HADİS METİNLERİ I. Hafta 4. Y. Doç. Dr. Erdinç AHATLI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ

Benzer belgeler
İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

Kar veya yağmur sebebiyle Cuma namazını terk etmenin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

SELÂMIN ŞEKLİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

Zekatın Fazileti Gönderen Kadir Hatipoglu - Haziran :57:10

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Orucun fazîleti hakkında Selmân'ın rivâyet ettiği zayıf hadis. İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Hâmile kadın için haccın hükmü

İNSANLARA İLİM ÖĞRETMENİN VE ONLARI İYİLİĞE DÂVET ETMENİN FAZÎLETİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Terceme : Muhammed Şahin

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, - Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

تلقني أصول العقيدة العامة

İSİMLER VE EL TAKISI

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

DİLİN TEHLİKESİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Allah Teâlâ ya hamd eder, Hz. Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) e, âl ve ashabına selam ederiz.

YERYÜZÜNDE ALLAH A EN SEVİMLİ YERLER: CAMİLERİMİZ

İbadet Hayatımızda Şaban Ayı Gönderen Kadir Hatipoglu - Mayıs :46:24

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum gününün müslümanlar için önemi

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY

İHLAS VE NİYET. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?)

Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü

Adak Hakkında Bilinmesi Gerekenler

BERAT KANDİLİ. Dr. Hamdi TEKELİ

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

İNSANLARIN RAMAZAN HİLÂLİNİ GÖRMELERİ GEREKİR Mİ?

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

Kabirleri ziyaret etmenin, Fatiha sûresi okumanın ve kadınların kabirleri ziyaret etmelerinin hükmü

ZEKATIN ÖNEMİ VE FAZİLETİ

Şiddetli soğuk günlerde cünüplükten arınmak için teyemmüm almanın hükmü. Abdulaziz b. Abdullah b. Baz

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi?

Cidde'de yaşayan ve hac için Mekke'den ihrama giren kimsenin hükmü. Muhammed Salih el-useymîn

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

MUHARREM AYI VE HİCRİ YILBAŞI

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

RAMAZAN ORUCU. Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınırsınız diye o oruç sizin üzerinize de farz kılındı.

KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir?

ALLAH TEMİZLİĞE ÖZEN GÖSTERENLERİ SEVER

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Abdestte başın bir kısmını mesh etmek yeterli midir? Muhammed b. Salih el-useymîn

İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.

Her elini uzatana (isteyene) zekât verilir mi?

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Münker ve Nekir'in vasfı konusundaki sahih hadisler

Muhammed Salih el-muneccid

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

EV SOHBETLERİ. (Allah) her şeyi yaratmış, ona ölçü, biçim ve düzen vermiştir. (Furkan, 25:2)

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

Namazlardan sonra yapılan duâ ve zikirleri, sünneti edâ ettikten sonraya ertelemenin hükmü

Abdestte başı mesh etmenin şekli

Tuvâlet ihtiyacını giderirken önünü veya arkasını kıbleye dönmenin hükmü nedir?

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Havanın soğuk olması sebebiyle namazları birleştirmenin hükmü

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

İBN SİNA NIN RUH İLE İLGİLİ KASİDESİ İbn Sînâ, el Kasidetü l Ayniyye isimli kasidede insanî nefsin bedenle birleşmesi ve ondan ayrılışını konu

Ehl-i Sünnet ve l-cemaat in akîde ve diğer dîni konulardaki esasları

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet

ی س ر و لا ت ع س ر ر ب ت م م ب ال خ ی ر

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

MUSKA VE NAZARLIK TAKMANIN HÜKMÜ

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

ÖRNEK VAAZLAR LÜTFİ ŞENTÜRK 299 CENNET VE NİMETLERİ

Transkript:

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ HADİS METİNLERİ I Hafta 4 Y. Doç. Dr. Erdinç AHATLI Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Sakarya Üniversitesi ne aittir. "Uzaktan Öğretim" tekniğine uygun olarak hazırlanan bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan ders içeriğinin tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Her hakkı saklıdır 2012 Sakarya Üniversitesi

ÜNİTE 4 Abdest ve Namaz İÇİNDEKİLER 4.1. Abdest 4.1.1. Boy Abdesti 4.1.2. Ağız Temizliği 4.1.3. Beden Temizliği 4.2. Namaz 4.2.1. Ezan Duası 4.2.2. Cemaatle Namaz Kılmak 4.2.3. Cuma Namazı 4.2.4. Gece Namazı ÖZET DEĞERLENDİRME SORULARI KAYNAKLAR HEDEFLER Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Tahâret, vudû, gusl, salât, fıtrat gibi temel kavramları tanımlayabilecek, Abdest ve namaz konularının temel hadis kaynaklarının hangi bölümlerinde bulunduğunu gösterebilecek, Güvenilir rivayetlere dayanarak ezan duasının yapabilecek, Sevap ve toplumsal fayda açısından cemaatle namazla tek başına namazın farkını açıklayabilecek, Hz. Peygamber in tavsiyelerine uygun bir şekilde namaz kıldıran imamla kıldırmayanı seçebilecek, Temizlik, namaz ve Cuma namazının dindeki önemini açıklayabilme konusunda yetkinlik sağlayabileceksiniz. ÖNERİLER Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce; Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi nin (DİA) abdest, Cuma namaz ve tahâret maddelerini okuyunuz. 2

Ebû Dâvud un Sünen inin Türkçe tercümesinden Kitâbü t-tahâre ve Kitâbü s-salât bölümündeki hadisleri gözden geçiriniz. Faruk Beşer in Namazı Dosdoğru Kılmak adlı kitabını okuyunuz (İstanbul: Nûn Yayıncılık, 2010) 3

Abdest ve Namaz 4.1. ABDEST Bu bölümün birinci kısmında abdest, gusül, ağız temizliği ve beden bakımı üzerinde durulacaktır. Bu konular hadis kitaplarının Tahâret bölümlerinde (Kitâbu t-tahâre) incelenmiştir. Tahâret, Arapça da temizlik ve tenezzüh demektir. Dini literatürde ise taharet, temizlenmek isteyen kişinin, dinin belirlediği temizlenme ölçülerine uygun bir şekilde hakiki pisliği (necaset) ya da manevi pisliği (hades) gidermesi anlamındadır. Hadis kitaplarında ibadet bahislerine başlamadan önce temizlikle alakalı konular incelenmiştir. Hatta Kütüb-i sitte nin Buhâri ve Müslim dışındaki dört kitabının ilk bölümü Kitâbu t-tahâre dir. Çünkü temizlik, ibadetlerin hatta dinin temel şartıdır. Temizlik konusunun abdest ve gusül gibi alt konuları İmam Buhârî nin el-câmi u s-sahîh adlı eserinde müstakil bölümler olarak ele alınmıştır. Buhârî nin eserinin dördüncü bölümü Kitâbu l-vudû beşinci bölümü ise Kitâbu l-gusl dür. İmam Nesâî nin Sünen inde hem taharet hem de gusül bölümü bulunmaktadır. Abdest kelimesi dilimize Farsça dan geçmiştir. Arapça da ise abdest almak anlamında vudû masdarı kullanılır. Vudû, güzellik ve temizlik anlamındadır. Nitekim abdest de mü mini maddi kirlerden arındırıp, manevi güzellik kazandırır. Abdest alınan suya ise vadû denilmiştir. ش طحر 1- عن أيب م ال ك ا ح ل ار ث ب ح ن ع اص م األ حشعري ر ض ي الل ه ع نحه ق ال : ق ال ر س ول الل ه ص ل ى اهلل ع ل ح يه وس ل م : «الط ه ور اإل مي ان و ا ح ل ح مد لل ه ت حأل الحميزان وس ح بح ان اهلل وا ل ح مد لل ه ت حآلن أ ح و ت حأل م ا ب ح ي الس مو ات و األ ح رض و الص ال ة نور والص د ق ة ب حر ان و الص ح بر ض ي اء والحق ح رآن ح ج ة ل ك أ ح و ع ل ح يك. ك ل الن اس ي حغد و ف ب ائ ع ن حفس ه فم ح عت ق ها أ ح و م وب ق ه ا«رواه مسلم. Ebû Mâlik, Hâris b. Âsım el-eş arî radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Temizlik (abdest), imanın yarısıdır. el-hamdu lillah, mizanı doldurur; Subhanallah ve l-hamdu lillah her ikisi semalarla yeryüzü arasını doldurur. Namaz nurdur; sadaka bürhandır; sabr ışıktır; Kur an senin lehine ya da aleyhine delildir. Bütün insanlar sabah evinden çıktığında nefsini satar, ya onu azat eder ya da onu köle haline getirir Müslim, Tahâret 1. Açıklama Hadiste geçen ( (الط ه ور temizlik anlamında isimdir. Temizlik yapılan suya ise tahûr denilmiştir. Temizlik denildiğinde gusül dahil olmak üzere bütün temizlikler kastedilmiş olur. Temizliğin iman ile ilişkilendirilmesi, kişinin sahih bir imana sahip olabilmesinin öncelikle şirk ve büyük günahlardan arınmasına, temizlenmesine bağlı olduğundan dolayıdır. Tenzih, tevhidin esasıdır. Nitekim kelime-i tevhidde lâ ilâhe buyrularak önce tenzih sonra da illallah denilerek ispat gelmiştir. 4

Tuhûr kelimesi abdest anlamında kabul edildiğinde abdestle iman arasında bir alaka kurulmuştur. Öncelikle iman olmadan abdest sahih olmaz. Ayrıca iman etmek önceki günahları sildiği gibi her abdest de daha önce işlenmiş günahların temizlenmesine vesile olur. Böylece abdestle iman arasında benzerlik açısından bir ilişki kurulmuş olur. Yoksa hadiste imanın bölünebileceği yarısının da abdest olduğu kastedilmemiştir. Hadisteki iman ile namazın kastedildiğini söyleyen âlimler de vardır. Nitekim Kur an-ı Kerim de de iman, namaz anlamında geçmektedir. Kıblenin tahvilini anlatan âyet-i kerimeden sonra Cenab-ı Hak, Kudüs e doğru kılınan namazların boşa gitmediğini bildiren Allah imanınızı zayi edecek değildir. Çünkü Allah insanlara karşı pek şefkatlidir, çok merhametlidir. (Bakara, 2/143) âyetini indirmiştir. Tefsir âlimleri siyakı dikkate alarak bu âyette geçen iman kelimesinin namaz anlamına geldiğini söylemişlerdir. İşte yukarıdaki hadiste geçen iman namaz, temizlik de abdest anlamındadır, denilmiştir. Abdestsiz namaz sahih olmayacağı için abdest namazın yarısı gibi olur. Bu durumda hadisi abdest, namazın yarısıdır, şeklinde yorumlamak mümkündür. «إ ن أ م يت ي حدع ح ون ي ح وم الق يام ة غ ر ا 2- ع ح ن أ يب ري ح ر ة رضي الل ه ع ح نه قال : مس ح عت ر س ول الل ه ص ل ى اهلل ع ل ي ح ه وس ل م يق ول : حم ج ل ي م ح ن آث ار الوضوء ف من ا ح ست ط اع م حنك ح م أ حن ي ط يل غ ر ت ه ف ليفع ح ل» متفق عليه. Ebû Hüreyre radıyallahu anh den şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken işittim: Benim ümmetim kıyamet gününde abdest izlerinden dolayı yüzleri nurlu, el ve ayakları parlak bir şekilde çağrılacaktır. Sizden kim nurunu artırmak isterse bunu yapsın. Buhârî, Vudû 3 ; Müslim, Tahâret 35. Açıklama Bu hadis, Ebû Hüreyre ile birlikte sekiz farklı sahâbeden rivayet edilmiştir. Hadiste abdestin İslam ümmetinin kıyamet günündeki ayırt edici özelliklerinden birisi olacağı haber verilmektedir. Abdest alanların yüz, el ve ayaklarındaki manevi nurlar, siyah atların alın ve ayaklarındaki beyazlığa teşbih edilmiştir. Gurr kelimesi egarr ın çoğuludur ve atın alnındaki beyazlıktır; muhaccel ise ayaklarındaki beyazlıktır. Bu iki kelime abdest uzuvlarının parlaklığını ve nurunu anlatmak maksadıyla abdest alanlar için mecazen kullanılmıştır. Ayrıca hadiste kıyamet gününde ümmet-i Muhammed in diğer insanlar arasından seçileceğini vurgulanmıştır. Siyah atlar arasında alnı ve ayakları beyaz olanlar nasıl seçilip tanınıyorsa ümmet-i Muhammed in mahşerde öyle tanınacağı ifade edilmiştir. Hadiste geçen Sizden kim nurunu artırmak isterse bunu yapsın ifadesi, abdest azalarının yıkanırken, yıkanması farz olan sınırların dışına taşmanın müstehab olduğunu göstermektedir. Hadisi böyle anlayan bazı sahabiler, ellerini pazulara kadar, ayaklarını da baldırların yarısına kadar yıkamışlardır. Ancak sünnette abdest uzuvlarının nasıl yıkanacağı ve sınırları bildirilmiştir. Hadisi bu sınırlara riayet etmek ve uzuvları hakkıyla yıkayıp, geçiştirme yapmamak şeklinde anlamak da mümkündür. 5

Hadisin farklı rivayetleri arasında karşılaştırma yapan bazı muhaddisler, bu son cümlenin Ebû Hüreyre radıyallahu anh ın sözü olduğunu söylemişlerdir. Hadisi açıklamak için bazen sahabiler, hadisin sonuna bir kelime ya da cümle eklemektedirler. Ravi, bu cümleyi de hadisten sanarak rivayet ettiğinde hadis müdrec olmaktadır. 3- عن أيب ريرة رضي الل ه عنه أ ن رسول الل ه ص ل ى اهلل ع ل ي ح ه وس ل م قال : «إ ذا ت و ض أ العبد امل سل م أ و املحؤم ن ف غ سل وجه ه خ رج م ح ن و جه ه كل خط يئ ة ن ظ ر إ ل ح يه ا ب ع ح يني ح ه مع املاء أ ح و مع آخر ق طحر املاء ف إ ذا غ سل يديه خ رج م ح ن يديه ك ل خ طيئ ة كا ن بط ش حته ا يداه م ع امل اء أ ح و مع آخ ر ق طحر املاء ف إ ذا غ سل ر ج ل ح يه خ ر ج ح ت ك ل خ ط يئ ة م ش تها ر جاله مع املاء أ ح و م ع آخر ق طر املاء حىت خير ج ن ق ي ا م ن الذ ن و ب» رواه مسلم. Ebu Hüreyre radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Müslüman veya mü min- bir kul, abdest aldığında, yüzünü yıkarsa gözleri ile bakarak işlediği her günah su ile veya suyun son damlasıyla- yüzünden akar gider. İki elini yıkadığında, elleriyle tutarak işlediği bütün günahlar su ile birlikte veya suyun son damlasıyla- ellerinden dökülür gider. Ayaklarını yıkadığında ayaklarıyla yürüyerek işlediği bütün günahlar su ile birlikte veya suyun son damlasıyla- akar gider. Sonunda kul, günahlardan tertemiz olur Müslim, Tahâret 32. Açıklama Hadiste abdestin günahlara kefaret olması vurgulanmıştır. Hadiste geçen (خط يئ ة) tabiri küçük günah ve hata anlamındadır. Abdest alındığında günahların suyla birlikte akıp gitmesi mecaz ve istiaredir. Günahların akıp gitmesi suyun maddi kirleri temizlemesine benzetilmiştir. Her uzvun işlediği günahlar, abdest ile birlikte akıp gider; abdest almak işlenen günaha kefaret olur. Göz, kulak ve el gibi uzuvlarla işlenmeyen günahlardan temizlenmenin nasıl olacağı sorusu akla gelebilir. Hadisin sonunda Sonunda kul, günahlardan tertemiz olur cümlesi ile adeta bu soruya cevap verilmiştir. Abdest tamamlanınca insanın işlediği bütün hatalar, küçük günahlar abdest ile birlikte temizlenmiş olur. 4.1.1. Boy Abdesti»إ ذا جا ء أ ح د ك م اجل م ع ة ف لي حغت س» ح ل 4- ع ن ابن ع م ر ر ض ي الل ه ع حنه م ا أ ن ر سول الل ه ص ل ى اهلل ع ل ي ح ه وس ل م قال : متفق عليه. Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâ dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Sizden biri Cuma namazına gideceğinde yıkansın. Buhârî, Cum a 2, 5; Müslim, Cum a, 1, 2. «رسول الل ه ص ل ى اهلل ع ل ح يه وس ل م قال : غ ح سل ي ح وم اجل م ع ة و اج ب على كل - عن أيب سعيد اخل حدر ي ر ض ي الل ه ع نحه أ ن حم حت ل م» متفق عليه. 6

Ebû Sa îd el-hudrî radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Bülüğ çağına gelmiş her kişiye Cuma günü gusül abdesti almak gereklidir. Buhârî, Cum a, 2, 3; Müslim, Cum a, 5, 7. Açıklama Gusül, bütün vücudun burun ve ağız içi ile birlikte yıkanmasıdır. Gasl ve iğtisal da yıkanmak anlamlarına gelmektedir. Gusül e boy abdesti de denilir. Erkek ve kadının cünüblük halinden temizlenmek için boy abdesti almaları gerekir. Ayrıca kadınların hayız ve nifas kanlarının sona ermesi üzerine boy abdesti almaları gerekir. Yukarıdaki hadislerin zahirinden Cuma günü gusül abdesti almanın vacib (farz) olduğu anlaşılmaktadır. Bazı Hanefi âlimleri bu hadisin mensuh olduğunu söylemişlerdir. İmam Şafiî ise bu hadislerdeki emrin fazilete haml edilmesi gerektiği kanaatindedir. Zira bazı sahabilerin cum a günü yalnızca abdest alarak mescide geldiğine ve onlara namaz kılmaları için izin verildiğini gösteren hadisler cum a günü boy abdesti almanın müstehab olduğunu göstermektedir. (Müslim, Cum a, 3, 4) İmam Mâlik, Cuma günü boy abdesti alarak peşinden cumaya gitmek gerektiğini söylemişse de ekseriyet cuma günü fecir doğduktan sonra boy abdesti almanın sünnete uymak için yeterli olduğu görüşündedir. 4.1.2. Ağız Temizliği 6- ع ح ن عائ ش ة ر ض ي الل ه ع حنها أ ن الن ب ص ل ى اهلل ع ل ح «الس واك م طه رة للف م م ح يه وس ل م ق ال : رض اة للر ب» رواه الن سائي وابن خ ز مية يف صحيحه بأ سانيد صحيحة. Aişe radıyallahu anhâ dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Misvak kullanmak ağzın temiz kalmasına ve Rabb in rızasına vesiledir. Hadisi Nesâî ve İbn Huzeyme sahih isnadlarla rivayet etmişlerdir. (Nesâî, Tahâret 4; İbn Huzeyme, Sahîh, I/70). «ل ح وال أ حن أ ش ق ع لى أ م يت أ ح و ع لى الناس ألم ح رت ه ح الل ه ص ل ى اهلل ع ل ح يه وس ل م قال : م 7- ع ح ن أ يب رير ة ر ض ي الل ه ع حنه أ ن ر س ول ب الس واك مع كل صالة» متفق عليه. Ebû Hüreyre radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Eğer ümmetime veya insanlara- zorluk vereceğimden endişe etmeseydim, her namazın başında onlara misvak kullanmalarını emrederdim Buhârî, Cum a 8, Savm 27; Müslim, Tahâret 42. Açıklama Misvak kullanmak müekked sünnetlerdendir. Peygamber Efendimiz, ümmetine zorluk vereceğinden korkmasaydı misvak kullanmayı her namaza başlamadan emredeceğini 7

söylemektedir. Bu takdirde misvak kullanmak abdest gibi namazın farzlarından birisi olacaktı. Namazdan önce misvak kullanmak zorunda olmak, dinin kolaylık ilkesine ters düşeceği için Efendimiz, bu emirden vazgeçmiştir. Çünkü her zaman misvak bulmak ya da dişleri temizleyecek bir şey bulabilmek mümkün değildir. Sivâk, hem ağzı misvak çubuğu hem de ağzı temizleme anlamındadır. Misvak için farklı ağaçlardan yapılan çubuklar kullanılsa da en yaygın olarak kullanılan arak ağacından yapılandır. Rasûl-i Ekrem Efendimiz, arak ağacının kökünden alınan bu çubuklarla ağzını temizlemiştir. Bu ağacın kullanımın da birçok faydası olmakla birlikte emredilen ağız ve dişlerin dini ve sıhhi kurallara uygun bir şekilde temizlenmesidir. Hiçbir şey bulunamadığı zaman parmakla ağzın temizlenmesi bile misvaklanmak kabul edilmiştir. Genellikle serçe parmak kalınlığında ve bir karış uzunluğunda olan misvak, ağız sağlığı, diş bakımı ve temizliği için diş fırçası ve macunu yerine kullanılan bir araçtır. Misvakın kendisinden elde edildiği ağaç bizim memleketimizde yetişmemektedir. Bu sebeple de misvak kullanımı ile ilgili Hz. Peygamber'in tavsiyelerini, ağız ve diş temizliği tavsiyesi olarak değerlendirmek, bu iş için illâ da misvak bulmak gerekir gibi bir zorlama yoruma gitmek doğru değildir. Bulabilenler onu kullanırlar, bulamayanlar da uygun diş fırçası ve macunu kullanmak suretiyle gerekli temizliği yaparlar. Kaynaklarda işaret edildiği gibi, misvak veya fırça bulamayan ya da yanında olmayanlar parmaklarıyla da olsa diş temizliğini yapmalıdırlar. Tabii ki parmakla yapılacak temizlik, geçici bir temizliktir. Bu hadiste Hz. Peygamber in ağız ve diş sağlığına verdiği önemi, Eğer zora sokacağım endişesi olmasaydı ümmetime her namaz için misvak kullanmayı emrederdim buyurmasından anlamaktayız. Tirmizî nin on yedi sahâbînin rivayet ettiğini bildirdiği bu hadis, günde birkaç kez misvak kullanmayı veya dişleri fırçalamayı öngörmektedir. Peygamber Efendimiz, evine geldiğinde önce misvak ile işe başlardı. Uykudan uyandığında, yemek yediğinde, namaz kılacağı zaman muhakkak ağız ve dişlerini misvakla temizlerdi. Ağız ve diş sağlığının, vücudun genel sağlığı ile yakın alâkası vardır. Ayrıca aile içi ve beşerî ilişkilerdeki nezaket, diğer insanları rahatsız etmeme titizliği gibi güzel ve faydalı yönleri dolayısıyla misvak kullanmak veya dişleri fırçalamak, müslümanların vazgeçemeyeceği faziletlerdendir. Bu güzel alışkanlığın çocuklara kazandırılması, hiç şüphesiz öncelikle anne babalara ve eğitim öğretim kurumlarına düşmektedir. 8- ع ح ن ش ر يح بن ا ن ء ق ال : ق لحت ل ع ائ ش ة ر ض ي الل ه عحنه ا : بأ ي شيء ك ان ي ح بد أ الن ب ص ل ى اهلل ع ل ح يه وس ل م إ ذا خ ل ب ي ح ت ه ق ال ح ت : ب الس و اك رو اه م ح سل م. Şüreyh b. Hâni den rivayet edildiğine göre Hz. Âişe radıyallahu anhâ ya dedim ki: Evine girdiğine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, ilk önce ne yapardı? Hz. Âişe, Misvaklanırdı dedi. Müslim, Tahâret 43. 8

4.1.3. Beden Temizliği «الف طرة خ س أ ح و خحس م ن الف طرة : اخل تان 9- ع ح ن أ يب ريرة رض ي الل ه ع نحه ع ن الن ب ص ل ى اهلل ع ل ح يه وس ل م ق ال : و اال ح ست حد ا و تقل يم األ ظف ار ون تف اإل ب ط وق ص الش ار ب» م تفق عليه. Ebû Hüreyre radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur: Fıtrat beştir -veya beş şey fıtrattandır-, sünnet olmak, kasıkları tıraş etmek, tırnakları kesmek, koltuk altı tüylerini almak ve bıyıkları kısaltmak. Buhârî, Libâs 62, 64; Müslim, Tahâret 49, 50. Açıklama Fıtrat, yaratma anlamına gelmektedir. İnsanlar için kullanıldığında yaratılış demektir. Yaratılışa uygun olanı yapmaya fıtrat denilmiştir. Fıtrat, burada bir şeyin kendi ilk haline, olması gereken şekline uygun olan demektir. Fıtrat ın yorumlarından birisi de sünnete uygun olan ya da peygamberlerin sünnetine uygun olandır. Fıtratı bütün peygamberlerin ümmetlerine emrettiği, insan yaratılışına uygun olan ve insanların kabulde zorlanmadığı hususlar olarak yorumlamak mümkündür. Hadiste geçen ( ح ست حد ا (اال demir kullanmak, demektir. Kasıkları tıraş ederken demirden yapılmış ustura, bıçak, jilet gibi bir alet kullanmak gerektiğinden dolayı bu kelime ile ifade edilmiştir. Hadiste beş şeyin fıtrat olduğunun bildirilmesi inhisar için değil, tadat içindir. Nitekim hadisin bir rivayetinde beş şeyin fıtrattan olduğu söylenerek, fıtrata ait hususların beşle sınırlı olmadığı ifade edilmiştir. Nitekim başka bir hadiste On şey fıtrattandır buyrulmuştur. (Müslim, Tahâret 56) Hadislerden Öğrendiklerimiz 1. İslam da temizlik, ibadetlerden önce ele alınacak derecede dinin önemli emirlerinden birisidir. 2. Abdest kıyamet gününde İslam ümmetinin ayırt edici özelliklerinden birisi olacaktır. 3. Abdest küçük günahların bağışlanmasına vesiledir. 4. Misvak kullanmak müekked sünnettir. 5. Cuma günü boy abdesti almak müekked sünnettir. 6. Sünnet olmak, kasıkları tıraş etmek, tırnakları kesmek, koltuk altı tüylerini almak ve bıyıkları kısaltmak, fıtrattandır. Bütün peygamberlerin sünnetidir. 10 -و ع ح ن ع ائ ش ة الل حي ة و الس و اك وا ح ست نش ا ق ر ض ي اهلل ع حنه ا ق ال ح ت: قال امل اء و ق ص األ ظف ار الع اش ر ة إال أن يكو ن امل ضم ض ة قا ل و ك ي ع - و و ر س و ل اهلل ص ل ى اهلل ع ل يح ه الب ر اج م و ن ت ف وغ ح سل أ ح د رو ات ه -انت ق اص و س ل م: ع حشر اإلبط و ح ل ق املاء ي ح عين: اال ح ست حنج اء. م ن الف طر ة : ق ص الشار ب و إ حعف اء الع ان ة وانت قا ص امل ا ء قال الر او ي: و ن س يت Âişe radıyallahu anhâ dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 9

On şey fıtrat gereğidir: Bıyıkları kırpmak, sakal bırakmak, misvak kullanmak, burna su çekmek, tırnakları kesmek, parmak boğumlarını temizlemek, koltuk altı kıllarını gidermek, apış arasını temizlemek, istinca yapmak.. Râvî onuncuyu unuttum; ancak onun da mazmaza (ağıza su vermek) olması muhtemeldir dedi. Müslim, Tahâret 56. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tahâret 29; Tirmizî, Edeb 14; Nesâî, Zîynet 1; İbni Mâce, Tahâret 8 ع م ر 11 -و ع ن اب ن ر ض ي اهلل ع حنه م ا ع ن الن ب ص ل ى اهلل ع ل يح ه و س ل م قا ل: أ حف وا الش و ار ب و أ حعف وا الل ح ى. İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Bıyıklarınızı kırpınız, sakallarınızı bırakınız! Buhârî, Libâs 63, 64; Müslim, Tahâret 52-54. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tereccül 16; Tirmizî, Edeb 18; Nesâî, Tahâret 14, Zînet 2, 56 Açıklamalar Son üç hadîs-i şerîfte fıtrat yani yaratılış gereği olan on kadar iş tanıtılmaktadır. Fıtrat kelimesi, sünnet, peygamberlerin âdeti veya sünneti, bütün din ve şeriatların ortaklaşa benimsedikleri sünnet gibi anlamlara gelir. İnsan olarak yaratılmanın tabii gerekleri gibi de anlaşılması mümkün olan bu on konuyu sırasıyla sayıp açıklamadan önce bir hususa işaret etmek gerek. O da fıtrat gereği sayılan konuların, sadece burada sayılanlarla sınırlı olmadığıdır. Ebû Bekir İbnü l-arabî bunların otuz kadarını zikretmiştir (bk. İbn Hacer, Fethu l-bârî, XII, 458-459). Bu hadislerde sadece on tanesi sayılmıştır. Şimdi sırasıyla bunları açıklayalım: 1. Sünnet olmak (hitân). Müslümanlığın alâmetlerinden (şeâirinden) biridir. Bu sebeple bir belde halkı çocuklarını sünnet ettirmemek için anlaşsalar, müslüman yönetimi onlara karşı savaş açar. Sünnet olmanın vakti, doğumu takib eden yedinci günden başlamak üzere bulûğ çağına kadardır. En iyisi çocuğu, sünnet olmanın bilincine vardığı yaşta sünnet ettirmektir. Sünnet olmak sadece erkeklere has değildir. Kadınlar için de söz konusudur. Ancak bizim ülkemizde kız çocuklarına yönelik sünnet işlemi yapılmamaktadır. Bu, daha çok sıcak iklim bölgelerinde yaşayan müslümanlar arasında uygulanmaktadır. Sünnet olmak, tabiî ve fıtrî gereğin yanında, sağlık açısından ve dengeli cinsî duygulara sahip olmak bakımından da faydalıdır. Sünnetin faydası bugün çok daha iyi bilinmekte ve hıristiyan ülkelerde de sağlık gerekçesiyle giderek sünnet olanların sayısının arttığı görülmektedir. 2. Etek tıraşı olmak (istihdâd). Apış aralarını yani kasıkları, ud yerlerini tıraş etmek demektir. Halkımız buna etek temizliği der. Bu temizlik o bölgede bulunan kılları uzadıkça jilet veya benzeri bir şeyle tıraş etmek, yolmak yahut makasla kesmek suretiyle yapılır. Bu sünnetin, Batı taklitçiliği sebebiyle giderek ihmal edildiği görülmektedir. İslâm ın, insanın temizliğine ve sağlığına verdiği önemin tabii bir sonucu olan etek ve koltuk altı 10

temizliği ve tırnakların kesilmesi gibi âdetleri kasten ihmal etmek, sünneti terke sebep olacağı için haramdır. 3. Tırnak kesmek. Tırnakları parmaklara zarar vermeyecek şekilde dipten kesmelidir. Tırnak kesmek için belli bir süre tayin edilmediği için tırnak uzadıkça kesilir. Tırnak kesmenin câiz olmadığı herhangi bir gün yoktur. Beyhakî, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem in cuma günleri tırnak kesmeyi sevdiğine dair mürsel bir hadis rivayet eder. Tırnağın belli bir sıraya göre kesilmesine dair bir hadis yoktur. Ancak Nevevî şu sıranın takip edilmesini müstehap olarak niteler: Önce sağ elin şehâdet parmağından başlayarak orta parmak, yüzük parmağı, serçe parmak sonra da baş parmağın tırnağı kesilir. Sıra sol ele gelince, küçük parmaktan başlayarak başa doğru gidilir. Ayaklarda ise, sağ ayağın küçük parmağından başlanır sıra ile ötekilere geçilir. Sol ayakta ise baş parmaktan sonrakinden başlanıp küçük parmağa doğru gidilir. En sonra baş parmağa geçilir. Tırnak kesiminde dikkatli davranıp, etrafa sıçratmamaya ve kesilen tırnak parçalarını ortalıkta bırakmamaya dikkat etmelidir. Bir şekilde onların ortadan kaldırılması uygun olur. Günümüzde özellikle büyük şehirlerde yaşayan birçok hanımın modadır diye ve süs zannederek tırnaklarını uzattıkları bilinmektedir. Bunun İslâm âdâbıyla bağdaşmadığı ortadadır. Ayrıca tırnak altlarında oluşacak birtakım birikintilerin insan sağlığı açısından tehlikeli olabileceği düşünülmelidir. Özellikle mutfakta yemek yapan hanımların uzun tırnaklarla bu işleri yapması hiç hoş değildir. Unutulmamalıdır ki İslâm, her şeyin en güzelini ve tabii olanını tavsiye eder. 4. Koltuk altı kıllarını temizlemek. Bu kılların yolunması sünnet olmakla beraber acısına dayanamayanların tıraş etmesi veya ilâç kullanmak suretiyle temizlemesi mümkündür. Temizlik işine sağ koltuk altından başlamak uygun olur. 5. Bıyıkları kısaltmak. Erkeklerin bıyıklarını, üst dudaklarının kırmızısı ortaya çıkacak şekilde kesmeleri demektir. Bunu da sağdan başlayarak yapmak güzel görülmüştür. Bıyıkların ağzı kapatacak ve üst dudak kenarlarından taşacak şekilde uzatılması asla güzel görülmemiştir. Yenilen veya içilen şeylerin bıyıklara bulaşmaması önemlidir. Bıyıkların kırpılmasını, kökünden kazımak şeklinde anlamak doğru değildir. 6. Sakalları uzatmak. Müslüman erkeklerin sakallarını kesmeleri, Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerince "haram" olarak değerlendirilmiştir. Şâfiî mezhebinde ise, mekruh kabul edilmiştir. Sakalların fazla uzayıp çirkin bir manzara arzetmesi halinde boyundan ve eninden kesilebileceğinde görüş birliği bulunmaktadır. Sünnete uygun olan, sakalın boyunun bir tutam olması, ondan fazlasının kesilmesidir. 7. Misvak kullanmak. Bu konu, yukarıdaki ilgili hadisin açıklamasında geçmiştir. 8. Burna su çekmek. Burun deliklerinin su çekmek suretiyle temizlenmesi sünnettir. Burun içini temizlemek gusül abdestinin farzlarından olduğu için kesinlikle ihmal edilmemelidir. 9. Parmak boğumlarını yıkamak. Parmakların eklem yerlerini, kulakların kıvrıntıları gibi kir birikmesi ihtimali bulunan yerleri temizlemek sünnettir. 11

10. Su ile tahâretlenmek (istincâ). İntikâsu l-mâ, suyun noksanlaşması anlamına gelen bu ifade, tahâret anlamında yorumlanmıştır. Kimileri de abdest aldıktan sonra, abdestim bozuldu mu? diye bir şüphe ve vesveseyi önlemek maksadıyla avret yerine biraz su serpmek olarak değerlendirmişlerdir. Hadiste on hasletten söz edilirken râvi onuncusunu unuttuğunu bildirmiş, muhtemelen onuncunun mazmaza (ağıza su almak) olacağına işaret etmişti. Onuncu hasletin diğer hadiste yer alan hitân olması da muhtemeldir. Nitekim Kâdî İyaz da hitân ın onuncu haslet olabileceği ihtimalinden bahseder. Hadislerden Öğrendiklerimiz 1. Her iki hadiste sayılan on işin yerine getirilmesi fıtrat gereği yani dînî birer görevdir. 2. Fıtrî ve tabiî olan her şey güzeldir. 3. İslâmiyet insanların tabiî bir görünüm, güzellik ve temizlik içinde yaşamalarını temin edecek tavsiyelerde bulunmuştur. 4. İnsan sağlığı ve erkek-kadın cins ayırımı açısından önemli olan fıtrî özellikleri korumaya dikkat edilmelidir. 4.2. NAMAZ Namaz, Arapça da salât terimi ile ifade edilir. Namazla ilgili hadislerin yer aldığı bölümler hadis kitaplarında Kitâbu s-salât başlığını taşırlar. Musannef hadis kitaplarının hepsinde Namaz bölümleri en önemli bölümlerdir. Hatta bazı hadis kitaplarında teravih, bayram ve cum a namazı gibi namazın alt bölümleri de müstakil bölüm olarak tasnif edilmiştir. Salât, dua demektir. Dilde, salât kelimesinin aslının ta zim ve yakınlık anlamından geldiği söylenmiştir. Namaz ve duada Cenab-ı Hakk ı ta zim ve O na yakınlaşma mânaları bulunduğundan dolayı sâlat diye adlandırılmışlardır. Kur an-ı Kerim de salât kelimesi bazen dua mânasında da geçmiştir. Mesela bir âyette, Onların mallarından zekat al ki bununla onları temizleyesin ve arındırasın. Onlar için dua da et (salli aleyhim) (Tevbe, 9/103) buyrulmuştur. Salât, Erkân-ı ma lûme ve ef al-i mahsusadan ibarettir şeklinde tanımlanmıştır. 1- عن أيب عبد الرمحن عبد الل ه بن مسعو رضي الل ه عنه قال : سأ لت الن ب ص ل ى اهلل ع ل ي ح ه وس ل م: أ ي الحعمل أ حب إىل الل ه ت عاىل قال : «الص الة على وقحت ه ا» ق حلت : ث أ ي قال: ن» قلت : ث أ ي قال :»اجل ه ا يف سب ي ل الل ه»»ب ر الحو ال دي ح متفق عليه. Ebû Abdurrahman Abdullah b. Mes ud radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre, o şöyle söylemiştir: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem e Allah katında en sevimli amel hangisidir? diye sordum. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem, Vaktinde kılınan namaz buyurdular; Sonra hangisidir? diye sordum; Anne-babana iyilik etmek buyurdular; Sonra hangisidir? diye sordum; Allah yolunda cihad buyurdular. Buhârî, Mevâkıt 5; Müslim, İman 137-139. 12

Açıklama Hadiste en faziletli amelin namaz olduğu bildirilmiştir. Diğer bazı hadislerde Hz. Peygamber, Allah a imandan sonra en faziletli amel olarak cihad (Müslim, İman 135, 136), cihaddan sonra hangisi daha faziletlisidir? diye sorulan soruya da hacc-ı mebrûr cevabını vermiştir. (Müslim, İman 135) Hacc-ı mebrûr, içine günah karışmayan hac ya da kabul edilen hac olarak yorumlanmıştır. Bazı rivayetlerde cihad ve hacc ın bazılarında ise vaktinde eda edilen namazın en faziletli amel olduğunu bildiren hadisler, farklı muhataplara farklı hal ve durumlar dikkate alınarak söylenmiş olabilir. Yerine göre cihad, yani Allah yolunda mücâhede, Allah için, O nun adını yüceltmek için çalışma bütün diğer ibadetlerden daha faziletli olabilir. Herkesi ilgilendiren cemm-i nefir (umumi seferberlik) zamanında cihad bütün amellerden daha faziletlidir. En faziletli bildiren hadisler hakkında yapılan yorumlardan birisi de bu hadislerde, bir anlatım üslûbu gözetilmiştir. En faziletli amel denilirken, aslında kastedilen en faziletli amellerden birisidir anlamıdır. Bu durumda lafızda olmasa da ifadelerde bir min harfinin gizli olduğu kabul edilir. İmandan sonra en faziletli amelin namaz olması genel hüküm itibarıyladır. İman amel olmadığına göre, en faziletli amel namaz demektir. Zira hadislerde şirk ile iman arasındaki farkın namaz olduğu (Müslim, İman 134); Müslümanlarla kafirler arasındaki temel farkın namaz olduğu, terk edildiği zaman insanın küfre düşme ihtimali bulunan tek amelin namaz olduğu bildirilmiştir. (Tirmizî, İman 9) Amel imandan bir cüz olmadığından dolayı namazı terk etmek insanları dinden çıkarmaz, ancak namazla imansızlık arasındaki çizginin yakınlığını ifade için iman ile namaz arasında yakın alaka kurulmuştur. Kıyamet gününde kulun kurtuluşunun da namazlarının düzgün olmasına bağlı olduğu bildirilmiştir: Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli namazıdır. Eğer namazı kabul edilirse kurtuluşa ermiş ve kazanmıştır. (Tirmizî, Salât 188) 2- عن أ يب ريرة رضي الل ه عنه أ ن رسول الل ه ص ل ى اهلل ع ل ي ح ه وس ل م قال :»الص لوات اخل ح مس واجل م عة إ ىل اجل م ع ة كف ارة الكب ائ ر» رواه مسلم. ملا ب ح ينه ن ما مل ت غش Ebû Hüreyre radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur: Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece beş vakit namaz ile iki Cuma, aralarında işlenen günahlara kefarettir Müslim, Tahâret 14. «أ رأ ي ح ت ح الل ه ص ل ى اهلل ع ل ح يه وس ل م ي ق ول : م ل ح و أ ن ن ح هرا ب باب أ ح د كم 3- ع ح ن أ يب ر ي ح رة رضي الل ه عنحه ق ال : مس ح عت رس ول قال وا : ال ي ح بق ى م ح ن رن ه ش ح حغت س ل م نحه ك ل ي ح وم خ حس مر ات ح ل ي حبقى م ح ن ر ن ه ش يء «يء ق ال : «فذلك م ث ل الص ل وات ي اخل ح مس ميحح و الل ه هب ن اخلط ايا» متفق عليه. Ebû Hüreyre radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre o, demiştir ki; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem in şöyle buyurduğunu işittim: - Ne dersiniz? Sizden birinin kapısının önünde bir nehir olsa da o nehirden her gün beş defa yıkansa, onun kirinden hiçbir şey kalır mı? Sahabiler dediler ki, 13

- Onun kirinden hiçbir şey kalmaz. Resul-i Ekrem, buyurdu ki, - İşte bu örnek beş vakit namazın misalidir. Allah, beş vakit namazla günahları siler. Buhârî, Mevâkît, 4; Müslim, Mesâcid, 283. Açıklama Hadislerde anlatılan temsil, herkesin rahatça anlayabileceği, gözünde canlandırabileceği bir örnektir. Akan nehir ya da çayda günde beş defa yıkanma temsili namazın günahları temizlemede ne kadar önemli bir vesile olduğunu anlatmak için etkili bir örnektir. Rasûl-i Ekrem Efendimiz, dinleyenlerin hafızalarında kalması ve zihinlerinde etkili olabilmesi için bazı önemli meseleleri temsillerle anlatmıştır. Temsil, benzetme esasına dayalı küçük hikayecik olabildiği gibi veciz bir söz ya da bu hadiste olduğu gibi kainattan ya da hayattan bir örnek de olabilir. Peygamber Efendimiz in verdiği örnekler, bazı hadis kitaplarının emsâl bölümlerinde ve müstakil Kitâbu l-emsâl adlı eserlerde bir araya getirilmiştir. (bk. Râmehürmüzî, Kitâbu Emsâli l-hadîs, Beyrut 1988 ) 4.2.1. Ezan Duası «من ق ال ح ي ي ح الل ه ص ل ى اهلل ع ل ي ح ه وس ل م ق ال : سمع الن داء : الل ه م ر ب ذ ه الد عوة 4- ع ح ن جابر رض ي الل ه عنحه أ ن ر س ول الت ام ة والص الة الحق ائ مة آت حم م دا الحوس يل ة والحف ض ي ل ة واب ح عثحه مق ام ا ححمم و ا ال ذي وع حدت ه حل ح ت ل ه ش ف اعيت ي ح وم الحق يام ة» رواه البخاري. Câbir b. Abdullah radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur: Kim ezanı dinledikten sonra Ey şu eksiksiz davetin ve hakkıyla eda edilen namazın Rabbi! Muhammed e vesileyi ve fazileti ver. Onu vaat ettiğin makam-ı mahmûda ulaştır derse, kıyamet günü şefaatim ona vacip olur. Buhârî, Ezân 8. Açıklama ح ي ي ح سمع ال ن داء Hadiste geçen ezanı işittiği zaman ( ) sözüyle anlatılmak istenen, ezanın tamamını işittikten sonra demektir. Çünkü ezanı işiten kimsenin müezzinin söylediklerini aynen tekrar etmesi gerektiği ve bunun Rasûl-i Ekrem tarafından emredildiği başka hadislerde kaydedilmektedir. Ezan bittikten sonra ise, Peygamber Efendimiz e salâtü selâm getirilir; sonra da ezan duası okunur. Yaygın olarak bilinen ve okunan, bu hadiste geçen dua ise de, bundan başkasının da okunabileceğini gösteren rivayetler de vardır 1. Hatta me sûr olan yani Peygamber Efendimiz den rivayet edilen ve hadis kitaplarında yer alan dualardan herhangi biri de yapılabilir. Beyhakî nin rivayetinde bu duanın sonunda bir de: İnneke lâ tühlifü l-mîâd = Şüphesiz ki sen vaadinden caymazsın ilâvesi vardır ki, biz de dualarımıza bunu ilâve ederiz. Yaygın olan 1 Mesela konuyla ilgili Sa d b. Ebî Vakkas tan (r.a.) rivayet edilen bir hadis şöyledir: Kim müezzini işittiği zaman: Tek olan ve ortağı bulunmayan Allah tan başka ilâh olmadığına, Muhammed in O nun kulu ve rasûlü olduğuna şahitlik ederim. Rab olarak Allah tan, rasûl olarak Muhammed den, din olarak İslâm dan razı oldum, derse, o kimsenin günahları bağışlanır. Müslim, Salât 13. 14

bu duanın çok kısa tahlilini yapacak olursak: Buradaki davet ezanın lafızlarıdır. Bu tevhîde davettir. Tam olmasının anlamı ezanda kelime-i tevhîd ve kelime-i şehâdetin bulunmasıdır. Tam ve kâmil olmanın bir yönü de değişikliğe ve bozulmaya uğramadan kıyamete kadar hem lâfzının hem muhtevasının korunacak olması ve itikad esaslarının hiçbir zaman değişmeyeceğidir. Vesîle nin buradaki anlamı, başka hadislerde geçtiği üzere, cennetteki çok yüce bir makamdır. Fazilet de üstün bir makamın adı olup, diğer mahlûkattan yüce bir mertebedir. Makâm-ı mahmûd, her lisanın övgü ve yüceltmesine lâyık makam demektir. O makamda olanı ilk yaratılan insandan son yaratılacak olana kadar herkes över ve yüceltir. Makâm-ı mahmûd, şefaat makamıdır ki, Rasûlullah Efendimiz e ihsân olunmuştur. Kur an ın: Rabbin seni makâm-ı mahmûda ulaştırır dediği makamdır (İsrâ, 17/79). İbni Abbâs ın açıklamasına göre: Öyle bir makam ki, orada öncekiler ve sonrakiler sana hamd ve senâ eder ve mertebece bütün yaratılmışların önünde olursun. Şefaat edersin de şefaatin makbul olur. Senin sancağın altında olmadık kimse bulunmayacaktır diye tarif edilir (Alî el-kârî, el- Mirkât, II, 353). Peygamberimiz çeşitli hadislerinde bu makamdan bahsetmiş ve onun vasıflarını anlatmıştır. Ezan, İslâm ın temel prensiplerini kendinde toplayan bir dînî tebliğ, bir davettir. Bunu duyup dinleyen ve kalben inanarak tekrar eden bir mümin, istikamet üzere olduğu, sahih bir iman ve sâlih bir amele sahip bulunduğu için Allah a her ezandan sonra dua eder. Bu duanın mahiyet ve muhtevasını da böylece özet olarak bile olsa görüp anlayan bir müslüman artık bu fazileti işlemekten kendini müstağni göremez. Bütün bunları pekiştirmek üzere, ezandan ayrı olarak her farz namazdan önce bir de kamet getirilir. Hadislerden Öğrendiklerimiz 1. Ezanı, müezzinin söylediklerini tekrar ederek sonuna kadar dinlemek, bitince de dua etmek faziletli sünnetlerdendir. 2. Ezan vakitleri duaların reddedilmediği vakitler olup, her ezandan sonra dua etmek bu sebeple faziletli kabul edilmiştir. 3. Ezandan sonra duaya devam etmek hayırlara ulaşmanın sebebi olduğu gibi, kıyamet gününde Peygamberimizin şefaatine nâil olabilmenin de vesilesidir. 4. Ezan bittikten sonra Peygamber Efendimiz in öğrettiği dualardan biri ezan duası olarak okunmalıdır. 5. Vesîle, fazîlet ve makâm-ı mahmûd kıyamet gününde sadece Peygamber Efendimiz e has üstün mertebe ve makamlardır. 4.2.2. Cemaatle Namaz Kılmak 5- ع ح ن أيب ر ي ح ر ة ر ض ي اهلل عنه قال: قال رسول اهلل ص ل ى اهلل ع ل ي ح ه وس ل م :»ص ال ة الر ج ل يف مجاعة تزيد ع ل ى ص ال ت ه يف س وق ه و ب ي ح ت ه ب حضعا وع حشرين ر ج ة وذل ك أ ن أ ح د ح م إ ذا ت و ض أ ف أ حس ن الحو ض وء ث أ ت ى الحم حس جد ال ي ر يد إ ال الص ال ة ال إ ال ي حنه ز ه الص ال ة مل ح خي ط خ طو ة إ ال ر ف ع ل ه هب ا رجة و ح ط ع نحه هب ا خ طيئ ة حىت ي حدخل الحم ح سج د ف إ ذ ا خل الحم ح سج د كان يف الص ال ة م ا 15

ك ان ت الص الة ي اليت حتب س ه و الحم الئ ك ة ي ص ل ون ع ل ى أ ح دك ح م ما ام يف حل سه ال ذي ص ل ى ف ي ه يق ول ون : الل ه م ا ح رمح حه الل ه م ا حغف ح ر ل ه الل ه م ت ح ب ع ل ح يه مامل ح ي حؤذ ف ي ه م ا مل ح ي ح د ح ث ف ي ه» متفق عليه. Ebû Hüreyre radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur: Bir kişinin cemaatle kıldığı namazın sevabı evinde ve çarşıda kıldığı namazdan yirmi küsur derece daha fazladır. Bu şöyle olur: Kişi abdestini güzelce alır, sonra yalnızca namaz kılmak için mescide varır, namaz dışında bir işle ilgilenmez; işte bu adam mescide girinceye kadar yolda attığı her adımla bir derece yükseltilir, bir hatası silinir. Mescide girdiğinde namaz sebebiyle orada kaldığı sürece namazda sayılır. Sizden biri namaz kıldığı mekandan ayrılmadığı ve hiç kimseye sıkıntı vermediği ve abdestini bozmadığı sürece melekler ona Allahım! Ona rahmet eyle, onu bağışla. Allahım! Onun tevbesini kabul et diye dua ederler. Müslim, Mesâcid 272; Buhârî, Ezân, 30. 6- عن ابن عم ر رضي الل ه عنهما أ ن رسول الل ه ص ل ى اهلل ع ل ح يه وس ل م قال :»ص الة اجل م اع ة أ فض ل م ح ن ص الة الف ذ ب س ح بع و ع حشر ين ر ج ة» متفق عليه. Abdullah b. Ömer radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur: Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir. Buhârî, Ezân, 30; Müslim, Mesâcid 249. Açıklama Cemaatle kılınan namazın yirmi yedi kat daha fazla sevap kazandırdığını bildiren yanında yirmi beş kat daha fazla sevap kazandıracağını bildiren hadisler de vardır. (Müslim, Mesâcid, 245-247) İki farklı sayının bildirildiği hadisler arasında görünüşte bir ihtilaf gibi görünse de bu ve benzeri hadislerin aralarını telif etmek için farklı çözüm yolları gösterilmiştir. Cemaat namazına önce yirmi beş kat sevabın verileceğini bildiren Allah Rasûlü, daha sonra Allah Teâlâ nın kendisine bildirmesi ile yirmi beşi yirmi yediye çıkarmıştır. Böylece iki grup hadisin arası telif edilmiş olmaktadır. Konuyla ilgili yukarıda zikredilen ilk hadiste ise yirmi küsur buyrulmuştur. Bu konudaki hadisleri yer ve kişiye göre ya da cemaatin keyfiyetine göre yirmi ile otuz kat arası değişir şeklinde yorumlamak da mümkündür. «عن أ يب ريرة رضي الل ه عنه أ ن رسول الل ه ص ل ى اهلل ع ل ح يه وس ل م قال : إ ذا صلى أ حد ك ح م للن اس فلحي خ ف حف ف إ ن -7 ف يه ح م الض ع يف و السقيم والحك ب ري. وإ ذ ا ص ل ى أ ح د ك ح م ل ن حفس ه ف لحيط و ل ما ش اء» متفق عليه Ebû Hüreyre radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Sizden birisi insanlara namaz kıldırdığında hafif kıldırsın; onların arasında zayıf, hasta ve yaşlı vardır. Sizden biri tek başına namaz kıldığında dilediği kadar uzatsın. Buhârî, Ezân, 61; Müslim, Salât 183-186. 16

Açıklama Dinimiz, cemaate büyük bir önem verir. Allah ın yardımı cemaatedir ve cemaat rahmettir. Müslümanlar cemaat hazzını, günde beş vakit namazda tadarlar. Cuma ve bayram namazları ise daha büyük cemaatlerin vesilesidir. Bu sebeple cemaat teşvik edilmiş ve cemaatleşmeyi önleyecek davranışlardan kaçınılması istenmiştir. Bu hadîs-i şerifte bunun bir örneğini görmekteyiz. Cemaate imam olan kişi, arkasında saf tutan her türlü insanı düşünmek zorundadır. O halde, anlayışlı olması ve dilediğince hareket etme yerine, başkalarının halini gözeterek namaz kıldırması gerekir. İmamın bu yönde yapacağı ilk iş, namazı kısa tutmasıdır. Yani uzun sûreler okumaması, kıyâmı, rükûu ve secdeyi çok uzun tutmamasıdır. Çünkü cemaatte bulunan zayıflar, hastalar ve yaşlılar buna tahammül edemezler. Neticede, cemaate gelmekten vazgeçer, hem cemaatin azalmasına, hem de cemaat sevabı kazanmaktan mahrum kalmalarına sebep olunur. Bu ise bir fazilet sayılmaz. Ayrıca bir takım fitnelerin çıkmasına vesile teşkil edebilir. Namazın uzun veya kısa tutulması yönünde görüş belirten âlimlerimiz, bunun izâfî bir konu olduğunu, bir kısım insanların uzun bulduğunu başkalarının kısa bulabileceğini veya aksinin düşünülebileceğini belirtmişlerdir. Ancak rükû ve secdelerdeki tesbîhât, yani rükuda sübhâne rabbiye l-azîm ve secdede sübhâne rabbiye l-a lâ demeyi üçten fazla yapmamayı tavsiye etmişlerdir. Kıyamda, Fâtiha sûresinden sonra zammı sûre okuma hususunda ise, Hz. Peygamber in Osman b. Ebi l-âs a yaptığı tavsiyeyi, Sen kavminin imamısın. Onların en zayıf olanlarına uy (Ebû Dâvûd, Salât 40) sözünü esas almayı benimsemişlerdir. Bu durumda imam olanlar, cemaatin durumuna göre hareket edecek, fakat umûmî bir prensip olarak namazı hafiften almayı, yani uzun tutmamayı yeğleyeceklerdir. İşte bütün bunlar, insanlara karşı bir rahmet ve şefkat eseri olarak bizzat Rasûl-i Ekrem Efendimiz tarafından sistemleştirilmiştir. Tek başına, kendi kendine namaz kılan kimse ise dilediği kadar uzatmakta serbesttir. Nitekim Peygamber Efendimiz de evinde tek başına kıldığı nâfile namazları dilediğince uzun tutmuşlardır. Hadisten Öğrendiklerimiz 1. Namaz kıldırmak üzere cemaate imam olan kimse namazı hafif kıldırmalı, uzatmamalıdır. 2. Tek başına namaz kılan, dilediği kadar uzatabilir. 3. Namazı uzun kıldıran imamın uyarılması câizdir. 4. İslâm cemaat dinidir. Cemaati önleyici davranışlardan sakınmak gerekir. 5. İslâm ın rahmet ve şefkat dini oluşunu ibadetlerimize de yansıtmalıyız. 8- عن أ يب ق تا ة ا ح لار ث بن رب ح عي رضي الل ه عنه قال : قال رسول الل ه ص ل ى اهلل ع ل ح يه وس ل م :»إ ن أل ق وم إ ىل الص الة و أ ر يد أ حن أ ط و ل ف يها ف أ حمسع ب ك اء الص ب ف أ ت و ز يف صال ت ك ر ا ي ة أ حن أ ش ق ع ل ى أ م ه» رواه البخاري. Ebû Katâde Hâris b. Rib î radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Ben namaza kalkarım, namazı uzunca kılmak 17

isterim de bir çocuğun ağlamasın işitirim. Annesini zor durumda bırakmamak için namazı kısa keserim. Buhârî, Ezân, 61, 163. عن أيب مسعو عقبة بن عمر البدري قال: كان رسول الل ه ص ل ى اهلل ع ل ي ح ه وس ل م ميحسح من اك ب ن ا يف الص الة و ي ق و ل:»ا ح ست و وا و ال ختحتل ف وا ف ت ح خت ل ف ق ل وب ك ح م ل ي ل ين م نك ح م أ ولوا األ حالم والن ه ى ث ال ذ ين ي ل ون م ث الذين يلون م» رواه مسلم. Ebû Mes ûd Ukbe b. Ömer el-bedrî radıyallahu anh den rivayet edilmiştir ki o, şöyle demiştir: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selem bizim omuzlarımıza dokunur ve Safları düzleştirin, ileri geri durmayın. Sonra kalpleriniz arasına ihtilaf girer. Yaşlı ve akıllı olanlarınız benim arkamda, onlardan sonra gelenler daha arkada, daha sonrakiler de daha arkada dursun. Müslim, Salât 122. 4.2.3. Cuma Namazı -9 11- ع ن أيب ريرة و ابن ع م ر ر ض ي الل ه ع حنه ح م أ ن ما مس ع ا رسول الل ه ص ل ى اهلل ع ل ح يه وس ل م يقول ع ل ى : ق ل وهب ح اجلم ع ات أ ح و ل ي ح خت م ن الل ه على م ث لي ك ون ن م ن الغ اف ل ي» رواه مسلم.»ل ي حنت ه ي أ قحو ام ع ح ن و ح ع ه م أ حعو ا م حن ب ه Ebu Hüreyre ve Abdullah b. Ömer radıyallahu anhüm den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem in minberinin direğine dayanarak şöyle buyurduğunu duymuşlardır: Bazı kimseler Cuma namazını terk etmekten ya vazgeçerler ya da Allah onların kalplerini mühürler de sonra onlar gafillerden olurlar. Müslim, Cum a, 40. Açıklama Bu hadis cuma namazının önemini belirtmekte ve onun vazgeçilmezliğini âdeta perçinlemektedir. Konuyla ilgili diğer hadislerde geçtiğine göre, en önemli namaz cuma namazıdır. Bu sebeple cuma günü her müslümanın diğer müslüman kardeşlerinin arasında bu namazı gönül uyanıklığı içinde kılması gerekir. Cuma namazının değerini anlamayan, bu namazın kendilerine verilmiş bir lutuf olduğunu kavramayan kimseler, Rasûl-i Ekrem in belirttiğine göre, kusurlarının farkına varıp cuma namazına başlama imkânına sahiptirler. Cuma namazını ihmal ederek kendilerine yazık eden bu kimseler şayet hatalarından geri dönmezlerse, onları feci bir âkıbet beklemektedir. O da kalplerini Allah Teâlâ nın büsbütün mühürlemesi, yani lutfunu ve keremini onlardan büsbütün kesmesi, bunun sonucunda ilâhî hidâyeti bir daha kabul edemeyecek mânevî bir çöküntüye düşmeleridir. Bir hadîs-i şerîfte bu ihmal üç cuma ile sınırlandırılmıştır. Bu durumu Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle belirtmektedir: Cuma namazlarını önemsemeyerek üç hafta cuma namazı kılmayan kimsenin kalbini Allah Teâlâ mühürler (Ebû Dâvûd, Salât 204; Tirmizî, Cum`a 4; Nesâî, Cum`a 2; İbni Mâce, İkâmet 93). Cuma namazını önemsememek, hiçbir özrü, mâzereti olmadan bu namazı kılmamak demektir. Cuma namazını küçümsediği veya inkâr ettiği için kılmayanlara gelince, onlar zaten dinden çıkmış olacakları için konumuzun dışında kalmaktadırlar. 18

Görüldüğü üzere hiçbir mazereti bulunmadığı halde cuma namazına gitmeyen kimse, mânevî bakımdan kötü bir noktadadır. Böyle birinin cuma namazına gitmemek suretiyle işlediği günahı bağışlatmak için ancak tövbe etmesi gerekir. Bununla beraber kusurundan dolayı Cenâb-ı Hak tan af dilediğini göstermek maksadıyla varsa bir dinar, yoksa yarım dinar tutarında sadaka vermesini Peygamber Efendimiz tavsiye etmektedir. Hadisten Öğrendiklerimiz 1. Cuma namazı müslüman erkeklerin mutlaka kılması gereken bir ibadettir. 2. Hiçbir mâzereti olmadan cuma namazını kılmayan kimseler şayet bu tutumlarından vazgeçmezlerse, Allah Teâlâ onların kalplerini mühürler, yani onlardan lutfunu keser; böylece o kimseler artık Allah ı düşünmezler. 11- ع ن أيب ريرة ق ال : ق ال ر س ول اهلل ص ل ى اهلل ع ل ي ح ه و س ل م : م ح ن ت و ض أ فأ حس ن الو ض وء ث أ ت ى اجل م ع ة فا ح ست مع و أ نحص ت غ ف ر ل ه م ا ب ح ين ه و ب ي اجل م ع ة و ز ي ا ة ث الث ة أ ي ام و م ح ن م س ا ل ص ى ف ق حد ل غ ا. Ebû Hüreyre radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur. Müslim, Cum`a, 27 12- ع ن أيب ريرة ع ن الن ب ص ل ى اهلل ع ل ي ح ه و س ل م قال : الص ل و ات اخل ح مس و اجل م ع ة إىل اجل م ع ة و ر مض ان إىل ر م ض ان م ك ف ر ات ما ب ح ين ه ن إذا ا ح جت ن ب ت الك ب ائ ر. Ebû Hüreyre radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur. Müslim, Tahâret 16 Açıklama Peygamber Efendimiz ilk hadîs-i şerîfte cuma namazının önemine işaret etmekte, bu namazı usûlüne uygun olarak kılan kimsenin on günlük günahının bağışlanacağını müjdelemektedir. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem cuma ibadetinin biri bedenî, diğeri de ruhi olmak üzere iki şartından söz etmekte, bedenî hazırlığın, sünnetlerine ve edeplerine uygun şekilde güzelce abdest almak, hatta başka hadiste tavsiye edileceği üzere boy abdesti almak olduğunu söylemekte 2, ruhi hazırlığın da cuma hutbesi okunurken, hiçbir şeyle ilgilenmeden ve kimseyle konuşmadan hutbeyi dinlemek olduğunu belirtmektedir. Zira 2 Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Biriniz Cuma namazına gideceği zaman boy abdesti alsın (Buhârî, Cum a, 2; Müslim, Cum a, 1) 19

hutbe okunurken konuşulan her gereksiz söz, yapılan her mânasız iş bu önemli ibadetin sevabını kaybetmeye yol açar. On bir numaralı hadiste müslümanların hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynamaktan menedilmeleri bize târihî bir gerçeği hatırlatmaktadır. Peygamber Efendimiz zamanında mescidlerin zemini kum ve topraktı. Bu sebeple bazı sahâbîler, hutbe okunurken, secde edecekleri yerlerdeki çakıl taşlarını alıp kenara koymaya çalışırlardı. Bu basit meşgale insanın hem bedeni hem de ruhuyla kendini ibadete vermesine engel olduğundan, Allah ın Rasûlü hutbe dinlerken başka bir şeyle oyalanmamayı tavsiye etmektedir. Her iki hadîs-i şerîfte belirtilen ve bizim için hayâtî öneme sahip bir mesele de, farz ibadetlerin küçük günahların affına vesile olmasıdır. Buna göre insanın gönül huzuru ile bir vakitten öteki vakte kadar kıldığı beş vakit namaz, cuma namazı ve samimiyetle tuttuğu ramazan orucu, aynı cinsten bir diğer farzın yapılacağı zamana kadar işlenen küçük günahların bağışlanmasına imkân vermektedir. İnsanoğluna sunulan böyle bir imkân, Cenâb-ı Hakk ın kulunu ne kadar sevdiğinin ve iki cihanda bahtiyar olması için ona büyük fırsatlar verdiğinin en güzel delilidir. Şu da unutulmamalıdır ki, bu hadisler ile benzeri hadislerde bağışlanacağı belirtilen küçük günahlar, insanın Allah a karşı sorumlu olup da yapmadığı görevleridir; diğer bir söyleyişle insan üzerindeki Allah hakkıdır. Küçük günahların bağışlanması, büyük günahlardan sakınma şartına bağlıdır. Kul haklarının affedilmesi ise, kendisine karşı haksızlık yapılan insanın hoşnut edilmesiyle mümkün olabilir. Bununla beraber Allah Teâlâ nın haksızlığa uğrayan kulunu razı ve hoşnut edip haksızlık eden kulunu bağışlaması da pekâlâ mümkündür. Büyük günahlara gelince, onların bağışlanması ya samimi bir tövbe ile veya Cenâb-ı Mevlâ nın lutuf ve keremiyle mümkün olur. On bir numaralı hadis, cuma namazının en üstün ibadet olduğunu açıkça ifade etmektedir. Zira beş vakit namaz sadece öteki vakte, ramazan orucu sadece öteki ramazana kadar işlenen küçük günahların bağışlanmasına vesile olduğu halde, cuma namazı öteki cumaya kadar yapılan günahların bağışlanmasına vesile olduktan başka, ayrıca üç günlük günahın daha silinmesine imkân vermektedir. Ancak bu imkânı elde edebilmek için, hadisin baş tarafındaki iki şartı, yani güzelce abdest alma ve hutbeyi bir şeyle oyalanmadan ve konuşmadan sükûnetle dinleme gereğini unutmamalıdır. Bazı ibadetlerin küçük günahların bağışlanmasına vesile olduğu âyet-i kerîmelerden de anlaşılmaktadır: İyilikler kötülükleri (günahları) giderir (Hûd, 11/114), Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere koyarız (Nisâ, 4/31) âyetleri bu ilâhî ihsânı ve bağışı göstermektedir. İnsan bu güzel imkânı değerlendirmeli, iyilikler ve ibadetler yaparak Cenâb-ı Hakk ın bağışına lâyık olmaya çalışmalıdır. Bu güzel ibadetler sayesinde insanın bağışlanacak küçük günahı kalmasa bile, bu ibadetler onun derecesinin artmasına, belki de Cenâb-ı Mevlâ nın lutfuyla büyük günahlarının hafiflemesine vesile olacaktır. Hadislerden Öğrendiklerimiz 20

1. Cuma namazına gitmeden önce güzelce abdest almalı, hatta mümkünse boy abdesti almalıdır. 2. Cuma hutbesi sükûnetle dinlenmeli, hutbe okunurken hiçbir şeyle meşgul olmamalıdır. 3. Beş vakit namaz, cuma namazı ve ramazan orucu, büyük günahlardan sakınıldığı takdirde, öteki vakte, öteki cumaya ve öteki ramazana kadar yapılacak küçük günahların bağışlanmasına vesile olur. 4. Büyük günahların bağışlanması için, o günahlardan samimi bir şekilde tövbe etmek gerekir; tövbe edilememişse, o günahı Cenâb-ı Hakk ın bağışlaması umulur. 4.2.4. Gece Namazı 13- عن عبد الل ه بن س ال م ر ض ي الل ه ع نحه أ ن الن ب ص ل ى اهلل ع ل ح يه وس ل م قال : «أ ي ه ا الن اس أ فحشوا الس الم و أ طحع م وا الط ع ام و ص ل وا بالل ح يل و الن اس ن يام ت دخ ل وا اجل ن ة ب س الم». رواه الرتمذي وقال : حديث حسن صحيح. Abdullah b. Selâm radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Ey insanlar! Selamı yayın, yemek yedirin, insanlar uykuda iken namaz kılın, böylece emniyet içinde cennete girin. Tirmizî, Et ime 45; Tirmizî, Bu hadis, hasen sahihtir demiştir. Hadislerden Öğrendiklerimiz 1. Vaktinde kılınan namaz en faziletli amellerden birisidir. 2. Namaz, günahların bağışlanmasına vesiledir. 3. Ezan okunduktan sonra dua okumak sünnettir. 4. Cemaatle kılınan namaz yirmi beş kat daha faziletlidir. 5. Cemaat namazlarında imamın cemaati durumunu dikkate alması gerekir. 6. Cuma namazını terk etmek kişinin kalbinin mühürlenmesine sebep olabilir. ÖZET İslâm dini, kişinin ruhunu kirleten kirleri oluşturan kötü duygulardan arınarak manevî anlamda temizlenmesini istediği gibi maddî pisliklerden de temizlenmesini talep etmiş ve bunu ibadetin şartlarından saymıştır. Namaz kılmak ve diğer bazı ibadetleri yapabilmek için şart koşulan abdest, maddî temizliğin gerçekleşmesini de temin etmektedir. Abdestle sağlanan temizlik bu yönüyle, bir hadiste imanın yarısı sayılmıştır. Hz. Peygamber abdestin yerli yerince ve düzgün alınmasını tavsiye etmiş, kıyamet günü müminlerin aldıkları abdestler sayesinde, elleri ayakları parlak ve nurlu bir şekilde huzura çağırılacaklarını müjdelemiştir. Keza müslümanın her yıkadığı abdest organında günah kirlerinden temizlenip hem maddî hem de manevî olarak tertemiz bir hale bürüneceğini bildirmiştir. 21