Ebced, Cifir ve Gaybı Bilmek

Benzer belgeler
Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

Soru : Ebced hesabının, hurufçuluk (hürûfîlik) ile bir irtibatı yok mudur?

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Sevan Nişanyan a Cevap 3

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TECVİD Lügat manası; Güzel yapmaktır.

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

AKADEMİK YILI

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Durûs Kitabı 1. Cilt Gramer Kuralları. Üç Hareke

Kur an ın Özellikleri

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

başlıklı bir dersine dayanarak vermeye çalışacağız.

TEFSİR TARİHİ VE USULÜ

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERİSTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ HAZIRLIK SINIFLARI (NORMAL VE İKİNCİ ÖĞRETİM) GÜZ MAZERET SINAV PROGRAMI

İlim ve Cehalet veya Âlem-i İslam Meselesi

HURUF-İ MUKATTAA MUKATTA HARFLERİNİN TECVİT TAHLİLLERİ

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ZORUNLU ARAPÇA HAZIRLIK NORMAL ÖĞRETİM DERS PLANI VE İÇERİKLERİ ( Akademik Yılı)

DUHA SURESİNİN MUCİZELİK NÜKTELERİ

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

KURAN YOLU- DERS 1-2. DERSTE GEÇEN KAVRAMLAR 1) ikra : İlk inen vahiy. Oku! anlamına gelir. Kıraat (okumak) kelimesi de aynı kökten gelir.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

KUR ÂN IN TEMEL KAVRAMLARINDAN BİRİ OLAN EL-KUR ÂN

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

Değerli büyüğümüz Merhum Fatma ÖZTÜRK ün ruhunun şad olması duygu ve dileklerimizle Lisans Yayıncılık

Med Yapmanın Hükümleri

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 3 Siyer 3 Ahlak 3 İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 2 Siyer 3

Baleybelen Müfredatı

TÜM SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARI VE MAKALELER

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Şüphesiz ki Allah a, ahiret gününe iman edenlerle Allah ı çok anan kimseler için Allah ın elçisinde güzel bir örnek vardır.

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Question. Muhammed b. el-hasan el-saffar, müfevvizenin temsilcilerinden miydi?

USUL/FIKIH TARTIŞMALARI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

VI-CAMİLERDE KUR AN ÖĞRETİMİ PROGRAMI ALANLARI VE DERSLERİ TABLOSU

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN IKUMA VE TECVİD II İLH

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

İçindekiler. Kısaltmalar 13 GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI 15 II. İÇERİK VE YÖNTEM 16 III. LİTERATÜR 17

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

Ck MTP61 AYRINTILAR. 5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi. Konu Tarama No. 01 Allah İnancı - I. Allah inancı. 03 Allah İnancı - III

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

_MEYVENIN ÇEKİRDEĞİ AĞACIN ÇEKİRDEĞİN NE AYNDIR NE GAYRDIR..._

Kur ân ve iman hakikatlerine ulaşmanın adresi

Hz. Mehdinin (A.S.) geleceği ile ilgili olarak üzerinde durmamız gereken bir konu daha vardır.

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

el-itticâhâtü L-MÜNHARİFE FÎ TEFSÎRİ L-KUR ÂN İ L-KERÎM DEVÂFİ UHÂ VE DEF UHÂ

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI (FORMASYON DERSLERİ EKLENEREK GÜNCELLENMİŞ HALİ)

Bu yazı sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır Herhangi bir medyada yayınlanması

Asr-ı Saadette İçtihat

Birinci İtiraz: Cevap:

BEDÎÜZZAMAN HAZRETLERİNİN İSİM VE ÜNVANLARI

Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz?

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça. Dabbetül-Arz دابة االرض

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TEFSİR DKB

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

ARAPÇA DİLBİLGİSİ BELİRLİLİK TAKISI, ŞEMSÎ VE KAMERÎ HARFLER. Abdullâh Saîd el-müderris

Question. Kur an ın (Defaten Ve Tedricî) İnişi. Dr.İbrahimiyan

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

BEDİÜZZAMAN IN TABİATÇILARA KARŞI MÜDAFAA STRATEJİSİ

Transkript:

Ebced, Cifir ve Gaybı Bilmek Değerli, araştırmacı Hikmet Zeyveli Hocamız, ilmi hayatı boyunca iltizam ettiği mezheb-i zahirinin mantığı ve meal-i zahirinin dar çerçevesi gereği, ruhani ve gaybi konularda fazlaca hassasiyet gösterir. O kadar fazla hassasiyet gösteriyor ki; ruhanilerin ve mucizelerin varlığını bile bazen inkâr eder. Daha önce ihbar-ı bil-gaybın işari kısmının önemli bir anahtarı olan ebced ve cifri dışlıyordu. Fakat şimdi, ediplerin bu hesaplardan bilinçli olarak yaptıklarını kabul ediyor; Kur andan işari numunelerini ise reddediyor. Sanki sonsuz ilim ve iradeye sahip olan ve Kur anı kendi sonsuz ilminin bir kopyası yapan Cenab-ı Hakk, bu tarz işaretler içeren ayet, cümle ve kelimeleri tanzim etmekten aciz imiş gibi bir vehim veriyor.. Âlem-i gaybın dili olan ve birçok ihbar-ı bil-gayb içeren Kur anda bu gibi özellikler asla yoktur, diye iddia ediyor. Hâlbuki böyle bir düşünce, tevhide aykırı olduğu gibi, vahyin mucizevî ve kapsamlı yapısını da bilmemektir. Biz burada önce ebced hesabının mahiyetini ve temel delillerini, sonra ihbar-ı bil-gaybın çeşitlerini ve sahasının genişliğini yazacağız. Daha sonra, Hikmet Hocanın itiraz konusu ettiği noktaları ve örnekleri tek tek cevaplayacağız. A) Ebced İlminin Mahiyeti ve Delilleri 1) Hikmet Hoca kendisi de çok iyi biliyor ki; rakam işaretlerinin tarihi 1350 yıl önceye dayanır. Bu işaretlerden önce alfabeler, aynı zamanda rakam olarak kullanılırdı. Özellikle Süryanice, Aramice, İbranice ve Arapça denilen dört kola ayrılan Sami dillerde bu özellikli kullanım çok yaygındır. Gördüğümüz kadarıyla Roma ve Yunan alfabeleri de bu özelliği taşıyor. 2) İbraniler tarih olarak Araplardan daha eski oldukları halde, aşırı göçten ve kültürel etkileşimlerden dolayı 1000 e kadar olan ondalık sistemi temsil eden 28 harften sadece 22 si, onların alfabesinde kalmıştır. Telaffuzları ağır olan sê, hı, zal, dad, zı ve gayın bugünkü İbranicede yok. Yani onlarda ondalık sistem 1 den 400 kadar var. Değeri 500 olan sê ve diğer beş harf yoktur. Hâlbuki İncilin Vahiy kitabında dört yerde şu ifadeyi görüyoruz: Allah alfa (elif) ve omega (gayn) dır. Yani hem evveldir, hem ahırdır.. Elif ilk harf olduğundan, evvel demektir. Gayn da son harf olduğundan ahir demektir. 3) Bilgisayar teknolojisi yani 0 1 denilen ikili sistem bilinmeden önce, varlığın özellikle eşyanın şekil ve yapılarının ikili sisteme göre matematiksel olduğu bilinmiyordu. Gerçi Phisagor, her şey sayılar ve matematik mantığını taşıdığını söylemişti. Fakat bu asra kadar bu sır tam anlaşılmadı. İşte şimdi birçok kişi biliyor ki, bütün evren adeta sonsuz bir bilgisayar gibidir. Yaş kuru her şey ikili sisteme göre, hem bireysel küçük alt dosyalar, hem üst, külli ve entegre dosyalar olarak kayıtlıdır. Ve çok boyutlu olarak çalıştırılıyor. $ 1

4) İşte gerek bu teknolojik özelliğe, gerek sibernetik evrensel dengeye, gerek bütün doğanın simetrik ve diyalektik yapısına ve Kur anın el-mesani kelimesiyle işaret edilen diyalektik özelliğine ve kitab-ı mübinde yaş kuru her şey var mealindeki ayete rağmen varlığın gerçek bir tercümesi olan Kur anı kısır, beşeri bir söz gibi görmek; ve bu gibi beş özelliğe dayanarak ebcedi kullanan İbn Arabî, Cafer-i Sadık ve Mevlana Cami gibi zatları, basit şahsiyetler olarak algılamak, bence ilim namına bir iflastır.. 5) Evet, var olan ve şey denilen bütün varlık, birçok ayetin kesin ifadeleriyle bir hesap iledir; bir kader iledir; sonsuz bir seçimle tahsis edilen ilmi bir form ve yazılımdır. Yani kudretten bu formlara maddi bedenler giydirilir; eşya ve varlıklar âlem-i gaybtan âlem-i şehadete zuhur eder. Yalnız adem denilen yokluğun nedenselliği ve sınırı olmadığı için; adem ve yokluk kitab-ı mübinde kayıtlıdır, denilmez. Bununla beraber o yokluğun bir cüzü veya mahiyetleri yıkım, adem ve zarar olan şeytanlar, diyalektik süreç ve imtihan gereği olarak varlık alemiyle temasları olunca, onlar da bir varlık olarak o kitab-ı mübinin kayıtlarında yer alırlar. Bu a) şıkkının son bir notu: Ebced alfabe, başka bir tabir ile hesap, rakam ve matematik demektir. Cifir ise deriye yazılmış sırlı bilgiler, demektir. Batı dillerindeki şifre de bu cifir kelimesinin başka bir telaffuzudur. Bilimsel olarak, varlık ve eşya dosyalarının matematiksel kodları manasında kullanılır. Ebcedden daha geniş bir kullanım alanı vardır. Bu gerçekliğin de ilmi ve dini delili şudur: Dinin aslı ve esası olan akaid ve kelam ilminin aslı ve esası, delil i inayete dayanır. Bu da bugünkü ifade ile Allah ın, zerreden güneşlere kadar insanın yaratılmasından yaptıklarına kadar küçük büyük her şeyle ve her işle kasten ve bil irade ilgilenmesi, demektir. Kelam âlimleri, Allah ın tevhid sıfatı gereği her şeyi bu çerçevede görmüşler. Bu görüşlerini, sonsuz bir ilim isteyen, Allah ın harika düzen ve yasalarına dayandırmışlar. Bu şekilde tesadüf ve şirki iptal etmişlerdir. Fakat ebced ve cifir işari seviyede kaldığından fıkıh ve hukuk için delil olmaz. Rüya bilgilerinin delil olmadığı gibi.. Demek rüya haktır, rüya gerçeğini inkâr etmek, Kur anın bir kısmını inkâr etmek manasına gelir. Fakat rüyayı hukuk delili olarak görmek de Kur anın ilim ve yakin hakkındaki ayetlerine karşı gelmek olur. B) Gaybı Bilmek ve İhbar-ı Bil-gaybın Çeşitleri 1) Gayba inanmak imanın vazgeçilmez bir hakikatidir. Bu gaybi boyutun da üç temel sahası vardır. a) Allah ve ahiret.. b) Vahyin kendisi.. c) Başta kainatın geçmiş ve geleceği ile insan duygularının alanı dışında kalan metafizik saha.. Bu üçüncü kısmı tamamıyla bilmek, imtihan hakikatine zıt olacağından; Kur an Al-i İmran, suresinde imtihanın en keskin bir kesiti olan cihad içindeki sahabelere: Allah imtihan ile iyi ve kötüyü birbirinden ayırmadan müminleri, içinde bulunduğunuz bu durum üzere bırakmaz. Allah bu imtihan sırrı bozulmasın, diye size gaybı da gösterecek değildir. O, gayb $ 2

konusunda istediği peygamberleri seçer. İşte bu çerçevede Allah a ve elçilerine inanın. Eğer bu şekilde inanır ve kendinizi korursanız, hiç şüphesiz bu imtihanın büyük bir ücreti vardır. (3/179) Kıyametin gizli olmasının esprisi de bu imtihan sırrıdır. Vahiy manasındaki gayb kavramı ise, Cin suresinde şöyle geçiyor: Allah gaybi (varlığın görünmeyen boyutunu) ve bu boyutun dil seviyesinde bir ifadesi olan vahyi çok iyi bilir. Razı olduğu elçilerinden başka o vahyi kimseye vermez. Çünkü elçinin önünde ve arkasında onu koruyan melekler vardır. (72/26 27) Demek eğer vahye na-ehillerin eli karışsa imtihan süreci tahakkuk etmez. İmtihan dünyasında var olan iyi ile kötü bir olur. Fakat görevli peygamberlerin (resullerin) imtihanı farklı olduğundan, onlara vahyin gelmesi imtihan sırrına zıt değildir. Çünkü vahiy bir derece yine kapalı kalır. Allah ve ahiretin varlığı da sonsuz olduğundan ve varlığın iç boyutu olan bilinç, ilim ve irade soyut realitelere dayandığından, ayrıca bu örtülü durum imtihanın gereği olduğundan, insanoğlu onları da tam bilemez. Demek biz insanların, gaybi hakikatleri tamamıyla bilmeyişimiz, onlardan hiçbir bilgi sahibi olamayız manasında değildir. Yani biz, marifet denilen bilgilerle gücümüz nispetinde Allah ve ahireti de vahyi de kâinatın geçmiş ve geleceğini de bilmek zorundayız. Evet, vahyin muhatabı olan insanlar, bütün mana katmanlarıyla, işaret ve ilmi gerçekleriyle o vahyi anlamakla ve araştırmakla mükelleftirler. Fakat hiçbir zaman bu bilgiler, imtihan sırrını bozacak netlikte olmaz. Demek Kıyameti kimse bilmez, ilkesi, sadece bu çerçevededir. 2) Demek Bediüzzaman ın ayet ve hadisten işaret seviyesinde kıyamet tarihini vermesi, bu ilkeye aykırı değildir. Çünkü burada nass ve açık ifade yok; mesele, işaret seviyesindedir. Ayrıca dini bilgiler küllidir; birçok numunesi olan birer kanundurlar. Bediüzzaman tarih verirken, kıyametin mahiyetini, genişliğini ve hususiliğini, insanı ilzam edecek şekilde veremiyor. 24. Söz de Kıyameti yakın bilmek, onu beklemek, ubudiyetin irşadi bir özelliğidir. Her asır, her kişi bu külli kıyamet kanununu yaşar. Sahabe ve Tabiinin fiilen zamanı belli olmayan büyük kıyameti yakın bilmesi, yanlış bir bilgi değildir, hakikattir, diyor. Burada sadece külli ile cüziyi bir görmek gibi bir yanlış olur. Bu da dini hikmete aykırı değildir. 3) Süleyman Ateş Hoca, güneşin potansiyeline dayanarak Dünya dört milyar sene daha yaşayacaktır, diyordu. Fakat şimdi çevreciler, Bediüzzaman ın hadisten istihraç ettiği iki yüz yıllık zamanı dahi fazla görüyorlar. Ekolojik veya genetik veya sosyolojik bir kıyameti daha yakın görüyorlar. Belki de Bediüzzaman ın istihraç ettiği tarih, böyle bir kıyamet içindir. 4) Ben şahsen bu istihracı farklı varyantları olan bir rivayetin üç cümlesinin ebcedi ve işari bir manası olarak görüyordum. Bu tarihte hiçbir şey olmasa da insanların ubudiyet ve irşat için kıyameti yakın bilmeleri gerekir.. ilkesi çerçevesinde görüyordum. Fakat sonra tefsir $ 3

yazarken, kıyamet ile ilgili birçok ayette aynı tarihi görünce bu tarihte ve ona yakın bir dönemde çok önemli bir olay olacak, diye kesin kanaat getirdim. Sözü fazla uzatmamak için bu numunelerden sadece bir-iki tanesini burada açıklıyorum: Sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki; bunu kesin bilmek (ilmuha) Allah katındadır, (gaybidir.) Nereden bileceksin; belki kıyamet yakında olur. (33/63) Evet, ayet bize kıyameti yakın bilmenin inanç ve ibadet gereği olduğunu söylüyor. Ve ayet numarasıyla Hz. Peygamber için küçük bir kıyamet olan 63. yaşında vefat edeceğine işaret ediyor. Belki kıyamet yakındır, sen onu yakın bil. mealindeki cümle, tenvin ile beraber 1530 ediyor. Ki Bediüzzaman ın hadisten istihraç ettiği 1548 tarihine yakındır. İkinci numune: Kıyamet mutlaka gelecektir. Nerede ise (pek yakın bir zamanda) onu göstereceğim ki; (imtihan kapısı kapansın) herkes yaptığının karşılığını alsın. (Taha, 15) Bu ayette geçen ihfa kelimesi zıt anlamlıdır. Yani bu kelime burada genel olarak kullanılan gizlemek manasında değil de gizliliği gidermek manasındadır. Ayetteki Muhakkak kıyamet geliyor, cümlesi, şedde ve tenvin ile beraber 1524 ediyor. Ayrıca eğer yuvarlak iki te he sayılsa, şedde ve tenvin sayılmasa 634 eder ki, bu tarihlerde Araplar için Moğol istilası bir kıyamet gibi idi. 5) İşte bütün bu gerçeklere rağmen basit bir Arapça ve birkaç fıkıh usulu kaidesinden başka hiçbir dil mantığını, semantiğini, belagatini ve başka ilgili ilimleri bilmeyen Faruk Beşer gibi mollalar çıkıp biz ya okuduğumuz usul-u fıkhı terk etmeliyiz veya Bediüzzaman ın bu ebced hesabını reddetmeliyiz, diyebiliyorlar. Bu hocalar, Bediüzzaman ın tekrarla söylediği açık, kesin mana ile işari manayı birbirinden temyiz edemiyorlar. Külli mana olan gerçek mana ile o külli mananın bir numunesi olan masadak manayı birbirinden ayırt edemiyorlar. Dini bilgilerin külliliğini ve evrenselliğini hiç mi hiç bilmiyorlar. Bir nevi müşrik algısı olan her şeyi somut olarak algılıyorlar ve tek bir numuneye indiriyorlar. Hukuk ve fıkıh dili ile edebiyat ve marifet dilini birbirine iltibas ediyorlar. Hâlbuki hukuk belgeye dayanır Marifet ise sadece bilgi manasındaki ilme ve işaretlere dayanabilir. Bu mollalar, İslamiyeti de birkaç fetva ve ilmihal bilgisinden ibaret biliyorlar. *** C) Risale-i Nurdaki Bir Kısım Hesaplara Gelen İtirazlara Cevaplar: $ 4

a) Hikmet Zeyveli Hoca, ilmi makale dediği yazısında, ebced hesabının işari manada kullanılmasının suçunu Nur cemaatine yüklüyor. Ve Nur cemaatinden Abdulkadir Badıllı nın rivayetlerden getirdiği delilleri çürütmeye çalışıyor. İşte onun bu eleştirisinde tashih isteyen beş nokta var: 1) Bu yazının başında da belirttiğimiz gibi; ebced hesabında ve ondan işari bilgiler çıkarmada Nur cemaati ilk değildir. Ayrıca işari bilgileri istihraç etmek, gaybi sadece Allah bilir, ilkesine aykırı değildir. Adı üzerinde işaridir, kesin ilmi değil de zann-ı galibi ifade eder. 2) Badıllı nın İbn Haldun dan delil getirmesi, İbn Haldun da ebcedi kabul ediyor, manasında değildir.. Onun istişhadı (delil getirme yönü) sadece İbn Haldun, ebced hadisinin sıhhatini kabul ediyor, demektir. Çünkü İbn Haldun bu gibi konularda birçok hadisi reddediyor. 3) İbn Haldun Medine Yahudilerini bedevi sayıp onların, ebced gibi konularda kullandıkları yöntem, ebcedin varlığına delil değildir demesi, Kur ana aykırıdır. Çünkü Kur an, belki 20 yerde onları ehl-i kitap ve ehl-i ilim olarak gösteriyor: Beni İsrail alimlerinin Kur anı kabul etmesi, ümmi Araplar için delil olarak yetmez mi?! diyor. 1 4) Abdulkadir Badıllı nın parmaklarla ilgili hadis ile yanlış istişhad yapması, bu ebced ilminin batıl olduğuna delil olamaz. Çünkü bu kişisel bir yanlıştır. Nitekim Hikmet Hocanın birçok eleştirisinin yanlış hesaplar olduğunu kendisine gösterdim. Yani onun bu konudaki zaafları, onun ilmi eleştirileri asla yazamayacağı ve yazdığı her eleştirinin batıl olduğu manasına gelmez. Klasik münazaracılar gibi, kişisel zaaflardan yola çıkılarak ilmi meselelere leke atmamak gerektir. 5) Fazlurrahman, İslam adlı kitabında, Ehl-i Beyt kültürünün Sünni tarikatler vasıtasıyla Sünni dünyaya nakledildiğini, Sünni tarikatler bu konuda adeta Şianın altını oyduğunu söylüyor. Dolayısıyla Hz. Ali ye ait birçok kaside ve eser var ki, Sünni dünyada varken, Şia dünyasında yoktur. Ayrıca Abdulkadir Badıllı nın bu konuda yetersiz kalması da söz konusu olabilir. Nitekim biz birçok kitap ismini bildiğimiz halde onun aslına veya kopyalarına ulaşamıyoruz. Ebu Müslimi İsfehani nin tefsiri gibi.. b) Hikmet Zeyveli Hoca, Ebced için kabul edilmiş genel kurallar, diye bir başlık atmış. Acaba kendisi bu kabulün kaynağını gösterebilir mi? Yoksa bunlar sadece kendisinin kabul ettiği kurallar mı?! 1) Mesela sadece şeklen görülen harfler hesapta kabul edilir, şedde ve tenvin sayılmaz, diyor. Acaba böyle bir bilgi nerede geçiyor. Şedde ve tenvini sayan âlimler bilerek mi sahtekârlık yaptılar? 1 Ahkaf, 46/10 (Burada delil müfred (tekil) de olsa, mana külli ve kanunidir.) $ 5

Hâlbuki kendisi araştırsa bu konuda farklı uygulamaları görebilir. Nitekim Mecmuatül- Ahzap ta farklı uygulamalar var. Ayrıca birçok hatt örneğinde görüldüğü gibi, şedde yerine bazen çift harf yazılmıştır; nun tenvin olarak imla edildiği gibi; tenvin de bazen nun olarak yazılır. Alak suresinde geçen le-nesfaan örneğinde olduğu ve bazı kadim yazılarda görüldüğü gibi.. 2) Tarih düşürülüyorsa hangi takvimin esas alındığı bilinmelidir, diyor. Haliyle bu iddia Kur an için geçerli olamaz. Çünkü Kur an indiği zaman henüz Hicri tarih yoktu. Nitekim bazı işaretler, o gün için Miladi takvimi gösteriyor. Sonra genellikle Hicri takvim kullanılıyor. Daha sonra Osmanlı ve sonrası için bazen Miladi, bazen Hicri takvim kullanılıyor. Çünkü bütün tarihler de, bütün peygamberler de, bütün zamanlar da Allah ındır. Allah ın fıtrat dili ile insanlığa öğrettiği gerçeklerdir. Mesela Üstad Bediüzzaman ın Felak suresinden istihraç ettiği 1971 tarihi, neden Miladidir, diye itiraz ediyor. Hâlbuki o Miladi tarihte önemli bazı şerli olaylar olmuş ve bu olaylar, o rakam ile meşhur olmuştur. Dolayısıyla Kur anın o tarihi kullanması ekstra gaybi bir işaret, olmuştur. 3) Yuvarlak te daima he sayılır, diye iddia ediyor Hâlbuki meşhur olan istimal eğer o te durakta ise he sayılır, eğer cümle içinde ise te okunuşuna uygun olarak te sayılır. Ayrıca farklı ihtimaller de olabilir. Çünkü bu konuda hiç kimse belli bir kural koymuş değildir. Nitekim Kur anda birçok yerde, yuvarlak te uzun te olarak yazılmıştır. 4) Suyuti nin bazı istihraçları, eğer tutmamışsa bu kişisel bir yanılgıdır veya o dönem içindir. Çünkü İslam âlemi, Miladi 1407 de gerçekten varlıkla yokluk arasında gidip geliyordu. Ölmüştü, yeni bir dirilişin sancılarını çekiyordu. Dolayısıyla İmam Suyuti nin yuvarlak te yi he olarak kabul etmesine ve bunun Hicri takvim için kabul ettiğine yanlış, diyemeyiz. Olsa olsa yanlış bir tercih yapmıştır, deriz.. Önemli Bir Not: İmam Suyuti nin 1407 olarak hesap ettiği ve ansızın başınıza gelecek manasındaki bağteten kelimesindeki mucizelik nüktesi şudur: Bu bağteten kelimesi Kur anda 13 sefer geçiyor. Kıyamet manasına gelen Es-Saat ise, 39 sefer geçiyor. 167 eden Es-Saat kelimesini bu sayı ile çarptığımızda 6513 ediyor ki, semavi dinlerin insanlık âlemindeki etkinliklerinin süresidir. Çok ilginçtir ki, bu semavi dinlerden Yahudilik için onların 13. asrı bir kıyamet gibi oldu. Hicri 13. asır da Müslümanlar için bir kıyamet gibi oldu. Yani eğer Müslümanlar, İslamiyeti yenilgiye uğratan modern ilimlere kendi namına ve kendi anlayışına uygun olarak sahip çıkmazsa, galiba Müslümanlık için büyük kıyameti bekleyebiliriz. Ayrıca bu bağteten kelimesinden sonra 4 yerde onlar farkına varmadan mealinde We hüm la yeşurun cümlesi geliyor. Bu cümle ile beraber bu bağteten kelimesi Miladi 2125 ediyor.. Yani 1407+ 718= 2125.. Bu da Bediüzzaman ın istihraçlarına yakın bir tarihtir. (Gerçek manada gaybı ancak Allah bilir.) $ 6

Eğer Hikmet Hocanın yaptığı gibi bağteten yalnız olarak hesap edilse mesele bir derece bedihi gibi olacağından imtihan sırrına aykırı olabilirdi. Muhammed suresinde bağtatan kelimesinden sonra Kıyametin alametleri ortaya çıkmıştır. mealindeki bir cümle geliyor ki; yine bağteten kelimesi ile beraber toplam 2113 eder. Bu surede bağteten kelimesinden önce gelen Onlar ancak kıyameti beklerler, mealindeki cümlenin değeri ise 1530 eder. Bu ayet (47/18) hem Miladi, hem Rumi tarih veriyor. Çünkü o tarihlerde ikisi de geçerli olacaktır. Ayrıca işaret dahi olsa bu gibi şeylerin kapalı kalması imtihan sırrına uygundur. 5) Ebced hesabından binlercesi doğru çıkmış iken; bazı istisnai yanlışları sürekli göstermek, bence Hikmet Hocanın tahkikli yazılarının mahiyetine aykırıdır. c) Risale-i Nurdan yanlış dediği numunelerin doğru hesap edilmesi: 1) La tezalü taifetün min ümmeti (Ümmetimden bir grup devam edecek) mealindeki hadis cümlesinin sayısını 1106 olarak hesap ediyor. Hâlbuki kelimenin aslından olan şeddeli mim çift sayılsa ve okunan yuvarlak te te sayılsa 1542 ediyor. (Kelimelerin değeri olarak 468+492+90+491+ taifetün kelimesindeki med = 1542) Hikmet Hoca bu medin hesap edilebildiğini bilmediği için, bu sizin sayımınıza göre de 1541 ediyor. İşte size büyük yanlış, diyebiliyor. 2) Hikmet Hoca Üstadın ala kelimesindeki okunuş olarak elif olan ye harfinin elif olarak hesap edilebildiğini anlamamış ki, ye olarak sayıyor; bu da 1515 ediyor. Bediüzzaman bunu nasıl 1506 olarak çıkarıyor, diye itiraz ediyor. 3) Risaletün-Nurdaki okunan yuvarlak tenin te olarak hesap edilmesine ve okunduğu gibi şeddeli nun un sayılmasına itiraz ediyor. Hâlbuki burada indi ve keyfi kalıyor. Resailin-Nur ve Risale-in-Nur kelimeleri için 588 ediyor, diyor. Doğrusu, şeddeli nun iki sayıldığından elif-lam sayılmayacağı için 598 ediyor. Yani Üstadın Birinci Şuada yaptığı hesap doğrudur. Risale-i Nur kelimesindeki i hemze olarak hesap edilmeli. Kendisi ise, bunu he olarak hesap ettiğinden bu hesap yanlış, 548 değil de 552 ediyor, diyor. Resail-ün-Nur ve Risale-in- Nur kelimeleri için alternatifli olarak çıkardığı 579 veya 588 ve 583 sayılarını anlayamadım. Çünkü bu iki kelime yukarda da gösterdiğimiz gibi 598 ediyor. 4) En am 122. ayetinden fe ahyeynahü we cealna lehu nuran yemşi bihi fin-nasi cümlesinin ebcedinin 1216 ettiğini söylüyor. Hâlbuki Üstad 1294 olarak hesap ediyor. Şöyle ki: Tenvin nun ve şeddeli nun iki nun ve bihi de telaffuz edilen ye sayılmak cihetiyle bin ikiyüz doksandört eder ki, veladetinin ve hayatının birinci senesidir. Demek bu cümle ile hayat-ı maddiyesine, evvelki cümle ile de hayat-ı maneviyesine işaret eder. Okunan fakat görünmeyen bihi deki ye, bazı Kur anlarda ye olarak da yazılır. $ 7

5) Binlerce numuneden, yalnızca alternatifli cümleleri seçip, o alternatifli hesaplara yanlış, demek, bu ve benzeri binlerce sırlı ayetlerin işari manalarını inkâr etmek, Kur anın böyle bir mucizeliği yoktur, diye konuyu alay konusu etmek, 20. asırda binlerce risale, mektup ve çalışmalarıyla asrın materyalizmine meydan okuyan Bediüzzaman ı sıradan bir insan gibi görmek, onu şüpheler içinde kıvranan, ne modern ne klasik hocalarla kıyas etmek, burada bu konuda gerçekten tahkik mesleğine ve insafa aykırı olduğu gibi; Hikmet Hocanın yazılarında sağlıklı bir muhakemenin de olmadığını gösterir.. İtiraz yazısı devam edecek imiş. Devam ederse, cevap da devam edecektir, diye söze şimdilik burada son veriyoruz. 29. 1. 2012 B. Sağlam $ 8