Yirmi Altıncı Söz'de geçen, "Ezel; mazi, hâl ve istikbali birden tutar, yüksekten bakar bir âyine misâldir." cümlesini izah eder misiniz?

Benzer belgeler
İlmi Danışma Heyeti: Dr. Ahmet ÇOLAK Dr. Burhan SABAZ Kemal BAHADIR

Yirmi Altıncı Söz'de "Kader ilim nevindendir. İlim maluma tabidir." cümlesini izah eder misiniz?

Onuncu Söz, Yedinci Hakikat hakkında bilgi verir misiniz?

Onuncu Söz, Mukaddime, Birinci İşaret hakkında bilgi verir misiniz?

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

Onuncu Söz, Birinci Hakikat hakkında bilgi verir misiniz?

Üstadımızın mezkûr beyanında, Kur'an ın her ayetinin üç hükmü içine aldığı belirtilmiştir. Bu hükümler şunlardır:

başlıklı bir dersine dayanarak vermeye çalışacağız.

İnsanın İhtiyârî Fiillerdeki Mes uliyeti

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

ALLAH`I (C.C.) BİZE TANITAN ÜÇ BÜYÜK TARİF EDİCİ

Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz?


Nefsini Bilen Rabbini Bilir

Burada mecazın, alimlerin elinden cahillerin eline geçmesi durumunda nasıl hakikate dönüştüğüne ve hurafelere kapı açtığına işaret olunuyor.

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Üstad Haşir Risalesinde, Ekser küfür ve dalalet istib addan ileri gelir. Yani, akıldan uzak ve muhal görür, inkâr eder. buyurur.

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

"Vesvese" ile "korku" aynı mıdır? Risalelerde vesveye önem vermemek, modern bilimde ise korkunun üzerine gitmekten bahsediliyor?..

Bu fikre girmenin iki önemli sebebi vardır.

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

8. S. I. ÜNİTE TEST (40 SORU):

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

Murabaha Nedir? Murabahalı Satış Ne Demek?

Asr-ı Saadette İçtihat

Risale-i Nur Külliyat'ının telif tarihleri hakkında kronolojik bilgi verir misiniz?

GENEL YAYIN YÖNETMENÝ VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ TALÝP ARSLAN

Nasıl? Fark etmez! Ne kadar? Sonsuza kadar! Niçin? Çünkü böyle mutlu olabilirsin!

İbda've İnşa Ne Demektir?

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

1.ADIM;Evrak göndermek için okul müdürü yetkisini açmanız gerekir.

84 ŞUBE KARNESİ İL İLÇE OKUL SINAV ADI

TÜRKİYE DE MASONLUK TARİHİ 1

EFENDİ BABASI BÜTÜN MÜRİDLERİNDEN HABERDAR İMİŞ!

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ KAVRAMLAR

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

Dünya: Ilahi bir TV kanalından ibarettir

Ahiret Gününe (Haşre) İman

Yukarıdaki soru, bu yazının meselesini tüm boyutlarıyla içermese de konuyla ilgili karşılaştığım soruların özünü teşkil etmektedir.

Emr-i kün feyekün e malik bir sultana acz tezkeresi ile istinad etme yi nasıl anlamalıyız?

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

"İşte, Rabbimizi bize târif eden Kur ân-ı Hakîm; şu kitab-ı kebîr-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi..."

Bayram namazları bayram günlerine takılmış bir namazdır. Bir salkım ki,ancak o zamanda koparılır ve o zamanda olgunlaştığından,onda derilir.

a. Daire-i meşruada kalmayan gençliğin; dünyada, kabirde ve ahirette başlarına gelecek belalar ve elemler neler olabilir?

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

O.Ö. 100 Temel Eser. Kategori: Türk Şiiri Çarşamba, 28 Nisan :35 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 3981

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

l9l0 yılında Van'da doğdu. Bediüzzaman'ın eski talebelerindendir. l935'de Eskişehir dâvasında gayr-i mevkuf muhakeme olundu.

7. SINIF DENEME SINAVLARI DAĞILIMI / TÜRKÇE

12. Gece ile gündüz ve mevsim o yüce varlığın eseridir. Noktalı yere uygun kelime hangisidir? a) Özenle b) Yörüngelerini c) Dört d) Doğuşu

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

SU DALGALARINDA GİRİŞİM

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

Meselenin bir yönü de, başka bir Kur an mu'cizesine işaret etmektedir. Şöyle ki:

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

"Şimdi senin hayatının sureti ve tarz-ı vazifesi şudur ki,.." İnsanın hayatının sureti ve tarzı vazifesi ne demektir, izah eder misiniz?

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Başta bu hadis-i kudsinin kaynağını vereceğiz. Ayrıca bu hadis-i kudsinin manası ve hakikatını vereceğiz. "Levlâke" hadîsinin kaynakları şudur:

Herkes bir arayış içinde

SM 100 Terazi Ayarları. Digi SM 100. SM 100 Terazi Ayarları

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Dördüncü Sual: \"Bu Mahlûkatı Allah Yarattı. Öyleyse Allah'ı Kim Yarattı?\"

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

2003 YILINDA YARARLANILAN YATIRIM İNDİRİMİ İSTİSNASI ÜZERİNDEN GVK. NUN GEÇİCİ 61. MADDESİ GEREĞİNCE YAPILAN TEVKİFATIN ÖDEME ZAMANINDA BİR SORUN

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,


İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi


Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Çarşamba İzmir Gündemi

Aristo Metafiziği ile Gazali Metafiziğinin Karşılaştırılması- SH. Bolay.Kültür Bak. Yay s.46-53

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

KABALA İLMİNE ÖNSÖZ VE GİRİŞ DERSLERİ. Bölüm B Ders 6

1- UETDS-TİMBSOFT Nasıl İndirilir? 2- UETDS-TİMBSOFT Nasıl Yüklenir? 3- UETDS-TİMBSOFT a Nasıl Giriş Yapılır? 4- Personel Nasıl Eklenir ve

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

Fikir madde üzerine işlenen bir sanattır. Madenlerdeki kalite ve kıymeti ifade eder.

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla ESMA-İ HÜSNA 02 ER-RAHMAN

Terim olarak kader, "Allah'ın her şeyi belirli bir ölçü, düzen ve uyum içerisinde yaratmasına ve yaratılmış olan her şeyi programlamasına " denir.

DİBBYS DE KUR ANKURSU AÇMA VE ÖĞRENCİ KAYIT İŞLEMLERİ. Süleyman UCER (22/11/2016)

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Ayetlerin Mealleri: الله لا ا ل ه ا لا ه و ال ح ي ال ق ي وم لا ت ا خ ذ ه س ن ة و لا

Soru:"Kalpler Allah ın iki parmağı arasındadır. Onları dilediği gibi evirip çevirir"

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

ZAMBAK 7.Sınıf Din Kültürü Konu Başlıkları

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

6736 SAYILI KANUN RESMİ GAZETE Tarih : 19/8/2106 Sayı : 29806

NOT : ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu Seyyid Nakib Şeyh Ferid Buhari'ye yazmıştır.

Sihirli Kareler (II) Ali Nesin

Transkript:

Sorularlarisale.com Yirmi Altıncı Söz'de geçen, "Ezel; mazi, hâl ve istikbali birden tutar, yüksekten bakar bir âyine misâldir." cümlesini izah eder misiniz? Üstadımız, kader meselesinin anlaşılabilmesi sadedinde mezkûr ifadeyi zikretmiş ve ezeliyetin manasını bizlere öğreterek kader meselesini, mesele olmaktan çıkarmıştır. Zira kader meselesinin anlaşılamamasındaki en büyük sebep, zaman ve ezel kavramlarının birbiriyle karıştırılması ve yanlış değerlendirilmesidir. İnsan, zaman ve mekân içerisinde yaşadığı için her hadiseyi ve hakikati zaman ölçüsüne göre değerlendirmekte ve ezeli zamanın başlangıcı zannetmekle hata yapmaktadır. İşte kaderi anlayamamak, böyle yanlış bir kıyasın mahsulüdür. Zaman: Kâinatın yaratılmasıyla başlayan ve içerisinde hadiselerin cereyan ettiği soyut bir kavramdır. Geçmiş, hâl ve gelecek olarak üçe taksim edilir. Bu taksim, mahlûkata göredir. Yani asır, sene, ay, gün, dün, bugün, yarın gibi bütün kavramlar ancak yaratılmışlar için söz konusudur. Ezel ise: Zamanın başlangıcının evveli demek değildir. Ezelde geçmiş, hâl ve gelecek yoktur. Ezel, bütün bu zamanların aynı anda görüldüğü ve bilindiği bir makamdır. Dilerseniz şimdi, Allah ın ezeliyet sıfatını misaller ile anlamaya çalışalım. Allah ın ezeliyeti anlaşıldığında, Ezel; mazi, hâl ve istikbali birden tutar, yüksekten bakar bir âyine misâldir. ifadesi de anlaşılacaktır. BİRİNCİ MİSAL Düz bir çizgi düşünün. Bu çizgi zaman çizgisi olsun. Bu çizginin ortası ise şimdiki zaman, yani şu anda içinde bulunduğumuz an olsun. Bu çizginin solundaki nokta ise geçmiş zaman olsun. İşte bu noktada kâinat ve daha sonra da ilk insan Hz. Âdem (a.s) yaratıldı. O zamandan bugüne kadar yaratılan her şey ise, hâl ile geçmiş zamanın ifade edildiği bu iki nokta arasında var oldu. Zaman çizgimizin sağındaki nokta ise gelecek zamandır. Bu nokta, kıyametin de ötesinde cennet ve cehennem hayatını içine alan sonsuzluk hayatıdır. Şu anda içinde bulunduğumuz hâl noktası ile gelecek zaman noktası arasında ise torunlarımız, onların torunları ve kıyamete kadar yaratılacak her şey, hatta bunun da ötesinde öldükten sonra dirilme, hesaba çekilme, amellerin tartılması ve sırattan geçme gibi hadiseler var. Ezel ise, bu zaman çizgimizin, geçmiş noktasının sol tarafı değildir. İşte kaderi anlayamamamızın sebebi, ezelin burası olduğunu zannetmemiz ve ezeli, zaman çizgisi üzerinde bir yere oturtmamızdır. Zira ezeli burası zannettiğimizde, Allah ın page 1 / 5

yarını bilmesi için yarının gelmesi gerekecektir. İşte bu zan ve ezeliyet kavramını yanlış anlamamız ise şu soruyu sormamıza sebep olacaktır: Allah günahkâr olmamı yazmışsa benim suçum ne? Şimdi ezel kavramını zaman çizgimizde resmettiğimizde bu sorunun ne kadar manasız bir soru olduğu anlaşılacaktır. Ezel, bu çizginin üzerindeki bir yer değil; bu çizginin üst kısmındaki olan ve üç zamanı aynı anda gören bir noktadır. Geçmiş zamanın sol tarafı değil, bir zamansızlıktır. Hâl, geçmiş ve geleceği ayna anda tutan ve gören bir makamdır. Dolayısıyla Allah bugünü gördüğü ve bildiği gibi, yarını da, öbür günü de ve cennet ile cehennem hayatının yaşanacağı sonsuzluk hayatına kadar her şeyi de bugün ile birlikte görmektedir. Allah için hâl, geçmiş ve gelecek gibi kavramlar yoktur. Bu kavramlar zaman ile kayıtlı olan bizler içindir. Şimdi bu meseleyi diğer bir örnek ile inceleyelim: İKİNCİ MİSAL Bir zaman çizgimiz olsun. Ortası hâl yani şimdiki zaman, sol tarafı geçmiş zaman, sağ tarafı ise gelecek zaman... Şimdi şu zaman tablomuzun üzerine bir ayna tuttuk. Ayna, zemine yakın olduğu için sadece hâl aynada aksetti. Geçmiş ve gelecekten içine hiçbir şey girmedi. Şimdi aynayı biraz kaldıralım. Bu pozisyonda aynamızda hâl ile birlikte geçmiş ve geleceğin de bir bölümü aksetti. Aynayı biraz daha kaldırdığımızda, bir önceki pozisyonda aynada gözükmeyen geçmiş ve geleceğin bir bölümü daha onda aksetti. Demek aynayı kaldırdıkça, aynada gözüken zaman dilimi genişlemektedir. Şimdi aynayı en tepeye kaldıralım. İşte bu noktada ayna, hâl, geçmiş ve geleceğin tamamını içine aldı. İşte bu noktaya ezeliyet noktası denilir ki, üç zamanın tamamını aynı anda görmektir. İşte Allah ezelidir dediğimizde, Allah ın bütün zaman ve mekânları aynı anda gördüğü, bildiği ve zaman kaydından münezzeh olduğu anlaşılır. ÜÇÜNCÜ MİSAL Şimdi de ezeliyet kavramını başka bir misalde görelim: Erzurum dan İstanbul a doğru üç vasıtanın yola çıktığını farz ediyoruz. Bu vasıtalardan bir tanesi İstanbul a girmek üzere İzmit te, diğeri İzmit tekine kıyasla biraz daha geride Eskişehir de ve üçüncü vasıtamız da ikisinin gerisinde Ankara da olsun. Şimdi bu üç vasıtaya dikkat ettiğimizde şunları görürüz: İzmit te olan vasıtamız, Eskişehir ve Ankara da olan araçlara kıyasla önde, yani istikbaldedir. Zira onların geçeceği yollardan çoktan geçmiştir. Eskişehir de olan vasıtamız ise İzmit te olana göre geçmiştedir. Zira öndeki araç Eskişehir den çoktan geçmiştir. Ancak Ankara da olana kıyasla istikbaldedir. Zira daha bu araç onun mevkiine ulaşmamıştır. page 2 / 5

Ankara da olan vasıtamız ise diğer iki araca kıyasla da geçmiştedir. Zira bu iki araç da Ankara yı çoktan geçmiştir. Araçlar arasında geçmiş, gelecek gibi tabirler kullanılırken, yukarıda olan ve üç vasıtayı aynı anda aydınlatan güneş için zaman ifade eden bu tabirler kullanılmaz. Yani güneş şuna göre geçmiştedir, buna göre gelecektedir, denilemez. Çünkü güneş bu üç vasıtayı aynı anda aydınlatmakta ve ışığı ile üçünü aynı anda kuşatmaktadır. İşte güneşin bu hali, yani yerdeki vasıtalar için geçerli olan zaman kaydıyla kayıtlı olmaması ve üç zamanı aynı anda kuşatması ezeliyete misaldir. Aynen bunun gibi, bizler de kâinatın yaratılmasıyla başlayan zaman yolunun bir noktasındayız. Bizden önce geçen her şey bize göre mazide, yani geçmişte kalmıştır. Bugünden hatta bu andan sonraki zamanlar ve o zamanlarda yaratılacak mahlûklar ise bize kıyasla istikbaldedir. Evet, şu anda bizim dedelerimiz geçmişte kaldılar. Hâlbuki bir zaman onların dedeleri de istikbalden torun bekliyorlardı. İşte dedelerimiz, kendi dedelerine göre istikbal olan zaman diliminde bu dünyaya uğrayıp, teneffüs ederek, maziye döküldükleri gibi, dedelerimize göre istikbalde olan bizler de bir gün maziye döküleceğiz. Ve bize göre istikbalde olan torunlarımız hâle, yani şimdiki zamana çıkacaklar. Görüldüğü gibi, geçmiş, gelecek ve hâl gibi tabirler bizler için kullanılmaktadır. Hâlbuki her şeyi ve zamanı yaratan Allah için mazi, hâl ve istikbal gibi kavramlar yoktur. O, misalimizdeki güneş gibi bütün bu zamanları ayna anda ilminin ışığı ile kuşatmıştır. O halde Allah yazdı diye biz yapıyoruz. denilemez, zira Allah ezeliyeti ile bütün zamanları aynı anda kuşattığından bizim hür irademiz ile ne yapacağımızı bilmiş ve ne yapacaksak kader defterimize onu yazmıştır. Allah yazdı diye biz yapmamaktayız, bilakis biz yapacağımız için Allah yazmıştır. Ezeliyet bahsini daha iyi kavrayabilmemiz için son bir misal daha vereceğiz. Zira ezeliyeti anlamak, kader meselesini anlamanın anahtarıdır. Kader bahsinde bocalamanın en birinci sebebi Allah ın ezeliyet sıfatının anlaşılamaması ve Allah ın zaman mefhumu ile kayıtlı olduğunun zannedilmesidir. DÖRDÜNCÜ MİSAL Bir şiirin tamamını bildiğiniz takdirde, sizin ilminizin, şiirin bütün mısralarına olan münasebeti aynıdır. Yani önceki misalde güneşin üç vasıtayı aynı anda seyretmesi gibi, sizin ilminiz de bütün mısralara aynı anda vakıftır. Fakat şiirin mısraları için kendi aralarında öncelik ve sonralık söz konusu olmaktadır. Mesela, altıncı mısra, dördüncü mısradan sonra, onuncu mısradan ise öncedir. Siz şiirin ilk beş mısrasını yazıp altıncıyı yazmaya başladığınızda, artık beşinci mısra mazide kalmış, yazılmıştır. Altıncı mısra ise hâlde yani şimdiki zamandadır. Onuncu mısra ise henüz istikbaldedir. Yani daha vücuda gelmemiş ve yazılmamıştır. Hâlbuki vücuda gelmeyen bu onuncu mısra da sizin ilminizde mevcuttur. O hâlde öncelik ve sonralık sizin ilminiz için söz konusu değildir. page 3 / 5

Aynen bunun gibi, 19. asır ve o asırda yaşayanlar, 18. asra ve bu asırda yaşayanlara göre istikbalde, 20. asra göre ise mazidedir. Ancak zamandan münezzeh olan Allah için bütün bu asırlar, geçmiş, hâl ve istikbal aynı anda ilim ve şuhud dairesindedir. Demek Allah ın ezeli ilmi dediğimiz kader, geçmiş zamanda yapılmış bir plan olmayıp, zaman dışı bir plandır. Bütün geçmiş ve gelecek zamanları aynı anda tutan zaman üstü bir ilimdir. O halde Allah kaderimi yazmış, ben ne yapsam değiştiremem. sözü son derece batıl bir sözdür. Zira Allah, bizim ne yapacağımızı bilmeden kader defterimizi yazmış ve bizi o yazıya göre hareket etmeğe mecbur etmiş değildir. Bilakis, cüzi irademizle neyi tercih edecek ve hangi fiili işleyeceksek, ezeliyeti ile bilmiş ve kader defterimize yazmıştır. Aslında mazeret olarak öne sürülen Allah kaderimi yazmış, ben ne yapsam değiştiremem. sözü temelde de yanlıştır. Çünkü kader defteri, Allah ın ilminin bir tecellisidir. İlim ise zorlama sıfatı değildir. Bu yazı sadece bir beyandır. Mesela, ben şimdi şöyle bir yazı yazsam: Siz yaklaşık 15 dakika sonra bu kitabı kapatacaksınız. Şimdi siz 15 dakika sonra kitabı kapatsanız, diyebilir misiniz ki, Eğer bu yazı olmasaydı ben kitabı kapatmazdım. Elbette diyemezsiniz. Çünkü bu sadece bir yazıdır ve bir haberdir, zorlama değildir. Aynen bunun gibi, Allah kaderimi yazmış, ben ne yapsam değiştiremem. sözü de son derece yanlıştır. Bizlerin fiillerini Allah ın ilmi yaratmıyor ki, ilmin unvanı olan kader defterini suçlayabilelim. Bizim fiillerimiz Allah ın kudretiyle yaratılmaktadır. İlmin bu yaratmada hiçbir tesiri yoktur. O halde nasıl olur da biz, fiillerimizin icadında hiçbir tesiri olmayan kader defterimizi sorumlu tutabiliriz? Bu olsa olsa kişinin kendini aldatmasından başka bir şey değildir. Zira bu sözü söyleyen kişiye deseniz ki: Niçin okula gidiyorsun? Kaderini değiştiremezsin ki, eğer kaderinde doktor olmak varsa zaten olacaksın, bunun önüne geçemezsin, çalışmasan da doktor olursun. Yok, eğer kaderinde doktor olmak yoksa beyhude yoruluyorsun. Ya da şöyle desek: Niçin dükkânını açıyorsun ki, kaderinde bugün kazanmak varsa o zaten sana gelir, dükkânını açmasan da olur. Yok, eğer kaderinde bugün kazanmak yoksa dükkânını açsan da kazanamazsın, kaderini değiştirecek değilsin ya! Eğer ona bunları söylesek, kaderini değiştiremeyeceğini, bu yüzden okula gitmemesini ve dükkânını açmamasını tavsiye etsek, hemen savunmasını yapar ve der ki: Sen çalışacaksın ki Allah versin. Ama iş farzları eda etmeğe ya da page 4 / 5

Powered by TCPDF (www.tcpdf.org) haramlardan kaçmaya geldi mi, hemen kadere sığınır, teslimiyetçi olur ve suçu kadere yükler. Bu kişinin kendisini aldatması değildir de nedir? Hâlbuki ezeliyet bahsinde gördük ki, Allah bizi hiçbir günaha zorlamıyor. Sadece zamanları ve mekânları kuşatan ilmiyle, bizim ne yapacağımızı biliyor ve kader defterimize yazıyor. Acaba günahımızı kadere yüklememize sebep olan ve Allah kaderimi yazmış, ben ne yapsam değiştiremem. dedirten şey: Ne yapacağımızı Allah ın ezeliyeti ile bilmesi mi? Yani, eğer Allah bizim ne yapacağımızı bilmeseydi biz mesul olurduk da bildiği için mi mesul olmayacağız? Günahını kadere yükleyen insan ne istediğine bir baksın ve bundan utansın! Buraya kadar verdiğimiz misaller ile Allah ın ezeliyetini anlamaya çalıştık. Ancak şu unutulmamalıdır ki, verdiğimiz bütün misaller, sadece akılların anlamaktan aciz kaldığı bir hakikati yakınlaştırmak için küçük birer dürbündür. Yoksa akıllar, nasıl ki Allah ın kudretinin ve azametinin büyüklüğünü hakkıyla anlamaktan acizdir. Aynen bunun gibi, Allah ın ezeliyetini ve bütün zaman ve mekânlara ilminin aynı anda münasebetini de tam idrakten acizdir. Ancak şu sönük dürbünler bile Allah ın ezeliyetini anlamamızı sağlamakta ve Allah kaderimi böyle yazmış, benim suçum ne? sözünün ne kadar batıl olduğunu göstermektedir. page 5 / 5