MÜLKİYE 149 YAŞINDA. panel. panel. panel Yerel Siyasette Kadın Eli. Türkiye de Şiddetin İktidarı, İktidarın Şiddeti!



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Eylül 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

1.TEOG Öncesi Test Çözüm Teknikleri ve Son 2 Haftayı Nasıl Değerlendirmeliyiz.

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ SANDIKLI UYGULAMALI BİLİMLER YÜKSEKOKULU

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Başkent Üniversitesi nde Mezuniyet Coşkusu

ULUSAL VE RESMİ BAYRAMLAR İLE MAHALLİ KURTULUŞ GÜNLERİ, ATATÜRK GÜNLERİ VE TARİHİ GÜNLERDE YAPILACAK TÖREN VE KUTLAMALAR YÖNETMELİĞİ

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. YĠTĠRDĠKLERĠMĠZ ve ANMALAR

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ!

Bakanımız, Çocuk Bakım Kuruluşları Öz Değerlendirme Toplantısında

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

KARİYER GÜNLERİ ETKİNLİKLERİ

İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz?

Oxford Big Read İç Anadolu Bölge Finalistleri. Yabancı Diller Festivali 2016

ERZURUM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 60.YIL KUTLAMALARI GELENEKSEL MEZUN ŞENLİKLERİ

7. dönem çalışma raporu ÜYE TOPLANTILARI. EMO Kocaeli Şubesi

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANA YÖNETMELİĞİ

T.C. ANTALYA VALİLİĞİ ATATÜRK ÜN ANTALYA YA GELİŞİNİN 81 NCİ YILDÖNÜMÜ KUTLAMA PROGRAMI

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

NİSAN 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

T.C. SAMSUN VALİLİĞİ İl Millî Eğitim Müdürlüğü EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

TEL: FAKS: MAİL:

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR

T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SENATO KARARI KARAR TARİHİ TOPLANTI SAYISI KARAR SAYISI /

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

E-BÜLTEN. twiitter.com/edremitticaret

MART 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

SAĞLIK KÜLTÜR ve SPOR DAİRE BAŞKANLIĞININ 2012 YILI SOSYAL FAALİYETLERİNDEN GÖRÜNTÜLER

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

DENİZLİ ŞUBE. 28 Şubat 2014 tarihinde ilk yönetim kurulu toplantısında görev dağılımı yapıldı. 20 Mart 2014 te PAYEK, Jeoloi Mühendisliği

T.C. SAMSUN VALİLİĞİ İl Millî Eğitim Müdürlüğü EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

ORTAOKUL VELİ TOPLANTISI YAPILDI

Ak Parti 14.Dönem Siyaset Akademisi Ödül Töreni Yapıldı

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

IUA. Ortak yönetim kültürünü paylaşan ülkelerdeki devlet taşra temsilcileri arasında bilgi birikimi ve. Uluslararası. İdareciler Birliği IUA

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Gezimiz, meslekler ve bölümler ile ilgili olarak birçok

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ YERLEŞKESİ OKULLARI EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8. VELİ BÜLTENİ

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE İL KURULLARININ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

T.C. DENİZLİ VALİLİĞİ İl Milli Eğitim Müdürlüğü ÖRGÜN ve YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ANA YÖNETMELİĞİ (Resmi Gazete 17 Eylül 2013 tarih ve Sayı) BİRİNCİ BÖLÜM

( tarih ve Mükerrer Sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır) Harcama Yetkilileri Hakkında Genel Tebliğ (Seri No: 1)

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ. Neslihan Erkan

ÜNİVERSİTELERDE AKADEMİK YAPILANMA

GİRNE ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK TEŞKİLAT VE İŞLEYİŞ YÖNETMELİĞİ

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

GENÇ ERKEK HENTBOL TAKIMIMIZ İL İKİNCİSİ OLDU

T.C. CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ DIŞ İLİŞKİLER BİRİMİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ

GEÇMİŞTEN BUGÜNE DOĞUŞ

OKUL MECLİS BAŞKANLARIMIZI OKUL MÜDÜRÜMÜZ TEBRİK ETTİ

TOBB GGK nın Onursal Başkanı Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkanı Sayın Ali Sabancı dır.

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur.

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: NİĞDE ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

Yüksek Öğretim ve İlk Özerk Üniversitenin Kurulması

T.C. DENİZLİ VALİLİĞİ İl Milli Eğitim Müdürlüğü. ÖRGÜN ve YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

SENDİKALAR VE DİĞER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLER EYLEM VE ETKİNLİKLER

ANKARA MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

İçindekiler CUMHURİYET BAYRAMI TÖRENİMİZ

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası

EKİM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

EÜ ZİRAAT FAKÜLTESİ TARIM TOPLULUĞU 2011 FAALİYET RAPORU

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü TÜRK ANAYASA DÜZENĐ BAHAR DÖNEMĐ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI

Cumhuriyet Halk Partisi

EĞİTİM SAATİ PROGRAMINA KONUK OLDUK

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası. Ocak Ayı Bülteni

TOBB İLKOKULU E-BÜLTEN. Mart TOBB ilkokulu SAYI 3. Telefon: 0 (464) Faks: 0 (464) E-posta: @meb.k12.

T.C ALTINDAĞ KAYMAKAMLIĞI YILDIRIM BEYAZIT MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ MÜDÜRLÜĞÜ

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

TÜRKİYE GENELİNDE YAPILAN ÖĞRENCİLERİMİZ TÜRKİYE 1.Sİ OLDULAR

DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TURİZM FAKÜLTESİ, TURİZM VE OTELCİLİK YÜKSEKOKULU TÜZÜĞÜ

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

HAFTALIK VELİ BÜLTENİ-28 EKİM 2015

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Transkript:

ARALIK 2008 SAYI 2008-8 MÜLKİYE 149 YAŞINDA panel Türkiye de Şiddetin İktidarı, İktidarın Şiddeti! panel Kırkıncı Yılında Türkiye nin Düzeni Doğan AVCIOĞLU panel Yerel Siyasette Kadın Eli 1

İÇİNDEKİLER Contents mülkiye den Kuruluşundan Yakın Tarihimize Mülkiye Tarihi...4 Mülkiye 149 Yaşında...19 50. Yıl Mezunları Okullarını Ziyaret Ettiler...20 Mülkiye Büyük Ödülü Gerekçesi...21 İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi...22 Mülkiyeli ler Mülkiye Balosunda Buluştu...23 66-67-68 Mezunları Mülkiyeliler Birliği Lokalinde Buluşarak Hasret Giderdiler...24 Gitmek Benim Marlon Ve Brandom...25 paneller Türkiye de Şiddetin İktidarı, İktidarın Şiddeti...27 Kırkıncı Yılında Türkiye nin Düzeni...29 Yerel Siyasette Kadın Eli...31 konuk yazarlar Ankara Şiirleri...37 Türk Kadınının Çağdaşlaşma, Aydınlanma Yolunda Yeri Ve Önemi / Cemal YILDIZER...38 Nilgün Can Doğan Fotoğrafları...41 Phryg ler Döneminde Ankara / Mehmet ÖZER...42 Allianoi...44 Kalkınma Ve Çokeşlilik! Üç Karımla Yaşıyoruz Kime Ne? / Emrah Aydın ONAT...47 Araf taki Paraguay[*] / Sibel ÖZBUDUN...51 Derinleşen Kriz = Yükselen Irkçılık[1] / Temel DEMİRER...58 çeviri Kapitalizm Sona Eremez, Çünkü Hiç Başlamamıştı / Noam CHOMSKİ...62 fotoğrafların dilinden Mülkiye nin Dünü-Bugünü...66 E-Bülten Mülkiyeliler Birliği nin Yayınıdır. Mehmet ÖZER tarafından hazırlanmaktadır.

mülkiye den Yeni bir sayıyla merhaba, 150. yaşımıza girmemize çok az zaman kaldı. Okulumuzun 149. yaşını hep birlikte çeşitli etkinliklerle kutladık / kutluyoruz. Etkinliklerimiz yalnızca Ankara ile de sınırlı değil. Birçok şubede arkadaşlarımız çeşitli toplantılar, paneller, yemekli buluşmalar organize ettiler ve 150. Yıl için bazı faaliyetleri planlıyorlar. Ulaşabildiğimiz, haberdar olduğumuz ya da haberdar edildiğimiz ölçüde şubelerimizle ilgili etkinlik ve bilgileri de bülten sayfalarımızda sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz. 149. yıl kutlamaların en önemli ayaklarından birisi, elbette, 4 Aralık 2008 tarihinde Okulumuz Prof. Aziz Köklü Salonu nda yapılan 149. Kuruluş Yıldönümü Kutlama Programı idi. Burada dinletinin ardından Sn. Prof. Dr. Celal GÖLE (Dekan), Sn. Ali ÇOLAK (Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı), Sn. Prof. Dr. Cemal TALUĞ (Rektör) ve Sn. Cahit KAYRA (S.B.O. 1938 Yılı Mezunu) birer konuşma yaptılar. Mezuniyetlerinin 50. yılını kutlayan genç Mülkiyelilere plaketleri verildi. Törende, değerli hocalarımızdan Korkut BORATAV a 2008 Mülkiye Büyük Ödülü verildi. Yine önemli bir kutlama, Ankara da, tüm Türkiye den gelebilen Mülkiyelilerle birlikte gerçekleştirilen Geleneksel Mülkiye Balosu idi. Özellikle 25. Mezuniyet Yıllarını kutlayan 83 mezunlarının yoğun bir katılım gösterdiği Balo ya Sn. Dekan, Sn.Rektör, bakan, milletvekili, bürokrat ve yönetici düzeyinde çok sayıda mülkiyeli de katıldı. 83 mezunlarının hazırladıkları sunum, plaket töreni öncesi hepimiz tarafından ilgi ve beğeni ile izlendi. Kendilerini hem bu sunum ve katılımları, hem de 25. Yılları dolayısıyla tebrik ediyoruz. Bu yıl aynı zamanda YÖK tarafından çok değerli bazı hocalarımızın, birbirinin kopyası olan ve sadece isimler değiştirilmiş mektuplarla okuldan uzaklaştırılmalarının da 25. Yılı idi. Değerli hocalarımızdan Cem Eroğul, bu konuyu özetleyen ve bellek tazeleyen kısa bir konuşma yaptı. Belki krizden, belki başka nedenlerden baloya katılım beklenen düzeyin altındaydı. Fakat Akrep Nalan ın da şarkılarıyla eşlik ettiği gece, hem tören ve konuşmalarıyla, hem de eğlencesiyle 149. Yıla yakışan şekilde geçti. Bu yıl gerçekleştirilen etkinliklerin önemli bir yanı da, bir anlamda, kısa bir zaman sonra büyük bir coşkuyla gireceğimiz 150.Yılımıza hazırlık olmasıdır. 150. Yıl için hem Ankara da hem de diğer şubelerimizde ve okulumuzda ciddi hazırlıklar yapılmakta, iş tarif edilip komisyonlar oluşturulmaktadır. Fakat bu konularda tecrübesi olanlar bilirler ki, her organizasyon ve iş, sonunda, iyi niyetle çalışan ve pes etmeyen belli sayıda arkadaşın üzerinden yürür. Bu nedenle herkese ciddi sorumluluklar düşüyor. İllaki bir komitede yer almak gerekmez. Herkese düşen mutlaka en az bir görev vardır. Basın tanıtımından bazı isimlere ulaşmaya, maddi kaynak yaratmaktan (öncelikle kendi aidat borçlarımızı ödeyerek de başlayabiliriz) yaratıcı fikir üretmeye kadar her duyarlı Mülkiyeli elini uzatmalıdır. Danışma Kurulu üyeleri, Genel Kurul sonrasında Mülkiye Sitesi Merkez Binası ile ilgili yürütülen çalışmaları ve hazırlanan ön proje ile şartnameye ilişkin önerileri değerlendirmek üzere, Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi nde, 29 Kasım 2008 Cumartesi günü toplandı. Konuyla ilgili bilgileri sayfalarımızda bulabilirsiniz. Ülkemiz, ABD de yaratılan ve bize hamdolsun neremizden teğet geçtiğini anlayamadığımız bir kriz sürecini yaşıyor. Fakat bazılarının dediği gibi şerbetli olduğumuzdan mıdır, yoksa bilinçsiz ve duyarsız olduğumuzdan mıdır nedir, şimdilik doğrudan krizden etkilenmişler dışında toplumda bu psikolojiyi görmek pek mümkün olmuyor. Bizim de katıldığımız ve son dönemde gördüğüm en kalabalık mitinglerden birisi olan İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi 29 Kasım 2008 Cumartesi günü Ankara da yapıldı. Burada konuyla ilgili sadece bir gözlemimi aktaracağım. Bir toplantı nedeniyle bulunduğum Birlikten çıkarak miting alanına gittim. Miting oldukça kalabalık olduğundan kitleler alana sığmamış, Ulus yönüne taşmıştı. Fakat caddelerdeki kalabalık nedeniyle Kızılay dan miting alanına zorlukla yürüyebildim. İnsanlar hala çılgın gibi cadde ve alışveriş merkezlerini dolaşarak tüketmeye çalışıyor ve hemen yanı başındaki diğer kalabalığı bile fark etmiyor. 2008 yılını tüketmemize çok az bir zaman kaldı. Yakında 2009 yılını yaşamaya başlayacağız. Giden gün ömürdendir demiş ozan. Ülkemizin içine düşürüldüğü tüketim çılgınlığı ve acımasız çark, çoğumuzun günlerimizi, aylarımızı hatta yıllarımızı da bilinçsiz ve sorumsuzca tüketmemize, çok fazla bireycileşmemize/bencilleşmemize neden oluyor. Artık günümüzde, tarihimizdeki dayanışma ruhu ve yardımlaşmadan söz etmek çok zor. En azından sadece ruh olarak yaşıyor, gerçek yaşamda karşılığı fazla kalmadı. Okulumuzun 150. Yılı, daha üretken, toplumsal ve bireysel sorumluluğunun daha farkında kişiler olarak camiamıza bu konuda da büyük görevler yüklüyor diye düşünüyorum. Kuruluşundan bu yana her dönem önemli misyonları yerine getirmiş ve en karanlık dönemlerde bile Mülkiye Marşı nda da ifadesini bulduğu gibi, yılgınlığa düşmeyi, öncelikle kendini kurtarmayı ya da bazı güçlere hizmet etmeyi değil, dayanışmayı ve toplumu düşünmüş, üzerine düşen sorumlulukları başarmaya çalışmış bir camianın mirasçılarıyız. Bu bilinçle tüm okuyucularımızın yeni yılını en içten duygularımızla kutluyor, aile ve yakınlarıyla birlikle sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yıl geçirmelerini diliyoruz. Yeni sayıda buluşmak dileğiyle. A.Raif FALCIOĞLU 3

KURULUŞUNDAN YAKIN TARİHİMİZE MÜLKİYE TARİHİ Kuruluş Yılları III. Selim ile başlayan batılılaşma hareketi II. Mahmut ve Abdülmecit döneminde devam etmiş, 3 Ocak 1839 tarihinde hukuka bağlı devlet sistemine geçişin önemli adımlarından Tanzimat Fermanı, 18 Şubat 1856 tarihinde ise Islahat Fermanı ilan edilmiştir. II. Mahmut döneminde batı tipi eyalet sistemine geçilerek yeni vilayetler oluşturulmuş, 1858 de İçişleri Bakanlığı kurularak, valilerin, mutasarrıfların, kaymakamların ve kaza müdürlerinin görev ve yetkilerini belirleyen bir kanun yürürlüğe konmuştur. Fakat yeni düzen için gereken idare personelini yetiştirecek bir kaynak okula gereksinim vardır. Bu yeni sistemi yürütecek idarecilerin yetişmesi amacıyla da, 12 Şubat 1859 Cumartesi günü, Sadrazam Ali Paşa başkanlığındaki Hükümetin tümüyle katıldığı ve İstanbul un bütün ileri gelenlerinin yer aldığı bir törenle Mekteb-i Mülkiye açılmıştır. Okulun resmi adı Mekteb-i Fünun-u Mülkiye idi. İlk Maarif (Milli Eğitim) Bakanı Abdurrahman Sami Paşa nın da katılımıyla Meclis-i Ali-i Tanzimat tarafından hazırlanan Mekteb-i Mülkiye nin tüzüğünde, bu okulun İçişleri teşkilatına yetkin memurlar yetiştirmek için kurulduğu, öğretim süresinin iki yıl olduğu ve okutulacak dersler, öğrenci sayısı gibi hükümler yer almaktaydı. İki yıllık eğitimin sonunda okul birincisi olarak mezun olan Çeşmeli Mehmet Sırrı Efendi, Preveze Kazası Müdürlüğü ne atanmayı tercih etmiş ve ilk Mülkiyeli İdare Amiri olarak tarihe geçmiştir. Mekteb-i Mülkiye nin eğitim süresi 1867 yılında 3 yıla, 1868 yılında ise 4 yıla çıkarılmıştır. Mekteb-i Mülkiye-i Şahane Dönemi Mekteb-i Mülkiye, II. Abdülhamit in buyruğuyla, 2 Şubat 1877 tarihinde Mekteb-i Sultani nin (Galatasaray Lisesi) üstünde ve yeni açılacak yüksek okullara bir başlangıç olmak üzere yüksek okul konumuna getirilerek, eğitim süresi 5 yıla çıkarılmıştır. 18 Şubat 1877 de kabul edilen Mülkiye Ana Tüzüğü ile de Franzısca öğreniminin zorunlu olduğu, İçişleri, Dışişleri ve Maliye Bakanlıklarının üst düzey bürokrasi kadrolarına başarılı Mülkiye mezunlarının atanacağı gibi hükümler getirmiş ve Mülkiye II. Abdülhamit in himayesine alınarak, Mekteb-i Mülkiye-i Şahane adını almıştır. 1882 de, birinci sınıfa başlayacaklar için İhtiyat Sınıfı adıyla bir hazırlık sınıfı eklenmiş ve böylece Mülkiye Okulu nun öğrenim süresi 6 yıla çıkartılmıştır. Yine bu dönemde Mülkiye Mektebi Müdürlüğüne bağlı olmak ve Mülkiye nin öğretim görevlilerinden de yararlanmak üzere Mühendisin-i Mülkiye Şubesi adıyla bir Yüksek Mühendis Okulu açılmıştır.

Birçok kaynakta II. Abdülhamit in istibdat rejiminin hüküm sürdüğü bir dönemde Mülkiye nin daha özgür bir ortama sahip olduğundan bahsedilse de Mekteb-i Mülkiye için her şeyin çok olumlu gittiği söylenemez. Mekteb-i Mülkiye-i Şahane de padişahın baskısından payını alır. Nitekim 1886 yılında, bir süre sonra Mekteb-i Mülkiye nin müdürlüğüne atanacak olan müdür yardımcısı Hacı Recai Efendi nin öncülüğünde politik ve düşünsel gelişimi engelleyici yönetmelikler çıkarılmış, politik konularla ilgilenmek yasaklanmış ve öğrencilerin dinsel duygularını artırmak için, okulun hem İdadi (ilk üç sınıf) hem de yüksek (son iki sınıf) bölümlerinde müfredata dinsel içerikli dersler konmuş ve öğrencilerin namaz kılmaları için sıkı önlemler alınmıştır. Bazı hocalar okuldan uzaklaştırılırken, bazı öğrenciler de çeşitli gerekçelerle tutuklanmıştır. Mülkiye ile ilgili güzel bir gelişmeler ise; 1899 da Türkiye de sivil yüksek okul olarak ilk kez Mülkiye de beden eğitimi ve spor dersinin okul müfredatına konması ve Galatasaray Sultanisi nden sonra ikinci kapalı spor salonunun Mekteb-i Mülkiye bünyesinde açılmasıdır. Maarif (Milli Eğitim) Bakanlığı nın aldığı bir kararla, istemeleri durumunda Mülkiye mezunlarının ülkedeki idadilerin müdür ve öğretmen kadrolarına atanabilmesinin önü açılmış; böylece Mülkiyelilerin ülkenin dört bir yanını aydınlatma olanağı daha da artmıştır. Fakat 1902 de Mülkiye nin yatılı bölümünün kapatılması, öğrencileri zor duruma düşürecek bir gelişme olarak kayıtlara geçecektir. II. Meşrutiyet ve Mekteb-i Mülkiye Meşrutiyet rejimine yeniden geçilmesi, siyaset bilimi eğitimi verilen bu okulu da doğal olarak etkilemiş, ilk iş, okulun adının sonuna eklenmiş olan şahane sözcüğünün atılarak adının Mekteb-i Mülkiye olarak tescil edilmesi olmuştur. İkinci iş ise, istibdat rejiminin yılmaz savunucusu olan okul müdürü Hacı Recai Efendi nin emekli edilerek, yerine Mülkiye nin 1883 mezunu ve seçkin bir eğitimci olan Celal Bey in getirilmesidir. Meşrutiyet in ilanı sonrasında yaşanan siyasal karışıklıklar Mekteb-i Mülkiye yi de etkilemiş, öğretmenler etrafında siyasal kamplaşmalar yaşanmış ve Mülkiyeli öğrenciler boykotlarla bazı hocalarını istifaya zorlamışlardır. Okulda siyasi tarih dersleri veren ve sıkı bir İttihat ve Terakki karşıtı olan Ali Kemal ile Mülkiye mezunu olan ünlü İttihatçı Hüseyin Cahit Yalçın arasında yaşanan siyasal mücadeleler de, bazı öğretmenlerin istifasına neden olmuştur. Bu duruma, 14 Aralık 1908 de resmen çalışmalarına başlayan, Türkiye nin ilk öğrenci derneği olan Müdavimin-i Mülkiye Cemiyeti el koymuş ve son derece aktif olan bu dernek, bu iki ünlü Mülkiyeliyi bir araya getirmiştir. Bu dernek sayesinde Mülkiyeli öğrenciler, daha okul yıllarında örgütlenme kültürü edinme olanağına kavuşmuştur. II. Meşrutiyet döneminde Mülkiye de önemli reformlar gerçekleştirilmiş, dersler ve eğitim programı Paris Siyasal Bilgiler Serbest Okulu örnek alınarak yeniden düzenlenmiştir. 1913 1914 öğretim yılından itibaren son iki sınıfta eğitim idari, mali ve siyasi olmak üzere 3 şubeye ayrılmış, okulun yatılı bölümü yeniden açılmıştır. 22 Ocak 1913 te çıkarılan bir Hükümet Kararnamesi ve sonunda kabul edilen yasa ile bu kazanımlar kesinleştirilse de, bu çok kısa süreli bir zafer olacaktır. Mekteb-i Mülkiye 3 Yıl Kapatılıyor 1914 yılı sonlarında ülke I. Dünya Savaşı na katılmış ve Osmanlı, emperyalist paylaşımın öznesi haline gelerek büyük sıkıntı içine girmiştir. Bu olanaksızlıklara, devam etmekte olan Mülkiye aleyhtarlığı da eklenince okulda sarsıcı gelişmeler yaşanmıştır. Çıkarılan geçici bir yasayla 1915 yılı Genel Bütçesi ndeki Mülkiye Mektebi ödeneği tamamen kaldırılarak, bu ödenek Darülfünun a aktarılıyor; okulun tüzel kişiliği safdışı edilerek, Hukuk Mektebi ne bağlı idari, mali, siyasi şubeleri bulunan bir Darülfünun Ulum-i Siyasiye Şubesi durumuna getiriliyordu. Yaşanan bu gelişmeden, Devletin üst kademelerinde görev almakta olan Mülkiyelilerin karar alma süreçlerinde henüz yeterince etkin olmadığını da anlamaktayız. Mülkiye nin 1915 te kapanışına en büyük tepkiyi, okulun 1901 mezunu ve o dönemde İller İdaresi Genel Müdürü olan Lütfi Mostar Bey vermiş; dönemin İçişleri Bakanı Talat Bey in sevgisi ve takdirini kazanmış olan Lütfi Bey, bu güvenden de yararlanarak, İçişleri Bakanlığı için hazırladığı bir raporda Mülkiye nin yeniden açılması gerektiğini önemle vurgulamıştır. Kısa bir süre sonra Sadrazam olacak olan Talat Bey, doğu illerine yaptığı inceleme gezisi dönüşünde, gezdiği iller ve ilçelerde var olan gelişme, kalkınma ve çağdaş yapılanma çabalarının hep Mülkiyeli vali, kaymakam ve mutasarrıfların üstün niteliklerinin eseri olduğunu dile getirecektir. Ortamın uygun olduğunu düşünen Mülkiyeliler harekete geçerek Mülkiyelilerden oluşan bir komisyon kurup çalışmalara başlamışlardır. Söz konusu çalışmalar Hükümet tasarısı olarak Mebusan Meclisi ne gönderilmiş ve 9 Mart 1918 de kabul edilmiştir. Bu yasaya göre, 3 yıl kapalı kaldıktan sonra yeniden hizmete girecek olan Mülkiye, İçişleri Bakanlığı na bağlı olacaktır. Öğretim süresi 3 yıl olarak belirlenmiştir. Öğretim yatılı ve ücretli olacak, fakat yapılacak seçme sınavıyla 30 öğrenci parasız okuyacaktır. Yeni Mülkiye de, eski Mülkiye nin usul, adet ve törelerine göre eğitim yapılmıştır. Okulda idari, mali, siyasi şube ayrımına gidilmemişse de ders programı aynen devam ettirilmiştir. Yüksek öğrenim çağındaki bütün öğrencilerin askere alınması nedeniyle Mülkiye ye öğrenci bulmakta güçlük çekilmiş; bunun üzerine bizzat Talat Paşa, giriş sınavlarını kazanan öğrencilerin askerliğinin ertelenmesi, asker olanlarının ise terhis edilmesi kararını aldırtmıştır. Mülkiye Marşı 17 yaşında bir Mülkiye öğrencisi olan Cemal Edhem Yeşil, 1918 de Kurtuluş Savaşı başlamadan önce Mülkiye Marşı nı yazmıştır. Cemal Edhem Bey, 5

bu şiir için, o zamanki duygu ve düşüncelerini yıllar sonra şöyle anlatmış : Bunu şimdi ifade edebilmek çok zor. O zamanın havasına girmeyi denemek, yirmi yaşından önce alınmış bir soluğu elli yıl ciğerlerinde tutup yetmişine yakın vermeyi düşünmek gibi birşey olur. Yine de şu kadarını söyleyeyim: Mülkiye nin 1918 de yeniden açılışı, Birinci Dünya Savaşı ndan sonraki Mütareke Yılları nın ilk günlerine rastlar. Okul a girdiğimizin altıncı ayına doğru yazdığım bu şiire, o kara günlerin gittikçe artarak yüreklerimizde yer eden acısı ve acılığı ister istemez sinecekti. Güftenin o zaman için aşırı iyimser görünüşünü de delikanlılık çağını yenilgiye karşı direnme gücüne ve aydınlık bir geleceğe özlem duygusuna verebiliriz. Kuşatılmış, hırpalayıcı, horlayıcı günlerin yarattığı öfkeyle, taş gibi sessizleşmek yerine duyarlılaşan gençliğin başka bir dünya kurmaya hazır olduğunu dile getiren, coşku ve soyluluk ifadesi bu şiir, daha sonra değerli besteci Musa Süreyya Bey tarafından bestelenir. Musa Süreyya Beyin değerli kardeşi Sayın Nihal Erkutun, Mülkiye Marşı nın bestelendiği geceyi şöyle anlatmakta : Gayet iyi hatırlıyorum. Mütareke yıllarında bir gece, bir dostumuzun evinde ailece toplandığımız sırada, Marş ın güftesini getirdiler. Ağabeyim, güfteyi okuyunca, çok duygulandı. Hemen kalktı; orada bulunan piyanonun başına geçip bu Marş ı o gece besteledi... (Güftenin bütünü çok fazla bilinmemektedir. Bütünü için (http://www.mulkiye. org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id =26&Itemid=98) Kurtuluş Savaşı nda Mülkiye Kurtuluş Savaşı sırasında çok güç koşullarda mücadele veren Türk askerleri ve direnişçilerinin kazanmakta olduğu zaferlere kayıtsız kalmayan ve bu duygularını göstermek isteyen Mülkiyeliler, İnönü Savaşlarının ardından Müdür Hüseyin Nazım Bey in de yönlendirmesiyle, kendi kısıtlı olanaklarıyla bir tören düzenlemişlerdir. İstanbul un işgal baskısı altında olduğu ve İstanbul Hükümeti nin işgalci güçlerle iyi geçinme politikasını sürdürdüğü bir ortamda yapılan bu tören dikkat çekmiş; törenden kısa bir süre sonra Müdür Hüseyin Nazım Bey görevden alınmıştır. Cumhuriyet Türkiye si ve Mülkiye 1 Kasım 1922 de Saltanatın kaldırılması, 4 Kasım 1922 de ise İstanbul un yönetimine TBMM nin el koyması sonrası Mülkiye, TBMM Hükümeti Maarif Bakanlığı na bağlanmıştır. Bu tarihten sonra Cumhuriyet Hükümetleri nin Cumhuriyetin sivil yöneticilerini yetiştirecek bu okuldan büyük beklentileri olduğunu ve okul için hiçbir özveriden kaçınmadığını görmekteyiz. Mülkiye, İstanbul un TBMM ce devralınma sürecinde maddi sıkıntılar içindeydi. TBMM, 23 Nisan 1920 tarihinden sonra kabul edilen hiçbir Heyet-i Vükela Kararını meşru saymamaktaydı. 1922 de Heyet-i Vükela bir 6 karar alarak, okulun parasız ve yatılı kontenjanını kaldırmış, bütün öğrencileri para ödemeye zorlamıştı. İlk taksidi ödeyen öğrenciler, İstanbul un yönetimi TBMM ye geçince ikinci taksidi ödememekte direndiler. Bu olay, Mülkiye tarihindeki ilk öğrenci grevi dir. 1924 te dersler ve yönetmelikler gözden geçirilmiş, 17 Temmuz 1924 te yürürlüğe giren Ana Tüzük ile Mülkiye, öğretim süresi 3 er yıl olan idari şube ve mali şube ile öğretim süresi 4 yıl olan siyasi şube olarak üç şubeye ayrılmıştır. 1924-1925 ders yılı başında yeni kaydedilen öğrencilerin hepsi tam teşekkülü lise mezunlarından alındı. Okulun göçebe durumuna son vermek amacıyla Yıldız Sarayı Yaverler Dairesi Mülkiye ye tahsis edildi. Mülkiye, Ankara ya taşınana değin bu binada kalmıştır. 1925-1926 ders yılından itibaren devrim yasalarını özümsemiş uzman yöneticiler yetiştirmek amacıyla Mülkiye ye batılı bir kişilik verilmiş ve okulun ödeneklerinde hiçbir biçimde kısıntıya gidilmemiştir. 1930 da Mülkiye Tüzük ü yeniden ele alınmışsa da esaslı bir değişiklik yapılmamıştır. Batılı anlamda bir yüksek öğretim kurumu kişiliği kazanan Mülkiye de Meşrutiyet döneminde kurulan ve Türkiye nin ilk öğrenci derneği olan Müdavimin-i Mülkiye Cemiyeti, bu dönemde Mülkiye Talebe Cemiyeti adıyla başarılı çalışmalara imza atmıştır. Bu dernek bir yandan Mülkiye Dergisini çıkarıyor, bir yandan konferanslar, anma toplantıları, sergiler gibi kültürel etkinliklerde bulunuyor, bir yandan da yurt içi ve yurt dışı inceleme gezileri düzenleyerek yabancı ülkelerdeki Mülkiye benzeri okullarla temasa geçiyordu. Mülkiye den Siyasal Bilgiler Okulası (Okulu) na 4 Aralık 1934 te Mülkiye nin kuruluş yıl dönümü kutlamalarının bir ayağı da Ankara Palas ta düzenlenen tören olmuştur. Başbakan İsmet İnönü ve birçok bakanın katıldığı kutlamalar sırasında Meclis Başkanı Özalp, Mülkiyeliler adına Atatürk e bir telgraf çekerek, Mülkiyelilerin kendisine olan saygısını ve bağlılığını iletmiştir. Dil devriminin çok sıcak olduğu bir dönemde Atatürk, yanıt telgrafı göndererek Siyasal Bilgiler Okulası Çıkışlılarına teşekkür ve takdirini bildirmiştir. Bu telgraf sonrası Mülkiye nin adı Siyasal Bilgiler Okulası olarak değiştirilmiştir. Türk fonetiğine uygun olmayan okula sözcüğü daha sonra okul olarak düzeltilecektir. Böylece TBMM nin Mustafa Kemal e Atatürk soyadını vermesinden 11 gün sonra Atatürk, Mülkiye nin adını Siyasal Bilgiler Okulası (Okulu) na çevirmiştir. Mülkiye Ankara da 1935 yılı bütçe müzakereleri sırasında Hükümet adına TBMM de yapılan konuşmalarda, Mülkiye nin Ankara da onun geçmişine yaraşır biçimde yeniden teşkilatlandırılacağı söyleniyordu. Bu projede Mülkiye 1911 mezunlarından olan dönemin Milli Eğitim Bakanı Abidin Özmen in rolü büyük olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı nın da görüşünü alan Maliye Bakanlığı bu konuda bir Kanun Tasarısı hazırlamış, Bakanlar Kurulu nun da uygun gördüğü tasarı

TBMM ye sevkedilerek yasalaşmıştır. Kabul edilen bu yasayla Cebeci de Mülkiye Mektebi Binası nın yapımına başlanmıştır. Böylece Cumhuriyet in ve devrimlerin başkentindeki ilerici atmosferde öğretim yapacak olan Mülkiye, aynı zamanda istikrarlı bir kurumsal kişilik ve yerleşkeye de kavuşacaktır. Ekim 1936 da Milli Eğitim Bakanlığına, dolayısıyla da Okul Müdürlüğüne teslim edilen Siyasal Bilgiler Okulu, yeni binasındaki eğitime 15 Kasım 1936 da başlanmıştır. Mülkiyeliler, öğrencilerin İstanbul dan trenle ayrılışları sırasında da, Ankara ya varışlarında da coşkulu törenler düzenlemişlerdir. Atatürk de gönderdiği telgrafla Mülkiyelileri kutlamış ve onlara olan güven ve sevgisini yinelemiştir. Mülkiye nin öğretim sistemiyle ilgili bu dönemdeki kayda değer gelişmelerden birisi de öğretim süresinin 4 yıla çıkartılması olmuştur. Mülkiyeliler Birliği nin Kuruluşu 1946 yılında, 1943 yılı mezunlarından Ahmet Alpaslan, Asaf Cemal Aydar, Cevdet Özden, Cemal Tekinel, Faruk Aker, Halit Tokullugil, Halit Işıl, Hüsamettin Kılıç, Hayri Öncel, Naci Erten, Naci Tibet, Rahmi Tunçağıl, Sadettin Atay, Süleyman Sırrı Agun, Selahattin Akalın, Turhan Energin, Ziya Eralp ve Zeki Toker tarafından Mülkiyeliler Birliği kurulmuştur. Bu süreç, 1943 mezunlarını bir yandan okulda etkili ve güçlü bir konuma getirirken, bir yandan da kendi aralarındaki dayanışmayı güçlendirmiştir. Kurucular bu kararın ardından hazırlıklara başladılar ve bir tüzük taslağını bir anket formuna dönüştürerek, bütün mezunların adreslerine gönderdiler. Bu aşama sonuçlandıktan sonra kurucu genel kurulun toplanması ve tüzüğün onaylanmasının yöntemlerini aramaya başladılar. Yaklaşan 4 Aralık kutlamaları bunun için iyi bir fırsat olarak görüldü ve 4 Aralık 1946 gecesi, Ankara Halkevi nde kurucu genel kurul toplandı. Genel Kurul da tüzüğün son biçimini alması ile Mülkiyeliler Birliği nin resmen kurulması için yetkili organlara başvurma yolu açılmış oldu. Gündemin diğer maddesi ise Birlik organlarının seçimiydi. Geçici yönetim kurulu ve kurucular, 7 Aralık günü tekrar Ankara Halkevi nde toplandılar ve tüzüğe son biçimini verdiler ve Tüzükle birlikte kuruluş belgelerini 24 Aralık 1946 günü Ankara Valiliği ne götürerek Mülkiyeliler Birliği ni resmen kurdular. Kurucu üyeler tarafından davetiye ile yapılan çağrı üzerine 4 Ocak 1947 Cumartesi günü Mülkiyeliler Birliği nin ilk Genel Kurulu toplandı ve Yönetim Kurulu ile Denetçiler seçildi. Toplantıda söz alan Kurucu Üye Ziya Eralp, arkadaşları adına şunları söyledi: Takdir buyurursunuz ki, aslolan kurmak değil, yaşatmaktır. Bu Derneği, Mülkiyeliler arasındaki bağlılık ve beraberliği bihakkın temsil edecek bir hale sokmaktır. Asıl vazifemiz şimdi başlıyor; feragatle ve hepimiz için çalışacağımız an gelmiştir. Gerek Derneğimizi İdare etmek ve gayelerine ulaştırmak ödevini yüklenen arkadaşlara, gerekse üyelere önemli vazifeler düşüyor. Mülkiyeliler Birliği asla zümrevi bir teşekkül olmayacaktır. Ocaklıların bir aile samimiyeti içinde toplandıkları ikinci bir Mekteb-i Mülkiye olacaktır. Siyasal Bilgiler Okulu Fakülte Oluyor 5627 sayılı Siyasal Bilgiler Okulu nun Siyasal Bilgiler Fakültesi adıyla Ankara Üniversitesine Katılması Hakkında Kanun un 3 Nisan 1950 de yayımlanarak yürürlüğe girmesi sonrasında Okulda Fakülte örgütü kurulmuş ve eski SBO Müdürü Prof. Fethi Çelikbaş, dekanlığa seçilmiştir. Kısa bir süre sonra milletvekili seçilecek olan Çelikbaş ın yerine Prof. Fadıl Hakkı Sur dekan olacaktır. Mülkiye nin Ankara Üniversitesi ne bağlanması o günlerden günümüze kadar süregelen bir tartışmanın da başlamasına neden olmuştur. Mülkiyelilerin bir bölümü, Siyasal Bilgiler Fakültesi nin üniversite ya da akademi olarak yeniden örgütlenmesinin kaçınılmaz olduğunu; daha geniş bir yerleşkenin, daha işlevsel ve özgün bir öğretim düzeyinin ancak bu biçimde yakalanabileceğini ve ayrıca Mülkiye geleneğinin de ayrı bir okul olmayı gerektirdiğini savunmaktadır. Bazı Mülkiyeliler ise Siyasal Bilgiler Fakültesi nin bugünkü yerleşkesinde de mekansal genişlemenin sağlanabileceğini, kent merkezindeki bu yerleşkenin tarihsel ve psikolojik önemi olduğunu, ayrı bir üniversite olarak örgütlenmenin gereksiz, yararsız ve işlevsiz olduğunu savunmaktadırlar. İlk görüşü savunanlar, 1970 lerde Mülkiye yi ayrı bir okul yapmaya yönelik yasa tasarısı hazırlatmışlar, Gölbaşı nda geniş bir arazinin Siyasal Bilgiler Fakültesi nin mülkiyetine geçmesini sağlamışlarsa da 1980 sonrasında fakültelerin tüzel kişiliğinin kaldırılmasıyla birlikte bu proje rafa kaldırılmıştır. Mülkiye fakülte olarak 1950-1951 öğretim döneminde eğitime başladı. Fakülte öğretim üyelerinden bir kısmı Avrupa ve ABD ye gönderilirken, öğretim kadrosu da yabancı profesörlerle güçlendirilmiştir. Yurt dışına gönderilen öğretim üyelerinin yurda dönüşü sonrası Mülkiye de eğitim kalitesinin son derece yükseldiği gözlenmiştir. Bugün özerk olan Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi 7

Enstitüsü (TODAİE) 1 Aralık 1954 te Siyasal Bilgiler Fakültesi ne bağlı olarak çalışmalarına başlamıştır. 1962 yılında, bugünkü A.Ü. İletişim Fakültesi, Basın Yayın Yüksek Okulu adıyla Siyasal Bilgiler Fakültesi ne bağlı olarak kurulmuştur. Söz konusu yüksek okul, 1982 yılında Fakülte den ayrılacaktır. 1978 de Fakülteye bağlı olarak enstitü niteliğindeki Gelişme ve Toplum Araştırma Merkezi (GETA) ile İnsan Hakları Merkezi kuruldu. 1950 1960 Dönemi 1950-1960 döneminde fakülte öğretim üyelerinin ve öğrencilerinin yoğun bir biçimde ülkenin siyasal yaşamında rol aldıklarını ve gelişen muhalefetin merkezlerden birisi haline geldiğini görüyoruz. Fakülte nin, dönemin iktidarıyla birçok konuda ters düştüğü; hatta Şubat 1960 ta bazı DP milletvekillerinin Mülkiye yi Konya ya taşıyarak Milli Eğitim Bakanlığı na bağlı bir yüksek okul konumuna getirmeyi amaçlayan yasa teklifini TBMM ye sunduğu bilinmekteydi. Bu girişim 27 Mayıs 1960 daki askeri müdahale nedeniyle başarısız olacaktır. Bu dönemde Büyük Millet Meclisi nde bir Tahkikat Komisyonu nun kurulması, toplumda ciddi huzursuzluk yaratmıştır. Bu komisyona geniş yetkiler veren kanunun 27 Nisan 1963 tarihinde kabul edilmesi üzerine, İstanbul Üniversitesi nde başlayan protesto gösterileri sonrası polis okulu basmış, Beyazıt alanında gittikçe büyüyen kalabalığa karşı polisler, öğrencilere ve halka ateş açmışlar, birçok genç açılan ateşle yaralanmış ve genç bir üniversite öğrencisi olan Turan Emeksiz ölmüştür. Aynı gün, D.P. hükümeti tarafından, Ankara ve İstanbul da Sıkıyönetim ilân edilmesine rağmen, İstanbul Üniversitesinde öğrencilere ve öğretim üyelerine yapılanları, Üniversite özerkliğine indirilen ağır darbeyi ve antidemokratik gidişi protesto etmek için, 29 Nisan 1960 sabahı, Ankara da Siyasal Bilgiler ve Hukuk Fakültelerinde öğrenciler toplanmış, ateş açılmasına, tutuklamalara ve yaralananların olmasına rağmen gösteriler yapmışlardır. Demokrasi ve Mülkiye tarihine Kanlı Cuma olarak geçmiş olan 28 29 Nisan da meydana gelen olaylar sırasında birçok öğrenci ve öğretim üyesi yaralanmış, fakülte binası atılan kurşunlarla delik deşik olmuştur. Bu kurşun delikleri daha sonra Dekan Fehmi Yavuz ile Adnan Menderes arasında bir sorun haline gelmiş, Menderes bu kurşun deliklerinin, açanların sorumluluğunda olduğunu söyleyen dekana kurşun delikleri SBF nin yüz karasıdır demiş, Fehmi Yavuz ise yüz karası değil, olsa olsa demokrasi mücadelesi bakımından şeref olduğu cevabını vermiştir. Söz konusu olaylar sonrasında Mülkiye, Ankara ve İstanbul Üniversiteleri ile birlikte 30 Nisandan 30 Mayısa kadar bir ay süreyle kapalı kalacaktır. İnek Bayramı Mülkiye Mektebi, bilindiği gibi devlete çağdaş bilgi ve görgü ile donanmış memur yetiştirme amacına uygun olarak yatılı ve klasik mantık içerisinde adeta dışa kapalı bir seçkin adayları grubu biçiminde kurulmuştur. İnek Bayramı nın temelini oluşturan uğraş ve eğlenceler de bu yapıdan dolayı ortaya çıkmıştır. Bahri Savcı, daha İstanbul dayken oluşturdukları alaturka saz takımı ile düzenledikleri eğlencelerin İnek Bayramı na başlangıç oluşturduğunu belirtmektedir. Fakat asıl nedensellik bağı, Okul un Ankara ya taşınması ile ilgilidir. Eğlence hayatı çok sınırlı olan şehirde öğrenciler, bu gereksinimi kendi yarattıkları bu bayramla gidermeye başlamış, 1930 larda başlayan İnek Bayramı geleneksel hale gelerek, okul sınırlarını aşmış ve Cebeci halkının da katıldığı bir yapıya kavuşmuştur. Böylece dışa kapalılık da kırılarak, çevresiyle etkileşimli bir yapı oluşmaya başlamıştır. Bu uğraşılar düzenli hale geldiğinde bir sembol bulma zorunluluğu doğmuş, bilinçli olarak İnek sembolü seçilmiştir. Yine Bahri Savcı ya göre İnek, çalışkan bir öğrenciyi simgelediği gibi, toplumsal olaylarla, dünya ile hiç ilgisi olmayan bön bir tipi de anlatıyordu. 1965 lerden sonra bayramlar bir karnavalı andırır biçimde kortejler ve izleyiciler eşliğinde kutlanır olmuştur. 1970 lerde ise hem öğrencilerin önemli bir bölümünün kendilerini İnek Bayramı nı kutlamaya yakıştıramaması hem de ülkenin içerisinde bulunduğu siyasi ortam nedeniyle, bayramlar, bir süre bir kısım öğrenci tarafından kitleden kopuk olarak kutlansa da, 1982 yılına kadar, uzun yıllar kutlanamayacaktır. Mülkiyeliler Birliği nin İlk Binasının Alınışı ve Şubelerin Kurulması 1964 yılında göreve gelen yeni yönetim kurulunun hedefi bina alımını gerçekleştirmekti. Yapılan eşya piyangosu sonucu Birlik e 250 300 bin lira kaldı. Bu paranın nasıl değerlendirileceği konusunda yapılan çeşitli tartışmalardan sonra Konur Sokak taki binanın alımı yönünde karar verildi ve bina satın alındı. Bu karar bugünkü Mülkiyeliler Birliği nin varlığı 8

açısından da son derece önemli oldu. 1967 yılında da Selanik Caddesi nde bulunan halen Mülkiyeliler Oteli olarak kullanılan ikinci bina satın alındı. Bu dönemde yapılan diğer bir çalışma da yapılan tüzük değişikliği ile Birlik e bağlı şubelerin açılmasına olanak tanınmasıdır. Bu değişikliği gerekli kılan en önemli neden, Mülkiyelilerin görevleri nedeniyle Ankara dışında, özellikle de İstanbul ve İzmir de yoğunlaşmalarıdır. Birlik Merkezinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul ile tüzüğe 24. madde eklendi ve Şube kuruluşları olanaklı hale geldi. Bu değişiklikle birlikte Yönetim Kurulu na çok sayıda Şube açma başvurusu yapıldı ve kurulun çeşitli tarihlerde verdiği kararlarla Adana Şubesi, Antalya Şubesi, Bursa Şubesi, Çanakkale Şubesi, Datça Şubesi, Eskişehir, Şubesi, İstanbul Şubesi, İzmir Şubesi, Kayseri Şubesi, Mersin Şubesi, Samsun Şubesi ve çeşitli temsilciliklerimiz açıldı. Mülkiyeliler Birliği Vakfı Mülkiyeliler Birliği Vakfı nın kuruluşu Mülkiyeliler Birliği nin 1971 yılında yapılan Genel Kurulu nda benimsendi. 22 Ocak 1972 günü Birlik Merkezi nde biraraya gelen Mülkiyeliler, noter huzurunda Mülkiyeliler Birliği Vakfını resmen kurdular. Kuruluş töreninde bir konuşma yapan Ayhan Açıkalın şunları söyledi: Gerek Devletin çalışmalarına yardımcı olmak ve katkıda bulunmak, gerekse bu maksada tahsis olunan taşınır ve taşınmaz malların en iyi bir şekilde kullanılmasını sağlamak, devamlılık göstermeyen Dernek statüsü içinde istenilen şekilde mümkün değildir. Mülkiyeliler Birliği nin devamında da yarar ve zorunluluk vardır. Bu nedenle de Mülkiyeliler Birliği nin bir Dernek şeklindeki hukuki varlığı da devam edecektir. Vakfın kuruluşunda hazırlanan Vakıf Senedi Açıkalın ın belirttiği gerekçelerin tümünü kapsayan bir biçimde düzenledi ve onaylandı. Vakıf, kurulduğu günden bugüne kadar Vakıf Senedinin kendisine verdiği görevleri yerine getirdi. Özellikle misafirhane ve lokal lokanta hizmetleri Vakıf ın ilgi alanına giren konuların başında yer aldı. Mülkiyeliler Birliği Vakfı nın en önemli işlevlerinden biri de ihtiyacı olan Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerine burs verilmesidir. İlk yıllarda sınırlı sayıda öğrenciye verilen burslar bugün yüzden fazla öğrenciye verilmektedir. 1970 lerde Mülkiye 1970 lerde Mülkiye, dönemin siyasi iktidarına karşı muhalif saflarda yerini alır ve bu yıllarda okul Solcu (Komünist) Mülkiye olarak tanınır. 1976 1980 arası ise, Mülkiye öğretim üyeleri ve öğrencileri açısından çok zor günlerin yaşandığı, Mülkiye nin beş öğrencisini kaybettiği dönemdir. SBF, 8 Nisan 1976 günü faşist militanlar tarafından basılır. Okul kapısının önünde üçüncü sınıf öğrencisi ve SBF Öğrenci Derneği Başkanı Hakan Yurdakuler ve iki arkadaşı vurulur. Hastaneye kaldırılan Hakan Yurdakuler in ölümü üzerine faşist saldırıyı protesto eden devrimci gençler, Kurtuluş Meydanı nda toplanırlar. Polisle devrimciler arasında çatışma çıkar. Üç saat süren çatışmada polisin devrimcilerin üzerine ateş açması sonucu Esari Oran ve Burhan Barın isimli iki devrimci öğrenci öldürülürken, 20 den fazla devrimci de yaralanır. Aynı dönemde devam eden faşist saldırılarda, SBF-DER Başkanı Hakan ŞENYUVA da, 10 Haziran 1979 da faşistlerce katledildi. 1980 öncesinde yaşamını yitiren SBF li devrimci gençler, Gökhan Edge, Şevki Kobal, Ali Fuat Okan, Adil Olcay ve Hakan Şenyuva anısına ve o dönem ölenlerle onların arkadaşları arasındaki dayanışmanın bir parçası olarak 2007 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi nde derslik açıldı. Dersliğin açılışında, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Yardımcısı Yalçın Karatepe ve 1980 öncesi dönemde SBF Dekanlığı yapan Cevat Geray, Mülkiyeliler Birliği Başkanı Ali Çolak, Hakan Şenyuva nın babası Hakkı Şenyuva, fakültenin eski mezunları ve öğrenciler katıldı. 1980 lerde Mülkiye 12 Eylül 1980 askeri darbesini yapanlar, Üniversiteleri, ülkedeki terör dalgasının sorumlularından biri olarak ilan ettiler. Bu yaklaşımın temelinde, özellikle solcu ve demokrat olarak nitelenen hocaların üniversitelerde yuvalandığı ve bunların öğrencileri kışkırttığı inancı yatıyordu. Egemen güçler, üniversitelerdeki özgürlükçü ve bilimsel öğretimden memnun değillerdi. Özgür ve demokratik ilkelere göre yapılan eğitimin Türkiye deki solcu (komünist) fikirleri beslediği inancını taşıyorlar, bilimsel ve demokratik bir eğitim yerine, Soğuk Savaş ın bir silahı olarak, bilimsellikten ne denli uzak olursa olsun, dinci ve milliyetçi çizgide bir eğitim istiyorlardı. Böylece Eğitim Enstitüleri ve Üniversiteler, Türkiye de otoriter ve totaliter modeller kurmak için birbirleriyle savaşan grupların hedefleri ve mücadele alanları haline geldi. Körüklenen terör saldırıları ile öğrencilerin yanısıra pek çok üniversite hocası, üniversiteleri denetlemek isteyen terör güçleri tarafından, hem demokrat oldukları için susturulmak amacıyla, hem de üniversite yönetimlerine gözdağı vermek için katledildi. 9

Bütün üniversiteleri tek bir yapı içinde bütünleştirerek ilkokul düzeyine indiren YÖK yasası, Milli Güvenlik Konseyi tarafından, 1982 Anayasası ndan önce kabul edildi ve Anayasa nın içine monte edildi. Böylece, bütün üniversitelerimizin üzerinden buldozerlerle geçildi. Üniversiteler, sorumlu olmadıkları terörden dolayı cezalandırıldılar ve denetim altına alındılar. (http://www.kongar.org/aydinlanma/2004/406_ Unutulan_gercekler_YOK.php) 6 Kasım 1981 de YÖK yürürlüğe girdi, fakat yeni yüksek öğrenim sistemini oluşturmak için yapılan düzenleme ve tavsiyeler daha sonradan gerçekleştirildi. Şubat 1983 te, sevgili hocamız Prof. Cevat Geray Dekanlık görevinden ayrılmış, fakat okuldaki öğretim üyeliğini sürdürüyordu. Kendisine kısa bir süre önce hizmetlerinden dolayı teşekkür eden Ankara Üniversitesi Rektörü Tarık Somer den bir mektup aldı. Aynı tarihlerde Mülkiye de ve o tarihlerde Mülkiye ye bağlı olan BYYO da görevli olan 25 hocaya da bu mektuplardan gönderiliyordu. Mektup ta: Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı nın 7 Şubat 1983 tarihli yazılarına uyularak 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu nun 2301 ve 2766 sayılı kanunla değişik 2. Maddesi gereğince görevinize son verilmiştir. Bilgilerinize saygı ile rica ediyorum. yazılıydı. Kısacası, onca yılın emeği ve deneyimi bir çırpıda yok sayılarak, değerli hocaları kapı önüne koyuyorlardı. Bu uygulamaya sesiz kalmayarak görevlerinden ayrılan hocaların sayısı ise 30 du. Mülkiye, bu şekilde 55 değerli üyesini bir anda yitirmişti. Kaybeden önce Mülkiye, sonra Türkiye oldu. YÖK ün uygulamaları bunlarla sınırlı kalmadı. Çağdışı bir eğitim sistemi, kışla disiplini ile birlikte okula egemen kılınmaya çalışıldı. Okulda bir kışla disiplininin sağlanması için harekete geçildi. Yürürlüğe konan YÖK Disiplin Yönetmeliğinin ardından, öğrenciler toplu halde durur diye bir fotoğraf sergisine izin verilmedi, toplu gidilecek bir sinema gösterimi için bilet satan öğrenciler okuldan uzaklaştırıldı, öğrenci derneği üyeleri ve derneğin çıkardığı dergide yazan öğrenciler soruşturmalara uğradı. Ve nihayet çağdışı bir öğretim düzenini sürdürmek için gerekli düzen sağlandı. Niteliği bir tarafa, okuldaki bilimsel yayın sayısındaki düşüş bile çarpıcı boyuttaydı. Tüm bunlar olurken, Mülkiye li öğrenciler de boş durmadı. Baskılara ve bilim düşmanlığına boyun eğmeyerek sıkıyönetim tarafından faaliyeti yasaklanan Öğrenci Derneği ni yeniden kurdular. 1986 da kurulan SBF ÖD, 1990 yılında, açılan bütün davaları kazanarak tüzel kişiliğine yeniden kavuştu. başlatıldı. YÖK ün 44. Maddesinin değiştirilmesine yönelik başlatılan ve 1987 yılında İstanbul ve İzmir den yürüyerek yola çıkan öğrenciler, 6 Kasım da ODTÜ kampüsü önünde büyük bir kalabalıkla karşılandı. Bu büyük kalabalık içerisinde SBF de yüzlerce öğrencisiyle yerini aldı. Yine 7 Kasım da Öğrenci Atılmaları konulu açıkoturum düzenleyen SBF ÖD, bu konuda da öncü oldu. Bir sonraki yıl, öğrenci dernekleri üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başladı. Huzur ve sükunu bozduğu gerekçesiyle yasaklanan İnek Bayramı ise yeniden kutlanmaya başladı. Fakülte Dekanı olarak yaptığı çalışmalarla dikkat çeken ve takdir gören Necdet Serin, A. Ü. Rektörlüğü ne getirildi. Yerine de yardımcısı Güney Devrez atandı. 1990 yılında ise 1402 lik hocalar, açtıkları davaları kazanarak, birer birer Mülkiye ye dönmeye başladılar. 1980 sonrasında Siyasal Bilgiler Fakültesi nde eğitim, Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler, Maliye, İşletme, İktisat ve Çalışma Ekonomisi bölümleri olmak üzere 6 bölüm olarak düzenlendi. 1981 de Sosyal Politika Enstitüsü kurulan Fakültede, 1989 1990 öğretim döneminden itibaren isteğe bağlı yabancı dil hazırlık sınıfı uygulaması getirilmiş, söz konusu eğitimi de TÖMER vermektedir. Mülkiyeliler Birliği Dergisi Üyelerle haberleşme amacını güden Mülkiyeliler Birliği dergisi, yayına başladığı 1965 yılında, Mülkiyelileri ilgilendiren yazı ve haberler, atama ve ölüm haberleri ile çeşitli sosyal ve kültürel etkinlikleri duyuran bir içerikte hazırlandı. Dergi, ilk başlarda oldukça sınırlı olanaklarla üç ayda bir yayımlanmaya başlandı. Mülkiyeliler Birliği Dergisi, bugün büyük güçlüklerin göğüslenmesi pahasına 40 yıla yakın süredir yayın hayatını sürdürmektedir. Dergiye emek verenler, geçim kaynaklarını oluşturan başka bir işin yanısıra bu yöndeki çabalarını ve emeklerini ortaya koymaktadırlar. A.Raif FALCIOĞLU ------------------------------------------------------------------ ------------------------------------------------------------------ Yazının hazırlanmasında, bir kısmı birliğimiz internet sitesinde yer alan farklı yazılardan yaralanılmış ve yazanın kendi bilgi dağarcığı ile harmanlanarak, bütünlüklü bir özet çıkarılmaya çalışılmıştır. Aynı yıl M.Ü. Hukuk Fakültesi nden bir arkadaşımız okuldan atıldığı için yaşamına son verdi. Bu olayın hemen ardından atılmalara son verilmesi için kitlesel bir kampanya 10

MÜLKİYE 149 YAŞINDA SBF Dekanı Prof. Dr. Celal Göle nin 4 Aralık 2008 tarihinde Mülkiye nin 149. Kuruluş Yılı Dolayısıyla Yaptığı Konuşma Metni Sayın Bakanım, Sayın Rektörüm, Sayın Rektör Yardımcılarım, Sayın Dekanlar, Sayın Konuklar, Değerli Mülkiyeliler, Basının Değerli Temsilcileri, Sevgili Öğrencilerim, İrfan ocağımız Fakültemizin kuruluş yıldönümleri çağdaş uygarlığı hedefleyen, geçmişten geleceğe uzanan onurlu hizmet yıllarının kutlandığı çok önemli bir gündür. Bu anlamlı günde, varlığından gurur duyduğumuz Fakültemizin 149. Kuruluş Yılı törenine hepiniz hoş geldiniz, onur verdiniz. Katılımlarınız için sizlere ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum. Fakültemizin, o günkü adıyla Siyasal Bilgiler Okulu nun 1938 yılı mezunu, çok değerli bürokrat, parlamenter ve bakan Mülkiyeli Ağabeyimiz Sayın Cahit Kayra ya da bu törene katılarak bir konuşma yapmayı kabul etmelerinden dolayı ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Bugün aramızda, Fakültemizden mezuniyetlerinin 50. yılını bizlerle kutlayan çok 11

değerli Mülkiyeli ağabeylerimiz ve ablalarımız bulunuyorlar. Kendilerine de, eşleri ile birlikte bu törene katıldıkları için teşekkürlerimi iletiyorum. Bir teşekkürüm de az önce bizlere nefis bir konser sunan, Mülkiye Marşı ile eminim bu salondaki herkesi duygulandıran ve coşturan, Üniversitemiz Konservatuvar Korosuna ve özellikle Koronun çok değerli şefi, Sayın Dilruba Amanullayeva ya olacak. Kendilerine de Fakültemizin 149. Kuruluş Yılında, bizlere sundukları bu nefis konser için bir kez daha teşekkür ediyor; başarılarının devamını diliyorum. Değerli Konuklar, Sevgili Mülkiyeliler, On dokuzuncu yüzyılda kurulan, yirminci yüzyılda sosyal bilimler alanında müstesna bir yer edinen Fakültemiz, inanıyorum ki, yirmi birinci yüzyılda da bu konumunu en iyi şekilde muhafaza edecektir. Bir eğitim kurumunun alanında etkin olması, etkinliğini sürdürebilmesi, hiç şüphesiz, öğretim üyeleri, öğrencileri, kütüphanesi, yayınları, teknolojik olanakları, eğitim sistemi, alt yapısı ve siz mezunlarımızın hayattaki başarıları ile yakından ilgilidir. Fakültemizde son yıllarda gerçekleştirilen eğitime dönük köklü yatırımlar, işte bu hususlar esas alınarak, planlanan bu hedefler doğrultusunda yapılmıştır. Bu çerçevede, birinci sınıfa kayıt olan öğrenci sayımızın, 800 lü rakamlardan 390 a indirilmesi gerçekleştirilmiş; böylece Fakültemizin öğrenci sayısı 4200 den 2000 e düşmüş; sınıflarımız ortalama 65 kişilik olmuştur. Öğrenci sayımızın % 55 oranında azalması, Üniversite Giriş Sınavında çok başarılı olan, iyi yetişmiş lise mezunlarının Fakültemize öğrenci olmaları yanında, eğitimimizin çok daha etkin ve verimli olmasına yol açmıştır. Hemen belirtmek isterim ki; bugün için Fakültemizde eğitim gören yaklaşık 2000 öğrencinin 242 si yabancı uyrukludur. Bu öğrenciler, dünyanın 49 değişik ülkesinden gelerek Fakültemize öğrenci olmuşlardır. Bu 242 öğrencinin Fakültemizden başarılı bir şekilde mezun olduktan sonra, iyi birer Mülkiyeli olarak, ülkelerinde en üst görevlere geleceklerine yürekten inanıyorum. Bugün itibariyle, Fakültemizde 29 profesör, 35 doçent ve 25 yardımcı doçent, öğrencilerimizin en iyi şekilde yetişmeleri için çaba sarf etmektedir. Sayı, nitelik ve nicelikleri itibariyle ancak bir üniversite ölçeğinde görülebilecek 89 kişiden oluşan öğretim üyesi kadromuz yanında, doktorasını yapmış 26 araştırma görevlisi de yardımcı doçent olmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Görülüyor ki, öğretim kadromuz fevkalade gençleşmiştir; hiç şüphesiz eğitim kurumları için bir beklenti, ideal ve hedef olan olan piramit olgusu, 29 profesöre karşılık, toplam 60 genç akademisyenimizin varlığı ile Fakültemizde bugün için gerçekleşmiştir. Çok sayıdaki genç araştırma görevlisinin ileride bu kadroya katılacak olması da Fakültemizin geleceğine ilişkin çok olumlu bir işarettir. Öğretim kadrosu ve öğrencilerimiz ile ilgili bu olumlu gelişmeler yanında, çağın gerekleri doğrultusunda, yarı-yıl sistemine geçilmiş, seçmeli derslere, mesleki yabancı dil derslerine ağırlık verilmiştir. Çok daha önemlisi bu Eğitim ve Öğretim yılından itibaren de bütün bölümlerimiz için Yabancı Dil Hazırlık Sınıfı zorunlu hale gelmiş; bunun sonucunda da, yabancı dil muafiyet sınavında başarılı olamayan öğrencilerimiz için Fakültemizin eğitim süresi beş yıl olmuştur. Böylece, tarihsel misyonuna uygun olarak Fakültemiz, Türkçe eğitim yapmayı sürdürmenin yanı sıra öğrencilerimizin bir yabancı dili çok iyi öğrenmelerini sağlamak için gerekli tedbirleri de almıştır. Eğitim ve öğretimimizin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için Kütüphanemize de özel bir önem verilmiş; düzenli olarak yurtdışından çok sayıda kitabın ve süreli yayının günü gününe kütüphanemize gelmesi sağlanmış; 4500 adetten daha fazla süreli yayının da internet üzerinden tüm metninin okunabilmesi mümkün hale getirilmiştir. Kütüphanemizdeki yaklaşık 120.000 kitabın ve süreli yayının katalog bilgileri de internete yüklenerek, sadece Fakültemiz içinden değil, dünyanın neresinden olursa olsun herhangi bir araştırmacının, Fakültemiz Kütüphanesinin katalog bilgilerini, otomasyon sistemi ile incelemesi olanağı yaratılmıştır. 12

Ayrıca belirtmek isterim ki; bu yaz aylarında başlayan ve halen devam eden inşaatla Kütüphanemizin, özellikle açık raf sistemine de geçebilmesi için, tüm alt yapısı ve iç dekorasyonu yenilenmektedir. Çok kısa bir süre içinde yeniden hizmete açacağımız kütüphanemiz böylece çağdaş bir görüntüye kavuşmuş olacaktır. Bu gelişmelerin yanı sıra, içinde bulunduğumuz bu tarihi salonun dış cephesine de Fakültemizin tarihine uygun olarak, bu yıl yazdırdığımız Siyasal Bilgiler Fakültesi - Mülkiye yazısını beğendiğinizi umuyorum. Değerli Konuklar, Üniversitemizin Avrupa Üniversiteler Birliği ne ve Erasmus programlarına üye olması ile başarılı öğrencilerimizin yurtdışında Avrupa Birliği ne dahil ülkelerde bir ya da iki yarıyıl eğitim görebilmeleri, bu ülkelerin üniversitelerinde alacakları dersler ile başarı notlarının Üniversitemizde de geçerli olması olanağı yaratılmıştır. Bu durum, hiç şüphesiz öğrencilerimizin çok iyi yetişmeleri için fevkalade önemli bir fırsat olmuştur. Nitekim sadece bu eğitim ve öğretim yılında 55 öğrencimiz, Avrupa nın önemli üniversitelerine eğitimleri için gitmişlerdir. Değerli Konuklar, Sözlerime son vermeden önce şu hususu açıklıkla belirtmek isterim ki, Mülkiye, bir öğretim kurumu olmanın yanı sıra, bir irfan ocağı olarak, ülkemize, laik, demokrat, aydın, hukukun üstünlüğüne inanan, insan haklarına saygılı, ülkemizin bölünmezliğine ve bütünlüğüne yürekten bağlı vatansever yöneticiler yetiştirme görevini üstlenmiştir. Mülkiye, bu tarihi sorumluluğunu gelecekte de aynı ilke ve hedefler doğrultusunda sürdürmeye kararlıdır. Mülkiye her zaman Cumhuriyetimiz ile özdeşleşmiş, tarihi boyunca Atatürk Cumhuriyetinin en iyi şekilde yaşaması için çaba göstermiş ve katkılar yapmıştır. Sevgili Öğrencilerim, Köklü kurumlarını yaşatamayan, gelenek ve göreneklerini yeterince koruyamayan ülkemizde, Mülkiyenin 149 yıl çok güçlü bir şekilde yaşaması, Mülkiyeliliğin 149 yıldır tavizsiz devam etmesi, üzerinde durulması gereken fevkalade önemli bir husustur. Sizlerin de Mülkiye yi seçerek eğitim ve öğretiminizi bu tarihi çatı altında yapmanız, Vatan Sevgisi tercihidir; Vatana sahip çıkma olgusudur. Ey Vatan Göz Yaşların Dinsin Yetiştik Çünkü Biz şeklinde başlayan Mülkiye Marşı bu felsefeyi ve bu hedefi çok anlamlı bir şekilde anlatmaktadır. Mülkiye Marşının sözleri Atatürk ün Samsun a çıkışından bir ay önce Mülkiye öğrencisi Cemal tarafından yazılmış, Fakültemizin müzik öğretmeni Musa Süreyya tarafından da seslendirilmiştir. Bu ne inanç gücüdür ki bir Mülkiye öğrencisi bu en kara günlerde bir marş yazarak ülkesine Merak etme yetişip geliyorum gözyaşlarını dindirmeye diyebilmektedir. Mülkiye Marşı ile ilgili olarak Hocamız Prof. Dr. Cem Eroğul un da bir yazısında belirttiği gibi, işte bu inanç Mülkiyelilik geleneğini yaratmıştır. Mülkiye geleneği bu güçlü inançtan kaynaklanmıştır. Sizler de, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, laik, demokrat, aydın, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygılı yöneticiler olarak ülkemize, hepimizin gönülden bağlı olduğu Atatürk Cumhuriyetine sahip çıkmak zorundasınız. Bu çerçevede Ülkemizin bölünmezliği ve bütünlüğünden de asla ama asla taviz veremezsiniz. Geçmişte olduğu gibi bugün de Sizler gibi, bu tercihi yapan gençler oldukça inanıyorum ki Atatürk Cumhuriyeti, Mülkiye ve Mülkiyelilik sonsuza kadar yaşayacaktır. Nice 149 yıl dileklerimle, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. 13

ANKARA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ CEMAL TALUĞ UN KONUŞMA METNİ Sayın Bakanlarım, Sayın Milletvekilleri, Sayın Barolar Birliği Genel Başkanım, Anayasa Mahkemesinin Önceki Başkanı, Sayın Valiler, Sayın Mülkiyeliler Birliği Başkanı, çok değerli konuklar, Mülkiyeliler, Mülkiye dostları hepinizi saygıyla selamlıyorum. Efendim izin verirseniz bir büyük selamı sol tarafta oturan genç, güzel hanımefendilere, pırıl pırıl genç beyefendilere iletmek istiyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Batı üniversiteleri ailelerinin büyüklüğünü, üniversitelerinin gücünü anlatırken en çok mezunlarını tanık gösterirler. Gerçekten de öyledir. Mezunların toplumdaki saygınlığı o ülke için ve insanlık için yaptıkları üniversitenin fakültenin büyüklüğünün en büyük göstergesidir. Sizler Mülkiyenin büyüklüğünün en büyük tanıkları ve simgelerisiniz. Efendim 149 yıl dünyanın bu coğrafyasında bir 14

yüksek öğrenim kurumunun kuruluş yılı olarak çok ender görülen bir olgu. Hatta işi Enderun a kadar götürürseniz Fatih e, Fatih öncesine, II Murat a kadar götürürseniz müthiş büyük bir tarih var biliyoruz. Ben Mülkiye tarihine daima ilgi duydum. Öğrenmeye de çalıştım. Niye ilgi duydum, çünkü benim kişisel tarihimde de Mülkiyenin önemli ve değerli bir yeri var. Niye ilgi duydum, çünkü bana dediniz ki benim kuşağıma dediniz ki Mülkiyenin tarihi Türkiyenin tarihidir. Onun için ben de ilgiyle inceledim. Gerçekten öyle. Bıraktım çok eskileri 1859 u anlamak için Tanzimat fermanını ve ıslahat fermanını bilmek gerek. Mülkiyeyi ortaya çıkaran koşulları bilmek gerek. Niye 1877 de Mülkiyenin adının mektebi Mülkiyenin adının Mektebi Mülkiye-i Şahane olduğunu anlamak gerekir. Tabii ki 1908 meşrutiyetle birlikte doğan özgürlük havasında o şahane kısmının niye atıldığını yine Mektebi Mülkiye dendiğini bilmek gerekir. Bakın 1908 aynı zamanda öğrenim açısından özgürlüklerin genişlediği bir ortamdır ve Türkiyenin ilk talebe cemiyeti 14 Aralık 1908 de kurulmuştur. Nerede tabi ki Mektebi Mülkiyede. Başka yerde olsa idi haksızlık olurdu. Ama ben Uluç Gürkan ı göremedim, biz beraber talebe cemiyeti başkanlığı yaptık, ben ziraat fakültesi talebe cemiyeti başkanıydım. 10 gün sonra ilk talebe cemiyetinin 100. yılı. Bunu kutlamak da Mülkiyeye yakışır. Sayın dekanım, sayın arkadaşlar. Evet, 100. yılı ilk talebe cemiyetinin 100. yılı. Efendim, Mülkiye 1908 den sonra da Dar-ül Fünûn da geçen bu Hukuk Fakültesi içinde geçen üç yılı var. Diğer kapanış dönemleri var. Tabi Mülkiyenin tarihinde 1900 lü yılların başları çok ilginçtir, incelemeye değerdir. Ama gerçekten aynı yıllarda Türkiye tarihinnde de keskin bir dönemece yaklaştığı, Türkiye için büyük anların yaklaştığı dönemdir. Önce I. Dünya Savaşı sonlanır, arkasından dünyada emperyalizme karşı ilk kazanılan savaş bu topraklarda gerçekleştirilir ve iki büyük temel üzerinde, tam bağımsızlık ve bilimin ve aklın üstünlüğü temelinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti en büyük toplumsal dönüşüm projesini hayata geçirmeye hem de hızla hayata geçirmeye başlandı. İşte bu dönemde Ankara da giderek daha fazla Mülkiyeliyi görürüz. Ve o Mülkiyeliler İstanbul daki yuvalarını da unutmadan her yıl Ankara da toplanarak bugün burda yaptığımız gibi kuruluş yıldönümlerini kutlar. Ve şu düşüncede yaygınlaşmaya başlar. Devleti yönetenleri yetiştirenlerin kurumu devletin yönetildiği yerde olmalıdır. Nasıl ki Mülkiye1859 da İstanbuldaysa işte 1923 ten sonra Ankara da olmalıdır düşüncesi yaygınlaşır. Atatürk bunu benimser ve Mülkiye 1935 yılının 6 Kasım sabahı Ankaraya getirilir. Yüksek Ziraat Enstitüsünün binasında tabi bir başka gelenek de Mülkiye nin Ankaraya gelişle birlikte başlıyor, ne geleneğidir o? İnek Bayramı. Sanıyorum bu da ilk öğrenci bayramıdır. Sanıyorum bu da Türkiye nin ilk öğrenci bayramıdır. İnek Bayramı işte ilk yıllarda 1937-1938 de başlıyor, bilemiyorum bizim fakültenin inekleri ile mi oldu, yoksa çevreden mi oldu. Celal hoca her sene İnek Bayramında Ziraat Fakültesi nden de konuk var derdi bana. Ben de dekanıyım. Herhalde benim diyorum, çağıran falan yok. ancak bir şey söyleyeyim, gelecek sene 150. yılı. Yine 38 lerde olduğu gibi lütfen 150. yılın inek bayramında hep beraber en azından cebeci sokaklarında yürüyelim. Ben de geleceğim o zaman. Halkla buluşalım, Ankaraya çıkalım. Evet, aslında Yüksek Ziraat Enstitüsü ve Siyasal Bilgiler okulu tabi bunu da unutmayalım, Siyasal Bilgiler Okulu ismini veren büyük Atatürk tür. Siyasal Bilgiler Okulu Ankara Üniversitesi nin kurucu kurumları arasında yer alıyor Yüksek Ziraat Enstitüsü 1948 yılında, iki yıl sonra, Siyasal Bilgiler Okulu da 4 yıl sonra Ankara Üniversitesi nin çatısı altına giriyor. Bu gerçekten ilginçtir, bunu incelemek lazım. Çünkü o dönemin Ankara daki en önemli yüksek öğrenim kurumları bunlar. Neyse tabi ki ilk dekan o zaman Siyasal Bilgiler Okulu nun adı Siyasal Bilgiler Fakültesi oluyor. Fethi Çelikbaş Mayıs 1950 de dekan oluyor. Siyasalın ilk dekanı ancak pardon, Nisanda dekan oluyor. 14 Mayısta seçimlerle birlikte milletvekili olduğu için ayrılıyor. Demek ki ilk dekanınız bir ay kadar dekanlık yapmış. 21 dekan gördü bu fakülte. 21. dekan. Nice yıllara diyorum. Efendin, tabi Türkiye tarihinin ilk Mülkiyenin 15

tarihi Türkiye nin tarihi. İlk askeri darbemizden önce de Mülkiye çok hareketli. Sayın başkan anlattı, Fehmi Yavuz hocanın unutulmaz bir sözü vardır, bu Mülkiye nin toplumsal tavrını çok güzel açıklayan bir anlatım. Daha sonra 68 li yıllar -benim kuşağım- 78 kuşağı, zor kuşak, daima Mülkiye den etkilenmiş, Mülkiye ile biçimlenmiştir. Bizler tabi ki Mülkiyenin tarihi derken aslında üniversitelerde tarih insanların tarihidir. Ben Mülkiye de derse giremedim. Ama Mülkiye nin büyük hocalarını, kitaplarından okudum, konferanslarında izledim. Kısmen onlarla tanışma olanağını buldum. Tabi ki bizim hayatımızın, kuşağımızın biçimlenmesinde Mülkiye li hocaların çok özel, çok ayrı bir yeri vardır. Bunlar benim kişisel tarihim içinde son derece değerli anılardır. Ben onları hep hatırlıyorum, kimini çok yakından, kimini biraz uzaktan, kimini çok canlı, kimini biraz flu. İzin verirseniz Seha Meray ı, Yavuz Abadan ı, Reşat Aktan ı, Fehmi Yavuz u, Bahri Savcı yı Muammer Aksoy u tabi ki, Cemal Mıhçıoğlu nu, Oral Sander i, Yavuz Sabuncu geçiyor aklımdan ve tabi geçen yıl toprağa verdiğimiz Sadun Aren i saygıyla anıyorum. Onlar anılarıyla bize ışık tutuyorlar. Ankara Üniversitesi ni ve Siyasal ı büyütüyorlar ve büyütmeye devam edecekler. Tabi ki bir de gördükçe hep duygulandığım heyecanlandığım, karşılarında kendimi öğrencilik yıllarında hissettiğim büyük hocalarım var. Onlarda bugün yine karşımda duruyorlar. Çok duygulanıyorum. Cevat Geray hocam, Korkut Boratav hocam, Sina Akşin hocam, Ruşen Keleş hocam, bütün hocalarımı saygıyla selamlıyorum, hürmetler ediyorum. Sevgili Mülkiye liler, benim kişisel tarihimdeki Mülkiye, topluma karşı sorumluluğun, erdemli yaşamın, özgürlüğün ve demokrasinin öğretildiği ve yaşandığı bir büyük kurumdur. Mülkiye, Mülkiye liler cesurdur, gözü pektir, korkusuzdur. E tabii biraz da dik başlı, biraz da mağrurdur. Kutluyorum sizleri. Her iki konuşmacı da değerli dostlarım da Mülkiye marşından söz ettiler. Ve Mülkiye marşı ile ilgili sözler söylediler. Tabi daha önce de koromuzdan dinledik. Bakın benim yaşımda Türkiyede okumuş herkes Mülkiye marşını en azından mırıldanmıştır. Bilmeyenimiz yoktur. Söylerken hislenmeyenimiz, duyduğu zaman kendini yakın hissetmeyenimiz yoktur. Mülkiyeli olmayan birisi olarak söylüyorum. Niye böyledir bu. Çünkü bu Mülkiye nin Türkiye ile kurduğu derin sıcak, güçlü bağların ifadesidir. O marş tabii ki sizlerindir. Ama o marş Türkiye sevdasının marşıdır. Hepimizin marşıdır. Sevgili Mülkiye liler Ankara Üniversitesi bir büyük çatı. İçinde çok büyük kurumlar var. Mülkiye var, Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi var, Hukuk Fakültesi var, Veteriner Fakültesi var 166 yıllık Ziraat Fakültesi var. Birçok tarihi büyük fakültemiz var. Ankara Üniversitesi nin gücünü artırmak, bu fakültelerin tarihlerini kimliklerini ve geleneklerini çok iyi bilip onları korumak ve güçlendirmekle olur. Ankara Üniversitesi bu fakülteleri tek bir fakülte kalıbına sokmamalıdır. Ankara Üniversitesi nin gücünün Mülkiyeden geldiğini, Ziraat Fakültesi nden geldiğini, fakültelerimizin tarihlerinden ve geleneklerinden geldiğini biliyoruz. Onların korunması ve güçlendirilmesini rektörlük görevimin en önemli parçası olarak hissediyorum. Tabii ki bu fakültelerin ortak değerleri ve ortak hedefleri de olması, büyük Ankara Üniversitesi ni yaratmaktadır. Ankara Üniversitesi sizlerle, Mülkiye olduğu için büyüktür, Ankara Üniversitesi diğer büyük fakülteleri olduğu için büyüktür. Evet, 50. yıl mezunları, yakışıklı beyefendiler, güzel hanımefendiler sizlerle onur duyuyorum. Mülkiye de 50 yıl sonra sizin yerinize oturacak insanlar da, böyle güler yüzle görevlerini yapmış insanların rahatlığıyla oturursa, Türkiye çok büyük bir ülke olacaktır, güzel bir ülke olacaktır. Buna yürekten inanıyorum. Size en derin saygılarımı, nice huzurlu mutlu yıllar sağlıklı yıllar diliyorum. 149. yıl hayırlı uğurlu olsun. Hepinize saygılar sunarım, en derin saygılar. 16

MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ GENEL BAŞKANI ALİ ÇOLAK IN MÜLKİYENİN 149. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ NEDENİYLE YAPTIĞI KONUŞMA Sayın Rektörüm, Sayın Dekanım, Değerli Hocalarım, Değerli 1958 yılı mezunları, Saygıdeğer Mülkiyeliler, Sevgili Konuklar hepinizi Mülkiyeliler Birliği adına saygıyla selamlıyorum. Mülkiye nin kuruluşunun 149. yıldönümü nedeniyle düzenlenen törene hoş geldiniz. Mülkiye kuruluşundan bugüne yalnızca başarılı mezunlar yetiştirerek bu ülkeye, bu ülke insanlarına hizmet eden bir kurum değildir. Mülkiye aynı zamanda Türkiye nin siyasal ve sosyal yaşamında çok önemli işlevler görmüş bir kurumdur. 150 yıllık geçmişine baktığımız pek çok noktada Mülkiye yi görürüz. Nerede görürüz? Nerededir Mülkiye ve Mülkiyeliler? 1915 te Çanakkale de. 1915 te ödenek yokluğu bahanesiyle kapatılan Okulun Talat Paşa tarafından nerede kalkınma, gelişme, çağdaş yapılar gördümse altında Mülkiyelilerin imzası vardı diyerek 1918 yılında yeniden açılışında görürüz Mülkiye nin önemini. Kurtuluş Savaşı nda da Mülkiyeliler vardır. 1936 yılında Cumhuriyete ve devrimlerine sahip çıkmak üzere bizzat Atatürk tarafından Cumhuriyetin başkentine taşınması sağlanır Mülkiye nin ve Cumhuriyet devrimlerinin, aydınlanma ve çağdaşlaşma fikrinin toplumsallaşmasında önemli görevler üstlenir. 1950 lerin ikinci yarısında otoriter eğilimler gösteren Demokrat Parti ye karşı ön saflardadır Mülkiyeliler. 28 Nisan da Fakülte ye sıkılan kurşunların Mülkiye için şeref olduğunu söyleyerek Başbakana karşı duran dekan Fehmi Yavuz dur Mülkiye. Türkiye nin çoğulcu ve demokratik anayasasının (1961) hazırlanışındadır Mülkiye. 1960 ların ikinci yarısından 1980 e kadar sürdürülen demokratik toplumsal muhalefete gençliğin dinamizmini taşıyandır Mülkiye. Darbenin yarattığı baskı ortamına rağmen 1982 Anayasasına alternatif Anayasa hazırlayan kurumdur. 1402 sayılı yasayı ve YÖK ü protesto ederek mesleğinden kopmayı göze alan bilim adamlarının tavrındadır elbette. 1980 yılı pek çok açıdan bir milat niteliğindedir. 1970 lerin ikinci yarısında dünyada başlayan küreselleşme dalgasının Türkiye kıyılarına ilk 17

ulaştığı tarih olarak nitelemek yanlış olmaz sanırım. Dünyada giderek egemen hale gelen küresel kapitalizmin bir devlet, toplum ve hiç kuşkusuz bir üniversite modeli ve dayatması olmuştur. Devletin ulusal nitelikteki dayanışma ağları parçalanmış, sosyal devlet uygulamaları terk edilmiş, devlet önce kamu işletmeciliği alanından daha sonra da kamusal hizmet alanlarından çekilmiş ve bu hizmetler piyasaya terk edilmiştir. Ulusal dayanışma ağlarının tasfiyesi toplumun hem dikey hem yatay bölünmesine yol açmış, yerel kimlikler ön plana çıkmış, toplum kompartımanlara ayrılmış, devletin boşalttığı alanı etnik, mezhepsel, dinsel, vb. cemaatler doldurmuştur. Zorunlu din derslerinin anayasaya girişi, imam hatip okulları ve kuran kurslarının sayısındaki olağandışı artış, Türkiye nin toplumsal yapısında önemli değişimlere yol açmıştır. Bu sosyolojik değişim dalgasının üzerine oturan ve küresel sermaye ile eklemlenen bir partinin iktidara taşınması bu sürecin adeta doğal bir sonucu olmuştur. 1980 darbesi, 24 Ocak kararları arasındaki nedensellik ilişkisi, 1402 sayılı yasa ile başta Mülkiye olmak üzere üniversitelere saldırarak üniversitelerin yeniden yapılandırılması arasındaki nedensellik ilişkisinin paralelliği bugünden bakıldığında çok net biçimde ortaya çıkmaktadır. Bilimsel bilginin insanoğlunun yüzyıllardır süren çabasıyla ortaya çıkan ve tüm insanlığa ait bir değer olduğu anlayışına dayanan dayanışmacı ve insancıl üniversite modelinin yerini bilginin piyasanın emrinde bir metaya dönüştüğü, sermayenin üniversiteyi kendi ihtiyaçları doğrultusunda yeniden şekillendirdiği rekabetçi üniversite modeli almıştır. Bu dönüşüm tarihsel olarak bilgi birikimini toplum yararına kullanan Mülkiye anlayışının yanı sıra Mülkiye dayanışmasını da erozyona uğratmıştır. Bugün gelinen noktada, dünya büyük bir krizle karşı karşıyadır. Bu kriz kimin krizidir? Elbette küresel kapitalizmin ya da bir diğer ifadeyle kapitalist emperyalizmin krizi. Bizi sakın ekonomiye müdahale etmeyin diye uyaranlar trilyon dolarlık paketler açıklamaya başladılar. Tükenen küreselleşme modelinin yerine ne ikame edileceğine ilişkin güçlü izler henüz ortaya çıkmamıştır. Bu süreçte iki şey beklenebilir kanımca. Birincisi bir düzeltme savaşı. Bu düzeltme savaşının küresel kapitalizmin merkezinde olmayacağı açıktır. Olası savaş alanları Ülkemizi doğrudan ilgilendiren Ortadoğu, Kafkaslar ve Uzak Asya dır. Umarım Hindistan daki eylem bunun ön işareti değildir. İkincisi küresel krizin faturasının yoksullara çıkarılması, küreselleşme sürecinin kalıcılaştırdığı yoksulluğun derinleşmesi, yedek işsizler ordusuna yeni neferlerin katılmasıdır. Bu durum toplumdaki dikey bölünmeyi artıracak, gönüllü ve zorunlu gettolara yol açan mekansal bölünmeyi de hızlandıracaktır. Toplumdaki dışlanmışların, yoksulların, hoşnutsuzların sayısındaki olağandışı artış ulusal devletin hiçbir zaman tasfiye edilmemiş olan güvenlik aygıtının göreve çağrılması sonucuna, kısaca bir tür otoriter/ güvenlik devletine yol açabilir. Biraz karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım. Ancak bu süreçte iyimser olmamızı sağlayacak güçlü siyasal/ toplumsal alternatifler de ufukta görünmemektedir. Bu noktada Mülkiye nin bize kazandırdığı değerler doğrultusunda başta Okulumuz olmak üzere hepimize sorumluluklar düşmektedir. Mülkiye bilim, yönetim, siyaset, sanat ve kültür dünyasına çok nitelikli insanlar yetiştirmiştir. Bu görevini bugün de başarılı bir şekilde yerine getirmektedir. Ancak bu ortalamanın üzerindeki her fakültenin yerine getirmesi gereken bir görevdir. Mülkiye yi farklı kılan, gelenek yaratan, değerler üreten, bu değerlerin toplumsallaşmasına katkı sunan bir okul olması ve toplumsal sorunlar karşısındaki tavırlılığıdır. Mülkiye küresel modelin tıkandığı günümüzde onun üniversite modeline alternatif geliştirmeli, dünyada ve ülkemizde yaşanan süreci doğru analiz etmeli, insanlığın ortak malı olan bilimsel bilgiyi üreten bir merkez olarak toplumun aydınlanma, çağdaşlaşma ve daha iyi yaşam mücadelesine bilimsel destek sunmalıdır. 150. kuruluş yıldönümünün Mülkiye nin yeni misyonunun, Mülkiye Marşında ifadesini bulan şekliyle tanımlanması ve geliştirilmesinde bir başlangıç olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. 18

MÜLKIYE 149 YAŞINDA... 19

50. YIL MEZUNLARI OKULLARINI ZİYARET ETTİLER 20