TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN İZMİR DOKUZ EYLÜL ROTARY KULÜBÜ TOPLANTISI KONUŞMASI

Benzer belgeler
TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN İZMİR SİAD İŞ DÜNYASI PAYLAŞIYOR TOPLANTISI KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ AÇILIŞ KONUŞMASI

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN YAPI ÜRÜNLERİ ÜRETİCİLERİ FEDERASYONU (YÜF) SEKTÖR TOPLANTISI KONUŞMASI

Bu yıl 2.si düzenlenen Euromoney Türkiye Finans ve Yatırım Forumu nda Akbank adına sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı


TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN'IN YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ TOPLANTISI KONUŞMASI

2012 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 2012 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

TÜSİAD - Dünya Bankası Konferansı "Haziran 2017 Küresel Ekonomik Beklentiler" Raporu Tanıtım Toplantısı

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

Ö Z E L B Ü L T E N. Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler. Sayı : 2017/229 9 Tarih : YARARLANILAN KAYNAKLAR

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:4

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

Hazine Müsteşarı Sayın İbrahim H. Çanakcı nın 3 üncü Arap-Türk Bankacılık Forumu nda Yaptığı Konuşma. 13 Mart 2014, İstanbul

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ekim 2011, No:9

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Yönetim Kurulu Başkanõ Tuncay Özilhan õn Antalya SİAD Konuşmasõ

EKONOMİK DEĞERLENDİRME ANKET SONUÇLARI OCAK 2012

FİNANSAL TREND RAPORU MART - NİSAN 2017

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

MALİYE POLİTİKASI II

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul

internet adreslerinden

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

Türkiye 2025 yılına gelindiğinde, dünyada önemli ülkelerden biri olacak. - Haberler - Gizli ilimler Sitesi

Ekonomi Bülteni. 11 Mayıs 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Makroekonomik Hedeflere Ulaşmada Rekabet Politikası ve Uygulamalarının Rolü

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

Reel Sektör Risk Yönetimi

Günlük Yorum. IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı. Piyasalarda Öne Çıkanlar USDTRY GBPUSD BRENT PETROL ALTIN EURUSD

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

ASOMECLİS. Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Kalkınma İçin Yapısal Reformlar

GÜNE BAŞLARKEN

GENEL BAŞKANIN MESAJI

Toparlanmanın üçte biri tamam ama bir problemimiz var. Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

internet adreslerinden

Ekonomi. Dünya Ekonomisi. Genel Değerlendirme

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2012, No: 41

TÜSİAD KOÇ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİK ARAŞTIRMA FORUMU IMF RAPORU TANITIM TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

Bugün, Yurtiçi Piyasalar Enflasyonla Topyekün Mücadele Programına Odaklandı

%7.26 Aralık

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56

internet adreslerinden

13 Eylül Trump Vergi Reformunda Israrcı. 13 Eylül 2017

DÜNYA EKONOMİSİ. FED in faiz artırımı sürecine yönelik zamanlamayı fiyatlandırmakla güçlük çeken küresel piyasalar,

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 86

Reel Sektör Risk Yönetimi

internet adreslerinden

TÜRKİYE AÇISINDAN EURO NUN ROLÜ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

Ekonomide ve Bankacılık Sektöründe Gelişmeler, Beklentiler. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN SYMES IN " TÜRKİYE DE ENFLASYON DİNAMİKLERİ: FIRSATLAR VE RİSKLER KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Giriş İktisat Politikası. İktisat Politikası. Bilgin Bari. 28.Eylül.2015

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI (DÖVİZ) EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2004 YILI FAALİYET RAPORU

Fon Bülteni Ağustos Önce Sen

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM AVRO BÖLGESİNDE BORÇ KRİZİNİN GELİŞİMİ VE NEDENLERİ III. AVRO BÖLGESİNDEKİ BORÇ KRİZİNİN SİSTEMİK NEDENLERİ 10

2017 AĞUSTOS FİNANSAL TREND RAPORU

DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA)

Transkript:

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN İZMİR DOKUZ EYLÜL ROTARY KULÜBÜ TOPLANTISI KONUŞMASI 12 Ekim 2005 İZMİR

Saygıdeğer konuklar, sevgili İzmirli dostlar, değerli basın mensupları Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği TÜSİAD adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ülkemiz için tarihi bir eşikten geçtiğimiz bu dönemde sizlere hitap etme fırsatını verdikleri için İzmir Dokuz Eylül Rotary Kulübü ne teşekkür ediyorum. Türkiye ekonomisi, 2004 yılında %10 civarında büyümüş ve enflasyonda %10 un da altına inerek tek haneli rakamlara ulaşmıştı. Geçtiğimiz yıl, her iki temel ekonomik göstergede de yıl başında konulmuş olan hedeflerden çok daha iyi sonuçlar elde edilmiş, ancak bu durumun devam ettirilip ettirilemeyeceği yönünde ciddi kaygılar ortaya çıkmıştı. Genel kanının ekonomideki kırılganlığın henüz tam olarak ortadan kalkmadığına yönelik olması nedeniyle, başta giderek genişleyen cari açık olmak üzere, artan petrol fiyatları ve geciken IMF Stand-by anlaşması da bu kaygıların daha da artmasına neden olmuştu. Ancak, geride bıraktığımız yaklaşık on aylık süre zarfında IMF ile yeni Stand-by anlaşması imzalanmış ve geçtiğimiz hafta da AB ile müzakere süreci resmi olarak başlamıştır. Bugün varmış olduğumuz nokta, 2002-2004 döneminde uygulamış olduğumuz ekonomik programın başarılı olduğunu ortaya koymaktadır. Eldeki en son verilerin ışığında, ekonomimizdeki büyüme ile enflasyondaki düşüş eğiliminin, hedeflere uygun biçimde, devam ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Petrol fiyatlarındaki uluslararası gelişmelerin Türkiye ekonomisini geçmiş yıllara göre çok daha az olumsuz etkilediği ortadadır. Geçtiğimiz üç yıl içerisinde enflasyonda çok ciddi bir mesafe katettik. Dışsal riskler her zaman mevcut olmakla birlikte, enflasyondaki rotamızdan gerek bu yıl gerekse gelecek yıl önemli bir sapma olmayacağına inancım tamdır. Bu yılın ilk altı ayına ilişkin olarak açıklanan milli gelir rakamları, büyüme oranlarında geçtiğimiz yıla kıyasla bir düşüşe işaret etmekteydi. Söz konusu düşüş herhangi bir ekonomik durgunluğa işaret etmemekte, aksine daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapı için gerekli olan yavaşlamayı göstermektedir. Nitekim yapılan çalışmalar, Türkiye ekonomisi için potansiyel büyüme oranının %5 ila %7 aralığında olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, ekonominin bu aralığın çok uzağında bir oranda büyümesi makro dengeler açısından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bu sebeple, geçtiğimiz yılın ikinci yarısında yerinde ve zamanında alınan önlemler sayesinde 2005 yılında büyüme oranları makul seviyelere çekilmiş ve ekonomide aşırı ısınmanın önüne geçilmiştir. Bir diğer olumlu gelişme olarak da işgücü piyasasındaki gözle görülür toparlanmaya değinmek istiyorum. İstihdam rakamlarındaki artış ve işsizlik oranlarındaki düşüş eğilimleri, bu döneme kadar ekonomik temellerdeki güçlenmeyi geriden takip eden işgücü piyasası açısından, memnuniyet verici gelişmelerdir. Eldeki bulgular, istihdam ile verimlilik arasındaki uzun dönem ilişkisinin gelecek yıldan itibaren oturmaya başlayacağı yönündedir. Bu durumun ekonomideki büyüme potansiyelini yukarı çekeceği de beklentilerimiz arasındadır. Bütün bunların yanısıra, tarım dışındaki kesimlerin istihdam yaratma kapasitelerinin genişliyor olması işgücü piyasası açısından geleceğe dönük beklentileri güçlendirmektedir. Ekonomideki tüm bu olumlu gelişmelere rağmen cari işlemler dengesindeki açığın önlenemeyen yükselişi elbetteki tedirginlik yaratmaktadır. Bu boyuttaki bir açığın sürdürülebilir olmadığına ve önümüzdeki dönemde bir sert iniş yaşanacağına ilişkin bir takım beklentiler mevcuttur. Halihazırda, ekonominin yumuşak karnı burasıdır ve yeni bir kırılganlık yaratıp yaratmayacağı yönünde çeşitli soru işaretleri bulunmaktadır. Ancak, burada vurgulamak istediğim husus açığın kendisinden çok finansmanının nasıl olduğudur. 2

Bugüne kadar açığın finansmanı portföy yatırımları ve uzun vadeli krediler tarafından sağlanmıştır. Kriz öncesindeki döneme göre daha sağlıklı bir sermaye yapısına işaret etmesi açısından bu önemli bir tespittir. Temel beklentimiz, ekonomideki istikrarın giderek güçlenmesine koşut olarak gelecek dönemde de benzer bir finansman yapısının devam edeceği ve ani sermaye çıkışlarının yaşanmayacağı yönündedir. Bununla birlikte, son dönemde özelleştirmelerde elde edilen başarılar da bu beklentiyi destekler niteliktedir. Yeni ekonomik programın kararlılıkla uygulanmaya devam etmesine ek olarak AB müzakere sürecinin Türkiye ekonomisi açısından önemli çapalar olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, tarihsel olarak oldukça güdük kalan yabancı sermaye yatırımlarının gelecek dönemlerde, diğer birçok gelişmekte olan ülkede olduğu gibi, Türkiye ekonomisi açısından da önemli bir dış kaynak olma olasılığı hayli yüksektir. Yabancı yatırımcıların ekonomimize duyduğu ilginin giderek artacağı yönündeki izlenimlerimiz de oldukça kuvvetlidir. Nitekim, büyüme ve enflasyondaki başarılara ek olarak, izlenen maliye politikası sonucunda da bütçe disiplini büyük ölçüde sağlanmıştır. Ekonomimize ilişkin temel beklentiler, gelecek seneye ilişkin büyüme ve enflasyon hedeflerinin tutturulacağı, bununla birlikte bütçe dengesi ile toplam kamu borcunun önümüzdeki yılın sonlarına doğru Maastricht kriterlerine ulaşacağı yönündedir. Değerli konuklar, Yalnızca kısa ve orta vadede ekonominin ikinci önemli çıpası olduğu için değil, uzun vadede ülkemizin geleceği açısından hayati önemde olduğu için Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi de dikkatle izlememiz gerekiyor. Hepinizin bildiği gibi Avrupa Birliği ne üye ülkeler geçtiğimiz hafta, uzun vadede ülkemizin geleceği açısından tarihi bir karara imza atarak, Türkiye ile müzakerelere başlama kararı aldılar. Türkiye, 3 Ekim 2005 tarihinde, hukuksal zemin değiştirerek, aday ülke olmaktan çıkarak; tam üyeliğe geçiş aşamasında ülke haline gelmiştir. Türkiye nin, bu tarihsel aşamayı, Avrupa Birliği nin kendi iç siyasal dengeleri ve sosyo ekonomik ortamı açısından, kurulduğundan beri yaşadığı en zor dönemde gerçekleştirmiş olması, gelinen noktayı daha da anlamlı kılmaktadır. Müzakerelerin açılmasının ardından, önümüzdeki zorlu süreçle ilgili gözden kaçırılmaması gereken birkaç noktaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Müzakere Çerçeve Belgesi oldukça dengeli bir şekilde hazırlanmıştır. Belgenin hazırlanma sürecine Türkiye nin dahil olmadığı dikkate alınacak olursa mevcut koşullar altında elde edilebilecek en iyi siyasal sonuçlardan biri elde edilmiştir. Dolayısıyla, belge konusundaki değerlendirmeler soğukkanlı ve orta vadeyi gözeten bir yaklaşımla yapılmalıdır. Öncelikle Türkiye nin AB müzakere modelinin belirginleştirilmesine ilişkin çalışmalar hızlandırılmalı, müzakere sürecinin tüm sivil toplumun etkin katılımı ve desteği ile sürdürülmesinin önemi dikkate alınmalıdır. Uyum sağlayacağımız AB mevzuat ve politikaları sürekli yeni eğilimler ve değişim içindedir. Avrupa Birliği karar alma sisteminde çok önemli bir role sahip bulunan Avrupa özel sektörünün temsil kuruluşu UNICE nin üyesi bulunan TÜSİAD, bu konumuyla, değişim sürecinin içerisinde yer alarak; Türk özel sektörünün AB sürecindeki görüşlerinin, Türkiye nin müzakere politikasına katkısını sağlama sorumluluğunu üstlenmeye devam edecektir. 3

Hiç kuşkusuz bu dönemin Türkiye açısından en büyük önemi, içeride ve dışarıda Türkiye nin mevzuat uyumu sürecindeki başarısını ve saygınlığını yükseltmek olacaktır. Türkiye nin müzakere sürecinde hızlı ilerlemesi, siyasal ve ekonomik reform sürecinin devamına ve derinleştirilmesine bağlı olacaktır. Bu nedenle, müzakerelerin açılma kararını Türkiye nin gerekli atılımları tamamladığı şeklinde değil, daha ileri düzeydeki atılımlar için sağlanan yeni bir ivme olarak yorumlamalıyız. Kapsamlı bir kamu reformu, kayıtdışı ekonomi ile kararlılıkla mücadele, demokratik reformların uygulanması, tarım, eğitim, sosyal güvenlik gibi alanlarda artık gecikmiş olan reformların hayata geçirilmesi, Türkiye nin küresel bilgi toplumunda önde gelen bir ülke olma yolunda ilerlemesi ve belki de hepsinden önemlisi toplumsal diyalog ve uzlaşma kanallarının açık tutulması, Türkiye nin müzakere pozisyonunu da güçlendirecektir. Müzakerelerin tamamlanmasının ardından Türkiye nin üyeliği, diğer aday ülkelerde olacağı gibi Avrupa kamuoyunun desteğinin alınmasını gerektirecektir. Türkiye olarak, demokratik reformlarda gösterdiğimiz başarıyı, teknolojiyi ve medyayı iyi kullanan bir iletişim stratejisi ile Avrupa'da saygınlığımızı artırma yönünde şimdiye kadar kullanamadık. Hiç değilse bundan sonra, son yılların demokratik ve ekonomik kazanımlarını kapsamlı bir uluslararası iletişim kampanyası ve 21. yüzyılın zorunlu kıldığı çağdaş bir diplomasi anlayışı ile siyasal kazanımlara dönüştürebilmeliyiz. Bu yüzden Avrupa ile iletişim konusunda daha aktif olunması, bu alandaki eksiklerin giderilebilmesi için son yıllarda oluşturulan Avrupa Birliği İletişim Grubu (ABİG) gibi girişimlerin desteklenmesi büyük önem taşıyacaktır. Türkiye nin demokrasi, ekonomik ilerleme ve toplumsal kalkınma başarılarının ve vizyonunun Avrupalı bir çerçeve içinde en geniş kamuoyuna, en etkin şekilde anlatılması ve Türkiye nin aleyhine çalışan kurum ve kişilere niteliklerine göre ayarlanmış şekilde düzenli ve etkili bir şekilde tepki verilmesinde büyük yarar olduğu şüphesizdir. Öte yandan AB nin son genişlemesinin ardından 25 üyeli bir yapıya uygun bir karar alma mekanizması ve kurumsallaşma gerçekleştiremediği, Türkiye hakkındaki müzakerelerin açılma kararının alınma sürecinde yaşanan diplomatik tıkanıklıkla bir kez daha kanıtlanmıştır. Gerek AB nin bundan sonraki politikalarının belirlenmesi, gerekse Türkiye nin müzakere sürecinin ilerleyen aşamalarında bu tür sorunların yaşanmaması bakımından, AB nin kurumlarını ve karar alma süreçlerini kolaylıkla sekteye uğratılabilecek bir yapıdan kurtarılması AB tarafının önündeki bir görev olarak durmaktadır. AB ye tam üyelik sürecini ve bu süreci resmen başlatacak olan müzakereleri orta vadeli bir perspektifle değerlendirmemiz gerektiğini de vurgulamalıyız. Aslında sürecin ucu Türkiye için de açıktır ve öyle olmalıdır. Önümüzdeki yedi-sekiz yıl içinde Türkiye daha güçlü bir ekonomiyle, daha derinlemesine benimsenmiş bir demokrasi ve hukuksal düzenle toplum olarak AB üyeliğine hazır bir konuma gelecektir. O noktada AB'nin de Türkiye için çekim gücünü koruyor olması gerekir. AB, ekonomik büyüme ortamına geri dönmüş, küresel rekabet gücünü tekrar yükselişe geçirmiş olmalı. AB içinde siyasal bütünlük ve olgunluk gelişmeli, dış politika, bütçe ve tarım politikası gibi alanlarda temel reform süreci ilerlemiş olmalıdır. AB, daha iyi işleyen bir kurumsal sistemle, anayasanın reddi sonrasında oluşan belirsiz ortamdan kurtulmuş olmalıdır. Bazı Avrupa ülkelerinde etkisi aşırı uçlardan merkez sağ ve sol partilere kadar yayılabilen popülist, içine kapanmacı, yabancı düşmanı ve aşırı milliyetçi siyasal eğilimler Avrupa 4

demokrasisinin saygınlığına zarar verici bir düzeyde ortama egemen olmamalıdırlar. Avrupa bu olumlu yönde ilerlerse, demokratik, ekonomik ve toplumsal açıdan güçlenmiş bir Türkiye, Avrupa nın yeniden oluşan dengelerinde kendini en iyi şekilde konuşlandırabilecektir. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. 5