İbrahim Hakkı'nın İnsan-i Kâmil Anlayışı

Benzer belgeler
Tasavvufta İnsan-ı Kâmil ve Mevlâna

Şeyh den meded istemek caizmidir?

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

2014 YILI KUTLU DOĞUM HAFTASI SEMPOZYUMU HZ. PEYGAMBER VE İNSAN YETİŞTİRME DÜZENİMİZ

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

Yayın Değerlendirme / Book Reviews

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır.

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Ömer Yılmaz, Geçmişten Günümüze Tasavvuf ve Tarîkatlar, Akçağ Yayınları, Ankara 2015, 1. Baskı, 431 sayfa. ISBN:

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

Muhammed Nûru l-arabî Hayatı, Eserleri ve Tasavvufî Görüşleri Ali Bolat H Yayınları, İstanbul 2015, 275 s. Oğuz Yılmaz *

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Temel İslâm Bilimler BÖLÜMÜ. Yrd. Doç. Dr. Ali TENİK Tasavvuf Anabilim Dalı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir.

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

bitirdi yılında Yüksek Lisansını bitirdi. Bir ara ihtisas için yurtdışında bulundu. 1990

penceremi ışığa açıyorum PARMAKLIKLAR ARKASINDAKİ YÜREKLERİ IŞIKLA BULUŞTURUYORUZ

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

Question NEHC'UL BELAĞA'DA KADIN

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

İNSANIN YARATILIŞINDA FITRAT- DEĞER İLİŞKİSİ VE FITRATA MÜDÂHALE / DEĞERLERİN AŞINMASI

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

Güzel Bir Kitap: 'İslam Estetiği'

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

ŞATRANC-I UREFA (Arifler Satrancı) Satranç Hindistan da yaklaşık 1500 yıl önce bulunmuş klasik bir strateji oyunudur. Satranç Sanskritçe de

Hac & Umre Kültür Turları Uçak Bileti

Peygamberler söylediklerinden başka şeylerde bilir fakat, onları söylemeğe memur olmadıkları için söylemezler.

_MEYVENIN ÇEKİRDEĞİ AĞACIN ÇEKİRDEĞİN NE AYNDIR NE GAYRDIR..._


ilam AKADEMi Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı İlmi Araştırmalar Merkezi

İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ

1. BÖLÜM TASAVVUFA GİRİŞ

TÜM SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARI VE MAKALELER

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

USUL/FIKIH TARTIŞMALARI

İlâhî İsimler Teorisi: Allah-İnsan İlişkisi Abdullah Kartal İstanbul: Hayy Kitap, 2009, 256 sayfa.

eğitim sistemine bağlıdır,öyle ki Bektaşilikte, sofraya konulan gıdaların sofraya konulma sırasına,

ÜMMETİN GELECEK NESLİ ÇOCUKLARIMIZA NAMAZ EĞİTİMİ NASIL VERİLEBİLİR? Gelecek Nesle Doğru

İnsan Hürriyeti Human Freedom

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi

- Kendinizi ve ailenizi cehennem ateşinden koruyunuz. (Tahrim, 66/ 6)

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Hz. Muhammed. (s.a.s.) in Doğumunun 1437 inci senesi vesîlesiyle.. 18 Mart 2008 Lütfi Kırdar Kongre Merkezi

MUHYİDDİN İBN EL-ARABÎ NİN TASAVVUF FELSEFESİ Seçen ve Hazırlayan: Metin Bobaroğlu

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN IKUMA VE TECVİD II İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS İslam Tarihi II ILH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

MEVLIDve SULEYMAN ÇELEBI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUM VE TECVİD VIII İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Transkript:

İbrahim Hakkı'nın İnsan-i Kâmil Anlayışı Prof. Dr. Abdulhakim YÜCE * Bildirimizde, genelde İslam ın, özelde ise tasavvufun insana bakış açısına kısaca değinerek bu konuda ölçüsüz yorumlar yapmanın yanlışlığına işaret ettikten sonra; tesbit edebildiğimiz kadarıyla İbrahim Hakkı Hazretlerinin görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyoruz. İnsan yaratılmış varlıklar arasında mükemmel bir yaradılışa sahiptir. Ahseni takvim (et-tin, 95/4) sırrına mazhardır ve Allah ın sıfatlarından tecelliler taşımaktadır. Böyle olmakla birlikte, Allah a nazaran eksik olan bir varlıktır. Çünkü mutlak kemâl sadece O na aittir. Kur an-i Kerim in insanla ilgili bir kaç ayeti şöyledir: Meleklere hitaben şöyle deniliyor: Onu düzenleyip insan şekline koyduğum ve ona ruhumdan üflediğim zaman hemen ona secde edin. (Hicr, 15/29; Sad, 38/72) Biz insanı en güzel biçimde yarattık. (Tin, 95/4) Allah sizi yeryüzünde halife yaptı. (En am, 6/165) Gerçekten insanoğlunu şerefli/kerim kıldık. (İsra, 17/70) Bu ayetlerden insanın güçlü bir manevi yöne sahip olduğu anlaşılmaktadır. Elbette insanın eksikliğini, yetersizliğini, isyankârlığını, nankörlüğünü, zayıflığını vs. vurgulayan ayetler de vardır. İnsan zayıf yaratılmıştır. (Nisa, 4/28) Doğrusu insan hırslı ve huysuz yaratılmıştır. (Mearic, 79/19) vb. Ancak tasavvuf geleneğinde, özellikle de vahdet-i vücûd anlayışında, insanın daha çok birinci sırada zikredilen özellikleri öne çıkarılarak bir insan-ı kâmil anlayışı geliştirilmiştir. Özeti şudur: Allah fiil ve isimleri ile bilinir (malumdur). Bunların tecelli alanı ise varlık ve olaylardır. İnsan ise, varlığın hem nüvesi (çekirdeği/özü), hem de meyvesidir. Aynı zamanda Allah ın halifesi olan insan, kemâl derecesine ulaşınca, Allah ın sıfat ve isimlerinin en mükemmel şekilde tecelli ettiği varlık olur. O Allah ile âlem, zahir ile batın arasında bir berzah olduğu gibi, bütün ilahî kemâl manaları kendisinde gerçekleştiren kişidir. Âlem Allah ın tecelli ettiği bir aynadır. İnsan-ı Kâmil bu aynanın cilasıdır. Zira Allah Âdem i kendi sûretinde yarattı. 1 Bu durum Hz. Âdem den sonra da devam etti, nebiler ve veliler bu özelliği taşıdı. Sûfîler, insan-ı kâmilin, Allah ile âlem arasında yer alması konusunu işârî yönden şu ayetle açıklamaktadırlar: O iki denizi salıverdi. Birbirlerine temas ediyorlar, aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar. (Rahman, 55/19 20) Bu ayetlerin ışığında, Allah ile insan-ı kâmilin birleşmesi (ittihad) birbirine girip karışması (hulûl) görüşleri de kendiliğinden çürümektedir. Onun için insan-ı kâmil vasat-ı camiadır. Diğer taraftan insan-i kâmil, din ve diyanet adına örnek bir tiptir. İman, İslam ve ihsan onun yol ve yörüngesi, Allah rızası hedefi, Hakk ı sevip sevdirmek vazifesi, cennet ve Cemalullah da bu düşünce ve aksiyonun sürpriz semeresidir. Varlık ve olaylarla ilgisi ve müdahalesi açısından insan-i kâmil yeryüzünde * Y. Y. Ü. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi 1 Buharî, İsti zan, 1; Müslim, Birr, 115. 1

Allah ın halifesidir. (el-bakara, 2/30) O her zaman kendi konumunun farkındadır. Her şeyin Allah tan geldiği şuuruyla kendi yaratılmışlık ve kulluk sınırlarını korumada hassas hareket eder; ne mazhariyetlerini şatahat vesilesi yapar, ne de ayinedârlığını ayniyet iltibasına düşer. Tasavvufta sözü edilen insan-ı kâmil, özel anlamda ve zirve seviyede Hz. Muhammed (s.a.s.) dir. Her ne kadar bütün nebiler ve onlardan sonra da veliler birer insan-ı kâmil iseler de Allah ın bütün isimlerini kemâl derecede temsil etmezler. Herkesin kabiliyetine vabestedir âsâr-ı feyzi ifadesi buna işaret etmektedir. Bütün enbiya ve evliyada icmal edilen isim ve sıfatlar tafsilî bir şekilde Hz. Muhammed (s.a.s.) de tecelli etmiştir. Kemâli isteyen bir kimse için bütün mertebeleri aşarak Hakikat-ı Muhammediye ye ulaşmak bir idealdir. Onun için tasavvuf büyükleri ferdî anlamda insan-i kâmil olabilme idealini sürekli canlı tutmuşlardır. Külli anlamda en mükemmel varlık olan insan, bu durumunu fert planında da gerçekleştirebilmek için marifet ufkuna yükselmeye ve ilim-amel bütünlüğünü sağlamaya gayret edecektir. İslam Tasavvuf kültürü bütünüyle göz önüne alınınca bu konuda şöyle bir tasnif ortaya çıkmaktadır: I. Hakikat-ı Muhammediye ve Kutup a. Varlığın İlk Mertebesi-Hz. Muhammed in Manevi Varlığı (Batını)- diğer Nebilerin Manevi Varlığı (Batını) Hatmu l-velayenin Manevi Varlığı (Batını) Vücûd mertebelerinin yedili 2 tasnifinde ikinci mertebe Taayyün-i Evvel adını alır. Buna aynı zamanda Hakikat-ı Muhammediye veya İnsan-i Kâmil adı da verilir. Burada Hakikat-ı Muhammediye, zaman ve mekân sınırlarının dışında saf metafizik bir ilkedir. Tasavvuf felsefesini ele alan kitaplarda birçok üstün niteliklerin atfedildiği mertebe budur. Vahdet-i vücûd felsefesinin merâtib-i vücûd izahına göre bu mertebeyi Allah tan (Zat) ayırmak mümkün olmadığı gibi, O nunla aynı saymak da mümkün değildir. b. Her Asırda Bir Kişi Tarafından Temsil Edilen Makamın Sahibi Tasavvufî anlayışta kâinat-ı manen idare eden Ricalu l-gaybın başında yer alan ve genelde kutup adı verilen kişidir. Her ne kadar bu kişi de mükemmel bir insan ise de birinci şıkta yer alanların seviyesinde değildir. Üstelik bu sadece manevî bir makam da değildir. Zahiren insanlar tarafından bilinmezse bile böyle bir şahıs vardır. II. Kâmil İnsan a. Mürşid Seyr u sulûk esaslarına göre ruhî eğitimini tamamlamış ve irşada ehil olup mürşidi tarafından irşadla görevlendirilen kişidir. Kâmil ve mükemmil bir şahsiyettir. 2 Tasavvuf ehli içinde özellikle vahdet-i vucûd anlayışına sahip olanlar varlığı mertebelere ayırmışlar ve dörtlü, beşli ve yedili tasnifler yapmışlardır. Yedili tasnif şu şekildedir: Zât, birinci taayyün, ikinci taayyün, ruhlar âlemi, misal âlemi, şehadet âlemi, insan. 2

b. Kâmil Mü min Bir tarikata mensup olmasa bile, Kitap ve sünnete göre Allah ı tanıyıp mükemmel bir İslamî hayatı ve düşüncesi olan her mü mindir. Yine yedili tasnife göre yedinci mertebe olan insan mertebesi, la taayün hariç, daha önceki bütün mertebeleri camidir. Her mertebe bir ilahî ismin mazharı iken insan mertebesi Allah isminin mazharıdır. Allah ismi, diğer bütün isimleri cami olduğu gibi insan da diğer mertebeleri camidir. Aziz Mahmud Hudayi nin, Ayinedir bu âlem her şey Hakk ile kaim, Mir at-i Muhammed de Allah görünün daim, beyti bu anlayışın ifadesidir. İkinci mertebedeki insan-i kâmil ile yedinci mertebedeki insan-i kâmil arasındaki fark, ilkinin Allah ın ilminde/manen, ikincisinin ise maddeten zuhur etmiş olmalarıdır. Azizüddin Nesefî, insan-i kâmili "şeriat, tarikat ve hakikatte tam olan insandır" diye tarif eder ve bunu şöyle açıklar: "Kâmil insan, iyi söz, iyi hareket, iyi ahlak ve iyi bilgide tam olandır. Bu dört şeyi kemâle erdiren kemâle ulaşmış sayılır." 3 Öyle ise tasavvufî telakkide her insan, bu ikinci anlamıyla, insan-i kâmil olmaya adaydır. Çünkü insan bu kabiliyette yaratılmıştır. Bu kabiliyetlerini gereğine uygun metotlarla geliştirenler o makama erişebilirler. Tasavvufî sistemini insan-i kâmil olgusu üzerinde kuran Abdülkerim el-cilî 4, insanların tamamının, insan olmaları açısından, diğer varlıklar arasında kâmil olduklarını belirttikten sonra şu tasnif ve izahı yapar: 1. Bi l-fiil kâmil olan insanlar. Bunlar da iki guruba ayrılırlar: a. Tarih-i bir şahsiyet olarak Hz. Muhammed (s.a.s.) hem kâmil, hem mükemmildir. b. Birer tarihî şahsiyet olarak diğer peygamberler ve veliler. Bunlar mükemmil olmayıp kâmildirler. Bu noktada metafizik, tasavvufî ve epistemolojik açıdan konuya yaklaşılmaktadır. 2. Bi l-kuvve kâmil olan insanlar. Bu guruba bütün insanlar girer. Bir varlık olarak insan, ilahî isim ve sıfatların kendisinde tecelli ettiği kâmil varlıktır. Diğer varlıklarda parça parça olarak ortaya çıkan ilahî kemal, yalnızca insan vasıtasıyla toplu bir şekilde zuhur eder. Bu anlamda bütün insanlar kâmildir. Çünkü ontolojik yetkinlik insanın yaratılışında vardır. Ne var ki, bu yetkinlik bi l-fiil değil, bi lkuvvedir. Bu noktada konuya kozmik, felsefî ve ontolojik olarak yaklaşılmaktadır. Kendisinde isim ve sıfatların bi l-kuvve bulunduğu insan, çeşitli süreç ve mertebeleri aşarak isim, sıfat ve daha sonra da Zatın müşahedesine ulaşır. Böylece insan (sufî) Allah ve kendisi hakkında gerçek bilgiyi elde etmiş olur. Öyle ise burada insan-i kâmil, sufî tecrübe yoluyla epistemolojik yetkinliğe ulaşmış insan demektir. Fiili olarak yetkinleşen ve sınırlı olan bu insanlar nebi ve velilerdir. Kısacası Hakikat-ı Muhammediye, Kadim ile hâdis arasındaki berzahtır ve Hz. Muhammed (s.a.s.) dâhil bütün nebi ve veliler bu hakikatten pay alırlar. Bir ilke olarak Hakikat-ı Muhammediye bütün ilahî sıfatlara sahiptir. Tarihî bir şahsiyet olan Hz. Muhammed (s.a.s.) ise, bütün beşerî yetkinlikleri kendinde 3 A. Nesefî, İnsan-i Kâmil, 14. 4 Bu konuda bak: Abdullah Kartal, Abdülkerim Cîlî, Hayatı, Eserleri, Tasavvuf Felsefesi, İst. 2003. 3

toplamıştır. Başka bir ifade ile Muhammedî Hakikat, var olmanın bütün özelliklerini potansiyel olarak taşırken, tarihî şahsiyet olarak Hz. Muhammed (s.a.s.), var olmanın bütün özelliklerini fiili olarak yansıtır. Çünkü varlık onun hakikati ile zuhur etmeye başlar ve onun sûretinin zuhuru ile zirveye ulaşır. 5 Verilen bilgiler göz önüne alınırsa insanların, kemal açısından, şu üç guruba ayrıldıklarını söylemek mümkündür: 1. Peygamberler: İlk peygamber Hz. Âdem den son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.) e varıncaya kadar bütün peygamberlerin manevî ve batinî varlığı, derecesine göre, bu olgunun birer temsilcisi olmakla birlikte, son peygamber zirvede yer almaktadır. 2. Ricalu l-gayb: Tasavvufî anlayışta kâinatı manen idare eden ricalü lgayb ve bunların başında yer alan ve genelde kutup adı verilen kişi ikinci derecede Hakikat-i Muhammediye den nasibini almaktadır. Her ne kadar kutup da mükemmel bir insan ise de, birinci şıkta bulunanların seviyesinde değildir. 3. Kâmil insan. Bunu da iki şıkta incelemek daha açıklayıcı olabilir. a. Mürşid: Seyr u sulûk esaslarına göre ruhî eğitimini tamamlamış, irşada ehil olup mürşidi tarafından irşadla görevlendirilen kişidir. Kâmil ve mükemmil bir şahsiyettir. Her tarikat mensubunun kendi şeyhini bu makamda görmesi normaldir, hatta feyiz alabilmesi için bu anlayışta olması tavsiye edilir. b. Kâmil mümin: İster bir tarikata intisap etmiş olsun ister olmasın, Kitap ve sünnete göre Allah ı tanıyıp mükemmel bir İslamî hayatı ve düşüncesi olan her mümin bu gurupta değerlendirilebilir. Yukarıda verdiğimiz tasnif tasavvufî eserlerde geçmemekle beraber, konunun anlaşılması için tarafımızdan düzenlenmiştir. 6 Gaye her insanın şeyhini Hakikat-ı Muhammediye makamının sahibi veya kutup görmesinin yanlışlığına ve tasavvuf karşıtlarının bu noktaya yönelik tenkitlerinin yersizliğine işaret etmektir. Elbette bu tasnif işin erbabı tarafından yapılacak tenkit ve izahlara açıktır. Ayrıca kâmil insan meselesi felsefî tabirle kozmolojik bir yöne de sahiptir ve tasavvufî/felsefî eserlerde Hakikat-ı Muhammediye, Nur-i Muhammedî, yetkin insan, kelime (logos) vb. başlıklar altında yer almaktadır. Kısaca değindiğimiz İslam Tasavvufundaki kâmil insan düşüncesi, aşkın bir Allah ve O nun kulu olan insan ayırımına dayandığından, bu konudaki en tutarlı ve dengeli düşünce olmasına rağmen, yanlış anlaşılmalara neden olabilecek bazı aşırı yorumlar yapıldığından ötürü, bazı İslam âlimleri tarafından kısmen tenkide de uğramıştır. Sözü fazla uzatmamak için daha geniş izahları ilgili eserlere havale ederek, İbrahim Hakkı'nın konu ile ilgili görüşlerini aktarmak istiyoruz. İbrahim Hakkı'nın İnsan Hakkındaki Bazı Yorumları A. Fizyonomik Açıdan 5 Geniş bilgi, kaynak ve açıklamalar için bak: Abdullah Kartal, Abdülkerim Cîlî, Hayatı, Eserleri, Tasavvuf Felsefesi, 193 281. İst. 2003. 6 Yakın bir tasnif için bak: H. Kâmil Yılmaz, Tasavvufî Meseleler, İst. 1997, 208 216. 4

Bilindiği gibi İbrahim Hakkı Marifetname'sinde insanın fiziği ile karakteri arasında doğrudan irtibat olduğu kanaatini taşımakta ve bu konuda, kendi döneminde de olmuş mudur bilemiyorum ama günümüzde ciddi tenkitlere sebep olan görüşler beyan etmektedir. Genelde ilm-i sima ve ilm-i kiyafet adı verilen bu tahliller eski çağlardan beri bilinen ve ehlince yerine göre müracaat dilen ilimlerdendir. Meşhur mutasavvıf İbn Arabi de Futuhat-ı Mekkiye'nin 148. babında bu konuyu işlemektedir. Günümüzde de, pozitif bilimler arasında yer edinmemiş olsa da, astroloji gibi ilgi uyandırmakta ve belli çevrelerce müracaat edilmektedir. Konumuz bu olmadığından geniş tahlillere girmeden görüşümüzü bir iki noktada özetlemek istiyoruz. 1. İnsan karakteri ve seciyesi tek bir unsurun etkisiyle oluşmadığı gibi bir unsurdan yola çıkılarak bu karakter hakkında kesin kanaatler elde edilemez. Hayat şartları, yaşadığı coğrafya, aldığı eğitim, soyaçekim, aile ortamı ya da edindiği arkadaşları kişinin sahip olduğu özelliklerinin önemli oranda değişmesine neden olabilir. Pratikte de böyle değil midir zaten? İlk bakışta sizde pek de iyi hisler uyandırmayan bir insan hakkındaki düşüncelerinizi değiştirmek zorunda kalmadınız mı hiç? Ya da tam tersi Ayrıca insanların sonradan yaptırdığı veya geçirdiği fiziksel değişimler de hesaba katılmalıdır. Kısacası fizikî görüntü, yapılacak tahlilde yüzlerce unsurdan ancak bir unsur olabilir. 2. Diğer taraftan sıradan kişilerin veya bu ilimle ilgili bir kitabı eline geçiren her şahsın rastgele tahliller yapması hem bir yanlıştır hem de bu ilme saygısızlıktır. Bu ilimde doğru tespitlere ulaşmak, ancak erbab-ı firaset için söz konusudur. Allah Resûlü (s.a.s.), Mü minin firasetinden sakının. Çünkü o Allah ın nuru ile bakar. buyurarak buna farklı bir açıdan işaret eder. 3. Keşke insanlar öncelikle başkalarını değil kendilerini tanımak için bu yönteme başvursalardı. Ne tür becerileri var, kabiliyetleri ne yönde, hangi alanlarda daha başarılı olabilirler, ya da ne tür zaafları var gibi... B. Tasavvufî Açıdan Tasavvuf ehline göre, insan dâhil, bütün varlık Allah'ın isim, sıfat ve fiillerinin tecellilerinden ibarettir. Ve varlıklar arasında bu tecelliye zirve seviyede mazhar olan insandır. Yani insan bu tecelliyi mükemmel olarak yansıtan bir ayna gibidir. İnsanlar arasında yukarıda kısaca izah ettiğimiz kâmil insanlar bu görevi daha seviyeli bir şekilde yerine getirmektedirler. Bu kendini aşmış, adeta ahlakî mükemmelliğe mazhar olmuş kişiler arasında ise, tasavvufî tabirle, insan-i kâmil tecelliye ayna olmada zirveyi tutmaktadır. Zirve noktada İlahî isim ve sıfatları yansıtan insan-i kâmil elbette sıradan biri değil, üstün özellikleri olan biri olmalıdır. İşte bu noktada İbrahim Hakkı önemli tesbitlerde bulunmaktadır. İnsaniyet-i Kâmile 7 adını verdiği risalesinde bu konuyu 17 alt başlıkla işlemektedir. Biz de fazla tahlile girmeden, bu risaleden kısa bir özet arz etmek istiyoruz. 7 Bilindiği gibi İbrahim Hakkı Hazretlerinin eserleri iki kısma ayrılır: Asıllar, fer'ler. İkinciler birincilerden derlemedir. İnsaniyet-i kâmile adlı risale, asıl eserlerinden biri olan Mecmuatu'l-Meanî adlı eserden alınan Definetu'r-Ruh isimli eserin içinde bir bölümdür. İnsan-i Kâmil adıyla Turgut Ulusoy tarafından sadeleştirilmiş ve Hisar Yayınevi tarafından İmam Gazali'den alınan bazı eklemelerle basılmıştır. Üzerinde baskı tarihi bulunmamaktadır. Çalışmamızın son kısmında daha çok bu eserden yararlandık. 5

İbrahim Hakkı'ya göre insan bedeni kalbinin örtüsü; kalbi ise marifet, muhabbet ve İlahî sırların barınağıdır. Kâinatın hülasası, özünün özü olan ve Allah'ı hakkıyla bilen insan-i kâmilin kalbi ise Allah'ın evidir. İnsan-i kâmil ulu bir sultandır ve bütün kâinat onun tasarrufuna verilmiştir. Onun sözleri güzel, davranışları güzel ve ahlakı güzeldir. (s.11) 8 Bu açıklamadan anlaşılıyor ki belirtilen bu üç özellik hangi insanda bulunur ve kendisine tam yerleşirse (adeta ikinci bir fıtrat oluşturursa) o, Allah'a tam inanmış, mümin, bilgili ve kâmil bir insandır. Eğer bir insanda bunların ikisi bulunsa o Allah'a inanmış, bilgili bir insandır; ancak Allah'a erişememiştir. Eğer bu üç özellikten sadece biri bulunsa o mümindir fakat gaflet içindedir. Eğer hiç biri bulunmasa o tembel, cahil ve zavallı bir yaratıktır. Âlimler kâmil insan için, bütün kâinat bir tek insan olsa insan-i kâmil onun nurlu kalbidir. (s.12) İbrahim Hakkı bu girişten sonra 17 madde halinde insan-i kâmilin bazı temel özelliklerini (özetle) şöyle sıralamıştır: İnsan-i Kâmil, 1. Cenab-ı Hakka üstün bir sevgi ve tam bir teslimiyetle bağlıdır 2. Duaları kabul edilir, ancak edep ve hayâsından hiçbir şey istemez 3. Allah katında hatırı sayılır biridir 4. "Ey sevgili! Ben senin sırrınım, sen de benim sırrımsın" ilhamıyla, kendi dertlerinden, acılarından ve üzüntülerinden kurtulmuş, gönül huzuruna kavuşmuş, ilme'l-yakinden ayne'l-yakine gelmiş ve oradan da hakka'lyakin ile sarsılmaz makamı bulmuştur 5. Yemeklerin en lezizi, kokuların en hoş ve iç açısı olanı, giyeceklerin en güzeli ile aksi olanları birdir 6. İbadet dâhil bütün işlerinde ifrat ve tefritten uzaktır 7. Verdiği sözü mutlaka yerine getirir 8. Bütün iş, hareket ve davranışları iyilik, zikir ve ibadettir 9. Yüzünü gören, sohbetinde bulunup tatlı sözlerini duyan büyük bir zevk alır 10. Halkla az ve utangaç bir şekilde görüşür 11. Dünya malına olan ilgi ve sevgisi sadece fakir mürtlerine yardım etmek içindir 12. Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmıştır 13. Öyle temiz ve mutlu bir zattır ki, nurların kaynağı, sırların madeni, iyi insanların dostu ve dertlilerin dert ortağıdır 14. Marifet ve muhabbete isteklidir; sohbetinde bulunanlara güler yüzle ve tatlı bir ifadeyle dinin esaslarını öğretir, yanlış inançlarını düzeltir ve böylece ehl-i sünnet ve'l-cemaat mezhebine uymalarını sağlamaya çalışır 15. Her kese aklının erdiği şekilde konuşur 16. Üstün bir şan ve şerefe, güzel ahlaka, ilim ve irfana sahip olmasına rağmen dilediğini elde etmeye gücü yetmez. Zira bütün isteklerini terk etmiş; tek isteği Cenab-ı Hakk'tır 17. Kendisini Allah'a teslim etmiş ve her işini O'na havale etmiştir Sadece satırbaşlarını verdiğimiz bu özellikleri İbrahim Hakkı sayfalar boyunca ayet, hadis ve selef-i salihînin sözleri ışığında izah etmektedir. 8 Parantez içindeki rakamlar, İ. Turgut Ulusoy tarafından sadeleştirilen İnsan-i Kamil adlı eserin sayfa numaralarıdır. Parantez içindeki izahlar bizim tarafımızdan eklenmiştir. 6