TMK.186, 193, 194, 1009, 1019. 4722 Sa.Ka.9



Benzer belgeler
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/2-447 Esas 2011/556 Karar İçtihat

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

T.C. BAŞBAKANLIK A/ T.C. ADALET BAKANLIĞI NA/ T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI NA/

: Uyuşmazlık konusu olayda; Aile konutu şerhinin hakim kararı ile

T.C ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı

İlgili Kanun / Madde 818 S.BK /125 İŞ KAZASI ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGICININ MALULİYET ORANIN KESİN OLARAK TESPİT EDİLDİĞİ TARİH OLDUĞU

(4721 S. K. m. 28) (6100 S. K. m. 30, 50, 55, 114, 124, Geç. m. 3) (1086 S. K. m. 41) (14. HD T. 2012/9222 E. 2012/10360 K.

T.C. YARGITAY. Hukuk Genel Kurulu. Karar Tarihi: YARGITAY KARARI. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 1 / 5 YARGITAY KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /54,57 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2014/15897 Karar No. 2015/6846 Tarihi:

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK. /68

AVUKAT YASİN GİRGİN

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /53,59

EŞLER ARASINDA MAL REJİMİNİN TASFİYESİ DAVASI ( Zamanaşımı Def`i Yönünden ) ZAMANAŞIMI DEF`İNİN İLERİ SÜRÜLMESİ ŞEKİL VE SÜRESİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas Numarası: 2013/ Karar Numarası: 2015/1039 Karar Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/ K. 2015/1159 T

Temyiz Eden (Davalı) : Antalya İl Özel İdaresi

İlgili Kanun / Madde 4847 S. İşK/22

MÜFETTİŞİN ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL ETMESİ NEDENİYLE TAZMİNAT

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK /41

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

İlgili Kanun / Madde 3201 YHBK/3

Hukuk Genel Kurulu 2014/891 E., 2016/425 K. "İçtihat Metni"

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S.İşK/14

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/ S.İşK/14 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2009/12918 Karar No. 2011/12793 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

İCRA İNKAR TAZMİNATI LİKİT ALACAK KAVRAMI MAL İADESİ YIPRANMA PAYI

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/62

UZUN SÜRELİ ARAÇ KİRALAMA - FİNANSAL KİRALAMA

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

Hukuk Genel Kurulu 2015/3257 E., 2016/117 K.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/22, S. STSK/36

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /2

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/17, S.İşK/14

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK/5, 41

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İlgili Kanun / Madde 6100 S.HMK. /176

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/17

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S. İşK. /14

ÜCRET GERÇEK ÜCRETİN TESPİTİ FAZLA ÇALIŞMA

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

* TAZMİNATIN YABANCI PARANIN FİİLİ ÖDEME GÜNÜNDEKİ KUR ÜZERİNDEN TAHSİLİNE KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ

İlgili Kanun / Madde 4688 S. KGSK. / S. STSK/9

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32

İlgili Kanun / Madde 5510 S.SGK. /4,13

İlgili Kanun / Madde 818 S.BK/ S.İşK/78. T.C YARGITAY Hukuk Genel Kurulu. Esas No. 2008/21-53 Karar No. 2008/107 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/17, S. İşK/14

ÇOCUKLARIN DESTEKTEN YARARLANMA SÜRELERİ

TANIĞIN AKRABA OLMASI TANIK BEYANINI DEĞERSİZ KILMAZ

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

İŞ GÜVENCESİ İŞVEREN VEKİLİ SIFATI

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGSK. /53

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 506.S. SSK/ 79

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /53,57

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

KÜÇÜK ÇOCUĞUN DURUMU VELAYETİN ANNEYE VERİLMESİ

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATILAN TAŞINMAZ BEDELİNİN TAHSİLİ OBJEKTİF DEĞER ARTIŞ ORANI VEKALET ÜCRETİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/2

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/ K. 2015/1727 T

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /21 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/8707 Karar No. 2015/8125 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /9

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas Numarası: 2015/ Karar Numarası: 2016/769 Karar Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S. İTÖHK/1

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 5510 S.SGK/35

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/41, 54,59

Transkript:

YHGK Esas : 2011/2-447 Karar : 2011/556 Tarih : 28.09.2011 AİLE KONUTU ( Tanımı - Yurt Dışında Yaşayan Eşler Yönünden ) BAŞKASININ KULLANIMINA ÖZGÜLENEN YER ( Aile Konutu ) YURT DIŞINDA YAŞAYAN EŞLER YÖNÜNDEN AİLE KONUTU AİLE KONUTUNDA TASARRUF TMK.186, 193, 194, 1009, 1019 4722 Sa.Ka.9 Kural olarak; bir konutun aile konutu olarak kabulü için devamlı kullanılması koşulu bulunmamaktadır. Kararda açıklanan ilkeler çerçevesinde konutun, tarafların bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı anılarla dolu bir alan olması yeterlidir. Bu bağlamda yurt dışında yaşayan bir ailenin Türkiye ye geldiğinde kullandığı tek bir ev var ve bu yukarıda açıklanan niteliklere sahipse aile konutu olarak kabulü olanaklıdır. Ne var ki, somut olayın özelliği itibariyle dava konusu taşınmaz bu özelliği taşımamaktadır. Dosya kapsamından tarafların evlendikleri günden bu yana ve halen yurt dışında yaşadıkları, yapıldığı ilk günden itibaren bu konutta davalının anne ve babasının oturduğu, faturaların davalının babası tarafından ödendiği, davanın taraflarının bu konutta sadece izne geldikleri dönemde ve burada oturmakta olan ailelerini ziyaret amacıyla 10-15 gün kaldıkları, anlaşılmakla; başkasının kullanımına özgülenmiş bir konutun, aile konutu olarak, kabulüne olanak bulunmamaktadır.fk DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 3.Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.01.2009 gün ve 2007/1130 E., 2009/67 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 19.11.2009 gün ve 2009/6998-20165 sayılı ilamı ile; ("...Aile konutu eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön

verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alandır. Toplanan delillerden, tarafların yurtdışında yaşadıkları, senede bir ay izne geldiklerinde 10-15 gün dava konusu taşınmazda kaldıkları, bunun haricinde taşınmazda davalının ailesinin oturduğu belirlenmiştir. Dava konusu taşınmazın açıklanan ilkeler çerçevesinde aile konutu olmadığı anlaşılmaktadır. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI: Davacı vekili, tarafların ortak çalışmaları sonucu alınan ancak davalı üzerine kayıtlı bulunan taşınmazın davalı tarafından satılma veya başkasına devredilme ihtimaline binaen tapu kaydı üzerine aile konutu şerhi konulmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazın aile konutu olmadığını, tarafların yıllardır yurt dışında yaşadıklarını, sadece izine geldiklerinde on günlüğüne davaya konu evde oturduklarını hatta davacının vatandaşlıktan çıktığını, davacının amacının dava konusu evde yaşayan davalının anne babasını tahliye etmek ve davalıyı ailesinin gözünde küçük düşürmek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tapu siciline aile konutu şerhi konulması istenen taşınmazın, aile konutu niteliğinde olup olmadığı noktasındadır. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, aile konutu kavramı üzerinde durmakta yarar vardır. Aile konutu bir hukuki kurum ve kavram olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) ile hukuk hayatımıza girmiştir. 4721 sayılı TMK nun 194. maddesi, 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Sekli Hakkında Kanun un 9. maddesinin son fıkrası gereğince, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olan evlilikler hakkında da geçerlidir. Bu sebeple 194. madde Türk Medeni Kanunu nun yürürlüğe girmesiyle derhal uygulanma niteliğini kazanmıştır. 4721 sayılı TMK nun Aile Konutu başlıklı 194.maddesinde: Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hakimin

müdahalesini isteyebilir. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir. Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur. denilmekte; aile konutunun tanımı ise madde metninde yer almamaktadır. Bu tanıma anılan maddenin gerekçesinde yer verilmiş; aile konutu eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı anılarla dolu bir alan olarak tanımlanmıştır. Şu hale göre, aile konutu kavramı; aile ve konut olmak üzere iki unsurdan oluşmaktadır. Aile kavramı, mahiyeti ve yapısı zamanla değişen, çevresi genişleyip daralan bir hukukî kurumdur. Çeşitli zamanlarda ve değişik toplumlarda aile terimi ile ifade edilmek istenilen şey; daima birbirinden farklı olmuştur. Çünkü ailenin çeşitli tipleri ve her çağın, her milletin kendine özgü bir aile kavramı vardır. Ailenin temelini evlenme teşkil eder. TMK nun 186 maddesinin 1. fıkrasına göre Evlenme ile eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Türk Medeni Kanunu evliliği resmî sekil şartına (nikah) bağlamıştır (TMK 141,142.maddeleri). Konut, sözlük anlamı olarak insanların içinde yaşadığı ve barındığı yapı, ev veya mesken, oturulan yer olarak tanımlanmıştır. Konut, insanların kötü hava şartlarından, düşmanlarından, tehlikelerden korunduğu, dinlendiği, özel hayatını sürdürdüğü az veya çok kapalı ve güvenlikli barınaklardır. Kişinin barınmasına elverişli olan sürekli olmasa da, yerleşme amacıyla kullanılan taşınır veya taşınmaz bölümler de konut olarak nitelendirilebilir. Örneğin bir evin odası, otel odası, karavan, kulübe, gemi kamarası ve bunun gibi yerler de konut kavramı içinde değerlendirilebilir. Öğretide aile konutu, Resmen evli olan karı kocanın birlikte yasadıkları konut, Eşlerin beraberce seçmiş oldukları ve varsa çocukları ile birlikte eylemli olarak içinde yaşadıkları ortak konut, Ailenin yaşam merkezi sayılan mekan, Eşlerin iradelerine uygun olarak birlikte yaşamalarına hizmet eden oturma yeri şeklinde tanımlanmaktadır. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından 1.6.2002 tarihinde çıkartılan 2002/7 No lu Genelgede aile konutu, eşlerin bütün yaşam faaliyetleri gerçekleştirdikleri mesken olarak tanımlanmıştır. Bir yerin aile konutu sayılabilmesi için eşlerin aile konutunu beraberce seçmeleri ve burada ortak bir yaşam merkezi oluşturmaları; aile konutunun aile hayatı için merkezileştirilmesi; aile konutunun kullanımının hukuka uygun olması ve nihayet eşlerin bir yeri aile konutu haline getirmeye yönelik iradelerinin üçüncü kişiler tarafından da anlaşılabilir olmasıdır; yani, konutun üçüncü kişilerce de ailenin yaşadığı konut sayılmasıdır. Aile konutu tek bir konuttur. Eşlerden birinin meslekî faaliyeti veya çocukların sağlık veya eğitim durumu sebebiyle ailenin yaşam faaliyeti yılın belirli dönemlerinde farklı konutlarda odaklanıyorsa ailenin

yaşam faaliyetinin yoğunlaştığı konut aile konutu sayılmalıdır. Aile konutu, ailenin barınma ihtiyacını karşılayan ve eşlerin yaşam merkezi olan konuttur. Aile konutu ailenin barınma ihtiyacını karşılamasının yanı sıra, aile hayatının önemli bir bölümünün geçirildiği alan olarak aile fertleri bakımından manevi bir değere de sahiptir. Aile, acı ve tatlı günlerini bu konutta yaşar, komşularla, çevreyle ilişkiler kurar, eşler uzun yıllar birlikte yaşadıkları bu konutu yerleşim yeri ve haberleşme adresi olarak gösterirler. Aile konutu anılarla dolu fizikî bir mekan olmanın ötesinde aile için önemli bir mal varlığı değeridir. Ailelerin sosyal ve ekonomik hayatı için son derece önemli bir yere sahip olan aile konutu, eşlerin mutlulukları ve çocukların geleceği için adeta bir güvence olarak görülmektedir Türk aile yapısının sosyal ekonomik ve eğitim durumu incelendiğinde, aile içinde kadınların ekonomik açıdan kocalarına bağımlı oldukları, hiçbir maddî güvencelerinin bulunmadığı, bu sebeple evlilik birliği herhangi bir şekilde sona erdiğinde ekonomik değerlerini kaybetme tehlikesi içinde bulundukları, kocanın, kendi üstüne kayıtlı olan konutu başkalarına devrederek veya kira sözleşmesi ile edindiği konutta kiralayana sözleşmeyi feshettiğini bildirerek eşinin ve çocuklarının barınma hakkını ortadan kaldırdığı sıklıkla karşılaşıldığından 4721 sayılı TMK da aile konutuna özel bir koruma getirilmiştir. Aile hayatı için bu denli öneme sahip olan aile konutunu, mülkiyet hakkına sahip olan eşin diğer eşin rızası olmadan devretmesi veya bir hakla sınırlandırması; kira sözleşmesi ile sağlanmış bir aile konutu söz konusuysa, sözleşmenin tarafı olan eşin diğer eşin rızası olmadan bu sözleşmeyi feshetmesi, ailenin mutluluğu ve geleceğine önemli ölçüde zarar verir. Bu sebeple aile konutu ile ilgili olarak özel koruma hükümleri getirilmiş, aile konutu üzerinde hak sahibi olan eşin tasarrufları diğer eşin rızasına bağlanmış veya evliliğin ölüm sebebiyle son bulması halinde diğer eşe kanunî alım (iştira) hakkı veya intifa hakkı tanınmıştır. Türkiye nin de taraf olduğu Kadınlara Karsı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi nde kadınların ikametgah seçme konusunda erkekler ile eşit haklara sahip oldukları hükme bağlanmıştır (Convention on Elimination of all Forms of Discrimination against Women- C.E.D.A.W. 15/4.maddesi). Bu anlayışa uygun olarak 4721 sayılı TMK nun 186. maddesinde eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. düzenlemesi yapılmış; ailenin fiilen yaşayacağı maddî alanı oluşturan konutun seçimi eşlerin ortak iradesine bırakılmıştır. Aile konutu seçimi her iki eşin katılımıyla yapılabileceği gibi, eşlerin anlaşarak bu yetkiyi içlerinden birine vermeleriyle ya da eşlerden birinin seçtiği konutu diğer eşin kabul etmesiyle de gerçekleşebilir. Eşler konutun seçiminde anlaşamazlarsa, TMK nun 195/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini talep edebilirler. Evlilik, eşlere birlikte yaşama yükümlülüğü getirmektedir. TMK nun 186/1. maddesinde eşlerin oturacakları konut, TMK nun 194. maddesinde ise aile konutu düzenlenmektedir. Çoğu olayda, eslerin birlikte seçtikleri konut aile konutudur. Bunun yanı sıra, eslerin ikametgâhlarını aynı yerde seçmeleri o yerin aile konutu olduğu yönünde emare teşkil eder. Ancak eslerin iradeleri ile belirledikleri konutlar her zaman aile konutu değildir. Eslerin birlikte oturdukları birden fazla konut olsa bile, bunlardan sadece biri aile konutu sayılır ve TMK nun 194.maddesindeki korumadan faydalanabilir. Çünkü, TMK nun 194.maddesi ile, ailenin oturduğu veya kullandığı herhangi bir konutun değil aile için yaşam merkezi olan, kaybedildiğinde aile birliğinin maddî ve manevi yönden sarsılacağı, ailenin ve diğer eşin barınma hakkını kaybedeceği konutun korunması amaçlanmıştır. TMK nun 193.maddesi ile, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşlerden her birinin diğeri ve üçüncü kişilerle her türlü hukukî işlemi yapabileceği hükme bağlanmıştır. TMK nun

194.maddesi, bu hükmün en önemli istisnalarındandır. TMK nun 194.maddesine göre, Eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu emredici bir hüküm olup eşler, aralarında yapacakları sözleşmelerle bu hükmü değiştiremez veya ortadan kaldıramazlar. TMK nun 1009. maddesinde kanunlarda açıkça öngörülen diğer hakların tapu kütüğüne şerh edilebileceği düzenlenmiştir. Aile konutu üzerinde hak sahibi olmayan esin talebi üzerine tapu kaydına aile konutu şerhinin verilmesi de TMK nun 1009.maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Aile konutuyla ilgili şerh verilmesini talep etme hakkı aile konutu olarak özgülenen taşınmazın maliki olmayan eşe tanınmıştır. Ancak, konut üzerinde hak sahibi olan eşle, hak sahibi olmayan eşin şerh verilmesini birlikte talep etmelerine de kanunî bir engel yoktur. Tapu kaydına aile konutu şerhinin verilmesi Tapu Sicil Müdürlüğü nden istenir. Taşınmazın maliki olmayan eşin şerhin verilmesini talep edebilmesi için bir mahkeme kararına veya hak sahibi eşin söz konusu işleme izin vermesine gerek yoktur. Zira TMK nun 194/3. maddesinin açık hükmü ile taşınmazın maliki olmayan eşe bu hak tanınmıştır. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün Tapu Sicil Müdürlüklerine gönderdiği 1.6.2002 tarih ve 2002/7 nolu Genelgesine göre, malik olmayan eşin talebi ile aile konutu şerhi işlenebilmesi için evlilik birliğinin resmen devam ettiğini kanıtlayan nüfus kayıt örneği ile eşlerin bu konutta birlikte yaşantılarını sürdürdüklerini kanıtlayan muhtarlıktan alınmış belgenin ibraz edilmesi zorunludur. Taşınmaz malın maliki olmayan eşin veya eşlerden her ikisinin talebi ile aile konutu şerhinin islenebilmesi için evlilik cüzdanının ve nüfus kayıt örneğinin ibrazı yeterlidir. Bu Genelgeye göre aile konutu şerhi eşlerden birinin tek taraflı talebi ile işlenmişse, TMK nun 1019.maddesi gereğince diğer eşe işlemin sonucunun bildirilmesi gerekmektedir. Konutun aile konutu olup olmadığı hususunda taraflar arasında çekişmeli ise, şerhin verilmesi hâkimden istenebilir. Eldeki davada da davacı eş, dava konusu taşınmazın aile konutu olarak tapuya şerhini istemiştir. Kural olarak; bir konutun aile konutu olarak kabulü için devamlı kullanılması koşulu bulunmamaktadır.yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde konutun tarafların bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı anılarla dolu bir alan olması yeterlidir. Bu bağlamda yurt dışında yaşayan bir ailenin Türkiye ye geldiğinde kullandığı tek bir ev var ve bu yukarıda açıklanan niteliklere sahipse aile konutu olarak kabulü olanaklıdır. Ne var ki, somut olayın özelliği itibariyle dava konusu taşınmaz bu özelliği taşımamaktadır. Dosya kapsamından tarafların evlendikleri günden bu yana ve halen yurt dışında yaşadıkları, yapıldığı ilk günden itibaren bu konutta davalının anne ve babasının oturduğu, faturaların davalının babası tarafından ödendiği, davanın taraflarının bu konutta sadece izne geldikleri

dönemde ve burada oturmakta olan ailelerini ziyaret amacıyla 10-15 gün kaldıkları, anlaşılmakla; başkasının kullanımına özgülenmiş bir konutun, aile konutu olarak, kabulüne olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekir. SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), yapılan ikinci görüşmede, oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY Taşınmaz kat mülkiyeti kütüğünde konut olarak davalı koca adına kayıtlıdır. Taraflar, yurtdışında çalışmakla birlikte her yıl Türkiye ye izinli olarak geldiklerinde çocuklarıyla birlikte bu konutu kullanmaktadırlar ve konut, ortak yaşamı sürdürme ve oturma ihtiyacı için edinilmiştir. Tarafların Türkiye de kalabilecekleri başka bir konutları bulunmamaktadır. Bu haliyle konut, tarafların Türkiye deki yaşam faaliyetlerinin merkezi durumundadır. Davalının anne ve babasının köyde kendilerine ait kurulu bir evlerinin olduğu, taraflar yurdışındayken eve bakmak amacıyla bu konutta kaldıkları tanıklarca ifade edilmiştir. Bu durumda dava konusu konutun, taraflarca ortak yaşam için aile konutu olarak kullanılmak üzere özgülendiği kabul edilmelidir. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 194/3.maddesi gereğince tapu kütüğüne konutla ilgili şerh verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanısındayım. Bu sebeple direnme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum. KARŞI OY Dava hakkındaki bilgi ve belgelere bakıldığında, tarafların yurtdışında yaşamakta oldukları, bazı yasal haklara kavuşmak anlamında vatandaşlıktan çıkmalarına izin verildiği, ancak ülkeye gidip geldikleri, geldiklerinde kalacak bir konut hazırladıkları ve eşyanın eşlere ait olduğu, tatillerde burada kaldıkları, bu konutun eşlerden davalı adına tescilli olduğu, tatilin bir kısmını da sayfiye yerlerinde geçirdikleri, taraflar yurdışında iken evde davalının anne babasının kalmakta olduğu ve elektrik ve doğalgaz aboneliğinin baba adına olduğu ve davalının konutu satma girişimlerinde bulunduğu ve buna dayanarak da davacının "aile konutu" şerhi verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Yasal anlamda aile konutu verilebilmesi için tarafların evli olmaları, konutun eşlerden biri adına kayıtlı olması ve o konutta eşlerin yaşam faaliyetlerinin paylaşılıyor olması (eş ve aile anlamında) gerekli ve yeterlidir. Tarafların ülkeye gelmelerinde yaşam faaliyetlerinin burada geçiyor olduğu açıktır. Tatil beldelerine gitmeleri aile konutu vasıflarını bertaraf edemez. Davalının babasının konutta taraflar yokken kalıyor olması da aile konutu özelliğini kaldırmaz. Zira herkesce bilinmektadir ki, baba-atanın o konutta kalması salt ahlaki nedenlere

dayalıdır. Aksi düşünce halinde taraflar konutta yokken davacının annesi ahlaki nedenlere dayalı olarak orada kalıyor olsa idi davalı buranın aile konutu olduğunu iddia edemeyecekmiydi? Dolayısıyla örften kaynaklanan kullanımlar eşin aile konutu şerh hakkını ortadan kaldıramaz. Diğer yandan eşlerin yaşam faaliyetlerinin geçtiği birden fazla aile konutlarının olabileceği unutulmamalıdır. Özellikle ekonomik ve kültürel gelişmeler karşısında birden fazla aile konutu olabilir. Bu anlamda yurt dışında oturan tarafların Türkiye de aile konutları olmuştur. Bu nedenle davalı vekilinin tarafların Türkiye ye dönmeyecekleri yönlü savunması esas alınamaz. Nitelik itibarıyla "aile konutu" şerhi kayıt lehtarı olmayan eşe mülkiyet hakkı vermemektedir. Şerhin amacı eşlerin birliği devam ettikçe konut üzerinde gerçekleşecek tasarrufun diğer eşin muvafakatına tabi kılmaktır. Bu aile ve eş olmanın getirdiği en doğal haklardan sayılmalıdır. Nitekim Kadınların İnsan Haklarının Korunması Hakkındaki Sözleşme (CEDAW) gereği ülkemizde bu haklar tartışılmış ve aile konutu düzenlemesi Medeni Kanun`da yerini almıştır. Kanunun amacı gözetilmelidir. Böyle olmadığı takdirde bu konutun aile konutu kabul edilmeyerek davalı tarafından satışına yol açılması kuşkusuz kadın aleyhine bir durumdur. Bu hukuk düzeninin amacı olmadığına göre davacının davası kabul edilmelidir. YHGK 28.09.2011 E.2011/2-447 - K.2011/556 ooo