pecya İzdüşüm... Taş, yontmayı deneyin örneyin. Her çekiç darbesi taşta saklı yeni bir hayattır. İzini sürün yeni hayatların, sırları keşfe çıkın.



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bu dönem de Sevgi Gönül Kültür Merkezimiz sanatla dolu bir sezon geçirdi.

34. GENÇ GÜNLER -ATÖLYELER-

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel


Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

ANAVARZA BAL ÇOCUK TİYATROSU

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TİYATRO ELEŞTİRMENLİĞİ VE DRAMATURJİ BÖLÜMÜ DERGİSİ

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ. Dokuz Eylül Üniversitesi 1990

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016)

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

ÖZGEÇMİŞ. Ünvanı: Prof.Dr. Öğrenim Durumu:

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KUKLA ÇOCUK TİYATROSU

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

FAALİYET RAPORU 2017

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

Psikomotor Gelişim ve Oyun

EGE ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ MAYIS 2015 ETKİNLİK PROGRAMI

Metin Edebi Metin nedir?

4. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ. (9 Mayıs- 17 Haziran 2016 )

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Bakanımız, Çocuk Bakım Kuruluşları Öz Değerlendirme Toplantısında

3. Ulusal Aile Fotoğrafları Yarışması. Katalog

OPERA VE BALE MARDİN DE

Ekrem İMAMOĞLU Belediye Başkanı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası nı kutladık. Halk ekmek fabrikası gezisine katıldık. TÜRKÇE * Dilbilgisi:

Naptorun Pansiyon İzleyiciden Tam Not Aldı

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

Kitabı mı Çıkmış, Dizisi mi?

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

2013 YILI Faaliyet Raporu

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

BABA NERDESİN KAYBOLDUM

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz.

Topluma Yararlı Projeler Çalışma Birimi

TİYATRO ELEŞTİRMENLİĞİ VE DRAMATURJİ BÖLÜMÜ DERGİSİ

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10

İBRAHİM DEMİREL FOTOĞRAF DİLİNDE BİR SÖYLEŞİ. asosöyleşi

ANKARA TARİHİNDE BÖYLE DÜŞÜK FİYATLAR GÖRÜLMEDİ

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

lkokul Eğitim Koordinatörü

Tüm Öğretmenlerimize ve öğrencilerimize iyi tatiller diliyoruz!

GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI

MATBAACILIK OYUNCAĞI

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI BURÇAK EYÜBOĞLU ORTAOKULU 28. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİKLERİ 8-9 0CAK 2019

GÜNLÜK (GÜNCE)

SELÇUK BELEDİYESİ EFES TİYATRO FESTİVALİ BAŞVURU FORMU

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

Sevgili dostum, Can dostum,

BODRUM DA GÖRÜCÜYE ÇIKIYOR

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI!

Beşiktaş Gazetesi. Her Cuma yeni bir film

Günlük Kent Gazetesi ediyor. Yakın bir zamanda deprem bileziği uygulamasınında gündeme getirilmesi bekleniyor.

Nedim Saban. Berrin Politi De. Bayar

HALE OZANSOY RESİM SERGİSİ DEFNE SANAT GALERİSİNDE AÇILDI

Öykü Bir Çiftçi İki Memuru Nasıl Besledi? saltıkov şçedrin (aslı idil kaynar) Şiir Fotoğraf rıdvan salih

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. "dipnot

Anne Blume Ey saymakla bitmeyen kadın, Kimsin sen? Sen sanatsın. Istanbul Lisesi Resim Bölümü

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Salkım Söğüt Saç

ÖZGEÇMĐŞ VE ESERLER LĐSTESĐ

Ödüllü sanal biri de seninki olsun! Mercedes Benz ana sponsorluğunda gerçekleştirilen Sanal. Birinciye süper staj

İçindekiler Kısım 1 Sınıfta Yaratıcı Drama Yaratıcı Drama: Bir Sanat, Bir Sosyalleştirme Etkinliği ve Bir Öğrenme Yolu 3 2. Hayal Başlangıçtır 22

İki yaka birleşiyor. ve İstanbul'un iki yakasını birbirine. içine de ray döşendi. olan 13.5 kilometrelik. Programa göre,

SEDAŞ LI ÇOCUKLAR İŞGÜVENLİĞİ VİDEO YARIŞMASI ÖDÜLLERİNİ ALDILAR

Şehre ve İnsana Hizmet Ederken. Ocak Ayı Dolu Doluydu. Kalmasın projemizle okuldan kopan bireyleri yeniden eğitim hayatına kazandırdık.

KÜLTÜR VE SOSYAL İŞLER MÜDÜRLÜĞÜ FAALİYETLERİ MART 2015

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur.

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Sonrası. Jewett, Keman. Özcan Ulucan, Keman. Tuba Özkan, Viyola. Ozan Tunca, Cello. Program ile ilgili detaylar ise

tüm bunların değişebileceğine bir kadın dünyası var. O dünyanın zenginliğini, gücünü kullanarak, yanlışları ve doğruları kadın gözüyle yorumlanmış

KOMEDİ TRAJEDİ ...VE AŞK...VE İHTİRAS...VE SAVAŞ BİRAZ SENİN HİKÂYEN GİBİ... GERÇEK AŞK İÇİN HİÇ BEDEL ÖDEDİN Mİ?

Uluslararası İzmir Film Festivali ilk kez 1990 yılında düzenlenmeye başladı. 11 kez düzenlenen Festivale 2000 yılında ara verildi.

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

''Hepimiz Atatürk'üz''

EGE ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ NİSAN 2015 ETKİNLİK PROGRAMI

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Festivalin Tarihçesi

BAKA BULUŞMALARI -I-

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden

HAYAT BENİM BİLDİĞİM KADAR MI?

CIO Ödülleri 2014, beşinci kez sahiplerini bulacak. İlki

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (07 Eylül-16 Ekim 2015 )

1. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (08 Aralık Ocak 2015 )

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

Transkript:

İzdüşüm... Taş, yontmayı deneyin örneyin. Her çekiç darbesi taşta saklı yeni bir hayattır. İzini sürün yeni hayatların, sırları keşfe çıkın.

"Wool Cupra Line" Yaz sezonu için yeni karışımlı bir koleksiyon. Yaz sıcağında konfor ve serinliği bir arada yaşamak için... "Pure Wool Machine Washable" Collection % 100 yün olmasına karşın, çamaşır makinesinde yıkanabilme özelliğine sahip. Türkiye'de ilk defa... (Bu kumaş, washable tekniğine uygun malzemelerle dikilmelidir.) "Ultra Twist Wool Blend" Collectîon İşadamının günlük giyiminde ütüsü bozulmayan ve her zaman şık olmasını sağlayan, özel ultra twist yün karışımlı ipliklerden yapılmış, ilkbahar/yaz için takını elbiselik. Şık ve serin... "Stretch Life Wear" Collection -Wool Lycra- Altınyıldız'dan erkek giyiminde, buruşmayan, rahatlığı en yüksek düzeye çıkaran yepyeni bir ürün... Stretch pantolon ve "Golden Touch 120's" Collection Avustralya'dan özenle seçilen çok ince yün elyafından üretilerek, Altınyıldız'ın Amerika ve Avrupa konfeksiyoncularına sunulan en gözde ihracat koleksiyonu. "Wool Cotton" Collection Birbirini tamamlayan iki tabii elyaf. 1996 yazı için üretilen yepyeni bir ürün... takım elbiselik. "Ultra Twist Cool Wool" Collection Bahar ve yaz sezonunun vazgeçilmez takım elbiseli! kumaşı. % 100 yünün tüm özelliklerini taşıyan yüksek büküm ipliklerden yapılmış takım elbiselik koleksiyonu. an yana getirin parçaları, yeni stiller deneyin. ALTINYILDIZ "27/11" 25 senede 100 milyon metrelik satışa ulaşan bir Altınyıldız klasiği. Yepyeni bir renk paletiyle.

TOFAŞ Yarının çizgileri İşte İtalyan estetiğinin son aşaması Marea. Gerçek ihtiyaçlardan yola çıkılarak geliştirilmiş, sağduyulu bir tasarım. Yumuşak dış hatları, yolu tam kavrayan, dengeli yapısıyla görkemli bir görünüm. Hem dinamik, hem de güven verici. Güzellikle mantığın birarada olabileceğinin en somut kanıtı. Yarının konforu Marea size evinizdeki rahatlığı aratmayacak, geniş ferah bir otomobil. Özel olarak geliştirilen ses yaltımı sistemlerinden ergonomik koltuklarına, polen filtreli otomatik klimasından ön panele entegre radyo-teybi Marea sizin ve ailenizin yolculuk keyfi için donanıma sahip. Geleceğin aile otomobili Marea ile mutlaka tanışı

Sırının teknolojisi Marea, size farklı iki yeni motor seçeneği sunuyor, erseniz, 1.6 litrelik 16 valflı motoruyla Marea ELX a 2.0 litrelik 20 valflı 5 silindirli motoruyla Marea HLX. motorların her ikisi de yüksek performanslı, yakıt yetiminde tutumlu ve çevreye saygılı. Yarının güvenlik standartları Marea Avrupa Birliği'nin 1998'te yürürlüğe girecek güvenlik standartlarını da şimdiden yerine getiriyor. Çelik güvenlik kafesi, dört sensörlü ABS fren sistemi, Marea HLX'te ön yolcu için ikinci bir hava yastığı gibi eksiksiz güvenlik önlemleriyle size ve ailenize tam koruma sağlıyor. Marea ile yepyeni mutluluklar yaşayacaksınız. FIAT

Sahibi: Tiyatro Yapım Yayıncılık Tic. ve San. Ltd. Şti adına: Cemal Demirkanlı Genel Yayın Yönetmeni: Dikmen Gürün Uçarer Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Mustafa Demirkanlı Yayın Koordinatörü Emre Koyuncuoğlu. Yazarlar: Memet Baydur, Ahmet Cemal, Ahmet Levendoğlu, Yazı İşleri: Ilgın Sönmez, Nevra Savcılıoğlu Tiyatro Kulübü Sorumlusu: Murat Güler Redaksiyon: A. Nalân Özübek Katkıda Bulunanlar: Üstün Akmen, Haluk Şevket Ataseven, Hadiye Cangökçe, Ayşe Ece, Koza Gökbuget, Zehra İpşiroğlu, Nihal Kuyumcu, Handan Salta, Ahmet Ortaçdağ, Öykü Potuoglu, Rengin Uz, Ata Ünal, Grafik Tasarım -Kapak: Yeşim Demir Teknik Müdür: Erkut Arıburnu Dizgi: Nuray Lale Hukuk Danışmanı: Fikret İlkiz Dağıtım: Ahmet Ergin İdari Sekreter: Hülya Özdemir Ofset Hazırlık: Tiyatro Yapım Baskı: Stil Matbaası Abone Bedeli: 3.000.000. - Kurumlar Abone Bedeli: 3.500.000.-TL Tiyatro Yapım Yayıncılık Tic. ve San. Ltd. Şti. Firuzağa Mah. Ağahamamı Sok. 5/3 Cihangir- 80060 İstanbul Telefon: (0.212) 293 72 77 Fax: (0.212) 252 94 14 Posta Çeki No: Tiyatro Yapım 655 248 Banka Hesap No: T. İş Bankası, Cihangir Şb. 197 245 Yapı Kredi Bankası,Cihangir Şb. 1001388-8 MART 97 SAYI 68 250.000.- tiyatro A Y L I K T İ Y A T R O D E R G İ S İ EDİTÖRDEN Dikmen Gürün/ S.11 HABERLER/ S. 12 BU AYSAHNEDEKİLER/S.15 İNCELEME: HEINER MÜLLER'İN YAP-BOZ OYUNU Öykü Potuoğlu/ S. 18 İNCELEME: "ÜÇKURŞUNLUK OPERA"NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ YA DA GÜLMECENİN BOYUTLARI Zehra İpşiroğlu/ S. 22 ELEŞTİRİ: ÖTESİ SESSİZLİK Emre Koyuncuoğlu/ S. 25 SÖYLEŞİ: DİLEK TÜRKER Ve "KUVAYI MİLLİYE KADINLARI" Ilgın Sönmez/ S. 28 PERDE ARASI Ahmet Cemal/ S. 31 ÇEVİRİ: İZLEYİCİ GÖZLERİNİ KAPAMAK ZORUNDA MI? Ayşe Ece/ S. 32 ELEŞTİRİ: MAYMUN DAVASI Üstün Akmen/ S. 35

ÇEVİRİ: IFIGENYA'DA KÜLTÜRLERARASI ETKİLEŞİMLER Koza Gökbuget/ S.36 İZDÜŞÜM Ahmet Levendoğlu/ S.39 ELEŞTİRİ: GILGAMIŞ - DESTAN VE OYUN Hadiye Cangökçe/ S. 40 SÖYLEŞİ: ÖLÜM -YASAM İKİLEMİ ÜZERİNE FELSEFİ BİR MASAL Rengin Uz/ S.42 SÖYLEŞİ: ÇAĞDAŞ BİR TRAGEDYA; "GETTO" Nevra Savcılıoğlu/ S.45 ELEŞTİRİ: BÜYÜLÜ GÖL Nihal Kuyumcu/ S.48 ELEŞTİRİ: DEVLET TİYATROSU VE "İÇERDEKİLER" Handan Salta/S. 50 LİMON YAZILARI Memet Baydur/ S. 53 ELEŞTİRİ: "CAHİDE" ÜZERİNE BİR ELEŞTİRİ Ata Ünal/S.54 İNCELEME: İPİNİ KOPARMAŞ KUKLA Ahmet Ortaçdağ/ S. 57 İNCELEME: ANTONIN ARTAUD İLE SÖYLEŞİ Haluk Şevket Ataseven/ S.60 TİYATRODAN ÖNCE... TİYATRODAN SONRA/ S. 63 10

Dikmen Gürün "Azgın tartışmalar"dan söz eder Montaigne "Denemeler"inde. "Hep öfkenin alıp götürdüğü bu fikir çarpışmalarında insanın etmediği kötülük kalmaz" der. "...Onun için Eflatun, Devlet'inde akılca ve ruhça zayıf olanlara tartışmayı yasak etmiştir. Doğru dürüst adım atıp yürümesini bilmeyen bir insanla hakikati aramaya çıkmanın manası var mı? Aradığımız şeyi bırakıp onu nasıl bir yoldan arayacağımızı düşünürsek ondan hiç de uzaklaşmış olmayız. Ama yol derken softaların ve allamelerin yollarını değil, sağduyumuzla bulduğumuz yolları kastediyorum." Ve sözlerine şöyle devam eder; "Kimi söylenene kulak bile vermeden bir şeyi tutturur ve yalnız kendi söylediklerini dinler... Bazısı yalnız saldırmasını bilir... bazısı da yalnız sesinin ve ciğerinin gücüne dayanır... kimi vardır, sıkıştığını görünce karşısındakini susturup kaçırmak için düpedüz sövüp saymaya başlar..." Son günlerde adeta kılıçlarını kuşanarak her fırsatta laik düşünceye saldıranlar, bu tanımlamalara ne denli uyuyorsa, oy uğruna kürsülere çıkıp "şeriata karşı yürümek dine saygısızlıktır" diyebilenler de galiba yine Montaigne'e ait olan şu tanımlamaya giriyorlar; "...başka biri de, kendine güvenemediği için her şeyden kaçınır...ta başından her şeyi karıştırır, yahut da söz kızışınca, büsbütün susar..." Montaigne "Denemeler" ("Tartışmalar" Kitap III, bölüm VIII) Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu. M.E.B. Yayınları 11

HABERLER... TOBAV'da Yazarlar Toplantısı TOBAV Lokali'nde sürdürülen pazartesi buluşmalarından biri bu kez Recep Bilginer, Turgay Nar, Özen Yula, Burak Mikail Uçar ve ÜLkü Ayvaz'ı konuşmacı olarak bir araya getirdi. Türkiye'de yazar olmak, Türk tiyatrosu için yazan bir yazar olmak, yazarlığın genel ve özel, tekil ve tümel 'engel ve sorunlarının' söze döküldüğü toplantıda yazar ile tiyatronun yapıtaşları arasındaki iletişimsizlik üzerinde duruldu. Ödenekli tiyatrolarda Repertuar Kurulu ve yazar ilişkisi, mekanizmanın yavaşlığı ve sahneleme aşamasının yazardan kopukluğu, genç yazarlara şans tanınmaması (Turgay Nar-"... genç yazarlar üzerine faili meçhul cinayetler işleniyor."), telif, dramaturg kimliği, yazarın yazdığına yabancılaşması... Konuşmacılar yazar, dinleyiciler de oyuncu, yönetmen ve tiyatro öğrencileri olunca toplantı boyunca söz bir yerden bir diğerine akıp durdu. Dramaturg ve dramaturjiden yana oldukça dertli oldukları görülen yazarların bir diğer büyük sorunu, yazdıklarının velayetiydi. 12 R.Bilginer, Türk tiyatro edebiyatında kimlik arayışımız içinde metin ve yazarın büyük önem taşıdığını, ancak hiçbir gündemde sanata ve yazara yeterince yer ayrılmadığını, Türkçe'nin popülist arayışlarla güdükleştiğini, böylelikle eleştirmenin ve izleyicinin yazarı diye ayrı yazarlık anlayışlarının ortaya çıktığını söyledi. İki genç yazar B.M.Uçar ve Ö.Yula farklı bir bakış açısı getirdiler. Uçar kaotik yapıtlar yerine berrak, duru yapıtların üretilmesi ve böylelikle toplumun kendini eleştiriye yöneltmesi gerektiğini söyledi. Günümüzde sanat ve tiyatronun 'saf olarak yapılmadığı için yaşamın dışında kaldığını, kaos içindeki topluma kaos içinde bir sanatın sunulmasının yine sanatı yok ettiğini belirtti. Ö.Yula ise yazdıktan sonrasının büyük sorumluluk olduğunu söylerken ancak artık o eserden kurtulması gerektiğini hissettiğinde yayıncıya verebildiğini, dış koşulların, örneğin kurulların onun için pek önem taşımadığını, salt edebi nitelikle ilgilendiğini, altını özenle çizerek vurguladı. Yıllırca banka memurluğu yaptığını ve yazarlığı üzerinde gerçek anlamda yoğunlaşabilmek adına memurluktan daha yeni ayrıldığını öğrendiğimiz Turgay Nar ise toplantının başından sonuna dek oldukça karamsar bir tablo çizdi. Kendini Kafka'ya benzeten Nar, demokratik sistemin gidişatından duyduğu rahatsızlığı, sistemin sanatın karşısına ördüğü duvarları bir de kendi ağzından aktardı dinleyenlere. TOBAV etkinlikleri sürecek... 8 Mart'ta Kadınlar İçin Özel Bir Oyun Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar dönemin de yurtdışına gönderilen kültür müşavir leri ve ataşelerini 'bir iş yapmadıkları için geri çekme kararı alan Refah Partili Kültür Bakanı İsmail Kahraman, bu kişilerin yerine 'Islâmı tanıtacak' kişiler göndermeyi amaçlıyor. Kahraman bu yeni atamaları kolaylaştırabilmek adine 'Kültür Bakanlığı'nın Yurtdışı Teşkilatın da Görevlendirilecek Personelin Seçim Esaslarına Dair Yönetmelik'i 29 Kasım 1996 tarihli Resmi Gazete ile değiştirmişti. Kahraman, bir yıl Bakanlık'ta çalışan ya da üst düzeye yerleştirdiği yan Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Taksim Sahnesi' nde, 7 ve 8 Mart günlerinde Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı olan "Çin Sabahta" sergilenecek. Nezihe Meriç'in yazdığı ve Olcay Poyraz'ın yönettiği oyunda rol alan sanatçılar kadınlardan oluşuyor. Gülsen Tunççekiç ve Hülya Gülşen'in rol aldığı oyun amacına ulaştığını düşünen, ancak amaç denen şeyin o düşündüğü şey olmadığını anlayan bir kadınla, yitirdiği aşkın arkasından yaşama sevincini kaybetmiş, parçalanmış bir kişiliğin garip buluşmalarının bir akşam üzerinden günün ışımasına kadar süren birlikteliğini anlatıyor. Goethe Enstitüsü Tiyatro Eleştirisi Sempozyumu 28 Şubat ve 1 Mart tarihlerinde Goehe Enstitüsü İstanbul Merkezi'nde iki sempozyum düzenlendi. "Tiyatro Eleşt risi Ne Yapmalı?" başlıklı sempozyu mun program akışı şöyle gerçekleşti 28 Şubat günü saat 11:00' de başla yan programın yöneticisi Hasan Ana mur' du. Prof. Dr. Zehra İpşiroğlu, Prof Dr. Bernd Sucher, Christine Dössel, Dr Dikmen Gürün, Prof. Dr. Ayşegül Yük sel ilk günde konuşmacı olarak yer aldı lar. İkinci gün ise Zehra İpşiroğlu'nun yönetiminde bir tiyatro eleştirisi tartış ması yapıldı. Tartışmaya konuk olara Christine Dössel, Emre Koyuncuoğlu Fakiye Özsoysal Çavuş, Bernd Sucher ve Ayşegül Yüksel katıldılar. Kültür Bakanlığı, Kültür Müşavirlerini ve Ataşelerini Geri Çekiyor

arkaşlarını dil bilmeseler bile yurtdışına atayacak. Kültür Bakanlığı'nın 20 kentte Kültür Müşavirliği ya da Ataşeliği bulunuyor. Amatör Tiyatrolar Kurultayı Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı ve Denizli Belediyesi'nin ortaklaşa düzenledikleri Uluslararası Amatör Tiyatrolar Festivali' bu yıl bir amatör tiyatrolar kurultayına sahne olacak. 20-21 Mayıs tarihleri arasında yapılacak olan kurultaya her amatör tiyatro topluluğundan iki delege katılacak. Karagöz Viyana'da... Cumartesi ve Pazar günleri Kenter Tiyatrosu'nda seyirci karşısına çıkan Karagöz 24 Şubat-2 Mart tarihleri arasında Viyana'yı ziyaret etti. Karagöz sanatının genç temsilcisi Cengiz Özek tarafından derlenen ve oynatılan "Dünyayı Sev, Yeşili Koru'' çevre kirliliğini işleyen bir Karagöz oyunu. Özek' in ziyaret amaçlarından biri de 1998 yılında İstanbul'da düzenlenecek olan "Uluslararası İstanbul Kukla Festivali" için görüşmelerde bulunmak ve fon arayışı idi. İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda Brecht Etkinlikleri 7-20 Mart tarihleri arasında İstanbul Devlet Tiyatrosu ve Alman Kültür işbirliği ile ölümünün kırkıncı yılında Bertolt Brecht'i anmak adına bir etkinlik dizisi gerçekleştiriliyor. AKM Oda Tiyatrosu'nda gerçekleşen dizi, Berlin ve İstanbul'da değişimli olarak sürdürülecek 'Sınırsız-İstanbul'da Berlin' projesinin ilk ayağı oldu. Projenin amacı ise kültürlerin birbirine tanıtılması. Programın açılışı 7 Mart'ta Berlin'de yaşayan Türk sanatçı Özay Fecht'in konseri ile oluyor. Konser 9 Mart'ta tekrar edilecek. Mathias Bauer yönetiminde bir jazz topluluğunun çaldığı, Hans Eisler'in 'Hollywood Şarkıları" konseri 8 Mart günü gerçekleşecek. Çok ilgi çeken bir başka konser ise Berliner Ensemble sanatçılarının sunduğu Brecht şarkıları ve Brecht şiirlerinden oluşan ve 11 Mart'ta gerçekleşecek 'Love and Revolution'. Benzer konulu bir konser ise 16 Mart'ta Zeliha Berksoy tarafından icra edilecek. Etkinlikte ayrıca 'Kuhle Wampe' ve 'Cesaret Ana' filmlerinin gösterimi 10 ve 11 Mart günlerinde yapılıyor. Tüm bu gösteri programlarına ek olarak etkinlik kapsamı içinde panel ve sempozyumlar da yer alıyor. 13 Mart 'Gelenek ve Yeniden Başlama', 14 Mart 'Brecht Artık Kimin Umurunda', 18-20 Mart 'Modernizm Krizi'. Devlet Tiyatroları'ndan ÇocukOyunları Şenliği Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 'nün Ankara'da düzenleyeceği 2. Ankara Çocuk Oyunları Şenliği, Dünya Tiyatro Günü'nün kutlandığı 27 Mart tarihinde başlayıp 4 Nisan günü sona erecek. Şenlik Ankara, Adana, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Trabzon, İstanbul ve İzmir Devlet Tiyatrosu'nun katılımı ile gerçekleşecek. Sergilenecek oyunları elli bine yakın çocuğun izlemesi hedefleniyor. Roxy'den Genç Sanatçılara Hodri Meydan Her türlü yeni yaratıcı düşünce ve projeye açık bir yaratım alanı oluşturmayı amaçlayan Roxy Bar sezon sonuna dek istekli genç sanatçıların gösterilerine mekân olmaya hazırlanıyor. Şubat ayında başlayan 'Performans Geceleri'nin her ay katılımcıların belirleyeceği sıklıkta yapılması planlanıyor ve özgün düşünceyi tasarıma dönüştürmeyi arzulayan herkese açık bir teklif sunuyor. Kısa oyun, dans, hareket, enstelasyon, video, ses denemeleri gibi performans tanımının içine giren görsel projeler bekleyen Roxy sakinleri, söyleyecek bir şeyi, yaşamla ilgili sanata dönüştürülebilecek dertleri olan tüm yaratıcıları bekliyor. Farklı Bir Kitap Projesi: DUO Ofset Yapımevi "Bir yazar ve bir oyuncunun kitap mekânında gerçekleşmiş karşılaşması" olarak tanımlanabilecek yeni bir kitap projesi sunuyor. DUO, yazarın içindeki oyuncuyla ya da oyuncunun içindeki yazarla bir "iç hesaplaşma" olarak adlandırılabilir. Yazarın "yazdıkları" ile oyuncunun "yüzündeki oyun" konuşuyor. Konseptini Bülent Erkmen ve Naz Erayda'nın oluşturduğu DUO'nun yazarı Ferit Edgü, oyuncusu Genco Erkal. Fotoğraflar; Ani Çelik Arevyan, kurgu; Naz Erayda ve tasarım; Bülent Erkmen. Kitap 1.500 adet Türkçe, 300 adet İngilizce olarak basılmış, tamamı numaralandırılmış ve az sayıda satışa sunulmuş bulunuyor. 13

Ferhan Şensoy Rusça'da Ferhon Şensoy'un yazdığı, Ortaoyuncular'da sahneye koyduğu ve daha sonra Paris'te Fransızca olarak oynanan "Güle Güle Godot" isimli oyunu, Huraman Nevruzova'nın çevirisiyle Rusça olarak yayımlandı. Tiyatro Oyunu Yarışması Dario Fo ve Franca Rame'nin Türkiye Temsilcisi FN Ajans "Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık" kampanyasına destek vermek amacıyla "Tiyatro Oyunu Yarışması" düzenledi". Bu yarışmayla, kamuoyunun "Sürekli Aydınlık" isteğinin oyun metnine ve tiyatro sahnesine taşınarak kalıcı olması amaçlanıyor. Değerlendirme Kurulu'nda; Zeynep Oral, Ahmet Levendoğlu, Tamer Levent, Işıl Kasapoğlu ve Halil Ergün'ün bulunduğu yarışmaya son katılım tarihi 1 Eylül 1997 olarak belirlendi. Yarışmaya amatör ve profesyonel tüm yazarlar, yazın grupları daha önce yayımlanmamış, başka yarışmalarda dereceye girmemiş özgün yapıtlarla katılabilirler. Bilgi için: Tel: (0.212)230 17 56 British Council Mart Ayı Kültür Aktiviteleri Dans tiyatrosu topluluğu The Kosh, British Council'in davetlisi olarak Mart ayında Türkiye'ye gelerek bir Türkiye turnesi gerçekleştirecek. Devlet Tiyatroları'nın işbirliği ile gerçekleşecek olan turnenin programı şöyle: 3 Mart Trabzon, 5 Mart Ankara, 7 Mart Adana, 8 Mart Mersin, 10 Mart Antalya, 12 Mart İzmir, 14 Mart Bursa, 15 Mart İstanbul. 92 yılında Michael Merwitzer ve Sian Williams tarafından kurulan Kosh, dans, tiyatro ve müziğin geleneksel sınırlarını korkusuzca aşarak tüm sınıflandırmalara meydan okuyan bir topluluk. Yapacakları gösterinin ismi ise "Nesli Tükenen Türler". Lammas Caz Topluluğu ve City of London Sinfonia Orkestrası, British Counsil'in diğer Mart ayı konukları. Sanat İnsanlarımız "Salah Birsel" Yaşama sevincini şiirlerine yansıtan ve yaşamın bir parçası olduğu için ölüme bile başka açılardan yaklaşan "edebiyatsız edebiyat" tanımlamasının yaratıcısı Salah Birsel, TOBAV'ın düzenlediği "Sanat İnsanlarımız" gecesinde anıldı. Devlet Tiyatrosu sanatçılarının Salah Birselin şiir ve denemelerini yorumladıkları gecede sanatçı arkadaşları da Birsel'i yanlız bırakmadı. Gecede, Salah Birsel'in yaşama bakış açısı, deneme ve şiirlerindeki felsefesi örneklendirildi. Saydam Yeniay'ın yönetimindeki program Ülkü Ayvaz'ın senaryosuyla sahnelendi. Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Deniz Gökçer, Mümtaz Sevinç, Serpil Tamur, Nur Subaşı, ve Oktay Korunan'ın sahne performanslarıyla Salah Birsel'in sanata bakış açısına dünyaya bakış açısına şiirlerinin içeriğine açıklık getirildi. Salah Birselin edebiyata getirdiği yenilikler Hulki Aktunç'un konuşmasının içeriğini oluşturdu. İleri düşünceden ve kara alaydan mahrum kalmamızı engelleyen bir tarzı olduğunu belirten Aktunç, Birsel için, dünyadaki kötülükler karşısında güçlü bir çığlık tanımlamasını yaptı. Türkçe'nin içinde bir başka Türkçe'nin barındığını kanıtlama amacında olduğunu belirten Aktunç, Yazacağını varsaydığı bir denemenin başına "Olmazsa Olmaz Salah Bey" başlığını atabileceğini söyleyerek konuşmasına son verdi. HABERLER... Yürümek ve bisiklete binmek gibi Salah Birsel'i okumanın bir alışkanlık olacağını yaptığı konuşmada açıklayan Fusun Akatlı, Birsel'in nostalji ve duygularla oyalanmadığını ve bilgiye güleryüzle yaklaştığını belirtti. Sanatçı dostlarının Birsel'i tanımlarken buluştukları nokta, şiirlerinde ironi, iğneleme, gülmece ve güldürmece yöntemlerini kullanması ve bunu yaşamının felsefesi haline getirmesi. Naim Tirali'nin elli yıl önce yazdığı bir makalenin satırlarını okuyarak başladığı konuşmasında şunları dile getirdi: "Salah Birsel'i ilk okuyuşumda yadırgadım, sevemedim. Çünkü Salah Birsel duygusallığa hitap etmez. Onun için şiir bir zekâ işidir." Satırlar arasında cirit attığı zekâsının niteliklerinden bahseden Sabahattin Batur'da gecenin konuklan arasındaydı. 1937 yılında Yanlızlık adlı şiiriyle edebiyat dünyasına adım atan Salah Birsel, "Şiirden benzetmeleri, sıfatları daha doğrusu imgeleri attım" derken, şiirde gizli alayını yapmaktan da geri kalmadığını belirtiyordu. Gerçeklere ironik yaklaşımı, Türk edebiyatına kazandırdığı yeni biçim ve insani özellikleri ile Tobav'ın hazırladığı "Sanat İnsanlarımız" gecesinde anılan Salah Birsel şöyle diyor: " Bugüne gelinceye kadar şiirlerimde pek çok kapılar açtım. Açtım kapadım, açtım kapadım. Ama düşüncelerimde, cigara tüttürüşümde pek bir değişiklik olmadı. Zeynep Oral'ın Yeni Kitabı "Bu Cennet Bu Cehennem", Zeynep Oral'ın yurt gezileri sırasında derlediği izlenimlerinden oluşan bir yapıt. Başka bir deyişle, bu kitap bir Türkiye şarkısı. Yalın, içten, yapmacıksız bir yurt ve insan sevgisinin kâğıtlara dökülmüş hali. Oral, daha önceki yapıtlarında da görüldüğü gibi, izlenimlerini edebi bir tat içinde sunuyor okuruna. Tiyatro eleştirmeni Zeynep Oral bir kez daha gazeteci-yazar Zeynep Oral olarak insanımıza karşı duyduğu sevgiyi paylaşıyor okurlarıyla. 14

BU AY SAHNEDEKİLER Tiyatro: Bursa Devlet Tiyatrosu Yazan: Yıldıray Şentürk Yönetmen: Emin Gümüşyaka Dekor: Etem Özbora Kostüm: Mihriban Oran Işık: Adnan Açıkdüşünenler Müzik: Yaşar Özveri Oynayanlar: Cihan Büyükışık, Rüyam Dirim, Celal Bıyıklı, Jale Yücel, Hafize Gün, Hikmet Orhon, Koray Karaca, Ufuk Aşır, Meliha Savaş, Arzu Tan, Erem Nalcı, Ecehan Şarman, Yaşar Özveri, Kazım Güçlü, Mehmet Güler, Rasim Demirtaş, Deniz Orakçı, Aşkın Kürşat, Melih Gençboyacı, Alpaslan Özmol, Serdar Seçkin, Uğur Gümüşkaya, Gülay Komşuoğlu, Gözde Barulay, Erdinç Tok, Cem Bora, Didem İşler, Özlem Ernez, Cansu Oto, Elif Kart, Emel Kaymaz II. Dünya Savaşı yıllarında savaşın, yoksulluğun getirdiği sıkıntıları yaşayan insanlardan aldığı düzenli devlet maaşıyla yaşayan bir memur olan Kâzım'ın hikâyesi. Anadolu'daki erkek çocuk beklentilerinin yarattığı sonuçları ortaya koyan oyunda, Kâzım'ın kızı yaşındaki bir ağa kızını karısı Havva'ya kuma getirmesini konu alıyor. Tiyatro: Diyarbakır Devlet Tiyatrosu Yazan: Güngör Dilmen Yönetmen: Yetkin Dikinciler Kostüm Tasrım: Sevgi Türkay Işık Tasarım: İzzettin Biçer Dekor Tasarım: Behlüldane Tor Oynayanlar: Elvin Beşikçioğlu, Erdal Beşikçioğlu, Çetin Azer Aras, Umut Karadağ, Mert Tanık, Vedat Yurtsever Oyunda, balayılarını Honk Kong'da geçiren Bay ve Bayan Jonathan çifti, müşterilerine kendi ülkelerinde bulamayacakları bir lezzet sunan " Canlı Maymun Lokantasına gelişleri ve burada başlarından geçen olayların sahneleniyor. Tiyatro: Tiyatro Ayna Yazan: Nezihe Araz Yönetmen: Şakır Gürzimar Müzik: Nedim Otyam Dekor ve Kostüm Tasarım: Osman Şengezer Işık tasarım: Yüksel Aymaz Grafik tasarımlar: Mengü Ertel Oynayanlar: Dilek Türker Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin kuruluşu sürecinde, mücadelenin içinde olan şehit ya da gazi olmuş, gerçek kişilerin öykülerinden oluşan oyun, özgürlük, bağımsızlık ve yurtseverlik değerlerinin kuşaktan kuşağa aktarılmasının önemini vurguluyor. 15

Tiyatro: Ankara Devlet Tiyatrosu Yazan: Talip Apaydın, Dinçer Sümer Yöneten: Dinçer Sümer Giysi Tasarımı: Hüseyin Mumcu Işık Tasarımı: Ekrem Karadağ Oynayanlar: Edip Tümerkalın, Yıldıral Akıncı, Pervin Kalaycıoğlu, Gül Gökçe, Lale Başar, Tuncer Yığcı, Gökhan Semerci, Zühtü Erkan, Neşet Erdem, Engin Delice, Bahadır Özyurt, Yavuz Sepetçi, Tolga Tecer, Mehtap Öztepe, Asuman Bora Köy Enstitüsü öğrencisi Sefer'in köyüne dönmesiyle başlayan ve yöre zenginleriyle Sefer'in arasındaki çatışmaları irdeleyen oyun, Küçük Tiyatro'da sahnelenmektedir. Tiyatro: Ankara Devlet Tiyatrosu Yazan: Pierre Rey Çeviren: Zihni küçümen Yönetmen: Ayşenil Şamlıoğlu Sahne Tasarımı: Sertel Çetinel Giysi Tasarımı: Gülümser Eligür Işık ttasarımı: Zeynel Işık Oyuncular: Hüseyin Soysalan, Tomris Çetinel, Hakan Çimenser, Meltem Keskin Anne baba ve oğul ilişkisi üzerine kurulu olan oyunda oğul sevgisi, bu sevginin aşırıya varan belirtileri ve bunun getirdiği sahip olma tutkusu karşısında bireyin bağımsız ve özgür olma isteği irdeleniyor. Tiyatro: Ankara Devlet Tiyatrosu Çeviren: Sevgi Sanlı Yöneten: Olcay Poyraz Sahne Tasarımı: Haluk Işık Giysi tasarımı: Sevgi Türkay Işık Tasarımı: Ersan Tunççekin Oynayanlar: Şebnem Dilligil, Erdal Küçükkömürcü Oyun, New York'ta yaşayan dansçı bir kızla eşini terk eden bir avukatın aşk anlatıyor. öyküsünü Tiyatro: Ankara Devlet Tiyatrosu Yazan:Tuncer Cücenoğlu Yöneten: Ferdi Merter Sahne Tasarımı: Sertel Çetinel Giysi Tasarımı: Sevgi Türay Işık Tasarımı: Hikmet Peker Oynayanlar: Levent Çelmen, Füsun Günuğur, Şahap Sayılgan, Cengiz korucu, İlhan Kantarcı, Hayak Olcay, Oktay Dal, Güray Kip Müge Taylan, "Boyacı" da çaresizliğin doktor rolü oynamaya gittiği insanların içine düştükleri komik durumlar anlatılıyor. Tiyatro: Enver Demirkan Virgül Tiyatrosu Uyarlayan: Kayhan Taşkıran Yönetmen: Eriş Akman Dekor-Kostüm Tasarım: Pervin Çokay Oynayanlar: Enver Demirkan, Rüyam Olunçay, İnci Uluçay, Asuman Dabak, Arzu Çelebi, Okan Özdil Ünlü bir yazarın romanına konu edeceği medyumu evine çağırmasıyla gelişen olayların anlatıldığı oyunda, çok eşliliğin insanın başına neler getirebileceğini de gözler önüne seriyor. 16

BU AY SAHNEDEKİLER Tiyatro: BilsakTiyatro Atölyesi Yazan: Heiner Muller'in "Hamlet Makinesi" ve Shakespere'nin "Hamlet" oyunlarından yola çıkılarak gerçekleştirildi. Oynayanlar: Ceysu Koçak, Alp Giritli, Nihal G. Koldaş, Tolga Yalçınkaya, Cüneyt Uzunlar, Aylin Deveci, Murat Ergun, Ayşe Dodanlı, Öykü Potuoğlu Bilsak Tiyatro Atölyesi Mart sonunda yeni oyunun gösterimine başlayacak. Yaklaşık beş aydır Heiner Müller'in "Hamlet Makinesi" ve Shakespeare'in "Hamlet" oyunlarından yola bıkarak kendilerinin oluşturdukları proje üzerine çalışan topluluk, gösterilerini Zincirlikuyu-Joy Port'da (eski Hodri Meydan sahnesi) sahneleyecek. Bu projede Müller ve Shakespeare'in metinlerindeki "Hamletlik durumu" karşılaştırılarak, kendi yaşadığımız ortamda bu durumun izdüşümlerini arandı. Müller'in metninin yapısı bizim hayatımızın parçalanmış, fragmanlaşmış biçimine uygun düştüğü için bu yaklaşımdan bir ölçüde yararlanıldı. Oyun sonuçta bir "Hamlet" hikâyesini içermiyor. Müller ve Shakespeare ve Türk tiyatrosu yazarlarından alıntılarla birlikte grubun kendi çalışması da oyuna dahil edilmiştir. Tiyatro: Ankara Devlet Tiyatrosu Yazan: Turan Oflazoğlu Yöneten: Prof. Bozkurt Kuruç Sahne Tasarımı: Güven Öktem Giysi Tasarımı: Hale Eren Işık Tasarımı: Ersen Tunççekiç Oynayanlar: Cemil Özbayer,Sema Aybars, Erol Kardeseci, Ejder Akışık, Zeynep Aytek Menekşe, Ali Fuat Davutoğlu, Güven Besimoğlu, Nihat Hakan Güney, Yavuz Köken, Ali Hürol, Tayfun Orhon, Soner Ağın, Turgut Okutman, Savaş Tamer, Eray Eserol, Nurtekin Odabaşı, Cahit Çağıran, Hayrettin Engin, Levent Ülgen, Kemal Topal, Ahmet Türkoğu. Oyunda IV. Murat dönemindeki entrikalar onu edilmektedir. Tiyatro: Hadi Çaman ve Yeditepe Oyuncuları Yazan: Nejat İşler Müzik: Berrin Akdeniz Oyuncular: Nejat İşler, Aşkın Şenol Oyunda, farkında olmadan aynı kıza âşık olduklarını anlayan iki arkadaşın yaşadıkları eğlenceli, şaşırtıcı hatta gerilimli süreç anlatılıyor. Tiyatro: Antalya Devlet Tiyatrosu Yazan: Jan De Hartog Yöneten: Armağan Sancar Sahne Tasarımı: Haluk Işık Kostüm Tasarımı: Esra Selah Işık Tasarımı: Selahattin Yaşar Oyuncular: Deniz Bektaş, Ali Meriç Oyun evlilik kurumu içinde neredeyse değişmeyen sorunları, güzellikleri insanoğlunun yeryüzünde var oldukça yaşayacağı çelişkileri, sevimli bir biçimde anlatıyor. 17

İNCELEME Giriş "Artaud, gerçek olandır. O, edebiyatı polisin kelepçelerinden, tiyatroyu da bilimin/tıbbın kuralcılığından kurtardı. Onun metinleri, bu gezegenin her kıtasında parlayan işkence güneşiyle hayat buldular. Avrupa'nın yıkıntıları arasında okunduklarında ise klasik olacaklardır", ( 1 ) Heiner Müller Yıllarca Berliner Ensemble'da dramaturg ve yönetici olarak çalışan Heiner Müller, Almanya'nın en saygın tiyatro yazarlarıarasındadır. Quartet, Yağma, Misyon, Tankların Yolu ve Hamlet Makinesi gibi tanınmış birkaç oyunda tarihi, acımasızca sorguladığı için iktidarla sürekli bir çatışma içinde bulmuştur kendini. Oyun yazmaktaki temel amacının "yıkmak" olduğunu söyleyen Müller için neden Artaud bu denli "gerçek ve acildir"? Hamlet Makinesi çerçevesinde, Artaud'nun hayallerinin nasıl hayat bulduğuna ve bu Müller-Artaud diyaloğunun bazı sanatsal biçim ve toplumsal kavramları nasıl -ne oranda benzeraşındırdığına bakarak bu soruyu yanıtlayabiliriz. Bir oyun özelinde gerçekleşecek bu karşılaştırma, Müller ve dolayısıyla da Artaud tiyatrosunu anlamlandırmayı kolaylaştırırken, "eşik" ve "dönüşen/dönüştüren dil" gibi birkaç anahtar kavrama gerek duyacaktır. Yazıda amaçlanan, ortaklığın en yoğun olduğu bir örnekten yola çıkarak Müller-Artaud diyaloğunun düşündürdüklerini bir kez daha gözden geçirmek. "Yıkım" ve "Vahşetin" Mutlak Olmayan Doğası "Günümüz yazarının ve tiyatro insanının işlevi, her zamanki işleri, sükûneti, alışkanlıkları ve günlük rahatlıkları bozmak/ sarsmak olarak tanımlanabilir". ( 2 ) Heiner Müller Hamlet Makinesi'ni Artaud ile Yapıp, Artaud ile Bozmak Öykü Potuoğlu HEINER MÜLLER'İN "YAP-BOZ OYUNU'' yeniden yapılanmayı gerekli/kaçınılmaz kılıyor". ( 4 ) "Molozların ve yıkıntıların arasından yetişecek bir yeni"yi hayâl eden Müller'in kurduğu gelecek, Avrupa'nın yıkıntıları arasında/önünde tarihle çatışıyor yani ölümle yüzleşip, yüzleştiriyor. Gelecekle kurulucak herhangi bir ilişki, ancak ölümün günlük hayatımızda yeri sağlamlaştırılırsa gerçekleşir. Müller'e göre, ölümün nefesini boğmaya çalışmak ya da "zamanın sesini duymamak", tüm olası gelecekleri kaybetmekle eşdeğer. "Günün birinde gelecek ile ilişki kurabilmek için durmadan toprağı kazıp altından ölüler çıkartmamız gerekiyor. Diyalogda ölülerin de bulunduğunu kabul etmeli ve geleceğin yalnızca bu karşılıklı konuşmadan çıkacağını anlamalıyız." ( 5 ) Müller'in "ölülere, tiyatroda yer yaratma tutkusu", ancak yukarıdaki gibi bir yıkım/inşâ etme, geçmiş/gelecek diyalektiği ile açıklanabilir. Müller'den çok daha "devrimci" olarak nitelenen Artaud da, öyle bir diyalektiğe yani yıkımın dönüştürücü gücüne en az Müller kadar inanıyordu. Edward Scheer'ın da belirttiği gibi, "Artaud'nun sorunsalı, yalnız tiyatro ve/veya kültürü dönüştürmek değildi. Çağdaş düşünüş biçimlerini yıkarak varoluşumuzun bedelinin ne kadar yüksek olduğuna dikkat çekmek istiyordu. Bu yolla, hayatı güçlü bir oluşum/süreç olarak yeniden şekillendirecekti". ( 6 ) Artaud'un yıkılacak "çağdaş düşünüş biçimleri" listesinde ilk sırayı Batı tiyatrosundaki ruhbilimsel yaklaşımlar alır. Arzusu, tiyatroyu bireysel psikoloji takıntısından kurtarmaktır. Böylesi bir kişisel kimlik (bireysellik) yanılgısı, tiyatronun ifade gücünü azaltmaktadır. Artaud bu saldırısını şöyle dile getirir: "Batının psikolojik yaklaşımları, kendini diyalogla ifade eder ve her şeyi söyleyen berrak söze olan tutkusu yüzünden anlatımı kurutur (sözün içini boşaltır)." ( 7 ) Rahatsız etmeyi böylesine amaç edinmiş "yıkım tiyatrosu"nda sözü geçen yıkımın niteliği nedir? Burada söz konusu olan tüm kültürel ve sosyal değerlerin ya da sanatsal biçimlerin, hiçbir yeniden yapılanmaya olanak tanımadan unufak edilmesi midir? Yoksa, Barnard Turner'ın da dikkat çektiği gibi, yıkımı inşâ etmekle anlamlandırıp, "mutlak bir yok etmenin imkânsızlığı"( 3 ) mıdır, lafı geçen? Neden yıkılır, inşâ etmek için mi? Sarsınca nasıl/nereye kadar yeniden yapılanılabilir? Turner'a göre, Müller'in oyunlarındaki "yok etme eylemi, İfade gücünü tamamen yitirmiş, içi boşalmış söz yerine Artaud, "metafizik dil" adını verdiği bir anlatımın hayalini kurar. "Metafizik dil" sayesinde oyuncunun mesajı olası bir törensellik içinde, katıksız duygu olarak algılanabilecek yani dilin büyülü gücüne dönülebilecektir. Böylesi ilahi ve mistik bir anlamın (ya da anlam katmanlarının) yeniden keşfi, ancak ve ancak "dilin ussal anlatımının ötesinde duyulara seslenme yetisinin ortaya çıkartılmasıyla" ( 8 )sağlanabilir. Söz konusu olan, gündelik dili yararak esas ve saf güce ulaşmaktır. Dolayısıyla, Artaud'nun vahşet estetiği, seyirciyi, duyuların 18

egemen olduğu bir "kaosla" karşı karşıya bırakmayı amaçlar. Bu kaosun oluşumuna katkıda bulunan, çoğu zaman sanıldığı gibi, vahşeti kan, işkence, cinayet vb. ile gösteren bir sahne dili değildir. Sahnede kan yerine efektlerle yaratılmış bir "dehşet atmosferi" hâkimdir. ( 9 ) Müller, yoğun imgesel bir anlatım yoluyla Artaud'nunkine benzer bir "dehşet atmosferi" yaratmaya çalışır. Özellikle de Hamlet Makinesi, "söküp çıkarılan yürekler", hela deliğine tıkanmış ceset", "yılan yuvası olan rahimler", "atardamarı kesilmiş bir kadın", "ölü midelerden yükselen kahkaha", "korkunun terinin kokusu", "kanayan yara olan bir beyin" ve "parçalanan bedenler" gibi dehşet verici birçok imgeyle doludur. Müller ayıca, Artaud'nun "modem tiyatrodaki ruhsal irdelemeler ve başyapıtlara" olan saldırısını sürdürür. 1988'de kendisiyle yapılan bir söyleşide, Müller "Batı'nın her tecrübeyi bireyselleştirme ihtiyacı duyduğunu ve toplu deneyimlere dayanamadığı"nı ( 10 ) söylüyor. Bireyselliğin bu denli yüceltip tabulaştırılmasına karşı duran Müller, yıkım tiyatrosunda "öznenin parçalanması"na çok önem verir. Daha önce sözü geçen yıkım/inşa etme diyalektiği çerçevesinde Müller, "kimliğin ancakyitirilerek bulunduğuna" ( 11 ) inanır. Kimliğin kurtulma alanını tiyatro olarak belirleyen Müller, oyunlarında lineer bir karakter gelişimini ve benzersiz kişisel tecrübeleri anlatmayı reddeder. Hamlet Makinesi, Müller'in bireyselliğe karşı açtığı savaşın en somut örneklerinden biridir. Lotringer'e göre "patlamış öznelliğin metni" ( 12 ) olarak tanımladığı Hamlet Makinesi, Artaud'nun yerine ve onun enerjisiyle bireyselliği savurmuştur. Hamlet Makinesi Müller hayalindeki "yıkımı", Hamlet Makinesi'yle nasıl ve ne oranda gerçekleştirebilmiştir? Bu metnin sorunsallarını anlayabilmek için öncelikle Müller'in teatral biçimleri "yıkma"daki üstünlüğüne değinmek gerek. Oyunlarında belirgin bir neden olmaksızın mekânları, insanları ve hayatlmarı bir araya getirmeyi tercih eden Müller, bu seçimiyle herhangi bir hikâye bütünlüğünü ve kesintisiz dramatik yapıyı imkânsız kılar. Seyirciyi "tahmin edebilmenin keyfinden yoksun "bırakmak için, Artaud'dan ödünç aldığı başyapıt düşmanlığıyla, Batı klasiklerine yönelir. Kendisine yeni bir yap-boz alınan çocuk heyecanıyla bu metinleri parçalayıp, yeniden kurar. Ne var ki, elde edilen metin, aslının biçimsel inkârı niteliğindedir. Bence, Hamlet Makinesi, böyle yeni bir yap-boz heyacanının ürünü. William Shakespeare'in Hamleti'nde, ana karakterin (Hamlet'in) akıl-eylem karşıtlığını içselleştirip trajediye dönüştürülmesi konu edilir. Oyun, dramatik yapıyı güçlendirmek için uzatılan bir tartma, harekete geçip geçmemedeki kararsızlık yani "eşikte kalma" durumu üzerine kuruludur. Eşikte çekilen acı, ölümle sonuçlanır (biter). Batı tiyatrosundaki bireysel, ruhbilimsel yaklaşımlara olan karşıtlığı sonucu, Müller, Hamlet Makinesi'nde bir ana-karakter oluşturup, dramatik yapıyı bu karakterin tradejisi üzerine kurmayı reddeder. Bu oyunda hikâye ve karakter bütünlüğü yoktur. Oyunu "koral" metin ve "toplumsal bir deneyim" olarak adlandıran Müller, "Hamlet Makinesi"nde birden çok Hamlet olduğunu" ( 13 ) söyler. Oyun, parçalanmış kimlikler ve "oluşum sürecindeki özneler" ( 14 ) (subjects in process) şölenidir. Koro/Hamlet/Ophelia/Hamlet'i oynayan oyuncu/hamlet'in annesi/hayalet birbirinin içine geçer, sürekli dönüşür. Bu parçalanmış kimlik, "Hamlet''i oynayan oyuncu olarak "Ben Hamlet değilim" derken kendi varlık nedenini yok etmeye çalışır. Öte yandan "kendi kanının içinde yapayalnız kalmayı" ( 15 ) özler. "Benim hikâyem hiç olmadı, böyle bir dram yok. Oyun metni kayıp". ( 16 ) "Oyun metninin kayıp" olduğunu söyleyen oyuncu, defalarca dönüşerek kendine bir oyun metni biçmek üzere sahnededir. Hikâyesi olmadığını söyleyerek kurar hikâyesini. Bu replikler, oyunun bütününe yayılmış "şizofreni'nin sağlamasıdır. Şizofreni ya da yukarda sözü geçen tip bir bölünmüşlük, Hamlet Makinesi'nin her katmanına nüfuz etmiştir. Bölünmüş kimlikler, fragmanlara dayalı bir metinde vücutlarının parçalanmasını anlatır dururlar: "mühürlenmiş etimi açmaya çalışıyorum" ( 17 ) der oyuncu. Vücudunun parçalanmış halini oldukça detaylı anlatır: "Benim parçalarım tükürük. Tükürük hokkası, bıçak ve yara, pençe ve boğaz ve boyun ve ip". ( 18 ) Hikâyesinin olmadığını söyleyerek hikâyesini anlatırken, bir yandan da "yarının iptal edildiği" bir oyunda hikâyesinin gelecekte anlatılma olasılığından söz eder. "Eğer benim hikâyem anlatılacaksa (benim dramam gerçekleşecekse), cephenin her iki tarafında da olmalı derim İki cephe arasında, üzerinde ve tepesinde". ( 19 ) Bir türlü bütünlenemediği bir mekânda olmayı özleyip, orada var olur oyuncu. Hiçbir dönüşmenin tamamlanmadığı ve kimliğin sınırlarının çizilmediği bu oyunun mekânı ( ya da oyuncunun varoluş biçimi), "eşik"tir. Hamlet Makinesi'ndeki "parçalanma ve çözülmenin kollektif deneyimi" (birden çok "Hamlet'in yaşadığı) hiçbir yer ve her yerde ya da" iki cephe arasında, üzerinde ve tepesinde"dir. Müller'in "Hamlet''i, Shakespeare'inkinden çok farklı yaşar eşiği. Orjinal metinde Hamlet'in 'karar verme/verememe" süreci -her ne kadar acı da olsa atlatılacak bir durum, dramatik yapıda bir duraktır. Müller'in "Hamlet''i, bölünmüş kimliğiyle "eşik" dışında bir yerde var olamaz. Eşik, bu "Hamlet''in kaçınılmaz varoluş biçimi ve sebebidir. Belki de Hamlet'in "beyin kanatan", eşiğin bir durumdan çıkıp, varoluş biçimine dönüşmesidir. Oyuncunun sandığının aksine, (çoğul yaşansa da) bir dramı vardır: "eşiğin dramı". "Hamlet''i oynayan oyuncu, kendinin hayaleti olmayı bırakmış Paravan haline gelmiş vücudunun hiçbir maddi değeri yok. Yüzü, enformasyon ve iletişim çağının sert ve acımasız ışığıyla aydınlanıyor. Televizyonun mesajlarını ileten ara-yüzeyden başka bir şey değil. İmajların içini boşaltacak kadar çoğalan mesajlar, Hamlet'i "sözcüksüz bırakıyor." ( 20 ) "Dilin" yetmediği bir "eşiğe" mahkûm edilen oyuncu, Artaud'nun hayalini ne oranda gerçekleştiriyor? Scheer'in 20