SAKUJİ TANAKA UR Rotary Başkanı Üyelere Duyurudur Kuruluş : 08.04.2010 Charter : 27.05.2010 Adres : Piri Mehmet Paşa Mah. Fikret Gündoğan Sok. No:26 Kat:1 34570 Silivri / İstanbul Tel : 0532 464 84 84 Fax : 0212 728 52 92 E-mail : silivrirotarykulubu@gmail.com Web : www.silivrirotary.org SAİT FEYZİOĞLU Bölge Guvernörü MEHMET SABRİ GÖRKEY Guvernör Yardımcısı Toplantı Yeri Toplantı Tarihi Toplantı No Bülten No Arıkanlı Çiftliği Saat : 20.00 16 Ağustos 2012 Perşembe 103 31 TOPLANTI KONUSU : 2. ASAMBLE 02 AĞUSTOS 2012 TOPLANTISI MUTLU GÜNLERİMİZ : Aramızda Göremediklerimiz : Doğumgünleri : --- ---- Evlilik Yıldönümleri : 14.08.2012 - Rtn. Bora Köksalan ve eşi Fatma Hanım'ın evlilik yıldönümü. Dostlarımızı kutlar, mutluluklarının sonsuz olmasını dileriz. Mazeret Bildirenler : HÜSEYİN DERTOP AYSEL AKBULUT SEVGİ GÜLÜCÜ NASUF TÜRKYILMAZ GÜLER KARAKAŞ BORA KÖKSALAN BAŞAK SOYDAM BAŞKANIN YAZISI : Sevgili Rotary Ailem, Birlik ve beraberlik duygusunun en yüksek yoğunlukta yaşandığı mübarek Ramazan ayının son günlerine yaklaşmış bulunuyoruz. Bu duygularımızın gelecek zamanlarda da sürdürülebilmesi umuduyla birlik ve beraberliğimizin devamlı olması dileğimizdir. Bu hafta 2.Asamble hazırlık çalısmaları ve yerel iftar davetlerine katılım ile geçti. Katılan Üye Sayısı : 10 16 Temmuz Perşembe günü 2.Asamblemizi yapacağız. Oranı : % 59 Arıkanlı Çiftliği Konukevi'nde sevgili eşlerimiz ve Rotaract kardeşlerimizle birlikte yapacağımız bu toplantı aynı zamanda Silivri Rotary Ailemiz için bayramlaşma toplantısı oalcaktır. DUYURU : Ramazan ayı, tatil zamanı ve sıcak hava şartları nedeniyle yavaşlama süreci gösteren Temmuz ve Ağustos aylarının getirdiği rehaveti Bayram sevinci ile üzerimizden atarak Eylül ayından itibaren projelerimizi hızlıca hayata geçirmeye başlayacağız. Komitelerimiz üstlendikleri görevlerinde yüksek performansı yakalamak için takım halinde çalışmalarına devam edecekler. (Devamı 2.Sayfada) YÖNETİM KURULU Başkan Genel Sekreter Ülkü BÜYÜKGÖNENÇ Burçin SARISALTIKOĞLU Sayman Geçmiş Dönem Başkanı Gelecek Dönem Başkanı Yalçın ÇAKIR Hüseyin DERTOP Aysel AKBULUT
BAŞKANIN YAZISI (Devamı) : Bu umutlar ile, Toplum için birlik, beraberlik ve yardımlaşma, barış içinde yaşama hakkının devamlı olmasi için çalışmalarımıza istekle devam etme dileklerimizi sizlerle paylaşır, tekrar Şeker Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarken ülkemize ve tüm dünya insanlarına barış, sağlık, zorluklarla mücadele gücü vermesini dilerim. Ülkü Büyükgönenç Silivri Rotary Kulübü 2012-2013 Dönem Başkanı 102 NOLU TOPLANTININ DEĞERLENDİRİLMESİ : 02 Ağustos 2012 tarihinde yapılan toplantımız bizbize idi. Gelecekteki bazı toplantıların üyelerin işyerlerinde yapılması gündeme getirildi ve üyelerce benimsendi. KULÜBÜMÜZDEN HABERLER : - Beylikdüzü R.K. Tarafindan organize edilen KOYE kolay Egitim projesi ile ilgili toplantiya Sekreterimiz Burcin Sarisaltikoglu katilarak, Rt.Arif Demirel tarafindan verilen bilgileri bizlerle paylasti. Gelecek günlerde bu konuda çalışmalarımızı başlatacağız. BÖLGEMİZDEN HABERLER : Gölcük Rotary Kulübü 17 Ağustos 1999 depremi ile ilgili 16 Ağustos tarihinde GÖLCÜK / DEĞİRMENDERE de Anma Etkinliği düzenleyecektir. Detaylı program için kulüp sekreterimiz Rtn. Burçin Sarısaltıkoğlu'ndan bilgi alınabilir. BEYOĞLU'NUN BİLİNMEYENLERİ : Muhtemelen Taksim Meydanına otobüsle geleceksiniz ve meydandaki duraklarda ineceksiniz. Ayağınızı bastığınız ilk yerin birkaç metre altında, birbirine karışmış onlarca insan kemiğini, sevgilinizle beraber kolkolayken düşlemek pek hoş olmayabilir. Ama düşleseniz iyi olur. Çünkü burası eskiden büyük bir mezarlıkmış, büyük olduğu içinde Büyük Mezarlık denirmiş zaten. Şimdi etrafınıza şöyle bir bakınız. Taksim denilen o koca meydanın ölümle içiçe olan silüetini görebildiniz mi? İstiklal Caddesi gibi hayat dolu bir mekana ölümle başlamak belki çok tuhaf. Ama hayat bu işte. Kocaman bir tezat. Biraz kafanızı kaldırınız.göğe doğru bakınız. Görkemli bir kubbesi olan, büyük bir kilise göreceksiniz. Bu kilise, yanına gitmeden, içine girmeden, sadece olduğunuz yerden bile çok şeyler söyler. Adı, kubbesi ve kubbesinin altındaki pencerelerin sayıları şifrelenmiş gibidir. Eğer bu kilisenin şifrelerini merak ediyorsanız işte linki: <http://www.biristanbulhayali.com/?p=1337> Kutsal Üçlü Biraz yürüyünüz şimdi. İstiklal Caddesinin girişinde sağda çeşmeye benzer altıgen bir yapı göreceksiniz. Taksim Meydanına adını veren yapı bu işte. Buradaki su deposunda bulunan suları civar semtlere taksim eden, yani dağıtan yapı bu. Şimdi bunun romantizmle ne alakası var diyorsanız, var efendim hem de çok. Yapının üzerine bakın iki küçük kuş yuvası göreceksiniz. Şöyle biraz bakın ağzını anasına açmış, yem bekleyen yavrular göreceksiniz. Aaa ne kadar da sevimli deyip bir detayı yakalamanın sevinciyle, sevgilinize şirin gözükmeniz elinizde. Hele bir de yeniyseniz, şirin görünmeniz özellikle tavsiye edilir. Hatta bu yuvalara bakarak demokrat bir reklam bile yapmak mümkün. Çünkü bu yuvalardaki henüz uçamayan yavrular, demokratik haklarını savunmak için gösteri yapan eylemcileri dağıtmak için, polislerin sıktıkları biber gazlarından çokça zehirlenip ölmüşlerdir. Kimse yazmadı bunu işte. Ben yazdım sadece, not düştüm tarihe. işte linki... <http://www.biristanbulhayali.com/?p=644>
BEYOĞLU'NUN BİLİNMEYENLERİ (Devamı) : Taksimin politik kuşları ve maksem hemen ilerde de, sağda, tek katlı bir yapıdan oluşan Fransız Kültür Merkezi var. Vakt-i zamanında Veba hastanesi olarak yapılmış, dolayısıyla vebayla ve ölümle karışık bir geçmişi var. Detayı şu linkte: <http://www.biristanbulhayali.com/?p=1969> Kara ölümün hastanesi. Neyse yolumuza devam edelim. Yol boyunca sağlı sollu çokça tarihi apartman, pasaj, elçilik binaları göreceksiniz. Ama biz bu kadar detaya girmeyeceğiz. Çünkü burda tarih bitmez. İçine girdininiz mi, çıkmanız biraz zor. Bizi ilgilendiren sadece özel olanlar. Bu arada daha gezinizin başındayken naçizane bir önerimiz olacak. Yürürken ağzınızı tatlandırmak için, bir İstiklal Caddesi çikolatası olan Zambodan bir paket alınız ve içindeki bütün fındıkları çatırdata çatırdata yiyiniz. Çünkü bu tat, gezinizi daha keyifli kılacaktır. Ayrıca, buradaki herşey gibi yediğiniz çikolatanın da güzel bir hikayesi var: <http://www.biristanbulhayali.com/? p=1835> Zambooooooo Zambonuzu da aldıktan sonra az ilerde bizim favori apartmanımızla karşılacaksınız: Ragıp Paşa Apartmanı. Ragıp Paşa çok ehlikeyf bir paşa. Abdülhamitin has adamlarındandır. Eğer geziyi bir barda noktalandıracaksanız, kesinlikle Ragıp Paşayı ihmal etmeyin deriz. Çünkü bu topraklardaki ilk rakı fabrikasının kurucusudur kendisi. Apartmanın ikinci katında M&N kafe bulunuyor. Kesinlikle içeri girin deriz. Bir kahve söyleyiniz şöyle filtreli tarafından. Biraz Paşa üzerine konuşunuz. Ama biz Ragıp Paşa üzerine bişey bilmiyoruz, nasıl konuşacağız diyorsanız, biz bişeyler söyleyebiliriz. Çünkü çok severiz biz Ragıp Paşayı. Ruhunu da şad etmiştik zaten. Nasıl mı? İşte böyle. <http://www.biristanbulhayali.com/?p=739> Şad olsun ruhun, Ragıp Paşa. Biraz daha yürüdüğünüzde Ağa Camiini göreceksiniz. Bu cami İstiklal Caddesinin tek müslüman yapısıdır. Ve biraz da trajik bir tarihi vardır. Meraklısına duyurulur. Mimar Sinan'ın İstiklal Caddesi'ne değen bir eli var ve o el bu caminin içinde, detayı da şu linkte: <http://www.biristanbulhayali.com/?p=1149> Koca Sinanın İstiklal Caddesine değen mütevazi eli. Ağa Camiinin hemen yanında da Rumeli Han var. Bu zarif hanın sahibi de Ragıp Paşa. Şimdi, İstiklalde gezerken Ragıp Paşa üzerine söylenen bir Beyoğlu dedikodusunu anmadan geçmek olmaz. Malum kızlar severler böyle dedikoduları. Aaa öyle mi? Ne kadar da ilginçmiş! diyeceğine kalıbımı basabilirim. Hani dedikodu nerede diyorsan, linki hemen altta. <http://www.biristanbulhayali.com/?p=743> Üç koca pasaj gücünde bir Beyoğlu dedikodusu Biraz ileride Türk Sineması'ndan hatırladığımız Yeşilçam Sokakla köşe yapan yerde Serkldoryan var, ya da namı diğer Emek Pasajı. İstiklal Caddesinin ilk gece kulübü burası. Ve kesinlikle en debdebelisi, en ihtişamlısı. 1918 ve sonrasında işgalci İngiliz ve Fransız askerlerinin bir numaralı eğlence mekanı. Haliyle fahişeleri de, İstanbulun en pahalı fahişeleri. Aynı zamanda en güzelleri tabi. Neyse, siz bu işin fahişe kısmını sevgilinize söylemeseniz güzel olur. Dıştan başlayınız biraz. Bir baksanıza diyiniz mesela, binanın duvarındaki rölyefler ne kadar güzel. Hele iki melek arasından sırıtan bir şeytan figürü var, gerçekten görmeye değer. Yaptıran adam da İstanbulun en zengin adamı. Şanına yakışır bişey yaptırmış. Kim olduğunu merak ediyorsanız tıklayınız: <http://www.biristanbulhayali.com/?p=745> Abraham Eremyan ve Serkldoryan Ve biraz ileride İstiklalin çiçek gibi pasajı karşılıyor sizi: Çiçek Pasajı. Çiçek gibi tarihi var bu pasajın.bunun haricinde bir şey yazmayacağız bu pasaj için. Çünkü yazdık biz bu pasajı, daha önce.bağlantısı da şu: <http://www.biristanbulhayali.com/?p=747> Çiçek satan Rus çiçeklerinin pasajı. Bu arada, Çiçek Pasajının oradan güzel bir çiçek almayı ihmal etmeyiniz. Aslında çiçeği her yerden alabilirsiniz de, Çiçek Pasajının oradan almanız hani sizin için daha iyi. Yanından geçip gittiğiniz mekanın hakkını veriniz yani. Ve geldik Galatasaray Meydanına. Meydana adını veren lisenin kapısı gerçekten büyüleyici. Galatasaray, bir semt olan Galatanın sırtlarında kurulan Saray anlamına geliyor. İsimin hikayesinin hafif detayı için şu linki tıklayabilirsiniz: <http://www.biristanbulhayali.com/?p=1428> GALATA SARAYI
BEYOĞLU'NUN BİLİNMEYENLERİ (Devamı) : Meydanda çelik borulardan oluşan güzel de bir heykel var. Bu heykel Beyoğlunun onlarca simgesinden biri. Cumhuriyetin 50. yılı için yapılmış ama bunu aşan daha derin anlamı var. İşte sanat bu dedirten bir hikayesi var: <http://www.biristanbulhayali.com/?p=1744> Karmaşaya meydan okuyan sade bir heykel. Galatasaray Meydanı aynı zamanda İstiklal Caddesinin tam ortasıdır. Gezinizin yarısını bitirdiniz yani. Kaldı diğer yarısı. Dinlenmek için biraz bekleyiniz. Biraz ilerde Markiz Pastanesi var orada dinlenir birşeyler içersiniz. Biraz yürüyünce oldukça şık ve heybetli bir apartmanla karşılaşacaksınız. Apartmanı Mısırlılar yaptırdığı için apartmanın adı Mısır Apartmanı. İçi ayrı, dışı ayrı bir apartmandır. Dışı batıdır, içi doğudur Mısır Apartmanının. Nasıl mı? Şöyle... <http://www.biristanbulhayali.com/?p=1669> İçi ayrı dışı ayrı bir apartman: Mısır Apartmanı Mısır Apartmanının bitişiğinde ise büyük bir kilise göreceksiniz. Girişin her daim serbest olduğu bir kilise Sent Antuan. Aynı zamanda İstanbulun en büyük kilisesi. Normalde üç yılda bitmesi gerekiyormuş ama nerdeyse on yılda bitmiş. Neden mi? Yanıtı şurda: <http://www.biristanbulhayali.com/?p=1916> Sent Antuan Sent Antuanın tam karşısında ise Elhamra Han var. Elhamra, İstiklal Caddesinin buram buram doğu kokan tek yapısı. Ve kilisenin tam karşısında olması da tesadüf değil. Mimari bir protesto o. <http://www.biristanbulhayali.com/?p=1140> İstiklalde dev protesto:elhamra Ve günün bombası. Ona bir süpriz yapınız. Kim sevgilisine erkek resmi hediye eder ki demeyiniz, bir erkek resmi hediye ediniz mesela. Ve resmini hediye ettiğiniz adamın yakışıklılığını övün mesela. Çünkü bu adam övgüyü hakeden bir adam. Bu adam o gezdiğiniz Beyoğluna adını veren adam, yani Bey'in oğlu. Gayri meşru bir evlilikten doğup ta Osmanlı cellatlarının elinde sona eren trajik bir hayatı var. Yaşadığı konağı Tomtom Sokağı'nda. Beyoğlu adının ardında trajik bir tarih var yani. İşte detayı... <http://www.biristanbulhayali.com/?p=724> Beyin gayrimeşru oğlu. Biraz ileride farkedilmesi güç bir kilise var. Bir Fransisken kilisesi: Santa Maria. Caddenin aşağısında. Ancak 20-30 merdiven inerek girebiliyorsunuz. Bu yüzden de pek farkedilmiyor. Bu kiliseye 5 dakika da olsa kesinlikle uğrayın derim. Çünkü içi çok güzel. Ve bu güzelliğe eşlik eden güzel bir hikayesi var. <http://www.biristanbulhayali.com/?p=1382> Bir Fransisken Kilisesi: Santa Maria Şimdi dinlenme vakti. Artık fayans panolarıyla ünlü Markiz Pastanesi'ne girebilirsiniz. Karnınız acıktıysa fast-food bir şeyler de var. Çayınızı kahvenizi içebilir, bir güzel dinlenebilirsiniz. Bazı mekanların kaderi vardır. Tıpkı bu pastane gibi. Sanki bu mekan ünlü ve aristokrat olmak için yaratılmış, Ama artık halkın, <http://www.biristanbulhayali.com/?p=1198> O artık halkın Markizi. Ve geliyoruz,ülkemizin ilk modaevine. Mesela onun kadar güzel kadınların bir zamanlar sırf bu binanın önünden geçebilmek için süslenip püslendiklerini, vitrinlerine bakıp daldıklarını, çünkü bu binanın ülkemizin ilk modaevi olduğunu söyleyebilirsin. Prim de yapar. Benden söylemesi. Aha da detayı, biraz çalış... <http://www.biristanbulhayali.com/?p=665> İlk modaevi, Botter Apartmanı Ve geliyoruz İstiklalin en tombul, en aykırı yapısına. <http://www.biristanbulhayali.com/?p=722> Rusların, ajanların ve sanatın yurdu Narmanlı'ya. Biraz ilerde de dünyanın ilk metrolarından Tünel ve meydanı var. Bu metro yapılırken, zamanın çok ama çok akıllı şeyhülislamı fetva bile vermiş, binmeyin, caiz değüldür demiş!.. Elin adamı ise metroyu yapmak için didinmiş durmuş. Mücadele etmiş. Bu ibretlik hikayenin detayı şu linkte: <http://www.biristanbulhayali.com/?p=726> Tünelde çarpışan iki akıl ve geziniz burada bitiyor. Muhtemelen de akşamı ettiniz. Önünüzde koca bir akşam yahut koca bir gece var. Kafanızdaki temel soru da muhtemelen şudur: Şimdi ne yapacağız? Benim naçizane önerilerim şunlar olabilir: Çiçek Pasajı'na girip, rakı-balık yapabilirsiniz. Ya da Nevizadeye gidip, insan gulgulesinin içinde keyifle biralarınızı tokuşturabilirsiniz. Veya Tünelin tam karşısındaki Tünel Pasajında, kahve türü bir şeyler içebilir, Yeşilçam Sokağındaki barlara takılabilirsiniz. "Ya Ramazan, çok seçenek var, kafamız karıştı, sen tek bişey tavsiye et bari! Maşallah yazının başından beri bir yığın şey tavsiye ettiniz, o çene birşeyler daha söyler" derseniz, hiçbirine gitmeyiniz, direk otele gidiniz derim!..