02/01/2011 03. Kurum Ödülü İTÜ nün. Birlik Değil Çokluk. Sibel Baştimur sbastimur@gmail.com



Benzer belgeler
İNOVASYON HAFTASINA MUHTEŞEM İLGİ

DESIGN WEEK ANTALYA İÇ MEKAN TASARIMI VE MOBİLYA Kasım 2017 Antalya Expo Center

Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık, Tuz Ambarı yla Dünya Mimarlık Festivali nde 1. lik kazandı.

EN BEĞENİLENLER 70 CAPITAL 12 / _071_072_CP_12.indd 2 11/26/16 6:44 PM

2012, Novusens

Hakkımızda. Vizyonumuz. Misyonumuz

YENİLEŞİM VE TASARIM 9. KALİTE VE BAŞARI SEMPOZYUMU NİSAN 2011 BURSA

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

GAYRİMENKULÜN BÜYÜK BULUŞMASI

ANACHRONISMUS CAN BONOMO

Her daim yenilikçi anlayış

IMM KÖLN ULUSLARARASI MOBİLYA FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU DEĞERLENDİRME RAPORU

Work in Work. Tasarım ve uygulama konularında çözüm sunan ve sektörlerinde önder markalarla hizmet veren bir kuruluştur.

Yapi.tedarikdergisi.com /

Stratejik Ortaklar Destekleyen Kurumlar Organizasyon

THOMAS LAWRENCE HOMAS

Müşteri taleplerini genişletir ve projenin her aşamasında hem müşteriye hem de kullanıcıya fayda getirecek yenilikleri kurgular ve uygular.

Davetkar Atıf YAPI - HİZMET BİNASI - KAYSERİ

"Gerçek tasarımcı elinde firca ile doğar" iç mimar Anna Malyakina'yı tam anlamıyla tanımlayan bir ifade. Anna çizim yapmaya konuşmayı öğrenmeden

Marketing Camp 17 Summer Nedir?

Halkla İlişkiler, Danışmanlık, Yaratıcı Çözümler, Proje Geliştirme ve Satış Danışmanlığı

İSTANBUL OKAN ÜNİVERSİTESİ SANAT, TASARIM ve MİMARLIK FAKÜLTESİ ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMI BÖLÜMÜ

YAPI FUARI TURKEYBUILD İSTANBUL FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU SONUÇLARI

S.O.S İstanbul Yarışması'nın Kazananları, Ödüllerine Kavuştu

Dekorasyona dair Küçük Sırlar

Rafine. 360 Hizmet Özünde tutku var. Hızlı Güçlü Sanatsal Yenilikçi. İşi bilen yapar! Farabians Strategy #araştır. Rafine Video #derinleş

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

BODRUM MANDALİNASI ÜRÜNLERİ, ANTALYADA BEĞENİLDİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

1995 TEN BUGÜNE STRATEJİK ORTAĞINIZ

İLETİŞİMDE TASARIM TASARIMDA İLETİŞİM KONULU ULUSLARARASI KATILIMLI SEMPOZYUM VE SERGİ GERÇEKLEŞTİ

2018 İN KONSEPTİ. Marketing Türkiye İPZ Anadolu Konferansları Takımı - 2 -

Tasarım Trendleri, Trend Olacak Tasarımlar. I stanbul da. Kültür, Sanat ve Tasarım Dünyası Design Week Turkey de

LİDERLİK YENİDEN TANIMLANIYOR... / LiderlerAnadoluda.

AKM restorasyonu için protokol imzalandı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

TürkiyeEnerjiForumu. Enerji profesyonellerinin vazgeçilmez doruğu 12.yaşında! ANTALYA Nisan Club Med Palmiye, Kemer

KIRILL ISTOMIN in. renkli dünyası ve DEKO TASARIM

Toplam Perakende 2016

NOCTURNE.

7. VE SPONSORLUK DOSYASI.

Uluslararası İzmir Film Festivali ilk kez 1990 yılında düzenlenmeye başladı. 11 kez düzenlenen Festivale 2000 yılında ara verildi.

BAKA BULUŞMALARI -I-

Hürriyet Ege 31 Ağustos 2013

Zirve Takvimi

Ramazan sofralarında keyifli buluşmalar

26 Kasım 2015 / The Grand Tarabya İstanbul

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ

NİVO ATAKÖY. ŞİMDİ YAŞAMA SIRASI SİZDE!

ATRAXION MAGAZINE MEDYA KİTİ

Her güzelin bir kusuru var

HAKKIMIZDA. MOBSAR Mobilya Sanayi A.Ş.

Guardian Glass, Guardian Öğrenci Tasarım Yarışması 2016'nın kazananlarını açıkladı

Yılın Filo Yöneticisi ödüllerinde Jüri Özel Ödülü Genel Müdürlüğümüzün oldu.

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor:

06-26 EKiM 2016 YER: BARIŞ MAH. EĞİTİM VADİSİ BULV. ZABITA MD. HİZMET BİNASI YANI. Sandra Lopez. Ayla Turan Bahadır Çolak Kadriye İnal SelçukYılmaz

ZKÜ DEVREK MESLEK YÜKSEKOKULU

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

YAŞAM İÇİN ENERJİ KGM HAKKINDA 1

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

HOTEL, RESTORAN, HASTANE VE ikram ENDÜSTRiSi iş KONTRATLARI FUARI KASIM contracthotelexpo.com

Fikirden Girişime EN HIZLI YOL

Hayal gücünüzden ilham alınarak inşa edilmiş bir yaşam.

4. Mavi Yakalılarda İK Yönetimi Zirvesi

Dijital Pazarlama Ajansı

Basın bülteni 2016 WOODEX Fuari

TEKSTİL TEKNOLOJİLERİ VE TASARIMI FAKÜLTESİ

BODRUMUN GİRİŞİMCİ KADINLARI YÜZDE 90 BAŞARILI


Paris İklim Değişikliği Taraflar Konferansı na bir adım atıldı

5Element Eğitim ve Danışmanlık EĞİTİM KATALOĞU

www. vadistanbul.com

2018. HEMŞİRELİK HAFTASI ETKİNLİKLERİ

A NEW LIFE STYLE IN THE WORLD NEW S 15

1998 Dost FM, Program Yapımcısı ODTÜ TeknoPark Halıcı Yazılım A.Ş. ve Halıcı Bilgi İşlem A.Ş. Multimedya, Grafik Tasarımcı

ETKİNLİK DEĞERLENDİRME RAPORU. Hazırlayan: D. Özden Özkan Çayırlı İMSAD Kurumsal İletişim Yöneticisi

HEDİYE ALMAK HAYATIN GÜZEL ANLARINDAN BİRİDİR

We create chemistry. Kurumsal stratejimiz

3. Uluslararası Ekim 2019 İstanbul Fuar Merkezi. Gıda, Beslenme Bileşenleri, Kimyasalları ve Teknolojileri Fuarı. fningredients.

herkesin bir reklamı olmalı

İÇİNDEKİLER 00. ISINMA. Çorba Yapmaya Benzer 01. BOZ 02. BAK. 9 Sevgili Okur. 10 Sevdiğiniz Yaşamı Tasarlayın Hakkında. 16 Bu Kitap Neyin Nesidir?

OKULLAR ENERJİ VERİMLİLİĞİ İÇİN YARIŞTI, EN İYİLER ÖDÜLLERİNİ VİKO DAN ALDI

Yaratıcılığın; uçsuz bucaksız, sınır tanımayan, sıra dışı fakat gerçekliği taçlandıran gücüne inanıyoruz

1.SINIF 1. YARIYIL 2. YARIYIL

Dünün Rüyası, Bugünün Gerçeği...

ONAY A.Ş DURUKENT DURUKENT

12. Araştırmacılar Zirvesi nin açılış konuşmasını yapmak için beni davet etmenizden, bana bu fırsatı vermenizden dolayı sizlere teşekkür ederim.

CREALUS Eğitim ve Danışmanlık Kurumsal Eğitim Kataloğu 2014

TÇMB DEN HABERLER. SEDEFED Krizden Çıkış Yollarını Tartışıyor ULUSAL KONFERANSLAR & FUARLAR. Başlarken

Malzeme Şenliği' Mart 2018

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

1. MANSİYON; BORUSAN MANNESMAN ÖZEL ÖDÜLÜ;

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bu dönem de Sevgi Gönül Kültür Merkezimiz sanatla dolu bir sezon geçirdi.

Biz Kocaman bir Aileyiz...

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

INAR MODÜLLERİ ( )

B Ü L T E N. Ayakkabı Đthalatında Korunma Önlemleri Tebliği Uygulama Süresi Uzatıldı. SKILLS TÜRKĐYE ARALIK 2009 ta BURSA da gerçekleştirildi.

Neden Daha Fazla Satın Alalım?

Transkript:

02/01/2011 03 Sibel Baştimur sbastimur@gmail.com EN İYİ ÖĞRENCİ PROJELERİ SEÇİLDİ Mimarlık alanındaki en iyi diploma projelerini seçen 15. ARCHIPRIX-Türkiye Yarışması sonuçlandı. ÇimSA ana sponsorluğunda gerçekleşen yarışma Yapı- Endüstri Merkezi ve Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı tarafından düzenlendi Türkiye deki tüm mimarlık okullarını ortak bir platformda buluşturan ve yapıcı bir rekabet ortamı yaratarak mimar adaylarının ufkunu genişleten ARCHIPRIX-Türkiye Yarışması na bu yıl 20 üniversiteden 106 diploma projesi katıldı. Jüri üyeleri Alişan Çırakoğlu, Umut İyigün, Şevki Pekin, Julien De Smedt ve M. Arif Suyabatmaz ın katıldığı ve yarışmaya başvuran projelerin değerlendirildiği kolokyum ile başlayan etkinlik, ödül töreni ve yarışmaya katılan tüm projelerin izlenebileceği sergi açılışıyla devam etti. YEM Yayın tarafından hazırlanan ve tüm projelerin yer aldığı yarışma katalogu da ödül törenine katılanlara hediye edildi. 01 ARCHIPRIX-Türkiye 2010 da eşdeğer mansiyona değer görülen Ahmet Erdem Tüzün (İstanbul Teknik Üniversitesi), Nursev Irmak Demirbaş (İstanbul Teknik Üniversitesi) ve Erman Özdemir e (İstanbul Teknik Üniversitesi) ödüllerini jüri üyesi Julien de Smedt sundu. Teşvik ödülü kazanan Selin Babayiğit (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi), Efe Emre Usman (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) ve Ali Sakal (İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü) ise ödüllerini etkinliğin destekçilerinden Blum firmasının Genel Müdürü Tülin Çer in elinden aldılar. Birlik Değil Çokluk Ödül töreni öncesinde gerçekleştirilen kolokyumda, yarışma sürecine ilişkin görüşlerini dile getiren jüri üyeleri, Türkiye deki profesyonel üretimle karşılaştırıldığında, yarışmaya katılan öğrenci projelerinin ne kadar önde olduğunun altını çizdiler. Yarışmada birinciliğe değer görülen projenin oybirliğiyle değil, oy çokluğuyla seçildiğine değinilen kolokyumda; mimarlık projelerinin kavramsal ve yapısal olarak ikiye ayrılamayacağı vurgulandı. Ege Özgirin in projesinin, günümüz koşullarında, geleceği ve insanlığı sorgulayan ve sorgulatan bir proje olarak diğerlerine göre daha sağlam bir konsepte dayandığını açıklayan jüri, Özgirin in projesinin ütopik niteliğini övgüye değer buldu. Tamamı yerin altında gelişen, mimarlığı yalnızca biçim değil, tutarlı bir fikir oluşturma anlamında da ele alan projenin, mimarlık eğitimi alan öğrenciler için ufuk açıcı bir örnek olacağı öngörülüyor. YEM Yönetim Kurulu Başkanı ve ARCHIPRIX- Türkiye Grubu Üyesi Doğan Hasol da yaptığı konuşmada, öğrenci projelerinin piyasada uygulanan projelere nazaran daha nitelikli olmasını, öğrencilerin işvereninin 02 akademisyenler olması ile açıkladı. Yüce Zaman Kapsülü (Grand Time Capsule) projesi ile ARCHIPRIX-Türkiye 2010 birincilik ödülü ÇimSA Beyaz Çimento Ödülü ne değer görülen Ege Özgirin (İstanbul Teknik Üniversitesi), ödülünü ÇimSA Pazarlama Müdürü Önder Kırca nın elinden aldı. Yarışmanın ikincisi Tülin Meydan a (Uludağ Üniversitesi) ödülünü jüri üyesi Şevki Pekin takdim etti. Yarışmanın üçüncüsü Zeynep Şahin in(istanbul Teknik Üniversitesi) ödülünü ise Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Başkanı Selim Vanlı verdi. Kurum Ödülü İTÜ nün Birincilik ödülünü kazanan öğrencinin mezun olduğu üniversiteye verilen Kurum Ödülü ise, İstanbul Teknik Üniversitesi nin oldu. İTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülen Çağdaş ve İTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Hacıhasanoğlu na ödüllerini YEM Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol takdim etti. www.archiprixturkiye.org 01. Archiprix Ödül Töreni nden 02. 1.lik ödülü alan Yüce Zaman Kapsülü

04 02/01/2011 05 İstanbul, ona farklı bakış açısıyla bakıp cazibesine kapılan birçok yabancının kalbinin bir parçası haline gelebiliyor. İstanbul a gönlünü kaptıran o yabancılardan biri de geçtiğimiz günlerde ölen mimar Tatsuya Yamamoto idi. Genç sayılabilecek bir yaşta hayata veda eden Yamamoto, geride bıraktığı yüzlerce projesi ve Ben yabancı değilim, Türk üm sözleriyle hatıralarımızda yerini alacak. Tokyo da Shibaura Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü nden 1983 te lisans, 1985 te yüksek lisans derecelerini alan Yamamoto, 1986 da İstanbul a yerleşti. Üç yıl kadar Mimar Sinan Üniversitesi nde sonrasında 90 ların başlarında Eskişehir Anadolu Üniversitesi nde öğretim görevlisi olarak çalışmalarına devam etti. Bu süre içinde Japonya, Türkiye hükümeti ve UNESCO adına çeşitli projeler yönetti. Japonya, ABD ve Avrupa da uygulanmış çeşitli eserleri bulunuyor. Yamamoto, UNESCO da görev yaptığı dönemde, yok olmakta olan eserlerin incelenmesi için Türkiye ye gelmiş. O dönemde görevi sebebi ile birçok ülkeyi de ziyaret etme şansı bulmuş olmasına rağmen en etkilendiği ülke Türkiye olmuş. Bu geziden üç sene sonra bir maceraya atılarak, Kyoto Üniversitesi nde kadrosu olmasına rağmen İstanbul da Mimar Sinan Üniversitesi nin yolunu tutmuş. Üç yıllığına geldiği İstanbul a gönül verince hayatının geriye kalanını bu şehirde geçirmeye karar vermiş. Yamomuto İstanbul un en köklü üniversitelerinden Mimar Sinan Üniversitesi ile birlikte, deneyimlerini Eskişehir Anadolu Üniversitesi nde de görev alarak sürdürmeyi kendisine bir misyon edinerek Türk mimarlığına büyük bir katkı sağladı. Akademik hayatını sürdürürken, 1995 te Anadolu Üniversitesi ndeki öğretim üyeliği esnasında hayat felsefesini kendisine çok yakın bulduğu, dostu mimar Gökhan Aktan Altuğ ile ortak ofis kurdu. İkisinin baş harflerini sembolize eden Tago Mimarlık ı, mimarlığın evrensel dilini kullanarak Japonya, Ukrayna, Rusya, Romanya, Kazakistan gibi ülkelere taşıdılar. Konuttan, alışveriş merkezine, hastaneden, iş merkezine yaklaşık üçyüz projeye birlikte imza attılar. Ser Plaza, Kütahya Adliyesi, Eskişehir Adliyesi, Sarkuysan Pelin Özgen pozgen@gmail.com YAMOMOTO DAN ERKEN VEDA Ben yabancı değil, Türk üm sözleriyle anımsanan ünlü mimar Tatsuya Yamomoto hayata gözlerini yumarken ardında yüzlerce proje bıraktı.. İş Merkezi, Kavacık Gülsan İş Merkezi, Incity, Rumelifener İstanblue, Albaraka Ofis Binası, İkebana, Natura Evleri, Vizyon, İkon, Cadde, Adres Lobi, Bay Residence, Rixos Bomonti Residans, Bursa Korupark Avm ve Konutları, Sinpaş Ankara Oran Projesi gibi projeleri tasarladılar. Mimarlığa yaklaşımı da özgün tasarım odaklı olduğu için uçuk projeler yerine ayakları yere basan bir anlayışı benimsedi. MÖ 1. yy. da yaşamış Roma lı mimar Vitruvius, De Architectura adlı kitabında başarılı bir mimarlık için utilitas, firmitas, venustas (kullanışlılık, sağlamlık, güzellik) etmenlerinin gerekliliğini vurgularken, Yamamoto da Vitruvius a gönderme yaparak, iyi bir mimarlığın temelinde fonksiyonları ve teknik donatıları kusursuz sağladıktan sonra estetiğin yapıya değer kattığı felsefesini benimsemişti. Bu da onun estetikten önce yapının kullanışlılığı ve dayanımının nesillerde nesillere aktarılırken büyük önem arz ettiği fikrinin bir göstergesi. Türkiye mimarlığına değer katarak, Türk- Japon dostluğunun gelişmesine elçi olan, tecrübelerini ve bilgi birikimini genç yeteneklere aktarmayı kendisine misyon edinen, sempatik ve içtenliği ile herkesin kalbini fetheden Yamamoto, erken ölümü ile mimarlık dünyasını yasa boğdu. Mimar Tatsuya Yamamoto ile ilgili detaylı bilgilere http://arkiv.arkitera.com/m200 adresinden ulaşılabilir. 01 Dumankaya İkon, 02 Taksuya Yamomoto 03-04 Rize Spor Salonu, Eskişehir Adliyesi 01 02 03 04 Tasarım yönetimi üzerine doktorası olan Lockwood, İstanbul Tasarım Sempozyumu nda tasarımın iş ile nasıl entegre edilebileceği üzerine bir konuşma yaptı. Eskiden rekabetin iyi tasarım yapanla kötü tasarım yapan şirketler arasında olduğunu hatırlatan Lockwood, artık devrin değiştiğini ve rekabetin iyi tasarım yapan kadar tasarım sürecini en iyi şekilde yönetenlerin arasında gelişeceğine dikkat çekti. Tasarımsal düşünen kişilerin temel özelliklerini empatik, entegre düşünebilen, iyimser, deneyimsel ve paylaşımcı olarak özetleyen Lockwood, sunumunun ardından sorularımızı yanıtladı. Son bir kaç yıldır önem kazanan tasarımsal düşünceyi biraz açıklayabilir misiniz? Tasarımsal düşünmeyi, sorunları doğru tespit edip çözüm getiren bir inovasyon süreci olarak konumlandırıyorum. O yüzden de tasarım briefinden bile önce geldiğini düşünüyorum. Fikir ya da hizmetle ilgili olarak yerinde gözlem yapmak, ardından fikirler üretmek, bunları test etmek, hatta hızlıca başarısız olup hemen yeni fikirler üretmek ve sonra da müşteri beğenisine sunulacak gerçek ürün/hizmete ulaşmak. Bu tarif ettiğim özellikle yeni bir şey üretimine yönelik. İşin bir de mevcudu yenileme boyutu var. Peki bir örnek verebilir misiniz? Hemen aklıma P&G geliyor. Üst düzey yöneticilerine tasarımsal düşünme eğitimi veren P&G, kendini insan kaynaklarına yeni çözümler geliştirirken buldu. Beraber çalışan insanlar birbirlerini ne kadar seviyor, ne kadar işbirlikçiler ve yaratıcılar Daha başarılı ya da yaratıcı olmak ille de yeni bir ürün çıkarmayı ya da yeni bir pazara odaklanmayı gerektirmiyor. Tasarımsal düşünce de P&G nin kendine odaklanmasını sağladı. Fast Company deki yazılarınızda iyi tasarım sattırır ya da mükemmel tasarım mükemmel liderlik gerektirir felsefelerinin altını çiziyorsunuz. Bu konuyu biraz açabilir misiniz? Rekabetten bahsediyorsanız iyi tasarım yapmak zorundasınız. Daha sürdürülebilir olabilmek için ya da tüketicinin ihtiyacına daha iyi yanıt verebilmek için Öğrencilerime hep soruyorum: Aslı Ayşen Aydın asliaysen@gmail.com TASARIM SÜRECİNİ İYİ YÖNETEN KAZANACAK! Amerika nın köklü bağımsız tasarım kuruluşu Design Management ın başkanı Dr. Thomas Lockwood, İstanbul Tasarım Sempozyumu için Türkiye deydi hangi disiplin başarılı bir iş performansı yakalamada en kritik öneme sahiptir? Finans, işletme, insan kaynakları dile getirilse de sonuçta hepsinin verdiği ortak yanıt tasarım oluyor! Tasarım çağında yaşıyoruz. Ürün ya da endüstriyel tasarımın yanında artık deneyim, hizmet ya da sosyal konular da tasarımsal düşünmeden etkileniyor. Yaşadığımız küresel problemleri çözmek üzere farklı disiplinlerden insanlar bir araya geliyor. Peki, sizce dünyayı tasarımcılar kurtarabilecek mi? Farklı disiplinlerin beraber çalışması ve çözüm üretmesi artık olmazsa olmaz. Bu yüzden tasarımcıların tek başlarına dünyayı kurtarmaları imkansız. Ancak eğer tasarımcılar bu ekibin bir parçası ve amaç da problemi doğru tespit edip çözüm üretmek ise evet hep beraber dünyayı kurtarabiliriz. Başkanı olduğunuz DMI, 35 yıllık köklü bir kuruluş ama siz bile hükümetinizin tasarımsal düşünmeye karşı ilgisizliğini dile getirebiliyorsunuz. Sizce bu konu hükümetlerin ilgisini çekebilir mi? Kesinlikle. DMI, Finlandiya dan Singapur a İngiltere den Güney Kore ye kadar 12 farklı ülkenin tasarım konseyi ile iş birliği yaparak seminerler organize ediyor ve eğitimler düzenliyor. Her ne kadar Amerika da merkezi bir tasarım konseyi olmasa da güçlü ticaret birlikleri var. Gözlemlediğim kadarıyla ticaret birliği olan ülkelerde tasarım konseyi yok, tasarım konseyi olan ülkelerde güçlü ticaret birlikleri yok. Mesela, en son düzenlediğimiz konferansımıza National Endowment for Arts* tan yöneticiler katıldı ve tasarım yönetimi hakkında bilgiler aldılar. Bu anlamda, bağımsız çalışan ama hükümete bağlı bir kuruluşun dikkatini çekebilmek çok önemliydi. Dünyanın sorunları o kadar büyük ki, tek bir organizasyonun ya da eski yöntemlerin çözebilmesi mümkün değil. Bu yüzden, hükümetler, mesleki birlikler, sivil toplum kuruluşlarının iş birliği içinde olacağına ve bu birlikteliklerin artacağına inanıyorum. Bu konuda ülkeler arasında olumlu bir ivme gözlemleyebiliyor musunuz? Evet, gözlemliyorum. Mesela, devlete bağlı çalışan kuruluşlar sosyal ve hizmet tasarımında uzmanlaşmış firmalardan danışmanlık alıyor. Artık tasarım diyince akla sadece parlak ürünler gelmemeli, problem çözmeye odaklı bir bakış açısı olarak değerlendirilmeli. Apple, Nike, Philips, Adidas vb. öncü firmalara özenilse de yaratıcılığın kurum içinde ifade edilişiyle ilgili sorun yaşamaya devam ediyoruz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu durumun bir bölümü bürokrasiden kaynaklanıyor. Değişimi istemeyen insanlar, hala her yerde var olmaya devam ediyor. Halbuki tasarımcıysanız doğuştan değişime açık sınızdır. Ve görüyorum ki, gittikçe daha fazla insan inovasyona ve değişime açık olduğunu hissettiriyor. Yaşadığımız kriz, her şeyi en başından düşünmemize neden oldu. Yaratıcılığımızı gösterebileceğimiz yeni fırsatlar çıkacak. Mesela, önümüzdeki 10 yıl içinde 40 milyon baby boomer (2. Dünya Savaşı ile Soğuk Savaş dönemi arasında doğanlar) emekli olacak. Bu bambaşka ihtiyaçları ve yaratıcı çözümleri beraberinde getirecek. Açık inovasyon tasarımcılara prestij kaybettiriyor mu? Çok güzel bir soru. Açık inovasyon, müşteri odaklı kurumlar için çok önemli. Çünkü bu kurumlar sürekli müşteriyi dinlemek ve ihtiyaçlarına yanıt vermek zorunda. Aynı yöntemi sanki konkur açarmış gibi reklam ajanslarına yönelik uygulamamak lazım. Kesinlikle müşteriye kulak vermenin, onlarla yeni fikirleri hayata geçirmenin faydalı olduğunu düşünüyorum. Amaç, tasarımcıları yarıştırarak kimin işi kapacağını belirlemek ise karşıyım. Doktorlara bedava karaciğer nakli yaptıramazsınız. Bu yüzden, tasarımcıları da bedava iş yapar konumuna sürüklememek lazım. Son olarak tasarım yolunda Türkiye ye neler önerirsiniz? Geçmişte yapılanlara öykünmemek lazım. Mesela, 2012 Dünya Tasarım Başkenti seçilen Helsinki, şimdiden hazırlıklarına başladı. Birkaç ay önce benim de katıldığım bir konferans düzenlediler. Hükümetten yetkililer, sosyologlar, mimarlar bir araya geldik. Ticari rekabet kadar sosyal konular da gündemin bir parçasıydı. Ancak asıl amaç, toplumun en büyük ve en önemli sorununu tasarım yönetimiyle çözebilmekti. Önerim, hükümet örgütlerini ve endüstri birliklerini buluşturarak gerçek mücadele alanlarını tespit etmek ve tasarımsal düşünmeyi kullanarak çözüm üretmek. * Amerika da hükümet tarafından 1965 te sanatı desteklemek üzere kurulan ulusal hibe ajansı.

06 02/01/2011 07 Şanel Şan sanelsanel@gmail.com TASARIM TÜRKİYE YDİ Endüstriyel tasarımın önemli etkinliği Design Turkey nin ikincisi aralıkta gerçekleşti. Toplam 69 ödülün dağıtıldığı gecede, elemeyi geçen 230 ürünü sergilendi. Design Turkey de uluslararası bir jüri görev yaptı. Türk tasarım dünyası bir geceliğine kırmızıya boyandı. Üretimde farklılık yaratmanın tasarımdan geçtiğinin bilincine varan Türkiye, Design Turkey endüstriyel tasarım yarışmasıyla en iyi tasarımları ödüllendirdi. Hali hazırda piyasada olan 311 ürünün değerlendirildiği yarışmada 230 ürün başarılı bulunarak sergilenmeyi hak etti. Bunun yanı sıra 47 İyi Tasarım, 19 Üstün Tasarım ve 3 de Kavramsal Tasarım ödülü yarışma sonrasında sahiplerini buldu. İyileri de unutmamak lazım: İYİ TASARIM ÖDÜLLERİ Farklılık yaratmanın da tasarımdan geçtiğinin bilincine varan ülkemizde farklı alanlarda tasarım yarışmaları da düzenlenmeye başladı. Endüstriyel tasarım alanında 2006 yılında yola çıkan Design Turkey, bu yıl 2. kez ödül dağıttı. Turquality şemsiyesi altında Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu (ETMK) tarafından organize edilen Design Turkey yarışmasına bu yıl firmalar 311 tasarımla katılırken, bunların 230 u başarılı bulunarak sergilenmeyi hak etti. Hali hazırda piyasada olan ürünlerin değerlendirildiği yarışmada 47 İyi Tasarım, 19 Üstün Tasarım ve 3 de Kavramsal Tasarım ödülü yarışma sonrasında sahiplerini buldu. Ödül töreni için, Türkiye İhracatçılar Meclisi binası Design Turkey logosu ve renklerine bürünmüştü. Kırmızı ışıklandırma ile canlanan cepheden geçip salona vardığınızda da sergileme alanı da kırmızı renkte aydınlatılmıştı. Ödül töreninin ardından ise kırmızı aydınlatma yerini beyaza bıraktı. Şehir merkezinden hayli uzakta düzenlenmiş olmasına rağmen geceye tasarımcılar büyük oranda katılım gösterdi; yarışmanın teşvik ediciliği konusunda ise hem fikir olmamak zordu. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi törende yaptığı konuşmada uzun vadede rekabet gücünü artırmak adına marka ve tasarımın önemli olduğunu vurgularken, Ülke olarak üretim ve ihracatta büyük aşama kat ettik. Artık taklit eden değil taklit edilen ürünlerimiz var dedi. Farklı Kategorilerde Yüzlerce Tasarım Yarışmada, vücuttan kopmuş uzuvlar için acil taşıyıcı birimi, acil durumlarda insan taşımaya yönelik Rulo Sedye, 4 kapılı gardırop tipi buzdolabı, geyik şeklinde tasarlanmış kitaplık gibi birbirinden ilginç tasarımlar, İstanbul Dış Ticaret Kompleksi nde sergiye çıktı. Başarılı görülen tasarımcılar ödüllerini Dış Ticaret Müsteşarı Ahmet Yakıcı, Gümrük Müsteşarı Ziya Altunyaldız, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, İDDMİB Başkanı ve Design Turkey İcra Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki ile ETMK Başkanı Berna Dalaman ın elinden aldı. Ödül gecesinde şüphesiz en çok ilgiyi Üstün tasarım Ödülleri çekti. Kimler miydi bunlar? k Elektrikli Ev Cihazları dalında Vestel Beyaz ID TEAM den Murat Hondu, Burçin Özkır, Halil Göksal tasarımı Vestel marka UH 590 No Frost Buzdolabı k Elektrikli Ev Cihazları dalında Yasemin Ulukan tasarımı Arnica marka Bora Elektrikli Süpürge k Elektrikli Ev Cihazları dalında DesignUM Tasarım Ekibi nden Ümit Altun tasarımı Arçelik marka K 2369 Tost Gril Elektrikli Tost Makinesi k Ev ve Ofis Gereçleri ve Aksesuarları alanında Kilit Taşı Tasarım dan Kunter Şekercioğlu tasarımı Zula marka Dervish Kahve Fincanı k Ev ve Ofis Gereçleri ve Aksesuarları alanında Sema Obuz tasarımı ilio marka Cube Masaüstü Tabak Seti k Ev mobilyası alanında Sevin Coşkun, Mustafa Emre Olur tasarımı Çebi marka Joy Collection Mobilya Aksesuarları k Can Yalman, Korkut Tuzcu tasarımı STEP marka Mienterra Halı k Tanju Özelgin, Ayça Çakanışık tasarımı Birim Mobilya tasarımı To Berjer Oturma Elemanı k Seyhan Özdemir, Sefer Çağlar tasarımı Autoban marka Nest koltuk. k Ofis Mobilyası alanında Ece Yalım Design Studio dan Ece Selamoğlu Yalım, M. Oğuz Yalım ve Feride Toprak tasarımı Frame Yönetici Masası Takımı k Arif Özden tasarımı Derin marka Kolt Mobilya k Derin Sarıyer tasarımı Derin marka Tun koltuk k Ambalaj tasarımı alanında Oya Akman tasarımı Binbirçiçek marka Binbirçiçek Süzme Çiçek Balı & Binbirçiçek Süzme Çam Balı Cam Bal Kavanozu. k Orhan Irmak, Bürkan Çiftçigüzeli tasarımı Taç Freemod marka Freemood Nevresim Ambalajı k Şampuan ambalajında Erkan Şahin, Serhan Güzelderen, designvena ve Orhan Irmak tasarımı Duru marka şampuan ambalajları. k Ev ve Ofis Gereçleri ve Aksesuarları alanında Can Yalman tasarımı Hisar marka-tearend çay bardağı, çay tabağı ve çay kaşığı k Ev mobilyası alanında Aykut Erol tasarımı 888 Design marka Lit mobilya k Mehmet Zeki Gürkan tasarımı 888 Design marka Deer Mobilya k Atilla Kuzu tasarımı 888 Design marka Angle Masa k Defne Koz tasarımı 888 Design marka Wall Mobilya k Aziz Sarıyer tasarımı 888 Design marka Jolly Joker Mobilya k Aydınlatma alanında Meltem Maralcan, Aysun Altındağ tasarımı İkizler Aydınlatma marka VELA Aydınlatma Armatürü k Ofis Mobilyası alanında Derin Sarıyer tasarımı Derin marka Nas Mobilya k Derin Sarıyer tasarımı derin marka Fek Mobilya k Ece Yalım Design Studio dan Ece Selamoğlu Yalım, M. Oğuz Yalım ve Feride Toprak tasarımı Ersa marka Twins oturma elemanı k Ece & Oğuz Yalım tasarımı NU- RUS marka 4U Oturma Ünitesi k Ece & Oğuz Yalım tasarımı NU- RUS marka Flat Oturma Ünitesi k Hasan Mahir Şiranlı tasarımı Bürosit marka Pano Sehpa

08 02/01/2011 09 E. Seda Kayım skayim@yem.net MİMARLAR, Küresel ekonomik krizin fiilen sona erdiği 2010; kent, mimarlık ve ilgili tasarımsal disiplinler için son derece üretken ve adrenalini yüksek bir yıldı. Haiti ve Şili den gelen deprem haberleri ile başlayan sene, bir yandan sosyal sorumluluk diğer yandan da ticari bir değerleme olarak kentsel yenilemeye yönelik faaliyetlere sahne oldu. New York ve Paris in çeşitli medyalar aracılığı ile kamusallaştırılan dönüşüm projelerini tartıştığımız 2010, Avrupa Kültür Başkentliğini üstlendiği sene içinde Ayasofya sına kavuşan ama AKM sine kavuşamayan, Haydarpaşa sını ve dünya mirası sıfatını kaybetme riski taşıyan İstanbul için ise, tam anlamı ile şizofrenik bir yıldı. Bununla birlikte bazı açılardan da sürprizsiz bir sene olduğu söylenebilirdi: Prag daki Nationale-Nederlanden binasından bu yana üslubunu bozmayan Frank Gehry, Atlantic Yards projesinden dışlansa da Sydney Teknoloji Enstitüsü projesini kaptı. Mimarlık dünyası, yeşil, organik, sürdürülebilir, ekolojik kelimeleri ile kurduğu sevgi-nefret ilişkisini bu yıl da doludizgin sürdürdü. 2010 un En Başarılı Yapısı Zaha Hadid imzalı MAXXI (21. Yüzyıl Sanatları Ulusal Müzesi) Dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü kadın mimarı, 2010 yılında da yapacağını yaptı ve şimdiden mimarlık nesillerinin tapınağı haline gelen MAXXI yi tamamladı. Roma da konumlanan ve 21. yüzyıl sanat üretimine odaklanan müze, 2010 da hem Stirling in hem de WAF Yılın Yapısı Ödülü nün haklı sahibi oldu. Açıldığı ay 75 bin ziyaretçi çeken ve MoMA Direktörü Barry Bergdoll un Ben bile şimdiden üç kez gittim demecine konu olan MAXXI, hiç şüphesiz, yalnızca bir mimarlık ürünü olarak değil, bir ticari başarı olarak da kayıtlara geçti. 2010 un En Basiretsiz Yapısı AKM Bu sıfatın layık görülme gerekçeleri üzerine uzun açıklamalar yapmaya elbette gerek yok: AKM, 2010 boyunca kapalı kaldı. Yapının kullanıma açılmasını veya tadilatına başlanmasını bir kenara bırakalım, hakkındaki tartışmalar dahi sona ermedi ve binanın akıbeti bir karara bağlanamadı. AKM davası nın anlaşamamakta anlaşmış taraflarının hemfikir kaldığı herhalde tek nokta vardı: İstanbul, kültür başkenti sıfatını taşımaya çalıştığı 2010 maratonunu kamusal bir kültür odağı olmadan tamamladı. 2010 un En Sükse Yapan Mimarı SANAA dan Kazuyo Sejima Sejima nın 1995 te Ryue Nishizawa ile birlikte kurduğu Tokyo merkezli mimarlık pratiği SANAA nın portfolyosu, New York taki New Museum, Essen daki Zollverein School of Design ve Londra daki Serpentine Pavyonu gibi uluslararası başarılar ile dolu 2010 da mimarlık dünyasının en prestijli 2010 U NASIL BİLİRDİNİZ? Mimarizm* ekibi yıl boyunca taradığımız haberler arasından 2010 a dair bir derleme yapıp kentten mimarlığa, mimarlıktan sanata, dikkatimizi çeken 10 anekdotu aktardı. ödüllerinden Pritzker in sahibi ilan edilen ikilinin bir yarısını diğer yarısından biraz daha ön plana çıkaran ise Sejima nın Venedik Mimarlık Bienali tarihinde küratörlüğü üstlenen ilk kadın olmasıydı. Üstelik, bienal hakkında çok sayıda esprili anekdota yer veren uluslararası basın tek bir konuda hemfikirdi: Sejima nın imza attığı iş, uzun yıllar sonra ilk kez duyusalmekansal hassasiyetlere vurgu yapan bir bienal kurgusu ortaya çıkardı. 2010 un En Gözde Yapı Malzemesi Çöp Evet; sahillerden, geri dönüşüm kutularından ya da inşaat alanlarından toplanmış, bildiğimiz çöp. Sürdürülebilir ekonomik söylemlerin, organik beslenme trendinin ve ekolojik yapı teknolojilerinin her iki anlamda da eşit zamanlı olarak patlayadurduğu son on yıl içinde mimarlık dünyasını, ne ışık geçiren betonun icadı ne de üç boyutlu modelleme programlarının gelişimi bu kadar heyecanlandırmamıştı. Çöp, 2010 da heykel yapmaktan ada kurmaya, uçak, otel ve tiyatro yapısı inşa etmeye kadar çok çeşitli tasarımsal sürecin ana malzemesi oldu ve en azından çevre bilincine dikkat çekmeye çalışan aktivist senaryoları, Masdar sıfır karbon kentinin fütüristik senaryolarından bir nebze olsun daha sempatik kıldı. 2010 un En Gözde Kenti İstanbul İstanbul, küresel ekonomik krizin tozunu üstünden atmakla meşgul Kıta Avrupası ve Amerikan kentlerini sollayarak ve gelişmekte olan üçüncü dünya kentlerine de deyim yerindeyse- çalım atarak 2010 un yükselen kenti ilan edildi. Bunu nereden mi görebiliyoruz? Görece anlamlı ve önemli Avrupa Kültür Başkenti unvanını taşıdığı 2010 yılında İstanbul, The Economist in haberine göre dünyanın en dinamik kenti, The Atlantic in haberine göre ise gelir ve istihdam artışı bağlamında dünyanın en iyi işleyen kenti ilan edildi. AD ve Urbanisme gibi dergiler, özel İstanbul sayıları çıkardılar; Mies van der Rohe Vakfı nın Akdeniz Kentleri Programı ise ilk uluslararası atölye çalışması için İstanbul u seçti 2010 un En Çılgın Kentsel Çözüm Önerisi Tünelmetro (?!) Yoğun yerleşimli kentlere akla hayale sığmayacak hibrit ulaşım çözümleri üreten tek coğrafyanın Türkiye olduğunu sanıyorduk. Ancak Mayıs ayında Pekin Uluslararası Teknoloji Fuarı nda görücüye çıkan bir proje, Kadir Topbaş ın metrobüsünü ya da Ahmet Vefik Alp in Monoray ve Transmar önerilerini yabana atar cinstendi: 5 metre uzunluğunda ve iki yol şeridi genişliğindeki Straddling Bus (Türkçe meali ile maalesef- Apışık Otobüs ) projesi, akan trafiğin içinden geçebileceği şekilde yolun iki kenarına oturan ve yolcu kompartımanlarını yukarı taşıyan bir toplu taşıma sistemi. Mevcut yolları iptal etmeden yoğun trafiği pas geçmesi planlanan bu bizim tercih ettiğimiz ifade ile- tünel-metro protipi, Çin de uygulamaya konuldu bile. Amerikan ulaşım planına da eklenmek üzere 2010 un En Büyük Kentsel Fiyaskosu İstanbul un UNESCO Dünya Mirası Listesinden Çıkarılması İhtimali 2010 yılında UNESCO, İstanbul a bir kez daha aba altından sopayı gösterdi ve kent, Dünya Miras Listesi nden çıkarılma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Haziran ayında Dünya Mirası Komitesi, UNESCO ya sunduğu bir rapor ile İstanbul un listeden düşürülüp Tehlike Altındaki Dünya Miras Alanı Listesi ne alınmasını ve gelişme sağlanamadığı takdirde, 1 yıl sonra tamamen listeden atılmasını önerdi. Temmuz sonunda Brezilya da gerçekleştirilen toplantı sonrasında alınan kararlar ise, İstanbul un 2011 yılında zorlu bir imtihandan geçeceğini gösteriyor. Örgüt 2011 Şubatı na kadar Marmaray, 3. köprü ve Haliç Köprüsü ne ilişkin çevre değerlendirme raporlarını bekliyor. 2010 un En Çok Konuşulan Tarih Mirası Ayasofya 17 yıllık prangalarından (yani iskelelerinden) kurtulan Ayasofya Müzesi, 2010 Ajansı nın desteği ile tamamlanan restorasyon çalışmaları neticesinde dört Serafim meleğinden birine kavuşmuş oldu. 160 yıldır sıva ile kapalı duran ve 14. yüzyıla tarihlenen mozaik, yapının uluslararası şöhretini tazeledi; Architectural Review bile ortaya çıkarılan Serafim tasvirine Kasım ayı sayısında bir sayfa ayırdı. Ayrıca müze, yürütülen restorasyon çalışmaları nedeniyle İtalya nın prestijli ödüllerinden Rotondi Ödülü nün de sahibi oldu. 2010 un En Spekülatif Mimarlık Projesi Hollywood Tabelasının Otele Dönüştürülmesi 20. yüzyılın en ikonik temsiliyetlerinden biri sayılabilecek H-O-L-L-Y-W-O-O- D tabelası, 2010 yılında küçük bir kriz atlattı. Üzerinde konumladığı arazinin, Chicagolu sahipleri tarafından satılacağına dair bir spekülasyon, Hollywood piyasasının tüm büyük kedi lerini harekete geçirdi. Bunca şöhret ve paranın bir araya gelip de tabelayı kurtaramaması ihtimali kimseye inandırıcı gelmese de, tabelanın bir otele dönüştürülmesi şeklindeki absürt fikir, bazı çevreler için son derece ikna edici idi. Ancak arazi satın alındı ve Hollywood, dolaylı reklamın yarattığı ekonomik döngü ve popülarite artışını da cebine koyarak, rahat bir nefes aldı. 2010 un Mimarlığa İade-i İtibarları Inception ve Lady Gaga Yılın ilk çeyreğinde işten çıkarmalara devam eden, peşinde koştukları, üstüne aylarca çalıştıkları projelerin rafa kaldırıldığına şahit olan veya işverenleri ile davalık olan çoğu mimarın yüzünü, 2010 yılında popüler kültür güldürdü. Christopher Nolan ın yüksek tirajlı ve eleştirmenlerce alkışlanan filmi Inception (Başlangıç), hikayesinin merkezine yerleştirdiği yarı-tanrı meziyetli mimar figürü ile mimarlık mesleğini yeniden yüceltti. Pop sansasyonu Lady Gaga ise, mimarlık tarihinin kült yapıları ve strüktürlerine referans veren kıyafetleri ile mesleği kamusallaştırdı. Belki de onlar sayesinde mimarlık, 2010 yılında yeniden çocuğunuzun gelecekte okumasını istediğiniz meslekler arasında yerini aldı. *www.mimarizm.com

10 02/01/2011 11 Umut Kart umut@kaletasarimmerkezi.com İŞ E YARAYAN CÜMLELER MARKA DAYDI Marka devlerini buluşturan Marka Konferansı nda marka yönetimi, ikna sanatı ve gelecek tredleri konuşuldu. 2010 yılında ilk kez gerçekleştirilen ve büyük ilgi gören takvim projesi artık gelenekselleşiyor. Farklı sektörler için tasarladıkları ürünlerle Türkiye de olduğu kadar, dünyada da önemli başarılar kazanan tasarımcılar, Hafele nin 2011 takvim projesinde yaratıcılıklarını farklı biçimde harekete geçirdi ve yine esprili ve ilham veren fotoğraf kareleri ortaya çıktı. Häfele takviminde yer alan 12 siyahbeyaz fotoğraf karesinde, ürünler kendi gerçekliğinden koparak tasarımcıların elinde tümüyle yeni çağrışımlar, farklı anlamlar yüklendi. Takvimde bu yıl, SPONSOR YAPI KREDİ WORD Yapı Kredi World ana sponsorluğunda gerçekleşen MAR- KA 2010 da Omo, Aviva, Ankara Patent, Fiat, Alfa Romeo, McDonald s, Stepevi, Step, Vitra, Mavi, Divan, Ballentine s, Nielsen, Paro, MSA, Ulusoy Uluslararası Yatırım Holding, Teknosa, Avea, Efes Pilsen, Tekirdağ Rakısı, Doğadan, Coca-Cola, Nescafé, Panda, BlackBerry, Dumankaya, Shell ve Emirates de sponsorlar arasında yer aldı. TASARIMIN TAKVİMİ Hafele nin 2011 yılı takvim projesinde ünlü tasarımcılar espirili ve ilham veren fotoğraflar ortaya çıkardı. Alp Nuhoğlu, Alper Böler, Demirden ekibinden Demir Obuz ve Nil Deniz, Defne Koz, Derin Sarıyer, Gamze Güven, Gülnur Özdağlar, Hakan Gencol, Meriç Kara, Orhan Irmak, Tamer Nakışçı ve Umit Altun gibi başarılı işleri ve aldıkları ödüllerle öne çıkan endüstriyel tasarımcılar yer alıyor. Mobilya, ambalaj, takı, yapı Türkiye 11. kez marka dedi. Marka nedir, marka kimdir, marka nasıl olunur soruları hem girişimcileri hem ilgilenenleri meraklandıradursun marka olmuş devler Marka Konferansı nda buluştu. Marka yönetiminden ikna sanatına, felsefeden geleceğin trendlerine kadar pek çok farklı konunun uzmanlarının hayat hikâyeleri ve başarılarından yola çıkarak katılımcılara ilham veren sunumlar yaptığı 2 günlük etkinlikte izleyiciler ellerinden not defterlerini bırakamadı. Daha önceki yıllarda Ferzan Özpetek, Güler Sabancı, Oya Eczacıbaşı, Hüsnü Özyeğin gibi isimlerin aldığı Marka Ödülü nü bu sene Marka Konferansları nın programında yer alan ve geleneksel bir hale dönüşen Marka Ödül Töreni, konferansın en heyecanlı anlarından biriydi. Her yıl tek kişiye verilen Marka Ödülü nü almıştı. Bu sene ise, Marka 2010 Ödülü, entelektüel kişiliği, edebiyat alanındaki sayısız ödülleri ve markalaşmış kişiliğiyle adından söz ettiren Elif Şafak a verildi. gereçleri gibi birçok farklı sektör için tasarladıkları ürünlerle gündemde olan bu isimler, bu kez 12 karede, 12 ayrı öykünün kahramanları olarak boy gösteriyor. Takvimde, Mustafa Nurdoğdu imzasını taşıyan siyah-beyaz karelerin her biri, sürprizli bir oyun gibi kurgulandı. Häfele nin ürün ailesinde yer alan mobilya kulpları, kapı kolları ve menteşeleri, gardırop aksesuarları, banyo ve mutfak aksesuarları, ofis donanımları, bağlantı elemanları da teatral bir gösteriye dönüşen kurguda yepyeni bir işlev üstleniyor: Derin Sarıyer ın pozu, James Bond un hafızalara kazınan ünlü duruşuna bir gönderme yapıyor; Orhan Irmak kule tipi priz kutusuyla adeta dans ediyor; mobilya kulplarıyla kostümlerini tamamlayan Demir Obuz ve Nil Deniz grotesk bir tiyatro sahnesinden fırlamış gibi görünüyor; Tamer Nakışçı ise jonglörlük yeteneğini kullanarak mobilya tekerleklerini bu kez elleriyle havada döndürüyor. Bir başka karede kapı menteşesi, adeta kelebek hafifliğinde Gamze Güven in şapkasına konuveriyor. Fotoğraflar çekilirken, tasarımcılardan o anda içlerinden geldiği gibi oyun oynar gibi ürünlerle diyalog kurmaları istendi. Urünü eline alanlar onu yakından bilen, uygulayan tasarımcılar olunca hem muzip hem de tasarımcıların bilinmeyen bir yönünü yansıtan farklı fotoğraflar ortaya çıkmış oldu. Geleceğin kentlerini ve kentsel yaşamını nasıl tariflersiniz? Kentler insanlığın geleceğidir. Geçmişte, insanların çoğu kırsal alanlarda yaşıyordu. Büyük aileleri vardı, toprağa ve moral değerlere bağlılık çoktu. Kent yaşamı bu bağları yok etti. İnsanlar topluluklar halinde kente göçtüklerinde, kentleşme soyutlanmaya yol açabilir, yoksulluk artar, suç da. Megakentler bu aşamada çok zalim ve yıkıcı olabilirler. Ama bunu bir geçiş dönemi olarak görmeliyiz. Bütün kıtalarda büyük şehir idareleri, sağlıkla, güvenlikle, çevreyle ve yaşam kalitesiyle ilgili olarak daha akıllı sistemleri yaratmayı öğreniyorlar. Post endüstriyel dönemin kentleri daha yeşil, enerji ve ham madde kullanımı açısında daha efektif ve kültürel olarak daha sofistike. Modern şehirler bugünlerde bir güç kaymasına tanık oluyor: Geleceğin dominant kentsel kesimi, Richard Florida nın Yaratıcı sınıf veya Kültürel Yaratıcılar. Gelecek, Yaratıcı Ecopolis e ait; doğal paternleri yeni mimarlığa entegre edebilen büyük kentlere, yeni fikirlere ve yaratıcı değişime açık olanlara. Geleceğin tasarım algısıyla ilgili öngörünüzü de alabilir miyiz? Uzun zaman, tasarım, suni şekiller için kullanılan sözcüktü; daha ziyade estetik bir kategori. Ama şimdi tasarımın şeyler ile ilgili değil, sistemler ve iletişimle ilgili olduğunu anlıyoruz. İyi tasarım karmaşıklık ve güzellik yönünde dünyayı farklı şekillerde kurtarır. Hayatı kolaylaştırır, çevreye de zarar vermez. İnsan olarak, varlığımızla, daha iyi olmamıza imkan tanır. iphone u ya da Bauhaus döneminin klasik tasarım kavramlarını düşünün. Bunlar, insanların ihtiyaçlarına çok derinden kaşılık verir. Gelecekte, tasarlamak gitgide bütün sistemle alakalı olacak, tekil şeyler ile değil. Sizce fütürizm çalışmaları iş leri nasıl değiştiriyor? Bir şirketi yönetmenin iki temel yolu var. Birincisi kaba ve Darvinistik. Büyümeye çalışırsın, ne pahasına olursa olsun rakibini yenmeye... Parayla, güçle, korkuyla çalışırsın. Bu güçlünün ayakta kalışıdır. İkinci yöntem uzun müddette tek başarılı yöntem- değişime adapte olmaktır. Bu strateji için, dünyayı değiştirmekle ilgili çok şey bilmelisin. Trendler, megatrendler ve gelecekle ilgili... Bu yüzden pekçok firma, kurumsal öngörülerden yararlanıyor. Diğer deyişle, trend analizleri, senaryolar, stratejik savaş oyunları, cross innovation... İşte profesyonel fütürizmin oyuna girdiği yer burası. Yönetim sürecine uygulanabilecek teknikler ve sistemler önerebiliyoruz. Bilinçli gelişim yani geleceklerin muhtemelen de yarın geleceklerinfarkında olmak! GEÇMİŞİN NE KADARI GELECEKTE VAR OLACAK? Avrupa nın en önemli trend uzmanlarından, fütürist Matthias Horx, Marka Konferansı için Türkiye deydi. Zukunftsinstitut adlı trend akademisinin kurucusu Horx, Radikal e konuştu Fütürizmin tasarım dünyasına yakınlığı su götürmez; tasarımcılar gelecekle nasıl çalışmalı sizce? Gelecekle çalışmayan tasarımcı tanımıyorum. Tasarımın gelecekle çalışması, onu yaratmak yönünde. Modern tasarımın yıldızlarından Yves Behar, tasarımcıların geleceği kendi gördükleri gibi göstermek sorumluluğu taşıması gerektiğini söylüyor. Endüstrinin istediği gibi değil, olması gerektiği gibi... Simplexity yaratıyor Behar; küçük ekolojik ayak izleri olan hikayeli, geri dönüştürülebilir ürünler... Trend- opportunizmini nasıl tanımlıyorsunuz? Trendlerle ilgili çalışmanın çok yüzeysel bir yolu var: Onları kurallar olarak almak! Bu bir trend, bunu takip etmeliyim çünkü herkes öyle yapıyor demek. Buna trend opportunizmi deniyor. Ya da trend dilini sdece pazarlama hedefleri için kullanmak... Zukunftsinstitut te, pek çok müşteri telefon açıp, çok da başarılı olmayan ürünümüzü daha çok satmakiçin bir trend söyleyebilir misiniz? diyorlar. Bu tamamen gelecek çalışmalarını yanlış anlamak; trend araştırmaları toplumdaki değişimleri anlamakla ilgilidir. Müşteirinin yeni ihtiyaçlarını... Fütürizm pozitif tahriş yaratbiliyorsa, üreticidir; zihinsel ufuklarda açılım yaratabiliyorsa. Buna Delphi Ethos deriz. Deplhi nin kahini müşterilerinin içinden daha karmaşık bir algı çıkarabilmek için onları dürtüklermiş. Amaç, insanları daha akıllı ve dünyanın farkında yapmak. Bir fütüristin araçları nelerdir, tarih mi mesela? Fütürizmde sanat, geçmişimizin ne kadarının geleceğimizde olacağını anlamaktır. Gelecek tamamen yeni mi? İnsanların çoğu böyle düşünür: Gelecek geçmişin tam tersi, her zaman mavi, hızlı, hiper-teknik ve her nasılsa tamamen çılgın... Hepimiz burnumuzun üzerindeki tuhaf gözlüklerle, komik kıyafetlerle uzay istasyonlarında oturacağız. Buna inanmıyorum. Geleceğin büyük bölümü geçmiş gibi olacak. Yeniyle eskinin yeni kombinasyonları anlamında retro. İnsanlar bedenlerine, ihtiyaçlarındaki arkaik kalıplara, duygu ve davranışlarına temellenir. Değişiriz ama o kadar da hızlı ve radikal değişimler yaşanmaz. Bu yüzden geçmiş bize gelecekle ilgili enterasan ipuçları verir. Yıllardır trendleri takip ediyorsunuz; kötümser mi oldunuz sonunda, iyimser mi? Benim kişisel gelişimim aşırı iyimserden kötümsere gitti, sonra da possibilistic (olabilirlikli) oldum. Çocukken, ayda yaşamak ister ve teknolojinin bu dünyadaki her problemi çözebileceğine inanırdım. Hiçbir zaman ölmeyeceğime! Sonra ekoloji hareketi geldi; gelecek kıyamet günü fantazisiydi. Hala da pek çok insan, geleceğin, savaş, kriz ve sosyal ayrımcılık gibi iğrenç şeyler getireceğini düşünüyor. Ama yıllarca trendler üzerine çalışsanız, gelecek algımızın korkularımızdan dolayı ne kadar taraflı olduğunu görürsünüz. Pesimizm, tıpkı optimizm gibi indirgenmiş bir ideolojidir. Bomboş bir optimizm sizi vurdumduymazlığa hatta mutsuzluğa götürür. Yaşamda krizler ve acılar vardır; onları görmezden gelerek değil, baş ederek büyürüz. Diğer yandan pesimizm depresyona itebilir; insanlığın muhteşem yeteneklerini görmemek anlamına gelir bu da. Süreç dediğimiz bir yanılsama değil, gerçekçi bir ihtimal. Geçmişte oldu, yine olacak. Buna da olabilirlik diyorum. Bir noktada hangi tarafta savaşacağına karar vermek mecburiyetindesin. Korkunun mu yoksa dünyayı daha güzel hale getirme ihtimalinin yanında mı? Fütürist olmanın yolu nedir? Fütürist olmak istiyorsan, evrim teorisini, sistem teorisini, oyun teorisini, kavramsal psikolojiyi, toplum psikolojisini, kültürel bilimleri, nörolojiyi ve başka yüzlerce disiplinle ilgili çok şeyi bilmen gerekir.

12 02/01/2011 13 ASLINDA HER ŞEY ESKİZLE BAŞLADI Tasarım dünyasının bambaşka alanlarında kendini göstermiş, kimi mesleğinin başında kimi duayenler arasında yerini almış onlarca yaratıcı... Peki bu isimleri buluşturan nedir? Fikrin kendisi! Tasarım Parkı nda 11 Ocak ta açılacak Her Şey Eskizle Başladı sergisi, tasarımcıların ilham perileriyle buluşma anlarına tanıklık edecek. Bundan 6 ay önce kapılarını açtığında bir miktar şaşkınlık yaratmıştı Tasarım Parkı. Tasarımdan park mı olurdu, park denilen tasarım tasarım jimnastik aletlerinin olduğu yer miydi? Yoksa bir nevi tasarım merkezi görevi mi görecekti? Sonra, Türk-Alman İçMimarlar Buluşmasına ev sahipliği yaptı Tasarım Parkı. Yüzlerce ziyaretçiyi ağırladı tek seferde; oldukça çarpıcı bir workshop çalışmasına yer verdi çatısının altında... Anlaşıldı ki yaratıcı zihinler için bir adres ti; tasarım ve iletişimin harmanlandığı bir buluşma noktası, Türkiye deki tasarım dünyasına katkıda bulunmak için atılmış gönüllü bir adım. Tasarım Parkı nın danışma kurulunda Adnan Serbest, Çiler İnan, Emre Tibet, Enis Tibet, Esin Benöz, Gamze Güven, Hakan Ertem, Hale Gezer, Haluk Hazneci,Hulisi Özocak, İrem Toprakkaya, Kaan Dericioğlu, Kadir Toprakaya, Mahmut Nuvit Doksatlı,Mehmet Alper, Mustafa Öney, Mustafa Demircan, Müge Tekil, Nazan Erkmen, Nur Çoşkun, Önder Küçükerman, Saffet Emre Tonguç, Tamer Pekdinçer, Umut Kart, Özlem Devrim gibi geniş bir kadro yer alıyor. İç mimar Nursema Öztürk imzalı bu girişimin bir nevi yeni seneyi selamlama, başlangıçlara gönderme yapma amacındaki sergisi, tasarımın farklı disiplinlerinden profesyonellerin fikir defterinden kopmuş birer yaprağın buluşması olarak niteleniyor. Fikirlerin doğduğu yere şahitlik yapmak, sonraki jenerasyonları motive etmek ve yaratıcılığın en özgür, en özgün halini arşivlemek serginin en büyük hedefi. Kadıköy ün önemli noktalarından birine konumlanan sergi, açılış tarihiyle de akıllara kazınacak gibi duruyor: 11.01. 2011 gecesi gerçekleşecek açılışı ile tasarım dünyasının farklı oyuncularını sıradışı bir ortamda buluşturmayı hedefliyor. Sergi mekanının (Kadıköy) Yoğurtçu Parkı yla komşu konumu geceyi herhangi bir açılış olmaktan öteye taşıyor; hem içerisi hem de dışarısı etkinlik alanı haline geliyor. Toplam 300 metrekarelik bir alanda kurulu olan Tasarım Parkı nın bir duvarı, ziyaretçilerin kullanımına açık dev bir eskiz alanına dönüştürülüyor. Serginin en önemli özelliklerinden biri de, ardından gelecek Her Şey Eskizle Başladı kitabı olacak. Türkiye de tasarımı eskizler üzerinden arşivlemeyi hedefleyen kitap, sergiyi kalıcı hale getirmenin yanısıra, genç jenerasyonlara motivasyon verecek bir ilham kaynağı da olacağa benziyor. KATILIMCILAR Radikal Tasarım Gazetesi Editörü Umut Kart ın proje yönetimini üstlendiği serginin katılımcıları arasında (alfabetik olarak) Adnan Serbest, Akın Nalça, Alpay Er, Alper Böler, Arif Özden, Atilla Kuzu, Autobahn, Aydın Mert, Aykut Erol, Aysun Altındağ, Beril Tokcan, Bilgen Tuncer, Can Yalman, Çetin Bigat, Demir Obuz, Derin Sarıyer, Ece Günay Daylan, Ece Yalım, Ela Cindoruk, Emin Arslan, Emre Arolat, Eray Makal, Erdem Akan, Erkan Şahin, Ertun Hızıroğlu, Faruk Malhan, Füsun Curaoğlu, Gamze Güven, Gökhan Karakuş, Hakan Ertem, Hakan Gencol, Hasan Demir Obuz, Hatice Armağan, Hülya Çelik Pabuççuoğlu, Hümanur Bağlı, İsmail Öklügil, Joelle Hançerli, Kerem Küçükgürel, Koray Malhan, Koray Özgen, Kunter Şekerioğlu, Levent Çırpıcı, Mahmut Nüvit, Mehmet Asatekin, Mehtap Obuz, Meltem Eti Proto, Meltem Maralcan, Mete Mordağ, Mirzat Koç, Murad Babadağ, Murat Armağan, Murat Celep, Muzaffer Dikici, Nevzat Sayın, Nigan Bayazıt, Nil Deniz, Nursema Öztürk, Orhan Irmak, Oya Akman, Ömer Durmaz, Ömer Ünal, Özgür Alp, Özlem Devrim, Özlem Tuna, Özlem Yalım, Sabrina Fresko, Sadi Tekin, Seçil Şatır, Sedef Zeren, Selin Aksu, Senem Onur, Serhan Gürkan, Serhan Güzelderen, Sertaç Ersayın, Sevinç Baloğlu, Seyman Çay, Sezgin Aksu, Sinan Kafadar, Şenay Akın, Şule Koç, Tamer Nakışçı, Tanju Özelgin, Tevfik Balcıoğlu,Tuncay Özer, Türkmen Cem Cansu,Türkü Şahin, Umut Südüak, Ümit Altun, Yeşim Demir, Yılmaz Zenger isimler mevcut. ESKİZLER BİR KİTAPTA TOPLANACAK Nursema Öztürk (Tasarım Parkı Kurucusu): Türkiye deki tasarım dünyasına katkıda bulunmak adına sergiler, workshoplar, yarışmalar düzenleyen Tasarım Parkı, Her Şey Eskizle Başladı sergisi ile fikirlerin kağıttaki ilk izdüşümlerine, tasarımcıların ürünle ilk görsel buluşmasına tanıklık etmek istiyoruz. Sergideki eserlerinin her birini, açıklamaları ve tasarımcılarının tanıtımları ile beraber kitap haline getirerek, gelecek jenerasyonlara faydalanabilecekleri bir kaynak yaratmayı hedefliyoruz. Bir tasarımcı olarak bilginin paylaşarak daha büyüyeceğine inanıyorum. Kapılarımızı genç, profosyonel Tüm tasarımcıların buluşma ve bilgilerini paylaşma merkezi olarak açık tutmak istiyoruz. Yeni projelerimizi gerçekleştirmek için şimdiden sabırsızlanıyoruz.

14 02/01/2011 15 Özlem Devrim ozlemdevrim@gmail.com PANTONE DİLİNDE 2011 İçinde yaratıcılık barındıran tüm alanlar istemsiz soludukları atmosferden, mercek altına aldığı detaylara kadar bir çok veri ile tüm hayatları boyunca bilinçli ya da bilinçsiz, bir şekilde beslenir. Yaşamlarımızın sürekli bir geri besleme ile dolu olduğunu ve bu geri beslemeleri algı seviyesi, istekler, arzular, psikolojik, kültürel ve ekonomik diye bir anda sayabileceğimiz birçok durum ile karşılayarak, sindirerek kazanımlarımızı ya da kayıplarımızı bir şekilde dışa vurduğumuz bir gerçektir. Bu dışavurumlar yetenek ve eğitime göre farklı farklı şekillerde tezahür eder ve bizler eylemi yapan ya da seyircisi olarak bu rolü üstleniriz. Fiziksel ya da fizikseli etkileyen yaratıcı çıktıların etkilendiği veya etkileyen olgulardan biri de renklerdir. Renklerin insanlar üzerindeki pozitif ve negatif etkileri ya da ürünler üzerinden insanlarla kurduğu iletişim konusunda yazmak bu yazının içeriğine sığmayacak kadar geniş, üzerine araştırmalar yapılan, tezler yazılan bir uzmanlık alanıdır. Bu yüzden konuyu uzmanlarına bırakalım, yazıya Pantone nin 2011 renk trendleri hakkındaki açıklamalarından alıntılarla devam edelim. Honeysuckle: Cesaretli, Güvenli, Hayat Dolu Cesur bir yeni dünya için cesur bir yeni renk. 2010 yılının rengi olan, PANTONE 15-5519 Turkuaz, birçoğu için bir kaçış işlevini görürken, Honeysuckle ise bizi gündelik problemlerle şevk ve coşkuyla yüzleşmemiz için yüreklendiriyor. Canlı bir kırmızımsı pembe olan Honeysuckle, teşvik edici, ruhu ayaklandırıcı. Stresli zamanlarımızda, ruh halimizi yükseltecek bir şeylere gereksinim duyarız. Honeysuckle, adrenalini alıp götüren büyüleyici, stimüle edici bir renk hüzünlerden korunmak için mükemmel diye açıklıyor Pantone Color Institute ün icra direktörü Leatrice Eiseman. Egzotik Bir Gezi Bu şölensel kırmızımsı pembenin yoğunluğu aklı çeler ve kendinde tutar. Aslında, bu renk, ismini aldığı o çiçeğin (hanımeli) filizlerinin tatlı aroması değil, sinekkuşunu nektara doğru çeken şeydir. Yeni senenin renk trendleri ne olacak? Pantone, başımıza geleceklerin rengini önceden fısıldıyor. Honeysuckle ayrıca ilkbahar ve yazın kaygısız günlerinden arda kalan o leziz kokusu ile ilişkilendirilmesinden dolayı bir nostalji dalgası da getirebilir diye devam ediyor Eiseman. İlkbahar 2011 için ilham kaynağı olarak Afrika, Hindistan, Peru ve Türkiye gibi egzotik destinasyonlardan övgüyle bahseden tasarımcılar, kendilerini adeta yabancı ülkelere taşınmış gibi hissettiren şaşırtıcı ve göz alıcı renk karışımları kullanarak tüketicilerin, günlük hayatın zorluklarından kaçma ihtiyaçlarını da gidermeye devam ediyorlar. Renk konusunda 17 senedir bir otorite olan Pantone, sezonun en önemli renk trendlerini belirlemek için New York Moda Haftası nın tasarımcılarıyla ve renk trendleri belirleyicileriyle yaptığı anket sonucuna göre ilkbahar 2011 in en göze çarpan tonlarını belirledi. Anket raporuna göre; renk kartelasındaki birbiriyle zıt olduğu kadar birbirini tamamlayan renkleri kombine ederek renk skalasında çarpıcı olduğu kadar bir o kadar da zıt renkleri yarattıklarını belirtiyorlar. Bu rapora göre Pantone İlkbahar 2011 renk tonları şöyle tanımlanıyor: Flörtsel Honeysuckle, bu mevsimin renk paletine oyun dolu bir şölen duygusu getiren, iyi hissettiren bir renk tonu. Baharatlı, girgin ve ikna edici olarak tarif edilen Coral Rose, tıpkı Beewax gibi, uzak ülkeleri ve yerleri akla getiren, sıcak, ballanmış sarı, ince zevkli kişilere hitap eden, sofistike bir portakal rengi. Bu mayhoş tonlardan her hangi birini, serin, ferahlatıcı renktekerleği zıttı olan Regatta gibi bir tonla, her hangi bir gardıroba çeşni katacak canlı bir renk kombinasyonu olması için kombinleyin. Alt tonundaki kırmızısını hiç hissettirmeyen, romantik, hülyalı Lavender, nefse düşkünlüğü ima ediyor. Bunu, kendine has bir kontrpuan için Beewax veya Coral Rose ile kombine edin. Albenili Blue Curacao tropik destinasyonların hayallerini uyandırır ve 2010 Yılının Rengi Turkuaz a saygı gösteriyor. Trans-mevsimsel nötrler Pratik tüketiciler, çekici Caribbean mavisini, Honeysuckle veya Coral Rose gibi sıcak, yardımcı renkli Blue Curacao ile eşleştirerek ilkbahara katmaya devam edebilirler. Taze bir sarı-yeşil olan Peapod, palete organik bir öğe getirir ve genellikle ilk baharda bulunan, yeni başlangıçlar ve değişiklikler anlamına gelen yeşil filizlerin anımsatıcısı. Transmevsimsel nötrler bu mevsimin paletini belirliyor ve tüm diğer renklere bir durağan arka perde sağlıyor. Nü tonlar adıyla anılan tonlar ise, hafif ve ince Silver Peony den dramatiksel derin Russet e uzanan yelpazede temsil ediliyor. Diğer güvenilir arka plan rengi olan Silver Cloud, tüketicilerin dolaplarındaki her şeyle koordine etmeleri hususunda gerçekten de güvenebilecekleri bir özsel nötr. www.pantone.com 01. Yılın Pantone Renkleri Nelly Rodi dünyanın dört bir yanında tüketici hareketlerini ve değişimleri takip eden, bu sayede kısa ve uzun vadeli trend tahminleri yaparak aralarında türk firmaları da dahil olmak üzere müşterilerine bu sezon hangi ürün, hangi malzeme, hangi rengi es geçemeyiz bilgisini ve daha birçok marketing hizmetini veren Paris bazlı bir trend bürosu. Moda trendleri konusunda onların görüşlerini aldık. 2011 yazını Nelly Rodi 4 ana başlıkta topluyor. Sunny Blossom diye adlandırdığı ilk grup bu dünyada yumuşaklığa, şevkate, hafif, naif birşeylere ihtiyacımız olduğundan bahsediyor. Referanslarını 50 ler ve 60 lardan alan ve Liberty kumaşlar, Capri pantalonlar, Vichy pötikarelerle kendini ifade eden bu dişi tarz tamamen bir Brigitte Bardot comeback i. Doğal, artisanal, yaratıcı uğraşılara, el işine değer veren flower power havasında, 60 larin Côte d Azur ü kıvamında. Sanki herşey eskiden daha güzeldi dercesine nostaljik ancak geçmişin sağlam değerlerinden çok uzaklaşmasa da taze ve yeni. Renkler sarı, turuncu gamlarından şeker pembelerine kadar uzanıyor. Birçok çiçek ve meyve motifleri, siyah kalemle çerçevelenmiş şekliyle emprimelerde hayat buluyor. Jil Sanders, Dolce &Gabbana defileleri bu grubun en güzel örneklerini oluşturuyor. Oryantal Tutkusu Mystic Romance diye tanımlanan içinde etnik elemanlar barındıran ikinci grup Katmandu dan İbiza ya kadar eklektik herşeyi kapsıyor. Ama temeli daha oryantal. Doğuya, doğulu zerafetine ve inceliğine hayranlık duyuyor. Sunny Blossom da nasıl hafiflik ön plandaysa bu temada o derece yogunluk ve ağırlık var. Renkler parm, mor, turkuaz, fuşya tonlarında, parfümler oryantal patchouli (silhat) ağırlıklı, mobilyalara bakarsak kolonial. Yves Saint Laurent ve Marakeş in ağırlıklı olarak damgasını vurduğu bu grupta, Kenzo, Sonia Rykiel ve Jean Paul Gaultier den, Gucci nin kes yapıştır 70 leri anlatan kolleksiyonundan, örgü elbiseler, saçaklar, uçuşan müslinler, birbirinden albenili saç bantlarından, ayrıca kaftanlardan söz etmemiz gerekiyor. Oryantal bizi büyülüyor. Abu Dabi, İstanbul en çok konuşulan dünya merkezleri arasında. Tanca ve Marakeş insanların yazlık ev almak için çırpındığı yerler, Güney İspanya, Endülüs hristiyanlıkla çaprazlanan İslâm kültürüyle ön plana çıkıyor. Cebelitarık doğumlu John Galliano kolleksiyonlarında tabii ki köklerinden etkileniyor. Colonial Fantasy/Isles of Beyond ise kaynağını latin dünyasından alıyor. Orta Amerika, 1950 ler, Borselino şapkalar, Bikem İbrahimoğlu ibbikem@yahoo.fr YENİ YIL MODAYA NE GETİRECEK? Tüketici hareketlerini ve değişimleri takip eden, uzun ve kısa vadeli trend tahminler yapan Nelly Rodi, modanın yönünü gösterdi. 01 02 tropikal ortam gözümüzde canlanıyor. Üstelik Philippe Stark ın yeni tasarladığı Rio Ipanema plajina bakan Fasano oteli, basında sık sık yer alan Selma Hayek François Pinault çiftinin düğün davet resimleri ya da Eva Longoria nin seksi pozlarıyla gündemde bir konu. Yanlış anlamayın yer seçimi çok spesifik: Haiti korkutuyor, ama Kosta Rika ya da tatil için Punta del Este ye bayılıyoruz. 2011 yazında bu temayı en çok işleyenler palmiye, yaprak, her defilede muz ve muz ağacı motifleri ve değişik örgülerle Jean Paul Gaultier, Prada, Miu Miu ve Stella Mc Cartney. Renkler kahve, tahta ve bitkisel tonlarda. Yine yanlış bir anlama olmasın: Desenler tropikal ama Quicksilver Hawaii ve sörfçü misali değil. Kopa Kabana, Frida Kahlo tarzı, daha bir yüksek seviyeden gidiyor. Fütürist Yok! Son grup Bohemian Rhapsody. Bu tema uzaktan gelen tarzları ve birikimi değerlendiriyor. Bir nevi şık etnik. Suzani, ikad ya da kilimlerde stilize edilmiş modern ve grafik bir folklor. Uzak dünyalara ait ancak yorumlanmış bir fikir. Özetle Kapalıçarşıdaki el dokuma halıyı değil, renkleri soldurulmuş, yeniyken eskitilmiş Türk halısını istiyoruz. Çağrıştıracak ama kopyalamayacak. Renk paletini, kontrastlar, siyah beyaz çerçeveler ama aynı zamanda afrika kırmızısı, Türk moru, Hint pembesi, oryantal turuncu gibi sıcak tonlar oluşturuyor. Sezonda nötr tonlar yok mu? Siyah beyaz ve bejler, canlı renklerle kombine edilmiş şekilde tabii ki var çünkü onlar bizi sakinleştiriyor, güvenilir değerleri oluşturuyor. Tüm bu renk ve motif curcunası içinde Basic ler çok minimalist. Tüketiciler baz gardrobu ve minimali asla terketmiyor. Güzel malzemelerden yapılmış, demode olmayan bir moda istiyor. Sonuç itibariyle yenilik yok, gereksiz seyler yok, çok fazla retro yok, hele fütürist hiç yok bu yeni sezonda. Birincil derecede olmasa da güvenilir değerlerin güncellenmiş şekli var. Tüm trendlerin temelini aslında gerçeklerden bir kaçış oluştururken hayatı yavaş ve sakin tarafından yaşamaya çalışıyoruz. Nelly Rodi nin uzun soluklu trendleri ölçtüğü sol taraf alter yani yavaş, sağ taraf über yani hızlıya ayarlanmış bir terazisi var. İbre bazen sağa bazen sola çekiyor. Bu ibre 2000 de %70 oranında hızlıyı gösterirken son yıllarda ve şüphesiz 2011 ve sonrasında alter bölgesine hızlı bir şekilde çark etmiş durumda. Artık trendlerin %60 i sol yani yavaş tarafta. Kriz ve sonrası, işte etkilerini bu şekilde gösteriyor. 01-02. Muz ve doğa desenleriyle Jean Paul Gaultier koleksiyonları.

16 02/01/2011 17 Yaklaşık 17 milyon nüfusu ile İstanbul, Avrupa nın en hızlı büyüyen metropolü. Ayrıca coğrafi konumu nedeniyle Avrupa ve Asya arasındaki bir geçiş, bir bağlayıcı nokta. Dans dilinde yorumlarsak İstanbul için iki kıta arasında, dansın en zor ve en zarif hareketlerinden biri olarak spagat* açmış denebilir. Neden dans dilinde bir İstanbul yorumu derseniz İstanbul zaten hali hazırda kalabalığı, gürültüsü, koşturması, enerjisi, sakinliği, hırsı ve estetiği ile dans eden bir şehir. Şehrin dans dünyasını da etkileyen bir büyü bu. Tüm bu büyüyü, sinerjiyi ve konsantrasyonu merkeze alan Spagat! Design İstanbul Tasarımı adlı sergi 18 Aralık 2010 tarihinde MARTa Herford müzesinde açıldı. Müzedeki dizinin ikinci serisi olarak açılan sergide 30 tasarımcı, tasarım stüdyosu ve sanatçının en gözde eserleri sergileniyor. Spagat, müzenin hızla yükselen ve oldukça dikkat çekici olarak tanımladığı Türk tasarım sahnesinin sadece sergilenmesi değil, aynı zamanda bir tartışma ve üretme platformu olması amacıyla düzenlenen bir etkinlik olarak tanımlanabilir. Tasarım dünyasındaki evrimleşme, küreselleşme, küreselleşmenin merkez ve periferi arasında yarattığı tansiyon konuşulan başlıklardan bazıları. Küratörlüğünü Max Borka nın, asistanlığını Snapshooter Anna Pannekoek in üstlendiği sergi 20 Şubat 2011 tarihine kadar devam edecek. Etkinlik, Almanya da başlayıp, şekli ve formatı sürekli değişerek diğer ülkelere yayılacak. Spagat! bir şölen, bir protesto, bir kutlama ve anma töreni, bir makale, bir ansiklopedi, hızlı bir eskiz ve üç dakikalık bir şarkı olarak özetlenebilir. Mekân ise, tasarımın doğasıyla uyumlu olarak, Şanel Şan sanelsanel@gmail.com SPAGAT! DESIGN İSTANBUL TASARIMI Almanya daki MARTa Herford Müzesi nde açılan Spagat! Design İstanbul Tasarımı sergisi, 30 Türk tasarımcı, sanatçı ve stüdyonun işlerinden oluşuyor. 01 02 03 04 kürator Max Borka nın ziyaretçilere ev sahipliği yapacağı, yaşayacağı ve gösterinin devamlılığı için çalışmalarını sürdüreceği bir ev-ofis. Böylece, tasarım etkinliği kavramı, çığır açan ve tarihi bir şekilde kendini duyurarak, tamamen yeni bir içerik sahibi olacak. *Dans ta bacakları dümdüz açarak oturma pozisyonu. 01. Demir Obuz tasarımı sandalye 02-03. 18 Aralık ta yapılan sergi açılışından... 04. Cok cok collection SERGİ KATILIMCILARI Erdem Akan ve maybedesign, Refik Anadol, Sefer Çağlar ve Seyhan Özdemir (Autoban), Demet Bilici, Alper Böler, Ela Cindoruk, Nil Deniz, Ömer Ozan Erdoğan ve Creative Bonanza Gürsan Ergil, Aykut Erol, Arzu Firuz ve Paul Huber, Bayram Gümüs, Serhan Gürkan, Joelle Hancerli, Human Cities, Asli Kiyak İngin, Meriç Kara, Şule Koç, Defne Koz, Tamer Nakisci, Demirden Design, Demir Obuz, Mehtap Obuz, Sema Obuz, Koray Özgen, Paratoner (Cüneyt Ara, Erdem Keskin, Murat Özbay, Ender Yolcu), Aziz Sariyer, Derin Sariyer, Adnan Serbest, Sema Topaloğlu, Can Yalman, Pinar Yar,Tuğrul Gövsa (GAEAforms) Amerika daki New Yorker dergisinin kapak çizimlerinin yanı sıra Asterix çizgi romanının illüstrasyonları ile ünlenmiş Jean-Jacques Sempe yi Türkiye de, Rene Goscinny nin kaleme aldığı Pıtırcık çocuk kitapları serisindeki resimleriyle tanırız. Pıtırcık ın Bisikleti kitabında, matematik sınavında ilk 10 un arasına girdiği için babası Pıtırcık a bisiklet aldığında, aslında sınava sadece 11 kişinin girmiş olmasının hiç önemi kalmaz. Zira onun kırmızı ve gümüş renkte, zilli, lambalı yepyeni bir bisikleti vardır! Günümüzde bisikletlerin özellikleri Pıtırcık ınki gibi kısaca sayılacak gibi değil, hele de son dönemlerde tasarımcıların el attığı bisikletleri düşünürsek... Temmuz ayının hatırı sayılır saatlerini televizyon başında geçirmemize neden olan Tour de France da karbon-fiber yol bisikletlerinin envai çeşidini görsek de, sponsorluk söz konusu olduğundan genellikle aynı markalarla karşılaşıyoruz: Cannondale, Specialized, Scott, Cervelo, Trek, Giant. Profesyonel yarışlar için hazırlanan bu bisikletler, sezonun yarışlarında boy göstermeden önce aylar süren tasarım, mühendislik ve test süreçlerinden geçiyorlar. Mühendislik ve teknolojinin ilerlemesi ile hem dağ hem de yol bisikletlerinde ilginç ve farklı tasarımları özellikle yarış dışı arenalarda görmeye başladık. 2009 daki İstanbul Design Week te sessizce sergilenen Corima marka yarış bisikleti, aslında Chris Boardman ın 1993 yılında üzerinde dünya saat rekorunu (bir saatte bisiklet üzerinde gidilen en uzun mesafe) saatte 52 km yi aşarak kırdığı bisikletin ta kendisiydi. Artist 2010 İstanbul Sanat Fuarı nda, 2010 İstanbul Design Week te, Adalar Müzesi ve Rahmi Koç Müzesi nde sergilenen Türk tasarımı bir bisikletimiz de var: Aydan Çelik in tasarladığı, İstanbul adlı karbon-fiber yol bisikletinin üzerinde ince bir espri anlayışı ile resmedilmiş İstanbul un karakteristik öğeleri bulunuyor. Bisikletin logosunun harfleri bile bisiklet aksamlarından oluşuyor: zincir, ruble, fren ve fren kolu. 2010 yılında red dot tasarım ödülü kazanan, Gregor Dauth ve Harald Lucas ın tasarladığı CUBE Reaction GTC SL dağ bisikletinin dinamik ve zarif kıvrımlı çizgileri ile kadrosunun şeklinin yanı sıra, içerdiği işlevsel detaylar da onun bu ödülü kazanmasını sağlamış. Lance Armstrong un 2005 Tour de France ında kullandığı iki bisiklet, grafitti sanatçısı Futura tarafından boyanmıştı. Banu Pekol bpekol@gmail.com VELOSİPET, VELESPİT, BİSİKLET! Tasarım,teknoloji, mühendislik harmanı bisikletler, Marc Newson dan KAWS a, Shephard Fairey den Damien Hirst e, yaratıcı dünyanın çok ilgisini çekiyor! 01 Bu sanatsal işbirliğinin ne kadar dikkat çektiğini anlayan Armstrong, bu taktiği bir kez daha kullandı; Tour de France 2009 ve Giro D Italia 2009 da bindiği altı bisikleti de ünlü sanatçılara süsletti. Sanat, kültür ve teknoloji arasındaki sınırları belirsizleştiren bu bisikletlerin dekoratörleri arasında grafik tasarımcı KAWS, pop sürrealist ressam Kenny Scharf, çağdaş sanatçı (ve Obama nın başkanlık kampanyasının meşhur HOPE posterini çizen) Shepard Fairey, endüstriyel tasarımcı Marc Newson, Japon sanatçı Yoshitomo Nara ve sanat dünyasının yaramaz çocuğu Damien Hirst vardı. Hirst in eserlerinde tekrarlayan bir motif olan gerçek kelebekler, bu defa Armstrong un bisikletinin kadrosu, tekerlekleri ve çatallarında ışıldıyordu. Önce Paris ardından New York da sergilenen bu bisikletler, son olarak Armstrong un kanserle savaş vakfının yararına açık arttırmada satıldı. Yarışlardan alışık olduğumuz karbon-fiber bisikletlerden esinlenen, ancak bunlara hiç de benzemeyen, tasarımı Hollandalı Tjeerd Veenhoven e ait olan carbon bike, bilinçli olarak low-tech i yani düşük teknolojilerin sürdürülebilir yaklaşımını kullanıyor. Veenhoven, epoksi reçinesine batırılmış karbon liflerinden organik görünümlü bir kadro yaratmış. Connecting Concepts sergisi kapsamında iki yıl dünyanın çeşitli yerlerinde sergilenecek olan bu bisiklet, kasları hatırlatan kadrosuyla yaratıcı bir deneme. Core77 internet tasarım dergisinin 2009 da tanıttığı el-yapımı Dutch Master bisiklet, KT Higgins tarafından 25 adet üretilmiş. 1920 leri anımsatan bisiklet, New York ta 110 yılı aşkın süredir kadro üreten Worksman cruiser bisiklet kadrolarından esinleniyor. Bisikletler tasarımdan bu derece etkilenince doğal olarak kasklar, kıyafetler ve diğer malzemelerde de ilgi çekme yarışı baş gösteriyor. Leman Dergisi bisiklet kulübünün özel yaptırdığı, karikatür baskılı bisiklet forması bu merakın yerel örneklerden biri. Bisikletin genellikle karne hediyesi olarak verildiği Türkiye de, İstanbul un 2012 spor başkenti olarak seçilmesinin şehre bisiklet yolları yapılması için vesile olacağını dilemeden de geçmeyelim. 01. Lance Armstrong 02. Aydan Çelik tasarımı İstanbul bisiklet. 03. Red Dot ödüllü Cube Reaction GTC SL dağ bisikleti 04. Katlanıp küçülebilen Hummer 02 03 04

18 02/01/2011 19 Burçin Ünaldı burcin.unaldi@gmail.com UZAY-ZAMAN ÖRGÜ SÜ Örgü deyince akla gelen yün topağıyla oynayan kedicik, elde şişler anneannenin o güleç yüzü nostaljik birer kare olarak kalmak üzere; çünkü artık örgüler de edgy! Örgü zanaatını örgü sanatı haline getiren tasarımlar modada üst üste çığır açan, yenilik yaratan ve tasarımda akla gelmeyeni başaran Kuzey Avrupa moda ekolü. Kuzeyin tasarım dehası örgüye de bulaşınca düne kadar pufur pufur, yumuşacık, sıcacık sıfatlarıyla yetinen örgüler artık önüne futurustik sıfatını aldı! Örgüde buzul çağı çoktan başladı. Örgüde geleceğe atıflı tasarımlarıyla müzelik hırka, kazak, atkı ve elbiseler yaratan, bu işin en iyisi, bir nevi innovatörü İsveçli Sandra Backlund. Örgüleri çağdaş sanat müzelerinde yer almayı hak eden birer sanat eserinden farksız. Tasarımlarını görenler, onun örgüleri içinde donakalmak istiyor: örgüden küpler, spiraller, omurgalar yaratan tasarımcı Kuzeyli çizgileriyle sert ama hala feminen örgü tasarımlarıyla benzersiz. El ve makina örgüsüne, el işçiliği ve tasarım ustalığıyla verilen akıl almaz formlar, olağanüstü düğümler ve kaotik ilmeklerle Sandra Backlund geleceğin en moda ismi olacak belli ki. Hatta AnOther dergisinin Future Fashion konseptli Şubat 2009 sayısı kapağında Tilda Swinton geleceğin modasına atfen hazırlanmış bir editoryal için poz veriken, üstündeki Sandra Backlund tasarımı yün elbise gelecekte çoktan yerini almış olduğunu ispatlamış oluyordu. Örgü oyunlarında geleceğin çizgilerini zorlayan bir diğer isim de Danimarkalı Stine Ladefoged. Örgü panelleri kullanarak, kat oyunları ve kolonlarla bezeli heykelsi tasarımları, retro dokunuşları gelecek çizgileriyle harmanladığı koleksiyonları übermodern. Her ne kadar modada devrim yaratan Kuzey Avrupa nın yenilikçi, farklı ve çağdaş yüzü yadsınamasa da bu yüzyılda moda hala bilindik moda başkentlerinde şekilleniyor. Sokaktaki adamdan, kırmızı halıdaki ünlüye, arzu edilen kıyafetler hala Londra, Paris, Milano, New York podyumlarında hayat buluyor. İşte 2008 yılında bu önemli podyumlardan birinde; moda, trendlerin yeniden ve yeniden kendini tekrar ettiği bir endüstriye dönüşmüşken, Louise Goldin bir anda taptaze ve denenmemişi denediği koleksiyonuyla ortaya çıkıyordu. Goldin e onlarca isim arasından bir anda çıkış yaptıran ve ismini akıllara kazıyan örgü lü koleksiyonu Londra daki moda elitlerinin örgüye bakışını bir anda değiştiriyordu. Örgüdeki geleneksel çizgiyi alaşağı eden, futuristik ve geometrik çizgilerle örgüyle neler yapılabileceğini gösteren ve bunu alternatif değil tam da modanın geleneksel merkezinde hayata geçiren Goldin için Guardian moda editörü Jess Cartner-Morley, örgü giyiminin onun sayesinde hiç gitmediği bir yere gideceğini ifade ediyordu. Sözün kısası küresel ısınma bu hızla devam ederse yeni buzul çağını bu yeni moda örgülerle karşılamak kaçınılmaz ve çok şık olacak! Sibel Baştimur sbastimur@gmail.com BATILILAŞAN İSTANBUL UN ERMENİ MİMARLARI İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında hayata geçirilen Batılılaşan İstanbul un Ermeni Mimarları sergisi, İstanbul Modern de açıldı. Serginin küratörlüğünü mimar Hasan Kuruyazıcı üstleniyor İstanbul sakinlerine yaşadıkları şehrin tarihiyle ilgili bilgi sunmak amacıyla mimar Hasan Kuruyazıcı nın küratörlüğünde hazırlanan Batılılaşan İstanbul un Ermeni Mimarları sergisinde, 19. ve 20. yüzyıllarda İstanbul un mimari çehresinin Batılı anlamda değişmesinde Ermeni mimarların oynadığı rol vurgulanıyor. İstanbul Modern Sanat Müzesi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, Uluslararası Hrant Dink Vakfı ve HAYCAR Mimarlar ve Mühendisler Dayanışma Derneği nin işbirliğiyle hayata geçirilen ve 2 Ocak 2011 tarihine kadar açık kalacak sergide; 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında İstanbul da yaşamış ve çoğu artık hatırlanmayan 40 Ermeni mimarın yaşam öyküsü, binaların tarihçesi, mimari çizimleri ve eski görüntülerine ait belgelerle, 100 ü aşkın bina tanıtılıyor. Sergi, Hasan Kuruyazıcı nın, Kurtuluş, Pangaltı, Taksim, Cihangir, Tarlabaşı, Tünel, Galata, Eminönü ve Mahmutpaşa da sokak sokak gezerek yaptığı taramalardan oluşuyor. Bu Kadar Binayı Kim Yaptı? Uzun yıllar süren araştırmasının başlangıcını ve sergi oluşturma fikrini, İstanbul da 19. yüzyıldan kalma büyük bir bina stoğu var. Çoğunu yakıp yıktığımız halde, ayakta kalmayı başarabilmiş binalar bunlar. Bu kadar çok binayı kim yaptı? sorusu kafamı meşgul etmeye başlayınca, böyle bir araştırma yapmaya karar verdim şeklinde anlatan Mimar Hasan Kuruyazıcı, Rum mimarlarla ilgili olarak da bu tarz bir çalışma yürütüyor. İstanbul sakinlerine yaşadıkları şehrin tarihiyle ilgili bilgi sunmayı amaçlayan sergi Erkan Yavi tarafından tasalandı. Mimarlar, sanat tarihçileri, mimarlık öğrencileri, arkeologlar ve sosyal bilimler alanında çalışanlar için yeni bir kaynak oluşturmayı hedefleyen sergi kapsamında, İstanbul un Ermeni Mimarları konulu bir panelin yanı sıra, yine bu mimarlara ait binaların rehber eşliğinde gezileceği turlar da düzenleniyor. Dönemin mimarisi ve mimarlar hakkındaki makaleler ile sergide yer alan binaların fotoğraflarını içeren, Türkçe-İngilizce ve Ermenice-İngilizce basılan kitaplar sergi ile eşzamanlı olarak okuyucularla buluştu. Kitapta, Edhem Eldem, Afife Batur, Ahmet Ersoy, Alyson Wharton, Elmon Hançer ve Lora Baytar tarafından yazılmış 6 makale yer alıyor. Editörlüğünü Hasan Kuruyazıcı nın, tasarımını Erkal Yavi nin üstlendiği kitap, İstanbul Modern Sanat Müzesi nden, Hrant Dink Vakfı ndan ve seçkin kitapevlerinden satın alınabilir. Sandra Backlund un örgü tasarımları!

20 02/01/2011 21 Dilek Öztürk dilekozturk@arkitera.com ATIMA SU, BANA DA ŞARAP VE KADIN! Anadolu dan Kapalıçarşı ya alışverişe gelenler, alt kata atlarını bağlar, üst katlardaki odalarda da kendileri kalırlardı. Zamanla alışveriş kültürü değişti. Peki biz şimdi neredeyiz? Kapalıçarşı, 550. yılını yaşıyor. Geçtiğimiz aylarda İş Bankası Müzesi, Osmanlı döneminden itibaren İstanbul un finans geçmişinin kalbi sayılan Kapalıçarşı nın 550 yıllık tarihine ışık tutan bir sergiye ev sahipliği yaptı. Prof. Dr. Önder Küçükerman ve Prof.Dr. Kenan Mortan ın küratörlüğünü yaptığı 10 Adımda Kapalıçarşı Sergisi orijinal belge ve objelerle Kapalıçarşı nın hikayesini anlattı. Kapalıçarşı, 64 cadde ve sokağı, iki bedesteni, 16 hanı, 22 kapısı ve yaklaşık 3600 dükkanı ile dünyanın en eski ve en büyük alışveriş merkezi. Kapalıçarşı, bir alışveriş merkezi olmasının ötesinde tasarım, ürün geliştirme ve finans merkezi olma özellikleriyle ön plana çıkıyor. Daha sonra, 19. yüzyıl Osmanlı kentlerinde, çarşı-pazar değişmeye başladı. Geleneksel alışveriş merkezleri geri plana düşerken, özellikle Galata- Pera bölgesinde, bonmarşeler dönemi başladı. Fransa da 1852 de, Le Bon Marché mağazasından esinlenilerek ortaya çıkmış büyük mağaza anlayışı, aynı isimle hayatımıza girdi. Bonmarşe vitrinleri, modern hayat tarzının statü sembolü oldu. Böylesi köklü bir alışveriş ve pazar kültürüne sahipken, şehir, zamanın getirdiği yeniliklere gore şekillendi ve bu, hayatımıza pek çok yeni tanımı da beraberinde getirdi. Antika Pazarlar New York ta Çok Moda Çarşı-Pazar kavramı dünyada değişik mekanlar ve konular üzerinde faklılaşıyor. Pazarın olduğu yer, çevresine de ayrı bir ekonomik ivme kazandırıyor. Londra da antika pazarları, Cumartesi günleri en kalabalık halini alıyor. Portobello Road Market da 800 civarında antika satıcısı var. Son zamanlarda yol üstünde oldukça ünlü kafeler ve restoranlar da açılmış. Antika pazarları New York ve Milano da da çok revaçta. Milano da her ayın son pazar günü Merkez tren istasyonunun (Milano Centrale) önündeki büyük meydanda bir antika pazarı kuruluyor. Monte Napoleone mahallesinden alışık olduğumuz dergiden fırlamış hissini veren bay ve bayanlar, bu defa her türlü antika eşya için tren istasyonu meydanına geliyor. Milano, antika pazarları dışında semt pazarlarıyla da ünlü. New York ta Breslin pazarı, ikinci el kıyafet, çanta, aksesuar, mücevher kutusu ve eski bisikletlerin başkenti olarak biliniyor. Sabah erken giderseniz keyfini sürebileceğiniz bu pazarda, yemek arabalarından kahve, dondurma ve hamburger alabiliyorsunuz. Eğer doğu yakası yerine Brooklyn İ tercih ediyorsanız, Brooklyn Flea Market güzel bir alternatif. Bu pazar, Brooklyn li gelecek vaat eden tasarımcıların ve sanatçıların keşfedilme noktası olarak biliniyor. Pazarda yemekler sokaklardaki standlarda satılıyor. Burası cupcake leriyle meşhurmuş Brezilya nın açık hava pazarlarına Mercados deniyor. Her semtte (hatta aynı semtin farklı köşelerinde) haftanın belli günlerinde pazar kuruluyor. Hatta haftanın günlerine verilen isimler bile pazarlarla bağlantılı. Pazarın kurulduğu günler, bir buluşma ve sosyal etkinlik alanına dönüşüyor. Bu güne, Dia de feira yani pazar günü diyorlar. Günümüzde Alışveriş Kültürü Moda blogları, yeni alışveriş kültürünün bir ürünü. Bugün alışveriş kültürü pek çok farklı ortamda kendini gösteriyor. Mahalle merkezlerindeki çarşı kavramı, yerini, büyük marketler, alışveriş merkezleri ve online alışverişe bıraktı. Üyesi olduğumuz alışveriş sitelerinden her gün bir mail alıyoruz: Bugün ayakkabılarda kampanya var! Bir de ülkemize gelen Avrupa nın ünlü giyim markaları için bir istisna yaratarak kuyruklarda bekliyoruz. Alışveriş kültürü, artık tüketimi yücelten bir tavır almaya başladı. Tüketimi, ne kadar çok tükettiğimizi, nasıl para harcayıp en şık, en nadide şeylere bizim sahip olduğumuzu internette bağıra çağıra ilan ediyoruz. Bugün şuraya gittim, şunu yedim şekerim mutlaka denemelisiniz, oradan şu butiğe gidip, şunun tasarladığı özel gömleği satın aldım. Tabii ki şuradan aldığım babetlerimle harika bir kombin olacak! Kombin hayatımda en nefret ettiğim kelime... Bir de hayatımıza, bu tüketim ve alışveriş kültürünü pohpohlayan blogger lar girdi. Hayattaki yegane amacı ve yapabildiği şey para harcayıp, şuursuzca alışveriş yapan bu kızcağızlarımızın, blogspot ya da wordpress öncesi ne yaptıkları bir muamma... Türkü Şahin turkusahin@hotmail.com ANDROJEN MODA Bir varmış, bir yokmuş Kadın ayrı erkek ayrı örtünürmüş Moda az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Vardığı yerde bir bakmış, erkekle kadın ortakmış. Yeni on yıla adım atarken her geçen gün daha stilize bir biçim kazanan androjen giyim bu yıl da modanın ilgilendiği konularından biri olmayı sürdürecek. Androjen look bu sezon da ünlü tasarımcıların kadın ve erkek koleksiyonlarının baş tacı, orta yolu bulmakta ise üstüne yok. Peki iki cinsi dış görünüş aracılığı ile birbirine yaklaştıran androjen giyimin kadın ve erkek tarafında ortaya çıkış nedenleri aynı mı? Erkekler davrandıkları gibi, kadınlarsa göründükleri gibidirler. Diyor sanat eleştirmeni John Berger Görme Biçimleri adlı kitabında. Kadına kendisinin bilincine vardığı andan itibaren yüklenen rolün kendini gözlemlemesi olduğu fikrinden yola çıkıyor ve yaptığı her hareketi, attığı her adımı gözleniyor olduğu bilincinin belirlediğini söylüyor. Erkek ise gözleyen taraf, otorite ve onay alma umuduyla var. Kadın ve erkek modasını birbirine yaklaştıran androjen giyim John Berger i referans alarak açıklandığında, kadının bu tarzı benimseyerek cinselliğini örtmeye yönelik ve başka olgularla var olduğunu gösteren bir çaba içinde olduğu ortaya çıkıyor. Bu yüzden kol evinden etek ucuna kadar aynı hizada inen ceketi, en üst düğmesine kadar kapalı gömleğiyle saklamak istediği kıvrımlar ve kadınlığı, bu sefer saklanmak istenmesiyle dikkat çekiyor, adeta gizlendiği yerden el sallıyor bize. Görünüşle ilgili endişeyi kadına paslamış olan erkeklerinse gözleyerek, davranarak ortada olmalarına yenilik getiriyor bu akım. İyi bir eş ve baba olduğunu fiziksel özellikleriyle kanıtladığı ilk çağlardan; entelektüel birikimle para kazanabileceğini işaret ettiği bir döneme ayak basıyor erkek. Çünkü mağarasının kapısından zorlukla geçebilen, iyi avlanan kuvvetli vücudu değil, onu ve beynini nasıl donattığı ön planda artık. Bu tarz; okul çocuğu gözlüklerini, disiplinli bir iş yaşamı kokan son düğmesine kadar kapalı gömlekleri ve tasarım detaylarını beraberinde getiriyor erkek giyimine. Yaratıcı renk kombinasyonlarının, ancak kadınlardan beklenen bir detaycılığınsa erkekliğe laf söylettiği dönemler geride kaldı artık. İnsanların beyinlerini, beğenilerini ve böylelikle giyimlerini bir araya toplayan müziğin de androjen stil üzerindeki etkisi yadsınamaz. Yetmişli ve seksenli yılların onlarsız anılamayacağı çapta bir başarı yakalayan David Bowie, Grace Jones, Boy George, Prince, Joy Division ve bu gibi başka sanatçılar, takipçilerinin gardıroplarını cinsiyet dinlemeksizin kaynaştırmışlar. Bu yıllarda androjen giyime ısınmaya başlayan moda dünyası ise 90 lı yıllarda Pierre Cardin, Georgio Armani gibi markaların koleksiyonlarında uniseks kıyafetlere ağırlık vermeleriyle tam anlamıyla el sıkışmış bu stille. Anton Corbjin in 2007 yapımı Control isimli filminde Joy Division grubunun vokalisti ve androjen stilin 70 lerdeki meşhur yüzü Ian Curtis i canlandıran Sam Riley, filmin hemen ardından Burberry nin 2008/09 koleksiyonunda firmanın baş tasarımcısı Christopher Bailey için objektilerin karşısına geçmiş (Sırasıyla) Prada, Acne, Paul Smith, Trussardi koleksiyonlarından...

22 02/01/2011 23 CAM TASARIMCILARI ZO PIA PIA DA BULUŞACAK Zo Pia Pia, cam tasarımcılarını buluşturmak üzere Galatasaray da kapılarını açtı. Mekan, farklı amaçlarda kullanılan cam ürünlere yer veriyor. Galata nın tasarımcılar için çekim alanı olmasına alışmıştık; şimdi sırada Galatasaray var... Son senelerde Galatasaray ı Boğazkesen e bağlayan dik yokuş, tasarımcıların yeni meskeni olmaya başladı. Reklam ajansları, takı tasarımcıları, moda tasarımcıları derken yaratıcı popülasyon gitgide çoğalıyor. Cam tasarımcılarını buluşturmayı hedefleyen Zo Pia Pia sokağın en yeni sakini. Geçtiğimiz aylarda kapılarını açan mekan, takıdan şarap dekanterine cam dilinden herşeye yer veriyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı mezunu Eylem Albayrak ın düşlerinin gerçeğe dönüşme macerasındaki küçük bir adım olarak tanımlanabilir Zo Pia Pia. Mekanın isminde yatan anlam tam da bunu söylüyor zaten: Zo Pia Pia, ilk insanlık tarihindeki kabilelerden birinin dilinde küçük adımlarla ilerlemek anlamına geliyor. Mezun olduktan sonra önce takı tasarımı yapmaya başlayan ve kuyumcularda geçen yılların ardından kendi atölyesini kuran tasarımcı, Suha Toktan dan aldığı cam tasarımı derslerinden sonra cam malzemeye duyduğu tutkunun farkına varıyor. Ve derken karşımıza Taksim de açtığı ilk küçük atölye çıkıyor. Ancak ilk atölye hala kişisel olarak nitelenebilir. Cam ürünlerle gümüşü buluşturup kendi kaleminden çıkanları takıya yansıtmaya başlıyor Albayrak. Sonra karşımıza Zo Pia Pia geliyor; egoların geride durup, cam ile şeffaflığın ön plana çıktığı yer. Cam üzerine çalışan genç tasarımcılar için bir fırsat yaratmaya çalışan mekanda Albayrak ın hedefi camla ilgili ne varsa büyük bir iştahla yapmak, öğrenmek, bulundurmak... Camla ilgilenen sanatçılarla Zo Pia Pia da buluşmak, onlardan öğrenmek. Farklı materyallerle camı birleştirmek, farklı şeyler tasarlamak, onları üretmek, yetemediği noktada insanlarla fikir alışverişinde bulunmak. Bu mütevazi girişimin nihayetinde mekanda takılar, üfleme cam hediyelik eşyalar, füzyon tablolar ve ev aksesuarları yerini alıyor. Peki ama cam a duyulan bu sadakatin nasıl açıklanıyor dersiniz? Zo Pia Pia ekibine göre camın diğer malzemelerden farkı çok: Öncelikle esnekliğiyle kendi tahtını kuruyor... Hem çok kırılgan hem çok yumuşak. Özünde kumdan geliyor olmasına rağmen çok şeffaf... Onca sertliğine karşın, ısıyla istediğiniz kadar yumuşayabiliyor; kendini size bırakan bir malzeme... Camın bu kadar zıtlığı içinde barındırması onu çok farklı kılıyor. Zo Pia Pia da takıdan ev aksesuarına cam malzemeden üretilmiş geniş bir seçki bulmak mümkün. Ürün yelpazesi, cam tasarımcılarının katılımıyla genişleyecek gibi duruyor Kumaş Tasarımı İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) tarafından bu yıl 6. sı düzenlenen İTHİB Kumaş Tasarım Yarışması fark yaratacak tasarımcılar aramaya devam ediyor. Yarışmacıların 6 adet prototip ürün ve özgeçmişi ile birlikte 24 Ocak 2011 günü projelerini teslim etmeleri gerekiyor. Kumaş tasarımının uygulama tekniklerinin geliştirilebilirliği ve uygulanabilirliği, Kumaş tasarımında malzeme seçimi ve malzeme tasarım uyumu gibi değerlendirme kriterlere göre seçilecek tasarımlar 16 Haziran daki davette açıklanacak. Davette 10 finalistin 6 şar adet tasarımı üretilecek ve kumaşlar final gecesi sergilenecek. Karşımızda Nicol Yaklaşık 40 yıldır Delta Mobilya olarak ofis mobilyaları üretimi yapan Ayşe Nur Yılmaz, zafer anlamına gelen Nike sözcüğünden türeyen Nicol markasıyla ev mobilyası sektörüne giriş yaptı. Marka, restorasyonu iki buçuk yıl süren 600 yıllık Bizans yapısını showroom a dönüştürdü. Nicol çatısı altında Vladimir Kagan, Ralph Pucci, Paul Mathieu, Jens Risom, Defne Koz ve Aziz Sarıyer gibi farklı tasarımcıların ürünleri bulmak mümkün. Promosyon Ürünleri Yarışması Promotürk Derneği tarafından, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu desteğiyle düzenlenecek Promosyon Ürünleri Tasarım Yarışması özgün ve pazara sürülmemiş promosyon ürünlerini elde etmek, promosyon ürünleri tasarımı alanında üst düzeyde fikirleri ve çalışmaları teşvik etmek, ve sektörün yarışmaya katılan katma değeri yüksek tasarım ürünleri ile tanışmasını amaçlıyor. Yarışma profesyonel ve öğrenci olarak iki kategoriden oluşuyor. Proje teslim tarihi 29 Nisan 2011 olan yarışma, Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümlerinden mezun veya ETMK üyesi tasarımcılara açık. Dereceye girenler 06 Haziran 2011 açıklanacak. Sunuş Platformu Absolut markası bir devrime imza attı ve Glimmer la tarihinde ilk defa ABSOLUT un şişe tasarımı değişti. Mevcut şişesi üstüne gelen kristal etkiyle göz kamaştıran bir obje şeklinde tasarlandı. Yeni yıl için sınırlı sayıda ürettilen Absolut Glimmer şişesi için Beliz Köprülü, Erdem Akan, Umut Eker ve Mehmet Yücebaşoğlu masa ve aydınlatmadan oluşan özel birer sunuş platformu tasarladılar. Yeni şişe tasarımı ve sunuş platformları 2 Aralık taki lansman davetiyle meraklılarıyla buluştu. Serap Alp serap@seraplamoda.com İçmimarlar Odası IFI TMMOB İçmimarlar Odası 1954 yılında dernek olarak faaliyetlerine başlamış, 1976 yılında oda statüsüne geçmiş olup, dünyada oda statüsüne geçen ilk içmimarlık meslek kuruluşlarından biridir. Türk içmimarları temsil eden tek resmi kurum olan İçmimarlar Odası nın, 2013 yılında kuruluşunun 50. Yılını kutlayacak olan dünyadaki en büyük İçmimarlık meslek örgütlülüğü olan IFI (International Federation of Interior Architects/ Designers) e yapmış olduğu tam üyelik resmi başvurusu Aralık ayında onaylandı. Arkitera ya Ödül Geleneksel 9. TSMD Mimarlık Ödülleri ve Yeni Yıl Balosu, 24 Aralık ta Ankara Sheraton da gerçekleştirildi. Yapı sektöründen birçok önemli temsilcisinin katıldığı gecede Arkitera Mimarlık Merkezi Basın Yayın kategorisinde ödüle layık görüldü. Gecede Fotoğrafçı Cemal Emdem e Mimariye Katkı ödülü, Türk Noteler Birliği ne Proje Yönetim ödülü verilirken, Tasarım ödülü Cer Modern projesi ile Semra Uygur ve Özcan Uygur a, Türkiye Noterler Birliği projesi ile de Selim Velioğlu, Umut İyigün, Orkun Özüer ve Murat Aksu ya verildi. i-deco 2011 i-deco İstanbul Dekorasyon, Mobilya ve Tasarım Fuarı 03-06 Mart 2011 tarihleri arasında CNR Expo da dördüncü kez ziyaretçileriyle buluşuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Turizm Atölyesi, ETMK-Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu, destekleriyle gerçekleşen fuarın 2011 yılı konsept danışmanlığını Murat Patavi yapıyor. Toplam 600 markanın katılacağı i-deco nun bir salonu son trendlerin yer aldığı i-deas bölümü olarak ziyarete açılacak. Galatamoda Festivali Beyoğlu Belediyesi ve Moda Tasarımcıları Derneği (MTD) işbirliğiyle bu yıl 3. sü düzenlenen Galatamoda Festivali 22-26 Aralık tarihleri arasında Tepebaşı TRT binasının önündeki alanda kurulan dev çadırda gerçekleşti. Dev çadır mağazada gerçekleşecek etkinliğe bu yıl 30 tasarımcı katıldı ve festivalde GalataModa ya özel, sınırlı sayıdaki koleksiyonlarını indirimli fiyatlarla satışa sundu. Festival kapsamında Bihter Aida Pekin (Takı tasarımı), Mehtap Elaidi (Markalaşma süreçleri), Gamze Saraçoğlu (Sokak modası) ve Niyazi Erdoğan (Farklı erkek stilleri ve uygulama metodları) söyleşiler de gerçekleşti. Asansör Yarışması 4. Uluslararası Asansör Tasarım Yarışması, Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD) ve İFO İstanbul Fuar Hizmetleri tarafından, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu (ETMK) desteğiyle, Asansör İstanbul Fuarı etkinlikleri kapsamında düzenleniyor. Geçtiğimiz yıl 106 projenin katıldığı yarışmasın bu yıl ki konsepti Asansörlerde Modernizasyon. Proje teslim tarihi 27 Mart olan yarışmanın sonuçları 11 Nisan da açıklanacak. Dereceye giren projeler Asansör İstanbul Fuarı nda sergilenecek. Uluslararası Sergi Santral İstanbul bir sergide daha ev sahipliği yapıyor. 10 Aralık 2010-13 Ocak 2011 tarihleri arasında Triennale Tasarım Müzesi, İtalyan Ticaret Merkezi (I.C.E.) işbirliği ve Unicredit ortaklığı ile gerçekleştirilen The New Italian Design 2.0 sergi, yüzyılın ekonomik, politik, teknolojik değişimleri ile arasındaki bağı ve dönüşümleri belgeleyen çağdaş İtalyan tasarımının tanıtımını amaçlıyor. Sergide, ürün tasarımı, grafik, takı, çanta ve aksesuarlar gibi kişisel objeler, food design, iç mekan tasarımı toplamda 282 proje yer alıyor. Editör: Umut Kart Katkıda Bulunanlar: Erkan Aktuğ, Gözde Tüfekçi Sayfa Tasarımı: Emre Senan Tasarım ve Danışmanlık; Emre Senan, Özge Güven Sayfa Düzeni: Taylan Polat Danışma Kurulu: Serhan Ada, Erdem Akan, İhsan Bilgin, Asiye Bodur, Füsun Curaoğlu, Yeşim Demir, Ömer Durmaz, Alpay Er, Cem Erciyes, Sertaç Ersayın, Hakan Ertem, Güran Gökyay, Korhan Gümüş, Gamze Güven, Gülay Hasdoğan, Tansel Korkmaz, Zeynep Bodur Okyay, Suha Özkan, Kuyaş Örs, Nevzat Sayın, Emre Senan Reklam Müdürü: Devrim Peker Reklam Rezervasyon: Tayfun Elaldırsın Reklamlar için Tel: 0212 505 6486 Fax: 0212 505 74 79 Hürriyet Medya Towers İstanbul Radikal Sanat Tel: 0212 449 65 27 sanat@radikal.com.tr, umut@kaletasarimmerkezi.com Radikal in ücretsiz ekidir.