Asimetrik Bilginin Türk Bankacılık Sektörü ve Kredi Piyasaları Üzerinde Etkisi

Benzer belgeler
THE RELATIONSHIP BETWEEN TOURISM REVENUES AND ECONOMIC GROWTH IN TURKEY: A CAUSALITY ANALYSIS

Türkiye de Tarımsal Üretim ile Tarımsal Kredi Kullanımı Arasındaki Nedensellik İlişkisi

alphanumeric journal The Journal of Operations Research, Statistics, Econometrics and Management Information Systems

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

Türkiye de Reel Döviz Kuru, Tarımsal İhracat ve Tarımsal İthalat Arasındaki Nedensellik İlişkisi

TÜKETİCİ KREDİLERİ VE CARİ AÇIK ARASINDAKİ İLİŞKİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ. Alınış Tarihi: 16 Ocak 2015 Kabul Tarihi: 15 Mart 2015

Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 2013, Cilt: 6, Sayı: 1, s

A. Regresyon Katsayılarında Yapısal Kırılma Testleri

TÜRK İMALAT SANAYİİ NDE UZUN DÖNEM ÜCRET-FİYAT-İSTİHDAM İLİŞKİLERİNİN EKONOMETRİK OLARAK İNCELENMESİ. Kıvılcım METİN* Şenay ÜÇDOĞRUK** ÖZET

AZERBAYCAN DA FĠYATLAR GENEL DÜZEYĠ VE DÖVĠZ KURU ĠLĠġKĠSĠ

Journal of Economics, Finance and Accounting (JEFA), ISSN: Year: 2015 Volume: 2 Issue: 1

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası nda İşlem Hacmi İle Getiri İlişkisi

DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI VE SABİT SERMAYE YATIRIMLARININ İHRACAT ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: TÜRKİYE ÜZERİNE EŞBÜTÜNLEŞME VE NEDENSELLİK ANALİZİ

KONUT FİYATLARI VE KONUT KREDİSİ FAİZİ: TODA-YAMAMOTO NEDENSELLİK TESTİ HOUSING PRICES AND MORTGAGE INTEREST RATE: TODA-YAMAMOTO CAUSALITY TEST

DÖVİZ KURU İLE HİSSE SENEDİ FİYATLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN AMPİRİK ANALİZİ: GELİŞEN ÜLKELER ÖRNEĞİ

MEVDUAT FAİZ ORANLARINDAKİ DEĞİŞKENLİĞİN KREDİ HACMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA 1

Article Arrival Date: Published Date: Vol 3/ Issue 12 / pp:

Kredi Tayınlamasının Türk Bankacılık Sektöründe Geçerliliğinin Kalman Filtresi Tekniği ile Test Edilmesi*

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ

HAM PETROL FİYATLARININ BİST 100 VE BİST ULAŞTIRMA ENDEKSLERİ İLE İLİŞKİSİ

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE KARLILIK VE MAKRO EKONOMİK DEĞİŞKENLERLE İLİŞKİSİ

TÜRKİYE DE CARİ İŞLEMLER AÇIĞININ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİN ZAMAN SERİLERİ ANALİZİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ: DÖNEMİ

DÖVİZ KURU İLE BORSA İSTANBUL 100 VE SEKTÖR ENDEKSLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN AMPİRİK ANALİZİ

Sığır Sayısı, Süt Üretimi ve Süt Fiyatı Arasındaki Uzun Dönem İlişkisinin Belirlenmesi: Dönemi-Türkiye Örneği

Türkiye de Mevduat Banka Kredisi Ve Ekonomik Büyüme İlişkisinin İncelenmesi*

Faiz Döviz Kuru İlişkisi Üzerine Ampirik Bir Çalışma

Anahtar Kelimeler : Kredi, Mevduat, Ekonomik Büyüme, Nedensellik JEL Sınıflaması : E44, C22, G21

TÜRKİYE DE AR-GE HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ NEDENSEL İLİŞKİNİN ANALİZİ

Hisse Senetleri, Banka Kredileri ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Türkiye Örneği

TÜRKİYE DE HİSSE SENEDİ FİYATLARI VE GSYİH ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ANALİZİ

Ekonomik Güven Endeksi İle Hisse Senedi Fiyatları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi: Türkiye Örneği

Finansal Gelişme ve Ekonomik Büyüme İlişkisi Türkiye Örneği. Financial Development and Economic Growth in Turkey

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE FİNANS SEKTÖRÜ VE REEL SEKTÖR ETKİLEŞİMİ

Türkiye de Reel Kesim ile Bankacılık Kesimi Arasındaki İlişkinin Analizi: Sektörel Bir Yaklaşım

GIDA ENFLASYONUNUN ENFLASYON BELİRSİZLİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 57, Kasım 2017, s

TÜRKİYE DE İHRACAT VE İTHALAT ARASINDAKİ İLİŞKİNİN DÖNEMİ İÇİN TEST EDİLMESİ

Kamu Yatırımları ve Ekonomik Büyüme İlişkisine Bir Bakış: Türkiye,

Yabancı Payları ve Getiri Oranları Arasındaki Nedensellik İlişkisi: Vadeli İşlem Piyasaları Örneği

FİNANSAL GELİŞME VE YOKSULLUĞUN AZALMASI ARASINDAKİ İLİŞKİ: AMPİRİK BİR İNCELEME. Muhammet BELEN * Hüseyin KARAMELİKLİ **

İSTANBUL MENKUL KIYMETLER BORSASI NDA HESAPLANAN ENDEKSLER ARASI İLİŞKİLER

Eğitim / Danışmanlık Hizmetinin Tanımı

TURİZM GELİRLERİ VE EKONOMİK BÜYÜME: TÜRKİYE ÖRNEĞİ ( )

KONUT ELEKTRiK TALEP DENKLEMiNiN TAHMiNi: Türkiye Örneği, (*)

HOUSING PRICES AND MORTGAGE INTEREST RATE: TODA YAMAMOTO CAUSALITY TEST FİYATLARI VE KONUT KREDİSİ FAİZİ: TODA YAMAMOTO NEDENSELLİK TESTİ

Đşletme ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi Cilt 1. Sayı ss ISSN:

Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 8(1), Haziran İMKB 100 Endeksi Getirisi ile Yabancı Portföy Yatırımları Arasındaki İlişkinin Analizi

Türkiye de Ticaret, Ulaşım, Finans Ve Konut Sektörlerindeki Büyümenin Tarım Sektöründeki Büyümeye Etkisi: Ekonometrik Bir Analiz

TÜRKİYE DE FELDSTEİN HORİOKA HİPOTEZİNİN GEÇERLİLİĞİNİN SINANMASI: ADL EŞİK DEĞERLİ KOENTEGRASYON TESTİ ÖZET

Anahtar Kelimeler: Ekonomik Büyüme, Enflasyon, Kointegrasyon,Granger Nedensellik Analizi

TÜRKİYE DE ÜRETİCİ FİYATLARI İLE TÜKETİCİ FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİ:

C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 13, Sayı 2,

Eğitim ve Sağlık Harcamalarının Ekonomik Büyüme Üzerine Etkisi: Türkiye Üzerine Bir Uygulama

TÜRKİYE DE SABİT SERMAYE YATIRIMLARININ EKONOMİK BÜYÜME ÜZERİNDEKİ ETKİSİ:KO- ENTEGRASYON ANALİZİ ( )

ENFLASYON HEDEFLEMELİ REJİM ALTINDA TÜRKİYE EKONOMİSİNDE FAİZ ORANI VE DÖVİZ KURU İLİŞKİSİ

TÜRKİYE DE İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN KISA VE UZUN DÖNEM DİNAMİKLERİ

TÜRKİYE'DE AR&GE YATIRIM HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ EŞ-BÜTÜNLEŞME VE NEDENSELLİK İLİŞKİSİ:

ENERJĠ VE EKONOMĠK BÜYÜME ĠLĠġKĠSĠ: TÜRKĠYE ÖRNEĞĠ

TÜRKİYE DE FİNANSAL GELİŞME VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN NEDENSELLİK ANALİZİ

TÜRKİYE DE TOPLAM FAKTÖR VERİMLİLİĞİ VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ

Ege University Working Papers in Economics

Türkiye de Ekonomik Büyüme ve Turizm İlişkisi Üzerine Ekonometrik Analiz

DIŞA AÇIKLIK VE KALKINMA İLİŞKİSİ ( ): TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Türkiye nin İhracat Talebi Fonksiyonunun Farklı Ülke Gruplarına Göre Eşbütünleşme Analizi

Dr. Öğr. Üyesi Oktay KIZILKAYA TÜRKİYE DE TURİZM GELİRLERİ VE BÜYÜME İLİŞKİSİNİN BOOTSTRAP NEDENSELLİK TESTİ İLE İNCELENMESİ

HİSSE SENEDİ GETİRİLERİ VE REEL SEKTÖR ARASINDAKİ İLİŞKİ: AMPİRİK BİR ÇALIŞMA Yrd.Doç.Dr. Oğuzhan AYDEMİR *

EMPIRICAL ANALYSIS OF INTERACTION BETWEEN PROMOTION EXPENDITURES AND TOURISM: THE CASE OF TURKEY *

alphanumeric journal The Journal of Operations Research, Statistics, Econometrics and Management Information Systems

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE SERMAYE HAREKETLERİ, DÖVİZ KURU, ENFLASYON VE FAİZ ARASINDAKİ ETKİLEŞİMLERİN KÜRESEL EKONOMİ POLİTİK ÇERÇEVESİNDE ANALİZİ

Döviz Kuru ve Enflasyon Arasındaki İlişki: BRİC Ülkeleri Örneği

Tüketici Güven Endeksi ile Makro Değişkenler Arasındaki İlişki. The Relationship Between Consumer Confidence Index and Macroeconomics Variables

TÜRKİYE DE ELEKTRİK TÜKETİMİ ÇEŞİTLERİ VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİNİN EKONOMETRİK BİR ANALİZİ

Sosyo Ekonomi. Temel Bileşenler Yöntemiyle Türk Sermaye Piyasası Gelişiminin Ekonomik Büyüme Üzerine Etkilerinin Bir Analizi

SESSION 4C: Uluslararası Ticaret II 455

Türkiye de Enflasyon- Büyüme İlişkisi: Tarım Sektörü İtibariyle Ekonometrik Bir Analiz

ENFLASYON VE PARA İKAMESİ İLİŞKİSİ: TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN EKONOMETRİK BİR ANALİZ (1994: :12)

No: / 04 Haziran, 2013 EKONOMİ NOTLARI. Gecelik Vadede Kur Takası ve BIST Repo Faizleri Arasındaki İlişki 1

Rebound Effect for Energy Consumption: The Case of Turkey. Enerji Tüketiminde Rebound Etkisi: Türkiye Örneği

DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI İLE İSTİHDAM ARASINDAKİ İLİŞKİ: DÖNEMİ İÇİN TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Türkiye de Kamu Harcamaları ve Büyüme İlişkisi: Sınır Testi Yaklaşımı

Yabancı Ziyaretçi Harcamalarının Ekonomik Büyümeye Etkisi ( )

REEL DÖVİZ KURU İLE DIŞ TİCARET HADDİ VE

Sosyo Ekonomi. Türkiye de Yabancı Ziyaretçi Harcaması ve Turizm Gelirleri İlişkisi: Bir Eş-bütünleşme Analizi ( )

EKONOMİK BÜYÜME, İŞSİZLİK VE ENFLASYON ARASINDAKİ İLİŞKİNİN VAR MODELİ İLE ANALİZİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ ( ) (*)

Global Business Research Congress (GBRC), May 24-25, 2017, Istanbul, Turkey.

HİSSE SENEDİ PİYASASI VE REEL EKONOMİK FAALİYETLER ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI

International Journal of Academic Value Studies (Javstudies) ISSN: Vol: 4, Issue: 19, pp

Parasal Belirsizliğin İMKB de Faaliyet Gösteren Şirketler Üzerine Etkisi

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE BİR YATIRIM ARACI OLARAK ALTIN: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

TÜRKİYE, KURU İNCİR İHRACATININ EKONOMETRİK ANALİZİ. AN ECONOMETRIC ANALYSIS OF DRIED FIGS EXPORT in TURKEY

Dr. Ünzüle KURT Ardahan Üniversitesi, Iktisadi Ve Idari Bilimler Fakültesi,

Jell Sınıflandırması: Q 20, Q42, 047, C22

KONUT KREDİSİ TALEBİNİ ETKİLYEN FAKTÖRLER: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR UYGULAMA

PETROL FİYATLARI-HİSSE SENEDİ FİYATLARI İLİŞKİSİ: BİST SEKTÖREL ANALİZ

YAPISAL KIRILMALARI GÖZ ÖNÜNE ALARAK TÜRK İMALAT SANAYİ EKONOMİK DEĞİŞKENLERİ ARASINDA UZUN DÖNEM İLİŞKİLERİN ARAŞTIRILMASI *

ÜNİTE:6 Teknik Analiz ÜNİTE:7 Yatırım Politikaları ÜNİTE:8 Yatırım Şirketleri

PETROL PRICE DEVELOPMENTS IN THE ANALYSIS OF THE EFFECTS OF TURKEY'S CURRENT ACCOUNT DEFICIT

DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI VE YURTİÇİ YATIRIMLAR ARASINDAKİ EŞBÜTÜNLEŞME İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Vol/Cilt: 1, No/Sayı: 1, 2014

Şehnaz BAKIR YĐĞĐTBAŞ

Transkript:

Asimetrik Bilginin Türk Bankacılık Sektörü ve Kredi Piyasaları Üzerinde Etkisi H. Aydın Okuyan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Balıkesir Üniversitesi, Bandırma Özet Asimetrik bilgi piyasaların işleyişini bozan, etkinliğini azaltan ve zaman zaman da dürüst piyasa aktörlerinin piyasada iş görmesini güçleştiren bir unsurdur. Bu çalışmanın amacı Türk bankacılık sektöründe asimetrik bilginin kredi piyasasında sorunlara neden olup olmadığının ortaya konulmasıdır. Bu amaçla 1986:01 2008:10 dönemine ait aylık veriler kullanılmıştır. Tasfiye olacak kredilerin toplam kredilere oranı ile toplam kredilerin aktif içindeki payı oranları arasındaki ilişki nedensellik (Toda ve Yamamoto,1995) analizi yardımıyla test edilmiştir. Sonuçta tasfiye olacak alacaklardaki artışın bankaların kredi verme eğilimini olumsuz etkilediği ve kredi tayınlaması sürecinin Türk bankacılık sektöründeki varlığı ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Asimetrik Bilgi, Bankacılık Sektörü, Toda Yamamoto Nedensellik Analizi JEL Sınıflandırması: G14, G21, C22

The Effect of Asymmetric Information on Turkish Banking Sector and Credit Markets H. Aydın Okuyan Faculty of Economics and Business Administration, Balıkesir Universty, Bandırma Abstract Asymmetric information is a factor that decreases the efficiency of markets. The aim of the study is to expose whether asymmetric information causes problems in credit markets. The monthly dates between 1986:01 2008:10 is analyzed with the causality tests (Toda and Yamamoto,1995) to examine the relationship between the bad credits ratio and total credits ratio. According to the causality tests a unidirectional causality which is explained by the existence of credit rationing problems. Key Words: Asymmetric Information, Banking Sector, Toda Yamamoto Causality Test JEL Classification: G14, G21, C22 2

1. Giriş Finans teorisi piyasaların mükemmel olduğu varsayımına dayanmaktadır. Buna göre piyasada var olan bilgi bütün yatırımcılara maliyetsiz bir şekilde ulaşmakta ve fiyatlara anında yansımaktadır. Böyle bir pazarda gerek alım satımda gerekse fonların taşınmasında devletin sınırlayıcı kuralları bulunmamakta ve ticaretin kurallarını alıcı ve satıcılar arasındaki rekabet ve ilişkiler belirlemektedir. Mükemmel bir sermaye pazarında finansal araçların fiyatları, bu araçların gerçek değerlerini ve pazardaki tüm bilgileri yansıtmaktadır. Ayrıca pazara yeni ulaşan bilgiler de derhal fiyatlara yansımaktadır (Rose, 1992: 20). Ancak gerçekte finansal piyasalar mükemmellikten oldukça uzaktır. Piyasadaki taraflar aynı bilgilere aynı anda ulaşamazlar. Yani aralarında bilgi düzeyi açısından bir asimetri bulunmaktadır. Zaman zaman taraflar arasındaki bu bilgi asimetrisi piyasanın işleyişini bozacak boyutlara varabilir. Bilgi asimetrisi Akerlof un (1970) Limonlar Sorunu ile açıklanabilir. Limon İngilizce de kötü durumdaki arabaları tanımlamak için kullanılır. Bir araba pazarında, alıcı ile satıcı arasındaki ürün kalitesi hakkındaki bilgi farklılığı, pazarın işleyişini aksatıp bazen de araba ticaretini tamamen engelleyebilir. Potansiyel alıcılar kendilerine sunulan ürünün kalitesinden emin olmadıklarından söz konusu mala yüksek fiyat ödemek istemeyeceklerdir. Bu durumda da satıcı elindeki malı değerinin altında bir fiyata satmaya yanaşmayacaktır. Araba alma riski ile baş başa kalan alıcı fiyatta indirim ister ve bu istek de satıcının satış yapma isteğini kırabilir. Böylece pazarın işleyişi aksar. Bilgi asimetrisi ile ilgili olarak kredi piyasalarında iki unsurdan söz edilebilir. Bunlar ters seçim ve ahlaki risktir. Kredi piyasalarında ters seçim problemi, taraflar arasında kredi sözleşmesi yapılmadan önce kredi verenlerin kredi verdikleri kişilerin tüm özelliklerini bilmemeleri nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Kredi verenin, kredi alanın risk derecesi ve krediyi geri ödeme yeteneği konusunda yeterince bilgiye sahip olmaması ters seçime neden olmaktadır (Kutlar ve Sarıkaya, 2003:2). Buna göre kredi piyasalarında riskli ve geri ödeme olanağı az olan fon talep edenler, riski az olan ve geri ödeme yeteneği yüksek olan fon talep edenleri piyasadan uzaklaştıracaktır. Çünkü fon talep edenlerin her biri hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmayan kredi veren piyasada geri ödeme yeteneği düşük olan fon talep edenlerin varlığını da hesap ederek istediği faiz oranını yükseltecek ve/veya kredi koşullarını ağırlaştıracaktır. Bu durumda da geri ödeme yeteneği yüksek olanlar bu 3

koşullardan borçlanmak istemediklerinden piyasadan uzaklaşacaklardır. Böylece piyasada kredi verilmesi istenmeyen bir yatırımcıya kredi verilme olasılığı yani ters seçim yapılması olasılığı yükselecektir. Son Yıllarda ABD piyasalarında gözlemlenen mortgage problemleri ters seçim sorununun bir sonucudur. Önce ödeme kapasitesi düşük kişilere konut kredisi verilmiş ve konut satın almak için başvuruda bulunanlardan sadece gelirlerini beyan etmeleri istenmiş ancak bu beyan için kanıt istenmemiştir. Bunun yanında uyarlanabilen oranlı veya alternatif A olarak adlandırılan türdeki borçlanmalarda borç talebinde bulunanlardan finansal durumlarına ilişkin daha az durum bildirim dökümanı istendiği kaydedilmiştir. Bunun sonucunda, kredilerin geri dönüşünde sıkıntı yaşayan finans kuruluşları krize girmiş ve fonlar birbiri ardına zarar etmeye başlamışlardır. Böylece finans kuruluşları birbirlerine olan güveni yitirerek kredi arzını düşürmüştür. Bu süreç düşük kalitedeki kredi isteyenlerin piyasada sayılarının artmasına ve kredi verenlerin de ters seçimde bulunmalarına neden olmuştur (Erdoğan, 2008:2). Ahlaki risk kredi alanın aldığı fonları planlanan şekilde kullanmaması olarak adlandırılabilir. Ahlaki risk kredi verenin kredi alanın faaliyetlerini gözleyemediği durumu ifade ettiğinden bu durum gizli hareket (hidden action) olarak da adlandırılır (Karacan, 2000:49). Krediyi alan taraf kredi verenin istemediği fakat hiçbir şekilde belirleyemeyeceği bazı riskli projelere girişebilir. Zaten faiz oranlarının yükseldiği dönemlerde kredi talep edenler riski yüksek projeyi tercih edeceklerdir. Çünkü projenin başarıya ulaşması halinde kredi borçlusunun getirisi anapara ve faizin üzerinde kalan kısım olacaktır. Kredi verenin getirisi ise projenin başarısından bağımsız olacak şekilde önceden belirlenmiş faizdir. Bu nedenle kredi alanın beklenen getirisi proje riskinin artan bir fonksiyonu iken, kredi verenin getirisi bu riskin azalan bir fonksiyonudur (Stiglitz, 1981: 14). Dolayısıyla kredi alan risk alma eğilimde iken, kredi veren verdiği fonun risksiz yatırıma yönlendirilmesini eğilimdedir. Ancak ahlaki riskin varlığı nedeniyle kredi veren verdiği fonların nereye yönlendirileceğini bilemeyecek ve bu riski ek ipotekler istemek ve/veya kredi koşullarını ağırlaştırmak yoluyla gidermeye çalışacaktır. 4

2. Kredi Tayınlaması Kredi verenlerin beklediği getiri, verilen kredilerin geri dönme olasılığına bağlıdır. Yani kredi verenler yüksek getiri sağlayacakları krediden çok, geri alabilecekleri kredi vermeyi tercih ederler (Stiglitz, 1981: 10). Bu nedenle piyasada ters seçim ve ahlaki risk problemlerinin varlığından dolayı kredi verenler kredi tayınlamasına gitmektedir. Kredi tayınlaması, bankaların verecekleri krediyi sınırlandırmaları olarak ifade edilebilir. Kredi tayınlaması kredi talebinde bulunanların bir kısmının kredi alıp diğerlerinin kredi alamaması durumunda meydana gelir. Bankaların şüpheli alacaklarının arttığı dönemlerde kredi verme eğilimlerindeki düşüş kredi tayınlamasının bir sonucudur. Mali liberalleşmenin gerekliliğini savunan iktisatçılar özelliklede Shaw (1973) ve McKinnon (1973) kredi tayınlamasının sorumlusu olarak devlet müdahalelerini ve piyasanın baskı altında tutulmasını göstermişlerdir. Ancak çok sayıda liberalleşmiş ülkede kredi tayınlaması problemi devam etmektedir. (Atiyas, Ersel ve Öztürk, 1993:1). Türkiye de özellikle 2001 krizinden sonra bankacılık sektöründe önemli reformlar ve yasal düzenlemeler yapılmış olmasına rağmen kredi dağılımındaki çarpıklıklar tam olarak düzeltilememiştir. Stiglizt ve Weiss (1981) ters seçim nedeniyle bazen bankaların kredi talep edenlere kredi vermediklerini söylemişler, bunun gerekçesi olarak da riskli yatırımlara sahip kredi talep edenlerin yüksek faiz oranlarında krediye başvuracaklarını öne sürmüşlerdir. Bester (1985) bu görüşü, riski sevmeyen kredi talep edenlerin piyasadan uzaklaşmaları koşuluyla onaylamıştır. Kredi tayınlaması zayıf ve sınırlı olmak üzere iki çeşitte toplanabilir. Zayıf kredi tayınlamasını uygulayan bankalar verdikleri kredi miktarını belirledikleri faiz oranına göre çeşitlendirirken, sınırlı kredi tayınlaması uygulayan bankalar faiz oranını belirli bir kredi miktarına kadar belirleyecekler, bu miktarında dışında faiz oranı ne olursa olsun kredi vermeyeceklerdir (Fremier ve Gordon,1965:399). Kutlar ve Sarıkaya (2003) çalışmalarında asimetrik bilgi teorisi ve marjinal maliyet fiyatlama modeli çerçevesinde kredi tayınlaması ve faiz oranı arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Sonuçta Türkiye de kredi tayınlaması sürecinin yaşandığını kısmen destekler 5

bulgulara ulaşmıştır. Muslumov ve Aras (2004) çalışmalarında asimetrik bilginin Türk bankacılık sektöründe etkisini araştırmışlardır. Çalışmada 1992 2001 yılları arasındaki çeyreklik veriler Granger (1969) tanımına dayalı Sims (1972) testi ile analiz edilmiştir. Sonuçta Türk bankacılık sektöründe asimetrik bilginin kredi tayınlaması problemini doğurduğunu ortaya koyarak Kutlar ve Sarıkaya nın (2003) bulgularını güçlendirmişlerdir. Bu çalışma model, yöntem, veri seti ve veri setinin işlenmesi açısından Muslumov ve Aras ın (2004) çalışmasından farklılık göstermektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye de bankacılık sektöründe kredi piyasalarında asimetrik bilginin etkili olup olmadığının ve bunun sonucunda kredi tayınlaması probleminin yaşanıp yaşanmadığının ortaya konulmasıdır. Bu amaçla çalışmanın birinci bölümünde konuya giriş yapılmış, ikinci bölümde ise kredi tayınlaması kavramına ve bu konuda yapılmış çalışmalara değinilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde veri seti ve yöntem açıklanırken, dördüncü bölümde kullanılan ekonometrik modele ve bulgulara yer verilmiştir. Çalışma Sonuç bölümü ile tamamlanmıştır. 3. Veri Seti ve Yöntem Bu çalışmada Türk bankacılık sektörü kredi piyasasında asimetrik bilginin etkili olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun için bankacılık sektöründeki sorunlu kredi oranının toplam krediler üzerinde bir azalma yaratıp yaratmadığı ortaya konulmaya çalışılacaktır. Sorunlu kredilerdeki bir artışın bankaların kredileri sınırlamasına neden olduğunun tespit edilmesi halinde Türk bankacılık sektöründe kredi tayınlamasının varlığından söz edilebilecektir. Bu amaçla oluşturulan değişkenler bankacılık sektöründe tasfiye olacak kredilerin toplam kredilere oranı (TK) ve toplam kredilerin toplam aktifler içindeki payı (KA) dır. Veriler aylık olup 1986:01 2008:10 arasındaki dönemi kapsamaktadır. Veriler Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Elektronik Veri Dağıtım sisteminden elde edilmiştir. Seriler Tramo Seats yöntemi ile mevsimsellikten arındırılmıştır. Seriler arasındaki ilişki şekil 1 de gösterilmiştir. Şekilde görüldüğü gibi değişkenler arasında negatif ve anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. 6

Şekil 1. Toplam Krediler ve Tasfiye Olacak Krediler 0,50 Toplam Kredilerin Aktiflere Oranı 0,45 0,40 0,35 0,30 0,25 0,20 0,15 y = 0,423 0,836 x 2 R = 0,699 0,10 0,00 0,05 0,10 0,15 0,20 0,25 0,30 0,35 Tasfiye Olacak Kredilerin Toplam Kredilere Oranı Değişkenler arasındaki nedensellik boyutu için kullanılan metodoloji incelediğinde Granger (1969) tarafından geliştirilen nedensellik analizinin, düzeyde durağan seriler arasındaki nedensellik ilişkisinin araştırılmasında kullanıldığı görülmektedir. Düzeyde durağan olmayan, ancak aynı derecede farkı alındığında durağan hale gelen seriler arasında eşbütünleşme olması durumunda, Engle ve Granger(1987) tarafından geliştirilen hata düzeltme modeli, nedensellik sınamalarında kullanılmaktadır. Kısıtlı bir VAR modeli olan hata düzeltme modelinde nedenselliğin sınanmasında F testi kullanılmakta ancak serilerin eşbütünleşik olması durumunda bu test istatistiği standart dağılıma uymadığı için geçerli olmayabilmektedir.(bkz. Toda ve Yamamoto,1995; Giles ve Mizra,1998; Giles Williams,1999). Toda ve Yamamoto (1995) tarafından geliştirilen gecikmesi arttırılmış VAR yöntemiyle nedensellik sınamasında ise, seriler arasındaki eşbütünleşme ilişkisi önemli olmamakla birlikte sadece modeli doğru belirlemek ve modeldeki değişkenlerin maksimum bütünleşme derecesini bilmek yeterli olmaktadır. 4. Toda-Yamamoto Nedensellik Testi ve Test Sonuçları Toda ve Yamamoto (1995) VAR modeline, serilerin maksimum bütünleşme derecesi kadar fazladan gecikme eklenerek yapılacak WALD hipotez sınamasının Ki-kare 2 ( χ ) dağılımına sahip olacağını ifade etmişlerdir. Toda ve Yamamoto (1995) yaklaşımı değişken seviyelerinde (Granger nedensellik testlerinde olduğu gibi ilk farklar yerine) standart bir VAR modeline uyar ve dolayısıyla serilerin bütünleşme derecelerinin yanlış 7

belirlenmesi ihtimalinden kaynaklanan riskleri en aza indirir (Mavrotas ve Kelly,2001). Tasfiye olacak kredilerin toplam kredilere oranı (TK) ve toplam kredilerin aktiflere oranı (KA) serilerinden oluşan iki değişkenli VAR modeli aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur. k d max k d max t = + α1 itk t i + α 2 jtk t j + φ1i KAt i + φ2 j KAt j i= 1 j= k + 1 i= 1 j= k + 1 TK α 0 + δ1d94 + δ 2D01 + µ 1 (1) t k d max k d max t = + β1 i KAt i + β 2 j KAt j + δ1itk t i + δ 2 jtk t j i= 1 j= k + 1 i= 1 j= k + 1 KA β 0 + δ1d94 + δ 2D01 + µ 2 (2) t k VAR modelindeki gecikme sayısını, d max ise modele giren değişkenlerin maksimum bütünleşme derecesini ifade etmektedir. Bu yaklaşımın temel düşüncesi, VAR modelindeki gecikme sayısını modele giren değişkenlerin maksimum bütünleşme derecesi kadar arttırmaktır. Eğer denklem (1) de φ1 i 0 ise, toplam kredilerin aktif içindeki oranı tasfiye olacak kredilerin toplam krediler içindeki oranının nedenidir denir. Denklem (2) de δ1i 0 ise, bu sefer takipteki kredilerin toplam krediler içindeki payı, toplam kredilerin aktifler içindeki oranının nedenidir denilebilir. Toda Yamamoto (1995) nedensellik sınamasının ilk şartı, modelde yer alan değişkenlerin maksimum bütünleşme derecesini doğru belirlemektir. Ayrıca yapılan Chow testi sonucunda serilerde 1994 ve 2001 yıllarında kırılmalar meydana geldiği tespit edildiğinden modele krizlerin etkisini gidermek amaçlı kukla değişkenler ( δ 1 D94, δ 2 D01) eklenmiştir 1. Maksimum bütünleşme derecesini belirleyebilmek için Dickey ve Fuller(1981) tarafından geliştirilen Genişletilmiş Dickey-Fuller (ADF) ve Philips ve Peron(1988) tarafından geliştirilen birim kök testlerinden faydalanılmıştır. Dickey ve Fuller(1981) a göre hata terimlerinin beyaz gürültü (white noise) olduğu yani; ardışık bağımsızlık, normal dağılım ve sabit varyansa sahip olduğu kabul edilmektedir. Philips ve Peron(1988) ise 1 Bu testin sonucu yazardan istenebilir. 8

Dickey ve Fuller(1981) testinin tersine hata terimleri arasında zayıf bağımlılığa ve heterojenliğe izin vermektedir ( Kutlar, 2000:170). Her iki testte de gecikme uzunluklarının belirlenmesi için Akaike bilgi kriterinden yararlanılmıştır. Tablo 1. ADF ve PP Birim Kök Testlerinin Sonuçları Genişletilmiş Dickey Fuller (ADF) Testi Philips Peron (PP) Testi Değişkenler Trendsiz Trendli Trendsiz Trendli KA -1,360-1,055-1,262-0,958 KA -7,435* -7,499* -18,744* -18,763* TK -1,404-1,421-1,622-1,650 TK -16,692* -16,661* -16,799* -16,772* Mc Kinnon (1990) kritik değerleri %1 ve %5 düzeyinde sırasıyla trendsiz modelde -3.454, -2.872, trendli modelde - 3.992 ve -3.426 dir. * %1 de anlamlıdır. Yapılan ADF ve PP testi sonuçlarına göre her iki seride birinci farkı alındığında durağan çıkmıştır. Bu durumda modelde yer alan değişkenlerin maksimum bütünleşme derecesi (d max =1) olarak bulunmuştur. İkinci olarak VAR modelinde kullanılacak gecikme sayısının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için maksimum gecikme uzunluğu 16 olarak seçilmiş olup LR (Likelihood Ratio), FPE (Final Prediction Error), AIC (Akaike), SC (Schwarz) ve HQ (Hannan Quinn) gibi kritik değerleri en küçük yapan gecikme uzunluğu belirlenmeye çalışılmıştır. Tablo 2. VAR Modelinde Uygun Gecikme Uzunluğunun Belirlenmesi Gecikme Sayısı LR FPE AIC SC HQ 0 NA 6.02e-09-13.25319-13.22557-13.24208 1 17.06712 5.80e-09-13.28925-13.20639-13.25593 2 28.45327 5.35e-09-13.37103-13.23294* -13.31550 3 18.83031 5.12e-09* -13.41523* -13.22189-13.33748* 4 1.312787 5.25e-09-13.38939-13.14082-13.28943 9 2.463298 5.42e-09-13.35709-12.83233-13.14606 10 19.37174* 5.16e-09-13.40805-12.82804-13.17480 11 3.426625 5.24e-09-13.39156-12.75632-13.13610 15 7.003359 5.43e-09-13.35876-12.50256-13.01444 16 7.685217 5.41e-09-13.36194-12.45051-12.99541 *En düşük bilgi kriterini sağlayan gecikme uzunluğunu göstermektedir. Tablo 2 deki sonuçlara bakıldığında FPE, AIC ve HQ bilgi kriterlerinin 3 gecikmeyi işaret ettiği görülmektedir. Ayrıca modelin hata terimlerinin grafikleri 9

incelendiğinde FPE, AIC ve HQ bilgi kriterlerinin önerdiği 3 gecikmenin otokorelasyon problemine neden olmadığı görülmüştür. Bu nedenle modelin gecikme uzunluğunun 3 olarak alınması uygun bulunmuştur. Böylelikle VAR modelinin gecikme sayısını da belirledikten sonra bu gecikme sayısına modele giren değişkenlerin maksimum bütünleşme derecesi olan 1 i ekleyerek k + d max = (3+1) = 4. dereceden VAR modeli çerçevesinde nedensellik analizini yapılmıştır. Tablo 3 de nedensellik analizinin sonuçları yer almaktadır. Tablo 3. Nedensellik Analizi Sonuçları Nedensellik Yönü 2 χ P değeri KA TK 1,680 0,641 TK KA 19,282 0,000* * %1 de anlamlılığı gösterir. Tablo 3 deki sonuca göre toplam kredilerin aktif içindeki payından tasfiye olacak kredilerin toplam kredileri içindeki payına doğru bir nedenselliğe rastlanmazken, takipteki kredilerin toplam içindeki payından toplam kredilerin aktif içindeki payı oranına doğru bir nedenselliğe rastlanmıştır. Yani tasfiye olacak kredilerin toplam krediler içindeki payı bankaların kredi verme eğiliminin nedenidir denilebilir. Değişkenler arasında negatif bir ilişki olduğu ise regresyon sonuçları ile ortaya konulmuştur. Buna göre, tasfiye olacak kredilerinin toplam krediler içindeki payı yükselen bir banka verdiği kredileri kısıtlama eğilimine girmektedir. Bunun sonucu olarak da aktifler içindeki toplam kredilerin payı azalmaktadır. Bu sonuçlar kredi tayınlaması sürecinin Türk bankacılık sektöründe yaşandığını göstermektedir. Bu sonuç Müslümov ve Aras ın (2004) bulgularını desteklemektedir. 5. Sonuç Piyasalarda asimetrik bilginin varlığı hatalı fiyatlamalara ve yanlış seçimlere yol açmaktadır. Asimetrik bilginin yoğun olarak bulunduğu bir piyasa etkinlikten ve tam rekabet koşullarından giderek uzaklaşmaktadır. Bu çalışmada konu edilen kredi piyasalarında ise asimetrik bilgi, fonların doğru şekilde aktarımını engelleyerek hem tasarrufların etkin kullanımını hem de yatırımların etkin şekilde finanse edilmesini zorlaştırır. Fonların doğru şekilde fiyatlanarak fon talep edenlere ulaştırılması ancak 10

tarafların birbirleri hakkında tam ve doğru bilgiye sahip olması ile mümkün olmaktadır. Aksi halde yatırımlar uygun koşullarla finanse edilemeyecek ve ulusal ekonominin büyümesini olumsuz yönde etkileyecek sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bu çalışmada Türk bankacılık sektöründe asimetrik bilgiden kaynaklanan sorunların yaşanıp yaşanmadığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu amaçla yapılan analiz sonucunda asimetrik bilginin Türk bankacılık sektöründe varolduğu ve bunun sonucunda bankaların kredi tayınlaması yoluna gittikleri ortaya konulmuştur. Kredi tayınlaması uygulamasının özellikle kriz dönemlerinde krizin işletmelerde dolayısıyla ulusal ekonomide yaratacağı zararı artıran bir uygulama olduğu söylenebilir. Bu olumsuz sonuçlardan kaçınmak ancak asimetrik bilginin azaltılması ile mümkün olabilir. Müslümov ve Aras ın (2004) belirttiği gibi asimetrik bilgi sorununun azaltılması için tek bir çözüm söz konusu değildir. Literatürde asimetrik bilginin azaltılması için kredi talep edenler hakkında bilgi toplamakla görevli kredi kuruluşlarının kurulması ve teminat ve sözleşme bağlayıcılığı ile kredinin geri dönüşünün güvence altına alınması gibi tedbirler sıralanmaktadır. Asimetrik bilginin mümkün olduğunca azaltılması bankacılık sistemi ve kredi piyasası dolaylı olarak da ulusal ekonomi için önemli bir unsurdur. KAYNAKLAR Akerlof, G.. (1970). The Market For Lemons: Quality Uncertainity and the Market Mechanism. The Quarterly Journal of Economics, 84(3): 488 501 Atiyas, İ., Ersel H., ve Öztürk E.. (1993), Türk Bankalarında Müşteri Deseni ve Kredi Tayınlaması. T.C.M.B. Araştırma Genel Müdürlüğü Tartışma Tebliği, No: 9301/A Bester, H.. (1985). Screening vs. Rationing in Credit Markets with Imperfect Information, The American Economic Review. 75: 850 855 Dickey, D.A., W.A., Fuller (1981). Likelihood Ratio Statistics for Autoregressive Time Series with A Unit Root. Econometrica, 49 (4): 1057-1072. Engel, R.F., Granger, C.W.J. (1987). Co-integration and Error Correction Representation Estimation and Testing. Econometrica, 55(2): 251-276. Erdoğan, M.. (2008). Bankacılık Sektöründe Asimetrik Bilgi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 20: 1 20 Freimer, M., Gordon M.J.. (1965). Why Bankers Ration Credit. The Quarterly Journal of Economics, 54: 393 414 11

Giles, J.A., Mirza, S., (1998). Some Pretesting Issues on Testing for Granger Non- Causality. Econometric Working Papers, EWP9914, Department of Economics, University of Victoria, Canada. Giles, J.A., Williams, C.I., (1999). Export-led Growth: A Survey of the Empirical Literature and Some Non-Causality Results. Econometric Working Paper EWP9901, Department of Economics, University of Victoria, Canada. Granger, C.W.J. (1969). Investigating Causal Relations by Econometric Models and Cross-Spectral Methods. Econometrica, 37 (3):424-438. Karacan A.İ.. (2000). Bankacılık ve Kriz: Bir Yazın Taraması. İstanbul: Creative Kutlar, A., (2000). Ekonometrik Zaman Serileri. Ankara: Gazi Kitapevi Kutlar A., Sarıkaya, M.. (2003). Asimetrik Enformasyon ve Marjinal Maliyet Fiyatlama Modeli Çerçevesinde Türkiye de Kredi Tayınlaması ve Faiz Oranlarının Tahmini. Cumhuriyet Üniversitesi İİBF Dergisi, 4(1):1-18 Mavrotas, G., Kelly, R., (2001). Old Wine In New Bottle: Testing Causality Between Savings And Growth. The Manchester School Supplement, 97 105. Mc Kinnon, R.I.. (1973). Money and Capital in Economic Development. The Brooking Institution: Washinngton D.C. Muslumov A., Aras G.. (2004). Kredi Piyasalarında Asimetrik Bilgi Ve Bankacılık Sistemi Üzerine Etkileri. İktisat İşletme ve Finans, 19 (222): 55 65 Phillips, P.C.B., Perron, P. (1988). Testing For A Unit Root In Time Series Regression. Biomètrika, 75 (2): 336-346. Rose, P. S.. (1992). Money and Capital Markets. 4th ed., Boston: Irwin Shaw, E.S.. (1973). Financial Deepening In Economic Development. Oxford University Press: New York No:678 Stiglitz, J.E.. (1981). Information and Capital Markets, NBER Working Paper Series, Stiglizt J.E., Weiss A.. (1981). Credit Rationing in Markets With Imperfect Information. The American Economic Review, 71: 393 410 Toda, H.Y., Yamamoto, T., (1995). Statistical Inference In Vector Auto Regressions With Possibly Integrated Process. Journal of Econometrics, 66. 225 250. 12