İSLAM BEY: Manastırlı gönüllü asker. Zekiye ye âşık. Yirmi yaşlarında, cesur, yiğit, vatansever.



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Vatan Yahut Silistre

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

tellidetay.wordpress.com

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

YÜZÜMÜZÜ GÜLDÜRENLER DİZİSİ NÜKTEDAN NAMIK ŞAİR NEYZEN KEMAL EŞREF TEVFİK

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami

TANITIM: Psikolojik romandır. Yazarın hasatalığına bağlı kişi ve olayların anlatılmasıdır. Otobiyografik eserdir.

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Azrail in Bir Adama Bakması

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

AYLA ÇINAROĞLU MİĞFER

Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik duygusunu artırır.

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

SEVGİ IŞINI. (LOVE LİGHT) Ders Notları

BEBEĞİNİZİN BİR SORUNU VAR

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

İ.Ö 100 Temel Eser. Kategori: Şiir Salı, 11 Ağustos :32 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF. Çanakkale içinde aynalı çarşı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

İBRAHİM ŞİNASİ

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından iyidir.

Đsmail Hilmi Adıgüzel

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

Ruhumdaki. Müzigin Ezgileri. Stj. Av. İrem TÜFEKCİ. 2013/2 Hukuk Gündemi 101

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

( Mesnevi den 8 şirli) r H i k â y ele

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

Aslında bugün İbrahim in Mihrac Ural ın kıçındaki ihanet kılıçları yazısının ikinci bölümü sitede yer alacaktı, ama ne yapayım!

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

Bu kitabın sahibi:...

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Şerafettin Nebi. (Üsküp, 1 Ekim 1920))

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

SINIF YÖNETİMİ Sınıfın İlişki Düzeni

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ÖZGEÇMİŞ Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor)

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

ISBN :

Sevgili dostum, Can dostum,

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ATATÜRK Ü ETKİLEYEN OLAYLAR VE FİKİRLER

AKDENİZ İN KUCAĞINDAKİ TARİH ;MAMURE Kapıdaki gişeye yaklaşıp kaleye girmek için ücret ödemek istedim. O sırada gişede oturan hanım görevlinin

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

UFUK GÜRBÜZDAL TURK 102-3

Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 27 Temmuz :46 - Son Güncelleme Cuma, 19 Ağustos :53

Hilton Garden Inn Istanbul Golden Horn

TEOG 1. Dönem Türkçe Denemesi (3) 1

KİŞİLER SOFİ: SES: IŞIK: EFE: DENİZ:

Cemil ÇİÇEK TBMM Başkanı. Çocuklar bizim geleceğimizdir. Onlara ne kadar önem verir,onları ne kadar iyi eğitir, ne kadar donanımlı hale getirirsek,

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir.

VATAN yahut SİLİSTRE NAMIK KEMAL

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

Transkript:

19. yüzyılda Osmanlı yazarları vatan kavramını edebi eserlerle halka benimsetmek için etkili tür olan tiyatroyu kullandılar. Namık Kemal, Vatan yahut Silistre oyununda askerler ve gönüllülerin Silistre kalesini savunmasını, bir aşk bir de aile öyküsüyle birlikte anlatır. TANITIM: 19. yüzyılda Osmanlı yazarları vatan kavramını edebi eserlerle halka benimsetmek için etkili tür olan tiyatroyu kullandılar. Namık Kemal, Vatan yahut Silistre oyununda askerler ve gönüllülerin Silistre kalesini savunmasını, bir aşk bir de aile öyküsüyle birlikte anlatır. İstanbul da Gedikpaşa Tiyatrosunda oyunu seyreden gençler yürüyüşle Namık Kemal, vatan, veliaht (padişahın yerine geçecek) Murat ı övücü sözlerle gösteri yaparlar. Sultan Abdülaziz ve yönetimi tiyatroda oyunları oynanan yazarları Magosa, Konya ile Rodos taki Hanya kaleşehirlere zorunlu sürgün eder. Hanya yı Konya yı görmek atasözü bu sürgün yerlerinin İstanbullu için kötülüğünden çıkmıştır. KİŞİLER, KARAKTERLER: İSLAM BEY: Manastırlı gönüllü asker. Zekiye ye âşık. Yirmi yaşlarında, cesur, yiğit, vatansever. ZEKİYE: On beş yaşlarında. Öksüz. Dadısı büyütüp bakar. İslam Bey i sever. Erkek kılığına girerek Adem adını kullanarak peşinden Silistre kalesindeki savaşa katılır. Saf, duygulu, vatansever. ABDULLAH ÇAVUŞ: Orta yaşlarda halk adamı. Ölümü bile umursamaz. Kıyamet mi kopar? çok kullandığı sözüdür. SITKI BEY: Silistre kalesi kumandanı. Sessiz, durgun. Rütbesi indirildiği için evine dönemez. Zekiye nin babası. OLAY DİZİSİ: Silistre kalesini düşman kuşatır. Osmanlı devleti gönüllü asker toplanmasını ister. Manastır daki gençler de İslam Bey in kumandasında Silistre ye giderler. İslam Bey sevgili Zekiye ile vatanı arasında tercihini vatandan yana kullanır. Beni seven arkamdan gelsin! diye gönüllülere seslenir. Zekiye de onun peşinden erkek kıyafetiyle gider. Düşman cephaneliğini İslam, Abdullah ve gönüllüler havaya uçurmaya giderler. İslam yaralanınca ona Adem bakar. İyileşince birbirlerini tanırlar. Kale de kurtulur. Zekiye de babası kale kumandanı Sıtkı Bey e kavuşur. Hem vatanın kurtuluşu hem de gençlerin mutluluğu kutlanır. METİN: VATAN yahut SİLİSTRE 1 / 5

İKİNCİ SAHNE ÖNCEKİLER, ASKER, ALBAY SITKI BEY SITKI BEY - Kalede kalmak isteyenler, bir tarafa ayrılsın! BİR GÖNÜLLÜ - Hep burada kalmak istiyoruz ki, buraya geldik! Birbirimizden niçin ayrılacağız? SITKI BEY - (Hiç kimseye yüz vermeyerek) Ağalar! Düşman suyu geçti. Şehrin öbür tarafında, herkes birbirine giriyor. Memleket bir-iki güne kadar, bütün bütün kuşatılacak gibi görünüyor. Allah zeval vermesin, devlet, kalesini kendi askeri ile korumaya muktedirdir. İçinizden her kim burada bulunmak istemezse, Paşa'dan izin var, hemen bugün dışarı çıksın! BİR GÖNÜLLÜ - Düşman çok, asker az... bizi daha azaltmak mı istiyorsunuz? ABDULLAH ÇAVUŞ - Asker az olmakla kıyamet mi kopar? Azdan az olur, çoktan çok. SITKI BEY - Kıyamet mi kopar? Kıyamet mi kopar? Sen sus da, biraz şunlar söylesin! ABDULLAH ÇAVUŞ - Ay, ben söyleyince kıyamet mi... SITKI BEY - (Lakırdısını keserek) Subhanallah! Ağalar! Kuşatılmada kurşundan, gülleden başka açlık, susuzluk da var. Kim kendini kurtarmak isterse... BİR GÖNÜLLÜ- (Albayın karşısına gelerek) Bey! Bey! Biz, buraya kendi isteğimizle geldik! Gelişimiz, ancak bugün içindi. Siz bir elinizle bize düşmanı gösteriyorsunuz, bir elinizle kaçacak kapıyı! Saçıma, sakalıma ak düşmediğine mi bakıyorsun? Ben, yaşadığımı kafi görüyorum. Kefenimi boynuma, şehitliği gözüme aldım, Bağdat'tan buraya kadar o niyetle geldim! ABDULLAH ÇAVUŞ - İşte hepsi de böyle söyleyecek, hepsi de bu akılda... Ay, ne darılıyorsun? Bir kere de iş benim dediğim gibi çıkarsa, kıyamet mi kopar? SITKI BEY - (Hiçbirine iltifat etmeyerek, gönüllüye) Birader, sözüm size değil! BİR GÖNÜLLÜ - Hangimizedir? DİĞER BİR GÖNÜLLÜ - Hangimizi, daha kavga başlamadan, düşmandan yüz çevirecek kadar alçak zannediyorsunuz? SITKI BEY - Pekâlâ! Siz de, bizim gibi, vatan yolunda ölmek istiyorsunuz. Gayretiniz Allah'ın yanında boşa gitmez. Hayatınız giderse, adınız kalır. İnsan olana, öldükten sonra bir güzel ad bırakmak belki hiç ölmemekten hayırlıdır. Gönlünüzü sağlam tutun, ölümden korkmayın ki, korksanız da, korkmasanız da elbette bir gün gelir, sizi bulur! Kurtulamayacağı şeyden kaçmak, insana yakışmaz! (Zekiye'ye) Çocuk! ZEKİ YE-Efendim! SITKI BEY - (Bir garip bakışla yüzüne bakarak) Sen kimsin? ZEKİYE - (Telaşla) Adem. 2 / 5

SITKI BEY-Adın nedir? ZEKİYE - (Kendini toplayarak) Adem, efendim. SITKI BEY- (Kendi kendine) Ne münasebetsiz hülyalar! (Zekiye'ye) Kaleden çıkabilirsin! ZEKİYE ~ Kalede kalmaya izin yok mu? SITKI BEY - Çocuğum, ne işe yararsın ki, seni alıkoyalım? ZEKİYE - Vatan için öleceğim! Başka ne hizmet istersiniz? SITKI BEY - Sen, daha silah kullanamazsın. ZEKİYE - Ben, size canımı sunuyorum: Siz, bana yaşımın küçüklüğünü söylüyorsunuz. Buraya adam Öldürmek için mi geldiniz, ölmek için mi? Öldürmek için ise, beni de öldürün. Ölmek için ise, emin olun ki, sizden daha kolay, daha rahat Ölürüm. ABDULLAH ÇAVUŞ - (Albay'a yaklaşarak) İçimizde şu zavallı çocuk kalınca, kıyamet mi kopar? SITKI BEY - Sen, galiba, bir vakit gelecek ki, kale elden giderse, yine: "Kıyamet mi kopar?" diyeceksin. ABDULLAH ÇAVUŞ - Hayır, beyim! Ben ölmeden, kale elden gitmez. Öldükten sonra da lakırdı söyleyemem ya! Nasıl, "Kıyamet mi kopar?" derim. ZEKİYE - Benden ne istiyorsunuz? Vatan, bir Allah tekkesi değil midir? Tekkeye gelen kurbanın semizliğine, zayıflığına bakılır mı? Lütfedin, çocuklarınıza da devlet yolunda ölmeye izin verin! Bu kadar gençler veremden, vebadan ölüyor, bir, ikisi de kurşundan, gülleden ölürse ne olur? ABDULLAH ÇAVUŞ - Şu... sanki ne olur? Kıyamet mi kopar? SITKI BEY- (Şefkatle Zekiye'nin yüzüne bakarak) Çocuk... (Kendi kendine) Bıyıksızı ölmek ister, ak sakallısı ölmek ister. Ne diyeyim? Allah, cümlesini vatana bağışlasın! ÜÇÜNCÜ SAHNE ÖNCEKİLER, İSLAM BEY İSLAM BEY - (Göğsünde birkaç yara olduğu halde koşarak) Bey! Bey! ZEKİYE - Ah! İSLAM BEY - Sudan geçtiler! ZEKİYE - Kanlı nişanları göğsünde duruyor! İSLAM BEY - On bin kadar vardılar. Üç yüz kişi ile karşıladık. Üç saat uğraştık... Üç saatte... ah, üç saatte... arkadaşların hepsi toprak oldu, hepsi ahirete gitti. Lakin, en azından, iki düşman olsun beraber götürdü. Cenazeleri 3 / 5

yerde yatıyor. Hâlâ düşman, uyur arslan görmüş kartal gibi, birine yaklaşamıyor da yanlarından dolaşıyor. Bey! Üç yüz kişi idik. On bin süngüye karşı durduk. Gülle arasından sektik. Başımıza dolu gibi kurşun yağdı. Akıbet, süngü süngüye geldik. Osmanlı'nın ne demek olduğunu gösterdik. Hepimiz öldük... ah, hepsi öldü! Yedi kişi kaldık... Sağlıkla kalmayaydık. Allah da bilir ki ben, onlara kavuşmak istedim... Allah da bilir ki ben, herkesin önünde idim... Cephanem tükendi, kılıcım kırıldı, kollarımdan tuttular, kollarımı bir türlü kurtaramadım. Beni zorla kaleye çektiler. Ne yapayım? Ben ölümü kovaladım, tutamadım. Beni, kovalayanlar tuttular. Esir oldum, bari vatandaşlarıma esir olmamalıydım. Ah, vatan! Vatan! Senin hayatın tehlikede, ben hâlâ sağ duruyorum! (Zekiye, bu sözler arasında, yavaş yavaş İslam Bey'e yaklaşır. İslam Bey bayılır, Zekiye'nin kucağına düşer. Herkes etrafına toplanır.) SITKI BEY - Abdullah, buraya gel! Şimdi beyi alırsın, doğru benim odama götürürsün, her hizmetine bakarsın. Cerrah çağırırsın, hekim getirirsin. Ben gelinceye kadar, bir dakika yanından ayrılmazsın, anladın mı? ABDULLAH ÇAVUŞ - İyi ama, ya düşman kavgaya başlarsa, ben bulunmayacak mıyım? SITKI BEY - Bulunmadığın vakit, kıyamet mi kopar? ABDULLAH ÇAVUŞ - Evet, öyle ya... Kıyamet mi kopar? Kıyamet kopmaz ama... her ne ise... (Kendini toparlayarak) Ben de, bir kaleyi kurtarmaya çalışacağıma, böyle kaleler değer bir yiğidi kurtarmaya çalışırsam kıyamet mi kopar? (İslam Bey'i kucaklayıp kaldırmak ister.) ZEKİYE - Çekil! İşte, canım kucağımda... İşte, ölüm halinde... Onu da sen mi alacaksın? Biliyor musun? Anlıyor musun? Seviyorum! SITKI BEY - Ne oldun çocuğum? ZEKİYE - (Kendini şaşırarak ve toplamaya çalışarak, İslam'ı Abdullah Çavuş'a bırakır ve yavaş yavaş doğrulur.) Kim? Ben mi? Demek ki, bilmiyorsunuz... demek... ki... (Bütün bütün kendini toplayarak, yalancı bir dayanıklılıkla) anlamamışsınız! Ben, Manastırlı yım. Şimdiye kadar, bu adamın sayesinde yaşadım. İşte, ölüyor... Görüyorsunuz ya... Ölüyor! Canımı alıp da onu verebilir misiniz? Veremezsiniz, değil mi? Bari, bırakın da, ben onun konağında doğdum, o da ölecekse benim kucağımda ölsün. Vatan nedir, biliyorsunuz. Gönül nedir, bil mez misiniz? SITKI BEY-Git... git, yavrum! Sen de beraber git! (Gözlerini silerek) Ne kadar senedir ki, insanın gözü nasıl yaşarır, unutmuştum. (Zekiye, İslam Bey'in arkasından gider. Öteki, beriki yavaş yavaş dağılmaya başlar.) (Erdoğan Coşkun, Namık Kemal ve Vatan yahut Silistre, Toker Yayınları, İstanbul 2003) NAMIK KEMAL (1840-1888). 19. yüzyılın edebiyatımızı değiştirir. Bireyci, hayalci ve kuralcı anlayışın yerine toplumcu, gerçekçi ve yenilikçi görüşü savunur. Tanzimat aydınları gibi kendisini yetiştirir. Sarayda görevli dedesi destekler. Devlet memuru olmak için kalemlerde eğitilir. Fransızca öğrenince Batı daki aydınlanma, hürriyet, milliyet akımlarını inceler. Devleti seçilen meclisle padişahın birlikte yöneteceği meşrutiyeti getirmek isteyen gençlerdendir. Dernekleri, toplantıları sarayca bilinince İstanbul dan uzaklaştırılma kararına uymazlar. Fransa ya kaçıp edebiyat, sanat ve siyasi görüşlerini geliştirirler.hürriyet gazetesini çıkarıp İstanbul a gönderirler. Uzlaşınca döner. İbret gazetesinde yeni düşüncelerini yayar. Vatan yahut Silistre oyunundan sonraki gösteriden sonra Kıbrıs a Magosa kaleşehrinde yaşamak zorunda kalır. En verimli dönemidir. Tiyatro, roman ve eleştiriler yazıp takma adla İstanbul da yayımlatır. 1876 da Birinci Meşrutiyet in ilanında ve Anayasa yı hazırlamada etkindir. 2. Abdülhamit in baskıcı yönetiminde Midilli, Sakız adalarında yöneticidir. Sakız da ölür, Gelibolu ya gömülür. 4 / 5

Powered by TCPDF (www.tcpdf.org) Türk Tiyatrosu ROMAN: İntibah, Cezmi. TİYATRO: Gülnihal, Zavallı Çocuk, Akif Bey. MEKTUP: Avrupa, Magosa, Midilli, Sakız Mektupları. 5 / 5