HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ MAĞARA ARAŞTIRMA TOPLULUĞU (HÜMAK) ANKARA DEMİRÖZÜ MAĞARASI FAALİYET ANILARI 15 16 MART 2008 15 MART CUMARTESİ Ankara nın Haymana ilçesinin Demirözü (yerel halkın, Murat ın ve Turgay ın deyimiyle Temirözü) köyündeki mağaraya gitmek için cumartesi sabahı 09:00 civarı Konya yolundaki Ufuk Üniversitesi (polise göre Ufuk Hastanesi) önünde buluşulacaktı. Tabi Konya yolunun nerede olduğunu bulmak Burak için zor bir görevdi. Burak buluşulacak yeri bulursa mağarayı kesin tamamlarım gözüyle bakıyordu. Sabahın körü sularında Eskişehir den yola çıkan Burak ve Ozan sabah 08:00 e doğru Ankara da trenden inmiş ve kolaylıkla(!) Ankaray Maltepe girişini bulan ikili AŞTİ den sağ salim çıktı. Yaklaşık altı dakika taksici tacizine uğrayan ikili, şoförü ODTÜ ye gitmeyeceklerine ikna ettikten sonra polislere yol sordu. Polis amcaların Orada Ufuk Üniversitesi yok hastane orası ama Konya Yolu orası öyle değil mi Necati? Yok abi orda hastanede yok okulda yok var mı tartışmasından sıkılan Ozan ya işte Konya yazıyo gel gidem dedi ve ikili yola devam ettik. Buluşma yerini bulan ikili sevinç çığlıkları içinde bisküvilerini yediler. O sırada (08:48) Burak kartal gözleriyle, sırtında mat olan birini gördü. Gelen Rengindi. 08:52 itibariyle gelen beyaz Levend minibüsün içinde Turgay çıktı. Ekip 5 dakika sonra gelen Esra (aslında hiç geç kalmazdı faaliyetlere) ile tamamlandı. Ekip : Eş başkan, kaptan pilot, faaliyet sorumlusu, bu faaliyette sanat fotoğrafçısı kişiliğiyle ön plana çıkan Murat, Turgay, Rengin, Esra, Burak, Şeyda, Ozan, İmge ve İrem den oluşuyordu. Bu ekibe gecenin ilerleyen saatlerinde Cem, Damla ve Evren de katıldı. Ekip müthiş bir dakiklikle 09:04 te yola çıktı. Akabinde alışveriş için mola verildi ve ihtiyaçlar sağlandı. Alışverişe katılan Ozan ın ve katılmayan Burak ın doymak bilmez gözleri sayesinde yaklaşık 40 litre su alındı. 12 ekmeğe itiraz eden Burak 8 ekmek daha aldırdı. Ekip önce 2 paket tavuk but almıştı yani 8 adet but ve bunun için 1 paket kömür almıştı. Fakat gözü doymayan Ozan daha daha diyerek 4 paket daha almış ancak bütün ekip hem doğru orantıyı hem de fazladan kömür almayı unutmuştu. Nitekim onları akşam mangal başında 1 paket kömürle pişecek 24 adet but problemi beklemekte idi. Neyse ki Murat marketin o an atmakta olduğu tahta kasaları almayı akıl etmişti zira bu sonra çok işimize yarayacaktı. 40 litre su yetmemiş olacak ki 10:40 da çeşme başında duruldu ve kullanma suyu boş şişelere dolduruldu. Yeni bir mağarayı oluşturabilecek kadar suyu olan ekibin kafası rahattı. Kendi oluşumlarını yapabilirlerdi. Yoksa sular boşa gidecekti. 1
11:00 de bir yerleşim yerinden ( Haymana olabilir bunu bilmek raporcunun işidir ancak kayıtlara girilmemiştir), ekibin ısrarına dayanamayan Turgay tavuklar için tuz ve baharat harcı almaya gitmiş, Turgay ise köfte harcıyla pane harcı arasında gidip geldikten sonra tuz almadan pane harcıyla dönmüştü. Olaya hemen atlayan kızlar o kızartmada kullanılır deseler de çoktan yola çıkılmış ve Turgay Piştikten sonra üzerine dökersiniz cevabıyla ortalığı yatıştırmıştı. On dakika geçmedi ki aynı yerleşim yerindeki amcalara yol soruldu (tabi ki Temirözü diyerek). Yolda karnı acıkan ekip, ekmek arası olayına girişti. Herkesin yediği bir şeyler vardı ancak Turgay ile Burak ın gizlice hazırladığı karışık ekmek arası birden popülerleşti. Herkesin merak ettiği karışım beyaz peynir ve barbunya idi. Demirözü ne gelmiştik. Bizi yol boyu yalnız bırakmayan kasisler, kasis ne kelime baya nehir yatakları, dere boyları, engebeli engin araziler (hani kanyon desek yeri olan yollar) burada da bizi yalnız bırakmadı. Murat ın usta şoförlüğü Turgay ın sessiz yardımcı pilotluğunun üstüne çekyat ahalisinin (Ozan, Rengin, Esra, İmge) müthiş alkış ve tezahüratlarıyla bu yollar bir şekilde aşılıyordu. Ozan, macera dolu bir genç olarak girdiğimiz çukurlardan keşke çıkamasak da Camel Trophy deki gibi kurtarsak aracımızı diyor ancak altımızdaki araç hakkında hiçbir fikri olmadığından şüpheleniliyordu. Ozan her kasise ve Murat ın arabayı her kurtarışında çığlıklar atıp alkışlıyor ve 10 üzerinden olayı değerlendiriyordu. 12:35 te birbirinden şeker ve dev köpeklerin arasından da geçtikten sonra mağaraya ulaşabilmiştik. Murat araçtan inip sürülerini otlatan çobanlara Demirözüce (galiba) selam verdi. Daha çok rihoadadoğouuuv??? gibi bi ses çıkardıysa da selam verdim dedi ve karşıdan da benzer bir ses geldi ve biz de yedik haliyle. Hemen ve yeniden yemek olayına girişildi. 9 kişiye 9 konserve düşse de herkes bir güzel karnını doyurdu. Kamp boyunca devam edecek yemek borsası geyiği bu noktada ortaya çıkmıştı. Misal bu yemekte ekmek değersizdi (20 ekmek) ancak yeşil zeytin değerliydi (0,22 kg olması ve Turgay başta olmak üzere insanların siyah zeytini sevmemesi yüzünden değer kazanmıştı). 8 kişi yeşil zeytine yönelince Burak çalışıp geldiği İktisat Teorisi dersini hatırladı ve direk siyah zeytine yöneldi. Böylece herkesin karnı bir şekilde doydu. Herkese rehavet çöktü, havada oldukça sıcaktı, yemek de yenmişti tam mayışma zamanıydı. Niyeyse herkes Burak ın bir uzvuna yatıyordu. Kendini kutsal yastık ilan eden Burak 4 dakika sonra isyan etti ve üstüne yatanlara osurmakla tehdit etti. Tabi herkes yeni bir yere yöneldi. Turgay ın ısrarı üzerine ilk ekip yani Turgay, Murat, Burak, Ozan, İrem mağaraya girmek için hazırlandı. 15:10 da ilk ekip mağaraya girdi. Ekip bol bol fotoğraf çekti. Ozan ın fotoğrafçılığı, Murat ın ışık şefliği, Turgay ın Ozan ı çılgına çevirten sorusu (Ozan nın fotoğraf makinesinin çıkardığı hayvan seslerini merak eden Turgay sen mi yükledin bu sesleri Ozan? sorusunu bin kez tekrarlaması), İrem in sanat tarihi okumasının lahitlerin sır perdesini aralamasındaki rolü ve de Burak ın Murat ben buradan hayatta inemem ben şarkı söylerim anca nidaları ile güzel bir ekip kurulduğu belli idi. 18:10 da mağaradan çığlıklar eşliğinde çıktılar. 2
İkinci ekip hazırlanırken Turgay, Ozan, Burak ve Murat son detayları gözden geçiriyordu. Burak ın 22:30 a kadar gelmezseniz? sorusu üzerine Murat Bi bok yapamazsınız! gibi net bir tavır koymuştu, e haklıydı da. Ozan ın Turgay kaçta çıkarsınız ona göre sorusunu Burak Çıkmazsanız tavukları biz yemeye başlayalım mı? diye tamamlaması ayaküstü toplantıyı dağıttı. İkinci ekip yani Turgay, Murat, Rengin, Esra, Şeyda, İmge 19:10 da mağaraya girdiler. Anıyı yazan Burak o sırada arabada olduğu için ikinci ekibin maceraları burada eksik kaldı. Onlar içerideyken Burak, Ozan ve İrem arabaya girdiler. Ozan daha tuluma tam girmemişti ki horlamaya (daha doğrusu kükremeye) başladı. Herhalde Ozan ın çıkardığı seslerden olsa gerek İrem ve Burak evcil hayvanlar hakkında konuşmaya başladılar. 21:00 gibi Ozan a katılmaya karar veren ikili saatleri 22:00 ye kurarak uyudular ve tam 22:00 de alarmın iğrenç sesiyle uyanan Burak ile Ozan mangalı yakmaya girişti. Ozan uykulu gözleriyle gazete kağıdını tahtaya sararken Burak şüpheli gözlerle onu gözlüyor ama fizik okumuş adam bir bildiği vardır herhalde diye pek ilişmiyordu. Meğer Ozan mega mangal yelleyicisi yapmakta idi. Az sonra acı gerçekle (1 paket kömürle 24 but pişirilecekti) karşılaşan ikili aç kaldık ne yapcaz moduna girmişlerdi. Tam o sırada 22:10 da Turgay ın zafer çığlıkları, saat dokuz yönünde, mağaradan geliyordu. İkinci ekip sağ salim mağaradan çıkmışlardı. Murat ın ateşi devralması ve Mangalın altına ızgara koymadınız mı biladelim? sorusu üzerine şok geçiren Burak Niye koycaz kömür olunca, üstüne ızgara koycaz işte mangalın altına ızgara mı konur? tepkisi doğru ama boş bir tepkiydi. Çünkü mangalın altı çatlaktı ve zaten bir avuç kömür yandıkça toprağa düşüyordu. Ama olsun bir çaresi bulunurdu. Gerekirse tavuklar toprağın üstünde pişerdi. Mangala başlandı ki kokusunu alan bir çift far kampa yaklaşmakta idi. Ama herkesin haberi olduğu için hiçbir heyecanı olmamıştı. Gelenler Cem, Damla ve Evren di. Artık ekip tamamdı. Yolun bozukluğundan şikayet eden Damla ya bizim Maşallah ile kendi cipi arasındaki yedi fark soruldu. Cem çok acil mağaraya girmek istiyordu ancak Turgay ın Murat a, Murat ın Turgay a attığı toplar sonunda boşa çıktı ve bu üçlünün mağara işi ertesi güne kaldı. Cem gaza gelip tulumlarını giyip geldi ve ekip üyeleri Cem in kendi başına mağaraya gireceğinden korksa da Cem durumu açıkladı. Bugünün işini yarına bırakma mantığına benzer bir olayla Abi yarın hiç uğraşamam giyinmeye! dedi. Pişmez denen o etler Ozan ın, Murat ın ve Mangalların Kraliçesi Damla nın insanüstü gayretleriyle nasıl olduğu açıklanmadan pişti. Afiyetle yenildi. Başta pişen tavuk az olduğu için tavuk değerli, sonra da tavuk çok olduğundan ve ekmek az kaldığından ekmek değerli tavuk değersizdi. Gece mangalın küçük ateşinde içildi, sohbet edildi, mayışıldı. Oldukça uykulu bir kamptı zaten erken yatılacaktı, belliydi. Cem çoktan çadıra gitmiş, Murat ve İmge arabada idi. 01:30 civarında ekip yavaşça hareketlendi. Arabada 4-5 kişi yatacak geri kalanlar çadırda yatacaktı. Ancak çok hızlı bir şekilde nasıl olduğu anlaşılmadan herkesin arabada yatmasında karar kılındı. Ve tüm eşyalar arabadan çadıra aktarıldı. Neyse ki Cem, Damla ve Evren kendi çadırlarında yatmaya karar vermişlerdi. Mangalın onca eti bir torba kömürle yakması kadar ilginç bir şekilde 9 (dokuz) kişi arabaya istiflendi. Ekip daha yerleşirken Turgay ın horlama sesleri duyuluyordu. Sonunda arabaya enlemesine yerleşmeye karar verildi. Turgay, Murat, İmge arabanın içindeki yatakta, Şeyda, İrem, Burak, Esra, Ozan yerde Rengin ise ne yerdeyim ne gökte parçası eşliğinde yatağın ucu ve Şeyda nın üstü 3
arasında bir yerde yatıyordu. Neyse ki korkulan olmadı Rengin geceyi oradan düşmeden atlattı. ÖDÜLLERİ KİMLER KAZANDI? Gecenin en çabuk uyuyanı Turgay, Gecenin en rahatsızı İrem ( Burak ile Şeyda nın arasında kaldı ve saat 06:00 dan sonra anca oturarak uyuyabilmişti), Gecenin en iki arada bir deredesi Rengin Gecenin en sıkışanı tabi ki Esra olmuştu (90 kg ortalaması olan Burak Ozan ikilisinin arasında uyumuştu). Gecenin en araştırmacı kişiliği İmge (arabanın anahtarını saatlerce karanlıkta aradı) en buluşturucu kişiliği Şeyda (Burak ın kazağını, Ozan ın montunu bularak) Kampın en sanat fotoğrafçısı Murat Kampın en sessizi İrem seçildi. Ama kesinlikle gecenin en kararsız, en problemli, efendime söyleyeyim en iyi erkek oyuncusu ödülü tartışmasız Ozan a gitti. Herkes yattıktan sonra susayan ve Esra nın nerden çıktığını anlamadığı Burak ın su şişesi ile susuzluğunu gideren Ozan bu sefer tulumunun fermuarını kapatamıyordu. Esra kalktı fermuarı kapattı. Tam beş dakika geçti ki Ozan benim çişim var dedi. Burak ve Esra arabanın kapısının önünde yattıklarından olsa gerek duymazlıktan geldiler ve bir an Burak tuluma yapıver diyecekti ki Ozan ın muhtemel sarhoşluğuna karşı hemen vazgeçti. Burak ın ayık kafasıyla düşünemediğini Ozan o kafayla düşündü ve ön kapıdan (kaptan köşkünden) incem dedi. Mantıklıydı ancak kaptan köşkündeki eşya karmaşısından geçmesi çok zordu. Ancak Ozan yaklaşık yedi dakikada o karmaşadan geçti ve çişe gitti. Geldi. Tabi tulumunu kapatamadı. Esra tulumu kapattı. Bu sefer Ozan midem bulanıyo dedi ve boku butlara attı. Burak boku içkiye attı. Sonuç olarak Ozan bokunu bir şekilde atmalıydı. Burak çok büyük şerefsizlik yaparak uyumuş numarasıyla Esra yı ve Ozan ı kandırdı. Ozan kusmaya gitti. Gelemedi. Burak endişe ediyor ancak ısıttığı tulumdan çıkmak istemiyordu. Esra endişelendi ve kalktı kaptan köşkünden Ozan a seslendi. Ses gelmedi ama Ozan geldi. Arabaya girdi. Ama tuluma yine giremedi. Esra tulumu kapattı. Burak bu kısır döngünün artık bitmesini istiyordu. Nitekim bitti veya Burak bu sefer gerçekten uykuya daldı. 16 MART PAZAR Nasıl becerdiyse arabanın arka penceresini tam doğuya denk getiren Murat sabah herkesin gözüne güneş banyosu yaptırdı. Sabahın ilk haberi ve ilk özrü Cem den Esra ya geldi. Minik tüp güneş altında kalınca alev almış!!! Ve patlamıştı!!! Cem ise gözüne ilk çarpan (muhtemelen parlak sarı renginden dolayı) şeyi yani Esra nın hurcu ile ateşi söndürmüştü. Tabi hurç artık kül olmuştu. Cem, Turgay, Murat üçlüsü bir şekilde (bilinmeyen bir şekilde) mağaraya girmekten vazgeçti. Cem tulumu boşuna giymişti. Sabah 09:30 gibi kahvaltı edilirken Cem, Damla ve Evren kamptan ayrıldı. Kahvaltıda ton balığı ve ekmek değerli meyve suyu ve şokella değersizdi. Ben bunlarla doymam diye mızmızlanan Burak arkasında tonbalıklı ekmek bırakacak kadar!!! doymuştu. Kamp alanında kişi sayısından çok profesyonel fotoğraf makinesi vardı. Ama bu çok sayıda iyi fotoğraf anlamına gelmiyordu. Az sayıda fotoğraf ile geri dönüldü. Burak ve Ozan durumu arazinin çok çıplak olmasına bağladılar!!! 4
11:00 itibariyle toplanıp yola koyulan ekip yolda Murat ın büyük kuş fantezileri sebebiyle sık sık yavaşlanıp kuş fotoğrafları çekildi ancak yeterli donanım olmadığı için kuşlar belli olmadı. Tepelerdeki surları Burak ın çekmesini isteyen Murat, Burak ın dengesizliğini unutup arabayı sürmeye devam etti. Burak ise gözü vizörde masumca fotoğraf çekerken, Murat ın dünkü kasislerden birine girmesi sebebiyle arabada geriye uçtu. Haliyle yataktakiler üzerlerine gelen bir Burak görünce korktular ama korkulan olmadı Burak yere düştü beli bir şeye çarpmıştı. Herkes Burak la ilgilenirken Burak ın çarptığı o şeyin Ozan ın ayağı olduğu ve Ozan ın durumunun Burak tan kötü olduğu anlaşılmıştı. Burak ise makine hiçbir yere çarpmadı diye sevinç çığlıkları atarak belinin acısını hafifletiyordu. Hasta halinden faydalanan Burak, Murat ın ısrarı ve Murat ın yanında oturan İmge nin tehdit dolu bakışları altında kaptanın yanına oturdu. Tabi Burak yanlış bir seçimdi. Ekibin Ankara ya gitmesi için Turgay daha iyi bir yol arkadaşı olurdu. Çünkü gelirken Turgay tarifleri almıştı, Burak uyuyordu, dönerken Turgay uyudu Burak ise Murat ın bu köyden geçtik mi biladelim şu köyden gitcez demi biladelim sorularına aa murat bunlar kar mı şunlar ne ağacı? şeklinde kaçamak cevaplar veriyordu. 12:20 itibariyle Murat ve Burak haricinde herkes horluyordu. Uyanık ikili ise sessiz bir şekilde dönüş yolunda haybeye 50 kilometrelik dev bir U çizmekte idiler. Turgay ın uyanması da bir şeyi değiştirmedi. Çobana kuvvet mantığı ile yolda görülen insanlara yol soruldu ve haymanaya varıldı. Burak ve Ozan ın 14:30 trenine yetişemeyecekleri kesinleşince Haymana da pide yemeye karar veren ekip aklına koyduğunu yaptı ve 13:50 de Hayme Sultan Pide ve Kebap salonunda karnını doyurdu ve mekan beğenildi (hani gelecekteki faaliyetlerde referans olsun diye yoksa babamın oğlunun dükkanı değil ki reklamını yapayım). Yemekler yenildikten sonra Ankara ya devam edildi. Turgay, Murat ın kilometre-benzinfaaliyet parası üçlemesinden çıkamadığını görünce daha da kaybolmazsınız mantığıyla mata kafasını koyup uyudu. 16:00 sularında AŞTİ ye varan ekip faaliyeti sağ salim bitirdi ve ikiye ayrıldı. Herkes dağıldı ve güzel bir faaliyet daha güzel anılarla sona erdi. Katılan herkese teşekkürler. Not: Anılarda yanlış hatırlanan ve abartılan durumlar olabilir. Çok da önemli değildir. Anıdır neticesinde. BURAK ÇAKIR 5