Volume:3 Number:6 December 2014. Special Issue : Turgut Özal s Legacy Özel Sayı: Turgut Özal ın Mirası



Benzer belgeler
The person called HAKAN and was kut (had the blood of god) had the political power in Turkish countries before Islam.

Volume:3 Number:6 December Special Issue : Turgut Özal s Legacy Özel Sayıs: Turgut Özal ın Mirası

HÜRRİYET GAZETESİ: DÖNEMİNİN YAYIN POLİTİKASI

T BEPS TURGUT ÖZAL. Journal o t Business Econom ics and Political Science. Volume: 1* Number:!»June 2012

Civil-Military Relations and Coup Risk in the 21st Century: A Comparative Analysis of Turkey and Thailand's Bumpy Roads to Democracy

Ramazan Cengiz Derdiman

BİR BASKI GRUBU OLARAK TÜSİADTN TÜRKİYE'NİN AVRUPA BİRLİĞl'NE TAM ÜYELİK SÜRECİNDEKİ ROLÜNÜN YAZILI BASINDA SUNUMU

Argumentative Essay Nasıl Yazılır?

( ) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR

ALANYA HALK EĞİTİMİ MERKEZİ BAĞIMSIZ YAŞAM İÇİN YENİ YAKLAŞIMLAR ADLI GRUNDTVIG PROJEMİZ İN DÖNEM SONU BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

TÜRKİYE DE BİREYLERİN AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİĞİNE BAKIŞI Attitudes of Individuals towards European Union Membership in Turkey

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ

First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences

THE EUROPEAN NEIGHBOURHOOD POLICY: AN EFFECTIVE FOREIGN POLICY TOOL FOR THE EUROPEAN UNION?

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ -

Profiling the Urban Social Classes in Turkey: Economic Occupations, Political Orientations, Social Life-Styles, Moral Values

Cilt:7 Sayı: 1 Volume:7 Issue:1 ISSN: ISPARTA

ÖZGEÇMİŞ. Russian Foreign Policy in South Caucasus under Putin, Perceptions (Journal of International Affairs) 13, no.4 (Kış 2008), s

AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri Yapisi ve Uyum Sorunlari (Turkish Edition)

Bağlaç 88 adet P. Phrase 6 adet Toplam 94 adet

PROFESYONEL HİJYEN EKİPMANLARI PROFESSIONAL HYGIENE PRODUCTS

PROF. DR. TANEL DEMİREL

20. ENSTİTÜLERE GÖRE LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİ SAYILARI NUMBER OF GRADUATE STUDENTS IN THE VARIOUS GRADUATE SCHOOLS

NOVAPAC Ambalaj San. Tic. A.Ş

Sokak Hayvanları yararına olan bu takvim, Ara Güler tarafından bağışlanan fotoğraflardan oluşmaktadır. Ara Güler

T.C. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİREYSEL DEĞERLER İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ İLİŞKİSİ: İSTANBUL İLİNDE BİR ARAŞTIRMA

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER

YBÜ SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Lisans Programı Department of International Relations Undergraduate Curriculum

Demokrat Partiden Günümüze Siyasal Gelişmeler. XV. ve XVI. Yüzyıllarda Ortadoğu Ticaret Tarihi II

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 9 SBS PRACTICE TEST 9

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT

Günay Deniz D : 70 Ekim finansal se krizler, idir. Sinyal yakl. temi. olarak kabul edilebilir. Anahtar Kelimeler:

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS GLOBAL AND REGIONAL POLITICS I

ÖZGEÇMİŞ. Selçuk Üniversitesi, Karaman İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü

TÜRKÇE ÖRNEK-1 KARAALİ KÖYÜ NÜN MONOGRAFYASI ÖZET

ÖNEMLİ PREPOSİTİONAL PHRASES

Mehmet MARANGOZ * ** *** stratejileri ve ekonomik yenilikleri ile. ecindeki. alternatif g. Anahtar Kelimeler:

Prof. Dr. N. Lerzan ÖZKALE

Y KUŞAĞI ARAŞTIRMASI. TÜRKİYE BULGULARI: 17 Ocak 2014

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DERGİSİ

Turkish Journal of Middle Eastern Studies

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Kamu Yönetimi Trakya Üniversitesi 2001

A UNIFIED APPROACH IN GPS ACCURACY DETERMINATION STUDIES

ÖNEMLİ PREPOSİTİONAL PHRASES


DÜNYA DA VE TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜMENİN SİGORTACILIK SEKTÖRÜNE ETKİSİ

JOURNAL OF ATATÜRK RESEARCH CENTER

ABSTRACT IMPACT OF POLISH MEMBERSHIPS IN NATO AND THE EU ON POLISH FOREIGN POLICY TOWARDS RUSSIA. Bodur, Kadriye

WATER AND IRRIGATION SECTOR IN TURKEY

ÖZGEÇMİŞ. GAÜ İşletme ve Ekonomi Fakültesi, Ekonomi Bölüm Başkanı

Yrd.Doç.Dr Ahmet Kesgin, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesii Felsefe Bölümü, Sistematik Felsefe ve Mantık

Yrd. Doç. Dr. Kemal Çiftçi

BPR NİN ETKİLERİ. Selim ATAK Çevre Mühendisi Environmental Engineer

Doğu Akdeniz Üniversitesi Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi

Kötüler dünyada ne yapar?

PROF. DR. TANEL DEMİREL ÖZGEÇMİŞ

.. ÜNİVERSİTESİ UNIVERSITY ÖĞRENCİ NİHAİ RAPORU STUDENT FINAL REPORT

Yaz okulunda (2014 3) açılacak olan (Calculus of Fun. of Sev. Var.) dersine kayıtlar aşağıdaki kurallara göre yapılacaktır:

Industrial pollution is not only a problem for Europe and North America Industrial: Endüstriyel Pollution: Kirlilik Only: Sadece

Yüz Tanımaya Dayalı Uygulamalar. (Özet)

Student (Trainee) Evaluation [To be filled by the Supervisor] Öğrencinin (Stajyerin) Değerlendirilmesi [Stajyer Amiri tarafından doldurulacaktır]

AGENDA. by Monday, March Journal Assignment Topics? - Choose the topic for your group project. - Role of Government in Public Policy

PROFESSIONAL DEVELOPMENT POLICY OPTIONS

Sosyal Bilimlerde Dünya`nın En İyi Üniversiteleri. Harvard Oxford Yale

a, ı ı o, u u e, i i ö, ü ü

INTERNATIONAL JOURNAL OF ECONOMIC STUDIES

1. English? a. She is b. Is c. He d. Is she. 1. This is an office, and tables. a. those are b. that are c. these d. that is. 1. This is girlfriend.

Derece Alan Üniversite Yıl

HIGH SCHOOL BASKETBALL

LİBYA NIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI PROGRAMINDA TÜRK TEKNİK MÜŞAVİRLİK HİZMETLERİ KONFERANSI 10 NİSAN 2013, ANKARA

Unlike analytical solutions, numerical methods have an error range. In addition to this

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

ÖZGEÇMİŞ. : Prof. Dr. Birol AKGÜN : Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Çankaya, Ankara

JOURNAL OF ATATÜRK RESEARCH CENTER

2. Yarıyıl (Bahar Dönemi)

ĠġLETME ve ĠġLETME Ġkinci Öğretim BÖLÜMLERĠ 1. SINIF (Bahar Dönemi) 2. SINIF (Bahar Dönemi) Kodu

PROF. DR. TANEL DEMİ REL ÖZGEÇMİ Ş

This empire began in 330 and lasted until 1453, for 1123 years.

1. YARIYIL (GÜZ) 2. YARIYIL (BAHAR)

INTERNATIONAL INTERNAL MEDICINE TRAINING MEETINGS-2 MACEDONIA

TAR TAR TAR TAR TAR 722 Türk-Macar İlişkileri Tarihi

PRELIMINARY REPORT. 19/09/2012 KAHRAMANMARAŞ PAZARCIK EARTHQUAKE (SOUTHEAST TURKEY) Ml=5.1.

ŞEYH SAFVET İN TASAVVUF DERGİSİ NDEKİ YAZILARINDA TASAVVUFÎ KAVRAMLARA BAKIŞI

KALEIDOSCOPES N.1. Solo Piano. Mehmet Okonşar

ÖZET ve niteliktedir. rme. saatlerinin ilk saatlerinde, üretim hatt. 1, Mehmet Dokur 2, Nurhan Bayraktar 1,

Kâmil SERTOĞLU Onlar İnşaat Tuzla Evleri No:19 Tuzla Mağusa. TEL İŞ-TEL

İŞLETME ve İŞLETME İkinci Öğretim BÖLÜMLERİ 1. SINIF (Bahar Dönemi) 2. SINIF (Bahar Dönemi)

WEEK 11 CME323 NUMERIC ANALYSIS. Lect. Yasin ORTAKCI.

İŞLETME ve İŞLETME İkinci Öğretim BÖLÜMLERİ 1. SINIF (Bahar Dönemi) 2. SINIF (Bahar Dönemi)

daha çok göz önünde bulundurulabilir. Öğrencilerin dile karşı daha olumlu bir tutum geliştirmeleri ve daha homojen gruplar ile dersler yürütülebilir.

Sunumun içeriği. of small-scale fisheries in Datça-Bozburun

HEARTS PROJESİ YAYGINLAŞTIRMA RAPORU

BAYAN DİN GÖREVLİSİNİN İMAJI VE MESLEĞİNİ TEMSİL GÜCÜ -Çorum Örneği-

BİR İLETİŞİM BİÇİMİ OLARAK MODA: TÜRKİYE'DE TOPLUMSAL DEĞİŞME AÇISINDAN ÖRNEK OLAY İNCELEMESİ (TESETTÜR MODASI)

Yrd.Doç. Dr. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Uluslararası İlişkiler Gazi 2001

İstanbul Üniversitesi, Tarih Bölümü 1-Gazi Üniversitesi, Üniversitesi /2- University of Connecticut University of Birmingham

TDF s Experiences and Good Practices in Management of Forced Migration

Konforun Üç Bilinmeyenli Denklemi 2016

Transkript:

Volume:3 Number:6 December 2014 Special Issue : Turgut Özal s Legacy Özel Sayı: Turgut Özal ın Mirası

Volume: 3 Number: 6 Year: December 2014 / Cilt: 3 Sayı: 6 Yıl: Aralık 2014 Owner/Sahibi Prof. Dr. Abdulkadir Şengün Rector/Rektör Turgut Özal University/Turgut Özal Üniversitesi Editor/Editör Prof. Dr. Muhammet Kösecik Turgut Özal University/Turgut Özal Üniversitesi Assistant Editors/Editör Yardımcıları Asst. Prof. Dr. Engin Akçay Asst. Prof. Dr. Erkan Ertosun (Guest) Book Review Editor Res. Asst. Salih Doğan (Guest) Managing Director/Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Assoc. Prof. Dr. Yavuz Kahraman Editorial Assistance/Editoryal Sekreterya Res. Asst. Semih Kılıç Res. Asst. Serpil Ozulu Design/Tasarım Veysel Cebe Contact/İletişim Turgut Özal Üniversitesi, JOBEPS, Etlik, 06010, Ankara-TÜRKİYE E-mail: info@jobeps.org www.jobeps.org ISSN: 2146-2240 Abstracted/Indexed in Asos (Akademia Sosyal Bilimler İndeksi) INDEX COPERNICUS International Journal of Business Economics and Political Science dergisi aşağıdaki veri tabanları tarafından taranmaktadır: Index Copernicus International Akademia Sosyal Bilimler İndeksi (ASOS Index) Printed by/basım Yeri Sage Yayıncılık Reklam Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Zübeyde Hanım Mah. Kazım Karabekir Cad. Kültür Han No:7 / 101-102 İskitler - Altındağ / Ankara

ADVISORY BOARD/DANIŞMA KURULU Prof. Dr. Muhittin Acar Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Muhammed Akdiş Gediz Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet Aksoy Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Muhlis Bağdigen Bülent Ecevit Üniversitesi Prof. Dr. Chris Bailey Keele University Prof. Dr. Serkan Bayraktaroğlu Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Veysel K. Bilgiç Polis Akademisi Prof. Dr. Yıldıray Çınar Syracuse University Prof. Dr. M. Akif Çukurçayır Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. Pascale Ezan Université de Rouen Prof. Dr. İbrahim Güngör Turgut Özal Üniversitesi Prof. Dr. Alan Hunter Coventry University Prof. Dr. Naim Kapucu University of Central Florida Prof. Dr. Muhsin Kar Necmettin Erbakan Üniversitesi Prof. Dr. Hikmet Kavruk Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa Ökmen Celal Bayar Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin Özgür Pamukkale Üniversitesi Prof. Dr. İsmail Özsoy Fatih Üniversitesi Prof. Dr. Hamit Palabıyık Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Prof. Dr. Bekir Parlak Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Vedat Pazarlıoğlu İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Prof. Dr. İsa Sağbaş Afyon Kocatepe Üniversitesi Prof. Dr. Vildan Serin Fatih Üniversitesi Prof. Dr. Eric Smith Essex University Prof. Dr. Kevin Theakstone University of Leeds Prof. Dr. Kemal Yıldırım Anadolu Üniversitesi Prof. Dr. Uğur Yıldırım Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Prof. Dr. Fatih Yüksel Ondokuz Mayıs Üniversitesi Prof. Dr. Murat Karaöz Turgut Özal Üniversitesi

ABOUT JOBEPS Journal of Business Economics and Political Science (JOBEPS) is a biannual and refereed journal. Each volume consists of at least two issues. Claims, opinions or ideas expressed in JOBEPS are solely those of the authors and do not imply endorsement by the editors or Turgut Ozal University. Authors should consult the Notes for Contributors at back of the journal before submitting their final drafts. Manuscripts and editorial correspondence should be sent via e-mail or via the online submission system on the journal s homepage. JOBEPS is a registered trademark of Turgut Ozal University. JOBEPS HAKKINDA JOBEPS yılda en az iki kez yayımlanan hakemli bir dergidir. Her bir cilt iki sayı içerir. JOBEPS de yer alan makalelerde ileri sürülen iddia, görüş ya da düşünceler yazarlara aittir. Editörlerin ya da Turgut Özal Üniversitesi nin resmi görüş ve düşüncelerini yansıtmaz. Yazarlar makalelerini derginin son sayfasında yer alan Yayın Koşulları ve Yazım Kurallarına göre yazmalıdırlar. Makaleler e-mail ile ya da derginin internet sayfasındaki online makale sunum sistemi ile gönderilebilir. JOBEPS Turgut Özal Üniversitesi adına tescillidir.

CONTENTS/ İÇİNDEKİLER Özal ı Anlamak Erkan Ertosun 1-3 YORUMLAR/COMMENTARIES Atılımcı Bir Devlet Adamı: Turgut Özal Ali Bozer 5-8 MAKALELER/ARTICLES Turgut Özal, the Middle East and the Kurdish Question William Hale 9-33 Turgut Özal Dönemi Türkiye de Siyasal Liberalizm Selami Erdoğan, Naciye Oral 35-53 Economy and Democratisation: Turgut Özal Era in Turkey Taptuk Emre Erkoç 55-74 Turkish Foreign Policy towards Central Asia: Understanding the Differences between Özalism and AK PARTY Politics Farkhad Alimukhamedov 75-95 Turgut Özal Ve Süleyman Demirel in Siyasi Liderliklerinin Uluslararası Aktörlerle İlişkiler Açısından Karşılaştırılması Hakan İnel 97-117 Turgut Özal Dönemi Yoksullukla Mücadele Politikaları ve Günümüze Yansımaları Yılmaz Demirhan, Nazım Kartal 119-137 Turgut Özal Döneminde Türkiye nin Bulgaristan Türkleri Politikası: Konstrüktivist Bir İnceleme Gökçay Dağlıoğlu 139-181 PANELLER/PANELS 17 Nisan 2014, Turgut Özal ı Anma Programı Düşünce ve Hizmetleriyle Başbakan ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal Galip Demirel, Hasan Celal Güzel, Oltan Sungurlu, Saffet Arıkan Bedük, Erkan Ertosun 183-201 4 Mart 2015, Cumhurbaşkanı Özal ı Yaşatmak Hikmet Özdemir 203-211 KİTAP İNCELEMELERİ/BOOK REVIEWS Hikmet Özdemir, Turgut Özal-Biyografi Hazırlayan: Kaan Devecioğlu 213-215 M. Zeki Duman, Türkiye de Liberal-Muhafazakar Siyaset ve Turgut Özal Hazırlayan: Fatih Tahancı 217-220 Abdulvahap Kara, Turgut Özal ve Türk Dünyası (Türkiye - Türk Cumhuriyetleri İlişkileri 1983-1993) Hazırlayan: M. Murat Arslan 221-224 Engin Akçay, Erkan Ertosun, Farkhad Alimukhamedov, Iqboljon Qoraboyev, Half a Decade in Turkey: Ambassadorial Insights Hazırlayan: Didem Tomaslar 225-227

Niçin Turgut Özal Özel Sayısı: Özal ı Anlamak Bir siyaset adamı, arkasından toplumun geniş kesimlerini sürükleyebiliyor ve ortaya koyduğu ideallere/davaya inanmış yol arkadaşları ile birlikte hedefine doğru yürüyor ise artık gerçek bir lider konumuna gelmiş demektir. Bunun bir adım ötesinde ise, bir siyasi lidere, sadece sağlığında ve iktidar gücüne sahip olduğu dönemlerde değil emekliliğinde sade bir hayat yaşarken ya da öldükten sonra milyonların sevgisi devam ediyorsa, o artık bir ulusal kahramandır. Bu yönüyle Özal, hem Türk siyasetinin unutulmaz liderlerinden biridir hem de gönüllerde yaşayan bir kahramandır. Seçimlere girme iznini dahi zorlukla almış ve başarı şansı tanınmayan kurucusu olduğu partiyi sandıktan üst üste iki kez birinci parti olarak çıkarmayı başarmış; genç, heyecanlı ve yeniliklere açık bir siyasetçi ve bürokrat kadrosu oluşturarak inandığı ideallere doğru yürümüştür. Özal ın uzlaşmacı dili ile Türk siyaseti 1970 lerin kısır döngüsünden çıkarılmış, toplum 12 Eylül öncesinin çatışmacı yapısından sıyrılarak Türkiye nin dönüşümü hedefi doğrultusunda mobilize edilmiştir. Etnik kökeni, dili, inancı ve kültürü çok farklı da olsa Türk halkının farklı kesimleri Özal ın renkli ve çoğulcu kişiliğinde kendinden bir şeyler bulmuştur. Özal, tüm bu farklılıkların birer çatışma/ayrışma unsuru değil Türkiye için ayrı birer zenginlik kaynağı olduğuna inanmış, söylem ve icraatlarıyla da bunu göstermiştir. Ölümünden sonra yüz binlerin onu uğurlamaya koşması ve milyonların duaları ve gözyaşları ile bu vedaya eşlik etmesi onun bir liderin ötesinde gönüllerdeki bir kahraman konumuna yükseldiğinin en önemli işaretidir. Vefatından bugüne 22 yıl geçmesine, kurduğu partinin Türk siyaset hayatında herhangi bir etkisi kalmamasına rağmen çok farklı siyasal düşünceden insanlar günümüzde Özal ı takdirle anıyor, onun yaklaşımlarına günümüz sorunlarına çözüm için referansta bulunuluyor, sevenleri adını yaşatacak eğitim kurumları açıyor ve her 17 Nisan da o dualarla anılıyor. Belki de en önemlisi sevenleri onun adını bir üniversite ile yaşatıyor. Tam da onun yaklaşımına uygun biçimde bu üniversite devlet eliyle ve devlet finansmanıyla değil, sivil bir girişim olarak ve müteşebbislerin destekleriyle kuruldu ve aynı şekilde ayakta kalıyor, her geçen gün hem nicelik hem nitelik açısından büyüyor. Turgut Özal ın adının bir üniversite ile yaşatılıyor olması, onun insana verdiği önem ve değerle de örtüşen bir durumdur. Nitekim Özal, 28 Aralık 1984 te İstanbul Sanayi Odası nda yaptığı bir konuşmada Biz esas itibarıyla insanı esas almışızdır. Önemli olan insandaki, insanımızdaki kabiliyetin, becerinin ortaya çıkarılması ve ona değer verilmesidir sözleriyle insanı merkeze alan bir zihniyete sahip olduğunu gösteriyordu. Üniversiteler insani değerlerin öne çıktığı, insana yatırım yapılan en hayati kurumlardır. Turgut Özal Üniversitesi de Özal ın çizdiği bu çerçeve dâhilinde insanı merkeze alan, öğrenci odaklı bir üniversite olarak yola çıktı. Turgut Özal Üniversitesi, Özal ın 3 Kasım 1984 te Ankara Üniversitesi nin eğitim yılı başlangıç töreninde dile getirdiği ve üniversitelerden beklentisini ifade eden şu cümlelerini kendine vazife edindi: Kalkınmayı, ilerlemeyi sadece maddi ve

Volume:3 Number:6 December 2014 teknik açıdan görmüyoruz. Milli, manevi ve kültürel değerlerimize sahip çıkarak, yarının daha büyük, daha kudretli Türkiye sini teslim edeceğimiz nesilleri iyi yetiştirmek en önemli meselemizdir Yükseköğretim kuruluşlarımızda müsbet ilimler, sosyal ve manevi ilimler ile birlikte ele alınmalı; teorik ve uygulamalı araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ağırlık vermelidir. Turgut Özal Üniversitesi nin yoğunlaştığı öncelikli konulardan birini de üniversiteye adını veren 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal ın düşünce ve politikalarını bilimsel bir bakışla analiz etmek oluşturuyor. Her büyük mütefekkir, dava adamı, lider ya da siyasetçi anlaşılmak ister. Bu, şüphesiz ki Özal ın da bir isteğidir. Nitekim Özal, 1991 Eylülünde Okluk koyunda görüştüğü gazeteci Ertuğrul Özkök e bu beklentisini şöyle ifade etmektedir: Ben ki 10, belki 15 sene sonra çok daha iyi anlaşılırım. Bugün anlaşılmamam normaldir, bu toz duman içerisinde. Hele yapılan gürültü içerisinde bazı zorluklar var. Ama anlaşıldığım zaman, Türkiye ne durumda olacak, hangi durumda anlayacak bunu. O beni düşündürüyor. Geri giderek anlarsa çok iyi anlar; ama geri gitmeyerek anlarsa benim için çok büyük hadise olur. Elinizdeki bu özel sayı da Özal ın bu beklentisini yerine getirme doğrultusunda atılmış bir adımdır. Üniversitemizin hakemli bilimsel dergisi JO- BEPS in yöneticilerinin isabetli bir önerisi ve Turgut Özal Uygulama ve Araştırma Merkezi nin desteği ile bu sayı ortaya çıktı. Makale yazarları başta olmak üzere bu sayıya katkısı olan herkese çok özel teşekkürlerimizi sunuyoruz. Turgut Özal ile hem Ulusu hükümetinde birlikte çalışmış hem de önce AET ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanı sonra Dışişleri Bakanı olarak AET ye tam üyelik başvurusu ve Körfez Krizi gibi hayati gelişmeler sırasında önemli roller üstlenmiş Sayın Ali Bozer bu sayının onur misafiri olarak özel bir yazı kaleme aldı. Derginin Yorum bölümünde Özal ın kişiliği ve politikalarını yakından bir gözlemci olarak değerlendirdi. Türk dış politikası üzerine çalışan en önemli yabancı araştırmacılardan biri olan William Hale ise Özal ın Orta Doğu ve Kürt politikalarını analiz etti. Hale, makalesinde Özal ı hem bir biyografi yazarı hem de bir tarihçi gözüyle inceledi; yani bir yandan Özal ın kişiliği, fikirleri ve siyaset hayatındaki gelişimine odaklandı, diğer yandan da Özal ı büyük resmin bir parçası olarak diğer aktör ve kurumlarla etkileşim içinde tahlil etmeye çalıştı. Hale in makalesi Özal dış politikası ile ilgili temel başvuru kaynaklarından biri olarak literatürde yerini alacaktır. Farkhad Alimukhamedov ise Turgut Özal dönemi ile AK Parti dönemini Orta Asya politikası bakımından karşılaştırıyor. Alimukhamedov un çalışması dış politika yaklaşımları açısından birbirine yakın bulunan bu iki dönemin benzerlik ve farklılıklarını ortaya koyarak iki dönem dış politikasına mukayeseli bakış için kayda değer veriler ortaya koyuyor. Bu sayıdaki başka bir dış politika çalışması ise Gökçay Dağlıoğlu nun Özal dönemi Bulgaristan politikası üzerine. Yazar, 1980 lerin en sıcak sorunlarından biri olan Bulgaristan daki Türklerin durumunu ve Özal ın soruna yaklaşımını inşacılık kuramı perspektifinden tahlil ediyor. Dış politika ve liderlik bağlamında dikkat çekici bir çalışma kaleme alan Hakan İnel, Türk siyasetinin iki önemli lideri Süleyman Demirel ve Turgut Özal ı uluslararası aktörlere yaklaşımları yönüyle karşılaştırıyor. Özal ın iktisadi liberalizm yanı sıklıkla vurgulansa da siyasi anlamda liberal fikirleri ve uygulamalarının göreli olarak az incelendiği bir gerçektir. Naciye Oral 2

ve Selami Erdoğan bu eksikliğe dair yerinde bir tespitte bulunarak Özal ın siyasi liberalizm doğrultusundaki fikirleri ve uygulamalarını irdeliyorlar. Taptuk Emre Erkoç da demokratikleşme ile ekonomi arasındaki ilişkiye dair literatürdeki tartışmalardan hareketle Türkiye de Özal döneminde yaşanan demokratikleşme adımlarının iktisadi altyapısını anlamaya yönelik son derece ilginç ve başarılı bir çalışma sunuyor. Yılmaz Demirhan ve Nazım Kartal ise Özal ın yoksullukla mücadele politikalarını hem o dönemki uygulamaları hem de günümüze etkileri ile ele alıyor ve genelde liberal yaklaşımlarıyla öne çıkan Özal ın sosyal adaletçi yönü için de dikkat çekici bir pencere açıyor. Bu özel sayıda ayrıca Özal ın yakın çalışma arkadaşlarından Galip Demirel, Hasan Celal Güzel, Oltan Sungurlu ve Saffet Arıkan Bedük ün Özal a dair gözlem ve hatıralarını paylaştıkları bir panelin ve Turgut Özal Biyografisi yazarı Hikmet Özdemir in üniversitemizdeki seminerinin çözümlerini de okuyucu ile paylaşıyoruz. Bu konuşmalardaki orijinal bilgi ve tespitler sonraki çalışmalardan için de çok değerli birer veri olacaktır. Özel sayının son bölümünde Özal a dair son yıllarda yayımlanmış üç kitabın ve üniversitemiz tarafından fonlanmış Half A Decade in Turkey: Ambassadorial Insights adlı proje sonuçlarının yer aldığı özel bir kitabın tahlili de yer alıyor. JOBEPS in Turgut Özal ın Mirası adlı bu özel sayının Özal ın daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunması ümidiyle verimli okumalar dileriz Erkan Ertosun Misafir Editör Yardımcısı, Turgut Özal Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü 3

COMMENTARIES YORUMLAR Vol:3, No:6, 5-8, December, 2014 Atılımcı Bir Devlet Adamı: Turgut Özal Ali Bozer* Turgut Özal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi nin JOBEPS Journal of Business, Economic and Political Science in 6. Sayısını 8. Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özal ın anısına Turgut Özal Özel Sayısı olarak çıkarmak hususundaki düşünceniz dolayısıyla hem Fakültenizi hem Rektör Yardımcısı ve JOBEPS Dergisi Editörü Sayın Prof. Dr. Muhammet Kösecik i içtenlikle kutlarım. Böyle bir teşebbüs Turgut Özal Üniversitesi ne yakışır. Ayrıca Ülkesine müstesna hizmetler yapmış, kendi deyimiyle çağ atlatmış bu büyük insana karşı vefa borcunuzu da yerine getirmiş oluyorsunuz. Merhum Turgut Özal ın ruhu şad olsun. Bana da bu vesileyle dergide makale yazmak görevini vermiş olduğunuz için sizlere içten teşekkürlerimi sunarım; beni mutlu ettiniz. Merhum Turgut Özal ı, Başbakan Yardımcısı olmadan evvel tanımak fırsatını bulmuştum. Sonra kendisi ile Sayın Ulusu kabinesinden ayrıca Özal ın Başbakanlığı döneminde aynı kabinede görev yapmak şansını elde ettim. Merhum Özal pek az kimsenin ulaşabileceği bir deneyime sahipti: Uzun yıllar devlet yaşamında görev yapmış, Başbakanlık Müsteşarlığına kadar yükselmiş ve devletin işleyişini yakından görmüş, ayrıca engin bir özel sektör deneyimine sahip olmuş, uluslararası alanda önemli kuruluşlarda uzun süre çalışmış, sendikal alanda faaliyette bulunmuş ve bir ara ODTÜ de öğretim görevliliği yapmış ve bütün bu alanlardaki deneyimlerini, en iyi şekilde değerlendirmiş bir devlet adamıdır. İşte böyle bir formasyonla Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı makamlarında bulunmuştur. Yanlış anımsamıyorsam, Volvo otomobillerinin Ülkemizde imali için yapılmış olan teşebbüs sırasında Özal, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarıydı. Volvo otomobillerinin imali dolayısıyla yapılan bir toplantıya merhumun kendisi bizzat başkanlık etmiştir. Ben de o toplantıda Ordu Yardımlaşma Kurumu nu temsilen bulunuyordum. Toplantı bittikten sonra Başbakanlık koridorlarında sohbet ederken, Volvo şirketinin bir yetkilisi merhum Özal için gördüğüm nadir devlet adamlarından biridir teşhisinde bulunmuştur. Açıkça ifade etmek gerekirse, merhum Özal ın toplantıyı idare ediş şeklinden ve konulara hâkimiyetinden ben de çok etkilenmiştim. Aradan epey zaman geçtikten sonra Merhumla Sayın Ulusu kabinesinde buluştuk. Merhum Özal o kabinede Başbakan Yardımcısıydı. Ben de Gümrük Tekel Bakanıydım; fakat Başbakanlık nezdinde kurulmuş olan birçok komisyonda * Eski Gümrük ve Tekel Bakanı, Eski Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve Eski Dışişleri Bakanı

Ali Bozer Volume:3 Number:6 December 2014 görev almıştım. Bu sebeple merhumu yakından tanımak, çalışma tarzını görmek imkânını buldum. Merhum Özal siyasete girmeden evvel Başbakanlık Müsteşarı iken ekonomi alanında birçok atılımlara imza atmış ve bunların arasında önemli bir yer işgal eden 24 Ocak 1980 kararlarının hazırlanması ve yürürlüğe konması hususunda büyük katkılarda bulunmuştur. O dönemde Sayın Süleyman Demirel Başbakandı. Bu kararların bir gecede Bakanlar Kurulu ndan geçmesi hususunda Sayın Demirel in dirayetli yönetiminin etkisi olduğunu vurgulamak isterim. 24 Ocak kararlarıyla Türkiye, ekonomi alanında bir evrim veya devrim yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti nin kurulduğu tarihten itibaren yürürlükte olan ve kimsenin dokunmaya cesaret edemediği Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu bir gecede yürürlükten kaldırılmıştır. Ekonomi, kapalı ekonomi olmaktan çıkmış, serbest piyasa ekonomisi modeli yürürlüğe girmiş ve Türkiye nin Dünya ile bütünleşmesinin zemini hazırlanmıştır. Bu değişikliğin mimarı merhum Özal dır. Teknolojideki gelişmeler, özellikle telefon ve faksta yaptığı atılım, Merhumun askeri dönemde Başbakan yardımcısı iken yapmış olduğu övgüye değer faaliyetlerden biridir. Bankacılık sektöründe de bu dönemdeki çağdaş gelişmeleri daha da ilerici bir görüşle izlemiş ve bunları Türkiye de de gerçekleştirmiştir. Tatsız bir husus ise, o dönemde Banker Olaylarının meydana gelmiş olmasıdır. Nitekim bu olaylar merhumun kabineden ayrılması sonucunu doğurmuştur. Merhum istifasını müteakip bir süre dinlenmiş ve o arada da Anavatan Partisi nin kuruluş çalışmalarını yapmıştır. 1983 yılında sivil yaşama intikali müteakip yapılan seçimlerde Anavatan Partisi büyük bir ekseriyetle Meclise girmiş ve merhum Özal bu dönemde de önceki faaliyetleri sürdürmüştür. Bu faaliyetler arasında önemli bir yer işgal eden, Dört Eğilimi Birleştirme sloganıyla sağ-sol çatışmalarına son verilmiş olmasıdır. Şüphe yok ki bu hususta o dönemde yürürlükte olan askeri rejimin ciddi bir etkisi olmuştur. Ancak merhum Özal ın bu husustaki çabalarını da inkâr etmemek gerekir. 1980 askeri müdahalesinden evvel Ülkede sağ-sol çatışmaları dolayısıyla huzur ve sükûn kalmamıştı ve binlerce gencimiz hayatını kaybetmişti. Ülkenin bölünmesi tehdidini taşıyan bu çatışmaların son bulması memnuniyet vericidir. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan itibaren Avrupa Konseyi nin üyesidir. Bu seçkin Kuruluş demokratik düzenin bütün üye ülkelerde hâkim olması, bu suretle barışa katkıda bulunulması ve üye ülkelerde mevcut demokratik rejimin siyasal ve yargısal denetiminin sağlanması amacıyla kurulmuştur. Başka bir deyimle, demokratik rejimin işlerliğinin, siyasal ve yargısal denetiminin, uluslararası boyutta sağlanması Avrupa Konseyi marifetiyle gerçekleşmiştir. Merhum Özal ın Başbakanlık dönemine kadar Türkiye nin uluslararası alanda siyasal ve kısmen de yargısal denetimi bu Kuruluş marifetiyle yapılıyordu. Merhum Özal döneminde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne başvuru hakkının tanınması suretiyle 6

Atılımcı Bir Devlet Adamı: Turgut Özal Konsey in Türkiye üzerindeki yargısal denetimi de sağlanmıştır. Bu, Özal ın cesareti ve demokrasi anlayışının ifadesidir; Ona göre demokrasi sadece seçimler, kuvvetler ayrılığı değil, aynı zamanda insan haklarına saygı ve bu denetimin uluslararası alanda da gerçekleştirilmesidir. Rahmetli Özal, Avrupa Birliği ile olan ilişkilerde de samimiydi; Türkiye nin Avrupa Birliği ne üye olmasını istiyordu. Bu suretle Türkiye Avrupa Birliği ile bütünleşmiş olacaktı; öte yandan da kendi değer hükümlerimize önem veriyordu. Tam üyelik için başvuruda bulunacağımız sırada, merhum Özal kalp ameliyatı olmuş, Amerika dan Türkiye ye dönmek üzereydi. Doktorlar Onun Amerika dan Ülkemize doğrudan doğruya uçmasına izin vermemişler, İngiltere de bir süre istirahat ettikten sonra Türkiye ye gitmesini önermişlerdi. Biz de başvuruda bulunmadan önce Kendisini görmek ve iznini almak istiyorduk. Zaman bizi sıkıştırıyordu. Bu sebeple Londra ya gittik, etrafındaki zevat, doktorların Özal la böyle bir temasa razı olmayacakları sebebiyle bizi görüştürmek istemediler. Bunun işgüzar bir tutum olduğuna inanıyordum. Israr ettik, bize ancak iki-üç dakika için müsaade ettiler. Bu suretle merhum Özal ı ziyaret etmek fırsatı doğdu ve bu kısa süre zarfında Avrupa Birliği ne başvuracağımız günü ve sebebini arz ettik. Müsaadesini istedik. Merhum Özal ın ilk reaksiyonu bu başvuru tarihine pek sıcak bakmaması şeklindeydi ve bize bu başvuruyu bir süre erteleyip erteleyemeyeceğimizi sordu. Zira kendisi de başvurumuzun Konsey den Komisyon a geçeceği hususunda endişeliydi. Bu endişe cesaretini gölgeliyordu. Haklıydı. Kendisine en müsait şartları seçmiş olduğumuzu anlattık. Buna karşı cevabı şu şekilde oldu: Ali dikkat et. Haysiyetimizle oynatma. bu cevap sorumluluğumuzun ağırlığını bir kat daha artırdı. Aynı zamanda bu cevap Merhumun Ülke sorunlarına karşı ne kadar hassas olduğunun bir kanıtıydı. Rahmetlinin gerek iç politikada gerek dış politikada ana sorunlar hakkındaki isabetli tutumu yanında, dış politikadaki uygulamaları da önemli farklılıklar arz ediyordu: Telefon diplomasisini Türkiye ye ilk O getirmiş ve bu yolu çok sık kullanmıştır. Özellikle baba Bush la yakın ilişkileri olduğu için onunla sık sık telefonla konuşmuştur. Bu vesileyle zaman zaman şahit olduğum bu telefon konuşmalarından edindiğim intibaın, baba Bush un Özal ın görüşlerine ayrı bir önem verdiği yönünde olduğunu belirtmek isterim. Rahmetli Özal ın dış politikada uyguladığı farklı bir tutum da, bazı yurtdışı temaslarını özel sektör temsilcileriyle birlikte yapmış olmasıdır. Bu yola Türkiye de pek alışılmamıştı. Özel sektör yetkililerini yanına alarak dış temasları yürütmek suretiyle onlara ticari ve sınai alanlarda yatırım yapılması için gerekli zemini hazırlamaktaydı. Bu husustaki eleştiriler karşısında merhum Özal ın cevabı buna da alışırsınız şeklinde olmuştur. Nitekim daha sonraki hükümetler de bu yolları kullanmışlar ve kamuoyu da bu yollarla yapılan temasları normal görmeye başlamıştır. 7

Ali Bozer Volume:3 Number:6 December 2014 Merhum Özal daha sonra Cumhurbaşkanı olmuş fakat bu sırada maalesef, vefat etmek suretiyle aramızdan ayrılmıştır. Başarılarını Cumhurbaşkanı sıfatıyla da devam ettirmiştir. Anavatan Partisi nin kurucusu ve mensubu olduğu halde Partiden ayrılıp, Cumhurbaşkanlığı görevini, Anayasa hükümleri çerçevesinde, bağımsız bir şekilde sürdürebileceğine ilişkin kamuoyu tereddütlerine karşı da çok hassastı. Merhumun bu özelliğini belirten ve aynı zamanda bazı temel görüşlerini içeren bir konuşmasına bu yazımda yer vermek suretiyle onun kamuoyunda daha da iyi anlaşılacağını ümit ediyorum. Bu konuşma aşağıdaki şekildedir: Biz çocukları severiz. Biz gençleri severiz. Biz insanı severiz. İnsandan daha mübarek ne bir mahlûk, ne bir kurum ne de bir doktrin vardır. Canım pahasına da olsa yeminime sadık kalacağım. Tarafsız kalacağıma dair yemin ettim ama ben taraf tutacağım. Neyin tarafını tutacağım? Atatürk ilke ve inkılaplarının tarafını tutmaya devam edeceğim; Anayasal kuruluşlarımıza destek olmaya devam edeceğim; Türkiye mizin yakın vadede Avrupa Topluluğu nun en seçkin üyelerinden biri olmasının tarafını tutacağım; Cumhurbaşkanlığı makamını her türlü iç siyaset sorunlarının üstünde tutacağım; Ama halkımın içinde mütevazı bir vatandaş olarak, halkımla birlikte yaşayarak Ve nihayet sözlerimi şu idrak içerisinde bitirmek istiyorum: Bu sımsıcak milletin, bu güçlü Ülkenin ve bu büyük Cumhuriyetin Cumhurbaşkanı olmak benim için şereflerin en büyüğüdür. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! Devlet, kalkınmada, iktisadi gelişmede tek bir amaç taşır: İnsanın insanca, özgürce, refah ve mutluluk içinde yaşaması. Bundan böyle güçlü devlet, memurları çok olan devlet değildir. Güçlü devlet, harcamaları çok, fakat iki yakası bir araya gelmeyen devlet değildir. Güçlü devlet, bir istihdam kapısı değildir. Güçlü devlet bir mabut veya baba değildir. Hepsinden önemlisi, yeni görüşte, devletin zenginliği sonucu milletin zenginliği sonucu değil, milletin zenginliği sonucu devletin zengin olmasıdır. Yani yeni görüşte hedef insanın, ferdin bizzat kendisidir. Çağı doğru okumak demek, Türk ekonomisini dünyadaki mukadder gelişmeleri göğüsleyebilecek hale kavuşturmak, dünyanın gidişatına uydurmak demektir. Bir şeye karar verdin mi, dosdoğru giderim o iş elimden kurtulamaz. Ben öbür dünyaya inanır ve bu dünyanın bir geçiş yeri olduğunu düşünürüm. Öbür dünyada bugün yaptıklarının hesabı sorulur. İlim sahibinden ilmini, para sahibinden paranı, doğru yolda kullandın mı? Diye sual edilir. Bize de, sana hizmet imkanı verdik, bu imkanı iyi değerlendirdin mi diye sorulur. (Milliyet Blog 23.8.2009) 1 1 Bir liderden daha fazlası Turgut Özal, 23 Ağustos 2009,< blog.milliyet.com.tr/bir-liderden-dahafazlasi----turgut-ozal/blog/?blogno=198987> (02.12.2014). 8

ARTICLES MAKALELER Vol:3, No:6, 9-33, December, 2014 Turgut Özal, the Middle East and the Kurdish Question Dr. William Hale* Abstract Biographers concentrate on their subjects, while historians tend to paint a broader picture, taking in the subject s environment, and the role of other actors and institutions, as well as broad social, economic and cultural determinants, to explain historical events. This paper aims to combine both approaches. It starts by assessing the role of Turgut Özal s own political development, personality and ideas, in so far as they affected his actions in a crucial area of foreign policy, and the related question of Turkey s Kurds. In the subsequent section other factors which helped to determine his policies in particular, the relationship between Özal himself and the other domestic institutions and groups which were instrumental in shaping Turkish policies, and the changing external environment - are brought into the picture. The narrative component is divided into three sections, covering the periods 1983-90, 1990-91, and 1991-93 respectively. This periodization puts far more weight on the last part of Özal s political career than on the previous years, but this can be justified by the argument that his role in the Gulf crisis of 1990-91 was particularly critical, and raises a host of unanswered questions as well as potentially significant conclusions. Keywords: Turgut Özal, Gulf Crisis, Middle East, Kurdish Question Turgut Özal, Ortadoğu ve Kürt Sorunu Özet Tarihsel olayları açıklamada; biyografi yazarları konularına odaklanırken, tarihçiler kapsamlı resim yaparak, konuya önemli aktörleri ve kurumları da ekleyerek sosyal, ekonomik ve kültürel faktörleri de dâhil ederler. Bu yazı bahse konu olan işin her ikisini de yapmaya çalışacaktır. İlk bölümde Turgut Özal ın kişiliği, fikirleri ve siyaset yolu; dış politikayı özellikle Kürt Sorunu ile ilgili olan kısmını etkileyen yönleri ile ele alınacaktır. Devam eden bölümde, Özal ın siyasetini tanımlamaya yardımcı olacak; Türk siyasetini şekillendiren ulusal kurumlarla ilişkileri resmedilmeye çalışılacaktır. Anlatı üç döneme ayrılmıştır; 1983-90, 1990-91 ve 1991-93. Çalışma üç dönemde ele alınmış olsa da, Özal ın kariyerinin son dönemleri diğer dönemlerden daha fazla yer edinmiştir. Bu durumda 1990-91 dönemindeki Körfez Krizi ve Türkiye nin bu krizde edindiği yerin öneminin etkisi yadsınamaz. Çalışma, Körfez Krizinde Türkiye siyasetine ve cevaplanamayan sorulara odaklanmaya çalışacaktır. Anahtar Kelimeler: Turgut Özal, Körfez Krizi, Ortadoğu, Kürt Sorunu * Emeritus Professor, E-Mail: wh1@soas.ac.uk

Dr. William Hale The Personal Factor Volume:3 Number:6 December 2014 Turgut Özal was arguably the first national leader of Turkey for whom personal Muslim belief and practice was an important part of his makeup. However, he was far from being a dogmatic Muslim conservative, and before he entered politics his profession had brought him into close contact with western ideas, of which he had a good understanding. In the 1950s, he had spent some time in the United States, to complete his training as an electrical engineer, followed by some three years in Washington during 1971-73, where he worked at the World Bank as a special projects adviser in industry and mining. His sojourns in America endowed him with a deep regard for American pluralism, and the American understanding of secularism. In essence he believed that Islam as a religion could be combined with modernity, within a liberal perspective. In the United States, people of different faiths had sought and found religious as well as political freedom. Their faith endowed Americans with a live morality. The state could be secular, but not individuals, who were left free to practice their religions. 1 This principle could be equally applied in foreign policy. Politicians should not exploit religion, in external any more than in domestic politics, but that should not prevent them from personally adhering to religious norms, and allowing others to do so. In an illuminating paper, Berdal Aral suggests that, since the days of Adnan Menderes, the centre-right in Turkey had been committed to a blend of western and Muslim values which rejected the systematic application of the Islamic state system or international order, and was willing to embrace a western-oriented foreign policy and a xenophobic nationalism that mistrusts most of Turkey s neighbours (Aral, 2001). Özal could be said to be an inheritor of this tradition, with the exception that his nationalism was not xenophobic. In the classic liberal mode, he saw free trade and economic cooperation as keys to the establishment of international peace. Moreover, the Muslim nations should follow Turkey in adopting secularism, liberal democracy and pro-western foreign policies. In the Middle East, as in other regions, he advocated the adoption of an economic pact providing for free trade and economic cooperation. This approach may have been unrealistically optimistic, but it seems to have been firmly held nonetheless, and was combined with the belief that, in Turkey s case, there were no fundamental contradictions between Turkey s interests and those of the West the United States in particular. In this way, Özal was willing to fit into US strategies which saw Turkey as a bulwark against militant Islamism, headed by post-revolutionary Iran (Aral, 2001). 1 See, for instance, his statement at a press conference of 9 March 1989, quoted at length in Hasan Cemal, Özal Hikayesi (Ankara and Istanbul, Bilgi, 1989) pp.161-2, and M Sait Yazıcıoğlu, Özal ın İslam Anlayışı ve Dini Özgürlükler, in İhsan Sezal and İhsan Dağı, eds., Özal: Siyaset, İktisat, Zihniyet (Istanbul, Boyut, 2001) esp. pp.203-4. 10

Turgut Özal, the Middle East and the Kurdish Question While Özal appears to have been committed to these broad beliefs throughout his political career, it is also suggested that his attachments changed somewhat between the early years of his premiership during the mid-1980s, and the final years of his life during the early nineties. Muhittin Ataman, in particular, suggests that during the early period he was essentially attached to the Turkish-Islamic Synthesis the doctrine which acquired some official support during the military regime of 1980-83, and which attempted to reconcile Islam as a set of personal and moral values with Turkish nationalism by arguing, among other things, that the Turks had been the main champions and protectors of Sunni Islam, so that national and Muslim traditions were essentially the same. During the second phase, Ataman suggests, Özal moved over to what was called Neo-Ottomanism. This was not an attempt to recreate the political institutions of the Ottoman Empire, or the empire as a geographical entity, but to re-establish the cultural diversity of Ottoman society (Ataman, 2001). One can guess that Özal s adoption of this doctrine probably derived less from a priori intellectual conversion than the fact that, by the early 1990s, the Kurdish question had moved to the top of Turkey s political agenda, and that Özal wished to adopt effective and innovative ways of addressing it. What is important in the present context is that this shift was partly caused by, and was the cause of, important changes in Özal s policies towards the Middle East. Interestingly, also, several of these principles were taken up and elaborated by Ahmet Davutoğlu, in his attempts to re-direct Turkish foreign policy after 2002. International and Domestic Political Determinants Besides Özal s personal beliefs, his policy towards the middle east, like that towards other regions, was inevitably directed by other, more material determinants. These would have affected the policies of any Turkish government at the time, whether or not Özal had been at the head of it. The chief of these was the external environment, over which Turkey had relatively little control. As a middle-ranking power, Turkey had some ability to determine political outcomes in immediately neighbouring states. However, it was not until the end of the cold war (which, it will be remembered, occurred several years after Özal assumed the premiership at the end of 1983) that Turkey acquired more room for manoeuvre, in this as in other theatres of policy. Even after the cold war ended, maintaining military, economic and political links with the West was a major priority, partly because Turkey s economic dependencies mainly ran in that direction (a factor enhanced by Özal s strategy of integrating the Turkish economy into global markets), partly because Turkey s membership of NATO still had huge political and military advantages, and partly because Turkish ambitions to eventually gain membership of the European Community were revived by Özal himself (Özal, 1991). Turkey s strategies in the middle east between 1984 and 1993 have to 11

Dr. William Hale Volume:3 Number:6 December 2014 be seen in this context which meant, essentially that regional policies still had to be determined in the light of the effects they were likely to have on Turkey s relations with the United States, and western Europe, as well as on its economy. Naturally, Özal s ability to map out and execute his own policies in the region or, indeed in any other was shaped and frequently limited by domestic power structures. At the beginning of his period as Prime Minister, he had to tread carefully. Democratic government had only recently been restored, and no-one could be too certain that it would be thorough or lasting. Once in office, Özal had to respect the military power and retain at least the appearance of cooperation with it, while also attempting to extend his authority within the state system. Besides the military, the professional diplomats in the Ministry of Foreign Affairs, had traditionally played a major role in foreign policy determination. So far as one can judge, they continued to do so throughout Özal s period as premier or at any rate, it does not appear that there were any major clashes between the Prime Minister and his officials in the foreign ministry. As is usual in most democracies, the Ministry s role was probably greatest in those matters which did not stir up domestic political passions, or were themselves of a complex or technical nature. This pattern appears to have changed only during the Gulf crisis of 1990-91 when, as will be seen, Özal attempted to strike out on his own, at the cost of stirring up opposition among the more conservative officialdom. Turgut Özal and the Middle East: The First Phase, 1983-90 At the time Özal came into office at the end of 1983, and until the end of the 1980s, international politics in the Middle East were dominated by events of the previous four years. In the Lebanon, the civil war dragged on until 1990. In 1982 the Israeli occupation of Beirut had forced the Palestine Liberation Organisation to withdraw its headquarters to Tunis. As leader of the PLO, Yasser Arafat was obliged to revise his organisation s previous strategy of total opposition to the existence of Israel, a shift which eventually resulted in his adoption of the twostate solution as a Palestinian objective in 1988. Further east, events were dominated by the after-effects of the Iranian revolution of 1979. Until his death in 1989, Ayatollah Rouhullah Khomeini officially committed Iran to a policy of rigid Islamisation at home, and the principle of exporting the Islamic revolution to other regional states, besides vehement opposition to the USA and its regional allies. This provoked conflict with Iraq, and Saddam Hussein s rash invasion of south-west Iran in September 1980. The seemingly endless and apparently unwinnable war between the two countries dragged on, at appalling cost to both, until 1989, though fortunately without pulling in any other of the Middle Eastern states as outright belligerents. Turkish policies towards the Middle East were inevitably shaped by these events, and its own experiences in the region since the 1950s. During the 1960s 12

Turgut Özal, the Middle East and the Kurdish Question and seventies, successive governments adhered to the view that Turkey must avoid trying to take on any regional leadership role, given the failure of the Baghdad Pact. Hence, Turkey attempted to uncouple its alliance with the western powers from its regional alignments, concentrating on the development of bilateral relations with the main middle eastern states rather than multilateral alliances, and carefully avoiding involvement in either inter-state or civil conflicts. The enhanced role of the Middle Eastern oil-producing states in the world economy, flowing the dramatic leap in oil prices during 1973-4, and Turkey s international isolation after its intervention in Cyprus in 1974 also forced Turkish policy makers to strengthen their relations with the regional countries (Bishku, 1992). The main lines of Turkey s policy towards the Middle East during the 1980s had been established during the previous decade. In the context of the Arab-Israeli contest, these included a more pro-palestinian tilt in Turkish attitudes (Aykan, 1993). Turkey also became far more reluctant than previously to support US actions in the Middle East, except where these could be justified on humanitarian grounds. Thus, during the Yom Kippur war of 1973 it refused to permit the US air force to use the key NATO air base at İncirlik, near Adana, for anything more than routine missions. Similarly, the US was not allowed to use bases in Turkey for the abortive attempt to rescue the US embassy hostages in Tehran in 1980 (Kuniholm, 1983). At the regional level, in 1969 Süleyman Demirel s government also began Turkish participation in the Islamic summits organised by the Islamic Conference Organisation (ICO) (Aykan, 1993). This diversionary description of Turkish policy towards the Middle East before 1983 has been given primarily because it can be argued that, between 1984 and 1990, Özal did not break with a trend which had already been well established since the late 1960s. On these grounds, it seems difficult to sustain Muhittin Ataman s proposal that Özal regarded other Muslim countries as Turkey s natural partners (more natural, by implication, than those of Europe or North America) or that he was more of an Easternist than a Westernist, more of an Islamist than an Americanist (Ataman, 2001). Instead, he preferred to play both cards at once, recognising that, initially at any rate, his own ability to put his own stamp on foreign policies was limited by internal and external realities. As he put it in a newspaper interview in January 1984, soon after coming into office, It is impossible for us to refrain from playing a role in the Middle East. [But] the extent of this role will be determined, on the one hand, by our general foreign policy and on the other, by the way the situation develops in the region (Aykan, 1993). Under Özal, Turkey continued to play an active role in the ICO, but its appeals related mainly to issues other than the middle east in particular in opposing the Bulgarian government s campaign against the Turkish minority in Bulgaria in 1985, (Uzgel, 2001) or in demanding the lifting of arms embargo against Bosnia-Herzegovina (in effect, against the Bosnian Muslims) in 13

Dr. William Hale Volume:3 Number:6 December 2014 1993 (Robins, 1994). Within the ICO, Turkey s main achievement was to secure community representation in the organisation for the Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC) in 1991 (Aykan, 1993). In the event, none of these steps had any concrete effect, since none of the other Muslim states took what would have been the crucial step of granting diplomatic recognition to the TRNC, and none of them (except Iran) had more than a passing interest in the problems of fellow-muslims in the Balkans. In effect, Özal s policies towards the ICO could be seen essentially as a continuation of previous strategies, and failed to produce any important or positive results for Turkish diplomacy. Under Özal, Turkish policies towards the Israeli-Arab contest also followed the pattern set previously, and hardly support the view that he had pronouncedly pro-islamic (by implication, pro-arab) approaches. In fact, during the mid-1980s, his government began to take the first steps towards a political re-accommodation with Israel. In 1985, relations with Tel Aviv were quietly restored to mutual representation at the level of charge d affaires, the status they had had before 1980, and in 1987 the Foreign Ministers of the two countries met at a meeting of the UN General Assembly the first such contacts for many years. Later, in 1991, the Turkish government continued its even-handed approach by granting recognition at the ambassadorial level to both Israel and the PLO simultaneously (Aykan, 1993). At the bilateral level, Turkey s most problematic relationship with the Arab world was that with Syria. The problems which caused it dated originally from the Turkish annexation of Hatay (Alexandretta) from Syria in 1939, but were intensified by events of the 1980s. After the establishment of the military regime in Turkey, Abdullah Öcalan, the leader of the Kurdistan Workers Party (PKK) which had been the most militant of several armed Kurdish groups of the late 1970s, took refuge in Syria. In 1984, with logistical support from the Syrian authorities, and using bases in the Bekaa valley of the Lebanon, then occupied by Syria, his organisation began a campaign against the Turkish security forces, with horrific terrorist attacks on civilian targets, which reached its peak in the early 1990s. Meanwhile, Turkey had commenced large-scale exploitation of the Euphrates River, which flows from Turkey into Syria, and on which both Syria and Iraq are dependent for an important part of their total water supplies, beginning with the Keban dam (completed in 1975) and the Karakaya dam, completed in 1987. In 1983 work was begun on the far bigger Atatürk Dam. This was to be the centre-piece of the giant South-East Anatolia Project which, among other things, was expected to irrigate over a million hectares on the Turkish side of the Euphrates basin, drawing off around 330 cusecs (cubic metres per second) or around one third of the total flow, which would otherwise have passed over to Syria (Kut, 1993). A clear conflict had thus been set up, with Turkey accusing Syria of sponsoring terrorist movements causing thousands of deaths in Turkey, and 14