CUMHURİYET UĞRUNA "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." Atatürk İşte bu sözlerle belirtmiştir Atatürk, cumhuriyetin bize en değerli mirası olduğunu. Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. Yüce önder, cumhuriyete sahip çıkmayı vasiyet etmiş milletimize, insanı kalpten etkileyen bu derin sözleriyle. Bir lider nasıl bu denli ileri görüşlü, böylesine düşünceli olur? Bir insan, vatanını ve halkını canı pahasına sevebilir mi diye sormadan edemiyor insan. Vatanı kurtarmak uğruna canlarını feda edenleri düşünmek bile gözlerimizi yaşartmaya yetiyor. Düşünüyorum da hangi amaç vatan uğruna kendini feda etmekten daha şerefli olabilir? Türk bayrağına döktükleri kanlarla ilham veren, her pazartesi sabahı, her cuma günü İstiklal Marşı nı okurken farkında olmadan bir kez daha andığımız şehitlerimizden daha cesuru geliyor mu aklınıza? Peki ya neden bunca fedakârlık? Halkını refaha ve özgürlüğe ulaştırmayı amaçlarken, Büyük Önder imiz şüphesiz tarihten ders almış. Anlamış baskıcı bir rejimin, ruhunda aslanlar yatan Türk milletine göre olmadığını, Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. demiş. Yönetenler ile yönetilenler arasında dağlar kadar fark olunca ortaya çıkan sorunları, halkın çektiği sefaleti, eğitimsizliği bizzat kendi gözleriyle görmüş ve yaralarımızı onarmak için çabalamış hayatı boyunca. Türk halkının gücünü, içinde gizlediği potansiyeli ilk o anlamış ve ışık tutmuş milletimize, yol göstermiş daha aydınlık, daha güzel günlere doğru. Hiçbir çıkar gözetmeksizin, tüm bunları yaparken yalnızca halkının iyiliğini düşünmüş olması, onun yüce kişiliğinin, dev kalbinin en büyük göstergesi. Bu süreçte ona güç veren, onu cesaretlendiren ve heyecanlandıran, o derin vicdanını dolduran tek bir duygu var yalnızca: milliyetçilik. Milliyetçilik, zaman zaman yanlış anlaşılan, fakat bir insanın sahip olabileceği en ulvi kavramlardan biridir. Millet sevgisi tıpkı dini bütün olmak gibi, kendinden daha büyük daha güçlü bir şeyin varlığına inanarak huzur bulmaktan ibarettir. Türk milletinin gücüne, yapabileceklerine yürekten inanmak sonsuz bir ümit veriyor. Zaten tarihte de hep ulus devletleri üstün gelmemiş mi? Sözlükte: Maddi ve manevi açılardan millet ve ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutma anlayışı olarak tanımlanan milliyetçilik düşüncesi, Mustafa Kemal in hayatını halkımıza adamasını sağlamış. Cumhuriyetin ilanıyla yalnızca o dönemin halkını değil, devletin devamlılığı konusunda çok güvendiği gelecek nesilleri de korumuş. Seferber etmiş halkı, yıpranmış bir hanedanının ve onun üzerinde hak iddia etmeye
çalışan başka devletlerin çabalarını boşa çıkarmak için sert rüzgârlarla harap olmuş, boynunu eğip yapraklarını döktükten sonra güneşin doğuşuyla yeniden doğmuş bir ağaç gibi kendini onarmayı öğretmiş ona. Sonra da sil baştan yaratılan bu devlete, reis-i cumhur olmuş. Cumhur, yani halk, bu yeni ve narin yönetim biçiminin yapı taşı, olmazsa olmaz bir parçası haline gelmiş. Öyle ki, halkı devletten koparmaya çalışırsak yıkılır, paramparça olur. Bu cumhuriyetin kurulması için canla başla çalışan atalarımıza olan minnet borcumuzdan bize düşen sorumluluk ise, vatanımıza gözümüzün içi gibi bakmak, onu sakınmak ve korumaktır. DEFNE ÇELEBİOĞLU
Cumhuriyet, erdemli insanların yönetimidir. Montesquieu Cumhuriyet ile cehalet, ikisi aynı yerde barınamaz. La martine Cumhuriyet, yüksek ahlâkî değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Atatürk
O GÜN Sarılmıştık vatan toprağına, takvimde kalan son üç yaprak gibi Sıkıca... O gün ilan ettik özgürlüğümüzü Hürriyetimizin damgasını vurduğumuz gündü İnanmıştık, direnmiştik, başarmıştık Başlarında Büyük Önder, Halkımız, Hakkımızdır! dedi İlan etti cumhuriyeti Attı ağır yükü omuzlarındaki Bir sevinçtir kapladı herkesi Halkı tutup aşağı iten Kendini yücelten o kuvvet her ne ise Yitip gitti O gün halkın günüydü Cumhurun, hür olma zamanıydı O sonbahar sabahında güneş, Adeta halkın zaferi için parlamıştı Türkler kim olduklarını bir kez daha göstermişlerdi Sergilemişlerdi tüm güçlerini Tarih sahnesinde Onu seyre dalan milletler, Hayran kaldı Türklerin mücadelesine Şüphesiz, Türkler öğretti dünyaya Birlik olmanın ne demek olduğunu, Birlikten kuvvet doğduğunu Gücümüzü herkese göstermenin zamanı gelmişti Halk, doğduğu diyarı savunmaya karar vermişti Canı pahasına DEFNE ÇELEBİOĞLU
CUMHURİYET NELERİ DEĞİŞTİRDİ 29 Ekim Cumhuriyet bayramı denince çoğu kişinin aklına nedense bugün çeşitli şekillerde kutlamalarını yaptığımız gün gelir. Bense her seferinde geçmişe dönerim. Cumhuriyet ağır bir kelimedir benim için. Her duyuşumda aklıma binlerce düşünce hücum eder. Kutladığımız bu günü anlamak adına, cumhuriyet ilan edilmeden önce insanların nasıl yaşadığını hayal etmeye çalışırım. Bize bugün oldukça doğal gelen bu rahat yaşam koşulları o zamanlardaki insanlar için ne denli bir uç noktaydı kim bilir, diye düşünürüm. Coşkuyla kutladığımız bu günün ne anlama geldiğini anlayabilmek için hepimizi bundan yıllar öncesine bir ziyarette bulunmaya davet ediyorum. Tarihte eşi görülmemiş bir kurtuluş mücadelesinin zafere ulaşmasının vücut bulmuş hali olarak karşımıza çıkan cumhuriyet kavramı hepimizin bildiği üzere sadece halkın kendi kendini yönetmesi anlamına gelmez. Bunun yanında sahip olduğumuz tüm hak ve özgürlükler de cumhuriyet ile güvence altına alınmıştır. Cumhuriyetten önce yönetilmeye muhtaç bir kimlik olarak karşımıza çıkan bir toplum mevcuttu. Hiç kimsenin kendi kaderinde söz hakkı yoktu. Padişahın belirlediği hükümler çerçevesi dışına çıkmak olanaksızdı. Bugün bize oldukça doğal gelen durumlar, o zamanın koşulları altında birer hayalden ibaretti. Kadınlar için bırakın yönetimde söz sahibi olabilmeyi veya yönetici kimliğine kavuşabilmeyi, bugün en temel haklardan biri olan eğitim bile imkânsızdı. Fakat cumhuriyetin ilan edilmesiyle beraber birçok devletten daha önce Türk kadını seçme ve seçilme hakkını elde etti. Çocuk hakları konusunda ise Birleşmiş Milletler sözleşmesinin imzalanması da dâhil birçok adım atıldı. Kısacası Türk insani için hak ve özgürlükler yeniden şekillenmiş oldu. Bunun yanı sıra halkın dış görünüşünde de bir yenileşme gerçekleşti. Türk toplumu modern görünümüne cumhuriyet ile kavuşmuş oldu. Biz Türk gençlerine düşen ise atalarımızdan miras aldığımız bu yenilikçi tavrı koruyup ülkemizi ileri taşımaya çalışmaktır. ŞEHRİBAN ÜNLÜ
CUMHURİYET ÇOCUĞU Al beyaz Türk bayrağının altında, Dağların en yaman doruklarında Kanla çizilmiş sınırların başında, Kadını, çocuğu, adamı Karların içinde asker postalları Misakımillî destanıdır anlattığım, Bir kuruluş destanı Yıl bin dokuz yüz yirmi üç, Ekimin yirmi dokuzu, Türkiye Cumhuriyeti ni kurdu, Özgürlüğün ve adaletin koruyucusu Demokrasi, hak, hukuk bildik Yasaları, davaları öğrendik Harflerin ötesine geçtik, Okuduk, yazdık, geliştik Ben Cumhuriyet çocuğuyum işte, Konuşurum, düşünürüm, sorgularım Gücümü avuçlarımda tutarım İtiraz ederim köleliğe İnsanın insana kulluğuna, Biat etmem Tanrı mdan başkasına Eşitlik derim, adalet Bir elinde terazisi o asil kadının, Bir elinde kılıcı cezalandırıcının, Gerçekleri görmek için kör olmuş dünya gözü, Demokrasi derim, insandır özü Bilim derim, sanat, müzik Ve düşünmek derim, sorgulamak Ben Cumhuriyet çocuğuyum, Susmam ama dinlerim, Sözlerimi sakınmam, Hakikati yazar, söylerim Ben Cumhuriyet çocuğuyum, 91 yıl evvel çizilmiş kaderim, Tek alın yazım özgürlüktür, Aksini inkâr ederim. Ben Cumhuriyet çocuğuyum, Kadınım, çocuğum, insanım Çalışırım, yılmam, korkmam Pes etmem karanlıklara asla Akif in dediği gibi Canımı cananımı feda ederim, Bir tek vatanım derim Al beyaz Türk bayrağının altında MELİS YILMAZ