AYLIK ETKİNLİK GAZETESİ ARALIK 2010 Editörden; SEVGĠLĠ ARKADAġLAR, ACISIYLA TATLISIYLA BĠR YILI DAHA GERĠDE BIRAKTIK. DĠLĠYORUZ KĠ 2011 YILI HERKESE SAĞLIK, BAġARI VE MUTLULUK GETĠRĠR NĠCE YILLAR Emre AYDIN konseri Tarih: 31 Aralık 2010 Mekan: Ooze Venue PĠNHANĠ konseri Tarih: 24 Aralık 2010 Mekan: Ooze Venue Rafet ELROMAN&Yusuf GÜNEY Tarih: 17 Aralık 2010 Mekan: Ooze Venue Yeni Yıl Türk Sanat Müziği Konseri Tarih: 30 Aralık 2010 Mekan: Konak Belediyesi Güzelyalı Kültür Sanat Merkezi Nazım Hikmet Sahnesi Sını Öğretmenliği Topluluğu ile ilgili tüm çalıģmalara http://web.deu.edu.tr/sinif adresinden ulaģabilirsiniz. HAPI YUTARDI Atatürk Galatasaray Lisesi'nde öğrencilerden birine sordu: -Nil olmasaydı, Mısır ne olurdu? Öğrenci,çabuk yanıt vermek için boş bulunup: -Hapı yutardı...dedi. Bu yanıt Atatürk'ün hoşuna gitti.öğrenciye on puan verdi. Ne mutlu Türküm diyene! Çalışmak bizi şu üç şeyden kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar, yoksulluk. VOLTAİRE
Sayfa 2 ATATÜRK ÜN ANILARI Başöğretmen Atatürk Yazı devriminden sonra (1928), Atatürk ün kara tahta başındaki resmi görülünce,o na Başöğretmen denilmeye başlanmıştı.aslında, adlandırmada geç kalınmıştı.kurtuluş Savaşı ndan hemen sonra, bir İstanbul gazetecisi kendisine şöyle bir soru yöneltmişti: -Yurdu kurtardınız. Şimdi ne yapmak isterdiniz? Hiç duraklamadan şu cevabı vermişti: -Milli Eğitim Bakanı olarak Türk kültürünü yükseltmeye çalışmak en büyük amacımdır. Ondan sonra Atatürk nerede görülse, mutlaka orada bir okula girer, öğretmen ve öğrencilerle konuşurdu.birgün Atatürk ün yolu köy okuluna düştü. Tek sınıflı okulda bir genç öğretmen ders veriyordu.atatürk sınıfa girince, öğretmen kürsüsünü terk etti. Atatürk: -Hayır, yerinizde oturunuz ve dersinize devam ediniz, dedi. Eğer izin verirseniz bizde sizden faydalanmak isteriz. Sınıfa girdiği zaman, Cumhurbaşkanı bile öğretmenden sonra gelir. Siz Türk çocukları benim birer parçamsınız. Bende sizin. Atatürk bir okula gitmişti. Her zaman olduğu gibi bütün çocuklar etrafını sardı. Hepsi sevinç içinde onu alkışlıyordu. Yalnız küçük bir çocuk bir kenara çekilmiş, ilgisiz gibi duruyordu. Bu durum Atatürk ün gözünden kaçmadı. Onu yanına çağırdı: - Çocuğum, neden durgunsun? Bir derdin mi var? Hasta mısın? Çocuk: - Bir şeyim yok efendim. Çocuk arkasını döndü, gözlerinden akan yaşları gizlice sildi. Atatürk: - Niçin ağlıyorsun yavrum? Sen ağlayınca ben çok üzülüyorum. Küçük çocuk, o vakit yaşlı gözlerini Atatürk e çevirdi: - Atam, seni böyle yakından görmek isterdik. Geldin, gördük, sevindik. Ama artık sıramızı savdık. Bir daha seni ne zaman göreceğiz? Ona ağlıyorum. Atatürk oradaki çocuklara baktı: - Beni ne zaman görmek isterseniz aynaya bakın. Siz Türk çocukları benim birer parçamsınız. Bende sizin. Cansu BUZDEMİR - Rüya ALTINTAŞ
Sayfa 3 Hangi üniversitede, hangi bölümü okudunuz? Dokuz eylül üniversitesi eğitim fakültesi biyoloji öğretmenliği bölümünden mezunum. 1994 yılında mezun oldum,yüksek lisansa başladım.1997 de araştırma görevlisi oldum. 2000 de doktoramı yaptım.2oo7 yılında da doçent oldum. Fakültemiz sizce yeterli koşullara sahip mi? Yeterli değil tabiki. Sınıf öğretmenliği anabilim dalı olarak değil de bölüm olarak değerlendirilmeli. Ana bilim dalı olarak değerlendirilmesi yanlış.bazı derslere farklı bölümlerden hocalar geliyor. Sınıf öğretmenliği bölümüne ait o dersin hocası yok, gelen öğretmenlerde kendi alanlarına anlattıkları gibi anlatıyorlar dersleri. Bölüme özel hocalar olmalı. derslik sayısı daha fazla olmalı. Teknolojik araçlardan yararlanılmalı. Sizce öğretmen adayı seçiminde öss yeterli mi mülakata gerek var mı? Mülakata gerek var ama doğru şekilde uygulanırsa. Öğretmenliğe başvuran binlerce aday var mülakat için pek çok elemana ve zamana ihtiyaç var ama devletin de belli bir bütçesi var. Bu sorun üniversiteye gelmeden halledilmeli. Öğretmen lisesi mezunlarına üniversite sınavında aldıkları derslere yönelik sorular sorulmalı. Kpss konusnda da alana yönelik yapılması gerektiğini düşünüyorum. Böylece gerçekten hak eden daha rahat mesleğe adım atar. Bildiğim kadarıyla laboratuar uygulama derslerine, çevre eğitimi dersine giriyorsunuz bu dersler nasıl işlenmeli? Temel şeyler öğrenmeliler, bende öyle yapıyorum. Yaptığımız Stajları yeterli buluyormusunuz? Gerçek anlamda yapılırsa yeter. Gazetemizi inceleme fırsatı buldunuz mu? Çok detaylı olmasada panoda inceledim güzeldi. Belli bir kalitenin üstünde. Gazetemize eklememizi önereceğiniz etkinlikler varmı? Sosyal etkinlikler nerede, ne zaman bunları vermissiniz iyi düşünmüşsünüz. Bence üniversitemizi tanıtacak şeyler eklenmeli. Dekanla, rektörle de raportajlar yapılmalı. Biraz özel bir soru olacak ama hobileriniz nelerdir? Haftada 24 saat dersim var, 2 proje çalışmam var ve 3 yaşında da bi kızım var. Haftasonları onu gezdiriyorum, eşime yardımcı oluyorum. Gelecek neslin öğretmenleri olan bizlere tavsiyeleriniz nelerdir? İyi birer insan olarak yetişmeliler en önemlisi bu. Doç. Dr. Çetin ILGAZ ile çok keyifli bir röportaj yaptık kendisine vakit ayırdığı için teşekkür ederiz. İyi birer insan olarak yetişmeliler en önemlisi bu.
Sayfa 4 EDEBİYAT KÖŞESİ YINE GELĠYOR MIRABELLE Ah yine geliyor Mirabelle Kalbimi çalan hırsız Ağrıyan başım Sonsuzluğa uzanan bir dal Yine geliyor Mirabelle Gözlerindeki parlaklıktan kısılıyor gözlerim Saçı, burnu, dudakları Afrodit yanında halt etmiş Adı gibi inanılmaz güzellik Yine geliyor Mirabelle Tanrının bir lütfü Cennetin yeryüzüne yansıyan silueti Ah Mirabelle Gülüşüne bin can kurban Gece güneşi Atom kadar akıl almaz Bitmeyen bir yolculuk baştan aşağı Dünyamın tek harikası Nefsim, nefesim Kefenim Tabutum Mezar taşım Ölüm sebebim Yine geliyor Mirabelle Güller açtı bak yüzümde Onda olan aklımı aldı yine Titriyor dizlerim Fırtınalar kopuyor içimde Deli dalgalar çarpıyor Kekemeyim Ah yine geliyor Mirabelle Kalbi bir mahşer yeri Yanıyorum Yine geliyor Mirabelle Dayanamıyorum Melih AÇIK
Sayfa 5 Buca'da Etkinlikler ETKİNLİK ETK.TARİHİ ETKİNLİK YERİ Donkişot Uluslar arası resim sergisi 03/12/2010 17/12/2010 Buca Belediyesi Kültür Sanat Merkezi Fotoğraf Sergisi 20/12/2010 Buca Belediyesi Kültür Sanat Merkezi 31/12/2010 Yürüyüş:Gökder e -Kaynaklar doğa yürüyüşü 25/12/10 Toplanma yeri:buca Belediyesi önü Yukarda iki resim arasındaki 7 fark? Fazla söze gerek olduğunu düşünmüyorum.birileri kendi çıkarları uğruna tarihi bile yakabiliyor.bizlerin ise sadece içi yanıyor. Kocaman bir yılı daha geride bırakıyoruz.:) Acısıyla tatlısıyla dopdolu bir yılı daha bitiriyor.zaman çok hızlı ilerliyor biz farkında olmasak da.nasıl geçer bu yıl derken bi bakıyoruz ki sonuna gelmişiz.bu yeni yılda biraz daha farkına vararak yaşayalım.hayat anlardan oluşur.anlarınızın keyfini çıkarınçünkü bir daha geri dönüşü yok bu yılların.2011'in hepimize bol neşe,bol aşk ve bol para getirmesi dileğiyle.iyi yıllar ÖZGE ÇAM
Sayfa 6 TARĠH KÖġESĠ BATILI ANLAMDA TÜRK TİYATROSU Türk halkı Batı modelinde tiyatroyla azınlıkların sunduğu tiyatro gösterileri yoluyla bir ölçüde tanışıyordu. Osmanlı sarayı ise yabancı toplulukların gösterilerine büyük önem vermiştir, Batı tiyatrosunu Türk halkından daha önce benimsemiştir. Batı tiyatrosunun Türk kültürüne tam anlamıyla aktarılması Tanzimat'ta oluşmuştur. Batı tiyatrosunun, 1839 Tanzimat Fermanı'nın öngördüğü ilkeler doğrultusunda Batıya yönelen Osmanlı toplumuna girişi, geleneksel Türk tiyatrosuna bir yandan bir çok olumlu katkıda bulunurken, bir yandan da onun çağdaş doğrultuda gelişmesini engellemiştir. Batı modeli tiyatronun benimsenmesiyle Türk tiyatrosuna yeni bir yöneliş içine girmiştir. Her şeyden önce tiyatro da yazılı metne geçilmiş, yabancı yazarlardan yapılan çeviri ve uyarlamalar yanında Türk yazarları da oyun yazmaya başlamışlar, böylece Batıya oranla çok geç de olsa bir dram geleneği başlamıştır. Batı modelinde tiyatronun Türkiye'ye gelmesi sonucunda çerçeve sahneli yeni tiyatro yapıları kurulmuş, topluluklar bu tiyatrolarda düzenli olarak oyun sergilemeye başlamışlardır. Böylece tiyatroyu kurumsallaştırma yönünde önemli bir adım atılmıştır. Batı tiyatrosu modelini benimseyen Türk tiyatrosunun gelişimi çok genel bir yaklaşımla iki aşamada incelenebilir. Tanzimat Fermanı'nın ilanıyla, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması arasında (1839-1923) yer alan hazırlık aşaması ve Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze uzanan gelişme aşaması. 1839-1923 Dönemi TÜRK TİYATROSU AFİFE JALE Çağdaş Türk tiyatrosuna ilk öneli adım 1860'ta yapılan Gedikpaşa Tiyatrosu'yla atılmıştır. 1861'de bu tiyatroyu kiralayan Güllü Agop, 1868'de Osmanlı Tiyatrosu adlı bir topluluk kurarak Türk yazarlarına ve Türkçe oyunlara yöneldi. 1870'te Sadrazam Ali Paşa'nın İstanbul'un çeşitli bölgelerinde Türkçe oyunlar sergileyen tiyatrolar kurması koşuluyla kendisine sağladığı destekle, Türkçe oyunlar oynama imtiyazını 10 yıl elinde tutan Güllü Agop'un topluluğunda Ermeni oyuncular yanında Müslüman Türk oyuncularda yetişti. Bu oyuncular içinde en ünlüsü Ahmed Fehim'dir. Osmanlı Tiyatrosu'nda Namık Kemal, Ahmed Mithat Efendi, Abdülhak Hamid, Recaizade Mahmut Ekrem gibi ünlü şair ve yazarların yapıtları, Ahmed Vefik Paşa'nın usta işi Moliere uyarlamaları, özellikle ünlü Fransız melodram, güldürü ve vodvillerinin çevirileri, kantolar, müzikli oyunlar ve operetler sahnelendi. Güllü Agop'un Osmanlı Tiyatrosuna yön verdiği 15 yılın en önemli sonuçlarından biri de izleyicinin tiyatroya alışması oldu. Bu arada padişahlarda tiyatroya büyük ilgi gösteriyordu. Abdülmecid 1858'de Dolmabahçe sarayının yakınında bir saray tiyatrosu, tiyatroya baskı ve sansür koymasıyla ünlü Abdülhamid de 1889'da Yıldız Sarayı'nın bahçesinde yabancı tiyatro ve opera oyunlarının sahnelendiği bir tiyatro salonu yaptırdı.
Türkiye'de Batılı anlamda tiyatronun kuramsallaşması ve Türkçe oyun sergilenmesi yolunda Ermeni sanatçıların katkısı, melodrama ağırlık veren Mardiros Mınakyan ve Ahmed Vefik Paşa'nın Moliere uyarlamalarına ağırlık veren Tomas Fasulyeciyan'ın katkılarıyla sürdü. Bu dönemde halk tiyatrosu sanatçılarının tuluat adı verilen yeni tür bir tiyatro geliştirdiği görüldü. Batı tiyatrosunun konukları ve tipleriyle geleneksel tiyatronun tiplerini ve oyunculuk biçimini birleştiren ve doğaçlamaya dayanan tuluat, bir anlamda ortaoyunun sahne üstüne çıkarılmış biçimiydi. Ortaoyunu ustalarından Kavuklu Hamdi'nin önderliğinde 1875'te ortaya çıkan bu tür, Cumhuriyet'in ilk yıllarına değin yaygın bir biçimde yaşadı. Ayrılmaz öğesi olan kantoyla birlikte İstanbul'un Şehzadebaşı semtinde ramazan ayında şenlenen Direklerarası'nın başlıca gösterilerinden biri olmayı sürdürdü. Türk oyuncuların eğitimi için bir konservatuvar ve yerel yönetimce parasal açıdan desteklenen bir uygulama sahnesi oluşturulması yolunda ilk adım ise 1914'te Darülbedayi'nin kurulmasıyla atıldı; ilk Türk-Müslüman kadın sanatçı olan Afife Jale'de sahneye ilk kez 1920'de Darülbedayi'de çıktı. Tiyatroda Batı modelinin benimsendiği hazırlık aşaması döneminde oyun yazarlığında patlak bir atılım görülmedi. Yazarlar, daha önce hiç denemedikleri bir türde kalem oynatırken ister istemez Batılı ustalara öykündüler. Türk yazarları en çok etkileyen yabancı kaynaklar Victor Hugo'nun,Shakespeare'nin, Moliere'nin oyunlarıyla yabancı melodramlar oldu. Bu bakımdan Türk dram sanatının İbrahim Şinasi'nin yazdığı ve ilk özgün Türk oyunu olan Şair Evlenmesi'yle (1860) başladığı kabul edilir. Bu oyunu, özellikle romantik yurtsever duygularıyla yüklü oyunlar izledi. Bu yapıtlar içinde en ünlüsü Namık Kemal'in Vatan Yahut Silistresi'ydi (1873). Meşrutiyet'ten sonra da özgürlük konusunu işleyen romantik tarihsel oyunlar ağırlık kazandı. 1839-1923 dönemi içinde yazılan oyunlar genel olarak komediler, tarihsel dramlar, romantik dramlar, orta sınıf trajedileri ve melodramlardı. Bu dönemde yazılmış yüzlerce oyundan günümüzde de oynanabilir olanların sayısı çok azdır. Bu tür oyunların başında Ahmed Vefik Paşa'nın Moliere'den yaptığı uyarlamalarla oyu n yazarlığını Cumhuriyet döneminde de sürdüren Musaphizade Celal'in Batı'nın töre komedisi geleniği içinde Osmanlı toplumunu eleştirdiği oyunlar gelir. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Sanatkar, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. BUKET ÖZGÜN ÖZLEM KARAKUŞ
Sayfa 8 MİZAH KÖŞESİ Yeni atanan tüm öğretmenlerimize hayırlısı olsun dileklerimizi iletmekle beraber mizah içerikli bu öğütleri okumalarını tavsiye ederiz 1.İnternetten planlarını indir. Çıktısını al, müdüre imzalat. Sakla bir g...ün bakarsın lazım olur. 2.Zümre hazırla, toplantısını yap: meslektaşlarınla, dersdaşlarınla kaynaş. 3.Bir çift sağlam ayakkabı al, tabanı ortopedik olsun. Gün boyu ayakta dikileceksin unutma. 4.Eğitsel kol seçimlerinde uyanık ol. Angarya kolu sana kakalamasınlar. 5.Kendini iyi bir öğretmen olacağım diye motive et, yoksa bu yılı zor çıkarırsın. 6.Ben işimi yapar çıkar giderim deme. İdarecilere şirin sözler söyle. 7.Erkenden yat, uyu. Öğleden sonraki derslerde öğrencilerle birlikte uyuyakalmakta var işin sonunda. 8.İlk derste başla ders yapmaya ileri de büyük bir ihtimal vaktin olmayacak. Ya kar yağacak ya da bayram gelecek dahası sene sonunda öğrenci bulamayacaksın sınıfta. 9. Ders programı hazırlanırken tetikte ol. Sabahçı olmaya çalış. 10.Öğrencilerini ilk günden başlayarak kitap defter getirmesi için ikna et. 11.Çantana tebeşir zulası yap. Büyük bir olasılık sınıfta bulamayacaksın. Tebeşirsiz öğretmene teşbihte hata olmaz. 12.Okul kapısından içeri girdiğin anda unut her şeyi. İçeride 1000 lerce göz senin gibi olmaya çalışacaktır. Onlar için iyi bir şey ol. 13. İkinci hafta veli toplantısı yap. İyi bir toplantı yaparsan, neler olabileceğine sende şaşıracaksın. 14. Branş Öğretmeni isen Rehber öğretmeni olacağın sınıf, mümkünse yeni başlayanlardan olsun (6, lise ise 9. sınıflar mesela). Hem sözün hem dişin hem de nazın geçer. 15. Yoklama defterine yazılı tarihlerini hemen yaz, sınıfa göster. Ültimatomdur. 16. Okulda her zaman bir şeylerle meşgul ol. Kendine yatıyor dedirtme. 17. Öğretmen odasına girdiğinde selam ver. Dikkatlerini çekecek şekilde yap bunu. Yoksa anlamsızlaşır, kafalarını bile kaldırmazlar. 18. Kendine iyi bir dolap kap. Dolapta ayakkabı boyası, iğne iplik, yara bandı, en az 10 tane kalem, tebeşir, silgi, daksil mutlaka bulunsun. 19. Kendine bir paket mentollü şeker al. Dilin damağın kuruyunca imdadına yetişir (nanelide olabilir hani). 20. Okulda kendini unuttur ya da başrol oyna. 21. İyi bir dinleyici ol. Müdürü, diğer öğretmenleri, velileri, hizmetlileri, öğrencileri dinle. Konuştukları hakkında yorum yapma. Hatta yapabiliyorsan hiç konuşma.. 23. Hafta sonu maç özetlerini, kurtlar vadisini, içinde okul geçen dizileri takip et. Yoksa ne konuştuklarını anlayamazsın. 24. Koridorda yürürken Kadir İnanır gibi yürü. Bakışların düğme ilikletsin.
25. s Sabah dersin olmayabilir ama okula erken gel, bir dolu işini bu sürede halledersin. Bunun yanında okuldan biraz geç çıkmakta da fayda var. 26. Yazılılarını yaptığın gün oku öğrencilerine duyur. Eve iş götürme. 27. Not defterini öğrencilere gösterme. Yoksa ona saygı duyarlar. 28. Yanında mutlaka bir ajanda bulunsun. Öğrencilerin isteklerini, şikâyetlerini, yapılması gerekenleri not et. Ben unutmam deme. Son zil çalınca kendini bile unutacaksın. 29. 24 kasım öğretmeni olma, 24 yıl sonra hatırlanan öğretmen ol. Bu nasıl olacaksa. 30. Kırmızı kalem kullanma. Öyleymiş işte sen beni dinle. 31. Okulda rahat edebileceğin 3-5 yer edin. Öğretmen odasında oturmak zorunda değilsin. 32. Öğrencilerinin gözlerinin içine bakarak konuş. 33. Hiçbir işini öğrenciye yaptırma. Zaten yüzüne gözüne bulaştıracaktır. 34. Sınıfta hiçbir şey yeme içme. Genelde onlarda senin gibi kahvaltı yapmadan gelirler. 35. Sınıfta konuştukların akşam olunca en az 20 evde konuşulacaktır. Haberin olsun dedim. 36. Argo kullanma. Hatta yaşamının hiçbir anında kullanma. 37. Öğrenciye ismiyle hitap et. Önemsendiğini hissedecektir. Bırak biraz keyfini çıkarsın. 38. Kendine en kısa zamanda bir okul bul ve orada yaşlan. Babanı da sevmezdim zaten diyebileceğin öğrencilerin olur. 39. Teneffüsü babanın hayrına vermiyorlar, zil çalınca hemen sınıftan çık. İntikamını içeri zili çalınca hemen sınıfa gelerek alırsın nasıl olsa. 40. Ve en önemlisi çocukları sev. Alıntıdır www.sinifim.net
Sayfa 10 BURS KÖŞESİ JEAN MONNET BURS PROGRAMI TANITIM TOPLANTISI Toplantının Tarihi: 27 Aralık 2010 Toplantının Yeri : DEÜ-Sabancı Kültür Merkezi Toplantının Saati:13:00-15:00 Ülkemizin Avrupa Birliğine tam üyelik hedefi çerçevesinde, AB müktesebatı konusunda bilgi sahibi personel sayısının artırılması ve gerekli idari kapasitenin oluşturulması amacıyla, AB tarafından finanse edilen ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği tarafından yürütülen Jean Monnet Burs Programı nın Tanıtım Toplantısı Üniversitemizde yapılacaktır. NOT 1: DEĞERLĠ ÖĞRETMEN ADAYLARI BU BURS YURTDIġINDA AB KONULARINDA LĠSANSÜSTÜ EĞĠTĠM YAPMA OLANAĞI SAĞLIYOR, SON TA OKUYAN, YABANCI DĠL BĠLEN ÖĞRENCĠLERĠMĠZĠN BU TOPLANTIYA KATILMASININ UYGUN OLACAĞI DÜġÜNÜLMEKTEDĠR. ANKARA DA YAZILI VE SÖZLÜ YAPILARAK ELEMELER OLACAKTIR. BĠLGĠNĠZE -SNÖ TOPLULUĞU- NOT 2: 2011 2012 akademik yılı Jean Monnet Burs Programı kapsamında, üniversiteler için % 30 oranında kontenjan ayrılmıştır. Başvurular 8 ġubat 2011 tarihinde sona erecektir. Bu proje Avrupa Birliği tarafından finanse edilmektedir. Jean Monnet Burs Programı ile ilgili detaylı bilgi için: Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Jean Monnet Burs Programı (www.abgs.gov.tr) (www.jeanmonnet.org.tr) Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Merkezi Finans ve İhale Birimi (www.avrupa.info.tr) (www.cfcu.gov.tr)
Genel Yayın Yönetmeni Rüya ALTINTAŞ Editör Cansu BUZDEMİR Yazarlar Melih AÇIK Rüya ALTINTAŞ Cansu BUZDEMİR Özge ÇAM Özlem KARAKUŞ Buket ÖZGÜN Hatice SEZER Danışmanlar Prof. Dr. Ayfer Kocabaş Yrd. Doç. Dr. Hanife Keskin Arş. Gör. Tuncay Canbulat