daha özgür bir dünya OKUSAN OKUSAN www.okusan.eu Avrupa dakikitapçýnýz ENERGY Enerji İçeceği Müslüman Kuruluşlar, Alman 16-17 Serin Bir Tat



Benzer belgeler
MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Avrupa nın imamları Mainz de yetişecek. ACG nin mesajı: Gençler zenginliğimizdir. Maneviyatsız bereket olmaz. Bereketin anahtarları.

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

Almanya daki slam Konferans ve Federal Alman Hükümetinin Entegrasyon Politikas

'Hayırlı Gece' Ramazan Proğramı

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

Türkiye-Almanya Sosyal Güvenlik Sözleşmesi nin 50 nci Yılı Konferansı Ankara da Düzenlendi

UETD Genelmerkez Gençlik Kolları Ocak 2015 Faaliyet Raporu

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ" Cumartesi, 04 Kasım :31

Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak

UKBA. e Bülten TACİKİSTAN DAN TÜRKİYE YE UKBA DERNEĞİ AMERİKA DA SOHBET MECLİSLERİ KURDU KARDEŞLERİMİZLE PİKNİKTEYİZ

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Şerif Kocadon için mevlit

Cumhuriyet Halk Partisi

tarafından yazıldı. Pazartesi, 13 Ağustos :33 - Son Güncelleme Pazartesi, 13 Ağustos :52

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği ve Türkiye nin Konumu temalı Toplantı İstanbul TOBB Plaza da Gerçekleşti

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

MAHÇİÇEK TEN 2015 MÜJDELERİ

MÜSİAD İFTARI ANKARA

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

DAMLA PROJESİ HATAY PROGRAMI HAKKINDA BASINDA ÇIKAN HABERLER

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden


UETD Genelmerkez Gençlik Kolları Aralık 2014 Faaliyet Raporu

HAS Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ Beykoz da - Özgün Haber

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI!

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar,

Mesleki eğitim tanıtım ve işbirliği protokolü

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

Devrim Öncesinde Yemen

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani:

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur.

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

BAKA BULUŞMALARI -I-

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI!

Samsun daki Pontusçu Faaliyetler

SGK 4. Olağan Genel Kurulu ÇSG Bakanı Süleyman Soylu nun Başkanlığında Gerçekleştirildi


ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası Yılı Faaliyet Raporu

Saadet Partisi Yerel Basınla Buluştu Saadet Partisi Beykoz İlçe Teşkilatı Yerel Basınla biraraya geldi.

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Doç. Dr. Turan EROL un. Avrupa Birliği Eşleştirme Projesi. Kapanış Toplantısı Konuşması. 11 Aralık 2007.

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

UETD Genelmerkez Gençlik Kolları Temmuz 2014 Faaliyet Raporu

Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu ALMANYA...

Doğum günün kutlu olsun Büyük Usta

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

Benimle Evlenir misin?

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

BRÜKSEL, NİSAN 2016 Burs Programı

AK Parti mazlum coğrafyaların umudu

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

Onlar konuşur, AK Parti yapar

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

IUA. Ortak yönetim kültürünü paylaşan ülkelerdeki devlet taşra temsilcileri arasında bilgi birikimi ve. Uluslararası. İdareciler Birliği IUA

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

Avrupa Bölgesel Sosyal Güvenlik Forumu -1ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK:

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

DİYARBAKIR GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE GENÇLİĞİN SİYASAL, SOSYAL VE GELECEK BEKLENTİLERİNİN TESPİTİNE YÖNELİK SAHA ARAŞTIRMASI.

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

İstanbul İmam Hatip Liseliler Derneği

Dini Yayınlar Fuarında Yeni Çıkacak Kitaplar 3

"Down Şefler Türkiye Projesi"

Başbakan Yıldırım, İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu Gemlik-Bursa Kesimi Açılış Töreni nde konuştu

EYLÜL AYI OLAĞAN MECLİS TOPLANTIMIZA HOŞ GELDİNİZ

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

DİASPORA - 13 Mayıs


KOTAN A Personelinden Uğurlama

4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM: BAŞBAKAN IN İLETİŞİM VERGİSİNDE KAMUYA VERDİĞİ BEYANAT, BİZİM İÇİN BİR

Genel Başkan Adayı Binali Yıldırım, AK Parti 2. Olağanüstü Kongresi nde konuştu

MÜSİAD 2 EXPO BY QATAR DOHA Exhibition and Convention Center. Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Sektör Kurulu Başkanlarım,

Uluslararası İpek Yolu'nun Yükselişi ve Türk Dünyası Bilgi Şöleni Gerçekleştirildi

Güneş (Kıbrıs)

Transkript:

Prof. Dr. Necmeddin Prof. Dr. Necmeddin ile'r-refik-il a'lâ HOCAM ile'r-refik-il a'lâ HOCAM ERBAKAN, EfsaneEfsane ERBAKAN, Bașbakan, Milli Görüș Bașbakan, Milli Görüș Davasının Lideri, Yeniden Davasının Lideri, Yeniden ve Adilve BirAdil Dünyanın Bir Dünyanın MimarıMimarı Ama Asıl Ama Asıl Hatırlanacak Mahlasıyla Hatırlanacak Mahlasıyla Müslüman Kuruluşlar, Alman Müslüman Kuruluşlar, Alman Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Christian Wulff: Christian Wulff: İslam İslam 16-17 16-17 İçişleri Bakanı Hans-Peter İçişleri Bakanı Hans-Peter0606 Almanya nın Almanya nın Friedrich'i Ayrımcılıkla Suçladı Friedrich'i Ayrımcılıkla Suçladı Parçasıdır Parçasıdır HHaya ayatt mücahid erbakan mücahid erbakan ' Gerçekler ın İçindeİçinde Gizlidir Gerçekler ın Gizlidir OKUSAN OKUSAN Avrupa daki Avrupa dakikitapçýnýz Kitapçýnýz Binlerce Kitap, CD,CD,VCD, Binlerce Kitap, VCD,DVD DVDveveHediyelik HediyelikEþyalar Eþyalar Tel:Tel: 06142-790370-71. Fax: 06142-790370-71. Fax:06142-790372 06142-790372 Mobil: 0157-83555560-61. mail@okusan.eu Mobil: 0157-83555560-61. mail@okusan.eu www.okusan.eu www.okusan.eu Aylk ÜcretsizAylk Gazete / Kostenlose Zeitung Say/Nr.: Yl/Jahre: 8 Mart /8 März Ahir 1432 Ücretsiz Gazete /Monatliche Kostenlose Monatliche Zeitung 55 Say/Nr.: 55 Yl/Jahre: Mart2011 / März/ Rebiü`l 2011 / Rebiü`l Ahir 1432 daha özgür bir dünya ENERGY Enerji İçeceği Bu Dünyadan Bir Erbakan Geçti Siyaseten ve Hakikaten Bat Avrupa Türkleri Sofralarn Bereketi Sofralarn Dualar Daha Özgür Bir Dünya AKTÜRK IŞIKYusuf IŞIK 5 MahmutMahmut AŞKARAŞKAR 11 SelmaSelma ÖZTÜRK 3 AKTÜRK ÖZTÜRK 27 SinanSinan Damaklara Dr. YusufDr. Serin İman Edep Ziyaret Hacarabn Bir Varsa Bir Serüvenleri GeleneTac İmkan da 42 Tat ğimiz Sipariş İçin: 0179-9705472 E-Mail: kar-pa@hotmail.de Vardr M. Hulusi M. ÜNYE Hulusi ÜNYE 22 Şinasi ŞİMŞEK Şinasi ŞİMŞEK 06 06 13 M. SalihM. AYDIN Salih AYDIN 29 İmiş Prof.Prof. Dr. İskender PALA Dr. İskender PALA21

HAC-UMRE SEYAHAT Islamische Gemeinschaft Milli Görüş Hadsch-Umre & Reisen GmbH Boschstraße 61-65. D-50171 Kerpen Telefon: 02237-656 310/311 E-Posta: info@igmghacumre.com. Web: www.igmghacumre.com

hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal editörden Sinan AKTÜRK Daha Özgür Bir Dünya Sevgili dostlar! Geçen ayki yazımızda özelde Kuzey Afrika`da dediğimiz bölgede genel hatları ile de Arap Dünyasındaki yönetimlere karşı yapılan değişim içerikli gösterileri değerlendirmiştik. Bu gösterilerin en çok can kaybının yaşandığı yer ise şu an itibariyle Libya`da olanı. Muhalif güçler ile Kaddafi güçleri arasındaki çatışmalarda ne yazıkki her iki taraftan ölü sayısı çok olmaktadır. Bunun yanısıra batılı ittifak güçlerinin yani ABD, Fransa, İtalya, İngiltere gibi sözde Libyadaki halkı Kaddafi güçlerinden kurtarma adına yapılan hava saldırılarında belki de ülke içindeki çatışmalardan daha ağır kayıplar verilmektedir. Maalesef batılı güçlerin sözde özgürlük getireceğiz diye girdikleri her ülkede sayıları bazen milyonları bulan Irak örneğinde yaşadığımız gibi insanlar katledilmektedir. Ne adına yapıldığı bugün dahi anlaşılamayan bu müdahaleler artık insanlık tarafından en ağır şekilde eleştirilmektedir. İnsan hayatının hiçe sayıldığı her müdahale toplumsal hayatta yakın zamanda yaşanabilecek travmaları da beraberinde getirmektedir. Güçlünün haklı olduğunu düşündüğü bir dünyada haklı hiç bir zaman hakkını arayamayınca başka yollara tevessül etmek mecburiyetinde kalabilmektedir. Bazen bu masum şekillerde tezahür ederken bazen de hiç bir zaman tasvip edilmeyecek yollara da kayabilmektedir. Bugün dünyanın her tarafından terör belası dediğimiz olgu maalesef masum insanları hedef almakta ve her yıl binlerce insan hayatını kaybetmektedir. Sözde dini inanç uğruna yapılan intihar saldırılarının hiç bir şekilde bu inançla alakası olmadığını müşahade etmekteyiz. Hakkını gücünden aldığını düşünen zihniyet maalesef bu tür duyguları da istismar edip kurmak istemiş olduğu düzene bu tür eylemleri de alet etmektedir. Adil bir yönetimin olmadığı yerde her daim zulüm olmaktadır. Zulmün olduğu yerde de huzur maalesef olmaz. Huzur arayan insanlar ya bulundukları yeri terkederler ya da istenmeyen yollara yönelirler. Her ikisinin de yanlış olduğunu düşünüyoruz. Libyadaki zalim yönetim ülkenin zenginlik kaynaklarını kendi yandaşları ve diyet ödemeleri gereken hamilerine peşkeş çekmekte, ülkenin zenginliğinden gelen gelirleri ülke yararına kullanmayıp batılı ülkelerin bankalarına yatırmakta, yatan bu paraları da yine bu batılı güçlerin sözde özgürlük getireceğiz diye yaptığı askeri müdahalelere masraf olarak el koydurtmaktadırlar. İki değil belki ikiyüzelli yüzlü batı; son olarak Libya`da yaptığı sözde insanlık hareketini niye Bosna`da, Çeçenistan`da, Sudan`da, Afganistan`da yapmadı veya işleri bittikten sonra sözde müdahaleler yaparak ortaya koyuyor hep birlikte görmekteyiz. Zalim gücünden cesaret alıp da haklı olduğunu ortaya koymaya çalışırsa bunun yanında mazlum eğer hakkını koruma adına mücadele etmezse yani zalim kadar cesur olmazsa başından zulüm şemsiyesi hiç bir zaman eksik olmaz. İslam ülkeleri kendi aralarındaki ihtilafları veya ülkeleri içerisindeki ihtilafları kendileri çözmeyip tarihten bugüne gelinene kadar tecrübeleri her daim yaşanmış zalimleri hakem olarak tayin ederlerse üzülerek söylüyoruz su an bulundukları durumu hakketmektedirler. Siz Allah`ın Kur`an-ı Kerim`de Hucurat Suresinde bildirdiği ayeti unutup kendi aranızdaki ihtilaflarda çözüm için başkalarını devreye sokarsanız; o zaman yaşanacakları hakketmiş oluyorsunuz demektir. Ne buyuruyor Allah Hucurat Suresinde: Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah'ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, âdaletli davrananları sever. Ayette ihtilafa düşüldüğü zaman diğerlerinin arayı düzeltmesi gerekir diye buyruluyor. Buradaki diğerleri müslümanlardır. İslam ve insanlık düşmanları değil. Sadece bu tür meselede değil her meselemizde oluşacak ihtilafları kendi ölçülerimiz ve değerlerimiz doğrultusunda düzeltmemiz gerekir. Almanya`da artık sanki bir gelenek oldu. Her yeni seçim yapıldığında atanan bakanlar veya yeni bir kabine değişikliğinde yeni göreve gelen bakanlar ve özellikle de İçişleri Bakanları adettendir diyerek ilk yaptıkları: İslam Almanya`nın bir gerçeği değildir mukabilinden açıklamalar yapıyorlar. İlk göreve gelen öncelik olarak sanki aba altından sopa göstererek dikkat çekmek istiyor. Son olarak Federal İçişleri Bakanlığına atanan Hans- Peter Friedrich de ilk açıklamasında bu geleneği bozmadı. Neyseki Sayın Cumhurbaşkanı Christian Wulff gibi aklı selim idareciler mevcutta bu tür absürt açıklamalara set olan olumlu beyanlarda bulunuyor. Siz ne kadar inkar ederseniz edin artık İslam Almanya`nın yadsınamaz bir gerçeğidir. İslam Almanya toplumuna bir renk getirmektedir. Ama siz toplumu renkli değil de siyah beyaz görmek istiyorsaniz diyecek sözümüz olamaz. Almanya`da demokratik hakka sahip herkes gibi müslümanlar da buranın kanunları uydukları için her türlü hakka sahiptirler. Ve buradaki her vatandaş gibi birinci sınıf vatandaştırlar. Politikacılar kendilerine menfaat sağlamak için bu tür absürt açıklamalar yapsalar da bu gerçeği değiştiremezler. Almanya Mart ayı içerisinde tekrar seçim sathına girmiş bulunmaktadır. Malumunuz pek çok eyalette seçimler yapılmaktadır. Bu seçimlere göçmenlerin kurdukları yeni partiler de iştirak etmektedirler. Bizim tavsiyemiz oy kullanma hakkına sahip okuyucularımızın bu demokratik haklarını sonuna kadar kullanmalarıdır. 27 Şubat günü Türkiyemizde dost düşman herkesin saygıyla takdir ettiği Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hocamız Hakk`ın rahmetine kavuştu. Milyonlarca insanın bizzat iştirak ettiği belki yüzmilyonlarla ifade edilecek insanın da televizyonlardan izlemesiyle iştirak ettiği belki de Türkiye`de hiç bir insana nasip olmayan güzellikte bir cenaze merasimi ile son yolculuğuna uğurlandı. Bizler de hem gazeteci kimliğimizle hem de bu büyük insana olan minnet duygularımız için bizzat hem merasime katıldık ve hem de görevimizi ifa ettik. Ömrünü inandığı değerler uğrunda geçiren ve her türlü zorluklara göğüs gererek sadece Türk insanı için değil tüm insanlık için çalışmalar yapan ve bunda da başarılı olan, Hz. Ali`nin bir sözünü burada aktarmak istiyoruz: İnsanlarla öyle geçinin ki ölümünüze düşmanlarınız bile ağlasın sözünü hatırlatırcasına düşmanları bile itiraf edip ve de ağlayarak kendisine karşı takdir duygularını ifade ettiler. Burada şu kısa uyarıyı da yapmak istiyoruz. Erbakan Hocamız inanışı ve yaşayışıyla bizim inancımıza göre cennete gitti. Belki hepimiz üzüldük. Ona değil bizler kendimize üzülelim. Onun gibi inanıp yaşayamazsak o zaman halimiz nice olur. Ve yine Hz. Ebubekir`in, Efendi- info@hayatonline.eu miz (s.a.v) vefat ettiğinde Hz. Ömer`e dediği gibi; Hz. Muhammed`e inanan varsa bilsinki Muhammed öldü. Ama Allah`a inanan varsa bilsinki Allah ölümsüdür. Bizler de Erbakan hocamızın bir fani olduğunu unutmayıp onun inandığı değerlerin her daim baki kalacağını yani Allah`ın baki olduğunu aklımızdan çıkarmadan hayatımızı ona göre dizayn ederek sürdürmeliyiz. Rabbim Erbakan Hocamızdan razı olsun. Mekanını cennet etsin. Son olarak: Hocam emekliliğiniz kutlu olsun Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Allah`a emanet olun. Impressum / Künye hayat Aylýk Ücretsiz Gazete Mart - März 2011 Rebiü`l Ahir 1432 Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayýn Kurulu Dr. Yusuf Iþýk, Mehmet Ateþ, Bilal Demiroðlu, Fikret Ekin, Selma Öztürk, Mahmut Aþkar, Cengiz Þahbaz, Sinan Aktürk, M. Salih Aydýn Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: info@hayatonline.eu Web: www.hayatonline.eu Baský: Sunprint GmbH Offenbach Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz. Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432 sayfa 3

haber Kuzey Ren Vestfalya da Din Dersleri İçin İlk Adım Köln, 22.02.2011- Kuzey Ren Vestfalya Eğitim Bakanı Sylvia Löhrmann ile KRM yi oluşturan dört teşkilatın temsilcileri arasında 22.02.2011 tarihinde bir bildiri imzalandı. Eğitim Bakanı Löhrmann ile KRM de teşkilatlanmış olan Müslüman dini cemaatleri arasında yapılan öngörüşmelerde, KRV Okul Yasası, Madde 31 e göre İslam Din Dersi ni hayata geçirme konusunda görüş birliği sağlanıldı. Bu amaçla, üyelerinin eşitlik ilkesine riayet edilerek ve KRM ile mutabık kalınarak belirleneceği bir Danışma Kurulu atanacaktır. Danışma Kurulu Eyalet nezdinde kurumsal bir muhatap konumundadır. Müslümanların temsilcileri ile Eğitim Bakanı, atılan bu ilk adımı bir başarı olarak tanımlamakta, gecikmeli de olsa atılan bu adımın ve gelişmelerin karşılıklı destek ve geniş kabul göreceğini ummaktadırlar. Atılan bu adım ile KRV deki 320.000 Müslüman öğrenci için okullarda regüler İslam Din Dersi görebilme imkanı bir adım daha yaklaşmıştır. KRM yi Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), Almanya İslam Konseyi (IRD), İslam Kültür Merkezleri (VIKZ) ve Almanya Müslümanları Merkez Konseyi (ZRD) oluşturmaktadır. Bildiride ayrıca KRM yi oluşturan teşkilatların gösterdiği ve Dini Cemaat statüsüne yol açması beklenilen çaba ve gelişmelerin KRV Eyaleti nce memnuniyetle karşılandığı vurgulanmaktadır. Dini Cemaat statüsü, bir Dini Cemaat ile Eyalet arasında imzalanan anlaşmayla meydana gelmektedir. KRM dönem sözcüsü Erol Pürlü duygularını; Ümidimiz ve dileğimiz, bu ortak bildiriden geniş kitlelere ve kamuyonua verilecek olan sinyallerin yönbelirtici olması, İslam Din Dersleri nin başlatılması için harcadığmız çabaların karşılıklı destek ve geniş kabul görmesi ve çocuklarımıza nihayet okullarda İslam Din Dersi verilmesi yönündedir şeklinde ifade etti. Ortak Bildiri Kuzey Ren Vestfalya Eğitim Bakanı Sylvia Löhrmann ile Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi (KRM) arasında 9 Kasım 2010 tarihinden bu yana gerçekleştirilen üç görüşmede KRV Okul Yasası, Madde 31 e göre düzenlenmiş İslam Din Dersi ni başlatabilmenin yolları aranmıştır. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti, Müslümanların dini inançlarının Din Dersi için yapılan ön çalışmalarda gözetilebilmesi ve buraya yansıyabilmesi bakımından muhataplarının kurumsallaşmasına önem vermektedir. KRM üyeleri kendilerini halihazırda dini cemaat olarak görmektedirler. KRV Eyaleti KRM nin gösterdiği ve Dini Cemaat statüsüne yol açması beklenilen çaba ve gelişmelerini memnuniyetle karşılamaktadır. Taraflar, üyelerinin eşitlik ilkesine riayet edilerek ve KRM ile mutabık kalınarak belirleneceği bir Danışma Kurulu'nun atanmasını kararlaştırmışlardır. Danışma Kurulu Eyalete karşı din esaslarını tanımlar. Danışma Kurulu nun tüm üyeleri Müslümandır. KRM; Anayasa nın kendisine farklı bir konum öngermesinin baki kalmasıyla birlikte, KRV Eyalet Meclisi nin tüm parti gruplarıyla ortak hareket ederek, İslam Din Dersi ne yasal bir zemin hazırlamak ve Danışma Kurulu modelini de yasal güvence altına almak üzere Okul Yasası nın değiştirilmesi hakkında bir kanun çıkarma niyetinde olduğunu kabul eder. KRM nin, Danışma Kurulu nun kalıcı bir çözüm olabileceği yönündeki endişelerinin önüne geçebilmek için, bunun geçici bir çözüm olarak düşünüldüğünün altı özellikle çizilmektedir. Taraflar ayrıca, Eyalet Hükümeti, Eyalet Meclisi ve teşkilatlanmış Müslümanların temsilcilerinden oluşturulacak ve devlet-din ilişkisine dair anayasal düzenlemelerin, yani dini cemaat statüsüne ilişkin konuların da ele alınacağı bir Çalışma Grubu nu kurmayı amaçlamaktadırlar. Taraflar anlaşmayı memnuniyetle karşılamaktadırlar, zira Danışma Kurulu ile birlikte Müslümanların tarafında kurumsallaştırılmış bir muhatap tesis edilebilmektedir. Atılan bu adım ile KRV deki 320.000 Müslüman öğrenci için Din Dersi nin hazırlıklarına geçilebilmesini hem Müslümanların temsilcileri hem de Eğitim Bakanı başarı olarak nitelemektedirler. Zira bununla birlikte Anayasa tarafından korunma altına alınmış olan din hürriyeti, KRV deki Müslüman öğrenciler için de uygulanabilecektir. Eyalet Eğitim Bakanı Sylvia Löhrmann ın imzası Islamrat, DİTİB, VIKZ ve ZMD nin temsilcilerinin imzası Yabancı Diplomaların Tanınması Kolaylaşıyor Almanya da yabancı diplomalarının tanınması konusunda son noktaya gelindi. Bu yöndeki kanuni düzenlemenin mecliste kabul edilmesi bekleniyor. Yurt dışında alınmış meslek ve üniversite diplomalarının tanınmasını kolaylaştırmayı hedefleyen kanuni düzenleme hakkında konuşan Federal Eğitim Bakanı Annetta Schavan, bunu entegrasyon için önemli bir sinyal olarak gördüğünü söyledi. Yeni düzenlemenin AB ülkeleri dışında alınan diplomalarla ilgili olduğu, AB içerisinde eskiden beri benzer kuralların zaten geçerli olduğu belirtiliyor. Schavan, bir İranlı nın Almanya da taksi sürmek durumunda kalmasının adaletli olmadığını belirtirken, yeni düzenlemenin diğerlerini önemsemenin bir işareti olduğunu vurguladı. Kanun tasarısının, hemen hemen her meslekten yabancının diplomasını tetkik ettirme ve diplomanın tanınması için, şayet gerekiyorsa ek eğitim hakkında üç ay içerisinde kendisine bilgi verilmesini öngördüğünü belirtilen Schavan, mesleğin Alman vatandaşı olmak ile bağlantılı olmasının ortadan kaldırılacağını, başvuru sahiplerine en kısa sürede bilgi verileceğini ifade etti ve ayrıca tanınma kriterlerinde de eyaletler bazında bir birlik sağlanmasının planlandığını vurguladı. Almanya da diplomaları tanınmamış yabancıların sayısının 300.000 kadar olduğunun tahmin edildiği, yeni kanun ile Almanya nın meslek sahibi insanlar için yeniden çekici hale geleceğini ifade eden Schavan, AB dışında bir ülke vatandaşı olanların şimdiye kadar böyle bir hakları olmaması nedeniyle başka yerlere gittiklerine dikkat çekti. Schavan ayrıca şunları söyledi: Üç aşamalı bir yola ihtiyacımız var. Birincisi ülke içindeki potansiyali iyi kullanmalıyız; her genç mesleki eğitim ya da üniversiteye gidebilecek bir diplomaya sahip olmalı. İkincisi yurtdışından alınan diplomaların tanınması ki biz şimdi bunu gerçekleştiriyoruz. Üçüncüsü ise belli branşlarda kalifiye elemanları Almanya ya nasıl çekeriz sorusunun cevabı. sayfa 4 Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432

dosya Dr. Yusuf IŞIK Bu Dünyadan Bir Erbakan Geçti Erbakan; O, inancının derinliği, azminin sürekliliği, zekâsının keskinliği, mücadele dayanıklılığı, bilgi sağlamlığı, ağır sanayî tutkunluğu, teknoloji yatkınlığı, üslûp renkliliği, nezaket inceliği, kısacası O nu O yapan kendisine özgü bir yığın özelliğe sahip bir insandı. O, İTÜ de Profesör, Gümüş motor kurucusu, Odalar Birliği Genel Sekreteri ve Başkanı, Millî Görüş Lideri ve beş parti (MNP, MSP, RP, FP, SP) Genel Başkanı ve de Âdil Ekonomik Düzen projesinin mîmârı idi. O, geldiği andan itibaren Türkiye Siyasetinde, Ekonomisinde ve Milletin mâkûs talihinde, -hatta insanlığın geleceğinde- yeni bir târih ve yeni bir dönem yaşanmasına vesîle olmuş bir insandı. O, Gümüş motoru kurmuş, sömürü sermayesi dışında ilk motor üretimini yapmış, Türkiye de çok ortaklı Halk İşletmeleri nin kurulmasına örnek -öncüolmuştur. Bu ilk öncülük sayesinde, O nun başlattığı sanayîleşme hareketi / hamlesi gerçekleşmiş, ülkenin her yerinde fabrikalar ve organize sanayî siteleri kurulmuştur. O, Türkiyedeki sanayîleşmeyi İstanbul dan Anadolu ya taşımış Halk ekonomisi ve sanayîleşmesi Türkiyenin her tarafına yayılmış ve ülke fabrikalarla donatılmıştı. O, Önce ahlâk ve mâneviyat parolasıyla yola çıkmış, onlarca İHL ve onbini aşkın Kur an Kursu açılmasına vesîle olduğu gibi, TC. Anayasasına bile Din kültürü ve Ahlâk dersleri nin konulmasını sağlamıştı. O, kısa adı (İKÖ) olan İslâm Konferansı Örgütü ne Türkiye gözlemci ülke statüsündeyken Üye Ülke statüsüne geçirmiş ve İSEDAK Başkanı olmanın ardından, D-8 projesi sayesinde nüfusu en büyük İslâm ülkeleriyle çok yönlü iş birliğine gitme adımları atmıştı. O, uzun yıllar İTÜ de Öğretim Üyeliği yaptı. Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında bilim dünyasının yakînen tanıdığı çok kıymetli bir mühendis idi. Tabî ki, bir siyaset ve Devlet adamı olarak da milletimize yaptığı hizmetlerle takdir edilecek bir insandı. O, dünya müslümanları için bir sembol ve aydınlatıcı bir meş aleydi. O, İslâm Ümmeti için verdiği mücadeleyle sadece Türkiye müslümanlarının değil, bütün dünya müslümanlarının kalbinde müstesna bir yer edinmişti. O, isminin anlamında olduğu gibi Dînin yıldızıdır. Irkçı Emperyalizme karşı mücâdelenin Başöğretmeni, Mescid-i Aksâ sevdasının kalplere kazınmasının mîmârıdır. O nun bizlere öğrettiği dâvâ, gösterdiği mukaddes hedefler, kaldırdığı bayrak bizim için bir emanettir. O, Fırtınaları harekete geçiren, bir kelebeğin kanadının titremesidir derken toplumumuzun gelişmesi için çalışmanın ne demek olduğunun ilk sinyallerini vermiş ve böylece topluma gelişim kodları nı öğretmişti. O, siyaset yaparken, yok sayılmak istenen, var oluşunu oluşturan değerleri aşağılanmış ve susturulmuş bir halkın hissiyatına dokunmaya çalışmıştı. O, ayağında takunya, başında namaz takkesi, elinde abartılı bir tesbih, kara çarşaflara bürünmüş dört karısı arkada kargalar gibi simsiyah dizili... vb. karikatürlerle inançları aşağılanan ve insafsızca örselenen gerçek bir müslümandı. O nun İslâmî anlayışı üzerine bir çok çalışma yapıldı ve elbette daha çok tartışılacak ve de ideolojik olarak üzerinde yükseldiği paradigmalar konuşulacak ama, bu O nun İslâmî uyanışın ilk sembol ismi olması gerçeğini değiştirmeyecektir. O, kadınların evlerinin içinden dışarı çıkıp siyasete müdâhil olmalarını ve insiyatif almalarını çok istiyordu ve bunu da başardı. Dindar kadınlara verilen roller yeterince birincil ve etkin olmasa da siyasette, onunla adam yerine konulduklarını, birey olduklarını hissettiler. Böylece de Sağ ve Sol söylemler arasında sıkışıp kalan insanlar, inançlı ve ant-i emperyalist söylemle bu mecrâda buluştular. O nun siyâsî hayatının başından sonuna kadar Millî ve de Mâneviyâtı çok yüksek bir toplum inancı, inançlarına ve değerlerine kıymet verilen bir millet olabilme azim ve kararlılığı, Millî Görüş felsefesinin alfabesini oluşturmuştu. O, hep şunu isterdi; - Zengin hep zengin, fakir hep fakir olmasın, - Gelir dağılımı adâletli, herkes için tam zamanında olsun, - Ordu - Millet - Devlet kucaklaşsın, - Bu Necip Millet, inandığı gibi yaşasın, - Üniversitelerimiz anlamsız yasaklarla yarışmasın ve bilimde dünya üniversitelerinin önüne geçsin, - Bu Necip Milletin vatan sever dindar evlâtları ötelenmesin, örselenmesin ve toplumda hakettiği yerlerde olsun. O, Kendimizi kurtarmak yetmez. Bir müslüman olarak tüm insanlığı kurtarmak için çalışmakla mükellefiz. Huzur, barış, refah ve adâlet dolu bir saâdet dünyasını kurmakla yükümlüyüz. Yanlışın yerine doğruyu, çirkinin yerine güzeli, kötünün yerine iyiyi, sömürünün yerine adâleti, kaosun yerine huzuru ve kavganın yerine kardeşliği hâkim kılmak için gece gündüz çalışmalıyız derdi. O, Milletine tutkundu. Onun için vefatından sonra; Konya dan, Sinop`tan ve Ankara (Hacı Bayram)dan topraklar getirilip mezarına serpildi. O, Ümmete bağlıydı ve onun yükseltilmesinin ve yüceltilmesinin yılmaz savunucusuydu. Onun için Saray-Bosna dan, Kudüs ten ve Mekke-i Mükerreme den topraklar getirilerek İstanbul daki kabristanının üzerine döküldü. O, Orta Asya da bulunan Müslüman Türk Cumhuriyetlerinin bir daha emperyalizmin kucağına düşmemesi için çok çaba sarfetmişti. Onun içindir ki, bir şükrân-ı nîmet sembolü olarak Semerkant tan, Buhara dan ve Azerbaycan dan temsilcilerin getirdikleri topraklar, bir buket çiçek gibi kabrin üstüne bırakıldı. Yavru Vatan Kıbrıs``n şehit kanlarıyla sulanan topraklarından bir avuç toprağın ise, K.K.TC Cumhurbaşkanının eliyle getirilmesi bir başka anlam taşıyordu. O, Nakş-ı Bendî kolunun öncülerinden Ankara da medfun Hacı Bayram-ı Velî Hazretlerine çok düşkün olduğu için vasiyeti gereği ilk cenaze namazı orada kılındı. O, Osmanlı Sultanlarının sembol ismi Fatih Sultan Mehmed e meftundu. Onun için, vasiyeti gereği cenaze namazı Fatih in kabrinin yanıbaşındaki Fatih Camiinde kılındı. Böylece bir çok sahâbe ve Osmanlı Sultanlarının mezarlarının da bulunduğu İstanbul a defnedildi. O, Türkiye nin son yarım asrına damgasını vurarak, siyaset tarihimizde iz bırakan, renkli ve tatlı dilli bir Siyaset Çınarı idi. O, son yolculuğuna milyonu aşkın bir katılımla ve dualarla uğurlandı. On üç bin polisin görev aldığı cenaze töreni öncesinde sadece İstanbul da üç bin camide salâlar verildi. Cenaze törenine, Türk Silâhlı Kuvvetleri adına Birinci Ordu Komutanı ve beraberindeki Generaller de katılmak suretiyle O na âdeta iade-i îtibarda bulundular. O nun mücadelesi çok çetin geçti ama, eserleri ortada. Muhalifleri bile, Türkiye siyasetinde derin bir iz bıraktığını bir bir îtiraf ediyorlar günah çıkartırcasına... O, İslâmî duyarlılığı olan kitleleri siyasetin merkezine taşıdı. Kılcal damarlara kadar uzanan bir örgütlenme modeli uyguladı. O, Mağdûriyetlerin adamıydı. Çünki resmî ideolojiyi sorguladı. Temsil ettiği kitlelere sırtını dönüp, kurulu düzenle bütünleşmedi. Aslında O nunkisi bir meydan okuma değildi. Sadece inkâr edilen kimliklere sahip çıkmaktı. Zaten bu yüzden mağdur oldu, yargılanıp mahkûm oldu veya kurduğu partiler kapatıldı. Doğal olarak düzeni sorgulayanın rahat bir hayatı olur mu? Arı kovanına çomak sokan Erbakan ın da olmadı. İyi ve kötü günler birbirini takip etti ve böylece bu durum ölümüne kadar devam etti. O, Dünya bahçesinin hem ilk baharını ve hem de son baharını yaşayarak Hakk a yürüdü. O, Türkiye Siyasetinde söz sahibi olabilmek ve Türkiye yi lâyık olduğu şekilde yönetebilmek için Yönetim koordinatları nı şu şekilde formatlamıştı ; - Bilgi birikimi, - Devlet tecrübesi, - Hidâyet (hayrın ve şerrin ne olduğunu bilmek), - Ferâset, - Dirâyet, - Şuur, - Misyonu yüklenebilecek Vizyon. O nun ölümüyle sadece Türkiye den değil, dünyanın bir çok ülkesinden gelen insanlar cenazesine katıldı. Avrupa dan, Asya dan ve Afrika dan temsilcilerin iştirak ederek kıldıkları cenaze namazına ilâveten başta Kâbe-i Muazzama ve Gazze olmak üzere altmış ülkede müslümanlar gıyâbî cenaze namazı kıldılar, Kur an okudular, dua ve niyazda bulundular. O nu anlamak için, tören sırasında ellerde taşınan döviz ve duvarlara asılan pankartlardaki yazılar çok anlamlıydı. - Milletimizin başı sağolsun, mekânın Cennet olsun. - Sevinme Ey Irkçı Emperyalist, bir ölürüz bin diriliriz. - Şâhidiz, şâhidiz, şâhidiz. Yolun; yolumuzdur savunan adam. - lime karşı durmayı ve mazlûmun yanında olmayı insanlık senden öğrendi Hocam - O, savunan adam Mücâhid Erbakan. - Türkiye müslümanları sana çok şey borçlu, hakkını helâl et. - Emekliliğin mübârek olsun Hocam. Bunca hasımlarının, muhaliflerinin ve sevenlerinin bu tesbitlerinden sonra Büyük Hoca yı bir de biz tarif edelim; O, tevhîde inanan bir Muvahhid, îman eden bir Mü min, ibâdet eden bir Âbid, amel-i sâlih /aksiyon sahibi bir Muslih, Ümmetin daima iyiliği için uğraş vermiş bir Muhsin ve dâvâsında samîmî Muhlîs bir Kul idi. Şâhidiz Yâ Râb! Şâhidiz Yâ Râb! Şâhidiz Yâ Râb! Allah (c.c), kandım diyene kadar rahmet eylesin, rûhu şâdolsun ve Cennet mekânı olsun... Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432 sayfa 5

haber Almanya'daki Müslüman organizasyonlar, yeni Federal İçişleri Bakanı Friedrich'in "İslam Almanya'nın bir parçası değildir" şeklindeki açıklamasına tepki gösterdi. Bakanın anayasaya aykırı ve din eksenli ayrımcılık yaptığını hatırlatan organizasyonlar, Başbakan Merkel'in bunun aksi bir açıklama yapmaması durumunda hükümetin uyum politikalarının inandırıcılığını yitireceği için İslam Konferansı'na katılmayı sorgulayacaklarını dile getirdi. Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich'in koltuğuna oturmadan sarf ettiği "İslam Almanya'nın bir parçası değildir" sözüne tepkiler büyüyor. Almanya'daki Müslümanları temsil eden Müslüman organizasyonlar, Anayasanın korunmasından da sorumlu olan bir bakanın, devletin tüm dinlere karşı tarafsızlığı ilkesini çiğnediğini ve din eksenli büyük bir ayrımcılık yaptığını vurguladı. Başbakan Angela Merkel'den İslam ve Müslümanların Almanya'nın parçası olduğu açıklaması beklediklerini belirten organizasyonlar, Merkel'in bu şekilde Müslümanları kucaklamaması durumunda hükümetin entegrasyon politikalarının inandırıcılığını tamamen kaybedeceğini hatırlattı. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Yönetim Kurulu, bakanı görevine başlama kutlamasının İslam ve Müslümanlara karşı açıklamalarıyla gölgelendiğini belirterek, Almanya İslam Konferansı (AİK) sayfa 6 Müslüman Kuruluşlar, Alman İçişleri Bakanı Friedrich'i Ayrımcılıkla Suçladı Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432 Cumhurbaşkanı Christian Wulff, İslam'ın Almanya'nın Bir Parçası Olduğunu Yineledi. Cumhurbaşkanı Christian Wulff, İslam'ın Almanya'nın bir parçası olduğunu yineledi. İçişleri Bakanlığına getirilerek göreve başlar başlamaz ayağının tozuyla yaptığı açıklamada İslam dininin Almanya'ya ait olmadığını söyleyerek tartışma başlatan Hans Peter Friedrich'in iddiasına karşılık Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Katar merkezli haber kanalı El Cezire'de İslam Almanya'nın bir parçasıdır sözlerini yineledi. Eleştirilerin odağındaki yeni Bakan Friedrich ise, yengesinin de Türk olduğunu hatırlatırken Almanya`da Müslümanlarla diyaloğu geliştirmeyi hedeflediğini, 29 Mart`ta İslam Konferansı toplantısı yapılacağını söyledi. DİYALOG İSTİYORUM Göreve başladığı ilk günde, Burada yaşayan Müslümanların, bu ülkeye ait hemşerilerimiz olduklarına inanıyorum. Ancak İslam`ın Almanya`ya ait olduğu, tarihî belgelerle kanıtlanamayacak bir olgudur sözleri tepki toplayan Bakan Friedrich, eleştirilere yanıt vererek soru işaretlerini gidermeye çalıştı. Hıristiyan Sosyal Birlik Parti'li yeni Bakan, Almanya?da Müslümanlarla diyalogu geliştirmeyi hedeflediğini ve bu amaç doğrultusunda oluşturulan İslam Konferansı`nın 29 Mart tarihli toplantısının da yapılacağını söyledi. Bakan Friedrich, Bild am Sonntag gazetesine erkek kardeşinin eşinin Türk olduğunu açıklarken, yengesinin babasının bir camiinin kurucularından olduğunu hatta kendisinin de her yıl Ramazan ayında iftara katıldığını anlattı. CDU'lu Volker Kauder de, yaptığı açıklamada, Ülkemizde yaşayan Müslümanlar Almanya'ya aittir Ama İslam dini, toplumumuzu hiçbir zaman etkilemedi ve bugün de etkilemiyor. İslam Almanya'ya ait değildir dedi. Aynı şekilde Meclis ve Almanya'da İslam ve Müslümanlar konularında en önemli fonksiyonu olan bir bakanın böylesi açıklamalarının anlaşılır olmadığını kaydetti. DİTİB yönetim kurulu, "İslam Konferansı'nda bir çok önemli konu tartışıldı. Şimdi Sayın Friedrich'in ifadeleriyle tekrar tartışmaların başına dönülmüş oldu." ifadelerini kullandı. Sanıldığının aksine İslam'ın Avrupa'ya tarihte de büyük katkıları olduğunu hatırlatan DİTİB yönetim kurulu, İslam'ın Avrupa'nın kültür tarihine, teolojik şekillenmesine, uygarlaşma sürecine, rönesansa, antik Yunan eserlerinin Avrupa'ya aktarılmasına önemli katkıları olduğunu belirtti. DİTİB yönetim kurulu, "İslam Almanya'nın parçası değilse Almanya'daki yüksekokullarda İslam ilahiyatı okutulmasını, İslam din derslerinin yürürlüğe girmesini, 4 milyon Müslümanı ve binlerce camiyi nereye koyacaksınız?" sorusunu yöneltti. Almanya İslam Konseyi (Islamrat) Başkanı Ali Kızılkaya ise açıklamayı esefle karşıladıklarını belirterek, "Bu, acemiliğin de ötesinde, İslam dinini ve Müslümanları hangi kategoride gördüğünü göstermesi açısından çok anlamlı, düşündürücü ve endişe verici." dedi. İçişleri Bakanının bir nevi entegrasyondan da sorumlu bakan olduğunu hatırlatan Kızılkaya, "Entegrasyondan, güvenlikten, Anayasadan ve istihbarattan da sorumlu bir bakan hangi kategoride konuştu bilemem ama, bu açıklamaların entegrasyona katkısı olmaz, tersine entegrasyonun önüne bir engel koyar. Eşit kabul etmediğiniz bir toplumla İslam Konferansı'nda neyi konuşacaksınız? Bu açıklamalardan sonra Müslüman organizasyonların da İslam Konferansı'na katılmayı, bunun faydalı olup olmayacağını gözden geçirmeleri lazım. Hükümet İslam'ı Almanya'nın parçası görmüyorsa eğer, o zaman biz Müslümanları entegrasyon toplantılarında oyalamasınlar. Biz entegrasyonun birlikte yaşam için gerekli olduğu için bu konuda çalışmaya yine devam edeceğiz." dedi. Anayasanın devletin dini konuda tarafsız ve tüm dinlere eşit mesafede olmasını istediğini hatırlatan Kızılkaya, "Bakan açıklamasıyla tarafsızlığını yitirdi ve Müslümanları toplumun dışına itti. Başbakan Merkel'in Müslümanları rahatlatıcı bir açıklama yapması ve İslam ve Müslümanların Almanya'nın bir parçası olduğunu söylemeli ki, entegrasyon politikaları inandırıcılık kazansın." ifadelerini kullandı. İslam Kültür Merkezleri Birliği (İKMB) Genel Başkanı Mustafa İmal ise, Bakan Friedrich'i Almanya'daki bütün vatandaşların bakanı olmaya çağırdı. İmal, "Yeni bakanın İslam Almanya'nın parçası olmadığı yönündeki açıklamalarını reddediyoruz. Yeni bakan bunu, ancak bilgi eksikliği ve tecrübesizlikle söylemiş olabilir" dedi. Demokratik Federal Almanya'nın tarihinin Müslümanların Almanya'daki tarihinden sadece 20 yıl daha uzun olduğunu belirten İmal, İslam Konferansı'nın ev sahibi olan Friedrich'e İslam'ın içeriğiyle meşgul olma tavsiyesinde bulundu. Wulff: İslam Almanya nın Parçasıdır İçişleri Komisyon Başkanı Wolfgang Bosbach da Elbette ki, İslam ülkemiz gerçekliğinin bir parçasıdır ancak ülkemizin kimliği olduğunu söyleyemem dedi. CDU içinde Türkiye'nin AB üyeliğine destek veren Meclis Dışişleri Komisyon Başkanı Ruprecht Polenz ise, Bir dünya dininin Almanya'ya ait olmadığını söylemek doğru olmaz diyerek, Cumhurbaşkanı Christian Wulff'a destek verdi. Polenz, bunun aksi durumunda Almanya'da yaşayan 4 milyona yakın Müslümanın dinlerini kabullenilmediği hissine kapılacağını vurguladı Polenz, Alman anayasasında devletin dinlere tarafsız yaklaşacağının yer aldığını belirtirken, Cumhurbaşkanının sözleriyle, İslam'ın, tıpkı Hıristiyanlık gibi Almanya'yı etkilediğini kastetmediğini ifade etti.

23 2 3. Avrupa vru vr KuR'an-I Ku ur' Kerim TILAVET YaRISmaSI YaRI 23. EuROPAISCHE C KORAN-REZITATIONSWETTBEWERB Samet BOZKURT Güney Hollanda Enes ÇİÇEK Ruhr A Ali MAHMOOD M S h Schwaben d Fahim AKBAR Mohammad B Berlin Muhammed AYDIN Freiburg Forum Castrop-Rauxel au l Europaplatz 6, 44575 Castrop-Rauxel Abdulkerim rim İLERİ Kuzey Ruhr Mehmet PAPAK Avusturya-Viyana Giris 12:00 3 Nisan Nis n 2011 İsmail Melih TUZLACI Rhein-Neckar Saar İslam Toplumu M Millî Görüş #PTDITUSB F t%,fsqfot5fm t t t'by t&.bjm JSTBE!JHNH EFtXXX JHNH EF 10-13 Yas Grubu u 14-18 Yas s Grubu rubu

haber Islam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Hessen Bölgesi Kadınlar Güney Teşkilatı tarafından düzenlenen Aile Eğitim Semineri Bad Homburg`da gerçekleştirildi. Program Rüsselsheim Camii İmam Hatibi`nin okuduğu açılış Kur`an-ı Kerimi ile başladı. Daha sonra program sunucusu Habib Yazıcı programın akışı hakkında katılımcılara bilgiler verdi. Programın açılış konuşmasını IGMG Hessen Bölge Teşkilatlanma Başkanı Cengiz Şahbaz yaptı. Şahbaz; programa katılım sağlayan herkese teşekkür ederek güzel bir çalışma olması temennisinde bulundu. Bu esnada yakın zamanda vefat eden Prof. Dr. Necmettin Erbakan için hazırlanan sinevizyon gösterimi sunuldu. Sinevizyonun sunumu sırasında salonda duygu dolu bir atmosfer hakimdi. Sinevizyonun gösteriminden sonra IGMG Hessen Bölge İrşad Başkanı Şerif Aslan Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın ı nı konu Bad Homburg da Aile Eğitim Semineri alan nefis bir konuşma yaptı. Şerif Aslan`ın konuşmasınin akabinde yine Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın cenaze merasiminden görüntülerin bulunduğu sinevizyon gösterimi yapıldı. Son olarak Aile Eğitim Semineri ni sunmak üzere mikrofona Eğitimci-İlahiyatçı Sebahattin Uçar geldi. Sebahattin Uçar kendine has uslubu ile sunduğu Aile Eğitim Semineri ni sinevizyondan görüntülerle de destekledi. Salonda bulunanlar tarafından pür dikkat dinlenen Uçar; zaman zaman esprileri ile de salonda bulunanlara hoş anlar yaşattı. Program yine okunan kapanış Kur`an-ı Kerimi ile sona erdi. Ayrıca IGMG Hessen Kadınlar Güney Teşkilatı tarafından hazırlanan helvalar program çıkışında katılımcılara ikram edildi. IGMG Hessen Kadınlar Gençlik Eğitim Kursu IGMG Hessen Bölgesi Kadınlar Gençlik Teşkilatının düzenlediği Gençlik Eğitim Kursu Rodgau Cemiyetinde yapıldı. Eğitim Kursuna yaklaşık 40 kadar genç kız katılım sağladı. Program açılış Kur`an-ı Kerimi ile başladı. Daha sonra IGMG Hessen Bölge Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı Ayşe Akgün bir açılış konuşması yaptı. Prgoramın konuşmacılarından Hatibe Havva Uyan Prof. Dr. Necmettin Erbakan`dan bahsetti. Tarihi süreç içerisinde Necmettin Erbakan`ın mücadelesinden bahseden Uyan`ın konuşması sırasında duygulu anlar yaşandı. Programın diğer konuşmacısı IGMG Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler Başkanı Celal Tüter; Misyonumuz ve Vizyonumuz Avrupa`da müslüman olarak varolmak ve müslüman olarak kalmak konulu bir seminer sundu. Genç kızlar tarafından sorulan sorulara da cevap veren Tüter katılım sağlayan genç kızlara teşekkür etti. Daha sonra Rodgau şubesinin tanıtımı yapıldı. Program kapanış Kur`an-ı Kerimi ile sona erdi. sayfa 8 Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432

Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432 sayfa 9

haber Islam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Rhein Neckar Saar Bölgesi tarafından düzenlenen Alemlere Rahmet Hz. Muhammed programı Germersheim Stadthalle`de kalabalık bir izleyici topluluğunun katılımı ile gerçekleştirildi. Program takdimcisi Erkan Ergün katılımcılara programın akışı hakkında bilgilendirme yaptı. Daha sonra Avrupa Güzel Kur`an Okuma 2.si İsmail M. Tuzlacı`nın okuduğu açılış Kur`an-ı Kerimi ile program başladı. Programın evsahibi cemiyeti sıfatıyla IGMG Germersheim Selimiye Cemiyeti Başkanı Özer Demiral bir selamlama konuşması yaptı. Daha sonra IGMG Rhein Neckar Saar Bölge Başkanı Yaşar Cimşit açılışı konuşması yapmak üzere sahneye geldi. Cimşit programa ilginin yoğun olmasından dolayı memnuniyetlerini iletti. Alemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed`e sevginin ancak bu şekilde ifade edilebileceğini dile getiren Cimşit güzel bir program olması temennisinde bulundu. Açılış konuşmasından sonra IGMG Hessen Bölgesine bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Darmstadt Cemiyeti Gençlik Lokali nin açılışı geçtiğimiz günlerde yapıldı. Açılışa Pfungstadt, Biebesheim, Hanau, Offenbach, ve Darmstadt Cemiyetlerinden yaklaşık 75 genç iştirak ettiler. Program IGMG Darmstadt Cemiyet İmam Hatibi Ali Arslan hocaefendinin açılış Kur`an-ı Kerimi ile başladı. IGMG Darmstadt Cemiyeti Başkanı Adem Aykır gençlere kısa bir selamlama konuşması yaptı. Açılış konuşmasından sonra Ey Özenti Gençlik adlı klip seyredildi. IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Başkan Vekili İsmail Köse Bölge Gençlik Teşkilatı adına kısa bir Germersheim Stadthalle de Alemlere Rahmet Hz. Muhammed Programı Grup Hasretim sahneye gelerek eserlerini seslendirdi. Programa katılan konuşmacı misafirler farklı bir formatla konuşmalarını sundular. Panel şeklinde düzenlenen sunumlar için konuşmacılar teker teker sahneye davet edildiler. IGMG İrşad Başkanı Ahmet Özden, Türkiye`den Prof. Dr. Ahmet Turan Arslan, IGMG Rhein Neckar Saar Bölge Başkanı Yaşar Cimşit, Egitimci-Yazar Sebahattin Uçar sahneye davet edildiler. Panel yönetimini IGMG Rhein Neckar Saar Bölge Başkanı Yaşar Cimşit yaptı. Cimşit sunumlarını yapmak üzere her konuşmacıya 20`şer dakika süre verdi. Panel`in ilk bölümünden sonra namaz ve ihtiyaç molası verildi. Moladan sonra yine sahneye Grup Hasretim gelerek eserlerini seslendirdiler. Grup Hasretimden sonra Panelin ikinci bölümüne geçildi. İkinci bölümde sorulan sorulara da cevaplar verildi. Programın Maide-i Kur`an bölümünde Türkiye`den Abdülkadir Şehidoğlu sahneye davet edildi. Abdülkadir Şehidoğlu nefis Kur`an tilavetiyle salonda bulunanlara manevi bir hava yaşattı. Yine program sonunda IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi olarak tüm katılımcılara plaket takdimi yapıldı. Son olarak Walldorf Mevlana Camii İmam Hatibi Bilal Kaçmaz hocaefendinin yaptığı dua ile program sona erdi. Darmstadt ta Gençlik Lokali Açılışı selamlama konuşması yaptı. Daha sonra IGMG Darmstadt Gençliği faaliyet klibi seyredildi. Akabinde IGMG Darmstadt Şube Gençlik Başkanı Gürbüz Göksu gelen misafirlere ve gençlere faaliyetlerle ilgili bilgi verdi. Günün hatibi IGMG Hessen Bölge Eski Gençlik Başkanı Abdurrahman Polat gençlere 45 dakikalık bir konuşma yaptı ve merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan için fatihalar okundu. Daha sonra gelen Şube Gençlik Başkanlarına ve lokalin yapımında emeği geçen Recep Yiğit beye hediye tablolar verildi ve programın akabinde ikrama geçildi. Günün sonunda gençler ve cemaatle birlikte gençlik lokalinde sinema filmi seyredildi. sayfa 10 Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432

dosya Mahmut AŞKAR Siyaseten ve Hakikaten Batı Avrupa Türkleri Özellikle göçün ellinci yılında istekler, beklentiler, çözüm bekleyen meseleler koro hâlinde, aynı anda seslendirilmeli, ortak basın toplantıları yapılmalı, yüzbinlerce imzalı dilekçeler verilmeli, gerekirse yürünmeli; Brüksel e, Berlin e ve illâ da Ankara ya!... Bazen yaşanılan hakikatlerle siyasetin veya siyasîlerin hakikati birbiriyle örtüşmeyebilir. Hatta; örtüşmek ne kelime, taban tabana zıt olabilir. Meselâ, siyasetçinin birisi, memleketi günlük gülistanlık gösterirken; bunu rakamlar, istatistikler ve grafiklerle belgeleyebildiği gibi, öteki siyasetçi, aynı memleketin yoksulluk, sefalet ve kaos içinde olduğunu haykırırken o da, belgeler, rakamlar ve grafiklerle kendisini doğrulatablir. Seçim ortamına girmiş siyasî liderlerin sadece bir günlük konuşmalarının ortalamasını aldığınızda; birisi için şaha kalkmış bir Türkiye manzarası, diğeri için yerlerde sürünen bir Türkiye tablosu ortaya çıkar. Hakikat ise; muhtemelen o iki noktanın ortalarında bir yerdedir. Bir zamanlar anavatanı maddî ve ideolojik katkılarıyla kurtarmak için kolları sıvayan dünün Gurbetçileri ve bugünün Batı Avrupa Göçmen Türkleri siyasetin neresindeler? Buna ilaveten ikinci soru da; siyaseten neredeler? Meselâ Almanya gibi göçtükleri ülkenin siyasî hayatında işgâl ettikleri yerle, siyasetçisinin nutkunda (retorik) ve zihnindeki yerleri birbiriyle örtüşmüyor. Bilfiil siyasî partilerdeki Türklere bakış açısı, algılama biçimi, kabul görür ve ülke gerçekleriyle paralellik arz ederek belli bir seviyede tutulurken; Türk azınlığa bakıştaki genel temayül; bünyesinde birçok menfilikleri bulunduran ve istenmeyen öteki noktasındadır. Göç edilen ülkenin politik hayatında kazanılan yer kadar, gelinen ülkenin (anavatan) politik hayatında Batı Avrupa Türkleri yer edinemediler, buna imkân ve fırsat verilmedi. Halbuki yenivatan kadar anavatanda da, Göçmen Türklerin siyasî temsilcilerinin olması, kendileri için hayatî bir önem taşır. Ülke dışındaki vatandaş ve soydaşlarını bazen eften püften sebeplerle gelen/verilen talimatlar ve konjönktürel ihtiyaçlar doğrultusunda seferber eden bir anlayışın ötesinde, millî politikası olan her ülke, dışarıdaki böylesi bir potensiyeli siyaseten de gözardı etmez. Batı Avrupa ülkelerine Türk İşçi Göçü nün başladığı 1960 lı yılların başından itibaren, gelmiş geçmiş hükümetler, Orda bir köy var uzakta/o köy bizim köyümüzdür zaviyesinden hadiseye bakmışlar ve; Gezmesek de, tozmasak da/o köy bizim köyümüzdür (A. Kutsi Tecer) noktasından Göçmen Türkleri sahiplenmişlerdir. Haksızlık etmemek lazım; artık bu topraklara ayak basmayan, buraları şehir şehir gezip tozmayan politikacı ve üst düzey bürokrat kalmadı gibi... Bazen hangi sebeplerle buralara geldikleri bizlerce meçhul olsa da, gelmişken bizleri denetlemeyi, birlikte kameralara poz vermeyi ve orada yaptıkları ve yapacaklarını buradakilere propaganda etmeyi ihmal etmeyen büyüklerimiz; milyonlarca Avrupalı Göçmen Türke akıl vermenin ötesinde, onlara yönelik verecekleri hizmeti hiç bahse konu etmezler. Birisi; uyum sağlayın, buranın lisanını öğrenin derken, ötekisi; kimliğinizi muhafaza edin, anadilinizi unutmayın, der. Ayrıca siyasî partisinden, iktidar ve muhalefette oluşundan bağımsız olarak, askerî cunta denetimi ve baskısı altındaki ara rejimlerden kurtulalı beri, bütün siyasîler, Batı Avrupa Türklerine, Türkiye genel seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını vaad etmişler... Ve sadece o kadarını edebilmiş, o kadarıyla yetinmişler. Siyaseten bakıldığında; Türklerin olduğu ülkelerde yabancı düşmanlığı/ırkçılık var, İslâmafobi var, dolaylı asilimilisyon tehlikesi var... Hakikaten bakıldığında da bunlara ilaveten; İslâm ın resmî statüye kavuşturulmaması, aile birleşimi, seçme ve seçilme hakkı, iki ara bir derede kalan çifte vatandaşlık ve Üçüncü Nesil Göçmen Türkün konuşmakta ve yazmakta zorlandığı Türkçe gibi hayatî konular var... Yurtdışındaki Türklerle ilgili oluşturulan mercilerin yetkilileri, mahmut.askar@t-online.de Batı Avrupa Türklerinin meselelerine acaba ne kadar vakıflar? Onların yüzde kaçı Ankara bürokrasisinden, kestirme yollardan koltuk verilenlerden ve yüzde kaçı sözkonusu kesimin kendi içindendir? Göçmen Türk, Almanca öğrenin, uyum sağlayın! diyenler kadar, Türkçe yi öğrenin, asimile olmayın! deyenlere de, sadece kafa sallayıp, gülüp geçiyor. Anadil gibi bir milletin varlığını simgeleyen bazı konular, devletin millî politikası statüsünde muamele görmeden ve devlet desteği olmadan arzu edilen, hedeflenen neticeyi vermez. Siyaseten, Türkçe yi öğrenin diyenlere pek kulak asılmaz çünkü; devletin imkânlarını elinde bulunduranlar olarak siz şimdiye kadar hakikaten ne yaptınız? diye sorarlar. Meselâ Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan ve Almanya gibi ülkelerin, yurtdışındaki vatandaşları için göstediği anadil hassasiyeti ve gayreti gibi bir azim mi gösterdiniz? Veya onlarınkine eşdeğer bir millî politikanız mı var? İletişim ve teknoloji çağı Yirmibirinci Yüzyıl da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına yurtdışında oy Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432 sayfa 11

haber kullanma hakkı sağlamaktan aciz ve isteksiz irade, kırk dereden su getirerek niçin mümkün olmadığını anlata dursun... Göçün 50. Yılında bile bu zihniyetin Batı Avrupa Türklerine siyaseten bakışı maalesef böyledir: Toplantılar birbirini kovaladı, heyetler geldi heyetler gitti. Verilen raporlar, dilekçeler kayıt altına alındı fakat kaldırıldığı raflardan bir türlü aşağı indirilmedi. Bakanlar geldi, müsteşarlar gitti... Dünün koalisyon, bugünün tek partili hükümetleri de, paldır küldür giden, gümbür gümbür gelen başbakanlar da; dinlediler, öğüt verdiler, akıl dağıttılar, vaadde bulundular. Zaman zaman da kafaları karıştırıp, ortalığı velveleye verip çekip gittiler. Türkiye Cumhuriyeti nin temsilcileri veya ileri seviyedeki siyasîleriyle biraraya gelindiğinde, Avrupalı Türkün meselesinden ziyade, kendisini pazarlayan ve akabinde de mensubu olduğu kuruluşun reklamını yapan nam-ı diğer STK Başkanları yla da ancak bu kadar!... Buralarda bir baltaya sap yapılmayacaklarını nihayet anlayanlarımızın, temsil ettikleri kitle üzerinden Türkiye de bir yerlere gelebilmenin yollarını aramaları da, Avrupalı Göçmen Türkün hakikat pencerisinden görünen bir başka manzarasıdır. Özellikle göçün ellinci yılında istekler, beklentiler, çözüm bekleyen meseleler koro hâlinde, aynı anda seslendirilmeli, ortak basın toplantıları yapılmalı, yüzbinlerce imzalı dilekçeler verilmeli, gerekirse yürünmeli; Brüksel e, Berlin e ve illâ da Ankara ya!... Frankfurt ta WWİB- Proje ve dialog çalışmaları çerçevesinde, 3 semavi dinin temsilcilerinin ve uzmanların katıldığı bir toplantı yapıldı. Toplantının ana hedefi, anaokulları başta olmak üzere çocuk eğitimiyle ilgili kişi ve kurumları dini eğitim konusunda bilgilendirmekti. Aynı zamanda din eğitimi, (dinlerarası) eğitim- (Inter) Religiöse Erziehung- konusunda eğitimcilerin dikkatini çekmek ve konuyla ilgili anaokullarındaki işleyiş hakkında yetkilileri bilgilendirmekti. WWIB?-Biliyor musun Ben Kimim?- Proje ve dialog çalışmaları platformunu vücuda getiren ve büyük ölçüde finansa eden ACK (Almanya Kiliseler Birliği), DİTİB (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği), ZMD (Almanya Müslümanları Merkez Konseyi), ve ZJD (Almanya Yahudileri Merkez Konseyi) himayesinde düzenlenen dinlerarası eğitim- anaokulları açısından pedagojik bakış konusunun ağırlık olarak işlendiği ve tartışıldığı toplantıya çok sayıda ilim adamı, uzman ve cemaat temsilcileri katıldılar. Frankfurt un merkezinde Haus am Dom adresinde yapılan ve 2 gün süren toplantının birinci bölümünde, Prof. Dr. M. Brumlik, Prof. Dr. T. Eppenstein ve Prof. D. Kissel sayfa 12 ANAOKULLARI VE DİNİ EĞİTİM KONULU TOPLANTI FRANKFURT TAYAPILDI gibi bir çok ilim adamı ve uzmanlar sunumlar yaptılar. Toplantı boyunca seküler toplumda dindar olmak, anaokullarında din eğitimi, (dinlerarası)eğitim ve meseleler, çocuklar açısından din eğitimi/(dinlerarası) eğitim konularında bilgiler verildi ve tartışmalar yapıldı. Toplantının ikinci bölümünde ise WWIB ni meydana getiren kuruluş temsilcilerinden Prof. Kissel (ZJD), Bekir Alboğa (DİTİB), Yakup Tufan (ZMD/ATİB) ve H. Ziliaskopoulus (ACK) adına söz aldılar. Yetkililer din eğitimi, anaokulları ve din eğitimi, dialog, çok dinli bir toplum, Güney Almanya da faaliyet gösteren ATİB li derneklerin idarecilerinin ve bölge yönetim kurulu üyelerinin iştirak ettikleri içeğitim çalışmaları tamamlandı. Tamamıyla idareci/yönetici kadroya matuf, bu dönemin eğitim proğramlarının ilki ATİB-Albstadt teşkilatının binasında gerçekleştirildi. Hessen bölgesi içeğitim toplantısı da, ATİB-Darmstadt külliyesinde, Hessen Bölge Başkanı Şaban Duran ın selamlama konuşmasıyla başladı. Genel Başkan Selahattin Saygın, Genel Başkan Yardımcılarından Mehmet Çubukçu, Hanefi Şimşek ve Mahmut Aşkar ın yanısıra ATİB-Württemberg Bölge Başkanı Abdülcelil Akyüz ve İletişim Uzmanı Hidayet Kayaalp konuşmacı olarak katıldılar. Abdülcelil Akyüz, Alman dernekler kanunları çerçevesinde dernek kuruluşu, organları, yöneticilerinin üyelere ve dışarıya karşı taşıdıkları sorumlulukları anlattı. Hidayet Kayaalp, insanlararası iletişimde rol oynayan kültürel değerlerin, kavramların ve bunların çağrıştırdığı şeylerin önemini anlattı. Mehmet Çubukçu ise, günlük teşkilat faaliyetlerinden yola çıkarak, dernek hayatında dikkat edilmesi gereken Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432 hususları ve bizim gibi kuruluşların teşkilat anlayışı, disiplini ve yapılanmasını izah etti. Niçin ATİB, Niçin Teşkilat başlıklı konuşmasında Mahmut Aşkar; organize olmuş toplumlar olarak bilinen Almanya gibi ülkelerde kültürel varlığın devamı ve yerli toplumla uyum sağlamanın yolu teşkilatlanmaktan geçer, dedi. Konuşmasının devamında, Müslüman çocuklar ve Hristiyan anaokulları gibi konularda tartışmalar yaptılar, bilgiler verdiler ve soruları cevaplandırdılar. ZMD adına söz alan (ATİB Gen. Bşk. Yard.) Yakup Tufan, yaptığı konuşmasında özellikle kiliseler bünyesinde olan anaokullarına giden Müslüman çocukların Hristiyan inanç ve kültürü tesirinde kaldıklarını ve bunun gelecek için bir tehlike arz ettiği konusuna değindi. 5 milyon civarında Almanya da yaşayan Müslümanların artık kendi anaokullarını açmaları gerektiğini savunan Yakup Tufan, dini kurum ve kuruluşların Almanya nın gerçeğini göz önünde bulundurmaları ve hizmetlerini bu çerçevede vermeleri gerektiğini belitti. Dialog ve dinlerarası işbirliğinin faydasına da değinen Y. Tufan, barış içerisinde birlikte yaşamak; toplumun huzur ve mutluluğu konusunda ortak projeler üretmek bakımından buna ihtiyaç olduğunun altını çizdi. İki gün süren ve idareciliğini ZDF- Sunucularından (Moderator) Abdul- Ahmad Rashid in yaptığı toplantı, dini cemaat temsilcilerinin yaptıkları değerlendirme konuşmalarıyla sona erdi. ATiB İçeğitim Çalışmaları Yapıldı ATİB i diğerlerinden farklı kılan özellikleri anlattı. Genel Başkan Selahattin Saygın ise genel bir değerlendirme yaptıktan sonra, ATİB in ilk kurulduğu günden bugüne kadar devam eden çizgisinde bir sapma olmadığını ve İçinizden hayra çağıran bir topluluk bulunsun ilahi emri doğrultusunda hizmet verdiklerini söyledi.

Özel Köșe Şinasi ŞİMŞEK İman Varsa İmkan da Vardır İmanınız varsa imkanınız da vardır dedi, önce kendisini imkansız sananların kafasını değiştirdi, sonra da kendilerini, değiştirdi. Balık tutup vermedi, balık tutmasını öğretti. Anlayacakları dilde konuştu, bir konuşmasında şu an istesem hepinizi hop oturup hop kaldırırım demişti. Ama bu tip konuşmalar suya yazı yazmaya benzer demişti. Su akıp gittiğinde ne yazı kalır ne söz demişti ve şimdi size bilgiyi anlatacığım demişti. 1969 yılında bir kişi ayağa kalkmıştı. Ayağa kalkıp yapacaklarını ideallerini hedeflerini yapmak için yola koyulmuştu. Bir bahar günü bir çiçek gibi açmıştı. Bir çiçekle bahar gelmez evladım diyen yaşlı amcaya her bahar bir çiçekle başlar demişti ve arkasından ne çiçekler açtı. Diktiği fidanlar büyüdü meyve verdi. Tarihte her hareket, hep bir kişinin ayağa kalkması ile başlar. (Şair Sezai KARAKOÇ) Tarihte iz bırakanlar, insanların gönüllerinde yer bırakanlar hep bir kişinin ayağa kalkması ile başladığının bilincinde idi. Ayağa kalkmak, duruş sergilemek ve sergilediği duruşla milyonları peşine düşürmek öyle sıradan alelade bir iş olmadığının, esaslı bir iş olduğunun şuurunda idi. Gönüllerde yer etmek, gönüllerde bir dava yeşertmek, o davayı sürekli zinde ve devamlı kılmak, esaslı ve kapsamlı bir çalışma ile olacağını biliyordu. Çünkü her faninin arzuladığı ama hayellerine bile ulaşamadığı işleri düşünmek, planlamak ve yaptığı planları uygulamak için yola koyulmuştu. Sen bir devsin, yükü ağırdır devin, Kalk ayağa dimdik doğrul ve sevin. (Şair N.F.KISAKÜ- REK) Şair ötelerden böyle diyordu. Yıllardır süren yılgınlağa bozgunluğa inat, şerefli ecdadımızın, torunları olarak vizyonumuzu misyonumuzu bize hatırlatıyordu. İşte o vizyonun, misyonunu tamamlamak liderliğini yapmak için yola çıkmıştı. Bütün arzu ve isteği buydu, bunun için hayallerinin arzularının ucu bucağı yoktu. O bir liderdi ve bu ağır yükün lideri idi. Sarsılmadı yıkılmadı. İnadına sonuna kadar, gücünün son hadine kadar bu ağır ve şerefli yükü taşıdı. Bütün hayallerini gerçekleştirmek, milletine devletine ve bütün insanlığa huzur ve refah getirmek için ayağa kalkmıştı. Kim ne derse desin yılmayacaktı, usanmayacaktı. Ayakta kaldığı sürede, Yaradanın müsaade ettiği sürede yapabileceği ne varsa hepsini yapacaktı ve yaptı da. Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu. (M.Akif ERSOY) Şairin dediği gibi hep mazlumun yanında idi, onun için milyonlar cenazesine omuz verdiler, devlet töreni istemeyen liderlerine törenin en büyüğünü hediye ettiler. Gidemeyenler duaları ile yanında oldular. Hayırla yad edilmek, hayırla anılmak zor iştir. Bizim milletimizin mayasında vardır. Yapılan iyiliği unutmamak misli ile karşılık vemek, milletimiz karşılığını vererek omuz vererek, omuzlar üzerinde taşıyarak son görevini yerine getirdi. İnsan meydan ortaya çıktığında belli olur. (Sezai KARAKOÇ) Meydan ortaya çıkmıştı kendisi de ortaya çıkmıştı. Tarihte iz bırakan bir hareket ve dava için inanç sağlamlığı gerekli idi, onun bilincinde sinasi_simsek@yahoo.de idi ve inancı sağlam sarsılmaz kayalar gibiydi. Azim ve gayretle çalışmak, bunu da sürekli yapma şuuru lazım idi, bundan da zerre taviz vermedi ve birgün olsun geri durmadı. Yaptığı çalışmalarla önce yavaş yavaş, dalga geçildi, sonra sen ne demek istiyorsun diye göz dağı verildi, sonra çalıştığı bütün işyerlerini kapattılar. Elindeki malzemesini takımlarını, aldılar. İşsiz güçsüz ortada dolaşan bir sürü insana aş ve iş imkanı verdi, açtığı iş yerlerinde onare etti makam mevki sahibi yaptı. İlk fırsatta iş sahibi yaptığı, dükkanı korusun diye aş ve iş sahibi olanlar bırakıp gitti. Temellerini attığı mükemmel bina, binayı korusun diye işe aldığı işçilerin dışarıdan gelen hırsızlarla işbirliği sonucu soyuldu. Yeni yeni binalar dikti. Yine yıktılar yine yenisini dikti. Bir gün olsun ah demedi. Uğradığı onca haksızlığa, zulme, ayrımcılığa karşı bir gün olsun vah etmedi. Siz hiç mi hata yapmadınız, diye soranlara, hayır biz hiç hata yapmadık dedi. Birileri bize kaza yaptırmak için sürekli arabayı üzerimize sürdü, biz ne kadar kaçtık isede kaza oldu. Yapanlar suçlu dedi. Kaza yaptıranlar kasti yaptıklarını kabul ettiler özür dilediler, o geri dönüp bakmadı. Mileltinin vicdanına havale etti. Haksızlığa uğradığında şu cevabı verdi, şu yapılanların tarihte zerre kadar, bir nokta kadar yeri olmayacak dedi. Kendisine gönül verenlere sabır tavsiye etti. Sokağa salmadı hainlerin emellerine yam etmedi. Yaptıkları haksızlığın bin yıl süreceğini söyleyenlerin hepsi bir bir ortadan kayboldu, zulümleri ile kayboldular. Adları sanları kalmadı. Tarihte bir nokta kadar değerleri kalmadı. Yaptığı bütün işlerin kopisini alıp çoğalttılar, ama hiç birisi aslının yerini tutmadı. Eğer yaptığı işlerin patentini almaya kalksaydı, fotokopi yapanların ceblerinde beş kuruşu kalmazdı. Ama engin gönüllü idi, hepsine hakkımı helal ettim dedi. Gönüllerde de yer ederek gitti. İmanınız varsa imkanınız da vardır dedi, önce kendisini imkansız sananların kafasını değiştirdi, sonra da kendilerini, değiştirdi. Balık tutup vermedi, balık tutmasını öğretti. Anlayacakları dilde konuştu, bir konuşmasında şu an istesem hepinizi hop oturup hop kaldırırım demişti. Ama bu tip konuşmalar suya yazı yazmaya benzer demişti. Su akıp gittiğinde ne yazı kalır ne söz demişti ve şimdi size bilgiyi anlatacığım demişti. Başlamıştı tane tane bilgiyi anlatmaya ve her gittiği yerde de bilgiden konuşmuş nakış nakış gönüllere dokumuştu. O kadar çok yaptığı işe karşılık, birgün olsun yılgınlık göstermemişti. Çok kibar nazik efendi idi. Bütün hatırlayanlar kendisinden bahsedenler bu özelliğini söylemeden geçemediler. Renkli bir kişiliği insanları celb eden bir uslubü vardı. Ve dostları, arkadaşları vardı yola çıktığı, birgün olsun birisinden ayrılmadı. Arkadaşları söze başlarken bir insan ömrünü dolduracak 60 yıldır, 50 yıldır beraberiz dediler. Dava arkadaşları 40 yıldır beraber yol yürüdük yürüyorduk dediler. Yaşadığımız çağda gerçek dostluğun arkadaşlığın ve vefanın ne demek oluğunu konuşarak değil, yaşayarak uzun bir ömürde insanlara göstermesi başlı başına bir iştir. Bizde açtığı yolda yürüyen neferler olarak kendisinden razı olduğumuzu bildirerek, mekanın cennet olmasını Allah (c.c.) temenni eder, insanlığın refah, huzur ve saadeti için elimizde geldiği kadar gayret ve azimle çalışmamızı bize de onurlu, şerefli bir hayat yaşamamızı bizleri yoktan var eden Rabb imizden temenni ederiz. Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432 sayfa 13

taziye İnnalillahi ve inna ileyhi raciun T A Z İ Y E Ebed Müddet Milli Görüş Mefkuresi Çağdaş Asırdaki Kahraman Önderi, Derin bir İman-Amansız bir İddia sahibi, Necib Milletimizin ender yetiştirdiği Büyük Devlet ve Bilim Adamı, 54. Hükümetin Efsane Başbakanı, Ağır Sanayinin, Ahlak ve Maneviyatın Fikir Babası; İlklerin Adamı, Vefatıyla Dahi Milletine mesaj ve cesaret veren, Milyonların omuzunda uğurlanan ve 75 milyonu aşkın çok sevdiği Milletinin Kalbine Gömülen, Saadet Partisinin Genel Başkanı, Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN Hocamıza Allah`tan Rahmet, Bütün İslam Alemine Başsağlığı dilerim. Kabri Pürnur, Makamı Cennet, Derecesi Aliy, Ruhu Şad Olsun. İnnalillahi ve inna ileyhi raciun T A Z İ Y E Ebed Müddet Milli Görüş Mefkuresi Çağdaş Asırdaki Kahraman Önderi, Derin bir İman-Amansız bir İddia sahibi, Necib Milletimizin ender yetiştirdiği Büyük Devlet ve Bilim Adamı, 54. Hükümetin Efsane Başbakanı, Ağır Sanayinin, Ahlak ve Maneviyatın Fikir Babası; İlklerin Adamı, Vefatıyla Dahi Milletine mesaj ve cesaret veren, Milyonların omuzunda uğurlanan ve 75 milyonu aşkın çok sevdiği Milletinin Kalbine Gömülen, Saadet Partisinin Genel Başkanı, Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN Hocamıza Allah`tan Rahmet, Bütün İslam Alemine Başsağlığı dilerim. Kabri Pürnur, Makamı Cennet, Derecesi Aliy, Ruhu Şad Olsun. IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi Tüm İdareciler ve Üyeleri Adına Bölge Başkanı Yaşar Cimşit IGMG Hessen Bölgesi Tüm İdareciler ve Üyeleri Adına Bölge Başkanı Mehmet ATEŞ İnnalillahi ve inna ileyhi raciun T A Z İ Y E Ebed Müddet Milli Görüş Mefkuresi Çağdaş Asırdaki Kahraman Önderi, Derin bir İman-Amansız bir İddia sahibi, Necib Milletimizin ender yetiştirdiği Büyük Devlet ve Bilim Adamı, 54. Hükümetin Efsane Başbakanı, Ağır Sanayinin, Ahlak ve Maneviyatın Fikir Babası; İlklerin Adamı, Vefatıyla Dahi Milletine mesaj ve cesaret veren, Milyonların omuzunda uğurlanan ve 75 milyonu aşkın çok sevdiği Milletinin Kalbine Gömülen, Saadet Partisinin Genel Başkanı, Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN Hocamıza Allah`tan Rahmet, Bütün İslam Alemine Başsağlığı dilerim. Kabri Pürnur, Makamı Cennet, Derecesi Aliy, Ruhu Şad Olsun. IGMG Düsseldorf Bölgesi Tüm İdareciler ve Üyeleri Adına Bölge Başkanı Yaşar Erim İnnalillahi ve inna ileyhi raciun T A Z İ Y E Ebed Müddet Milli Görüş Mefkuresi Çağdaş Asırdaki Kahraman Önderi, Derin bir İman-Amansız bir İddia sahibi, Necib Milletimizin ender yetiştirdiği Büyük Devlet ve Bilim Adamı, 54. Hükümetin Efsane Başbakanı, Ağır Sanayinin, Ahlak ve Maneviyatın Fikir Babası; İlklerin Adamı, Vefatıyla Dahi Milletine mesaj ve cesaret veren, Milyonların omuzunda uğurlanan ve 75 milyonu aşkın çok sevdiği Milletinin Kalbine Gömülen, Saadet Partisinin Genel Başkanı, Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN Hocamıza Allah`tan Rahmet, Bütün İslam Alemine Başsağlığı dilerim. Kabri Pürnur, Makamı Cennet, Derecesi Aliy, Ruhu Şad Olsun. IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi Tüm İdareciler ve Üyeleri Adına Bölge Başkanı Bilal DEMİROĞLU sayfa 14 Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432

haber İslam Toplumu Milli Görüş Genel Başkanı Yavuz Çelik Karahan, Bosna-Hersek i ziyaret etti ve bir dizi temaslarda bulundu. Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Bakir İzzetbegoviç tarafından kabul edilen Karahan, göreve yeni başlamalarından dolayı Cumhurbaşkanı İzzetbegoviç e hayırlı olsun dileklerinde bulundu. Yapılan görüşmede, daha önce de Aliya İzzetbegoviç tarafından bu makamda kabul edildiğini ve merhum İzzetbegoviç in Bosna halkı ve İslam coğrafyası için olağanüstü gayretlerde bulunduğunu ifade eden Karahan, Bu gayret ve sabrın neticesinde bugün Bosna halkının varlığı devam etmektedir. Avrupa da yaşayan Müslümanlara hizmet eden bir kuruluş olarak bu zamana kadar verdiğimiz destek bundan sonrada devam edecektir şeklinde konuştu. Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Bakir İzzetbegoviç ise, Karahan a, Bosna-Hersek e verilen destek için teşekkür etti. İzzetbegoviç, Bosna-Hersek özgürlük ve bağımsızlık için yüzbinlerce şehit verdi. Hemen hemen her aileden bir veya birkaç şehidimiz var. Acı günlerimizde siz her zaman yanımızda oldunuz ve bugün de yanımızdasınız. Ben o dönemde olduğu gibi bu dönemde de desteğinizi birebir yaşadım ve gördüm. Sizler hakikaten insanların en hayırlısı olma yönünde gayret gösteriyorsunuz. Bizleri hiç bir IGMG Genel Başkanı Yavuz Çelik Karahan ın Bosna-Hersek Temasları zaman yalnız bırakmadınız. Destekleriniz bizlere büyük cesaret ve kuvvet verdi dedi. Karahan, daha sonra Bosna-Hersek Reisu-l Uleması Mustafa Çeriç i makamında ziyaret etti. Ziyaretten dolayı Karahan a teşekkür eden Çeriç, İslam dünyasındaki gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu. Çeriç, İslam coğrafyasındaki son gelişmelerden endişe duyuyorum. Bu durumda Müslümanların sağduyulu hareket etmesi gerekmektedir. Ümmetin birlik ve beraberliği için hep birlikte hayır dualarında bulunmamız gerekir. Sizler de Avrupalı muhacir Müslümanlar olarak ümmetin birlik ve beraberliği için kardeşlerimize dualarınızla destek verin dedi. T.C. Başbakanlığına bağlı olarak hizmet veren Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TIKA) kurumunu da ziyaret eden Karahan, Bosna- Hersek in kalkınmasına yönelik çalışmalardan dolayı TİKA Başkan Yarımcısı Dr. Mustafa Şahin i tebrik etti. Karahan, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı Bosna Hersek te faydalı çalışmalar sergilemektedir. Özellikle de ülkenin tarihsel dokusunun muhafazasına yönelik çalışmaları kayda değerdir ki, bu bağlamda tarihi ve kültürel eserler inşaa ve ihya edilmektedir. Ayrıca bölge ekonomisinin canlanmasına yönelik seracılık ve hayvancılık gibi alanlarda atılan adımlar da bölgenin refahı için ortaya konulan önemli hizmetlerdir. Yapılan bu hayırlı çalışmalardan dolayı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine ve sizlere teşekkür ediyorum dedi IGMG Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler Başkanı Celal Tüter ve IGMG Balkan Ülkeleri Sorumlusu Eddin Salkoviç in de katıldığı ziyaret programında Karahan ayrıca, merhum Aliya İzzetbegoviç in kurmuş olduğu Genç Müslümanlar Derneği ni de ziyaret etti. Dernek Başkanı Edhem Baksic, Karahan a, zor günlerinde IGMG nin yanlarında olduğunu ifade ederek, İnsanüstü gayretlerinden dolayı IGMG camiasına bu vesileyle şükranlarımı sunmak isterim dedi. Karahan son olarak, Bosna Hersek te çeşitli üniversitelerde okuyan öğrencilerle bir araya gelerek onların ihtiyaçları hakkında bilgi aldı. IGMG Genel Kurul Kararı Aldı Genel Kurul, Delegelerin katımı ile 14 Mayıs 2011 tarihinde yapılacak. Şimdiki Genel Başkan Yavuz Çelik Karahan yeniden aday olmayacağını açıkladı. İslam Toplumu Millî Görüş Bölge Başkanları toplantısı Kerpen deki IGMG Genel Merkezinde yapıldı. Toplantıda mutad genel kurulun erkene alınması da kararlaştırıldı. Karara göre, IGMG Genel Kurulu, tüm delegelerin katılımı ile 14 Mayıs 2011 tarihinde yapılacak. Bölge Başkanları toplantısında bir konuşma yapan Genel Başkan Yavuz Çelik Karahan yeniden Genel Başkanlığa aday olmayacağını, ancak teşkilat çalışmalarına aynı heyecan ve ruhla katılacağını ve yeni yönetime her konuda yardımcı olacağını bildirdi. 27 yılı Avrupa daki teşkilatımızda olmak üzere, ömrümün toplam 42 yılını, sizler gibi kardeşlerimle çalışarak geçirdim. Bundan sonra da, genel kurulda seçilecek yeni yönetime yardımcı olacağım diyen IGMG Genel Başkanı Yavuz Çelik Karahan, IGMG Genel Kurulu nun uyum, kardeşlik ve beraberlik ilkesi ile geçmesi için de yardımcı olacağını bildirdi. Konuşmasında, Göçün 50. Yılını idrak ettiğimiz şu günler, bize, en azından gelecek 50 yıl sonrası için de sorumluluklar yüklüyor. Artık kalıcılığımız da kesinleştiğine göre, kalıcılık kurumsallaşmamızın daha da yaygınlaşmasını gerektiriyor diyen Karahan şöyle devam etti: Bizim için gelecek nesillerimiz önemlidir. Bu yüzden de, teşkilat projelerimizi gelecek nesillerimizin toplumsal uyumunu, Müslüman kimlikleri ile toplumsal katılımını teşvik edecek ve geliştirecek biçimde şekillendirmek zorundayız. Toplumdan uzaklaşmayacak, aksine toplumu kucaklayacağız. En büyük zenginliğimiz: İnandığımız din İslamdır. Ve İslam bize, başkalarının bizden emin olmasını emrediyor. Bunun için, insanımızın hayatını zorlaştırmayacak, Peygamberimizin Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız emrini düstur edineceğiz. Teşkilat olarak, kardeşliğimizi daha da kuvvetlendirecek, birlik ve dayanışmamızı devam ettireceğiz. Avrupa daki Müslümanların geleceği için bu teşkilatın önemi çok büyüktür. Bu da bize, sırf Allah rızasını hedefleyerek Kur an ve Sünnet e dayalı İslam anlayışımızdan hareketle daha da büyük bir güven ve heyecanla çalışma sorumluluğu yüklüyor. Burada, Ra d Sûresi nin Bir topluluk kendisini değiştirmeden, Allah o toplumu değiştirmez mealindeki 11. ayetini hatırlatıp, Allah ın inayet ve yardımını ancak O nun rızasına uygun davranarak bekleyebilceğimize vurgu yapmak istiyorum. Allah, kendi yolunda çalışan ve hizmet verenlerin yâr ve yardımcısı olsun. Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432 sayfa 15

Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN, Efsane Bașbakan, Milli Görüș Davasının Hepimiz Erbakan ız demenin elbette bir bedeli vardır ERBAKAN demek; Ya şa dığı çağdan so - rumlu olmak demektir. Baş ka la rı ön le rin deki ağacı kurtarmaktan acizken, ağaçla birlikte ormanı da kurtarmanın derdine düşmek demektir. ERBAKAN demek; Sıkın tı ya ta lip ol mak demektir, elini taşın altına sokmak demektir Za fe re ko şar ken ay nı za man da baş ka la rı na da yü rü me yi öğ ret mek de - mektir. ERBAKAN demek; Şart la ra tes lim ol mak yerine şartları teslim almak demektir. Partileri kapatıldığında atı mızı alan yo lu mu zu da al ma dı ya de yip yo la devam etmek demektir. Ba şı dik an lı açık ol - mak demektir. Onlara aldırmayıp, devam lı ümit aşıla mak, di ri ve canlı olmak demektir. ERBAKAN demek; Her doğan güneşle yeniden doğmak demek. Güneş gibi olup, gittiği her yeri aydınlatmak demek. Bu gün var ol mak ve bugünü baştan sona kaplamak demektir. Kaht-i ri ca lin (adam kıtlığının) olduğu bir ülke de Adam gi bi adam olmak demektir. Nezaketiyle başkalarını ken di ne say gı duy ma ya zorlayan örnek bir Müslüman olmak demektir. ERBAKAN demek; Ba zen Elif gi bi yal nız kal mak ama yi ne Elif gi bi hep dik dur mak de mek tir. Bir ömür ve bir des tan demektir. mücahid e Inna lillahi ve inna ileyhi raciun Doğrusu biz Allah a aitiz ve muhakkak O na dö- Motor Fabrikaları nı kurdu ve Millî Selâmet Part gerçekleşmesi adına, Gümüş Millî Selâmet Partisi kuruldu. neceğiz! T.C. Eski Başbakanlarından Prof. motor üretimine başladı. si nin seçimlerdeki başa Dr. Necmettin Erbakan hocamız 85 yaşında vefat etti. Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamız Hakk a yürüdü. Her insan gibi emr-i hak vaki olduğunda o da ruhunu teslim etti. Fakat, daha sonra topyekün bir kalkınma anlayışının gerçekleşmesi için Türkiye Odalar Birliği Genel Sekreterliği ne seçildi. rısı, CHP ve AP gibi ik düzen partisini endişe lendirdi. Dahası, hi bir zaman koalisyo yapamazlar denile Burada, hükü- bir anda, CHP ile ba 85 yıl önce başladığı hayat mücadelesi son buldu. Erbakan hocamızın hareket ve canlılığı daha genç yaşlarında başlamıştı. İstanbul Erkek Lise- ve hükümet, görmetle anlaşamadı şarı si ni birincilikle bitirdiği için üniversiteye imtihansız giriş hakkı elde etmesine rağmen o, üniver- kendisine ağır bir evi bırakması için siteye yine de imtihanla girmeyi tercih etti ve sınav sonrasında ikinci sınıftan üniversiteye başladı. baskı uyguladı. Odalar Birliği nde Türkiye nin önünün si- Öğrencilik yıllarında hem arkadaşları tarafından çok sevilirdi hem de, her vesile ile onlara liderlik ve bazen de öğretmenlik yapardı. Üniversiyasal iktidar tarafından bizzat engellendiğini gören Erbakan, bunun telerde öğretim üyelerine Hocam hitabı herkes için geçerli ise de Merhum Erbakan için Hoca sıfatı daha farklı kullanılıyordu. Onun Hocalık sıfa- üzerine Adalet Partisi nden siyasete atılmak istedi ise de okul arkadaşı Süleyman Demirel tarafından veto edildi. Ertı, aynı zamanda dindârlığını ve dinin sosyal hayattaki etkinliğine verdiği önemi niteliyordu. Öğrencileri için o, bu yüzden her yönüyle derin bir kendisi için bir motivasyon olarak kabul bakan, yılmayan ve önündeki engellerin Hoca idi. eden bir kişi olarak bu sefer, bağımsız İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi nden 1948 yılında mezun oldu. Aynı yıl Motorlar Kürsüsü nde asistan oldu. Almanya da Reinisch aday oldu. Ve 1969 yılında bağımsız aday olduğu seçimde çok sayıda oy alarak milletvekili oldu. Westfalische Technische Hochschule Aac- 1970 yılında ise bir siyasî hareket hen: RWTH Aachen (Aachen Teknik Üniversitesi) da doktorasını yaptı. 27 yaşında Türkiye nin en Ve böylece Türkiye de Millî Görüş olarak, Millî Nizam Partisi ni kurdu. genç doçentleri arasına girdi. Araştırmaları için hareketi başlamış oldu. Önce ahlâk tekrar Almanya ya geldi. Almanya nın ikinci dünya ve maneviyat sloganı ile kitleleri savaşında tamamıyla yıkılmasına rağmen hızlı bir kalkınma va sanayileşme sürecini yerinde gördüğü için, aynı kalkınma hamlelerinin Türkiye de harekete geçirdi. Fakat, laikliğe aykırı davranmak suçlaması ile parti kapatılınca yerine T.C. Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL Millete Hizmet Etmeyi Her Şeyin Üstünde Tuttu BÜYÜK bir devlet, siyaset ve bilim adamını kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz. Türk siyasetinin en önemli simalarından biri olan Necmettin Erbakan, bilgisi, birikimi, kişiliği, tecrübesi, ilkeleri, mücadele azmi ve unutulmaz hizmetleri ile halkımızın sevgisini ve takdirini kazanmış, örnek bir liderdi. Siyasette bulunduğum dönemde yakından tanıma ve uzun süre birlikte çalışma mutluluğuna eriştiğim Necmettin Erbakan, hiç şüphe yoktur ki, yakın tarihimize damgasını vurmuştur. ı boyunca üstlendiği tüm görevlerde millete hizmet etmeyi her şeyin üstünde tutan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Türkiye nin her alanda gelişmesine ve kalkınmasına değerli katkılarda bulunmuştur. Prof. Dr. Necmettin Erbakan ı daima sevgi, saygı ve şükranla yad edeceğiz. Kendisine Allah'tan rahmet diliyor, ailesine, milletimize, Saadet Partisi camiasına ve tüm sevenlerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum." TBMM Başkanı Mehmet Ali ŞAHİN

Lideri, Yeniden ve Adil Bir Dünyanın Mimarı Ama Asıl Hatırlanacak Mahlasıyla ERBAKAN Hoca Diyor ki; i- a- ki e- ç n n a- ı N rbakan bir koalisyon yapması, Erbakan ve Millî Görüş hareketinin önünü açtı. Erbakan, ağır sanayi hamle- Partisi ile yeniden ortaya çıkması oldu. tir denilen bir anda, yasaklı olduğu halde Refah leri, okullarda din ve ahlâk dersleri ile İmam-Hatip Liseleri nin açılış sürecini de hızlandırdı. Erba- 1988 yılı sonunda Adil Düzen programını gün- Erbakan, bu süreçte giderek oylarını yükseltti. kan ın resmî programında, genelde sosyal ve ekonomik kalkınma programı yer almasına rağmen, bir yankı uyandırdı. Programın tanıtımı için partideme getirdi. Bu programı hareket içinde büyük dindârlığıyla birlikte, dinin sosyal hayattaki konumuna önem vermesi, alışıla gelmişin dışında, özel- bölümünü eğitim seminerlerine tabi tuttu. Başta nin tüm idarecileri ve binlerce üyesinin önemli bir likle CHP iktidarları döneminde aşağılanan halk ANAP olmak üzere, önce bu hareketi önemsemeyen diğer siyasal hareketler, 1992 yılındaki yerel kitleleri ile bire bir temas kurması, herkesi kucaklaması, ahlâk ve maneviyat derken, İslam ahlâkından bahsetmesi; Milli Görüş derken, etnik anladılar. Fakat 1994 yerel seçimleri partinin, hem seçimlerin verdiği ilk işaretle, endişelenmeye başlamdaki bir milliyetçiliğe karşı çıkıp milletimizin söylemlerinin hem de idareci yetiştirdiğinin bir görüşü ne ise, Millî Görüş odur demesi Türkiye de yeni bir hareketin oluşmasına neden oldu. göstergesi oldu. Yolsuzluk ve hizmetsizlik ile anılan yerel idareler, RP li belediyelerle önemli hizmetlere imza atınca, Ankara, İstanbul, Konya, Tek başına çıktığı yolda, Türkiye de arkasından giden milyonları bulan büyük bir kitlenin Kayseri gibi büyük şehirlerden gelen oylar 1995 yanı sıra, hareketini bırakıp başka bir siyasal genel seçimlerinde de belirleyici oldu ve RP birinci parti olarak seçimlerden galip çıktı. Askerî, si- oluşum meydana getirenlerin dahi etkin siyasal hareketler olmasına vesile olan yolu açtı. Bu anlamda Türkiye tarihinin son 30 yı- başbakanlığı dönemindeki başarıları, Türk siyasal yasî ve adlî baskılara rağmen Erbakan ın bir yıllık lına vurduğu damga ile her zaman büyük tarihinde derin izler bıraktı. Ancak adlî, askerî, siyasî baskıların alenen yapıldığı ve medyanın bir hayranlık ve minnettârlık ile anılacak. Önünün kesildiği her anda bir başka saldırı kampanyası yürüttüğü 1997 yılında 28 Şubat kavramıyla tarihe geçen baskılar silsilesiyle çözüm ile ortaya çıkan Erbakan, sadece kitlelere öncülük etmedi; O, öncülük ettiği kitleleri hem büyüttü, hem eğitti, saldırıların amacı olan ülkede kaos ve anarşi çıkar- iktidardan uzaklaştırıldı. Ama Erbakan, bütün bu hem bilinçlendirdi. Bunun için Millî ma oyununa gelmedi. İktidar ortağı DYP den destek göremeyince de istifa etmek zorunda kaldı. Görüş hareketi mensupları, Erbakan ı, yalnızca siyasi bir partinin başkanı olarak değerlendirmedi. Erbakan ın yıkıl- 1998 yılına gelindiğinde ise RP kapatıldı ve Erbakan yeniden siyasal yasaklı hale geldi. Yasağın geçen sene kalkmasının ardından Erbakan Homak bilmeyen umudunun en önemli göstergesi, 12 Eylül darbesi sonrasında, ca, yeniden Saadet Partisı Genel Başkanı oldu. 27 siyasi yasaklar döneminde, Erbakan ile Şubat 2011 tarihinde ise, arkasında dev bir miras birlikte çalışmalar yapmış olan Turgut Özal ın popülerliğinin zirvede olduğu bırakarak Rahmet-i Rahman a kavuştu. bir dönemde artık Millî Görüş bitmiş- Allah (cc) gani, gani rahmet eylesin! Adı, milletimizin hafızasından silinmeyecektir NEC MET TİN Er ba kan adı, aziz mil le tin ha fı za - sından asla silinmeyecek, ki şi li ği, mü ca de le si ve ge ri de bı rak tı ğı eser - le riy le genç le re ör nek ola cak tır. Sa yın Er ba kan mil le ti mi zin gön lün de müstesna bir yer edin - miş tir. T.C. Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN Allah O ndan razı olsun TÜRKİYE YE çok önemli hizmetler kazandırmış, Türk siyasetinde kendine mümtaz bir yer edin miş ve öm rü nü öğ ren me ye ve öğ ret me ye adamış bir siyasetçi ve bilim ada mıy dı. Şah sıy la, da va - sıyla, ilkeleriyle olduğu kadar bir in san ola rak da genç nesillere örnek oldu. Allah O ndan razı olsun. Öğrettikleriyle, kişiliğiyle kendisini şükranla yad edeceğiz. Fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpışıdır. Bizim davamızda kimse kendi için yaşamaz, Herkes kardeşi için yaşar. Menfaati öldürmenin en kolay yolu budur. Namaz dinin direği cihad ise zirvesidir. Biz siyaset değil cihad yapıyoruz. Müslüman Hakkın hâkimiyeti için motor, şerrin yok olması için fren olma görevlisidir. Hakk ı üs tün tut mak her za man sa adet ge ti rir. Milli Görüş; bu milletin inancıdır, tarihidir, kimliğidir, ruh köküdür. İman varsa imkân da vardır, Milli Görüşçü asla vazgeçmez. Bir çi çek le ba har ol maz. Ama! Her ba har bir çi çek le baş lar... Kelime-i Şahadet getirip iman etmekle her işimiz bitmiyor, tam aksine, kulluk imtihanımız yeni başlıyor. Yani kelime-i Şahadet, bir nev i, Kur an programıyla yapılan kulluk imtihanına, giriş belgesidir. İs lâ mi teb li gat ta mu ha ta bı mız is tis na sız bü tün in san lar dır. Öy le ise gö rü - şü ve görüntüsü ne olursa olsun, davamız herkese anlatılmalı, davet her kesime yapılmalıdır. Tebliğ ve davet bizden, hidayet Allah'tandır. Aşk, azim ve Mil lî Gö rüş te ke den bi le süt çı ka rır. CİHAD: Kur an nizamını kurmak ve yürütmek için var gücümüzle çalışmaktır. Biz seçimler için değil, gelecek nesiller için çalışıyoruz. Biz mantar zihniyetli değiliz, biz çınar ağacıyız. Herkes Milli Görüşçü dür ama farkında değildir. Allah ına kul olmayan davasına er olamaz. Hak'kın te si si için ça lış ma mak la Ba tıl'ın hâ ki mi ye ti için ça lışmak ara sın - da fark yok tur... Akıl; şunlar, şunlar doğru ise, şunlar da doğrudur şeklinde bir mukayese ve muhakeme (karşılaştırma ve karar verme) kabiliyetidir. İslamsız akıl, tek başına ilk ve mut lak doğru la rı bi le mez, ha yır ve şer ri ta yin ede mez. İslamsız bütün nimetler ve saadetler eksiktir ve yetersizdir. Bu nedenle "Bugün dininizi ikmal ettim ve nimetlerimi tamamladım" ayeti en son indirilmiştir. Akıl, bir temyiz (iyiyi kötüden seçip ayırma) yeteneğidir. Akıl; ima nın ve İs lam ın em rin de en bü yük ni met, nef sin ve şey ta nın elin - de ise, sebebi felâkettir. Hır sız en çok kim den kor kar? Hır sız en çok ev sa hi bin den kor kar. Herhangi bir durumun oluşmasında ve gelişmesinde Müslümanların üç ayrı safhada, takınacağı, üç ayrı tavır vardır: 1- Önce emredilen ve yapılması gereken bir konuda, takatimizin sonuna kadar ceht, gay ret ve her tür lü es ba ba te ves sül, 2- Ola yın mey da na ge li şi sı ra sın da, kor ku ve te lâ şa ka pıl ma dan Al lah'a tes li mi - yet ve te vek kül, 3- Sonunda ise, takdire rıza ve ortaya çıkan neticenin hakkımızdaki en hayırlı durum olduğunu kabul etmek gereklidir. Müslümanca düşünmenin üç temel esası vardır: 1- Dünya hayatı, çok önemli bir imtihandır. Ahiret ise, dünya hayatının hesabı ve imtihandaki artı ve eksi puanların karşılığıdır. Nefeslerimiz sayılıdır, bunlar Allah yolunda harcanmalıdır. Çünkü ölüm bize, çok yakındır. 2- İslâm Dini, Allah yapısıdır. Bunun için mükemmeldir ve tastamamdır. Hâşâ, zerre kadar noksanı, fazlası ve hatası bulunmamaktadır. 3- İs lâm Di ni, bir bü tün dür. Ona bir şey ka tı la maz ve on dan bir şey çı ka rı la maz. Baş tan so na Hak tır, ha yır dır ve hep si, her kes için ve her yer de la zım dır. Çünkü İslâm, dünya ve ahiret saadetinin tek ilacıdır. Şu dünyaya gönderiliş gayemiz olan kulluk imtihanını başarabilmek için, üç tane temel ve birbirini tamamlayan esas vardır: 1- Her şeyden önce İslâmı öğrenmek, İslâmın her konudaki emrini bilmek, 2- Öğrendiğimiz İslâmi esaslara göre yaşamak, Kuranın hükmünü hayatımıza tatbik etmek, 3- Her yer de, her hal de ve her me se le de, mut la ka İs lâm a gö re, ya ni İs lâm ca düşünmek. Ya ni, iti kat ve il mi hal ko nu la rını öğ ren di ği ve bil di ği bir kı sım iba det le ri ye ri - ne getirdiği halde, ticaret, siyaset ve devlet hayatında müşrikler gibi düşünen, olayları batılı ve cahili ölçülerle değerlendiren bir kimse, hakikat nazarında Mümin sayılamaz. Milli Görüş çağdaş bir medeniyet projesidir. Milletimizin kendi görüşüdür. Sul tan Fa tih'in İs tan bul u feth eder ken kal bin de ki inanç ne ise Mil li Gö rüş odur. Bizim milletimiz bin yıl Mil li Gö rüş ile dün ya ya hâ kim ol du. Bu gün de bü tün dertlerimizin ilacı MİLLİ GÖRÜŞ'TEDİR. Bütün gücüyle ve tüm imkanıyla inandığı Hak yolunda çalışarak manen ve maddeten kalkınmış Yeniden Büyük Türkiye'nin kurulmasında insanlığın özlediği medeniyetin tesisinde ve bütün insanların Refah, Saadet ve Selamete ulaşması yolunda hizmeti geçenlere NE MUTLU!

haber IGMG Kuzey Bavyera Bölgesinin Nürnberg Merkez Camiinde düzenlediği Ahde Vefa ve Hatim Merasiminde duygulu anlar yaşandı. Öğle Namazına Müteakip yapılan proğramda Merkez Camiine Bölgenin tüm cemiyetlerinden ciddi katılımlar oldu. Nürnberg Merkez Camii imam- Hatibi Halil Erol Hoca Efendinin açılış konuşmasıyla başlayan proğramda Nürnberg Merkez Camii Başkanı Hasan Aslan misafirlere selamlama konuşmasıyla hoş geldiniz dedi. Proğramda IGMG Kuzey Bavyera Bölge Başkanı Bilal Demiroğlu, Sessiz Gemi Şiiriyle başladığı konuşmasında, ı öyle bir yaşa ki, yaşadığın hayat seni kıskansın!, IGMG Kuzey Bavyera Bölgesinden Vefa Örneği Hakkı öyle bir sev ki, ölüm sana acısın, Öyle bir Dost ol ki, Dostun olmayan utansın..! Evet Muhterem Hocam öyle bir yaşadı ki, hayatlar onu kıskandı şahidiz biz ona..! Birbirine selam vermeyen cemaat ve gruplar onun taktığı Milli Görüş gözlüğüyle birbirini kucaklamayı öğrendi. Şuursuz, ruhsuz müslümanlık anlayışına ruh ve şuur kazandırdı. Neye inandığını tarif edemeyen muhafazakarlar, dili çözüldü, toplumun her kesiminde kendisini savunur hale geldi. Siyaset kurumuna ahlak getirdi. Ruh getirdi, izzet getirdi, seviye kazandırdı. Global zulüm, kan, barut, haksızlık, katliam üreten mekanizmaları insanlığın dikkatine sundu ve Yaşanabilir Bir Dünya modeli, Adil bir paylaşım, hizmet sunan yönetim anlayışıyla insanlığı bıluşturdu... Muhterem hocam seni, değil dostların, düşmanların bile acı kaybımız diyerek göz yaşı döktüler dedi. Halil Erol Hocanın öncülüğünde, Ali Çakmak Hoca, Ramazan Şerif Hoca, Ahmet Şerif Hoca, Müsiad Nürnberg Başkanı İsmail Satır, IGMG Kuzey Bavyera Bölge Birincisi Fatih Maraşlıoğlu ve Ethem Aslanbaba Hoca Efendilerin okuduğu Kur an-ı Kerimler sonunda Bölge çapında Milli Görüş Lideri Prof. Necmettin Erbakan Hocamız, Tahir Büyükkörükçü Hocamız ve Cemaatimizden Rahmetlilere ithafen toplam: 33 Hatm-i Şerif, 140.000 (Yüzkırk bin) Kelime-i Tevhid, 200 kadar Yasin-i Şerifin duası yapılarak, ruhlarına sevapları hediye edildi. sayfa 18 Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432

dosya Fazilet SEYİDOĞLU İbadetleri, Çocuğunuza Bahane Olarak Sunmayın Dinî konularda çocukla inatlaşmak, zorlamak, örnek olma adına olsa da, ne kadar doğru olduğuna inansanız da çözüm değildir. Aileler uzlaşmacı bir yol sergilemeli, çocuğu cezalandırır konuma düşmemeli, onları zorlamamalıdır. Anne-baba öncelikle nasıl sevdirebilirim diye düşünmeli, çocuklarıyla konuşmalı, anlatmalı, yaşına ve bireyselliğine uygun çözüm yolları üretmeli, orta yolu ve dengeyi sağlamalıdır. Oyun oynamak isteyen çocuğa 'şimdi namaz kılacağım', TV'de en çok sevdiği çizgi filme odaklanan oğluna aldırmadan 'şimdi hatim takip edeceğim' diyen anne-babalar, farkında olmadan çocuklarındaki dinî duygulara zarar verir. Bu tür davranışlar çocukların dinden soğumasını sağlar. İbadetleriniz çocuğunuzla aranıza girmesin. Ayşe 8 yaşındaydı. Sürekli annesiyle birlikte olmayı gözlüyordu. Annesi ise ibadetlerine çok düşkündü. Vakti girdi mi namazını kılar, her fırsatta Kur'an okur, tesbih çekerdi. Ayşe ne zaman annesini yanına çağırsa, onunla birlikte olmak istese annesi, "Şimdi namaz kılacağım, Kur'an okuyacağım" diye cevap verirdi. Yine bir gün annesiyle birlikte parka çıkmak istemişti. Annesi de yine aynı cevabı vermişti: "Namaz kılmam lazım yarın çıkalım." O da "Öff be! Sen de hep namaz kılıyorsun. Bu namazı hiç sevmiyorum!" diye ağlayarak odadan çıkmıştı. Benzer bir durum 5 yaşındaki Mehmet'lerin evinde de yaşanıyordu. Annesi ve oğlunun en çok sevdiği programlar televizyonda çakışıyordu. Anne hatim programını, oğlu da o saatteki en çok sevdiği çizgi filmi izlemek istiyordu. Anne "Hatimimi bitirmem gerekiyor." diye çocuğunun ısrarla çizgi filmini izlemesine izin vermiyordu. Mehmet de hep ağlıyordu. Mehmet 6 yaşına geldiğinde kendisine Kur'an öğretmek isteyen ablasına "Ben Kur'an'ı hiç sevmiyorum, öğrenmek de istemiyorum!" demişti. Zeynep 12 yaşındaydı. Annesi ile birlikte arabada giderken en sevdiği müzik kanalını açmak istiyordu. Annesinin istekleriyle ters düşüyordu. Anne ilahi, Kur'an dinlemek istiyordu. Bir gün yengesinin arabasında Zeynep, "Oh be! Annem yok! İlahi ve Kur'an da yok, istediğim kanalı dinleyebilirim!" demişti. Yengesi şaşkındı... Önce nasıl sevdireceğinizi düşünün Dinî konularda çocukla inatlaşmak, zorlamak, örnek olma adına olsa da, ne kadar doğru olduğuna inansanız da çözüm değildir. Aileler uzlaşmacı bir yol sergilemeli, çocuğu cezalandırır konuma düşmemeli, onları zorlamamalıdır. Anne-baba öncelikle nasıl sevdirebilirim diye düşünmeli, çocuklarıyla konuşmalı, anlatmalı, yaşına ve bireyselliğine uygun çözüm yolları üretmeli, orta yolu ve dengeyi sağlamalıdır. Çocuklarıyla sevgi bağı güçlü olan ebeveynler, muhakkak çocuklarına önce örnek olacak, sonra da onlara sevdirerek, dinî vecibelerini yerine getirmelerine yardımcı olacaklardır. İbadet saatlerimiz asla çocuklarımızla aramıza girmemeli, hatta onların da gözlediği bir paylaşım saati olmalıdır! Üç annemiz de bir yerlerde hata yapıyorlardı. Birinci annemiz çocuğuna hiç vakit ayırmıyordu. O hep evdeydi ama nitelikli ve kaliteli zamanı yoktu çocuğu için. Çocuk da sevildiğini hissedemiyordu. Annesiyle arasına giren ve bahane olarak sürülen bu namazı kendisi de sevmemeye ve öfke duymaya başlamıştı. Çünkü sonrasında da annesi sözünde durmuyor, onunla oynamıyor veya parka götürmüyordu. Çözüm nasıl olabilirdi? Namaz kılarken anne onun yanında olmasına izin verebilir veya birlikte kılmayı teşvik edebilir, ödül olarak da parka çıkabilir veya oyun oynayabilirlerdi. İkinci annemiz ise hatimini bitirmeyi istemekte çok haklıydı ama çocuğuyla inatlaşmamalı ve onunla konuşarak uzlaşmalı, anlaşmalıydı. Bu, bir gün oğlunun çok sevdiği çizgi filmi birlikte izlemek ve bu çizgi film üzerine onunla birlikte yorumlar yapmak, diğer gün de oğlu ile birlikte hatim programını izlemek, ona da takke takmak, yanına oturtmak ve onun parmağıyla birlikte Kur'an'ı takip ettirmek olabilirdi. 12 yaşındaki ergen kızımızı da annemiz anlamalı, zorlamamalıydı. Yolda giderken kızının istediği müzik kanalını, dönerken de ilahi dinleyerek onunla uzlaşabilir, anlaşabilirdi. Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432 sayfa 19

haber - Sayın Hocam, öncelikle temel bir soru yöneltmek istiyoruz. Şöyle ki; İrşad Başkanlığı daha çok İmamlar dan sorumlu olan birim olarak bilinir. Peki imamların eğitimi, koordinesi ve tayini dışında İrşad Birimi hangi alanlarda hizmet veriyor? - Sizin de ifade ettiğiniz gibi, İrşad Başkanlığı denilince evvel emirde akla cami hizmetleri; özellikle de imam temini konusu akla geliyor. Ancak İrşad Başkanlığımızın meşguliyyet alanı sadece imam tesbit ve tayini konusu değildir, bu mevcut meşguliyetlerinden sadece bir tanesidir. İrşad Başkanlığı olarak imam tesbit ve tavsiyelerinin yanı sıra, özellikle kendi imamımızı kendimiz yetiştirme gayreti içerisindeyiz. Avrupa genelinde 34 bölge başkanlığımız bünyesinde hizmet vermekte olan beş yüz kadar camimiz bulunmaktadır. Bunun yanısıra birimimizin en önemli faaliyetleri arasında bu sene sayfa 20 Mart März 2011 Rebiü l Ahir 1432 IGMG İrşad Başkanı Ahmet Özden ile IGMG irşad çalışmaları hakkında bir söyleşi 23.sünü gerçekleştireceğimiz Kur an-ı Kerim i Güzel Okuma Yarışması, şu sıralar bölgelerimizde organize edilen Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (sav) programları, Maide-i Kur an programları ve yine cemiyet, bölge ve merkezi olarak gerçekleştirilen her türlü irşad programları bulunmaktadır. Kur an-ı Kerim i Güzel Okuma Yarışması bir geleneğe dönüştü. Neden böyle bir geleneğin sürdürülmesi ihtiyaç olarak görülmekte? Bu elbette islamî, yani dinî bir cemaat olmamızdan kaynaklanmaktadır. Kur an-ı Kerim imanımızın temeli ve hayatımızın rehberidir. İtikadımız, ibadetimiz, fıkhımız ve muamelatımızın temelinde Kur an ve Sünnet yatar. Onun için eğitim ve irşad çalışmalarımızdaki çıkış noktamız Kur an-ı Kerim ve Peygamberimizin sünnetidir. Bu sebeple mutat programlarımızın arasında Kur an-ı Kerim i Güzel Okuma Yarışması ve Alemlere Rahmet programları yer almaktadır. Sizin de belirttiğiniz gibi Kur an-ı Güzel Okuma Yarışması bir geleneğe dönüştü. Bu yarışma vesilesiyle özellikle gençliğimizi Kur an-ı Kerim i usûlünce ve en güzel şekilde okumaya teşvik etmekle birlikte tekrar tekrar bu yüce kitabın anlaşılması ve yaşanılması gereken bir hayat kitabı olduğuna vurgu yapmak istiyoruz. Yine malumunuzdur ki bu sene, Kur an ın nüzûlünün 1400. yılı. Bu bakımdan insanlarımızın daha çok Kur an okuması, onunla daha çok birlikte olması ve okuyup anlaması için bölgelerimize ve dolayısıyla cemiyetlerimize her ay düzenli olarak okunması gereken hatim miktarları verdik. Geçtiğimiz ay ikibine yakın hatim okundu. Yine önem verdiğimiz hususlardan bir diğeri ev sohbetleri. Ağırlıklı olarak hocalarımızın nezaretinde yapılan ev sohbetlerinin sayısı aylık 1500 ün altına düşmemektedir. - Alemlere Rahmet programı daha çok Peygamberimiz (s.a.v) hakkındaki karikatür tartışmalarından sonra yaygınlık kazandı diyebilir miyiz? Öyle demekle maksadımızı tam olarak ifade etmiş olmayız. Zira, nasıl geleneğimizin bir parçası olarak Kur an yarışmaları gerçekleştiriyorsak, Kutlu Doğum haftası veya bundan bağımsız olarak büyük veya küçük çapta programlar da yapılıyordu zaten. Tabii ki bununla birlikte malum tartışmalar, içinde yaşadığımız Avrupa toplumlarına bu çalışmalar vesilesiyle, tabi olduğumuz ve örnek aldığımız Peygamberi (s.a.v) anlatma fırsatını da verdi. - Gündemde olan diğer bir konu ise Cuma hutbeleri. Bu hutbelerin yerel dilde okunması gerektiği ve böylece müslümanların entegrasyonun bir parçası olabileceği söylenmekte, siz ne dersiniz? - Bizim için hutbeler önemli bir irşad aracıdır. Hutbelerle Cuma cemaati dediğimiz büyük bir kitleye ulaştığımız için daha çok imanî ve amelî konuları ele alarak cemaatimizi irşad etmeye çalışıyoruz. Ayrıca gündemde olan gelişmeleri konu edinerek cemaatimizi telkin ediyor ve inancımıza dayanmak suretiyle değerlendirmelerde bulunarak bir gündem birliği oluşturmayı hedefliyoruz. Hutbenin dili konusunda bir şartımız bulunmamakta. 2004 yılından bu yana hutbelerimizi teşkilat sitemizde Türkçe ve Almanca olarak yayımlayarak herkesin istifadesine sunmaktayız. Bunun yanısıra Fransızca veya Flamence gibi dillere çevirilerek Almanya dışı bölgelerimizde de kullanılmaktalar. Hutbelerimiz cemiyetlerimizin yapısı ve ihtiyacına göre uygun görülen dillerde okunmaktadır. Ancak değişik dillerin konuşulduğu ülkelerde organize olmamız hasebiyle teşkilatımızın ortak dili Türkçe dir. Hutbeler vasıtasıyla toplumsal katılıma katkıda bulunulabilir mi sorusuna gelince: İrşad Başkanlığı olarak ana hedefimiz cemaatimizi irşad etmektir, yani Kur an ve Sünnete uygun ve İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanıdır hadisi düsturunca yaşamanın yollarını göstermektir. Hutbelerimizin Almanca veya başka bir yerel dilde sunulmasının kanaatimizce iki faydası bulunmaktadır. Evvela hutbenin mesajı, yani içeriğinin yanısıra, Türkçe de yer edinmiş din dilimizin muhafaza edilmesi sağlanmaktadır. Diğer taraftan ise, değişik dillerde okunulmasıyla, kullanılan islamî kavramların o ülkenin dillerinde de yer edinmesine yol açmaktadır. Bu da katılımın bir parçası olsa gerek. - İrşad Başkanlığı ilahiyat alanında ihtisas birikimi olan bir birim. İrşad programları ve hutbeler dışında bu birikimden Müslümanlar nasıl istifade ediyor? İrşad Başkanlığımıza bağlı olarak hizmet veren Din İstişare Kurulumuz, iki şekilde insanlarımıza hizmet sunmaya çalışıyor. Günlük olarak gelen sorulara cevap vermek suretiyle ve bir de zaman zaman yapılan ilmî toplantılar şeklinde. Günlük hayatla ilgili soruların ilk muhatabı elbette imamlarımızdır. Gerek e-mail adreslerimize, gerek normal mektup yoluyla gerekse de telefonlarla bize ulaşan insanlarımıza hocalarımız cevap Hutbeler önemli bir irşad aracıdır vermektedir. Bunların bir kısmı doğrudan cevaplandırılırken bir kısmı kurulda mevcut olan diğer hocaefendilerle istişare edildikten sonra cevaplandırılmaktadır. İlmî toplantılar ise şartlara göre bazen Türkiye de, ağırlıklı olarak da Avrupa da Genel Merkezimizde yapılmaktadır. Bu toplantılarda alınan kararlar, kamuoyu ile çeşitli yollarla paylaşılmaktadır. Henüz kararı alınmamış bazı konular var ki, onlarla ilgili de önümüzdeki dönemde yine bir araya gelinecek ve neticeye ulaşılacaktır diye ümid ediyoruz. Örneğin, İslamî kesim, helal gıdalar, hazır gıdalardaki (jelatin, gliserin gibi) katkı maddeleri ve hükümleri ve talak (boşama) konusu karara bağlanan konulardır. Kredili ve ipotekli alış-veriş, dinî açıdan (Ehl-i Kitap vs.) Avrupa nın durumu gibi bazı konular, önümüzdeki toplantılarda neticeye kavuşturulacaktır. - Peki, İrşad Başkanlığı nın özdeşleştirildiği çalışma alanı olan imamlar konusuna gelelim. Özellikle Almanya da imam eğitimi bağlamında son dönemde bir hayli tartışma ve gelişme var. Özel veya devlet destekli projeler yürütülmekte, İrşad Başkanlığı imamlarımızın eğitimi alanında ne gibi çalışmalar yapıyor? Sizin de ifade ettiğiniz gibi, Avrupa nın genelinde, özelde de Almanya da, Avrupalı imam yetiştirme konusunda son zamanlarda bir hayli önemli gelişmelere şahit oluyoruz. Eskiden beri varolan ve kısıtlı da olsa İslam İlahiyatı alanında çalışmalar yapan üniversitelerin arasına yeni bazı merkezlerde bulunan üniversiteler de dahil oldu. Türkiye de ilahiyat eğitimi almak üzere yönlendirilen ve bu arada sayıları dört yüzlere yaklaşan bir potansiyel var. İrşad birimi olarak bilhassa son konuda bizim de yönlendirmelerimiz ve desteklerimiz mevcut. Bu noktadaki hedefimiz sosyal ve kültürel şartları, Avrupalı yerel dilleri bilen, şimdiki ve gelecek kuşaklarla ilişkiyi daha kolay kurabilen imam yetiştirmektir. Böyle donanımlarla yetişecek imamlarımızın vizyon ve dinamizm sahibi önderler olmasını arzuluyoruz ve bunu da İslam Toplumu Milli Görüş ün başaracağına inanıyoruz.