Kısa Fıkralı Açıklamalı Atasözleri Yayınevi sertifika no: 14452 Yayın no: 219 FIKRALI ATASÖZLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Ömer Faruk Paksu İç düzen: DY.Dizayn Kapak: Durmuş Yalman İsbn: 978 605 9723 52 7 1. Baskı: Nisan, 2016 Copyright Uğurböceği Yayınları, 2016 Bu eserin tüm yayın hakları, 14452 sertifika numaralı, ZAFER BASIN YAYIN TURİZM VE BİLG.ÜRÜN SAN.TİC.LTD.ŞTİ. ye aittir. Eserde yer alan metin ve resimlerin ZAFER BASIN YAYIN TURİZM VE BİLG.ÜRÜN SAN.TİC.LTD.ŞTİ. nin önceden yazılı izni olmaksızın, elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılması, yayınlanması ve depolanması yasaktır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun (FSEK)in, 21,22, ve 23. maddelerine göre bu eserin işleme,çoğaltma ve yayma hakkı 14452 sertifika numaralı ZAFER BASIN YAYIN TURİZM VE BİLG.ÜRÜN SAN.TİC.LTD.ŞTİ. tarafından, yazılı bir izinle 12683 sertifika numaralı Çınar Matbaacılık Yayıncılık San. Tic. Ltd. Şti. verilmiştir. Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu nun bir kuruluşudur. Talatpaşa mah. Terasevler Sitesi No:1-A Kağıthane /İstanbul Tel: (0 212) 446 21 00 Faks: (0 212) 446 01 39 www.zafer.com / zafer@zafer.com twitter.com/zaferyayinlari - facebook.com/zaferyayinlari Baskı-cilt: Çınar Matbaacılık Yayıncılık San. Tic. Ltd. Şti. Yüzyıl Mah. Matbacılar Cad. Ata Han No: 34 Kat: 5 Bağcılar/İstanbul Tel: (0212) 628 96 00 MATBAA SERTİFİKA NO: 12683 Selim Gündüzalp
İÇİNDEKİLER A A kız ağan ne çirkin, Babamın evinde o da yoktu....15 B Baba, himmet, Oğul, hizmet, demiş...38 C Cahil olan: Şad olayım der ama hep elem çeker...54 Ç Çalı idi çarpı idi, evim idi ya; Ayı idi, uyu idi, kocam idi ya....57 D Damlaya damlaya ne olur? Göl olur. Damlaya damlaya ne olur. Çöl olur....64 E Eğri ağaca: Yayım, deme Her gördüğüne: Dayım, deme...78 F Fakire kış geliyor, demişler.
Titremeye hazırım, demiş...89 G Gel, demek kolay. Git, demek güçtür...93 H Ha, diyene, Lâ, demezler...100 İ İki adam: Başında fesin yok derse, elini başına çal...106 K Kalendere: Kış geliyor, demişler. Karşılamaya hazırım, demiş...111 L Leb, demeden, Leblebi, anlaşılmalı...134 M Malı olana: Beli bes derler. Malı olmayana: Sesi kes derler...137 N Nalıncı keseri gibi; Hep bana, hep bana değil. Bir sana, bir bana...142 O Oğlu: Baba cennetliksin, demiş de, Babası: Umamam oğul, demiş...144 Ö Öksüzü dövmüşler: Vay arkam, (anam) demiş...148 P Padişah olsan da derler: Er kişi niyetine....152 R Rabbena, hep bana, deme...155 S Sakalım tutuştu diyene, Dur şu çubuğumu yakayım, denmez...156 Ş Şaşı, çakır, demektense; Kör, de, kurtul...162 T Tamahkâra: Cehenneme gider misin? demişler. Aylık kaç kuruş? demiş...165 U Uçtu uçtu, kim uçtu? Uçtu uçtu; fil uçtu....179 Ü Üfür: Uçtum. Tut: Kaçtım....182 V Vara, var denir. Yoka, yok denir....185 Y Yalancı kimdir? Duyduğunu söyleyendir, demişler....191 Z Zararın, neresinden dönülse kârdır. Zararın neresinden dönülse, (yine) kârdır. demişler....200
ÖNSÖZ SÖZLÜ KÜLTÜRLE tanışmamız, yazıdan ve okumadan çok öncedir. Dünyaya gözümüzü açtığımız andan itibaren iki şeyle karşılaşırız. Biri sesler, diğeri görüntüler. Sesler kimi zaman, annemizin söylediği ninni olur, kimi zaman ilahi ya da bir tekerleme. Kimi zaman da bir masal ya da hikaye. Hassas olan kulağımız yeni seslerle, yılların birikimleriyle karşılaşır. Bunlar da atasözlerimizdir. Kısa, kesin ve emin bir ifadeyle söylenen bu sözler, farkında olmasak da, derin izler bırakır bizde. Bunların her biri, hafızamızda yer eder, dünyamızı şekillendirir. Bazen de bu ifadeler kafiyeli olur. Akılda tutulmasını kolaylaştırır. İlk edebi zevk ve duygular ruhumuza nakış nakış böyle işlenmeye başlar. Havuza akan su ne kadar temizse, o suyun toplandığı havuz da o kadar temiz olacaktır. Söylenen sözler, kalb ve 9
ÖNSÖZ ÖNSÖZ ruhumuzda ilerde kullanacağımız malzemeleri oluşturur. Öyleyse aman dikkat.. Minik beyinlerin üzerinde en önce anne ve babaların etkisini göz ardı edemeyiz. Karşımızdaki alıcılar çok kuvvetli çalışıyor, sünger gibi emiyor bizden ne gelecekse onu. Aman dikkat... İşte biz de, bu çalışmamız da, bunları göz önüne aldık. Kitap, eğlenceli ve öğretici olması açısından her yaş grubuna güzel bir hizmet sunuyor. Kalb ve ruh dünyamıza yeni bir pencere açma çabasının ürünüdür. İnsanlığın ortak aklından istifade etmek ve tecrübelerinden yararlanmak hayatımıza olumlu katkılar sağlayacaktır.... Duyduğumuz ve okuduğumuz Atasözlerimizin içinden bazıları, yıllardır dikkatimizi çekerdi. Onları çekici kılan hikmet neydi? Öncelikle söylenişindeki farklılık.. Bu da, atasözlerinin akılda kalmasını kolaylaştırıyordu. Diğer özellik: Bir kelime bile olsa, konuşma ve diyalog şeklinde olmasıydı. Bu da ilgi çekici geliyordu. Bir de, yüzyılların tecrübe ve birikiminden süzülen sözlerin örnekler ve temsillerle zenginleştirilip söylenmesi de ayrı bir tat katıyordu. Bir şey daha vardı. O da, ifade edilirken espri ve mizah dilinin de, gözetilmiş olmasıydı. En önemli ihtiyacımız olan, mizah ve espri anlayışı da, bu sözlerden bize yansıdığında, dünyamızda bir karşılık buluyor ve kabul görüyordu. İnsanımızın, özellikle de eğitim camiasında öğretmen ve öğrencilerimize bu hazineden yeniden ve değişik bir metodla istifade etmenin kapısı açılmış olacaktı. Bu sözleri, severek ve benimseyerek öğrenmenin, öğrendiğini de hayata taşıyabilmenin yolunu bir şekilde açmış bulunuyoruz. Hazine önümüzde, istifade etmek de, sizlere kalıyor inşaallah. Bu konuya ilk defa dikkatleri çeken edebiyat öğretmelerimizden şair ve yazar Hilmi Soykut u da rahmetle anıyoruz. Bunlara genel olarak temsili atasözleri denilse de, biz FIKRALI ATASÖZLERİ ifadesini seçiyoruz ve bunu daha yakın buluyoruz. Bu çalışma yılların mahsulüdür. Zafer Dergisi ile de yaşıttır diyebiliriz. Gördüğümüz ve incelediğimiz kadarıyla, kendi alanında yapılan ilk çalışma olması bakımından da önemlidir. İnşaallah bu konuda araştırma yapacak olanlar içinde yol gösterici olacaktır. Bazan hazineler göz önünde durur ama onu açmak için 10 11
ÖNSÖZ bir anahtar gereklidir. Bu anahtar çalışmanın, ilerde nice hazinelerin kapısını açacağına tüm kalbimizle inanıyoruz. Türkçe mizde basıldığı ilk yıldan itibaren bu güne kadar gelmiş hemen hemen bütün Atasözlerimizle ilgili kitaplar tek tek ve sayfa sayfa okunup tarandı, kaydedildi. Yine Fıkralı Atasözlerimizin her birinin kısa bir açıklamasını da yaptık. Bu şekliyle de bir yeniliktir. Yararlanma açısından, öğretmen ve öğrencilerimize bir kolaylık daha sağlamış olduk. 40 yıllık zengin bir kütüphaneden süzülüp ulaşan bu damlalar şimdi elinizde. Buyrun çeşmeyi açınız, kitabın sayfalarını çevirip yudum yudum içip okuyunuz. Hayat okumakla güzel.. Okuduklarımız binlerce hayatın içinden süzülüp geliyor, dikkatle ve tekrar tekrar okuyunuz. Burada çalışmamıza katkıda bulunan ve emeği geçen pek çok arkadaşımızı ve kitapçı dostumuzu da hayırla anmak, bir gönül borcumuzdur.. Biz hazırlarken hem keyif aldık, hem de çok istifade ettik. Sevgili okuyucularımız; umarız siz de bu zevki hisseder ve tadarsınız. Kısa AçıklamalıFıkralı Atasözleri Selim Gündüzalp 2015/ Adapazarı 12
A (1) A kız ağan ne çirkin, Babamın evinde o da yoktu. İnsanın içinde bulunduğu durum, geçmişteki durumundan iyi ise, bu duruma şükretmeyi bilmelidir. (2) Abacı. Kebeci; Sen neci? Her insanın bir işi bir görevi olmalı. Kendine göre bir 15
Fıkralı Atasözleri Fıkralı Atasözleri işi olmayan insan, çevresinde hoş karşılanmaz. (3) A adamcık adamcık, çayda kaldı bardacık. Bu işler senin zannettiğin gibi değil ya da senin aradığın burada yok, manasına kullanılır. (6) Abdalın eşeği zonguldamış: Keşkem de keşkem demiş. Zonguldamak tabiri eşeğin tırıs gitmesidir. Keşke ya da ne olurdu anlamında dilek bildiren bir kelimedir. Herhangi bir meseledeki olumlu gelişmeleri o konuyla ilgilenen herkes bekler ve ister. (4) A ay oğlan, yarın doğru yarın yalan. Bu dünyada hiçbir şey kalıcı değildir. (5) Abdal abdalı tekkede, hacı hacı yı Mekke de bulurmuş. Aynı mesleklere sahip olan insanlar, aynı yerlerde bulunurlar. (7) Acele etme ey hatun, işte geldi: Turceun. Turceun (tekrar) Allah a döndürüleceksiniz anlamıyla, bütün insanların öleceğine işaret etmektedir. İnsan er ya da geç öleceğine göre, hayatta bazı lüzumsuz şeylere ulaşmak için acele etmeye değmez. (8) Aç kurt dağa varmış, çıkamamış. Ne kadar toktur, demişler. 16 17