9 Mesnevi den (şiirli) H i k â e y r l e
ÖNSÖZ Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Mevlânâ Celâleddîn Sevgili Okur, Medeniyetimizin temeli olan değerlerimizi Hz. Mevlânâ mızın Mesnevi sinden anlatmaya Dürüstlük kavramıyla devam ediyoruz. Dürüstlük kitabımız, Medeniyet Okulu kapsamındaki üçüncü değer kitabımızdır. Dürüstlük, hayatımızın vazgeçilmezi ve olmazsa olmazıdır. Kendi medeniyetine ve kültürüne sahip çıkacak olan sizler dürüstlük ile büyüyecek ve altın gibi kalbinizden bu duygu ve değerimizi asla çıkarmayacaksınız. Buna inanıyoruz. Yarınlarımızı siz dürüstlük abidesi çocuklarımıza emanet edeceğiz inşallah. Canlar, ya olduğumuz gibi görüneceğiz, ya da göründüğümüz gibi olacağız. Mesnevi sinde Hz. Pir Mevlânâ mızın anlattığı gibi eşimizi dostumuzu gözetmede dürüst olacağız. Duygu ve düşüncelerimizde dürüst olacağız. Anne ve babalarımıza karşı dürüst olacağız. Öğretmenlerimize karşı dürüst olacağız. İnsanımıza karşı dürüst olacağız. Kısacası en başta yeri ve göğü yaratan ve bize hayat nimetini veren Allah ımıza karşı dürüst olacağız... Sevgili çocuklar, Dürüstçe bir hayat yaşamaya dair biz en başta Allah ımıza söz verdik. Bu sebeple dürüstlük imandandır. İnandığımız değerlere karşı saygı duymaktır dürüstlük. Dürüstlükle kalınız canlar... Sağlıcakla... Tahir AKYÜREK Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Mesnevi den (şiirli) Hikâyeler 9 İKİ KÖLENİN HİKAYESİ Vural KAYA Konya Büyükşehir Belediyesi Adına Sahibi Tahir AKYÜREK Koordinatör Mücahit Sami KÜÇÜKTIĞLI Editör Muhammet Ali ORAK Resimleyen M. Ahmet DEMİR Son okuma Enes ERGUNT Ön Hazırlık A.Yasin CANDAN Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları No: 249 Çocuk Kitapları Serisi/ Mesnevi den Hikâyeler: 9 Medeniyet Okulu Serisi:9 ISBN 978-605-389-148-2 Sertifika No 21473 Baskı-Cilt ERMAN OFSET Yeni Matbaacılar Sitesi Yayın Cad. No: 12 Karatay / Konya +90 332 342 01 55 Yapım KÜLTÜR A.Ş. www.konyakultur.com +90 332 352 81 11 Ocak, 2015
Bağdat ta zengin bir adam vardı Adam kısa sürede kaybetti bu zenginliğini Har vurup harman savurduğundan Yoksul ve muhtaç bir hâle geldi Artık adam fakir oldu; bir yandan ağlıyor Bir yandan da eski günlerini anıyordu Gece gündüz, el açıp yalvarıyordu Allah a Eski zenginliğine kavuşacağını umuyordu Ve nihayet bir gece rüyasında; Sana gerekli olan şeyi elde etmen için Mısır diyarına gitmen gerek Mısır da büyük bir hazineye kavuşacak Ve tekrar zengin olacaksın dendi, adama
Adam, uyanır uyanmaz büyük bir umutla Hiç vakit kaybetmeden düştü yollara Nice sıkıntı çekti ya; sonuçta vardı Mısır a Vardı varmasına da oralarda kaldı öylece Aç, susuz dolaştı Mısır sokaklarında Ne bir parça ekmek bulabildi ne de hazine Gezinip durdu öyle haftalarca günlerce Nihayet adam açlıktan, susuzluktan kötüleşti Ölmemek için, mecburen dilenmeye karar verdi Zenginlik umuduyla açlıktan ölecekti yoksa Fakat başına bu gelenleri de hazmedemiyor Gururuna yediremiyordu, utancından; biçareydi Gündüzleri değil de geceleri dileniyordu
Gece olunca, dilenerek sokaklarda dolaşıyordu Bir lokma ekmek için el avuç açıyordu Fakat o günerde, ülkede hırsız kaynıyordu Hırsızlıklar arttıkça tedbirler de artıyordu Bir gece vakti dilenirken bizim Bağdatlı Uzaktan bir gece bekçisi adama yaklaştı Ve şüphelendi adamdan; sonra adamı yakaladı Hırsız zannedip bir güzel dövdü Böyle dayağı adam belki de ömrünce hiç yemedi Zavallı adam yediği dayağın acısıyla; Ne olur artık vurma bana bekçi efendi Söz veriyorum doğruyu söyleyeceğim sana Ne olur vurma, yeter artık diyordu
Bekçi, şöyle seslendi adama; Peki, söyle bakalım gecenin bu vakti Burada işin ne? Madem ki sen hırsız değilsin Hem belli ki sen yabancısın da; anlat bir bir Sakın yalan söyleme; yalan söylersen hakkın kötektir Canını daha fazla yakarım, ha! Adam, yeminler edip başladı anlatmaya; Ben ne bir hırsızım, ne de bir dolandırıcı Ben garip bir Bağdatlıyım bekçi efendi, dedi Dosdoğru anlattı başından geçenleri
Bekçi, adamın doğru söylediğine inandı Ve dedi ki; Be hey adam ne kadar akılsızsın böyle Bir rüyaya inanıp; kapılıp bir hayale Ta buralara kadar gelinir mi hiç? Ben de yıllardır Bağdat ta Falan mahallenin falan sokağında Falan evin altında bir define saklı Diye, rüyalar görüp dururum da Hiç inanmam ya ben o rüyalara Be hey akılsız adam yürü git işine Bir daha da gözüme sakın gözükme
Bunları duyan adamın fal taşı gibi açıldı gözleri O anda bekçiye belli etmedi ama Sevincinden uçtu göklere; zira adamın evi Bekçinin tarif ettiği kendi eviydi; Bağdat taki
Adam, bekçinin yanından koşarak ayrıldı Umudun hazinesi kendi evindeymiş de meğer Onu yine de ta buralara kadar çağırmış kader Ertesi gün sevinçle Bağdat a doğru yol aldı Eski umudu yeni bir umut doğurmuştu işte Adamın tek düşü vardı artık; Bağdat taki evine dönmek Ve bir an önce umudu olan hazineyi elde etmek