ozonize 1. ozonlaştırmak; 2. içine ozon karıştırmak ozonometer havadaki ozon miktarını ölçen alet, ozonometre P P güç sembolü P momentum ve basınç sembolü P type semiconductor p tipi yarı iletken P.I. oran limiti, gerilme uzama eğrisinde bu iki büyüklük oranının lineer (sabit) olmadığı nokta P.S. (proof stress)deneme gerilmesi PABX otomatik özel santral, PABX pace ilerleme hızı pace, to gezinmek, yürümek pace adım pace hız pace gidiş pachometre pakometre, adımsayar pachymeter madde (cisim) lerin kalınlığını ölçme aleti, pakimetre pacing hız denetimi pacing adımlama pack ambalaj pack paket pack dolgu, salmastra pack paket, denk, yük, paketlemek, paket yapmak, doldurmak, sıkıştırmak, ambalaj yapmak pack hazırlamak, paketlemek pack annealing dolgulu tavlama pack chest ambalaj sandığı pack hardening dolgulu sertleştirme pack, to yoğunlaştırmak (bellek)
package ünite package ambalaj, paket package sarmalaç, paketleme package hazırlamak, paketlemek package koli, paket package treatment plant paket arıtma tesisi (prefabrik, taşınabilir, pis su arıtma tesisi) packaged paket tip packaged (s) montaja hazır, paketlenmiş packaged air conditioner paket tip klima cihazı packaged air conditioner oda tipi klima cihazı packaged boiler montaja hazır kazan packaged terminal paket tip terminal packaged terminal air conditioner iklimlendirme terminalleri paketi, birleştirilmiş iklimlendirme istasyonları, hazır hava soğutucu terminalleri, hazır hava soğutucu istasyonları, paket klima istasyonları, paket klima terminalleri packaged terminal air conditioning system montaja hazır hava şartlandırma tesisi packaged unit paket tip ünite packaged unit montaja hazır ünite packed dolu packed paketlenmiş packed chamber salmastra kutusu packed data yoğunlaşmış veri packed field paketlenmiş alan packed, closely bkz. closely packed packer bir boşluğa tampon koymaya yarayan alet packer 1. özel sondaj contası 2. tıkaç packet koli packet ambalaj
packet paket packet buffer paket yastığı packet format paket formatı packet header paket başlığı packet mode terminal paket uçbirimi packet network node paket ağı düğümü packet radio paket radyo packet sequencing paket sıralaması packet switching paket anahtarlama packet switching network paket anahtarlamalı ağ packet terminal paket uçbirimi packetized voice paketlenmiş ses packing sızdırmazlık, salmastra packing sızdırmazlık contası packing dolgu packing keçe, paking packing paket packing 1. ambalaj, salmastra, salmastra yapma, salmastra sarma, paket etme 2. sıkılık yoğunluk (hacim ağırlık) packing conta, salmastra packing 1. tampon koyma; 2. tamponda kullanılan madde packing sıkıştırma packing ambalaj, ambala lama, keçe takımı packing bolt salmastra cıvatası packing case ambalaj sandığı packing chamber salmastra kutusu packing charges ambalaj ücretleri, ambalaj masrafları packing cord salmastra fitili
packing cord salmastra fitili, ip halinde salmastra packing cost paketleme masrafı packing density salmastra yoğunluğu packing density sızdırmazlık sıkılığı, yoğunluğu packing density kayıt yoğunluğu; sıkıştırma yoğunluğu packing dope vida dişli boru geçmelerinde sızmayı önlemek için dişlilerin arasına sürülen salmastra macunu, macun halinde salmastra maddesi packing felt salmastra keçesi packing flange salmastra flanşı packing gland salmastra halkası, bilezik, salmastranın her bir parçası packing information ambalaj bilgileri packing list koli listesi packing list muhteviyat listesi, koli listesi, ambalaj listesi packing material salmastra malzemesi packing material sızdırmazlık malzemesi packing material paketleme malzemesi packing nut salmastra somunu, kontra somunu packing paper paket kağıdı packing ring sızdırmazlık halkası packing ring salmastra halkası packing segment salmastra halkası, salmastra parçası packing sleeve salmastra bileziği packing washer salmastra pulu packing washer salmastra rondelası packing, degree of bkz. degree of packing packing, loose bkz. loose packing packing/felt keçe conta packless salmastrasız
packway atlılara mahsus yol pad yastık pad 1. ayak, yastık, takoz, destek, yumuşak mesnet, destekleme, tampon veya destek vazifesi görme 2. bir şeyi yumuşak bir şeyle doldurmak pad dolgu pad,to doldurmak pad pamuktan veya başka uygun maddeden yapılan küçük yastık, kompres pad (equalizer) yastık (makas yastığı) pad roller düz silindir, sinema makinesinde filim şeridi kenarındaki deliklere dişli çark dişlerinin geçmesi için film kenarını bastıran silindir pad, to dolgulamak padded altı veya yanları yumuşak mesnetlere dayandırılmış desteklenmiş padded drum keçi ayaklı silindir padding dolgu maddesi padding amortisör vazifesi gören parça, yastık paddle bel paddle kürek çekmek paddle çark kanadı paddle pala paddle yan çark paddle denetim kolu paddle shaft çark mili, motor krankından tahrik alan çark mili paddle wheel fan santrifüj fan, santrifüj pervane, santrifüj vantilatör paddle wheels geminin yan veya arka tarafında gemiyi hareket ettiren su içersine dalmış olan paletli çark padlock asma kilit ile kilitlemek padlock asma kilit page sayfa
page sayfa numaralamak page addressing sayfa adresleme page break sayfa sonu page down sonraki sayfa page layout sayfa düzeni, sayfa planı page limit sayfa sınırları page number sayfa numarası page overflow sayfa taşması page printer sayfa yazıcısı page printer sayfa yazıcı page protection sayfa koruması page registration sayfa ayarlama page segment sayfa bölütü page setup sayfa düzeni page setup sayfa düzenleme page up önceki sayfa pageable sayfalanır paged memory sayfalı bellek paged memory management unit sayfalanmış bellek yönetimi birimi paginate sayfalandırmak pagination sayfa numaralamak paging sayfalama; radyoyla arama paging sayfalama paging sayfa numaralama pagoda pagoda, budha kültürüne adanan dinsel yapı paid bedeli alınmıştır, ödenmiştir pail kova pain 1. ağrı, acı, sızı
pain üzmek painful ağrılı, acılı paint boyamak paint boya paint resim yapmak paint boyamak paint boya(mak) paint adherence boyanın tutması paint box boya kutusu paint brush boya fırçası paint drying oven boya kurutma fırını paint mist boya sisi paint mist boya buharı (sisi) paint spray gun boya tabancası paint spraying booth boya püskürtme kabini (odası) paint spraying booth boya kabini paint, red lead bkz. red lead paint painting boyama painting resim pair 1. çift, yanyana gelmiş iki şey, iki parçadan oluşmuş herhangi bir şey (alet v.s.); 2. çift çift dizmek veya dizilmek; 3. çiftleştirmek veya çiftleşmek pair (elektrik) ikitel, iletken çifti pair of compasses pergel pair of point nokta çifti paired eşli paired cable ikitelli kablo paired number çift sayı
pale lata kazık pale çit pale mat palette palet paling çit palisade çit, parmaklık, şarampol pallet palet pallet arbor (verge) saat pandülü mili pallet forks palet çatalları pallet jewel her palette boşaltma çarkı dişinin temas ettiği saat taşı pallet stacker paletli istifleyici pallet staff saatte paletlerin üzerine mafsallandığı ana aks pallet palet, tırnak, (a) alttan sürme çatallı kaldırıcı araba (fork lift truck) ile yük kaldırmak için ona monte edilen plarform veya hazne, (b) saat mekanizmasının diğer uzuvları ile temas ettiği zaman onların hareketini serbest bırakan uzvu pallets (a) pandül veya sarkacın boşaltma çarkı dişlerinin vurduğu kısmı, (b) çalparalı zincir tulumbası kanadı palliative, dust bkz. dust palliative palmtop computer avuçiçi bilgisayar pal nut kelebek somunu pam vurum (darbe) genlik kiplenimi pamphlet broşür pamphlet küçük kitap pan tava, tepsi pan kazan, hazne, motor karteri pan (ön ek), bütün pan feeder konkasörün taş konan haznesi pan section karter kısmı
pan, drain bkz. drain pan pane disk, yuvarlak levha, dilim pane pencere camı, düzlem parçası pane pencere gözü panel 1. blok (tek parça halinde dökülmüş ve her yanı serbest kenarlar veya derzlerle çevrelenmiş bir yüzey parçası, bir beton diliminin, yüzeye yalancı derzler yerleştirilerek veya başka bölmelerle ayrılarak oluşturulmuş daha küçük bölümleri) 2. plaka, tablo, panel panel, pano panel panel, şalt paneli (tablosu) panel panel ile kaplamak panel bridge panel köprü panel cooling yüzeysel soğutma panel cooling panel soğutma panel heating yüzeysel ısıtma panel point düğüm noktası panel radiator panel radyatör panel rating panel değerlendirme (mevcut bir üstyapının performansının, hareket halindeki araç içinde bulunan bir grup yolcu tarafından değerlendirilmesi) panel truck panel, kaptıkaçtı panel type air cleaner düz hava filtresi panel type thermal insulation panel tip ısı yalıtımı panel, wall bkz. wall panel paneling lambri panning gezdirme panning gezdirme (kamera) panorama genel görünüş, panorama
panoramic panoramik panoramic genel görünüş, panoramik panoramic elevator panoramik asansör panoramic mirror panoramik ayna panoramic screen panoramik ekran panoramic sliding roof panoramik açılır tavan panoramic windscreen panoramik ön cam pantile oluklu kiremit pantile alaturka kiremit pantograph pantograf (resim, harita vb küçülten büyülten alet) pantograph pantograf, yansı dörtköşe (parelelgraf) nin geometrisi üzerine kurulmuş planlan vs, farklı ölçeklerde kopyalama mekanizması paper tebliğ, bilimsel yayın paper kağıt paper 1. ince tabaka haline getirilerek kurutulmuş selüloz hamuru, kağıt; 2. ilaçlı eriyik emdirilerek kurutulmuş veya üzerine illaç sürülmüş kağıt, ilaçlı kağıt; 3. asit veya alkali reaksiyonu belirlemede kullanılan kağıt, test kağıtı paper bag kağıt torba, kese kağıdı paper capacitor kağıtlı kondansatör paper copy kağıt kopya paper guide kağıt kılavuzu paper jam kağıt sıkışması paper manufacturing kağıt imalatı paper print kağıt baskı paper registration kağıt ayarlama paper release kağıdı bırakma paper sheet su zımparası paper strip kağıt şerit
paper tape kağıt bant paper, cross section bkz. cross section paper paperback karton ciltli kitap papier mache karton piyer par nominal değer par çift par eşitlik par value nominal değer para (ön ek), yanında, yan, para parabola parabol parabola/directrix of parabolün doğrultmanı parabola/focus of parabolün odak noktası parabola/tangent of parabolün tanjantı parabola/vertex of parabolün köşesi parabolic parabolik parabolic curve parabolik kurp, parabolik eğri parabolic distribution of pressure basıncın parabolik dağılışı parabolic girder parabolik kiriş parabolic governor parabolik regülatör parabolic governor parabolik regülatör, çapraz kollu regülatör (erossed arm governor) parabolic grain size distribution parabolik tane boyutu dağılımı parabolic haunch parabolik guse parabolic mirror parabolik ayna parabolic reflector parabolik yansıtıcı parabolic segment parabol kesim, parabolik bölüm parabolic spiral parabolik spiral
parabolic vault parabolik kemer parabolic velocity parabolik hız parabolic vertical curve parabolik düşey kurp paraboloid paraboloid paraboloid headlamp paraboloid far paraboloid of revolution paraboloid/ dönel paracentral merkeze yakın, merkeze bitişik parachute paraşütle atlamak parachute paraşüt paracme krizin son mertebesi paracolic kolon yakınında, kolon a bitişik paradigm numune, örnek paradox çatışkı paradox çatışık, paradoks paradox zıt olma hali, zıddiyet paradoxical doğru olabilmesine rağmen görünüşte zıtlık gösteren, aykırı görünen, tezat oluşturan paraffin maden kömüründen çıkarılan renksiz bir yağ, parafin paraffin parafin paraffin base crude paraffin kökenli petrol paraffin wax parafin mumu (parafinik yapıdaki ham yağların mum destilatları hafif yağlama yağı fraksiyonlarından elde edilen renksiz, yarı şeffaf ve son derece kristalin bir malzeme) paraffins parafinler (bazen alkanler de denilen alifatik hidrokarbonlar) parafin parafin paraformaldehyde bir çeşit formaldehid
paragraph fıkra paragraph paragraf paragraph mark paragraf imi parallel key bkz. (key) paralactic angle paralaktik açı, yakınsama açısı, uzaklık ölçen açı paralactic error paralaktik hata parallax gözlemci (müşahit) nin yeri değiştikçe cismin görünüşünde meydana gelen değişiklikler parallax paralaks parallax paralaks, görünüş aykırılığı, ıraklık açısı (biri yerkürenin merkezinden, öbürü yeryüzünde bulunan bir kimsenin gözünden çıkan iki doğrunun bir gökcisminin merkezinde birleşerek meydana getirdikleri açı) parallax correction paralaks düzeltmesi parallax difference paralaks farkı parallax measure paralaks ölçme parallax, residual bkz. residual parallax parallel paralel, koşut parallel paralel yapmak parallel access paralel erişim parallel alignment paralel yol ekseni parallel architecture paralel mimari parallel bar paralel mastar parallel blade damper paralel kanatlı damper parallel blade damper jaluzi damper (paralel kanatlı damper) parallel bundle of rays paralel ışın demeti parallel capacitor paralel sığaç parallel circuit paralel devre, paralel elektrik devresi parallel connection paralel bağlantı parallel conversion paralel değişim
parallel cut paralel kesit parallel displacement paralel yer değiştirme parallel distance paralel uzaklık parallel feed paralel besleme parallel flow paralel akış parallel flow burner paralel akışlı brülör parallel gate valve paralel sürgülü (kapı) valf, çift diskli valf parallel interface paralel arayüz parallel laminate paralel tabaka, yaprak (malzeme katmanlarının tümü çekme kuvvetlerine karşı en güçlü yönüne, enine veya boyuna, yaklaşık parelel olan, tabaka veya toprak) parallel line paralel çizgi parallel lines paralel doğrular parallel motion (a) pistonlu tip motor indikatörierinde olduğu gibi gidip gelme hareketini daha büyük bir ölçekte kopyalayan uzuvlar sistemi, pantograf, (b) eğrisel hareketi doğrusal gidip gelme hareketine dönüştüren kol mekanizma sistem parallel of latitude enlem dairesi parallel operation paralel işletme parallel photographs paralel resimler parallel planes paralel düzlemler parallel plate lens paralel levhalı mercek parallel port paralel kapı parallel process paralel işlem parallel processing paralel işleme parallel projection paralel izdüşüm parallel resonant circuit paralel çınlamalı devre parallel run paralel geçiş, paralel yürütme parallel running paralel çalışma parallel screw thread silindir yüzeyinde açılan
vida dişi parallel slide valve çift disk valflerindekinde olduğu gibi ayırma mekanizmasız, birbirine parelel gövde yatakları arasında kayan bir veya iki diskli sürgülü valf parallel to serial koşuttan dizisele (paralelden seriye) parallel transfer paralel aktarım parallelepiped paralel yüz paralleling paralel bağlama parallelogram paralel kenar parallelogram of forces paralel kenarı/ kuvvetlerin parallelogram/diagonals of paralel kenarın köşegenleri parallelogram/perimeter of paralel kenarın çevresi parallelogram/vertices of paralel kenarın köşeleri paramagnetic paramanyetik paramagnetism paramanyetik olma, paramanyetizm paramedian orta bölümün yakınında bulunan, ortaya yakın olarak yera lan paramedian, orta çizgiye yakın, orta çizgi yakınında parameter parametre, değişken parameter parametre (tanım büyüklüğü) parameter değiştirge parameter estimation parametre kestirimi parameter identification parametre tanılama parameter space parametre uzayı parameters, essential bkz. essential parameters parametric amplifier parametrik yükselteç paranuclear çekirdek yakınında, çekirdeğe komşu, çekirdeğe bitişik
Parson s steam türbine çapı gittikçe artan tanbur çevresinde boyutları artan hareketli kanat halkalarının (bileziklerin) yerleştirilmesi ile oluşan reaksiyon türbini, gövdedeki sabit kanatlar bunlara çapraz durumdadır, buhar en küçük kesitteki giriş basıncından kanatlar boyun parapet parapet, korkuluk, duvar, siper parapet korkuluk, parmaklık parapet wall parapet duvarı, atika duvarı, mesnet perdesi parapeted parmaklığı olan paraph paraf paraphasia hafif afazi, parafazi paraphasic 1. parafazi ile ilgili; 2. parafazi gösteren paraphrase açıklama, şerh paraphrase açıklama yapmak parasitic oscillation parazit salınım parasitic radiation parazit ışınım paratenon bir kirişin bulunduğu boşluğun etrafındaki gevşek bağ dokusu parboil yarım kaynatmak parcel koli, paket, parsel parcel 1. arazi parçası, parsel 2. posta paketi, paket parcel boundary parsel sınırı parcel plan çap parcel post paket postası parchment parşömen parchment paper parşömen kağıdı parent anne veya baba parent 1. ana, esaslı 2. üst (bilgisayarda) parent directory üst dizin, üst rehber parent element üst öğe parent node üst düğüm, ata düğüm
parent rock ana kayaç, ana taş (kendisinden ana malzemenin meydana geldiği taş) parent, powers (re: math function), upper, exponent, top üst parenthesis parantez parenthesis ayraç parenthesis ayraç, parantez parenthesis/in parantez içinde parenthesise parantez içine almak parget sıva süsü parget sıva, badana parget sıva ile süslemek paring soyulmuş kabuk paring knife soyma bıçağı paris (wire) gauge 1 numaradan (0.6 mm) 30 numaraya (10 mm) kadar tel çaplarını ölçen numaralı metrik mastar parity eşlik parity 1. eşitlik, denklik, aynı düzeyde olma 2. parite (bir para cinsinin diğer bir para cinsinden karşılığı) parity bit eşlik ikili, eşlik biti parity setting eşlik ayarı paritycheck eşlik kontrolü park park etmek park 1. meydan, park, yeşil alan, bekleme yeri 2. yol kenarına almak, park etmek park distance control (pdc) park mesafe kontrolü park, roadside bkz. roadside park parking park etme (bir taşıtın dolu veya boş, herhangi bir iş için çok kısa bir an duraklama veya fiilen yükleme veya boşaltma halinde bulunması dışında durarak beklemesi) parking area park alanı parking brake el freni
parking brake el freni, park freni parking brake control valve park freni kontrol valfı parking lamp park lambası parking lamp bezel park lambasının çerçevesi parking lamp bulb park lambası ampulü parking lamp cable park lambası kablosu parking lamp cable socket bushing park lambası kablosu duy burcu parking lamp cable terminal park lambası kablo uçları parking lamp housing park lambası yuvası parking lamp housing gasket park lambası yuvası contası parking lamp lens park lambası camı parking lamp lens gasket park lambası camı contası parking lamp lens gasket retainer park lambası camı contası tutucusu parking lamp socket park lambası duyu parking lamp socket insulating washer park lambası duy yalıtım pulu parking lamp socket spring park lambası duy yayı parking lane park şeridi (öncelikle taşıtların park etmesi için sağlanmış bir yardımcı şerit) parking light park lambası parking lot taşıt park yeri parking meter park saati parking place taşıt park yeri parking space otomobil parkı, park yeri parking zone park yeri, park etme bölgesi parkway bulvar parkway parkyolu (tam veya sınırlı erişme kontrollu ve çoğunlukla park veya park biçimi gelişmiş bir alan içinde bulunan, ticari taşıt trafiğine izin verilmeyen bir ana karayolu) parley tartışma, toplantı parlor salon
parlour salon project parameters proje parametreleri parquet parke parquet parke döşemek parquet paving parke kaplama part (çoğ., partes), bölüm, kısım, parça parse ayrıştırmak parse, to ayrıştırmak parser ayrıştırıcı parsing gövdeleme part ayırmak, ayrılmak, parçalamak, parçalanmak part görev part bölmek part kısım, parça part pay part taraf part parça, kısım, bir makinenin parçası part list parça listesi part load kısmi yük part name parça ismi part number parça numarası part owner hissedar part remaining after expropriation kamulaştırmadan arta kalan kısım part, metal bkz. metal part partial bölümsel partial kısmi, tikel partial kısmi, kısmen partial tam olmayan, bütününü kapsamayan, kısmi
partial acceptance kısmen kabül, kısmi kabül partial check up kısmi revizyon partial cloverleaf interchange yarım yonca yaprağı tipi kavşak partial control of access sınırlı erişme kontrolü (seçilen belli yollara sağlanan giriş çıkış bağlantılarına ek olarak bazı eşdüzey kesişmelere ve bazı özel giriş çıkış yollarına izin verebilen ve bu ölçüde transit trafiğe öncelik vermek amacı ile otoritelerin erişme kontrolü uygu partial correlation kısmi ilinti partial derivative kısmi türev partial differential kısmi diferansiyel partial fixing yarı ankastrelik partial fraction kısmi kesir partial fraction expansion kısmi kesirlerle açılım partial job kısmi tamir işleri, ufak tefek tamir işleri partial list kısmi liste partial load kısmi yük partial load operation kısmi yükte çalışma partial observation kısmi gözlem partial ordering kısmi sipariş partial ordering kısmi sıralama partial overhaul kısmi revizyon partial payment kısmi ödeme partial payment allowed kısmi ödemeye müsaade edilir partial pressure kısmi basınç partial prestressing kısmi öngerme partial regression kısmi bağlanım partial saturation kısmi doygunluk partial shipment kısmi sevkiyat partial shipment allowed kısmi sevkiyata müsaade edilir
partial submergence kısmi batıklık partial sum kısmi toplam partial throttle yarım gaz partial transverse ventilation kısmi enine havalandırma, yarı enine havalandırma (tünelden havanın düzenli biçimde çıkarıldığı kuvvetlendirilmiş bir havalandırma modeli) partial tune up kısmi ayar, ikinci derecede ayar işleri partial kısmi, parsial partially kısmen, parça parça partially automatic yarı otomatik partially elastic kısmi elastik partible bölünebilir participance katılım participant katılımcı participate katılmak, iştirak etmek participation katılma, katılım participator katılımcı participle ortaç particle tanecik, atom, cüz, zerre, partikül particle parçacık, partikül particle parça, tane particle diameter dane çapı particle displacement parçacık yer değiştirmesi particle orientation parçacık yönelimi particle shape dane şekli particle size tane büyüklüğü particle size partikül büyüklüğü particle size dane büyüklüğü, dane boyutu (sedimentasyon, eleme veya mikrometrik yöntemlerle ölçülen efektif dane çapı)
particle size analysis tane büyüklüğü analizi (eleme, çökeltme, yıkama veya başka yöntemlerle, granüler bir malzeme içinde mevcut çeşitli boydaki tanelerin oranlarını belirleyen yol) particle size distribution dane boyutu dağılımı, danelerin derecelenmesi, granülometri particle size distribution curve granülometri eğrisi, dane boyu dağılımı eğrisi particles parçacıklar particles in suspension askıdaki taneler, süspansiyon halindeki taneler particular 1. özel, özgü 2. ayrıntı, ayrıntılı 3. belirli, tek particular average özel avarya, küçük avarya particular solution özel çözüm particularly özellikle particulate ayrı partiküllerden oluşmuş parting toprak katmanlar parting damar, ince tabaka parting parçalara ayrılma parting off tool metal ve ağaç tornalama işleminde kullanılan dar, derin ucu kare kesitli geriye doğru genişliği gittikçe incelen kesim işini kolay yapan ve aynaya tutturulmuş iş parçasından talaşı kolayca kaldıran takım partition 1. kısımlara bölünme, kısımlara ayrılma; 2. bölme, perde, duvar, bir oluşumu iki kısma ayıran bölme partition 1. bölümleme, ayırma, bölme, ifraz, bir malın müşterek sahipleri arasında taksimi 2. tecrid, ara bölme, diyafram partition perde partition bölümlemek partition ayırma, bölme partition bölme duvarı partition coefficient üleşim katsayısı partition function üleşim işlevi partition wall bölme duvarı partition wall ince bölme duvarı
partition, tile bkz. tile partition partition, to bölüntülemek, üleştirmek partitioned matrix bölüntülenmiş matris partitioning folio ifraz folyesi partly kısmen partner ortak partner, common (s) ortak partnership ortaklık partnership agreement ortaklık sözleşmesi partnership decleration ortaklık bildirimi parts aksam parts catalog parça kataloğu parts in forms kalıp parçaları parts list parça listesi, parça kataloğu parts list parça listesi parts package parça paketi parts stowage parça istifi part time part taym, yarı zamanlı part time work part taym iş, yarı zamanlı çalışma part time working part taym çalışma party abone, kullanıcı (telefon) party parti, grup party line paylaşılan hat (telefon) parvus küçük pas para aminosalisilik asid için kullanılan kısaltma pas geçiş hakkı pasasge 1. geçit, yol; 2. barsak işlemesi pascal (pa) basınç birimi =1 N/ m2
Pascal principle paskal prensibi pass yükleme pass geçiş, geçit pass geçmek pass 1. silindirin sıkıştırılan tabaka üzerinden bir defa geçişi 2. geçiş, geçit, boğaz pass book hesap cüzdanı pass by yanından geçmek, bir iş veya tesir yapmaksızın geçmek pass key ana anahtar pass through içinden geçmek, arasından geçmek pass, migrate geçmek passable geçer, kabul edilir passage geçit, kısım, bölüm, pasaj, boğaz passage plug geçişe yol veren veya kapatan tapa passage way geçit passage way pasaj passages kanal, pasaj passages silindire buhar giriş ve çıkış (egzoz) yolu, pasaj passband geçirme kuşağı passenger yolcu passenger car binek otomobil, otomobil passenger car binek otomobil, yolcu taşıtı (insan taşımaya ayrılmış, fakat istiap haddi oturmuş halde 7 yolcu ile tayin edilmiş motorlu taşıt) passenger car equivalent binek otomobil eşdeğerliği (belli platform, trafik ve kontrol durumları altında belli tipteki ağır vasıtaların trafik bakımından eşdeğer otomobil sayısı) passenger car unit (pcu) binek otomobil eşdeğeri passenger lift insan asansörü passenger lounge yolcu salonu
passenger service time saniye/yolcu olarak ifade edilen, transit araçtan inmek ya da binmek için gereken zaman passenger sight distance iki şeritli yollarda sürücünün güvenli geçiş manevrası yapabilmesi için ihtiyaç duyulan görüş mesafesi passenger kilometer yolcu kilometre passes haddehane merdanelerinden bir veya birkaç defa geçen demir çubuk, vs, iki katlı merdaneler üzerinden geriye doğru geçişe kayıp geçiş adı verilir passing geçiş passing hollow geçiş deliği, tünel passing sight distance emniyetli sollama mesafesi, emniyetli geçiş mesafesi (iki veya üç şeritli yollarda bir taşıtın diğer bir taşıtı karşı yönden proje hızı ile gelen bir taşıtın hızını etkilemeden güvenle ve rahatlıkla geçmesi için gerekli olan en az görüş mesafesi) passing spring bkz. spring detent escapement passing the sieve elekten geçen passion 1. kuvvetli his (heyecan, hırs, v.s.); 2. acı, ağrı, ıstırap; 3. merak, delilik passive edilgen, pasif passive kendiliğinden bir iş yapmak yeteneğinde olmayan, hareketsiz, faaliyet göstermeyen, atıl, pasif passive earth pressure pasif toprak basıncı, pasif zemin basıncı passive element edilgen öğe passive four terminal network edilgen (pasif) iki kapılı devre passive guidance edilgen (pasif) güdüm passive menace edilgen (pasif) tehdit passive network edilgen (pasif) devre passive rankine pressure pasif rankine basıncı passive rankine state pasif rankine durumu passive rankine zone pasif rankine bölgesi
passive redundancy yedek artıklık passive reflector edilgen (pasif) yansıtıcı passive resistance pasif karşı koyma passive soil pressure pasif toprak basıncı, pasif zemin basıncı passive solar heating pasif güneş ısıtma passive state of plastic equlibrium pasif plastik denge durumu passive surface of sliding pasif kayma yüzeyi passive threat edilgen(pasif) tehdit passive transducer edilgen (pasif) dönüştürücü passivity hareketsizlik, durgunluk, dış uyarılara ilgisiz kalma hali passivity edilgenlik, pasiflik passive failure pasif kırılma pass through düz geçiş password şifre password parola, giriş şifresi password control parola denetimi, şifre denetimi password protection parola güvenliği, şifre güvenliği past geçmiş pasta bkz. paste paste macun, pasta paste yapıştırmak, macun, zamk paste n. 1. lapa; 2. yakı, sert ile yumuşak arası kıvam gösteren madde, hamur, macun, özellikle tedavi amacıylahariçten kullanılan koyu kıvamda herhangi bir merhem paste, to yapıştırmak pasteboard karton, mukavva pastel pastel kalemi, pastelle yapılmış resim, soluk renk
pasteurizer pastörizasyon için kullanılan özel alet, pastörizasyon makinası, pastörizör pat tam uygun, hafifçe vurmak, hafif vuruş patch yama (asfaltta vb), parça, yamamak, yama vurmak, parça koyarak tamir etme, lastik kaynak parçası patch yamamak patch lastik yama, yama patch cord ara kablo patch panel fiş panosu, dağıtım panosu patch panel bağlantı panosu patch, to yamamak patching yama, yamama (bir asfalt kaplamada, mekanik gerilimler, yapı kusurları veya olağanüstü şiddetteki hava etkileri ve aşınmalar sebebiyle meydana gelen büyük bozuklukları tamir etme işlemi) patching circuit bağlama devresi, yol verme devresi patching cord yol verme kordonu, irtibat kordonu patching cord circuit yol verme kordonu devresi pate baş, kafa pate macun, hamur patency açıklık, kanal veya deliğin, serbest geçişe açık olması hali patent 1. imtiyazlı, patentalı; 2. açık (damar) patent patent vermek patent patent, imtiyaz hakkı patent office patent dairesi patent right patent hakkı patented patentli patentee patent sahibi patentor patent sahibi patents pending ihtira beratı henüz alınmamış, patenti alınmak üzere olan
paternoster paternoster path yol, yörünge, patika, iz path 1. yol, gidiş yolu, seyir tarzı; 2. sinir demetinin seyir yolu path analysis iz analizi path attenuation yayılım zayıflaması, yol zayıflaması path length yol uzunluğu path length difference yol uzunluğu farkı path of motion hareketin yörüngesi path of percolation sızıntı yolu, akma çizgisi, akma hattı path testing iz testi path, vehicle bkz. vehicle path pathway 1. yol, gidiş yolu, seyir yönü (sinir liflerinin seyri hakkında); 2. gidiş şekli, seyir tarzı (metabolik olay veya kimyasal reaksiyon hakkında) pathway patika pathway patika yol patio üstü açık avlu, teras patrol devriye gezmek, devriye patrol crew greyder ekibi, bakım ekibi, devriye ekibi patrol section devriye bölgesi patrolling devriye gezme patrolman devriyeci, bekçi, muhafız pattern kalıp model pattern desen, örnek, model pattern örüntü pattern desenlerle süslemek
pattern 1. yapılacak herhangi bir şey için model, örnek; 2. izlenecek misal, izlenecek örnek; 3. şekiller veya renkler dizisi, desen, motif (duvar kağıdı örneği gibi) pattern generator örüntü üreteci pattern matching örüntü eşleme pattern recognition örüntü tanıma patulous açık, yapılmış, yaygın pause kesinti, durma, duraksama, herhangi bir faaliyetin geçici olarak durması ile belirgin devre pause duraklamak pause ara vermek, duraklamak pause ara pause, to duraklamak PAV bkz. pressure aging vessel pave kaldırım döşemek paved ditch kaplanmış hendek pavement kaplama, döşeme pavement kaldırım pavement 1. kaldırım 2. üst yapı, bir yol yapının bütünü 3. döşeme, kaplama (asfalt, beton, karo, tuğla, tahta, parke, vb ile kaplanmış sert yüzey) pavement acceptance üstyapının kabulü pavement condition üstyapının yapısal ve işlevsel durumu pavement crown yol kaplamasının bombesi pavement design kaplama hesabı pavement inspection üstyapı gözleme pavement management system (pms) üstyapı yönetim sistemi (üstyapıların performanslarının üst düzeyde tutulmasında, mevcut kaynakların en iyi şekilde harcanması için, kontrollü, koordinasyonlu ve kapsamlı çalışmaların tümü) pavement performance üstyapı performansı
pavement rating üstyapıların fonksiyonel ve kısmen yapısal kondüsyonunun bir değer olarak belirtilmesi pavement structure üstyapının yapısı, üst yapı strüktürü (reglaj işlemi esnasında yapılan tabaka veya tabakaların dışında, taban toprağı üzerine gelen seçme malzemeden oluşmuş bütün tabakalar) pavement structure, composite type bkz. composit type pavement structure pavement surface kaplama yüzeyi pavement survey üstyapı etüdü pavement width kaplama genişliği pavement, flexible bkz. flexible pavement pavement, rigid bkz. rigit pavement pavement, stone block bkz. stone block pavement paver serici, finişer paving kaplama paving kaplama (birbirlerine sıkıca uyum sağlayan elemanlardan oluşturularak hazırlanan bir temel üzerine serilmiş aşınma tabakası veya kaplanmış makadam, beton veya benzeri bir tabaka) paving fabric installation jeotekstilin kaplama malzemesi olarak serilmesi, teçhiz edilmesi paving fabric laydown machine jeo tekstil serme makinası paving material kaplama malzemesi paving mixer kaplama mikseri, kaplama malzeme karıştırıcısı paving stone kaplama taşı paving stone parke taşı paving, asphalt bkz. asphalt paving paving, macadam bkz. macadam paving pavior kaldırımcı pawl tutma mandalı pawl tırnak, çıkıntı, çene pawl kilit
pawl (paul) çark veya krameyer dişine geçen genellikle yay kontrollü mafsailı mandal veya tetik (a) geriye dönüş hareketini önler, (b) gidip gelme hareketini kesintili dönme veya doğrusal harekete dönüştürür (c) mandal dönel tablayı sabitler, (d) mandal, dişliler değ pawl and ratchet lock kilit tertibatı pawl feed (ratchet feed) mandal, kilit veya küçük dişli çark ile beslemenin yapıldığı makina pawl feeder şerit besleyici paxwax ense kirişi pay ödeme, tediye etme pay ücret pay ödemek pay day ödeme günü pay roll maaş bordrosu pay tone ödeme tonu (telefon) pay zone/natural gas üretim bölgesi/ doğalgaz pay zone/oil üretim bölgesi/petrol payable ödenebilir payable at sight ibraz edilir edilmez ödenir payable at some future definite date belirli bir süre sonra ödenir payback method geri ödeme süresi metodu payee alacaklı payer ödeyen paying authority ita amiri paying bank ödeyen banka payload yük payload azami yük payload yararlı yük payment ödeme, ödenek, hakediş payment certificate hakediş, istihkak
payment certificate istihkak, hakediş belgesi payment certificate/final kesin hakediş payment certificate/interim ara hakediş payment deduction ödeme kesintisi payment instruction ödeme talimatı payment of advertisement price ilan bedeli ödemesi payment, basis of bkz. basis of payment payment, final bkz. final payment payment, partial bkz. partial payment payroll bordro PC bkz. personal computer PC kişisel bilgisayar PC, point of tangent origin TO, tanjant orijin, (yatay kurp teğet başlangıç noktası) PCM darbe (vurum) kod kiplenimi PCU (power control unit) güç kumanda birimi PCV valve pozitif karter, havalandırma supapı PDC bkz. park distance control PDL kuvvet ölçeği, poundal pea gravel ufak çakıl, nohut boyu çakıl peak pik, en üst sınır, maksimum peak en fazla, pik peak doruk, zirve, uç, tepe, sivri nokta, en üst derece peak clipper tepe kırpıcı peak concentration en yüksek yoğunluk peak consumption en fazla tüketim peak detector tepe sezicisi peak envelope power zarfın tepe gücü, kiplenimin doruğundaki güç peak excursion tepeden tepeye gezinim
peak factor tepe faktörü peak hour zirve saat (taşıt trafiğinin en yoğun olduğu saat) peak hour factor zirve saat faktörü (bir gün içerisinde zirve trafik hacmine sahip saatteki trafik hacminin, bu saat içerisinde 15 dakikalık zirve trafik akışına bölünmesi ile bulunan, zirve saat içerisinde trafik talebindeki dalgalanmaların ölçüsünü veren değer) peak hour pricing zirve saat ücretlendirmesi peak limiter tepe sınırlayıcı, dinamik sınırlayıcı peak load pik yük peak load azami yük, doruk yük peak load en fazla yük peak load consumption puant peak load consumption puant tüketim peak load power station pik yük santralı peak luminance doruk ışıklılık peak output en yüksek verim peak point tepe noktası, doruk noktası peak power doruk güç, azami kapasite peak pressure tepe basıncı peak snr, PsNR doruk sinyal gürültü oranı peak strength en yüksek dayanım peak to peak amplitude tepeden tepeye genlik peak to valley value doruk koyak değeri peak traffic en yüksek trafik (geçerli kurallar altında trafiğin en yükseği) peak value tepe değeri, doruk değeri peak value en fazla değer peak value uç değer, en üst değer peak voltmeter tepe gerilimölçeri peaked traffic doruklu trafik
peakedness factor dorukluluk oranı pearlite karbon ve demirden mürekkep madeni bileşim pearlite perlit peat turba kömürü peaty clay turbalı kil peaty soil turba, turbalık zemin pebble ufak yuvarlak çakıl (tane boyutu sedimantolojik olarak 2 60 mm arasında olan tortul malzemelerin genel adı, oldukça küçük boyda yuvarlak veya az köşeli taş, dere çakılı) pebble çakıl taşı yapmak pebble çakıl taşı peculiar 1. kişiye has, kendine mahsus; 2. acayip, tuhaf, alışılmamış ped (ön ek), 1. çocuk anlamına önek; 2. ayak anlamına önek pedal pedal pedal pedal çevirmek pedal pedal, çevirme aygıtı, ayakla kumanda tertibatı pedal 1. ayak veya ayaklarla ilgili; 2. herhangi bir alette ayak olarak nitelendirilen kısımla ilgili, bu kısma ait pedal bushing pedal burcu pedal controls pedal kumandaları pedal feed pedallı besleme pedal feed motion pedallı besleme hareketi, ayaklı besleme makinası, ham pamuğu tabaka halinde vurucuya (dövücüye) ham pamuğun tabaka kalınlığı ile değişen bir (besleme) hızda verme kontrolü pedal free travel pedal boşluğu pedal shaft pedal mili pedal support pedal mesnedi, pedal tutucusu pedal valve ayakla kumandalı valf
pedal, accelerating bkz. accelerating pedal pedal, starter bkz. starter pedal pedestal kaide yapmak pedestal kaide, taban, sütunlu kenar ayak temeli tabanı pedestal bearing ayaklı, sehpalı yatak(lama) pedestal bearing ayaklı yatak pedestal mount sabit taban pedestal washbasin ayaklı lavabo pedestrian yaya pedestrian area module yaya kullanım alanları üzerinde, yaya başına metrekare olarak ifade edilen, yolcu başına düşen alan pedestrian crossing yaya geçidi (yayaların ve taşıtların geçiş hakları kanun, tüzük ve yönetmeliklerle tayin edilmiş olması şartıyla yayaların yolu geçmeleri için yapılmış, iyi belirtilmiş enine bir şerit) pedestrian guard rail yaya korkuluğu (yayaların güvenliği için yaya kaldırımının veya emniyet bölgelerinin kenarına konan engel) pedestrian habit yaya alışkanlığı pedestrian island yaya adası (yayalara yardımcı olmak üzere trafik akımlarını ayıran, yol üzerinde bulunan yükseltilmiş kaplama veya platform kısmı veya trafikten korunan ada) pedestrian overpass yaya üst geçiti pedestrian phase yaya geçiş süresi, yaya fazı (yalnızca yaya trafiğine ayrılmış süre) pedestrian railing yaya korkuluğu pedestrian refuge yaya refüjü (yolu kullanan yayaların güvenliği için yapılmış refüj) pedestrian speed yayaların metre/saniye cinsinden ifade edilen ortalama yürüme hızı pedestrian traffic yaya trafiği pedestrian underpass yaya alt geçiti pedestrian underpass crossing yaya alt geçidi pedicel sap pedicle küçük çıkıntı
pediculate küçük çıkıntılı, sap gösteren, saplı pediment yapı alınlığı pedimental yapı alınlığı şeklinde pedio (ön ek), bkz. pedpedometer belli bir mesafeyi geçmede kişinin aldığı adım sayısını kaydeden alet, pedometre pedometer pedometre pedometer bkz. pachometre pedometer pedometre, yay ile dengelenmiş küçük bir ağırlığın her bir adımda hareketi ile uyarı alan yaya adımlarını kayıt etme cihazı pedometry pedometre ile adım sayısının kaydedilmesi peel kabuğunu soymak peel adhesion soyulma adesyonu (soyulma yapışkanlığı; bir yapıyı yaprak yaprak ayırmak veya bir alt tabaka üzerinde yer alan yüzey tabakasını ayırmak için gereken kuvvet) peen çekicin ince ucu peen çekiçle dövmek peening çekiçle dövme peening bkz. shot peening peep gözetlemek peep hole gözetleme (kontrol) deliği peer eş peer eşdüzey, görevdeş peer entities eşdüzey öğeler, görevdeş öğeler peer to peer eşler arası peer to peer communication eşdüzeyler arası iletişim peer to peer communication system eş seviyede haberleşme sistemi peg 1. herhangi bir şey destek temin etmek amacıyla kullanılan tahta veya madenden aypılmış çivi veya
peg askı peg işaret kazığı, çıkıntı, kılavuz pim, ağaç çivi, kazık peg plan (lifting plan) dokuma esnasında dokuma tezgahı gücülerinin kalkış sırasını gösteren plan pelagic deniz dibi ile ilgili, deniz dibinde doğrudan oluşan tortul istiflerin genel adı pelican crossing yayaların karşıdan karşıya geçmek için bir düğmeye basarak geçme önceliği alabildiği ışıklı yaya geçidi pellet topak yapmak pellet topak pellucid saydam, şeffaf, pellucidus pelton wheel pelton çarkı, çark çevresine tespit edilmiş özel şekil verilmiş kanatlara, eğimli veya regülatör ile kontrol edilen meme (lüle) lerden çıkan su jetlerinin çarpması ile döndürülen su türbini pen kalem pen for cutting stencil mumlu kağıt kalemi pen plotter kalemli çizici pen recorder kalemli kaydedici pen travel kalem yolalımı penalize cezalandırmak penalty ceza penalty for delay gecikme cezası penalty function ceza işlevsisi pen based computer kalem bilgisayar pencil beam kalem biçimli huzme pencil beam antenna kalem huzmeli anten pencil of x rays x ışınları demeti (röntgen ışınları) pend askıda olma pend bağlı olmak, askıda olmak, gelmesi beklenmek pendant asılı şey
pendant chain askılı zincir pendent asılı pending askıda pending 1. askıya alınmış durumda, beklenen 2. kuşak vb ile asılarak tespit edilmiş pending beklemede pendulous aşağıya doğru asılı durumda olan, sarkan, sarkık pendulous sarkan pendulum pandül, sarkaç pendulum bob sarkacın en alt noktasındaki ağırlık pendulum clock mechanism bkz. barrel, barrel arbor, cannon wheel and spring, centre wheel and pinion, chiming mechanism, escape pinion, escape wheel, fusee, fusee great wheel, hour wheel, impulse post, minute wheel, pallets, pendulum, striking mechanism, suspension spring, thi pendulum controlled sarkaç tarafından kontrol edilen, kumanda edilen pendulum cross cutting saw sarkaçlı bıçkı pendulum Cross cutting sav sarkaçlı bıçkı, duvara tespit edilmiş bir kol etrafında salınım yapan gövdeye sahip bıçkı, bıçkı ve mesnedi karşı ağırlıkla dengelenmiştir pendulum governor sarkaçlı regülatör pendulum governor ağır kürelerin santrifüj kuwet etkisi ile dışa doğru hareket edip ağır manşonu kaldırarak yavaş yavaş kısma valfini kapattığı bir tip regülatör pendulum regulator sarkaç regülatör pendulum rod sarkaç topunun asıldığı çubuk pendulum rolling mili bir geçişte ince metal lehvalann kalınlıklarında %90 a varan küçültme sağlayan merdaneler, hadde makinesi standart besleme merdaneleri ile sürülen ince metal lehvanın iki tarafında senkronize sallanan iki sarkaç kolun ucundaki küçük çaplı merdanelerden pendulum rolling mill sarkaçlı hadde pendulum spring pandül yayı pendulum spring saatlerde pandülü asmak için kullanılan ince çelik şerit yay
pendulum sarkaç, saatlerde çalışmayı ayarlayan ve mafsallı bir çubuğun ucuna tespit edilmiş ağırlık pendulum damper radyal pistonlu makinalarda kranka mafsallanmış temel tork uyanlarını nötür hale getirip ondan kaynaklanacak kritik hızları elimine eden dengeleme ağırlığı penetrability içine girme özelliği penetrable içine girebilir penetrance 1. ışının nüfuz yeteneği; 2. etkililik penetrant içine giren penetrate içine işlemek, nüfuz etmek penetrate içine girmek, nüfuz etmek, delip geçmek, etkilemek penetrating bünyesine nüfuz eden, içine giren penetrating oil bünyesine nüfuz ederek temizleyen yağ, pas temizleme sıvısı, pas yağı penetration nüfuz etme, içine geçme penetration girim penetration yaygınlık penetration girme, nüfuz etme, batma, penetrasyon (bitümlü malzemelerin, standart bir iğnenin belirli bir yük altında ve sürede, belirli sıcaklıktaki bir numune içerisine dikey olarak girdiği derinlik cinsinden ifade edilen kıvamlılığı) penetration malzemeye dalma penetration 1. nüfuz etme; 2. bir yaranın komşusu bulunan organa yavaş yavaş nüfuz etmesi, penetrasyon; 3. göz merceğinin mesafe değişimlerine kendini ayarlama kudreti, değişik mesafelerdeki cisimlere uyum gösterme yetenği; 4. zeka, keskinliği, idrak gücü penetration construction penetrasyon usulü ile yapılan inşaat (asfalt makadam için kullanılan genel yapım metodu) penetration depth içine girme derinliği penetration depth penetrasyon derinliği penetration depth of the pile kazığın gömülü boyu, kazığın çakma derinliği penetration diagram bir kazığın derinlik direnç eğrisi, kazık çakma cetveli, penetrasyon diyagramı, direnç diyagramı
penetration factor girim katsayısı penetration frequency girim frekansı (sıklığı) penetration macadam penetrasyon makadam penetration of a pile kazığın zemine girişi, kazığın zemine giriş derinliği penetration per blow darbe başına penetrasyon (kazık çakmada) penetration record penetrasyon kayıtları penetration resistance penetrasyon direnci (jeotekstillerde keskin uçlu bir maddenin jeotekstile batmasına direnç, zemine bir sondanın girmesine direnç, koni direnci gibi) penetration resistance of a pile bir kazığın derinlik direnç eğrisi, kazık çakma cetveli, penetrasyon diyagramı, direnç diyagramı penetration resistance static statik penetrasyon direnci penetration test penetrasyon deneyi, penetrometre deneyi penetration, rate of bkz. rate of penetration penetration, regular bkz. regular penetration penetration load curve penetrasyon yük eğrisi penetration resistance curve penetrasyon direnç eğrisi, penetrasyon diyagramı, penetrasyon kayıtları penetration resistance profile sıkılık profili, penetrasyon direnç grafiği penetrometer 1. x ışınlarının herhangi bir maddeden geçiş gücünü ölçen alet; 2. gümüş v, b bazı metallerin x ışınlarını emme yeteneğini ölçen alet penetrometer test bkz. penetration test penetrometer, cone bkz. cone penetrometer penetrometer, dynamic bkz. dynamic penetrometer penetrometer, dynamic cone bkz. dynamic cone penetrometer penetrometer, static bkz. static penetrometer penia (son ek), azlık, eksiklik anlamına sonek
penning blokaj penstock su oluğu penstock suyun akışını düzenleyen ufak bent, kanal, boru pent(a) (ön ek), beş penta beş anlamı veren birleştirici pentad beş değerli bir element pentagon beşgen pentagonal beş köşeli pentagram beş çizgili pentagrid beş ızgaralı pentahedral beş yüzeyli pentahedron beşyüzlü pentahedron beş yüzeyli pentane petrol içinde bulunan uçucu bir gaz (C6h12) pentangular beş açılı pentatonic beş tonlu pentavalent beş değerli (element in birleşme gücü hakkında) penthouse sundurma penthouse çatı katı per (ön ek), vasıtası (yolu) ile per annum yılda bir per capita kişi başına per capita consumption kişi başına tüketim per capita income kişi başına gelir (bir ekonomide belli bir dönemde yaratılan milli gelirden, kişi başına düşen pay) per contra diğer taraftan per diem her gün
per lineal meter bir metre uzunluk için per meter of length metre uzunluk için per saltum bir sıçrayışta, bir defadan per saltum bir hamlede bir atılımda per se kendi başına perambulator, yol ölçeği, yol ölçme aleti, ölçülecek mesafeyi ölçmek için aksına büyük bir kolun bağlandığı büyük bir tekerlekten ve kayıt aygıtından oluşan cihaz perceive anlamak perceive, to algılamak percent yüzde, % percent consolidation konsolidasyon yüzdesi percent ripple kıpırtı oranı percent solids aggregate only karışımdaki agreganın katılar yüzdesi percent solids total mix toplu karışımdaki katılar yüzdesi percent voids aggregate only yalnız agreganın boşluk yüzdesi (sıkıştırılmış agrega kütlesi içinde asfalt ve hava tarafından kapanmış olan boşlukların toplu yüzdesi) percent voids filled with asphalt asfaltla dolu boşluk yüzdesi (sıkıştırılmış agreganın kütlesindeki boşlukların asfalt çimentosu ile doldurulmuş olan yüzdesi) percent voids in the mineral aggregate sıkıştırılmış mineral agrega daki boşluklar yüzdesi percent voids total mix toplu karışımdaki boşluklar yüzdesi (sıkıştırılmış bir asfaltlı karışımda asfalt tarafından doldurulmamış olan kısmın toplu hacme göre ifade edilen yüzdesi) percentage yüzde, yüzde oranı percentage by weight ağırlık olarak yüzde percentage distribution yüzde dağılımı percentage of pores yüzde olarak porozite percentage of voids boşluk yüzdesi percentile yüzde birlik percentum yüzde
percept anlayış, idrak, duyu yolu ile idrak edilen şey perceptible farkına varılabilir, hissedilebilir, seçilebilir, algılanabilir perceptible algılanabilir perceptible anlaşılır perception algı, anlayış perception intikal, algılama perception threshold algılama eşiği perception time intikal süresi, algılama süresi perceptive 1. duyu organları ile alınan uyarıların zihinde mana kazanmasıyla ilgili, persepsiyonla ilgili; 2. algılama yeteneğine sahip, seziş veya anlayış gücü gösteren perceptivity 1. algılama yeteneği, algı gücü; 2. anlayış gücü, idrak yeteneği perceptual algısal perceptual anlayış ile ilgili perceptual experiment algısal deney perched water askıdaki su, tüneksu perched water table 1. tüneksu sehpası 2. askıdaki su tablası percipient 1. idrake ait, anlayışlı, idraki keskin; 2. anlayışlı (idraki kuvvetli) kimse percolate n, 1. süzmek, filtredeng eçirmek; 2. süzülmek, sızmak; 3. süzülen eriyik percolate through arasından sızma, arasından akma percolating süzme, süzülme percolating water sızıntı suyu, sızıntı, akan yeraltı suyu percolation 1. süzme; 2. süzülme; 3. filtredeng eçirme veya geçme percolation süzülme
percolation sızıntı, kaynama, sızma (serbest suyun toprak içindeki hareketi) percolation coefficient sızıntı katsayısı veya faktörü, akma oranı percolation factor bkz. percolation coefficient percolation of water yeraltı suyu akımı, sızıntı, sızıntı akımı, su sızması percolation test permeabilite deneyi, geçirgenlik deneyi percolation through a dam baraj içinde sızıntı, sedde içindeki sızıntı percolator süzen, süzücü, süzgeç percuss muayene maksadiyle parmak veya aletle hafif hafif vurmak percussion çarpma, darbe, vurma percussion boring darbeli sondaj percussion drill darbeli delici percussion drilling darbeli delme percussion drilling darbeli sondaj yapma percussion hammer darbeli çekiç percussion, centre of vurma, çarpma, salınım merkezi, çarpma merkezi, vurma merkezi percussion/center of darbe merkezi percussive darbeli perfect ideal, mükemmel, tam perfect combustion ideal (tam) yanma perfect combustion mükemmel yanma perfect conditions varsayılan ideal çalışma şartları perfect cube tam küp perfect cube root tam küp kök perfect fit birbirine hatasız uyma, sıkı geçme, tamamen intibak perfect fluid ideal sıvı perfect gas ideal gaz perfect level dümdüz perfect liquid tam akışkan
perfect square tam kare perfect square root tam kare kök perfectly ideal olarak perfectly elastic tam elastik perfidy hainlik perfonmance curve performans eğrisi perforate delmek, sıra sıra delikler açmak, delme, tırtıllama, tırtıl açma, vida somun vb yüzlerine torna ile tırtıl çekme perforate sık delik açmak perforated delikli perforated perfore perforated tırtıllı, delikli perforated delinmiş, delikli, perforatus perforated perfore delikli perforated (s) delikli, zımbalı perforated area ratio delikli alan oranı perforated casing filtre borusu perforated ceiling delikli tavan perforated cover plate delikli takviye levhası (flanşta) perforated drain pipe delikli drenaj borusu, delikli boşaltma borusu perforated drainage delikli drenaj uygulaması perforated drum drier perfore tamburlu kurutucu perforated grille delikli menfez perforated grille perfore ızgara perforated ladle kevgir perforated pipe perfore boru perforated pipe delikli boru perforated plate perfore levha