HADİSLERİN KORUNMASI VE KAYIT ALTINA ALINMASI 1. Hadis Tarihi. Tasnîf Dönemi 1. Asrın ortalarına yakın bir dönemden 4. Asrın sonlarına kadar

Benzer belgeler
İLH107 HADİS TARİHİ VE USULÜ (ARAPÇA)

HADİS TARİHİ VE USULÜ (İLH1007)

İÇİNDEKİLER. G r 17 I. YÖNTEM ve KONUNUN SINIRLANDIRILMASI 17 II. TERMİNOLOJİ 23

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Sünnet inkarcılarının dayandıkları en bariz şüphelerinden birisi, hadis yazılması ve buna has sahifelerde toplanılmasını nehyeden nebevi yasaklamadır.

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

Spor (Asr-ı Saadette) Prof.Dr. Vecdi AKYÜZ

İşin Başı İslam, Direği Namaz, Zirvesi Cihaddır Perşembe, 17 Mayıs :08

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...10 ÖNSÖZ...12 GİRİŞ...16 I- İSRÂ VE MİRAÇ KELİMELERİNİN MANALARI...16 II- TARİH BOYUNCA MİRAÇ TASAVVURLARI...18 A.

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

TARİHTE İSLAM BİLİM GELENEĞİ

HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

VAHYĐN ÇEŞĐTLERĐ VE KUR AN-I KERĐM Muhammed b. Tavît et-tancî Terc.: Hüseyin Atay

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

Buhârî nin Kaynakları Hakkında Araştırmalar*

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Dört Halife Dönemi Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer Devri Ders Notu

Birinci İtiraz: Cevap:

insan toplum Değerlendirmeler

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir.

şhur vahiy kâtibi Sahâbî: ZEYD BİN SÂBİT

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

KUR AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU

Tahta kılıcın sırrı. İSLÂM TARİHİNDE CEMEL VE SIFFÎN savaşlarına yol açmış hadisatın

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?)

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

T.C. VELÎ SEMPOZYUMU. Prof. Dr. Ali Rafet ÖZKAN KASTAMONU

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Kitap Tanıtımı ve Değerlendirmeler

İSLÂM MEDENİYETİNİN KURUCU NESLİ SAHÂBE II SAHÂBE VE RİVÂYET İLİMLERİ SEMPOZYUMU

HADİSLERLE İSLÂM MUKADDİME

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

PEYGAMBERİMİZİN ARKADAŞLARI

Oryantalistlerin Hadisleri Tarihlendirme Yaklaşımları

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Kitap Tanıtımı PEYGAMBER VE DÖRT HALİFE GÜNLERİNDE ŞEHİR YÖNETİMİ VE VALİLİK. Ünal Kılıç, Yediveren Kitap, Konya 2004, 233 s.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS İslam Tarihi II ILH

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

SAHABE2 İSLÂM MEDENİYETİNİN KURUCU NESLİ PROGRAM - DAVETİYE NİSAN SAHABE VE RİVAYET İLİMLERİ- TARTIŞMALI İLMÎ TOPLANTI

MUHAMMED BAKIR EL-MECLİSÎ NİN VE BAZI ŞİÎ ÂLİMLERİN HZ. AİŞE HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

KUR AN TİLÂVETİNDE MÜKEMMELLİK/ HİLYETÜ T-TİLÂVE Fİ TECVÎDİ L-KUR ANİ L-KERÎM

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN IKUMA VE TECVİD II İLH

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HZ HATİCE İLE EVLİLİĞİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUMA VE TECVİD IV ILH

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

Editörler Prof.Dr. Nurettin Gemici - Doç.Dr. Cahid Kara İSLAM TARİHİ I

Erken Dönem İslâm Hukukçularının Sünnet Anlayışı

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Ck MTP61 AYRINTILAR. 5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi. Konu Tarama No. 01 Allah İnancı - I. Allah inancı. 03 Allah İnancı - III

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

MANASTIR TIBBI (Monastic Medicine)

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HZ.MUHAMMEDİN HAYATI DKB

et-tabakât, kendinden sonra gelen birçok müellifin eserine hem öncülük, hem örneklik, hem de kaynaklık yapmış bir çalışmadır.

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

Faiz Parasıyla Yapılan Evde Namazın Hükmü

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MÜŞRİKLERLE İLİŞKİLER SERİYYE VE GAZVELER

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUM VE TECVİD VIII İLH

Selamın Veriliş Şekli: Selam verildiği zaman daha güzeliyle veya aynısıyla karşılık vermek gerekmektedir. Allah

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

Acaba hali hazırda elimizdeki Kur an Peygamber (s.a.a) e nazil edildiği suretteki Kur an mıdır?

Transkript:

HADİSLERİN KORUNMASI VE KAYIT ALTINA ALINMASI 1 Hadis Tarihi Mütekaddimûn Dönemi Müteahhirûn Dönemi Tespit Dönemi Başlangıçtan 1. Asrın sonlarına kadar Tedvîn Dönemi 1. Asrın sonlarından 2. Asrın 1. veya 2. çeyreğine kadar Tasnîf Dönemi 1. Asrın ortalarına yakın bir dönemden 4. Asrın sonlarına kadar Tehzîb Dönemi 5. Asırdan günümüze kadar devam eden dönem Prof. Dr. Abdullah Aydınlı nın Tasnîfi Birinci merhale: Hadis kitaplarının tertip bakımından mükemmel olmadığı dönem İkinci Merhale: Tertip bakımından mükemmele ulaştığı 4. asır başlarına kadar olan dönem Üçüncü Merhale: Yeni hadis tertibi arayışlarının görüldüğü 4. asır sonlarına kadar devam eden dönem Hadis Tarihi Prof. Dr. Ahmet Yücel in Tasnîfi Rivayet Dönemi Nakil Dönemi Son Dönem Hz. Peygamber döneminden H. 5. Asrın sonlarına kadar devam eden dönem H. 6. asırdan miladi 18. asrın başlarına kadar devam eden dönem Miladi 18. asırdan günümüze değin devam eden dönem 1 Notların hazırlanmasında Abdullah Aydınlı, Ahmet Yücel, Talat Koçyiğit ve Bekir Kuzudişli nin Hadis Tarihi ile ilgili eserlerinden yararlanılmıştır. 1

Hadis öğrenimi ve öğretimi Hz. Peygamber Dönemi I. TESBÎT DÖNEMİ (BİRİNCİ ASRIN SONLARINA KADAR) Hz. Peygamber hadislerin kaynağıdır. Onların öğretilmesi ve halk arasında yayılmasında en büyük gayret ona aittir. O, bu uğurda zamanın bütün iletişim araçlarını kullanmıştır. Fertlerle tek tek irtibata geçmeye çalıştığı gibi kalabalıkların bir araya geldiği panayır, bayram ve hac gibi toplumsal hadislerde de insanlarla iletişime geçiyordu. Hz. Peygamber hicretten sonra bu faaliyetlerini artırarak devam etmiştir. Hz. Peygamber doğrudan ulaşamadığı kimselere aracılarla ulaşmıştı. Bu gayeyle civardaki kabilelere ve bölge sakinlerine dini öğreten kimselerle, elçiler göndermişti. Hz. Peygamber elçilerin bazısıyla dine davet mektupları da göndermişti. Elçiler gittikleri yerlerde Kur ân-ı Kerîm in yanında Hz. Peygamber in sünnetini de anlatıyorlardı. Hz. Peygamber, bu faaliyetlerinin yanında sünnetinin öğrenilmesi ve başkalarına ulaştırılması için sözlü teşviklerde de bulunuyordu. İlim öğrenmekle ilgili Hz. Peygamber in birçok hadisi bulunmaktadır. Bunun yanında kendi sözlerinin öğrenilip öğretilmesini de emir ve tavsiye etmiştir. Bu husuta Hz. Peygamber in; «Allah bizden bir söz işitip de onu başkasına ulaştırıncaya kadar muhafaza eden kimsenin yüzünü ağartsın. Zira birçok kimse, onu işitenden daha iyi korur.» sözü meşhurdur. Hz. Peygamber in sünnetinin dindeki yeri ile onun öğrenilip öğretilmesi hususunda Hz. Peygamber in gösterdiği gayretler, yaptığı teşvik ve tavsiyelerden hadis öğrenim ve öğretiminin dînî bir görev olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan Kur ân-ı Kerîm in ilme verdiği önem ile ilk Müslümanların Hz. Peygamber e olan sevgi ve bağlılıkları da bu hususta etkili olmuş olmalıdır. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı sahâbîler Hz. Peygamber i büyük bir arzu ile takip etmiş, sözlerini duyup bellemiş, fiil ve davranışlarını gözlemlemişlerdi. Sahâbîler Hz. Peygamber den doğrudan duyamadıkları, göremedikleri şeyleri ise, duyan, gören arkadaşlarından sorup öğreniyorlardı. Sahâbîler bu şekilde öğrenmiş oldukları hadisleri bazen aralarında müzakere eder ve yine aynı titizlik içinde başkalarına nakleder, öğretirlerdi. Hadislerin öğrenim ve öğretiminde hanım sahâbîlerin de payı büyüktür. Hanım sahâbîler içinde ise, konumuzla ilgili olarak Ensâr denilen Medine nin yerlisi Müslüman hanımlar ile Hz. Peygamber in hanımlarının özel bir yeri vardır. 2

A. Sahâbe Dönemi (Hz. Peygamber zamanından H. 110 yılına kadar) Sahâbe; sâhib kelimesinin çoğulu olup, genel kabule göre müslüman olarak Hz. Peygamber i gören ve bu imanla yaşayıp ölen kimsedir. a) Sahâbenin hadis naklinde gösterdiği titizlik Sahâbe, Resûlullah ın hadislerinin naklinde yapılacak hatanın onun adına yalan isnad etmek anlamına gelebileceği endişesini taşımaktaydılar. Bu sebeple bir taraftan Hz. Peygamber den rivâyette hataya düşmemek diğer taraftan da yapılan hataları düzeltmek amacıyla sistematik ve yaygın olmasa da bir kısım kurallar geliştirmişlerdir. Bu kurallar şunlardır: 1. Hadis rivâyetinde ihtiyatlı davranmak Hadis rivâyetinde ihtiyatlı davranıp kesin kanaat edinmedikçe nakletmemeye tesebbüt, bu amaçla gerekli araştırmayı yapmaya da taharrî denilmektedir. Sahâbîler ilk defa duydukları, daha önce bilmedikleri hadisler kendilerine ulaşınca bunun doğruluğunu araştırırlardı. Bunu diğer sahâbîlere güvenmedikleri için değil, hadislerin rivâyet ve kabulünde ihtiyatlı davranmak gerektiğine inandıkları için yaparlardı. Şu hususlar ihtiyatlı davrandıklarını göstermektedir. Hadis rivayet edenden şahit isteme Hadis rivayet edene yemin ettirme 2. Az hadis rivâyet etmek Hadisi, Kur an ve diğer hadislerle karşılaştırma Hadisin ravilerini inceleme (İbn Abbas örneği) Bazı sahâbîler rivayette hata yapma endişesiyle hadis rivayetinden kaçınmışlardır. 3. Hatalı rivâyetleri düzeltmek Sahâbe eksik duyma, yanlış öğrenme, iyi ezberleyememe gibi sebeplerle bazen hadisleri hatalı rivâyet etmekteydi. 4. Hadis Rivâyetinde فيما قال أو كما قال) gibi) ihtiyatlı ifadeler kullanmak 5. Hadisleri müzakere etmek 6. Hadisi ilk duyan kimseden almaya çalışmak b) Sahâbenin hadis öğrenim usulleri Sahâbe Hz. Peygamber den bilgi almaya son derece arzulu ve bu işi gerçekleştirirken de son derece dikkatliydi. Ebû Saîd el-hudrî sahâbenin bu dikkatini; Onlar başlarına birer kuş konmuşçasına dinlemekteydiler şeklinde ifade etmektedir. Bu dönemde hadisler daha ziyade semâ yoluyla alınıyorlardı. Bununla beraber ileride meşhur olacak usuller de zaman zaman kullanılmıştır. 1. Hz. Peygamber e sorulan sorular. Bu sorular sayesinde hem soru soran hem de o mecliste bulunanlar ilgili meselenin çözümünü öğreniyorlardı. 2. Çeşitli olaylar karşısında, Resulullah'ın (s.a.s.) açıklamaları. 3. Diğer sahâbîlerden öğrenme. Sahâbîler bizzat Hz. Peygamber den duymadıkları hadisleri diğer sahâbîlerden öğrenmeye gayret sarfetmişlerdir. İlme meraklı küçük sahâbîlerin durumu bu kategoridedir. Rivâyet edildiğine göre bazı sahâbîler tek bir hadis için yolculuk yapmış ve onu kaynağından öğrenmeye çalışmıştır. 3

4. Hz. Peygamber in yazdırdığı belgeler. Hz. Peygamber in yazdırarak verdiği fıkhî ve siyasî belgeler, onu elde eden sahâbî açısından, hem Resulullah tan (s.a.v.) önemli bir hatıra olmuş hem de söz konusu sahada, söz konusu sahâbînin bilgi sahibi olmasını sağlamıştır. c) Sahâbenin hadis rivayet şekilleri Hadislern Hz. Peygamber den duyuldukları gibi aynen nakledilmeleri en güzel şekildir ve mümkün olduğu sürece böyle yapılmalıdır. Abdullah b. Ömer gibi bazı sahabiler bu hususa özen göstermiş ve hadislerde, mana bozulmasa da bir kelimenin bile benzeriyle değiştirilmesine veya yerinin öne-arkaya alınmasına razı olmamışlardı. Öte yandan aynen rivayet etme imkanı olmadığında hadislerin, mana bozulmamak şartıyla Hz. Peygamber in kullandığı lafızların yerine benzerleri kullanılarak rivayette bulundukları da bazı haberlerden anlaşılmaktadır. Özellikle metni uzun olan hadislerin metnini aynen akılda tutmak her zaman mümkün olmamış olabilir. Bu nedenle zaruret bulunduğu için mana ile rivayet de caiz görülmüştür. Bunu caiz görenler arasında Hz. Aişe, Abdullah b. Mes ûd ve Enes b. Mâlik gibi sahâbîler bulunmaktadır. Sonuç olarak hadisler mümkün olduğu kadarıyla asıl şekilleriyle rivayet edilmiş, mümkün olmadığı durumlarda mana ile rivayet cihetine gidilmiştir B. Hadislerin Yazılması a. Hadis yazımını yasaklayan ve izin veren haberler Hz. Peygamber Kur ân-ı vahiy katiplerine yazdırmış Kur an la karışmasını önlemek amacıyla hadislerin yazılmasını yasaklamış, böyle bir endişe söz konusu olmadığında ise izin vermiştir. Nitekim Ebû Saîd el-hudrî den nakledildiğine göre Resûlullah Benden Kur an dan başka hiçbir şey yazmayınız. Şayet Kur an dan başka bir şey yazmış kimse varsa onu imha etsin. Ancak, benden rivâyet edebilirsiniz bunda hiçbir sakınca yoktur. buyurmuştur. Zeyd b. Sâbit de şöyle demiştir: «Gerçekten Rasûlüllah bize hadislerden hiçbir şey yazmamamızı emretti. Buna mukabil Hz. Peygamber den hadislerin yazımına dair izinler de bulunmaktadır. Hafızasının bozukluğundan şikayet eden bir sahabiye sağ elinden yardım iste (yani yaz) buyurmuştur Râfi b. Hadîc in yazma isteğine olumlu yanıt vermiştir. Abdullah b. Amr da yazmak için izin istemiş Hz. Peygamber de ona izin vermiştir. Yemen li Ebû Şâh, Hz. Peygaber in Mekke nin fethinde irad ettiği hutbenin kendisi için yazılmasını Hz. Peygamber den istemiş, o da Ebû Şâh için yazın buyurmuştu. Hz. Ömer, Hz. Ali ve İbn Abbâs, «ilmi yazıya» geçirin demişler. Ayrıca bir çok sahâbînin hadisleri yazdıkları, yazdırdıkları veya yazılı hadis mecmualarına sahip oldukları da nakledilmektedir. b. İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi Birbirine zıt gibi görünen bu hadisler arasında neshin cereyan ettiği anlaşılmaktadır. Buna göre bazı sebeplerden dolayı önceleri hadis yazımı yasaklanmış daha sonra bu sebeplerin ortadan kalkmasıyla bu yasak kaldırılmıştır. Bu sebepler arasında şunlar sayılabilir: 4

Yazının gelişmemiş olması, Ashâbın yazıyı az bilmesi, Hadislerin Kur an la karışma endişesi Durum böyle olsa da Hz. Peygamber in vefatından sonra uzun yıllar hadislerin yazılamayacağı kanaati devam etmiştir. Söz konusu kanaatin sebepleri olarak şunlar zikredilebilir. c. Sahâbe ve tâbiûnun bir kısmında Hadislerin yazılmaması kanaatini oluşturan sebepler 1. Bazı vahiy katiplerinin kendileri için konulmuş yasağın ömür boyu olduğunu düşünmeleri ve buna göre kanaat belirtmeleri. 2. Kur ân dışındaki şeylerle meşgul olunup Kur an ın ihmal edileceği endişesi. Hz. Ömer, oğlu İbn Ömer ve Ebû Musâ nın endişeleri ve uygulamaları örnek verilebilir. 3. O günkü toplumun ilmi zihniyeti. Nitekim o günkü toplumda yazılı kültür gelişmemişti. Her şey hafızada muhafaza ediliyordu. 4. Yazılanlara güvenilip ezberin terkedileceği endişesi. Örneğin, Mesrûk, Hâlid el-hazzâ ve Asım b. Damra gibi zatlar ezberledikten sonra yazdıklarını imha ediyordu. 5. Yazılan hadislerin ehli olmayan kimselerin eline düşüp onlarda yanlışlık, tahrif, ekleme ve çıkarma yapılacağı endişesi. Böylesi endişelerle ömürlerinin sonunda kitaplarını imha eden/ettirenler bulunmaktadır. Dolayısıyla söz konusu kanaatte, Hz. Peygamber in yazım yasağına dair sözünden ziyade ferdi endişeler, sosyal ve kültürel şartlar etkili olmuştu. d. Hz. Peygamber hayattayken yazılanlar Hz. Peygamber in sağlığından itibaren yazıldığını gösteren birçok haber vardır. Bunlar iki kısma ayrılabilir. 1- Bizzat Rasûlüllah ın emriyle yazılanlar a. Medine sözleşmesi. b. Nüfus sayım tutanağı. c. İmtiyaz belgeleri. d. Yahudilerle yapılan yazışmalar. e. Dine çağrı mektupları. f. Görevlilere verilen/gönderilen talimatnameler. g. Hz. Peygamber in Ebû Şah için yazılmasını emrettiği Mekke fethinde irad ettiği hutbe. 2- Ferdi gayretlerle yazılanlar a. Abdullah b. Amr b. As ın Hz. Peygamber den izin alarak yazdığı Sahîfe si b. Enes b. Mâlik in, Hz. Peygamber den duyup yazdığı sonra da Hz. Peygamber e arzettiği «kitabı» c. Hafızasının zayıflığından şikayet eden bir sahabiye yazmasını tavsiye etmesi. Yazmayı bilen bu sahabi hadis yazmış olmalıdır. d. Hz. Peygamber in azatlısı Ebû Râfi de hadis yazmak için izin istemiş ve böyle bir izin kendisine verilmişti. 5

e. Sahâbe döneminde yazılan hadisler Daha önce Hz. Peygamber hayattayken Abdullah b. Amr b. Âs ın bazı hadisleri yazdığı ve bunu es- Sahîfetü s-sahîha diye adlandırdığı hususu geçmişti. Hz. Peyaamber vefat ettikten sonra da sahâbîlerden bir kısmı hadis yazmış veya yazma teşebbüsünde bulunmuştur. Bu da hadis yazımının dar çerçevede de olsa erken dönemde başladığını göstermektedir. Bu sahabilerden bazıları şunlardır. 1- Hz. Ebû Bekr in beş yüz kadar hadis yazdığı sonra bunları imha ettiği Hz. Aişe tarafından nakledilmektedir. 2. Hz. Ömer in sünenle ilgili hadisleri yazmayı düşündüğü fakat daha sonra bundan vazgeçtiği söylenmektedir. Bununla birlikte onun memurlarına gönderdiği mektuplarda hadisler yazdığı rivayet edilmektedir. 3- Hz. Ali nin, içinde hadislerin yazılı olduğu bir sahifesi vardı ve bunu kılıcının kınında taşırdı. 4- Ebû Hureyre nin de hadis sahîfeleri vardı. 138 hadis içeren ilgili sahifelerden biri, talebesi Hemmâm b. Münebbih tarafından yazılmış ve günümüze kadar gelmiştir. Bu sahîfenin Ebû Hureyre nin es-sahîfetü s-sâdıka diye isimlendirdiği sahife olması muhtemeldir. 5- Abdullah b. Abbâs ın eline yazı malzemeleri alarak sahabileri kapı kapı dolaştığı nakledilmektedir. Kendisi yazdığı gibi talebelerine de yazdırmıştı. Bir deve yükü kadar olduğu söylenen bu sahifeler oğlu Ali ye oradan da hadisçilere intikal etmiştir. 6- Semure b. Cündeb in de içinde «pek çok ilim» bulunan bir sahîfesi vardı. Bu sahîfe Semüre nin çocukları ve Hasan-ı Basrî tarafından rivayet edilmiştir. 7- Câbir b. Abdillah, Mescidi Nebî de ders halkası olan ve hadiste yetkili alim sayılan sahabiydi. Onun da hac konusunda bir kitabının olduğu nakledilmektedir. 8- Abdullah b. Ömer in de sahifelerinin olduğu ve evinden çıkmadan önce bunlara baktığı rivayet edilmektedir. Onun eserlerini talebesi ve azatlısı Nâfi rivayet etmiştir. 9- Bazı haberler Sa d b. Ubâde nin de yazılı hadislere sahip olduğunu bildirmektedir. f. Sahâbîlerin Dağıldığı Başlıca İlim Merkezleri Hz. Peygamber in vefatından sonra Medîne deki birçok sahâbî başka şehirlere yerleştiler. Onlardan bir kısmı ise halifeler tarafından İslam dinini öğretmesi için özel olarak gönderiliyordu. Fuad el-jibâlî tarafından yapılan bir çalışmaya göre sahâbîlerin çeşitli şehir merkezlerine dağılımı şu şekildedir. Basra da yaşayan sahâbîler, 335; Kûfe de yaşayanlar, 335; Suriye ve Şam da yaşayanlar 372; Hıms ta 117; Filistin de 40; Mısır da yaşayanların sayısı ise 259 olarak belirlenmiştir. 1. Hicaz Bölgesi Bu bölgeler, doğal olarak en çok sahâbeyi barındıran şehirlerdir. a. Medîne Resulullah'ın (s.a.v.) hayatında önemli bir yeri bulunan bu şehir, Hz. Peygamber ile uzun süre birlikte bulunmuş birçok sahâbîye sahip bulunmakla diğer şehirlerden ayrıcalıklıdır. Medîne deki her bir sahâbî, sürekli birlikte olduğu çok sayıda öğrenciye sahipti. b. Mekke İslam ın doğduğu şehir olan Mekke de ilk asırda hadis merkezi olarak oldukça faal bir konuma sahiptir. Buradaki asıl ilmi hareketliliğin Abdullah b. Abbas ın Mekke ye yerleşmesiyle başladığı söylenebilir. İbn Abbas ve onun yetiştirdiği öğrenciler, Mekke nin ilmi çehresini belirlemiştir. 6

2. Suriye Bölgesi Suriye bölgesi, İslam tarihinde özellikle siyasi açıdan önemli bir bölgedir. a. Şam Şam da ikâmet eden Ebü d-derdâ, Üsâme b. Zeyd ve Vâsile b. Eska gibi sahâbîler bu şehrin önemli sahâbî simalarıdır. Şam ın uzun süre hilafet merkezi olması şehrin her açıdan gelişmesine, dolayısıyla da önemli hadis âlimlerinin buraya geçici bir müddet de olsa yerleşmesine sebep olmuştur. b. Hıms (Humus) Hıms da etkin olan sahâbîler, Ubâde b. es-sâmit, Ebû Ümâme el-bâhilî, Sevbân ve Mikdâd b. Ma dikerb tir. Bu bölgede daha sonra Bakiyy b. Velid (v. 110) ilmi faaliyette bulunmuştur. 3. Irak Bölgesi İlk zamanlardan itibaren birçok karışıklığın hakim olduğu ancak bunun yanı sıra birçok âlimin yetiştiği Irak bölgesinin en önemli şehirleri Kûfe ve Basra dır. Siyâsî ve fikrî olarak Hz. Ali taraftarlarının yoğun olduğu Kûfe bölgesine karşı Basra da Hz. Osman taraftarları hakimdi. Basra, Hz. Osman taraftarlarının oluşturduğu sünnîliğin merkezi durumunda iken, Kûfe Hz. Ali taraftarlarının çoğunluğu oluşturduğu şiîliğin merkeziydi. a. Basra Basra nın en önemli muhaddisi, Hz. Peygamber in yanında yetişen Enes b. Mâlik tir. Oldukça uzun bir hayat süren Enes b. Mâlik, çok hadis nakleden (muksîrûn) sahâbîler arasında sayılmaktadır. Onun yanı sıra Ebû Mûsâ el-eşarî, Imran b. Husayn gibi sahâbîler Basra nın önemli simalarındandır. b. Kûfe Yukarıda da belirtildiği gibi Hz. Ali taraftarlarının yoğun bir şekilde bulunduğu, Hz. Osman ın şehadetinden sonraki yıllarda siyasi ve fikrî karışıklıkların yaşandığı Kûfe şehri ilmî açıdan hayli şanslıdır. Şehirde özellikle Abdullah b. Mes ûd a dayanan ilim anlayışı etkilidir. Kûfe bölgesinde Hz. Ali ve İbn Mes ud tan başka Câbir b. Semüre, Mûğîre b. Şu be, Ammâr b. Yâsir ve Selmân el-fârisî gibi sahâbîler bulunmaktaydı. Kûfe bölgesi daha sonraki dönemlerde de hadis ilmi açısından önemini korumuş ve Vekî b. Cerrâh, Yahyâ b. Adem, Ebû Nuaym Fadl b. Dükeyn, Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, Osman b. Ebî Şeybe ve Hennâd gibi birçok büyük çapta eser telif eden muhaddisin yetişmesine vesile olmuştur. İlmi açıdan önemine binaen bu şehir sürekli olarak büyük muhaddislerin rihle yaptıkları bir merkez haline gelmiştir. 4. Mısır Bölgesi Mısır fethedildikten sonra oraya birçok sahâbî gitmişti. Bu bölgedeki ilmî faaliyetler Abdullah b. Amr b. As etrafında şekillenmiştir. Hadisleri yazmasıyla ünlenen Abdullah b. Amr, Mısır da hadis faaliyetinde önemli rol üstlenmiş, birçok öğrenci yetiştirmiştir. Netice itibariyle Mısır da doğup büyüyen birçok ilim adamının yanı sıra, oraya gelip yerleşen önemli miktarda muhaddis ve âlim bulunmaktadır. 7

II. TEDVÎN DÖNEMİ (I. ASRIN SONLARINDAN II. ASRIN 1. VEYA 2. ÇEYREĞİNE KADAR OLAN DÖNEM) A. Tâbiîn Dönemi (Hicrî 11-180 yılları arası) Tâbiî kelimesinin çoğulu olan tâbiîn, Hz. Peygamber in ashabından herhangi biriyle mümin olarak görüşen ve iman üzere ölen kimselere denilmektedir. a. Tâbiînin kısımları Kibâr-ı tâbiîn: I. Asrın sonlarına kadar olan dönem Evsât-ı tâbiîn: II. Asrın başlarında vefat edenler Sığâr-ı tâbiîn: II. Asrın ortalarına kadar yaşayanlar Tâbiînden ilk ölen: Ebû Zeyd Ma mer b. Zeyd (ö. 30/651) En son ölen: (Halef b. Halîfe (ö. 180/796) Tâbiîn, bilgilerinin çoğunu sahâbeden almış, onların dizi dibinde yetişmiş bir nesildir. Hadisin önemi, aslına uygun olarak naklinin gerekliliği, hadis rivâyetinde titizlik, hatalı nakilleri tashih gibi meseleler tâbiîlerin sahâbede gördükleri ve onlardan öğrendikleri hususlardır. Hadislerin genellikle şifahî olarak alınıp müzakere yoluyla zihinlerde pekiştirilmesi, gerektiğinde hadis için ilmî yolculuklara çıkılması da tâbiîlerin sahâbe neslinden aldıkları ilmî alışkanlıklardı. Arap toplumunun sözlü kültüre önem vermesi sebebiyle sahâbe döneminde hadis yazımı yaygın değildi. Bu dönemde bazı sahâbîler tarafından yazılsa da hadisler genellikle hıfz yoluyla muhafaza edilmekte ve genel olarak yazmaya ihtiyaç duyulmamaktaydı. Sahâbe ve büyük tâbiîlerin çoğunlukta olduğu hicrî birinci asrın ilk üç çeyreğinde hadislerin muhafaza ve naklinde yazmaktan çok ezberlemeye önem veriliyor, bunu kolayca gerçekleştirmek amacıyla da müzakere meclislerinin oluşturulması teşvik ediliyordu. Ancak bazı sahâbî ve tâbiîlerin unuttuklarında hatırlamak amacıyla hadisleri yazdıkları da olmaktaydı. Tedvîn işlemini ilk başlatanların hadis yazan sahâbîler olduğu söylenebilir. Bunlar o zaman kitap, sahîfe ve cüz gibi isimlerle anılırdı. (bkz. Mustafa A zamî) Hadislerin yazılıp yazılmaması başlangıçta bir müddet tartışılmakla birlikte hicrî birinci asrın son çeyreğinde, kaynağı sahâbenin hatırlamak amacıyla tuttuğu özel notlar olan yazılı malzemenin hadis talebelerinin elinde dolaşmaya başladığı görülmektedir. Âlimlerin yok olup gitmesi endişesini taşıyan halife Ömer b. Abdülazîz in (ö. 101) Medine Valisi Ebû Bekir b. Muhammed b. Hazm a (ö. 120/738) gönderdiği tâlimatla resmî tedvîni başlatması, yazılı hadis metinlerinin çoğalmasına vesile olmuştur. Ömer b. Abdilaziz in babası Mısır valisi Abdülaziz b. Mervan ın da (ö. 85) valiliği esnasında (h. 65-85) hadisleri toplama faaliyetine giriştiğine dair bir haber vardır. Buna göre, Kesir b. Murre ye yazdığı mektupta, kendisinin yanında bulunduğu için Ebû Hureyre nin hadisleri hariç diğer sahabilerden duyduğu hadisleri yazıp göndermesini istemiştir. Hadislerin korunması amacıyla yazıya geçirilmesine yönelik çalışmalara Tedvîn denmektedir. Hicrî ikinci asrın ilk yarısında tedvîn faaliyeti öylesine yaygınlaşmıştı ki hemen her muhaddisin bir konuda hadis cüz ü bulunmaktaydı. Tedvin dönemi, hadislerin kitaplar (divanlar) içinde toplandığı dönemdir. Bu dönemde en büyük gayreti İbn Şihâb ez-zührî (ö. 124) göstermiştir. Bu nedenle ilmi (yani hadisi) ilk tedvîn edenin o olduğu söylenmektedir. Ne yazık ki bu dönemde yazılan eserlerden hiç birisi günümüze ulaşmamıştır. Muhammed Hamidullah, bu dönemde yazılanların hemen hepsinin Moğolların Bağdat ı istilasında tahrip edildiğini söyler. 8

Tedvin döneminde (I. Asrın sonlarıyla II. Asrın birinci veya ikinci çeyreği) yazılan eserlerden hiç biri günümüze ulaşmamıştır. İmam Zeyd b. Ali nin Müsned i günümüze ulaşmıştır. Ancak bunun ona mı yoksa ravisi Ebû Hâlid e mi ait olduğu tartışmalıdır. b. Yazıdan kaynaklanan problemler Hadislerin yazıya geçirilmesi bir taraftan hadisin kaybolmasını önlerken diğer taraftan ehil olmayanların da ona el atmasına sebep olmuştur. Bu kişiler hadisleri onu rivâyet eden râvilerden değil doğrudan sahîfelerden alıyorlar ve Arap yazısının henüz yetersiz oluşu sebebiyle rivâyetlerde tashîf ve tahrifler oluşuyordu. Zira bu dönemde Arap yazısı henüz nokta ve harekeden mahrum olduğu için şeklen birbirine benzeyen harflerin karıştırılması söz konusuydu. Bu durumda muhaddisler hadiste yapılabilecek tashîf ve tahrifleri, Arap yazısından kaynaklanan diğer hataları önlemek için bazı tedbirler almayı gerekli görmüşlerdir. Yazıdan kaynaklanan problemler için alınan tedbirler 1. Sahîfelerden yapılan istinsahlarda hatalar olacağına dikkat çekmek 2. Semâ ve kıraat metotlarını geliştirmek. Yazılı hadis metinlerinin artmasıyla ehil olmayanların hadis rivâyetine el atmaları sonucu muhaddisler, doğrudan sahîfelerden rivâyet edenleri sahafî diye tanıtmak suretiyle bunların rivâyetlerinin geçersizliğini ilân etme gereğini duymuşlardır. Bu da hadis talebelerini hadis metinlerini ehline arzetmeye zorlamıştır. Böylece yaklaşık birinci asrın sonuna doğru semâ ve kıraat metotlarının hadis rivâyetinde uyulması gereken zorunlu prensipler olarak geliştirildiği görülmektedir. 3. Ehil olmayanların eline geçer endişesiyle kitaplarını yakmak. Bazı muhaddisler, doğrudan yazılı hadis metinlerinden rivâyette bulunan sahafîlerin eline geçer endişesiyle yazdıklarını imha yolunu tercih etmişlerdir. İmam Mâlik in Hadis yazanlar ezberlemek amacıyla kaydediyorlar, ezberleyince imha ediyorlardı şeklindeki açıklaması bu gerçeği dile getirmektedir. Bu amaçla ömürlerinin sonunda bütün kitaplarını yakanlar veya yakılmasını vasiyet edenler olmuştur. 4. Rivâyet lafızlarını kullanmak Yazılı hadis metinlerindeki hataları tashih etmek ve rivâyet hakkını almak üzere semâ ve kıraat meclisleri oluşturulmaya başlanmıştır. Zira tashîf ve fahiş hatadan kurtulmanın en sağlıklı yolu hadisi semâ ve kıraat yollarından biriyle almaktan geçmekteydi. Semâ ve kıraat meclislerinde yazıdan kaynaklanan hatalar tashih edildikten sonra hadisin yorumu, sıhhati ve hadisin kime ait olduğuna dair ilâve bilgiler de verilmekteydi. Yaygın olmasa da, daha hicrî ikinci asrın başlarından itibaren icâzet, münâvele ve mükâtebe metotlarına kolaylığı temin edici çareler olarak müsaade edilmişti. Muhaddisler hadislerin rivâyetinde tashîf yapılmasına müsait oldukları için i lâm, vasıyyet ve vicâde metotlarıyla hadis rivâyetini güvenilir yol olarak kabul etmemişlerdir. Hadisin Değeri Hakkında Tartışmalar Sahâbîlerin içinde hadisin dindeki yerini ve değerini tartışan, onu kabul etmeme eğiliminde olan hiç kimse görülmemiştir. Bilakis onlarda görülen şey, en basitinden en mühimine kadar bütün konularda Hz. Peygamber in sünnetini araştırmak, onu öğrenip ona göre hareket etmekti. Ancak sahâbeden sonra gelen Müslümanların arasında, nadiren de olsa, hadisin önemini kavrayamayanlar görülmeye başladı. Bunlardan olan Hâricîler, Kur ân da hüküm koyma yetkisinin sadece Allah a ait olduğunu belirten bazı âyetlere bakarak Kur ân da yer almayan hükümler taşıyan hadisleri kabul etmemeye kalkışmışlardı. Oysa Kur ân-ı Kerîm i getiren de Hz. Peygamber di ve onu herkesten daha iyi anlayabilecek olan da ancak o olabilirdi. 9