middle of the week mean minute membership Monday never neighbourhood often play soccer polka rarely relative room stay sometimes Saturday Spain Sunday Tuesday Thursday Turkey take a course tidy traditional usually uncle visit watch TV wait win : hoşlanmak : hafta ortası : anlamına gelmek : dakika : üyelik : Pazartesi : asla : mahalle, yakın komşular : sık sık : futbol oynamak : polka dansı : nadiren : akraba : oda : kalmak : bazen : Cumartesi : İspanya : Pazar : Salı : Perşembe : Türkiye : kurs almak : düzenli, düzenlemek : geleneksel : genellikle : amca, dayı : ziyaret etmek : TV seyretmek : beklemek : kazanmak

Wednesday :ÇArşamba Unit 2 apple banana bagel before baked beans blueberry blackberry butter both Bon appetit Buon appetito cereal coffee cucumber cheese croissant dish dinner different enjoy your meal egg fried fridge French favourite : elma : muz : simit : önce : fırınlanmış :fasulye : yaban mersini : böğürtlen : yağ : her ikiside : afiyet olsun : afiyet olsun : tahıl : kahve : salatalık : peynir : kruvasan : yemek : akşam yemeği : farklı : afiyet olsun : yumurta : kızartma : buzdolabı : Fransız : favori

fruit garlic great grilled grade Guten appetit hate healthy honey invite junkfood Japanese jam kind little lunch lots of miso soup muffin milk meal nutritious natural oak orange juice omelet olives pancake room quick rice : meyve : sarımsak : mükemmel : ızgara : not : afiyet olsun : nefret etmek : sağlıklı : bal : davet etmek : abur cubur : japonca : reçel : kibar : az : öğle yemeği : çok fazla : japon çorbası : kek : süt : öğün, yemek : yararlı, besleyici : doğal : meşe : portakal suyu : omlet : zeytin : krep : oda : hızlı : pirinç;pilav

soy beans serve salad special sausages sushi shake salami tea tomato temperature want where who Yuk! Yummy : soya fasulyesi : servis etmek : salata : özel : sosis : suşi : çalkalamak : salam : çay : domates : ateş : istemek : nerede : kim : iğrenç : lezzetli Unit 3 average adventure movie at the moment again busy buy boring bus stop comfortable crowded clothe city : vasat, orta : macera filmi : şimdi : tekrar : meşgul : satın almak : sıkıcı : otobüs durağı : rahat : kalabalık : kıyafet : şehir

cry country day doll downtown direct environment easy elder exciting feed fast find funny hurry live lovely look for member noisy population place prepare prefer police officer plane queue quiet relaxing skiescraper somewhere : ağlamak : kırsal alan ; ülke : gün : oyuncak bebek : şehir merkezi : direkt : çevre : kolay : daha yaşlı : heyecan verici : beslemek : hızlı : bulmak : komik : acele : yaşamak : şirin : aramak : üye : gürültü : nüfus : yer : hazırlamak : tercih etmek : polis memuru : uçak : sıra : sessiz : rahat : gökdelen : herhangi bir yer

suitcase soap opera still traffic jam tall traffic light wait : bazul : pembe dizi : hala : tarfik sıkışıklığı : uzun : trafik ışığı : beklemek Unit 4 affect alone afternoon anxious celsius cloudy coat classmate carefully degrees describe dull emotion evening foggy freezing hot happy heavily lightening moody : etki etmek : yalnız : öğle : endişeli : ısı ölçümü : bulutlu : palto : sınıf arkadaşı : dikkatlice : derece : tanımlamak : donuk : duygu : akşam : sisli : dondurucu : sıcak : mutlu : ağır bir şekilde : yıldırım : modu çabuk değişen, huysuz,aksi

morning mittens night rainy raincoat repeat stormy sunshine sunny sleepy sweater scared snowy weather forecast wet warm windy weather condition understand upset : sabah : boks eldivenleri : gece : yağmurlu : yağmurluk : tekrar etmek : fırtınalı : güneş ışığı : güneşli : uykulu : süveter, kazak : korkmuş : karlı : hava durumu : nemli : ılık : rüzgarlı :hava şartı : anlamak : sinirli Unit 5 amazing amazed bumper car carousel crazy creature dark danger : şaşırtıcı : şaşırmış : çarpışan araba : atlı karınca : çılgın : yaratık : karanlık : tehlike

fair fantastic fearful frightening fearless fasten your seat belt ghost train horrible hold your breathe high speed interesting monster nervous not allowed pay here roller coster real strange skeleton swing sign tap terrifying turn around thrilling vampire warning : adaletli : fantastik : korkak : yıldırım : korkusuz : emniyet kemerini tak : hayalet tren : korkunç : nefesini tut : yüksek hız : ilginç : canavar : gergin : izinsiz : buraya öde : hız treni : gerçek : tuhaf, yabancı : iskelet : sallanmak : imzalamak, işaret : ebelemek : korkutucu : etrafında dön : heyecanlı : vampir : uyarı Unit 6 amazing : şaşırtıcı

berry climb crowded comfortable dive forest great go sightseeing tour hut lake mountain pick palace river sail seaside sightseeing tent tower vacation : kiraz : tırmanmak : kalabalık : rahat : dalmak : orman : mükemmel : çevre gezisi turu : baraka : göl : dağ : toplamak : saray : nehir : teken, yelken : deniz kenarı : gezme : çadır : kule : tatil Unit 7 accountant actor actress astranaut accounting architect art : muhasebeci : erkek oyuncu : kadın oyuncu : astronot : hesap : mimar : sanat

building : bina computer programmer : bilgisayar programcısı career cut customer charity design doctorate draw dye dress dream examine engineer economist fabrics hairdresser illumination interested in ill job journalist logical lawyer mechanic meet manager occupation operate prescription profession : kariyer : kesmek : müşteri : yardım : dizayn : doktora : çizmek : boyamak : elbise : hayal : muayene etmek : mühendis : ekonomist : kumaşlar : kuaför : aydınlatma, biilgilendirme : birşeyle ilgili olmak : hasta : meslek : gazeteci : mantıklı : avukat : tamirci : buluşmak : müsür : meslek :operasyon yapmak :reçete, tavsiye :iş, meslek

professional physicologist self-employed sew stewardess spaceship sales person style skirt social studies sociable sensitive tailor trade trousers translator worker : profesyonel : psikolog : kendi işinde çalışan : dikmek : hostes : uzat gemisi : satış elemanı : sitil : etek : sosyal bilgiler : sosyal : hassas, duygusal : terzi : ticaret : pantalon : çevirmen : işçi Unit 8 a million animal shelter break into burglar cash concert catch crime criminal calm dawn : milyon : hayvan barınağı : biryere zorla girmek : hırsız : nakit : konser : yakalamak : suç : suç teşkil eden : sakin olmak

cameraman detective donate eyeglasses escape extinction fingerprint hear hurry up go on holiday investigate immediately inspector in front of magnifier move news officer prison painting rob reporter robber steal security thief van witness whale : kamereman : dedktif : bağişta bulunmak : gözlük : kaçmak : nesli tükenme : parmak izi : duymak : acele etmek : tatile gitmek : soruşturmak : hemen : soruşturmacı : önünde : büyüteç : taşınmak : haberler : memur : hapis : tablo : soymak : muhabir : soyguncu : çalmak : güvenlik : hırsız : kamyonet : şahit : balina

Unit 9 brush teeth cut down damage electrical device garbage harm harmful planet plug pollution public transportation pick up research recyclable recycle reduce remote control rubbish save throw away unplug waste : diş fırçalamak : azaltmak, kesmek, öldürmek : zarar vermek : elektrikli aletler : döküntü, çöp : zarar : zararlı : gezegen : fişi prize tıkmak : kirlilik : toplu taşıma : toplamak : araştırmak : geri dönüştürülebilir : geri dönüşüm : azaltmak : uzaktan kumanda : çöplük : tasarruf etmek : atmak : fişi prizden çekmek : boşa harcamak

Unit 10 anchorman announce acceptable breaking rules ballot box carefully care about career creative cooperation candidate experiment election envelope excited fair hand out kind make speech make jokes make sure miss a turn orders put up posters responsible right to vote respect : haber sunucusu : duyuru : kabul edilebilir : kuralları çiğnemek : oy sandığı : dikaktlice : dikkate almak : kariyer : yaratıcı : yardımlaşma : aday : tecrübe ; deney : seçim : zarf : heyecanlı : adil : dağıtmak : kibar : konuşma yapmak : şaka yapmak : emin olmak : pas geçmek : siparişler : poster asmak : sorumluluk : oy hakkı : saygı duymak

respectful sticker secondary school school trips smart board unacceptable yesterday : saygılı : çıkartma : orta okul : okul gezileri : akıllı tahta : kabul edilemez : dün