Aylık Liseli Gençlik Dergisi * Sayı: 50 * Mart 2013 * Fiyatı: 1TL Özgürlük ve gelec sosyaliz ek mde!
- Lİselİlerİn Sesİ İçindekiler 3 Özgür yarınlar sosyalizmde! 5 Üniversiteler işsizler ordusuna yeni piyadeler hazırlıyor! 6 Sınavsız üniversite talebi liselerde! Lİseliler geleceklerini tartıştı 7 8 Asıl terörist sizlersiniz! 10 Sömürü katmerlenecek! 12 Toprağa gömülü bedenleri ama fikirleri alanlarda... 13 Kızıldere son değil mücadele sürüyor! 14 Newroz piroz be! Emperyalist savaş politikalarına karşı mücadeleye! 19 16 Beyazıt ve Halepçe katliamları 20 Hugo Chavez sosyalizm mücadelesinde yaşayacak! Haydi arkadaşlar devrime yürüyoruz! 21 Proleter sanatın en büyük temsilcisi: Maksim Gorki 22 Liselilerin Sesi nden Gelin hep beraber özgürlüğün türküsünü söyleyelim. Issız kalmış sokaklar bizim türkülerimizle dolsun, bizim sloganlarımız yankılansın caddelerde. alimlere başkaldıran Devrimci Kawalar ın, Beyazıt ta ölümsüzleşen 7 devrimci öğrencinin türküsünü, Kızıldere de devrim ve sosyalizm davasına bağlılığın, siper yoldaşlığının en güzel örneklerini yaratan Mahir Çayan ve yoldaşlarının türküsünü söyleyelim. Zulme boyun eğmeyenlerin türküsü olsun bu. Geleceği çalınan milyonlarca liselinin türküsü olsun. Böyle olsun ki devrimci mücadelenin ateşi ile ısınsın sokaklar. Hayatımızı boş hayaller üzerine kurmamıza neden olan kapitalizmin yarattığı karanlığı dağıtalım mücadelemizin ateşiyle. Umut tacirlerinin oyunlarının, YGS ve LYS ekseninde pompalanan gelecek yalanlarının üstünü çizelim. Kendi özgür yarınlarımızı kuralım. Bahar ay ı mücadele ay a çevirelim Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel / BURSA Tel: 0553 409 16 18 Eksen Yayıncılık büroları liselilerinsesi@yahoo.com.tr Atatürk Bulvarı, 109/19 Erciyes İşhanı Kızılay/Ankara Özgür Bir Gelecek İçin Liselilerin Sesi * Mart 2013 * Sayı: 50 * Fiyatı: 1 TL. (KDV dahil) * Sahibi ve Sorumlu Y. İşl. Md.: Tayfun Altıntaş * Yayın Türü: Yaygın- Süreli EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. Baskı: Özdemir Matbaacılık-Davutpaşa cad. Güven Sanayii Sitesi C blok No:242 Topkapı/İstanbul Tel:0212-577 54 92 Yönetim Adresi: Eksen Yayıncılık /Molla Gürani Mahallesi, Millet Caddesi, Selçuk Sultan Cami Sokak, No: 2/9 Fatih/İstanbull Tel: 0 (212) 621 74 52 Fax: (0212) 534 95 90
Lİselİlerİn Sesİ -3 Paramız hangi okula, puanımız hangi bölüme yetiyorsa onu seçmek zorunda değiliz! Özgür yarınlar sosyalizmde! Kapitalizmde eğitim, burjuvazinin toplumu şekillendirme araçlarından biri olduğu kadar sermayenin gözünü diktiği kârlı bir sektördür aynı zamanda. Bugün bunu tüm çıplaklığıyla görüyoruz. Milyonlarca öğrenci ticarethaneye dönmüş okullarda müşteri durumunda. Okullarıyla, dershaneleriyle, özel dersleriyle, bu alanın ne kadar kârlı bir pazar olduğunu siz düşünün. Kapitalistler de bu kârlı sektörden en iyi şekilde yararlanmaya çalışıyor. Öğrenciler ceplerindeki para kadar eğitim hizmeti alabiliyorlar. Emekçi çocuğu isen imkânları kısıtlı bir devlet okuluna gidersin, yine cebindeki paraya göre orta halli bir dershane ile de sınav merkezli eğitim sisteminde başarı elde etmeye çalışırsın. Bu yüzden her yıl binlerce öğrenci eğitim masraflarını karşılayamadığı için okul sıralarını terk etmek zorunda kalıyor. Ama yetmiyor. Kâr, daha çok kâr mantığı ile dönen kapitalizmin çarkları emekçi çocuklarının hayallerini öğütmeye doymuyor. AKP eğitimi tamamen ticarileştirecek uygulamaları adım adım atıyor. Dershaneleri özel okul yapıp, bu okullara öğrenci başına teşvik verecek olan AKP, bir de kampüs liseler projesini müjdeledi. Yani devletin elini eğitim masraflarından çekeceğini, bu alanı, kaymağını yemesi için kapitalistlere peşkeş çekeceğini duyurdu. Devletin kaynaklarını eğitimi nitelikli hale getirmek için kullanmak yerine yağlı müşterilerine altın tepside sunan AKP, bu özel okullara dar gelirli ailelerin çocuklarının müşteri olamayacağını çok iyi biliyor. O yüzden biz emekçi çocuklarına fabrika yollarını ya da taşeronu adres olarak gösteriyor. Çünkü bu adımların tamamlanmasından sonra devlet okulları tamamen ucuz iş gücü deposu olarak işlev görecek. Tabi ki 4+4+4 sisteminin bir parçası olarak... Yıllarca peşi sıra hayata geçirdikleri uygulamalarla eğitim sistemini bir ucubeye çevirdiler. AKP ise tam gaz bu yolda ilerliyor. Devlet okullarında verilen eğitimin niteliğini değersizleştirdikleri, milyonlarca öğrenciyi dershanelere mecbur ettikleri yetmiyormuş gibi artık yoksulların çocukları için zerre kadar para harcamak istemiyorlar. Zeki ve başarılı olmamız eğer ailemiz iki yakasını biraraya zor getiriyorsa iyi bir gelecek elde etmemize yetmeyecek. Çünkü artık ancak zenginsen iyi bir eğitim alabileceksin.
4 - Lİselİlerİn Sesİ Mevcut üniversiteye yerleştirme sınav sistemi de bizlerin gelecek umutlarının AKP nin, devletin elinde nasıl buruşturulduğunun kanıtıdır. Örneğin 2001 den bu yana üniversite giriş sınavlarında üç kez köklü değişiklik yapıldı. Bununla beraber hemen hemen her yıl kat sayılar, soru stilleri konusunda çeşitli değişiklikler yapıldı. Son olarak bu sene üniversiteye giriş sınavlarında din kültürü dersinden de soru sorulmasına karar verildi. Sanki bu değişiklikler yeterli olmamış, arkadaşlıklarımız, sosyal hayatımız test kitaplarının, soru yığınlarının altında ezilmemiş gibi önümüzdeki senelerde de bizleri sınavdan sınava koşturacak yeni bir sistem getirilecek. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı nın üzerinde çalıştığı yeni sistem ile birlikte üniversiteler kendi sınavını kendileri yapacak. Yamalı bohçaya dönen sınav sisteminde öğrenciler, özel yetenekleri, ailelerinin isteği ve öğretmenlerin kanaatleri doğrultusunda değerlendirilerek yönlendirilecek. Her üniversitenin kendi sınavını yapmasının öğrenciler için daha çok sınav ve daha uzun, stresli bir sınav maratonu anlamına geleceğini kesin. ÖSYM nin sınavlarının bile tartışıldığı, şaibeli bulunduğu bir süreçte AKP nin, Cemaat in öğrencileri en iyi üniversitelere hakları olmadıkları halde yerleşecekler. İşte; AKP nin, kapitalizmin bizlerin gelecek özlemlerine verebileceği yanıt koca bir hiç. Test kitaplarına gömülsek de, dershane-ev-okul arasında mekik dokusak da, ne yaparsak yapalım yarınımız güvencede değil. Yarınımız yok. Çünkü kapitalizm bizlerin hayallerini çalarak gelişiyor, yarınlarımızı karanlığa gömerek varlığını sürdürüyor. Burjuvalar bizlerin hayatlarından çalarak sefalarını sürüyor, servetlerini büyütüyor. Bir avuç azınlık, milyonların felaketi oluyor. Bizlerin geleceği sosyalizmdedir. Çünkü sosyalizmde kapitalistlerin değil emekçilerin çıkarları, toplumsal fayda gözetilir. Sosyalizmde eğitim toplumsal bir hizmet olarak sunulur. Kişinin potansiyellerini, yeteneklerini kullanmasının maddi ve manevi koşulları sosyalizmde oluşturulur ve tüm olanaklar eşit ve parasız olarak sunulur. Herkesin istediği faaliyet dalında kendini geliştireceği özgür yarınlar sosyalizmde! Paramız hangi okula, puanımız hangi bölüme yetiyorsa onu seçmek zorunda kalmayacağımız bir gelecek için sosyalizm! Milyonlarca liselinin daha iyi bir gelecek umuduyla hazırlandığı YGS-LYS ve üniversite sonrası yaşam üzerine bir mühendis ve eğitim emekçisinin görüşlerini aldık... Sözleşmeli olarak çalışan bir eğitim emekçisi: Sistem sadece işten atılma garantisi veriyor! Biz işçi ve emekçi ailelerin çocukları için üniversite okumak bir kurtuluş umududur. Yıllarca eleme sınavlarına gireriz, sınavların adı değişir, şekli değişir yılmadan çabalarız iyi bir iş güvenceli gelecek umuduyla En doğal hakkımız olan nitelikli ve ücretsiz eğitim hakkımız olduğunu unutur varımızı yoğumuzu dökeriz eğitime... Oysa gerçekler başkadır, büyük umutlarla girdiğimiz üniversitelerden mezun olduktan sonra kocaman bir geleceksizlik tablosu ile karşı karşıya kalırız. Ben bu geleceksizlik tablosuyla karşı karşıya kalan milyonlarca mezundan biriyim. Dünyanın en iyi 500 üniversitesinden biri olan(!) İstanbul Üniversitesi Arkeoloji bölümünden mezun oldum, fakat Türkiye de mesleğimi yapabilecek alanlar çok sınırlı ve mezun sayısı da bir o kadar fazla Bu yüzden yazları iki ay süren kazılarda mevsimlik işçi misali çalışıp yılın geri kalanını farklı işler yaparak geçiriyorum, bu yıl da Milli Eğitim Bakanlığı na bağlı bir ilköğretim okulunda ücretli öğretmen olarak çalışıyorum. Kadrolu öğretmenlerden farkım okul istediği zaman işten atma hakkına sahip, sigortam girdiğim ders saati tam olsa bile yarım yatırılıyor, üstelik okullar kapanınca İŞTEN ATILMA GARANTİSİ var. Türkiye de binlerce öğretmen açığı var, binlerce atanamayan öğretmen var fakat bir kadrolu öğretmen ücretine üç ücretli öğretmen çalıştırılırken devletin atama yapmamasına şaşmamak gerek. Bunun devlet eliyle taşeronlaşma, güvencesizleştirmeden başka bir adı olamaz. Benim ve milyonlarca üniversite mezununun karşısındaki bu karanlık tablo, ne kaderdir ne de bizler bu tabloya seyirsiz kalacağız. Yalnızca bizler değiliz, dünyanın her yerinde işçilerin, emekçilerin kazanılmış hakları bir bir ellerinden geri alınıyor. Bizler açlığa, yoksulluğa, geleceksizliğe mahkum ediliyoruz. Sermaye devletinin elinde örgütlü ve güçlü bir patronlar sınıfı varken bize düşen de işçi, emekçi, öğrenciler olarak güçlü bir sınıf mücadelesi yaratmaktır.
Lİselİlerİn Sesİ - 5 Bir mühendisin gelecek sorununa yanıtı... Üniversiteler işsizler ordusuna yeni piyadeler hazırlıyor! Lise eğitimini tamamlayıp üniversite sınavına girdiğimde, hayalim iyi bir üniversitenin iyi bir bölümünü kazanmaktı. Sınava hazırlanırken etrafımdaki herkesin "üniversiteye bir kapak at, hayatın kurtulsun" telkinini fazla ciddiye almış olacağım, üniversiteyi kazandığım ilk yıl mezun olunca hemen iş bulacağıma inanmıştım. Ancak bu durum çok hızlı değişiyor. Mezuniyete her yaklaşan dönem size gerçekleri daha net gösteriyor. Mezun olup iş bulamayanları görüyorsun, sigortasız ve çok düşük ücretlere çalıştırılan meslektaşlarını tanımaya başlıyorsun. Ve elbette mezun olduğunda "geleceksizlik" kaygısını çok derin bir şekilde yaşıyorsun! Mezun olduğum zaman ben de 8 ay kadar sigortasız bir şekilde çalıştım. Oldukça düşük bir ücret karşılığında, haftanın 6 günü hem de... Ardından da proje bazlı olarak, ağırlıklı taşeron firmalarda çalıştım, halen de aynı koşullarda çalışıyorum. Ücret gaspından, iş kazalarına, taşeronlaşmanın getirdiği kısa süreli, güvencesiz çalışmaya kadar pek çok sorun biz mühendisler için de farklı değil. Üniversite okuyup, pek çok program ve dil bilmek bizleri ayrı bir yere koymuyor. İşçi sınıfının yaşadığı pek çok sorun bizleri de birebir kesiyor. Güvencesiz çalışmayı derinleştirerek kendini "güvenceye" alan bir sistemde yaşıyoruz. Taşeronlaştırma yaygınlaşıyor, kazanılan hakların tamamı bir bir geri alınıyor, her gün yenisi açılan üniversitelerse işsizler ordusuna yeni piyadeler hazırlıyor. Aldığımız eğitim ile birlikte, nitelikli işgücü olarak yine sermayenin bekası için çalışıyoruz. Bu da yetmiyor "yetkin mühendislik" uygulaması ile sömürü derinleştiriliyor. Tam da bu sebeple sistemin mühendis, mimar, şehir plancıları olarak bizler için güvenceli bir gelecek sunabileceğini düşünmüyorum. Parası olan bir adım önde Eğitim sisteminin eşit olduğunu düşünmüyoruz. Her şey maddiyatla alakalı. Maddiyat varsa öne geçebiliyorsun. Ya da tanıdığın varsa. Kafasını kullanarak bir yerlere gelebilen çok az çünkü maddi durumu kötü olanlar için bunun imkanları yaratılmıyor. Ancak ailesinin durumu iyi olanlar daha iyi okullarda okuyabiliyorlar. Herkes eşit şartlarda değil. Eşit eğitim yok ama haksızlık çok. Parası olan bir adım önde oluyor. Sınav sistemine gelince; biz 4 yıl lisede okuyoruz fakat birkaç saatlik sınav ile geleceğimizi kurmak zorunda bırakılıyoruz. Bu çok saçma. Başarılı bir öğrenim hayatımız olsa bile sınav günü stresten ya da başka nedenlerden sınavımız kötü geçerse bir yılımız yanıyor. 4 yılın sonu 3 saatlik sınav olmamalı. Özellikle bizlerin üniversiteyi kazanması zor gibi gözüküyor. Üniversiteye hazırlanmaya çalışıyoruz ama YGS ve LYS gibi sınavlar olduğu sürece çok zor. Çünkü dershaneye gidemiyoruz. Tabi ki maddi koşullardan kaynaklı. Bazı dershaneler 6 bin lira. Ama bizden daha kötü durumda olanlar da var. Onlar ne yapsın? Yani ne kadar paran varsa o kadar eğitim alabiliyorsun. Sınavı kazanmakla da bitmiyor tabi. Üniversiteyi kazanınca da karşına hep para çıkıyor. Kalacak yerden bir dizi masrafa kadar... Tophane Meslek Lisesi nden liseliler
6 - Lİselİlerİn Sesİ Eşit, parasız eğitim! Sınavsız üniversite! talebi liselerde Eşit, parasız eğitim! Sınavsız üniversite! üst başlığıyla lise ve dershanelerde yoğun ve tempolu bir faaliyetin startını veren DLB, İstanbu, Bursa, Adana ve Ankara da devrimci liseli faaliyetini örüyor. Esenyurt-Avcılar da devrimci lise faaliyeti Esenyurt DLB, broşür dağıtımları, afiş, anket ve imza kampanyasıyla bölgede sesini yankılandırdı. Esenyurt Lisesi, Nakipoğlu Anadolu Lisesi, Köyiçi ile dershaneler civarına ve Avcılar da Eşit, parasız eğitim! Sınavsız üniversite! şiarlı DLB afişlerini yaygın biçimde yaptılar. DLB stickerlarını da yaygın biçimde kullanan DLB liler Halil Akkanat Çok Programlı Lisesi duvarlarını ve lise civarını afişlerle donattılar. Saadetdere Mahallesi civarı, Tabela, Balıkyolu ve FSM civarı da afişlerle donatıldı. Esenyurt Lisesi, Nakipoğlu Anadolu Lisesi, Fatih Sultan Mehmet Lisesi, Halil Akkanat Çok Programlı Lisesi ile Ali Kul Lisesi ne DLB nin sınav gündemli broşürleri ve Liselilerin Sesi dergisi de liselilere ulaştırıldı. DLB liler, sınav gündemli faaliyet kapsamında YGS-LYS anketini ve imza metinlerini de etkin biçimde kullandılar. İmza kampanyasına yoğun ilgi DLB liler Eşit, parasız eğitim! Sınavsız üniversite! talebiyle başlatılan imza kampanyasında yoğun bir ilgiyle karşılaştılar. Okul içlerinde imzaya açılan metinler elden ele dolaşırken kısa süre içerisinde yüzlerce imza toplandı. İmza kampanyasına bazı okullarda öğretmenler dahi imza attı. DLB liler çeşitli noktalara da DLB imzalı yazılamalar yaptılar. Ümraniye Ümraniye de sınav gündemli faaliyet yürüten DLB liler, bildiri dağıtımı yaptılar. Çekmeköy TOKİ Lisesi ve Sarıgazi Ticaret Meslek Lisesi nde gerçekleştirilen dağıtımda, öğrencilerle sınav sistemi ve eğitimin paralılaştırılması üzerine sohbet edildi. DLB stickerları da yaygın olarak yapıldı. 21 Şubat ta Samandıra Lisesi ve Ticaret Meslek Lisesi öğrencilerinin geçiş güzergâhında yapılan bildiri dağıtımlarını Mehmetçik Anadolu Lisesi, TOKİ Lisesi, Ticaret Meslek Lisesi çevresine yeni dönem afişleri yapılması izledi. 10 Mart Pazar günü Sarıgazi Demokrasi Caddesi nde DLB broşürlerinin dağıtımı gerçekleştirildi. YGS-LYS üzerine yapılan anketler ve sınavların kaldırılması, eşit, parasız, bilimsel eğitim taleplerini içeren imza metinleri kullanıldı. Anket, imza metni, Liselilerin Sesi dergisinin yer aldığı standa liseli gençliğin ilgisi oldukça yoğundu. Kartal Staj ve atölye sömürüsünün yoğun olarak yaşandığı Kartal Endüstri Meslek Lisesi ve Atalar Meslek Lisesi nde DLB nin merkezi broşürlerinin dağıtımı gerçekleştirildi. Ardından Kartal Endüstri Meslek Lisesi, Atalar Meslek Lisesi, Hatice Bayraktar Lisesi ve Kartal Lisesinin
Lİselİlerİn Sesİ -7 çevresine DLB nin merkezi stickerleri yoğun bir şekilde kullanıldı. Ankara Liselilerin Sesi dergisinin 49. sayısı Konur Sokak ta açılan stantla birlikte liselilere ulaştırıldı. DLB broşürleri de liselilere ulaştırıldı. Bursa Bursa da Tophane Meslek Lisesi'ne dağıtım yapan DLB liler, YGS ve LYS nin kaldırılması için okulunda imza topladılar. Daha önce de Tophane Meslek Lisesi'ne dağıtıma giden DLB'lileri tehdit eden faşistler dağıtım sonrasında yeniden saldırmaya çalıştı. Yaşanan kısa süreli arbededen sonra esnaf ve sokaktan geçen insanlar araya girince faşistler gitmek zorunda kaldı. Birçok liseli ise faşistlere Siz ne karışıyorsunuz insanlar istediği yerde bu bildirileri dağıtabilir diyerek tepki gösterdi. Mimar Sinan Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi önünde de imzalar toplandı. Bazı liseliler imza metinlerinden alarak okulda toplayabileceklerini söylediler. Ayrıca öğrencilere DLB nin sınav broşürleri dağıtıldı. Adana DLB broşürleri Adana İsmet İnönü Meslek Lisesi'nde ve dershane önlerinde liseli gençliğe ulaştırılırken "Eşit, parasız eğitim! Sınavsız üniversite!" şiarlı afişler meslek liselerinin bulunduğu güzergahlarda kullanıldı. Karanlık bir geleceğe karşı mücadeleye! Geleceğimizi ellerimizden alıyor sermaye düzeni. Hayatımız ticarileşen, gerici, anti-bilimsel bir eğitim ile şifre skandallı, sızdırılan sorulardan oluşan sınavlarla elekten geçiriliyor. İlköğretim yıllarından başlayan bu eleme sistemi lise sonunda YGS-LYS ile körüklenip devamında KPSS, ALES, mesleki yeterlilik vb. sınavlarla hayatımızı ablukaya alıyor. Sonuç ise diplomalı işsizler ordusunun sayıca katlanması ve bununla ilintili olarak kapitalist sisteme emek gücünü satan bir sınıfın katmerlenmesi oluyor. Ailelerimiz başta olmak üzere yakınlarımızın ''adam olmanın tek yolu, aydınlık geleceğin anahtarı'' olarak gördüğü eğitim almanın sermaye düzenindeki karşılığı açıktır. Düzen, bizi köleleştirmekten, ucuz işgücü olarak kapitalistlere sunmaktan, sınav kazanma hayaliyle kurslara, dershanelere para kazandırmaktan, staj ile patronlara peşkeş çekmekten, eğitimimizi ticarileştirmekten başka birşey yapmıyor. Sermaye düzeninin bize sunduğu bu belirsiz, karanlık gelecek karşısında biz; 'eşit, parasız, bilimsel eğitim ve sınavsız üniversite!' şiarını dün olduğundan daha gür haykırmalı ve bu düzene karşı liselerden yaktığımız mücadele ateşini körüklemeliyiz!!! Düzeniṅ biże sunduğunu deği l, biże layik olani iṡtemeliẏiż! İstanbul Yenibosna dan bir Liselilerin Sesi okuru Liseliler geleceğini tartıştı Eşit, parasız eğitim! Sınavsız üniversite! talebiyle tüm liselileri mücadeleye çağıran DLB, çeşitli bölgelerde Liseliler geleceğini tartışıyor etkinlikleri düzenledi. Ümraniye DLB, 23 Şubat ta düzenlediği Liseliler Geleceğini Tartışıyor! başlıklı toplantıda, sınavsız üniversite modeli üzerinde durdu. Liselerde sınav sistemiyle ve yaratılan rekabet ortamıyla öğrencilerin hem kendi kendisine yabancılaştığı hem de niteliksiz bir birey olarak yetiştirildiği vurgulandı. Yapılan tartışmaların ardından sınav sistemi ve paralı eğitim karşıtı çalışmanın araçları konuşuldu. Esenyurt DLB, sınav gündemli yürütülen çalışmaları değerlendirdiği 2 Mart taki toplantıda Eşit, parasız eğitim! Sınavsız üniversite! talebinin anlamını tartışıtı. Bu talep ekseninde yürütülen mücadeleyi liselerde daha da büyütmenin önemi üzerine yapılan tartışmalarda lise ve dershanelerde referandum yapma hedefi dile getirildi. Toplantıda öne çıkan başlıklardan bir diğeri ise 2013 Newroz u ve Kızıldere anması oldu.
8 - Lİselİlerİn Sesİ Asıl terörist sizlersiniz! Emperyalist savaş hazırlıklarının yoğunlaştığı, işçi ve emekçilerin krizin faturası ile yüzleştiği şu günlerde devletin faşist baskı ve terörü de gitgide yoğunlaşıyor. Bir tarafta devrimci avukatlar tutuklanırken, diğer tarafta devrimci kamu emekçileri ve toplumsal muhalefetin geri kalanı faşist baskı ve terörden payına düşeni alıyor. Toplamda bu sürecin bir parçası olan biz devrimci liseliler de aynı baskı ve devlet terörünün hedefine çakılmış bir şekilde duruyoruz. Bizlere eşit olmayan, ticari ve gerici bir eğitim dayatanlar aynı zamanda kocaman bir geleceksizliği de eleme usulü sınavlarla önümüze alternatif olarak koyuyor. İşte biz devrimci liseliler, yaşamımızın her alanında çok çıplak bir şekilde karşılaştığımız geleceksizliğe ve eşitsizliğe karşı mücadele ediyoruz. Ve adaletsizlik karşısında geleceğimizi kendi ellerimize almak için Gençlik gelecek gelecek sosyalizm diyoruz. Tüm liselileri geleceğimiz ve özgürlüğümüz için mücadeleye çağırıyoruz. Tüm bunlar karşısında biz DLB liler dün olduğu gibi bugün de devletin baskı, tehdit ve terörü ile karşılaşıyoruz. Ailelerimiz aranarak çocuğunuz teröristlerle görüşüyor, çocuğunuzu tutuklayacağız, gittikleri o kurumları kapatacağız vs. şeklinde söylemlerle ailelerimiz korkutulmaya ve bizlerin mücadelesine engel olunmaya çalışılıyor. Peki terörist olan kim? Fiili-meşru mücadele yolları ile geleceği için mücadele edenler mi? Yoksa geleceği için mücadele edenlere gazla, copla, TOMA yla, panzerle saldıranlar mı? Sokak ortasında devrimcileri, işçileri, emekçileri katledenler mi? Yoksa 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ın vücudunu 13 kurşunla paramparça edenler mi? Ceylan Önkol un küçücük bedenini bombayla yok edenler mi? Asıl terörist tabiki de anne-babalarımızı iliklerine kadar sömüren ve üç kuruşluk ücretleri dayatanlardır. On yıllardır bu ülkede Kürtlerin üzerine bombalar yağdıranlardır. Emekçilerin evlerini işaretleyip, aydınları diri diri yakanlardır. Asıl teröristler emperyalistlerin maşalığına soyunup Ortadoğu daki emekçi halklara cellatlık yapanlardır. Ailelerimize karşı kirli yöntemler kullanarak tehditler yağdırmanız, bizleri tutuklayıp, gözaltına almanız bizleri yıldıramaz. Sizlere bunları yapmayın demiyoruz. Çünkü sizin mayanız faşizmle yoğrulmuştur. Yalanlarla, aldatmacalarla, sahtekârlıklarla yoğrulmuştur. Ama hangi faşist yöntemleri kullanırsanız kullanın aşağılık düzeninizin ömrünü uzatamayacak ve biz devrimcileri, DLB lileri mücadelemizden döndüremeyeceksiniz. Asıl terörist sizlersiniz! Layık olduğunuz yere, yani tarihin çöplüğüne devrimci mücadeleyle er yada geç gömüleceksiniz. Liselileri alanlara çağrıyoruz! Geçtiğimiz aylarda başlayan kıyafet yönetmeliği biz öğrenciler tarafında pek hoş karşılanmadı. Çünkü emekçi çocuğu olarak bizler pahalı kıyafetler alıp giyemiyoruz. Her gün farklı bir kıyafet giymek bizim için ciddi bir maddi külfet demek. Birçok öğrenci ise ailesine baskı yaparak kıyafet talep ediyorlar. Bu durum aramızda ki sınıfsal farklılığı arttırıyor. Serbest kıyafetten dolayı okulumuza girip çıkan belli değil ve bu bir anlamda güvenliksel sıkıntı yaşatmaktadır bizlere. Bizler Bornovalı liseli gençlik olarak kapitalist düzene karşıyız. Her geçen gün hayatın her alanında sistem tarafında pompalanan dinsel gericilik okullarımızda da yoğun olarak kendini hissettirmekte. Birçok düz lise meslek lisesi adı altında imam hatip lisesine çevrildi. Zorla imam hatip lisesine çevrilen okullara karşıyız. Bütün bunlara karşı mücadele için liseli gençliği alanlara çağırıyoruz. İzmir den Bornovalı Liseliler
Lİselİlerİn Sesİ - 9 DLB polis tacizine karşı yürüdü Kartal DLB, Liselilerin Sesi okurlarının bir süredir polis tacizlerine maruz kalmasını karakol önünde basın açıklaması gerçekleştirerek protesto etti. Eylem için Kartal Citibank önünde toplanan kitle, Baskı ve tehditleriniz sökmedi, sökmeyecek! Yaşasın devrim ve sosyalizm mücadelemiz! pankartı açarak yürüyüşe geçti. Coşkulu sloganlar eşliğinde yapılan yürüyüş, bir sivil polisin tacizi ile başlayan kısa gerginliğin ardından kararlılıkla devam etti. Kartal Polis Karakolu nun önünde sona eren eylemde okunan açıklamada, liselilerin ailelerinin aranarak çocuğunuz terör örgütlerinin yerlerine giderek orada belirli eylemlere katılmaktadır. Elimizde iki dosyası bulunmaktadır. Eğer gitmeye devam ederse, çocuğunuzu yok ederiz biçiminde tehdit edildiği belirtildi. Bu polis tacizinin ülkedeki genel devlet teröründen ayrı düşünülemeyeceği vurgulandı. Açıklama şu sözlerle son buldu: Bizleri onlarca baskı ve tehdide rağmen yok edemediler ve yok edemeyecekler. Liselerimizde devrim ve sosyalizm sloganlarımızla, eleme sınavları ile çalmaya çalıştıkları geleceğimizle tam da sermaye düzeninin karşısında olacağız! Mücadele çağrısı ve kararlılığının yinelendiği açıklama sloganlarla son buldu. Özgürlük ve gelecek sosyalizmde! Bizler liselerimizde eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim mücadelesi veriyoruz. Bu haklı ve meşru çalışmamız polis idare işbirliğiyle zorbalıklara uğratılsa da bizler teröristmişiz gibi insanlara gösterilsek de aslında isteklerimiz tam da bugün liseli gençliğin en temel talepleridir. Türkiye coğrafyası onyıllardır bu talepler için mücadele eden devrimci gençleri gördü, bu talepleri için ölen Denizler i, Sinanlar ı gördü. Biz liseliler olarak kapitalist sistemin bize dayattığı bu zorbaca sisteme karşı mücadele veriyoruz. Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim haktır. Sermaye devletinin dayattığı gerici, anti bilimsel, paralı eğitim uygulamalarına karşı mücadele etmek şart. Bizlerin bu talepleri kazanması için sosyalizm mücadelesi vermesi gerekiyor. Özgürlük ve gelecek sosyalizmle mümkün! Fatih Sultan Mehmet Lisesi nden DLB liler
10 - Lİselİlerİn Sesİ 4+4+4 saldırısı AKP yi kesmedi! Sömürü katmerlenecek! İşçi sınıfı ve emekçiler üzerindeki sömürü ve köleliği derinleştirmek için yeni hamleler yapan sermaye sınıfı ve onun sadık hizmetkarı AKP yi mevcut kölelik yasaları tatmin etmiyor. AKP nin hedefinde bir kez daha ucu emek cenneti olarak görülen meslek liseleri var. Küçük yaşlardan itibaren asgari ücretin dahi altında, güvencesiz ve kuralsız koşullarda çalışmaya mahkum edilen çocuk işçileri daha fazla sömürmenin yasal dayanakları adım adım tamamlanıyor. Tüm dünyada olduğu Türkiye de de oldukça yaygınlaşan çocuk işçilik konusunda son atılan adım da bu durumun somut göstergesi. İşçi sınıfına yönelik kapsamlı bir yıkım programı olan Ulusal İstihdam Stratejisi kapsamında esnek ve güvencesiz çalışma koşullarını yaygınlaştırmayı ve yasal bir zemine kavuşturmayı hedefleyen AKP iktidarının, hazırlıklarını tamamladığını duyurduğu UİS belgesinde asgari ücrette daha önce 16 olan yaş sınırının 18 e yükseltildiği bilgisi kısa bir süre önce basına yansımıştı. 16-18 yaş arası asgari ücretliyi hedefleyen bu düzenleme, halihazırda sefalet ücretiyle çalışan yüzbinlerce genç işçinin, asgari ücretin daha da altında bir kölelik ücretine mahkum edilmesi anlamına gelirken hükümet sinsi bir planı daha hayata geçirdi. 4+4+4 AKP yi kesmedi Irkçı, piyasacı, cinsiyetçi ve gerici içeriğiyle uygulamaya konan 4+4+4 gerici eğitim düzenlemesinin ardından AKP nin son hamlesi "Çocuk ve Gençlerin Çalışma Usullerini Düzenleyen" yönetmeliği değiştirerek, ağır işlerde çalışma yaşını 16'ya indirmek oldu. Bir yandan asgari ücret yaşını yükselterek çalışma yaşamını düzenlediğini iddia eden hükümet, çeşitli işkollarında 16 yaşından gün almış ve lise 2. sınıfa gitmesi gereken çocukların kiremit, tuğla ve ateş tuğlası işleri ile parafin ve plastik imalatı, selüloz üretimi gibi işlerde çalıştırılabilmesinin yolunu açan bir düzenlemeye imza attı. Resmi Gazete'de yayınlanarak hayata geçen yeni düzenlemeye göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, eski düzenlemedeki "ağır ve tehlikeli iş" tanımını kaldırdı. "Çocuk ve genç işçilerin çalıştırılamayacakları işler" başlıklı listeyi de, "16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin çalıştırılabilecekleri işler" şeklinde değiştirerek çocuk işçilik konusunda önemli bir adım atmış oldu. Sömürüyü katmerleştirme adımlarını maskelemek amacıyla köleliğe belli kriterler de getirmekten geri durmayan AKP iktidarı, sözkonusu yönetmeliğin 2.
Lİselİlerİn Sesİ -11 maddesinde, "Yaş kayıtlarına bağlı olarak müsaade edilen işlerden olsa dahi güvenlik açısından riskli, sağlığa zararlı ve meslek hastalığına yol açacak işlerde 18 yaşından küçükler çalıştırılmamalı" ifadesine de yer vererek muğlak söylemlerle sömürü politikalarını gizlemeye çalıştı. Güvenlik açısından riskli... türünden bir ikiyüzlü ibareyi yeni düzenlemeye sıkıştırarak çocuk dostu bir görünüm sergilemeyi de elden bırakmayan hükümet, dört koldan yürüttüğü köleleştirme operasyonunda kapsamlı adımlar atıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında patronların ekmeğine yağ süren düzenlemelere giderek her yıl madenlerde, tersanelerde, fabrikalarda yüzlerce işçinin ölümünün baş sorumlularından olan AKP iktidarı, yeni düzenlemede çocuk işçilerin güvenliği ni düşünmeyi de ihmal etmemiş. Meslek liseleri sermayenin hedefinde Mevcut işleyişte staj sömürüsü adı altında meslek liselerini sermaye sınıfının hizmetine sunan, okuduğumuz okullarda verdiği göstermelik eğitimle bizleri geleceksizliğin kucağına atan ve neredeyse beleş işçiliği fiilen uygulayan AKP iktidarı, çalışma yaşını 16 ya indirerek sermayenin sömürü politikalarıyla paralel bir düzlemde hareket ettiğini gösterdi. Özünde, sermayenin yeni dönemde ihtiyaç duyduğu kölelik rejimini yeniden ambalajlama hedefinin bir ürünü olan 4+4+4 gericiliği anlaşılan o ki, dinci gerici iktidara yetmedi, yetmiyor. Sömürüye ve köleliğe biat eden bir sınıf isteyen sermaye iktidarının bu planları işçi ve emekçiler ile onların çocuklarının geleceğini de tehdit etmektedir. İşte bu yüzden, henüz lise sıralarındayken staj sömürüsü adı altında köle olmaya zorlandığımız bu sisteme karşı geleceğimizi kendi ellerimize almaktan başka yolumuz yok. Dur demenin vakti geldi Fikriye Nüshet Bilgincan Teknik ve E.M.L bilgisayar bölümü öğrencisiyim. Meslek lisesi son sınıf öğrencilerini staj adı altında sömürüyor ve köleleştiriyorlar. Onlardan biri de benim. Her ne kadar Ayyıldız adıyla bilinse de, Goldmaster adına çalışıyoruz. İşim elektronik eşyaların paketini yapmak. Mesleğimle alakalı olmadığını koordinat öğretmenim de biliyor ama bir müdahalede bulunmuyor. İşyerinde tam anlamıyla sömürülüyoruz. Normal elemanlarla aynı işi yapıyor ama onlardan daha az para alıyoruz. Güvenlik adına hiçbir şey olmadığı gibi ustabaşının ağza alınmayacak laflarını, azarlamalarını işitiyoruz. Ve bunlar yetmezmiş gibi tuvaletleri de bize temizletiyorlar. Kısacası stajda geçirdiğimiz o 3 gün içerisinde yaşadıklarımızdan sonra okul pek de önemli değilmiş gibi geliyor. Durum böyle olunca derslerden bilgi adına alacağımız pek bir şey kalmıyor. Şimdi de bizi YGS, LYS ye tabi tutuyorlar. Peki biz bu durumda neyin başarısını verebiliriz? 9. sınıfta gördüğümüz dersleri sadece hatırladığımız kadarıyla çözeceğiz. Hiçbir şekilde altyapı olmadan sınavlarda nasıl başarılı olacağız. Artık birşeylere dur demenin vakti geldi. Biz sustukça onların sesi daha çok yükselecek, daha çok ezecek ve sömürecekler. Fikriye Nüshet Bilgincan T. E.M.L den bir DLB li Gelecek MÜcadele alanlarında Ben teknik meslek lisesi öğrencisiyim. Okulumuzda yaklaşık 1 aydır matematik ve İngilizce dersi görmüyoruz. Matematik ve İngilizce öğretmenlerimiz, 8 senedir aynı okulda oldukları için zorunlu olarak başka bir okula tayin edildiler. Bu atamaların ardından yeni öğretmenlerin okulumuza atanması 1 ay sürdü. Atamalar gerçekleşmiş olmasına rağmen biz hala bu dersleri göremiyoruz. Çünkü idarenin sorumsuzluğu yüzünden öğretmenler hala derse başlamadılar. İdare yeni gelen öğretmenlerin takibinde bulunmuyor. İdarenin yapacağı işi veliler üstlenmek istediğindeyse velilere bilgi verilmiyor. Bizler zaten yarış atına çevrilmiş durumdayken üzerine bir de, bizden bir aydır görmediğimiz dersin açığını dershanelere tonlarca para dökerek kapatmamız bekleniyor. Ülkemizde devlet okullarındaki eğitim, velilerin gelir durumları göz önüne alındığında, yine biz emekçi çocuklarına üniversite kapıları kapanıyor. Yani bir bakıma biz emekçi çocukları için şu düşünce reva görülüyor: Paran varsa oku, yoksa ailen gibi fabrikada birilerini zengin etmek için ter dök! Düzen bize iki seçenek sunarken biz üçüncü seçeneği yaratabiliriz. Bizden sınav salonlarında, seneler boyunca verdiğimiz emeği üç saate sıkıştırmamız beklenirken bizler geleceğimizi mücadele alanlarında belirlemeliyiz! Mehmet Rüştü Uzel Kimya Anadolu Teknik Meslek Lisesi nden bir Liselilerin Sesi okuru