Bir MARK COUSINS filmi 110 SENE. YÜZLERCE YÖNETMEN. BİNLERCE FİLM. 5 DİSK TEN OLUŞAN SET ÖZEL KUTUSUNDA ŞİMDİ DVD DE!



Benzer belgeler
Yönetmen VIJAY KRISHNA ACHARYA. Yapımcılar ADITYA CHOPRA. Türü Aksiyon. Oyuncular AAMIR KHAN KATRINA KAIF TABRETT BETHELL

Orhan benim için şarkı yazardı

T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI

Jamie Foxx J

1940'lar: Savaş ve Sinema

YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ DÜNYANIN HER YERİNDEYİZ!

SİNOPSİS. Fragmanın Youtube Fragmanı: Fragmanın İndirme Linki:

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

DÜNYA PLASTİK SEKTÖR RAPORU PAGEV

25 NİSAN DA SİNEMALARDA

Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti

Portakal'a 'Türkiye sineması' damga vurdu!

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

WALTER MITTY NIN GİZLİ YAŞAMI 3 OCAK TA SİNEMALARDA!

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden

HP, Y Kuşağına Ulaşmak için İlgi Çekici YouTube Reklamları Kullanıyor

Uzakdoğu da Yalnızlık Dr. Barış Sancak

Yapabileceğim en iyi iş bu. Dünyanın pek çok farklı yerinden filmleri Avustralya da yaşayanların izleyebilmesini sağlayabilmek benim tutkum.

Yönetmen: Nicolas Winding Refn Oyuncular: Ryan Gosling, Kristin Scott Thomas, Vithaya Pansringarm Senaryo: Nicolas Winding Refn Görüntü Yönetmeni:

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

14. New York Türk Film Festivali

NEW YORK (2)-SAN FRANCİSCO (2) - LAS VEGAS (2) -LOS ANGELES (3)!!!İNANILMAZ AMA GERÇEK-BU FIRSATI KAÇIRMAYINIZ!!!

Yönetmen: Cate Shortland Oyuncular: Saskia Rosendahl, Kai-Peter Malina Senaryo: Cate Shortland, Robin Mukherjee Görüntü Yönetmeni: Adam Arkapaw

İletişim Fakültesi(İ.Ö.) Radyo-Televizyon ve Sinema Lisans 2011 Yılı Müfredatı

Uçan Süpürge İçin Ankara'ya Geliyorlar

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

3 DAYS TO KILL SON 3 GÜN. Yönetmen. McG. Yapımcılar. Luc Besson. Adi Hasak. Ryan Kavanaugh. Türü. Aksiyon. Oyuncular. Kevin Costner.

Buruşuk Ömer Destanı

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

İletişim Fakültesi Radyo - Televizyon ve Sinema Lisans 2011 Yılı Müfredatı (Radyo - Televizyon ve Sinema B)

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Dış Temsilciliklerde ve Gümrüklerde Oy Kullandı İşaretlenen Seçmen Sayısı

AŞK TRENİ CHENNAI EXPRESS. Yönetmen Rohit Shetty. Yapımcılar Siddharth Roy Kapur Gauri Khan Karim Morani. Türü Aksiyon, Komedi

13. New York Türk Film Festivali

Yer yüzündeki en küçük, en hafif Handycam

Dekorasyona dair Küçük Sırlar

Toplam Perakende 2016

ESCOBAR: KAYIP CENNET / ESCOBAR: PARADISE LOST

SÜT. Yönetmen : Semih Kaplanoğlu

Eserleri eskisi kadar ilgi görmeyen ressam Liam Price ın bir yanlış anlama

Panzehir 9 Mayıs ta Sinemalarda - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

L Oréal in Dijital Dönüşümü

Bir dil bir insan. Daha Fazla Kişiyle Bağlantıya Geçin

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sinema Bilim Dalı Doktora Programı:

BAKIŞ PORTRE FOTOĞRAFININ DEĞİŞEN YÜZÜ BANK OF AMERICA KOLEKSİYONUNDAN 3 EKİM OCAK 2013 SORULAR:

17. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali Başlıyor

TEB KOBİ BANKACILIĞI

Patrick Raynal: Senarist, sinemanın araçlarından sadece biri

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

yıl önce Yeryüzünde kutsal bir yer vardı

Genel Bakış. New York City

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri Sektör Raporu 2010

MÜCEVHER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ MAL GRUBU ÜLKE RAPORU (TÜRKİYE GENELİ) - (KÜMÜLATİF)

Brighton Ekolü. Film d'art (yapımevi)

DÜNYA SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ İHRACATI. Genel Değerlendirme

HALI SEKTÖRÜ. Kasım Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Fantasturka Bugün Başladı

HALI SEKTÖRÜ. Ekim Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

şehir tanıtımı İLKBAHAR 2015 SAYI: 304

TEB KOBİ BANKACILIĞI

BELGESEL FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİK. TUFFEST Trabzon Uluslararası Film Festivali Ağustos 2017 tarihlerinde yapılacaktır.

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

Bodrum Deniz Filmleri Festivali

ETIK RESEARCH ETİK

ÖLÜMCÜL OYUNCAKLAR KEMİKLER ŞEHRİ MORTAL INSTRUMENTS CITY OF BONES 30 AĞUSTOS TA SİNEMALARDA!

Türkiye sinemasının en tecrübeli ve alanında en yetkin isimlerinden

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI. İthalat İthalat Ulke adı

SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

2019 ŞUBAT DIŞ TİCARET RAPORU

SANAL GERÇEKLİK. Reklamcılık için ne ifade ediyor? Kaynak: thinkwithgoogle

Sinema tüm sanatları kapsar. Zaman ve mekan sanatıdır. Sinema iki boyutlu bir mekanda ve hareket halindeki bir tempoda (zamanda) görüntüleri verir.

OİB Ağustos 2018 İhracat Bülteni. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği İhracat Bülteni

4. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ. (11 Mayıs -19 Haziran 2015 )

VEYSEL CİHAN HIZAR. Mesleki Deneyim. Öğretim Görevlisi halen İstanbul Kültür Üniversitesi-Sanat ve Tasarım Fakültesi-İletişim Tasarımı Bölümü

Belmin Söylemez: Bütün mesele, bir şeyi anlatmaya çalışmak ve farklı yöntemler denemek

İÇİNDEKİLER (*) 1- Özel Sektörün Yurtdışından Sağladığı Uzun Vadeli Kredi Borcu ( Eylül)

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2012 NİSAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

yolun başında Belgesel Basın Bülteni

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Vizyon Tarihi: 12 Temmuz 2013 Yönetmen: Shawn Levy Oyuncular: Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne, Max Minghella, Will Ferrel Yapımcı: Shawn Levy,

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Vizyon Tarihi: 17 Temmuz 2015 Yönetmen: Kim Farrant Oyuncular: Nicole Kidman, Joseph Fiennes, Hugo Weaving, Maddison Brown Yapımcı: Macdara Kelleher

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

İLERİ DÜZEY SENARYO YAZARLIĞI SERTİFİKA PROGRAMI

Pazar AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ. 14 Temmuz 2017

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2011 OCAK - ARALIK İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

2016 TEMMUZ DIŞ TİCARET RAPORU

CANIM KARDEŞİM BENİM 3D ANİMASYON FİLMİ BASIN KİTİ

Seyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok.

52. ULUSLARARASI ANTALYA FİLM FESTİVALİ ULUSAL UZUN METRAJLI FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ

Tarih: 13 Temmuz 2012 Daha fazla bilgi için Nurgül Usta Genel Md. Yardımcısı Tel: E mail:nurgul.usta@dorinsight.

ALTIN, KIYMETLİ MADEN VE MÜCEVHERAT SEKTÖRÜ

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik. gösterir. BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

11 Eylül de Sinemalarda

Benim görevime gelince, festivalin programlama direktörüyüm. Dokuz yıldır festivalde çalışıyorum. Artistik direktör Cameron Bailey ile beraber

Transkript:

Bir MARK COUSINS filmi S İ N E M A N I N H İ K A Y E S İ / T H E S T O R Y O F F I L M 110 SENE. YÜZLERCE YÖNETMEN. BİNLERCE FİLM. 5 DİSK TEN OLUŞAN SET ÖZEL KUTUSUNDA ŞİMDİ DVD DE!

Calinos Films ve Tiglon işbirliğiyle yedinci sanat üzerine çekilmiş bu eşsiz belgesel DVD raflarındaki yerini aldı. 5 Disk ten oluşan bu set, özel kutusunda, özel tasarımıyla ve içinden çıkan SİNEMANIN HİKAYESİ özel kitabıyla koleksiyonlardaki yerini almayı bekliyor. SİNEMA TARİHİ ÜZERİNE BUGÜNE KADAR YAPILMIŞ EN KAPSAMLI BELGESEL Dünya sinemasında ilerlemeyi sağlayan asıl güç her zaman yaratıcılık olmuştur. Ödüllü yönetmen Mark Cousins tarafından yazılıp yönetilen Sinemanın Hikayesi, dünden bugüne dünya sinemasının geçirdiği evreleri, değişimleri ve yaratıcılık sürecini ele alıyor ve izleyiciye adeta sinema tarihi kitaplarının filme çekilmiş bir versiyonunu sunuyor. 4 kıtada sinema tarihinin 110 yılını, binlerce filmi kapsayan ve çekim süreci 6 yılı aşan bu devasa çalışma yönetmenlerin birbirlerinden ve tarih boyunca yer almış önemli olaylardan nasıl etkilendiklerini anlatıyor. Belgesel bugüne kadar çekilmiş en muhteşem filmlere yer verirken adeta bir yol gösterici niteliği taşıyor. Sinemanın gelişimine ithaf edilen bir aşk mektubu niteliğindeki bu film için Cousins, Hollywood dan Mumbai ye, Hitchcock un Londra sından Pather Panchali nin çekildiği Hindistan kasabasına kadar sinema tarihinde önemli yer edinmiş birçok mekan geziyor. Başlangıcından yola çıkarak izleyiciyi sinemanın dev, multimilyarlık bir dijital endüstriye dönüşme serüvenine tanık ediyor. Bu olağanüstü çalışma, Bernardo Bertolucci, Stanley Donen, Gus Van Sant, Lars Von Trier, Claire Denis, Martin Scorsese, Baz Luhrman, Alexander Sokurov, Ken Loach, Jane Campion, Abbas Kiarostami ve Claudia Cardinale gibi efsanevi sinemacılar ve aktörlerle yapılmış röportajlara da yer vererek izleyiciyi sinema dilindeki teknik ve artistik değişimlerle ilgili eşsiz bilgilerle donatıyor. Aklımızdaki sinema tarihi haritasını yeniden çizmenin vakti geldi. Dünya sinema tarihini bütünüyle gözler önüne seren 15 saatlik bu görkemli çalışma sinema adına koleksiyonunuzun en değerli parçası haline gelecek! ADETA BİR SİNEMA OKULU GİBİ! Süre: 915 Dakika (15 x 60 dk) Diller: İngilizce, Türkçe Altyazı: Türkçe 5 DİSK 64 sayfalık kitap hediyeli

Yazan, yöneten ve anlatan: MARK COUSINS Seslendiren: UĞUR TAŞDEMİR Kurgu: TIMO LANGER Yapımcı: JOHN ARCHER Konuşmacılar: WIM WENDERS, GUS VAN SANT, LARS VON TRIER, CLAIRE DENIS, KEN LOACH, BERNARDO BERTOLUCCI, JANE CAMPION, ROY ANDERSSON, PAUL SCHRADER, ALEXANDER SOKUROV, STANLEY DONEN, TSAI MING-LIANG, ABBAS KIAROSTAMI, CLAUDIA CARDINALE VE DAHA BİRÇOKLARI

SİNEMANIN HİKAYESİ: REHBER BİRİNCİ DİSK: SİNEMANIN DOĞUŞU (1895-1920) Sinemanın Hikayesi nin açılış bölümü, müthiş bir sanat formunun, yani sinemanın doğuşunu gösteriyor. İlk filmlerin gerçekleştirildiği binalarda çekilen bu bölümde, sinemaya paradan ve pazarlamadan ziyade daima fikirlerin ve tutkunun yön verdiği anlatılıyor. İlk film yıldızlarının, yakın çekimlerin ve özel efektlerin öykülerini dinliyoruz, sonra Hollywood a giderek sinemanın nasıl bir efsane olduğuna tanıklık ediyoruz. Hikâyemiz sürprizlerle dolu, mesela bu ilk yıllarda en önemli ve en iyi ücret alan yazarların kadın olması gibi. Sonra şaşaa da var: Büyük sinema katedrallerinin yapımı. HOLLYWOOD RÜYASI (1920 ler) Sinemanın bu büyüleyici öyküsü, 1920 lerin hararetli ortamında geçiyor. Hollywood un bu yıllarda parıltılı bir eğlence endüstrisi haline gelişine ve Charlie Chaplin ve Buster Keaton gibi yıldız yönetmenlerin ortaya çıkışına tanık oluyoruz. Fakat parıltı ve fanteziye meydan okuyan Robert Flaherty, Eric Von Stroheim ve Carl Theodor Dreyer gibi sinemacılar, filmlerin daha ciddi ve olgun olmasını talep ediyorlardı. Hollywood, Danimarka ve Moskova da çekilen bu bölüm, sinemanın ruhu için verilen savaşı ve gelmiş geçmiş en muhteşem filmlerden bazılarını konu alıyor. DIŞAVURUMCULUK, İZLENİMCİLİK, GERÇEKÜSTÜCÜLÜK (1920 ler) 1920 ler dünya sineması için bir altın çağdı ve bu bölüm o dönemin öyküsünü anlatıyor. Paris, Berlin, Moskova, Şangay ve Tokyo yu ziyaret ederek sinemacıların bu ifade aracının sınırlarını zorladıkları yerleri keşfediyoruz. Alman Dışavurumculuğu, Sovyet montaj kuramı, Fransız izlenimciliği tutkulu yeni sinema hareketleriydi, ama Çin ve Japon filmlerinin ihtişamı ve şimdilerde unutulan muhteşem yıldızlarından biri olan Ruan Lingyu nun dokunaklı öyküsü pek az biliniyor. İKİNCİ DİSK: SİNEMADA SESİN KULLANILMAYA BAŞLAMASI (1930 lar) 1930 larda sesin kullanılmaya başlamasının her şeyi nasıl altüst ettiğini görüyoruz. Yeni film tiplerinin doğuşunu izliyoruz: uçuk komediler, gangster filmleri, dehşet filmleri, westernler ve müzikaller. Ve bu türlerin çoğunun ustası Howard Hawks ı inceliyoruz. İngiltere de Alfred Hitchcock yeteneğinin zirvesine çıkıyor ve Fransız yönetmenler ruh hallerinin ustası oluyor. Ve 1939 un üç harika filmi olan The Wizard of Oz, Gone with the Wind ve Ninotchka nın, ortak bir noktaları olduğunu öğreniyoruz.

SAVAŞ SONRASI SİNEMASI (1940 lar) Sinemanın Hikayesi, savaş travmasının sinemayı nasıl daha cesur kıldığını gösteriyor. Öykümüz İtalya da başlıyor, sonra Hollywood a giderek Orson Welles i ele alıyoruz ve Amerikan sinemasının karanlıklaşmasını ve McCarthy döneminin dramını kayda geçiriyoruz. Paul Schrader ve Robert Towne gibi senaristler bu yılları tartışıyor. Singing in the Rain in yönetmeni Stanley Donen kariyerinden söz ediyor ve The Third Man gibi Britanya filmlerinin bu olağanüstü yılları en iyi şekilde özetlediğini keşfediyoruz. SEKS VE MELODRAM (1950 ler) 1950 lerin sinemasında seks ve melodramın öyküsü. James Dean i, On the Waterfront u ve dönemin parıltılı acıklı filmlerini keşfediyor, aynı zamanda Mısır, Hindistan, Çin, Meksika, Britanya ve Japonya ya yolculuklar yaparak oradaki filmlerin de öfke ve tutkuyla dol olduğunu görüyoruz. Satyajit Ray le çalışmış kişilerle, Akira Kurosawa ve Yasujiro Ozu nun filmlerinde oynayan efsanevi aktris Kyoko Kagawa yla ve ilk büyük Afrikalı yönetmen Yusuf Şahin le yapılan özel röportajları izliyoruz. ÜÇÜNCÜ DİSK: AVRUPA YENİ DALGASI (1960 lar) Sinemanın 50 lerin sonundaki ve 60 lardaki patlamasının öyküsü. Ünlü sinema oyuncusu Claudia Cardinale, Federico Fellini den söz ediyor. Danimarka da Lars Von Trier, Ingmar Bergman a olan hayranlığını anlatıyor ve Bernardo Bertolucci, Pier Paolo Pasolini yle olan çalışmalarını anıyor. Fransız sinemacıların sinemayı nasıl dinamitlediklerini ve bunun yarattığı yeni dalganın Avrupa yı nasıl sarstığını görüyoruz. YENİ YÖNETMENLER, YENİ BİÇİM (1960 lar) Bu bölüm, dünya sinemasının 60 lı yıllardaki göz kamaştırıcı öyküsünü anlatıyor. Hollywood da efsanevi görüntü yönetmeni Haskell Wexler belgeselin ana akım filmleri nasıl etkilediğini açıklıyor. Easy Rider ve 2001: A Space Odyssey Amerikan sinemasında yeni bir dönem başlatıyor. Yeni dalga sineması dünyayı kasıp kavururken, Roman Polanski, Andrei Tarkovsky ve Nagisa Oshima nın filmlerini keşfediyoruz. Siyah Afrika sineması doğuyor ve Hintli usta yönetmen Mani Kaul la özel bir röportaj yapıyoruz. 70 Lİ YILLARIN AMERİKAN SİNEMASI Amerikan sinemasının 1960 ların sonunda ve 1970 lerdeki olgunlaşmasının dikkate değer öyküsü. The Graduate i yazan Buck Henry, sinemada hiciv hakkında konuşuyor. Paul Schrader New York ta Taxi Driver için yazdığı varoluşçu senaryo hakkındaki düşüncelerini paylaşıyor. Senarist Robert Towne Chinatown daki karanlık fikirleri ele alıyor ve yönetmen Charles Burnett Siyah Amerikan sinemasının doğuşundan söz ediyor. DÖRDÜNCÜ DİSK: DÜNYAYI DEĞİŞTİRECEK FİLMLER (1970 ler) Bu bölüm, 70 li yıllarda dünyayı değiştirmeye çalışan filmlerin öyküsünü anlatıyor. Almanya da Wim Wenders le başlayıp 1970 lerin Britanya sına geçerek Ken Loach la konuşuyoruz. Sonra İtalya ya gidiyor, yeni Avustralya sinemasının doğuşunu görüyor ve nihayet dünyanın en dokunaklı filmlerini yapmakta olan Japonya ya

ulaşıyoruz. Sinema hakkında daha da mühim soruların sorulduğu Afrika ve Güney Amerika dan sonra öykümüz, John Lennon un en sevdiği film olan psikedelik The Holy Mountain ile sona eriyor. MULTİPLEKSLERİN VE ASYA ANA AKIM SİNEMASININ ORTAYA ÇIKIŞI (1970 ler) Star Wars, Jaws ve The Exorcist mültipleksleri meydana çıkardı, ama aynı zamanda yenilikçi filmlerdi. Sonra Hindistan a gidiyoruz ve dünyanın en büyük film yıldızı Amitabh Bachchan, Bollywood un da 70 lerde yeni şeyler yaptığını gösteriyor. Bruce Lee filmleri Hong Kong da hareketli filmleri yeniden canlandırıyor. Usta Yuen Wo Ping aksiyon filmlerinden ve The Matrix teki koreografisinden söz ediyor. İKTİDARLA KAVGA: SİNEMADA PROTESTO (1980 ler) Reagan Beyaz Saray a, Thatcher da Downing Sokağına yerleşince, 1980 ler sinemada protesto yılları oldu. Bu öykü, cesur sinemacıların, iktidara, gerçekleri anlatmasını ele alıyor. Amerikan bağımsız yönetmeni John Sayles bu yıllardan söz ediyor. Pekin de Tian anmen öncesinde serpilen Çin sinemasını keşfediyoruz. Sovyetler Birliği nde şaşırtıcı filmler yapılıyor ve Polonya da usta yönetmen Krzysztof Kieslowski ortaya çıkıyor. BEŞİNCİ DİSK: YENİ SINIRLAR: AFRİKA, ASYA ve LATİN AMERİKA DA DÜNYA SİNEMASI (1990 lar) Pek az kişi bunu öngörebildi, ama 90 lı yıllarda dünyanın çeşitli yerlerinde sinema altın bir çağa girdi. Öykümüz İran da başlıyor, orada film yapımcılığına yeni bir bakış getiren ve daha gerçekçi kılan Abbas Kiarostami yle buluşuyoruz. Sonra Japonya nın cesur yeni dehşet sinemasının temellerini atan Shinya Tsukamoto ile tanışıyoruz. Öykümüz, Tokyo dan, dünyanın en büyük yönetmenlerinden biri olan Claire Denis nin kendi sinemasını anlattığı Paris e geçiyor ve yeni filmleriyle şenlenen Meksika da sona eriyor. YENİ AMERİKAN BAĞIMSIZLARI VE DİJİTAL DEVRİM (1990 lar) 90 lı yıllarda İngilizce konuşulan ülkelerde çekilen parlak, cafcaflı, şakacı filmlerin öyküsü bu. Tarantino nun diyalogunda ve Coen kardeşlerin filmlerinde neyin yeni olduğuna bakıyoruz. Starship Troopers ve Robocop un senaristi bu filmlerdeki ironiden söz ediyor. Avustralya da Baz Luhrmann Romeo + Juliet ve Moulin Rouge u anlatıyor. Sonra dijital dünyaya atlıyor ve sinemayı nasıl ilelebet değiştirdiğini görüyoruz. BUGÜNÜN SİNEMASI VE YARIN (2000 ler) Sinemanın Hikayesi: Bir Yolculuk un son bölümünde filmler döngüyü tamamlıyor. 11 Eylül den sonra daha ciddileşiyorlar ve Romanya filmleri öne çıkıyor, ama sonra David Lynch in Mulholland Drive ı gelmiş geçmiş en karmaşık rüya filmlerinden biri oluyor ve Inception sinemayı bir oyuna çeviriyor. Moskova da usta yönetmen Alexander Sokurov yenilikçi filmlerinden söz ediyor ve sonra bir sürpriz geliyor: Sinemanın Hikayesi şimdinin ötesine geçerek gelecekteki sinemaya bir bakış atıyor.

SİNEMANIN HİKAYESİ NASIL BAŞLADI?* Yazan: Mark Cousins 2001 yılında bir gazete için, EH Gombrich in Sanatın Öyküsü gibi terminoloji kullanmadan genel halka ve gençlere hitap eden, yeniliklere odaklanan bir sinema tarihinin yazılması gerektiğini önerdiğim bir makale kaleme almıştım. Sonra kampçı minibüsümle İskoçya dan Hindistan a gittim. Yolda 9 Eylül olayı meydana geldi, İran ve Kürdistan da vakit geçirdim ve hayatım doğuya kaydı. Sıska, sarışın ve sonsuza dek değişmiş bir halde geri döndüğümde, beni bekleyen bir mektup buldum. Önerdiğim kitabı yazmam isteniyordu. Ben de yazdım. 11 ayımı aldı. Odamda oturup daktilo ettim ve favori uzattım. Kitapta, Hindistan a giderken hissetmeye başladığım uluslararası anlayışı yansıtmaya çalıştım. Kitap yayımlandı ve büyük başarı kazandı. Sonra 2005 te yapımcım Hopscotch Films ten John Archer, kitabı temel alan bir belgesel çekmemi önerdi. Delirdiğini düşündüm. Devasa bir film olması gerekirdi, ilk tahminime göre en az üç saat sürerdi. Scottish Screen gibi Avrupa MEDIA programının da fikri geliştirmemiz için para vereceği aklıma gelmemişti. Parayı denkleştirdik, Kahire de biraz çekim yaptık, bizzat çektik, bağımsız bir çalışma tarzı oluşturduk. Derken UK Film Council bize bir tomar para verdi ve Japonya da, Hindistan da, Çin de ve Hong Kong da aynı tarzda çekim yapmayı sürdürdük. Sonra, Birleşik Krallık televizyon kanalı More4 bize daha büyük bir miktar para verdi ve birdenbire film, olasılıktan gerçeğe dönüştü. Kendimizi yapımın içinde bulduk. Bir sinema tarihi yazıyorduk. Film ortaya çıkmaya başlıyordu, bunun tutku dolu ve yolculuk arzusuyla ateşlenmiş bir şey olduğunu görebiliyordum. Fotoğraf veya grafik kullanmıyordum, pek fazla röportaj da yapmıyordum. Şafakta ve alacakaranlıkta film çekiyor ve bol bol anlatıcı sesi kullanıyordum, eski projeksiyon makineleriyle yapılan gösterilere benzesin istiyordum. Muhteşem filmlerin yapıldığı yerler bizi çekiyordu: Satyajit Ray için Hindistan daki Kalküta ya; Kurosawa nın eski mekânı Tokyo daki Toho Stüdyolarına; 80 li yılların önemli filmleri için Pekin Film Akademisi ne; eski Los Angeles film stüdyolarına; 1930 larda birçok şiirsel gerçekçi filmin çekildiği Paris teki kanala gittik. Kısa sürede filmin üç saatten daha uzun sürmesi gerektiği anlaşıldı. O zamanlar altı saat daha gerçekçi görünüyordu, zaman ilerledikçe bu süre sekiz, sonra on iki, sonra da on beş saate çıktı. Ve tempo hızlandı. Şehirler ve manzaralar arasında koşturmaya başladık. İşin ölçeği büyüdükçe hayatın akışı saniyede 25 kareden 50 ye, sonra da 100 kareye çıkmış gibi gelmeye başladı. Sinemanın Hikayesi yaklaşık 1000 film klibi içeriyor. Her birini seçmek için söz konusu filmi izlememiz, sonra o sahnenin önemini açıklamak üzere bir mekân veya kişiyi filme çekmemiz gerekiyordu. Sonra klibi belli bir bağlama oturtmak için metin yazıyordum, onu kurguluyorduk, yeniden kurguluyorduk, ekran en-boy oranını düzeltiyor, altyazı hazırlıyor, yorumları kaydediyor ve ses miksajı yapıyorduk. Bu süreç klip başına tahminen 20 saat sürmüş olsa, sadece diğer filmlerden alınan parçalar için 20.000 saat sarf edilmiş demektir. Bu da 375 hafta ya da en az yedi yıllık bir çalışma anlamına gelir. Filmi çekip kurguladıkça meydana çıkan neydi? Sinemanın coşku ve keder açısından harikalar yarattığını fark ettim (yoksa bunun nedeni coşku ve keder hissediyor olmam mıydı?). Ve anladım ki, Los Angeles, Telluride, Senegal, Tahran, Londra veya Tokyo olsun, dünyanın neresine gidersem gideyim sinema bizden önce oradaydı, bizi karşılıyor, sihrini konuşturuyordu. Sinemanın Hikayesi benim için bir yolculuk oldu. Başladığımda 30 lu

yaşlarımdaydım, şimdiyse 46 yaşındayım. Bu yolculuk beni Burkina Faso ya, Yasujiro Ozu nun mezarına ve şafak vakti Kalküta sokaklarına götürdü. Stanley Donen in sivri dilini, Sharmila Tagore un güzelliğini, Jane Campion un Masamdaki Melek / An Angel at My Table filmindeki tebeşirli panik atak sahnesini anlatışını ve Kahire de büyük yönetmen Yusuf Şahin in gerçekleşmesinden beş yıl önce Hüsnü Mübarek in düşüşünü öngörmüş olmasını hayatım boyunca unutmayacağım. BU FİLMİ NEDEN ÇEKMEK İSTEDİK? 70 li yıllarda, Kuzey İrlanda daki etnik-siyasi çatışma döneminde (The Troubles) Belfast ta ufak tefek, ürkek bir çocuk olarak büyürken sinema sığınağım oldu. Beni sakinleştirdi, farklı yerlere götürdü, içimden şarkı söyleyip dans etmemi sağladı. Biçimle beni heyecanlandırdı. Bu aşk mektubuyla sinemaya teşekkür etmek istedim. Daha önce film türlerinin tarihi yazılmıştı, film yıldızlarının, Avrupa sinemasının, popüler sinemanın, Godard ın denemeciliğinin tarihi falan da yazıldı. Ama kimse sinemadaki yeniliklerin tarihini yazmayı denemedi. Bu görevin zorluğuna bayılıyor, aynı zamanda ondan ürküyordum. Öte yandan, sinema tarihinin genellikle dar görüşlü ve mahalli bir yaklaşımla ele alınmasına da kızıyordum. Garbo yu anımsarız da, büyük Çinli aktris Ruan Lingyu yu bilmeyiz; Pixar a taparız, ama Muhammed Ali-

Talebi nin harika İran çocuk filmlerini es geçeriz. Bu düpedüz haksızlıktır. Oyun eşit zeminde oynanmıyor. Devasa pazarlama bütçesi olan zorbalar, iyi olsun olmasın kendi filmlerini bizlere dayatarak seçeneklerimizi kısıtlıyorlar. Bu filmin yapılmasının dördüncü sebebi, dijital çağda giderek daha fazla sayıda filmin DVD ve Blu-Ray olarak erişilebilir hale gelmesiyle izleyicilerin seçim yapmakta zorlanmasıdır. Onların seçim yapmasını kolaylaştıracak bir şey ortaya koymak istedik. Son bir sebep de şu: Politikanın, iletişimin, tüketimin küreselleştiği, görüntülü ifadenin CNN leştiği ve dünyanın en güçlü bazı ülkelerindeki politikacıların nadiren seyahat ettiği bir çağda dünya filmleri, şişe içinde denize bırakılmış hayati mesajlardır. Geldikleri yerin ruhunu taşırlar. 80 li yıllarda pek az şey Gregory nin Sevgilisi / Gregory s Girl kadar İskoçya kokar. Pek az şey bizi Mambéty nin Touki Bouki si gibi 70 li yılların Senegal ine götürebilir. Sinemanın, hayatı ve bazen de özlem ve düşleri simgelemekteki becerisi, onu modern hayatın özyaşamöyküsü haline getirir adeta ve çoğu özyaşamöyküsü gibi kusurlu, pervasız ve cilvelidir. *DVD kitapçığından alıntıdır #sinemanınhikayesi