MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

Benzer belgeler
MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

Mutluluk nedir? Kenan Kolday

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

Zikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır.

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler


MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız?

BİZ SİZ HEPİMİZ. Biz: Hakkımızda I Siz: Misyonumuz I Hepimiz: Vizyonumuz

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

SEVGİ IŞINI. (LOVE LİGHT) Ders Notları

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ 5.ÜNİTE :DÜNYA, GÜNEŞ VE AY KONU ÖZETİ


MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Dünya ve Uzay Test Çözmüleri. Test 1'in Çözümleri. 5. Ay'ın atmosferi olmadığı için açık hava basıncı yoktur. Verilen diğer bilgiler doğrudur.

...Bir kitap,bir mesaj!

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

DOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI?

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Su, yaşam kaynağıdır. Bütün canlıların ağırlıklarının önemli bir kısmını su oluşturur.yeryüzündeki su miktarının yaklaşık % 5 i tatlı sulardır.

İnsanın zihin altına yerleşmiş olan not defteri..gördüğü,duyduğu hatta hissettiği şeylerin depolama sistemi

KENAN KOLDAY. İnsanın gelişimini akıl, beden ve ruhun bütünlüğü açısından holistik bir şekilde ele alan Kenan Kolday ın yaşam amacı;

Tarihçi Kitabevi Yayınları 101 Kişisel Gelişim Serisi 1 Genel Yayın Yönetmeni: Necip Azakoğlu

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Farkındalık sadece içerden açılan bir kapıdır

Nasıl? Fark etmez! Ne kadar? Sonsuza kadar! Niçin? Çünkü böyle mutlu olabilirsin!

tellidetay.wordpress.com

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile...

5. SINIF DENEME SINAVLARI DAĞILIMI / TÜRKÇE

Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı.

MINDFULNESS NEDİR? Özel bir şekilde dikkat etmek: şimdiki zamana istemli, kasıtlı ve yargısız bir

EVRENSEL BOLLUK ENERJİ GÜÇLENDİRMESİ

USUİ REİKİ. Koşulsuz Sevgi.

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

ÖZEL ÇEKMEKÖY NEŞELİ ANAOKULU. PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK ve REHBERLİK BÜLTENİ ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ GELİŞİMİ

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

Not: Bu yazımızın video versiyonunu aşağıdan izleyebilirsiniz. Ya da okumaya devam edebilirsiniz

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

GÖKKUŞAĞI KOLEJİ PYP SORGULAMA PROGRAMI

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Birey ve Çevre (1-Genel)

ÖLÜM VE ÖLÜMCÜL HASTANIN BAKIMI

2. Milli Mevlana Kongresi

Arkadaşınız UNITE OGRENCI RAPORLARI VE YANIT KAĞITLARI. ICI P.K. 33 Bakırköy / İstanbul

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

Dişi Güç Shakti. Hana Nahas ve Jedami Wulf Dietzel tarafından düzenlenmiştir.

Hayırların babası olarak anılan,

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Ölümden Sonra Yaşam. Tanrı nın bize nasıl sonsuz yaşam verdiği hakkında kişisel çalışma notları

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

KORKU HAYAL GÜCÜNÜN MUHTEŞEM BİR HEDİYESİDİR

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Gökyüzünde Hareket (II)

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. (Kur an 50/16 Kaf)

Dünya, Güneş ve Ay'ın Şekli;

ilgi ve dikkati zorunlu kılmaktadır. Tarihte felsefî bütünlüğü kurulmamış, epistemolojik, etik, estetik ve metafizik boyutları düşünülmemiş hiçbir

Yardımlaşma ve Dayanışma Nedir? Yardımlaşma ve Dayanışmanın Önem ve Faydaları Nelerdir?

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

Düşüncenin gücü ile istediğimiz şeylere sahip olabiliriz.

Her daim yenilikçi anlayış

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et! Eski zamanlarda üç yolcunun yolu çölde düşer. Kurumuş bir nehir... Sevgi Tunalı

GÜNEŞİN ELEKTROMANYETİK SPEKTRUMU

Hava nedir? Hava durumu nedir?

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999

Transkript:

MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI-1999 Aylık Elektronik Dergi Sayı: 141 Eylül 2015 -------------------------------- SEVGİLİ OKUYUCU DOSTLARIM ----------------------------- Değerli Enkarnasyondaşlarım!.. REALİTE BASAMAKLARINA AİT TANRI ve VARLIK TANIMLAMALARI Her realite temsilcisi kişi, kendi varlığının ihtiyaçlarını karşılamak üzere, Sonsuz ve Tek olan Allah ın, Tanrı nın, Rabbin bir seviyesine tutunur O seviye ile geçici olan bir ilişkiye girer Her seviyenin ilişkisi, varlığı yeterli bir doyuma ulaştırdığında, varlık, daha derin, daha yüksek seviyelerle ilişki imkânı aramaya başlar Hiç kimsenin Tanrı ile olan ilişkisi, diğer bir kimsenin Tanrı ile olan ilişkisiyle aynı seviyede, aynı boyutta, aynı kapsamda değildir Her varlığın Tanrı yı tanımlaması; aslında, Sonsuz ve Tek olan Yaradan la ilişkisinin hangi seviyede ya da boyutta oluşunun tanımıdır Denebilir ki; hiç kimsenin Tanrı tanımı, diğer bir kimsenin Tanrı tanımıyla bir değildir Çünkü ilişkisinin derinliği aynı değildir Bilge varlık, saf sevginin ve nurun kaynağı olan Tanrı sını tanımlayarak O na o seviyeden yönelirken; Ateistler ise, var olmayan bir Tanrı tanımı yapıp O na o seviyeden yönelme ihtiyacı duyarlar Mutlak bir Tanrı tanımazlık, yaradılışımızdan dolayı varlık programımızda yoktur Tek olan, Sonsuz olan ve Girift olan o Yaratan enerji nin dışında olunamayacağını bilinci çok önemlidir Her varlık, O sonsuz olan ve tek olan Yaradan ın bünyesi içerisinde yer almaktadır O nun bünyesinin dışında olunabilme ihtimali, O nun sonsuzluğunun idrak edilmemiş olduğu anlamına gelir Bizden beklenen, içerisinde yer almış olduğumuz o sonsuz bünyenin neresinde olduğumuzu fark etmemizdir Ben, Tanrı nın neresindeyim..? O Sonsuz ve Tek olan Yaradan bünyenin hangi titreşim seviyesiyle titreşebiliyorum, hangi boyutuyla rezone olup ilişki kurabiliyorum sorusunu daima kendimize sormamız gerekir Bir sonraki sayımızda, söz konusu realitelerin Yaradan tanımlamalarını ve varlıksal yapılarını tek tek ele alacağım (Devam Edecek ) Kalbimdeki Allah ın Işığı; Kalbinizdeki Allah ın Işığını selamlıyor Artık, Yeryüzündeki En Kutsal Yer, Benim Kalbimdir Diyebilmek ümidiyle Işığımızın Bilgi; Yolumuzun Sevgi; Hedefimizin Vazife olabilmesi dualarımla Vakıf Başkanı Nurettin ERSOY

----------------------------------------------- DİYOR Kİ; ---------------------------------------------- Kıyam etmek; saklı olanların yeşermeye başladığının / insanlığın, saklı olanı, içeride gizli olanı açığa çıkartmaya başladığının / ve ektiği tohumlarını yeşertmeye başladığının bilincine Kıyam etmek; her birimizin birer tohum olduğunun / ve her tohumun Dünya toprağında mutlaka yeşermesi gerektiğinin / çünkü bu tohumların yeşermek üzere yeryüzünde olduklarının bilincine varmaktır Kıyam etmek; bizlerin, birer fidan olduğumuzun / yeryüzünün mümbit tarlalarla dolu olduğunun / her tarlanın, her tohum için uygun toprağa sahip olduğunun bilincine varmaktır Kıyam etmek; yeşeremeyenlerin, birbirlerinin gölgesinde kaldıkları için yeşeremediklerinin / mutlaka Güneş i görmek gerektiğinin bilincine varmaktır Kıyam etmek; Güneş in giderek parlaklığını arttırdığının / ve Güneş in giderek ısısını arttıracağının / bu ısı ve parlaklığa uyum sağlayamayanların, şu andan itibaren, onlar için yapılabilecek hiçbir şeyin olamayacağının bilincine Kıyam etmek; artık, yeryüzünün, tohumların yeşermesi için uygun alan niteliğinden yavaş yavaş sıyrılmaya başladığının / yeryüzünün, sadece bizim evimiz olmadığının / kozmik bir platform olduğunun bilincine Kıyam etmek; dönem insanlığı olarak, yeryüzünün sorunları ile uğraşanlar olarak bizlerin, bundan sonraki dönemlerde, yeryüzünün nimetlerinden faydalananlar olarak yeryüzünde hayatlarımızı sürdürmeye devam edeceğimizin bilincine Kıyam etmek; yeryüzünün, yavaş yavaş sırlarını bizlere açmaya başladığının / O na ne kadar nazik yaklaşabilirsek, O nun da, o kadar içine girebileceğimizin bilincine Kıyam etmek; yeryüzünün bütün imkânlarının henüz daha sahibi olmadığımızın / sahibiyetimizin, ancak yeryüzünün dış kabuğu ile alakalı olup, yeryüzünün imkânlarının sınırlı kısmı olduğunun / eğer bize tam kapasitesi ile hitap etmiyorsa, bunun sorun gibi görünmemesi gerektiğinin / bunun, plan ve program dâhilinde bir keyfiyet olduğunu bilmek gerektiğinin bilincine varmaktır Kıyam etmek; kendimizi aşağı görmememiz gerektiğinin / yetersiz görmememiz gerektiğinin / yavaş görmememiz gerektiğinin / bizlerin, binlerce, milyonlarca yılın karmalarının üzerine enkarne olmuş ruh ailesi olduğumuzun bilincine varmaktır Kıyam etmek; yeryüzünün tamamen bir cennet olmasını da beklememek gerektiğinin / yeryüzünün, bizim için bir geçit kapısı olduğunun / ancak bu kapıdan geçebileceklerin, anladığımız manadaki huzura kavuşabilecekler olabileceklerinin bilincine varmaktır 2

Kıyam etmek; yeryüzünün bizim için tıpkı uzun bir koridor gibi olduğunun / koridor üzerindeki pencerelerin çok az ışık almakta olduğunun / yeryüzünde yürümenin, ilerlemenin çok zor olduğunun / bize yapılan yardımların, son dönemde bu kadar çeşitlenmesinin ve çoğalmasının tamamen bu durumla alakalı olduğunun bilincine varmaktır Kıyam etmek; her plan, kendi varlıklarının üzerindeki operasyonları yoğunlaştırdığı için planların adeta aramızda dolaşmakta olduğunun / planların yeryüzüne bu kadar yaklaşmasının, Kaos un artmasına sebep olmakta olduğunun bilincine varmaktır Kıyam etmek; yeryüzünden sürekli olarak çıkan kıvılcımların, planların daha da yeryüzüne doğru yoğunlaşmasına sebep olmakta olduğunun / Dünya mızın, karmaşanın hat safhalarındayken, Şefkatin ve Merhametin kendisine akmasına izin vermekte olduğunun bilincine Kıyam etmek; yeryüzünün şuurlu bir varlık olduğunun / O nun şuur katmanlarında dolaşabilmek için, O nun şuur katman titreşimlerinin üzerine çıkmak gerektiğinin / kendi şuur katmanlarımızla, O nun şuur katmanlarını eşdeşleştirmemek gerektiğinin / bu eşdeşleştirmeyi yaptığımız takdirde, o şuur katmanları arasında kaybolmamızın çok muhtemel olduğunun bilincine Kıyam etmek; kendi varlıklarımızın özel ve nadide olduğunun farkında olmak gerektiğinin / tıpkı özel ve nadide çiçek gibi o çiçeğin yeryüzüne ait olmadığını söyleyenlerin, kendilerinin de yeryüzüne ait olmadıklarını bilmeleri gerektiğinin / kendimizde aidiyet duygus oluşturmamak gerektiğinin bilincine varmaktır Kıyam etmek; bizlerin, yeryüzü sakinlerinin, bir koridora, uzun bir koridora girdiğimizin / bu koridorun, bizi, çok ışıklı bir mekâna doğru götürmekte olduğunu bildiğimizin / fakat hatırlamak istemiyor olduğumuzun / bütün sorunumuzun öğrenmek konusunda tembellik etmemiz olduğunun bilincine Kıyam etmek; biz öğrenmedikçe, zamanın bize yeni yeni zeminler hazırlamakta olduğunun / ve her zemin üzerine oturan yeni zeminin, bize yeni oyunlarla hitap etmekte olduğunun bilincine varmaktır Kıyam etmek; şu anda yeryüzü katmanlarının birbirinin içine geçerek, kendisine ait olmayan, orijinin çok uzağında bir platform haline gelmiş vaziyette olduğunun / varlıkların, sirkülasyon sahalarını neredeyse tamamen yitirmiş durumda olduklarının bilincine Kıyam etmek; kaybolan alanların tüm sirkülâsyonlar içerisinde sıkışmış varlıkları olarak bazılarımızın yeryüzünün çok yakın katmanları arasında kaybolduklarının görülmekte olduğunun / kayıpların en acı veren hususlar olduğunun bilincine Kıyam etmek; kaybolan, kendini yok zanneden ruhlar, o kardeşlerimiz hatta ve hatta o uzuvlarımız için merak etmemiz gerektiğinin / onların bizim uzvumuz olduğunun bilincine Kıyam etmek; huzursuzluğumuzun en derin sebeplerinden bir tanesinin, kendimizi, burada ve tek başına algılamamız olduğunun / yeryüzünün, bizim algılarımızın çok fevkinde bir vazifeye sahip olduğunun bilincine 3

---------------------------- YARADAN KAVRAMI HAKKINDA (70)--------------------------- Sn. Nurettin ERSOY UN irticalen yaptığı konuşmalarından alınmıştır Herkes bu bilgiyi alır, kendi realitesinin ego yüküne, nefsaniyet yönündeki deneyim ihtiyacına bağlı olarak kendine aplike ederse, cevabını alır Bana bu bilgi, daima her realitenin, hangi koşulda bir varlık olursa olsun, her realitenin varlığına hitap eder İlaç olur... Pansuman değil, tedavidir İşte sade ve kuvvetli bilginin önemi buradadır Nedir?.. Pansuman niteliğinde olmayan, tedavi edici bilgidir Varlık bunu gerçekten idrak edip de bu bilgi üzerine, bu bilginin getirdiği rahmetle adımını attı mı, o adım artık geri dönülmez bir belirleyicilik getirir varlığa İşte ona biz geri dönülmez bir adım deriz ki; işte idrak, böylesine geri dönülmez bir hakkın, bir liyakatin elde edilişidir... Şimdi, bunu misallendirmek isteyen var mı?.. Yani ben otomatik olanın fark edilmesi, varlık tarafından, bu çok önemli, varlık tarafından fark edilmesi Bu otomatik olanın varlık tarafından fark edilmesi ve idrake sunulması yani tefekkür edilmesi, sorgulanması, düşünülmesi, hani Kur anda, yüzlerce defa, neden düşünmezsiniz, niçin akıl erdirmezsiniz, yeri göğü yaratan kimdir diye niye sorgulamazsınız diye defalarca o tekrar edilen, hatırlatılmaya çalışılan o mekanizmayı işte Kur an böyle ifade ediyor Eğer bir düşünebilsek Düşünce, beşeri seviyedeki düşünce, soru üretir Cevaplar beşeri düşüncenin ötesindeki üst düşünceden alınır Buna, tefekkür denir Buna, derin düşünce denir Buna yüksek haletler içerisinde halvette alınan cevaplar denir İşte düşünme, otomatik olanın varlık tarafından fark edilmesi, bu noktada başlar düşünce Sorgulama demektir Felsefenin esasını teşkil eder Felsefe, soru soran bir akılla, herhangi bir mevzuya, temas edilen bir ilişkiye yaklaşımdır Ne olursa olsun bu ilişki, o ilişkiyi sorgulamak, felsefedir Yani ne gibi?.. Ben bu klima kumandasını her zaman elime alırım, işte bunun kumandası, basarım Eğer bir gün bunu, ya bu nedir?.. Bu nasıl bir şeydir?.. Nasıl yapılmış, neye hizmet ediyor?.. Niçin böyle bir formda?.. Bunun başka türü olabilir mi?.. sorgulamasını yaptığım anda ben kumanda felsefesi yapıyorum Klimanın kumandasının felsefesine giriyorum Felsefeyi öyle abartmamak lazım Yemek yiyorsunuz Zeytini ağzınıza attınız Her zamankinden farklı bir anlayışla zeytine baktığınızda, bu nasıl bir nimettir? Dediğinizde, işte size zeytin üzerine felsefe.. Bir tesire karşı bir ilişki İlişki Bu ilişki cansızlarla da olur, bitkilerle de olur, cansız diye bir şey yoktur ama Anlaşılsın diye, eşya diyelim ona, cansız diye bir şey yok, o da canlı her şey yani madde enerjidir Oda ruhi bir müessiriyet altında formunu, şeklini ve yasalarını koruyor Rabbin emri ile yüz derecede ve şu kadar cıva basıncı altında kaynıyor Su Cansız zannettiğimiz su Rabbin üzerindeki müessiriyeti, tesiri, hükmü olmasa su, yüz derecedeki o bilgisini her zaman açığa vurmaz Bir gün der ki; kaynamıyorum Yüz elli derecede kaynayacağım, diyebilir Ama iradesine teslim edilmemiş, sadece tabiatına teslim edilmiş Rabbin bilgisiyle onlar var Demir de aynı, kendi özelliğini Rabbin bilgisiyle ve hepsi Rabbe, ibadet ederler Rabbin ibadetindedir hepsi Atomlarıyla, atom alt yapılarıyla, kolloidal moleküler yapılarıyla hep onu ibadetle anarlar Peki, şimdi daha böyle üst seviyeli ve bizim şuur seviyemizdeki bir faaliyet olarak bir misal alalım Mesela bir ilişkimizde, her zaman otomatik cevap verdiğimiz bir ilişkimizde yani beşeri güdülerimizle İçgüdü demeyelim ama beşeri otomatizmalarımızla cevap verdiğimiz bir ilişkide, günün birinde siz ama ben buna otomatik cevap veriyorum Dur bakayım, bu sefer verme bu cevabı Otomatizmaya fren koyun Veyahut da el freninizi böyle çekin, vermeyeceğim cevabı Ya n apacağım?.. Ya en doğru feet back i vermem lazım, Allah adına bugün ne yaptınız sorusuna cevaben yapacağım bunu ama bu fikirle Toksa karşımdaki insandan çıkarım var, kırılırsa bana ödeme yapmaz veyahut da şu olur, bu olur, bana ne derler demeden veyahut da bu niyetlerle yapılırsa hiçbir manası yok o aktivitenin.. Allah adına bugün ne yaptın sorusuna cevaben, Allah adına ben bugün, bu ilişkide en Rabbin ilkeleri doğrultusunda cevap vermek için fren yapıyorum Çok önemli niyet Freninizi yaptınız, vermediniz cevabı, karşınızdaki insan her zamanki gibi sizin nefsani kanaldan etkilenmeniz için sürekli size egonuza 4

hitaben neşriyatını yapıyor Bu bir hakarettir, bu bir talepkârlıktır, bu önce bendir, bu drama uygulamasıdır Sizi korkutuyor, sizi eleştiriyor, size mesafe koyuyor ve size kendini acındırıyor... Bu dört dramayı uyguluyor Enerjinizi sömürmeye çalışıyor ve siz orada diyorsunuz ki, hayır Benim enerjimi sömüreceğini biliyorum Ama Rabbim adına susuyorum ve orada sorguluyorsunuz, felsefi bir seviyeye kendinizi getiriyorsunuz ve diyorsunuz ki, Ya Rabbi senin adına bu benim enerjimi sömüren beşeri seviyeden, yatay seviyeden, düşük seviyeden gelen bu tesire ben senin ilkelerin doğrultusunda yüksek seviyenden bir cevap vermek istiyorum, dediğinizde siz o noktada şu iki numarayı çalıştırmaya başlıyorsunuz. (Devam edecek ) ------------------------------------- TEBLİGAT BİLİNCİ (17) ------------------------------------- Sn. Nurettin ERSOY UN irticalen yaptığı konuşmalarından alınmıştır Bu nizam kendisini hissedenlerin hissiyatları ölçüsünde varlığını ifade eder... Yaradan ilkelerden, ilahi kanunlardan bahsediyoruz Yaradan kanunları şaşmaz, inkâr edilemez ve correct olarak daima o kanun ne dediyse onun vuku bulduğu Yaradan ın mekanizmalarıdır İşleyen sistemlerdir Dolayısıyla da bu kanunlar çerçevesinde işleyen nizam var Bu nizamın kendisini ifade etmesi için onu hissedenlerin bulunması şartı var Biz şimdi bu bilgiyi alıyoruz, biliyoruz eğer bunu kabullenirsek, hedeflersek ulaşırız Bizim yaradan ile yaratılmış olan bizlerin birliği tesisi ya da kucaklaşma, bir olmanın mucizelerini yaşamamız için bu yardımlaşma, dayanışma ve gelişme ortaklığının derin bir şekilde hissedilmesi gereğini söylüyor Ciddi bir kominikasyon başlar İsteyin olur İsteğinizin, O nun ve kendinizin hizmetinde olması şartı vardır Kendi hayrım ve bütünün hayrına istemeyi becerdiğim anda bu nizam aktive olur Çok önemli bir anlayışın eşiğindeyiz Bütün detayları bırakın, her şeyi bir kenara atın Sizler bu yüce nizamın yapısına tam olarak vakıf olamayacaksınız Fakat bu yüce kanunlara uyarak, bu kanunların önünüzde açtığı yolda ilerleyerek, kendiniz için en hayırlı olanı yapmış olacağınıza inanmalısınız Demek ki bu nizamı kavrayabildiğimiz kadar kavrayıp uygulamaya başlarsak, bu kanunlar önümüzde yol açıyor hayatla olan özdeşleşmelerinin dengeye girmesine sebebiyet olan bir vuruşsa, hayırlı değil mi?.. O insanı uyandırdıysa, tapındığı bütün değerlerin tapınılmayacak olduğunu, asıl olanın daha yükseklerde bir sabit yer olduğunu ona kavrattıysa, bu ıstıraplı hadise hayır değil mi onun için Bunu düşünebilecek bir şuur seviyesine geleceğiz Sevgimizle yardım yapacağız, düşüncelerimizde bu sana ne hayırlar getirecek deyip, ne mutlu sana ki Rabbin böyle ilgi ve alakasına mahzarsın, senin ihtiyacın olup da bir türlü alamadığını, bilgi enerjisi sana bu komplo ile veriyor Tanrının megafonu kulağının dibinde Şöyle bir husus var, böylesine eprövler neticesinde ölen varlıklar, genellikle en az hayrı edinenlerdir Çünkü ölüm idraklenme ve şuurlanma için istenmeyen bir konumdur O zaman hayır o ölen kahramanın yani bütüne hizmeten ölümü seçmiş olan o varlığın çevresinin hayrı şekline dönüşür Ölüm bir fenomen sonucu vuku bulduysa, gereği kadar haleti varlığa yaşatmadığı için, kontrol dışı bir şuur safhasına geçirdiği için, çok fazla uyanışa sebebiyet vermez Haletin yaşanması lazımdır uyanış için Şok ölümlerde uyanış, öteki alemin koşullarında, çok zor, meşakkatli, uzun zaman dilimine yayılır O şokun farkındalığını elde etmesi, öldüğünün dahi farkına varabilmesi ve ölüm sebebi olan vakanın dersinin şuurundaki neticelerinin alınması çok güçtür Çevresine verdiği hizmet kendini aldığından daha fazladır Herkes için hayırlılık farklı farklıdır Çok doğal değil mi?.. Mesela şu anda araba çarpan insanlar yok mu?.. Eğer bu epröv, o insanın şuurlanmasına, uyanmasına, hayatla olan uyumsuzluklarının uyumlu hale dönmesine, Geçen gün maçta ölen çocuk, öldürüldü ne oluyor O Kişi bıçağı yedikten sonra ölme vakasına kadar, bedenini terk edene kadar yani 5

6 MERKEZ BİLGİ ALANI VAKFI - 1999 beşeri şuurunu bırakıp da, fizik ötesi âlemin şuuruna geçişi yapana kadar bir haletler yaşadıysa, muhakemeler yapabildiyse, dünya şuuru ile orada bazı ışıkları yakabildiyse, ne mutlu ona Ama bıçağın darbesini aldı, beyin salgılarını salgıladı ve birdenbire dünyası karardı bunun şuurlanması mümkün değil Bu tür eprövlerde, dışarıdan bakan için çok kritik noktalar var Biraz onların üzerinde duralım Mesela diyelim ki; doğuştan ciddi bir hastalıkla doğmuş bir bebek, bıçakla öldürülmüş bir insan veya araba çarpmış bir kişi böyle bir eprövle karşılaştığımızda bizim şuurumuz, bizim hayrımız ne olacak İlk gördüğümüzde nasıl bir halet yaşayacağız, burada kendimizi yakalamamız lazım, daha sonra ne yapmalıyız, farkındalık nasıl Böyle bir durumda vah vah yazık oldu mu diyeceğiz O onun seçimi, böyle bir programla geldi mi diyeceğiz, arkamızı dönüp yürüyecek miyiz?.. Ne yapacağız?.. Çok önemli Burada, muhatap olduğu sahneden en az randıman alıp, en yanlış davranış biçimini ortaya koyanlar, eksik spritüel kültüre sahip olanlardır... Onlar, kendilerini tamamen duygu tatbikatlarından ayırmış ve duygu tatbikatlarının ayıp olduğu bir anlayışa götürmüşlerdir Ve o mekanizmalarını devamlı bloke edip geri çektiklerinden dolayı, halet yaşama fırsatlarını daima kaçıranlardır onlar Zannederler ki; öyle büyük bir şuur kapasitesine sahipler ki, bilgi ile bakıyorum, hâlbuki tamamen olayın rahmetini örtenlerdir onlar Spritüel bilgiye sahip olmayanlar da olaya tamamen duyguları ile yaklaşıyor Yani duygularının, o fenomenin etkisi altında nasıl bir reaksiyon gösterdiğini kontrol etmeden, duygularının güdümünde, atların götürdüğü bir araba şekline giriyorlar Ağlıyorlar, mahvoluyorlar, uyumuyorlar Varlığımıza hâkim olan tepkime mekanizmamız ilk şokla ortaya koyduğumuzdur Ondan sonraki tamamen, gecikmiş de olsa fena değildir ama ilk reaksiyonu fotoğraflamamız lazım Ondan sonra alacağımız tedbir yani daha şuurlu bir reaksiyon veren varlık durumuna doğru gidişimiz bunun çok faydalı bölümüdür Orada akıl devreye girer, varlık kendini baskı altına almaya başlar, daha sunidir ama bu faaliyet onun bir dahaki deneyiminde ilk reaksiyonu düzelticidir Burada bütün hadise şudur Mesela, dışarıda bir bomba patladı, hepimiz ayrı tepki veririz Kimimiz hiçbir muhakeme yapmadan otomatik bir şekilde oraya buraya koşarız şuursuz olarak Kimisi de durumu kavrar, idraki onu en doğru harekete sevk eder Bu ikisi arasında çeşitli davranış biçimleri vardır... Bizlerin etkilere karşı tepkimiz, şuurluluk seviyemizi gösterir Araba kazasına alacak olursak, spritüel insanın duyarsızlığı ile mutat hayat içerisindeki insanın tepkisi arasında neredeyiz meselesi var Bazı insanlar vardır bu tür kazalarda o kadar kazanın etkisinde kalır ki, yanına bile yaklaşıp yardımda bulunma gücü yoktur onun Ben yaklaşamam der, duygularının hezeyana dönüşmesi çok kozmik bir vazife olan bir insanın hayatını kurtarmayı bile engeller ve ölüme dahi sebebiyet verebilir Bu geri bir realitedir Tamamen duygularının esiri olarak yaşam süren varlık tipidir bu Bundan kötüsü otomatik tip var, böyle bir olay karşısında duygularını daha aktive etmeden fizik içgüdüsel hareketlerle sağa sola koşuşur veya şuursuz hareketler yapar Orada ne acıma, ne kazanın vahameti, ne de korku vardır Sadece otomatik olarak koşuşturur Bu tip insanlara otomatik insan diyoruz Şuurlu yaklaşımlarda, duygulardan çok iradenin hâkim olduğu varlık tipidir bu Hiç etkilenmemesi söz konusu değildir Olaya bakar, kanından, feryadından tehditkâr durumundan algılar vahametini kavrar fakat derhal irade, duygulara hâkim olur Kendi iradesi ve şuuru kapasitesinde akıllı hareket eder, gerekeni yapmaya çalışır O yine duygular seviyesinde etkilenir, hüzünlenir, acır belki de iradesinin gerektirdiği eylemi yaptıktan sonra bir kenara çekilip ağlayabilir, haleti de yaşar Bir de bunun üstünde, kendinin şuurunda olan varlıklar vardır Global şuura sahip olan varlıklardır bunlar Hiç duygularını işin içine sokmayabilir Böylesine gelişiktir o Ama duyguların devreye sokmaması demek; duygusallığa hiç düşmez, hezeyana hiç girmez, olaya gider, gerekiyorsa yardım eder, gerekiyorsa etmez, edenler varsa onlara bırakır Gereken yapılıyor mu ona bakar Doktor var, ambulans var, su veren var gibi

(Devam edecek ) --------------------------------- SEVGİLİ QUAN-YİN DİYOR Kİ; -------------------------------- Ve galaksimiz de, evrendeki yüz milyarlarca galaksiden sadece bir tanesi Pek çok diğer galaksinin yanında adeta küçük bir cüce Örneğin; 6 000 000 ışık yılı büyüklüğündeki IC 1011 isimli galaksi Ve yine o da, evrendeki sayısız galaksiden sadece biri Bizi saran gökyüzündeki küçücük bir noktada bile, binlerce galaksi var Binlerce galaksi, evrende, yalnızca okyanustaki bir kum tanesi gibi HER ŞEY YOLUNDA / 1 Dünya... Güzel yuva... Ufacık bir küre aslında nice kürelerin arasında... Mükemmel bir ritimle dönüyor Güneş in etrafında; Günler, geceler, yıllar, yaşamlar, tarihler, devreler, sikluslar boyunca... Güneş; Dünya mızın yaşam kaynağı... Dünyamızın ekvator çevresi 40 000 km iken, Güneş, 1 400 000 km çevre uzunluğunda... O da, başka bir yıldızın etrafında dönüyor, çok daha geniş bir yörüngede... Bilinen en büyük yıldızın çevresi ise; 2 800 000 000 km (VY Canis Majoris) Güneş ten 2.9 milyar kez daha büyük Bu yıldızın üzerinde, saatte 900 km hızla yol alan bir uçak; ancak 1100 yılda, bu yıldızın çevresinde bir tur atabilir... Fakat o da, bizim galaksimizi oluşturan yüz milyarlarca yıldız arasında sadece küçücük bir nokta Samanyolu Galaksisi; devasa büyüklükte Boyu, en az 100 000 ışık yılı mesafesinde; yani yaklaşık 950 000 000 000 000 000 km. Öyle ki, bizim geceleri gökyüzünde gördüğümüz yıldızların tümü; Samanyolu galaksisinin içinde, sadece küçücük bir noktadan ibaret Her galaksi, milyarlarca yıldızı yani güneşi içinde taşımakta Her yıldız ise, çevresinde gezegenleri ile... Ve tüm bunlar, yalnızca gözlemleyebildiğimiz evren hakkında söylenenler Evrenin bu kısmı, gözlemleyemediğimiz evrenin içinde; yine küçücük bir nokta Evrendeki yıldızların sayısının, yeryüzündeki kum tanelerinin sayısından bile çok olduğunu; fakat bir tek kum tanesinde, evrendeki yıldızlardan da çok sayıda atom olduğunu düşünebiliyor musunuz?.. Ve her bir atomun içi, adeta bir galaksi, galaksinin bir modeli... Galaksilerin içinde, her zerresinde galaksiler... Ve tüm bu galaksileri, yıldızları, gezegenleri, atomları, elektronları mükemmel bir düzenle oluşturan ve mükemmel bir ritimle hareket ettiren gücü düşünebiliyor musunuz?.. Yine de tüm bu bahsedilenler; yalnızca varoluşun maddi âlemleri hakkında... Yani adeta su yüzeyindeki incecik bir yansıma... Ötesinde, ruhun yolculuk ettiği sayısız katmanlar ve boyutlar... Hepsi, muhteşem bir nizam içinde... Peki, bu muhteşem varoluş tablosu içerisinde, insan nerede?.. İnsan, yaradılış şemasındaki muazzam yerini görerek, aldığı rolün yükünü hissederek sorgulamalı ve bu anlamda derinleşmelidir diyor Sevgili Quan-Yin... (QY / 353) 7

İnsan, belli kabiliyetlerle donatılmış bir robot değildir... İnsan, kendine verilmiş olan güç melekeleri sayesinde her yöne yaptığı yaratımlarla, canlı bir organizma olarak hay özelliğini taşımaktadır... İnsan, bilgi biriktirebilir, potansiyel biriktirebilir ve biriktirdiği potansiyeli açığa çıkartabilir... Ve bu potansiyel sayesinde çeşitli kâinatlarda boy gösterebilir... İnsan, vizyonunu mutlaka geliştirmelidir... Kısır kalıplarından, özgür sahalara yönelmelidir... diyor... (QY / 357) İnsan, bu sonsuzluğun içinde yok denecek kadar küçük olan mevcudiyeti ve yaşamı ile, nasıl bu cümle ile muhatap olabilir diye sorabiliriz kendimize... Hele şöyle bir kendimize, çevremize ve Dünya da yaşananlara baktığımızda... Bunun cevabını, ancak varlıklarımızın ve her şeyin hakikatine, Hakikat e yaklaştıkça bulabileceğiz... Dünya yaşayanının yarattığı ve içine hapsolduğu tuzakların içinde değil... Kendisini büzüştüren ve giderek yok eden tuzakların içinde değil... Tuzağı siz kurarsınız, içine siz düşersiniz diyor Sevgili Quan-Yin... Tuzak; Hapistir; Yaratılandır; Yapılandır ve giderek yok edendir Hakikat; her şeydir... Tuzak; bir şeydir... (QY / 231) Şimdilerde insan, hep, o kendi yarattığı bir şey in peşinde... Bütünlükten ve hakikatten uzaklaşmış bir halde; her türlü tuzağın içinde hapsolmuş vaziyette... İnsan... Ruhunu ve Varoluşu unuttuğunda; bedenine, duygularına, zihnine hapsolduğunda; ne kadar da küçük... Ömrü yok denecek kadar kısa; bedeni yok denecek kadar zerre tüm bu sonsuzluğun ortasında... Yine de sahip olmaya çalıştıkları, savaşları, doğruları; ne kadar da önemli ve büyük görünüyor ona... Oysaki amaçları, arzuları; kendi bedeninin bile dışına çıkamıyor çoğu zaman... Ya da kendi ailesinin, kendi takımının, kendi milletinin, kendi dininin, ya da kendi dünyasının sınırlarında... O kadar çok sebebi var zannediyor ki; savaşmaya, mücadele etmeye, kendini korumaya... Kendini o zerre zannediyor çünkü... O zerre haliyle, okyanusların akışına karşı durmaya çalışıyor Duramayınca isyan ediyor, acı çekiyor; her şeyi suçlayarak, her şeyden korkarak... Hakikat; O, zaten vardır O nun içinde açarsınız, çoğalırsınız, yükselir ve özgürleşirsiniz Hakikat; var eder Var oldukça, mevcudiyetiniz artar Yeryüzünün ve varoluşun tüm mekânlarının size ait olduğunu bilmeye başlarsınız Ve kabınızın, varoluşun tamamı olduğunu kabul edersiniz O kabulünüz sizi tutar Ve bedeniniz, varoluşun kendisidir (QY / 231) Ve bu döngü; yeni acılarla, yeni savaşlarla ve yeniden yeniden hissedilen öfke ile devamlı yineleniyor... Ve Dünya dönmeye devam ediyor Güneş parlamaya devam ediyor Hakikat, var olmaya devam ediyor bütün sadeliğiyle, her zerrede, mükemmel bir ahenkle... İnsan bu bütünlüğü görse de, görmese de... İnsan göremeyebilir, gözlerine, şuuruna, hatta ruhuna inen perdelerin arkasından baktığında... Ancak böyle bir Hakikat in kabulü ile insan, özgürleşmeye, genişlemeye ve yaradılış şeması içindeki hakiki yerini ve rolünü fark etmeye başlayabilir... 8 Dünya, bir okuldur Bu okulun önemli derslerinden olan perdelenme, okulun sistemine girildiği andan itibaren varlığın zihin programında belirir

Varlık, bu programı özenle dokurken, bazen eli kayar, bazen dili sürçer, bazen zihni bulanır Dokuma, arzu edildiği şekilde mükemmellik seviyesine ulaşamayabilir O zaman varlık ne yapar..? Bir daha, bir daha, bir daha Varlık, kendini indirdikçe indirir... Allah ın / Tanrı nın / Rabb in Öz Bilgisi, Sevgisi, Şefkati, Merhameti olan Quan-Yin, hep bizimle olsun... Yalnızca Şefkat ve Sevgi ile yaşamanın, bilinçli yaşamanın ne demek olduğunu bizlere anlatan Sevgili Quan-Yin in ışığı ile her an yıkanmak dileğimizle... Perde, kalınlaşır Güneş, solar Gökyüzü, kararır Uyku, derinleşir Varlık, bireyselliğin en zor deneyimleriyle mücadelesini sürdürür (QY / 141) Bu da bir döngüdür... (Devam edecek ) Rabbimizin bir lütfu olan bu emanetleri, tüm gönül dostlarımızın yüreğine teslim ediyoruz; gereken değerin ve önemin verileceğinden emin olarak... Vesile olma fırsatını verdiğiniz için, hepinize minnetlerimizi / şükranlarımızı sunuyoruz... En kalbi sevgilerimizle... BAKIN BU AY NELER YAPTIK! MUCİZE TAŞ ARAGONİT artık ellerimizin arasında... 2.7 MİLYAR YAŞINDAKİ BİLGE DOST GERİ DÖNDÜ Tarihin her döneminde kullanılmış olan fakat zaman içinde unutulan MUCİZE TAŞ ARAGONİT tekrar insanlığa kendini sunuyor Şu anda 5000 kişinin boynunda taşıdığı bu mucizeyi daha yakından tanımak ister misiniz?.. MUCİZE TAŞ ARAGONİT İ sürekli boynunda taşıyanlar; O nun koruması, şifası, bolluk ve bereketi ile sarılıyorlar Bağışıklık sistemleri güçleniyor ve daha az hasta oluyorlar... Ağrılarda, kramplarda, cilt sorunlarında, her türlü psikolojik problemde, tüm tedavilerde ilacı destekleyici ve yan tesirlerini azaltıcı olarak mucize taş Aragonitten yardım alıyorlar Ayrıca bilinçaltlarını temizleyip rahat ve kaliteli bir uykuya kavuşuyor, hayatın sorunlarıyla daha kolay başa çıkabiliyorlar Yaşamlarındaki olumsuz birikimlerden özgürleşerek; daha yüksek duyguları, sükûneti, güveni, dengeyi deneyimlemeye başlıyorlar... Sadece kendileri değil, çevreleri de bu ışıklı değişimin farkına varıyor Aragonit; Kozmostan akan en yüksek titreşimleri kendinde toplayarak; sürekli olarak Dünya ya topraklayan ve her yönde yayan bir kozmik aktarıcıdır... Onu boynunda taşıyanlar, sürekli olarak bu titreşimlerle beslenmeye başlar, ve evrensel bilincin, sevginin, şifanın birer kanalı olurlar... Ağustos ayında; 26 arkadaşımız, gerek Aragonit Semineri ne katılarak, gerekse vekil uyumlama ile kendileri için özel seçilmiş taşlara uyumlandılar 9

Uyumlanma Prosesi; Yeryüzünde sadece Sn. Sevgi Ersoy tarafından gerçekleştirilebilen, tescillenmiş bir tekniktir. Uyumlandıktan sonra, Aragonitin size kendi bilgisini ve şifasını tam kapasitesi ile açtığını göreceksiniz. * Uzaktan uyumlanma (vekil uyumlanma) olur mu? Vakıf merkezimize gelemediğiniz durumlarda; başka şehirde yaşamak, yatağa bağlı bir hastalığa sahip olmak, iş nedeniyle seminerlere katılamamak gibi sebeplerle, uzaktan uyumlanma yapılabilir. Ülkemizin ve Dünyamızın her yerinden sayısız kardeşimiz, bu yolla, onlar için özel olarak uyumlanmış Aragonitlerine sahip olabilmektedirler. Bunun için başvuru formunu doldurup bize göndermeniz gereklidir. çevrelerine çok daha yararlı olabildiklerini görürler Vakıf Merkezimizde ve Reiki Huzur Vadisi'nde, Reiki I, II ve III. Seviye ve Reiki Öğretmenlik Eğitimleri verilmektedir Ayrıca Derin Reiki Kursları gerçekleştirilmektedir Merkez Bilgi Alanı Vakfı, Reiki yi kutsal bir aydınlanma disiplini olarak görür Eğitimlere katılan öğrencilere teknik, tüm detayları ve prensipleri ile anlatılır ve Reiki nin özünü hissettirmek hedeflenir Ağustos ayında; 1 arkadaşımız Reiki I. Derece ye, 2 arkadaşımız Reiki II. Derece ye uyumlandılar... Aragonit taşı ile ilgili genel bilgi için www.aragonitmucizesi.com sitesini ziyaret edebilirsiniz... REİKİ Bilgi ve Kayıt için vakfımızla iletişime geçebilirsiniz MAGNİFİED HEALİNG Reiki; Evrensel Şifa Enerjisidir Reiki ile uyumlanan kişiler; kendileri ve çevreleri için, şuurlu hayat enerjisini akıtan birer kanal olurlar Bu güçlü şifa enerjisinin kendilerine açtığı aydınlık yolda ilerlerken; her geçen gün anlayışlarının, gelişimlerinin, sevgilerinin yükseldiğini ve hem kendilerine hem de 10 Magnified Healing, Tanrı nın Yükseltilmiş Şifa enerjisidir... Kalbimizi Kaynağa bağlayan, ve en yüksek Kaynak tan taşan bu lütfu bizle paylaşan bir şifa tekniğidir... 5. Boyutun Şifa enerjisidir... Kalplerimizin daha çok açılabilmesi, duygularımızın incelmesi, düşüncelerimizin arınması, ruhumuzun saflaşması için bizimle çalışır...

Geçmişte ve şimdi olan tüm uyumsuz yaratımları dönüştürür... Bilincimizi, varlığımızın daha yüksek titreşimlerine doğru yükseltir... Bu Dönüşümü; İnsanlığa, Dünyamıza ve Geleceğimize hizmet yolunda paylaşmamızı sağlar... Bu teknik insanlığa Sevgili Quan Yin aracılığıyla aktarılmıştır; en yüksek Sevgi, Şefkat, Merhamet enerjisiyle çalışır... Sn. Sevgi Ersoy, Magnified Healing Tekniğinin, Türkiye ve tüm Türkçe konuşulan ülkelerdeki temsilcisidir... 2003 yılından beri, Merkez Bilgi Alanı Vakfı bünyesinde binlerce kişi, bu özel enerjiyle tanışmış ve bu Evrensel Şefkat enerjisine inisiye olmuşlardır... Bültenlerimizdeki Quan-Yin bölümlerinden, Sevgili Quan Yin in bilgilerini de takip edebilirsiniz Detaylı bilgi için vakfımızla iletişime geçebilirsiniz Reiki Huzur Vadisi ve burada yaptığımız çalışmalar hakkında bilgi için: http://www.reikihuzurvadisi.com/ sitesini ziyaret edebilirsiniz... 11