Efendimizin Meşhur Dedeleri. Can Eser tarafından yazıldı.

Benzer belgeler
Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HZ HATİCE İLE EVLİLİĞİ

Peygamber Efendimizin Dünyaya Gelişine Kadar Cereyan Eden Hâdiseler

Salih Suruç - Peygamber Efendimizin Hayatı.

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 27, Erzurum, 2007

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

ÖZEL EGE İLKÖĞRETİM OKULU

HZ.MUHAMMED İN DOĞUMU, ÇOCUKLUĞU, GENÇLİĞİ VE EVLİLİĞİ

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MÜŞRİKLERLE İLİŞKİLER SERİYYE VE GAZVELER

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MUTE SEFERİ - H8

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla İLK MÜSLÜMANLARI TANIYALIM

5.SINIF SINIF : 5 ÖĞRENME ALANI : İBADET : 2 / İBADET KONUSUNDA BİLGİLENELİM MATERYAL TÜRÜ : ETKİNLİK (HAYDİ HİKAYENİ ANLAT BAKALIM) SINIF 5 ÜNİTE 2

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Hoş Geldiniz Kutsal Misafirler

Hazret-i Muhammed (S.A.V.) altı yaşındayken annesi vefat etti. Dedesi Abdül Muttalib çocuğu himayesine aldı, fakat iki sene sonra o, da öldü.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

Peygamber Efendimiz (sav) in Ticaret Ahlâkı

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

5. Kureyş kabilesinin önde gelenlerinden olup İslâm a düşmanlığından dolayı peygamberimizin ''bilgisizlerin önderi'' dediği kişi kimdir?

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s)

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

ISBN :

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Spor (Asr-ı Saadette) Prof.Dr. Vecdi AKYÜZ

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir?

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

tellidetay.wordpres.com

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

5. SINIF 4.ÜNİTE: KURAN DA KISSALAR. 1. Geçmiş peygamberlerden ve olaylardan bahseden haberlere ne denir? a) Olay b) Haber c) Hadis d) Kıssa

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

Sayfa 1

HİCRET GECESİNDE HZ. EBÛ BEKİR'İN EVİNDEYİZ Cuma, 12 Ekim :05

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Liseye Geçiş Sınavı Din Kültürü Ahlak Bilgisi Denemesi

Sevilen Oğul bir Köle Oluyor

Kutlu Doğum Haftası. Etkinlik Türü: Bilgi. Konu Alanı: Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) in Hayatı. Kapsamı: Hazırlayan: Musa AYDOĞDU

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

Minicik bir Zeyd. - İnsanlarca bilinmez, bilinemez olandan. Geleceğe dair.. - Ayak izi okuma uzmanları. - Veteriner, hayvan doktoru.

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım.

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

HİLAL KARA ABDULLAH KARA Yayınlanmış Eserleri:

Ümmü Umâre radıyallahu anhâ Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize Akabe de ilk bey at eden Medine li iki hanım sahabîden biri...

HZ. HATİCE İLE EVLİLİK

Tanrı Köle Yusuf u Onurland- ırıyor

tarafından yazıldı. Pazartesi, 13 Ağustos :33 - Son Güncelleme Pazartesi, 13 Ağustos :52

İlyas çok kuvvetli şekilde meshedilmişti ve o gerçek anlamda ulusunu salladı. Fakat bir ruh Tanrı adamına karşı çıkabilir.

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

NUMUNE ALMA İŞLEMİ NASIL YAPILIR

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

KİMLER KURBAN KESMEKLE YÜKÜMLÜDÜR?

ali hikmet ÞEYTAN UÇURTMASI

Rut: Bir Aşk Hikayesi

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HUDEYBİYE İLE MEKKE NİN FETHİ ARASINDAKİ GELİŞMELER

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

TÜM SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARI VE MAKALELER

En Güzel Hediyesi Noel

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

YARATILIŞ MİTLERİ DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Peygamberimizin Ahlakı..

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü.

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İlk Kilisenin Doğuşu

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu

nevi den ( Mes 9şirli) r H i k â y ele

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

AKP'li Başkan, Peygamberin oğlu Tayyip dedi mi? Sözcü yalan mı söylüyor?

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Aldatıcı Yakup

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Transkript:

Şüphesiz, Kâinatın Efendisinin nurunu alnında İlâhî bir emanet olarak taşıyan atalarının tamamı hakkında fazla bir bilgimiz yoktur. Atalarından en çok bilgi sahibi olduklarımız ise, ona zaman bakımından en yakın olanlarıdır. Burada onların hayat ve şahsiyetlerine kısa bir göz atmak yerinde olacaktır. KUSAY Peygamber Efendimizin, asıl ismi Zeyd olan dördüncü kuşaktaki dedesi Kusay, mühim bir şahsiyetti. Kendisinin sâdece Zühre adında erkek kardeşi vardı. Hz. Âdem'den beri devam edip gelen Nur-u Ahmedî'yi alnında taşıma şerefi, bu iki kardeşten Kusay'a ihsan edilmişti. Büyük oğul olduğu için, ailenin reisliği vazifesi de kendisine verilmişti. Küçüklüğünden beri kabiliyetiyle dikkatleri üzerinde toplayan Kusay, büyüyünce Mekke'nin ileri gelen şahsiyetlerinden biri oldu. Teşkilâtçılığı, idareciliği, adaletli kararlan ile kısa zamanda Mekke halkı arasında büyük bir itimat kazandı. Bu sebeple Mekke'nin idaresi ona verildi. Mekke'yi ilk defa mahallelere o böldü; her kabîleyi, kendilerine ayırdığı mahallelere o yerleştirdi. Mekke'nin en mühim işleri onun evinde görüşülüp karara bağlanırdı. Kabe'nin perdedarlığı, hacıların su ihtiyacının karşılanması, onların ağırlanması, savaşa giderken bayrak dikme ve Mekke Meclisini idare etmek gibi mühim işler, ona emanet edilmişti. Kabe'nin karşısında ve kapısı Kabe'ye bakan ilk ev, onun için inşa edilmişti. Bu ev, Mekke'nin bir nevi hükümet binası veya içinde Mekke Şehir Devletinin her türlü iş ve meselelerinin görüşüldüğü bir parlamento idi. Kusay'ın bu konağı, tarihte "Dârû'n Nedve" ismiyle şöhret bulmuş ve Hicret'ten yarım asır sonrasına kadar da muhafaza edilmiştir. Kusay, Mekke'de istisnasız herkes tarafından sevilir, sayılırdı. Alnında taşıdığı Fahr-i Kâinat Efendimize âit nuru, onu bütün Mekke halkının sevgilisi ve can dostu hâline getirmişti. Yaşlanınca, âdetleri üzere aile reisliği vazifesini en büyük oğlu Abdû'd-Dâr'a, "Sevgili oğlum!.. Seni bu kavme reis tâyin ediyorum." diyerek teslim etti. Ne var ki, Abdû'd-Dâr, bu büyük vazifeyi yürütecek kabiliyete sahip değildi. Hayatı boyunca da babasının yerini dolduramadı. Çünkü, Fahr-i Kâinat Efendimizin kutsî nuru onun değil, 1 / 11

küçük kardeşi Abd-i Menafin alnında parlıyordu. Onun da dört oğlu vardı: Haşîm, Abdû'ş-Şems, Muttâlib ve Nevfel.10 HAŞÎM Haşîm, Resûl-i Ekrem Efendimizin ikinci kuşaktan dedesi-dir. Mekke'nin ileri gelen eşrafından olan Haşîm, ticaretle uğraşırdı. Hedefine oldukça yaklaştığı için Nur-u Muhammedî onun alnında daha haşmetli bir surette parlıyordu. Bu parlaklığı nisbetinde birçok üstün fazileti de üzerinde taşırdı. Son derece cömertti. Bir kıtlık yılında Mekke'de ekmek bulunmaz olmuştu. O, Şam'dan getirdiği has buğday unundan bembeyaz ekmekler yaptırmış, birçok deve ve koyun kestirmiş, ekmek, et ve et suyu [tirit] ile bütün Mekke halkına büyük bir ziyafet çekmişti. Haşîm, üstün seciyeli, kabiliyetli, dirayetli, cömert, faziletli ve herkes tarafından sevilen sayılan yüksek bir şahsiyetin sâhibi olduğu için, ismi, ailesine ve soyuna ad olmuştur. Bu sebeple, Fahr-i Kâinat Efendimizin de arasında bulundukları bu yüce soya, kendilerinden sonra "Haşîmîler" denilmiştir. Haşîm'in dört erkek çocuğu olmuştu: Şeybe [Abdûlmuttâlib], Esed, Ebû Sayfi ve Nadle.11 Haşîm'in sâdece erkek çocuklarından Şeybe ile Esed çoğalmamalardır. Şeybe, Resûl-i Ekrem E-fendimizin Hz. Ali ve annesi Fâtıma'nın dayısıdır. zürriyet vermiş, diğerleri birinci kuşaktaki dedesidir. Esed ise, Ne var ki, Esed sulbünden dünyaya gelen Hüneyn de zürriyet bırakmayınca, bütün Haşîmîler sâdece Abdûlmuttâlib Oğulları kolundan gelerek çoğalmış ve yeryüzüne dağılmışlardır.12 2 / 11

ŞEYBE [ABDÛLMUTTÂLİB] Peygamber Efendimizin birinci kuşaktaki dedesidir. Doğuştan ak saçlı olduğundan kendisine "Şeybe" ismini vermişlerdi. Abdûlmuttâlib, onun lâkabıdır; ancak daha çok bu lâkabla şöhret bulmuş ve anılmıştır. Bu lâkabı alışının hikâyesi şöyle anlatılır: Şeybe, küçüklüğünde Medine'de dayılarının yanında kalıyordu. Bir gün mahalle arkadaşları, diğer çocuklarla, Medine'de bir meydanda ok atışı yapıyorlardı. Bütün çocuklar arasında, alnında parlayan Kâinatın Efendisine âit nur sebebiyle rahatlıkla farkediliyordu. Çocukların bu yarışmasını seyretmek için büyüklerden bir kalabalık da orada toplanmış bulunuyordu. Ok atma sırası Şeybe'ye gelmişti. Okunu yayına yerleştirdi. Kendinden emin bir tavırla yayını gerdi. Bir an nefesini kesip yayını salıverdi. Yaydan fırlayan ok, hedefe tam isabet etmişti! Herkes hayranlık dolu bakışlarla kendisine bakarken, o heyecanı şu sözlerle dile getiriyordu: ise bu başarıdan duyduğu sevinç ve "Ben, Haşîm'in oğluyum! Ben, (Betha) Beyinin oğluyum! Okum elbette hedefini bulur!" Seyre gelen büyükler, Şeybe'nin bu övücü sözlerini duydular. Haris bin Abd-i Menaf Oğullarından biri yanına yaklaştı ve sorup sual ederek onun Haşîm'in oğlu olduğunu öğrendi. Mekke'ye dönüşünde bu adaım, durumu amcası Muttâlib'e anlattı ve böylesine kabiliyetli ve zekî bir çocuğun yabancı ilde bırakılmasının doğru olmayacağını belirtti. Muttâlib, bu haber üzerine derhâl Medine'ye vardı. Şeybe'yi alarak Mekke'ye getirdi. Muttâlib, terkisinde yeğeni Şeybe'yle Mekke sokaklarına girerken sordular: "Bu çocuk kim?" 3 / 11

Göz değmesinden korkan Muttâlib'in ağzından, "Kölemdir." sözü çıktı. Evine gelince, karısı Hatice de kendisine aynı soruyu yöneltti. Yine cevabı, "Kölemdir." oldu. Ertesi gün amcasının kendisine aldığı güzel elbiselerle Mekke sokaklarında dolaşmaya başlayınca, herkes onun kim olduğunu merak etmeye ve sormaya başladı. Bilenler, "Abdûlmut-tâlib [Muttâlib'in Kölesi]." diye cevap veriyorlardı. İşte, böylece o günden sonra, her ne kadar kim olduğu adı "Abdû'l-Muttâlib [Muttâlib'in Kölesi]" olarak kaldı.13 bilâhare ortaya çıktıysa da, Şeybe'nin Abdûlmuttâlib 'in Rüyası Aradan yıllar geçti. Alnında parlayan Kâinatın Efendisine âit nur, onu Kureyş'in reisliği makamına getirip oturttu. Sıcak bir yaz günü idi. Kabe'nin yanındaki Hıcr mevkiinde serin bir gölgede zât, kendisine şöyle seslendi: uyuyordu. Bir rüya gördü. Rüyasında bir "Kalk, Tayyibe'yi kaz!" Sordu: "Tayyibe nedir?" Fakat, o uzaklaşıp gitti: zât, sorusuna hiçbir cevap vermeden Uyanan Abdûlmuttâlib, heyecanlı idi. "Tayyibe" ne demekti? Tayyibe'yi kazmak nasıl olurdu? 4 / 11

Rüyaya bir mânâ veremeden merak içinde o gün ve geceyi geçirdi. Ertesi gün, aynı yerde yine uykuya dalmıştı. Aynı adam Berre'yi kaz!" tekrar göründü ve seslendi: "Kalk, Rüyasında şaşkına dönen Abdûlmuttâlib, yine sordu: "Berre nedir?" Adam yine hiçbir cevap vermeden oradan uzaklaşıp gitti. Abdûlmuttâlib, derin uykudan daha büyük bir merak ve heyecan içinde uyandı. Ne var ki, gördüklerine bir türlü mânâ veremiyordu. O gün ve geceyi yine gördüğü rüyanın tesirinde geçirdi. Ertesi gün idi. Yine aynı yerde yatıyordu. Aynı adam "Mednune'yi kaz!" gelerek kendisine, "Kalk," dedi, Derin uykuda Abdûlmuttâlib, adama, "Mednûne nedir?" diye vermeden uzaklaşıp gitti. sordu, ama adam yine cevap Abdûlmuttâlib'in merak ve heyecanı son haddine ulaşmıştı. Üç gün üst üste gördüğü rüyanın boş olmadığını elbette biliyordu; ama, mânâsını anlayacak en ufak bir ipucuna da sahip değildi. Dördüncü gün yine aynı yerde uykuya yatan Abdûlmuttâlib, Adam bu sefer şöyle seslendi: aynı adamın geldiğini gördü. "Zemzem'i kaz!" 5 / 11

Abdûlmuttâlib, "Zemzem nedir, nerededir?" diye sorunca da adamın cevabı şu oldu: "Zemzem bir sudur ki, hiç kesilmez, dibine erilmez. Hacıların su ihtiyacını onunla karşılarsın. O, Kabe'de kesilen kurbanların kanlarının döküldüğü yer ile terslerinin gömüldüğü yer arasındadir. Alaca kanatlı bir karga gelip orayı gagalar. Orada karınca yuvası da vardır!"14 Uyanan Abdûlmuttâlib'in heyecanına bu sefer sevinç de katılmıştı. Çünkü, rüyayı mânâlandırmak için ipucunu elde etmişti. Zemzem kuyusundan defalarca bahsedildiğini duymuştu. Fakat, onun yerini kimse bilmiyordu. Çünkü Cürhümlüler, Mekke'den düşman istilâsı önünden kaçarken Kabe'nin bütün kıymetli mallarını Zemzem kuyusuna atmış, kuyunun üstünü de toprakla bir edip belirsiz bir hâle getirmişlerdi. O zamandan beri Zemzem'in ismi var, kendisi yoktu.15 Abdûlmuttâlib, artık Zemzem'in yerini bulup kazmakla vazi-felendirildiğini anlamıştı. Derhâl araştırmaya koyuldu. Rüyasında kendisine öğretilen yere gitti. Bu sırada alaca kanatlı bir karganın süzüldüğünü ve yere konarak gagasıyla bir yeri karıştırdıktan sonra havalanarak göğe doğru yükseldiğini gördü. Abdûlmuttâlib'in sevincine diyecek yoktu. Senelerden beri gizli kalmış, hayat bahşeden bir kuyuyu bulma ve ortaya çıkarma şerefine erecekti. Zemzem'in yerini tesbit etmişti ve sıra, kazmaya gelmişti. Bu şerefi başkasına kaptırmak ve bu sırrı başkalarına açmak istemiyordu. Bunun için ertesi gün yanına bir tek oğlu olan Haris'i alarak tesbit edilen yere gitti ve kazmaya başladılar. Bir müddet devam eden kazı sonucu Zemzem Kuyusunun örülmüş duvar taşlarıyla bir daire şeklindeki ağzı meydana çıktı. Abdûlmuttâlib sevinçliydi, heyecanlıydı. Âdeta gözlerine inanamıyordu. Ama gözlerine inansa da inanmasa da görünen, bir kuyu ağzı idi. Tekbir getirmeye başladı: "Allahü Ekber! Allahü Ekber!" Abdûlmuttâlib ve Kureyş İleri Gelenleri Abdûlmuttâlib'in bu faaliyetini başından beri gözleyen Kureyşliler, işin artık ortaya çıkmak üzere olduğunu fark-edince, büyüklerine haber verdiler. Bir müddet sonra Kureyş büyükleri, kazılan yere geldiler ve Abdûlmuttâlib'e, "Ey Abdûlmuttâlib!.. Bu, babamız İsmail'in 6 / 11

kuyusudur. Onda bizim de hakkımız var. Bizi de bu işe ortak et." dediler. Abdûlmuttâlib, "Hayır, yapamam." dedi, "Bu iş sâdece bana ancak bana verilmiştir!" tahsis edilmiş ve aramızdan Abdûlmuttâlib'in bu kesin cevabı, Kureyş ileri gelenlerinin hoşuna gitmedi. İçlerinden Adiyy b. Nevfel şöyle konuştu: "Sen, yalnız bir adamsın. Tek oğlundan başka dayanacağın bize karşı gelir, bize boyun eğmezsin?" bir kimsen de yok. Nasıl olur da Bu söz, Abdûlmuttâlib'in âdeta içini yaktı. Çünkü, Kureyşliler, onu kimsesizlikle küçümsüyorlardı. Bu anlayıştan fazlasıyla rahatsız olduğunu haliyle de belli etti. Bir müddet üzüntü içinde sustu. Sonra içini şöyle döktü: "Ya, demek sen, beni yalnızlık ve kimsesizlikle ayıplıyorsun, öyle mi?" Muhatabından hiçbir cevap gelmeyince, bir müddet düşündükten sonra, ellerini açarak yüzünü semâya doğru çevirdi ve, "Yemin ederim ki," dedi, "Allah bana 10 erkek çocuk verirse, bunlardan birisini Kabe'nin yanında kurban edeceğim!"16 Abdûlmuttâlib'in bu sözleri, hem bir dua, hem bir yemin, hem de bir adak idi. Şam 'a Gidiş Hâdisenin burada sona ermeyeceği belli idi. Durum da bir hayli nâzikti. Böyle hâdiseler yüzünden aralarında çok defa çarpışmalar patlak vermişti. Bunu bilen Abdûlmuttâlib, kazı işinden o anlık vazgeçti ve işin bir hakem tarafından halledilmesini teklif etti. Teklifi kabul 7 / 11

gördü. Hakemi tesbit ettiler: Şam'da oturan Sa'd b. Hüzeym... Amcalarından birkaçını yanına alan Abdûlmuttâlib, Kureyş grupla Şam'a doğru yolu çıktı. kabilelerinin ileri gelenlerinden bir Ne var ki, henüz Şam'a varmadan İlâhî Kader onları durdurdu. Abdûlmuttâlib ve yanındakilerin suları, alev saçan çölün ortasında bitti. Bu, kendileri için en büyük, en şiddetli düşmandan daha da tehlikeliydi. Abdûlmuttâlib'in müracaatına, Kureyş ileri gelenleri, "Suyumuz ancak bize yeter!" diyerek red cevabı verdiler. Abdûlmuttâlib ile yakınlarının hayatı büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bulunuyordu. Ellerinde yapacakları hiçbir şey de yoktu. Çöl ortasında su aramak, serabın peşinde koşmaktan farksızdı. Abdûlmuttâlib 'in Su Aramaya Çıkması Fakat, her şeye rağmen Abdûlmuttâlib, devesine atladı ve etrafta su aramaya koyuldu. Diğerleri ise, kendi ve yakın akrabalarının susuzluktan ölüp gidecekleri ânı bekliyorlardı. Ama, ümitleri kursaklarında kaldı. Kâinatın Efendisinin mukaddes nurunu alnında taşıyan Abdûlmuttâlib, bir vadiden geçerken devesinin ayağı bir ara kuru otlar arasına gömülmüş irice bir taşa takıldı. Deve tökezledi, taş ise yerinden yuvarlandı. Yere düşmemek için devesine sımsıkı yapışan Abdûlmuttâlib, dönüp arkasına bakınca gözlerine inanamadı: Alev saçan çölde, yuvarlanan taşın çukurunda pırıl pırıl parlayan bir avuç su gördü! Devesinden indi. Kılıcıyla taş kovuğunu genişletince su daha da gür akmaya başladı. Az zamanda önündeki çukurda fazlasıyla su birikmişti. Geri dönen Abdûlmuttâlib, sevinç çığlığı bastı: "Gelin! Hem size, hem hayvanlarınıza yetecek kadar su buldum!" 8 / 11

Hepsi, yeniden hayata kavuşmuş gibi sevindiler. Su başına hem de hayvanlarına içirdiler. giderek hem kana kana içtiler, Bir ara Abdûlmuttâlib, kendisine su vermeyen Kureyşlilere döndü ve seslendi: "Suya gelin, suya!.. Allah bize su verdi. Hem kendiniz için, hem de hayvanlarınızı sulayın! Haydi, durmayın gelin!" Kureyşliler, mahcup mahcup kaynağa yanaştılar. Kana kana sudan içtiler. Hayvanlarını suladılar. Kırbalarındaki bayat suyu dökerek temiz suyla doldurdular. Kureyşliler, Zemzem Kuyusunu kazan ellerin kendilerine sunduğu bu serin ve temiz suyu içer içmez, âlemleri birden değişti. Mahcup ve suçlu bir eda içinde Abdûlmuttâlib'e dönerek, "Ey Abdûlmuttâlib!.." dediler, "Artık sana diyecek bir sözümüz yok! Anladık ki, Zemzem'i kazmak senin hakkın. Bu işe ancak sen lâyıksın. Vallahi, Zemzem hususunda seninle bir daha münakaşa etmeyeceğiz! Artık hakeme gitmeye de gerek görmüyoruz!" Ve, hakeme gitmeden, yarı yoldan tekrar Mekke'ye hep beraber döndüler.17 Mekke'ye dönen Abdûlmuttâlib, oğlu Haris'le birlikte kazı Zemzem'i ortaya çıkardı. işine devam etti ve kısa zamanda Kıymetli Mallar İçin Kur 'a Çektiler Zemzem Kuyusundan bazı kıymetli mallar da çıktı. Bunlar ile kılıçlar ve zırhlar da vardı. arasında altından iki geyik heykeli Zemzem'i ortaya çıkarma hakkını daha önce Abdûlmuttâ-lib'e bırakan Kureyş ileri gelenleri, bu kıymetli malları görünce, hırs damarları tekrar kabardı. Yine Abdûlmuttâlib'in başına 9 / 11

dikildiler. "Ey Abdûlmuttâlib!.." hakkımız var!" dediler, "Bu mallara seninle beraber ortağız. Bunlarda bizim de Cömert ve sabırlı Abdûlmuttâlib, önce, "Hayır. Sizin bu mallar üzerinde hiçbir hakkınız yok." diyerek isteklerini reddetti. Sonra yine cömertlik ve mertliğini ortaya koydu: "Ben yine de size yumuşak davranayım! Aramızda kur'a çekelim!" Bundan memnun olan Kureyş ileri gelenleri, "Peki, bu yapacaksın?" diye sordular. kur'-ayı nasıl ve ne şekilde Abdûlmuttâlib, kur'ada takib edilecek usûlü anlattı: "İlk kur'a Kabe için, iki kur'a benim için, iki kur'a da sizin için çekeriz. Kur'ada kime ne çıkarsa onu alır, çıkmayan da mahrum kalır!" Bu usûl, tarafsız bir hâl çâresi idi. Bu sebeple Kureyşliler sevindiler ve Abdûlmuttâlib'in bu davranışını takdir ettiler. "Doğrusu," dediler, "pek insaflı davrandın!" Kabe'nin içindeki Hülbel putunun yanına vardılar ve kur'a çektiler. Kur'a sonucu, Kureyş ileri gelenlerinin bu mallarda hakları olmadığını bir kere daha ortaya koydu: Altından geyik heykeller Kabe'ye, kılıç ve zırhlar Abdûlmuttâlib'e düştü.18 Onların payı ise mahrumiyet oldu. Ama artık itiraz edecek durumları kalmadı ve mesele böylece kapandı. Abdûlmuttâlib, kılıç ve zırhları dövdürüp saç hâline getirdikten sonra bununla Kabe'nin kapısını kapattı. Böylece, Kabe'yi altınla süsleyenlerden oldu. Zemzem Kuyusunu ortaya çıkardığı zaman Abdûlmuttâlib'in yaşı kemâl yaş olan 40'a ayak basmıştı. 10 / 11

Otuz yıl sonra, Cenâb-ı Hakk'ın insanıyla erkek çocuklarının sayısı 10'u buldu. Bu sırada seneler önce yaptığı va'dini hatırladı: Erkek çocuklarından birini Kabe'de kurban etme vaadi. Ama hangisini?.. Hepsi de birbirinden güzel ve sevimli idi; fakat, Abdullah çok daha başka idi. 10 İbn-i Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 6(5, 70, 74; Tabert, Tarih, c. 2, s. 181-185. 11 İbn-iSa'd, A.g.e.,c. 1,s. 75, 80. 12 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 79-80. 13 İbn-i Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 82-83. 14 İbn-i Hişam, Sîre, c. 1, s. 150-151. 15 Geniş bilgi için Bkz.: M. Dikmen-B. Ateş, Peygamberler Tarihi, c. 1, s. 229-232. 16 Ibn-i Hişam, Sîre, c. 1, s. 160; Ibn-i Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 88; Taberî, Tarih, c. 1, s. 128. 17 ibn-i Hişam, Sîre, c. 1, s. 152-153; İbn-i Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 84. 18 ibn-i Hişam, Sîre, c. 1. s. 145-146; ibn-i Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 85. Abdûlmuttâlib'in diğer (erkek) çocuklarının adları şöyledir: Abbas, Hamza, Ebû Tâlib (Abd-i Menaf), Zübeyr, Haris, Had, Mukavvim, Dırar, Ebû Leheb [Abdû'l-Uzza] (ibn-i Hişam, c. 1, s. 113; İbn-i Sa'd, c. 1, s. 88). 11 / 11