1 Cumhuriyet Halk Partisi CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Koç, Sayın Başbakan ın kafasının arkasında Apo heykeli filan yok. Kafasının arkasında Türkiye nin her yerinde karşısına çıkan Atatürk heykelleri var dedi. Tarih : 15.11.2012 - Tıpta buna projeksiyon diyoruz, yansıtma diyoruz. Derdi, Demirtaş ın saçma sapan sözleriyle Apo heykeli değil. Kafasında Atatürk heykelleri var. 29 Ekim ve 10 Kasım manzaraları Sayın Başbakanın uykusunu iyice kaçırmış durumda. - 27 Nisan ın bir danışıklı dövüş olup olmadığı konusunda kuşkularımızı daha öncede ifade etmiştik. Sen bana bu şekilde yazılı bir muhtıra ver, ben bunu daha sonra bir darbe girişimi mağduru olarak siyasette kullanayım pazarlığı oldu mu, olmadı mı Dolmabahçe de? Herkesin merak ettiği konu bu. Biz, adil yargılanma hakkının hangi suçtan tutuklu ya da hükümlü olursa olsun evrensel hukuk kuralları içerisinde herkese sağlanmasından yanayız CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Koç Habertürk ün canlı yayınında Didem Yılmaz Arslan ın sorularını şöyle yanıtladı; Didem YILMAZ ARSLAN- CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç bizimle birlikte. BDP nin girişimiyle başlayan, Öcalan a heykel polemiğinde Başbakan Erdoğan topu CHP ye atmıştı. BDP nin güneydoğusu, CHP si olma yolunda demişti BDP için. Heykel polemiğiyle birlikte darbe komisyonunun Başbakan Erdoğan a davetini açlık grevlerini de soracağız kendisine kuşkusuz. Sayın Haluk Koç, Sayın Başkan hoş geldiniz Habertürk e. Haluk KOÇ- Merhabalar Didem hanım, iyi yayınlar diliyorum. Cumhuriyet Halk Partisi - 1 / 5-16.11.2012
2 Didem YILMAZ ARSLAN- Teşekkürler. Öncelikli olarak açlık grevleriyle başlayalım. Açlık grevlerinde 65. güne girildi. Leyla Zana da açlık grevine başladı. Taleplerden biri olan ana dilde savunma hakkı meclis insan hakları inceleme komisyonunda görüşülüyor. Görüşülmeye başlandı. CHP nin desteği olacak mı bu düzenlemeye? Ne yapacaksınız? Haluk KOÇ- Cumhuriyet Halk Partisi dün hukukçu milletvekilleriyle Sayın Emine Ülker Tarhan başkanlığında bir toplantı yaptı. Daha sonra konu Merkez Yönetim Kurulumuzda da görüşüldü. AKP nin getirdiği öneriye sıcak bakmıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi hem adil yargılanma hakkının sağlanması konusundaki tutarlılığını sürdürüyor, hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin ilgili bendinde ifade edildiği gibi bir evrensel hukuk normunu bu ceza muhakemeleri usulü kanununun 202. maddesine derç edilmesini öneriyor. Bizim önerimiz budur. AKP nin getirdiği günü kurtarma önerisidir. Bir tek bu taleple bitmiyor biliyorsunuz talepler. Arkasında İmralı yla ilgili talepler var, daha sonra ana dil olayının kamunun diğer alanlarına intikal ettirilme talepleri var. Onun için biz sadece adil yargılanma hakkının hangi suçtan tutuklu ya da hükümlü olursa olsun herkese evrensel hukuk kuralları içerisinde sağlanmasından yanayız. Çizgimiz, sınırlarımız odur. İnsan hakları inceleme komisyonunda hukukçu milletvekillerimizde bunu dile getiriyorlar. Daha sonra adalet komisyonunda da bu dile getirilecek. Didem YILMAZ ARSLAN- Peki bu adil yargılama hakkı ana dilde savunmayı da kapsayacak mı? Yani kişiler eğer isterlerse ki açlık grevlerinin Haluk KOÇ- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesinde bir kişi bir dili yetirince kullanamadığını ifade ettiği zaman devletin, mahkemenin tercüman tutarak bu kişinin yargılamanın tüm aşamalarında olduğu gibi savunma aşamasında da bu haktan faydalanmasını öngörüyor. Oradaki sınırlar dediğim gibi evrensel boyutta. Yani bir günlük talebin, bir siyasi talebin arkasına sığınarak değil, evrensel hukuk kuralları çerçevesinde bizimde taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ilgili maddesinin çerçeve olarak alınmasıyla Cumhuriyet Halk Partisi önerisini oluşturdu. AKP buna nasıl yaklaşır bunu bilemez. Ama arkadaşlarımız şuanda tali komisyonda. Daha sonra adalet komisyonunda da bu CHP nin görüşünü dile getirecekler. Didem YILMAZ ARSLAN- Şimdi BDP diyor ki, kişiler açlık grevinde. Dolayısıyla kaybedecek çok zamanımız yok şeklinde açıklamalar yapıyor. Keza 65. güne girdi. Siz siyasi talep olduğu için AKP nin önerisine eğer sıcak bakmadığınızı söylerseniz mesele daha da çıkmaza girer mi eleştirisine nasıl yanıt verirsiniz? Haluk KOÇ- Hayır. AKP nin yeterli çoğunluğu var. Biliyorsunuz bu bir anayasa değişikliği değil. Bir yasal değişiklik. AKP nin 326 milletvekili var. Cumhuriyet Halk Partisi deminde söyledim Didem hanım, bakın sınırlarını çok net çiziyoruz. Hem özgürlükçü yapımızdan taviz vermiyoruz, hem evrensel hukuk kurallarının kendi yasal mevzuatımıza da, uluslararası taraf olduğumuz sözleşmeler çerçevesinde yerleştirilmesini talep ediyoruz. Bizim çizgimiz budur. Ama insan hayatının hiçbir siyasi talebin arkasına konularak bir yaşam pazarlığında kullanılmaması gerektiğini başından beri söylüyoruz. Hukukun adil yargılanma boyutuyla önemli olduğunu, ama adil yargılanma hakkını savunurken başka siyasi taleplerinde bunun içerisine karıştırılmasının da uygun olmadığını söylüyoruz. Bu arada Sayın Başbakanında konuyla ilgili söylemindeki sertlik, incitici üslup, dışlayıcı üslup, konu zora sokan üslup Cumhuriyet Halk Partisi - 2 / 5-16.11.2012
3 konusunda da dün MYK sonrası yaptığım açıklamada kamuoyunun dikkatini çekmiştim. Başbakanında bu söylemlerden uzak kalmasının gereğinin altını çizmiştim. Kendi siyaset anlayışıyla kendisi götürecek artık onu. Didem YILMAZ ARSLAN- Ona birazdan geleceğim, soracaktım zaten Sayın Erdoğan ın orada yaptığı açıklamaları ama açlık grevleriyle ilgili olarak şimdi 65. günde bununla ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin bazı girişimleri olabilir mi? Üç talepleri var biliyorsunuz. Ana dilde savunma, ana dilde eğitim ve Öcalan a tecritin kalkması. Bu açlık grevleri konusunda Cumhuriyet Halk Partisi nasıl bir yol haritası izleyecek, ne yapacak? Yapmayı düşünüyor mu bir şey? Haluk KOÇ- Ben demin bir çerçeveyi çizdim. Şuanda getirilen yasa teklifiyle ilgili, yani CMK nın 202. maddesinde öngörülen değişiklikle ilgili. Biz kendi teklifimizi sunduk, değişiklik önergemizi sunduk. Bu henüz Adalet Komisyonuna geçmedi. Açlık grevleriyle ilgili genel çerçeveyi de demin söyledim. Yani insan yaşamının hiçbir siyasi talebin pazarlığı noktasında ortaya konmaması gereğinin altını çizdik. Ve diğer siyasi taleplerin tartışılmasının yanlışlığını ifade ettik. Yani bu konuda Cumhuriyet Halk Partisinin görüşü de bizzat Sayın Genel Başkan tarafından ifade edilmiştir. Yani bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi en tutarlı çizgiyi, en net hukuk çizgisini savunan bir partidir. Diğer insani boyut olarak da insan haklarını inceleme komisyonu açlık grevinde bulunan kişilerle ilgili ziyaretlerini biliyorsunuz CHP milletvekillerinin önerisi üzerine yapmıştı. Hekim milletvekillerimiz kendi konularıyla ilgili açıdan süreci değerlendirmişlerdi. Sağduyu çağrısını her daim yapageldik, hala yapıyoruz. Ama Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda bir icra organı değildir Didem hanım. Yani karşımızda hükümet var. Cezaevinde hangi suçtan olursa olsun tutuklu ya da hükümlü herkesin yaşamından bugünkü çerçevede hükümet sorumludur. Bu da ayrı bir gerçek. Ama yasal çerçeve bakımından Cumhuriyet Halk Partisi hem özgürlükçü çizgisini koruyor, hem adil yargılanma hakkını da evrensel hukuk çerçevesinde taraf olduğumuz uluslararası çerçevede, sözleşmeler çerçevesinde önergeyle gündeme getiriyor. Yani tutumumuz açık, net, tartışılmayacak kadar da berraktır. Didem YILMAZ ARSLAN- Peki. Ben biraz daha tabi sorunca iyice altını çizmiş oldunuz. Özgürlükçü çizgi ve adil yargılanma hakkı. Hemen diğer başlığa geçelim bununla bağlantılı olarak. Dün tabi çıkışta siz bir açıklama yapmıştınız ama Öcalan a heykel polemiğinde Başbakan Erdoğan bir anlamda topu size CHP ye attı ve BDP güneydoğunun CHP si olma yolunda şeklinde bir eleştiri getirdi hem BDP ye, hem size. Bu eleştiriler konusunda ne söylersiniz Sayın Koç? Haluk KOÇ- Bu Sayın Başbakanın tedavi edilmez hastalığı. Yani Cumhuriyet Halk Partisiyle yatıp Cumhuriyet Halk Partisiyle kalkma. Yani bilinçaltında bir Cumhuriyet Halk Partisi fobisi var, korkusu var. Bunu anlayışla karşılıyorum. Bir hekim olarak da Sayın Başbakanın bu ruh dünyasını değerlendiriyorum. Şimdi Sayın Demirtaş ın sözleri üzerine, bence saçma sapan sözleri üzerine orada bir açılım yapıyor. Fakat dikkat edin yaparken dünyadaki bütün diktatörlerin, totaliter rejim temsilcilerinin heykelleri yıkıldı. İşte sayıyor Stalin i, Tito yu, Lenin i hepsini sayıyor. Ama kafasının arkasında Apo heykeli filan yok Sayın Başbakanın. Kafasının arkasında Türkiye nin her yerinde karşısına çıkan Atatürk heykelleri var. Bunu bilinçaltından, tıpta Cumhuriyet Halk Partisi - 3 / 5-16.11.2012
4 buna projeksiyon diyoruz, yansıtma diyoruz. Bir yansıtma mekanizmasıyla ifade ediyor. Bunu anlamak çok kolay. Yani derdi Demirtaş ın saçma sapan sözleriyle Apo heykeli üzerine değil. Kafasında Atatürk heykelleri var. Yani 29 Ekim ve 10 Kasım manzaraları Sayın Başbakanın uykusunu iyice kaçırmış durumda. Ama burada da bu ifadesini çok dolaylı yansıtarak ortaya koyuyor. Sayın Başbakan CHP yle BDP yi yan yana getiriyor ama perdenin arkasında BDP nin illegal uzantılarıyla terör örgütüyle iş tutan Sayın Başbakandır. Avrupa nın karanlık başkentlerinde eli silahlı terör örgütünü devletin karşısına muhatap çıkartan Başbakandır. Önce reddedip sonra bu süreci mazeret üretip itiraf eden Başbakandır. CHP yle hiçbir konuda BDP yi bir araya getirme çabaları karşılık bulmaz. Sayın Başbakan burada kendi iç pazarına dönük siyaset yapıyor, kendi ruh dünyasını anlatıyor. Sayın Başbakanın tabi bizim şu 10 dakikalık konuşma hakkımızın yanında her gün, her TV kanalından birer saat zorla naklen yayın yaptırtma hakkı da var. Burada bu görüşlerini ifade ediyor. Didem YILMAZ ARSLAN- Sayın Koç, zorla kimse kimseye yayın yaptırmıyor. Şimdi olayı farklı bir yere taşımayalım da. Haluk KOÇ- Didem hanım, sizinle ilgili değil. Didem YILMAZ ARSLAN- Biliyorum. Siyaset yapmak sizin işiniz ama yani burada kimseyi zan altında bırakmayın. Haluk KOÇ- Şimdi dünyanın hiçbir ülkesinde o ülkenin cumhurbaşkanı ya da başbakan her gün, her söylediği, her toplantıda canlı yayın olarak topluma aktarılmaz. Ben bir genel dünya manzarası sunuyorum, bir de Türkiye nin manzarasını sunuyorum. Size dönük herhangi bir ifadem yok burada. Didem YILMAZ ARSLAN- Darbeler araştırma komisyonu 12 Eylül-28 Şubat-27 Nisanla ilgili olarak dönemin tanıklarını dinlemeye devam ediyor. Başbakan Erdoğan da gidecek mi gitmeyecek mi polemiği, tartışması vardı ve Sayın Erdoğan sorulara yazılı yanıt verecek diye biliyoruz şu an için. Sayın Erdoğan ın bu komisyona gidip ya da yazılı yanıt vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Süreç nereye doğru ilerleyecek? Ne dersiniz? Haluk KOÇ- Aslında bu bence en önemli gündem maddelerinden bir tanesi. Bu soruyu sorduğunuz için özellikle teşekkür ediyorum, gündeme taşıdığınız için. Şimdi bu kural komisyon biliyorsunuz bir araştırma komisyonu. Meclis iç tüzüğünün 104. ve 105. maddeleri çerçevesinde kuruluyor ve çalışıyor. Şimdi 105.maddesinde bu araştırma komisyonunun kimlerden bilgi alacağı, ne şekilde çalışacağı çok açık bir şekilde ifade edilmiş. Yani o komisyonu bir grup milletvekilinin iç tüzüğün 105.maddesinde yazmayan belirlenmeyen kişileri, bunlar siyasi de olabilir, milletvekili de olabilir, eğlence, sanat dünyasından kişilerde olabilir, medya dünyasının yöneticileri olabilir. Bu kişileri bir soruşturma yapıyormuş, bir yargılama yapıyormuş havasında karşısına oturtup da bir çalışma yapması iç tüzüğe aykırıdır. Sayın Deniz Baykal ı davet ettiklerinde Sayın Baykal biliyorsunuz bir açıklama yapmıştı komisyonda ve bu iç tüzük çerçevesinde bu komisyonun nasıl çalışması gerektiğini ifade etmiştir. Burada 105.maddede yürütme ve bu soruşturma komisyonunun bilgi alabileceği kurumlar arasında gösteriliyor kamu idaresi ve yürütmede bu şekilde bu görev içerisinde. Cumhuriyet Halk Partisi - 4 / 5-16.11.2012
5 Sayın Başbakan yazılı verecekmiş, herhalde soruları önceden gönderirler. Ama şurada sorulması gereken çok net bir soru var; 27 Nisan Muhtırası demin haberlerde de söylediniz, bir muhtıra mıdır değil midir? Komisyon bunu bir muhtıra olarak almıyor biliyorsunuz. 27 Nisanın önemli kişisi ki, tek başına o e-muhtırayı yazdığını ifade eden eski Genelkurmay Başkanı Sayın Yaşar Büyükanıt şu anda hükümet nezdinde ve Sayın Başbakan nezdinde özel ihtimam gösterilmesi gereken kişi konumunda değerlendiriliyor. Biliyorsunuz 27 Nisanı tek başına kaleme aldığını söyledi. Daha sonra bir Dolmabahçe görüşmesi oldu. Fikri Sağlar ın davasını da demin haberlerde söylediniz ve bu konuşma, bu görüşme iki tarafından da mezara kadar gizli tutulacak şeklinde ifade edildi. Şimdi ben soruyorum bir; 27 Nisan bir muhtıra mıdır değil midir? Bir darbe girişimi midir değil midir? İki; bunun aktörü Yaşar Büyükanıt hükümet nezdinde neden ihtimam gösterilmesi gereken en önemli insan mertebesinde değerlendirilmektedir? Sayın Başbakanla Dolmabahçe de ne görüştü? Akabinde Sayın Yaşar Büyükanıt nasıl bir çizgi içerisinde yaşamına devam etti? Bütün bunların ortaya konması lazım. Sayın Başbakan a bu sorular sorulduğunda acaba yazılı olarak ne cevap verecek eğer açıklanırsa bunları bizde merak ediyoruz ama bu konulara cevap vermeyeceği çok açık. 27 Nisanın bir danışıklı dövüş olup olmadığı konusunda kuşkularımızı daha öncede ifade etmiştik. Sen bana bu şekilde yazılı bir muhtıra ver ben bunu daha sonra bir darbe girişimi mağduru olarak siyasette kullanayım pazarlığı oldu mu olmadı mı Dolmabahçe de? Herkesin merak ettiği konu bu. Cumhuriyet Halk Partisi - 5 / 5-16.11.2012