T B M M Tutanak Hizmetleri Başkanlığı



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı.

Cumhuriyet Halk Partisi

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

Biz yeni anayasa diyoruz

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m

Yer altı şehrine açılan kapı, Kayıp İncil, cinayet ve MİT : Tarsus taki gizemli evde ne oluyor?

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

CHP'lilerin telefonlarının izlenme skandalında kritik bilgiler

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

Taha Akyol OHAL. ANAYASA Mahkemesi nin denetimsizlik kararı üzerine OHAL hiçbir denetim ve denge olmadan çalışıyor.

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

10 Ocak 2013 BASIN AÇIKLAMASI

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

CAN ATAKLI SAAT SAAT AÇIKLADI...

ACR Group. NEDEN? neden?

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

Cumhuriyet Halk Partisi

AKP'li Başkan, Peygamberin oğlu Tayyip dedi mi? Sözcü yalan mı söylüyor?

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ - 4


Adresini tespit edemedim. ARZ EDİLEN MAKAM : DÜZCE NÖBETÇİ CUMHURİYET SAVCILIĞI

CEZA USUL HUKUKU DERSİ (VİZE SINAVI)

YENİ AKİT GAZETESİ İNTERNET SAYFASINDAKİ TARİHLİ HABERE İLİŞKİN YORUMUM AŞAĞIDADIR. Erdoğan: Bedeli suç işleyen ödesin

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

Akademik anlamda düşünceye sevk ederken,aynı zamanda analitik olarak yorumlama kabiliyetinizi artıyor.

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

TBMM Komisyonu'na gelen belgelere göre, Alevi öğrencilere cemaat yurtlarında yüzde 10 kontenjan ayrılmış

CHP milletvekili adaylarının tanıtıldığı kahvaltılı toplantı Konca Garden tesislerinde yapıldı.

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

Yargıdaki skandallar Kollama-filmindeki Yiğit-in durumunu cazib hale getirmekte, Kurtlar Vadisi Pusu-daki Polat-ın durumuna özendirmektedir.

13. ASKERLİK GÖREVİ Ordu Hayatı Savaş Yönetimi ve Siyaset Ordu Okuldur SEÇİM

2006 Yılı Türkiye Đnsan Hakları Đhlalleri Bilançosu

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

DENETİM MESLEĞİNDE MEVZUAT PARADOKSU - YETKİ PAYLAŞIMI. Prof. Dr. Ünal TEkİNaLP. İhsan Uğur DELIkaNLI Yücel akdemir Nazmi karyağdi

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201

10. Herhangi bir sebeple boşalan bakanlığa en geç kaç gün içinde yeni bakan atanır? A) 5 gün B) 10 gün C) 15 gün D) 20 gün E) 25 gün

MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN

İstanbul 13. Müebbet çıktı

Perşembe İzmir Gündemi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

MİT'ten yurt dışındaki FETÖ'cülere 3 aşamalı operasyon

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Cumhuriyet Halk Partisi

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

HAS Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ Beykoz da - Özgün Haber

AYŞEGÜL ARSLAN IN KATİL ZANLISI MÜEBBET YEDİ

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

'Bende dağa çıkmadım'

İzmirli girişimcinin hazin öyküsü!

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

Cumhuriyet Halk Partisi

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

Emekli Albay Ümit Yalım : Gizli mutabakat yapıldı AKP döneminde 17 ada, Yunanistan a geçti

Sevgili dostum, Can dostum,

Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI İDARİ TEŞKİLATI İMZA YETKİLERİ VE YETKİ DEVRİ YÖNERGESİ

YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983


EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

İşe önce TÜRKİYE'YE SAHİP ÇIK, KAYDINI YENİLE sloganıyla yola çıkıldı.

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

TÜRKİYE ENERJİ, SU VE GAZ İŞÇİLERİ SENDİKASI

Transkript:

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 1 BAŞKAN Öncelikle hoş geldiniz. NAZLI ILICAK Hoş bulduk. ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 17.01 BAŞKAN: Yaşar KARAYEL -----0----- BAŞKAN Teşrifiniz için teşekkür ediyoruz. NAZLI ILICAK Ben teşekkür ediyorum. BAŞKAN Bu Komisyon, Türkiye Cumhuriyeti devleti içerisinde devletimizi, milletimizi temsilen Türkiye Cumhuriyeti içerisindeki darbelerin sebeplerini ve sonuçlarını ve demokrasiye zarar veren bütün unsurları araştırmak üzere Mecliste dört partinin müşterek vermiş olduğu bir araştırma önergesiyle oluşturulmuştur. Bu vesileyle, biz, şu anda 28 Şubat ve 27 Nisan darbe teşebbüslerini araştırmakla görevli Komisyonuz. Bu münasebetle, siz de o dönemi -geçmiş dönemleri de fiilen yaşadığınız ama- belki daha çok 28 Şubat döneminde hem şahsi olarak hem de bulunduğunuz görev itibarıyla muhatap oldunuz. Bu münasebetle sizden o döneme ait bilgileri paylaşmak istiyoruz. Ama eğer arzu ederseniz, siz 1960 darbesiyle ilgili de bir şeyler söylemek isterseniz kayıtlara geçmesi açısından. Önce kendinizi tanıtarak, kayıtlara geçmesi açısından, lütfederseniz. Buyurun. NAZLI ILICAK Gazeteciyim. Sabah gazetesinde yazı yazıyorum. 28 Şubat sürecini şahsen yaşadım. Birçok sıkıntılarına da kendim şahsen şahit oldum. Onları anlatmak bence daha doğru çünkü diğerlerini gazetelerden temin etmek veya başkalarının ağzından, bizzat yaşayanlardan duymak daha önemli diye düşünüyorum. 28 Şubat süreci, o gün Millî Güvenlik Kurulu kararlarıyla anılıyor ama biz ne zaman girdik bu sürece, ne zaman çıktık; onun farkında değildik tabii içinde yaşarken. Ben 1996 yılında Akşam gazetesine girdim ve Akşam gazetesini oğlum Mehmet Ali Ilıcak çıkarıyordu. Orada çalışmaya başladım. Biz ana-oğul o dönem, nasıl ki daha sonra Yeni Şafak ın sahipleri çeşitli suç isnatlarıyla karşı karşıya kaldılar, biz de o dönemde o şekilde de yıpratılmak istendik. 28 Şubat kararlarından sonra, tabii, ben askerlerin siyasete müdahalesine karşı olduğum için, eleştirel yazılar yazmaya başladım Akşam gazetesinde ve kendim de bizzat

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 2 başörtülü kızlar üniversiteden atılmaya başladılar, onların gösterilerine katılıyorum, çiçek götürüyorum. Yani bilfiil bu tarz gösterilere de katılıyordum. Zaten o dönemde çok az başı açık kadın onların gösterilerine katılıyordu. O bakımdan, o şekilde de sanıyorum dikkat çekti. İşte Millî Güvenlik Kurulu kararlarında böyle bir yeşil sermaye gibi laflar sürekli çıktı, listeler yayınlandı. Ve ben onlara da karşı çıktım yazılarımda. Ve şöyle dedim hatta. Teoman Koman Paşa vardı biliyorsunuz. O daha sonra Cavit Çağlar ın bankasında yönetime geçti. Fakat daha önce? BAŞKAN Etibank mı, İnterbank mı? NAZLI ILICAK İnterbank tı herhâlde, bilmiyorum. Oraya geçti. Fakat daha önce o da tabii bu yeşil sermaye deyip, irticacı sermaye diyerek, muhafazakârların sermayesini suçluyorlardı. Ben, Teoman Koman Paşa yı da hedef aldım doğrusu. Orada da yazılar yazdım. O ne hâlâ, yeşil sermaye suçlu, ondan sonra laik sermayenin başına geç. veyahut bu Susurluk Komisyonuyla alakalı. O zaman Susurluk Komisyonu kurulmuştu. Veli Küçük, Teoman Koman bu Komisyona katılmadılar, reddetmişlerdi. O zaman da eleştirmiştim Teoman Koman Paşa yı. Çok şey biliyor çünkü. Bu JİTEM in kuruluşla ilgili de bilgileri olabilir. Jandarma Genel Komutanıydı. Tabii MİT Müsteşarlığı da yaptı. Fakat tabii ki beni dinleyecek değil. Katılmadı. Benim bu şekilde onu hedef almam söz konusu bazı yazılarımda. Tabii askerlerin de müdahalesini eleştirince şöyle bir durum oldu: Akşam gazetesini Mehmet Ali çıkarırken daha sonra o dağıtımı durdurdular. O zaman Refahyol iktidardı. Sabah ve Hürriyet gazetesi, onların bir dağıtım şirketi vardı. Dağıtımı durdurdular. Dağıtımı durunca Mehmet Ali sıkıntıya düştü ve Mehmet Emin Karamehmet e Akşam gazetesini sattı. Dolayısıyla benim patronum Mehmet Emin Karamehmet oldu. Ama ben aynı şekilde rahatça yazıyordum. Mehmet Emin Karamehmet beni bir iki kere uyardı, iyi niyetle uyardı. Tahmin ediyorum onu da uyaranlar oldu çünkü. Ama ben bunun üstünde durmadım. Uyardı ama böyle bir şey sınırlamadan, yazmasan daha iyi olur, askerler kızıyor gibisine uyardı. Sonunda bir gün ben gazeteye geldim. Mehmet Ali yönetici olarak gazetede kalmıştı. Karamehmet patron. Mehmet Ali nin yüzünü çok bozuk gördüm. Neyin var? Söylemedi bana nesi olduğunu. Ben de üstünde durmadım. Odamda otururken Karamehmet in yöneticileri beni telefonla aradılar, Sizi odanızda ziyaret edebilir miyiz? dediler. Ben hemen, Mehmet Ali nin yüzüyle, Karamehmet in eski uyarılarını birleştirdim. Dedim Beni işimden mi çıkarmak istiyorsunuz? Evet, işinden çıkarmak istiyoruz sizi. dediler.

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 3 MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Tarih ne zamandı? NAZLI ILICAK Tarih 20 Mart 1998 idi. Zaten o zaman ziyaret etmenize gerek yok. Tamam. Ben işimden çıktım. dedim. Fakat sonradan şunu öğrendik detaylı bir şekilde: Mehmet Emin Karamehmet e Erol Özkasnak Paşa çağırıyor ve hatta ayak üstü bekletiyor kapıda. O sırada BAŞKAN Genelkurmaya mı çağırıyorlar? NAZLI ILICAK Erol Özkasnak ın makamı neresiyse, makama çağırıyor. Ve o sırada kapıda bekletirken onun duyacağı şekilde telefonla Teoman Koman la konuşuyor. Tamam, sizin arzu ettiğiniz gibi. Tamam, çağırdım. Karamehmet mi, Karaahmet mi aynen bunları söylüyor- geldi bekliyor. Bir küçümseyerek, onu da biraz aşağılayarak, belki bunu gözünü korkutmak için yapmış olabilirler. Onun da o sırada Türkcell de lisans beklentisi var. Herkesin tabii bir menfaati söz konusu. Ve bu şekilde ondan o talimatı alınca netice itibarıyla iş adamı Zaten medyada sorun, iş adamlarının bu şekilde patron olması. Yoksa onun görüşü doğrultusunda ben işten çıkarılmıyorum. Aman niye askere vuruyorsun demiyor. Tabii ki, o da iş menfaatlerini düşünüyor. Büyük patron. Bankaları var. Öyle bir ortamda beni işten çıkarttı. Sadece beni çıkarmakla kalmadı. Tabii bu bir düzendi diye sonra düşündüm. Ben 20 Martta işten çıktım. Mehmet Ali benim arkamdan bir veda mektubu yazdı. Bugünler böyle kalmayacak. Onu da yazdırmamak için çok uğraştılar fakat Mehmet Ali yönetici olduğu için hemen arkasından bir veda mektubu yazdı. Bütün olaylar böyle kalmayacak. Her gecenin bir gündüzü vardır gibi. Ertesi gün Karamehmet gazeteye geldi. Mehmet Ali Ilıcak ın da işine son verdi. Ondan sonra da çok enteresan bir gelişme oldu. Bunu ben anlatmak istiyorum. 20 Martta bizim haberimiz olmadan TRT Genel Müdürü Yücel Yener, bir dolandırıcılık suç duyurusunda bulunmuş Mehmet Ali Ilıcak hakkında. Şimdi olayı ben anlatayım çünkü zihinlerde farklı da kalmış olabilir. Akşam gazetesi daha sonra onu takip eden diğer gazeteler gibi televizyon kuponu verdi. Bu televizyonları dağıtırken de, dağıtabilmesi için TRT den bandrol aldı. TRT Kanunu na göre satış üzerinden bandrol fiyatı ödenir deniliyor. Bu satış olmadığı ve bir promosyon olduğu için bandrol parasını TRT ye ödemedi Akşam gazetesi. Bundan dolayı bir hukuki ihtilaf doğdu ve Akşam gazetesini TRT dava etti. Netice itibarıyla bir hukuki ihtilaf aslında o sırada patron olan Karamehmet le TRT arasındaydı. Karamehmet de çok zengin bir patrondu zaten. Şimdi de tabii parası var. Dolayısıyla buradaki bu hukuki ihtilaf sürerken

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 4 ve avukatlar davaya girerken bizim haberimiz olmadan bu hukuki ihtilafı vesile bilerek Yücel Yener TRT adına, aynı bizim işten çıkarıldığımız tarihte dolandırıcılık suç duyurusunda bulunuyor 20 Mart 1998 de. Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Sevimli 26 Martta hemen bir iddianame yazıyor ve Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesinden nasıl olduysa hiç bizim haberimiz yokken bir tutuklama kararı çıkarıyor. Birden polis geldi. BAŞKAN Bu promosyon yüzünden mi? NAZLI ILICAK Bandrol parası ödenmedi diye. Bir hukuk davası sürerken, bir savunma alınmamış, böyle bir şey bilinmiyor Mehmet Ali tarafından veya diğerleri. Polis geldi. Tutuklandılar onlar ve Sağmalcılar İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Bu ikisi 26 Martta mı oluyor? NAZLI ILICAK 26 Martta iddianame yazmış. Hemen o mart içinde oluyor hepsi. Bizim işten çıkarılmamız, suç duyurusu. Ondan sonra hemen Sağmalcılar Cezaevine konuldular, iki yönetici daha vardı üç kişi. Yalnız şöyle bir şey var: Hürriyet gazetesinde Emin Çölaşan, sürekli bu televizyonlar verilmedi, bunlar hiç edildi, bu dolandırıcı niye tutuklanmıyor diye muazzam bir yazı, her gün bir yazılar çıkıyor oralarda. Tabii hiçbir açıklama sütunda yayınlanmıyor. Şimdi, netice itibarıyla, ben size söyleyeceğim, o davada beraat şeyisini de getirdim- hem mahkemede beraat ettiler bunun bir dolandırıcılık olmadığını hem de Yargıtay da onadı demek istiyorum. Mahkemede bir sene sürdü bu. Mart 1998 den Haziran 2000 yılında karar onandı. O zamana kadar hapiste kalmadılar ama tutuksuz olarak, kısmen Mehmet Ali Sağmalcılar dan çıktıktan sonra yurt dışına gitmişti. Diğer ikisi de üç dört ay cezaevinde kaldıktan sonra tutuksuz yargılandılar ve beraat ettiler. Şimdi, burada, o iddianamenin içinde Yani bu şekilde karalanma hadisesi oldu. Bugün hâlâ mesela girin Google da Mehmet Ali televizyonları vermemiştir, dolandırıcı diye çıkar. Bunu önlemenin imkânı yok. Bu tamamen bir karalama kampanyası. Tarihler de budur. Tabii ki beraat kararını da yayınlamadı gazete. BAŞKAN Oğlunuzun başına gelenlerin hepsi sizin kaleminiz yüzünden mi? NAZLI ILICAK Tabii. Ben bunu buna bağlıyorum. Bir kere tarihler itibarıyla buna bağlıyorum. Benimle, şahsen, zaten işten attırdılar. Ben de işten attırılınca Yeni Şafak a geçtim. O zaman 6-7 bin saten bir gazeteydi Yeni Şafak. Sağ olsunlar orada beni istihdam ettiler. Ondan sonra kim işten atılırsa oraya geldi. Bu bir sığınılan liman gibi oldu. Mehmet Barlas,

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 5 Ali Bayramoğlu, Cengiz Çandar, herkes atıldıkça Yeni Şafak a geldi. Fehmi Koru da Yeni Şafak a geldi. Biz orada bir şey oluşturduk. Şimdi, bana tabii hiçbir kötülük yapamadılar çünkü neden? Zaten atılmışım. Sonra da ben Fazilet Partisinden milletvekili seçildim. Dolayısıyla ben öyle. Ama bir yandan bu dava sürecinde Mehmet Ali nin adının lekelenmesi, benim tabii teşhir edilmem ayrı gazete sütunlarında. Ben onları getirmedim. Mesela benim Fazilet Partisinden milletvekilliğim düştüğü zaman Merve yle benim fotoğrafımı basmak suretiyle FP yi bu iki kadın yaktı. diye biz birinci sayfadan teşhir edildik gazetelerde ve beni hedef almak suretiyle bu iki gazete Neye dokunsa batırıyor. demek suretiyle şahsen bana işte kocasını batırdı, oğlunu batırdı, onu batırdı, bunu batırdı yani neye ilişse bunu batırıyor demek suretiyle beni uğursuz bir insan Ha bir de partiyi de ben batırdım. Ona bağladılar. Fazilet de benden battı. Benim uğursuzluğum yüzünden. Bunu bu şekilde teşhir edildim gazetelerde. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) 1999 da mı milletvekili oldunuz? NAZLI ILICAK Ben 1999 da milletvekili oldum. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Ne zaman düşmüştü tarih? NAZLI ILICAK Benim milletvekilliğim 2001 de düşmüş oluyor o zaman. BAŞKAN Merve yle beraber NAZLI ILICAK Bir kişi daha vardı. Bekir Sobacı da düştü. Ama Merve yi bir daha düşürdüler. Merve hem vatandaşlık hakkını kaybettiği için MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Sizin düşüş gerekçeniz neydi? Kayıtlara geçmesi açısından. NAZLI ILICAK Benim düşüş gerekçemi şu şekilde gösterdiler: Merve olarak göstermediler. Çünkü orada benim bir fiilî bağlantım yok. Bir konuşmamdan dolayı. O konuşmada şunu söylüyorum, seçim konuşması bu: Bugün başörtülüleri almıyorlar üniversitelere. Bir gün sadece üniversitelere değil, Parlamentoya da başörtülüler girecek, hatta memur da olacak. Bürokrasiye de girecek. Bir tek bu konuşmam var. Zaten ben o kadar çok konuşma yapmadım. Bir tek bu konuşmamdan dolayı, laiklik karşıtı eylemlerin odak noktasına sebebiyet verdiğimden dolayı suçlandım. Oysa, bakın, oradaki kararın zaten siyasi bir karar olduğu çok aşikâr. Ben o partinin ne yöneticisiyim o anlamda, MYK sında bulunan bir kişi değilim. Orada yöneticiler var, çok önemli kişiler var.

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 6 BAŞKAN Tüzel kişiliği temsil etmiyorsunuz? NAZLI ILICAK Hiç temsil etmeme rağmen, baş örtüsü konusunu onlar da konuşmuşlar. Bunu bir tek konuşan ben miyim baş örtüsü konusunda? Böyle bir şey olabilir mi? Zaten Haşim Kılıç daha sonra bunun bir siyasi karar olduğunu açıkladı ve Merve konusuyla ilişkilendiriyorlar ama karar gerekçesinde veya suç isnatları arasında Merve Kavakçı yla Genel Kurula birlikte girmiştir diye bir şey söz konusu değil. Çünkü Merve Kavakçı yı aday yapan ben olmadığım gibi mazbatasını da veren ben değilim. Benim hiçbir sorumluluğum yok. Netice itibarıyla, İstanbul milletvekili olduğu için beraber girelim demiş, beraber girmişim. Hiçbir şey yapmamışım. Ne teşvik ne tahrik öyle bir şey yok. Bundan dolayı beni suçlayamadılar ama meseleyi bu noktaya getirdiler. Ben size Mehmet Ali meselesiyle tekrar neden bunu ilişkilendirdiğimi söyleyeyim. Bir kere beraat etti ama ayrıca onun yapmadığı bir askerliği vardı. Beraat etse bile Mehmet Ali gelmek istemedi Türkiye ye. Burada çok tehlikeli gelişmeler olabilir diye. Ben de yazılarıma devam ediyorum. Bana ilişemeyen Mehmet Ali ye ilişebilir. Mehmet Ali askerliğini yapmamıştı fakat yurt dışına gittikten sonra yurt dışında çalışmaya başladı zaten. Nasıl geçinecek? Yurt dışında çalışarak hayatını geçindirmeye gayret ediyordu. Yoklaması geldi. Yoklaması gelince o yaptırıyor işte. Burada bir adamı vardı. Oradan da çalıştığı yerin belgesi gönderiyor. Buna herkesin hakkı var. Mehmet Ali ye dediler ki: Hayır, seninki geçerli değil. Geleceksin aksi takdirde bakaya kalacaksın. Vatandaşlıktan da sonunda atılma ihtimali var. Ve Mehmet Ali benim ısrar etmeme rağmen gelmek istemedi. Dedi ki: Ben bu kadar hasmane bir tavır varken, gazetelerde her an her şey benim hakkımda yazılırken bir kere iş yapamam, hiçbir şey yapamam. Gelmedi. Bunun üzerine ben Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı o zaman. Onu tanıyordum ve onun Genel Sekreterini de tanıyorum. Onun Genel Sekreterine şimdi ismini unuttum, çok muhterem bir zattı, bizim de dostumuzdu- ben gittim olayı anlattım. Dedim ki: Yurt dışında çalışıyor. Bu belgesini şey kabul etmiyor. Bu Seferberlik Kurulu mudur nedir, askeriyeyle alakalı. Çok kolay. Bu bir şey değil. Bu zaten sizin hakkınız. Ver onun belgelerini, ben söyleyeyim. dedi. Ondan sonra gitmiş oradaki askere, demiş ki: Böyle bir iş var. Benim ismimi söylemeden. Adam demiş ki: Aa, çok kolay. Zaten yurt dışında çalışıyorsa hakkı var. Nedir ismi?, Mehmet Ali Ilıcak. Nazlı Ilıcak ın oğlu mu? demiş. Katiyen olmaz. demiş adam, kalemini fırlatmış. Netice itibarıyla, askerlikse askerlik,

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 7 mahkemeyse mahkeme veya tahkir etmek, onu teşhir etmekse teşhir etmek. Bu şekilde biz buna muhatap olduk. Ben yani şahsen. Benim için yapabildikleri neydi? Bir, gazeteden atılmam. Zaten Yeni Şafak da mağdur, o atamayacaktı. İki, milletvekilliğinden atılmamı da doğrusu laiklik karşıtı bir eylemin sahibi olarak kendimi görmüyorum. Çünkü benim hayat tarzım da üstelik çok farklı bir yerden geliyor. Bu mümkün değil. Ben yazı yazan bir insanım. Bir gün bundan yargılanmadım laiklik karşıtı bir düşünceden dolayı. Başka şeylerden yargılandım, yok böyle. O bakımdan, biz de bu mağduriyetleri yaşadık. Benim bir de andıç olayım var. İsterseniz onu anlatayım. BAŞKAN Basına girmişken, gazetelerde özellikle Hürriyet ve Sabah gazetesi sizinle ilgili Yeni Şafak ta yazı yazmaya başladığınız zaman manşetler atmışlar. Hortumcunun tetikçileri demiş. Tetikçilerin içerisinde sizi de saymış. NAZLI ILICAK Belki başta biz vardık. O da olabilir. BAŞKAN Siz bu anlattıklarınızdan dolayı mı böyle bir manşete muhatap oldunuz? 28 Şubatın NAZLI ILICAK Tarihi kaç onun? BAŞKAN Onun tarihi 22 Mart 2001. Bundan başka manşetler de var. Mesela burada değişik şekilde yazılar var bunlarla ilgili. Özellikle yorum yazıları var. Güngör Mengi nin yazısı var, diğer gazetecilerin yazıları var. NAZLI ILICAK Tabii, biz bu Etibank ı filan yazıyoruz ya. BAŞKAN Özellikle bunları yazarken de mesela Bin dereden su getirsem arınamazsınız. demişler sizinle ilgili, oğlunuzun düğünüyle ilgili. Erdal Bilallar yazılar yazmış. Bu yazıların da muhatabı siz olduğunuza göre bunlar nedir? NAZLI ILICAK Tabii, şimdi, şeydir: Ben milletvekili olduğum zaman bu RTÜK Yasası değişiyordu. Bir gazeteci olarak her zaman şuna inandım: Bir medya patronu çok fazla işe karıştığı vakit, hükûmetle, devletle işi olduğu vakit o zaman özgürlük olmuyor. İlk başta RTÜK Yasası na göre bir medya patronu bir televizyon kanalında yüzde 20 den fazla hisseye sahip olamaz diye bir anlayış vardı. Bunu değiştirmek istiyorlardı. Çünkü fiilen zaten yüzde 100 üne sahip oldukları gibi ikinci bir televizyonun da peşinde konuşuyorlardı. Hem gazete hem televizyon sahibi de olmaya bir sınır getirilsin ben arzu ediyordum. Fakat bu RTÜK değişikliği de tamamen bu payları artırmaya gidiyorlardı bu medya patronları. İşte Ecevit le anlaştılar o zaman, Mesut Yılmaz la anlaştılar. Hatta hepimiz

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 8 o geceyi hatırlıyoruz. O akşam sabaha kadar oturdular ki grubun başında Çünkü DSP Grubu da daha sol bir zihniyette olduğu için arzu etmiyordu medya patronlarının bu sınırlamaları kalksın, bir medya patronu birden fazla televizyon sahip olsun arzu edilmiyordu. Fakat kontrol için bütün parti liderleri Parlamentoda oturdu ki onların oylarından emin olsunlar diye. Şimdi, orada, tabii ben çıkıyordum Fazilet Partisi adına, medya patronlarının aleyhine de konuşuyordum ben bu RTÜK dolayısıyla. BAŞKAN Hisse oranları artmasın diye? NAZLI ILICAK Hisse oranları artmasın televizyonda. Hatta daha da sınırlansın. Tamam bir televizyonun hiç değilse sahibi olsunlar, ikinci televizyonun olmasınlar. Bir de, kamu ihalelerine giriş yasağı vardı orada. Bir televizyonda yüzde 10 dan fazla hak sahibi isen kamu ihalelerine giremiyordunuz RTÜK e göre. Bunu kaldırmak istiyorlardı. Her birine elektrik dağıtım ihalesi verilmişti. Ben buna karşı çıkıyordum. Böylece bütün medya patronları bana da şahsen kızıyorlardı. Sadece bir Yeni Şafak meselesi değil. Bu doğrudan doğruya bir çıkar savaşı şekline girmişti. Tabii bunu ben yazdıkça, bu Etibank taki gelişmeler -Dinç Bilgin in de bankasına el konuldu- o olayları yazdıkça teferruatıyla o zaman bana da kızıyorlardı. Benim sadece Yeni Şafak tan dolayı onu savunmak adına değil, o sırada da Yeni Şafak ın da üstüne geldiler, kasasını kırdılar, bir sürü yapılmayacak şeyler yaptılar. Ama benim hadisem -ki, onlardan da bağımsız olarak- bu RTÜK Yasası ile ilgiliydi. Bakın, nitekim -o olaylara da hepimiz şahit olduk- o gece beklettiler Ecevit i, Mesut Yılmaz ı sabahlara kadar. Ondan sonra hemen ertesi günden itibaren birdenbire hücum başladı Sayın Ecevit e. İşte şöyle hasta, böyle hasta. Emin Çölaşan ın sütununda. Varis çoraplarını giyemiyor, bacaklarından düşüyor gibi yazılar hemen ama akabinde. Yani bu kanun geçtikten sonra aleyhte bir kampanya ve Emin Çölaşan ın o yazısı çıktıktan hemen sonra gibi istifalar başladı DSP den. Yeni parti arayışları. Buralarda ben içine şahit değilim. Ben dışa akseden yönüyle Yani o dansöz oynatma olayı benim mesela hâlâ twitter da şimdi. Kara propaganda böyle bir şey. O dönemde biz bir kara propaganda, bir itibar aşındırması. Ben şahsen oldum bunu. Hem manşetlerde teşhir edildim. Bu en hafifi. Yine üç kişiyle paylaşmışım diyorum size. Yani inanın benim hakkımda çok çirkin yazılar yazdılar ben milletvekiliyken ve benim milletvekilliğim düştü. Benim hakkımda birtakım basın davaları vardı. Çünkü ben iş yapmadığım için. Basın davaları fikirle alakalı. İşte şuna hakaret, buna hakaret sözde yani

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 9 askere hakaret gibi. Toplamışlar, işte Nazlı Ilıcak -manşet atıyor benim milletvekilliğim düştükten sonra- elli seneyle yargılanacak diye. Hakiki, büyük manşeti atıyor. Âdeta memnun ben yargılanacağım diye. Ben bunu zaten onun için söylüyorum. Samimiyete inanmıyorum. Bugün fikir özgürlüğü mücadelesi yapan aynı insanlar, dün ben yargılanacağım diye, üstelik tam fikir suçu benim ki, manşet attılar. O manşetleri ben size yollayayım, ki bunu takviye etsin. Bir de ben bu kitaptan da yoktu, ben de bir tane var, şundan yollamak istiyorum. Bu andıç var bu kitabın içinde. Ben sonra andıçı yayınladım. Andıç olayını da anlatayım. Şimdi, Ekim 2000 yılında elime bir belge geçti. Bu belgede sözde Şemdin Sakık ın itiraflarına dayanarak nasıl bazı insanların karalanacağı anlatılıyordu ve eylem planının başlangıcı da Nisan 1998 olarak belirlenmişti. Bir baktım bu benim, 2000 de geçti ama- ne var bu Nisan 1998 de Hürriyet ve Sabah gazetelerinde bir haber yayınlanmış. Bu haberde, işte birçok kişi, birçok gazetecinin yanı sıra, Fazilet Partisi, HADEP gibi partiler de veyahut İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal gibi isimler, bazı Kürt milletvekilleri, bunlar Şemdin Sakık la iş birliği yapmakla suçlanıyor. Baktım, elime o belge geçince. Hâlbuki o belgede her şey belli. O belgede, işte, bu işi anlatıyor. Yani, mesela, o andıç belgesi. O güne kadar, o, Andıç nedir? bilinmiyor. Ben dedim: Bu ne demek andıç? Burada, sonra ben Sert Adımlarla Her Yer İnlesin diye bir kitapta bu andıcı bütün şeyiyle neşrettim. Mesela, bu andıçta, andıç demiş başına, Güçlü eylem planı İlk defa biz bu tabirlere şahit oluyorduk. Mesela diyor ki: Şemdin Sakık ın, örgütün yapı ve işleyişi, eylemleri hakkında belge ve delillere sahip olduğunu kamuoyuna yansıtmak suretiyle inandırıcılığını ve güvenini sağlamak. Şimdi, onu, yani, Şemdin Sakık ın güvenini sağlayacaksın, güvenilirliğini sağlayacaksın ki onun suçladığı ve iş birliği yaptığı kişileri Bu doğru konuşuyor, onlarla hakikaten iş birliği yapmıştır. dedireceksin. Şimdi, mesela, burada, kullanılacak yöntem. Refah Partisinin PKK ile iş birliğini ortaya koyarak Fazilet Partisini yıpratmak. Mesela bu nedir? Refah ile bölücü örgütün amaç için ortak hareketlerini açıklayan ifadelere dayanarak benzer bir ilişkinin Fazilet Partisiyle bölücü terör örgütü arasındaki mevcudiyetinin araştırılması ile ilgili istihbarat isteğinin MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğüne bildirilmesi. Şemdin Sakık böyle bir şey dememiş. BAŞKAN Bunlar Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin marifetiyle mi yapılan şeyler?

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 10 NAZLI ILICAK Bu, Çevik Bir in imzasıyla bir eylem planı hazırlamışlar, andıç. Artık, bu, Millî Güvenlik Kurulunun içinde mi, dışında mı, bu Batı Çalışma Grubu mu bunu planladı ama bu Çevik Bir in imzası ve Fevzi Türkeri de var burada, onlar bunu hazırlamışlar. İcra zamanını mesela 24 Nisan 1998 olarak belirlemişler. Sadece o değil, iş adamları mesela hedef almış, gazeteciler BAŞKAN 24 Nisan, 1999 NAZLI ILICAK 1998, icra, eylem Zaten o tarihte çıkıyor şeyler. Mesela diyor ki gazetecilerle ilgili: Bazı basın mensuplarının terör örgütünün oyuncağı olduğuna ilişkin bir bilgi notunun hazırlanması, mektup kampanyası. Örgütün parayla her şeyi kendine müzahir gazetecilere yaptırdığının, gazete sahipleri, seçilen köşe yazarlarına ve televizyonlara aktarılması. Yani, bunların hepsi yapılmış. Burada da isimler sayılıyor mesela, gazetecilerin: Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Yalçın Küçük, Yaşar Parlak, Mahir Kaynak ve ilave edilmesinin fayda sağlayacağı değerlendirilen gazeteciler (Yavuz Gökmen, Altan Kardeşler) gibi. Yani, bunu, belki fayda varsa bunu da ilave ederiz gibi. Şimdi, ben, inanın, bu ilk elime geçti. BAŞKAN Bu elinize, normal NAZLI ILICAK Mektupla geldi. Ben bunun ne olduğunu anlamadım. Sordum, soruşturdum. Ben burada baktım, tuhaf bir şey var, böyle bir şey, çok önemli bir belge herhâlde dedim. Ya yalan bir şey bu, beni hani bir şeye çekmek Bunun üzerine ben bunu Yeni Şafak taki sütunumda yayınladım fakat Yeni Şafak taki sütunumda yayınladım ve hiçbir ses çıkmadı. Bir tek, o zaman, Ahmet Altan bir yazı yazmış Bu ne acayip şey, bu doğru mu acaba, doğru değilse nedir? filan gibi, kimse inanmadı, kimse başka bir yorum yapmadı bunun üzerine. Ben de milletvekili olduğum için, bir basın toplantısı yaptım o zaman Parlamentoda ve bu belgeyi çoğalttım, fotokopisini aldım ve oradaki basın toplantısında gazetecilere dağıttım ve anlattım kendilerine. Nedir andıç? diyorlar. İşte, bilmiyorum, andıç, askerî bir belge dedim. Onlar, o an inanmadılar buna. Böyle bir şey olabilir mi? Bunun üzerine, çok güzel bir tesadüf, Kıvrıkoğlu, Genelkurmay Başkanı bir açıklama yaptı, dedi ki: Ne var bunda? Tabii ki böyle çalışmalar yapar Türk Silahlı Kuvvetleri. Bu da Türk Silahlı Kuvvetlerinin çalışmalarından biridir ama karanlık eylem yani karanlık görüşlü insanlar bunu başka yönlere çekmek istiyor. Hani, o zamanlar, askerlerin böyle, birazcık suçlayıcı, tepeden bakan açıklamaları vardı ya, bunlardan birini yaptı. Ben o zaman şöyle bir şey yaptım: 1 liralık bir dava açtım Kıvrıkoğlu aleyhine, para, tazminat davası çünkü o dönemde

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 11 askerin aleyhine, biliyorsunuz askerî mahkeme haricinde dava açmak mümkün değildi ve ben bu 1 liralık davayı açtım. Mecburen, tabii, o zaman bakılıyor tazminat davası... Orada onlar bir savunma yaptılar, dediler ki: Matufiyet belli değil. Çünkü, tabii Nazlı Ilıcak dememişti. O zaman ben de dedim ki: Madem matufiyet belli değil, davamı geri çekiyorum çünkü ben, bana söyledi zannettim bu karanlık emelleri. Demek bana söylemediği için ben davamı geri çekiyorum. Ayrıca da Çevik Bir için bir suç duyurunda bulundum ama onu Askerî Ceza Kanunu na göre çünkü Çevik Bir in imzası vardı ve o suçu duyurusu da zaten burada bir yerde var. Bu çok önemli, bu suç duyurusu. BAŞKAN Suç duyurusunun tarihi kaç? NAZLI ILICAK Ona bakayım. Şöyle, onun tarihi o günlerdir yani 2000 dir herhâlde çünkü şimdi, burada, niye bunu almışım da koymamışım. Yani, şöyle diyorum BAŞKAN Burada bir parantez açarsanız, bir şey sorayım: Bu Çevik Bir in imzasıyla, sizin daha önceki yazılarınıza veya tutumlarınıza, düşüncenize ait herhangi bir yani mahkemeye intikal etmiş bir olayla ilgili NAZLI ILICAK Tabii, var, var. Suç duyuruları Ben bakın, bu arada, hep yargılanıyordum yani bir şey seçilmeden önce, milletvekili seçilmeden önce, sürekli BAŞKAN 1996-1997 yıllarında NAZLI ILICAK Tabii, tabii, Çevik Bir Ve özellikle, bakın, oradaki maddede o zaman, izin meselesi zannederim vardı, Adalet Bakanının izni meselesi vardı. Türk Silahlı Kuvvetlerine hakaret suçu vardı; 159 du bizim zamanımızda, bu madde TCK 159 du. Hatta, savcı takipsizlik kararı vermek istiyordu fakat diyordu ki: Ben nasıl takipsizlik kararı vereyim, şikâyet Çevik Bir den geliyor, şikâyet ediyorlar. Yani, şimdi şöyle oluyor: Tabii, birisinin suç duyurusunda bulunması lazım, şikâyette bulunması lazım. Bu, resen zannediyorum, hakaret pek o kadar olmuyor, çünkü öyle bir bariz bir hakaret İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Açık bir şikâyete bağlıdır hakaret suçlarının. Şikâyetçisi yoksa savcı kendiliğinden yapamaz. NAZLI ILICAK Zaten böyle bariz bir şey de değil. İşte, benim, o dönem, sürekli, Türk Silahlı Kuvvetlerine hakaret diye Hakaret dediğimiz şeyler inanın, son derece Şimdi aklımda yok, zaten beraat ettim ki, besbelli hapiste olmadığıma göre yani böyle bir ceza almadığıma göre Böyle, en ufak bir şeyden, bizim hakkımızda, sadece şey değil, Türk Silahlı Kuvvetleri değil, mesela şey de, bu İstanbul Üniversitesi, Kemal Alemdaroğlu Onlar, şu yöntemi de benimsemişlerdi. Şimdi, orası ceza davası, 159, fakat tazminat

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 12 davası Şimdi, bizim için tazminat davası, benim için daha önemli çünkü kimse üzülmüyor sizin tazminata mahkûm olduğunuza, e sizin sınırlı imkânlarınız var. Ben diyordum: Keşke hapse mahkûm olsam daha iyi. Sürekli tazminat davaları, Yeni Şafak a açıyorlar. Şimdi, Yeni Şafak zaten fakir bir gazete olduğu için, bizim tazminat cezalarımızı ödemiyordu yani o zengin gazeteler zaten tazminat cezalarını ödüyor. Şimdi, mesela, en büyük cezayı şey açtı, Kemal Alemdaroğlu, İstanbul Üniversitesinde Aslında hiçbir de doğru dürüst suç unsuru olmayan Ben orada şunu söylemiştim, o da şöyle bir şey, beyanda bulunmuştu. İşte, biz, İstanbul Üniversitesi, 1960 ların İstanbul Üniversitesinin geleneğini devam ettiriyoruz. 60 ihtilalindeki kendi pozisyonu yani İstanbul Üniversitesinin pozisyonunu övmüştü. Ben de demiştim ki: O iyi bir şey değildi, 60 taki, bunlar Ondan sonra, birazcık, yani bunun yanlış olduğunu, böyle bir yazıydı bu. Bizi çok büyük bir para cezasına Yani inanın öde öde, milletvekilliğimin şeyine konuldu Yani 100 bin lira gibi bir şey, yani anlatabildim mi? Ben yıllarca, daha yeni tamamladım, emeklilikten gitti, oradan öyle koydular Allah tan, hani eve haciz filan gelmedi, öde öde Çünkü kendi şahsına değil, üniversiteye hakaret diye açıyor, büyük üniversiteye yani İstanbul Üniversitesinin manevi şahsiyetine tahkirden. Şimdi, bunların hepsi, susturmak ve cezalandırmak için. Bu yani sizi bir köşeye sıkıştırmak için açılan davalar Yeni Şafak a onu sordunuz mu bilmiyorum, çok peş peşe bir sürü tazminat davaları BAŞKAN Anlattılar NAZLI ILICAK Evet, birsürü tazminat davaları açtılar. O da susturmanın BAŞKAN İnsicamınızı bozmazsa bir şey sorayım. NAZLI ILICAK Tabii, buyurun. BAŞKAN Mesela, bu, askerlerin, sizin yargılandığınız sivil mahkemelere yazı yazmaları usulden mi yani hukuki bir şey miydi de yazı yazıyorlardı? Nasıl müdahale ediyorlardı? NAZLI ILICAK O şöyle: Yani, suç duyurusunda bulunuyor. Şikâyet, o zaman, bilmiyorum yani usulden midir? İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Silahlı kuvvetlerin manevi şahsiyetine hakaretten NAZLI ILICAK Şahsiyetine tahkir, ondan İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - alenen tahrik ve tezyiften dolayı suç duyurusunda bulunuyorlar. NAZLI ILICAK Benim durumum hep öyleydi

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 13 İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Yoksa, diğer özel mahkemelere, herhangi bir şekilde, görülmekte olan davalarla ilgili... NAZLI ILICAK Yok, başka bir şey yok İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Silahlı kuvvetler aleyhine yazdığı her yazıyla alakalı, savcılıklara suç duyurusunda BAŞKAN Peki, o zaman ben size bir yazı okuyayım yani NAZLI ILICAK Ben başkasını bilemem yani, ben bunu tahmin ediyorum. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Tabii, tabii BAŞKAN Şimdi, Genelkurmay Başkanlığı/ Ankara yazılmış yazı, sayı ve tarih numarası var. Zeytinburnu Cumhuriyet Başsavcılığına Adalet Bakanlığının 25 Ağustos 1997 gün ve şu, şu tarihli, sayılı yazısı ve Zeytinburnu Cumhuriyet Savcılığının 11 Ağustos 97 tarih ve 1997/6756-1976 hazırlık ve karar no.lu takipsizlik kararı. İlgi: (a) yazı ekinde gönderilen ilgi (b) takipsizlik kararının incelenmesiyle Akşam gazetesinin 14 Mayıs 1997 tarihli nüshasında yer alan Vesayet rejimine karşıyız. ve 15 Mayıs 1997 tarihli nüshasında Yeter! Söz milletin. başlıklı yazıları nedeniyle Nazlı Ilıcak hakkında suç duyuruları üzerine yapılan hazırlık soruşturması neticesinde takipsizlik kararı verildiği görülmüş olup, verilen takipsizlik kararının yasaya ve usule aykırı olduğu nedeniyle itiraz edilmektedir. Ek (a) itiraz yazısının suç dosyasıyla birlikte incelenmek ve gereği yapılmak üzere en yakın ağır ceza mahkemesi başkanlığına gönderilmesini rica ederim. Genelkurmay Başkanı adına Çevik Bir Orgeneral İkinci Başkanı. diyor, dağıtımı da belli. Bu belgeler siz de vardır herhâlde? NAZLI ILICAK Vallahi, var mı yok mu? Böyle oluyor işte. Ben şimdi, bunun hukuki hakkı var mı yok mu? İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Şimdi, bu mümkün. Şöyle ki mümkün: Sizin hakkınızda savcılığa ihbarda bulunuyor. Sizin, silahlı kuvvetlerin manevi şahsiyetine alenen tahkir ve tezyiften dolayı Yazıda, suç isnadı görmediği için savcı takipsizlik kararı vermiş. Bunun üzerine de Genelkurmay, diyor ki: Sizin vermiş olduğunuz bu takipsizlik kararı usule uygun değildir. Dolayısıyla bunun ağır ceza mahkemesinde bir sefer daha incelenmesi Sadece, burada, herhâlde Yaşar Bey in dikkatini çeken husus şu: Bir Genelkurmay İkinci Başkanının bizatihi bu işleri takip etmiş olması. Düşünün ki taşrada bir hâkime, bir savcıya bu şekilde,

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 14 bizatihi kendisinin takip ettiğini göstermek, onu ister istemez, psikolojik olarak o dönemde etkiler. NAZLI ILICAK Ben zaten onu İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Ve bu şekliyle sizin dosyalarınızı da birebir Genelkurmaydan NAZLI ILICAK Tabii, ben bunu söyledim. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Bize kalırsa kendileri takip ediyor. NAZLI ILICAK Bunu söyledim ben zaten. Savcı bana gösteriyordu ama bu bir hukuki prosedüre uyuyor gayet tabii çünkü askerle ilgili yazdığım yazılardan dolayı. Adam diyordu ki: Ben ne yapabilirim? Bu, Genelkurmaydan geldiğine göre Savcı diyor, artık tabii, hâkimle böyle bir duruma geçmedik ama savcı dedi ki: Bunlarda bir suç unsuru yok ama Çünkü biliyorsunuz savcılar daha ziyade, hani, bir de basın savcısı gibi oluyor filan yani biraz daha toleranslı medyaya karşı. Savcılar hep dava açmak istemiyor çünkü birazcık da fikir özgürlüğü çerçevesinde değerlendiriyorlar ama adam dedi ki: Ben sana takipsizlik kararı verdim. Tamam, inanıyorum. Ama, böyle bir şey gelince, bunu talimat gibi değerlendirdiğine ben eminim, öyle diyor. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Böyle bir yazı sonrasında mahkemelerin sizin hakkınızda soruşturma izni verdiği oldu mu? NAZLI ILICAK Tabii yani savcı dava açmıştır onun hakkında. Benim hakkımda çok dava açıldı, bu onlardan biridir. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Yani onu hatırlamıyorsunuz, tamam NAZLI ILICAK Ama ben bulabilirim hakkımda açılan Ben araştırmadım ama yüzde 100 dava açıldığını, tekrar takipsizlik kararına İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Hayır, onu biz de bulabiliriz. Pekâlâ, sizinle alakalı, basın suçlarından dolayı, sürekli Zeytinburnu na şikâyetçi oluyorlar? NAZLI ILICAK Zeytinburnu ydu İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Zeytinburnu O zaman biz oradan hakkında açılmış olan dava NAZLI ILICAK Ben de bir kendi dosyamdan da bir bakacağım. BAŞKAN Hayır, bunları hep sormamızın sebebi, Sayın Ilıcak, hem kayıtlara geçsin bir de burada önemli olan şey şu: Sizinle ilgili bir soruşturma neticelenmiş ve o noktada savcı

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 15 kararını vermiş. İtiraz edilebilir ama burada bir talimat niteliği taşıyor. Diyor ki: Filan dosyayı, filan ağır cezaya gönder. Yani, bir NAZLI ILICAK O savcının ismi belli mi? Çünkü çok iyi bir savcı orada. BAŞKAN Hayır, savcının ismi yok. NAZLI ILICAK Biz yani dostane konuşuyorduk. O bana yakındı. Ben ne yapabilirim? dedi ve açtı yani, o davayı açtığına çok eminim. Tekrar, takipsizlik kararında ısrar edemez. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Genelkurmay adli müşavirinin takip etmesi gereken konuları Genelkurmay İkinci Başkanının takip etmiş olması usulü bir şey değildir. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Direkt yazamıyor ama. Genelkurmay adli müşavirliği mahkemelere yazı yazamıyor. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Direkt yazamıyor. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Yok Direkt, onun için öyle yazıyor. BAŞKAN Efendim, bütün bu olup bitenler, bu 28 Şubat sürecinde sizin fikrinizden, kaleminizden ve basın mensubu olduğunuz için mi yapıldı? NAZLI ILICAK Tabii 28 Şubat sürecinde ben çok önemli hedeflerden biriydim. Hatta, diyorum ki Tayyip Erdoğan dan sonra belki en büyük hedef ben oldum yani bir kere, benim oğlum da olduğu için onu da hedefe koydular, benim meslek hayatımı hedefe koydular, e milletvekili oldum, parlamenterliği hedefe koydular, benim düşürülmek için bir sebebim hiç, hele tek başıma gibi yani neredeyse, yani bir toplu camianın içine gidersiniz de tek başına olmam zaten hedef. Medya beni hedefe koydu. Manşetten beni teşhir etti. O kupürleri ben size vereceğim. İnanın, yani işte Fazileti 2 kadın yedi., Nereye ayağını atsa uğursuz geliyor. gibi, böyle şahsımı da hedef alan Ki, tabii, şimdiden sonra üzgünler yani bunun yanlış olduğunu Yani ben bunu medya etiği açısından eleştiriyorum. Medyanın beni hedef alması, zaten ben hedefteyim, zaten hiçbir gücüm yok yani mağdur bir kesime aitim bir de ben onlarla uğraşıyordum, medyayla uğraşıyordum. Yani, işte bu anlattığım sebeplerden İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Biraz andıçla devam edelim mi Nazlı Hanım? Şimdi şöyle söyleyeyim: Yani, 24 Nisan 1998 deki bu eylem planından, icra eylem planından sonra Akın Birdal a yapılan bir suikast var, Mayıs ayında. Bunun acaba, bu andıç planındaki eylemle, planıyla bir irtibatının olup olmadığını düşünüyor musunuz? Birincisi bu. NAZLI ILICAK Tamamen düşünüyorum.

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 16 İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Bir de devamında şunu özellikle soracağım: 28 Şubatla alakalı hadisede, o günün yetkin ve etkin isimleri, imza yetkisi olanlar ve Millî Güvenlik Kurulunda görevli bulunanların tamamında -Meral Hanım ı dışında tutarsak- büyük bir çoğunluğu, hadisenin anayasal boyutuna dayanılarak Anayasal bir kurumdur. Dolayısıyla 28 Şubat ta alınan kararların yasal nitelikte olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla bunu bir darbe gibi değerlendirmiyoruz. açıklamasında bulunuyorlar. Şimdi, 28 Şubat öncesinde gelişen olaylar ve 28 Şubat kararları sonrasındaki bir hükûmetin istifaya zorlanmış olması, gerek manşetlerle gerek psikolojik algıyla gerekse askerin her gün Şimdi -yanlış anlaşılmasın- şu anda, üç beş aydır mesela, askerin, şehit cenazeleri de dâhil olsa, sadece bir haber, şehit cenazelerine katıldığına dair bir haber var ama ondan öncesi gazetelere baktığımızda, her gün bir rütbelinin basında çok önemli yer tuttuğunu görüyoruz. Bu hadiseler, size göre, evveliyatı ve sonrasındaki gelişmeler, 28 Şubatın psikolojik bir buhran ve tehditle bu imzaların atıldığı noktasında bir karine teşkil ediyor mu? Siz 28 Şubatı ne olarak tanımlıyorsunuz ve devamındaki süreçte Türk toplumuna neler kaybettirmiştir? Bu konuda ne söyleyeceksiniz? NAZLI ILICAK Bugün, hiçbir zaman onlar, rızalarıyla o imzalarıyla atmadılar. Biz bunu zaten biliyoruz. Şimdi, orada, Millî Güvenlik Kurulunda, işte, Erbakan ın boncuk boncuk terleyen fotoğrafları bile gazetelere yansımıştı. Bütün medya, hepimiz bekledik -bu kadar uzun sürdü bu toplantı- Ne çıkıyor, ne çıkıyor. diye ve zaten Hükûmetin hiçbir zaman rıza göstermeyeceği, işte, ne bileyim, imam hatiplerin orta kısmının kapatılması yolunu açacak olan sekiz yıllık kesintisiz eğitimdeki dayatma veya Kur'an kurslarının yaş ortalamasının yukarıya çekilmesi Bunlara zaten, Hükûmetin kendi isteğiyle böyle bir karar almasına imkân yok, Hükûmetin yapısı itibarıyla imkân yok. O bakımdan, Erbakan ın biz o toplantıdan sonra çıkıp Mesut Yılmaz la konuştuğunu -yani bize kendisi anlatmıştı- Mesut Yılmaz a Bugün birlikte hareket etmek günüdür, gel bize destek ver, biz bu kararlara karşı çıkalım, imzalamayalım. dediğini ama Mesut Yılmaz ın Ben karışmıyorum. dediğini, onun üzerine imzaladığını ben Erbakan dan duydum. Dolayısıyla bir kere, böyle, hiçbir güle oynaya bir durum katiyen söz konusu değil. Ben hatta Şimdi, yalnız, tabii Erbakan öyle gibi gösteriyordu kendi, yani sanki mücadele etmiş gibi filan. Ben mesela Süleyman Demirel le de konuşuyordum o zaman. Süleyman Demirel e diyordum ki: Niye siz Erbakan ın yanında yer almıyorsunuz? filan. O diyordu ki: Erbakan da kendini pek savunmuyor. Yani, Erbakan da orada, askerle daha ılımlı, daha uyumlu hava içindeydi yani bunu bir taktik olarak yapıyordu

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 17 yapmıyordu ama orada, benim şahsi kanaatimi sormak, şey yapmak istiyorsunuz, yani bir dik duruş pek sergilenemedi. Bildiğimiz kadarıyla Tansu Çiller in böyle bir gayreti olmuş, yani Görevden alalım ama Süleyman Demirel bunu tahakkuk ettirmemiş. diyorlar yani askerlerin, o üst rütbeleri Yani, bunların olduğu bir yerde kendi gönül rızalarıyla böyle bir Kararlar imzalandı. diye bir şey yok. Nitekim uygulamamaya da çalıştılar, bunu da hatırlayalım. Bu, tamamen şeydir. Buna pronunciamento diye bir ad veriyorlar yani askerler geri planda kalmak suretiyle, kendi arzu ettiklerini yaptırıyorlar. Onlar, bu Hükûmet gitsin istiyorlar, Refahyol Hükûmeti. Yani, Tansu Çiller in başkanlığında da aynı hükûmetin bir benzerinin kurulmasını arzu etmiyorlardı çünkü netice itibarıyla aynı şey olacaktı. O bakımdan Mesut Yılmaz, ister Mesut Bey kursun ister bir başkası Ama, Refahyolun gitmesini arzu ediyorlardı. Netice itibarıyla sadece bu kararları uygulayınca bitmiyor bu iş, her an bir psikolojik harekât, gazetelerde, herkese bir baskı... İşte, ben, bana yapılanları anlattım, başkalarına yapılanları herkes yaşadı, Tayyip Bey e de yapıldı, herkese yapıldı. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Evet Bu Akın Birdal a yapılanın kesinlikle bu andıçtaki planla irtibatı olduğuna inanıyor musunuz? NAZLI ILICAK Çok irtibatlı olduğuna inanıyorum. Siz -bilmiyorum- Salim Ensarioğlu nu o zaman dinlediniz mi? Şimdi, o, Diyarbakır DYP milletvekiliydi. Onun da adı bu andıçta çıkmıştı. Salim Ensarioğlu da bir kazaya az daha kurban gidiyordu, Antalya da mıymış, neymiş. Yani, bu olaydan, o Nisan 98 se, o da onun yazı gibi. Böyle geldi, bana, bir kamyon mu veya bir otobüs bodoslama vurdu. diyor, bu şekilde anlattı ve ölümden kıl payıyla kurtulmuş, hatta arabadakilerden bazıları ölmüş bu kazada. Onun da ismi o şekilde geçti. Şimdi, tabii, bunu, böyle tahrik ediyorlar. Şimdi, bu iş andıçla şöyle bağlantılı. Bu Akın Birdal ı önce hedef gösteriyor, ondan sonra Türk İntikam Tugayı diye, gene bir uydurma, ne olduğu belli olmayan, aşırı milliyetçi bir teşkilat onu, işte İş birliği yaptı. diye öldürmeye çalışıyor. Buna mukabil, zaten Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar ın hayatları da biraz tehdit altına girmişti. Mesela Cengiz Çandar, gitti, yurt dışında, ister istemez oturdu bir süre, böyle tehditler de vardı. Mesela, Bülent Orakoğlu mecburen yurt dışına gitti; düşünün, bakın, bir Batı Çalışma Grubu belgesi yüzünden. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Bülent Orakoğlu nun mecburen yurt dışına gitmesini de mi andıçla, Batı Çalışma Grubuyla ilişkili?

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 18 NAZLI ILICAK Andıçta yok o ama Batı Çalışma Grubu belgesini deşifre etmesiyle zaten çok yakından ilişkili, başka türlü olamaz. Şimdi, o Batı Çalışma Grubu belgesi bir casusluk faaliyetidir askeriye bünyesinde. O, Kadir Sarmusak -zannediyorum polis zaten, askerliğini yapan- o belgeyi alıyor, Bülent Orakoğlu na getiriyor. O belgede -o zaman duyduk ilk, bu Batı Çalışma Grubu nedir? diye ve- buralarda, işte, bu fişleme hadiseleri ortaya çıktı. Onu, reddetmedi kimse yani o zamanlar bunlar reddedilmiyordu fakat hesap, kimse vermiyordu. Kadir Sarmusak tan -biliyorsunuz- hesap BAŞKAN O dönemin Genelkurmay başkanına sorduk. Haberim yok. dedi. NAZLI ILICAK Neden? Batı Çalışma Grubundan? BAŞKAN Evet Yani, böyle bir kuruldan haberim yok. dedi. NAZLI ILICAK Batı Çalışma Grubu? BAŞKAN Batı Çalışma MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Böyle bir yapı yok. dedi. BAŞKAN Böyle bir NAZLI ILICAK Yok, belgesi bile var onun yani ıslak imzası İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Şimdi, sizin buradaki söylemeniz çok önemli Nazlı Hanım. Diyorsunuz ki: O zaman bunları hepsi biliyordu, konuşuyorlardı ama önemsemiyorlardı. İş şimdi yargısal safahata gelince, bunları herkes inkâr mı ediyor diyorsunuz? NAZLI ILICAK Bakın, şöyle oldu: Batı Çalışma Grubu belgeleri, sonra, peş peşe birçok belgeler çıktı, Hasan Celal Güzel in anlattıklarına bakacak olursanız, o zaten, belgeleri yayınlamaktan Devlet sırrı sayılıyordu bu Batı Çalışma Grubu belgeleri. Olmaz olur mu? Yani, Genelkurmay Başkanının bizzat haberi var mı bilmiyorum. Bir kere, Çevik Bir Genelkurmay İkinci Başkanıydı, yani onun adınadır. Genelkurmay İkinci Başkanı değil miydi Çevik Bir? BAŞKAN Evet NAZLI ILICAK Yani, onun bilgisi dâhilinde yapılıyor gibi biliyorum. Batı Çalışma Grubunun şeysi değil mi, organizatörü diye biliyoruz Çevik Bir i. Genelkurmay Başkanının yani bence BAŞKAN Güven Erkaya, Özkasnak ve Çevik Bir in bunu organize ettiğini sorunca, bunları, hatta bu belgeleri de gösterince, Sayın Genelkurmay Başkanı Onları yapanlar dedi, onlarla ilgili, farklı bir şey de söyledi, yani dedi ki: Salakça söylenmiş, yapılmış işlerdir. dedi.

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 19 NAZLI ILICAK Yok yani ben şahsen, katiyen o kanaatte değilim. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Bununla ilgili bir mahkeme kararı var mı? NAZLI ILICAK Benim Yok. Batı Çalışma Grubuyla MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Yani, Batı Çalışma Grubuyla, bir andıçla ilgili NAZLI ILICAK Andıçla ilgili bir mahkeme kararı yok. Andıçla ilgili, biz bunu yayınladık, zaten Genelkurmay Başkanı, bunun doğru olduğunu kabul etti. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Şu andaki gözaltıların tek sebebi Batı Çalışma Grubu faaliyetleri. Normalde zaten 28 Şubatla alakalı hadisede de başka türlü gözaltı yok. Batı Çalışma Grubunun faaliyetleri yasal olmadığı için, illegal olması sebebiyle onun üzerinden yürütülüyor. NAZLI ILICAK Yani, Kıvrıkoğlu bunu, bir kere, kabul etti bizim andıcı yani bunu kimse daha sahte falan demiyor bu andıca. Hatta, benim bu kitabı Artık o hiç tartışılmadı bile, CHP için de bir İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Bununla alakalı size hiç tekzip filan yayınlattıran olmadı değil mi? NAZLI ILICAK Hayır, tekzip yok. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Tamam o zaman. NAZLI ILICAK Zaten olamaz yani Kıvrıkoğlu, tabii ki İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Bizzat yazdım onu, not olarak aldım. NAZLI ILICAK Yazın, hiçbir tekzip yok. Hatta, şey de var. CHP yle ilgili de bunların bir andıç Sonra bana bir de CHP andıcı yolladılar. O da, anlatıyor, CHP nin Kürtlerle ilişkisini. O sırada Altan Öymen CHP Genel Başkanı, Kürtlerle ilişki kuruyor. diye, onun konuşmalarını burada not etmiş, çok enteresan yani onu takip ediyor, Altan ı beğenmiyor yani bu Kürt ilişkileri dolayısıyla. İşte, CHP tarafından Halkla Birlikte Çözüm Projesi adı altında Güneydoğu illerinde yapılan toplantıları takip etmiş. Ben bu kitabı yollayacağım. Yani, CHP nin o sırada Kürtlere taviz verdiğini düşünüyor ve Deniz Baykal la yakın olan bazı ilçe İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Biz o kitabı nasıl kaçırdık? NAZLI ILICAK Ben bunu size yollayacağım. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Pek çok sayıda kitap okuduk ama sizin bu kitabınızı okumadık. NAZLI ILICAK Yok, yok Yok, bulunmuyor piyasada da ben bir yerden arattırdım, bunu bulduracağım.

Komisyon : Dar.Araş.Kom. Giriş : 11.00 Tarih : 28/07/2012 Grup : Yunus Sayfa : 20 İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Bir zahmet NAZLI ILICAK Bu çok önemli, CHP şeyi de var, andıcı. Bunu herkes kabul ediyor yani bunu daha reddeden yok. Onun da Kürtlerle ilişkisini fişlemiş. Bunların, Genelkurmayın bu vazifesi midir değil midir, bu kadarını bilemiyorum. Onlar hep, Biz böyle çalışmalar yaparız. diyor. Yani, o dönemde bu, bence vazife aşımı var. Şimdi, bakın, ben de yargılandım. Bu Batı Çalışma Grubu belgelerini, ben de -Hasan Celal Güzel verdi bize, Hasan Bey onu şey olarak, demeç olarak açıkladı- bunu, yazılı olarak Böyle bir şey olabilir mi? diye yazdım. Ben de DGM de burada İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Ne oldu pekâlâ bu davanın sonucu? NAZLI ILICAK Ben beraat ettim. Neden beraat ettim? Ben dedim ki: Bunu Hasan Celal Güzel in üzerine atmış gibi oldum. Güzel zaten, Hasan Celal Güzel bu gizli belgeleri açıklamıştı. Dolayısıyla, bunun bir gizlilik İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Gizliliği kalmadı NAZLI ILICAK gizliliği kalmadı. Ben bir basın mensubu olarak gizliliği kalmayan belgeleri açıkladım. Şimdi, dolayısıyla, bu Batı Çalışma Grubu belgeleri kabul edilmemesi mümkün değil çünkü zaten gizli belge idi onlar o zaman, deniliyordu ve biz bundan dolayı yargılandık. Ben şahsen beraat ettim. Bir sürü belge, Hasan Bey verdi mi size o belgeleri? İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Yok, Hasın Bey le biz görüşmedik, daha görüşeceğiz. Onunla 60 ihtilalciler mi görüşecek? Yok, 80 ciler görüşecek. NAZLI ILICAK 80 le İşte, bu Batı Çalışma Grubu belgeleri şeyi var, evet BAŞKAN Evet, şimdi, tabii, Sayın Ilıcak, sizin siyasetçiliğiniz yeni ama gazeteciliğiniz çok eski. Biz yıllardır söylüyoruz. Bu ülkede kontrgerilla adı altında, devletin organizasyonunun olduğu bir örgüt var. Bu, zaman zaman işte, terör eylemiyle ilgili, zaman zaman başka nedenlerle, işte, bir ara Başbakana suikast düzenlenecek. deniliyor, altından böyle bir örgütlenme çıkıyor. Durup dururken, işte, 1950 li yıllardan alırsak, komünizmle mücadele dernekleri kuruyor, o bitiyor, öğrenci hareketlerini organize etmeye çalışan bir örgütlenme var, sonra, aynı elden, birtakım gruplara silah sevkiyatı yapılıyor. Maraş olayları, Çorum olayları, hatırlarsanız, o dönemle ilgili Biz her yerde bunu sorduk yani ismi bunun Batı Çalışma Grubudur, bilmem ne grubudur bilemiyorum ama sonuçta, Türkiye de, devletin kendi resmî yapısı içerisinde odaklanmış, bu devleti bizlerden daha çok seven ve bizden daha çok bu devletin üzerine titreyen bir grup var. NAZLI ILICAK Sözde seven mi diyorsunuz?