Fâtih Devri Cild Sanatı Fâtih Devri Cild Sanatı Fatma Şeyma Boydak* Öz: Fâtih Sultan Mehmed dönemi (1451-1481), Türk tarihimizde; askeri ve siyasi alandaki gelişmelerin beraberinde ilim, kültür ve sanat alanlarında da ilerlemelerin kat edildiği, Osmanlı klâsik dönemin hazırlayıcısı niteliğini taşıyan mühim bir dönemdir. Bu ortamın hazırlanmasında, Fâtih in eğitim ve kültüre verdiği önemin ve gerçekleştirdiği icraatların büyük rolü vardır. Fâtih in ilim ve sanatı himaye ve teşviklerinde şu esas fikir hâkimdir: Devletini her bakımdan dünyanın en üstün ve kudretli imparatorluğu haline getirmek. Fâtih in çocukluğundan beri aldığı ilmi terbiye sanat hususunda da tesir göstermiştir. Saraylarını ve yaptırdığı külliyeyi devrinin en güzel çini ve her çeşit nakşıyla süslemiştir. Sarayda da bir nakkaşhane vücuda getirmiştir. Nakkaşhane, sarayda her türlü sanat ve zanaatlarla birlikte kitap sanatlarının da icra edildiği yer haline gelmiştir. Fâtih, psikolojisini bize açıkça anlatan iki ölmez kaynak bırakmıştır. Bunlar Dîvânı ve kitap ve abidelerindeki- sanat harikaları. Bildirimizde yazma eser kütüphaneleri ve müzelerde bulunan Fâtih dönemine ait yazma eserlerin cildleri ayrıntılı biçimde ele alınarak incelenmiş, dönemin tezhîb karakteri ile mukayese edilerek Fâtih devri kitap sanatlarının zenginliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar kelimeler: Fâtih Sultan Mehmed, XV. Yüzyıl, Nakkaşhane, Kitap Sanatları, Cild Sanatı. Giriş Uygurlardan bu yana Karahoço da bulunan yazmalarla deriyle kaplı kitap cildi serüveni başlamıştır. İslâm cildindeki gelişme ise, Emevi, Abbasi, Tolunoğulları, Gazneliler ve Büyük Selçuklular la, XII. yüzyıla kadar devam etmiştir. XI. yüzyıl sonlarından itibaren ise Anadolu ya hâkim olan Selçuklular, burada XII.- XIV. yüzyıllarda çok güzel cildler meydana getirip Türk-İslâm cild sanatı içerisinde önemli bir yere sahip olmuşlardır. Fâtih devri cild üslûbunun hazırlayıcısı niteliğinde cildler yapmış olan, XIV. yüzyıl devrinin öncü beyliklerinden Karamanoğulları ve diğer Anadolu Beylikleri sonrası XV. yüzyıl Fâtih döneminde, XVI. yüzyıl Osmanlı Klâsik Dönem cild üslûbunun erken örnekleri niteliğinde klâsik şemse-köşebend formunda cildlerle beraber farklı tipte cildler de yapılmıştır. Cild Sanatı İle İlgili Genel Bilgiler Cildin Tanımı Bir kitap veya mecmuanın yapraklarını dağılmaktan korumak ve sırasıyla, bir arada toplu olarak bulundurmak için yapılan kaplara, cild denilmektedir (Arıtan, 1993, s.551). DOI: dx.doi.org/10.12658/tlck.5.3.b016 * Arş. Gör. Necmettin Erbakan Üniversitesi, Türk-İslam Sanatları Tarihi Anabilim Dalı,. E-posta: ftmseyma@gmail.com 223
V. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı III Kitapların yıpranmaması ve dağılmaması için, yaprakları birbirine dikildikten sonra yerleştirildiği koruyucu kapaklar olarak da tanımlanmaktadır (Thema Larousse, 1994, s. 316). İnce tahtadan, deriden veya üzerine deri, kâğıt ve bez gibi şeyler kaplı mukavvadan yapılan bu kaplar için Arapça deri anlamına gelen cild kelimesinin kullanılmasının sebebi, genellikle cildlerin bu işe en uygun malzeme olan deriden yapılmalarıdır (Arseven, 1983, s.341). Cildleme (teclid) işini yapanlara ise mücellid/mücellide denilmiştir (Özen, 1998, s.35). Cildin ve Kapağın Bölümleri Cildin Bölümleri Cild; kapaklar, sırt (dip), mikleb (miklâb, karga) (Sinan, 1987, s. 41), sertâb, iç kapaklar, şirâze, dudak ve muhattan meydana gelmektedir. Türk cildlerinde sırt, daima düz ve yumuşaktır. Bombeli (kamburalı) cildlere rastlanmaz (Arseven, 1983, s.342). Gerek kendinden önce gerekse kendinden sonraki Türk cildleri nde bölümleri itibariyle bir farlılık görülmez. Bu Türk cildi nin dışındakiler için de böyledir. Fakat tezyînât ve uygulama açısından farklılıklar gösterebilirler (Arıtan, 1992, s.49). XV. yüzyıldan itibaren birçok Türk cildinde iç kapak ya oyma (kat ) tabir edilen şemse ve köşebend tarzında ya da dış kapaktaki kabartma süslerle tezyîn edilmiştir (Çığ, 1971, s.10). Çizim 1: Cildin Bölümleri (Çizim: F. Şeyma BOYDAK) Kapağın Bölümleri Kapak; zencirek (bordür, cedvel), köşebend, şemse, salbekten meydana gelmektedir. Osmanlı cildlerinde genellikle S formda, içi 2 veya daha fazla çizgili geniş ya da ince sarmal zencirek kullanılmaktadır (Çizim 2). Şemse, her ne kadar güneş manasına gelmesi itibariyle yuvarlak gibi düşünülürse de kapakta genellikle ortada bulunan ve tezyînâta hâkim olan unsurdur. Salbek ise şemseye bitişik olarak yapıldığı gibi ayrı olarak da yapılmıştır. 224
Fâtih Devri Cild Sanatı Çizim 2: Kapağın Bölümleri (Çizim: F. Şeyma BOYDAK) Cildin Çeşitleri Klâsik Türk cildlerinin, yapımında kullanılan malzemelerine göre deri, çârkûşe, kumaş, ebrulu, murassa (mücevherli) ve lâke (ruganî) gibi çeşitleri bulunmaktadır. Deri cildlerin; şemseli (alttan ayırma, üstten ayırma, mülemma, mülevven, soğuk, müşebbek (kat ), zilbahar, yekşâh, zerdûz gibi farklı çeşitleri vardır (Arıtan, 2009, s.85). Çârkûşe cild, cild kapağının kenarlarının veya köşelerinin 1cm. deri ile kaplanıp ortalarının kumaş, kadife veya ebrûlu kâğıt ile kaplandığı cild çeşididir (Arseven, 1983, s.346). Kumaş cild, mukavva üzerine keten, ipekli veya kadife kumaş kaplanarak yapılan cildlerdir. Murassa (mücevherli) cild, maddi kıymeti yüksek bir cild çeşididir. Fildişi oymalı, altın kaplamalı, mozaik, yeşim kabartma, yakut, zümrüt, inci ve elmas süslemeli olanları vardır. Daha çok Kur ân-ı Kerîm cildlerinde uygulanmıştır (Arıtan, 1993, s.553). Lâke (ruganî) cild ise, adını lâk (vernik) kelimesinden alan ve ruganî veya edirnekârî denilen bir cild çeşitidir. Lâke cildlerde kapağın yapıldığı mukavva veya deri perdahlanıp tamamen pürüzsüz hale getirilerek verniklenir. Bu cilalı satıh üzerine altın ve boya ile nakışlar yapıldıktan sonra cam gibi parlak bir yüzey elde edilinceye kadar birkaç kat daha vernik çekilir. Fâtih Sultan Mehmed, Dönemin Kültür-Sanat Ortamı ve Fâtih Devri Cild Üslûbu Fâtih Sultan Mehmed Fâtih Sultan Mehmed dönemi (1451-1481), Türk tarihimizde; ilim, eğitim ve kültür-sanat bakımından önemli atılımların yapıldığı mühim bir dönemdir. 27 Receb 835 (30 Mart 1431) tarihinde Edirne de doğan II. Mehmed, II. Murad ın dördüncü oğludur (İnalcık, 2003, s.395). Annesi Hûma Hatun, halis bir Türk tür (Tayanç, 1953, s.4). II. 225
V. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı III Mehmed, doğumundan itibaren bakıcılarının ve lalalarının himayesinde eğitilirken aynı zamanda ahlakî ve ilmî olarak da babası II. Murad ın denetimi altındaydı. Osmanlı sarayında şehzâdelerin eğitimi için ilk ciddi ve disiplinli sistemi kuran II. Murad iyi bir asker oluşunun yanında âlim ve şâir kişiliği ile de oğlu II. Mehmed e örnek olmuş aynı zamanda onun, devrinin en iyi müderrislerinden ders alarak her veçheden en mükemmel şekilde yetişmesini sağlamıştır (Ayverdi, 1983, s. 23). Manisa da beş sene sürecek olan eğitimine devam etmiş olan II. Mehmed, katıldığı seferler esnasında da Arapça, Farsça, Yunanca ve Sırpça öğrenmiştir. Manisa da geçirdiği yılların olgunluğu ve üstün siyasi gücüyle zorlukların üstesinden gelmiştir ve dikkatini İstanbul a vermiştir. 1452 senesinde yapımına başlanan Rumeli Hisarı dört ayda tamamlanmış, 1453 te İstanbul kuşatması başlamış, 54 gün sürmüş ve İstanbul fethedilmiştir (İnalcık, 2003, s.395-398). Resim 1: Fâtih Sultan Mehmed in Şiblizâde ye atfedilen portresi, T.S.M.K. H.2153, v. 10a. İstanbul un fethiyle Fâtih unvanını alan II. Mehmed devletinin sınırlarını genişletebilmek ve inandığı değerleri diğer memleketlere de ulaştırabilmek için pek çok sefer yapmış, yeni bir sefer için Üsküdar a geçtikten sonra Üsküdar ile Gebze arasında Hünkârçayırı denilen yerde 4 Rebîülevvel 886 (3 Mayıs 1481) da vefat etmiştir (İnalcık, 2003, s.405). Fâtih Devri Kültür-Sanat Ortamı Fâtih in ilim ve sanatı himaye ve teşviklerinde şu esas fikir hâkimdir: Devletini her bakımdan dünyanın en üstün ve kudretli imparatorluğu haline getirmek. Fâtih psikolojisini bize açıkça anlatan iki ölmez kaynak bıraktı. Bunlar Dîvânı ile kitap ve abidelerindeki sanat harikaları (Tayanç, 1953, s.5). Bunlar gerek Fâtih in gerekse devrinin kültür ve sanat algısını bize nakleden iki önemli kaynaktır. 226
Fâtih Devri Cild Sanatı Fâtih, döneminde hazırlattığı Kânunnâmesi nin ikinci bölümünde yer alan saray teşkilatı esaslarını belirlemiştir. Teşkilat; Bîrun, Enderûn ve aileye mahsus Harem-i Hümayûn olmak üzere üç kısımdan meydana gelmiştir. Bu teşkilatta yer alan Enderûn, tamamen devlet adamı yetiştirmek için kurulmuştur. Bu teşkilattaki eğitimin ayrılmaz bir parçası sanat alanındaki eğitimlerdi. Kabiliyetlerine göre musiki, şiir, hat, bezeme sanatlarında zamanın en iyi hocalarından ders almaktaydılar (Uzunçarşılı, 1945, s. 308,335). Çalışma sistemi, programı ve işleyişi göz önünde tutulursa Enderûn un bir mektepten ziyade çeşitli hünerlerin, sanatların, idari ve siyasi bilgilerin uygulamalı olarak öğretildiği, kabiliyetlerin tespit edildiği bir kurs ve staj yeri olduğu söylenebilir (İpşirli, 1995, s. 186). Enderûn Mektebi, Fâtih döneminde geliştirilmiş, XVI. yüzyılda zirveye ulaşmıştır. Fâtih in çocukluğundan beri aldığı ilmi terbiye sanat hususunda da tesir göstermiştir. Saraylarını ve yaptırdığı külliyeyi devrinin en güzel çini ve her çeşit nakşıyla süsletmiş ve sarayda bir nakkaşhane vücuda getirmiştir (Ünver, 2002, s. 212). Topkapı Sarayı nda kurduğu bu nakkaşhanenin başına Özbek asıllı Baba Nakkaş ı getirmiştir (Çağman, 1991, s. 369). Ehl-i Hiref içinde şüphesiz en önemli bölüğü oluşturan nakkaşhanenin çalışma üslûbu usta-çırak sistemi olmalı idi. Ancak bu dönemdeki nakkaşhane ile ilgili defterler elde olmadığı için çalışma sistemi ile ilgili net bilgimiz bulunmamaktadır (Ünver, 1958, s. 7). Fâtih devri, hat sanatı bakımından da mühim bir dönemdir. Ekrem Hakkı Ayverdi nin Osmanlı Hüsn-i Hat Sanatı tarihini ve hattatlarını içeren güvenilir kaynaklardan faydalanarak hazırladığı Fâtih Devri Hattatları ve Hat Sanatı isimli eseri bu devirde yaşayan hattatlara ve dönemin sanat algısına ışık tutmaktadır. Fâtih Devri Cild Üslûbu XV. yüzyılda, kuvvetli siyasi istikrarı ve yüksek iktisadi seviyesi ile kültür ve sanat faaliyetlerinde canlılık yaşayan Osmanlı, birçok sanatta olduğu gibi cild sanatında da çok güzel eserler meydana getirmiştir. Fâtih devri cild üslûbunun hazırlayıcısı niteliğinde cildler meydana getirmiş olan, XIV. yüzyıl devrinin öncü beyliklerinden Karamanoğulları, Anadolu Selçukluları nın köklü kültür ve sanatlarını yoğurarak yeni bir sentezle ortaya çıkmış, XV. yüzyıldaki uygulamaları ile de adeta Anadolu Selçuklu Cild Sanatı ile Erken Osmanlı Cild Sanatı arasında köprü vazifesi görmüştür (Arıtan, 2008, s.131). Bunu, Fâtih dönemi cildleri tezyînâtı ile büyük benzerlikler taşıyan, Konya da 1315 yılında kâtip İsmail b. Yusuf tarafından istinsâh edilen ve Yakup b. Gâzi el-konevî tarafından tezhîblenen Konya Mevlâna Müzesi 12/1 envanter numaralı Kur ân-ı Kerîm in ön kapağındaki gelişmiş nebâtî tezyînâtta izlemek mümkündür (Resim 2). Ön kapak şemse etrafı, ¼ simetrik olarak dönemin, tabiattan üslûplaştırılmış üçlü yaprak gonca, hatâî, penç ve meşe yaprağı motifleri ile tezyîn edilmiştir (Resim 3). Bu motif üslûbu, zamanla olgunlaşarak Fâtih dönemi cildlerinde de kullanılmıştır. 227
V. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı III Resim 2-3: Kur ân-ı Kerîm, 714/1314-1315, K.M.M.:12/I, Ön kapak ve detayı. Her iki kapağının da farklı tezyînatıyla Anadolu Selçuklu etkisi gösteren, 1454-55 yıllarına tarihlenen ve Konya-Meram da yazılan Şerhu l-lübâb isimli eserin cildi (Resim 4), Osmanlı döneminde yapılmış olmasına rağmen kadim Anadolu Selçuklu cild sanatı üslûbunu XV. yüzyılın başlarında dahî göstermesi bakımından mühimdir (Arıtan, 2001, s.30). Burada kapaklar Anadolu Selçuklu cildinin önemli özelliklerinden biri olarak farklı şekilde yapılmıştır. Ön kapakta şemse dışındaki zemin, gene Anadolu Selçuklu zemin süslemeleri için tipik olan kare noktalar etrafındaki örgü ve geçmelerle süslenmiştir. Arka kapak şemsesinde ise XIII. yüzyıl sonlarında kullanılan, yuvarlak bir şemsenin uçlarına eklemelerle oval şemseye benzetilip uçlarına basit salbeklerin konulduğu örnek görülmektedir (Arıtan, 2008, s. 80). Resim 4: Şerhu l-lübâb, 1454-55, Süleymâniye Fâtih: 5004, Ön ve arka kapak. (Ahmet Saim Arıtan dan). XV. yüzyıl Osmanlı cildlerinin bazıları, hepsi birer Türk devleti olan Timurlu, Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türkmen cildleriyle de benzerlik gösterirler (Arıtan, 2009, s.80). Dönemin bezeme anlayışında genellikle cildin ön ve arka dış kapağında iri, dilimli, salbekli, oval şemse ve köşebendler görülür (Balkanal, 2002, s.342). 228
Fâtih Devri Cild Sanatı Fâtih döneminde şu tip cildleri görmek mümkündür: 1-Klâsik tarza yakın, şemse ve köşebendlerinde içeriye yuvarlak bir kıvrım yapan cildler (Arıtan, 2009, s.80) (Resim 5,8-11). Bu özelliği dönemin tezhîblerinde de görmekteyiz (Resim 6-7). Resim 5: Fâtih Sultan Mehmed namına hazırlanan 1464 tarihli Şerh-i Dîvân el-hamse, T.S.M.K. Revan: 706 (Kemal Çığ dan). Resim 6-7: S.K. Süleymaniye 1025, v.1b, XV. yüzyıl zahriye tezhîbi köşelerinde içe kıvrım yapan formlar (Seher Aşıcı dan). Resim 8-9: Mahzenü l-ebrâr, 1469, Süleymaniye/Fâtih: 4080, Dış ve iç kapak, Köşebendlerde içeriye yuvarlak kıvrım yapan form. 229
V. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı III Resim 10-11: Hadîkatü l-hakîka ve Şeri atü Tarîka Fahrînâme, XV. yüzyılın II. yarısı, Süleymaniye/Fâtih: 3732, Dış kapak ve detayı. 2-Timurlu Türk cildi etkisiyle hayvan ve insan figürlü cildler. Bu döneme ait kitapların bazılarının cildlerinde hayvan mücadelelerini gösteren süslemeler yapılmıştır. Ancak bu figürlerin kitabın içeriğiyle ilgisi bulunmamaktadır. Bu tür cildler, XV. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yapılagelmiştir. Cildlerde daha çok geyik, ceylan, kurt, tilki, aslan, maymun, tavşan, leylek ve çeşitli kuşlar resmedilmiştir (Özen, 1998, s.20,21) (Resim 12-13). Çağdaşı Türkmen ve Timurî mücellidlerince sıkça kullanılan bu tarzı İstanbul a taşıyanın Türkmen mücellid ve hattat Gıyaseddin el-isfahanî olduğu sanılır. Hayvan resimleri ön ve arka kapakta şemse ve köşebendlerde bazen de mikleblerde görülmektedir. Daha çok cildin dışında kabartma şekilde görülmektedir. Bu üslûba Acemkâri de denilmektedir. Ancak günümüzde bu terim daha çok İranlılar için kullanılmaktadır (Özen, 1995, s.30-32). Resim 12-13: Bostan, Süleymaniye Kütüphanesi Laleli:1679, Hayvan figürlü cild ve şemse detayı (Mine Esiner Özen den). Figürler bazen de miklebin ya da kapağın içinde müşebbek şemse üzerinde yer almaktadırlar (Resim 14-17). 230
Fâtih Devri Cild Sanatı Resim 14-15: Kemâle d-dîn İsfehani Külliyatı, S.K. Ayasofya 4221, 868/1463, Müşebbek mikleb şemsesi ve merkezde maymun figürü. Resim 16-17: Hadîkatü l-hakîka ve Şeri atü Tarîka Fahrînâme, XV. yüzyılın II. yarısı, Süleymaniye/Fâtih: 3732, İç kapak ve mikleb şemsesi. Hayvan resimli cildlerde kullanılan kalıplar, motiflerin kabarık olmasından anlaşılacağı üzere, dişi kalıplardır. Ord. Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver bu kalıpların hazırlanması ve cilde uygulanması ile ilgili şunları şöylemiştir: Nakkaş, hayvan resmini doğal ortamı içinde çizmiş, çevresinde çiçekler, kayalar ve ağaçlar yer almıştır. Bu resimler hakkâk tarafından kalın ve sert deve derisine veya madeni yüzeye hakkedilmiştir. Mücellid böylece hazırlanan kalıbı doğrudan doğruya kaba basmaz. Önce cildde kullanılacak deriyi tıraşlar. Kap için kat kat kâğıtları ikişer ikişer yapıştırarak hazırladığı ve çekiçle vurarak sertleştirdiği mukavvanın ortasını şemse boyutunda oyarak, buraya birkaç milimetre daha ince oyulmuş bir mukavva daha yapıştırır. Bol çiriş koyarak deriyi kaplar. Bu oyuk yere uygun kalıbı da koyarak hepsini birden bir süre baskıda tutar. Nakış, şemse oyuğunda daima cild yüzeyinden bir iki milimetre alttadır. Böylece cildler birbirine sürtündüğünde kabartma nakışların bozulması önlenmiş olur. (Ünver, 1942, s.13-15). 3-Klâsik formda dış kapakları müşebbek (kat ) tekniği ile yapılan cildler. 231
V. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı III Fâtih dönemi cild üslûbunun bir başka özelliği de kat şemse ve köşebendlerdir (Resim 18-19). Kat ; kesme, kesilme, biçme, ayırma demektir ve aynı zamanda kâğıt ve çeşitli malzemeleri oymak yöntemiyle dantel gibi süslü şekiller oluşturma sanatıdır (Parlatır, 2006, s.859). Kat kelimesi, Arapça قطع kelimesinden türemiş olup çeşitli kaynaklarda katı a, katı, kat ı, kaat ı, katığ, kâtı vb. birçok şekilde yazılmaktadır. Ancak bu kullanımlar yanlıştır. Arapçanın semantiği ve fonetiği gereği olarak bu terimi kat şeklinde kullanmak gerekmektedir. Fâtih Sultan Mehmed in özel kütüphanesi için saray Sernakkaşı Baba Nakkaş gözetiminde yapılan cildlerin kapak içlerinde genellikle rûmî motifinin tercih edildiği oymalara rastlanmaktadır. Bunların sağlam ve dayanıklı olmalarını sağlamak için tıraş edilerek kalınlıkları inceltilmiş deriler çifter çifter oyularak zıt renklerde ince tabakalar üzerine gösterişli olmaları amacıyla konmuştur (Ünver, Mesara, 1980, s.19). Resim 18-19: en-nihâye, Süleymaniye: 1025, Kat cild ve detayı (Mine Esiner Özen den). 4-İç kapağı dış kapak tarzında yapılmış, kat lı, şemseli cildler (Resim 20-23). Fâtih dönemi nakkaşhanesinin hükümdarın sanat ve incelik duygularının etkisiyle, birbirine benzeyen bir terkibe az rastlanır. O devrin sanatkârlarınca oyma geleneği cildin iç tarafında dahi kullanılmış, bunlar eserin değerini arttırdığından ihmal edilememiştir. Cildin mali değerini attıran bu teknik zengin siparişlerde yer almış ve cildlerin çoğunda bulunmamıştır (Ünver, Mesara, 1980, s.22). 232
Fâtih Devri Cild Sanatı Resim 20-21: XV. yüzyıla ait müşebbek kapak içi ve detayı (A.Süheyl Ünver den). Resim 22-23: Mesnevî, 1456, Süleymaniye/ Fâtih: 2814, İç kapak ve şemse. 5-XVI. yüzyıl klâsik tarza yakın olan cildler. XV. yüzyıl cildlerinde süslemede, tabiattan stilize edilmiş üçlü yaprak gonca, nilüfer, ıtır yaprağı, penç, hatâî, gül, bulut, tepelik, rûmî, ortabağ gibi motifler kullanılmıştır (Aslanapa, 1982, s. 14). Bu yüzyılda kahverenginin çeşitli tonlarındaki derilerin yanında, kırmızı, vişneçürüğü, mavi, mor, neftî, zeytûnî, tahînî ve siyah deriler de kullanılmıştır (Arıtan, 2009, s.80) (Resim 24). 233
V. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı III Resim 24: Mesnevî, XV. yüzyılın II. yarısı, Süleymaniye/Fâtih: 2808, İç kapak. Deri cildin dış kapakta ruganî (lâke) teknikte süsleme yapılması da bu dönemde olmuştur (Tanındı, 1990, s.104). Erken örnekleri XV. yüzyıldan itibaren görülmektedir. Kemal Çığ ın Türk Lâke Müzehhipleri ve Eserleri adlı makalesinde (Çığ, 1970, s.245) ve bu makaleyi kaynak edinen pek çok yayında lâke üslûbunda yapılmış tespit edilen en eski eserin, T.S.M.K. Revan:824 te kayıtlı Zübdetü l-eş âr adlı yazmanın cildi olduğu belirtilse de Zeren Tanındı nın 1984 yılında yayınlanan Ruganî Türk Kitap Kaplarının Erken Örnekleri adlı makalesinde Türk ve İslâm kitap sanatının bilinen en eski lâke teknikte bezenmiş cildinin T.S.M.K. A.1672 de kayıtlı 873/1468 tarihli Fevâidü l-gıyâsiyye olduğunu belirtilmektedir. Böylelikle Türk ve İslâm kitap sanatının bilinen en eski ruganî teknikte cild kapağı, T.S.M.K. A.: 1672 envanter numaralı Fevâidü l-gıyâsiyye isimli esere ait olmaktadır (Tanındı, 1984, s. 223) (Resim 25). Resim 25: Fevâidü l-gıyâsiyye, 873/1468, T.S.M.K. A.: 1672, (Zeren Tanındı dan). 234
Fâtih Devri Cild Sanatı Anadolu Selçukluları döneminde şu ana kadar örneğine rastlanmayan ancak XV. yüzyıl Herat ve Şiraz ekolünün sıkça kullandığı bulut motifinin cilddeki ilk örneğini de yine XV. yüzyılda görmekteyiz. Bulut motifinin Osmanlı cild sanatında tespit edilmiş en erken örneği, T.S.M.K. A.:3314 de kayıtlı 1475 e tarihlenen eserin cildidir (Resim 26) (Raby, 1993, s.83). Bulut motifi cildin köşebendinde ve mikleb şemsesinde dolantı formunda bulunmaktadır (Resim 27) (Boydak, 2014, s.49). Resim 26-27: TSMK A: 3314, Arka kapak, mikleb ve detayı (Julian Raby ve Zeren Tanındı dan). Sonuç Türk tarihimizde; Fâtih Sultan Mehmed dönemi, önemli siyasi gelişmelerle beraber kültür-sanat alanında da önemli atılımların yapıldığı mühim bir dönemdir. Bu tabi ki cild sanatımız için de böyle olmuştur. Erken Osmanlı dönemi cild sanatında görülen Anadolu Selçuklu cild üslûbu etkisi, II. Mehmed döneminde de görülmekle beraber yerini, dönemine has bir üslûba bırakmıştır. Bu dönemde, XVI. yüzyıl Osmanlı Klâsik Dönem cild üslûbunun erken örnekleri niteliğinde klâsik şemse ve köşebend formunda örnekler olmakla birlikte, farklı tipte cildler görmek de mümkündür. Bunlardan biri, çağdaşı Türkmen ve Timurî mücellidlerinde sıkça rastlanan hayvan figürlü cildlerdir. Hayvan figürleri, cildlerin ön ve arka kapağında şemse ve köşebendlerde bazen de mikleblerinde hem kabarık hem de kat tekniğinde yapılmış olarak görülmektedir. Klâsik üslûba yakın olan cildlerin şemse ve köşebendlerinin içeriye yuvarlak bir kıvrım yapması da dönemin karakteri olarak kendini göstermektedir. Bu özellik, dönemin tezhîblerinde de görülmesi bakımından önemlidir. II. Mehmed dönemi, aynı zamanda günümüze kadar bilinen en erken ruganî teknikte cildin görüldüğü dönem olması, ayrıca Anadolu Selçukluları döneminde şu ana kadar örneğine rastlanmayan bulut motifinin cilddeki ilk örneğinin de yine XV. yüzyılda görülmesi bakımından da önemlidir. 235
V. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı III Kaynakça Ciltçilik. Thema Larousse/Tematik Ansiklopedi. (1994). 6, 316-317. İstanbul. Arıtan, A. S. (1992). Konya Dışındaki Müze ve Kütüphanelerde Bulunan Selçuklu ve Selçuklu Uslûbunu Taşıyan Cild Kapakları, Yayınlanmamış doktora tezi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Arıtan, A. S. (1993). Ciltçilik. T.D.V. İslam Ansiklopedisi. 7, 551-557. İstanbul. Arıtan, A. S. (2001). Selçuklu Cildi nin Osmanlı Cildi ne Etkileri. H.Ü. Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü V. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazı ve Araştırmaları Sempozyumu, Ankara, 29-40. Arıtan, A. S. (2008). Karamanoğulları Cild Sanatı. Konya. Arıtan, A. S. (2009). Türk Cild Sanatı. Türk Kitap Medeniyeti, 60-97. İstanbul. Arseven, C. E. (1983). Sanat Ansiklopedisi. İstanbul. Aslanpa, O. (1982 ). Osmanlı Devri Cild Sanatı. Türkiyemiz, 38, 12-17. İstanbul. Aşıcı, S. (2007). Fâtih Devri Tezhip Üslûbu, Sanatta yeterlilik tezi, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü. İstanbul. Ayverdi, E. H. (1953). Fâtih Devri Hattatları ve Hat Sanatı. İstanbul. Ayverdi, S. (1983). Edebi ve Manevi Dünyası İçinde Fâtih. İstanbul. Balkanal, Z. (2002). Bilgi ve Sanatı Kaplayan Sanat: Ciltçilik. Türkler, 12, 341-349. Ankara. Boydak, F.Ş. (2014). Çorum Hasan Paşa Yazma Eser Kütüphanesi nde Bulunan Bulut Tasarımlı Cildler, Yüksek lisans tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Konya. Çağman, F. (1991). Baba Nakkaş. T.D.V. İslam Ansiklopedisi, 4, 396-370. İstanbul. Çığ, K. (1970). Türk Lâke Müzehhipleri ve Eserleri. Sanat Tarihi Yıllığı, 3, 243-252. İstanbul. Çığ, K. (1971). Türk Kitap Kapları. İstanbul. İnalcık, H. (2003). Mehmed II. T.D.V. İslam Ansiklopedisi, 28, 395-407. İstanbul. İpşirli, M. (1995). Enderun. T.D.V. İslam Ansiklopedisi, 11, 185-187. İstanbul. Özen, M. E. (1995). Hayvan Resimli Cildler. Tombak, 6, 30-34. İstanbul. Özen, M. E. (1998). Türk Cilt Sanatı. Ankara. Parlatır, İ. (2006). Osmanlı Türkçesi Sözlüğü. Ankara Raby, J., Tanındı, Z. (1993). Turkish Bookbinding in The 15th Century The Foundation of an Ottoman Court Style. London. Sinan, A. T. (1987). Yazma Eserlerle İlgili Terimler. F.Ü. Fırat Havzası Yazma Eserler Sempozyumu Bildirileri, 33-47. Elazığ. Tanındı, Z. (1984). Rûganî Türk Kitap Kaplarının Erken Örnekleri. Kemal Çığ a Armağan, 223-253. İstanbul. Tanındı, Z. (1990). Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi nde Ortaçağ İslam Ciltleri. Topkapı Sarayı Müzesi Yıllık, 4, 102-149. İstanbul. Tayanç, M. M. (1953). Fâtih ve Güzel Sanatlar. İstanbul. Uzunçarşılı, İ. H. (1945). Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı. Ankara. Ünver, A. S. (1942). Şarkta Yapılan Kap Nakışlarında Hayvan Resimleri. Ülkü, (S.28, ss.13-15). İstanbul. Ünver, A. S. (1958). Fâtih Devri Saray Nakışhanesi ve Babanakkaş Çalışmaları. İstanbul. Ünver, A. S. (2002). İlim ve Sanat Tarihimizde Fâtih Sultan Mehmed. Türkler, (C. 11, ss.210-217). Ankara. Ünver, A. S. & Mesara, G. (1980). Türk İnce Oyma Sanatı (Kaat ı). Ankara. 236