TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ haber bülteni Yıl: 23 Sayı: 142 Basım Tarihi: 15 Eylül 2008 İki ayda bir yayınlanmaktadır.



Benzer belgeler
TÜRK STANDARDI TURKISH STANDARD

BETONARME YAPILARDA BETON SINIFININ TAŞIYICI SİSTEM DAVRANIŞINA ETKİSİ

MEVCUT BETONARME BİNALARIN DOĞRUSAL ELASTİK VE DOĞRUSAL ELASTİK OLMAYAN HESAP YÖNTEMLERİ İLE İNCELENMESİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Yeni Deprem Yönetmeliği ve İstinat Yapıları Hesaplarındaki Değişiklikler

DEPREME DAYANIKLI YAPI İNŞAATI SORULAR

İTME ANALİZİ KULLANILARAK YÜKSEK RİSKLİ DEPREM BÖLGESİNDEKİ BİR PREFABRİK YAPININ SİSMİK KAPASİTESİNİN İNCELENMESİ

YAPI VE DEPREM. Prof.Dr. Zekai Celep

10 - BETONARME TEMELLER ( TS 500)

Kirişli Döşemeli Betonarme Yapılarda Döşeme Boşluklarının Kat Deplasmanlarına Etkisi. Giriş

BETONARME BİNALARDA DEPREM HASARLARININ NEDEN VE SONUÇLARI

BETONARME-I 5. Hafta KİRİŞLER. Onur ONAT Munzur Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Tunceli

BETONARME BĠR OKULUN DEPREM GÜÇLENDĠRMESĠNĠN ĠDE-CAD PROGRAMI ĠLE ARAġTIRILMASI: ISPARTA-KESME ĠLKÖĞRETĠM OKULU ÖRNEĞĠ

RİSKLİ YAPILARIN TESPİT EDİLMESİNE İLİŞKİN ESASLAR. 4- Özel Konular

İnşaat Mühendisleri İster yer üstünde olsun, ister yer altında olsun her türlü yapının(betonarme, çelik, ahşap ya da farklı malzemelerden üretilmiş)

DEPREM HESABI. Doç. Dr. Mustafa ZORBOZAN

Çizelge 5.1. Çeşitli yapı elemanları için uygun çökme değerleri (TS 802)

İNŞ 320- Betonarme 2 Ders Notları / Prof Dr. Cengiz DÜNDAR Arş. Gör. Duygu BAŞLI

Temeller. Onur ONAT Munzur Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Tunceli

TEMSİLCİLİKLERİMİZDEN

İZMİR İLİ BUCA İLÇESİ 8071 ADA 7 PARSEL RİSKLİ BİNA İNCELEME RAPORU

Çelik Yapılar - INS /2016

Basınç deneyi sonrası numunelerdeki uygun kırılma şekilleri:

YAPI MALZEMELERİ DERS NOTLARI

Taşıyıcı Sistem İlkeleri

YAPILARIN ONARIM VE GÜÇLENDİRİLMESİ DERS NOTU

BÖLÜM II D. YENİ YIĞMA BİNALARIN TASARIM, DEĞERLENDİRME VE GÜÇLENDİRME ÖRNEKLERİ

DEPREME DAVRANIŞI DEĞERLENDİRME İÇİN DOĞRUSAL OLMAYAN ANALİZ. NEJAT BAYÜLKE 19 OCAK 2017 İMO ANKARA ŞUBESİ

. TAŞIYICI SİSTEMLER Çerçeve Perde-çerçeve (boşluklu perde) Perde (boşluksuz perde) Tüp Iç içe tüp Kafes tüp Modüler tüp

Kirişsiz Döşemelerin Uygulamada Tasarım ve Detaylandırılması

Yapı Elemanlarının Davranışı

5/8/2018. Windsor Probe Penetrasyon Deneyi:

Mühendislik Birimleri Laboratuarları 1. İnşaat Mühendisliği Birimi Laboratuarları Yapı Malzemeleri ve Mekanik Laboratuarı

BETONARME BİR YAPININ MALZEME KALİTESİNİN TAHRİBATSIZ VE TAHRİBATLI YÖNTEMLERLE BELİRLENMESİ

TÜRKİYE DEKİ ORTA KATLI BİNALARIN BİNA PERFORMANSINA ETKİ EDEN PARAMETRELER

Doğal Afetler ve Kent Planlama

RİSKLİ BİNALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

Yapı Elemanlarının Davranışı

Taze beton karışımının yapısına ve ıslaklık derecesine bağlı olarak betonun göstereceği farklı çökme şekilleri:

Eşdeğer Deprem Yüklerinin Dağılım Biçimleri

YAPIM HATALARI, YAPI DENETİMİ VE YAPILARIN ONARIMI

BETONARME KALIPLARININ SINIFLANDIRILMASI. 3. Bölüm. Öğr. Gör. Mustafa KAVAL Afyon Meslek Yüksekokulu İnşaat Programı

Firmamız mühendislik hizmet sektöründe kurulduğu 1998 yılından bugüne 16 yılı aşkın sürede faaliyette bulunmaktadır.

BETONARME YAPI TASARIMI DERSİ Kolon betonarme hesabı Güçlü kolon-zayıf kiriş prensibi Kolon-kiriş birleşim bölgelerinin kesme güvenliği M.S.

DBYYHY 2007 ve DEPREME KARŞI DAYANIKLI YAPI TASARIMI. Onur ONAT Tunceli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Tunceli

BÖLÜM 13. BASIN BİRİMİ ÇALIŞMALARI

Yapıblok İle Akustik Duvar Uygulamaları: Digiturk & TV8

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ GÜZ YARIYILI

Çok Katlı Yapılarda Elverişsiz Deprem Doğrultuları

DANIŞMA KURULU emo izmir şubesi 30. dönem çalışma raporu 101

DEPREM BÖLGELERĐNDE YAPILACAK BĐNALAR HAKKINDA YÖNETMELĐK (TDY 2007) Seminerin Kapsamı

RİSKLİ BİNALARIN TESPİT EDİLMESİ HAKKINDA ESASLAR 5-Özel Konular

Temeller. Onur ONAT Tunceli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Tunceli

TEMEL İNŞAATI ŞERİT TEMELLER

Betonarme Yapıların Davranışının Zaman Tanım Alanında Hesap Yöntemi ile Belirlenmesi

Öndökümlü (Prefabrik) Döşeme Sistemleri-4 Prefabrik Asmolen Döşeme Kirişleri

T.C. MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

ÇOK KATLI BETONARME YAPILARIN DİNAMİK ANALİZİ

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Yapı ve Deprem Uygulama Araştırma Merkezi

BETONARME-II (KOLONLAR)

YAPILARDA HASAR TESPĐTĐ-II

BETON KARIŞIM HESABI (TS 802)

Derz sızdırmazlığı için PVC esaslı Su Tutucu Bantlar

Elastisite modülü çerçevesi ve deneyi: σmaks

DENEY ADI: KÜKÜRT + (GRAFİT, FİLLER YA DA ATEŞ KİLİ) İLE YAPILAN BAŞLIKLAMA

DÜZCE İLİNDE 1999 YILINDAKİ DEPREMLERDE YIKILAN BETONARME BİNALARDA KULLANILAN BETONUN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ

TAŞIYICI SİSTEM TASARIMI 1 Prof. Dr. Görün Arun

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

20. ŞUBE ÇALIŞMA RAPOR ÖZETLERİ

SARILMIŞ VE GELENEKSEL TİP YIĞMA YAPILARIN DEPREM DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ. Ali URAL 1

TANITIM SUNUMU. Doç. Dr. Güven KIYMAZ

Bilindiği gibi 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 15 inci maddesine göre her yeni yıl için;

MODELLEME TEKNİKLERİNİN MEVCUT BİNALARIN DEPREM PERFORMANSI ÜZERİNE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI

5/3/2017. Verilenler: a) TS EN standardından XF1 sınıfı donma-çözülme ve XA3 sınıfı zararlı kimyasallar etkisi için belirlenen kriterler:

Taze beton karışımının yapısına ve ıslaklık derecesine/su miktarına bağlı olarak betonun göstereceği farklı çökme şekilleri:

GAZBETON DUVAR VE DÖŞEME ELEMANLARI İLE İNŞA EDİLEN AZ KATLI KONUT BİNALARININ DEPREM GÜVENLİĞİ

Taşıyıcı Sistem İlkeleri. Dr. Haluk Sesigür İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi Yapı ve Deprem Mühendisliği Çalışma Grubu

Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü

Sıvı Depolarının Statik ve Dinamik Hesapları

YAPI MEKANİĞİ LABORATUVARI

BETONARME BİNALARIN FARKLI HESAP YÖNTEMLERİNE GÖRE PERFORMANS SINIRLARININ İNCELENMESİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş

ÇATI KONSTRÜKSİYONLARINDA GAZBETON UYGULAMALARI Doç.Dr.Oğuz Cem Çelik İTÜ Mimarlık Fakültesi Yapı Statiği ve Betonarme Birimi

MKT 204 MEKATRONİK YAPI ELEMANLARI

18. bölüm. basında bursa il koordinasyon kurulu

Güçlendirme Alternatiflerinin Doğrusal Olmayan Analitik Yöntemlerle İrdelenmesi

BİTİRME PROJELERİ KATALOĞU

Yeni (2018?)deprem yönetmeliğinde yapı performansı. NEJAT BAYÜLKE

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 17. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE

MOMENT AKTARAN BİRLEŞİMLER YAPI MERKEZİ DENEYSEL ÇALIŞMALARI

Bulanık Mantık ve DURTES Yönteminde Uygulanması İçin Bir Öneri

HABER BÜLTENİ DOSYA. JEOLOJİ VE JEOTEKNİK ETÜT RAPORU VE EKLERİ İLE İLGİLİ ESASLAR'a göre yapılması genelgede

Temel sistemi seçimi;

DEÜ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ FEN ve MÜHENDİSLİK DERGİSİ Cilt: 8 Sayı: 1 s Ocak 2006

C38SS ÇELİK ÇELİK YÜKSELTİLMİŞ DÖŞEME SİSTEMİ TEKNİK ŞARTNAMESİ

DOKUZ KATLI TÜNEL KALIP BİNA SONLU ELEMAN MODELİNİN ZORLAMALI TİTREŞİM TEST VERİLERİ İLE GÜNCELLENMESİ

23 Ekim 2011 Van Depremi Ön Değerlendirme Raporu

İÇERİSİ BETON İLE DOLDURULMUŞ ÇELİK BORU YAPI ELEMANLARININ DAYANIMININ ARAŞTIRILMASI ÖZET

Yığma yapı elemanları ve bu elemanlardan temel taşıyıcı olan yığma duvarlar ve malzeme karakteristiklerinin araştırılması

beton karışım hesabı

DENEYİN YAPILIŞI: cm lik küp kalıbın ölçüleri mm doğrulukta alınır. Etiket yazılarak içine konulur.

Transkript:

TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ haber bülteni Yıl: 23 Sayı: 142 Basım Tarihi: 15 Eylül 2008 İki ayda bir yayınlanmaktadır. BAŞYAZI Başyazı 2 YAYIN KURULUNDAN Merhaba 3 ŞUBE'DEN Temmuz Ağustos 2008 Etkinliklerimiz 4 Sonbahar-Kış Dönemi Etkinliklerimiz 6 17 Ağustos Depremi Basın Açıklamamız 8 Duyurular 9 İMO'dan Haberler 10 İNCELEMELER Yapıların Enerji Esaslı Tasarımı İçin Bir Hesap Yöntemi 11 İpotekli Konut Finansman Sisteminde Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı ve Değerlemeyi Etkileyen Mühendislik Uygulamaları 15 BETON Standart Beton Örneklerinin Basınç Dayanımı Değerlerine Laboratuvar Çalışmaları Boyunca Etki Eden Faktörler 17 PREFABRİK Kadıköy-Kartal Metrosu 1. Kısım İnşaatı 21 İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ İnşaat Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Riskleri, Risk Analizi/Değerlendirmesi (2) 23 VERGİ Kiraya İlişkin Tahsilat ve Ödemelerde Getirilen Tesvik Zorunluluğu 29 SAĞLIK Sağlık ve Barınma Hakkı 30 Barınma ve Sağlık: Sağlık Sadece Hekimlerin İşi mi? 31 ÜYELERİMİZDEN Modern Zemin Mekaniğinin Kuruluşu: Karl Terzaghi ve Türkiye 32 2009 Dünya Astronomi Yılı (Evren Sizi Bekliyor) 36 genç-imo Öğrenci Meclisi Konuşması 38 77. İzmir Enternasyonal Fuarı 39 Ergenekon Üzerine 40 Medeniyet Sahnesindeki Rolümüz 41 KÜLTÜR VE SANAT Kitaplar Arasında 42 Şiir 43 Mizah Köşesi 44 OYUN Briç 46 Satranç 47 Bulmaca 48

Başyazı Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU İMO İzmir Şube Başkanı REKTÖR ATAMALARI VE BİLİM DÜNYASI Türkiye de bilim dünyası neredeyse tümüyle siyasetin egemenliği altına girmiş bulunuyor. İktidar bilim üreten kurumları ele geçirme projesini çok hızlı uygulayarak son hamleyi de yaptı. İktidara yakın olmanın ölçüt olarak kullanıldığı bu yeni yapılanma ile bilimle yüksek öğretim ile uğraşan kurumların yönetimlerindeki denge değiştirildi. Yönetimlerde ağırlık iktidar lehine çevrildi. Somut, ayan-beyan ortada olan, son birkaç ay içinde gerçekleşen üç önemli olayı hatırlayalım; - YÖK Başkanı ve YÖK yönetiminin değiştirilmesi, - Devlet üniversitelerinin rektörlüklerine yapılan rektör atamaları, - TÜBİTAK Bilim Kurulu nun saptanmasının tek seçici olarak Başbakan a bırakılmasıdır. Bu harekatın tamamlanması ile bilim ve yüksek öğretim kurumlarının tepe noktaları iktidarın egemenliği ve denetimi altına alınmıştır. Bu kurumların yönetimleri mutlaka iktidarın düşüncesi yönünde olaylara bakacak ve kurumlarını en olumlu ihtimal ile iktidara ters düşmeyecek şekilde yöneteceklerdir. Siyasetin bilim dünyasına karışması çok tehlikeli sonuçlar doğurur. Siyasetin kurumlara girdiği, karıştığı yerde bilimsel çalışma özgürlüğü olamaz. Bilimsel çalışma potansiyeli inişe geçer. Türkiye de bugün 115 üniversitemiz var. Bunlardan 30 u Vakıf Üniversitesidir. 2008 Ağustos ayı başında süresi dolan 21 üniversiteye Cumhurbaşkanı yeni rektörleri atadı. Ayrıca yeni kurulan 23 üniversiteye de kurucu rektörler atandı. Yasal düzenlemeleri aşamayan hükümet türban konusuna açıkça destek vereceğini veya hoşgörü ile bakacağını açıklamış olan rektör adaylarını atayarak Üniversitedeki türban sorununu yasaları baypas ederek çözmek istemiş olabilir. Sadece bu kadar mı? Üniversitelerin çoğunluğunun denetim altına alınması, bilim üreten kurumları ele geçirme operasyonu sadece türban meselesine bağlanamaz. Bu operasyonun devamı olmalıdır. Bunun arkasından kadrolaşma operasyonunun geleceği tahmin edilmektedir. Acaba bu kadrolaşma idari personel ile mi sınırlı kalacaktır? Her operasyonun, operasyonun gerçekleşmesinden sonra daha ileri bir adımı vardır. Kadrolaşma acaba akademisyenleri de kapsamı içine alır mı? Neden olmasın? Gidişat bu durumu göstermiyor mu? Öğretim elemanı (özellikle araştırma görevlisi) alınmasında ölçüt iktidar görüşüne yakın olmak olursa, öğretim elemanlarının ünvan yükseltmelerinde iktidara yakınlık etkili olursa artık bilimsellikten söz edilemez. Özgürlükten yoksun olan üniversite bilimsel çalışma üretebilir mi? Hükümetin niye TÜBİTAK ı ele geçirmek istediğini hala anlayabilmiş değilim. Bu hükümet bilim ve araştırmaya TÜBİTAK kanalıyla harcanmak üzere her yıl önemli bir bütçe ayırıyor. Bu hükümet döneminde TÜBİTAK bütçesi çok yüksek miktarlarda arttırıldı. Gelişmiş ülkelerde araştırmaya çok büyük yatırım yapıldığını biliyoruz. Araştırmaya önem veren bu ülkeler artık ticari mal üretimi yapmıyor. Ticari malı geri kalmış ülkelerde o ülkenin ucuz insan gücünü kullanarak, çevreyi kirleterek kendisi üretiyor. Gelişmiş ülkeler bilim üretiyor, teknoloji üretiyor. Ürettiği bilimi geri kalmış ülkelerde mal, eşya haline getiriyor, hem kendisi kullanıyor, hem de bu malı, eşyayı bütün dünyaya satıyor. Acaba hükümetin bilim ve teknoloji üretmek için bir projesi mi var? Bu nedenle mi TÜBİTAK a güçlü bütçe veriyor? TÜBİTAK yönetimi üniversitelere neyin araştırılması veya neyin araştırılmaması konusunda yön verecek mi? Kafam çok karışık Üstelik sizin kafanızı da karıştırdım galiba. Ben bu olayı çözemedim. Ama mutlaka siz çözmelisiniz. Çözeceğinize inanıyorum. 2

Yayın Kurulundan Kapitalist Emperyalist sistemin yapısal açmazı nedeniyle girdiği dönemsel kriz, dünyayı tek kutupluluktan iki kutuplu yapıya doğru yöneltmektedir. Bu yönelim, eski egemen merkez ile yeni oluşmaya başlayan kapitalistemperyalist merkezleri çıkar alanları açısından karşı karşıya getirmekte, işbirlikçi yöneticiler kışkırtarak şavaşlar çıkartmakta daha sonrada arabulucu veya destekçi rollerinde yeniden ortaya çıkarak ekonomik askeri ve siyasal alandaki etki alanlarını korumak veya genişletmekte, faturayı da kan gözyaşı açlık ve yoksulluk olarak emekçi halka kesmektedir. Bunun en yakıcı örneğini kuzeyimizde yaşanan savaşta görmekteyiz. ABD nin dünyada tek egemen kapitalist emperyalist merkez olarak, çeşitli projelerle, bizim bölgemizde de Büyük Orta Doğu Projesiyle ve demokrasi götürmek gibi çeşitli vaatlerle, dünyayı bir satranç tahtasına çevirdiği, dünya ülkeleri üzerinde kendi emperyalist amaçlarını gerçekleştirmek için çeşitli hamlelerle oyun oynadığı artık ayan beyan ortaya çıkmıştır. Dünya böyle bir süreci yaşarken, biz de bu sayımızda ülkemizde nelerin olduğuna bir göz atalım istedik. Ülkemiz yeni dünya düzenine (kapitalist emperyalist sisteme) eklemlenme doğrultusunda 1980 12 Eylül darbesiyle ve darbesinden bu güne halkımız ve ülkemiz çıkarları aleyhine hızla ilerlemektedir. Ekonomik, askeri,toplumsal, siyasal yaşamda her şey küresel sermayenin (kapitalist emperyalist sistemin) yeni düzenine uygun hale getirilmektedir. Bu eklemlenme sürecinde, ülkemiz ve halkımız için yanlış işler yapıldığını söyleyerek önlerine çıkan her kişi ve kuruma, amaçlarına engel olan her şeye kızıyor siyasal iktidar ve yandaşları.. Tehdit ediyorlar, çeşitli biçimde yok etmeye çalışıyorlar. Belki de bu nedenle TMMOB ve Odalar denetlenmeye alınıyor; belki de bu nedenle derelerin satışına karşı çıkan çevreciler Başbakan tarafından vatan haini ilan ediliyor. Belki de bu nedenle, bir taraftan özgürlüklerden yana olmak, demokrat olmak, türbana karşı olup olmamayla sınırlanırken, bir taraftan da çeşitli uygulamalarda halkın üzerinde mahalle baskısı oluşturulmaktadır. Diğer yandan enflasyon azar, borsa çöker, ekonomi krize girer söylemleri ile halk korkutularak baskı altına alınmak istenmektedir. Her nedense AKP nin Cumhuriyet ilkelerini ihlal nedeniyle kapatılma davası sürecinde; çeşitli kamuoyu araştırmalarında halkın en çok güven duyduğu kurumlar olarak belirlenen kurumlar üzerine yurt içinden ve yurt dışından baskı yapılmasında, elin gavurunun iç işlerimize karışıp Ordu ve Anayasa Mahkemesi üyelerine baskı yapmalarına seyirci kalmakta bir beis görmemektedir siyasal iktidar ve yandaşları. Ülke öyle bir noktaya getirilmiştir ki, ordunun doğru söylediklerine doğru söylemişler diyene darbeci, yargının AKP nin Ilımlı İslam yolunda atmak istediği adımlara karşı aldığı kararlara sahip çıkana veya olumlu olarak değerlendirenlere statükocu damgaları vurulmakta; demokrasinin gerçek sahibi bilinçli insanlar ise dinci ya da darbeci olmak korkusu içinde sindirilmek istenmektedir. Böylece, dikensiz gül bahçesi yaratılmakta, yapılanlar unutturulmaktadır. Belki de böylece, 1999 depremi de dahil deprem ve diğer afetlere yönelik halk yararına hiçbir işlemin yapılmadığı, her icraatlarıyla toplumun gericileştirmeye çalışıldığı, çeşitli operasyonlarla gerici kadroların kurumsallaştırıldığının, hükümet olma gücü ile çalışanların hak gasplarının sorgulanamaz hale getirilerek hukuksuzluğun had safhaya çıktığının dillendirilmesi önlenmektedir. Son dönemde Hükümetin ülkenin demokrasi mücadelesinin temsilcisi imajıyla, darbe karşıtlığı söylemi ile ortaya çıkarak, yaptığı operasyonların da; samimiyetsizlik örneği olduğu ve kuşkulu niyetlerinin aslında muhaliflerini sindirme operasyonu olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu operasyonun, darbeleri, gaspları ve her türlü menfaat çetelerini sürekli olarak yaratan sistemi ortadan kaldırma operasyonu değil, aksine aslında sistemin bir ürünü olan ancak mevcut iktidarla bir biçimde çatışan oluşumların tasfiyesine yönelik olduğu da ortaya çıkmıştır. Böyle operasyonlardan demokrasi değil, olsa olsa şirket sahiplerinin el ve isim değiştirmesi ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla böyle bir ortamda, ülkede her şey; stratejik kurumlar, araziler, tarihi ve kültürel değerler dahil ihale edilmiş ve babalar gibi satılmış olsa bile; çağdaş-uygar bir ülkenin bireyi olmak, çocuklarına aydınlık bir dünya bırakmak isteyenler, her şeyini kaptırmış olsa bile; ülkenin tüm medeni kavramları ve kurumları ya kapatılarak ya da işlevsizleştirilerek elden gittiyse bile; geniş halk kitleleri gözlerinin önünde olup bitenleri sorgulamasalar bile; kimileri çıkarları yüzünden Cumhuriyet Devrimlerinin tekmelenmesine göz yumsalar bile; ülkedeki kimi muhalefet partileri kendi yapmaları gerekenleri başkalarından beklese bile; eğitimden sağlığa, sosyal haklardan toplumsal yaşama kadar hayatımızı ve geleceğimizi karartan uygulamalar İMF reçetelerine göre yapılıyor olsa bile; ülke Türkiye Cumhuriyeti, laik, demokratik, hukuk devleti olma yolunda mı kalacak?.. Yoksa ABD ve onun yerli strateji ortakları tarafından tezgáhlanan Ilımlı İslam Devleti ne mi dönüşecek? ikilemine sokulsa bile Yani tam da Mustafa Kemal in 20 Ekim 1927 de gençliğe hitabesinde işaret ettiği gün ve gündemi yaşıyor olsak ta; tam da bu nedenle bugün, hükümeti ve temsil ettiği siyasal islamı aklama projesi uğruna bu ülkede yaratılan tüm değerlerin içinin acımasızca boşaltılmasına, bu manada yapılan saldırılara seyirci kalmamak, uygulamaların bir parçası olmamak, riyakar tavırlarını teşhir edebilmek, ülkenin gerçek anlamıyla demokrat, halktan yana, aydınlık yarınlara sahip olma isteğini seslendirebilmek, karanlık zihniyetlerle hesaplaşabilmek; yapılan uygulamaların gerçek yüzünü gösterebilmek için, ülkemize, emeğimize, geleceğimize sahip çıkabilmek için yapılacak çok şey vardır. Sevgilerimizle.. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 3

Şubeden 1 Temmuz 2008-1 Temmuz Kabotaj Bayramı etkinlikleri çerçevesinde TMMOB İzmir İKK tarafından düzenlenen 1. Kartondan Tekneler Yarışı na genç-imo olarak katıldık. - 41. Dönemin ilk İşyeri Temsilcileri Ortak Toplantısını Şubemizde yaptık. Katliamı ile ilgili belgesel film gösterimi yaptık. 10 Temmuz 2008 Fuar Açıkhava Tiyatrosu nda yapılan Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Mezuniyet Töreni ne katıldık. Genç meslektaşlarımıza Aramıza Hoşgeldiniz dedik. 2 Temmuz 2008 - Yeni mezun üyelerimize yönelik düzenlediğimiz, 2 Temmuz - 20 Ağustos 2008 tarihleri arasında her Çarşamba yapılacak olan Mesleğe Hazırlık Kursları Şubemizde başladı. İlk kurs konusu İnş.Müh. Gülşen Işık ve Yönetim Kurulu üyemiz Aydın Nogay ın sunduğu İnşaat Mühendisliğinin Çalışma Alanları ve Özlük Haklarımız dı. - 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı nın yıldönümünde 5 gün süreyle Şubemizde bir sergi açtık ve Sivas - Sivas Katliamı ile ilgili Gündoğdu Meydanı nda yapılan mitinge destek verildi. 3 Temmuz 2008 Sekreteryasını Şubemizin yürüttüğü TMMOB İzmir Kent Sempozyumu 8. Hazırlık toplantısı Şubemizde yapıldı. 5 Temmuz 2008 KESK in Bornova da düzenlediği Sefalete, Yoksulluğa ve Zamlara Hayır mitingine TMMOB İKK olarak destek verdik. 14 Temmuz 2008 TMMOB İzmir Kent Sempozyumu 9. Hazırlık toplantısı Şubemizde yapıldı. 16 Temmuz 2008 TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Kadın Üyeler Toplantısı na Şube Yönetim Kurulu üyemiz Şefika SEYHAN HAS ile Şube Sekreterimiz Eylem ULUTAŞ katıldı. 19 Temmuz 2008 İstanbul daki Marmaray projesini yerinde incelemek üzere yaptığımız teknik geziye 40 üyemiz katıldı. 4

23 Temmuz 2008 - TMMOB İKK tarafından düzenlenmesi düşünülen Ege Bölgesinde Kuraklık ve Su Kirliliği Çalıştayı hazırlık toplantısına üyemiz Jale ALEL katıldı. - Kadın kuruluşlarıyla birlikte Kadına Yönelik Şiddete Karşı yapılan basın açıklamasına katıldık. 15 Ağustos 2008 17 Ağustos Depremi nin Yıldönümü nedeniyle deprem hakkında görüşlerimizi kamuoyuna bildirmek ve İMO tarafından düzenlenen Depreme Duyarlılık Yürüyüşü nü duyurmak için bir basın açıklaması yaptık. Basın açıklamamızı Bültenimizin Şubeden bölümünde bulabilirsiniz. 17 Ağustos 2008-17 Ağustos 1999 Kocaeli Depreminin 9. yıldönümünde İnşaat Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen Depreme Duyarlılık Yürüyüşü kapsamında Yalova ve Gölcük te düzenlenen anma etkinliklerine 65 üyemizle katıldık. - 17 Ağustos 1999 Depremi nin Yıldönümü nedeniyle Şube Başkanımız Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU nun Milliyet Ege ve Posta gazetelerinde deprem ve güvenli yapı konuları hakkında yaptığı röportajlar yayınlandı. 18 Ağustos 2008 Grup Meslek İçi Eğitim Kursları nın birincisi 18-22 Ağustos 2008 tarihleri arasında gerçekleştirildi. 19 Ağustos 2008 Şube Başkanımız Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU ile Şube Sekreter üyemiz Tahsin VERGİN İzmir Valiliği ni ziyaret ederek Vali Yardımcısı Mustafa Aydın ile görüştüler. Şubemizin sekreterliğinde yürütülen İzmir Kent Sempozyumunun amaçları ve hedefleri konusunda Vali Yardımcısı Mustafa Aydın a bilgi verilerek, sempozyumun ana konularından olan Afet Sonrasına Yönelik Planlama Çalışmaları konusunda İzmir Valiliğince ayrıntılı bir sunum yapılması kararlaştırıldı. 22 Ağustos 2008 Bu yıl 77.si düzenlenen İzmir Enternasyonal Fuarı nda 22-31 Ağustos 2008 tarihleri arasında TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak bir stand açtık. Depremle ilgili afiş ve dövizlerimizin bulunduğu standda Şubemizin hazırladığı Deprem Broşüründen 6.000 adet dağıttık. Standımıza ilgi gösteren vatandaşlara inşaat mühendisliği mesleği, güvenli yapı ve deprem hakkında bilgiler Şubeden verdik. Standımıza gelen vatandaşlarla röportajlar yaptık. Bu konudaki ayrıntılı yazıyı bültenimizin genç-imo bölümünde bulabilirsiniz. Fuar standımızda gönüllü olarak çalışan üyelerimize ve genç- İMO ya teşekkür ederiz. 25 Ağustos 2008 - Şube Başkanımız Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU ile Şube Sekreter üyemiz Tahsin VERGİN İzmir Bayındırlık ve İskan Müdürü M. Ata ERPOLAT ile görüştüler. Eğitim döneminin başlayacağı Eylül ayının ilk haftasına kadar, güçlendirilmesi gereken ve güçlendirilmesi yapılan MEB e bağlı okullar hakkında bilgi alındı. İzmir ilindeki okulların güçlendirilmesi doğrultusunda yapılan çalışmalarla ilgili Şube bültenimize yazı vereceklerini söylediler. - Eğitim Sen sendikası İzmir 5 No lu Şube Başkanı Özcan Çetin Şubemizi ziyaret etti. İzmir İlindeki okulların yeni deprem yönetmeliği çerçevesinde güçlendirilmesinde gelinen son nokta değerlendirildi. Önemli sayıdaki okulun güçlendirilme ihalelerinin hala yapılmadığı, ihalesi yapılan okulların da güçlendirilmelerinin tamamlanıp teslim edilmediği için, başlayacak eğitim döneminin öğrenciler açısından sorunlu olacağı konuları değerlendirildi. - 25-29 Ağustos 2008 tarihleri arasında 2. Grup Meslek İçi Eğitim Kursu nu gerçekleştirdik. Bu eğitimlerin sonucunda yapılan sınavlara diğer şubelerden katılımlar da dahil olmak üzere 28 üye katıldı. 27 Ağustos 2008 TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Kadın Üyeler Toplantısı na Şube Sekreterimiz Eylem ULUTAŞ katıldı. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 5

Şubeden SONBAHAR-KIŞ DÖNEMİ ETKİNLİKLERİMİZ 6

Şubeden BİLGİSAYAR KURSLARIMIZ 2008-2009 Sonbahar-Kış Döneminde yukarıdaki bilgisayar eğitim kurslarımız açılacaktır. Bilgisayar kurslarımız 26 kişiyle sınırlı olup hafta içi akşam ve hafta sonu uygulanmaktadır. Kurs tarih ve saatleri ön kayıtlar alındıktan sonra kesinleşecektir. Kurslara katılmak isteyen üyelerimiz Şubemizi arayarak ön kayıt yaptırabilirler. Ayrıntılı bilgi ve ön kayıt için: Telefon: 462 56 55 / 105 - Sabri İNCE İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 7

Şubeden BASINA VE KAMUOYUNA: İMO 17 AĞUSTOS DEPREMİ NİN YILDÖNÜMÜNDE DEPREME DUYARLILIK YÜRÜYÜŞÜ DÜZENLİYOR Şubemiz tarafından 17 Ağustos Depremi nin yıldönümü nedeniyle 15 Ağustos 2008 tarihinde yapılan basın açıklaması İnşaat Mühendisleri Odası, üzerinden 9 yıl geçen 17 Ağustos Marmara Depremi nin yıkımlarını, hasarlarını, can kayıplarını ve siyasi iktidarların sorumluluklarını yeniden hatırlatmak için Gölcük e kitlesel yürüyüş düzenliyor. Son yıllarda yaşanan Erzincan, Dinar, Körfez, Bolu, Ceyhan, Samandağ, Seferihisar depremleri ülkemizin başından geçen başlıca felaketlerdir. Ülkemizde meydana gelen bu depremlerde yaşanan felaketlere bağlı mal ve can kaybı, denetimsizlik, tedbirsizlik ve kadercilikten kaynaklanmaktadır. Ne yazık ki kader ve tedbirsizlik kavramları insanlarımızca birbirine karıştırılmaktadır. Ancak bilmeliyiz ki, depremler ve meydana gelen hasarlar kader değildir. Neredeyse tamamı deprem bölgesi olan ülkemizde, depremlerde yıkılan binalarda yapılan incelemelerde, bu kadar büyük boyutta hasarın meydana gelmesinin başlıca nedenlerinin Çok katlı betonarme yapılarda deprem perdelerinin bulunmaması, Estetik kaygılarla çoğu kez taşıyıcı sistemin narin kolon-kuvvetli kiriş olarak oluşturulması, Simetrik olmayan plan ve zayıf taşıyıcı sistemli zemin kat uygulaması yapılması, Dayanımı düşük beton kullanılması, Kolon-kiriş birleşim bölgelerine özen gösterilmemesi, Projelere uyulmayıp, seyrek etriye kullanılması gibi temel hatalardan kaynaklandığı tesbit edilmiştir. Yani feleketin temelinde kötü ve bilinçsiz bir yapı üretimi yatmaktadır. Yapım aşamasındaki basit hatalar birikerek felaketi meydana getirmektedir. Ayrıca bilinçsizlikten kaynaklanan Betonarmeye aşırı güven duygusu da halkımız arasında yaygındır. Demiri koy, fakat boylarına ve bindirmelerine dikkat etme, Etriyeyi koy ama seyrek olarak, Betonun suyunu fazla koy ki kolay işlensin, Kalıbın içinde tahta ve tuğla parçaları bırak, Taze betonu nemli tutmaya özen gösterme, sonra da hiçbir şey olmaz diye depremi bekle. Hayır, bu kader değildir. Bilinçsizliktir, sorumsuzluktur, denetimsizliktir. Yani depremlerde yaşanan olaylar bizler tarafından önceden hazırlanmıştır. Doğa kuvveti ise hazırlanan bu ortam içinde sadece etkisini göstermiştir. Betonarme imalatta küçücük malzeme veya işçilik ihmalleri ve işçiliğe özen gösterilmemesi büyük felaketlere yol açmaktadır. Bu hususlara özen göstermek, betonarme yapıyı itina ile yapmak yapı maliyetine önemli bir artış getirmemektedir. Bu artış birkaç usta ve işçi yevmiyesi kadardır. Bu zincir içinde mal sahibinin, taşeronun, müteahhidin ve teknik uygulama sorumlusunun veya denetim biriminin sorumluluk payları büyüktür. İnşaat Mühendisleri olarak bizler sağlıklı bir yapı için, inşaata başlamadan önce zemin etüdünün yapılması, yönetmeliklere uygun projelerin hazırlanması ve binaların denetim altında yapılması gerektiğini sürekli dile getirmekteyiz. Yeni bir Erzincan, yeni bir Körfez felaketi yaşanmaması için kaçak ve projesiz bina yapılmamalıdır. Projesi hazırlanmış binalar, inşaat mühendislerinin denetimi altında üretilmelidir. Proje yapımı ve yapı denetiminin mal sahibine mali yükü, yapı maliyetinin yüzde 3-4 ü kadar olmaktadır. Bu miktarı ödemekten kaçınarak projesiz ve denetimsiz bina yapımında ise, olası bir depremde binanın yıkılarak tamamının kaybedilmesi ihtimali çok yüksektir. Kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi, sağlıklı ve denetimli yapı yapılması için tüm yetkililere, siyasi iktidarlara ve parlamentoda temsilcileri bulunan tüm siyasi partilere önemli görevler düşmektedir. Kocaeli Depreminin üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen, yetkililerin olası bir İstanbul Depremine yönelik ciddi tedbirler almaması, Yapı Denetiminin tüm ülkede değil de hala 19 ilde pilot olarak uygulanması, deprem gibi yaşamsal bir konuda siyasi iktidarın hala ciddi bir programının ve çalışmasının olmadığını bizlere göstermektedir. Depreme karşı gerekli ve olanaklı mühendislik tedbirlerini tüm uyarılara rağmen bir türlü hayata geçirmeyen siyasi iktidarın insan yaşamını nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya bıraktığına dikkat çekmek amacıyla inşaat mühendisleri olarak 16 Ağustos 2008 Cumartesi günü Gölcük te buluşacağız. Eylem kapsamında bölgede diğer sivil toplum örgütlerinin düzenlediği gösteri, panel, ve söyleşilere katılacağız. 17 Ağustos gecesi depremin yaşandığı saat olan 03.02 de mum ve meşaleler eşliğinde saygı duruşunda bulunacağız. İnşaat Mühendisleri Odasınca düzenlenen Depreme Duyarlılık Yürüyüşü etkinliğimize tüm halkımızı destek vermeye ve katılmaya çağırırız. Bizler, İnşaat Mühendisleri Odası olarak halkımıza danışmanlık yapmaya, yardımcı olmaya, yol göstermeye her zaman hazırız. Unutmayalım ki, depreme dayanıklı binalar ancak İnşaat Mühendislerinin danışmanlığında mümkündür... İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU 8

Şubeden İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 9

İMO dan FAİL SİSTEMİN KENDİSİDİR Konya da çöken binayla ilgili olarak, İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yapılan açıklama. 1 Ağustos 2008 Konya nın Taşkent ilçesine bağlı Balcılar Beldesi nde bir vakfa ait kız öğrenci yurdunun tüp patlaması sonucunda çökmesi nedeniyle ilk belirlemelere göre 14 çocuk ölmüş, 10 u yaralanmıştır. Ne yazık ki ölü sayısının artmasından endişe edilmektedir. Binanın çökme nedeni her ne olursa olsun, yaşanan facia, kamuoyunun dikkatini ülkemizin en büyük sorunlarından biri üzerine çekmiştir. Türkiye yapı üretim süreci sorunludur; yapı denetimi konusunda büyük sıkıntı yaşamakta, sağlıklı, güvenli yapı üretimi bir türlü gerçekleşememektedir. Bir deprem ülkesi olan Türkiye de ne ilginç ki depreme bile gerek kalmadan binalar çökmektedir. Bu, kaçıncı apartman faciasıdır. Daha önce Konya Zümrüt Apartmanı nda, Diyarbakır Alkan Apartmanında, İstanbul Zeytinburnu nda benzer facialar meydana gelmiş, telafisi mümkün olmayan acılar yaşanmıştır. Dikkat edilmeli ki, her facia sonrası yetkililer özellikle yapı denetimi ve ilgili konularda süslü sözler sarf etmekte ancak bir türlü istenilen, ihtiyacı gideren adımlar atılmamaktadır. Verilen sözlerin unutulması, unutturulması ülkemizde neredeyse bir yönetim tarzı haline gelmiş, yeni bir faciayla karşı karşıya kalındığında, daha öncekiler hiç yaşanmamış gibi yaraların sarılacağı, bir daha yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınacağı ifade edilmiştir. Konya Balcılar da yurt çökmesi sonrasında da benzer açıklamalar yapılacaktır ki, artık bu tür açıklamaların, hiçbir inandırıcılığının kalmadığını, adeta acılı insanlarımızın duygularıyla alay etmek anlamı taşıdığını ifade etmek gerekiyor. İnşaat Mühendisleri Odası yıllardan bu yana, yapı denetimindeki sorun ve sıkıntılara dikkat çekmekte, proje aşamasından başlayarak tüm yapı sürecinin yeniden ele alınması yönündeki görüşlerini ve ilgili yasalarda yapılması gereken değişikliklerle ilgili yaklaşımlarını kamuoyuyla paylaşmakta, siyasi iktidarları adım atmaya çağırmaktadır. Siyasi iktidara bir kez daha sesleniyoruz. Önlem almadığınız sürece bu katliamların sorumluluğu üzerinizde olacaktır. Fail sizsiniz; fail, bir türlü sorunlarını çözemediğiniz sistemdir. İnşaat Mühendisleri Odası çöken yurt binasıyla ilgili ayrıntılı ve teknik bir rapor hazırlayacak, raporu en kısa zamanda kamuoyuyla paylaşacaktır. BARIŞ, DEMOKRASİ VE HOŞGÖRÜ ÇAĞRIMIZI YİNELİYORUZ 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yapılan basın açıklaması. 1 Eylül 2008 2008 1 Eylül Dünya Barış Günü nü, yine ülkemizde ve dünyada barışa duyulan özlemle karşılıyoruz. Çünkü ne ülkemizde ne de özellikle içinde bulunduğumuz coğrafyada bir türlü sular durulmuyor, silah sesleri kesilmiyor, sorunlar savaş aracılığıyla çözülmeye çalışılıyor; dolayısıyla da çözülemiyor, patlayan her bomba sorunları daha da derinleştiriyor, içinden çıkılmaz bir noktaya sürüklüyor. Bölgesel boyutuyla öne çıkan ve tek tek ülkeleri yakından etkileyen, dengeleri belirleyen Kürt sorunu başta olmak üzere, son günlerde Kafkasya da patlak veren çatışma ortamı geleceğe dönük kaygılarımızı artırmaktadır. Kafkasya sorunu, tüm coğrafyayı yakacak bir ateş topu haline gelme riskini içinde taşıyor. Yaşanması olası gelişmelere dair üretilen senaryoları bile düşünmek bile istemiyor hiç kimse. Kürt sorunu kaynaklı çatışma ortamının, şiddet eylemlerinin sonu gelmiyor. Her gün yeni bir çatışma, yeni bir saldırı haberiyle sarsılıyoruz. Gün be gün ölüm haberleri alıyoruz. Savaş insanı, doğayı, kültürel değerleri yok ediyor ve ne yazık ki insanlık bu illetten kendisini uzak tutamıyor. Nasıl tutsun ki; emperyalistler petrol, enerji koridorları, silah satışı, stratejik mevzi, nüfuz alanı üzerinden bölgesel savaşları kışkırtıyor. Özellikle ABD gerek işgallerle, gerek komşu ülkeleri birbirine kışkırtarak tam bir savaş makinesi gibi çalışıyor. ABD nin ne yaptığından ziyade, bizleri asıl kaygılandıran noktanın ülkemizde hakim kılınan siyasal-kültürel ortam olduğunu belirtmek gerekiyor. Ne yazık ki şiddet, günlük hayattan siyasete kadar sorunları çözmenin yegâne yolu olarak görülüyor. Savaş çığırtkanlığı, linç kültürü, barış talebine karşı gösterilen tahammülsüzlük, farklılıkları yok sayan yaklaşım buradan güç alıyor. İnşaat Mühendisleri Odası; 1 Eylül Dünya Barış Günü nde bir kez daha barış, demokrasi, hoşgörü çağrısı yapıyor. 1 Eylül vesilesiyle; ABD nin Ortadoğu dan çekilmesini, Kafkaslarda ABD kışkırtmasıyla başlayan gerginliğe son verilmesini, Kürt sorununda barışçıl çözümlerin zorlanması doğrultusundaki talepleri yineliyoruz. 10

YAPILARIN ENERJİ ESASLI TASARIMI İÇİN BİR HESAP YÖNTEMİ İncelemeler Araş. Gör. Onur MERTER Araş. Gör. Özgür BOZDAĞ Prof. Dr. Mustafa DÜZGÜN Dokuz Eylül Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İnşaat Mühendisliği Bölümü İnşaat Mühendisliği Bölümü 1. GİRİŞ Yapı sistemlerinin depreme dayanıklı tasarımı; kuvvet esaslı, yer değiştirme esaslı ve enerji esaslı hesap yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir. Kuvvet (dayanım) esaslı yöntemlerde, yapıya etkiyen dış yükler altında oluşacak eleman iç kuvvet değerlerinin, taşıyıcı sistem elemanlarının taşıma gücünden büyük olmaması esas alınmaktadır. Yer değiştirme esaslı yöntemlerde, deprem etkisindeki yapının aşırı yer değiştirme yapması önlenmek istenmektedir. Enerji esaslı yöntemlerde ise, yapı taşıyıcı sistem elemanlarının elastik ve elastik ötesi davranışla tüketebileceği enerjinin, deprem anında yapıya girecek olan deprem enerjisinden büyük olması amaçlanmaktadır. Bu çalışmada, enerji kavramı ve yapı sistemlerindeki enerji dengesi göz önüne alınarak, yeni yapılacak yapıların tasarımı için bir hesap yöntemi açıklanmıştır. 2. ÖNGÖRÜLEN HEDEF YER DEĞİŞTİRMEYE GÖRE ENERJİ ESASLI TASARIM Çalışma kapsamında, yapının kullanım amacına yönelik bir hedef yer değiştirme kriteri ve uygun bir göçme mekanizması seçilerek yapıların enerji esaslı tasarımı yapılmaktadır. Yapıların doğrusal olmayan davranışını dikkate alan bu tasarım yönteminde, deprem esnasında yapıya giren enerjiden yola çıkılarak yapıya etkiyen tasarım taban kesme kuvveti belirlenir. Belirlenen taban kesme kuvveti, yapı kat seviyelerine uygun bir yöntemle dağıtılarak, seçilen göçme mekanizması ve yapı hedef yer değiştirmesini sağlayacak taşıyıcı sistem elemanları belirlenir. Bu çalışmada, elde edilen taban kesme kuvvetinin katlara dağıtılmasında 2007 Türk Deprem Yönetmeliğindeki Eşdeğer Deprem Yükü Yönteminden yararlanılmıştır. Tasarımda, kolonların bazı durumlar dışında elastik davrandığı ve sistemde güçlü kolon zayıf kiriş mekanizmasının sağlandığı varsayılmaktadır. Kolonların yalnızca, zemin kat tabanlarında doğrusal olmayan davranış gösterdiği kabul edilmiş ve bu noktalar, kolon-kiriş birleşim bölgelerinin kiriş uçları ile birlikte plastik mafsallarla modellenmiştir. Yeni yapılacak yapıların tasarımı için geliştirilmiş olan enerji esaslı yöntemde, yapıya depremle birlikte giren toplam enerjinin bir kısmının yapının elastik davranışı ile geriye kalan kısmının ise yapının elastik ötesi davranışı ile tüketileceği varsayılmaktadır. Housner (1956), 1934 El Centro, 1940 El Centro, 1949 Olympia ve 1952 Taft depremleri gibi dünyadaki çeşitli büyük depremlerin tepki hız spektrumlarını inceleyerek, geniş bir periyot aralığında spektrum eğrilerinin sabit kalma eğiliminde olduğunu göstermiştir. Çalışma kapsamındaki enerji esaslı tasarım yönteminde, çok serbestlik dereceli yapı sistemlerine depremle birlikte giren enerji değerini hesaplamak için Housner (1956) tarafından tanımlanmış olan; E = 1 2 2 I MS V [1] ifadesi kullanılmaktadır. Burada; M sistemin toplam kütlesini, S V ise elastik tepki hız spektrumu değerini göstermektedir. Bu enerjinin, sistemin elastik ve elastik ötesi davranışıyla tüketildiğinin varsayılması ile; E = E + E I e p [2] eşitliği yazılabilir. [2] eşitliğinde E e sistemin elastik enerjisi olup, elastik sınırı aşmayarak doğrusal-elastik davranış gösteren kesitlerde depolandığı varsayılan enerjidir. E p ise sistemin plastik enerjisi olup, bu enerjinin doğrusal olmayan davranışın hakim olduğu plastik mafsal noktalarında depolandığı varsayılmaktadır. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 11

İncelemeler Şekil 1. Elastik ve plastik enerjiyi tanımlayan yatay kuvvet yer değiştirme grafiği (ideal elastoplastik davranış). Akiyama (1985), tüm yapının tek serbestlik dereceli sisteme indirgendiği varsayımını yaparak, elastik enerjiyi şu şekilde tanımlamıştır: 1 T V 2 E e = M ( g) 2 2p W [3] Bu ifadede V : taban kesme kuvveti, W : yapı ağırlığı ve T : yapının birinci doğal titreşim periyodudur. [1] nolu giren enerji denkleminden [3] nolu elastik enerji denkleminin çıkarılması sonucu genel plastik enerji ifadesi yazılabilmektedir. [4]. 2 WT g 2 V 2 E p = [ a ( ) ] 2 8p W [4] [4] denkleminde a elastik ivme katsayısını (boyutsuz ivmeyi) göstermektedir. N katlı bir yapının tabandan itibaren q p kadar plastik dönme yaptığı varsayılarak, plastik enerji denklemi şu şekilde yazılabilir: E p N = ( F h + F h ) q i= 1 i i N N p [5] Bu denklemde F i kat seviyelerine etkiyen deprem kuvveti olup, Türk Deprem Yönetmeliğinde (DBYBHY 2007) Katlara Etkiyen Eşdeğer Deprem Yüklerinin Belirlenmesi kısmında verildiği gibi hesaplanmaktadır. wihi Fi = ( V FN ) N w h j= 1 Burada; w i i. katın ağırlığı olup, deprem yüküdür. F N = 0, 0075NV j j h i i. katın zeminden olan yüksekliğidir. [6] FN yapının N. tepe katına etkiyen ek [5] nolu denklemdeki plastik enerji ifadesinde F i ve FN kuvvetleri için verilen ifadeler yerine konulur ve bu plastik enerji [4] nolu denklem ile ifade edilmiş olan plastik enerji ile eşitlenerek gerekli düzenlemeler yapılırsa, V enerji esaslı taban kesme kuvveti elde edilir. [8]. [7] 12

İncelemeler V a + a + = W 2 2 4a 2 [8] Burada a yapının göçme mekanizması, birinci doğal titreşim periyodu ve kat yükseklikleri, kat adedi ve kat ağırlıkları gibi özelliklerine bağlı olan boyutsuz parametredir. a = d e + f [9] d = ( N i= 1 N i= 1 w h w h d, e ve f eşitliklerindeki i i 2 i i q p 8p ) 2 T g 2 N 2 wi hi 2 2 0,06q p Np 0,06q i= 1 p NhNp ; e = ( ) ; f = [10] N 2 2 T g T g w h i= 1 i i q p yapının plastik hedef dönmesidir. Toplam hedef dönmesi q T ise, elastik akma dönmesi değeri q y ile plastik hedef dönmesi q p nin toplamı olarak ifade edilmektedir. Çalışma kapsamında, yapı sistemlerindeki kiriş ve kolonlar plastik tasarım esaslarına göre boyutlandırılmaktadır. 3. BEŞ KATLI ÇELİK ÇERÇEVENİN MEVCUT YÖNTEMLE BOYUTLANDIRILMASI Çalışmada, 5 katlı bir çelik çerçeve farklı hedef yer değiştirmeleri için enerji esaslı olarak tasarlanmıştır (Şekil 2). Toplam hedef yer değiştirmeleri %1.5, %2 ve %3.5 olarak seçilmiştir. Yapı kat yükseklikleri 3 er metre ve her açıklık 6 şar metredir. Her bir açıklıkta 30 kn/m. lik düzgün yayılı yük bulunmaktadır. Kat Adedi T (sn.) a Tablo 1. Beş katlı çerçevenin tasarımına ait parametreler. q y q p a V/W 5 0.63 1.000 0.01 0.005 1.136 0.582 5 0.74 1.000 0.01 0.01 1.655 0.470 5 0.92 0.981 0.01 0.025 2.638 0.325 Enerji esaslı mevcut yöntem ile tasarlanan örnek yapının hedeflenen performansı sağlayıp sağlamadığının kontrol edilmesi amacıyla, yapıya doğrusal olmayan statik artımsal itme analizi uygulanmıştır. Kapasite Spektrumu yöntemi ile yapıya ait performans noktası belirlenmiştir. Yapı, belirlenen bu performans noktasına kadar itilmiş ve yapıya ait göreli kat ötelenmeleri elde edilmiştir. Bu değerlerle, hedeflenen yer değiştirme değerleri karşılaştırılmıştır (Şekil3). Şekil 2. Beş katlı iki açıklıklı çelik çerçevenin %1.5, %2 ve %3.5 toplam hedef yer değiştirmelerine göre enerji esaslı tasarımı. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 13

İncelemeler Şekil 3. %1.5, %2 ve %3.5 toplam hedef yer değiştirmelerine göre enerji esaslı olarak tasarlanan beş katlı yapının göreli kat ötelenmeleri. 4. SONUÇLAR Sunulan çalışmada, yapının kullanım fonksiyonuna uygun olarak seçilen hedef yer değiştirme değerlerine göre enerji esaslı yapı tasarımı gerçekleştirilmiştir. Beş katlı yapının %1.5, %2 ve %3.5luk toplam hedef yer değiştirmelerine göre tasarımında, yapıya doğrusal olmayan statik artımsal itme analizinin uygulanması sonucu, hedeflenen yer değiştirme değerlerinin hiçbir kat seviyesinde aşılmadığı görülmüştür. Tasarım yönteminin, büyük ölçüde kabullere dayanan iteratif bir yöntem olmasından dolayı uygun hesap algoritmalarını içeren bilgisayar programlarının kullanılması gerekli olmuştur. KAYNAKLAR [1] Leelataviwat, S. and Goel, S. C., Stojadinovic, B., Energy-based Seismic Design of Structures using Yield Mechanism and Target Drift, Journal of Structural Engineering, 128, 8, 1046-1054, 2002. [2] Leelataviwat, S., Drift and Yield Mechanism Based Seismic Design and Upgrading of Steel Moment Frames, Ph.D. Thesis, University of Michigan, 1998. [3] Lee, S-S. and Goel, S. C., Performance Based Design of Steel Moment Frames Using Target Drift and Yield Mechanism, Research Report, UMCEE 01-17, The University of Michigan, Department of Civil and Environmental Engineering, 2001. [4] Leelataviwat, S. and Goel, S. C., Seismic Design by Plastic Method, Engineering Structures, 20, 465-471, 1997. [5] Akbaş, B., Energy-Based Earthquake Resistant Design of Steel Moment Resisting Frames, Ph.D. Dissertation, Graduate College of Illionis Institute of Technology, 1997. [6] T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik, 6 Mart 2007 gün ve 26454 sayılı resmi gazete, Ankara. [7] Merter, O., Yapıların Enerji Esaslı Performans Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir, 2008. 14

İncelemeler İPOTEKLİ KONUT FİNANSMAN SİSTEMİNDE GAYRİMENKUL DEĞERLEME UZMANLIĞI ve DEĞERLEMEYİ ETKİLEYEN MÜHENDİSLİK UYGULAMALARI İnş. Yük. Müh. Filiz TAŞKIN Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Gayrimenkul Değerleme A.Ş, İnşaat Yüksek Mühendisi Araş. Gör. Sadık Can GİRGİN Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü 1. GİRİŞ Konut satın almak için, konut finansmanı sağlayan kredi kuruluşlarından ipotek karşılığı ödünç para alınmasını ifade eden İpotekli Konut Finansman Sistemi (Mortgage Sistemi); Türkiye de 2006 yılındaki ekonomik gelişmeler ve bunun paralelinde gayrimenkul sektöründeki canlanma ve hareketlilikle Türkiye konut finansmanında yer edinmeye başlamıştır. 2007 yılında sistemin Türkiye de yasallaşması ve uygulamaya yönelik ilk adımların atılması ile ülkede gayrimenkul sektöründeki sorunlar ve eksiklikler gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Nitelikli ve yeni konut açığı, şehir planlamasının etkin yürütülememesi, kaçak yapılaşma, inşaat uygulamalarında kalitesizlik ve denetim eksikliği vb. sorunlar Mortgage Sistemi nin işleyişini önemli ölçüde olumsuz etkileyecektir. Sistemin işleyişinde, birincil piyasalarda konut finansman kuruluşları (bankalar, finansman şirketleri vb.), SPK kuruluşları ve sigorta şirketleri yer almaktadır. Tüm bu birincil piyasalara bakıldığında finansmanı sağlanacak gayrimenkulün değeri önem arz etmektedir. Buna bağlı olarak da Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı ve Değerlemede Kullanılan Yöntemler öne çıkmaktadır. Ülkemizde yeni gelişmekte olan gayrimenkul değerleme sektörü pek çok sorunu ve yanlış uygulamayı da beraberinde getirmektedir. Gayrimenkulün değerinin doğru olarak saptanmasında gayrimenkul değerleme yöntemlerinin iyi bilinmesi, uygun yöntemin tespiti ve gayrimenkulün mühendislik yapısı olarak ele alınması gerekmektedir. Gayrimenkulün değerini etkileyen ve direkt içsel unsurlardan olan yapının fiziksel özellikleri, yapının yapıldığı yıl, kat sayısı, taşıyıcı sistemini oluşturan malzemeler (betonarme, çelik, ahşap v.s.), taşıyıcı sis-temindeki düzensizlikler ve yapının bulunduğu zemin ile arasındaki yapı-zemin etkileşimi inşaat mühendisi gözüyle irdelenmelidir. Bu çalışmada; gayrimenkul değerlemesinde karşılaşılan problemler, değeri etkileyen olumlu-olumsuz faktörler ile gayrimenkulün en etkin, verimli kullanımına yönelik analizlerde ne tür mühendislik uygulamalarının öne çıkması gerektiği açıklanmıştır. 2. İPOTEKLİ KONUT FİNANSMAN SİSTEMİ VE GAYRİMENKUL DEĞERLEME UZMANLIĞI Konut finansmanı, konut edinmeleri amacıyla tüketicilere kredi kullandırılması, konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması ve sahip oldukları konutların teminatı altında tüketicilere kredi kullandırılması olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, bu kapsamdaki kredilerin yeniden finansmanı amacıyla kullandırılan krediler de konut finansmanı kapsamındadır. Konut finansmanı tanımından anlaşıldığı üzere; konutun tamamlanmış olması şart değildir, yapılmakta olan konutlar için henüz ipotek tesis edilmeden verilen krediler de kapsam dâhilindedir. Konutun inşaatı tamamlanmadan tüketiciye kredi verilmesi, tüketici açısından riskli olabilmektedir. Sistemin arz tarafını desteklemek için getirilen bu düzenleme karşısında konut üreticilerinin konutların tamamlanması konusunda hassas davranması bu sistemin sağlıklı gelişimi açısından son derece önemlidir. Konut üreticileri kaliteli ve depreme dayanıklı konut üretimi konusunda duyarlı olmalıdır. Bir konutun imar mevzuatına uygun inşa edildiği ancak yapı kullanma izni alındığında kesinleşmektedir. Konut üreti-cilerinin bu konuda gösterecekleri özen ve hassasiyet, kaçak yapılaşmanın önlenmesi ve planlı kentleşmenin sağlanması yönünde önemli bir adımdır. Konut finansman sisteminin Türkiye deki işleyişine baktığımızda birincil ve ikincil piyasalarda gayrimenkul değerleme uzmanlığı ve hazırlanan değerleme raporu ve değerleme projesi önemli yer arz etmektedir. Bir gayrimenkul projesinin veya gayrimenkule bağlı hak ve faydaların belli bir tarihteki değerinin belirlenmesi amacı ile yapılan çalışmaya değerleme bu çalışmanın sonucunda tespit edilen kanaata ilişkin rakama ise değer denir. Değerleme prosesi; gayrimenkulün değeri ile ilgili kanaatin oluşturulabilmesi için kullanılan sistematik prosedürdür. 2007 yılında sistemin Türkiye de yasallaşması ve uygulamaya yönelik ilk adımların atılması ile ülkemizde nitelikli ve yeni konut açığı, şehir planlamasının etkin yürütülememesi, kaçak yapılaşma ve inşaat uygulamalarında kalitesizlik ile denetim eksikliği gibi sorunlar ve eksiklikler gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Türkiye de yapılan konut piyasası istatistiksel sonuçlarından yapılan derlemeye göre (Konut Finansman Sistemi Kanun Taslağı, İbrahim Dönmez, SPK); Toplam konutların %55 i ruhsatsız/ izinsizdir. Ev sahipliği oranı %70 ler seviyesindedir. (Uygunsuz yapılaşma dâhil) İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 15

İncelemeler Konut stokunun %60 ını 20 yaşın üstündeki konutlar oluşturmaktadır. Konutların %40 ının tadilata ihtiyacı bulunmaktadır. Her yıl yaklaşık 500.000 yeni konut ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. İpotekli Konut Finansman Sistemi nde ipotek koyulacak taşınmazın değeri büyük önem arz etmektedir. Taşınmazın değerini ortaya koyan gayrimenkul değerlemede temel anlamda dikkate edilmesi gereken başlıca noktalar, içsel ve dışsal unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bunlar aşağıda verilmiştir. 2.1 Direkt yapı ile ilgili unsurlar (içsel unsurlar) - Yapı sınıfı - Yapı cinsi - Malzeme Kalitesi - İşçilik Kalitesi - Fiziki Yıpranma - Teknik Altyapı (kalorifer tesisatı, asansör, doğalgaz elektrik, telefon, uydu, jeotermal, kanalizasyon vs.) 2.2 Sosyo-Kültürel ve Ekonomik unsurlar (dışsal unsurlar) -Nüfus -Çevre -Doğal Afetlere Karşı Korunma -Güvenlik Tedbirleri -Merkezlere Olan Uzaklık -Kamusal Hizmetlerden Faydalanabilme -Pazarlanabilirlik -Bina Kalitesi - Arsanın Uygunluğu Gayrimenkul değerlemede dikkat edilmesi gereken içsel ve dışsal unsurların yanında, taşınmazın değerini ve ekonomik ömrünü etkileyen ve bilimsel tekniklerle ortaya konulması gereken bir diğer önemli unsur da taşıyıcı sistem ve özellikleridir. 3.GAYRİMENKUL DEĞERLEMEYİ ETKİLEYEN MÜHENDİSLİK UYGULAMALARI Gayrimenkul değerlemeyi etkileyen ve gayrimenkulün fiziksel unsurları ile taşıyıcı sisteminin özelliklerinin de irdelenmesi oldukça önemlidir. Bu açıdan ilk bakışta göze çarpan bazı yapı taşıyıcı sistem özellikleri, doğru taşıyıcı sistem seçiminin önemi üzerinde durulmalıdır. Genel olarak, yapı belirlenen bir amaca hizmet etmek için oluşturulan hacim olarak tanımlanabilir. Betonarme yapılar ülkemizde konut, hastane, işyerleri türü yapılarda çoğunlukla tercih edilmekte ve yapılara kullanım ömrü süresince kaplama, duvar yükleri gibi etki eden düşey yükler gibi deprem yükü gibi yatay yükler de etki etmektedir. Yapı tasarımında hem düşey, hem de yatay yükler altında yapı sistemi çözümlenerek elverişsiz yükleme koşulları dikkate alınarak Ulusal Yönetmeliklere uygun olarak yapı elemanları boyutlandırılmaktadır. Mevcut yapıların değerlendirilmesinde, farklı doğrultularda kısımlardan oluşan yapıda yeterli dilatasyon derzlerinin bırakılmış olması, kısa kolon davranışının yapıya etkileri, yumuşak kat düzensizliği gibi düzensizliklerin göz önüne alınması gerekmektedir. 4. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ülkemizde yeni gelişmekte olan gayrimenkul değerleme sektörü; pek çok sorunu ve yanlış uygulamayı da beraberinde getirmektedir. Gayrimenkulün değerinin doğru olarak sap-tanmasında; gayrimenkul değerleme yön-temlerinin iyi bilinmesi, en uygun yöntemin tespiti gerekmektedir. Gayrimenkul değerini etkileyen içsel ve dışsal unsurların iyi saptanması gerekmekte, özellikle direkt içsel unsurlardan olan yapının fiziksel özellikleri, yapının yapıldığı yıl, kat sayısı, taşıyıcı sistemini oluşturan malzemeler (betonarme, çelik, ahşap v.s.), dikkate alınmalıdır. Gayrimenkulün mühendislik yapısı olarak ele alınması gerekmektedir. Bunun için de yapı taşıyıcı sistem özellikleri incelenmeli, taşıyıcı sistemindeki düzensizlikler ve yapının bulunduğu zeminin özellikleri bir inşaat mühendisi tarafından değerlendirilmelidir. 5. KAYNAKLAR Açlar, A., Çagdas, V., 2002. Taşınmaz (Gayrimenkul ) Değerlemesi, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Yayınları, Ankara, 500s. Atımtay, E., 2000, Betonarme Sistemleri Tasarımı Temel Kavramlar ve Hesap Yöntemleri(Cilt I-II), ODTU Yayınları. Çagdas, V., 2001. Taşınmaz Likiditesi ve Değerleme, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 81s. Dönmez İbrahim, 2007, SPK, (Konut Finansman Sistemi Kanun Taslağı) SPK, 2006.http://www.spk.gov.tr/index/Query.Idq (erisim tarihi:26.10.2006) Turgut Yazıcı, Şirin Cansel; Lidebir Eğitim Programı Notları (23, 24, 25 Mart, İstanbul) Yıldırım, E., 2005. Gayrimenkul Değerleme Esasları, Bilgi Üniversitesi Seminer Notları, 50s. 16

STANDART BETON ÖRNEKLERİNİN BASINÇ DAYANIMI DEĞERLERİNE LABORATUVAR ÇALIŞMALARI BOYUNCA ETKİ EDEN FAKTÖRLER Bilindiği gibi beton, yapılarda basınç, çekme, eğilme, kayma, yorulma yaratacak kuvvetlerin etkisin altındadır. Ancak beton üzerine gelen en önemli yüklerin basınç yükleri olduğu kabul edilir. Hemen hemen tüm yapıların tasarımında betonun basınç dayanımı esas alınarak hesaplar yapılmaktadır. Dolayısı ile yapılarda kullanılacak betonun basınç dayanımı tasarım hesaplarında kullanılan değerden düşük olmaması gerekir. Bu maksatla imalatta kullanılan beton kalitesinin istenilen dayanıma uygunluğu kontrol edilir. Betonun basınç dayanımının tespiti, diğer dayanımlarının tespitinden daha basittir. Bunun yanında betonun basınç dayanımının belirlenmesi ile diğer çekme, eğilme dayanımlarının büyüklükleri hakkında da yaklaşık olarak fikir elde edilebilir. Diğer özellikleri hususunda da bilgi edinilmesini sağlar. Örneğin basınç dayanımı yüksek olan bir betonun su geçirgenliğinin az olması gibi. Betonun basınç dayanımını ölçebilmek için değişik yöntemler bulunmaktadır. Bu yöntemler yerine göre çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Yöntemleri kısaca şu şekilde ifade edebiliriz. - Standart boyutlarda taze betondan alınan örneklerin standartlarda belirtilen süre ve koşullarda kür edilmesi ya da hızlandırılmış küre tabi tutulması sonrasında örneklere uygulanan basınç dayanımı tespit yöntemi, - Sertleşmiş betondan kesilerek alınan örneklere uygulanan basınç dayanımı tespit yöntemi, - Beton test çekici denilen cihazla hasarsız olarak yüzey sertliğinin ölçülmesi ile basınç dayanımı hakkında yaklaşık bilgi edinilen basınç dayanım tespit yöntemi, - Ultrasonik test cihazı denilen cihazlar ile sertleşmiş beton içerisine gönderilen ses dalgaların hız ölçümü ile betonun basınç dayanımı hakkında yaklaşık bilgi veren basınç dayanımı tespit yöntemi. Genel olarak betonun basınç dayanımına etki eden iki çeşit faktör bulunmaktadır. Bunları iç ve dış faktörler olarak ayırabiliriz. Çimento tipi, miktarı, özellikleri, karışım suyu kalitesi ve miktarı, agrega özellikleri, kimyasal ve mineral katkılar gibi betonu oluşturan malzeme özelliklerini ve oranlarını iç faktörler, betonun dökümü ve kür koşulları, sıkıştırma etkisi ve basınç dayanımı deney koşullarını ise dış faktörler olarak gösterebiliriz. Betonun kalite kontrolüne yönelik en çok kullanılan yöntem, tek eksenli basınç dayanım tespit yöntemidir. Deney numunelerinin şekil ve boyutları, alımı, kürü, deney koşulları, deneylerde kullanılan makinaların özellikleri, personelin kalifikasyon düzeyi gibi birçok faktör dayanım sonuçları üzerinde etkili olmaktadır. İşte burada üzerinde durmak istediğimiz konu, taze İnş. Müh. Tuğrul BAŞTAN İMO İzmir Şubesi Laboratuvar Sorumlusu Beton betondan örneklerin alımından, basınç dayanımı değerlerinin bulunmasına kadar laboratuvar çalışmaları boyunca dayanım sonuçlarını etkileyebilecek faktörlerin irdelenmesidir. 1. Deney Numunesi ve Kalıplarının Şekil, Boyut ve Diğer Özellikleri: Kalite kontrolüne yönelik taze betondan, bazı ülkelerde silindir şekilli, ülkemizde dahil bazı ülkelerde ise hem silindir şekilli hem de küp şekilli örnekler alınmaktadır. Birçok Avrupa ülkesinde silindir şekilli örneklerin kullanımı daha yaygındır. Ülkemizde daha çok küp şekilli örneklerin kullanımı tercih edilmektedir. Aynı üretimden alınan standart boyutlu silindir ile küp şekilli örneklerin basınç dayanımı farklılık göstermektedir. Değişik uygulama ve araştırmalar için farklı çaplarda veya boy/çap oranında alınan örneklerden de farklı dayanım sonuçları elde edilmektedir. Standart olarak alınan silindir şekilli örneklerin dayanımları, küp şekilli örneklerin dayanımlara göre daha düşük değerler vermesiyle birlikte araştırmalar neticesinde bu iki tip örneğin basınç dayanımları oranının yaklaşık 0,65 0,95 arasında değişebildiğini göstermiştir. Dayanıma etkisi olan değişik şekil ve boyutlardaki örneklerin irdelenmesi, üzerinde ayrıca durulması gereken bir konudur. Şimdi biz burada, standart olarak kabul edilen örneklerin ve kalıpların şekil boyut ve diğer özellikleri üzerinde biraz duralım. Bilindiği gibi, TS EN 206 1 ve TS 500 standardı, çapı 150 mm, yüksekliği 300 mm olan standart deney silindir kalıplar veya 150 mm boyutlu küp kalıplar kullanılarak alınan örnekler üzerinde basınç dayanım tespitinin yapılmasını öngörmektedir. Bugün laboratuvarlar tarafından ağırlıklı olarak 150 mm.lik küp kalıplar kullanılarak örnekler alınmaktadır. Bu amaçla çelik, dökme demir veya plastik kalıplar kullanılmaktadır. Bu numune kalıplarının su sızdırmaz ve su emmez özellikte olmaları gerekmektedir. Çelik ve dökme demir kalıp birleşim yerleri, macun, yağ veya gres yağı ile su sızdırmaz şekilde kapatılmalıdır. Bu malzeme haricindeki malzemelerden yapılmış kalıpların, kullanımdaki uzun süreli performanslarının, çelik veya dökme demirden imal edilme kalibre edilmiş kalıplarla eşdeğer olduğunu gösteren deney verilerine sahip olması gerekmektedir. Plastik kalıplarda, üretim aşamasında, koniklik ve yan yüzeylerde çukurluk gibi kusurlar bulunabilmekte veya yanlış kullanım sonucu zamanla başka kusurlar oluşabilmektedir. Eskime, yıpranma, söz konusu kusurları zaman içinde artırabilmektedir. Çelik kalıplarda İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 17

Beton da temizlik ve kurma kusurları sonucu açılar sapabilmekte, numune tam küp veya silindir olmaktan uzaklaşabilmektedir. Bununla ilgili olarak TS EN 12390 1 standardı, kalıptan çıkan küp numunelerinin karşılıklı yüzeyleri arasındaki standart boyut ve silindir numunelerin çap toleransını ± %0,5 ten daha düşük olmasını öngörmektedir. Basınç deneyi sırasında yük uygulanacak yüzeylerin düzlükten sapma toleransını ± 0,0006 d (d=150 mm için ± 0.09 mm), küp veya silindir yan yüzlerinin döküm esnasındaki tabana göre diklikten sapma toleransını ise ± 0,5 mm ile sınırlamıştır. Perdahlanmış üst yüz ile kalıptan çıkan taban arasındaki boyut toleransını küp için (d) ± %1, silindir yüksekliği için (2d) ± %0,5 den daha düşük olması gerektiğini bildirmektedir. Yukarıdaki sınır değerlerin aşılması durumunda, örneklerden betonun gerçek dayanım değerlerinin dışında yanıltıcı sonuçlar alınacağı açıktır. Bu maksatla laboratuvarlar, kullandıkları kalıpları standarda uygunluk açısından gözden geçirmeli, uygun olmayanları kullanım dışı bırakmalı, yeni alacakları kalıplarda da standarda uygunluk şartını aramalı ve her kalıbı bu açıdan kontrol etmelidir. 2. Taze Betondan Numune Alınması: TS EN 12350 1 standardı, karma ve spot olmak üzere iki tür numune tanımlamakta, öngörülen kullanımına bağlı olarak, alınacak numunenin hangisi olacağına karar verilmesini öngörmektedir. Spot numune, betonun bir bölümünden alınmış, bir veya daha fazla sayıda numune bölümünün, karma numune ise betonun her tarafından alınmış çok sayıda numune bölümünün, birleştirilip karıştırılmasıyla oluşturulan taze beton miktarıdır. Deneyler için tahmin edilen miktarın en az 1,5 katı miktarda taze beton numunesi alınmalıdır. Transmikserden boşaltılan betonun ilk veya en son boşaltılan kısımlarından numune bölümü alınmamalıdır. Akış halindeki betondan alınacak numune bölümleri, akan taze beton kütlesinin tüm genişlik ve kalınlığını temsil edecek şekilde alınmalıdır. İşlemler sırasında taze beton, kirlenme, bünyesine su girme veya su kaybetme ve sıcaklık değişimlerine karşı korunmalıdır. Şayet üreticinin sorumluluğunda betona su veya kimyasal katkı ilavesi yapılacaksa, bu ilavelerden sonra, betondan örnekler alınmalıdır. Numuneler her biri ayrı betonyer dökümünden veya transmikserden alınmalıdır. TS EN 12390 2 standardı numunelerin ne şekilde alınması gerektiğini açık bir şekilde tarif etmektedir. Buna göre; Beton numune, kalıba doldurulmadan önce, tekrar karıştırma kabı içerisinde kare ağızlı kürek kullanılarak karıştırılmalıdır. Betonun kalıba yapışmasını önlemek üzere, doldurma öncesinde, kalıp iç yüzeyi çimento ile etkileşmeyen kalıp ayırıcı bir malzeme ile ince bir tabaka halinde kaplanmalıdır. Deney numuneleri, her tabaka 100 mm. den daha kalın olmamak üzere, en az iki tabaka halinde sıkıştırılmalıdır. Beton, numune kalıbına yerleştirildikten sonra, tam sıkışma elde edilecek, ancak ayrışma olmayacak ve yüzeye aşırı şerbet çıkmayacak şekilde sıkıştırılmalıdır. Sıkıştırma vibrasyon kullanılarak yapılacaksa, beton yüzeyinde büyük hava kabarcıkları oluşumunun sona ermesi, yüzeyin göreceli şekilde düz ve parlak görünüm kazanmasıyla tamamlanır. Şişleme yoluyla sıkıştırma uygulanıyorsa, tam sıkıştırma için her tabakaya uygulanacak vuruş sayısı beton kıvamına bağlıdır. Ancak genel olarak her tabaka en az 25 kez şişlenir. Şişleme daire kesitli veya prizmatik çubuk ile yapılır. Çelikten yapılmış çapı 16 mm, uzunluğu 600 mm ve ucu yuvarlatılmış çubuk kullanılır. Sıkıştırma çubuğu darbeleri, numune kalıbının en kesit alanına düzgün şekilde dağıtılmalıdır. İlk tabakanın sıkıştırılmasında, çubuğun numune kalıbının tabanına sertçe çarpması, diğer tabakaların sıkıştırılması esnasında da bir önceki tabakaya fazla miktarda girmesi önlenmelidir. Her tabakanın sıkıştırılmasından sonra, sıkışmış hava ceplerinin tahliyesi sağlanacak, ancak sürüklenmiş hava kabarcıkları korunacak şekilde, beton yüzeyine büyük hava kabarcıkları çıkışı duruncaya ve sıkıştırma çubuğu darbelerinden geri kalan boşlukların dolması sağlanıncaya kadar, kalıbın dış kenarlarına lastik tokmak ile hafifçe vurulmalıdır. Tokmaklama işleminden hemen sonra kalıp üst yüzeyinden yukarıda olan fazla beton, çelik mala veya perdah malasına kesme hareketi yaptırılarak alınmalı ve yüzey dikkatlice tesviye edilmelidir. Gerekli durumlarda, kap(lar) içerisindeki taze beton sıcaklığı ölçülmelidir. Numuneye zarar verilmeden deney numunesinin tanıtımı görünür ve kalıcı şekilde işaretlenmelidir. Örneklerin, acele bir şekilde betonun mikser ağzından kürekle alınarak kalıplara doldurularak oluşturulduğu veya şantiyede son mikserde gittiği için, bir el arabasına biraz ayrılan betondan alındığı durumlarla sık karşılaşmaktayız. Bu türden alınan örneklerin test edilmesi ile ne derece sağlıklı sonuçlar alınabileceği ortadadır. 3. Deney Numunelerinin Şantiyede Saklanması, Taşınması ve Kürü: Şantiye ortamında alınarak bekletilen deney numuneleri, kalıp içerisinde, 16 saatten az, 3 günden daha fazla olmamak üzere, yeterli sertliğe ulaşıncaya kadar, şoktan, titreşimden ve kurumadan korunmalıdır. (20 ± 2) 0 C (veya sıcak iklimlerde (25 ± 2) 0 C) sıcaklıkta, rüzgardan ve nem kaybından korunacak bir ortamda tutulmalıdır. Laboratuvara nakilleri aşamasında, gerekli sıcaklıktan sapma ve rutubet kaybını önlemek üzere gerekli önlemler alınmalıdır. Bu önlemlere örnek olarak, sertleşmiş deney numunelerinin ıslak kum veya ıslak talaş içerisinde saklanması veya içerisinde su bu- 18

Beton lunan, sızdırmaz plâstik kap içerisine konulması gösterilebilir. Deney numuneleri, kalıptan çıkartıldıktan sonra, deney anına kadar, (20 ± 2) 0 C sıcaklıktaki su içerisinde veya sıcaklığı (20 ± 2) 0 C ve bağıl nemi % 95 olan kür odasında küre tâbi tutulmalıdır. (20 ± 2) 0 C sıcaklıkta, % 95 rutubet şartının devam ettirilmesi ve ölçülmesi kolay değildir. Kür odası içerisindeki numune yüzeylerinin sürekli şekilde ıslak kaldığı, düzgün aralıklarla kontrol edilmelidir. 4. Numunelerde Basınç Dayanımının Tayini: Deney numunesinin şekil veya boyutlarının TS EN 12390 1 de verilen toleransları aşması nedeniyle uygun olmaması halinde, bu numuneler reddedilmeli, boyutları ayarlanmalı, deney numunesinin yük uygulanacak yüzeyleri, aşındırma veya başlıklama yoluyla hazırlanmalıdır. Örneklerin basınç dayanımı ile ilgili açıklamalar TS EN 12390 3 standardında verilmektedir. Numune deney makinasına yerleştirilmeden önce, yüzeyindeki fazla su kurulanmalıdır. Deney makinası yükleme başlıklarının yüzeyleri silinerek temizlenmeli ve numunenin başlıklarla temas edecek yüzeylerinde bulunan herhangi gevşek çıkıntı veya taneler alınmalıdır. Numuneler, makinanın alt yükleme başlığı üzerine merkezlenerek yerleştirilmelidir. Küp numuneler, belirtilmiş boyutunun veya silindir numuneler, belirtilmiş çapının ± %1 i doğrulukla merkeze yerleştirilmelidir. Küp numuneler, yük uygulama yönü beton döküm yönüne dik olacak konumda yerleştirilmelidir. 0,2 1,0 Mpa /sn. arasında sabit bir yükleme hızı seçilmeli ve deney sonuna kadar seçilen hızdan sapma ± %10 u geçmeyecek şekilde, en büyük yüke ulaşıncaya kadar sabit hızla uygulanmalıdır. Kırılma tipi belirlenmeli, tatmin edici olmaması halinde standartta verilen şekillerden hangisine en fazla benziyorsa o tipe atıfta bulunarak kaydedilmelidir. Tatmin edici bulunmayan kırılma şekli, numunenin yükleme başlığına merkezi şekilde yerleştirilmemesinden, presin kusurlu olmasından, silindir numunelerde beton numune kırılmadan önce başlıkta meydana gelen çatlama veya kırılmadan kaynaklanabilmektedir. 5. Deney Makinalarının Özellikleri: Beton basınç dayanımının ölçülmesinde kullanılacak deney makinalarının taşıması gereken özellikleri TS EN 12390 4 de detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Bu özelliklere kısaca değinelim. Makinaların yükleme başlıkları, ilave başlıkları, yükleme esnasında kalıcı şekil değişimine uğramayacak malzemeden yapılmış olmalı ve deneye tabi tutulduklarında en az standartta belirtilen sertlik değerine sahip olmalıdır. Ayrıca, deney numunesinin temas ettiği alan, en az deneye tabi tutulan numunenin yükleme alanı büyüklüğünde olmalıdır. İki temas yüzü en fazla 0,05 mm sapma ile birbirine paralel olmalı, deney numunesinin temas ettiği alanda düzlükten sapması 0,03 mm yi geçmemelidir. Yükleme başlığı en az 23 mm kalınlıkta olmalıdır. Yükün gerekli doğrulukta okunabilmesi için kadranlı veya sayısal göstergesi ile deney tamamlandıktan sonra ulaşılan en büyük yük değerini, göstergeyi yeni deney için başlatıncaya kadar muhafaza etme sistemi bulunmalıdır. Yük göstergesi numunenin kırılması esnasındaki patlamadan etkilenmemelidir. Ayrıca kontrol sistemi bulunmalıdır. Bu kontrol sistemi, yükün belirlenmiş sabit hızda uygulanmasını temin etmeli, düzgün, darbe tesiri meydana getirmeden uygulanmasını sağlamalıdır. Makinada otomatik yükleme sistemi yoksa belirlenmiş yükleme hızını sağlayabilmesi için, makinaya yükleme hızı ayarlayıcısı cihaz monte edilmiş olmalıdır. Numunelerin yükleme eksenine göre doğru konumda olmasını sağlamak için, makinanın alt yükleme başlığında, kalıcı şekilde merkezleme çizgileri veya merkezleme tertibatı olmalıdır. Makina ilk kurulduğu zaman kalibrasyonu yapılmalıdır. Deney makinalarının doğru çalışması ve deney numuneleri üzerinde doğru sonuçlar alınabilmesi için yük göstergesinin, yük uygulama hızının, yük aktarımının ve yükleme başlıklarının kalibrasyonları sağlanmalıdır. Sonraki kalibrasyon sıklığı, akredite kalite sisteminin öngördüğü sıklıkta veya her yıl düzenli olarak yapılmalıdır. Makinaların yerlerinin değiştirilmesi veya yukarıda sayılan parçalardan birinin değiştirilmesi durumunda kalibrasyonları tekrar yapılmalıdır. 6. Personelin Kalifikasyon Düzeyi: Özellikle yapı denetimin uygulandığı illerde bulunan, yapı denetim laboratuarlarına, dolayısı ile laboratuar denetçi mühendislerine ve laborantlarına (teknisyenlerine) olan gereksinme artmıştır. Örnekleri alan, deneyleri yapan ve değerlendiren personelin, deneyle ilgili olarak uygun vasıflara, eğitime, deneyime sahip olmasının yanı sıra, yönetmelik ve standartlarda belirtilen kriterleri bilmesi gerekmektedir. Bu hususta laboratuvar, personelinin eğitim ve becerilerine yönelik hedefleri belirlemeli ve uygulamalıdır. Ayrıca yönetim ve personel, yapılan işin kalitesini olumsuz yönde etkileyebilecek her türlü ticari, mali ve diğer iç ve dış ticari baskılardan ve etkilerden uzak olmalıdır. Sonuç: Taze betondan alınarak oluşturulan örnekler, yerinde imal edilen betonarme elemanları temsilen alınmaktadır. Şantiye ortamındaki betonarme elemanlar ile alınan örneklerin, yerleştirilme, sıkıştırılma ve bakım koşulları birbirinden çok farklı olmakla birlikte, bu örneklerin o imalatı temsil ettiği kabul edilir. Bu koşulların yerinde veya numune üzerinde herhangi birinin İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 19