İSCİ KARDESLİĞİ. mazluma dini, milliyeti sorulmaz!

Benzer belgeler
İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ!

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

Cumhuriyet Halk Partisi

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

7. dönem çalışma raporu TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI. EMO Kocaeli Şubesi 146

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA!

ITUC KONGRESİ KARAR TASLAĞI NDA HAK-İŞ İN ÖNERİLERİ KABUL GÖRDÜ

Sosyal Güvenlik Haftası Çeşitli Etkinlik ve Ziyaretlerle Kutlandı

Koç Üniversitesi nde neler oluyor?

2011 KADIN İSTATİSTİKLERİ

1: İNSAN VE TOPLUM...

Bölüm 18. Demokrasi Mücadelesinde Odamız

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Ocak 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. BASIN ÇALIġMALARI

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL MERKEZİ EMEK BÜROLARI YÖNETMELİĞİ

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığında Basın Açıklaması Gerçekleştirdik!

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI

AKADEMİK ZAMMI ADIMDA ALDIK

AĞUSTOS 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

SENDİKALAR VE DİĞER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLER EYLEM VE ETKİNLİKLER

Temmuz 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

EVDE BAKIM PARASI ALANLARA SİGORTA GELİYOR

SARACAĞIZ YARALARIMIZI

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

16. bölüm. demokrasi mücadelesinde şubemiz

22. Çalışma Dönemi II. Danışma Kurulu Toplantısı Gerçekleştirildi

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

Biz yeni anayasa diyoruz

KENT YÖNETİMİNE KATILIM DÜNYA ÖRNEKLERİ

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

istekli olanlara öncelik verilerek okul müdürünün teklifi ve milli eğitim müdürünün onayı

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

Devrim Öncesinde Yemen

Mevsimlik İşçiliğe Hayır Dedik

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

İşyeri Temsilcileri Rehberi

ÇALIŞMA DÖNEMİNDE ANKARA İKK ÇALIŞMALARI

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR!

20. ŞUBE ÇALIŞMA RAPOR ÖZETLERİ

TBMM MİLLETVEKİLLERİ Cinsiyete göre dağılım. TBMM MİLLETVEKİLLERİ Partilere göre dağılım YEREL YÖNETİMLER KADIN ORANI (%)

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti. SPoD CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan Aday Adayı Gülseren Onanç ile görüştü

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

MART 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi

MAYIS 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

Oylar bölünmesin Türkiye bölünmesin!..

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

18. bölüm. basında bursa il koordinasyon kurulu

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ. Sorular Cevaplar

Gezi Parkı Araştırması. GEZİ PARKI ARAŞTIRMASI Kimler, neden oradalar ve ne istiyorlar?

KAMU YÖNETİMİ. 9.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

ASIL KRİZ İŞSİZLİKTE! Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7 Milyona Yaklaştı

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

BİRLEŞİK METAL İŞ SENDİKASI GENEL BAŞKANI ADNAN SERDAROĞLU NUN 2011 MESS GREVLERİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TEMMUZ 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

YOL, YAPI, ALTYAPI, BAYINDIRLIK VE TAPU KADASTRO KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKASI

Kamplardaki sığınmacı sayısı 152 bin 51

TÜRKĠYE DE ANAYASA DEĞĠġĠKLĠĞĠ: NEDENLER, YAġANANLAR VE SONUÇLAR

MART 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

AĞUSTOS 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

ALİ ÇAVUŞ: KİMİN IRKÇI OLDUĞUNU HEPBİRLİKTE GÖRDÜK Salı, 13 Aralık :23

SUNUŞ. Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE ZAM

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram namazı sonrası açıklama yaptı

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı

NÜKLEER KARŞITI PLATFORM (NKP) ETKİNLİKLERİ

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14

Transkript:

ya işçi - yoksul köylü hükümeti, ya kıyamet! İşçi Kardeşliği Partisi merkezi gazetesidir İSCİ KARDESLİĞİ Sayı 57 Mayıs 2012 2 TL... www.iscikardesligi.org mazluma dini, milliyeti sorulmaz! AMERİKA NIN EMRİNDE SURİYE YE SAVAŞA HAYIR! KENDİ KADERİMİZİ KENDİMİZ TAYİN EDELİM: Savaş Kararı Referanduma Götürülsün! Kurucu Meclis Seçimine Gidilsin! Başbakan Tayyip Erdoğan ın İran ziyareti sırasında bu ülkenin cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejat tarafından Amerikan emperyalizminin taşeronu olarak suçlanması Türkiye nin dış dünyada nasıl görüldüğünün resmini verdi. Gerçekten de bundan bir iki yıl öncesiyle kıyaslandığında artık Tayyip Erdoğan Ortadoğu ülkelerinin halkları tarafından İsrail e van minüt postasını atan biri olarak değil, Afganistan da NATO nun çıkarları için asker bulunduran, Libya dan sonra Suriye ye de saldırmak için fırsat kollayan bir eşbaşkan olarak görülüyor. Hükümetin sendikacıları 1 Mayıs ı böldü Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sen, Kamu-Sen ve Birleşik Kamu-İş 19 Nisan da yaptıkları duyuruda İzmir de Türk-İş, Kamu-Sen ve Birleşik Kamu-İş in; Ankara da ise Hak-İş ve Memur- Sen in merkezi kutlama yapacağını duyurdu. DİSK ve KESK ile ayrışmanın Kürt meselesi yüzünden olduğu biliniyor. Kürt halkının acılarını görmezden gelerek BDP yi suçlamak kolay, ya seni de aynı şekilde suçlarlarsa? Hepiniz biliyorsunuz, Tayyip Erdoğan BDP lileri PKK karşısında iradesiz olmakla suçluyordu. Meydanı boş bulduğunda atıp tutmak kolay, bakın şimdi kendisi de ABD karşısında iradesizlik le itham ediliyor. Üstelik bu suçlama bizim AKP ile ilgili olarak yıllardır dile getirdiğimiz bir görüş. Savaşa savaşın muhatapları karar versin Suriye ye büyük bir iştahla savaş açmak isteyen AKP sınıfı Türk-Kürt diye bölmek isteyenler şimdi DİSK ve KESK ile ayrışarak, kendi aralarında dahi İzmir ve Ankara diye bölünerek bu bölünmeyi tezgahlıyorlar. Taksim Meydanı bahanesiyle 2008 de 1 Mayıs mitingi yapılmasını engelleyen Türk-İş yönetimi şimdi muhtemelen yuhalanma korkusuyla Taksim Meydanı nı hükümete geri teslim etmek istiyor. Birlik, Mücadele, Dayanışma gününü bölünme ve hükümetle işbirliği günü haline getirmek isteyenleri kınıyoruz. İnadına sınıfın birliği ve dayanışması! hükümetinin tuzu kuru, nasıl olsa savaşa kendileri ve paralı askerlik yasasıyla askerlikten muaf kıldıkları kendi zenginlerinin çocukları katılmayacak, halk çocukları katılacak. O zaman da kararın öncelikle halka sorulması gerekir. Ölüme gönderilenler ne yapmak istediklerine tabii ki kendileri karar vermek zorundalar. Bu, demokrasinin icabıdır ve dolayısıyla herşeyden önce bir referandumu gerekli kılar. Savaş; sıkıyönetim, olağanüstü hal ve halk örgütlerine saldırıdır Türkiye işçi sınıfı, halkları, gençliği, yoksul köylüleri ve kadınları sıkıyönetim ve olağanüstü hal uygulamalarından çok çektiler. Bu uygulamaların nasıl da kazanımlarını yok ettiğini, bütün demokratik haklarını ortadan kaldırdığını çok iyi biliyorlar. Savaş ilân edildiği anda 12 Eylül 1980 den beter bir uygulamanın başta işçi sınıfına ve mazlum Kürt halkına nasıl yöneleceğini bilmek zorundayız. Çünkü savaş başka türlü ilân edilmez. Savaşla demokrasi bir arada yürüyemez. Türkiye de zaten olabilecek en eksik demokrasi yi yaşıyoruz, savaş ilânıyla birlikte onun da ruhuna fâtiha okunacak. Bugünlerde işçilere, kamu çalışanlarına, gençlere ve Kürt halkına yapılan bütün saldırılar, insanlara özel yetkili mahkemelerce açılan bütün davalar ve tutuklamalar önümüzdeki savaş için zemin devamı 2. sayfada

GÜNCEL DİSİPLİN kapaktan devam temizliği yapmak anlamına geliyor. Dışarıya açılan savaş içeriye de savaş demektir, dolayısıyla son zamanlarda yapılan bütün zamlar da bu dış savaşın masraflarını karşılamak içindir. Bu ülkede demokrasinin yolu ancak bir kurucu meclisten geçer Demokratik bir kurucu meclis seçimi başta işçi sınıfı olmak üzere halkın kendi kaderini kendisinin belirlemesinin tek çözüm yoludur. AKP hükümeti savaş konusunda bırakın referanduma gitmeyi, TBMM nin karar almasına bile izin vermekten yana değil. Bakın Libya ya asker göndermeyi Meclis kararını beklemeden gerçekleştirdi. Dahası Tayyip Erdoğan daha fazlasını hiç sıkılmadan söyleyiveriyor: Seçimler 4 değil 5 yılda bir yapılmalı ymış! Ve bunun için diğer partilerle anlaşıp Meclisten kanun çıkarmayı düşünüyorlarmış! Pes vallahi! O zaman 10 yıla çıkartsınlar! Ya da daha iyisi bu Meclis hiç değişmesin! İleri demokrasiye bakın siz! İKP olarak başta işçi sınıfı örgütleri olmak üzere bütün demokratik güçleri, ülkede siyasal demokrasinin yolunun süratle açılması için acilen kurucu meclis komiteleri oluşturmaya ve emperyalizmden bağımsız egemen bir kurucu meclisin oluşturulması mücadelesine çağırıyoruz. Bunda geç kalınırsa maalesef gelişmeler işçi sınıfı ve ezilenler açısından hiç de hayırlı olmayacak. İşçi Kardeşliği Sayı: 57 Mayıs 2012 Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: İşçi Kardeşliği Partisi adına Engin Bodur Yönetim Yeri: İKP Genel Merkezi Öncebeci Mh. İncesu Cd. Doğan Apt. 7/B Çankaya/Ankara Telefon: (312) 430 32 68 İstanbul İl Merkezi: Osmanağa Mahallesi, Nüzhet Efendi Sokak, 20/5 34714 Kadıköy, İstanbul Telefon: (216) 700 16 30 Eskişehir İl Merkezi: İstiklal Mahallesi, Demirciler Sokak, Verem Savaş İşhanı, No:10, Kat:2, Daire:30. Telefon: (222) 233 55 46 İnternet: http://www.ikp.org.tr iletisim@ikp.org.tr Hesap Bilgileri: PTT Posta Çeki: 1051319 Ziraat Bankası, Kadıköy Şubesi: TR46 0001 0006 2558 4384 7550 01 Baskı: Ofis Matbaa Yayın Kağıt Sanayii Ltd. Davutpaşa Kışla Cd. Güven Sanayi Sitesi No: 388 Topkapı, İstanbul. Telefon: (212) 576 47 15 2 İŞÇİ KARDEŞLİĞİ Eğitimde yıkım ve bir özelleştirme saldırısı olarak 4+4+4 Yasası caktır. Bu yasa, farklı pedagojik yöntem+4+4 Kademeli Eğitim yasa delerle yetiştirilmiş öğretmenlerin alğişikliği ile zorunlu eğitimin 12 dıkları eğitimin dışındaki bölüm ve yıla çıkarıldığı söylense de uygulayaş gruplarına girmesine neden olamada bunun böyle olmayacağı, özelcağı için de sakıncalıdır. Bugüne kalikle kız çocukları ve yoksul çocukdar Diyanet İşleri nde işe başlatılıp ları açısından okullaşmanın önünün yatay geçişle eğitim kadrosuna alıkapanacağı gün gibi ortadadır. Yasa nanlar artık kolaylıkla öğretmen olaile 4 üncü sınıftan sonra okula dışabileceklerdir. Öğretmen istihdamı, rıdan açık öğretim ile devam edeeğitimde nitelik, ayrılan bütçe, öğbilmenin önü açılmaktadır. Çocukretmenlerin yaşam koşullarıyla ilgili lar birtakım gerekçelerle okul ortasorunlar gibi, birçok eğitim sorunumından uzaklaştırılacaktır. Bu duna çözüm getirmeyecek aksine yeni rum, geleceğin birçok soruna ağır başlı ev kadaha yol açadınları, sorgucaktır. Yıllardır lamayan, itaat atama bekleyen eden, verilenöğretmenlerin le yetinen, bilyerine din göginin kaynağırevlileri alınana ulaşma yöncaktır. temleri öğretilsonuç olarak meyen insaneğitim, sistelar ve çocuk işme insan yetişçiler, çocuk getirmek için varlinler olmalarıdır. Aynı tornana neden oladan çıkmış, güç caktır. Her ne kimin elindeyse kadar yapılan ona göre şekilson değişiklikle lenmiş insan4 üncü sınıftan lar yetiştirmesonra açıktan yi amaçlarlar. okunabilmeyasa, tornayı si için birtakım biraz daha sıkı haklı gerekçe- Yasayı protesto etmek için ülkenin dört bir yanından gelen KESK liler Ankara da AKP hale getirip, kitpolisinin saldırısına maruz kaldı. ler(?!) olması lenin dini duyyasanın ilk taslağında öngörülen gularını da istismar ederek, öğrengerektiği, bunların geçerliliği kabul edildikten sonra bu hakkın kullanı- mesleki yönlendirmenin 9 10 yaş- cilerin deyimi ile yarı açık cezaevi labileceği söylense de uygulamanın larında başlamasının hiçbir bilimsel olan okulların yeniden yapılanmasıböyle olmayacağı açıktır. 3 üncü dört dayanağı yoktur. Bu yaşlardaki ço- nı sağlamaya yöneliktir. Sermaye aryılda ise açık öğretimin önü tama- cukların mesleki ilgi ve yetenekleri- tık Çin işçi sınıfı gibi ucuz, hatta yamen açılmaktadır. Başbakanın son- ni belirleyemeyeceği tüm uzmanla- şamını bile sürdüremeyecek bir ücradan açıkladığı dershaneleri okul- rın ortaklaştığı bir nokta olmasına ret vermek istemektedir. Daha fazlara dönüştüreceğiz sihirbazlığı- rağmen, yeni yasada imam hatip or- la biat eden, hak sözcüğünü bilmenın altında yatan diploma satan sü- taokulları açılması yer almıştır. Ayrı- yen, ortak tavır alamayan sessiz bir rücü kursları gibi, devam zorunlulu- ca seçmeli derslerle mesleki yönlen- işçiler ve işsizler daha doğrusu yedek ğu olmayan (dershanelerden dönüş- dirme imkânı sağlanmıştır. Böylece işçiler ordusu. Sipariş alındığında türülen) özel okullar açılacak olma- Bakanlar Kurulu kararı ile istedikle- çalışan, işsizken tevekkülle bekleyen sıdır. Okullaşma, öğrencilerin sadece ri okullarda, istedikleri seçmeli ders bir yığın. Bütün bu saldırılar özelleşbilişsel gelişmelerinin değil aynı za- koymalarının önü açılmıştır. Seçmeli tirme, sendikasız ve kuralsız çalışmanda sosyalleşme süreçlerinin ger- dersler açıkça belirlenmediğinde ya tırma için olduğuna göre, yapılması çekleştiği, iletişimi ve etkileşimi öğ- da yeterli öğretmen ve sınıf olmadı- gereken de sendikalarımızla birlikte ğında zorunlu ders gibi tüm öğren- öğrenci ve velileri de katarak birleşik rendikleri süreçleri de kapsar. Diğer taraftan, çocukların gelişi- cilere dayatılmaktadır. Belirsizlik de- bir mücadele için çalışmaktır. Bugün mi açısından çok önemli olan okul ğil, açıkça belirlenmiş, sınırlı sayıda yapıldığı gibi, sadece militan tepkiöncesi eğitim, yasayla zorunlu eği- ve gerçekten çocukların yetenekleri- ye dayanan, tabanı karara katmayan, timin kapsamı dışında tutulmak- ni geliştiren dersler seçmeli olmalı- dar kadro eylemleri yerine uzun hata, bunun yaygınlaşması için yapılan dır. Oysa bu yasa bugün de gelecek- zırlık dönemlerinin ardından verilebunca girişim ve yatırım yok edil- te de keyfi uygulamalara zemin ola- cek birleşik bir mücadeledir. Fikriye Yazıcı 4 mektedir. Yasadaki okula başlama yaşı ise ayrı ve önemli bir sorundur. Okula başlama zamanının altmış aya (beş yaş) indirilmesinin bir yığın pedagojik sorunlara yol açacağı neredeyse tüm üniversitelerin ilgili bölümleri ve uzman eğitimcilerin raporlarında yer alıyor. Buna rağmen, yasada ancak 60 72 ay yani 5 6 yaş aralığına çekilmiştir. Oysa dünyada yaygın olarak zorunlu eğitim altı yaşından itibaren başlamaktadır ve bir yıl okul öncesi eğitimdir.

DİSİPLİN GÜNCEL Taksim Meydanı içi boş bir tiyatro sahnesi ya da şov meydanı değildir. 1 Mayıs 2012 Savaş Düşmanlığı Günü Haline Gelsin! T aksim meydanı 1 Mayıslarda yıllarca işçi sınıfına, gençliğe, kadınlara kapalı tutuldu, yasaklandı. 30 yıl süren bir mücadelenin sonunda, bundan iki yıl önce, hem Meydan 1 Mayıslara açıldı, hem de 1 Mayıs tatil günü haline gelerek insanların bayramı kutlamalarının kolaylaşmasına imkân sağladı. Bununla birlikte geçmişten farklı olarak artık 1 Mayıs bir mücadele günü olmaktan çıkıp çeşitli grupların şov ve gösteri gününe dönüşme tehlikesini taşımaya başlıyordu. Üstelik işçi sınıfının kendi bayramına katılmaktan uzak durup alanı giderek siyası yapılara terk ettiği bir durumla karşı karşıya kalıyorduk. En kısa zamanda bu duruma son vermek gerekiyor. İşte 1 Mayıs 2012 bu imkânı yaratmış bulunuyor. Evet, AKP Hükümetinin kraldan fazla kralcı kesilerek Amerikan emperyalizminin hizmetinde Suriye ye savaş açmak istemesine karşı çıkmak işçi sınıfına ve emekçi halkımıza bu yolu açıyor. İŞÇİ KARDEŞLİĞİ PARTİSİ (İKP) olarak Türkiye nin savaşa katılıp katılmamasının kararı- Eskişehir de 8 Mart nın halka sorulması için referanduma gidilmesini talep ediyoruz. Hepinizin bildiği gibi Libya konusunda Recep Tayyip Erdoğan önce NATO nun Libya da ne işi var! demişken, daha sonra TBMM kararını bile beklemeden savaş gemilerini Libya açıklarına gönderivermişti. Aynı durumun çok daha yakınımızda tekrarına kesinlikle izin vermemeliyiz. Bu yüzden İKP; bütün işçi örgütlerine, bütün siyasi partilere, bütün demokratik kitle örgütlerine, bütün gençlik örgütlerine, bütün kadın örgütlerine, HES lere karşı mücadele eden bütün platformlara ve derneklere Suriye ye karşı emperyalistlerin yanında açılacak savaşa karşı çıkıp bu kararın referanduma götürülmesi için 1 Mayıs ın bir kaldıraç olarak kullanılmasını önerir. Savaşa karşı anti-emperyalist bir cephe çağrısında bulunan İKP, 1 Mayıs günü bu çağrıya icabet edecek bütün güçlerle birlikte yürümeye hazır olduğunu ilân eder. İŞÇİ KARDEŞLİĞİ PARTİSİ Öncelikle etkinliğin maliyetini karşılamak için her birinde hepimizin emeği olan kitap ayraçlarışçi Kardeşliği Partisi Eskişehir Kadın Komis- mızı satarak bir gelir elde ediyoruz. Sonra yıl içinyonu olarak bir 8 Mart etkinliğini daha geri- de kadınlarla ilgili haberleri derliyor, oyunlarımızde bıraktık. Bu yılı yine kadına yönelik şiddet göl- da bunları konu ediniyoruz. Ev kadını, işçi emekgesinde geçirdiğimizden biz de ana tema olarak lisi, öğrenci olan arkadaşlarımızla metin okumakadın ölümlerini seçtik ve yıl içinde kaybettiği- ları yapıyor, birbirimizin yanlışlarını, eksiklerini düzelterek yeteneklerimizi keşfetmenin, üretmemiz kadınlanin, bu ülkerımızı kendi de birçok şey hikâyeleriyle kötüye gitsahnede canse de Biz de landırdık. Fovarız! demetoğraf sanatnin heyecanıçısı arkadaşını paylaşıyomız Esin Esra ruz. Sanatın Toraman, kazihinleri açan, dına yönelik eleştirel yanışiddeti işledinı kullanarak ği bir fotoğhep birlikte raf sergisi dübilincimizi ve zenledi. Sonra projektörü- İKP Eskişehir Kadın Komisyonu, yıl içinde kaybettiğimiz kadınlarımızı kendi duyarlılığımızı yükseltmemüzü ev içihikâyeleriyle sahnede canlandırdı. ye uğraşıyone çevirdik ve ruz. 8 Martların içinin boşaltılmaya çalışıldığı, kakadının evdeki görev paylaşımında neden hep ilk dınların toplum hayatından uzaklaştırılarak aile sırada olduğunu anlamaya ve anlatmaya çalıştık. Etkinliğimizin tam bir imece örneği olan hazır- ve ev kıskacına alınmaya uğraşıldığı son zamanlık aşamasından söz edelim biraz da. Çünkü bizim larda dayanışma çabalarının önemli olduğunu düdayanışma ruhumuzu ayakta tutan ve bize el ele şünüyoruz. Emeği geçen herkese teşekkür ediyor, vermenin mutluluğunu yaşatan asıl bu aşamadır. nice 8 Martlarda buluşmayı diliyoruz. Eskişehir İşçi Kardeşliği Kadınları İ Yalansız Dolansız Şadi Ozansü Çok önceden Evren yargılanabilir dediydik Bundan tam bir yıl önce, yani 14 Nisan 2011 tarihinde Kenan Evren in de diğer 12 Eylülcülerin de pekâlâ yargılanabileceklerini yazmıştık. Bu konuyla ilgili olarak bazı sol yayın organlarında çıkan Kenan Evren ve şurekâsı nın yargılanamayacağına ilişkin yaklaşımların doğru olmayacağının altını özellikle çizmiş ve bu yargılarda ısrarlı olunursa ABD emperyalizminin politikalarının çok iyi anlaşılamayacağını belirtmiştik. Tam da böyle oldu. Aslında bunda şaşırtıcı hiçbir yan yoktu. Türkiye işçi ve sosyalist hareketiyle halkçı hareketlerinin maalesef henüz günlük politikaya doğrudan müdahalelerinin pek söz konusu olamadığı bir dönemden geçiyoruz. Ancak uzun yıllar aktif politikaya fazlasıyla müdahale eden cihet-i askeriyenin de aslında dünya, Ortadoğu ve Türkiye deki gelişmelerin oldukça uzağında kalarak özellikle ABD ile ilgili olarak yanlış gözlemlerde bulundukları anlaşılmış bulunuyor. Türkiye politik hayatında üst rütbeli subayların ABD ye bakış açılarını kabaca üç kategoride değerlendirmek gerekir. Bunlardan birincileri, yıllar içindeki askeri formasyonlarının gelişimini NATO içinde yaşamış olduklarından ABD ile ilişkileri bir hayranlık düzeyindedir. 68 69 yılları Harp Okulu mezunları arasında yer alan bazılarından oluşan ikinci kategori içinde ABD den nefret edenler vardır ve bunların sayıları da birincilerden ne çok ne de azdır. En kalabalık kategoriyi ABD ile aşk-nefret ilişkisi içinde yaşayanlar oluşturur. Bunlar ABD nin olağanüstü askeri teknolojisine hayran, fakat aynı zamanda bunu kıskananlardır. Tuhaf gelecek ama bence Kenan Evren bu kategoriye girer, Şahinkaya birinciye. Çetin Doğan ve benzerleri tabii ki ikinciye. Hepsinin ortak paydasıysa yarı-sömürge ülkelerde ABD nin komünizm e ve siyasal İslâm a karşı çıkıp laikçi kapitalizm i destekleyeceğine olan inanç larıydı. İşte ABD nin ihanetine uğrayan bu kesimler yakın çağın tarihinden pek ders alamamışlardı: ABD nin İran Şahını satması, Panama diktatörü CIA nın adamı Noriega yı hapse atması veya Pinochet i yargılatması veya Arjantinli veya Yunanlı general ve albayların ömür boyu hapse atılmalarına ses etmemesi... Dolayısıyla Kenan Evren de yargılanabilir, bütün generaller de. Ama günün birinde ABD nin onayıyla darbe yapmaya görevlendirilecek hiçbir general bundan çekinerek darbe yapmaktan vazgeçme lüksüne sahip değildir, çünkü bu ona sınıf mücadelesinde konumlandığı kapitalizm ve emperyalizm tarafından verilmiş bir görevdir, bundan kaçamaz. Kısacası kimse yanılsamaya kapılmasın: Cihet-i askeriye her zaman sınıf mücadelesinin içinde olacaktır! İŞÇİ KARDEŞLİĞİ 3

POLİT Biz İşçiler ve Yoksul Halklar İçin Y Türkiye den çocuk ve mazlum manzaraları, sözün bittiğ Depremin yıktığı Van da bir çadır kent. Kara kışta ölünür ancak. Devlet elinden geleni yapıyormuş. Demek ki eli kolu bağlı. Van depreminden çocuk manzaraları. Van depreminde onlarca çadır yandı. Bu yangında bir çocuk öldü, Devlet ölümden sonra ulaştı. Kozan barajı patladı. B ve her zamanki gibi ö ulaşılamadı uzu Bu da İstanbul un göbeği. Esenyurt ta bir işçi çadırı. Bize yine yanarak ölüm. Sını Devletin s Hani E İşini kaybetmemek için su bisikletiyle buzların arasında onarıma giden TEK işçileri. Donarak ölüyorlar ve devlet seyrediyor. Suriye nin Düşmanları İstanbul da Toplandı Cezayir Konferansı nın Sonuç Toplantısı Nisan da İstanbul da ikincisi düzenikp yaptığı açıklamada AKP ve İstanbul da Düzenlendi 1 lenen Suriye nin Dostları Toplantı- Arap diktatörleri gibi kendi ülkelesı Taksim Meydanı ve Harbiye deki ey- rinde despotik yönetimler kuranlalemlerin yanı sıra Galatasaray da İKP, rın başka ülkelere demokrasi götüreemep, Halkevlemeyeceğini belirri ve ÖDP nin ortirken AKP nin tak basın açıklasuriye de yükselmasıyla protesto tilen savaşın taedildi. Suriye nin şeronluğuna hadostları toplanzırlandığının altıları Suriye ye tını çizdi. Emkarşı bölgede peryalist saldırabd ye destek ganlığa karşı çıkoluşturma amacımanın mevcut na hizmet ediyor. rejimleri savunikp, EMEP, Halkevleri ve ÖDP tek bir ağızdan bağırdı: Tunus ta düzenlemak anlamına Suriye'ye emperyalist müdahaleye hayır! nen ilk toplantıgelmediğini sada muhalifleri doğrudan silahlandır- vunan partimiz en acil görevin şartmak önerilmiş ama karara girmemiş- sız bir antiemperyalist politikayı yüti. İstanbul daki toplantıda AKP hükü- rütmek olduğunu; laik, çok kültürlü, meti birinci sırada savaş çığırtkanlı- çok inançlı, eşitlikçi, özgür ve sosyal ğı yaparken Suriye ye karşı yürütüle- bir Suriye nin dış müdahaleyle değil cek saldırının gelecek adımları görü- ancak emekçi ve ezilenlerin mücadelesiyle kurulabileceğini belirtti. şüldü. 4 İŞÇİ KARDEŞLİĞİ A ralık ayında Cezayir de toplanan İşgallere ve Ülkelerin İçişlerine Karışılmasına Karşı, Milletlerin Birliğini ve Egemenliğini Savunmak için Acil Uluslararası Konferans ın sonuçları 19 Şubat ta İ s t a n b u l d a düzenlenen Ortadoğu da Emperyalist Savaşı Durdurmanın Bir Aracı Olarak Uluslararası Cezayir Konferansı başlıklı panelde değerlendirildi. Cezayir Konferansı delegelerinden Korkut Boratav, Ahmet Tonak ve Şadi Ozansü nün konuşmacı olarak katıldığı panelde Ortadoğu da son dönemde gerçekleşen devrimlerin ve sa- vaşların durumu konuşuldu. Emperyalizmin Tunus ve Mısır devrimlerini içerdeki işbirlikçi akımlar vasıtasıyla kontrol altına almak istediği belirtilirken Suriye ye Libya modeli bir saldırı organize edilmek istendiği ancak Suriye nin Libya dan daha dirençli çıktığının altı çizildi. Yaklaşan savaşın Türkiye de antidemokratik yapıyı daha da kuvvetlendireceği söylenirken bu savaşa karşı ortak mücadelenin örülmesi gerektiği vurgulandı. Panel in video kaydını bu adresten izleyebilirsiniz: http://alturl.com/8pokq

İKA okluk... ABD, AB İsteyince Varlık! i yer. Bu da Suriye li Sığınmacılar İçin Kurulan Çadır Kent ve Konteyner Kent. Demek ki Varmış; Ama Bizim İçin Değil! izler öldük yine lülerimize bile n süre. Tersanede patlama ve ölümler. Devlet protesto edilmesin diye tedbir alıyor. Ölümlere devam. Bak savaşta kaçan Suriye li çocukların mutluluğuna. Vanlı çocuklar demek ki düşman. Çadır kent dediğin böyle olur. Suriye den gelenlere var ama kendi vatandaşlarına yok. r ticareti ile geçinmeye çalışan köy çocukları. avaş uçaklarından yağan bombalar bu hale getirdi. rzurum da donarak ölürken gelemeyen uçaklar, helikopterlerden yağdı ölüm. Sosyal tesisleri dahil her şey var bu Kilis kampında. Kendi halkına yoktu, nereden çıktı acaba? İşçiler ve İşçi Örgütleri Engin Bodur Savaş çığırtkanlarına karşı 1 Mayıs ta barış için alanlara! Büyük (Genişletilmiş) Ortadoğu Planı çerçevesinde Irak tan sonra sıra Suriye ye geldi. Bu, emperyalistlerin İran savaşı öncesi atması gereken bir adımdı. Geçmişte bu iki ülkenin dostu olan başbakan birden şahin oldu ve esip gürlüyor. Suriye yönetimi halkına zulmediyormuş. Başbakan kiminle birlikte karşı çıkıyor bu zulme? Dünyayı kana bulayan Amerika, İngiltere, Fransa ve Arap Birliği ile. Bir bakalım bu birliğe; Suudi Arabistan, Kuveyt, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri Krallar ve zalimlerin yönetimindeki ülkeler! Kendi ülkelerinde demokrasinin esamesi okunmaz, onların sözlüğünde demokrasinin yeri yoktur, ama başka ülkelere demokrasi getirmekten bahsederler. İnsan hakları emperyalizmi Afganistan dan, Irak tan, Libya dan sonra Suriye ve İran ı hedef almıştır. One minut diyen başbakan Filistin deki Siyonist katillere haddini bildirecekti, sessiz kalmayacaktı hani? Artistik bir gösteri olarak hafızalarda yer eden One minut çıkışı seçim öncesi bir oy alma taktiğiydi sadece. Bir an düşünün, özgür Filistin ordusu kuruluyor ve Türkiye ve Arap birliği de onu destekliyor. Hiç birimizin inanmayacağı bir durum değil mi? Amerikan uşakları ancak efendilerinin çıkarı için beraber olur. Bugünlerde onların Kaddafi zulmünden kurtarıp sözde demokrasi getirdikleri Libya ile ilgili ya da büyük gösterişlerle gidilen ve yardım edilen Somali ile ilgili bir haber bulamazsınız. İkisi de talan edilmiş ve iç savaşla kan ağlamaktadır. Tunus ve Mısır devrimlerinde muhalefet neden silahsız da Libya gibi Suriye de de muhalefet emperyalistler eliyle silahlandırılıyor? Van depreminde yazlık çadır bile bulunamazken Suriyeli sığınmacılar için konteynır kentler, sosyal tesisler, okullar daha onlar gelmeden hazır! Kendi halkı çadırlarda yanarken seyreden ve halktan yardım toplayanlar şimdi parayı nereden buluyor? Adalet, demokrasi ve eşitlik duygumuz Amerika nın emrinde mi? Niçin bunlardan söz ediyorum? Sıra bize geldi kardeşler, savaş artık kapımızda ve Suriye savaşını engelleyemezsek ölümlerden ölüm beğeneceğiz. Savaş hükümeti her gösteriye gazla saldırıyorsa, bütün muhalifler Guantanamo hukukuyla yargılanıyorsa barış istenmesin diyedir. Savaş varsa demokrasi olmaz, insan olmaz ki hakları olsun. Gelin bu Amerikan oyununu, uşaklarını etkisizleştirerek bozalım. Gelin barış türküleri söyleyelim. Büyük ozanımızın Japonya- Hiroşima ya Amerika nın attığı atom bombasıyla yedi yaşındayken öldürülen bir kız çocuğunun on yıl sonraki barışa çağrısını anlatan barış şiirini söyleyelim, dünyaya barış türkümüzü haykıralım hep birlikte. Kız Çocuğu Kapıları çalan benim kapıları birer birer. Gözünüze görünemem göze görünmez ölüler. Hiroşima`da öleli oluyor bir on yıl kadar. Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar. Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu. Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu. Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok. Şeker bile yiyemez ki kâat gibi yanan çocuk. Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver. Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler. Nazım Hikmet Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın barış ve halkların kardeşliği! İŞÇİ KARDEŞLİĞİ 5

SENDİKALARIMIZ İşçi Kendi Mücadelesine Sahip Çıkmalıdır Birsen Yeşilkanat Taş-İş Der Yönetim Kurulu Üyesi Taşeron İşçileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Taş- İş Der) yönetiminin, kadro talebiyle İstanbul Üniversitesi (İ.Ü.) Rektör Yardımcısı ile yaptığı bir görüşmede; Rektör Yardımcısı, kadro bir yana mart ayı sonunda taşeron şirketten çalışan 400 sağlık çalışanın işine son verileceğini söyledi. Bu görüşmeden sonra Taş-İş Der olarak, işçi arkadaşları durumla ilgili bilgilendirmek ve kamuoyu oluşturmak için 21 Şubat ta İ.Ü. Çapa Tıp Fakültesi bahçesinde bir bilgilendirme çadırı kurduk. Basın açıklamaları yaptık, bültenler çıkarttık, bildiriler dağıttık. Rektörlüğe verilmek üzere taşeron işçilerden 4D daimi işçi kadrosu talebiyle 400 e yakın dilekçe topladık, hasta yakınlarından ve çadırı ziyarete gelenlerden destek için imza topladık. 14 Mart ta taşeron şirket tarafından 80 sağlık çalışanına ay sonunda sözleşmelerinin yenilenmeyeceğine dair ihbarnameler gönderildi. Bilgilendirme çadırımız 14 Mart itibariyle direniş çadırına dönüştü. Yaklaşık bir buçuk aydır Dernek yönetiminden iki arkad a ş ı m ı - zın olağanüstü çabalarıyla çadır faaliyetini sürdürüyor. Çadırı ilk kurduğumuz andan itibaren olanca gücümüzle olacaklar hakkında işçilere seslendik, onları fiili mücadeleye çağırdık. Ama çağrılarımızı pek üslerine alınmadılar ki işten çıkartılan işçi sayısı 190 olmasına karşın, 50 işçiye ulaşabildik, 20 kişi için işe iade davası açıldı. Burada can alıcı olan şey, işçinin taşeron sisteme alışması ve taşeron sistemi algılama şeklidir. İşten çıkartılanların hepsi diplomalı kalifiye işçiler. Hemen hemen h e p s i 1 2 hafta içinde (emeklerini son noktasına kadar sömürecek) bir özel hastanede iş bulacak dur u m d a - lar, birçoğu buldular da. Mesele asıl burada başlıyor. İşçi mücadele etmiyor, hakkını aramıyor, kendisine verilene kanaat ediyor bir bakıma kapitalist sistem tarafından uysallaştırılıyor. İşten çıkartılıyor nedenini sorgulamıyor, Ben yıllardır burada çalışıyorum, emek veriyorum. Yaptığınız şeyin hukuki bir karşılığı, bir dayanağı yok demiyor, diyemiyor. Taşeronluk, işçi tarafından bu kadar kanıksanmış durumda maalesef. Hâl böyle olunca, işçiyi mücadeleye yeterince katamayınca kurduğumuz çadır da dış müdahalelere açık duruma geldi. Oysa asıl olan işçinin kendi mücadelesine, kendisinin sahip çıkmasıdır. Mücadelenin başlangıç noktası örgütlenmeden geçiyor. İki yıl önce Çapa da kurduğumuz işçi derneği (Taş-İş Der) sınıftan, tabandan kopmuş pek çok mevcut sendikadan çok daha iyi mücadele etmiş ve önemli kazanımlar sağlamıştır. Bunu işçi kendi gücüyle, kendi örgütlülüğüyle yapmıştır. Güvencesiz çalışmanın bu kadar meşru bir hale getirildiği bu dönemde işçinin birleşip mücadele etmekten başka bir kurtuluşu yoktur. Zaman mücadele zamanıdır, zaman işçilerin kendi mücadelesine sahip çıkma zamanıdır. Bor Madenlerinin Özelleştirilmesine Hayır! Fulya Ayata Hükümetin yasa çıkarmadaki becerisi AKP hükümetinin yasa çıkarma konusundaki becerisi ortada. Önce konunun taraflarını muhatap alıyormuşçasına göstermelik müzakereler gerçekleştiriliyor, tüm kesimlerin, sivil toplumun fikrini aldık deniliyor. Hükümet tarafından neredeyse tamamen ele geçirilen medya bu süreçlerin reklamınıreklâmını yapıyor, muhteşem bir yasa çıkıyor, her derde deva yasası masalları anlatılıyor. Bugün artık her işlem için katkıkatılım payı adı altında ek ücretler ödediğimiz sağlık hizmetlerinde yaşanan dönüşümün nasıl yapıldığını hatırlayın. Sağlıkta devrim gerçekleştiriyoruz dediler, Artık kimse hastane kapısında kalmayacak, artık SSK da saatlerce kuyruk beklemeden ilacını alacaksın dediler. Şimdi saatlerce kuyruk beklemeye razı olsak bile ilaçlarımızı alamıyoruz. AKP hükümeti, patronların ihtiyaçları için çıkardığı yeni yasalarla ilgili medyayı sadece reklamreklâm için kullanmıyor. Televizyonlar, gazeteler aracılığıyla sınıfsal çatışma haricindeki mevcut tüm toplumsal çatışmaları (Kürt-Türk, Alevi-Sünni vd.) tırmandırarak o an gündemde olan yasa konusunda halkın kafasını karıştırıyor. Bunun en son örneği 4+4+4 diye anılan eğitimle ilgili yasa. 4+4+4 yasasıyla anayasal bir hak olan ücretsiz eğitim hizmeti tamamen özelleştirilirken, patronların hükümeti AKP ve onun değirmenine su taşıyan sözde muhalefet tartışmayı laiklik-dindarlık tartışmasına sürüklüyor. Ayrıca, makyaj olarak çok kısmi bazı haklar tanıyıp yılların mücadelesiyle kazanılmış hakları gasp etmek, yani diğer deyişle kaşıkla verip kepçeyle almak da başbakanın övündüğü ustalık döneminin bir icabı olsa gerek! Grev yapma hakkını içermeyen toplu sözleşme hakkı gibi garabet yasal düzenlemeler de bu dönemin ürünü. Ama ne diyor hükümet: Toplu sözleşme hakkı veriyoruz size, daha ne istiyorsunuz? Peki ama grev hakkımız yok, yeni sendikalar yasasıyla sendikal örgütlenme imkânsız hale getirildi Hükümet bu konuda rahat. Yersen! Hükümetin yasa çıkarma konusundaki bir diğer yöntemi de bir gece ansızın!. En son gecenin ikisinde kamuya ait yeşil alanları satabilmek için 2B Yasası nı çıkaran AKP hükümeti, şimdi de bir fıkralık yasa çıkararak bor madenlerini özelleştirmek istiyor. Bor madenlerinin kamu eliyle işletilmesi sürdürülmelidir Dünyada en büyük rezerve sahip olduğumuz çok değerli bor madenleri, 2840 sayılı yasa gereği devletçe işletiliyor. Mevcut yasanın 2. maddesinde Bor tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesi devlet eliyle yapılır hükmü yer alıyor. Ancak AKP hükümeti, yasanın bu maddesinde değişiklik yapmak üzere bir yasa tasarısı hazırlayarak Meclise sevk etti. Bu tasarı ile mülkiyeti ruhsat sahibinde kalmak üzere Eti Maden bünyesindeki bor ürünleri üretiminin ve zenginleştirilmesinin 3 ila 49 yıllık süre ile üçüncü şahıslara devredilmesinin yolu açılıyor. Türk-İş, geçtiğimiz günlerde bu özelleştirme girişimiyle ilgili bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada; dünya bor rezervlerinin yüzde 73 ünü elinde bulunduran Eti Maden in kâr ettiği ve yıllık 2 milyon ton civarındaki satıştan yaklaşık 850 milyon dolarlık bir girdi elde edildiği aktarıldı. Dünya bor talebinin yaklaşık yüzde 40 ını karşılayan Eti Maden in özelleştirilmesine karşı çıkan Türk-İş, konuyla ilgili olarak yetkililerle çeşitli görüşmeler yaptığını açıkladı. Ancak bu görüşmelerde yetkililer tarafından Türk-İş e, söz konusu yasa tasarısının bir özelleştirme mahiyetini taşımadığı, yapılmak istenenin kurumun ihtiyaçlarını karşılamaya ve üretimi artırmaya yönelik olduğu belirtilmiş! Buna kim inanır? Basın açıklamasında Türk-İş, yapılmak istenen işlemin işletme hakkı devri ve kiralama yöntemleriyle örtüşen bir özelleştirme sonucunu doğuracağına dikkat çekti. Türk-İş, yasada değişiklik yapılacaksa, borların satışı için değil Eti Maden in teknolojik olarak önünün açılması, gerekli personel alımı, yatırımların yapılması ve üç ürün üretiminin artırılması için yapılması gerektiğini dile getirdi. 6 İŞÇİ KARDEŞLİĞİ