Istanbul Erkek Lisesi Model Birleşmiş Milletler 2016 Ekonomik ve Sosyal Konsey (EKOSOS) Mülteci akımlarının ekonomik sonuçları
Komite: Ekonomik ve Sosyal Konsey Ajanda: Mülteci akımlarının ekonomik sonuçları Komite Başkanları: Atakan YURDAKUL - Meryem ÇEKEM Giriş Özellikle Suriye'de görev başında bulunan rejimi devirmek isteyen Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) tarafından başlatılan Suriye Sivil Savaşı'nın ardından, dünya üzerindeki mülteci sayısı keskin bir şekilde artmaya başladı. Sorunlu olan bölgelerden kaçan yetişkinlere ve çocuklara, onları ağırlayan ülkeler tarafından korunaklı bölgeler ve güvenlik tahsis edildi ancak, İslam Devleti (İD) ve Boko Haram gibi aşırıcı grupların ortaya çıkmasını, mülteci akışının hızlanması izledi, alınan küçük çaplı önlemler yetersiz kalmaya başladı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu'na göre, 20 milyon göçmenin yarısından fazlasını çalışabilecek durumda olmayan insanlar ve çocuklar, yani başka bir bireye veya oluşuma bağlı olan insanlar oluşturuyor. Bu insanlara yiyecek, barınak, su, eğitim, bakım gibi insani hakların verilmesi ülkeleri zorunluluğu da Mültecilerin Statüsüne İlişkin 1951 Sözleşmesi'nde açıkça belirtilmiştir.yeterli olmayan bakım ve ilgi, milyonlarca insanın hayatını etkileyecektir. Göçmenler gittikleri ülkelerde olumlu ve olumsuz anlamda değişimlere ve birçok alanda da yeniliklere sebebiyet vermişlerdir, Ekonomik ve Sosyal Konsey'in toplantı süresince odaklanacağı konu ekonomik anlamdaki sonuçları olacaktır. Anahtar Kelimeler Mülteci: "Irkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen; yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen her şahsa mülteci denir." Mültecilerin Statüsüne İlişkin 1951 Sözleşmesi Evsahibi Ülkeler: Sınırları içinde belirli bir miktarda mülteci bulunduran ülkelere verilen isimdir, örnek olarak Türkiye, Lübnan, Pakistan, Etiyopya gibi ülkeler verilebilir. İşgücü: Bir ülkedeki nüfusun üretici durumunda bulunma imkanı olan kısmı, bir ülkenin işgücü olarak nitelendirilir. Pazar: Ekonomide her türlü mal ve hizmetin alınıp satıldığı veya takas yoluyla el değiştirdiği yerlere verilen genel isimdir. Bütçe: Bir devletin, kuruluşun, bir aile veya bir kimsenin gelecekteki belli bir süre veya belli bir amaç için tasarladığı gelir ve giderlerin tümüdür. İnsani Haklar: Bir insanın İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde bahsedilen ve ona sunulan hakların hepsine insani haklar denir. Bu hakların içine barınma, yiyecek ve suya erişim, giyinme ve benzeri zorunluluklar dışında eğitim, çalışabilme, yasalar karşısında eşit olma da dahildir.
Ayrıntılı Özet 20.yüzyılın başlarından beri, çeşitli bölgelere olan mülteci akımı tarihte hiç olmadığı kadar artış göstermeye başladı. Bu dalgalara ek olarak, kendi ülkesinin sınırları içinde yaşadığı coğrafyadaki yerinden edilmiş insan sayısı da yüksek rakamlara çıkmaya başladı. Bu demografik değişikliklerin ana sebebi olarak, başta Ortadoğu ve Kuzey Afrika olmak üzere, çeşitli gruplar arasında yaşanan silahlı çatışmalar sayılmaktadır. Direkt etkilerin (can kayıpları, yıkılan binalar ve harap olmuş şehirler ve benzeri) yanı sıra, yan etkiler olarak adlandırılan sorunlar da uluslararası organizasyonlar, devletler, özel kuruluşlar ve toplumlar tarafından göz önünde bulundurulmaya başlandı. Demografik Değişiklikler Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu'na göre ülkesindeki yerinden men edilmiş insanların sayısı İkinci Dünya Savaşı'ndan beri ilk kez bu kadar yüksek bir numaraya ulaştı. Yine Birleşmiş Milletler'in kaynaklarına göre, dünya genelinde toplamda 60 milyondan fazla insan mülteci veya zorla yaşadığı yerden men edilmiş durumda. Yaşadıkları yerlerden başka ülkelere geçmek zorunda kalan bu insanlar, toplumlar arasında zorunlu bir kültür etkileşimi oluşturdular ve bulunmaya başladıkları yerlerin kültürel yapılarına adapte olmaya veya o bölgeleri etkilemeye başladılar. Bu hareketler, çeşitli ideolojileri, hareketleri ve düşünce farklılıklarını tetikledi, toplumların sosyal yapısının değişmesine önayak oldu. Göç olgusu, bir baskı ya da zorlamaya dayandığından, çoğu zaman bu insanlar kendi statülerini tanımlamaya yarayacak belgelerden yoksun durumda bulundukları için göç veren ve göç alan ülke arasında hukuki bir belgeye bağlanmasında zorluklar yaşanmaktadır. Kente gelmiş aile çocukları eğitim ve yetenek eksikliği, gelinen ülkenin kültürüne ve diline yabancı olma durumu gibi nedenlerle arzuladığı iş ve geleceği elde edemeyeceği düşüncesine kapılan insanların, suça daha kolay yönelme olasılığı büyüktür. Genellikle göçmenlerin bulunduğu şehir bölgelerinde suç oranlarının şehrin diğer bölgelerine göre yüksek olduğu görülmektedir. Ekonomik Etkiler Bu etkiler, başta göç veren ülkeler olmak üzere, iş gücü ve kalitesindeki oynamalar, insan gücü kayıpları, yapıların tahribi/yıkımı, çeşitli ambargolar, kurulması zorunlu olan kurumlar, gerekli bina ve insani ihtiyaçların sağlanması zorunluluğu ve üretim verimi değişiminden dolayı ortaya çıkmışlardır. Buna ek olarak, karışıklıklardan etkilenmiş olan bölgelerde ticaret yollarının kopması ve anlaşmaların iptal olması da önemli sebepler arasında sayılabilir.
Göç Alan Ülkelerin Yaşadıkları/Yaşayacakları Ekonomik Değişiklikler Son senelerde ortaya çıkan göçmen dalgalarının geldiği ülkelerin ekonomik anlamda yaşadıkları değişimler şu şekilde sıralanabilir; Her ne kadar göçmen kampları kurulmaya ve yaygınlaştırılmaya çalışılıyor ise, kamp dışında yaşayan mülteciler çoğunluk durumunda ve kaçak yerleşmeler yapmaktalar, ki bu da çarpık kentleşmeye sebep olmaktadır. Çarpık kentleşme ise yatırım engelleme özelliğine sahiptir ve caydırıcı bir etkendir. Önceleri kent dışında bulunan sanayi tesisleri, mültecilerin gelmesiyle birlikte artan konut ihtiyacına cevap vermek için yapılan şehir genişletme politikalarından dolayı şehrin içinde yer alacaktır. Bu tesislerin yaşayacağı ulaşım sıkıntıları, atık toplama-imha etme işlemleri için olan ücretler artacak, işletmeleri kötü etkileyecektir. Mülteciler için kurulması gereken kamplar hükümete fazladan yük bindirecek, elde bulunan sermaye bu insanlara harcanacaktır. Buna karşın insani ihtiyaç maddeleri satan işletmeler ticari anlamda kazanç sağlayacaktır ve dolaylı olarak da olsa ekonomi hareketlenecektir. İşgücünün hızlı artışı sonucu işsizlik sorunu başlar, ancak buna karşılık olarak işgücü maliyeti zayıflar ve üretim maliyeti azalır. İşgücü maliyeti düşmüş olacağı için bir göçmen grubunun veya ailesinin içinde çalışması gereken insan sayısı artacaktır, ki bu da çocuk işçiliği oranının yükselmesine sebebiyet verir. Ani şekilde artan ikamet eden insan sayısı, mülteci dalgalarından önce olan insan sayılarının ihtiyaçlarını karşılamak sebebiyle yapıldığı için yetersiz kalmaya başlayan altyapıların genişletilmesini gerektirecektir. Bölgesel yönetimlerin yatırımları ve bütçe planlarında değişikliğe gidilmesi zorunlu olacaktır. Şehirde bulunan insan sayısı arttığından dolayı kırsal kesime yapılacak olan yatırımların getireceği kazanç giderek azalacaktır. Bunun devamında şehirlere yapılan yatırımlar artacak,bağlı olarak da kırsal kesim endeksli ürünlerin ücreti artacak, bu da kırsal kesimde üretilen malların veya hizmetin ticaretini kötü etkileyecektir. Bu maddeye ek olarak, şehirde sayısı artacak olan yatırımların bir sonucu olarak başarılı olan yatırım/başarısız olan yatırım oranı bozulacaktır ve serbest piyasada güvensizlik hissi oluşacaktır. Yanlarında getirdikleri paralar veya değeri olan eşyaları göç ettikleri ülkenin piyasasına sokmaları, o ülkenin büyüme hızını, rezervlerini ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'yı arttırır. Belli derecede malvarlığına sahip olan göçmenlerin göç ettikleri ülkelerde kuracakları işler bir anlamda yabancı yatırım yerine geçer ve piyasayı olumlu olarak etkiler.
Ülkeler, İnsanlar, Örgütler ve Organizasyonlar Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği: 14 Aralık 1950 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kurulduğundan beri bu kuruma dünya genelinde mülteci sorunlarını çözmek ve mültecileri korumak amacıyla uluslararası faaliyetleri koordine etme ve yürütme görevi verildi. 2016 senesi itibariyle 120 farklı ülkede faaliyet göstermektedirler. Mülteci dalgaları ve durum kontrolü hakkında en etkin yapıya ve imkanlara sahip olan BMMYK, krizin getirdiği ekonomik anlamlardaki etkileri azaltmak ve mültecilerin ihtiyaç duyduğu finansal kaynakları sağlayabilmek için bölgesel ekonomi planları, bağış etkinlikleri, uluslararası örgütlere ve devletlere çağrılar ve benzeri etkinliklerde bulunmuştur. Avrupa Birliği Mülteci oranı, sorunlu bölgelere komşu olan ülkeler kadar yüksek olmadığı için serbest piyasaya ve devlet ekonomisine direkt olarak gözle görülür bir etkide bulunmamıştır. Buna rağmen mültecilerin göç yolu olarak kullandığı, Yunanistan, Bulgaristan ve Macaristan gibi ülkeleri de dahil eden rotaların kontrolü ve ihtiyaçların karşılanması üye ülkelerin bütçesinden ayrılan birikimlerle sağlanmıştır.
Avrupa Birliği, Demokrasi ve İnsan Hakları Aracı (EIDHR), İstikrar ve Barışa Katkı Sağlayan Araç (IcSP), Avrupa Komisyonu İnsani Yardım Ofisi (ECHO) ve benzeri alt organlarıyla mültecilere ve onlara ev sahipliği yapan ülkelere ekonomik destek vermektedir. Türkiye, Lübnan, Ürdün: Sınırları içinde milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye, ekonomik kaynaklarının çoğunu toplama kampları dışında kalan mülteciler ve onların sebep olduğu etkilere ayırmaktadır. Ülkedeki piyasa göçmenlerin işgücü olarak girmesiyle hareketlenmiş, bağlantılı olan tüm sektörleri etkilemiştir. Bu etkinin olumlu veya olumsuz ağrılıkta olduğunda görüş birliğine ulaşılamamıştır. Türkiye Cumhuriyeti, an itibariyle ücretsiz sağlık ve eğitim hizmeti de sunmaktadır, BMMYK'den alınan yardımın yetersiz olması sebebiyle devlet, harcamaları kendisi finanse etmektedir. Lübnan ve Ürdün, mülteci yoğunluğunu en üst noktada yaşayan iki ülke olarak altyapı sıkıntıları ve insani ihtiyaç sağlanmasında büyük ekonomik problemler yaşanmaktadır. Her ne kadar uluslararası desteğe sahip olsalar da ülkelerdeki yatırımlar azalmış, devletin elinde bulundurduğu kaynakların hatırı sayılır bir kısmı mültecilerle ilgilenilmesi için ayrılmak zorunda kalınmıştır. Atılmış Olan Adımlar ve Yapılan Antlaşmalar Avrupa Birliği Güvence Fonu (EUTF): Yeni kurulmuş olan Avrupa Birliği Güvence Fonu'nun amacı, mültecilerin bulunmasından dolayı ekonomik sorunlar yaşayan bölgenin ve içinde bulunan mültecilerin olağanüstü ve büyümekte olan ihtiyaçlarına cevap vermeye yönelik ek mali kaynak sağlamaktır. 4 Şubat 2016 tarihinde Londra'da gerçekleşen toplantılarında ekonomik destek paketleri için yeni hedefler belirlenmiştir. Türkiye-AB Mülteci Antlaşması: 2016 senesinin Mart ayında ortak noktada buluşulduğu açıklanan görüşmelerde, göçmen kabulü ve daha önemlisi, ülkenin durum kontrolünü sağlayabilmesi için gereken ekonomik destek paketi kabul edildi. Mülteci kabul etme sürecinde değişikliklere giden Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa Birliği'nden 3 milyon Euro fona sahip olacak. Bölgesel Göçmen & Esneklik Planı(2016-2017): 200.000 mülteciye iş imkanı, 450.000 barınak, 1.000'e yakın eğitim merkezi, 2.800.000 kişi için erzak yardımı ve benzeri amaçları gerçekleştirmek için başlatılmış bir plan olan Bölgesel Göçmen & Esneklik Planı, 2015 senesinde hedeflenen noktalara erişememiş olmasına rağmen beklenenden fazla destek görmüştür. Proje çok yönlü amaçlar taşıyor olmasına rağmen ekonomik yardım ve danışmanlık yönüyle öne çıkmıştır. Olası Çözümler (Oturum Başkanının Tavsiyeleri) Uluslararası İşbirliğinin Arttırılması: Mültecilerden kaynaklanan, devletlerin kullanmak zorunda kaldığı ve aynı zamanda yeterli olamayan finansal kaynakların arttırılması ve daha etkili şekilde kullanılabilmesi için bu sorunla bağlantılı olan ülkelerin aralarındaki işbirliğinin arttırılması uzun vadeli çözümler için etkili bir yöntem olabilir.
Uluslararası organizasyonların (Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve benzeri) danışmanlığı adı altında yapılması ve finanse edilmesi uygun olacaktır. Buna ek olarak halihazırda kullanılan planlarda yenilenme sürecine girilebilir. Mültecilerin Yerleşim Yerlerinin Organize Edilmesi: Kullanılan kaynakların yeteri kadar etkili olmamasının ve potansiyel olumsuz ekonomik etkilerinin çoğunun belirli bölgelerde hissedilmesi, mültecilerin bulundukları yerlerden kaynaklanmaktadır. Bu konu atılabilecek adımlardan bir tanesi de işgücünün, ihtiyaç duyan devletlere dağıtılması sayılabilir. Bu sayede mültecilerin işgücü olarak kullanılacağı yerlerde ekonomik hareketlilik artacak, geldikleri yere kıyasla olumsuz etkiler azaltılmış olacaktır. Bu dağılım bahsedilen ülkedeki şehirler arasında veya işgücü sıkıntısı yaşayan ülkeler arasında yapılabilir. Bu tarz bir oluşumu mülteci kabul edecek olan ülkenin finanse etmesi, lojistik unsurların ise mültecilerin geleceği ülke tarafından karşılanması denge getirecektir. İş Alanlarına Teşvik: Ülkelerde bulunan üç ana sektördeki (hizmet, tarım, sanayi) ihtiyaç kapasitesine bağlı olarak mültecilerin talep edilen sektörlere teşvik edilmesi, genellikle belli bir alanda toplanmış olan işgücü ağırlığının dağılmasına ve ekonomik etkilerin olumluya kaymasına sebep olabilir. Bu uygulama belirli bir isim altında olmasa da bazı ülkelerde uygulanmaktadır (Yunanistan'da zeytin toplayıcılığına, Türkiye'de hizmet sektörüne, Lübnan'da altyapı hizmetlerine teşvikler). Bu tür bir uygulama hayata geçirilmeden önce bir bilgi merkezi tarafından gerekli istatistikler toplanmalı, uzmanlar tarafından değerlendirmeler yapılmalıdır. Bu sebeple bu ve benzeri organizasyon bölgesel veya ulusal yönetimler finanse etmelidir. Destek Arttırıcı Kampanyalar: Geçtiğimiz senelerde finansal güçlerini genellikle bağışlar ve yapılan organizasyonlardan sağlayan gönüllü yardım kuruluşlarının ulaşmayı umdukları ekonomik yardım noktaları, beklenenin çok altında kalmıştır. Bu tür organizasyonlar mültecilere verilmesi gereken ekonomik yardımın seviyesini hafifleteceğinden dolayı, destek almaları gereklidir. Hükümetler tarafından yapılacak olan yönlendirmeler, teşvikler, bilinç artırıcı kampanyalar, sosyal etkinlikler, işbirlikleri ve bu kuruluşların işleyişini yavaşlatan yasaların hafifletilmesi gözle görülür bir etkiye yol açacaktır. Notlar Delegeler unutmamalıdır ki ekonomik etkilerden kasıt sadece olumsuz anlamda değildir. Rehber boyunca bahsedildiği gibi olumsuz olarak nitelendirilen etkiler kadar olumlu yan ve direkt etkiler de bulunmaktadır. Buna ek olarak Türkçe yazılmış olan dokümanların azlığı sebebiyle yabancı dili yeterli olan delegelerin farklı kaynaklardan da araştırma yapması ve veri toplaması tavsiye edilir. Kaynakça "BMMYK: Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği." UNHCR News. N.p., n.d. Web.
"Türkiye Ekonomisine Suriyeli 'dopingi' Kalıcı Mı?" Suriyeli Etkisi Kalıcı Mı? Al-Monitor, 06 Nis. 2016. Web. "Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme." Birleşmiş Milletler, n.d. Web. "Kanun." Yabancılar Ve Uluslararası Koruma Kanunu. Birleşmiş Milletler, n.d. Web. "Ekonomi Terimleri." İktisatSözlüğü.com, n.d. Web. "Göç Ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması." Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2006. Web. Sıkça Sorulan Sorular. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Ocak 2015. Web. "Ekonomide Suriyeli Etkisi." Suriyeliler Ve İktisat. N.p., 8 Apr. 2016. Web. 18 Ağu. 2016. "Mülteciler Ve Ekonomi." Birleşmiş Milletler Bilgi Kitapçığı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, n.d. Web. "BMMYK: Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Suriye İçin Yardım Talebinde Bulundu." UNHCR News. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, n.d. Web. Orhan, Oytun. "Suriyeli Sığınmacıların Türkiye'ye Etkileri." ORSAM - TESEV, Ocak 2015. Web. "Suriyeli Sığınmacıların Dünya Ekonomisine Etkileri." İktisadi.org, n.d. Web. "Mülteci Krizi Ve Avrupa Birliği." AB Ve Göçmen Krizi. Avrupa Birliği (EU), n.d. Web.