Dimostenis Yağcıoğlu nun kaleminden: Yunanistan da Yeni Hükümet Yeni Siyasi Ortam ve Türk-Yunan ilişkileri: Tahmin ve Öngörüler



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

- SOSYAL GÜVENLİK KURUMU NUN SAĞLIK ALANINDA ÜSTLENDİĞİ ÇOK ÖNEMLİ GÖREVLER BULUNMAKTADIR

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

Türkiye-Yunanistan İş Forumu. İzmir, 8 Mart Ömer Cihad Vardan DEİK Başkanı

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

ACR Group. NEDEN? neden?

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim CHP

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ" Cumartesi, 04 Kasım :31

15 Ekim 2014 Genel Merkez

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

FOREKS GÜNLÜK BÜLTEN İÇİNDEKİLER

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Olmazsa Olmaz Sosyal Güvenlik

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim AKP

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

AHMET YILDIZ: İYİ NİYET VE AKLISELİM İLE BUNLARIN ÜZERİNE GİDERSEK, ÇÖZÜMLENMEYECEK SO Pazartesi, 29 Mayıs :30

EKİM 2014 KAHRAMANMARAŞ SELİM IŞIK

İspanya nın zorlu ekonomik sorunlarla baş etmeye çalıştığı bir dönemde rahat İSPANYA EKONOMİSİ RAHATLIYOR ÜLKE

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

çevre teknoloji Avrupa ((0.1)) aktüalite ((0.1)) bilim ((list intonation))

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİM YORUMLARI VE SONRASINDA BİZİ BEKLEYENLER

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

KONYA-KARAMAN YAŞAM MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRMESİ

Çarşamba İzmir Gündemi

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani:

Değerli İhracatçılar, Değerli Basın Mensupları,

Ekonomi Bülteni. 11 Mayıs 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

BAKA BULUŞMALARI -I-

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

İMF siz Yapamayacak mıyız?...47 Yakın İzleme Programı Üzerine...48 Daha Dikkatli Olma Zamanı...49 Siyasette İstikrarsızlığa Yılında Ekonomi

Doğu Akdeniz de Enerji Savaşları

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

YİSAD Üyelerinden Çanakkale Şehitliği ne ziyaret Ağustos 2012 / Demir Çelik Store

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 58

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

ÜÇÜNCÜ TÜRK KENEŞİ İŞ FORUMU. (24 Ekim 2014, Nahçıvan) TÜRK KENEŞİ GENEL SEKRETERİ RAMİL HASANOV UN İŞ ADAMLARINA HİTABI

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi

Cumhuriyet Halk Partisi

2. GENEL BİLGİLER TABLOSU (2012)

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

Beykoz Muhtarlar Derneği'nden...

ASOMECLİS. Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı

Avrupa Bölgesel Sosyal Güvenlik Forumu -1ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK:

tepav Tasarruf kamudan başlar Nisan2012 N DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

TÜRKİYE SİYASİ GÜNDEM ARAŞTIRMASI

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

1 2 Eylül 2018, Bişkek

Belediyenin gelirleri

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke

Başkan Acar 4. Ulusal Sağlık Kurultayına Katıldı

Günlük Kent Gazetesi

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

ESENYURT BELEDİYESİ ERİŞİLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARI

Destek Personeli Eğitimleri

Cumhuriyet Halk Partisi

DALKARA'DAN PAZARCIK TA GÖVDE GÖSTERİSİ

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

BAŞKAN ÇİĞDEM DEMİRALP : ANKARA YA SÖZ VERDİK, BODRUM BELEDİYESİ Nİ ALACAĞIZ

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Aralık 2011, No:16

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Cumhuriyet Halk Partisi

Transkript:

TEMMUZ - ΙΟΥΛΙΟΣ 2012 Sayı: 70 Fiyatı: 3 Dimostenis Yağcıoğlu nun kaleminden: Yunanistan da Yeni Hükümet Yeni Siyasi Ortam ve Türk-Yunan ilişkileri: Tahmin ve Öngörüler Azınlıkça 1

BU AY AZINLIKÇA AZINLIKÇA BATI TRAKYA AYLIK HABER YORUM DERGİSİ TEMMUZ 2012 YIL:8 SAYI:70 Azınlıkça Online www.azinlikca.net ΑΖΙΝΛΙΚΤΣΑ ΜΗΝΙΑΙΟ ΤΟΥΡΚΟΕΛΛΗΝΟΦΩΝΟ ΠΟΛΙΤΙΚΟ ΠΕΡΙΟΔΙΚΟ ΤΗΣ Δ. ΘΡΑΚΗΣ ΙΟΥΛΙΟΣ 2012 ΕΤΟΣ:Η NO:70 SAHİBİ-SORUMLUSU ΙΔΙΟΚΤΗΤΗΣ-ΕΚΔΟΤΗΣ- ΔΙΕΥΘΥΝΤΗΣ EVREN DEDE GENEL KOORDİNATÖR ΓΕΝΙΚΟΣ ΣΥΝΤΟΝΙΣΤΗΣ AYDIN BOSTANCI YAYIN YÖNETMENİ ΣΥΜΒΟΥΛΟΣ ΕΚΔΟΣΗΣ İBRAM ONSUNOĞLU BU SAYIDA YAZARLAR Aydın Bostancı Dimostenis Yağcıoğlu Evren Dede Γιώργος Δούδος Herkül Millas İbram Onsunoğlu ADRES Anemonis 12 69100 Komotini e-mail: azinlikca@yahoo.com Tel: +30 6947866196 +30 6944749374 Fax: +30 25310 63345 ΕΤΗΣΙΕΣ ΣΥΝΔΡΟΜΕΣ Ιδιώτες. : 36 Τραπεζες, Οργανισμοί: 98 Ν.Π.Δ.Δ, Α.Ε: 98 Δήμοι: 98 Euro Κοινότητες: 72 İbram Onsunoğlu Selanik te (Batı Trakya da, tüm Yunanistan da) ekonomik bunalım Bundan bir buçuk yıl önce Selanik i ziyaret eden bir Türkiyeli, Yunanistan daki ekonomik bunalımla ilgili medyadan öğrendiklerini kim bilir nasıl hayal etmiş ve burada kim bilir nelerle karşılaşacağını tahmin etmiş olmalı ki, Hadi canım diyordu, meğerse şişirmeymiş, burada yaşam çok normal ve çok güzel, insanlar mutlu görünüyor, Beyaz Kule ve kordon boyunca kafeteryalar dolup taşıyor... İçindekiler Azınlıkça grubu, Alevi Bektaşi Federasyonu iftarına katıldı Türkiye deki Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu nun İstanbul da düzenlediği iftar yemeğine Azınlıkça grubu adına Genel Koordinatör Aydın Bostancı katıldı. Geceye katılan Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül katılımcılara hitap ederek iftar vesilesiyle duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İşadamları Zeynel Abidin Erdem ve İbrahim Polat sponsorluğunda ve Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu tarafından 26 Temmuz Perşembe akşamı Polat Otel de düzenlenen iftar yemeğine... Azınlıkça70 Herkül Millas Irkçılıkla yaşamak Irkçılığın hemen yanıbaşımda böyle birden çıkıvereceğini hiç tahmin etmemiştim. Irkçılığı hep eski salgın hastalıklar gibi düşünmüşümdür: veba, kolera, sıtma, cüzam. İnsanlığın ağır bedeller ödediği felaketler gibi. Ama benden uzak, eskilerde kalmış, bizim değil başka toplumların yaşamış olduğu bir korkunç durumdu sanki. Uygarlıkları yok etmiş büyük depremler, kentleri haritalardan silen işgaller ve talanlar, büyük yangınlar, soykırımlar 3 Yunanistan daki son durum ve Avrupa nın sorumluluğu Editör 4 Yunanistan da bir körler adası daha 5 Yükselen solun adı SYRIZA mı? Evren Dede 6 Fetret devri sona erdi Aydın Bostancı 8 Selanik te (Batı Trakya da, tüm Yunanistan da) ekonomik bunalım İbram Onsunoğlu 12 Yunanistan da Yeni Hükümet, Yeni Siyasi Ortam ve Türk-Yunan ilişkileri: Tahmin ve Öngörüler Dimostenis Yağcıoğlu 18 Özelleştirmelerde izlenecek yol haritası açıklandı 19 ABD nin Atina Büyükelçisi Daniel B. Smith iftar yemeği verdi 21 İçişleri Bakanı Stilyanidis: Yunanistan da yasal ve kaçak 1,5 milyon göçmen var 22 Irkçılıkla Yaşamak Herkül Millas 26 ΤΟ ΔΙΚΑΣΤΗΡΙΟ ΤΟΥ ΣΤΡΑΣΒΟΥΡΓΟΥ, Ο ΑΡΕΙΟΣ ΠΑΓΟΣ ΚΑΙ Η ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΕΝΩΣΗ ΞΑΝΘΗΣ Γιώργος Δούδος 29 İrfan Uzun: Bölgeye devasa seralar kurulacak 30 Pollyannaizm Herkül Millas 37 Batı Trakya ya serbest ekonomi bölgesi (EOZ) Yannakidis-Hatzidakis görüşmesinde 2 Azınlıkça AZINLIKÇA - BATI TRAKYA AYLIK HABER YORUM DERGİSİ ΑΖΙΝΛΙΚΤΣΑ - ΜΗΝΙΑΙΟ ΤΟΥΡΚΟΕΛΛΗΝΟΦΩΝΟ ΠΟΛΙΤΙΚΟ ΠΕΡΙΟΔΙΚΟ ΤΗΣ Δ. ΘΡΑΚΗΣ www.azinlikca.net

Yunanistan daki son durum ve Avrupa nın sorumluluğu Hadi öyle diyelim, Başbakan Antonis Samaras liderliğindeki koalisyon hükümetinin çok zor kararlar alacağını ve en önemlisi de bu kararları 45 gün içerisinde uygulayacağını varsayalım. Bugün hem Başbakan Samaras hem de hükümetin ND partisi dışındaki diğer iki ortağı PASOK lideri Venizelos ve DİMAR lideri Kouvelis önlerinde başka bir şanslarının olmadığının ve mevcut hükümetin başarısızlığının ya da çöküşünün Yunanistan ı Euro para bölgesinin dışına götüreceğinin farkına varmış durumdalar. Önümüzdeki bütün veriler de gösteriyor ki, Samaras ve mali kurmayları bütün sorumluluğu üstlenmeye ve gerekirse bedel ödemeye hazırlar. Bütün bunlar Yunanistan ekonomisi adına olumlu gelişmeler. Ancak Avrupalı ortaklarımızın da Yunanistan a karşı acil, elle tutulur ve net bir karşılık vermeleri gerekiyor artık. Yunanistan halkı sınırlarını fazlasıyla zorladı, hatta bu sınırları geçti. Her şeyden önemlisi de artık izlenilen yolun ülkeyi krizden çıkaracak yol olduğuna kimse inanmıyor. Öyleyse Avrupalı ortaklarımız da Yunanistan ın üstlendiği yükümlülükleri yerine getirdiğini gördüklerinde, ülkeye destek olmalılar. Bu destek, mali uyum programının uzatılmasıyla, resmi borcun bir bölümünün yeniden kırpılmasıyla, piyasalara likidite enjekte etmekle ve ülkedeki altyapı çalışmalarını desteklemekle yapılabilir. Ve her şeyden önemlisi: Yunanistan şartların gerektirdiğini yaptığını kanıtladığında, Yunanistan ın Euro dan çıkmasıyla ilgili her tür söylenti ve tartışma sonlandırılmalıdır. Çünkü ancak sadece bu şekilde Yunan ekonomisi ayaklarının üzerinde durmaya başlayacak, yatırımlar ve özelleştirmeler yapılabilecek ve zorlu günler geçiren halk tünelin ucunda ışığı görebilecektir. Umalım bu temennilerimiz sözde kalmasın. Çünkü ülke kaosa sürüklendiğinde bunun bedelini hep beraber ödeyeceğiz. * Bu sayımız birbirinden ilginç makaleler ve haberlerle dolu. İyi okumalar... editör Azınlıkça 3

Yunanistan da bir körler adası daha! Adalardaki denetimlerini arttıran Sosyal Sigorta Kurumu İKA sakat ve özürlü maaşı alanların sayısıyla ilgili verileri kamuoyuyla paylaşmaya başladı. Hios (Sakız) adasını mercek altına alan İKA yetkilileri adada 450 civarında kişinin görme engelli oldukları gerekçesiyle sakat ve özürlü maaşı aldığını tespit etti. Bu rakamın nüfusa oranla epey yüksek olduğuna dikkat çeken ve bu doğrultuda denetim yapmak üzere adaya giden yetkililerin, sakat ve özürlü maaşı alanların gerçekten bu maaşı hak edip etmediklerini inceleyecekleri açıklandı. Hatırlanacağı üzere Zakinthos adasında 700 kişinin görme engelli oldukları gerekçesiyle yardım primi aldığının ortaya çıkması üzerine verilen primlerin gerçekten hak edenlere verilmesi amacıyla başlatılan sağlık denetimini yapmak üzere kurulan sağlık komitelerine Zakinthos adasında kör yardım primi alan 700 kişiden sadece 100 kişi gitmiş ve yapılan muayeneler sonrasında bunlardan da sadece 40 ının hakikaten kör olduğu tespit edilmişti. Bir sonraki hedef Girit İKA nın bir sonraki hedefinin ise Girit adası olduğu ifade edilirken, Başkent Atina nın da içinde bulunduğu Attiki Bölgesi nde nüfusa kıyasla engelli maaşı alanların oranı %8,9 iken Girit adasında özürlü ve sakat maaşı alanların nüfusun %20 sini oluşturması dikkat çekiyor. İKA her yıl 600 milyon euro zarar ediyor! Yapılan ilk denetimler sonrası 80.000-85.000 civarında kişinin hak etmediği halde İKA dan emekli maaşı ya da yardım primi aldığının tespit edildiği ve böylece her yıl Sigorta Kurumu na yaklaşık 600 milyon Euro zarar ettiği kaydediliyor. Sadece geçen yıl yapılan denetimlerden 8.000 kişinin ölmesine rağmen, yakınlarını bu kişilerin emekli maaşlarını almaya devam ettiğinin tespit edildiği ifade ediliyor. * 4 Azınlıkça

Vitrin Evren Dede evrendede@gmail.com Yükselen solun adı SYRIZA mı? Yunanistan da yıllardır hiç kimsenin itibar etmediği aşırı radikal sağ veya sol partilerin sadece 2 ay içerisindeki ani yükselişleri ve radikal sol SYRIZA nın neredeyse iktidara oynar duruma gelmesi benim açımdan ilginç bir gözlem sürecine dönüştü. Şimdi bakıyorum da, iş radikal sol SYRIZA ya geldiğinde Avrupa değerlerini bir çırpıda silen solcu ların, partinin ekonomi programı dâhil (program hak getire!) bütün projelerini körü körüne desteklemelerine, şaşıp kalıyorum! İlginçti diyorum, çünkü bugüne kadar hayatı boyunca radikallerden, radikal söylem ve eylemlerden şikâyet eden, hatta zarar gören birçok kişinin, iş radikal sol SYRIZA ya geldiğinde, nasıl da bir çırpıda radikalleştiğini ve bu radikalleşmenin gayet normal bir şey olduğunu iddia ettiklerine şahit oldum. Hani deyim yerindeyse, her zaman çağdaş Avrupai değerlere sığınan ve insan hakları mücadelesi veren kimi kesimlerin, radikal sol SYRIZA partisini iktidara taşıma içgüdüsüyle nasıl da radikal değerler çerçevesinde savundukları ilkelere ters doğrultuda evrimleştiklerine tanıklık ettim. Bendeniz siyasette radikal sağ veya radikal sol yapılara kuşkuyla yaklaşanlardanım; neticede her radikal eylemin sonucunda karşıt kutbun da radikalliğe meylettiğini bilerek. Soruyorum kendime, 17 Haziran daki seçimden galip ayrılan merkez sağ ND partisini destekliyor muyum diye veya 30 yıldır Yunanistan ı ND ile yöneten merkez sol PASOK partisini? Sonra fark ediyorum yaptığım hatayı: Acaba ne olursa olsun desteklemem gerekiyor mu bir partiyi; hatalarına rağmen gönülden bağlanmalı, körüne körüne desteklemeli miyim illâ?.. Ve rahatlıyorum, PASOK iktidarda iken hata yaptığında PASOK u, ND iktidarda iken hata yaptığında ND yi ve diğer partileri eleştirdim bunca yıl.. Doğru bildiğim yol: Avrupa demokrasisi ve Avrupa değerleri oldu. Hangisi AB yolundan ayrılmaya, AB değerlerinden sapmaya veya bu değerlere dinamit yerleştirmeye kalktı; eleştirdim Yunanistan da ve Avrupa da yükselen solun adıdır SYRIZA diye tetiklenmeye çalışılan olayın gerçek yüzü bu değil. Bugün radikal sol olduğu bilinen 12 küçük örgüt ve oluşumun üst çatısı durumundaki SYRIZA partisi gerçekte yaşanan ekonomik krizden dolayı acı çeken insanların kızgınlıkla, kinle kullandıkları oylar nedeniyle yükseldi. Yani oy verenler, radikal solu referans gösteren ideolojik nedenlerden dolayı SYRIZA yı tercih etmediler! Kızgın, bıkkın ve öfkeli vatandaşların bir kısmı SYRIZA ya oy vererek kendi düşüncelerine göre siyasî sistemi (PASOK partisi ve Almanya yı!) cezalandırdılar; radikal yoldaşlığa evrimleşmediler! * Bugün sağ veya sol hiç önemli değil, daha önce denenmiş ve halkları canından bezdirerek iflas etmiş radikal politikaları tekrar tozlu raflardan indirdiler Yunanistan da, ekonomik ve sosyal buhranı fırsat bilenler. Her radikal grup kılıcını çekmiş bekliyor. (Irkçı Altın Şafak Partisi nin son seçimde %7 oy almasına ne demeli!) Düşünüyorum da, kapitalist sömürüye (!) karşı seferber olan 12 lik radikal SYRIZA tabanı, iktidara gelene kadar, ekonomik kriz yüzünden barut fıçısına dönmüş kesimleri tekrar galeyana getirerek yeni direnişlerle, devasa sokak gösterileriyle Yunanistan ı bir daha kaosa, işlemez duruma sokar mı acaba? Umalım SYRIZA yönetimi halkın kendisine şimdilik anamuhalefet görevi verdiğini olgunlukla karşılar ve demokratik mücadelesini parlamentoda sürdürür. Azınlıkça 5

Genç Bakış Aydın Bostancı bostanciaydin@yahoo.com İki erken genel seçim sonrası ülkemiz Yunanistan da kurulan üçlü koalisyon hükümeti güvenoyu aldı ve nihayet ülke 8 aylık bir fetret devrinden sonra hükümete kavuştu. Ülke hükümete kavuştu kavuşmasında da Nea Dimokratia, PASOK ve DİMAR partilerinden oluşan üçlü koalisyon hükümetinin ömrü ne kadar uzun olur bu şimdilik hiç kimse tarafından tam olarak kestirilemiyor. 17 Haziran seçimlerinin hemen ardından daha milletvekilleri ve bakanlığa getirilen bazı önemli isimler istifa etmeye başlayınca hem Yunan kamuoyunun hem de Avrupalıların yürekleri ağızlarına geldi. Özellikle ülkenin en önemli bakanlığına getirilen Vasilis Rapanos un daha yemin etmeden Maliye Bakanlığından istifası ve ardından gelen istifalar hükümet henüz kurulmadan kabinenin dağılacağı yorumlarına neden oldu. Ve nihayet 8 Temmuz gece yarısı Parlamento Genel Kurulunda düzenlenen açık oylamada toplam 179 milletvekili yeni hükümete güvenoyu verirken 121 milletvekilinin ise ret oyu kullandığı açıklandı. Başbakan Antonis Samaras, 6 Temmuz Cuma günü hükümet programı çalışmalarını Parlamento Genel Kurulunda açıklamaya başladığında reform programı kapsamında hükümetin en önemli icraatının özelleştirmeler olacağı belli oldu. Devlete adeta kangren olan yüzlerce kamu kuruluşu nihayet özelleştirilecek. Yani kısacası bazı devletlerin on yıllar önce yaptığı özelleştirmeleri biz ülke olarak üstelik Troyka yetkililerinin baskısıyla nihayet yapmaya karar verdik. Özelleştirilmesi öngörülen kurumlar arasında Devlet Demir Yolları, Devlet Elektrik Teşkilatı, Milli Piyango, Devlet Doğal Gaz Şirketi ve Dağıtım Siste- 6 Azınlıkça Fetret devri sona erdi mi, Devlet Posta Kurumu gibi bir dizi kamu kuruluşu yer alıyor. Başbakan Samaras ın yanı sıra Parlamento Genel Kurulunda milletvekillerine hitap eden ve özelleştirmelerin önemine değinen Maliye Bakanı Yannis Sturnaras, bu sürecin aşamalı olarak devam edeceğini en sonunda limanlar, havaalanları ve kamuya ait gayrimenkullerinden özelleştirilerek yatırımcıların önünün açılmasını hedeflediklerini ifade etti. Maliye Bakanı yapılacak özelleştirmeler ile gerçek serbest piyasa ekonomisine geçileceğini açıkladı. Şimdi televizyon ekranlarından bütün bu açıklamaları izleyen insan acaba biz Küba gibi komünist bir devlette mi yaşıyoruz diye sormadan edemiyor? 1980 lerin sonunda Sovyetler Birliğinin çöküşüyle birlikte serbest piyasa ekonomisine geçen ve özelleştirmeler sayesinde ekonomilerini kalkındıran ülkelerin yaptıklarını biz ancak yıllar sonra Avrupalıların baskısıyla yapılacağına dair siyasi otoritenin karar verdiğini öğreniyoruz. Üstelik bütün bunlar yapılabilir mi o da ayrı bir soru işareti. Zira özelleştirmeleri cinayet suçu gibi algılayan siyasi bir zihniyet var bu ülkede. Nitekim güven oylaması öncesi Parlamento Genel Kurulunda konuşan SYRIZA milletvekilleri ve lideri özelleştirmelere imzalarını atanlar hapse girecektir demeye kadar işi ileri götürdüler. Başbakan Samaras ise Tsipras a cevap vererek eğer özelleştirmelerden ötürü hapse girilecekse ilk önce ben hapse gireceğim ve siz ülkeye gelecek olan yatırımcıları korkutuyorsunuz, ürkütüyorsunuz buna hakkınız yok dedi. Parlamento Genel Kurulunda yaşanan bütün bu tartışmalardan sonra ülke için gerçek kalkınmanın önünü açacak özelleştirmelere kimler neden karşı çıkıyor bunu iyi düşünmek lazım. Özelleştirmelere Sol İttifak SYRIZA partisi, milliyetçi Bağımsız Yunanlılar

partisi, aşırı ırkçı Hrisi Avgi partisi, ve Yunanistan Komünist partisi şiddetle karşı çıkıyor ve özelleştirmelere imzasını atan milletvekillerini adeta cinayet işlemekle itham ediyorlar. Birbirleriyle aynı mekânda bulunması kabil olmayan hatta biri kürsüde konuşurken diğeri salonu terk eden en radikal sağ ile en radikal sol nasıl oluyor da bu konuda aralarında anlaşmışçasına birleşiyorlar? Nasıl oluyor da aşırı sol ve aşırı sağın ideolojileri aynı çizgi de buluşabiliyor. Aşırı sol göçmenlere hakları iade edilsin derken, aşırı sağ ise göçmenler şiddet yoluyla ülkeden kovulmalıdır diyor. Aynı şekilde Avrupa dan çıkalım ve drahmiye dönelim diyen Komünist Partisi de SYRIZA ve Hrisi Avgi ile aynı çizgi de yer alabiliyor. Bütün bunlara özelleştirmelerle ülkeye yabancılara peşkeş çektiniz diyen Bağımsız Yunanlılar partisi de ekleniyor. Şimdi birbirleriyle bu kadar zıt ve aşırı olan siyasi partilerin aynı görüşü paylaşmaları açıkça ortada bir yanlışın olduğunu gösteriyor. Birbirlerini dinlemeye bile tahammül göstermeyenler aynı çizgi de buluşabiliyor. Bütün bu aşırı siyasi güçler özelleştirmelere karşı çıkıyor çıkmasına da acaba özelleştirmelerden kimler neden bu kadar korkuyor. Çalışan memur ve işçi sınıfı eğer hakkı ile işini yerine getiriyorsa neden özelleştirmelerden korksun? Fakat herkes biliyor ki özelleştirmelerden korkanlar çalışmadıkları için işlerinin hakkını gerçek manada vermedikleri için buna karşı çıkıyorlar. Yoksa rekabetçiliği ve hizmet kalitesini arttıran özelleştirmelerden kim neden korksun. Geçenlerde Vatandaşa Hizmet Merkezinde çalışan bir arkadaşıma çalıştığınız birim özelleştirilirse ne yapacaksınız diye sorduğumda çalıştığımız yerde 30 kişinin yapacağı işi 10 kişi yapıyor, kim gelirse gelsin bizim için bir şey değişmez dedi. Şimdi istatistikî verilere göre Yunanistan da toplam 800.000 kamu memurunun bulunduğu göz önüne alındığında ve ortalama her bir aileden en az bir kişinin kamuda görevli olduğu düşünüldüğünde özelleştirmelere karşı siyasi partilerin bu tutumu insanı pekte şaşırtmıyor. Fakat gerçek şu ki bu tutum ne radikal solun işçi sınıfını ve sosyalizm ideolojisinden ne de aşırı sağın milliyetperverliğinden kaynaklanıyor. Tam aksine bu devletin bu hale gelmesine sebep olan çarpık siyasi zihniyete dayanıyor. Özelleştirmeleri kimlerin desteklediğine bakıldığında ise orta sağ ve orta solu karşımızda görüyoruz. Kaldı ki 30 yıldır ülkeyi tek başına iktidarlarla yöneten ve ezeli rakip olarak birbirleriyle didişen PASOK ile Nea Dimokratia partileri ancak Yunanistan ı kurtarmak için bir araya gelebilirler, yoksa biri diğerine sempati veya yakınlık duyduğu için değil. Ülkeyi kurtarma çabasına Fotis Kuvelis başkanlığındaki Demokratik Sol partisinin de katılması gerçekten takdire şayan bir tutum. Çünkü DİMAR da ana muhalefet partisi SYRIZA gibi kolaya kaçabilir ve muhalefette kalarak kuru gürültü yapma yolunu seçebilirdi. Fakat sorumluluk bilinciyle, hem de yüksek oy kaybına uğrama riski bulunmasına rağmen koalisyon ortağı olmayı kabul etti ve hükümete güvenoyu verdi. Her zaman söyleniyor tekrar etmekte fayda var, milletvekilleri parti kölesi olmamalılar. Azınlık ve çoğunluktan tüm milletvekillerinin seçmenlerine karşı sorumlulukları bulunmaktadır. O halde seçmenlerine karşı sorumlu olan azınlık milletvekillerine de bir soru sormamız gerekiyor? Acaba Rodop ve İskeçe de azınlığın kaçta kaçı devlet memuru? Özelleştirmelere karşı çıkan azınlık milletvekilleri azınlıktan kendilerine oy veren seçmenlerine bunu nasıl izah edecekler? Azınlığın sendikal kuruluşları mı var ki özelleştirmelere karşı çıkılıyor? Bugün mesela İskeçe den Selanik e devlet tekelinde olan otobüs bileti sadece bir gidiş 25-30 Euro iken İskeçe den veya Gümülcine den İstanbul a bir gidiş nasıl oluyor da 15 Euro olabiliyor? Türk otobüs şirketleri zararına mı çalışıyor? Üstelik fiyattan maada sundukları hizmet ve kalite ise cabası. Devlet Otobüs İşletmeleri serbestleştirilirse, özelleştirilirse ve rekabetçilik ve kalite hizmeti arttırılırsa bu halkın ve işçilerin aleyhine mi olacak? Mesela yılda milyonlarca Euro maliyete neden olan ve kendini döndüremeyerek kamu finansmanıyla ayakta durabilen Devlet Demiryolları İşletmeleri, Devlet Posta Kurumu, Devlet Elektrik Teşkilatı özelleştirilir ve vatandaşa yönelik kalite hizmeti arttırılırsa bu halkın nasıl ve ne şekilde aleyhine olacak? Bugün özelleştirmeler sade halkın aleyhine değil, tam aksine kamuya çöreklenerek aldıkları maaşın hakkını veremeyenlerin aleyhinedir. Bu sebeple yeni hükümetin kamuya ait gayrı menkuller ve kuruluşları bir an önce özelleştirip serbest piyasa ekonomisine geçmesi ve halkı biraz olsun rahatlatması gerekecek. Eğer bu hükümet de bunu yapamazsa artık işimiz tabiri caizse Allah a kalmış demektir. Azınlıkça 7

Denge İbram Onsunoğlu ibram@tellas.gr Selanik te (Batı Trakya da, tüm Yunanistan da) ekonomik bunalım Bundan bir buçuk yıl önce Selanik i ziyaret eden bir Türkiyeli, Yunanistan daki ekonomik bunalımla ilgili medyadan öğrendiklerini kim bilir nasıl hayal etmiş ve burada kim bilir nelerle karşılaşacağını tahmin etmiş olmalı ki, Hadi canım diyordu, meğerse şişirmeymiş, burada yaşam çok normal ve çok güzel, insanlar mutlu görünüyor, Beyaz Kule ve kordon boyunca kafeteryalar dolup taşıyor, mağazalar ona göre, yeni arabalar, şık giyimli gençler... Kriz bunun neresinde? Bir buçuk yıl sonra o Türkiyeli bugün yeniden ziyarete gelseydi, bunca kötüleşmeye rağmen, üstünkörü bir bakışla belki yine her şeyi normal görecek, basbayağı müreffeh bir Yunanistan bulacak ve yine medyadan dinlediği ekonomik bunalım nerede diye kendi kendine soracaktı. Bunalım sayılarda; beş yıldır devam eden ekonomik küçülmede, dış borçlanmada, bütçe açığında, iyileştirme planlarıyla bir türlü varılamayan hedeflerde, azalan gelirlerde, artan vergilerde, yükselen işsizlikte, yavaşlayan tüketimde. Bunun günlük yaşama yansıması, dışarıdan bakınca henüz pek farkedilmiyor, sanki her şey eskisi gibi. Bir süre gecikiyor, artık yeterli beslenmeyen bir canlının daha önce biriktirdiği yağlarını yakması gibi. Kemer sıkma önlemleri alınmaya başladığından üç yıl sonra dar ve orta gelirli vatandaşta artık yakılacak yağ pek kalmadı. Buradan öte ekonomik bunalımın günlük yaşama etkileri çıplak gözle farkedilir bir biçimde ortaya çıkmaya başlayacak. Başladı. Selanik caddelerini dolaşıyorum, sanki kentin nüfusu azalmış gibi, eski kalabalıklar yok. Arabalar oldukça çok, ama trafik tıkanıklığı pek görülmüyor. Üç yıl önceye dek çığ gibi büyüyen taşıt sayısıyla caddeler geçilmez bir duruma gelmişti, çevre yolu bile sık sık tıkanıyordu. Kriz, trafik sorununa çözüm bulmuş gibi. Araba satışları diklemesine düştü, tasarruf için arabalar daha az kullanılıyor. Kent merkezinde dikkati en çok çeken değişiklik, kapanmış mağazalar, ticarethaneler, kiralıktır ılanları. Oysa buralarda bir tek boş dükkân bile bulamazdın, şimdi onlarca, yüzlerce. Kentin öbür bölgelerinde de aynı durum, kiralanmayan boş dükkânlardan geçilmiyor. Selanik te bu kadar çok kiralık ev ilanlarına 45 yıldır ikinci kez şahit oluyorum. İlki 1967 lerde, Selanik e ilk ayak bastığımda, o zaman korkunç bir inşaat orgazmı vardı. Bir de şimdi, kriz başgöstereli beri. Oysa birkaç yıl öncesine dek burada kiralık ev bulmak zor aşılan bir sorundu. 8 Azınlıkça

Sosyalist blok çöktükten sonra ve Yunanistan semiz inekler dönemini yaşamaya başlamışken ilk gelen kaçak göçmenler Arnavutlar idi. Bunlardan birçoğu 15-20 yıldır burada yaşıyor, iş güç sahibi oldular, entegre oldular. Kriz yüzünden Arnavutluk a geri dönmeye başladıklarını yazıyor basın. Kaldığım apartmanda iki yıldan beri iki Arnavut aile yaşıyordu. Erkekleri inşaat ustası, işsiz kaldılar. Bir ay önce pılısını pırtısını bir kamyona yükleyip Arnavutluk a geri döndüler. Kaçak göçmen sorunu da, neonazilerin terörüne gerek duyulmadan, kriz yüzünden kendiliğinden çözüm bulacak anlaşılan. Kent merkezinin çevresindeki sokaklar, özellikle Egnatia caddesinin üstü, giyim eşyaları imal eden çok sayıda küçük işletmeleri barındırıyordu. Geçen gün bir işim çıktı, oradan geçtim, bölge eski canlılığını yitirmiş, işletmelerin çoğu kapanmış, bir terkedilmişlik havası. Fabrikaların kapandığını basından okuyorum. Seyyar satıcılar, işportacılar, dilenciler çoğalmış. Ivır zıvır Çin malı eşya satan işportacılar her köşede, çoğu Yunanlı, bazıları Afrikalı ve Afganistanlı göçmenler, ne alırsan 1 evro diye bağırıyorlar. Sigaranın kutusu 4 evroya çıkınca, kaçak sigara satışları da arttı. Kentin göbeğinde belirli yerlerde ve mahalle pazarlarında kaçak sigara satanlarla karşılaşıyorsunuz, mallarını açıkça reklam ediyorlar. Polis göz yummasa hiç bunlar olur mu? Kaçak sigara satanların tümü, Gürcistan göçmeni turkofon Rumlar, artık onlar Yunan vatandaşı. Azeri ağzını kullanıyorlar, onlarla Türkçe konuşuyorum. Selanik te dilenci sayısında çoktandır bir artış var, genellikle Arnavutluk, Romanya ve Bulgaristan dan Romanlar. Demek ki onlar için Yunanistan hâlâ çekici bir ülke olmaya devam ediyor, her ne kadar sadaka verenlerin gittikçe azaldığını gözlemek mümkünse de. İşlek caddelerde müsait köşeler, neredeyse her trafik lambası, dikkat ediyorum, belirli kişilerce tutulmuş, hırpani yaşlı kişiler, sakatlar, küçük çocuklar, bazen genç kızlar, ellerini uzatıp para dileniyorlar. Son dönemde Yunanlı dilencilerle de karşılaşıyorsunuz, yaşlı kadın ve erkekler, ve sayıları artan madde bağımlısı gençler. Sonra çok dikkatimi çeken bir yenilik, mahalle pazarları dağıldığında, satıcıların terkettiği meyve ve sebze artıklarını toplayan insanlar. Bazılarının giyim ve davranışlarından yoksul ve muhtaç oldukları izlenimini çıkarman mümkün değil. Bunlar besbelli yeni yoksullar. Hırsızlık ve soygun olaylarının çoğaldığı yazılıp duruyor. Bundan birkaç yıl önce evim soyulduğunda, o münasebetle, çalışma arkadaşlarımdan evi soyulmayan neredeyse kimsenin olmadığını hayretle öğrendim. Kişisel maceralarıma devam edeyim. İki yıl içinde iki kez cüzdanımı çaldırdım, içindeki paralardan öte, 550 evro, kimliğimi, daha başka evraklarımı, başıma bir sürü iş açarak. Bir kez de bu yakınlarda cep telefonumu çaldılar. Son birkaç aydır yakın ve uzak çevremden benden borç isteyenler başgösterdi, dört beş tanıdık, 10-20 evrodan tutun da birkaç yüz evroya kadar. Yiyecek ekmeğimiz yok, ev kirasını üç aydır ödeyemediğim için evden atacaklar, gelir vergimin ilk taksidini ödeyecek param yok gibi gerekçeler. Son birisi, iki bin evro borç istedi, bankaya kredi borcu varmış, ödemeyi geciktirmiş, iki günlük bir süre daha tanımışlar, yoksa evine haciz gelecekmiş. Mesleğim gereği dert dinleyen bir insanım. Eskiden de insanların en çok şikayet konusu belki ekonomik sıkıntılardı, zira genellikle yoksul, işsiz ve marjinal kişiler olan psikiyatrik hastalarla, onların rehabilitasyonu ve yeniden topluma katılımıyla iştigal ediyorum. Her zaman aşmamız gereken en büyük sorunlardan biri, bu kişilerin geçim konusuydu. Yunanistan da düne kadar sosyal devlet oldukça iyi işliyordu ve 1985 ten beri Yunanistan daki psikiyatri reformunu desteklemek amacıyla bizim kesime AB nin özel fonlarından para akıyordu. Ve korumalı konutlarda barındırdığımız hastalar kıt kanaat geçiniyordu. Yunanistan da sosyal devlet çöküyor, AB nin yardımları son buldu, buradan öte psikiyatri reformu ulusal kaynaklarla yönetilecekti. Ekonomik bunalım başlayalı beri en büyük kesinti, Sağlık Bakanlığı harcamalarında yapıldı. Devlet hastanelerinde korkunç sıkıntılar ortaya çıktı, bazı kliniklerin çalışamaz hale geldiği söyleniyor. Eczacılar sık sık sigortalı vatandaşa ilaç vermeyi kesiyor, sigortadan paralarını alamadıkları için. Malum sebeplerden dolayı sağlıkta kemer sıkma önlemlerinin en kolay geçit bulacağı psikiyatri kesimiydi. Selanik Akıl Hastanesi olarak gittikçe büyüyen bir sefalet içine girdik. Hastane yönetimi ödenek yok deyip işin içinden çıkıyor. Bu durum hastaları etkilemekle kalmıyor, biz çalışanlarda da bir sürü olumsuz sonuçlara yol açıyor, bizde daha çok. Bunlara daha başka olumsuzluklar da eklenince, maaşlarda kesintiler, bu yıl gelir vergisi gelirlerin %30 una ulaştı, personel eksikliği, öngörülenden daha çok çalışma ihtiyacı, artık günde 12 saat çalışıyorum... Sinir krizinin eşiğindeyiz. İlk kez görevimden istifa etmeyi düşündüm. Mesleğim gereği dert dinleyen bir insanım. Ben derdimi kime anlatsam ki. Fırsat bildim, bu köşeden size anlattım. Sonra, dur bakalım, en kötü günleri daha yaşamadık. Azınlıkça 9

Dışişleri Bakanı Avramopoulos Batı Trakya dan bahsetti Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopoulos hükümet programı açıklamaları kapsamında 7 Temmuz Cumartesi günü Parlamento Genel Kurulu nda bir konuşma yaptı. Avramopoulos Yunanistan ın dışişleri politikasının ana hatlarını aktardığı konuşmasında Patrikhanenin otoritesi ve boyutu, gerek uluslararası hukuk gerekse de uluslararası etik açısından Trakya daki Müslüman Azınlık ile mütekabiliyet statüsüne tâbî tutulmak istenmesine izin vermemektedir dedi. Konuşmasında Yunanistan Türkiye ve Kıbrıs ilişkilerine de yer veren Dışişleri Bakanı Avramopoulos önemli açıklamalarda bulundu. Dışişleri Bakanının milletvekillerine hitaben yaptığı konuşmadan ilgili bölümlerin Azınlıkça Online ekibi tarafından yapılmış Türkçe çevirisi şu şekildedir: Kıbrıs konusu Yunanistan için Kıbrıs meselesi öncelik arz eden ulusal bir konudur ve şu anda Kıbrıs meselesi durgun vaziyetini korumaktadır. Lefkoşa ya düzenlediğim ziyaret kapsamında Kıbrıs Cumhurbaşkanı ve AB Dönem Başkanlığı nı devralan Kıbrıs Hükümeti ile olan görüşmelerimde Türk tarafının Kıbrıs Devleti ni tanımaması yönündeki ısrarı ve AB ile 2012 yılının ikinci 6 aylık dönemi için ilişkilerini dondurmuş olması yüzünden tarihi bir fırsatın kaybedildiği açıkça görülmüştür. Buna paralel olarak Kıbrıs Türk tarafı müzakerelerin BM çatısı ve Genel Sekreter tarafından yürütülmesine rağmen her türlü müzakereyi durdurduğunu açıklamıştır. Türkiye nin ve Kıbrıs Türk tarafının bu iki kararı, uluslararası hukuk ile örtüşmemektedir. Tek taraflı olarak alınan bu iki karar, Türkiye nin AB sürecini zorlaştırmakta, Kıbrıs meselesinin çözümünü uzaklaştırmakta ve bugün Kıbrıs Cumhuriyeti nin en zirve Avrupa kurumlarından birisi olmasından dolayı da Avrupa kurumlarını küçük düşürmektedir. Bütün bu duruma rağmen Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıs meselesine çözüm bulunmasına yönelik hedefler üzerinde ısrarla durmaktayız. BM kararları kapsamında ortak, adil, sürdürülebilir ve adanın Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk olmak üzere tüm vatandaşlarının haklarını koruma altına alan bir çözüm üzerinde ısrar ediyoruz. Yunan-Türk ilişkileri Yunan-Türk ilişkilerine gelince, ülkemiz on yıllardır ısrarla iyi komşuluk ve işbirliği ilişkilerinin tam manasıyla düzelmesi ve gelişmesi için üstün gayret göstermiştir. Türk mevkidaşımla gerek en son Karadeniz Ülkeleri İşbirliği Toplantısı kapsamında yaptığım görüşmede, gerekse de daha sonra Yunanistan ve Türkiye Başbakanlarının telefon görüşmelerinde sonbaharda iki ülke arasında Yüksek Düzeyli İşbirliği Toplantısı nın yapıl- 10 Azınlıkça

masında mutabakat sağlandı. Bölgenin tüm ülkeleri, özellikle de Türkiye gibi beklemede bulunan birçok konu için yakın temas ve işbirliğini canlı tutmalıyız. Fakat buna rağmen Türkiye şunu anlamalıdır ki, bir tarafından kıta sahanlığının belirlenmesine yönelik tahkikat görüşmeleri ilerletilirken, diğer taraftan Yüksek Düzeyli İşbirliği Toplantıları nın düzenlenmesi ve aynı zamanda TBMM nin Casus Belli yi geçerli sayması mümkün olamaz! Bu hususu Türk mevkidaşıma da aynı şekilde aktardım. Bu tehdit en kısa zamanda ortadan kaldırılmalıdır ve bu yönde metotlu bir şekilde çok çalışacağız. Siyasi güçlerin büyük çoğunluğu Yunan-Türk yaklaşımı konusunda Yunan Dış Politikası nın stratejik seçimini desteklemişlerdir. Uluslararası hukukun, ulusal egemenliğin ve karşılıklı saygı ilkelerinin sağlam çerçevesi kapsamında ikili ilişkilerimizde ilerleme kaydedilmesi için çalışacağız. Patrikhane ve Batı Trakya Ayrıca Heybeliada Ruhban Okulu nun tekrar açılması gibi Ekümenik Patrikhane yi ilgilendiren konulara çözüm bulunması içinde gayret göstereceğiz. Patrikhane nin otoritesi ve boyutu, gerek uluslararası hukuk gerekse de uluslararası etik açısından, Trakya daki Müslüman Azınlık ile mütekabiliyet statüsüne tâbî tutulmak istenmesine izin vermemektedir. Deniz sınırı ve Münhasır Ekonomik Bölge Saygıdeğer bayanlar ve baylar, Yunanistan ın dış politikasının temel hedefi ve hükümetin önceliği, tüm komşu ülkelerle olan deniz sınırı bölgelerimizin çizilerek belirlenmesi konusudur. Bunun için BM Deniz Hukuku Sözleşmesi nin hukukî çerçevesi belirleyicidir ve bu elde edilmiş hakların bir bölümünü oluşturmaktadır. AB nin tüm üye ülkeleri ve Avrupa Birliği nin kendisi ve Türkiye de dâhil olmak üzere Avrupa Birliği ne adaylık sürecinde bulunan tüm ülkeler, bu sözleşmenin taraflarını oluşturmaktadırlar. Fakat bütün bunlarla birlikte 1982 sözleşmesi deniz sınırlarının çizilmesi ve belirlenmesinde teamül hukukunu oluşturmaktadır. Sonuç itibarıyla Montego Bay Sözleşmesi, BM ye üye olan tüm devletlerce, hatta Türkiye gibi belirli bir taraf tutsun veya tutmasın, uyulması zorunlu olan bir sözleşmedir. İleriye yönelik bu görüşü Türkiye nin AB üyelik müzakereleri kapsamında gündeme getirmeye devam edeceğiz. Ve elbette Münhasır Ekonomik Bölge (MEB-AOZ), Ege deki kıta sahanlığı, dış politikamızın öncelik taşıyan değişmez konuları arasında yer almaktadır Dedağaç, Kavala ve Volos Liman yetkilileri İsrail i ziyaret etti Dedeağaç, Kavala ve Volos Liman müdürlüklerini temsilen bir heyetin 3 ile 4 Temmuz tarihlerinde İsrail e bir ziyaret düzenledikleri öğrenildi. Ziyaretin amacının ticari taşımacılık ve kruvazör turizmi ile ilgili İsrailli şirketlerle işbirliğini geliştirmek olduğu açıklandı. Azınlıkça Online ekibinin Türkçeye çevirdiği habere göre Dedeağaç, Kavala ve Volos liman müdürleri ve yetkilileri İsrail in en büyük iki limanı olan Aşod ve Hayfa liman müdürlükleri yönetim kurulları ile deniz taşımacılığı sektöründe faaliyet gösteren şirketlerle görüşmeler gerçekleştirdikler. Özellikle Aşod ve Hayfa liman müdürlüklerinin yönetim kurulları ile gerçekleştirilen görüşmelerde tarafların karşılıklı olarak limanların kalkınmasına yönelik çalışmalar ve projelerin tanıtıldığı ve özellikle teknik bilgi alışverişi konusunda ortak bir ilginin olduğu tespit edildi. İşbirliği konusunda mutabakata varılan görüşmelerde Yunanistan heyetinin iadei ziyaret için İsrailli heyeti Dedeağaç, Kavala ve Volos a davet ettiği belirtildi. Deniz taşımacılığı ve kruvazör şirketleri ile yapılan görüşmelerde ise her üç liman müdürlüğünün deniz taşımacılığının geliştirilmesine yönelik plan ve projelerinin tanıtıldığı belirtilirken bu görüşmelerin ileriki dönemde de devam edeceği ifade edildi. Azınlıkça 11

Paradoks Dimostenis Yağcıoğlu dimostenis@rocketmail.com Yunanistan da Yeni Hükümet, Yeni Siyasi Ortam ve Türk-Yunan ilişkileri: Tahmin ve Öngörüler Yunanistan, 17 Haziran seçimleri sonucunda kurulan Yeni Demokrasi ağırlıklı üç partili koalisyon hükümetiyle, yaklaşık sekiz aylık bir siyasi istikrarsızlık ve belirsizlik döneminden çıkmış gibi görünüyor. Ülkedeki analistlerin çoğu, yeni hükümetin, büyük bir aksilik, bir skandal veya ekonomiyi tamamen batıracak bir olaylar dizisi yaşanmazsa, en az iki yıl (2014 Hazıran ında düzenlenecek Avrupa Parlamentosu ve yerel yönetim seçimlerine kadar) işbaşında kalacağını öngörüyor. Yeni hükümetin ana gündem maddesi hiç kuşkusuz ekonomik kriz olacak. Hükümetin önünde, AB Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve İMF nin (ve bu üç kurumun temsilcilerinden oluşan Troyka nın) dayattığı, kemer sıkmaya yönelik, vergileri arttıran, maaşları düşüren, devletin ekonomideki rolünü küçültmeyi ve Yunan ekonomisinin rekabet gücünü artırmayı amaçlayan, ama çok derin ve içinden kolay çıkılamayacak bir resesyona, bir daralmaya yol açmış reçeteler var. Hükümet bu reçeteleri tamamen reddetmeden, onları değiştirmeye, daha adil ve daha sonuç verici hale getirmeye gayret edecek. Bu amacına, Troyka ile, AB ve İMF ile ve bu politikaların en sıkı savunucusu Alman hükümetiyle müzakere ve pazarlık ederek ulaşmaya çalışacak. Bunda ne ölçüde başarılı olacağını yaşayarak göreceğiz. Ekonominin durumu ve Yunanistan ın AB ve İMF ye bağımlılığı, ülkenin milli egemenliğini ciddi oranda sınırlıyor. Yunan halkının çoğunluğu, özellikle milliyetçi/ulusalcı kesim, bundan büyük bir rahatsızlık duyuyor; rahatsızlığın da ötesinde, kendini aşağilânmış hissediyor. Utançla karışık bir öfke içinde. Hükümetin ana partisi Yeni Demokrasi, işte bu öfkeli ve kendini aşağilânmış hisseden milliyetçi kesime de hitap etmek istiyor. AB ve İMF nin dayattığı ekonomi politikalarında bu kesimi memnun edecek bir tavır takınamayacağına göre, hükümet, ulusal egemenlik ve bağımsızlık taraftarlarını tatmin etmek için başka alanlarda sert politikalar tasarlama ve uygulama yolunu seçebilir. Görebildiğim kadarıyla, hükümetin milliyetçi ve sert politikalar uygulayabileceği beş alan var: Göçmenler konusu, Makedonya E.Y.C. ile ilişkiler, Kıbrıs Rumları na destek, Batı Trakya Türk- Müslüman azınlığı ve Türk-Yunan ilişkileri. Bu yazımda bu beş alandan, hükümetin Türk-Yunan ilişkileri ve azınlık konularında belirleyebileceği yaklaşım ve uygulayabileceği politikalarla ilgili tahmin ve öngörülerde bulunmaya çalışacağım. Türk-Yunan ilişkilerinde, yeni hükümetin ilk verdiği mesajlar ve attığı ilk adımlar, bu ilişkilerde statükoyu, yani şimdiki düzeyi korumayı amaçladığını gösteriyor. 1 Üstelik, yeni hükümetin ilk günlerdeki icraatı, Türkiye ile ilişkilerde gereksiz gerginlikler veya kriz yaratacak demeç ve tavırlardan kaçınıldığını da gösteriyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli nin Batı Trakya, Kavala ve Selânik i ziyaretinin Atina da (hükümeti destekleyen medya tarafından bile) sessizce geçiştirilmesi, Bahçeli nin demeçlerinin ve konuşmalarının sorun edilmemesi, bunun bir göstergesi. Bununla birlikte, Yunan hükümetinin, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesi ve mevcut sorunların çözülmesi için yeni ve cesur adımlar atması, yaratıcı girişimlerde bulunması pek muhtemel görünmüyor. Yunanistan da son üç yıldır hüküm süren ve gittikçe derinleşen ekonomik kriz, Yunan firmalarının Türkiye ye, Türk firmalarının da Yunanistan a yaptığı yatırımlarda bir durgunluğa neden olmuş olsa bile, iki ülke arasındaki dış ticareti ve turizmi, en azından 12 Azınlıkça

şimdiye kadar, olumsuz yönde etkilemiş değil. Bilâkis, resmi istatistikler bize 2011 yılında Yunanistan ın Türkiye ye olan ihracatının 2010 senesine kıyasla, dolar bazında, Ocak-Ağustos 2011 verileriyle % 118,5 (yaklaşık 820 milyon dolardan 1,8 milyar dolara) 2 Ocak 2011- Ocak 2012 verileriyle % 114,4 (1,1 milyar dolardan 2,4 milyar dolara) 3 arttığını söylüyor. Yine aynı istatistiklere göre, Yunanistan ın Türkiye den ithalatı, 2010 yılına kıyasla, Ocak-Ağustos 2011 verileriyle % 11,8 (yaklaşık 966 milyon dolardan 1,081 milyar dolara), Ocak 2011- Ocak 2012 verileriyle ise % 4 (1,54 milyar dolardan yaklaşık 1,6 milyar dolara) artmış. Şaşırtıcı, hatta göz kamaştırıcı artışlar bunlar. Turizm sektöründe de, ekonomik krize rağmen, Türkiye ile Yunanistan arasında 2000 lerin başında başlayan gelişmenin devam ettiğini gözlemliyoruz: 2009 yılında Yunanistan ı ziyaret eden Türkiyeli turistlerin sayısı yaklaşık 200 bin iken, 2011 yılında bu sayı 552 bine yükselmiş. Türkiye yi ziyaret eden Yunanistanlı turistlerin sayısı ise 2009 da 600 bin iken, bu sayı 2011 de yaklaşık 500 bine inmiş. 4 Kriz yüzünden Yunanlıların tatil amacıyla yurtdısına çıkışlarında genel olarak büyük bir düşüş yaşandığı dikkate alındığında, bu azalmanın aslında çok normal, hatta beklendiğinden daha bile az olduğu söylenebilir. Yunanistan ın yeşil pasaportlara vizeyi kaldırmış olması ve adaları ziyaret etmek isteyen Türkiyeli turistler için kapıda vize uygulamasını başlatması 5 bu uygulama Türkiye turizm firmalarını ve Yunanistan ı ziyaret etmek isteyen TC vatandaşlarını pek tatmin etmemişse bile Türkiye den gelecek turist sayısının önümüzdeki yıllarda daha da artmasını sağlayabilir. Kültür-eğitim-sanat alanında da Türk-Yunan ilişkileri, üniversitelerarası bilimsel işbirliğinden, dil kurslarından, ortak festival etkinliklerinden, Türk televizyon dizilerinin Yunan seyircilerince sevilip benimsenmesine kadar, oldukça iyi bir seviyeye ulaşmış durumda. Yeni hükümet, hatta yeni hükümeti destekleyen milliyetçi çevreler bile, iki ülke arasındaki ticaret, ve turizm sektörüyle kültürel alandaki bu gelişmenin Yunan ekonomisi için ne denli yararlı olduğunun farkında. Dolayısıyla, Samaras başkanlığındaki koalisyon hükümeti bu alanlardaki ilişkilerin en azından şimdiki düzeyde tutulması için çalışacaktır. Yeni başbakan, Andonis Samaras, başta Yunanistan ın AB ve İMF ile imzaladığı memorandumlar (μνημόνια) ve son iki yıldır uygulanan sert ekonomi politikaları konusunda 180 dereceye varan tutum ve pozisyon değişikliğine gidebilmiş, gerektiğinde esnek, hatta kıvırtkan bir siyaset adamı. Ama iki konuda son yirmi, yirmi beş yıldır çok tutarlı bir çizgi izlediğini teslim etmek lâzım: Makedonya meselesi ve Türk-Yunan ilişkileri. İki konuda da Samaras, sert, milliyetçi, anlaşma ve uzlaşma karşıtı bir söylem ve tavır benimsemiş durumda. Samaras ın dış siyaset danışmanları ise (özellikle Failos Kranidiotis ve Hrisanthos Lazaridis) bu konulara onunkinden de sert bir yaklaşıma sahipler. Samaras ın bu şahin tavrını Batı Trakya Türk-Müslüman azınlığının talepleri karşısında da görüyoruz. Fakat, yine de, son iki yıldır, Samaras ın, Türk-Yunan ilişkilerinde, özü aynı kalsa bile, nispeten daha ılımlı, daha temkinli, tepki uyandırmayacak bir söylem kullanmayı tercih ettiği de fark edilmiyor değil. Yeni dışişleri bakanı Dimitris Avramopoulos ise, Samaras ın tam tersine, Türk-Yunan işbirliğinin önemine samimi olarak inanan bir insan. Avramopoulos, 1995-2003 yılları arasında Atina Belediye Başkanı yken (1999 depremlerinden önce bile) Türk- Yunan yakınlaşmasına kendi çapında katkıda bulunmuş, Atina ile İstanbul şehirleri arasındaki ilişkileri geliştirmeye çalışmış, o dönemin İstanbul Belediye Başkanları Recep Tayyip Erdoğan ve Ali Müfit Gürtuna ile dostça ilişkiler kurmuş, hatta Erdoğan ı hapisteyken ziyaret etmek istemiş, ama ziyaretine izin verilmemişti. 6 Ancak Avramopoulos, dışişleri bakanı olarak, Samaras ın ve genel olarak hükümetin belirlediği çizgiden doğal olarak sapamaz. Ayrıca son ikibuçuk yıldır Yeni Demokrasi partisinde Samaras la uyumlu bir siyasi ortaklık kurmuş durumda. Avramopoulos, Türk-Yunan ilişkilerinde hükümetin politikasını uygulayacak, fakat bu politikanın daha çok işbirliği ve yakınlaşma yönünde olmasına çalışacaktır. Hükümetin ikinci ortağı PASOK un lideri Evangelos Venizelos, bu partinin eski başkanı Yorgos Papanderou nun aksine, Türk-Yunan ilişkilerine, bu ilişkilerin gelişmesine hiç siyasi yatırım yapmamış bir politikacı. İster güvercin, ister şahin bir tavırla olsun, bu konuyu kullanarak gündeme gelmeyi seçmemiş biri. Fakat, eskiden vatansever PASOK ismiyle anılan, şimdi çok büyük kısmı PASOK a artık küskün seçmen ve siyasetçi kesimine nispeten daha yakın olan Venizelos un, bu kesimin tekrar gönlünü kazanmak için Türk-Yunan ilişkilerinde daha sert bir söylem kullanması bir hayli muhtemel. Hükümetin üçüncü ve en küçük ortağı Demokratik Sol (DİMAR) ise, Türk-Yunan yakınlaşmasına Azınlıkça 13

ve azınlıkların taleplerine olumlu bakan bir parti, ama bu konular partinin öncelikleri arasında değil. DİMAR ın açıklamalarından, bu partinin hükümet içinde, çalışanların, memurların, işçilerin, son ikibuçuk senedir kaybettiği haklarının geri kazanılması ve hala mevcut olan sosyal ve demokratik hakların kaybedilmemesi için çalışacağını anlıyoruz. Yeni hükümetin, bütün bu yukarıdaki değerlendirmeler dikkate alındığında, Türk-Yunan ilişkilerindeki mevcut durumu korumak istese bile, milliyetçi kamuoyundan (ki büyükçe bir kısmı Yeni Demokrasi ye oy vermiş kişilerden oluşuyor) bu ilişkilerde mevcut olan Ege de kıta sahanlığı, ulusal hava sahası, karasularının genişliği gibi sorunlarda, sert, müsamahaya yer bırakmayan bir tavır sergilemesi yönündeki baskılara da maruz kalacağını ve bunlara tamamen kayıtsız kalamayacağını öngörmek zor değil. Bu baskılara son zamanlarda bir de Yunan devletinin ülkeyi çevreleyen denizlerde Münhasır Ekonomik Bölge (Yunanca kısaltmasıyla AOZ) ilân etmesi yönündeki talepleri de eklemek gerekiyor. 1982 de kabul edilmiş Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, denize kıyısı olan ülkelere, eğer karşı kıyı 400 milden uzaksa, 200 mile kadar uzanan AOZ ilân etme hakkı veriyor. Ülkeler, kendi münhasır ekonomik bölgelerindeki sularda, bu suların altındaki deniz yataklarında ve bunların da altında var olan canlı ve cansız bütün doğal kaynakların değerlendirilmesinde neredeyse tam egemenliğe yaklaşan geniş haklar elde ediyorlar. Yunanistan ile Libya ve Yunanistan ile Mısır arasındaki uzaklık 400 milden fazla olduğu için, Girit ve Mora nın güneyinde tek taraflı AOZ ilân edilmesi pek bir sıkıntı yaratmayabilir. Ancak Yunanistan ın İon Denizi nde AOZ ilân etmesi için İtalya ve Arnavutluk la, Ege Denizi ve Akdeniz de AOZ lân etmesi içinse Türkiye ile çok kapsamlı, detaylı ve hiç şüphesiz yıllar sürecek müzakereler lâzım. Bu denizlerde Yunanistan ancak komşu kıyı devletleriyle anlaştıktan sonra AOZ unu -- sınırları belirenmiş biçimde -- ilân edebilir. Tek taraflı olarak, Yunanistan bizim bütün bu denizlerde AOZ umuz vardır ve AOZ umuzun sınırları bilahare belirlenecektir şeklinde resmi bir açıklama yapabilir, ancak böyle bir açıklamanın pratikte hiçbir kıymeti olmaz. Hatta Türkiye ile yıllardır sürmekte olan kıta sahanlığı müzakerelerini daha da zorlaştırabilir. Buna rağmen, yeni hükümetin AOZ konusunda önümüzdeki aylarda, aslında sembolik, ancak çok önemliymiş süsü verilecek bir açıklama yapacağını tahmin ediyorum. Bu arada, İon Denizi nde ve Girit in güneyinde hidrokarbon aramalarına da başlanabilir, ancak bu aramalar AOZ ilânından bağımsız olarak, ulusal karasularında veya uluslararası sularda gerçekleşecektir. Bağımsız Yunanlılar Partisi, LAOS ve hele Altın Şafak gibi sağcı, milliyetçi partiler (Altın Şafak için rahatlıkla faşist de diyebiliriz), ve Yeni Demokrasi içindeki milliyetçi çevreler, yeni hükümetin Türk-Yunan ilişkilerinde (artı, Batı Trakya azınlığı konusunda) atacağı her adıma dikkat edecekler ve yakınlaşma, ilişkilerin pekişmesi veya sorunların çözümü yönünde en ufak bir eğilim sezerlerse buna sert ve gürültücü bir biçimde muhalefet edeceklerdir. Samaras, milliyetçi kesimin desteğini kaybetmeyi, bu kesimi tamamen bu partilere kaptırmayı öyle kolay göze alamaz. O nedenle böyle bir muhalefetle karşılanacak adımlar atmaktan genellikle kaçınacaktır. Önümüzdeki iki yıllık dönemde Altın Şafak a özellikle dikkat etmek lâzım. Şiddeti yöntem olarak kullanmaktan çekinmeyen bu faşist siyasi hareketin Türk-Yunan ilişkileriyle ilgili saldırgan söylemini zaten biliyoruz. Bu söylem devam edecektir, ama bundan ilişkilere zarar gelmez. Ancak Altın Şafak sadece söylemle yetinen bir parti değil; kolaylıkla provokatif eylemlere de girişebilen bir parti. Bu hareketin Türk- Yunan ilişkilerini bozmak amacıyla atabileceği eylemsel adımlar büyük sorunlar yaratabilir. Meselâ şu iki senaryoyu düşünün: (1) Yunan Parlamentosundaki bir partinin lideri olarak Altın Şafak ın lideri Mihaloliakos, Türkiye yi ziyaret etmeye kalkabilir. Eskiden, Parlamento da aşırı sağı temsil eden LAOS un lideri Karatzaferis in birkaç kez İstanbul a gittiğini, her gittiğinde de Patrikhane yi ziyaret ettiğini ve Patrik Hazretleri tarafından kabul edildiğini biliyoruz. Mihaloliakos da İstanbul u ve Patrikhane yi ziyaret etmek isteyebilir. Bu durumda Türk devlet makamları Mihaloliakos un Tükiye ye girişini engelleyebilir mi? Mihaloliakos İstanbul a gidip de Patrikhane yi ziyaret etmeyi talep ettiğinde Patrikhane ve Patrik Hazretleri nasıl bir tutum takınacaklardır? Mihaloliakos un İstanbul da, hele Patrikhane de, Türkiye ye ve Türklere hakaret etmesi (ki her konuşması hakaretlerle dolu), hem Yunanistan ı, hem Patrikhane yi çok zor duruma sokacak, Türkiye yi de sert bir tavır almaya zorlayacaktır. Türkiye deki milliyetçileri de harekete geçirecektir. Eğer Mihaloliakos un Türkiye ye girişine izin verilmezse, Altın Şafak Yunanistan içinde Türkiye karşıtı eylemler düzenleyecektir. Polis bunları önlemede veya kontrol etmede yetersiz kalırsa, Yunan devleti Türkiye ye karşı yine zor durumda kalacaktır. (2) Altın Şafak, Batı Trakya da da eylemlerini ve bu eylemlerin şiddetini artırabilir. Bu eylemlerle Yunan kamuoyunu azınlığa karşı kışkırtmayı, azınlığı bütün Yunanistan için hedef tahtası haline getirmeyi amaçlayabilir. Altın Şafak a karşı genellikle müsamahakâr 14 Azınlıkça

olan emniyet güçleri bakalım böyle eylemler düzenlenirse nasıl davranacaklar. Türk-Yunan ilişkilerinde cesur ve yaratıcı adımları önümüzdeki iki senelik dönemde sadece bazı yerel yönetimlerden, mesela Selânik Belediyesi ve adalardaki belediyelerden ve belki sivil tolum kuruşlularından bekleyebiliriz. Ama hükümet isteksiz, çekingen bir tavır takınırsa, onların da yapabilecekleri çok sınırlı düzeyde kalmaya mahkûm. Özel olarak Batı Trakya Türk-Müslüman azınlığının talepleriyle ilgili neler bekleyebiliriz? Öyle görünüyor ki, Yeni Demokrasi ve Venizelos un liderliğindeki PASOK, azınlığın şimdiki haklarını ve devletle olan ilişkilerindeki şimdiki statükoyu yeterli buluyorlar. Şimdiki durumdan memnunlar. Papandreou nun başbakanlığı sırasında müftülerin göreve getirilişi ile ilgili azınlığın da tatmin olacağı yeni bir yasanın hazırlanması için çok çaba sarf edilmişti. Ne var ki o çabalar somut bir sonuç vermedi. Yeni hükümetin bu konu üzerinde tekrar çalışacağını hiç olası görmüyorum. Azınlığın eğitimle, vakıflarla, isminde Türk sıfatı olan derneklerle ilgili taleplerinde de azınlığı sevindirecek yeni adımların atılacağına pek ihtimal vermiyorum. Ancak daha önceki hükümetler tarafından azınlığa tanınan haklarda ve sağlanan kolaylıklarda (kaçak yapılarla ilgili düzenlemeden, azınlık gençlerinin üniversitelere girişini kolaylaştıran kota uygulamasına kadar) bir geri adım atılacağını da zannetmiyorum. Türkiye deki azınlıklar konusunda ise, Türk-Yunan ilişkilerinden bağımsız olarak (herşeyden önce Rumlar ülkedeki azınlıkların sadece küçük bir bölümünü teşkil ettikleri için), son on yılda atılmış adımlar devam edecek gibi görünüyor. Rumlar konusunda tek istisna Heybeliada Ruhban Okulu nun yeniden faaliyete geçmesi olabilir. Bu konuda Türk hükümetinin isteksizliği devam ediyor. Başbakan ve hükümetin bakanları, Ruhban Okulu meselesinde olumlu adım atmak için Yunanistan dan Batı Trakya da eşzamanlı adımlar atmasını talep ediyorlar. Bunu açıkça bir şart olarak dile getirmeseler de şart olduğunu îmâ ediyorlar. Bu talebe son zamanlarda Atina da câmi inşâsı talebi de eklendi. Papandreou hükümetinin bile atamadığı bu adımları yeni Yunan hükümetinin atması çok uzak bir ihtimal. Zaten Türk hükümeti de bu talepleri Yunan hükümetinin yerine getiremeyeceğini bile bile ileri sürüyor olabilir. Yunanistan ın isteksizliğini, Ruhban Okulu nun yeniden faaliyete geçmesiyle ilgili hem uluslararası çevrelerden hem de Türkiye deki kamuoyunun bir kesiminden gelen baskılara cevaben bir tür karşı argüman olarak sunmaya çalışıyor olabilir. Sonuç olarak, Türk-Yunan ilişkilerinin, son birkaç yıldır, olumlu yönde atılmış küçük adımlara rağmen, içinde bulunduğu durgunluk/duraklama dönemi, önümüzdeki iki sene boyunca da devam edecek gibi görünüyor. Daha çok hükümet dışındaki siyasi parti ve mihraklardan kaynaklanan bazı krizler ve gerginlikler çıkabilir, ama yeni hükümetin Türk-Yunan ilişkilerinde şimdiye kadar elde edilmiş kazanımları tehlikeye atmak, ilişkileri bozmak gibi bir niyeti yok. Şimdiki durumdan genelde memnun. Ancak, milliyetçi çevrelerin tepkisini çekecek yeni adımlar da pek olası görünmüyor. Böyle adımlar atılırsa doğrusu çok şaşarım. Umarım bu hükümet tahminlerimi yanlış çıkartır ve benim gibi Türk-Yunan ilişkilerinde ve azınlıkların hakları ve talepleri alanında, atılması gereken daha birçok adım olduğunu düşünenleri şaşırtır -- ve sevindirir. Dipnotlar: 1: Avramopoulos, Davutoğlu ile görüştü, Azınlıkça, 27/6/2012. http://www.azinlikca.net/bati-trakya-haber/avramopoulosdavutoglu-ile-gorustu-6272012.html 2: Αύξηση κατά 118,5% στις εξαγωγές Ελλάδας προς Τουρκία από Ιανουάριο έως Αύγουστο 2011, ΚΕΡΔΟΣ, 30/9/2011. http://www.kerdos.gr/default.aspx?id=1585937&nt=103 3: Πανελλήνιος Σύνδεσμος Εξαγωγέων. Εξαγωγικό εμπόριο της Ελλάδας: Ιανουάριος-Δεκέμβριος 2011 http://www.pse.gr/node/41 ve http://www.pse.gr/sites/default/ files/impexpreg_12_11_euro.xls 4: Türkiye - Yunanistan Arasında Turizm İşbirliği, Dünya Haber, 21/12/2010, http://www.dunyahaber.com/ekonomi/turkiye-yunanistanarasinda-turizm-isbirligi.htm ve Τουρισμός: Eλλάδα Τουρκία, στοιχεία και αριθμοί, LesvosNews, 19/5/2012, http://www.lesvosnews.gr/?p=8593 5: Behzat Gezer: Yunanistan a vize kolaylığı, İHA - İhlas Haber Ajansı, 8/6/2012, http://secim2011.iha.com.tr/yunanistana-vize-kolayligi- 230317.haber 6: Greek FM Turkish PM s friend, Hürriyet Daily News, 23/6/2012 http://www.hurriyetdailynews.com/greek-fm-turkish-pmsfriend.aspx?pageid=238&nid=23865&newscatid=338 Azınlıkça 15

Başbakan Antonis Samaras hükümet programını açıkladı Başbakan Antonis Samaras Parlamento Genel Kurulunda hükümet programını açıkladı. Başbakan Samaras Parlamento Genel Kurulunda düzenlediği konuşmasında birçok kez hükümet programına yönelik çalışmaların ND, PASOK ve DİMAR partileri ile görüş birliği çerçevesinde yapıldığını vurguladı. Azınlıkça Online ekibinin Türkçeye çevirdiği açıklamalarında Başbakan Samaras, halkın 4 şeye ihtiyacının olduğunu ve bunların: gerçek, ilerleme, umut ve sabır olduğunu ifade etti. Samaras Yunanistan, zor bir konumda bulunuyor, fakat hükümet gerçekleri söyleyecektir; Yunanistan başarabilir dedi. Başbakan hükümetin hedefinin Yunanistan ın Avrupa Para Birimi Euro da yerini güvence altına almak olduğunu vurguladı. Hedefimiz ekonomik krizden çıkarak kalkın- manın yolunu açmaktır diye konuşan Antonis Samaras, açıklamalarının devamında, Biliyoruz ki hiçbir şey kolay olmayacak, fakat Yunan halkının birlik ve beraberliğini görerek iyimser olabiliriz. Buradan yaşadığım sağlık probleminde bana destek olan tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum. Geçen bu günlerde sadece gözümüzle değil, kalp ve ruh ile de gördüğümüzü anladım. Problemimiz sadece hayata geçirmemiz gereken reformlar değil, gri rakamların ötesinde kendilerine hizmet etmemiz gereken halk var dedi. Başbakan Samaras, ND, PASOK ve DİMAR partileri ile mutabakata varılan hususların yeni hükümetin pusulası olacağını belirtti. Samaras, Yunanistan ın resesyonla mücadele ve hedeflere ulaşılabilmesi için reform programında değişiklikler talep ettiğini ifade ederek, Bu zor dönemde bizleri birleştiren birçok husus bulunuyor ve birlik beraberlikle bunu başaracağız. Başarısızlığa uğrama gibi bir hakkımız yok. Yunanlılar birlik ve beraberlikle her şeyi başarabilir dedi. 16 Azınlıkça

Hükümet ne şekilde hareket edecek? Başbakan Yunanistan ın birçok alanda değişikliklere gitmesinin, kredi anlaşmasının öngördüğü için değil, ülke için bunların hayata geçirilmesinin gerekli olduğundan dolayı hükümetin bu değişiklikleri hayata geçirmekte kararlı olduğunu ifade etti. Samaras Azınlıkça ekibinin Türkçeye çevirdiği konuşmasının devamında, özelleştirmelere ağırlık verileceğini ve Devlet Demiryoları OSE ve Devlet Elektrik Kurumu DEİ gibi kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi için hukuki düzenleme yapılacağını ifade etti. Başbakan kamuya ait taşınmazların değerlendirilmesi amacıyla özel bir şirketin kurulacağını ve bunun için gerekli hukuki düzenlemelerin yürürlüğe gireceğini belirtti. Samaras İhracata yönelik açılımlar yapabiliriz. İstihdam yaratabilmek için yatırımlara yönelik cazip bir ortam yaratmalıyız, bu bizim önceliğimizdir. Çünkü yatırımlar bizim ellerimizi çözecek ve piyasa psikolojisi değişecektir dedi. Mevduatların geri dönüşü Kamuya ait kuruluşların birleştirileceğini ve piyasada reel paranın desteklenmesi amacıyla bir dizi önlemin hayata geçirileceğini ifade eden Başbakan Samaras, bürokrasi engelinin ise elektronik idare sistemiyle önleneceğini söyledi. Samaras ilk iki yılda toplam 2 milyar Euro tasarruf amacıyla bürokraside elektronik platformların oluşturulacağını ve bunun ileriki yıllarda da devam edeceğini belirterek, Bakanlıkların koordinasyonu öncelik taşımakta ve Bakanlıkların koordinasyonu amacıyla kalıcı bir mekanizma oluşturulacaktır dedi. Başbakan resesyonla mücadele amacıyla da hükümetin tüm hedeflerini gerçekleştirmekte kararlı olduğunu söyledi. Siyasilere sıkı denetim Başbakan Samaras konuşmasında milletvekilliği dokunulmazlığı ile ilgili düzenlemelerin değiştirilmesi gerektiğini belirtti. Samaras ayrıca 1974 yılından itibaren Bakan ve parti başkanlarının nereden buldun kanunu kapsamında denetimlere tâbi tutulacağını ve mal varlıklarının dondurulması gibi önlemlerin hayata geçirileceğini açıkladı. Kaçak göçmen sorunu ve suç oranları Başbakan Samaras bir an önce vatandaşlık kanununun değiştirilmesi amacıyla diyalog başlatılacaklarını ve Atina nın merkezi ile ülkenin diğer bölgelerinde kaçak göçmen ticaretine darbe indirileceğini belirtti. Ayrıca vatandaşların kendilerine güven hissinin kavuşturulması gerektiğini ifade eden Başbakan, Suçlara karşı tahammül zamanı geçmiştir diye konuştu. Uluslararası ilişkilerde yeni dönem Başbakan Antonis Samaras dış politikayla ilgili olarak ise Yunanistan ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler arzuladığını ancak aynı zamanda da bölgede bir istikrar unsuru olarak Yunanistan ın rolünü yükseltmek istediğini kaydetti. Yunanistan ın enerji zenginliğinin değerlendirilmesi ve bu doğrultudaki çalışmaların hızlandırılması için münhasır ekonomik bölge (MEB -EOZ) ilan edilmesinin gerekli olduğunu belirten Samaras, bunun için hükümetin uluslararası hukuk ve uluslararası uygulamalar çerçevesinde sistemli bir hazırlık çalışmasına başlamasının bir ihtiyaç olduğunu söyledi. Samaras ayrıca Ortadoğu daki yeni gelişmeler göz önünde bulundurarak ve Avrupa çıkarları doğrultusunda Yunanistan ın geleneksel ittifakların güçlendirilmesine ve ulusal çıkarların güvence altına alınması ve desteklenmesi için yeni bölgesel işbirliklerinin arattırılmasına önem vereceğini belirtti. Öte yandan Samaras 17 Haziran seçimleri sonrası ND Partisi Parlamento Grubu na hitaben yaptığı ilk konuşmasında Tereddüt, ısrar ve takıntılardan oluşan tarihi bir dönem kapanmıştır ifadelerine yer verdi. Hükümette yer alan iki partiyle hükümet programı konusundaki uyumlarına dikkat çeken Başbakan, hükümet programına özelleştirmeler, yapısal düzenlemeler ve reformlar konusunda cesur şeylerin dahil edildiğini ifade ederek Yunan halkı bize Euro da kalmamız ve resesyon politikalarını değiştirmek için talimat vermiştir diye konuştu. Halk olgunluk gösterdi şimdi olgunluk gösterme sırası siyasi sistemde diye konuşan Antonis Samaras sözlerinin devamında Artık halkın güvenini kazanmalıyız ve ülkenin yurtdışındaki itibarını da yeniden elde etmeliyiz. Amacımız kalkınma ve yeni iş kadroları sayesinde resesyona son vermektir ifadelerini kullandı. Antonis Samaras göreve Yunanistan ı Euro Bölgesi nden hızlıca uzaklaştırmak için değil aksine ülkeyi Euro Bölgesi nde tutmak için geldiklerini ifade ettiği konuşmasında Hedeflerimize ulaşabilmek için gerekli önlemleri hayata geçireceğiz. Bazı şeylerin değişmesi gerekir dedi. MEB (AOZ) konusu Antonis Samaras konuşmasının bir bölümünde ise Yunanistan ın artık AOZ (Münhasır Ekonomik Bölge) ilan etmesi zamanının geldiğini ifade etti. Azınlıkça 17

Özelleştirmelerde izlenecek yol haritası açıklandı Maliye Bakanı Yannis Stournaras özelleştirmelerin üç aşamada yapılmasının planlandığını söyledi Maliye Bakanı Yannis Stournaras, Parlamento Genel Kurulu nda yaptığı konuşmada hükümetin Yunanistan geneli özelleştirmeler konusunda izleyeceği yol haritasına değindi. Özelleştirmelerin üç aşamada yapılmasının planlandığını aktaran Stournaras, kamuya ait taşınmazların da değerlendirilmesi amacıyla hukukî düzenlemelerin yürürlüğe gireceğini belirtti. Azınlıkça Online ekibi tarafından Türkçeye çevrilen habere göre hükümetin 2015 yılına kadar özelleştirmeler kapsamında 15 milyar Euro gelir sağlamayı hedeflediği ifade edildi. Özelleştirmeler konusunda izlenecek yol haritası ile ilgili Parlamento Genel Kurul unda açıklamalarda bulunan Maliye Bakanı Yannis Stournaras aralarında Milli Piyango, Kamu Doğalgaz Şirketi, Doğalgaz Ulusal Dağıtım Sistemi, IBC, Kassioti ve Afandu olmak üzere toplamda 6 kamu kuruluşunun ilk etapta özelleştirileceğini ve Devlet Demiryolları nın satışının da hızlandırılacağını açıkladı. Maliye Bakanı ikinci etapta ise kamuya ait 28 gayrimenkulün yanı sıra, EYATH, ELPE, EGNATIA, ELTA, OPAP, LARKO, ODIE ve EİDAP adlı toplam 9 kamu kuruluşunun özelleştirileceğini ve bu yöndeki çalışmaların ön hazırlık aşamasında olduğunu söyledi. Stournaras üçüncü aşamada ise aralarında limanlar, havaalanları ve marinaların bulunduğu 13 özelleştirmenin yapılacağını belirtti. Stournaras son olarak hükümetin kamunun yararına olacak şekilde Yunanistan Devlet Elektrik Teşkilatı nın özelleştirilmesini incelediğini ve AB yasaları kapsamında enerji piyasasının serbestleştirilmesini hedeflediğini kaydetti. * 18 Azınlıkça

ABD nin Atina Büyükelçisi Daniel B. Smith iftar yemeği verdi Amerika Birleşik Devletleri nin (ABD) Atina Büyükelçisi Daniel B. Smith, Yunanistan daki Müslümanlar onuruna 24 Temmuz Salı akşamı Atina daki Büyükelçilik rezidansında iftar düzenledi. Daniel B. Smith in düzenlediği iftar yemeğine Batı Trakya ve Atina dan davetliler katıldılar. ABD Atina Büyükelçisinin iftar yemeğine Yunanistan Eğitim, Dinişleri, Kültür ve Spor Bakanlığı ndan Dinişleri Genel Sekreteri Yorgos Kalantzis, Atina Üniversitesi Teoloji Fakültesi öğretim görevlisi Adamantios Avgoustidis, Yunanistan Müslümanları Birliği Başkanı Naim El Gandur, Birliğin Yönetim Kurulu Üyesi Anna Stamou, Yunanistan- Pakistan Kültür Derneği Başkanı Syed Muhammed Cemil, Yunanistan daki Bangladeşliler Cemaati nin Başkanı Dr. Zeynul Abidin katılırken Batı Trakya dan ise Azınlıkça Genel Koordinatörü Aydın Bostancı, Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkan Yardımcısı İrfan Uzun, sabık milletvekili avukat İlhan Ahmet ve BAKEŞ Müdürü Pervin Hayrullah hazır bulundular. İftar gecesinde bütün Müslümanların Ramazan ayını tebrik eden Amerikan Büyükelçi Daniel B. Smith, iftar yemeğine katılımlarından dolayı davetlilere teşekkür etti. Azınlıkça 19

Athanasios Karountzos yeni Genel Sekreter oldu İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan açıklamada Makedonya Trakya Merkezi Yönetimi nden Sorumlu Genel Sekreteri Thimios Sokos un görevinden ayrıldığı açıklandı. İçişleri Bakanlığı Genişletilmiş Eyaletlere atanan ve Süper Eyalet Başkanı olarak da bilinen Genişletilmiş Eyaletlerin merkezi yönetimlerinden Sorumlu Genel Sekreterlerin atamalarıyla ilgili bir açıklama yayınladı. İçişleri Bakanlığı nın almış olduğu karar doğrultusunda Makedonya Trakya Merkezi Yönetimi nden Sorumlu Genel Sekreteri Thimios Sokos un yerine Athanasios Karountzos getirildi. Avramopoulos TÜRSAB Başkanı Ulusoy la görüştü Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopoulos un TÜR- SAB Başkanı Başaran Ulusoy ile görüştüğü belirtildi. Görüşme sonrası basına açıklamada bulunan TÜRSAB Başkanı Ulusoy un Avramopoulos un Turizm Bakanı olduğu dönemde görüşmeye başladıkları projelerle ilgili bir toplantı yaptıklarını ifade ettiği belirtilirken, Başran Ulusoy un sözlerinin devamında ise Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopoulos un Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ın arkadaşı olduğunu ve Dışişleri Bakanı olarak iki ülke arasında gerek politikaların gerekse de mali ilişkilerin gelişmesi için elinden geleni yapacağını dile getirdiği kaydedildi. TÜRSAB Başkanı yaptığı açıklamalarda Turizm sektöründe Yunanistan la rakip değiliz. Bizim istediğimiz işbirliği. Bir tarafta Türk sahilleri diğer tarafta ise Yunan sahilleri bulunuyor. Her iki taraf da kazançlı çıkmalı. Hep birlikte Japonya dan ve Kore den turistleri bölgeye çekmeliyiz. Ne Yunanistan ne de Türkiye ucuza satılacak ülkeler değil ifadelerini kullandı. Görüşmede Türkiye nin Atina Büyükelçisi Kerim Uras da hazır bulundu. 20 Azınlıkça