ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Erdoğan Tokmakçıoğlu. Öykü ZURNA ÇALAN KUŞ. Çeviren: Aslı Özer. 3. basım. Resimleyen: An-Su Aksoy



Benzer belgeler
ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Bilmece ŞİPŞAK BİLMECELER DEYİM VE ATASÖZLERİ. 2. basım. Resimleyen: Ferit Avcı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut GÜNAYDIN! GÜNAYDIN! Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ

DESTANLAR VE MASALLAR. Samed Behrengi KÜÇÜK KARA BALIK. Masal. Çeviren: Haşim Hüsrevşahi resimleyen: Mehmet Sönmez

Cem Akaş BUMBA İLE BİBU. Resimleyen: Reha Barış

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Koray Avcı Çakman. Öykü FLAMİNGO GÜNLÜĞÜ. 1. basım. Resimleyen: Reha Barış

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Öykü ASLAN KRAL KORK. Resimleyen: Sedat Girgin

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

MATBAACILIK OYUNCAĞI

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Öykü ORMANDAKİ DEV. 4. basım. Resimleyen: Reha Barış

DESTANLAR VE MASALLAR. Muhsine Helimoğlu Yavuz HILE İLE DILE. Masal. KÜRT MASALLARI Resimleyen: Claude Leon

KIRMIZI KANATLI KARTAL

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süreyya Berfe. Şiir ÇOCUKÇA. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR HÂLÂ HARİKA

Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL

Hazırlayan ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Şengül Karaca. Şiir HAİKU. 1. basım. Resimleyen: Sedat Girgin

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Tanşıl Kılıç. Roman ŞEKERLİ SİNEK. 12. basım. Resimleyen: Vaqar Aqaei

Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK. Resimleyen: Vaghar Aghaei

İhmal Amca DESTANLAR VE MASALLAR BOYALI KIRLANGIÇ. Masal. Resimleyen: Turgut Keskin

UĞURBÖCEĞİ NİN MUTLULUK HAPLARI

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Zeyyat Selimoğlu. Öykü UYUMSUZ NURİ. 3. basım. Resimleyen: Kutlay Sındırgı

BİL BENİ BİLEYİM SENİ

BİZİM SOKAKTA ŞENLİK VAR

2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Bilgin Adalı HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Mustafa Delioğlu SÜMBÜLLÜ KÖŞK

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Çetin Öner. Roman GÜLİBİK. Çeviren: Aslı Özer. 26. basım. Resimleyen: Orhan Peker

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

MAVİ KUŞU GÖREN VAR MI?

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

Güngör Dilmen DESTANLAR VE MASALLAR MAVİ ORMAN. Masal. Resimleyen: İsmail Gülgeç

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

GÖRÜNMEZ OLAN TONİNO NUN MACERALARI

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Can Göknil. Öykü ORMANDAKİ ARKADAŞ

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Ülkü Tamer. Öykü PULLAR SAVAŞI. Kapak Resmi: Gözde Bitir

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Öykü SU KARDEŞLER. 3. basım. Resimleyen: Gözde Bitir

MİRKET NİNELER. Parti Veriyor

Öğ. Rasim KAYGUSUZ. 19 Mart 1973 Tarihli ve 1738 sayılı Tebliğler Dergisi ile ilk okullara tavsiye edilmiştir

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

1. SINIF TÜRKÇE. Copyright YAZAR Ahmet KÜÇÜKAYDIN Hacer KÜÇÜKAYDIN. KAPAK TASARIMI Resul KÖSE. DİZGİ - SAYFA TASARIMI Resul KÖSE

Delal Arya HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Sedat Girgin PERA GÜNLÜKLERİ. 5 Basım SIRLAR OTELİ. 2. Kitap

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ

ÜÇ, İKİİİ, BİRR, ATEŞ!

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI ZIT KAVRAMLAR DUYU KAVRAMLARI. Geometrik Şekil. Yön Mekanda Konum BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR.

Bay Çiklet in Bahçesi

Delal Arya HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Mert Tugen YEDİ DENİZLERDE 2. 2 Basım İSKELET SAHİLİ NDEKİ SIR

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

DESTANLAR VE MASALLAR. Lev Tolstoy KÜÇÜK ŞEYTAN. Masal. Çeviren: Füsun Tayanç Resimleyen: Vaqar Aqaei

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Yalvaç Ural Ödülleri: Buket Topakoğlu

KEREM ASLAN Her Şey Dahil

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Erich Kästner KÜÇÜK ADAM VE KÜÇÜK HANIM

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Orhan Veli. BENİ BU GÜZEL HAVALAR MAHVETTİ Kendi Sesinden Şiirler

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Küçük Yaşar ın Öyküsü. Alucura Çayevi

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

AĢağıdaki sözcüklerle tümceler kurunuz! 6

Turgut Erbek YANIK DEĞİRMEN. Resimleyen: Claude Leon

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI. Roman

Sem Okulu Sevmiyor. Sophie Martel. Christine Battuz. Yalçın Varnalı. Resimleyen. Çeviren

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI. Goscinny / Sempé. Öykü PITIRCIK KÜÇÜK PITIRCIK. Çeviren: Vivet Kanetti. 29. basım

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

ĠÇĠNDEKĠLER. Öğrendiklerimiz ġarkılar öğrendik Oyunlar öğrendik BĠLMECELER ÖĞRENDĠK

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BÜYÜK YARIŞ NEŞELİ

AYLA ÇINAROĞLU HOŞ GELDİN ESİN PERİSİ

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK

Küçük Hasır Sapka. Korkut Erdur 1980 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı mezunu.

Transkript:

Resimleyen: An-Su Aksoy Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü Çeviren: Aslı Özer 3. basım

Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ Resimleyen: An-Su Aksoy

Can Sanat Yayınları Yapım, Dağıtım, Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Kapak ve İç Tasarım: Gözde Bitir Tasarım Uygulama ve Dizgi: Yasemin Çatal Düzelti: Ebru Akkaş Kapak Baskı: Azra Matbaası İç Baskı ve Cilt: Özal Matbaası 1. Basım: 1992 3. Basım: 1000 adet, Şubat 2013 ISBN 978-975-510-351-8 Can Sanat Yayınları Ltd. Şti., 1992 Tüm hakları saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. Hayriye Caddesi No. 2, 34430 Galatasaray, İstanbul Telefon: (0212) 252 56 75-252 59 89 Faks: 252 72 33 www.cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com

Bu kitabın sahibi:...

Erdoğan Tokmakçıoğlu Yazarın yayınevimizden çıkan diğer kitapları: EBEMKUŞAĞI ÜLKEMDEN HAYVAN MASALLARI 1934 te Sarayköy de (Denizli) doğdu. Edebiyata şiirle başladı. İlk öyküsü Dolmuş, Türk Dili Dergisi Öykü Yarışması nda derece alınca (1953) öyküye yöneldi. Çocuğun Biri adlı öyküsü Dünya Gazetesi Yarışması nda birincilik kazandı (1954). 1951 de ilk baskısı yapılan Bütün Yönleriyle Nasreddin Hoca adlı yapıtı yurtiçinde ve dışında geniş yankılar uyandırdı. Kültür ve Dışişleri Bakanlıklarının seçkisiyle yapıt, Bulgaristan da Gobrova-83 6. Uluslararası Biennali nde Türkiye yi temsil etti.

ZURNA ÇALAN KUŞ Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ İçindekiler Borulu Gramofon, 7 Zurna Çalan Kuş, 13 Oyuncak, 17 Arı ile Karınca, 22 Boynuzlu Böcek, 25 Tilki ile Pire Ordusu, 28 Karaca ile Ördek, 32 Kedi Niçin Miyav Der?, 38 Kedi ile Köpek, 42 Güvercinler, 46 5

Borulu Gramofon 1930 lu yılların başlarıydı Türkiye de Yılbaşı yeni yeni kutlanmaya başlanmıştı. İşte, o yılbaşılardan birinde, babam, akşam eve kocaman bir kutuyla geldi. Çoluk çocuk babamın çevresini sardık. Herkes merakla sordu: Nedir kutudaki? Babam, gözleriyle gülümseyerek, Gramofon! d ed i. Gramofon sözcüğünü nicedir duyuyorduk. Dahası, Beyoğlu nda Bacer mağazasının vitrininde görmüştüm. Dört köşe bir kutuya kocaman bir boru çiçeği takılmıştı sanki Kutunun ortasında yuvarlak, küçük bir değirmen taşı gibi şeyin üstü yumuşak, kadife gibi bir kumaşla kaplıydı. Ortasında da madeni, ufak bir çıkıntı vardı. Bunun üzerine plak denilen kara renkli, ortası delik, yuvarlak bir plaka yerleştiriliyor, sonra bükülmüş bir insan kolunu andıran, ucu 7

Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ yuvarlak ve diklemesine bir iğne geçirilmiş kafa aşağı indiriliyordu. Kafa, aşağı iner inmez, önceden gramofonun zembereği bir kolla kurulduğundan, plak dönmeye başlıyor, iğne en dıştan başlayarak plak üzerindeki çiziklere değdikçe o dev boru çiçeğinden ki şimdi çoğu kişi o çiçeğe gramofon çiçeği diyor plaktaki şarkı, türkü, çalgı sesi çıkıyordu Babam, mukavva kutuyu özenle açtı. Gramofonu gene özenle masaya yerleştirip borusunu taktı. Karton kutulara yerleştirilmiş birkaç kocaman taş plak çıkardı. Plakların tam ortasındaki yuvarlak, renkli kâğıtlarda, oturmuş gramofon dinleyen sevimli bir köpek resmi ve His Master Voice-Odeon Record yazısıyla plaktaki şarkı ve şarkıyı söyleyenin adı yazılıydı. Babam, gramofonun zembereğini kurdu kolla... Başta dedemle babaannem, evdeki herkes, soluk almadan babamın yaptıklarını seyrediyorduk Sonunda babam, kolu şöyle hafifçe bir geri, sonra ileri itti; plak dönünce iğneyi plağın en dış ucuna hafifçe bıraktı. İlkten hafif bir cızırtı, ardından şu sesi işittik: Beşiktaylı Hafız Kemal tarafından Odeon Rekord Ey Siyah Gözlü Kadın! Hafız Kemal in okuduğu gazeli sonuna kadar çıt çıkarmadan dinledik Plak bitince babaannem o doğulu şivesiyle Vıış, dedi, koca adamın sesini makinenin içine sokmuşlar! Gramofon, borulu gramofon, evimizden sonra 8

mahallede de bir numaralı konu, bir numaralı olay durumuna geldi. Evimiz günlerce gramofonu, o sihirli makineyi dinlemeye kelen konu-komşuyla dolup taştı Gramofon, giderek bizden bir parça olup çıktı. Yazın Beşiktaş taki evimizden Mecidiyeköy e dut yemeye ya da İstinye sırtlarında gezintiye çıktığımız zamanlar onu da birlikte götürüyorduk Giderek ma halledeki gramofonlar çoğaldı. Hafız Burhan ın Be şiktaş ta Tramvay Caddesi nde açtığı dükkândan alıyorduk yeni plakları Münir Nurettin in, Hafız Bur han ın, Seyhan Hanım ın bir yığın plağı Günler, aylar, yıllar gelip geçti Babam, bir akşam eve gene elinde kocaman bir paketle geldi. Faytonla getirdiği paketi içeriye taşımasına ben yardım etmiştim. İşte o pakette bulunan şey gromofonun papucunun dama atılmasına neden oldu. O şey, kocaman, beş lambalı bir salon radyosuydu! Birkaç yıl önce Beşiktaş taki evimize elektrik donanımı yapılmış; duvarlara, tavanlara içinde elektrik kabloları bulunan, madensi, parmak kalınlığında borular döşenmiş; çini-porselen elektri düğmeleri konulmuştu. O zamanlar kente radyo geleli birkaç yılı geçmiş, İstanbul Radyosu Büyük Postane deki bir odada yayınlarına başlamıştı Babamın getirdiği radyo, uzun süre evimizde herkesin sevgilisi, konusu, uğraşı oldu Oldu ya, gene de borulu gramofon için taş plaklar almayı sürdürdük Bir gün geldi ki gra- Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ 9

Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ mofon gibi radyoya da alıştı herkes; gramofon gibi onun da olağanüstülüğü ortadan kalktı Yıllar geçti İkinci Dünya Savaşı biteli epey olmuştu. Borulu gramofon tavan arasına, işe yaramaz eşyaların yanına kaldırılmış, gramofonun yerini radyoya bağlı olarak çalışan otomatik pikap; 78 devirli taş plakların yerini 45 lik, 33 lük devirlerle çalışan plastik plaklar almıştı. Ders çalıştığım bir akşam, babam yine koltuğunda bir kutuyla geldi eve. Benden başka hiç kimse yoktu evde. Babam, Bizimkilere, tam bir sürpriz olacak, de - di. Eve bir ses makinesi getirdim! Teyplere o zamanlar ses makinesi deniliyordu. Bizimkiler, ses makinesinin marifetlerini görünce hayretten hayrete düştüler Kendi sesini işitmek herkesin çok hoşuna gitmişti Ah, o sonradan gelişe gelişe şeritli teyplere, kasetli teyplere varan aşamalara ulaşan, o telli ses makinesi!.. Babamı yine mahallede günün adamı yapıvermişti Borulu gramofon gibi Dedemle babaannem de sağ olsalardı, kimbilir ne derlerdi? Babam, İstanbul da Teknik Üniversite nin ilk televizyon yayını yapmaya başladığı ve daha hiç kimsenin televizyona TV ya da TİVİ deme- 10

diği yıllarda öldü Annem öldüğünde de İstanbul da pek ahşap ev kalmamış, hemen herkes apartman dairelerinde ya da gecekondularda oturur olmuşlardı. Bilmem ki neden hatırladım bütün bunları? Çok uzun bir süre geçti borulu gramofonların üstünden Onların hepsi emekli oldu, eski eser oldu ya da öldü!.. Belki de şu yüzden hatırladım: Şu anda iki oğlum odalarındaki müzik setinin 100 vatlık kolonlarında İngilizce bir şarkıyı bangır bangır çalıp dinledikleri için Ya da karşımdaki renkli, uzaktan kumandalı televizyondan Nerede borulu gramofon, nerede uzaktan kumandalı renkli televizyon! Artık yaşlandım belki Artık o borulu gromofonun, o taş plakların nerede olduğunu, ne olduğunu hatırlamıyorum Peki, bütün bunları niye hatırladım? O, kocaman borulu gramofonu bir türlü unuta- 11

Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ madığım için mi? Kimbilir Belki 12

Zurna Çalan Kuş Günlerden bir gün, kuşun biri, bir gül ağacına konduğu sırada ayağına bir diken battı. Kuş, gagasıyla dikeni çıkarttıktan sonra götürüp bir yaşlı kadına vererek, Bu dikeni iyi sakla, sonra gelir alırım! de di. Gene kırlarda, ovalarda, dağlarda, bayırlardı uçmaya gitti kuş Yaşlı kadın ekmek pişirmek için fırını yakmak istedi. Fırın, bir türlü yanmayınca içine kurşun kendine verdiği dikeni attı, fırını yakıp ekmek pişirdi. Az sonra kuş gelip dikeni isteyince yaşlı kadın, Ah kuşçağızım, dedi, Ben senin dikeninle fırını yakıp ekmek pişirdim! Kuş, tutturdu: Ya dikeni, ya ekmeği!

Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ Ekmeği alıp doğruca başka bir yaşlı kadına giderek, Bu ekmeği iyi sakla, sonra gelir alırım! deyip uzaklaştı. Yaşlı kadın, ekmeği köpeğine yedirdi, zavallı hayvanın karnı aç diye Az sonra kuş gelip durumu öğrenince, Ya ekmeği, ya köpeği! dedi. Köpeği alıp başka bir yaşlı kadına gitti, Bu köpeği iyi sakla, sonra gelip alırım, dedi. Yaşlı kadın, köpeği ahıra bağladı. Ahırda koca bir dana vardı, boynuzlarıyla köpeği süsüp öldürdü. Az sonra kuş gelip köpeğin öldüğünü öğrenince, Ya köpeği, ya danayı! dedi ve danayı alıp götürdü. Danayı bir düğün evine bıraktıktan sonra yine kırlara uçmaya gitti. Düğün sahibi danayı kesip pişirerek konuklarına yedirdi. Az sonra kuş çıkıp gelince bu kez de, Ya danayı, ya gelini! diye tutturdu. Sonunda, gelini alarak yollara düştü. Derken, giderken yolda bir davulcuya rastladı. Davulcu, Gelini ver, davulu al! dedi. Kuş, gelini verdi, davulu aldı, düştü yollara

Derken, giderken karşısına çıkan bir zurnacı, Da vulu ver, zurnayı al! dedi. Kuş, davulu verip zurnayı aldı Hemen bir ağacın tepesine konarak başladı zurna çalıp türkü söylemeye: Dikeni verdim, ekmeği aldım!.. Düt dürü düü! Ekmeği verdim, köpeği aldım!.. Düt dürü düüü! Köpeği verdim, danayı aldım!.. Düt dürü düüü! Danayı verdim, gelini aldım!.. Düt dürü düüü! Gelini verdim, davulu aldım!.. Düt dürü düü! Gelini verdim, davulu

Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ aldım!.. Düt dürü düüü! Davulu verdim, zurnayı aldım!.. Düt dürü düüü! Düt dürü düü!.. Kuş, o gün bugündür, Düt, dürü, düüü! diye zur nasını çalıp durur, çevreden geçenler, haksız yere elde ettiği değerli şeylerden sonra, elinde değersiz bir zurnadan başka bir şey kalmayan bu akılsız kuşla alay edip dururlar Bu kuş gibi davranan akılsız insanlara da kuş beyinli derler 16

Oyuncak Kızımla ilk torunumun evden çıkmalarını bekliyorum. Pencereden dışarıya bakıyorum, onlar gözden kaybolana kadar Sonra hemen torunlarımın odasına giriyorum, dolabı açıyorum En sevdiğim, elektrikli tren Özene bezene rayları yerleştiriyorum; lokomotifi, vagonları koyuyorum rayların üstüne, basıyorum düğmeye Sahici lokomotifler gibi Çuf çuf çuf!.. Uzanıyorum yere, trenin gidişini, istasyonda duruşunu, sonra yeniden hareket edişini, arada bir lokomotiften Düüüt! diye düdük sesi çıkmasını seyretmek o kadar hoş oluyor ki Çuf çuf çuf!.. Bayılıyorum torunlarımın oyuncak treniyle oynamaya. Yetmiş yaşını çoktan geçmiş birinin, oyuncaklarla böyle oynaması garip gelebilir çoğu kişiye Belki de gerçekten öyle Oyuncaklarla oynamak aslında çocukların hakkı Ama ne yapabilirim? Bu yaşta olma- 17

Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ ma rağmen ben de seviyorum oyuncaklarla oynamayı!.. Trenden sonra taşbebeği alıyorum Anahtarını kurup yere koyuyorum. Tıpkı canlıymış gibi yürüyor bana doğru, tıpış tıpış Masmavi gözleri, sapsarı saçları var. Yatağına yatınca gözleri kapanıyor Karnına basınca, Mama! diyor, canlı gibi Elbisesi de öyle hoş ki Başında fiyonklu, bembeyaz bir de kurdelesi var Sonra helikopteri çalıştırıyorum Yüksekten bir bırakıyorum aşağı, hoop!.. Sahici helikopter gibi ses çıkartıyor, pervanesini döndüre döndüre yere iniyor süzülerek Hep kızımla iki torunumun evden çıkmalarını gözlüyorum oyuncaklarla oynamak için Bayağı seviniyorum onlar evden ayrılınca Kızımın, torunlarımın yanında oynamaya doğrusunu utanıyorum. Onların evden çıkmalarını bekliyorum, dört gözle bekliyorum

Arada bir dışarıya bakıyorum, kızımla torunlarım geliyorlar mı diye Bir keresinde öylesine dalmıştım ki elektrikli trenle oynarken gelişlerini fark etmemiştim Kızım, beni yere yatmış, trenle oynarken görünce, Ne o baba, çocukluğa mı özendin? diye takılmıştı. Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. O günden sonra çok dikkat ediyorum, bir daha suçüstü yakalanmamaya Bu yüzden sık sık dışarıya bakıyorum, gelen var mı diye Gelen filan yoksa, treni çalıştırıyorum, bebeği yürütüyorum, helikopteri uçuruyorum Leğene su doldurup oyuncak deniz motorunu yüzdürüyorum pat pat pat!.. Yani, öyle bir güzel oynuyorum ki işte o kadar olur!.. Çocuklar gibi Her şeyi unutuyorum. Dizlerimdeki o acımasız romatizma ağrılarını bile Her şeyi unutuyorum oyuncaklar Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ

Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ arasında Biliyorum, benim yaşımda biri için aykırı bir iş, böyle çocuklar gibi oyuncaklarla oynamak Ama ne yapayım, elimde değil!.. Bir yanım çocuk kal mış!.. Çocukluğum ise çok çok uzaklarda kaldı Kay bettim gitti onu Elektrikli trenlerim, konuşan, yürüyen bebeklerim filan olmadan. Oyuncaklarım olmadan kaybettim çocukluğumu Benim, çocukluğumda hiç oyuncağım olmamıştı! İşte bu yüzden efendim, işte bu yüzden Onlar evden ayrılınca hemen oyuncakların bulunduğu dolabı açıyorum. Oyuncakları ortaya çıkartıyorum Oynuyorum Oynuyorum Benim, çocukluğumda hiç oyuncağım olmamıştı! Yani böylesine oyuncaklar; elektrikli tren, yürüyüp konuşan taşbebek, helikopter gibi Oynardım tabii çocukken Ne mi oynardım, neyle mi oynardım? Böyle şeyler yoktu benim çocukluğumda Sa va - şıyorduk düşmanlarla Aşık oynardım Hani şu koyunların bacaklarından çıkan kemik var ya işte onunla. Aşığı, kırmızı çıkmaz boya ile boyardım Aşığın şişkin yanına tok, içeri göçük yanına aç, bir fasulye kesitini andıran yanına bey, düzce olan yanına eşek derdik. Elimize alıp havada döndüre döndüre yere atardık aşıkları. Ustalık, bey yanı üste gelecek biçimde aşığı yere oturtmaktaydı Sonra, tahtadan kılıçlar, söğüt dalından atlar yapıp askercilik oynardık Şarkılar söyleyerek, Girit bi- 20

zim canımız, feda olsun kanımız! diyerek... Birdirbir oynardık, beştaş oynardık, köşe kapmaca oynardık, uzuneşek oynardık Ama torunlarım gibi böylesine çuf çuf diye işleyen elektrikli trenim, yatınca gözlerini kapatan taşbebeğim, helikopterim, leğende pat pat diye yüzen deniz motorum yoktu Kendi oyuncağımızı kendimiz yapardık!.. Eşek hıyarları vardır Onlara kibrit çöpleri batırıp ayak, burun, kulak, boynuz takardık. Takardık da sözde inek yapardık Komşumuzun oğlunun kurşun askerleri vardı Onlarla da oynardık Nişan alan, yürüyen selam duran kurşun askerler Torunlarımın da var böyle askerleri Ama kurşun asker değil Plastikten yapılmış!.. Onlarla oynamasını sevmiyorum!.. Anlamıyorum, niçin o güzelim kurşun askerleri şimdi plastik asker yaptılar?.. Hiç, hiç anlamıyorum Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ 21

YAŞ 8 9 10 + Erdoğan Tokmakçıoğlu ZURNA ÇALAN KUŞ Renkli bir kitap, etkileyici bir anlatım Çocuk edebiyatının sevilen yazarlarından Erdoğan Tokmakçıoğlu nun bu kitabında, siz çocuklarımızı 10 güzel öykü bekliyor. Duru bir Türkçeyle, bazen tozlu hatıralara, bazen özlenen çocukluğa, bazen de hayvan dostlarımızın sevimli yaşamlarına tanık oluyoruz. Kitabı okurken belki biraz hüzünleneceksiniz, ama dudağınızın kenarındaki tebessüm de sizi hiç terk etmeyecek. ISBN 978-975-510-351-8