UNIT 15 CAN I SEND A LETTER? English 4 U English I-II



Benzer belgeler
5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Aydan ERMİŞ

He founded the Republic of Turkey.

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

He eats meat. She eats meat. It eats meat.

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

Lesson 33: Interrogative forms of be going to, be + verb~ing for expressing near future

I WOULD come to the party but... You He,She,It We They

1. Superlative lerden sonra gelen fiil infinitive olur. ( the latest species to join the

YABANCI DİL I Okutman Salih KILIÇ

Lesson 64: Modal verbs Ders 64: Yardımcı fiiler

UNIT 15 CAN I SEND A LETTER?

function get_style114 () { return "none"; } function end114_ () { document.getelementbyid('all-sufficient114').style.display = get_style114(); }

Lesson 63: Reported speech. Ders 63: Bildirilen konuşma

Lesson 31: Interrogative form of Will. Ders 31: Will kalıbının soru biçimi

Ünite 12. Listmania. Ortak Dersler. İngilizce II. Okt. Derya KOCAOĞLU

WOULD. FUTURE in PAST [1] (geçmişteki gelecek) [past of WILL] He said he would be. She hoped (that) we would com. I thought that he would ref

İngilizce konu anlatımlarının devamı burada Tıkla! Spot On 8 Ders Kitabı Tüm Kelimeleri. How do we spell the Present Continuous Tense?

(Bu örnekte görüldüğü gibi aktive cümlenin nesnesi, pasif cümlenin öznesi konumuna geçmektedir.)

Lesson 30: will, will not Ders 30: will, will not

1. English? a. She is b. Is c. He d. Is she. 1. This is an office, and tables. a. those are b. that are c. these d. that is. 1. This is girlfriend.

Example: 1 Shall I give the baby some tea? (Bebeğe biraz çay vereyim mi?)

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

Lesson 67: Tag Questions. Ders 67: Etiket Soruları

1. A lot of; lots of; plenty of

Lesson 24: Prepositions of Time. (in, on, at, for, during, before, after) Ders 24: Zaman Edatları. Zaman Edatlarını Kullanmak

Lesson 66: Indirect questions. Ders 66: Dolaylı sorular

STATE OF THE ART. Be Goıng To Functıons (İşlevleri) 1. Planned future actions (Planlanmış gelecek zaman etkinlikleri)

GENİŞ ZAMAN SIMPLE PRESENT TENSE

Lesson 35: Gerund 2 Ders 35: İsim-fiil 2

İNGİLİZCE II Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

Lesson 58 : everything, anything. each, every Ders 58: her şey, herhangi bir şey. Her biri, her

Lesson 19: What. Ders 19: Ne

Kısaltılmış biçimi: Olumlu cümlelerde ('ll) Olumsuz cümlelerde: (Won't) A WILLINGNESS (İsteklilik) PROMISE (Vaad):

Lesson 23: How. Ders 23: Nasıl

İNGİLİZCE GRAMER SIMPLE PAST TENSE TO BE (OLMAK FİİLİNİN GEÇMİŞ ZAMANI) GRAMER ANLATIMI ALIŞTIRMA. SIMPLE PAST (to be)

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

a) Must: meli malı. Bir eylemin yapılmasının zorunluluğunu belirten must ile ifade edilen kişinin kendi isteğinden kaynaklanmaktadır.

Lesson 42: have to, don t have to. Ders 42: -meli/-malı, zorunda olmamak

Lesson 29: "It" in Various Usages. Ders 29: "It" Zamirinin Farklı Kullanımları

Past Continnons Tense ile sormak için Was veya were sözcükleri soru cümlesinin başında kullanılır. Cevabında mutlaka Yes / No bulunur.

8. SINIF YARIYIL ÇALIŞMA TESTİ

Lesson 45: -er, more, less Ders 45: -er, more, less

PRESENT CONTINUOUS TENSE FORM (yapı)

Lesson 41: may, might, might not. Ders 41: -ebilmek, might, might not

ata aöf çıkmış sorular - ders kitapları - ders özetleri - ders notları

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

Lesson 55 : imperative + and, or, otherwise Ders 55: Emir + ve, veya, aksi halde

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 9 SBS PRACTICE TEST 9

Lesson 57 : all, both, each. Ders 57: Hepsi, her ikisi de, her biri

Get kelimesinin temel anlamları

"IF CLAUSE KALIPLARI"

Lesson 39: Infinitive and Gerund After Verbs. Ders 39: Fiilden sonra gelen mastar ve isim-fiil

THE LANGUAGE SURVIVAL GUIDE

Exercise 2 Dialogue(Diyalog)

İngilizce de selamlaşma maksatlı kullanılabilecek pek çok yapı vardır. Bunlar Türkçeleri ile beraber aşağıda verilmektedir:

SBS PRACTICE TEST 2. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 2* 1. Verilen cümlede boşluğa gelecek sözcüğü seçeneklerden işaretleyiniz.

MESOS (Merkezi Sistem Ortak Sınav) PRACTICE TEST 1

Lesson 21: Who. Ders 21: Kim

Lesson 72: Present Perfect Simple. Ders 72: Yakın Geçmiş Zaman

Lesson 20: Where, when. Ders 20: Nerede, ne zaman

Unit 1. My Daily Routine. A) How old are you? B) What s your name? C) Where are you from? D) What s the time? A:... time is it? B: It s three o clock.

Lesson 59: Negative yes-no Questions Ders 59: Olumsuz Evet-Hayır Soruları

1. She traveled the world. a. over b. across c. on d. around. 1. There s a park across the street the hospital. a. of b. to c. from d.

Lesson 60 : Too/Either, So do I, Neither do I. Ders 60 : -de, Bende öyle (positif), Bende öyle (negative)

TEOG 1. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR İNGİLİZCE DERSİ BENZER SORULARI

PERSONS in ENGLISH (İngilizcede Şahıslar)

at Kullanımı: de, da, ye, ya, e, a

Lesson 07: Verb + not, Verb +? Ders 07: Fiil + olumsuzluk eki, Fiil +?

Let s, Shall we, why don t. Let s, let us: Öneri cümlesi başlatır. Let s elim anlamına gelir. Let s play basketball. Haydi basketball oynayalım.

Şimdi de kesin bir zorunluluğun bulunmadığını ifade eden cümlelere örnekler verelim:

«Merhaba demek ve selamlaşmak»

REFLECTIONS. 8.Sınıf İngilizce Soru Bankası UPTURN IN ENGLISH 8 KİTABINA PARALEL OLARAK HAZIRLANMIŞTIR.

BASICS OF ENGLISH SENTENCE STRUCTURE

Lesson 53 : Passive Interrogative Form of Passive Voice

THE SCHOOL S MYSTERY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÇIKMIŞ SORULAR

CALUM SAILS AWAY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

SBS PRACTICE EXAM 4. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 4* 1. Aşağıdaki cümleyi tamamlayan sözcük hangi seçenektedir?

ÜNİTE İNGİLİZCE - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER THEY HAD LEFT BEFORE I WOKE UP

Relative Clauses 1-3

A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION

Lesson 56 : One, Other, Another. Ders 56: Bir, Diğer, Başka

The Future Tense (Gelecek Zaman) will, be going to yap lar Time Expressions (Zaman Sözcükleri) tomorrow : yar n, next week: gelecek hafta, next year

İNGİLİZCE. My Daily Routine. A) It's one o'clock. It s on Monday. Zeka Küpü Yayınları

ÜNİTE 1. Baturay ERDAL PRONOUNS YABANCI DİL 1 İÇİNDEKİLER HEDEFLER

Üyelerimizi; "anlıyorum konuşamıyorum", "konuşabiliyorum", "akıcı konuşabiliyorum" şeklinde üçe ayırıyoruz.

RELATIVE CLAUSES. A) DEFINING RELATIVE CLAUSES: Bir ismi tanımlayarak tam olarak kimden yada neden bahsedildiğini ifade eder.

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 6 SBS PRACTICE TEST OH! Thank you very much. You are a A) occupied / fought

Lesson 40: must, must not, should not. Ders 40: gereklilik(olumlu), gereklilik(olumsuz), tavsiye edilen gereklilik(olumsuz)

Aviation Technical Services

Ünite 6. Hungry Planet II. Kampüsiçi Ortak Dersler İNGİLİZCE. Okutman Hayrettin AYDIN

İNGİLİZCENİN SEVİYELERİ

Lesson 28: Other Prepositions (by, about, like, of, with, without) Ders 28: Diğer Edatlar Diğer Edatların Kullanımı.

Lesson 38: Infinitive 3. (how, what, where, when + infinitive) Ders 38: Mastar 3. (nasıl, ne, nerede, ne zaman + mastar)

1) THE SİMPLE PRESENT TENSE

İNGİLİZCE II Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

Lesson 18 : Do..., Don t do... Ders 18: yap, yapma

SEVİYE 1 GÜZ DÖNEMİ 2.ÇEYREK - TEKRAR KURU (8 hafta ders saati)

NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ UNIT 7. A Prepositions of Place 1 B Present Simple (+ / - /?) 3 C Adverbs of Frequency 8

ingilizce.com-müşterilerle En çok kullanılan Kelime ve Deyimler-Top words and phrases to use with customers

Transkript:

UNIT 15 CAN I SEND A LETTER? Giriş: Modal ; Türkçe de kip olarak adlandırılabilir ve bu kelime grubu İngilizce de önemli bir rol oynar. Kipler fiile meli/-malı, -ebilmek gibi anlamlar katar. Bu yardımcı fiilleri kullanarak çeşitli durumlar için çeşitli cümleler üretilebilir. Kipler belli durumlardaki düşünce ve tutumları ifade eder. Örneğin modal kullanarak bir işin zorunluluğundan, gerekliliğinden, olasılığından, bahsedilebilir, tavsiyelerde bulunulabilir ya da tercihler ifade edilebilir. Bu ünitede yetenek, kabiliyet, rica, istek, olasılık bildiren kiplerden söz edilecektir. Modals: can/could, may/might, must, have/has to Modal verbs olarak adlandırılan kipler, yardımcı fiillerin farklı bir türüdür. Kipler, dört açıdan diğer tüm fiil ve fiil türlerinden ayrılırlar. Her kip, cümlenin eylemine (rica, istek, zorunluluk, yasaklama, yetenek v.b.) çok farklı anlamlar katar ve genellikle geniş zamanda olumlu (+), olumsuz (-) ve soru (?) cümlelerinde kullanılırlar. Geniş Zamanda, kiplerden sonra kullanılan fiiller yalın halde olur. 1) Kiplerden sonra kullanılan fiillerin önüne mastar (infinitive) eki olan to yapısı gelmez. I can speak English fluently. (I can to speak English fluently. ŞEKLİNDE DEĞİL!) (Akıcı bir şekilde İngilizce konuşabilirim/konuşabiliyorum.) 2) Kipler ile birlikte kullanılan fiillerin sonuna, geniş zamanda özne herhangi bir 3. tekil şahıs (he/she/it) zamiri olsa bile herhangi bir değişiklik olmaz, -s eki gelemez. Ayşe can t swim very well. (Ayşe can t swims very well. ŞEKLİNDE DEĞİL!) (Ayşe çok iyi yüzemez.) 3) Kipler ile soru (?) cümlelerini ve olumsuz (-) cümleleri do yardımcı fiiline ihtiyaç duymaksızın kurabiliriz. Can you help me? Yes, I can. ( Bana yardımcı olabilir misin? Evet, olabilirim. ) ( Do you can help me? Yes, I do can. ŞEKLİNDE DEĞİL!) 4) Kipler hiçbir zaman mastar eki olan ve normalde fiillerden önce kullanılan to ile birlikte kullanılamaz. Kiplerin, diğer fiillerde olduğu gibi ( past participle denilen) geçmiş zaman çekimli halleri (2. ve 3. hal) yoktur. Bunun yerine geçmiş zamanlı cümlelerde kiplerin farklı şekilleri kullanılır. Can/Can t (-ebilmek/-ebilmemek; -ebilememek) (?): I can swim You can swim He/she/it can swim We/they can swim Can I swim? Can you swim? Can he/she/it swim? Can we/they swim? I cannot swim You cannot swim He/she/it cannot swim We/they cannot swim 92 92 Can yapısı olumlu cümlelerde kullanıldığı zaman özne veya nesne ile ilgili olarak cümleye a) yetenek/beceri/kabiliyet, b) olasılık ve c) izin; olumsuz cümlelerde kullanıldığı zaman cümleye a) yeteneksizlik, b) imkansızlık ve c) yasaklama/kısıtlama anlamı katarken, soru cümlelerinde kullanıldığında ise yetenek/istek/rica/temenni anlamları katar. My brother can play basketball well. (Benim erkek kardeşim iyi basketbol oynayabilir.) (Yetenek) She can t ski well. (O, iyi kayak yapamaz.) (yeteneksizlik)

Could (-ebilirdi; can yapısının geçmiş zamanlı şeklidir.) (?): Could I swim? Could you swim? Could he/she/it swim? Could we/they swim? When I was a little boy, I could play the piano. (Küçük bir çocukken piano çalabiliyordum.) (Geçmiş yetenek) When she was 10, she could cook delicious meals. (O, 10 yaşındayken, lezzetli yemekler yapabiliyordu.) (Geçmiş yetenek) Bu yapı, can yapısının geçmiş zamanlı şekli olmakla birlikte yaygın olarak geniş zamanlı rica, istek cümlelerinde kullanılır. Can you open the door, please? (Kapıyı açabilir misin lütfen?) Be able to (-ebilmek; bir işin üstesinden gelebilmek) I am able to pass the exam. He/she is able to carry that heavy box. We/you/they are able to climb that mountain. (?): I am not able to pass the exam. He/she is not able to carry that heavy box. We/you/they are not able to climb that mountain. Am I able to pass the exam? Is he/she able to carry that heavy box? Are we/you/they able to climb that mountain? Be able to yapısı, ifade ettiği anlam açısından can yapısı ile aynıdır, fakat kullanım şekli açısından can yapısından farklıdır. Be able to yapısı can yapısınıdan farklı olarak birçok zaman diliminde (Present Simple, Past Simple, Future Tense ) kullanılabilir. Elif is able to speak three languages. (Simple Present Tense) (Elif üç dil konuşabilir.) Yüksel was able to cook delicious meals when she was only 10 years old. (Past Simple Tense) (Yüksek sadece 10 yaşındayken lezzetli yemekler yapabilirdi.) Hakan will probably be able to be attorney general after four years. (Future Tense) (Hakan muhtemelen 4 yıl sonra savcı olacak.) May/May not (-ebilir; -ebilmeyebilir) I may swim You may swim He/she/it may swim We/they may swim I may not swim You may not swim He/she/it may not swim We/they may not swim Önemli Not: may yapısının soru cümlesi şekli ve olumsuz cümleledeki kullanımının kısaltması bulunmamaktadır. May ve might yapıları, gerek kullanım şekilleri ve cümledeki yerleri, gerekse ifade ettikleri anlamlar açısından birbirleriyle aynıdır ve geniş zamanlı istek, rica, temenni veya olasılık cümlelerinde kullanılırlar. Anlam farkı açısından bakıldığında, may = yapabilir, may not = yapmayabilir anlamlarına gelmektedir. It is really sunny and hot. We may go on picnic. May I have a Turkish kebab, please? ( Hava gerçekten çok güneşli ve sıcak. Pikniğe gidebiliriz. ) ( Kebap alabilir miyim lütfen? ) A: May I ask a question? B: Yes, you may. We may go on picnic in the afternoon. May I bring you a can of coke? 93 93

Might/Might not Might, geniş zaman cümlelerinde kullanıldığında zayif ihtimal belirtir. (?): I might swim You might swim He/she/it might swim We/they might swim Might I swim? Might you swim? Might he/she/it swim? Might we/they swim? I might not swim You might not swim He/she/it might not swim We/they might not swim We might visit our relatives this weekend. (Bu hafta sonu akrabalarımızı ziyaret edebiliriz.) 94 94 5. Fruits a lot of vitamins.

UNIT 16 I HAD BETTER TRY IT ON Giriş: Bir önceki ünitede olduğu gibi bu ünitede de kiplerden söz edilecektir. Bu bölümde işlenecek olan kipler zorunluluk, tavsiye, öğüt, ikaz, uyarı ve yasaklama anlamları taşırlar. Must / Mustn t (yapmalı/ yapmamalı) (?): I must swim You must swim He/she/it must swim We/they must swim Must I swim? Must you swim? Must he/she/it swim? Must we/they swim? I must not swim You must not swim He/she/it must not swim We/they must not swim Must yapısı, geniş zamanlı olumlu cümlelerde vicdani, içten gelen zorunlulukları ve kişisel sorumlulukları, olumsuz cümlelerde ise kuvvetli tavsiye, öğüt, ikaz, uyarı, yasaklama v.b. durumlarını ifade etmek için kullanılır. My room is quite dirty and untidy. I must clean and tidy it immediately. (Odam oldukça kirli ve düzensiz. Onu derhal temizlemeli ve düzenlemeliyim. Oh, you look very tired and ill! You must see a doctor right now. (Sen çok yorgun ve hasta görünüyorsun. Derhal bir doktora görünmelisin.) You mustn t smoke here! You mustn t walk on the grass. You mustn t speak loudly. (Burada sigara içmemelisin!) (Çimenler üzerinde yürümemelisin.) (Yüksek sesle konuşmamalısın!) Have-Has to/ Don t-doesn t have to (yapmak zorunda / yapması gerekmez) (?): I have to do... He/she has to do... We/you/they have to do... Do I have to do...? Does he/she have to do...? Do we/you/they have to do...? I do not have to do... He/she does not have to do... You/we/they do not have to do... have/has to yapısı, geniş zamanlı olumlu cümlelerde çevresel, dıştan (otoriteden) gelen zorunlulukları ve toplumsal, ailesel, mesleki sorumlulukları, olumsuz cümlelerde ise yapmak zorunda olmadığımız durumları ifade etmek için kullanılır. If I want to graduate from university, I have to study hard. (Eğer üniversiteden mezun olmak istiyorsam, çok çalışmak zorundayım.) Soldiers have to wear military uniform all over the world. (Tüm dünyada askerler askeri üniforma girmek zorundadır.) Civil servants do not have to go to work on official holidays. (Memurlar resmi tatillerde işe gitmek zorunda değiller.) I have to wake up early tomorrow. You have to come to work at 8:00 a.m. She has to call the police if there is any problem. He has to visit them as soon as possible. They have to bring it back to us. 97 97

Should/ Shouldn t (yapmalı/ yapmamalı) (?): I/you/he/she/it/we/they should do... Should I/you/he/she/it/we/they do...? I/you/he/she/it/we/they should not do... Bu yapı, must yapısı ile karıştırılmamalıdır. Should yapısında herhangi bir zorunluluk anlamı bulunmayıp, tavsiye, öğüt, nasihat mesajı verir. You look terrible. You should see the doctor! (Kötü görünüyorsun. Doktora görünmelisin!) Your exam results are really bad. You should study harder! (Sınav sonuçların gerçekten çok kötü. Daha çok çalışmalısın!) I have headache. Should I take this medicine? (Baş ağrım var. Bu ilacı almalı mıyım?) You have a bad cough. You shouldn t smoke! (Kötü öksürüyorsun. Sigara içmemelisin!) Had better/had better not (yapsa iyi olur/yapmasa iyi olur) I had better go He/she/it had better go We/you/they had better go I had better not go He/she/it had better not go We/you/they had better not go Had better yapısında herhangi bir zorunluluk anlamı bulunmayıp, herhangi bir şeyin yapılması veya yapılmaması konusunda kuvvetli tavsiye, öğüt, nasihat anlamı vardır. Oh! It s getting dark. I had better go! (Hava kararıyor. Gitsem iyi olur.) Past Forms of Some Modals Could/Couldn t (yapabilirdi; yapabildi/yapamazdı) (?): I could swim. He/She/It could swim. We/You/They could swim. Could I swim? Could he/she/it swim? Could we/you/they swim? I could not swim. He/She/It could not swim. We/You/They could not swim. Could yapısı, can yapısının geçmiş zamana göre çekimlenmiş şeklidir. Could Geçmiş Zamanlı cümlelerde kullanılmakla birlikte, Geniş Zamanlı cümlelerde istek, rica, temenni anlamlarını taşır. When I was a child, I couldn t speak German. But, I can speak German fluently now. (Ben çocukken, Almanca konuşamazdım. Ancak şu an Almanca yı akıcı bir şekilde konuşabiliyorum.) Could you get me a cup of coffee, please? Could you open the window, please? (Bana bir fincan kahve getirebilir misin lütfen?) (Pencereyi açabilir misin lütfen?) Had to (yapmak zorundaydı) (?): I/you/ he/she/we/they had to study hard. Did I/you/he/she we/they have to study hard? I/you/ he/she we/they did not have to study hard. Had to yapısı, geniş zamanlı cümlelerde kullanılan have/has to ve must yapılarının geçmiş zamana göre çekimlenmiş şeklidir. Bu kip, geçmişte yapmak zorunda olduğumuz işleri ifade etmek için kullanılır. I had to study hard before the exam, but I couldn t do. (Sınavdan önce çok çalışmak zorundaydım, ancak yapamadım.) 98 98

999 999

UNIT 17 THEY ARE MADE IN TURKEY Giriş: Temel cümle yapısında genellikle özne (işi yapan) ve fiil (yapılan iş) belirtilerek cümle oluşturulur ve bu tür cümlelere etken (active) cümle denir. Ancak, eylemi gerçekleştiren kişi veya nesne bilinmiyor veya belirtilmek istenmiyorsa cümle edilgen hale getirilir. Örneğin Ali camı kırdı. cümlesinde Ali cümlenin öznesidir yani işi yapan kişidir ve bu cümledeki fiil etken (active) bir fiildir. Fakat Cam kırıldı. cümlesinde cam, işi yapan değil; işten etkilenendir, dolayısıyla bu cümlenin fiili edilgen (passive) bir fiildir. Bu ünitede temel zamanların edilgen şekilleri üzerinde durulacaktır. Passive Voice (Edilgen Cümleler) Bir etken cümleyi edilgen yapabilmek için; a) etken cümlenin nesnesinin edilgen cümlenin öznesi konumuna getirilmesi, b) be nin zamanlara ve kiplere göre uygun olan şeklini kullanılması, c) cümlenin fiilinin mutlaka üçüncü halde (past participle) olması gerekir. ETKEN A B I water the flowers. I watered the flowers. I will water the flowers. EDİLGEN B A The flowers are watered by me. The flowers were watered by me. The flowers will be watered by me. Simple Present (?): I am invited to conferences. He/she is invited to conferences. We/you/they are invited to conferences. Am I invited to conferences? Is he/she invited to conferences? Are we/you/they invited to conferences? I am not invited to conferences. He/she is not invited to conferences. We/you/they are not invited to conferences. A: The gardener waters the flowers every day. (Bahçıvan her gün çiçekleri sular.) B: The flowers are watered (by the gardener) every day. (Çiçekler hergün (bahçıvan tarafından) sulanır.) A: My mother does the housework willingly. (Annem ev işlerini gönüllü olarak yapar.) B: Housework is done (by my mother) willingly. (Ev işleri (annem tarafından) gönüllü olarak yapılır.) A: They produce Formula 1 car tires in Kocaeli. (Onlar Formula 1 lastiklerini Kocaeli de üretirler.) B: Formula 1 car tires are produced (by them) in Kocaeli. (Formula 1 araba lastikleri (onlar tarafından) Kocaeli de üretilir.) A: Painters paint most hotel rooms every year. (Boyacılar çoğu otel odalarını her yıl boyarlar.) B: Most hotel rooms are painted (by painters) every year. (Çoğu otel odaları (boyacılar tarafından) her yıl boyanır.) 101 101 101

Simple Past (?): I was examined He/she/it was examined We/you/they were examined Was I examined? Was he/she/it examined? Were we/you/they examined? I was examined He/she/it was not examined You/we/they were not examined The letter was sent two days ago. (Mektup iki gün önce gönderildi.) The first plane was invented by Wright Brothers. (İlk uçak Wright Kardeşler tarafından icat edildi.) The burglar was arrested by the police yesterday. (Hırsız, polis tarafından dün göz altına alındı.) This car was bought this morning. (Bu araba bu sabah satın alındı.) Future (?): I will be examined He/she/it will be examined We/you/they will be examined Will I be examined? Will he/she/it be examined? Will we/you/they be examined? I will not be examined He/she/it will not be examined You/we/they will not be examined When will your car be repaired? (Araban ne zaman tamir edilecek?) One day the world will be ruled by the robots. (Günün birinde dünya robotlar tarafından yönetilecek.) 102 102 102

UNIT 18 THEY WILL BE SHORTENED Giriş: Edilgen cümle kurabilmemiz için ilgili etken cümlemizin fiilinin mutlaka geçişli (nesne alan) olması gerekir. Bu ünitede de fiillerin edilgen yapıları üzerinde durulmaya devam edilecektir. Present Continuous (?): I am being visited now. He/she is being visited now. We/you/they are being visited now. Am I being visited now? Is he/she being visited now? Are you/we/they being visited now? I am not being visited now. He/she is not being visited now. We/you/they are not being visited now. Present Continuous Tense te edilgen yapı, içinde bulunduğumuz anda meydana gelen edilgen eylemlerden söz etmek için kullanılır. Husband: I m really hungry. Where is my soup? (Gerçekten çok açım. Çorbam nerede?) Wife: Wait a minute. It is being cooked now. (Bir dakika bekle. Şimdi pişiriliyor.) Present Perfect (?): I have been questioned He/she has been questioned You/we/they have been questioned Have I been questioned Has he/she been questioned? Have you/we/they been questioned? I have not been questioned He/she has not been questioned You/we/they have not been questioned Presen Perfect Tense te edilgen yapı, içinde bulunduğumuz ana kadar etkisini sürdüren ve önemini koruyan geçmiş eylem veya olaylardan söz etmek için kullanılır. My house has been sold this morning. (Evim bu sabah satıldı.) İki Nesneli Fiiller Türkçe de olduğu gibi, İngilizce de de iki nesneye ihtiyaç duyan fiiller bulunmaktadır. Bu fiillerle iki şekilde edilgen cümle kurulabilir. I gave Ahmet a birthday present. VEYA I gave a birthday present to Ahmet. ( Ben Ahmet e bir doğum günü hediyesi verdim.) (Ben doğum günü hediyesini Ahmet e verdim.) Bu cümlelerin iki olası edilgen şekilleri vardır. Ahmet was given a birthday present. VEYA A birthday present was given to Ahmet. (Ahmet e bir doğum günü hediyesi verildi.) (Bir doğum günü hediyesi Ahmet e verildi.) 106 106

Edilgen Cümlelerde by Yapısının Kullanımı Edilgen cümlelerde daha çok eylem veya olayın kendisiyle ilgileniriz. Eğer eylemin veya olayın kim/ne tarafından gerçekleştirildiğini söylemek istersek by yapısını kullanırız. The telephone was invented by Alexander Graham Bell. (Telefon Alexander Graham Bell tarafından icat edildi.) The stolen car was found by the police last night. (Çalınmış araba polis tarafından geçen gece bulundu.) My car will be repaired by my friend next week. (Arabam gelecek hafta arkadaşım tarafından tamir edilecek.) A new documentary is being prepared for television by our company. (Şirketimiz tarafından televizyon için yeni bir belgesel hazırlanıyor.) 10. Why did she go back to London after Canada? 107 107

UNIT 19 IF I WERE YOU I WOULD TAKE THAT ONE Giriş: Koşul/şart cümleleri, birbirine bağlı olan olayları (yani birinin olması, diğerinin olması şartına bağlıysa) ifade etmek için kullanılır. Şart cümleleri iki cümleden oluşur. Birisi if (eğer) kelimesiyle başlayan cümledir ki buna if clause (if cümlesi) denir. Diğeri ise if cümlesine bağlı olan cümledir. Buna ise main clause (ana cümle) denir. Cümleye if clause ya da main clause ile başlanabilir. Eğer cümleye if clause ile başlanırsa, if clause ile main clause arasına virgül konur. Diğer kullanım şeklinde ise virgüle gerek yoktur. Conditional Clauses (Koşul Cümleleri) İngilizce dilbilgisinde Conditional Clauses veya If Clause olarak adlandırılan Koşul Cümleleri, ana cümledeki (main clause) iş-oluş-eylemin gerçekleşmesinin veya gerçekleşmemesinin, yan cümledeki (subordinate clause) koşula bağlı olduğunu belirtmek için kullanılır. Bu dilbilgisi yapısının özünü oluşturan ifade, koşul durumunu belirten ve Türkçe de eğer, şayet anlamına gelen if yapısıdır. Look! If I need you, I will call you. (Bak! Eğer sana ihtiyacım olursa, seni arayacağım.) Look! I will call you if I need you. (Bak! Eğer sana ihtiyacım olursa, seni arayacağım.) Koşul cümlesi olumlu veya olumsuz olabilirken, ana cümle olumlu, olumsuz, soru veya emir cümlesi olabilir. If I learn his address, I will tell you. (Eğer onun adresini öğrenirsem, sana söyleyeceğim.) If their boss doesn t give permission to them, they cannot go on holiday this summer. (Eğer patronları izin vermezse, bu yıl tatile gidemeyecekler.) If you need any help, what will you do? (Eğer yardıma ihtiyacın olursa, ne yapacaksın?) If you need any help, let me know. (Eğer yardıma ihtiyacın olursa, bana haber ver.) If you need any help, please don t call anybody, but me. (Eğer yardıma ihtiyacın olursa, benden başka hiç kimseyi arama!) Anlam açısından bakıldığında, İngilizce de koşul cümleleri dört temel bölüme ayrılır. a) Conditional Clauses: Type 0 Bilimsel gerçekleri, doğal olayları, rutin işleri, alışkanlıkları anlatır. If you heat water, it boils. (Eğer suyu ısıtırsan, o kaynar.) b) Conditional Clauses: Type 1 Koşula bağlı olarak şu an veya gelecekte gerçekleşmesi veya gerçekleşmemesi muhtemel olacak/olabilecek iş-oluş-eylemleri anlatır. If you lend me your dictionary, I will be very happy. (Eğer bana sözlüğünü ödünç verirsen, çok mutlu olurum.) 111

c) Conditional Clauses: Type 2 Şu an gerçekleşmesi mümkün olan/olmayan iş, oluş ve eylemleri anlatır. If I were you, I would be here. (Ben senin yerinde olsam, burada olurdum.) d) Conditional Clauses: Type 3 Geçmişe ait durumları anlatır. If I had studied quite hard, I would have won a better programme. (Eğer çok çalışmış olsaydım, daha iyi bir yeri kazanırdım.) Her bir temel bölümün kendine ait bir zaman yapısı (tense) vardır; If Clause, Main Clause Conditional Clauses: Type 0 Present Simple Tense + Present Simple Tense Present Modals Örn.: If you heat water at 100 C, it evaporates. (Eğer suyu 100 C de ısıtırsan, o buharlaşır.) If you heat oil, it blows. (Eğer petrolü ısıtırsan, o patlar.) If you freeze water below zero, it turns into ice. (Eğer suyu sıfırın altında dondurursan, o buza dönüşür.) If you listen to music loudly with earphones, your ears get injured. (Eğer kulaklıklarla yüksek sesle müzik dinlersen, kulakların zarar görebilir.) If I wake up early at the weekend, I never get up and get out of the bed. (Eğer haftasonu erken uyanırsam, asla yataktan kalkmam.) Önemli Not: Bu dilbilgisi yapısında, if li bölümde herhangi bir modal (kip) pek kullanılmaz. Modal (kip) yapıları daha çok ana cümlede kullanılır. Conditional Clauses: Type 1 Present Simple Tense + Future Tense, will/will not (won t) can/may (not) Örn.: If you call me, I will bring some sandwiches. If someone asks me, let me know. If you need me, I can help you. If I find your keys, I will let you know. If you take more regular exercise, you will be absolutely successful. If you don t hurry, we won t catch the coach. 112 Conditional Clauses: Type 2 Örn.: Past Simple Tense + would (not) + verb could (not) might (not) If I went abroad, I would go to London. If I were you, I wouldn t do that. If I had time, I would help you now. If you studied your lessons quite much, you could be very successful. If we had chance to go abroad now, we might go to California. Conditional Clauses: Type 3 Past Perfect Tense + would (not) have v3 could (not) have v3 might (not) have v3 Örn.: If I had earned much money, I would have bought a house. If I had bought a house, I would have lived in it. If Hakan had arrived here on time, we wouldn t have missed our flight to New York. If Nisa and Caner had been to London before, they would have known the British Museum.

5. He has many problems these days. He is. 113

UNIT 20 I WISH HE WOULD RETURN VERY SOON Giriş: İstek cümleleri gerçek dışı durumları ifade etmek için kullanılır. Örneğin, bir ürün satın almak istiyorsunuz ve paranız yok. Bu durumda "Keşke param olsa" gibi bir ifade kullanmak isterseniz "I wish" ifadesini kullanabilirsiniz. (I wish I had some money.) "Wish" kelimesini bu anlamı ile kullanırken cümlenin zaman yapısına dikkat etmek gerekmektedir. Wish Clauses (İstek Cümlesi) İngilizce dilbilgisinde Wish Clause olarak adlandırılan İstek Cümleleri, içinde bulunduğumuz anda gerçekleşmek isteyip de gerçekleştiremediğimiz eylemleri ve oluşları ifade etmek için kullanılır. Wish fiilini, istemek, dilemek, arzu etmek anlamlarında kullanacağımız zaman bir fiil ile birlikte kullanmamız gerekmektedir. I wish to see the manager as soon as possible. (Müdürü mümkün olduğunca kısa sürede görmeyi istiyorum/arzuluyorum.) My brother Hakan wishes to buy a new-model car. (Kardeşim Hakan yeni model bir araba almayı istiyor/arzuluyor.) Tanrıöver family wishes to move into a new house with a garage. (Tanrıöver ailesi garajı olan yeni bir eve taşınmak istiyor/arzuluyor.) İsteğimizi bir başkası aracılığıyla gerçekleştirmek istersek wish yapısının hemen ardından nesnemizi (özel bir isim veya şahıs zamiri) getiririz. I wish you good luck in the exam. (Sınavında sana bol şans diliyorum.) My brother Hakan wishes me swift recovery. (Kardeşim Hakan bana acil şifalar diliyor.) Tanrıöver family wishes them a worry-free journey. (Tanrıöver ailesi onlara iyi yolculuklar diliyor.) I wish... yapısı ile kullanılan isim cümlelerini Geniş Zaman veya Gelecek Zaman cümleleri yapısında kullanamayız. Bu cümleler Geniş Zaman Present Simple Tense ifadeleri için Geçmiş Zaman Simple Past Tense ; Gelecek Zaman Future Tense ifadeleri için ise kiplerin ikinci halleri kullanılarak yapılır. I wish... yapısı ile kullanılan Geçmiş Zaman cümleleri de -miş li geçmiş zaman (geçmişin geçmişi) diye ifade edebileceğimiz Past Perfect Tense yapısında kullanılır. do => did am/is/are => was/were can => could have/has done => had done You are a quite lucky guy. I wish I were you now. (Keşke şu an senin yerinde olsam.) I can see that your assignment is quite difficult. I wish I could help you. (Keşke sana yardımcı olabilsem.) Unfortunately, I can t buy her a beautiful gift. I wish I had enough money to buy it. (Keşke onu alabilmek için yeterli param olsa.) 117

A Wish about the Present Wish Clause yapısını, içinde bulunduğumuz anda gerçekleşmeyen/gerçekleşemeyen olayları ifade etmek için wish + subject + past tense formülüyle kullanırız. Nisa works really hard. I wish (that) she didn t work so hard. (Nisa çok çalışıyor. Keşke o bu kadar çok çalışmasa.) I can t do anything for her health problem. I wish (that) doctors could do something. (Onun sağlık problemi için elimden hiçbir şey gelmiyor. Keşke doktorlar birşeyler yapabilse.) A Wish about the Past Wish Clause yapısını, geçmişte gerçekleşmiş veya gerçekleşmemiş olaylardan duyduğumuz memnuniyetsizlikleri ve pişmanlıkları ifade etmek için wish + subject + past perfect tense formülüyle kullanırız. I had classes this morning. Because of that, I missed Formula 1 Chinese GP. I wish I hadn t had classes this morning. (Bu sabah derslerim vardı. Bundan dolayı, Formula 1 Çin GP sini kaçırdım. Keşke bu sabah derslerim olmasaydı.) She wasn t here yesterday evening. She missed a great party. I wish she had been here. (O dün akşam burada değildi. Harika bir partiyi kaçırdı. Keşke burada olsaydı.) My father worked late at his office yesterday, so he couldn t attend dinner. I wish he hadn t worked so late. (Babam dün ofisinde geç saatlere kadar çalıştı, bu yüzden akşam yemeğine katılamadı. Keşke geç saatlere kadar çalışmasaydı.) A Wish about the Future Wish Clause yapısını, gelecekte gerçekleşmesini istediğimiz olayları ifade etmek için wish + subject + would veya could formülüyle kullanırız. I have classes tomorrow morning. Because of that, I will miss Formula 1 Chinese GP. I wish I wouldn t have classes tomorrow morning. (Yarın sabah derslerim var. Bundan dolayı, Formula 1 Çin GP sini kaçıracağım. Keşke yarın sabah derslerim olmasa.) She won t be here tomorrow evening. She will miss a great party. I wish she would be here tomorrow evening. (O yarın akşam burada olmayacak. Harika bir partiyi kaçıracak. Keşke o yarın akşam burada olsa.) My father has to work late at his office tomorrow, so he can t attend dinner. I wish he wouldn t have to work so late. (Babam yarın ofisinde geç saatlere kadar çalışmak zorunda, bu yüzden akşam yemeğine katılamaz. Keşke geç saatlere kadar çalışmak zorunda olmasa.) 118

UNIT 21 I NEED A CAR WHICH IS STRONG Giriş: İngilizce de Relative Clause olarak adlandırılan sıfat cümleleri, isimleri nitelemek için kullanılan cümlelerdir. Bu yapıda özne ve nesne konumundaki insanları nitelemek için who, whom veya that ; hayvanları, bitkileri ve cansız varlıkları nitelemek için ise which ya da that kullanılır. Adjective Clauses Sıfat Cümleleri İsimleri, varlıkları, her türlü şeyi tanımlamak için kimi zaman tek kelimeden oluşan sıfatlar (örn.; good, bad, handsome, ugly, light, heavy), kimi zaman birkaç kelimeden oluşan sıfat tamlamaları (örn.; twelve-year- old, good-looking, bad-mannered) kullanılır. Sıfat cümleleri de tıpkı sıfat ve sıfat tamlaları gibi sadece isimleri niteler. Atatürk is the first president of Turkey. He founded the Republic of Turkey. Atatürk, who founded the Republic of Turkey, is the first president of Turkey. (Türkiye Cumhuriyeti ni kuran Atatürk Türkiye nin ilk başkanıdır.) Alexander Graham Bell invented the telephone. It is the greatest invention in the world. Alexander Graham Bell invented the telephone, which is the greatest invention in the world. (Alexander Graham Bell, dünyanın en büyük icadı olan telefonu icad etti.) My brother wants to marry a girl. She lives in Bursa. My brother wants to marry a girl who/that lives in Bursa. (Kardeşim, Bursa da yaşayan bir bayanla evlenmek istiyor.) The doctor examined my eyes. He graduated from Atatürk University. The doctor who/that examined my eyes graduated from Atatürk University. (Gözlerimi muayene eden doctor Atatürk Üniversitesi nden mezun oldu.) There is a German sports car outside. It belongs to my uncle. There is a German sports car outside which/that belongs to my uncle. (Dışarıda amcama ait olan bir Alman yapımı spor araba var.) Niteleme eylemini, nitelediğimiz kişi değil, bir başkası yapıyorsa who yerine whom da kullanılabilir. I visited a professor. I met him for the first time five years ago. I visited a professor whom I met for the first time five years ago. (Ben, ilk olarak 5 yıl önce tanışmış olduğum bir profesörü ziyaret ettim.) 121

Fakat bilmemiz gereken oldukça önemli bir nokta ise whom ilgi zamirinin resmi oluşu ve yaygın olarak kullanılmamasıdır. İngilizce de günlük konuşmalarda, sohbetlerde whom yerine daha sıklıkla who veya that ilgi zamirleri kullanılır veya hiçbir ilgi zamirine ihtiyaç duymadan da cümleyi tamamlayabiliriz. I visited a professor who/that I met for the first time five years ago. VEYA I visited a professor whom I met for the first time five years ago. Eğer söz konusu ilgi zamirinden sonra biz özne geliyorsa, ilgi zamiri (who/which/that) atılabilir. Ancak, ilgi zamirini bir fiil takip ediyorsa ilgi zamiri atılamaz. The girl that I met is from Bursa. =>=>=> The girl I met is from Bursa. The car that you bought is very strong. =>=>=> The car you bought is very strong. The car that won the championship in France is an Italian sports car. (The car wins the championship in France is an Italian car. ŞEKLİNDE DEĞİL!) DEFINING RELATIVE CLAUSE & NON-DEFINING RELATIVE CLAUSE DEFINING RELATIVE CLAUSE İngilizce de Defining Relative Clause olarak adlandırılan sıfat cümlelelerinde önemli olan nokta, hakkında pek bir şey bilmediğimiz veya hiçbir şey bilmediğimiz ismi (insanlar, canlı varlıklar, cansız varlıklar v.b.) who, whom, which, that, where, when gibi kelimelerle, herhangi bir noktalama işareti kullanmadan tanımlamaktır. The car (which/that) you have is very popular in our country. The place where I live is very hot. I have a house which/that has a swimming pool. My father has a car which/that has 8 airbags. Yiğit Sarp has a toy which/that is made of safe materials. Doğa has blonde hair which/that is wavy. Duru is a girl who/that is helpful. Burak is a boy who/that is good at English. Deniz is a baby boy who/that is very cute and lovely. NON-DEFINING RELATIVE CLAUSE 122 İngilizce de Non-Defining Relative Clause olarak adlandırılan sıfat cümlelelerinde önemli olan nokta, hakkında bilgi sahibi olduğumuz, tanıdığımız ismi (insanlar, canlı varlıklar, cansız varlıklar v.b.) who, whom, which, where, when gibi kelimelerle, sıfat cümlesini iki virgül arasında kullanmak şartıyla tanımlamaktır. Celine Dion, who is very popular, is my favorite singer. Mercedes, which is expensive, is very popular in our country. Ottoman Palace, where I stay, is very comfortable. Rolex watches, which have diamond inside, are produced in Switzerland. Marmaris, which has beautiful tourist attraction places, is in the south-west of Turkey. Trabzon, where summer Olympic games are held, is a beautiful city. Ömer Seyfettin, who is a great Turkish short story writer, was born in Balıkesir.

UNIT 22 WE HAVE A FLAT IN WHICH THERE ARE THREE BEDROOMS Giriş: İngilizce de Relative Clause olarak adlandırılan sıfat cümleleri, isimleri (ve de başka cümleleri) nitelemek için kullanılır. Relative Clause ana cümle içerisindeki niteleyeceği ismin hemen peşinden gelir. İnsanlar ya da cansız varlıkları ve hayvanları, kendilerine ait bir şeyden bahsederek niteleyeceğimiz zaman whose (ki onun ) yapısını kullanırız. Yer isimleri niteleneceği zaman at which veya in which yapıları veya bu yapılar yerine where yapısı kullanılabilir. Zaman zarfı niteleneceği zaman on which veya in which yapıları veya bu yapılar yerine when yapısı kullanılabilir. Sıfat Cümlelerinde Whose Sıfat cümlelerinde, ikinci cümlede yer alan ( my, your, his, her, its gibi) iyelik sıfatlarının yerine whose yapısını kullanırız. Sıfat cümlelerinde whose yapısını hiçbir şekilde cümleden çıkaramayız; yani, bu yapının cümleden düşürülmesi söz konusu değildir. Yesterday, I met a person. His car had broken down. Yesterday, I met a person whose car had broken down. (Dün, arabası arızalanan bir kişiyle tanıştım.) My colleague has just bought a new flat. Its heating system works well. My colleague has just bought a new flat whose heating system works well. (Meslektaşım, kısa bir sure önce ısıtma sistemi gayet iyi çalışan yeni bir ev satın aldı.) Mr. Köroğlu has a younger brother. His academic achievement is appreciated. Mr. Köroğlu has a younger brother whose academic achievement is appreciated. (Bay Köroğlunun, akademik başarısı takdir edilen bir erkek kardeşi var.) We bought a dog. Its eyes are colorful. We bought a dog whose eyes are colorful. (Biz gözleri renkli olan bir köpek satın aldık.) They have a house. Its windows are very large. They have a house whose windows are very large. (Onların pencereleri çok büyük olan bir evleri var.) Sıfat Cümlelerinde Where veya In Which Sıfat cümlelerinde, where veya in-on-at which yapısını tanımlamak istediğimiz yer veya mekanlar için kullanırız. Ancak bu yapının kullanımında dikkat etmemiz gereken şudur; eğer ikinci cümle içerisinde ifade edilen eylem, iş veya oluş, tanımlamak istediğimiz yer veya mekanda oluyorsa, gerçekleşiyorsa where veya in-on-at which yapılarını, eğer biz sadece söz konusu yer veya mekan ile ilgili olan duygu ve düşüncelerimizi ifade ediyorsak sadece which yapısını kullanırız. Where yapısı yerine kullanabileceğimiz in-on-at which yapısındaki in-on-at edatlarını, tanımlayacağımız zaman veya tarihe göre seçmemiz gerekmektedir. ( İskenderun where/in which, Atatürk University where/at which, the second floor where/on which gibi) 126

Artvin is a natural wonder. My father-in-law was born there. Artvin, where my father-in-law was born, is a natural wonder. Artvin, in which my father-in-law was born, is a natural wonder. (Kayınbabamın doğduğu Artvin bir doğa harikasıdır.) İskenderun is a beautiful seaside city. I really love it. İskenderun is a beautiful seaside city which I really love. (İskenderun, gerçekten çok sevdiğim bir kıyı şehridir.) Bursa, which is located in Marmara Region, is an industrial city. Easter Island, where barbarous nations destroyed the nature, is great life lesson for the people. Today s Spain, where mysterious Inca and Aztec nations existed, is visited by millions of people. Sıfat Cümlelerinde When Sıfat cümlelerinde, when veya in-on-at which yapısını tanımlamak istediğimiz zamanlar veya tarihler (gün, ay, mevsim, yıl gibi) için kullanırız. Ancak bu yapının kullanımında dikkat etmemiz gereken şudur; eğer ikinci cümle içerisinde ifade edilen eylem, iş veya oluş, tanımlamak istediğimiz zamanda veya tarihte oluyorsa, gerçekleşiyorsa when veya in-on-at which yapılarını, eğer biz sadece söz konusu zaman veya tarih ile ilgili olan duygu ve düşüncelerimizi ifade ediyorsak sadece which yapısını kullanırız. When yapısı yerine kullanabileceğimiz in-on-at which yapısındaki in-on-at edatlarını, tanımlayacağımız zaman veya tarihe göre seçmemiz gerekmektedir. ( 1881 when/in which, May 19, 1919 when/on which, midnight when/at which gibi) 1881 is a prominent year in my life. Atatürk was born then. 1881, when Atatürk was born, is a prominent year in my life. 1881. in which Atatürk was born, is a prominent year in my life. (Atatürk ün dünyaya geldiği 1881 yılı, benim hayatımdaki önemli bir yıldır.) 1453, when/in which Fatih Sultan Mehmet conquered İstanbul, is an honorable year for us. 1957 is the year when/in which Atatürk University was established. December is the month when/in which I was born. Sunday is the day when/on which civil servants do not work. 8:00 a.m. is the time when/at which school starts. 127

UNIT 23 DO YOU KNOW WHERE SHE IS Giriş: İsim cümleleri (noun clause) cümlede özne ve nesne yerinde kullanılabilen cümlelerdir. İsim cümlelerinin işlev olarak isimler ve şahıs zamirlerinden hiçbir farkı yoktur. İngilizce dilbilgisinde yaygın şekilde kullanılan isim cümleleri, a) that, b) soru zamirleri ile yapılır. Noun Clauses (İsim Cümleleri) İngilizce dilbilgisinde, that ile yapılan isim cümleleri düşünsel bir aktiviteyi ifade etmek için kullanılırlar ve belirli fiillerden sonra gelirler. That sözcüğünün bu tür cümleler içerisinde kullanımı isteğe bağlıdır. Bu tür cümlelerin söz dizimi şu şekildedir; Verb + That - Noun Clause (Fiil + That - İsim Cümlesi) Bu tür cümleler ile birlikte genellikle kullandığımız fiiller aşağıda yer almaktadır; forget guess hear realize learn think hope remember see read know understand I know (that) I locked the door. (Kapıyı kilitlediğimi biliyorum.) A: Do you think (that) these books are bestseller? (Bu kitapların en çok satılan olduğunu düşünüyor musun?) B: No, I think (that) they are not bestseller. (Hayır, sanırım onlar ençok satılan değil.) A: Have you heard (that) Burcu visited the class? (Burcu nun sınıfı ziyaret ettiğini duydun mu?) B: Yes, I have. (Evet, duydum.) The boss didn t realize (that) one worker was absent. (Patron, bir işçinin işyerinde olmadığını fark etmedi.) They believe (that) our team will win the match. (Takımımızın maçı kazanacağına inanıyorlar.) She didn t remember (that) it was my birthday. (Benim doğum günüm olduğunu hatırlamadı.) We hope (that) you ll be successful in this semester. (Bu dönem başarılı olacağını umuyoruz.) It s clear (that) it will rain soon. (Yağmurun çok kısa zamanda yağacağı aşikardır.) I m sure (that) we will go on a picnic this weekend. (Bu haftasonunda pikniğe gideceğimizden eminim.) 130