İÇİNDEKİLER IMPRESSUM / KÜNYE



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

** Berlin Lalesi Türkiyemspor'a

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

TD-IHK nın Frankfurt resepsiyonu Yazan Sevim Ercan

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani:

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Eylül 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Güneş (Kıbrıs)

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

Avrupa Bölgesel Sosyal Güvenlik Forumu -1ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK:

ALİ ÇAVUŞ: KİMİN IRKÇI OLDUĞUNU HEPBİRLİKTE GÖRDÜK Salı, 13 Aralık :23

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Sayı: 2009/18 Tarih: Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Mölln Katliamı nın 22.yılında acılar hala taze

8. Türkiye Avrupa'nın en önemli ülkesi

- SOSYAL GÜVENLİK KURUMU NUN SAĞLIK ALANINDA ÜSTLENDİĞİ ÇOK ÖNEMLİ GÖREVLER BULUNMAKTADIR

Malüliyet Yönetmeliği Değişti

1. VATANDAŞLARIMIZI İLGİLENDİREN GELİŞMELER İş Piyasası

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

Devrim Öncesinde Yemen

''Hepimiz Atatürk'üz''

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK

Avrupa daki Medya ve Gazetesi nin Başarı Öyküsü

Daima eşit fırsatlar ırkçılığa karşı konu yılı. Federal Hükümetin Ayrımcılıkla Mücadele Ofisi

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

İş Yerinde Psikolojik Tacizle Mücadele Paneli. (Mobbing)

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

SARACAĞIZ YARALARIMIZI

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu ALMANYA...


Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti. SPoD CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan Aday Adayı Gülseren Onanç ile görüştü

Trans Grup Terapisi Devam Ediyor. SPoD LGBTİ, Stajyer Avukat ve Hukuk Öğrencilerine Yönelik Bir Eğitim Düzenledi

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI!

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

NİSAN 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

Seçmen sayısı. Böylesine uçuk rakamlar veren bir YSK na nasıl güvenilir?

Destek Personeli Eğitimleri

Başbakan Yıldırım, Türkiye genelinde 40 İlçeye Doğalgaz Dağıtım Töreni nde konuştu

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

Haziran 25. Medya ve Güven. Gündem. Tüm hakları gizlidir.

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

129 KADINI TEMSİLEN 129 KADIN MHP YE ÜYE OLDU

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan Düzce'de

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Zorunlu ama takan yok

SGK Başkanı, Naci Şahin Konferans Salonu Açılışını Yaptı

AĞUSTOS 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

16 Nisan 2017 Anayasa Değişikliği Karşısında Mahalli İdareler Seçimlerinin Durumu

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. Haftalık Türkiye - AB Gündemi 40. Hafta (4-10 Ekim 2010)

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ

Ağustos 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

GELİBOLU TİCARET VE SANAYİ ODASI OCAK-ŞUBAT-MART 2015 BÜLTENİ

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

Konut Satışları Temmuz Konut Satışları Temmuz

İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı

SPoD, Dünya Seks İşçileri Günü Etkinliğine Katıldı. Türkiye'de LGBT Bireylerin Sosyal ve Ekonomik Sorunları Araştırması Devam Ediyor

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ" Cumartesi, 04 Kasım :31

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu

Paris İklim Değişikliği Taraflar Konferansı na bir adım atıldı

SOSYOEKONOMİK BOYUTLARIYLA TÜRK-F. ALMAN İLİŞKİLERİ (VI2)

ORHANGAZİ TİCARET VE SANAYİ ODASI E-BÜLTEN

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Sivil toplum KAMU HARCAMALARINI İZLİYOR

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

TOPLUMSAL RAPORLAR YATIRIM TEŞVİKLERİ VE İSTİHDAM ( ) Yatırımlar büyürken istihdam küçülüyor

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

AĞUSTOS 2015 GÜNDEM ARAŞTIRMASI NA DAİR

Soykırım Anma Etkinliği Ocak Krakow-Auschwitz

Kamplardaki sığınmacı sayısı 152 bin 51

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

GENEL BAŞKANIN MESAJI

Transkript:

İÇİNDEKİLER 3 Berlin in kemer sıkma politikaları Yunanistan ı çökertecek Alman İktisadi Araştırmalar Enstitüsü (DIW), Berlin hükümetinden kaynaklanan tasarruf politikalarının kriz bölgelerinde ekonomik büyümeyi engellediğini kabul ederek, özellikle Yunanistan ın serbest düşüş aşamasına geçtiğini belirtti. 5 Almanya da dananın kuyruğu 2013 te kopar mı? 2013, CDU/CSU ve FDP den oluşan koalisyon hükümeti için adeta kader yılı olacak. Çünkü bu koalisyonun çoğunlukta olduğu Federal Meclis in yanı sıra üç eyalette de eyalet meclisi seçimleri yapılacak. YÜCEL ÖZDEMİR 8 NPD yasağı bir başka bahara kalabilir SOL PART M LLETVK L ULLA JELPKE N N SAPTAMALARI 11 Ramazan Avcı bir uyarıydı... CELİL DENKTAŞ 14 Türkiye den göçü izleyen Hürriyet, 50 nci yıl dizisini noktaladı Artık ortak geleceğimizi konuşalım SEVDA BODUROĞLU NUN ÖZET BİLANÇOSU 18 Göç, insan ve aidiyet duygusundan yoksunluk Bir değil, binlerce gerçek var bu geçen 50 yılda. Yüz binlerce insanın her birinin en azından bir öyküsü var. Geçmişin közünü eşelemek yerine, 50 yılı ardımıza alıp, geleceğe bakmak daha mı doğru acaba? 50 yıldır Almanya'dayız. Yabandı, yurt oldu. MEHMET CANBOLAT 20 Türklerle Almanların ortak tarihine tanıklık ederken GÜRSEL KÖKSAL IMPRESSUM / KÜNYE Yayıncı Verleger: BIM Bayerisches Institut für Migration e.v. Truderinger Strasse 280 d 81825 München Tel: 089 201 86 303 / Fax: 089 125 90 291 info(@)bim-institut.org info@avrupagun.eu www.facebook.com/avrupagun Sorumlu Yönetmen (V.i.S.d.P): Osman Çutsay Sanat Yönetmeni Artdirektor: Ömer Yaprakkıran 2 24 Aralık 2012 AvrupaGüN

Berlin in kemer sıkma politikaları Yunan toplumunu çözüyor Tasarruf önlemleri Yunanistan ı çökertecek Alman İktisadi Araştırmalar Enstitüsü (DIW), Berlin hükümetinden kaynaklanan tasarruf politikalarının kriz bölgelerinde ekonomik büyümeyi engellediğini kabul ederek, özellikle Yunanistan ın serbest düşüş aşamasına geçtiğini belirtti. Bu arada, Berlin patentli tasarruf önlemlerinin kriz bölgelerindeki ekonomik büyümeyi teşvik edici hiçbir yanı bulunmadığına dikkat çeken Citibank uzmanlarının, son raporlarında Yunanistan daki büyük çöküşe rakamlar eşliğinde örnekler verdiği gözlendi. BERLİN Federal Almanya nın krizdeki Avro Bölgesi ülkelerinde ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyen tasarruf ısrarı, Yunanistan ı dönüşü olmayan bir toplumsal çözülmeyle karşı karşıya bırakıyor. Almanya nın önde gelen araştırma kuruluşlarından, muhafazakâr eğilimli Alman İktisadi Araştırmalar Enstitüsü (DIW), Berlin hükümetinden kaynaklanan tasarruf politikalarının kriz bölgelerinde ekonomik büyümeyi engellediğini kabul ederek, özellikle Yunanistan ın serbest düşüş aşamasına geçtiğini belirtti. DIW, 31 Ekim tarihli bir raporunda, yüzde 55 i bulan genç işsizlere de dikkat çekerek, yaşanan durumun bir felakete karşılık geldiğini ve artık açıkça bir kayıp kuşak tan söz edilebileceğini yazdı. Bu arada, Atina nın son dönemde 30 milyar avro tutarındaki devlet tahvillerini piyasalardan 10 milyar avroya geri toplaması, DIW uzmanlarınca, 350 milyar avroluk toplam borç yükü karşısında önemsiz bulundu. AvrupaGüN 24 Aralık 2012 3

Berlin patentli tasarruf önlemlerinin kriz bölgelerindeki ekonomik büyümeyi teşvik edici hiçbir yanı bulunmadığına dikkat çeken Citibank uzmanlarının da raporlarında tehlikeli süreci ayrıntılı olarak işledikleri gözlendi. Citibank bünyesinde hazırlanan son bir raporda Yunanistan daki büyük çöküşe rakamlar eşliğinde örnekler verildi. 2015 e kadar Yunanistan ın resesyonda kalacağına dikkat çeken Citibank araştırma bölümü uzmanlarına göre, 2012 de yüzde 7.2 lik bir ekonomik küçülmeyi, 2013 te yüzde 7.4 ve 2014 te de yüzde 11.8 lik gerilemeler izleyecek. Merkel hükümetinin taviz vermeye yanaşmadığı tasarruf politikasının ekonomik büyümeyi vurduğuna dikkat çeken Citibank raporunda, ekonomideki küçülme oranının ancak iki yıl sonra, 2015 te, belki biraz yavaşlayarak yüzde 3.7 ye düşebileceği vurgulandı. Toplumsal çimento kalmadı Citigroup 28 Kasım tarihli raporunda, özellikle işsizlik rakamlarındaki kaçınılmaz patlamaya dikkat çekti. Buna göre, geçen yılın üçüncü üç aylık döneminde yüzde 17.7 olan işsizlik oranı, bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 24.8 oldu. Araştırmacılar, Yunanistan daki ekonomik küçülmeyi katlayarak aşan ortalama işsizlik oranının, 2013 te yüzde 29.7, 2014 te yüzde 35.9 olacağı ve 2015 te de yüzde 40 ı geride bırakacağı tahmininde bulundular. Citigroup uzmanları Yunanistan ın bu koşullarda Avro Bölgesi nde kalmasına pek ihtimal vermezken, Atina nın 18 ay içinde avroya veda etmesinin mümkün olduğunu da belirttiler. Bu arada Başbakan Angela Merkel i destekleyen Alman gazetelerinde de Yunanistan daki kaotik sürecin sonu olmadığına ve toplumu bir arada tutan tüm bağların kopmaya başladığına dair haber ve analizler çoğaldı. Gıda, sağlık, ulaşım, barınma ve ısınma gibi temel alanlarda toplumun bir çözülmeyi günbegün hızlanarak yaşadığına dikkat çeken tanıklıklara göre, Yunan toplumunda krizin patlak verdiği zamandan bu yana intihar oranı iki kat artış gösterdi. Ekonomideki çaresizliğin toplumsal bağları zayıflattığı ve son dönemde aşırı sağın özellikle yabancılara yok edilmesi gereken asalaklar gözüyle bakan çeteler halinde örgütlendiği, tüm araştırmalarda öne çıkarılmaya başladı. Yunan sosyal güvenlik sisteminin yerle bir edilmesi ırkçı saldırıları tetiklerken, Amnesty International raporlarında da bu tür olaylardaki sıçramalı büyümeye yer verildi. Ekim ayında, BM bünyesinde hazırlanan sığınmacılarla ilgili bir raporda, Yunanistan da yılın ilk 9 ayında 87 kişinin ölüm ve ağır yaralamayla sonuçlanan ırkçı saldırılara maruz kaldığı, Atina nın bazı mahallerinin daha şimdiden yabancı sığınmacılara adeta yasak bölge ilan edildiği belirtildi. Parlamentoda 18 milletvekiliyle temsil edilen Altın Şafak ın hızla güçlendiği, sola ve yabancı sığınmacılara yönelik saldırıların ülkeyi askeri bir darbe ortamına da sürükleyebileceği savunuluyor. 4 24 Aralık 2012 AvrupaGüN

Seçim yılından seçim yılına değişen ve değişmeyen dengeler Alman danasının kuyruğu 2013 te kopar mı? YÜCEL ÖZDEMİR 2013, CDU/CSU ve FDP den oluşan koalisyon hükümeti için adeta kader yılı olacak. Çünkü bu koalisyonun çoğunlukta olduğu Federal Meclis in yanı sıra üç eyalette de eyalet meclisi seçimleri yapılacak. Sonuçlar, iki yasama döneminde de başbakanlık koltuğuna oturan Angela Merkel için büyük önem taşıyor. Almanya da iç politika açısından 2012 nin en önemli olayı hiç şüphe yok ki, daha iki yıl önce büyük umutlarla seçilen en genç Cumhurbaşkanı Christian Wulff un, düşük faizli kredi ve basına yaptığı baskı nedeniyle istifa etmesi oldu. Wulff tan önceki cumhurbaşkanı Horst Köhler in de görev süresini bitirmeden istifa etmesi, bu en yüksek makamın itibarına büyük bir gölge düşürdü. Bunun farkında olan meclisteki partiler, denilebilir ki, İkinci Dünya Savaşı ndan sonra pek görülmedik bir uzlaşma içinde Joachim Gauck u cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturttular. İki yıl önce SPD ve Yeşiller tarafından Wulff a karşı aday gösterilen Gauck, bu kez aynı zamanda CDU/CSU ve FDP nin de cumhurbaşkanı oldu. En yüksek makam için sağlanan bu büyük uzlaşma elbette Almanya nın içinde bulunduğu durum ve onun gereği olarak pek çok konuda aynı düşünen partilerin el ele vererek işin için- den çıkma çabasından başka bir şey değildir. İslam Almanya ya aittir diyerek bir ezberi bozan, göç politikaları konusunda daha liberal bir yaklaşıma sahip Wulff un yerine seçilen Gauck ise daha çok muhafazakar bir çizgiyi savunuyor. Korsanların gelişi Bir diğer önemli gelişme ise, Eylül 2011 de ilk olarak Berlin de Eyalet Senatosu na girmeyi başaran Korsanlar Partisi nin (Piratenpartei), yükselişini 2012 de de sürdürmesi oldu. Korsanlar, Saarland, Schleswieg-Holstein ve Kuzey Ren Vestfalya (NRW) eyaletlerinde yapılan parlamento seçimlerinde barajı aşmayı başardı. Diğer taraftan her üç eyalette de Sol Parti oy kaybına uğradı, daha önce yüzde 5 barajını aştığı Schleswieg-Holstein ve NRW de meclis dışında kaldı. 2011 de Baden-Württemberg AvrupaGüN 24 Aralık 2012 5

CDU da göçmen akımı Eyaleti nde Almanya da ilk kez birgöçmenlere eyalet başbakanlığı karşı en kazananfazla Yeşiller in önyargıları çıkışı, körükleyen, 2012 de eskiyasalarla düzeyine geriledi. hakları Bunakısıtlayan karşın, Federal parti olarak Hükümet bilinen ortağı FDP, Hıristiyan eyalet seçimlerinde Demokratönemli Birlik (CDU) orandapar- tisinde CDU/CSU Türkiye ve SPD kökenli ile genel göçmenlere hatlarıyla yö-aynı oylarını nelik korumaya açılım politikası devam ettiler. devam ediyor. oy kaybetti. Aygül Özkan ı Aşağı Saksonya da bakanlık koltuğuna kim neoturtarak, yapacak? Türkiye kö- Seçimlerde kenli göçmenler açısından bir ilke imza 2012 de atan CDU, iç politikada bu kez degelişmeler yönetimine çerçevesinde 3 Türkiye baktığımızda, kökenli politikacıyı 22 Eylül de alarak yapılacak diğer genel 2013 e seçimlerin partilere öneminin fark attı! artacağı şimdiden söylenebilir. Hannover de Ayrıca CDU/CSU-FDP düzenlenenkoalisyon CDU genel hükümetlerinin kongresinde işbaşında Berlin olduğu Eyalet Aşağı Milletvekili Saksonya (20 Ocak), Emine Bavyera Demirbüken (15 Eylül) Wegner, ve Hessen partinin (15 Aralık) eyaletlerinde karar almada yapılacak en etkili parlamento organı olan seçimleri 14 kişilikönemini Başkanlık daha Divanı'na çok artırıyor. seçilen ilk Dolayısıyla Tür- de bunun 2013kiye yılıkökenli Başbakan siyasetçi Angelaoldu. Merkel ve onun öncülük ettiği Aynı Siyah-Sarı kongrede Aşağı koalisyonu Saksonya için Eyaleti nintaşıyor. SosyalBaşka İşler, Kadın, bir deyişle, Aile, Sağlık 2013 mu- büyük bir önem hafazakar-liberal ve Uyum Bakanı koalisyonunun Aygül Özkankader ile Kuzey yılı olacak. Ren Vestfalya Eyalet Meclisi Üyesi Partiler, Serap Güler seçimde Yönetim stratejilerini Kurulu'na ve başbakan seçildiler. belirlemiş Özkan, delegelerin olarak, şimdiden yüzde 76'sı- seçim ha- adaylarını zırlıklarına nın, Güler başladılar yüzde 74'ünün bile. oylarını aldı. 2005 ten Göçmenlere bu yana yakın başbakanlık görünen koltuğunda Yeşiller de Angela ise Merkel, Cem Özdemir Aralık ayında eşbaşkan, Hanno- oturan ver de SPD de yapılan deve Aydan genelözoğuz seçim stratejisinin başkan yardımcılığına CDU getirilmişti. Genel Kongresi nde, Göçmenler ko- önceki belirlendiği döneme nusunda görediğer daha partilerden muhafazakar daha bir olumlu çizgide seçimbirkampanyası politikaya sahip yürüteceği olan Sol mesajı Parti de verdi. ise Delegelerin henüzneredeyse bir Türkiye yüzde kökenli yüzünün yönetici oyuyla bulunmuyor. parti başkanlığına seçilen Merkel, yeniden Almanya nın ve Avrupa nın en güçlü politikacısı olduğu imajını canlı tutmaya çalıştı. Aynı şekilde mevcut hükümeti, İki Almanya nın birleşmesinden sonraki en başarılı hükümet olarak nitelendiren Merkel, ülkede yaşanan ekonomik-sosyal sorunlar konusunda ise fazla konuşmamayı tercih ediyor. Kriz içinde bulunan ülkelerin durumunu göstererek, Almanya nın en iyi durumda olduğuna dair yapılan vurgular elbette belli bir kesim içerisinde etkili oluyor. Ne var ki, sosyal sorunlar ve sınıfsal çelişkiler de son yıllarda görülmedik derecede büyümüş durumda. Dolayısıyla, genel seçimlere kadar şu anda Merkel in lehine görünen dengelerin değişmesi büyük bir olasılık olarak görülüyor. Özellikle de koalisyon ortağı FDP nin beklenin çok altında oy alacağına dair tahminler, 2013 deki genel seçimlerin Merkel için hiç de parlak bir sonuç ortaya koymayacağını bugünden haber veriyor. Steinbrück sol gösterip sağ vuracak Bu sürecin nasıl bir seyir izleyeceği aynı zamanda muhalefet partilerinin göstereceği performansa da bağlı. Dört yıl önceki seçimlerde yüzde 23 ile dibe vuran SPD, bu adaylar arasında en neoliberal çizgiyi temsil eden Peter Steinbrück ile seçimlere katılacak. SPD nin izlediği neoliberal politikalara göre dahi daha sağ-liberal bir çizgide bulunan, sosyal demokrasinin geleneksel değerleriyle bile pek ilgisi bulunmayan Steinbrück, başbakan adayı gösterildikten sonra katıldığı konferanslarda aldığı milyonlarca avro ile gündeme gelmişti. Milletvekilliği maaşından kat be kat fazlasını, tekellerden konuşmacı parası olarak alan Steinbrück ün, iyi bir sermaye temsilcisi olduğu, WIKIPEDIA / INTERNATIONAL STUDENT'S COMMITTEE 6 24 Aralık 2012 AvrupaGüN

Sol Parti yükseliþe geçebilir mi? WIKIPEDIA / PETER WEIS maliye bakanlığı yaptığı yıllarda görülmüştü. Bu nedenle şimdi oy uğruna sosyal adaletçi kesilmesi kesinlikle inandırıcı değildir. Ajanda 2010 ve Hartz IV yasalarıyla gurur duyan, ancak bazı sivriliklerin rötuştan geçirilmesi vaadiyle seçimlere katılacak SPD ve onun başbakan adayı Steinbrück ün hedefi oyları artırmak ve Yeşiller ile bir koalisyon hükümeti kurmak. Ama, 2005-2009 yılları arasında kurulan büyük koalisyon hükümetinin maliye bakanı olmanın verdiği avantajla ikinci bir büyük koalisyon a da sıcak bakıyor. Bu nedenle, seçimlerde SPD ile Yeşiller in oyu yetmediği takdirde yeniden büyük koalisyon un kurulması ihtimali hiç de az değil. Dahası, hem Avrupa hem de Almanya nın içinden geçtiği süreç, Alman sermayesi için büyük koalisyonu daha tercih edilir kılmakta.. İç politika açısından 2013, savaşa ve sosyal kısıtlamalara karşı önemli bir dinamik olan Sol Parti için de önemli bir yıl olacak. 2012 yi, kaybedilen eyalet seçimleri ve kanatlar arası çekişmelerden ötürü kayıp yılı olarak geçiren Sol Parti nin, 2013 de ciddi bir yükseliş sağlaması, en azından 2009 daki oy düzeyini tutturabilmesi için olağanüstü bir çaba içerisinde olması gerekiyor. Her ne kadar Sol Parti den önemli ölçüde oy alan Korsanlar, şimdi iç çekişmeler ve politikasızlıktan ötürü oy kaybına uğrasa da, denenmemişler olarak yine de Sol Parti yi etkileyecek bir oy alabileceği tahmin ediliyor. Bugüne kadar Korsanlar a karşı daha çok görmeme politikası izleyen Sol Parti nin, bu partinin sol la, emekçilerle, demokratik hak ve özgürlüklerle bir alakası olmadığını etkili bir şekilde dile getirmesi kaçınılmaz görünüyor. Keza, SPD nin genel seçimlerde sosyal adalet, asgari ücret, yaşanılabilir emeklilik gibi konuları temel seçim propagandası yapacağını açıklaması da Sol Parti nin işini zorlaştırıyor. Zira, muhalefete düşmüş bir SPD, Sol Parti ve sendikalar açısından her zaman iktidardaki SPD - den çok daha sinsidir. Bütün bunlardan ötürü, Sol Parti için 2013, sınıflar arasında derinleşen çelişkileri, yoksulluğu, kiralık işçiliği, düşük ücretli işleri, Hartz IV uygulamalarını, savaş hazırlıklarını açık ve çarpıcı bir şekilde dile getirdiği ölçüde, ilerici misyonunu sergileme ve bu temelde de emekçi yığınlar arasındaki etkisini arttırma imkanlarını barındırıyor. Tabii bu yönde bir ilerleme olmadığı takdirde ise, partiyi daha büyük kayıpların beklediği de açıktır AvrupaGüN 24 Aralık 2012 7

Sol Parti milletvekili Ulla Jelpke, fazla umutlu olunmamasını istedi NPD yasağı bir başka bahara kalabilir WIKIPEDIA / CHRISTIAN NORVAT NEONAZİLER KENDİLERİNDEN EMİN BERLİN - Federal Almanya daki antifaşist hareketin etkili aktivistlerinden, gazeteci-yazar ve Sol Parti milletvekili Ulla Jelpke, neonazi parti NPD nin bir türlü kapatılamamasının ardında tuhaf şeyler yattığının altını bir kez daha çizdi. Almanya da yayımlanan 15 günlük Yeni Hayat gazetesinin sorularını yanıtlayan Jelpke, NPD nin kapatılması için Federal Anayasa Mahkemesi nde yeni bir dava açılacağını, Alman siyasetinin de bu kapatmaya yeşil ışık yaktığını belirtti. Jelpke, bu partinin kapatılmasından yana olduğunu vurgularken, yerleşik siyasetin NPD karşısındaki tutumundan sol çevrelerin yine de fazla umutlu olmaması gerektiğini ileri sürdü. Sol Parti milletvekili, şu görüşleri savundu: Bu kapatma, kronik olarak mali zorluklar yaşayan NPD nin hazineden para almasını engelleyecektir. Öte yandan Neonaziler, devletin partilere tanıdığı koruyucu düzenlemelerden yararlanamayacak ve gösterileri daha kolay yasaklanabilecektir. Ayrıca kapatma kararı kamuoyuna faşizmin diğerleri gibi bir düşünce değil, suç olduğu mesajını verecektir. Ancak kapatma davasının bugün ele alınış şekliyle sol çevreler tarafından sevinçle karşılanması mümkün değildir. Çünkü bu davanın da bundan önceki davada olduğu gibi başarısızlıkla sonuçlanması ve bundan da faşistlerin yararlanması tehlikesi yabana atılmayacak kadar büyüktür. Şimdi başlıca görev, ilk kapatma davasından dersler çıkarılmasıdır. Federal Hükümet, Federal Meclis ve Eyaletler Meclisi nin ortak girişimiyle başlatılan bu dava 2003 yılında Federal Anayasa Mahkemesi tarafından biçimsel nedenler gerekçe gösterilerek geri çevrilmişti. Oysa o dönem mahkeme üyeleri, NPD - nin anayasa karşıtı olduğuna dair gerekçelere katıldıklarını da ifade etmekten geri durmamışlardı. Davanın başlamadan sonuçlanmasına gerekçe olarak, NPD yöneticileri arasında federal ve eyaletler düzeyindeki Anayasayı Koruma Teşkilatları tarafından görevlendirilmiş çok sayıda ajanın bulunması olarak gösterilmişti. Her altı NPD yöneticisinden biri ajandı ve bu nedenle yedi mahkeme üyesinden üçü davanın geri çevrilmesi yönünde görüş bildirmişti. Buna göre devlet bu faşist partiye 'mesafeli değil'di ve 8 24 Aralık 2012 AvrupaGüN

WIKIPEDIA ULLA JELpKE devletten bağımsız olduğundan söz edilemezdi. Buna bağlı olarak da NPD nin kendisini kapatma davasına karşı savunması mümkün olamazdı. 'Siyasi bir partinin devlet güvenlik birimlerinin görevlendirdiği, federal ve eyalet parti teşkilatlarının yönetim kurullarına seçilmiş ajanları tarafından izlenmesi, bir kapatma davasının arifesinde ve esnasında hukuk devletinin parti kapatma normlarıyla bağdaşmaz. Bir partinin yönetim kademelerinde devletin temsil ediliyor olması, söz konusu partinin irade oluşturmasına etkide bulunulmasını kaçınılmaz kılar.' Alıntıladığımız bu gerekçeye göre Anayasa Mahkemesi nin üyeleri, NPD nin hangi karar ve eylemlerinin partinin hanesine, hangilerinin devletin hesabına yazılacağının ayırt edilemez duruma geldiğinden yakınıyorlardı. Mahkeme huzurunda alınan bu yenilgi ve dolayısıyla NPD nin kurtarılmış olmasının başlıca nedeni, dönemin SPD li Federal İçişleri Bakanı Otto Schily e bağlı faaliyet gösteren Anayasayı Koruma Örgütlerinin faaliyetleriydi. NPD yönetimi, sempatizanları ve seçmenleri, davanın geri çevrilmesini ırkçı kışkırtma faaliyetlerinin önünün tamamen açılmış olduğu şeklinde yorumlayıp ona göre hareket ettiler. 2000 den bu yana 8 Türk ve bir Yunan esnafı öldüren NSU lu faşist katillerin marifetlerinin 2011 kasımında ortaya çıkmasıyla birlikte, halkı sakinleştirmek için 2012 başında NPD ye karşı yeniden dava açma tartışmalarının başlatıldığını hatırlatan Jelpke, sözlerini şöyle sürdürdü: Federal ve eyalet içişleri bakanları, nisan ayına dek NPD nin yönetim kademelerindeki ajanları geri çekme konusunda anlaştı. Aralık ayında gerçekleşen İçişleri Bakanları Konferan- sı na dek gizli tutulan ve polis ve Anayasayı Koruma Teşkilatları tarafından toplanmış 2649 delili içeren bir dosya hazırlandı. Söz konusu deliller arasında parti yayınlarında çıkmış makaleler, çağrılar ve yaklaşık 400 NPD üyesinin yaptığı konuşmalar bulunuyor. İçişleri bakanlarına göre bu malzeme, yeni bir kapatma davası açmak için yeterli. Ancak özellikle Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich (CSU) uzun süredir böylesi bir kapatma davasının başarı şansı olduğuna dair şüpheleri olduğunu söylüyordu. Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert de (CDU), bugün hedeflenen kapatma davasına karşı çıkarak, bu girişimin 'enine boyuna düşünülmeden', aşırı sağcı NSU nun cinayetleri karşısında sergilenen bir refleks olduğunu ifade ediyordu. Federal meclis ve hükümetin ilk dava girişiminde olduğu gibi kapatma davası için başvuruda bulunup bulunamayacağını öngörmek bu yüzden mümkün görünmüyor. En büyük tehlikelerden biri olarak da, delillerin arasında Anayasayı Koruma Teşkilatları ajanların söyleyip yazdıklarının bulunması ihtimali gösteriliyor. Söz konusu ajanların parti yönetim kademelerinden geri çekildikleri, ancak tabanda faaliyetlerini sürdürdükleri iddia ediliyor. Ancak bugüne dek bir tek içişleri bakanı bile bu iddianın altına imzasını koymayı kabul etmedi. Onların verdiği bilgilere göre, polis ve anayasayı koruma teşkilatlarından yetkililer delillerin sorunsuz olduğuna dair taahhütte bulunmuşlar. Yani, eyalet içişleri bakanları ve başbakanları, içeriğini bilmedikleri bir dava başvurusunu göndermeye hazırlanıyorlar. Diğer bir tehlike ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nin, kapatmayı 'NPD nin cılız etkisiyle örtüşmeyen orantısız bir karar' olarak değerlendirip kınaması ihtimali. Kimilerince 2013 seçimleri öncesinde halka karşı göstermelik bir esip gürleme, kimilerince de kamuoyunun dikkatlerini başka yöne çekip Alman iç istihbaratının, özellikle de Anayasayı WIKIPEDIA AvrupaGüN 24 Aralık 2012 9

Koruma Örgütlerinin NSU terörüne bulaşmış olmalarını gizleme çabası olarak değerlendirilen bu girişimlerin Nazilerin zaferiyle de sonuçlanabileceğini kaydeden Jelpke, İçişleri bakanları konferansından önce yaratılan bu ortamda, her ne pahasına olursa olsun NPD yi kapatma davasının açılmasının zorunluluk olduğu görüşü hakim kılındı. Davadan vazgeçilmesi ise NPD - nin hanesine yazılacak bir zafer haline getirildi. Ancak NPD içindeki ajanlardan dolayı yeni dava girişiminin başarısızlığa uğraması, Nazilerin hanesine yazılacak daha büyük bir zafer olacaktır. Sol Parti de, yeni bir kapatma davası açılmasına Federal Meclis te onay vermeden önce bunu hesaba katmalıdır ysşd jtıaihaç Sol Parti nin Federal Meclis teki iç politika konularından sorumlu sözcüsü konumundaki Ulla Jelpke, Yeni Hayat gazetesine yaptığı değerlendirmelerde insanlık düşmanı bir politika yürüten NPD nin etkisini geriletmek için her durumda çaba gösterilmesinin çok daha önemli olduğunu da vurguladı. NPD tarihi fazlasıyla zengin Eyalet İçişleri Bakanları Konferansı ndan sonra Eyaletler Meclisi (Bundesrat) tarafından da ikinci kez kapatılması için onay verilen Almanya Ulusal Demokrat Partisi (NPD) Almanya daki en güçlü faşist örgüt olarak değerlendiriliyor. 1964 yılında, bir sonraki genel seçimlere katılma hedefiyle kurulan NPD, 1969 yılında yüzde 4.6 oy aldı, ancak barajı geçemedi. O tarihten itibaren sürekli güç toplama peşinde olan bu örgütün kuruluşunda istihbarat örgütlerinin etkili olduğu ileri sürülüyor. - NPD 1996 da uygulamaya koyduğu Üç Ayaklı Strateji ile daha fazla radikal eylemlere başvurdu. Bu süreçten sonra aşırı radikal gruplar olan Hür Arkadaşlar (Freie Kamaradschaften) bünyesine kattı. - 2000 yılında göçmenlere yönelik şiddet eylemlerinin artması nedeniyle, dönemin SPD-Yeşiller hükümeti tarafından 2003 te yasaklanması için Anayasa Mahkemesi ne başvuruldu. Ancak başvuru, mahkeme tarafından, yasağa gerekçe gösterilen parti yöneticilerinin önemli bir bölümünün istihbarat elemanı olduğu belirtilerek 2004 te geri çevrildi. Tartışmalar ırkçı partinin işine yaradı ve NPD, aynı yıl içinde Saksonya Eyaleti nde yapılan parlamento seçimlerinde yüzde 9.2 oy alarak ilk kez bir eyalet meclisine girdi. - 2006 da da Mecklenburg-Vorpommern Eyaleti nde meclise girmeyi başardı. - 2011 de diğer faşist parti DVU ile birleşti. Partinin başkanlığına ise Saksonya Meclis Grubu Başkanı Holger Apfel getirildi. - Almanya da göçmenlere ve yoksullara karşı yapılan ırkçı saldırıların merkezi durumundaki NPD, ayrıca Avrupa nın diğer faşist parti ve örgütleriyle bağlantı içinde. - Yeniden yasaklanması tartışılan faşist partinin mali kaynakları da yıllardır tartışma konusu. Hesaplarda yaptığı sahtekarlıklardan ötürü pek çok kez meclis tarafından para cezası aldı. Ancak buna rağmen bu ırkçı partinin gelirlerinin yarısından fazlasını, Partiler Yasası gereğince devletten aldığı paralar oluşturuyor. Federal Meclis tarafından verilen bilgiye göre, faşist parti 2000 yılından bu yana devletten 11 milyon avro aldı. 2005-2007 yılları arasında üye sayısı 7 binin üzerine çıkan NPD nin şu anki üye sayısının ise 6 binin altında olduğu belirtiliyor. (YH) 10 24 Aralık 2012 AvrupaGüN

27 yıl önceki cinayetin karanlık mesajı Ramazan Avcı bir uyarıydı... CELİL DENKTAŞ RAMAZAN AVCI NIN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ YER Kendisini zengin, farklı, üstün görmenin ustaca kurgulanıp beyinlere elektronik görsellerle monte edilen bir yanılsamalar zinciri olduğunun aniden farkına varan uygar dünya insanı, nefretini boşaltması için önüne yem olarak atılan öteki nin derhal boğazına çökmeyi soyut ama benliğinin derinliklerine işlemiş üstünlüğünün verdiği bir artık hak görmekte hiç de tereddüt etmiyor. HAMBURG - Geçtiğimiz çarşamba günü (19 Aralık 2012) Hamburg un merkez sayılabilecek, Hohenfelde, Hamm ve Borgfelde semtlerinin kesiştiği köşede yer alan Landwehr tren istasyonunun önündeki küçük alana Hamburg eyalet hükümeti tarafından, Ramazan Avcı Meydanı adı verildi. Alana bir de taş levha-anıt yerleştirildi. Tam 27 yıl önce, 21 Aralık 1985 günü buradaki otobüs durağında beklerken Alman faşistlerinin beyzbol sopalı, balta saplı, postal tekmeli saldırısına uğrayarak komaya sokulan ve üç gün sonra, 24 Aralık ta hayatını kaybeden Ramazan Avcı, saldırıya uğramadan bir gün önce 26 ncı yaş gününü kutlamıştı ve bir iki hafta içerisinde de baba olmayı bekliyordu. Faşist katliamlar Almanya, Avrupa, uygar dünya tarihinin sıradan bir parçası. Ama bir türlü tarihte kalamıyor. Tersine, giderek daha da olağanlaşma eğilimi kazanmakta olduğunun tanığıyız. Alman devletinin göçmenlere uygulamakta olduğu ayrımcı politika dolayısıyla henüz AvrupaGüN 24 Aralık 2012 11

daha dün dikkati çekildi. Ya diğerleri, sanki farklı mı? Avrupa Birliği projesinin aslında artıdeğer birikiminin iki, üç merkez ülkeye kaydırılması projesi olduğu diğer ülke iflaslarının tek tek patlamasıyla ortaya çıkıyor. Yükselmekte olan üçüncü dünya rekabetinin karşısında Avrupa nın uygar dünya halkları dehşetle, aslında fakirleşmediklerinin, zaten hep fakir olduklarının farkına varıyorlar. Dolayısıyla ekonomik fakirlik kültürel fakirlikle hızla kaynaşıveriyor. Kendisini zengin, farklı, üstün görmenin ustaca kurgulanıp beyinlere elektronik görsellerle monte edilen bir yanılsamalar zinciri olduğunun aniden farkına varan uygar dünya insanı, nefretini boşaltması için önüne yem olarak atılan öteki nin derhal boğazına çökmeyi soyut ama benliğinin derinliklerine işlemiş üstünlüğünün verdiği bir artık hak görmekte hiç de tereddüt etmiyor. Aşırı sağcılık, neonazilik, ırkçılık, yabancı düşmanlığı vs devlet faşizminin üstün bireyin gönüllü hizmetine havale ettiği olağan dışavurumlar şeklinde ortaya çıkması da kimseyi ne rahatsız ediyor ne de şaşırtıyor. Faşistlerin elinden kaçayım derken bir otomobilin altında kalarak ağır yaralanan Ramazan Avcı nın düştüğü yerde bir de ölesiye dövülmesini izleyen çevredeki ve Ramazan Avcı yla birlikteyken kendilerini can havliyle attıkları otobüsteki onlarca kişi, arbedeyi duyup camlara balkonlara uğrayan diğer onlarcası yalnızca izlediler. İzlerken olayın dekoru oldular. Tıpkı tren yolu, otobüs durağı, otobüs durağının çöp kutusu gibi. Tıpkı çevredeki ağaçlar, otlar, çalılar gibi. Kuşlar? Kuşlar uçup gittiler, dekor olmaktansa, izleyip kalmaktansa. İzleyenler kim bilir belki de bu ülkenin doğuştan üstün bireyleri olarak içlerinde daima bastırarak ömür boyu taşımak zorunda kaldıkları ilkel heyecanı biraz olsun hissetme fırsatını yakalayabildikleri için olayın senaristi güçlü devletlerini içten içe takdir bile ettiler. Öyle ya, bu tür olayların mağduru ötekiler olduğundan kimilerinin içi biraz cız etse de büyütülecek bir şey değildi. Durum böyle olunca ne suç vardı ne de çokça azarlanacak suçlular. Saldırının kalabalık görünmesi görevini üstlenip bir tür, yabancıya genel tepki görüntüsü veren çoluk 12 24 Aralık 2012 AvrupaGüN

çocuktan dördünün rastgele seçilip biraz ceza alması zaten izleyici vicdanlarını rahatlatmaya yetti de arttı bile. Bu ve buna benzer olayları izleyen kamuoyu zaten ne yapsın ki? Devletin en güçlü siyasi organlarından SPD nin en bir yetkilisi gündemdeki NSU terörünün bir türlü aydınlatılamamasıyla ilgili, cinayetlerin üstünü son derece sıradan bir olaymış gibi örtme çalışmaları, ( NSU terörü neden aydınlatılmadı?, Aydan Özoğuz, Post gazetesi, Aralık 2012, sf. 19) teşhisi koymadı mı? Hamburg eyaleti hükümetinin başbakan yardımcısı Bayan Dorothee Stapelfeldt de çarşamba günü meydana isim verme ve anıtın yerleştirilmesi töreninde yaptığı konuşmada sorumlulukları sivil toplum örgütlerine, okullara ve ailelere ( Neonazilerin katlettiği Ramazan Avcı nın ismi öldürüldüğü meydana verildi, Yükselmekte olan üçüncü dünya rekabetinin karşısında AvrupA nın uygar dünya halkları dehşetle, AslındA fakirleşmediklerinin, zaten hep fakir olduklarının farkına varıyorlar. Gazete Hamburg, internet (19/12/2012) havale ederek, Devleti bunlarla boşuna uğraştırmayın ya kardeşim! mesajı vermedi mi? Hiç kuşkusuz o taşı o gün oraya diktiren, Ramazan Avcı İnisiyatifi başta olmak üzere ülkenin faşizme teslim olmaya niyeti olmayan Alman ya da öteki insanlarının, gerçek insanların kendine güveni, mücadele inadıdır. Bu inat, tehditlere, sopalı zincirli sürülere, faşist devletin kadrolu katillerine ve arada bir uzatılan, Müslüman toplumun tanınması, sünnetin yasallaşması gibi havuçlara rağmen izleyici rolünü oynamakta olan uygar dünya halk kitlelerinin fakirliklerinin aslında dekor olmaktan kaynaklandığını tek tek kavrayıp normal insanlık hallerine dönüşleri sağlanana kadar da sürecek. AvrupaGüN 24 Aralık 2012 13

Türkiye den göçü günlük izleyen Hürriyet, 50 nci yıl dizisini noktaladı Artık ortak geleceğimizi konuşalım SERGİ, İKİ ÜLKE CUMHURBAŞKANLARIYLA BAŞLAMIŞTI WALLDORF - Geçen yıl Türkiye den Almanya ya göçün 50 inci yılı dolayısıyla başlatılan ve Almanya nın birçok bölgesini dolaşan serginin son durağı Hürriyet tesislerinin bulunduğu Walldorf kenti oldu. Hürriyet Tanıklığında Göçün 50 Yılı başlığı altında Walldorf belediye binasında açılışı yapılan sergi, 17 Ocak 2013 e kadar ziyaret edilebilecek. Doğan Media International Genel Müdürü Sevda Boduroğlu nun Artık entegrasyondan çok, ortak geleceğimizi konuşma zamanı geldi mesajıyla ziyarete açılan sergiye Almanya nın Hessen eyaletindeki öbglesindeki üst düzey politikacıların katılması dikkat çekti. Walldorf Belediyesi Meclis Salonu nda gerçekleştirilen açılış törenine Hessen Başbakan Yardımcısı ve Entegrasyon Bakanı Jörg-Uwe Hahn (FDP), Federal Milletvekili Gerold Reichenbach (SPD), Mörfelden-Walldorf Belediye Başkanı Heinz-Peter Becker (SPD), Birinci Encümen Franz-Rudolf Urhahn (Yeşiller) ve Türkiye nin Frankfurt a yeni atanan Başkonsolosu Ufuk Ekici yle, politikacılar, kent ve çevresinden Türk kökenli göçmenler, göçle ilgili çeşitli kurumların, örgütlerin temsilcileri katıldı. Toplantının onur konukları, Mörfelden- Walldorf ta yaşayan birinci kuşak Türkleri temsilen, Sanal, Emekçi, Ergül ve Kalem ailelerinin büyükleri oldu. Dr. Atilla Sanal ve eşi Marie erese Medici, Yusuf Ergül ve eşi Mari Ergül, Mehmet Emekçi ve eşi Yeter Emekçi, Mustafa ve Hacer Kalem, çocuklarının ve torunlarının bir bölümüyle birlikte katıldıkları toplantı kapsamındaki açık oturumda, Türkiye den Almanya ya göçü, kendi yaşam öykülerinden hareketle anlattılar. Hahn dan övgü ve özür Törende ilk sözü alan Hessen Entegrasyon Bakanı Jörg-Uwe Hahn, Hessen in göç geleneğine sahip, dünyaya açık ve hoşgörülü bir eyalet olduğunu kaydederken, Hürriyet in Almanya daki toplumsal barışa katkılarını övdü. 50 yıl içinde Hürriyet in bizzat kendisinin bir tarih kitabı haline geldiğini vurgulayan Hahn, Hessen de göçmen kökenlilere yönelik hoşgeldin kültürü nün geliştiğini hatırlatarak, bir dönemin Türk misafir işçileri nin, artık hemşeri, vatandaş, Hessenli olduklarını belirtti ve Buraya yerleşmiş yabancı kökenli insanların Hessen de kendilerini vatanlarında hissetmelerini istiyoruz dedi. Konuşmasında Almanya da 14 24 Aralık 2012 AvrupaGüN

Türklere yönelik seri cinayetlere de değinen Bakan Hahn ın Aşırı sağcılar son olarak da Kassel de bir Hessenli yi öldürmüşlerdi. Alman devletinin sorumlusu olarak bu genç adamı koruyamadığımız için tekrar özür diliyorum diye konuşması dikkat çekti. Hahn, Kassel da öldürülen Halil Yozgat ı ve seri cinayetlerin tüm kurbanlarını anma amacıyla cinayetin gerçekleştirildiği yere Halil Meydanı adının verilmesinin kendisi açısından da çok önemli olduğunu belirtti. Hahn, konuşmasında 3.5 yıllık çalışmalarının nihayet sonuç verdiğini vurguladı ve önümüzdeki eğitim yılı başından itibaren Hessen deki okullarda İslam din derslerinin başlatılacağını duyurdu. Çeşitliliğin yaşandığı şehir Belediye Başkanı Heinz-Peter Becker de konuşmasında, Mörfelden-Walldorf un çok kültürlü bir kent olduğunu vurguladı. Kentimizi hep çeşitliliğin yaşandığı kent olarak anıyoruz. Burada yaşayan insanlara bakıldığında bunun nedeni daha iyi anlaşılır. Şehrimizde 115 ülkeden 34 bin insan yaşamaktadır. Alman nüfusunun yüzde 10 u da göçerek buraya yerleşmiştir diyen Becker, şehir halkını oluşturan farklı grupların birbirini daha iyi anlayabilmesi için Entegrasyon Bürosu üzerinden çalışmalar yürüttüklerini belirtti. Becker, Hürriyet in de yayınlarıyla farklı kültürlerin birbirini daha iyi Sergi aynı anda iki belediye binasında 17 Aralık ta Mörfelden-Walldorf Belediyesi nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Hürriyet Tanıklığında Göçün 50 Yılı sergisi, 17 Ocak 2013 tarihine dek hem Walldorf, hem de Mörfelden deki belediye binalarında ziyarete açık olacak. Hürriyet gazetesi, göçün ilk yıllarında Türkiye de basılıp gönderilerek, daha sonra kendi tesislerinde hazırlanıp dağıtılarak Almanya daki Türklere hergün ulaştı. Gazetenin Almanya baskıları ilk günden itibaren, bu ülkedeki okurlarına özgü haberler içerdi. Böylece Hürriyet, Türk ve Alman toplumlarının son 50 yıllık tarihine tanıklık etmiş oldu. Sergi öncelikle 1961-2011 döneminden her yıl için seçilmiş bir kapak sayfası, Hürriyet arşivlerinden fotoğraflar, Aydın Doğan Karikatür Müzesi nden göçle ilgili karikatürleri içeren afişlerden oluşuyor. Sergide, Hürriyet arşivinden Mörfelden-Walldorf taki çok kültürlü yaşama ilişkin fotoğrafları içeren özel afişler de yer alıyor. Sergi kapsamında Türkçe ve Almanca 100 sayfalık iki özel gazete hazırlandı. Sergilenen afişler başta olmak üzere birinci kuşaktan göçmenlerle yapılan söyleşilerin de yer aldığı gazeteler sergi boyunca ziyaretçilere anı olarak armağan ediliyor. Hürriyet Tanıklığında Göçün 50 Yılı,19 Eylül 2011 de Berlin de düzenlenen Türk-Alman İş Forumu kapsamında kamuoyuyla ilk kez buluşmuştu. İki ülkenin cumhurbaşkanlarının da ilgiyle izlediği sergi en kapsamlı haliyle ise ilk kez 5 Ekim 2011 de Berlin Türkevi nde açıldı. Bu arada serginin bazı bölümleri, Essen de gerçekleştirilen Ruhr Kitap Fuarı (14-23 Ekim 2011) ile T.C. nin 88. Kuruluş Yıldönümü kutlamaları kapsamında Almanya nın 3 kentinde (Berlin, Frankfurt ve Köln) aynı anda sergilendi (28 Ekim 2011). Daha sonra serginin tamamı, 12-20 Kasım 2011 tarihlerinde Berlin de Deutsche Bahn Service nin merkezinde (Nordbahnhof) ve 15 Mayıs-8 Haziran 2012 tarihleri arasında Nürnberg Garı nda gerçekleştirildi. Sergi küçültülmüş haliyle Oberursel daki Türk Günü (14 Ocak 2012), Düsseldorf ta gerçekleştirilen Türk- Alman Ekonomi Günü (27 Nisan 2012) ve Potsdam da Alman Olimpik Spor Birliği nin Entegrasyon Günü (21 Eylül 2012) kapsamında kamuoyu önüne çıktı. Ayrıca bu dönemde Hürriyet in Avrupa merkez tesislerini ziyaret eden çok sayıda konuk da serginin bir bölümünü inceleme şansı buldu. AvrupaGüN 24 Aralık 2012 15

SIGMAR GABRIEL anlamasına büyük katkıda bulunduğu kaydederken, bu sergiye evsahipliği yapmaktan kıvanç duyduklarını da söyledi. Serginin son olarak Hürriyet in Avrupa tesislerine ev sahipliği yapan Walldorf ta gerçekleştiğini vurgulayan DMI Genel Müdürü Sevda Boduroğlu, konuşmasında, artık entegrasyondan çok ortak gelecek üzerine konuşma çağrısında bulundu. Boduroğlu, Hürriyet, Türkiye den Almanya ya göçe başın- dan itibaren tanıklık etti. Bu sergiyle, aynı zamanda göçün tarihini yansıtan arşivimizi herkese açmış olduk dedi. Sevda Boduroğlu, birinci kuşağa Almanya ve gelecek kuşaklar için gösterdikleri büyük çabalardan dolayı teşekkür etti. Sergi açılışına katılan Türkiye nin Frankfurt taki yeni Başkonsolosu Ufuk Ekici de Almanca yaptığı konuşmayla sergiye katılanları selamladı. Almanya da geçen çocukluğundan anılar anlatan Ekici, böylece, başkonsolos olarak ilk konuşmasını da yapmış oldu. Mörfelden-Walldorf Müzesi Müdürü Cornelia Rühlig tarafından yönetilen toplantının ikinci bölümü de birinci kuşaktan konukların konuşmacı olarak yer aldıkları bir panel şeklinde gerçekleştirildi. DEVLET BAKANI MARIA BÖHMER 16 24 Aralık 2012 AvrupaGüN

Sevda Boduroğlu nun 50 yıl değerlendirmesi Gelişme olumlu yönde oldu 50 yıllık tarihi temsil eden sergilerin sonuncusunda Almanca yaptığı açılış konuşmasıyla, özlü bir bilanço çıkaran Hürriyet Gazetesi Genel Müdürü Sevda Boduroğlu, yarım yüzyıl sonra birçok şeyin değiştiğini ve daha da değişmesi gerektiğini hatırlattı: Sadece Hürriyet değil, birçok Türk de, 50 yıl önce gelip yeni ve bilinmeyen bir yaşama ilk adımlarını attıklarında, Mörfelden-Walldorf ta bir yurt buldular ve kaderleriyle ilgili yeni bir karar aldılar. Sergi, çağ tanıklıkları adını boşuna almış değildir. Hürriyet, Türkiye den Almanya ya göçe başından itibaren eşlik etti. İçindeki haberler ve fotoğraflar bir göç tarihi arşivini andırmaktadır. Bu arşivi işte, biz, okurlarımız için yarım yüzyıl sonra açmış olduk. Sergiyi gezdiğinde ilk kuşaktan insanların gösterdikleri cesaret hakkında bir izlenim edineceksiniz. Dilini anlamadıkları bir ülkeye gelmek üzere yola koyulmuşlardı... Kültürünü ve geleneklerini bilmedikleri bir ülkeye geliyorlardı Bunların hiçbirini bilmiyorlardı. Sadece çocuklarına ve ailelerine daha iyi bir gelecek vermek istiyorlardı. Onları geride bıraktılar. Almanya ya giden trenlere bindiler. Ellerinde bir tahta bavulla Tek kelime Almanca bilmeden yeraltında çalıştılar, fabrikalarda, küçük ve büyük işletmelerde. Ağır işlerde çalıştılar, çok çalıştılar. Eşlerine çocuklarına hasretlerine fazla dayanamadılar ve onları da yanlarına aldılar. Gözlerinin önünde hep tek bir hedef vardı, o da, yaşamlarını iyileştirmek. En büyük arzuları: Çocuklarına iyi bir eğitim vermek. Çalışma güçleri önemliydi. Bu, Almanya nın ekonomik canlılığı için de önemliydi. İşte bu insanlar başarılı oldular. Birçok yeni şey öğrendiler. Çocuklarının artık kendileri anne ve babadır, hatta dede ve ninedirler. Bugün dördüncü kuşakla karşı karşıyayız. Birinci kuşak için radyo ve gazeteler, terk edilmiş yurtlarıyla aralarındaki tek bağdı. O zamanlar, daha işçi yurtlarında kalırken, Hürriyet de yaşamlarının bir parçası oldu. Hürriyet, kuşaktan kuşağa bu insanlara eşlik etti, bunu bugün söyleyebiliyoruz. Gazete arşivimizdeki sayfalar incelendiğinde, en başından günümüze kadarki gelişmenin olumlu olduğu görülüyor. Haberlerde yıllarca sorunlar konu edildi. Ancak yavaş yavaş onların yerini sevindirici haberler, başarı öyküleri aldı ve bunlar çoğunluğu oluşturdu. Sergimize baktığınızda bunu hemen fark edeceksiniz. Hatta yorgun, ama umut dolu yüzleri gösteren siyah-beyaz fotoğraflar da kayboldu. Zamanın dönüşümüyle, eğitimle ve daha yüksek bir yaşam standartıyla birlikte bu fotoğrafların yerini rengarenk anlar almış bulunuyor. Artık sık sık yeni ve entegre bir kuşakla karşı karşıya geliyoruz. Toplumda gayet iyi bir yerleri var. Hatta bu toplantıda, bu salonda da böyle insanlar var, bize gurur veren insanlar. Gençlerin büyük bölümü bugün başarıyla meslek yaşamı içindedir. Kendilerine güvenmektedirler. Olumlu bir gelecek önlerinde durmaktadır. Türkiye ye sevgiyi içlerinde taşıyorlar, ama yurtları Almanya dır. Türkçe ve Almanca kullanıyorlar, yani iki anadilleri var. Gençler, miras aldıkları Türk kültürünü Alman kültürüne karıştırıyor. Bu ülkenin daha da gelişmesi için çaba gösteriyorlar. Siyasal angajman önemlidir, ama bu, uzun bir süredir sadece seçimlere katılmak anlamına gelmiyor. İnsanlarımız Federal Meclis e, Avrupa Parlamentosu na ve parti başkanlıklarına seçiliyorlar. Ama bazen kendi anne ve babaları tarafından seçilemiyorlar, çünkü anne ve babaları sadece Türk pasaportu taşıyor. Bir gün bu ortak ülkemizde, gençlerin vatandaşı olduğu bu ülkede, çifte vatandaşlık sorunu çözülecektir. Birinci kuşağa şükran borçlu olduğumu söylemek isterim. Almanya ya ve gelecek kuşaklara büyük destek verdiler. Gençlere başarılar diliyorum. Kendilerini iyi eğitsinler, çok çalışıp çok okusunlar. Topluma katkıda bulunma cesareti göstersinler. Konuşmamı bir arzuyla noktalamak isterim: Yarım yüzyıl sonra konuk işçi veya göçmen gibi kavramların ortadan kaldırılması gerekir. Ortak yaşama katkıda bulunan hepinize çok teşekkürler. SEVDA BoDURoğLU AvrupaGüN 24 Aralık 2012 17

Yarım asrı geride bırakıp... Göç, insan ve aidiyet duygusundan yoksunluk MEHMET CANBOLAT Bir değil, binlerce gerçek var bu geçen 50 yılda. Yüz binlerce insanın her birinin en azından bir öyküsü var. Geçmişin közünü eşelemek yerine, 50 yılı ardımıza alıp, geleceğe bakmak daha mı doğru acaba? Bugün neredeyiz sorusuna yanıt aramak ve geleceğimizi nasıl biçimlendirebiliriz sorusuyla yüzleşmek, daha mı doğru olur? 50 yıldır Almanya'dayız. Yabandı, yurt oldu. Keyfinde bir yabancıydık. Zorla ve nedense mutsuz yerli olduk. Acı vatan, Yaban, Hasret, Toprak, Sıla, Özlem, Ayrılık, Kahır, Yalnızlık, Gözyaşı, Ana-Baba, Dönüş, Acı, Ölüm... Keyif sizin değil mi? Uzatın uzatabildiğiniz kadar bu zincirin halkalarını. Ki ondan değil midir, asırlar boyu, şarkılara, türkülere, ağıt ve insana dair ne varsa, her şeyde, bu değerleri yaşayagelmişiz. Bu veya buna benzer sözcüklerin gelip sonunda dayandığı bir kapı var; o da göç denilen bir dünya gerçeği. Kimi, göç olgusunu dünya ekonomik sisteminin dayattığı bir gerçek olarak görür. Kimi de, sosyolojik bir boyut yükleyerek, toplumsal/bireysel çaresizliğin son çıkış yolu olarak tanımlar. Kimine göre, insan imkansızlıklar yüzünden yeni arayışa yönelir, bazısı ise "Biz, insan olarak çevre koşullarının zorlamasıyla, toprağımızı terkederiz" der göç öyküsünü gerekçelendirirken. Oysa göç, insanlık tarihinin her aşamasında bir şekilde yaşanan, her döneme damgasını vurmuş bir olgudur. Daha da doğrusu, canlı her varlığın bir şekilde yaşadığı bir süreçtir göç. Öyle olmasaydı, kavimler ve göç tarihi diye bir şey olur muydu? Göçler olmasa, yeni dünyaların keşfi nasıl olacaktı? İnsanlık nasıl renklenip, çeşitlenecekti? Kuşların bile bir yerden bir başka noktaya erişme çabasının altında kendi doğasının bir gerçeği, farklı bir ihtiyacın yattığını göz ardı edemeyiz. 18 24 Aralık 2012 AvrupaGüN

MEHMET CANBOLAT Göç ve Türk insanımız... Orta Asya'dan kalkıp, tarihlerden birinde su arkları gibi kendine yol ve yön bulan, dünyanın farklı köşelerine uzanan Türk insanı. Tıpkı, 60'lı yıllardan itibaren Almanya başta olmak üzere, Avrupa'nın "el kapıları"nı çalan Anadolu insanımız gibi. Onlar, "sırf keyif olsun" diye kopmadılar topraklarından. Modern seyyahlar misali, başka dünyaları görüp gezmek gibi bir sevdaları da yoktu. Yoluna düştükleri ülkenin dokusunu, koşullarını bile düşünmeye gerek duymadan bir kuş sürüsü gibi, aynı yöne yüz verdiler. Kimi eşini, çocuğunu bırakmıştı geride... Kimi de kimliğini. Bazısı düşlerini kanat yaptı kendine, bazısı ise, korkularına yenik düştü. Birkaç yıllığına yapılan yaban hesapları, başını sokacak bir göz ev hayalleri, önümüzdeki yaz, gelecek sene ye havale edilen dönüş planları, nedense tutmadı. Almanya gelenleri tutsak mı aldı acaba? Neden dönemedik? Biz kaldıkça, ayağımız bu topraklara kök saldıkça, geride kalanlar için adeta bir mıknatıs oldu bu yöreler. Geldikçe geldik... Geldikçe geldik... Ama dönemedik. Hiçbir hesabımız tutmadı nedense. Çok istedik, ama olmadı. Baktık olmuyor, çoluğumuzu çocuğumuzu getirdik yanımıza. Yeri geldi, horlandık, küçümsendik, gülünüp geçildik. Bazen tehdit unsuru olduk, bazen hedef tahtası. Dışlandık. Hakaretlere maruz kaldık. Ezildik, büzüldük, bir hizaya dizildik. Gün oldu yaktılar bizi. Sustuk. Vurdular, sesimizi cıkarmadık. Bugün aradan 50 yıl geçmiş artık. 50 yılın bilançosu isteniyor bizden. Oysa yarım asırlık bir tarihi öyle bir sayfaya, bir köşeye sığdırmak nasıl mümkün? Bir değil, binlerce gerçek var bu geçen 50 yılda. Yüz binlerce insanın her birinin en azından bir öyküsü var. Geçmişin közünü eşelemek yerine, 50 yılı ardımıza alıp, geleceğe bakmak daha mı doğru acaba? Bugün neredeyiz sorusuna yanıt aramak ve geleceğimizi nasıl biçimlendirebiliriz sorusuyla yüzleşmek, daha mı doğru olur? 50 yıldır Almanya'dayız. Yabandı, yurt oldu. Keyfinde bir yabancıydık. Zorla ve nedense mutsuz yerli olduk. Veya bize öyle geldi. Düne kadar bize "yaban gözlük"le bakanlar, bugün "bizdensiniz" diyor. Biz ise bir kararsızlık içindeyiz. Nereye aitiz? Hangi toplumun parçasıyız? Bu soruların yanıtını bulamıyoruz. Aidiyet duygumuz eksik. Yüzümüz gülüyor gibi gelse bile, aslında pek de mutlu değiliz. Ne yabanı kabullenebildik, ne de yerli olduğumuzu. Oysa bir görebilsek, bu gidişin artık bir dönüşü olmadığını. Bir görebilsek, dünyada göçün geriye dönüşünün zor olduğunu. Bir başka örneğinin olmadığını. Amerika'ya deniz yoluyla, mavi suları düş yaparak giden İtalyan göçmenler ile gemilere kaçak girip, okyanus ötesine kapağı atan Yunan Kosta'dan ne farkımız var ki bizim? Onlar da dönmedi 100-150 yıl önce. Bugün biz. Onlar artık oraya ait olduklarını kısa sürede anladılar. Ya biz? Ya bir türlü doğmayan kararımız. Soluk aldığımız topraklara aidiyet duygumuzu bir kazanabilsek. Bir sabah uyandığımızda, pencereden doğan güneşin de, dolaşan yağmur bulutlarının da bir parçası olduğumuzun ayırdına varabilsek... İnanın, kolektif bir mutluluk duygusu kaplayacak içimizi. Ben buraya aitim! demeye başlayacağız. Ne demesi? Haykıracağız... Haykıracağız.. Yaşasın aidiyet duygusu!... Henüz olmayan ama özlemle beklediğimiz aidiyet. Nerede acaba? Ya bize bir türlü verilmeyen o ait olma hissi? Daha nereye kadar? Gazeteci-yazar Mehmet Canbolat, 2013'te 20'nci yılına girecek olan yerel Hessen Toplum gazetesinin sahibidir. www.toplum24.de AvrupaGüN 24 Aralık 2012 19

edilecek. Hürriyet Gazetesi nde 2011 başından beri yayınlanan birinci kuşak göç öykülerini içeren sayfaların yer aldığı özel ciltler ile Hürriyet arşivinin orjinal ciltleri okuma salonunda yer alıyor. Sergide ayrıca kasım ayında piyasaya çıkacak Hürriyet Tanıklığında Göçün 50 Yılı kitabının özel baskılarının tanıtımı da yapılıyor. Etkinlikler dizisi Sergi boyunca Türk Evi nin konferans salonundaki etkinliklerle Almanya ya Türk göçü çeşitli boyutlarıyla ele alınacak. Toplantılara konuşmacı olarak Türkiye den Gazeteci-Yazar Altan Öymen ve Doğan Hızlan, Almanya dan Gültekin Emre ve Nazan Eckes gibi basın-yayın ve kültür dünyasının önde gelen isimleri yer alıyor. An der Urania 15, 10787 Berlin adresinde bulunan Türk Evi ndeki sergi salı, perşembe, cuma ve cumartesi günleri 12.00 ile 18.00 saatleri ile çarşamba günleri 14.00 ile 18.00 saatleri arasında gezilebilecek. Üç kuşak katıldı Türkevi ndeki serginin açılışına Federal Hükümetin Göç ve Uyum dan Sorumlu Devlet Bakanı Prof. Dr. Maria Böhmer, Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet, Hürriyet İcra Kurulu Başkanı Hakkı Hasan Yılmaz, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, Hürriyet Gazetesi Reklam Grubu Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Ayşe Sözeri Cemal, Hürriyet Mali İşler Grup Başkanı Dursun Ali Yılmaz, Hürriyet yazarları Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin, Hürriyet Yayın Danışmanı ve Yazarı Doğan Hızlan, Doğan Media International Genel Müdürü Sevda Boduroğlu, Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat, Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir ve eşi Pia Özdemir, Yeşiller Milletvekili Özcan Mutlu, SPD Milletvekilleri Erol Özkaraca ve İlkin Özışık, Sol Parti Milletvekili Hakan Taş ve çok sayıda dernek yöneticisi ve Almanya ya göçün 50. yıldönümü nedeniyle çok anlamlı çalışma yaptığını söyledi. Hürriyet in sergisiyle göçü yaşıyoruz diyen Bakan Böhmer, her göçmenin ayrı bir hayat hikayesinin olduğunu belirterek, Türkiye den gelen bir çok insan için Almanya da artık özvatan oldu diye konuştu. göçün üç kuşak temsilcileri katıldı. Böhmer in açılışını yaptığı serginin gezilmesinin ardından Erhan Mertürk ün hazırlayıp yönettiği Hürriyet Tanıklığında Göçün 50 Yılı belgeseli izlendi. 35 dakikalık belgesel, bir açılışında yaptığı konuşmada, Almanya daki Türklerin inanılmaz öykülerinin bulunduğunu söyledi. 50 yıllık işgücü göçünün sonucunda insanların başarılı öykülerinin ortaya çıktığını kaydeden Yılmaz, Sporda ve sanatta öne çıkan insanları görüyoruz. Bu sürede yüzlerce avukat ve doktor yetişti. Türk ve Alman milli takımlarına baktığınızda Türkleri görürsünüz. Bu fevkalade güzel bir tablo dedi. yandan göçü anlatırken bir yandan da Hürriyet Avrupa baskılarının yayın Hürriyet İcra Kurulu Başkanı Hakkı Hasan Yılmaz, Federal Hükümetin Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Prof. Dr. Maria Böhmer e plaket takdim etti. Türklerle Almanların 7 Ekim 2011 Cuma SERGİ ÖZEL 15 ortak tarihine tanıklık ederken GÜRSEL KÖKSAL Duygulu ve etkileyici B ERLİN Türk Evi nde açılan Hürriyet Tanıklığında Göçün 50 Yılı adlı sergi Berlin Türk Evi nde 6-29 Ekim tarihleri arasında izlenebilecek. Sergide 1961-2011 döneminden her yıl için seçilmiş bir kapak sayfası, Hürriyet arşivinden fotoğraflar ve 60 lı yıllarda gazetecilerin çalışma ortamlarını canlandıran malzemeler, Almanca ve Türkçe olmak üzere iki dilde açıklamalarla yer alıyor. Ayrıca 50 yıllık tanıklığı anlatan bir belgesel film de sergi boyunca ziyaretçilere sunulacak. Özel gazete Türkçe ve Almanca hazırlanan 100 sayfalık özel gazete, sergi boyunca ziyaretçilere anı olarak hediye Süleyman SELÇUK-Ali VARLI- Murat TOSUN / BERLİN T Türkiye den Almanya ya işgücü göçünü ilk günden itibaren takip eden Hürriyet Gazetesi nin Hürriyet Tanıklığında Göçün 50 Yılı sergisi Berlin de açıldı. Sergiyi Türk Evi nde Federal Uyum Bakanı Maria Böhmer açtı. ÜRKİYE den Almanya işgücü göçünün 50. yılına ilk günden itibaren tanıklık eden Hürriyet in göç sergisi Berlin de açıldı. Hürriyet tanıklığında Göçün 50 yılı adı altındaki serginin açılışını, Türk Evi nde Federal Hükümetin Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer yaptı. Açılış töreninin sunuculuğunu Aslı Sevindim üstlendi. Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat ın ev sahipliğinde açılan sergi 6-29 Ekim tarihleri arasında izlenebilecek. 35 dakikalık Göçün Tarihi belgeseli Berlin Brandenburg Radyo Televizyon Kurumu RBB ile işbirliği halinde hazırlanan özel bölümde de bir süre önce Türkçe yayınlarına son veren Radyo Multikulti nin eski programlarından kesintiler orjinal halleriyle dinlenebilecek. 50 y ll k yolculu a ç kt k A LMAN Hükümeti nin Uyum ve Göçten Sorumlu Devlet Bakanı Prof. Dr. Maria Böhmer, Hürriyet Gazetesi nin Türkiye den Hürriyet İcra Kurulu Başkanı Hakkı Hasan Yılmaz da, sergi sürecini gözler önüne serdi. Belgesel izlenirken duygulu anlar yaşandı. Mesut Lekesiz ve Arkadaşları, yaptıkları müzikle açılış törenine renk kattılar. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu ve Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Ertuğrul Özkök, Hürriyet Tanıklığında Göçün 50 Yılı sergisini çok etkileyici bulduklarını söylediler. Hürriyet gazetesi, Almanya ya Türkiye den işgücü göçüne başından itibaren tanıklık etti. Gazetenin 17 Şubat 1961 tarihli birinci sayfasındaki haberlerden birinin başlığı şöyleydi: Almanya da sekiz bin Türk işçisi çalışıyor. Bu haber yayınlandığında, birkaç yıldır çeşitli Akdeniz ülkelerinden misafir işçi alan Almanya nın toplam nüfusu 56 milyondu. Resmi istatistiklere göre çalışmak üzere davet edilen misafir ler ülke nüfusunun yüzde 1.2 sini oluşturuyorlardı. Türkler, nüfusu 700 bini bulan bu misafirler in ancak yüzde 1 ini, hatta daha küçük bir oranını oluşturuyordu. Ama, bilindiği gibi, Türk nüfusu kısa zaman içinde büyük oranda arttı. Almanya nın nüfusu günümüzde 82 milyonu buluyor. Bu insanların yaklaşık yüzde 19 u, ya doğrudan doğruya göçmen ya da ebeveynlerinden biri vesilesiyle göçmen kökenli. En büyük göçmen toplumunu ise, bir bölümü Almanya vatandaşları olmak üzere toplam nüfusu 3 milyona yaklaşan Türkiye kökenliler oluşturuyor. Büyük bölümünün doğum yeri Türkiye, ama Almanya da doğanların oranı giderek artıyor. Almanya da daha sonra göç adını alan süreç, Türkler açısından 1961 de başladı. Hürriyet gazetesi de Türklerin başından itibaren bu süreci yakından takip etti. Almanya da yaşayan Türklerle ilgili haberler sürecin başından itibaren gazetede geniş yer buldu. Zamanla Almanya da yaşayan Türklere yönelik haberler de gazetede yer almaya başladı. Çünkü artık gazetenin bu ülkedeki insanlara günlük olarak dağıtımı başlamıştı. 1965 ten itibaren Türkiye de basılan gazeteler, uçakla Almanya ya getirilip, günlük dağıtıma sunuldu. Zamanla bir adım daha atıldı, gazete 1969 dan itibaren bu ülkede basılmaya başlandı. Hürriyet, başından itibaren bu ülkedeki okurlarına hem Türkiye de hazırlanan gazeteyi, okurlarının yaşadığı ülkeye özgü içerikle çıktı. Zamanla Almanya ya yönelik içeriğin oranı büyüdü, Almanya daki yazıişleri, haber merkezleri büyüdü, çeşitli kentlerde bürolar kuruldu, yazıişlerinde, haber merkezinde, bürolarda çalışan muhabir ve editörlerin sayıları arttı. Hedef, başlangıçta misafir işçi lerin gazetesi olan Hürriyet in, bu konumdan çıkıp, göçmen 20 24 Aralık 2012 AvrupaGüN