ANNE Anneler de bahar olur mu anne Olursa çiçek açar mı Nasıl kokar ne renktedir anne çiçekleri Anneler gününde koparılır mı Koparılırsa eğer Anneler anne çiçeği hadiyesine ağlar mı Bahar olursa anne Toprak uyanır mı Günayıdın dermi cümle aleme Sevinir mi börtü böcek Badem ağacı, kiraz ağacına haydi çiçek açalım der mi Yeşillenir mi dut agaçının başı Yaşlı gövdesinden genç filizler verir mi yine Verirse filizler dal olurmu Onlar dal olunca ne olur anne Bir masalında yazı, güneşi anlatmıştın anne Yaz, kavurucu güneş deyip durmuştun Sanki eline orak alıp bir başka tarlada ırgat olmuştun Elini gözüne dalda edip güneşe bakmıştın Sonra toprağa Güneş dudakları kurutur toprağı çatlatır Alın terini daha çok akıtır demiştin Bir soluk almıştın çok derinden Yüzüne bakmıştım Anlın kuru gözlerin yaşlıydı anne Toprakla güneş hala küsmü Toprağın hasreti yine su mu Biz ağlasak gözyaşlarımızı akıtsak damla damla Toprak doyar mı anne Doyarsa güneş bize kızar mı 1 / 6
Offff ya hadi ya anne Al kalemi eline Mektup yazalım toprağın ağzından Yazdığımızı saralım bir kuşun kanadığına Yolyayalım toprağı çatlatıp seni ağlatana Anne Sendeki beni özlüyorum en çok da Bir bedende ikimizdik Yağmur yağardı Beni karnında alıp pencereye koşardın Elini damlacıklara tutardın Derdin ki gölge kadar kısadır zaman Çarkı felek gibidir döner bir gün devran Beni severdin Aha da kolu İşte burda elleri derdin Ben başımı okşa der seni tekmelerdim Beni duymazdın Kana kana su içen toprakla konuşurdun Anlardım kı güneş mektubumuzu okumuş. Toprağı af edip ıraklara gitmiş. Irak ne demek anne çok mu uzak Irak ta Sıla gibi mi Kavuşamamak Hasret türküleri söylerdin bana en çok da Sen söylerken ağlardın Ben susardım Hıçkırıklarında çatlamış toprak olurdun korkardım Niçin eylül yağmurları seni üzerdi anne Ağaçların küsüp yeşillerini gazel yapmasına mı kızardın Yoksa kuşların gitmesine mi hüzünlenirdin Sen üzülme anne Güneş yine yapacağını yaparsa toprağa Kuşlar gitmiş olsa da Güneşe kadar gidemesem de... Yazdığımız mektubu versin diye güneşe 2 / 6
Söz ben çıkarım bulutlara Sende ben oldum biliyorum anne 9 ay boyunca hücerelere koydum seni Az mı dövdüm seni gece gündüz tekme tokat Az mı yeşil erikler istettim Az mı seni kirazler getirin işkencelerinden geçirdim Az mı uykuları haram ettim sana kan uyku gecelerinde Niye bir ah demedin anne Irak ne demek anne çok mu uzak Irak ta Sıla gibi mi Kavuşamamak Bedeninden kopmam yüreğini yaktı mı anne Yaktıysa neden hoş geldin öpücükleri kondurdun yanağıma Ezanlarla kulağıma sıla denildiğinde Bir kuş pencereden bana gülüyordu anne Sende o kuşu gördün mü anne Ayaklarına yastık kordun Bacaklarını beşik yapar beni sallardın Benim kızım uyuyayacak Uyuyup büyüyecek Tıpış tıpış yürüyecek... Gerisini getiremez otururken uyurdun anne. Su çiçeği çıkardığımda Gök yüzene bakardın Toprağa düşerdi gözlerin Sonra bana koşardı adımların Güneş gelecek sanırdın Elbiseler çıkarmadan kâbuslâra yatardın Kızamıklarda ne çok ateşim olurdu değil mi anne Güneşin toprağı kuruttuğu toprağı çatlatttığı gibi 3 / 6
Sanki alın terini toprağa akıttığı gibi. Dualar okurdun başucumda dudakların kıpır kıpır Dualı nefesini üflerdin yüzüme Ben serinler gözülerimi açardım Zeytini duyar. Gözlümü duymadan uyurdum Bir kere ateşlenmiştim Elini koydun başıma çektin. Elin mi yandı anne Güneş mi gelmişti bu kez beni yakmaya Ama gözlerinde nisan yağmurları vardı sanki Beni serinletmek için mi akıttın o yaşları. Gözyaşların bedenimi öptügünde ateşim söndü mü anne Doktor dedin bir de hastane gibi bir laf ettin Beni giydirdin de sen giyinmeyi unuttun O telaş niyeydi ki Ayakkabılarını bile tekkeş giydin anne Senin bildiğin bi oyun var mı anne? Saklambaç oynamayalım ama Ne sen ebe ol ne de ben saklanayım Kaf dağını da anlatma bana Çok uzaklar geliyor aklıma Seksekler çizelim yağmurun ıslattığı topraklara Sen çizgilere yakalan mesela mahsustan. Oyunu bitiren ben olayım. Derdim ki Bilezikler şıkırdamayıldı annemin kollarında İsmi yazılmalıydı boynunkadi kolyede Sol parmağında adı sıla yüzük olmalıydı Küpeler sarkmalıydı kulaklarından omuzlarını ha öptü öpen Derdim ki at yelesi gibi saçları olmalıydı annemin 4 / 6
Yürürken belini döven... Rüzgar savururmalıydı aksız siyah saçları Öyle derin kuytulara atılmamalıydı yüreği Öyle kurban edilmemeliydi bendeki emeği Bir rüya gördüm anne İlk kez ayaklarımın üzerinde duruyorum. Sen kollarını açıyorsun Day day sonra haydi gel diyorsun Ben düşüyorum Yürüyemiyorum diye sen üzülürken Ben balkonumuza gelen kuşa koşuyorum Onu avuçlarıma alıp öpüyorum Annesi göndermiş bana Uçma öğretecekmişim ona Kuş annesini özlemesin Kaybolduğuna ağlamasın diye Bende yalnızım dedim Annesi ona minik kuşum dermiş Ben adını garip koydum Sabah oluyor anne balkona koşuyorum Tüy üzerine yazılmış bir mektup buluyorum Yazmışki yavru kuş annem geldi aldı beni Sılaya çok ıraklara gidiyoruz şimdilik Bekle beni geleceğim ama Bana uçma öğrettiğin için söz sana Döneşte yuvamı sizin balkonda yapacağım. Senin öpücüklerinle uyandım anne Irak ne demek anne çok mu uzak Irak ta Sıla gibi mi Kavuşamamak 5 / 6
6 / 6