Prof. Dr. İsmilil CERRAHOGLU



Benzer belgeler
HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

TEFSİR TARİHİ VE USULÜ

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Dua ve Sûre Kitapçığı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

Üstadımızın mezkûr beyanında, Kur'an ın her ayetinin üç hükmü içine aldığı belirtilmiştir. Bu hükümler şunlardır:

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Kur an ın Özellikleri

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Birinci İtiraz: Cevap:

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

İçindekiler. Kısaltmalar 13 GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI 15 II. İÇERİK VE YÖNTEM 16 III. LİTERATÜR 17

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.

Fırka-i Naciyye. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :27

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

EFENDİ BABASI BÜTÜN MÜRİDLERİNDEN HABERDAR İMİŞ!

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran :17

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

TEPEBAŞI İLÇESİ 2016 YILI RAZAMAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s)

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

İSMAİL DURMUŞ PROFESÖR

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÜZ DÖNEMİ SINAV PROGRAMI

İbadetin Manası ve Çeşitleri

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

GEREDE MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI IV. ÜNCÜ DÖNEM (EKİM-KASIM-ARALIK AYLARI) VAAZ PROGRAMI

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Transkript:

ZAMAHŞERİ VE TEFSİRİ Prof. Dr. İsmilil CERRAHOGLU İslam İlim aleminde büyük bir şöhrete erişmiş olan Mahmud b. Omer ez-zamahşeri, 467 11075 senesi Rceeb ayının 27. çarşamba günü Harizm'in büyük bir kasabası olan Zamahşer'de, Mclikşahın hükümdarlığı devresinde dünyaya geldi. Eski tarihçilerin, müslüman seyyah ve eoğrafyacıların, hakkında verdikleri gösterişli bilgilerden anlaşıldığı na göre, Harizm, Orta Asyanın medeni gelişmesinde büyük tesiri olan ehemmiyetli bölgelerden biridir. Müellifimiz ez-zamahşeri, böyle bir bölgede, ilim ve alimleri seven, çeşitli şehirlerde ilim müesseseleri inşa ettiren, cemiyet hayatını sükun ve emniyete kavuşturan, ferdi hayat yaşayışım en yüksek seviyyeye ulaştıran, Nizamu'I-Mü1k gibi bir vezirin hüküm sürdüğü bir devirde ortaya çıkmıştı. O devirde alimler, zamanın gailelerinden uzak olarak, ihmle meşguloluyorlar, geçimieri için başka iş sahalarında çalışmak meeburiyetini hissetmiyorlardı. ez-zamahşerinin ailesi hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz. Kendi ifadelerinden anlaşıldığına göre, dini emirlere riayet eden bir aileden gelmektedir. Annesinin, duaları kabulolunan saliha, ince ve atıfet sahibi bir kadın olduğuhu. söyler. Çocukluğunda yakaladığı bir kuşun ayağının kırılmasına sebeb oluşu neticesinde, Annesi de onun ayağının kırılmasını AUahtan istemiş ve daha sonraları bu istek tahakkuk etmekle, annesini duaları kabulolunan bir kadın olarak tanıtmak ister. Bahası da, sebebi pek iyi bilinmeyen bir hadise neticesinde hapsedilmiş ve hapisde iken 494/1101 senesinde vefat etmiştir. Diviinu'l-Edeb adlı eserindeki şiirlerinden anlaşıldığına göre, babası, kendini dine vermiş, gecelerini iba~et, gündüzlerini oruçla geçiren, ibadetlerini aksatmıyan, alim, edib, malı az ve ona ehemmiyet vermiyen zühd ve takva sahibi bir insandı. Her zaman ve her devirde olduğu gibi, o zamanda da ilim elde etmek için alim namzedleri şehir şehir dolaşırıar, gittikleri yerlerdeki

60 ısmail CERRAHOGLU ılimlerden fp.y7.alırlarılı. ez-zamah!;eri tlc, höyle hir nam7.l'ıl olma yaşına gelince, Sam[ın oğullarının elinde Imluııan, ilim ve edejj yönünden ylldı7.ların doğduğu hir yer oları Buh ıraya ilim almak İçin gitti. Babası vefat ettiğinde, 0, ilim talehi için. memleketinden n7.aklarda huillimyor- Ju. Fakir fakat niı.ttaki hir aile i~'i!llle yetişen ez-zamahşeri, ileride hayatına tesir e<leeek ilk ilmi ve edebi bilgileri hu ıile mnhiti içcri~inden almıştı. Onun ilmı ve fikri gel ii.'mcsi!l.~cn fazla tesir eden, MahmıuI h. Cerir ed-dahbi cl-isfalulnı (Ü. 507 11113) olmuştur. Bu zat dil hilgileıiııde, nahivde Vf' eıleh'te zamanının yeganesi 'olarak biliııir. Bir müddet Harizm'de ikamf'l ctmi~, onun ilminden ve ahlakından imanlar istifafle f'tmişlel'di. ilisanlardan biri hdki de ı'n ınühimmi cz-zamahşt'rl itli. el-1wııfassal ve Estısu'l-Belfiga adlı eserlerinde bu hocasının Lt~siri açık olarak görülür. ed-d ıhhi, ez-z;ımahşeriye sadece dil ve nahiv yönündnı tesir etmemiş, ayııı zamanda' ona itiz ıli fkirlerini ıle aşılaını:'1tı. Çünkü hu zat, mantık, felsefe ve iti7.a/ yöniinde tlı' kuvvetli ve mf~zhehini yaymakta hnsh hir kimse id;. Hiirizm'de iliz[ı1i fikirleri öyle sağlam hir şekilde yaymış olacak ki, artık IIarizm kelimesi, ımıtezilc kelimesi ilc eş anlamlı hir manayn gelmeye Iıairlamıştı. Hocası ilc talehesi arasmdaki hu münasehet sadece ilim çf'r~'ı~yeı;iiçerisinde kalmamı'l, O, e7-zamah. şerıyc maıi yönden olduğu gibi, Onun devlet rieilli yanında şöhrete ulaşmasına da yardımı ü1mll:;tur. Nizamu'I-Mülk yanında mevkii olan ını z ıt, f~n iyi talebesi oiarak ez-zamahşeriyi, ilim aşıkı olan hıı me~hfı]' vezirc tanıt.mıştı. O, Şiirlerinde Im Hziri medhedcr ve över. Mclikşiıh zamanında dey!et riciili ile o!aıı münasehetlerinin artmasına rağm(~n,. m,ll ve hırs yönünden hiiyük ı~meııerine ula~amadığı anlaşılan ez-zamahşeri, Horasaııa gitti ve orada, Ehfı'I.Feth Ali h. et-has:~yn e1-erdistanı ve ljbeyduhah h. l\izami'i-mülk'ü medh etti. Daha sonra, Selçuklulann merkezi olan Isfahan'a geldi. İslama yaptığı hüyük hizmet- IcrdeJl dolayı :ivldikşah'l öv(~n şiirler söyledi. 512 scnesind(~ ya..kal an ılığı bir hastalık, kendisindeki mansab Ye mala karşı olan aşırı hırsılan onu knrtardı. Bu gihi tamahlardan kul.tuluşun, melik Ye hiikümdarların. civarından uzaklaşmakla mümkün olabileceğini anladı \oe hu maniahnlan kurtulmak için l\iekkeye gilmeye karar verdi. Bu arada (La Bağdada uğradı. Bağdatta Ehu'I-Hattab h. d-batar, Ebfı Said cş-şakani, Ehu Mansur cl-hiırisi'd(~n hadis işitti. ed-diımegani ve eş-şerif cş-şccerl gihi fakihlerlc giiriiştü. Daha sonra Mekkeye giderek, fazilet sahibi!~l-em.irn'l-alcvi, L1eyy h. İsa h. Hamza b. Vahhas'ın büyük yardımlarını giirdü. ez-zamahşt'rl, ilim almak için çeşitli beldeleri dolaşmış Ye şöhreli ııfukları aşljllş olmasına rağını~n, bu çeşitli hölgelerdeki hocaları kaynaklarda birer birer zikredilmeıııiştir.

ZAMAHŞERİ VE TEFSiRİ 61 Yukarıda saydığımı? hocalarmdan başka, Ebu'l-Hasen Ali b. Muz. affer en-neysühuri, Ehu'n-Nasr d-isbahiinı, Ehu Mansur el-ceviilik)' den de ilim almıştı. Mekkede, 518 senesinden önce Sibeveyh'in meşhur "Kitab"ını Abdullah b. Talha IJ. Muhammed h. Abdillah el-yaburi (ö. SI8/1124) den okuduğu bilinmektedir. Mekkede biraz kaldıktan sonra eski dilcilerin yaptıkları gibi, arab beldelerini dolaşmaya başladı. Esriirıı'l-Beliiğu'du (T-R-B) maddesinde arap topraklarmdaki bütün türbelere girdiğini ve onları gördüğünü söyler. Yemende Hemedam ziyaret etti ve oradaki "Ali Ze~iri" övdü. Mekkede eserlcr tdif(~ yönelmiş, tcdrise başlamış olmasına rağmen, ez-zamahşeriyi, vatan hasreti ile dolu olarakhftrizme dönmeye kararlı olduğunu görüyoruz. 0, Hürizm'e döndükten sonra, Harzemşah lakahmı alan ~1:ulıammed h. Anııştekin (Ü. 52l/112?) ona orada bir ev tahsis etmiş ve Ez-Zamahşerı hu zatm yanında iyi bir mevki elde etmişti. Bu zat ülünce yerine geçen oğlu Atsı? (Ö. 551/1156) zamanmda, miiellifimizin durumu daha da sağlamlaşmıştı. NIllhuddimetu'I-Edeb adlı eserini bu?ata ithaf etmiştir. ' ez-zamahşeri bir ara Şam'a da uğramış, İslama büyük hizmeti dokunan, Biltmiler vı~ Hristiyanlarla mücadele eden Tftcu'l-Mclik (O. 526/1132)i medhü sena etmişti. Tekrar Mekke-ye döndüğünde İbn Yah. iıas'ın yardımı ile yerleşmiş ve tefsirindeki mııkaddimesinden anlaşılacağı üzere, Ha?reti Ebı) Bekrin hilafı~t müddeti kadar hir?aman siireein. de Kur'an Tefsiri "1+Keşşaf" mı tamamlamıştı. Bu bereketli yer sayesinde hir çok esl~r1eri telif etmiş olmasma rağmen, yine vatan hasreti galehc çalmış ve Mekkeden ayrılmaya karar vermişti. Memleketine dönerken 533 senesinde Bağdat'a tekrar uğradı ve hu arada bazı dile iiit kitalıları Ebü Mansfır c1-cevi\liki'ye okudu. Sonra vatanma döndü. Atsız'dan hürmp,t vl~itihar gördil 538 (1l44 senesi arefesinde, Harizm'in Cüreaniyye kasahasında vefat etti. İbn Batuta, onun türhesini gördüğiirıii söyler. e:ı-z:ımah~eri, hayatınm büyiik IJir bölümünü ilme ve eser telifine vl'rmiş, (~vlftdı ıyal mesuliyetinden u?ak kalmış nadir şahsiyyetlcrden hiridir. Böyle kıymetli eser verişinin, velthi oluşunun sebehini, Divutııı'l-Edf!b adlı eserindt~ki hir şiirinde, ana babanın, aile ve evlat terhi. yesindeki güçlükleri dile getirerek "hu sehchten evlenip nesil üretmekten vazgeçtim, en gü:ıcl yololan mesihilik;(ruhbanlık) yolunu seçtim" demek suretiyle, i..:ah etmektedir. Kısaçası o, nefsini tamamen ilmi' adamıştı. Talebderi ve eserleri Onun indinde, sulbünden gelecek nesilden daha hayırlı idi. Hakikaten müellifimiz, kendisi hakkında söylenenlere bihakkın

62 İSMAİL CERRAHOGLU layık olmakla beraber, Mutezile mezhebinin görüşlerini benimsemiş ve o fikirlei'in yayıcısı olması yönünden ağır tenkidlere uğramıştır. Fıkıhda Hanefi mezhebine mensubdu. Bir ayağı topal ve takma idi. Ayağının kırılması hususunda kaynaklar üç rivayet zik.rediyorlarsa da, şüphe yok ki bu üç rivayet bir birinin mütemmimi kabilindendir. Bu rivayetlerden birincisi, çocukluğunda yakaladığı bir kuşun ayağının kırılmasına sebeb oluşu neticesinde Annesinin de onun ayağının kırılması için dua etmesi; İkincisi, ilim almak için şehirden şehire dolaşırken, çok soğuk bir günde ayağının donması neticesinde kopması; Üçüncüsü ise, ilim almak için yaptığı seyalıatlerin birinde bindiği hayvandan düşmesi neticesinde aya~rının kırılmasıdır. Bu üç haber genellikle kaynak eserlerde ayrı ayrı geçer. Bazen beraberce bulunur, bazende bunlardan biri diğerlerine tercih edilir. Halbuki her üç haber de aynı hadise içerisinde vaıid olması mümkündür. Zira coğrafyaeılar, Harizm bölgesinin soğuğunu anlatmakla bitirememektedirler. O bölgede seyahatlerde donan insanlar pek çoktur. ez-zamahşerı de ilim için yaptığı seyahatlerin birinde ayağı donmuş' ve bu halde iken bindiği hayvandan düşmüş olabilir. Tıbben sabittir ki, donan bir uzuv sert bir,yere çarpınca kırılıp kopabilir. Çocukluğunda bir kuşun ayağını kırmış olması ve annesinin bedduası bu hadiseden sonra çağırışım yapılmak suretiyle hadisenin içerisine girmiş ola-, bilir. Kısacası bu üç rivayet, kanaatunızca aynı hadisenin çeşitli yön lerinin ifadelerinden başka bir şey değildir. ez-zamahşeri, şüphesiz asrniın imiinn, edeb ve nahiv ilimlerinde meseller darbeden faziletli bir nahivci idi. Tefsirde, nahivde" dilde,' edebde ve diğer ilimierde deliei bir zekiiya malikti. Böyle bir zatın etrafında pek çok taleb e toplanmış, onlara, edeb, dil, tefsır, hadıs, nahiv konularını öğrettiği gibi, mensub bulunduğu mutezile akide sistemini de öğretmekten ve onları kendi mezhebine davetten geri kalmamıştır. Meşhur talebderinden bir kaçını zikredclim: Tabaristiinda, Ebu'l.Mahasın İsmail b. Abdillah et-tavili, Abyurt'da, Ebu'l-Mahiisın Abdurrahim b. Abdillah el-bezzii'r, Zamahşer'de, Ebu Amr Amir b. el-hascn cs-simsar, Semerkant'da, Ebu Sa'd Ahmed b. Mahmud eş-şatı, Harizm'de, Ebu Tahir Samiin b. Abdilmclik cl-fakih,. Burnardan başka, Muhammed b. Ebi'l-Kiisım Baycuk Ebu'l-Fadl el-bukiih el-harizm'i Zeynu'I.Meşayih, Ya'kub b. Ali b. Muhammed b. Ca'fer Ebu Yusuf el-belhi, Ali b. Muhammed b. Ali b. Ahmed b.

ZAMAHŞERİ VE TEFSİRİ 63 Mervan el-kumrani el-harızmi Abu'l-Hasen., el.muvaffak b. Ahmed b. Ebi Sa'id İshak Ebu'l-Müeyyed, Uleyy b. Hamza b. Vahhas Ebil't -Tayyib, onun meşhur talebc1erinden birkaçıdır. Geniş ilim sahibi ve çeşitli ilimierde şöhrete ulaşmış olan ez.zamah. şerinin, gerek hayatını ve gerekse eserlerinin tahkiklerini yapanların ver. dikleri bilgilerden istifade ederek, eserlerini basılmış olanlar ve basıl. mamış olanlar olarak iki gurubda sıralamamı2' mümkündür. Te'vil. Basıİmfş olanlar: _ el-keşşaf an Hakiiiki't-Tenzil ve Uyuni'l-Ekiivil fi VücuTıi't. - el-faik fi Garibi'l-Hadis. _ Kitabu'l-Cibıil ve'l-emkine ve'l-miyah. _ Nevabiğu'I.Kelim veya (el-kelim en-nevabiğ). - Etvaklı'z.Zeheb (en-nesaihu's-sıgaı). - Makamilt (en.nesaihu'i-kibıir). - Şerhu Makamat. - Rebiu'l-Ebriir ve Nıisusu'I-AJıbıir. - el- Unmuzec. - el.mufassal fi Sin'ati'l.l'rab. - el. Mufred ve'l- M ueuei. - el-muhaccat ve'l-miitemmem - Esasu'l-Belilga. - Mukaddimetu'I.Edeb. - el-kustasu'l-müstakim fi llmi'l-aı uz. - el-mustaksô. fi Emsilli'l-Arab. - A'cebu'I-Aceb fi Şerhi Lamiyeti'l-Arab. - ed.durr ed-da' ir el-muntatıab fi Kinıiyat ve'stiilrat ve Teşbihiiti'l. Arab. - H asô.isu'i.aşereti'l- K inimi' i.berere. - Mesıle fi Kelimeti'ş.Şelııide. Çeşitl.i kütüphanelerde yazma halinde bulunan veya kaybolması muhtemelolan diğer eserleri:

İSMAİL CERRAHOGLU Niiketu'l-A'mb fi Garibi'l-I'mb. - Şerhu'l-Mufassal. - Şerhu Kit~bı Sibcveyh. - Jfu"tasa.ru'l-Muvafaka Bcyanu Ehli'l-Beyti ve's-salıdbe. - J.finhric.ri Usuli'd.Din. - Nuzmtıı'l-Mütemıis ve Nahzate'l-Muktcbis (cz-zamalışeriyc ait olmadığı da söylenir).' - Ruusu'I.Jllesail. - cr-rfiid fi'l~ferrıid. - Kitabu Miiteşfibihi Esmai'r.Ruvfit. - Kitabu Şakfiiku'n-Nu'man. - Tesliyetu'd-Dllrir. - Diviinu Hutab. - Divanu Rcsiiil. - el-em iili fi Kulli fenn. - Hiişiye ale'i-,"v1ufassal. - el-mufred ve'l-murekkeb. - Samimu'l.Arabiyye. - Ceva"iru'l-Luga. - Kitabu'l.Ecnas. - el-esma ve'l-luga. - SeVlıiru'l-Emsfil. - Risiiletu'l-Meselc. - 1\lu'cemu'I-Hudud. - Diilletu'n-Niişid. - Kitabu Akli'l-Kulli. - Risaletu'l.Esrur. - Divunu't- Temsil (TcmessiiI). - er-risuletu'n~nasiha. - Divanu Şi'ir. - Kitubu'ş.Şufi.

ZAMAHŞERi VE TEFSİRi 65 Ruhu'l.Mesai!. el-jluhfidar6t. Marsiyye. Esraru't. Takdis. Esriiru'l-Alevôdi'. er- Risuletu'l.!\tl ubkiyye. Ziyiidetu'Il'JV iisus. Şerlıu Ebyôti'l.Keşş(~f: Şahu JIuhtasari'!./( '.lduri. Ta!ebetu'l. Ufat fi Şerhi't. Tasarrufa!. Fususu'l.Ahbar. Fususu'n.Nuslıs. Kelimetu' l. Ulema. Nlenôsiku'l.Hacc. JVesiiilıu'l-2H iilıık. Bu ~scrlcr, ez.zamahşerinin hereketli ilim hayatının delilleridir. ez.zaınahşerinin Im çnlışrııaları genellikle hidayettc edeb, dil ve nahiv yönlerinde ağırlığını gösteriı. Bunlardan başka tefsir, hadis, ve fıkıh sah~.sında da eserler yazmışlır. ez.zarııahşerıuin hu eserlerin'n herbiri, nefislcrde ve asnnın sosyal.jozukluklarında birer ~htilal meydana ge. tirecek mahiyettedir. Bu esederde felek ve nücllma dair bilg;lcr, sultan ve ~mjrlcre nasihatler, ilim adamlarının izzeti nefis sahibi, mütevazi ve sahıriı olmalarına diiir tavsiyeler, halka öğütler ve taklitten sakınınalarına dair vaazlar, mukaljidlerc,rüşvet alan kadılara ve mala perestij edenlere, dinlerini dünya ile deği~enlere hüeü.mlar ve tarizler vardır'. 1 ez-zaıııahşerinin hayatı ve eseıleri lwkkmdn bilgi için aşağıdaki kaynaklara bkz: Yıikut cr.rfıuıi, Mu'ccm"'l-Ud,,bli (D.S. liiarroliouth neşri) VII. 147-151.; ıw"'cen,,,'l-buldarı, Beyrut 1376/1957, lll. 1-17.; cl.enlı"ri, Nüz],eıu'l-Elibbri ii Tabakiiıi'l-Udebli, Kahire, 1386/1967. s. 391-393; es-suyuti, Bııgyeilı'l- Vııaı, Beyrnt, Daru'I-Ma'rife, s. 388.; İbn Halikan, V_jeyaıu'l. A ':ylin, Kahire, 19.ı8, IV. 254-260.; e"scdl',ini, el-erısab, Haydarabiid, 1966/1386, VI. 315-316.; Heşiduddin Vatviıt, Nilmchli.n lhşidıııdirı, Tahran 1960,s. 188-190.; Mirza Mnhanımed Hansari. Ravziiw'l.Cerıııaıfi Ahvali'l.Ulmlıilive's.Slidiit, Tahran, 1390, VU!.. 118-127.; İbn Kesir, el-bi. dti)'e ve'rı.nihaye, Beyrnt, i966, XII. n9.; ez.zehebi; Mizlinlt'l, I'ıidlil, Mısır 1382/1963, IV. 78.; Tczkiretııl'llıılftiz, Haydarabat 1"77 /1958, IV. 1383.; İbnu'I-Haeer, Lisarııı'l-Mi.an, Hay-,Iarabat, 1331, Vı. 4.; İIJuu'I-Esir, d-frimilfi'ı-tilrih, Matbaat.ıı'I-İstik"me, ix. 8.; İbn Tangn. berdi, clı-niiciimlı':.zlihi,.e fi Miiliiki Mıs,. ril.kilhi,.c, Kılhire, 1353/1935.; İIJlıu'I-Cevzi, el.

66 İSMAİL CERRAHOGLU Biz bu yazımızda müeljifin bütün eserlerini tetkik etmiyeceğimiz ve sadece tefsirindeki metodunu incelemeye çalışacağımız içoin, Tefsir tar\hinde mühim hir yer işgal eden el-keşşaf, müellifimizin son eserlerinden biri olması dolayısiyle, muhteviyatı adeta onun kemal ve ilmi olgunluğunun bir nişanesi mesabcsindedir. Genellikle müfessirler, tefsirde nasıl hir metod takip ettiklerini, esas görü~lerini, yazdıkları tefsirin mukaddimesinde göstermeye çalışular. Bu bakımdan tefsirlerin mukaddimeleri, tefsir tarihini inceleyenler ve tefsir metodlarını ara~tıranlar için mühim bir kaynak olur. Bir müfessirin tefsirdeki metodu hakkındaki görüşleri başkalarının naklettiklerinden dinlemektense, bizzat müfessir;n. kendi ifadelerinden istifade etmede, İlmi objektiflik bakımından büyük faydalar vardır. İşte biz de, islam ilim aleminde büyük bir şöhıete sahip olan ez-zamahşerinin tdsiri ve ~todu hakkında başkalarının göıüşlerine dalmadan, hizzat kendisinin tefsir hakkındaki görüşleridj, tefsir metodunu, Tefs;r mukaddimesini tereeme ve tefsirindeki orijinal noktalara temas ederek göstermeye çalışacağız: Keşşiifm Mukadmmesi: Rahman, Rahim Allah Adıyle, Övme, Ramd-ü Seni!, Kur'anı Kerİmi düzenli bir kelam halinde toplamış.olarak İndiren, Allah.a mahsusdur. O, Kur'ı1nı Kerimi ihtiyaca göre (tüm olarakdeğil df) zaman zaman (parça parça) indirdi~ Onu (Kur'anı) hamd ile başlattı, iltica ve sığınma ile sona erdirdi. Muhkem ve müteşabih olmak üzere iki kısım halinde vahyetli. Onu slireltre, Munıazam, Haydarabfıt, 1358. X. 112.; es.suyilti, Tabakalu'I.Müfessirin, Leiden 1839, S. 41..; ed-dfıvudi, Tabalrotıı'l-Müfessirin, Mısır 1392/1972, II. 314-316.; EbuI-Fida, Kilabu'l-Mulıtasar fialımri'i.beşer, Mısır 1325, III. 16.; ci-kureşi, el-ceviilıiru'l-mııdiyyefi Tabakati'l-Hanefiyye, Haydarabat 1332, IL. 160-161.; Izzuddin b. I-Esir, el-lübab fi telızibi'l-ensab, Kfıhire 1356, 1.506-507.; Şihfıbuddin Ahmed b. Muhammed el-mak.kari et-tilimsfıni, Ezharu'r-Riyiid fi Ah. Mri IYGz, Kahire 1361 11942, III. 282-283.; el.loknavi, el-flwuidu'i-behiyye fi Tereaeimi'l-Ha. nefiyye, Mısır 1324, s. 209-210; Kfıtib Çelebi, Keşfıızzunun, İstanbul 1943, II. 1475-1484.; İsmfıil Paşa eı-nuğdfıdi, Esmau'l-lI1üellifiiı, İstanbul 1951, II. 402-403.; Serkis, Mu'eemu'l-Maıbııati'l. Arabiyve, Mısır 1346/1928, i. 973-976.; İbnu'I-Imfıd el-hanheii, Şezerutu'z-Zeheb, Beyrut, Mekteb.etu't-Tietıri, LV. 118-121.; ez-zirikli, e/.a'llim, Beyrut 1389/1969 (Üçüncü tulıı). VIII. 55.; Omer Riza Kahhiile, Mu'cemu'I.Müc!lifin, neyrut, 1376/1957, XII. 186-187.; Eneyclopedie de l'isliim, IV. 1273-1275.; C. Brockelmann, CAL. ı. 289, Suppl. 507-513.; Mustafa Sfıvi el-cüvcynı, Menhecü'z-ZaT1Ulhşeri fi Tefsiri'I.KurGn ve Beyanu I'eazihi, Mısır 1~59.; Dr. Selim en-kainij, (ez-zamahşerinin, Rebi'u'l-Ebrar ım tahkikliolarak neşretmiştir) Hağdat 1976 (Mukaddime); Dr. Derviş el-cundi, en-nazmu'l-xur'lin fı keşşlifi'z.zamahşeri, el-kahire: 1969.; er.zürkfıni, Menlihi lu'l-irfan, Mısır 1372, r. 538; ez-zehebi, et-tefsir ve'l-müfessirün, el-kfıhire 1381/1961, 1.429-482.

ZAMAHŞERİ VE TEFSİRt 67 süreleri ayetlere, ayetleri ıle gayelerine göre duraklada ayırdı. Bütiin bunlar, zamanla başlayan en mükemmel şekilde yoktan meydana getirilen hirer sıfat, sonradan ihdas Ye icad edilen birer alamet ve işaretlerden ibarettir. Evveliyyeti ve kıdemı kendine has, kendisinin gayrındaki her şeye, yoktan van,dilmişlik damgasını vuranı (Allahı), bu gibi noksan sıfatlardan teıızih ederim. O, Kur'anı, heyaıli açık, dciili kesin, mueize ve dciiileri dile getiren bir vahiy, eğriliği olmayan arapça bir Kur'an, dünyaya ve fıhirııte ait menfeatiarın bir anahtarı, nezdinde bulunan semavı kitabiarı ;:asdik eden diğer bütün mueizelerin dışlılda her zaman (kıyamete kadar) mu'ciz, diğer kitablar arasır.da her yerde ve her dilde dolaşan bir kitab ~larak indirdi (yarattı). Halis araplardan oııa karşı muarız olmak isteyenleri, onunla susturdu. Ona meydan okuyan belağat sahihi hatiplerin dillerini, onunla tuttu. Fesahat sahibi olanlardan hiçbiri onun gibi veya ona benzer bil' şey meydana getirmeye teşehbüs edemediler. Belagolt sııhiplerinin sayıları, el-batha 2 daki ince çakıldan daha çok, ed-dehna3 daki kum sayısıadan daha fazla olmalarına rağmen, Onun en kısa bir ~;uresi kadar bir sure, meydana getiremedilcr. Düşmanlıkta, zarar vermeite, galil' gelm:,k için bütün güçlerini ortaya koymaya, kendileri ve atalarının yaptıkları büyük işleri, en ufak bir. şeyden dolayı savunmay,} kalkışmalarına, her istediklerinde haddi tecavüz etmede, aşırı dav:anışlarıyle meşhur olmalarına, kısacası, biri kendilerine karşı bir övünnıede bulununca, ona kar~ı kat kat övünmelerine, hiri onlara hir ikram:la hulununca daha fazlası ile mukabclede bulunmalarına rağm-en, K ur'ana karşı koyma hususunda en ufak bir savunma dahi gösteremediler. Allah onlara ilk önee delil (hüccet);, sonrada kılıeı yöneltti. Fakat ontar delili hir tarafa bnakarak, delille değil de, kılıçla karşı koydular. Kabaran deniz dalgalarının küçük göl birikintilerini içine aldığı, güneş doğunca, diğer yıldızların ziyasını boğduğu gibi - Kur'anın fesahat v ~ belagatı, insanı hayrete düşüren mueize ve açık delilleri karşısında-kendi varlıkiaıınm söneceğini, övünmele.in;n değersiz kalacağını ve eriyip gideeeğini bildikleri için, hüccete karşı koyamamışlar ve çekinmişlerdir. Dua (salat ve selam), kendilerine vahyedilenlerin en hayırlısı, Allahın sevgilisi, nesli Ahdı'I-MenM b. Kusayy olan Benlı Luey kabilesinde sözü geçen Haşim sülalesinden gelen,ismeti sabit hulunan, hikmet ile teyid edilen, şeref ve kı'mal sahibi olan, ismi Tevrat ve İncilde geçen 2 (.~1) çinde inee çakılı bol olan geniş alanın adıdır. 3 (.l:.a..01) Arabistan yarıın adasının güneyinde geniş Iıir çölün adıdır. Güneyinde Haılrerneyt ve Yemen, doğusunda Um:nana kadar ulaşan 130.000 km' bulan geniş hir ahilıda yayılmıştır. Temim ülkesi toprakları bu çöl eivannda bulunurdu.

6B İSMAİL CERRAHOGLU Ümıııı Peygamlwr, Ehü'l-Kilmn MlIhaınmell lı. Abdillalı h. Ahdilıııuttalih'e, pak ehli heytinc, damat YI' kayın petleri olan rlört halifeye, bütün muhiıeir Ye eıısara olsun. Ey :Mııhatah ~urası hir gerçektir ki (hil ki) her ilmin Cs[.sın.tla, ilim adamlarının den~eeleri hirihirine yaklaşıktli'. Her önemli sanaatta da sanatkarların seviyeleri hirihirine yakın veya eı;;ittir. Bir ilim adamı diğerini ancak hirkaı;~adım geçehilir. -Kısacası, hp!' ilınin aslında ve hcl' sanaatm esasında kaydedilen yarış farkı mühimseneeek kadar değildir. -Aneak önemli faı klar, kendisinde, rüthderin farklı olduğu, müsabaka ve mücadelenin hızlandığı, fark ve üstünlüklerin hüyüdüğü, hatta hu üstünlük ve farkm hini hir sayacak sonsuz bir dereceye ulaı;;tığı, ilim ve sanaatlarda mevelid olan sırların giizellikleri, manalaıın ijj.cclikleıi, fikir konuları olan manaların letafeti ve perdelci' ardında gizli kalan sırların kapalı oluşudııl'. Bu sır ve gizlilikleri ancak toplumun seçkinlcrinin (havassın) en cnder, cn hüs, cn üstün, ve en seçkin olanları keşfcdphilir. Bunların hüyük hir çoğunluğu sır ve kapalılıklann gerçeklerini kendi maharetleriyle idrak etmek imkaııma sahip değildirler. Onlar taklidiıı esiridirler ve oııdan asla kurtulamazlar. Sonra, gönüıı(~ri en çok dolduran, isahetli fikirleıle kendisine ulaşıo lan. gm'i1) nüktclerle gönülleri cn çok olgıınlaştıran, ardı ardına saklalaıı<ın gizliliklerin telafi si ancak keskin hasiret ile idrak edilehilen ilim, tefsir ilmidir. Bu ilim, cl-cühiz (Ö. 255/369) in "Nazmu'l-Kuı'ô,n" adlı ı~serinde dediği gihi, üzerinde durup hakkında görüş heyan etmek her ilim sahihi için mümkün değildir. Mesela, bir fıkıh Çı fetva ve ahklim konularında emsalini geçse, bir kdarncı keliim sanaatında dünya ehlihi mağlup etse, hikaye ve haber ezbcrleyen, İbnu'I.Kırriyye4 den daha çok ezijerlemiş ulsa, bir yaiz el-hasen. cı-basri (Ö. HO /728) den daha tesirli va[ızda hulunsa, hir nahivci Siheveyh (Ö. 180/796) den daha çok uahiv l,ilst~ ve hir dilci dil ilminin zirvesine çıksa hile, Kur'ana ait olan meani. vc heyan ilimierinde üstünlill( sağlayamadıkç<i, IJlJuların hiç hii.i Kur' an ilmine giden yola sülfı.k edemez ve gizli kalan sırları araştırmada ehil duruma gelemezler. Bu iki ilirnde üsmılük elde etmek için zaman zaman hu ilimler üzerinde durulması ve incelcmelerde huhınması gerekir, Allahın kitabında hulunan iiıcelikleri keşfctmede, Allahm Rasulünün IDUeizelerini izah etmede, Im ilimkri tatbik etme gayretinde hulunulmalıdır. Bütün buular, diğer ilimierden hazzalındıktan tahkik ve lııfz ger- 4. (Kaf)m kesri ve (ni)ııııı kesri H şedde,iyle (ibııu'i-kırriyye) şeklin de uknııur. Emevi Devleti zaıııamııda yaşaıııış olan fasih kiımelerdeıı biridir. Haccıic oııu kat!eııııişlir. Adı Eyyıiptur.

ZAMAHŞERİ VE TEFSiRt 69 çeklll~tiriijikten, çok (;ok nıüracaat ve ll;i;un mmn mütalaada hulunulduktan, zaman zaman (onıı okumaya ve okutınaya) rücu ~dildikten, başkalarıyla münazara yapı [dıktan vı~ i'rah ilınjnde gelişme sağlandıktan sonra olacaktır. Bu kontlarda üstünliik sağlayan kimse, fikri davranışlarda yumuşak tahiatlı, sırları ortaya koymak için gönlü açık,en kapalı hir işarete karşı ayık ve cn ufak kaş-güz hareketlerine karşı uyanık hulunmalı, ne sert Vl~ nt: ılt, duııuk. ;11' kaba ve ne de eziyet verici olmalıdır. Bu kimse, nesir ve şiir sanaatlarına [ışjna, neticeye götüren fikirlerin tı:rtih ve IJideştiri1ıııe:-inde usta olmalı, mechill' kahlığmda cümle terkilıi Vt:telifinin nasıl ta:17,im edileceğini ve sıralanacağını bilmelidir. Arapça ve din usulü ilminc vakıf olan Adliyyı~ Naciye fırkası 5 men-. sulu fa;r,iletli nin kardeşlerimiz, hir [ıp;tin t('fsiri hakkında, hana her müraeaatlarmda kendilerine kupalı olan bazı gerçekleı:i izah ettim. Bıı durumdan çok memnun okular ve hana kurşı hayırlıahıık (luydular. Bu konuları içine alan bir kitclhın telifi için can atıyorlardı. Hatta IJana gelerek "Kıir'an gerçekleri "ic te'vil vccihleri hakkında söylenenlerin" en hayırlı olanlarını kendile'inc imla dmemi tııktif ettiler. Fakut, beni bağışlamalarını ist:t~dirn. Anı~ak tekliflerinde israr edıırek, din ulnlarını ve tevlıid ve adalet ulemasıııı ~cfaatçı olarak aracı koydular. Bu koı!' da ilmimin hağışlanmasını istememdeki seheb-halbuki isteklerine icabet etmem gerekli idi. çünkü Im konunun içine ginnck bana farz gibiydi.- zaman ahvalinin kötü oluşu, insanların ilmi zayıflığı, mcilni Vt~beyan ilimierinde ilerlemek şöyle d,usull, hu iki ilimle ilgili ilimierin en <J7.llıda hile himmetde bulunmamalhıdır. Beıı onlara sure başları ilc ilgili hazı Jllesdderi ve Bakara surcsinin kapalı yönleri hakkmda bir takım hilgiler yazdırdım. Verilen bu biigiler oldukça genil? ve uwu, ı;:ok sorulu ve cevaplı olmuştu. Bu konuda geniş bilgi vermekten gayem, bu ilmin ge- Iliş ölçüde sırları hulunduğu oa i~aret etmek, onlara hedef edinııbilecekleri hir meşale dikmek ve uyabilecekleri bir ölçü vermekti. BeytuIlaha gitmek ve Harcmi Şerifte konaklamak için olan azmim kesinlqincc, Mekkeyc doğru hareket etti m. Geçtiğim her ülkede göze çarpacak ka- " dar ilim ve güç sahihi olanlara rastladım. Bunların pek azı, inıltı edilen o ilmi elde etmek, onunla iinsiyet kurmak için bağrı yanmakta ve onu iktihas etme hırsına si'ıh:p bulunmakta idi. Gördüğüm bu durum bana biraz memnunluk verdi ve cesaretimi artırdı. Göçü, Mekkeye attığımda birde nc göreyim, kendimi i: üyük hir ağacın yüksek dalmı teınsil eden Rasullulah ailesinin şerefi el.emir eş-şerif cl-imam Ehu'l-Hasen Dleyy h. Hamza b. Vahhas'ın yanında buldum. Allah onun şanını daim kılsın. 5 Bu tilbiri tefsirinde sık sık kullaıılr. Mutezile fırkasıııı.kasteder.

70 İSMAIL CERRAHOGLU Hasan oğulları iyilikleri çok ve öğünmeye ueğer işleri hulunmakla beraber, O (Ebu'l-Hasen) onlar arasında dikili bir sancaktı. Onu, insanlar arasında Hme karşı en çok susamı~, en çok içi yanmış, ve ona karşı rağhctte en vefekar olarak buldum. O, daha Hieaza gelmeden önce, bu gayı>,yeulaşmak için, haşındaki işler kalabalık olmasına rağmen çıplak çölleri aşınayı, uzun mesafeleri geçmeyi ve bize Harizme elçi gönderme yi düşündüğünü anlattı, Bağışıanmasını isteyenin (kendini kastediyor) çareleri daraldı, tutacak dalı kalmadı. Görüyorsun yaşım ilerledi, cildim buruştu arapların "Dekkaketu'r-Rikiib"6 adını verdiği cl-aşre yaklaştıın. Bjr çok faideleri, sırları ve gizli tarafıarı dikkate almak kaydıyle daha önce takip ettiğimyoldan daha kısa bir yol ittihaz ettim. Aııah ınuvaffak etsin ve atılan adımları isabetli kılsın. Bütün kıymeti otuz senden daha fazla bir zaman değeri taşıyan Hz. Ebu Bekr (R.A) in hilafette bulunduğu müddet? kadar bir zaman içerisinde eserini tamamladı. Bu işi böyle kısa hir zamanda tamamlamak Beytullahın mucizelerinden bir mucize, Haremi Şerifin bereketlerinden bir bereket ve üzerime akıtılan fcyizden başka bir şey değildir. Üzerinde çalışıp yorulduğum şeyi, beni kurtaran bir sebeb ve sırat köprüsünde her tatafımı aydınlatan bir ışık (nur) kılmasını Allah Taaladan isterim. O, ne güzel isteği yerine getirendir. Tefsir ilmi hakkındaki görüşlerini ve gayesini kendi ağzından dinlediğimiz ez-zamahşed "el-keşşiif an Hakiiiki't- Tenzfl ve 'Uyani:l- Akiivil fı vüccıhi't-te'vil" adlı eserini 526/1132 senesinde Mekkede yazmağa başıamış vc yine müedifin elyazısı ile yazdığı eserinin sonunda Ka'be civarında 528/1134 scnesi Rebiu'l-ahirinin 23. Pazartesi günü hitirdiğini kaydetmiştir 8 Kaynak escrler, kendisinin mutezileye mensub olduğunu göstermek için, tefsir mukaddimesinin başlangıcında..s.iji.:iı\.l..~i) (.:ıtjali J1:. veya (.:ıt.;4}1 ~) lafızlarını kullandığım, fakat dostlan bunu (.:ıt.;4}ij;, i) şeklinde tashih ettiklerini, fakat bu tashih müellifin tasbibi olmadığını beyan etmektedirler 9 Zaten böyle bir zorlamaya lüzum yoktur. Zira ez-zamahşed, ayetleri tefsir edeıken, muteziii görüşlerini tamamen ortaya koymuştur. Yinc mukaddimesinde, tefsiıle meşgulolacak kişinin hilhassa meanı ve beyan ilimierine' geıcken ehemmiyeti vermcsini istemiş' adeta bütün gayesini bu nokta üzerinde temerküz ettirmiştir. Keşşaf adlı tefsirinin telifine ait tarihi bilgileri mücllifinin kendi ağzından dinledikten sonra, bu mübim eserin kaynaklarına' temas edelim. 6 Altmış ileyetmiş' arasındaki yaşa verilen addır. 7 Hilafet müddeıi iki sene üç ay dokuz gündür veya iki sene dört aydır. 8 el-keşşôf, el-kahire 1373/1953, LV. 659. 9 Vefeyat, IV. 255-256, Şezerat, IV. 120, Tarihu Ebi'l.Fidô, III. 16.

ZAMAHŞERİ VE TEFSiRİ 71 Keşşafın Kaynakları:, Tefsir tarihinde, hilhas~a aldi tefsir yönünde çok mühim bir şahsiyyet olan ez-zamahşeri, hu kıymetli eserinde kullandığı hadisler, fılilli meseleler, şiirler, lügat, eedı,ı, Kur'ilııın nassının güzelliğini ortaya kobilmek için işlediği meani vı~ beyana ait bilgiler onun geniş hir kültüre sahip olduğunu bize aksewrmektedir. Tahiidir ki bu geniş kültürün, ona çeşitli kaynal.dardan geldiği ~üphesizdjr. Tefsir Kaynakları: Tersirinin muhtevasından elde edebildiğimiz hilgilere göre.tefsir kaynak an şunlardır: a) Mücahid (Ö. 104/72.J.) in tefsirilo, b) Amr h. Ubeyd el-mu'tezili (O. 144/761)nin tcfsiri, Ondan kıkıraat ve tefsh rivayetlerinde bulunurlı. c) Ebu Bekr b. el-asanı (Ö. 235/849)ın tefsiri. Bazen ondan nakil. lerde bulunurl2, bazen de enu reddederl3. d) ez-zcceac (O. 311 /923)ın "Meani'l-Kur'{in" adlı tefsirinden, eı.zamahşed genellikle Kuı'anın lugavi tefsiri ve ~akli tefsirin milcrnel olan yönlerini aldl14 ' e) er-rumınani (O. 38,t /994) nin tcfsiri. İbn Tangrıherdi, ez-zamahşer! tefs:rde, er-rumm.ininin yolunu takip ettiğini söylerıs. f) Ali b. Ebi Talibl6 (O. 40/660) ve Ca'feri Sadık (Ö. 143/765)17 gibi şahıslardan nakledilen şii tefsirler. g) ez-zamahşerinin bid'a diye isimjendirdiği, Müşebbihe \'e Cebriyye18, Hiiricil9, Riifızi20, Mutasavvıfa 21 gibi çe?itli fırka tefsideri. Hadis Kaynakları: ez-zamahşerlnin tefsirinde, Müslimin SaM. hindcn başka açık olarak hadis kaynakları zikredilmeınektedir 22 M:üs- 10 el-keşşiif, IV. 136. II Aynı eser, III. 276, III. 161. 12 Aynı eser, II. 71. 13 Ayıu eser, II. 536. 14 Bu konuda. mukayeseli bilg: için bkz. Menheeu'z.Zamahşerifi'I-Tefsır s. 80-85. 15 en-nücı.mu'z-ziihire, IV. 168, bkz. Keza, lifcnhecü'z-zam"lışeri, s. 85-89. 16 el-keşş(ıf, i. 223, 296, 305, lll. 200. 17 Aynı eser, III. 203, 205, 1".137. 18 Aynı eser, II. 268. 19 Aynı eser, i. 306-307. 20 Aynı eser, II. 482. 21 Aynı eser, II. 404. 22 el.keşşli!. i. 87.

72 İSMAiL CERRAHO(;LU Jimin Sahılıi ılı~ıııılaki hadii' kaynaklarından aldığı lıaıli.dı~ri ('1".Zamah. şer! "ve fi'l.hadjp" formülü ilı: göstermektpdil". KıraıU Kaynakları: (~z-zamahşeri, Kurnı ve ınushaflara, mul.telif ~elıjı kıraat!,:rille vtıkıfu. G(~nelliklı~ ('serindı, i:'mi g('i,~i'nler ~uıılarılır. a) Ahd::IJah h. Mı~s'lIll'ul\ :VfuslıafI23, h) Abllt,lIalıılı dostu el.hilris h. 8ii"eyd'in mlıslıafl24 e) l)))('y)' Il. Ka'h'm ITIlıshafl2S, ıl) Ehli ltic,lz \"i~ dıli ştıın Mııshafları26 e) Ehli K l'ıfı~ ınuslıaf1arı27 f) Irak ı:hli mıı~hafl2r, g) \,e ıliğ(~r hal"ı mııshaflar-:'). Dil \'I~ ~ahi\- kaynakları: a) Siı)(~veyhin "('[-Kitabı". l'z.znmah!;'l~ri \ıııııu ı;ok k,ıllaııır30 H~ otllı yiicelı:ir. h) İ\ınn's-Sikkit (Ü. 241laSS)in, "Js[iihlı'[-l1(ıntık"lıu '"nk id edl'r3!. e) d.miilerred (O. 28S /898) in "1'1-Kiimil"'i32. d) Ahdullah Il. Direst~v"yh (Ü. :~47(958) in "Kitablı'[.lGtubi'[-,Hütemm('m"j33, i~) Ehl'ı Ali d-f;ırisi (Ö. :n7 /987) nin" Kitiibu'I-JIlIcce"3,1 ve "Kit(,. bıı' 1-J-lalabi)yatı35", f) İbnlı'.Cinlıl (OJ. :-392/1001) nın "Kitablı't.1'emum36 ve Kitabu'l. Al ıılıteseb" i3 7, n el-ke,~,~<if T. 99, ı09. 450. 24 Ayrıı c"cr, IV. 273. 25 :\\'ııı c,cr, T. J 90. 26 Ayııı c,er, T. H.3, lll. ](.2. 2i Ayııı e"er. rıı. 162. 28 :\yııı c,cr, IV..Iii. 29 Ayııı c"cr, ll. 3'li. 399.. 13i. III. i. 115. ıı. ilן\\ 301 (,"Cr. L. 16. 19.20.50. 31 Avııı (,"('r, ii ı. 2iH. 32 AVlll c-cr, IL :l(,'j. :n Ayın c"cr, L. 22. 3,1 :\yııı e,er. I. 1i. 3.) Avııı e,er, T. 1il), :l6 A\Jll eser. lll. i. :li Ayııı c"cr, II i. 31.

ZA MAHŞERi VE TEFSIRİ 73 g) Miidlifi hilinmiy~n dile ait "1'I-IkUd" adlı ('ser's, lı) Ebn'I-Feth c1-henıedilııi'nilı (Ö. 376/986) "et-tıbyan"ı 39 Edehl kaynakları: a) Cı-Cilhiz'in (Ö. 25~, /8(9) "el-hayavfin"1'10,.b) Ebu Tt~mmiım (Ö. 2~1 /846) "Hamas(."si41, c) Ehu'I-AHi I'I-Ma'arıİ (Ö. 449/10.~1) nin "Estağfiru Estağfiri"si42, ıl) Bizzat müellifin kı ndisinin "JVr.vabiğu'I-Kelim"43, "ŞôJi'I-Illiyyi min kl'lrimi'ş-şafi"i44, ve "1'n-Nesfiilıu's-Sigar"4S adlı eserleri. Vaiı.z ve esiıtir kaynakları: a) Şehr b. Havşeb46 ıö. 112/730), Rabia cl-basriyye, Tavfıs 47 ((i. 106/724), Malik b. Dilı:tr4B (Ö. 130 jl.ı8) gibi ilk tasavvuf erbabındaıı m.kledilen bazı \,a'z ve tasavvııf kitahları 49 h) Bazı ı~fsaııevi kıss;ılar ıwkledcn kitabıarsa. Tefsiı',leki Metotlu: Escr sahilıinin şahsiyı:tini aksettiren cn güzd ayııa, muhakkak ki kendi eseridir. Kişinin ese:ini tetkik etmeden, başkalarının o kişi hakkındaki i)vmclı~ri veya yermderi nazarı dikkate alınıp kişinin şahsiyetini çizmek, insanı muhakl;ak IHltaya götürür. Onun için biz de, bıı çalışmamızıla tefsir ve arap ılili sahaeltllia şöhrete ulaşmış olan ez-zamalışerinin cl-keşş5fıııl tarıya:ak, onun. şalısiyydini ortaya koymaya çalı-. ~acağjz. Şunu unutmamak gerekir ki, bir ~ahsııı eserindeki metoılunu tetkik (>tmf~k dı~mek, Onuıı o es('riıı.d«'il aksl'dl'.ll ilmi şahsiyyetiııi ortaya koymak dl~lllektir. Bu eseriıli ııi<-,iııtelifetmeye çall~ljğırıı YI~ bıı eseri için kaynak olan, kenjinden evvdki, ('serıeri t('fsirindcıı ı;ıkarıııaya 38 cl-keşş"f. IV. 5.19. 39 Avııı eser. lll. 425. IV. 71. 40 Aym «,"cr, lll. Z8.1. 41 Aynı eser. lll. 2S4. 42 Ayııı eser, i. 502. 4:~ Aynı eser. i. 238. 44 "yııı eser. i. % 1. 45 Aynı eser, r. 348. 46 Ayııı eser, r. 32 i. 47 Aynı eser, IL. 78. 48 Aynı eser. II. 77.,ı9 Aynı eser, i. 269. 50 Aynı eser, III. 470.

ismail CERRAHOGLU çalıştık. Şüphe yokki ez-zamahşeri, hayat hikayesini verdiğimizde de anlattığımız gibi, Mutezileye mensubdur. Fikri mütaa)aları, mutezile tefsir ekolü içerisinde ineelenecektir. Biz burada, ez-zamahşeıinin, Kur'anın i'cazı hakkındaki görüşlerini, akii ve nakli tefsirdeki yerini, dil, nahiv, kıraat, fıkıh ve edepdeki maharetini, insan ruhunu terbiye ve cemiyeti ıslahta gösterd;gi gayreti, eserinden alacağımız örneklerle özlü ve kısa bir şekilde göstermeye çalışacağız. Kur'imn İ'cizı: Mutezile mezhebi mensublan başlangıçtan beri Kur'anın i'eazı üzerinde ehemmiyetle durmuşlar ve III asırdan itibaren de bu mesele istikrar bulmaya başıamıştı. eı-cahiz (Ö. 255/869), el-vasıti (Ö. 306/918), er-rummanı (O. 384/994) gibi muteziii imamlar bu alanda çalışmı~lar, bazıları ona el-beyan, bazıları el-bedi, bazıları şiir sanaatı ve bazıları da yazı sanaatı demişlerse de,"bu sanaatın hakikatını tam olarak ortaya koyamamışlardı. I'caz konusunun görüş dairesini genişletip hududlarını tayin daha sonraları m~mkün olacaktır. cl-b ikillani (O. 403/1012) ise bclagatın manasını açıklamaya ve i'cazu'j-kur'anı anlamak için biı mctod ortaya koymaya muvaffak oldu sayılamaz. Belagatın güzel. lik yönlerini ve iııetlerini gösterip mazbüt kalıplar vazeden ve i'eazu'l- Kur'an meselesini kanalize eden "Delfi.ilu'l-I'ceız" adlı eserin sahibi Abdu'I.Kahir cj-cürcani (O. 471 /1078) olmuştur. Bu zat arap dilininnalıvini iyi bilmekte ve onun arkasmdaki ilimiere geçerek, arapça ('üm- Iderdeki sırları öğrenmeye çalışıyordu. Muğlak olan bu kapı artık yavaş yavaş açılıyordu. V. asrın ikinci yarısında ve VI. asrın başlangıcında, bu alanda ez-zamahşeri şöhret kazanmıştı. ez-zamahşeri, Ahdulkahirin verdiği metod üzerinde hareket ederek, terkiplerin tahlilini ve onların hususiyetlerini ele almış, sahih lugata tabi olarak ayetlerden bclagat yolunun iktizalarına göre manalar istihraç etmiş, ayetlerin izahını ilmi yönden ele almıştı. el-keşşeıj adlı tefsit'inde Kur'anın i'eazını nasıl bir z.c\;kle incelediğini göstermeye çalışalım. ez-zamahşeriyi, tefsirinde bir fakıh, bir ınütekellim, haberci, vaiz, nahivci ve dilci olarak göreceğiz. Bu hususlar genellikle diğer tefsirler ve tefsircilerde de görülebilir. Onun Kur'ana tahsis ettiği ve manalarının güzeııiğinin keşfine yardımcı olan meani ve beyan ilimierine verdiği önemi bclirtelim. Müfessirimiz tefsirinde bütün gayretini burada göstermiş ve bilgisini bu konuda olgunlaştırmıştı. Bunlardan yararlanarak, Rasul mueizesinin izahıarını yapmıştır. Diğer ilimierden de yardım taleb etmiştir. Bu bakımdan o, hakikaten bir müfessir olarak mütalaa edil-

ZAMAHŞERİ VE TEFSİRİ 75 miştir. Nitekim o, Kur'anın mu'eiz heyanını, baş tarafta tercemesini verdiğimiz mukaddimesinde gayet güzel açıklamıştır. "Sonra gönülleri en çok dolduran, isabetli fi]~irlerle kendisine ulaşılan garib nüktelerle gönüııeri en çok olgunlaştırarı, ardı ardına saklanan gizliliklerin telafisi ancak keskin basiret ile idrlk edilebilen ilim, tefsir ilmidir. Bu ilim, el-cabizin "Nazmu'l-Ku,'iin" adlı eserinde dediği gibi, üzerinde durup hakkında görüş beyan etmek her ilim sahibi için mümkün değ;ldir... Kur'ana ait olan mei'ıni ve beyan ilimierinde üstünlük sağlayamadıkça, bunların hiçbiri Kur'an ilmine giden yola süınk edemez " demek suretiyle, tefsirin~ başlayışırm asıl gayesini aç.ık1aınış olmaktadır. cz.zamabşcrl, Kur'anın ı'eazını şöyle vecız bir şekilde izab etmeye çalışır. Kur'an iki eihetten mueiz bir kitahdır. Bir yönü, nazmının i'caıı; diğeri ise onda gayhl haherlerin bulunuşudur 51. ez-zamahşeriyc göıe Kır'anm i'cazının bir yönü onun nazmıdır'. Nazım, Kur'anm i'eazının esasıdır. Onun üzerine vaki olan kanun meydan okumadır. Müfessiıc vikib olan, ehemmiyetle ona dikkat etmesidir52, dedikten sonra, Kur'anın güzelliklerinin sırları hakkında konuşurken.de "bu sırlar v(: nüktelerin ancak nazm ile ortaya çıkabilceeğin;"53 belirtir. O, nazını meselesinde Abdülkahir el-cüreaniye tabi olur. Şüııheyokki ez-zamalışeri, Abdülkahirin Kur'anın i'eazının güzelliği nazariyesini ilk defa tatbike koyandır ve bunları Kur'anın her sı1resine sıra ile tathik etıni~tir. Şüphe yok ki ez-zamahşeri, bu konuda en fazla Abdülkahir'den müteessir olmuştur. Bu konuda, ez-zamahşerinin tesiri zamanımıza kadar ulaşmış, onun koyduğu esaslar, günümüzde bile belagat dersleri, el-meani, el-beyan ve el-hedi' gibi üç kısımda incelenınektedir. Hemen hemen tefsiıinirı ber sabifesinde bu hususlara temas ediımeden geçilınediğijli görürüz. Meani hususunda: İsmu'l-İşare, İsmu'l. Mevsill, İsim cümlesi, haberin, mühteda üzerine takdimi, tcsniye, tenis, nisbe, tenkir, izmar, fiil, ismi ail, mefillu bihin hazfi, bedel, nida, - ı'caz üslfibu, tekriır üslilbu, iltifat üslillu, lafızlardak.i gizlilik, nazım güzelliklerinin tahlili gibi konuları meani ilmi içerisinde inceliyerek Kur'anın nazıni i'cazınıu J~üzelliklerini ortaya çıkarmaya çalışır. O, Beyan ilmi içerisinde de: İı;tiare, temsil, Mecaz, kinaye, Ta'riz, tahyil, şiır üslilbu gibi konuları ele alır. Bedi' ilmi içerisinde de, cinas, müşilkele, leff üslfıhu, gihi konular incelenir 54. 51 el-keşşuf, II. 2.73, 300. 52 Aynı eser, III. 49. 53 Aym eser, IV. 104. 54 Meuni, beyan ve bcdi' konulannda örnekleri ilc daha fazla bilgi almak için, bkz. Menhecu'z-Zamnhşeri fi'i-tefsir, s. 219-2liL.

76 isma.il CERRAHOGLU ez-zamahşeriye göre, Kur';1nın i'eazının diğer yilnü dı', onda gayhi haberlerin bulunmasıdır. O, "gaybi haherlerin doğrusu mucizclenlir"5s demek suretiyle, gayb haberlerin i'cazına işaret dmektedir. Bunu Ba. kani suresinin 23-24 ayetlerini izah ederken açıklığa kavu~turmak. tadır 56. Daha sonra ez-zamahşeri gaybi haberleri ihtiva eden ayetler,; işaret ederek, onlardaki mu'eızliği göstermeye çalışır. Mesela, Htmı suresinin 1-3 ayeflerini tefsir ederken, Im iiyet, nühüvvetin sıhhalma ve Kur'iının Allah indinden olduğuna şehfrdet eden heyyine fıyetlerin. dendir. Onda Allahtan gayn kimse'nin hilemiyeceği gayb halıederi vardır57, demektedir. Akli Tefsirdeki Yel'İ: Biliyoruz ki, l\iutezile mezhebi akla büyük önem verir, onu yiiedıir ve adeta takdis eder. Bu mezhehin hir mensuhu olan ez-zamahş(;ri dı, şüphesiz akla ehemmiyet verecektir. Akıl, işitmekten evvel gelir. işitmek, gaflette olan akıl için hir uyarıcıdır. ez.zamahşeri indinde akıl, sünnete, iema ve kıyasa sehkat eder. Yusufsurcsinin II 1. ei ayetinin t.efsirini yr,parken, dinde akla muhtaç ()lımduğunu, sünnet. iema ve kıyas gibi hususları akli deliilere dayaması hakımından aklın öncelik kazandığım ifade etmektedir S8 ez.zamahşeri, ayetleri tcfsir ederken, onları açıklamaya çalışırken genellikle Kur'anın zahiri manası ile ikna olmaz. Onlar üzerinde derin derin düşünür ve aklını kullanır. O, akli diişün('edc ilmi metodlara tabi olur. Bütün ihtimalleri göz önünde hulundurarak münakaşalara girişir ve nassı t.cfsir eder. Sen şöyle dersi'n, i)('n dı; şöyle derim demek suretiyle problemleri halletmeye çalış')'. Mesda, En'am suresinin] 08. (Allahtan haşkasını. tanrı e-dinerek, çağıranıara sönneyin. Sonra onlar da haddi aşarak niidanhklci Allaha söverler) ayetini izah ederken, eğer sen, AHahtan gayrı ilahlara sövmek hak Ye taattır, höyle bir şeyden nehyetmek nasıl sahilı olur, ancak masiyet olan şl'ylerdpıı nehiy sahih olur, dersen, cevap olarak derim ki, nice ilmi taatler var ki, onlar mefsedet olurlar, ta at olmaktan çıkaılar, onlaroan ııehiy vacih olur. Artık onlar, tafıt değilmitsiyet olmuşlardır. Birşeyin neticesi fpnalıkların artmasına sebeh olduğu hilinirsc artık o şey' masiycte dönüşmüş olurs9, deın(~ktedii-... 55 el-keşşur, ıv. 270. 56 Ayru eser, i. 77. -S7 Aynı eser, lll. 368, ciiğer iirnekler için bkz. J. 125, SOO. II. 459, IV. 2i1. 58 cl-keşşu/, II. 397.,59 Aynı eser, IL. 44.

ZMfAHŞERi VE TEFS!Ri 77 Müfe~"irimiz akla bu kadar değer vermesine rağmen, zaman zaman, hazı ayeılerdeki ilahı kudret karşısında nefl'si kesilir aklı kısırlaşır. Mesela, Furkim sııresinin 59. (Allah arz ve semaları ve her ikisinin arasmdakileri altı günde yaratması...) ayetindeki altı günü izah etmeye çalışırken, Imnun hizim hildiğimiz sayılardan olmadığını, ilmimizin onu takdirdeli aeiz hir hikmet olduğunu, huna mümilsil bazı adedler ve ayetleri de örnek veıerek, hunlara Allah kadirdir demek suretiyle aczini ifade ener60. Yine Nür siııesinin 41. (Görmedin ıni,göklerdekiler ve yerdekiler ve havada kanatlarını çarpa çarpa: uçan ku.şlar hakikatte hepallahı teshih ediyorlar) ayetini iz~h ederken, akıllılarm huradaki ilmi ince1iğe ulaşamıyaeaklarmı itiraf etmektedir61.. Demek oluyor ki, akla perestiş etmesine rağmen, onun da neticesi?' ve aciz kaldı~j yerler olahilmektedir. Bazen de Allahm elçilerinin he~er olduklarını ileri sürerek, onlara aklın altında hir yer vereıek, edehe münafi şeyler söylemek suretiyle akliyyattan maklaşmaktadll'62. Halhuki hu tabirler kuru, akliyyattan uzak şeylerdir. Şayet hu hususlar Allahın elçilerinden sadır olsa, Allah onları seçermiydi. O, Bazen de ayetleri muhtelifmanevi veeihler üzerine kalbederek manalandırır. Mesela, Bakara sıuesinin 53. ayetini ve enfal süresinin 4.], ayetini tefsir ederken yaptığı gihi 63. lhiiellifiıniz, Kur'an ayetlerinin' manaları arasmda ihtilaf varmış zaıillııu heııimseyib Kur'ana ta'n etmek isteyenlere karşı Kur'ilnı müuafaa ederek, onda hir tenakuz ve ihtilafın olamıy~eağını bildiriı 64. ez-zamahşeri, Kur'an ilc l>eygamherin yaşantısı arasındaki uygunluk üzı'rinde de durur. Mesela, Maide sııresinin 67. (Allah seni insanlardan korur) ayet i hakkında, biri dese ki, koruma nerede. Hz. Peygamberin Uhudda yüzü yaralandı ve dişleri kırıldı. Cevaheu derim ki, ayetteki korumaktan maksat, yaralanmaktan değil, katilden korumak manasmadır, demek suretiyle, Kur'an ilc Hz. Peygamberin yaşantısının mutabakatını sağlarıis. ez-zamahşerınin akli tefsirdeki ehemmiyet verdiği diğer bir husus da, nassı muhtelif manevi veeihlere kalbederken, Kur'andan istihraç ettiği delillere, fakihlerin akla dayanarak yine Kur'andr.n istiubat tttikleri hüecetlere.dayanmasıdır66. 60 el-keşşiıf. lll. 227-228. 61 Ayııı eser, III. 193. 61 Aynı eser. III. 193. 62 Aynı eser,li. 313, III. 223-228. 63 Ayııı eser, ı. 104-105. 64 e/-keşşiıf, I. 176, 261. 65 Aynı eser, I. 5H. 66 Örnekler için bkz. Aynı eoer, i. 63, 232, 405.

78 ısmail CERRAHOGLU Müfessirimiz deliei aklını kullanmak suretiyle, Kur'andaki gaybi işler hakkında istihraçlarda bulunur. Mesela Araf suresinin 50, (Ateş yaranı cennet yaralılila, suyunuzdan ve rızkınızdan biraz da bize akıtın diye feryad ederler.) ayetinde, cennetin, cehennemin üstünde bulunduğuna delil olduğuml 67, Keza Hud suresinin 7. (...Arş su üzerinde idi...) ayetine dayanarak, Arşın ve suyun dünya ve göklerin yaratılışından ev. vel yaıatılmış oj.duj~unu gösterdiğini 68, yine Nah! suresinin 49 ve 50. ayetlerine dayana.rak, meleklerin emir ve nehiy, va'id ve va'd hususunda diğer mükellefler gibi korku ve ümid arasında bulundukıarına delalet ettiğine işaret cder 69 Bazen de, çalışmayı teşv,k ve taklidden kaçınmayı işaret eden de. IilIeri göstermeye ç;ılı~ır. Mesela, Tahii suresinin 16. (Binaenaleyh ona inanmayan ve hava ve hevesine uyan kimseler,. sakın seni bundan alıkoymasın. Sonra hdiik olursun) ayetinde, çalışmaya büyük bir teşvik b.ulunduğunu, taklit~iliğin açık bir şeklide zecr olunduğunu, taklitçijik ve ona tabi olanların aşağılıklarına ve helaklarına temas edilmektedir7o ez-zamahşerı, Mutezile mezhebine mensub bir kimse olduğundan, mutezilenin genel l'irensiblerini izah eden, tevhid, adı, menzile beyne'j. Menzileteyn,,e!.Va'd n'l.va'id, el-emru bi'l-ma'rfıf ve'n-nehyi ani'l- Münker gib; beş esf.3 (usulü hamse) ını benimseyerek, Kur' tnl Kerimde yeri gcidikçe bu konuların savunuculuğunu yapmağa azamı gayict gösterir. Şimdi bu hususlara birer örnek vermekle iktifa edelim. ı. Tevhid:nütiin müslümanlar bu hususa itikad ederler. Fakat mutezi1e bu mesclcde.~lahı, mahlukata benzetmeme hususunda sonderece itina gösterir. Mesela, istiva vech, yed, cenb gibi insanlara itjiik edilebilecek vasıfların, cismi sıfatların ve azaların Allaha isnadını asla caiz görmez ve bunları, mtı, kudreti gibi ona layık olan sıfatlarla te vii etmeye çalışır 7!. Ona güre göl"ler,allahı idrak ~demez. Zira AIJaJı, eisim değildir ki, Onu idrak mümkün olsun 72, Ona göre Allah görünen ve görünmeyen bütün maddelerden münezzehdir, dedikten sonra, Ywıus suresinin 14. (...!lonra arkalarından yer yüzünde sizi halife'er kıldık, bakalım nasıl harekf~t edeceksiniz, diye) ayetini ele alarak, eğer sen dersen ki, Allahın nazar etmesi, nasıl mümkün olur. Burada mukabele ma- 67 el. Kesşu/, II. 85. 68 Aynı eser. II. 297. 69 Ay!!, eser, II. 475. 70 Ayııı eser. III. 44. 71 Bu örnekler için Iıkz. Aynı eber, III. 40, 344, IV. 355, 265. 72 Aynı eser, II. 42-43.

ZAMAHŞERİ VE TEFSİRl 79 nası mı vardır? dersen; derim ki, hurada araştırcı bir ilim için istiare vardır.. 73 Allahın ilmi ile kendi ilmimizin mukayese edilemiyeceğini7 4, Kur'- anın mahluk olduğunu 7Sheyan ederek tevhid esasına toz kondurmamaya,çalışır. 2. Adl: Bütün müslümanlar Allahın Adil olduğuna itikad ederler. Fakat Mutezile fırkası hu anlayışı derinleştirerek, Allah mahlukunu gayesine göre yarattığını ve Allah yarattığı şcyler için hayır murad ettiğini, Şerri murad etmediğini söylerler. Bu mescle etrafında ez-zamahşeri tefsirinde epeyce konuşmuştur. Allah dünyada kullarından hayrı murad eder ve onları onun için yaratmıştır... ; demektedir 76. Bu adı meselesinden zuhur eden es-salah'e1-aslah ve Cı-Husn, el-kubh meseleleri üzerinde duran ez-zamahşerı, Allahın fiillerini tahlilde ibtimam göstermiş ve bunların hepsinin bir hikmet ve ınaslıihata mebni oidu(,runu söylemi~tir. el.enbiya suresinin 23. (O, yapacağından mesul olmaz, fdkat onlar mesul olurlar) ayetini tefsir ederken, Allahın fiillerinin hikmete mehni olduğunu söylemektedir77. Onlaıa göre hüsn ve kubuh, eşyanın iki zatıdrr. Akılonları idrak cder, inşa edemez 78. Allahm elçilerinin ehemmiyeti, gafletten aklr tenbih ve şeriatı talimdir. Elçiler, insanlar üzerine Allahın delillerindensonra gelir79. HaHeti Peygamber, putlara tapmaktan evvela akli delillerle, sonra da sem'i deliller kuvveti He nehyedijdi80. Allah şerıi murad etmez ve onu eınretmez, 0, hayrı murad edcr81. Şirk ve masiyeti istemez8z. Allah bir şeyi ister, Kulda Allahın istediğinin aksini İster. Allah Kafirden iman etmes;ni ister. Onlar ise küfürlerinden dönmezler. Çünkü onlar bu husustaki iradelerinde hürdürler83. Allah, insanların Allahın helal rızkı ile rrzıklanmalarrn ı ister, onların haram rızıkla rızrklanmalarınr istemez. Belki o haram rnkı onlar kendi çalışmalarıyle elde ederler84. Nihayet insan, fiilinin halıkıdır neticesine ulaşarak Hud suresinin ll8. (Eğer Rabbm dilese)'di 73 el-keşşaf, II. 262. 74 Aynı eser, III. 346. 75 Aynı escr, ll. 414,539-540. 76 Aynı cser, III. 323-324. 77 Aynı eser, III. 87, IV. 197,437. 78 Aynı eser. Il. 247. 79 Aynı escr, ı. 458. 80 Ayıu escr, IV. 138. 81 Ayru eser. ı. 70. 82 el-keşşli[. Il. 470-471. 83 Ayııı eser, IV. 203. 84 Aynı eser, IV. 196.

80 İSMAİL CERRAHOGLU insanlan tek bir iimmet yapardı...) ayetini, insan iradesinin hürlüğünc tahsis etmektedirss. ŞakaYeti de, saadeti de insan kendisi seçer86 Ye nihayet mü'minlere liittlflarını verir, kafil'lere bu lütfıflarnu men eder. Bu, onların dalaleti ve hidayeti seçmiş olmalarından dolayıdır. Onların lıür iradelerine bir müdahale sayllmaz8? demekle, mutezi/enin adi esasını savunmaya çalışır. 3.. Menzile!3eyne'kWenziletIJyn: Mutezile mezhehiııe görı; fısk ameji ilc iman zail olmaz. Böyle bir noktadan harcket edilerek, Kur'iin nazil olduğunda insanlar iki fırka ha/inde idi. Biri mü'min,diğeri kafir. cz- Zamahşeri İsra suresinin 9-10. (Gerçek hu Kur'an, insanları, öyle hir şeye yöneltir ki, o en adil ve eıi doğru yoldur. Güzel güzel amellerde hulunan rnü'minlere kendileri için bir ecir olduğunu da müjdeler. O, ahirete ima~ı etmiyenler için de hiç şüphesiz pek acıkıı hir azab' hazırladığıdl, hildirir.) ayetinde, mü'ıninleriıı iyi amellerinden bahsediıirken, kafir olanların fıskından bahsedilmernesi nedendir diye sorulursa, c,~yap olarak, insanlar o,:amanda ya sakman mü'minlerdi veya müşrik. lerdi.artık bundan soma eı-menzil(~ Beyne'l-Mcnzileteyn ashahı konuşmaya haşladı" demektedirs 8 Kur'an nazil olduğu sıralarda, küfür kebiresinden başka, hüyük günah bahis konusu değildi. Daha sonra, müş. rikler fısk kebiresini veya e1-mımzijetu Beyne'l-Menziletey'lıi kazandılar. Şeriatte fasık, büyük günah işleyerek Allabm emirleri hariline çıkandır. İşte bunlar, Mü'miiı ile kı1fir arasında hir grup teşkil ederler. Onlar, nikalı, miras, gusül, cenaze namazı ve kabil'lere definde mü'min hükmünde, zem ve lanet, itikat ve şchadethususunda kafir gihidirler, demektedir 89 Sonra ez-zamahşeri, büyük günah sebehlerini sahabeden nakladarak şöyle sınıflar. "...Hazreti Ali Kebiiir y'edi sınıftır: şirk, katı, yalan isnadda bulunmak, zina, yetim malı yemek, muhareheden kaçmak ve hieretten sonra uzaklaşmak. İbn Ömer bunlara, sihri ve haramm helal sayılmasını da ilavı~ etti" ve İbn Abhasm şu sözünü İlaye ederek "ısrar edilirse küçük günahlar büyür, tevbe istiğfal' ile de büyük günah kalmaz" demektedir90 ez-zamahşeri, Allah hes ab gününde razı olduğu kullarına mahsus fazileti bulunduğunu, asi olan kullarından şefaatı kabul etmiyeceğini ve Allah bizzat kendisi razı olmadıkça, bütün melekler ve insanlar beraber- 85 el-keşşfel, II. 342, III. 212-213 86 Ayni eser, Il. 428-429. 87 Aynı eser, II. 492. 88 el-keşşii!. II. 508. 89 Aynı eser, i. 89-90. 90 Ayın eser, II. 389.