Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.

Benzer belgeler
İstihkak prosedürü sonunda, üçüncü kişinin bu hakkı kabul edilir, lehine sonuçlanırsa, o mal üzerindeki haciz kalkar veya mal o hakla birlikte

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

HD T. E: 9010, K: (

itibaren yasal altı aylık süre içerisinde yeniden satış talebinde bulunulduğundan taşınırlar üzerindeki haciz düşmemiştir.

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

-5- Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

UZUN SÜRELİ ARAÇ KİRALAMA - FİNANSAL KİRALAMA

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ NİN

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

Hukuk Genel Kurulu 2014/789 E., 2016/634 K.

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

İŞ KAZASINA MARUZ KALAN İŞÇİ ( Maluliyet Oranı %0 Olsa Dahi Kusur Durumu Saptanarak Sonuca Göre Manevi Tazminata Karar Verilebileceği )

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ E.2006/435 K.2007/7464 T YOLCU TAŞIMA. ZORUNLU KOLTUK SİGORTASI DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/17, S. İşK/14

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T

Yapılan bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olaya gelince;

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK/5, 41

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /2

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 506 S.SSK. /80

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGSK. /53

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/ S.İşK/14 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2009/12918 Karar No. 2011/12793 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/46 HAFTA TATİLİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, 18-21

12. Hukuk Dairesi 2015/8686 E., 2015/10934 K. "İçtihat Metni"

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S.İşK/14

ÜCRET GERÇEK ÜCRETİN TESPİTİ FAZLA ÇALIŞMA

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /41

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /54,57 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2014/15897 Karar No. 2015/6846 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/2

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21,25

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK /41

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/41

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

İlgili Kanun / Madde 6098 S. TBK/100,101

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ NİN

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/2

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2, 18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/41

İCRA İNKAR TAZMİNATI LİKİT ALACAK KAVRAMI MAL İADESİ YIPRANMA PAYI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/2,18-21

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/ K. 2015/1159 T

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /81

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2,6

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, 6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2015/9515 Karar No. 2017/8394 Tarihi:

14. Daire 2012/679 E., 2014/2401 K. "İçtihat Metni"

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32

İlgili Kanun / Madde 4688 S. KGSK. /10 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2014/15500 Karar No. 2014/16186 Tarihi:

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Anahtar Kelimeler : İmar Planının Yargı Kararıyla İptali, İmar Hukukunda Kazanılmış Hak, Yapı Ruhsatı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /53,59

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/32

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S. İTÖHK/1

ZİKZAK TEKNİĞİNİN UYGULAMA METİNLERİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/ S.İşK/14

İlgili Kanun / Madde 506.S. SSK/ 79

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S. İşK. /14

İlgili Kanun / Madde 6100 S.HMK. /176

Dava ve Karar: Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 1475.S.İşK/ S.İşK/57 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2009/17310 Karar No. 2011/19792 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/4

ALACAK OCAK 2011 (TL)

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/41,63

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

İlgili Kanun / Madde 4847 S. İşK/22

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6, 57

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/17

İŞ GÜVENCESİNİN KAPSAMI OTUZ İŞÇİ ÖLÇÜTÜNÜN HESABINDA DİKKATE ALINACAK ÇALIŞANLAR

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2

MAYIS 2010 HAZİRAN 2010 ÖDENEN TUTAR

İlgili Kanun / Madde 854 S. DİşK/1

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6

NİSAN 2010 MAYIS 2010 ÖDENEN TUTAR

SİGORTACIYA KARŞI DAVALARDA FAİZ BAŞLANGICI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

FAZLA ÇALIŞMANIN KANITLANMASI YEMİN KESİN YEMİN TAMAMLAYICI YEMİN TÜZEL KİŞİYE YEMİN TEKLİFİ

Transkript:

İspat yükünün üçüncü kişide olması Davacı üçüncü kişinin açmış olduğu istihkak davasında, dava konusu haczin, ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçlunun ticaret sicil kaydında geçen adresinde yapılmış olması, İİK. mad. 97/a daki mülkiyet karinesinin borçlunun (dolayısıyla alacaklının) yararına olması, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olanüçüncü kişinin, adi nitelikteki kira sözleşmesi, ticaret sicil kayıtları, vb. delillerin yanı sıra borcun doğumundan sonra kendisinin düzenlediği sevk irsaliyelerine dayanması karşısında, sunulan delillerin istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli olmadığından davanın reddi gerekeceği- İİK. mad. 97/a / İstihkak dâvalarında mülkiyet karinesi / İçtihatlar Davacı (üçüncü kişi) vekili, İstanbul 11. İcra Müdürlüğü nün 2009/7673 sayılı Takip dosyasından yazılan talimat uyarınca, Küçükçekmece 2. İcra Müdürlüğü nün 2009/7831 sayılı Talimat dosyasında yapılan 18.11.2009 günlü hacze konu menkullerin davacı üçüncü kişiye ait olduğunu, haczin yapıldığı alanın borçlu ile ilgisinin bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı (alacaklı) vekili, haciz adresinde bir başka takip dosyasında yapılan hacizde borçlu şirket yetkilisinin hazır bulunduğunu ve hacze itiraz etmediğini, istihkak iddiasının muvazaalı olarak ileri sürüldüğünü, davacının sunduğu kira sözleşmesindeki kira bedelinin rayiçlere göre çok düşük olduğunu belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre: dava konusu haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde, ancak üçüncü kişi şirketin borçludan bağımsız kiracı olarak faaliyet gösterdiği bölümde yapıldığı, ispat yükünün alacaklı tarafa düştüğü, ancak davalının mülkiyet karinesinin aksini kanıtlamaya elverişli delilleri sunamadığı, her ne kadar bilirkişi raporunda davacının haciz adresi ile ilgili sunduğu belgelerin ve faturaların takip tarihinden sonra düzenlendiği ve hacizde mahcuzların ayırt edici özellikleri belirlenmediğinden faturalarla karşılaştırılmasının mümkün olmadığı yönünde açıklamalar yer alsa da bunların tek başına karineyi çürütecek mahiyette olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK nin 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı istihkak davası niteliğindedir. Dava konusu haciz ödeme emrinin tebliğ edildiği, borçlunun ticaret sicil kaydında geçen adresinde yapılmıştır. İİK nin 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararınadır. İspat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan üçüncü kişi, adi nitelikteki kira sözleşmesi, ticaret sicil kayıtları, vb. delillerin yanı sıra borcun doğumundan sonra kendisinin düzenlediği sevk irsaliyelerine dayanmaktadır. Sunulan delillerin istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli olmadığının kabulü ile davanın reddi gerekirken oluşan ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 17. HD. 02.05.2013 T. E: 2012/5675, K: 6121 Davacı üçüncü kişi ve borçlu şirketler arasında bir kısım eski ortaklarının aynı kişilerden oluşması ve aynı alanda faaliyet göstermeleri nedeni ile organik bağ bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği- Haciz mahallinde borçluya ait evrakların bulunması, borçlunun alacaklarını borcun doğum tarihinden sonra üçüncü kişinin bayisi olduğu firmalara devretmesi karşısında (İİK. mad. 97/a) mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekeceği- İspat yükü altında olan üçüncü kişinin, mahcuzla ilgili sunduğu ve borcun doğum tarihinden sonra düzenlenmiş olan faturanın, hiçbir ayırt edici özellik içermediği ve mahcuzla karşılaştırılması mümkün olmayan her zaman temini mümkün belge niteliğinde olduğu- Hapis hakkının, muaccel ve geçerli bir alacak nedeniyle alacaklıya, zilyetliğinde bulunan, ancak borçlusuna geri vermekle yükümlü olduğu taşınır bir malı veya kıymetli evrakı geri vermekten kaçınma yetkisi tanıyan bir ayni hak olduğu (TMK. mad. 950), bu hakkın alacaklıya karşı ileri sürülebilmesi için aranan koşulların gerçekleştiği iddia dahi edilmeden sadece mahcuzların tamir için bırakılmış olduğunu ileri sürmenin hapis hakkının kullanılabilmesi için yeterli olmadığı- İİK. mad. 97/a / İstihkak dâvalarında mülkiyet karinesi / İçtihatlar Karar Metni Davacı (üçüncü kişi) vekili, İstanbul 14. İcra Müdürlüğü nün 2009/36253 sayılı Takip dosyasında yazılan talimat uyarınca, Trabzon 3. İcra Müdürlüğü nün 2009/625 sayılı Talimat dosyasında yapılan 14.10.2010 günlü hacze konu menkullerden bir tanesinin davacı üçüncü kişi şirkete ait faturalı bir cihaz olduğunu, diğer ikisini tamir ve onarım için bırakıldığını ve davacının bunlar üzerinde hapis hakkının bulunduğunu, borçluların mahcuzlarla ve haciz adresi ile ilgisinin olmadığını, borçlu şirketlerin alacaklarını üçüncü kişi şirketin bayisi olan firmalara devretmesinden sonra bakım amacı ile gönderilen cihazlar nedeni ile haciz mahallinde bir kısım evrakın ele geçtiğini belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı (alacaklı) vekili, borçlu şirketlerin eski çalışanlarını davacı şirket bünyesinde çalıştıklarını, yine borçlu şirketlerin eski ortağı Y. K. nın davacı şirketin kurucuları arasında yer aldığını, mahcuzların tamir ve bakım için bırakılmış eşyalar olduğunu, mülkiyetinin kime ait olduğunun belli olmadığını, sunulan faturaların ise mahcuzlara uymadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlular), mahcuzların borçlularla ilgisinin bulunmadığını savunmuşlardır. Mahkemece toplanan delillere göre: dava konusu haczin üçüncü kişi şirketin ticaret sicil kaydında geçen faaliyet adresinde yapıldığı, bu sırada davacı şirket yetkililerinin hazır bulunduğu, borçluların faaliyet adreslerinin farklı yerler olduğu, ortakları itibarı ile de davacı şirket ile organik bağlarının bulunmadığı, İİK nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olduğu, hacizde borçlu şirketlere ait bir kısım evrakın ele geçtiği, ancak bu durumun davacının borçlu şirketlere ait tıbbi cihazların bakımını yapan bir firma olmasından kaynaklandığı, borçluların bazı çalışanlarının aynı iş kolunda faaliyet gösteren davacı

şirket bünyesinde çalışmalarının da muvazaanın kanıtı olamayacağı, mahcuzların bakımı yapılmak üzere üçüncü kişi şirkette bulunan farklı firmalara ait makineler olduğunun bilirkişi incelemesi ile de belirlendiği gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK nin 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı istihkak davası niteliğindedir. Davacı üçüncü kişi ve borçlu şirketler arasında bir kısım eski ortaklarının aynı kişilerden oluşması ve aynı alanda faaliyet göstermeleri nedeni ile organik bağ vardır. Diğer yandan haciz mahallinde borçluya ait evraklar bulunmuştur ve borçlu alacaklarını borcun doğum tarihinden sonra üçüncü kişinin bayisi olduğu firmalara devretmiştir. Bu koşullarda İİK nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. İspat yükü altında olan üçüncü kişi, mahcuzlardan bir tanesi üzerinde mülkiyet hakkına dayanmış ve bununla ilgili bir de fatura sunmuştur. 19.02.2010 tarihli bu fatura borcun doğum tarihinden sonra düzenlenmiş olup, hiçbir ayırt edici özellik içermediği için de mahcuzla karşılaştırılması mümkün olmayan her zaman temini mümkün belge niteliğindedir. Diğer mahcuzların ise tamir amacı ile bırakılmış cihazlar olduğunu iddia eden üçüncü kişi, hapis hakkına dayandığını belirtmekle birlikte,hapis hakkının üçüncü kişilere (davalı alacaklıya) karşı ileri sürülebilmesi için aranan yasal koşulların gerçekleştiği yönünde bir kanıt ileri sürememektedir. Ne var ki hapis hakkı, muaccel ve geçerli bir alacak nedeniyle alacaklıya, zilyetliğinde bulunan, ancak borçlusuna geri vermekle yükümlü olduğu taşınır bir malı veya kıymetli evrakı geri vermekten kaçınma yetkisi tanıyan bir ayni haktır (TMK nun 950. maddesi). Somut olaydabu hakkın alacaklıya karşı ileri sürülebilmesi için aranan koşulların gerçekleştiği iddia dahi edilmeden sadece mahcuzların tamir için bırakılmış olduğunu ileri sürmek hapis hakkının kullanılabilmesi için yeterli değildir. Bu durumda açılan davanın tüm mahcuzlar yönünden reddi gerekirken oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 17. HD. 01.04.2013 T. E: 2012/2502, K: 4542 Dava konusu haciz, borçlunun eski faaliyet adresinde yapılmış olduğundan; İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekeceği, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan üçüncü kişi, fatura ya da başkaca bir delil de sunamamış olduğundan mülkiyet karinesinin aksinin kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddi gerekeceği- İİK. mad. 97 / 2- Üçüncü şahsın istihkak iddiası / İçtihatlar Davacı (üçüncü kişi) vekili, Bursa 17. İcra Müdürlüğü'nün 2011/3798 sayılı Takip dosyasında yazılan talimat uyarınca, Gölbaşı İcra Müdürlüğü'nün 2011/804 sayılı Talimat dosyasında yapılan 29.04.2011 günlü hacze konu menkullerin davacı üçüncü kişiye ait eşyalar olduğunu, iş yerinin ve mahcuzların borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, hacizde borçluya ait belgelerin ele geçmediğini belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı (alacaklı) vekili, dava konusu haczin takip borçlusu Ö. E.'ün ticaret sicil kaydında gözüken faaliyet adresi olduğunu, davacının borçlu şirket ortağı M. A.'ın kız kardeşi olup yine borçlu ile aynı iş kolunda

faaliyet gösterdiğini, muvazaalı iş yeri devri yapıldığını, sunulan delillerin de istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre: "dava konusu haczin takip borçlusunun ticaret sicilde kayıtlı adresinde yapıldığı, ancak burasının takip adresi olmadığı gibi hacizde borçluya ait belgelerin de ele geçmediği, haczin İİK'nun 99. maddesi gereğince yapıldığı, alacaklı yerine üçüncü kişinin dava açmasının ispat yükünün yer değiştirmesi sonucunu doğurmayacağı, alacaklının muvazaalı iş yeri devri yapıldığını kanıtlayamadığı" gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı "istihkak" davası niteliğindedir. Dava konusu haciz borçlu Ö. E.'ün eski faaliyet adresinde yapılmıştır. İİK'nnu 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. İcra müdürlüğü tarafından sehven İİK'nun 99. maddesinin uygulanması ispat yükünün yer değiştirmesi sonucunu doğurmayacaktır. İspat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan üçüncü kişi, fatura ya da başkaca bir delil sunamamıştır. Adi nitelikteki kira sözleşmesinin her zaman temini mümkün olup vergi levhası ise beyana dayalı olarak düzenlenen belgelerdendir. Bu koşullarda mülkiyet karinesinin aksinin kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddi yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 17.HD. 25.06.2012 T. E:7697, K:7940 Haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmış olması halinde İİK. nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi nin borçlu, dolayısı ile davacı alacaklı yararına olduğu, ispat yükü kendisine düşen davacı 3. kişinin bu karinenin aksini güçlü delillerle ispat etmesi gerekeceği- İİK. mad. 99 / B- Üçüncü şahsın zilyedliği / İçtihatlar I- Davacı alacaklı vekili, Ankara 28.İcra Müdürlüğünün 2008/227 sayılı takip dosyasında, 1.3.2010 tarihinde haczedilen menkullerin borçluya ait olduğunu, haczin borçlunun işyerinde yapıldığını, borçlu ile 3.kişi arasında muvazaalı işlemler olduğunu ileri sürerek 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı 3.kişi ve borçlu davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, haczin borçluya ödeme emri tebliğ edilen borçlunun ticaret sicilinde kayıtlı olduğu adreste yapıldığı, haciz sırasında 3.kişinin babası Muharrem Kabasakaloğlu'nun icra kefili olduğu, mülkiyet karinesinin borçlu/alacaklı yararına olup aksinin davalı 3.kişi tarafından ispatlanamadığı, borçlu ile 3.kişi arasında muvazaalı ilişki bulunduğu gerekçeleriyle davanın kabulü ile 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmiş, hüküm, davalı 3.kişi vekilince temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, göre, davalı 3.kişi vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA 17. HD. 23.06.2011 T. E: 1307, K:6575 II- Davacı alacaklı vekili, Karaman 3.İcra Müdürlüğünün 2008/2440 Esas sayılı dosyasından, 30.10.2008 tarihinde yapılan haciz sırasında 3.kişi şirket lehine istihkak iddiasında bulunulduğunu, borçluların alacaklılardan mal kaçırma amacı ile tüm mallarını 3.kişiye sattıklarını belirterek, İİK nun 99. maddesine

dayalı olarak 3.kişinin istihkak iddiasının reddi ile davanın kabulüne ve icra müdürünün İİK nun 99.maddesi uygulamasının hatalı olduğundan iptalini talep etmiştir. Davalı 3.kişi, borçlu ile danışıklı işlemler yapılmasının söz konusu olmadığını, işyerinin 3.kişiye ait olduğunu haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı borçlu, duruşmalar katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece, borçluya ödeme emrinin haciz adresi dışında başka adreste tebliğ edildiği ve adresin 3.kişinin işyeri olduğunun anlaşıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının İİK nun 99.maddesine dayalı olarak açtığı 3.kişinin istihkak iddiasının reddi davası ile icra müdürünün İİK nun 99.madde uygulamasına yönelik şikayete ilişkindir. 1.Mahkemenin öncelikle her bir taleple ilgili olarak ayrı ayrı değerlendirme yaparak davayı sonuçlandırması gerekmektedir. Davanın sadece şikayete yönelik kısmı ile ilgili gerekçelendirme yapılarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Ancak, dava konusu haciz 30.10.2008 tarihinde borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı bir adreste ve 3.kişi huzurunda yapılmıştır. Bu nedenlerle icra müdürünün İİK nun 99.maddesini uygulamasında hata bulunmadığından davacının bu talebinin reddi yerindedir. 2.Haciz 3.kişi işyerinde yapıldığından mülkiyet karinesi davalı 3.kişi yararınadır. Bu karinenin aksinin davacı alacaklı tarafından her türlü delille ispatlanması olanaklıdır. 3.kişi önceden işçi iken borcun doğumundan sonra haciz adresi deponun yarısını kiralayarak odun-kömürdemir ve inşaat malzemesi satışına başlamış ve yine bu tarihten sonra 21.10.2008 tarihli fatura ile borçluya ait tüm makineleri satın almıştır. Tüm bu maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde, borçlunun borcun doğumundan sonra alacaklılardan mal kaçırma amacı işyerindeki tüm malları 3.kişi adına açılan ve kiralanan depoya gönderdiği anlaşılmaktadır. Yapılan bu işler, danışıklı işyeri devri niteliğinde olup alacaklının haklarını etkilemeyeceği açıktır. Bir an için işyeri devrinin danışıklı olmadığı düşünülse dahi borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan İİK nun 44. ve BK nun 179.maddelerinin uygulanması gerektiği açıkça ortadadır. Anılan maddelerde öngörülen koşulların yerine getirildiği iddia ve ispat edilmemiştir. Gerçekten borçlunun devri kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirerek ilan ettiği ve mal beyanı verdiğine ilişkin dosyada hiçbir kanıt yoktur. Bu durumda, devir alacaklının haklarını etkilemeyeceği gibi, devralan davacıda B.K nun 179.maddesi gereği işletmenin borçlarından sorumlu bulunduğundan davacı üçüncü kişinin davasının reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda, mahkemece davacı alacaklının davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bette açıklanan nedenlerle, davacı alacaklı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının reddi ile 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17. HD. 30.05.2011 T. E: 512, K:5433 III- Davacı alacaklı vekili, Karaman 1.İcra Müdürlüğünün 2010/3957 sayılı takip dosyasından, borçlu şirkete ait olan işyerinde 19.08.2010 tarihinde yapılan haciz sırasında 3.kişi şirket lehine istihkak iddiasında bulunulduğunu, borçlunun işyerinde sigortalı olarak çalışıyor gösterildiğini ve oğlunun haciz mahallinde hazır olduğunu belirterek, İİK'nun 99. maddesine dayalı olarak 3.kişinin istihkak iddiasının reddi ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı 3.kişi, duruşmalar katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece, borçluya ödeme emrinin haciz adresinde tebliğ edilmesi tek başına borçlu ve davacının malı birlikte ellerinde bulundurdukları anlamına gelmeyeceği, dosya kapsamına göre haciz adresindeki işyerinin

3.kişiye ait olduğu, alacaklının karine aksini ispatlamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının İİK nun 99.maddesine dayalı olarak açtığı "3.kişinin istihkak iddiasının reddi" davasına ilişkindir. Dava konusu haciz 19.08.2010 tarihinde borçluya ödeme emrinin bizzat tebliğ edildiği adreste yapılmıştır. Haciz tutanağında bu adrese hacze gidilmeden önce farklı bir adreste hazır bulunan Onur Dimli isimli şahsın borçlunun önce Belediye İşhanı altında Umut İletişim adı altında Avea bayiliği yaptığını burayı devrettiğini ve haciz adresinde Umut İletişim olarak faaliyette bulunduğunu, haciz adresinde hazır bulunan borçlunun oğlu Umut Can ise işyerinde genellikle kendisinin durduğunu, babasının ne zaman geleceğinin belli olmadığını beyan ettiği görülmüştür. İİK nun 8. maddesine göre icra tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğindedir. Dosya içerisinde mevcut belgelerden 3.kişinin borcun doğumundan sonra 07.05.2010 tarihinde Umut İletişim unvanı ile işyeri açtığı ve borçluyu da bu işyerinde sigortalı gösterdiği anlaşılmıştır. Sigortalı olarak çalışan şahsın işyerine istediği zaman uğraması gibi olgu yaşam deneyimleri ile bağdaşmadığı gibi iş hukukunun temel prensiplerine de uygun değildir. Tüm bu maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde, borçlunun borcun doğumundan sonra alacaklılardan mal kaçırma amacı işyerini aynı unvanla 3.kişi adına açtığı kendisin de sigortalı işçi olarak gösterdiği anlaşılmaktadır. Danışıklı olarak yapılan bu işlemlerin alacaklının haklarını etkilemeyeceği açıktır. Bu durumda, mahkemece davacı alacaklının davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı alacaklı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17. HD. 30.05.2011 T. E: 511, K:5432 IV- Davacı alacaklı vekili, Bodrum 1.İcra Müdürlüğünün 2007/3215 esas sayılı takip dosyasında 9.9.2008 tarihinde haczedilen menkullerin borçluya ait olduğu haczin İİK'nın 99.maddesine göre yapılmasının hatalı olduğunu, haczin yapıldığı taşınmazın borçlunun mülkiyetinde bulunduğunu borçlunun 3.kişi şirketin en büyük hissedarı olduğunu, haczin mahallinin borçlunun ikametgah adresi olduğunu ileri sürerek 3.kişinin alacaklılardan mal kaçırma amacı taşıyan istihkak iddiasının reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı 3.kişi şirket vekili, muvazaa iddiasının asılsız olduğunu, borçlunun haciz adresinde ikamet etmediğini haczin yapıldığı gayrimenkul'ün boş olarak müvekkiline kiraya verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı borçlu Şaban Güler duruşmada, haciz yapılan otel ile bir ilgisinin bulunmadığını, mahcuzların 3.kişi şirkete ait olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece borçlu Şaban Güler'in istihkak iddia eden 3.kişi şirketin en büyük hissedarı olduğu, aralarında organik bağ bulunduğu, haczin borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapıldığını, mülkiyet karinesinin alacaklı lehine olup aksinin 3.kişi tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 3.kişinin istihkak iddiasının reddine tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı 3.kişi vekili ile davalı borçlu Şaban Güler tarafından temyiz edilmiştir. Takip borçlusu olmadıkları anlaşılan Şehide Balkanlı ve Serdar Güler'in karar başlığında davalı olarak gösterilmesi esasa etkili bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 3.kişi şirket ile bu şirketin en büyük hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olan borçlunun birlikte bulundukları işyeri adresinde haciz yapılması nedeniyle davacı alacaklı yararına olan mülkiyet karinesi aksinin davalılar tarafından ispat edilememesine

göre, davalı 3.kişi Güler Turizm Yatırım ve İşletmecilik AŞ. ve davalı borçlu Şaban Güler vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA 17. HD. 11.05.2011 T. E:2010/11420, K:2011/4631 V- Davacı alacaklı vekili, Konya 10.İcra Müdürlüğünün 2008/9412 sayılı takip dosyasında haczedilen menkullerin borçluya ait olduğunu, işyerinin fiilen borçlu Ali Güneşer tarafından işletildiğini ileri sürerek, 3.kişinin istihkak iddiasının reddini istemiştir. Davalı 3.kişi davaya cevap vermemiştir. Davalı borçlular vekili duruşmada davanın reddini istemiştir. Mahkemece, haciz yapılan adresin telefon, elektrik abonelik kayıtlarının vergi levhasının 3.kişi adına olduğu, haciz adresinde borçlulara usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligat olmadığı, işyerinin 3.kişi tarafından işletildiği, alacaklının aksini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, alacaklının İİK.nun 99.maddesine dayanarak, 3.kişinin istihkak iddiasının reddi istemiyle açtığı istihkak davasına ilişkindir. Menkul haczi, davalı 3.kişinin işyerinde yapılmıştır. İİK.nun 97/a. maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi 3.kişi yararınadır. Ancak bu karinenin aksinin kesin ve güçlü delillerle ispatı her zaman mümkündür. Dava konusu 2.9.2008 tarihli hacizden önce borçlulara ödeme emri tebliğ edilen ve takip dayanağı belgede borçlu adresi olarak gösterilen adreste 6.9.2008 tarihinde hacze gidildiği, hazır olan borçlu Hüseyin Güneşer'in borcu ödemek için bir hafta süre istemesi üzerine haciz işleminin yapılmadığı, bir hafta sonra 29.8.2008 tarihinde aynı adrese gidildiğinde adresin boşatılmış olduğu, borçluların alacaklıdan mal kaçırma amacıyla hareket ettikleri anlaşılmaktadır. Dava konusu haciz 3.kişinin resmi adresinde yapılmış ise de davalının bu adreste borcun doğumundan sonra 21.8.2009 tarihinde işe başladığı vergi kayıtları ile sabittir. Başka güçlü delillerle desteklenmeyen vergi kaydı tek başına işyerinin ve hacizli malların davalı 3.kişiye ait olduğunu göstermez. Ayrıca haciz mahallinde borçlu Ali Güneşer'er imzasını taşıyan sipariş fişi bulunduğu gibi davacı tanığı da işyerinin borçluya ait olduğunu, borçlunun işyerine gelip gittiğini beyan etmiştir. Davacı 3.kişi delil olarak noterde yapılmış kira sözleşmesi, işyerine ait elektirik, su, telefon aboneliği kayıtları ibraz etmiş ise de borç doğumundan sonraki tarihi taşıyan bu belgeler mülkiyeti ispata yeterli değildir. Bu durumda karine aksi davacı alacaklı tarafından ispat edildiğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17. HD. 07.04.2011 T. E: 2621, K:3142 VI- Davacı (alacaklı) vekili, Kartal 3. İcra Müdürlüğü nün 2003/2060 Esas (yenileme ile 2007/2123) sayılı dosyasında 16.04.2007 günlü haczin, ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde yapıldığını, hacizde borçluya ait çok sayıda belgenin ele geçtiğini, borçlu ortağı Malkoç Süalp in yakın arkadaşı ve akrabasına paravan olarak üçüncü kişi şirketi kurdurup, borçlunun mal varlığını da buraya aktardığını, bir süre sonra da şirket hisselerini kendisinin devraldığını, belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı (üçüncü kişi) vekili, haczin üçüncü kişinin iş yerinde yapıldığını, İİK nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına bulunduğunu, mahcuzlarla borçlunun ilgisinin olmadığını, hacizde ele geçen belgelerin iki şirketin adresinin aynı yer olduğunu göstermediğini, alacaklının borçlu şirketteki ortaklığından ayrılması üzerine diğer Malkoç Sualp in de üçüncü kişi şirketten hisse devraldığını, alacaklıdan mal kaçırmak için yapılmış işlemlerin bulunmadığını, iş yeri devri yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre: haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde yapıldığı, tebligatın üçüncü kişinin dayandığı kira sözleşmesinin başlangıcından sonra yapıldığı, hacizde borçluya ait çok sayıda belgenin ele geçtiği, davacı şirketin borcun doğumundan sonra alacaklıdan mal kaçırmak için paravan olarak kurulduğu, aynı adreste borçlu ile birlikte faaliyetini sürdürdüğü, sunulan faturaların ticari defterlere kaydının yapılmış olmasının muvazaayı ortadan kaldırmayacağı, öte yandan aradaki ilişkinin örtülü iş yeri devri olarak da kabulü gerektiği İİK nun 44. madde gereklerinin yerine getirilmemesi nedeni ile BK nun 179. maddesi uyarınca devralanın da işletmenin borçlarından sorumlu olması gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine karar verilmiş; hüküm, davalı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının İİK nun 99. maddesi uyarınca açtığı istihkak iddiasının reddi davası niteliğindedir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı üçüncü kişi vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA 17. HD. 10.02.2011 T. E: 2010/ 6385, K:2011/1015 VII- Davacı (alacaklı) vekili, Kadıköy 3. İcra Müdürlüğü nün 2006/149 Esas sayılı dosyasında, takip borçlusunun bilinen adreslerinde bulunamaması nedeni ile Mernis ten alınan kayda göre gidilen adreste 26.10.2009 günü haciz uygulandığını, üçüncü kişinin borçlu ile aynı evi paylaştığı halde istihkak iddiasında bulunduğunu, İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunu, üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlamakla yükümlü bulunduğunu belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı (üçüncü kişi) vekili, muhtarlık kayıtları, elektrik ve su aboneliği gibi resmi kayıtlara göre haciz adresinin üçüncü kişiye ait olduğunu, borçlu ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine ve haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre: haczin takip adresi ya da ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde yapılmadığı, üçüncü kişinin huzurunda ve adresinde yapıldığı, İİK nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olduğu, ispat yükü altında bulunan davacı alacaklının karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delilleri sunamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının İİK nun 99. maddesi uyarınca açtığı istihkak iddiasının reddi davası niteliğindedir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı alacaklı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA 17. HD. 10.02.2011 T. E:2010/ 6299, K:2011/1014 VIII- Davacı alacaklı vekili, Konya 14.İcra Müdürlüğü'nün 2009/6652 Esas sayılı dosyasından 20.07.2009 tarihinde yapılan haciz sırasında davalı Ali Şevval Boya Ltd. Şti. yetkilisinin istihkak iddiasında bulunduğunu belirterek IIK 44 ve BK 179. maddeler gereğince davalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi ile takibin devamına karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı 3. kişi vekili, dava konusu menkullerin borçlu hakkında yaptıkları takip sırasında borca mahsuben alındığını belirterek davanın reddini, %40 tazminatın tahsilini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre; haczin borçlunun tebligat adresinde yapıldığı borçlu tarafından davalı 3. kişiye kesilen faturanın takip tarihinden sonra devir amacıyla kesildiği IIK 97/a maddesindeki karinenin aksinin davalı 3. kişi tarafından ispatlanamadığı IIK 44 ve BK 179. madde gereğince davalı 3. kişinin borçlunun borcundan sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, 20.07.2009 tarihinde haczedilen menkullerin borçluya ait olduğunun tespitiyle davalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmiş, hüküm davalı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine kararın dayandığı delilerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı 3. kişi vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA 17. HD. 06.07.2010 T. E: 1451, K:6419 IX- Davacı alacaklı vekili, Mersin 5.İcra Müdürlüğünün 2007/6697 sayılı takip dosyasında, 24.6.2008 tarihinde yapılan hacizde borçlunun eşi olan davalı 3.kişinin istihkak iddiasında bulunduğunu, mahcuzların borçluya ait olduğunu ileri sürerek 3.kişinin istihkak iddiasının reddini ve kötünniyet tazminatı talep etmiştir. Davalılar borçlu ve 3.kişi davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste haciz yapıldığı, daha önceki hacizlerde borçlunun haciz adresinde hazır bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı 3.kişinin istihkak iddiasının ve tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı 3.kişi tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı 3.kişi vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA 17. HD. 13.05.2010 T. E: 2009/10032, K:2010/4570 X- Davacı alacaklı vekili, Kazan İcra Müdürlüğünün 2008/207 Esas sayılı dosyasından, borçlu şirkete ait işyerinde 25.02.2008 tarihinde yapılan haciz sırasında 3.kişi şirket lehine istihkak iddiasında bulunulduğunu belirterek, İİK nun 99.maddesine dayalı olarak 3.kişinin istihkak iddiasının reddi ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı 3.kişi vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, vergi ve Ticaret Odası kaydına göre haciz adresinin davalı 3.kişiye ait olduğu ve borçlunun davacı şirketin müdürü olmasının hacizli malların borçluya ait olduğunu göstermeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının İİK'nun 99.maddesine dayalı olarak açtığı 3.kişinin istihkak iddiasının reddi davasına ilişkindir. Dava konusu mallar 25.02.2008 tarihinde, borçlunun borç kaynağı belge de gösterilen ve ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçluya ait belgelerin bulunduğu adreste haczedilmiştir. Bu durumda mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile davalı alacaklı yararınadır, icra Mahkemesinin hatalı işlemi sonucu alacaklının dava açmak zorunda bırakılması ispat külfetinin yer değiştirmesine neden olmaz. Davalı 3.kişinin mülkiyet karinesinin aksini kesin ve güçlü delillerle ispatlaması gerekmektedir. Somut olayda, davalı şirket borcun doğumundan önce haciz adresinde borçlu ve eşi tarafından kurulmuş ve %95 hissedar borçlu Yusuf Ozekeci'dir. Borçlu, yine davalı şirketin unvanını şahıs şirketi olarak kullanmaktadır. Haciz mahallinde de borçluya ait birçok belge bulunmaktadır Öte yandan, davalı 3.kişi hacizli malların bu şirkete ait olduğu yönünde bir mülkiyet belgesi de sunmamıştır. Bu maddi ve hukuki olgular karşısında, borçlunun alacaklılardan mal kaçırma amacı ile yine kendisine ait aile şirketi olan davalı şirketin tüzel kişilik perdesinden yararlanarak, ticari faaliyete bu şirket üzerinden

devam ettiği ancak borca ilişkin belgeleri şahıs şirketi adına düzenlediği sabit olduğundan, mahkemece davacı alacaklının davasının kabulüne karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı alacaklı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17. HD. 23.03.2010 T. E:1993, K:2657 XI- Davacı alacaklı vekili, dava dilekçesi ile Bursa 9.icra Müdürlüğünün 2008/6147 Esas sayılı dosyasından, borçlu şirketin ödeme emrinin tebliğ edildiği adresinde 01.07.2008 tarihinde yapılan haciz sırasında, davalı 3.kişinin istihkak iddiasında bulunduğunu belirterek, İİK'nun 99maddesi gereğince 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı 3.kişi vekili, haciz adresini mal sahibinden kiraladığını eski kiracı olan borçlu taşınma sırasında bir kısım eşyalarını 18.06.2008 ve 20.08.2008 tarihli faturalar ile davalı 3.kişiye bıraktığını, adresin borçlu ile ilgisinin bulunmadığından, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, ödeme emrinin borçluya haciz adresinde 16.05.2008 tarihinde tebliğ edildiğini, 03.06.2008 tarihinde aynı adrese hacze gidildiğinde borçlu şirket yetkilisinin ödeme taahhüdünde bulunduğunu, İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu yararına olduğunu ve 3.kişinin karine aksini kesin ve inandırıcı delilerle ispatlayamadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı 3.kişi vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı 3.kişi vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA 17. HD. 22.12.2009 T. E:4893, K:8799 XII- Davacı alacaklı vekili dava dilekçesi ile, İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2008/2116 Esas sayılı dosyasından, borçluya ait işyerinde 04.07.2008 tarihinde yapılan haczi sırasında davalı 3.kişinin istihkak iddiasında bulunduğunu belirterek, İİK nun 99 maddesine dayalı olarak 3.kişinin istihkak iddiasının reddini istemiştir. Davalı 3.kişi vekili, dava konusu malların 3.kişiye ait olduğunu, borçlu ile ilgisinin bulunmadığını ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı borçlu asil, hacizli malların kendisine ait olmadığını davalı 3.kişi ile hukuki ve fiili bir bağının bulunmadığını belirtmiştir. Mahkemece, dava konusu haczin ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği adreste yapıldığı, davalı 3.kişinin haciz sırasında işyerini borçludan devir aldığını belirttiği ve davalıların kardeş olup alacaklılardan mal kaçırma amacı ile danışıklı olarak işyerinin 3.kişiye devredildiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalıların yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanunun uygun bulunan hükmün ONANMASINA 17. HD. 17.11.2009 T. E:4808, K:7647 XIII- Uyuşmazlık, İİK'nun 99. maddesine dayalı olarak açılan istihkak iddiasının reddi davasına ilişkindir. Dava konusu haciz, borçluya takip ve ödeme emri tebliğ adresi olan K... Mahallesi, H caddesi, No: 23, S adresinde ve borçlunun yüzüne karşı yapılmıştır. llk'97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararınadır. Haciz sırasında borçludan başka üçüncü kişinin de hazır olması mülkiyet

karinesini değiştirmez. Bu karinenin aksinin 3. kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerekir. İcra memurunun İİK'nun 97. maddesine göre işlem yapması gerekirken hatalı olarak İİK'nun 99. maddesine göre işlem yaparak alacaklının dava açmak zorunda bırakılması ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmaz. Yasaları doğru uygulamakla görevli icra hakimi icra memurunun hatalı işlemi ile bağlı değildir. Üçüncü kişinin haciz sırasında borçlunun ablasının eski eşi olduğunu ileri sürmüşse de üçüncü kişinin boşandığı eşinin kardeşi ile birlikte haciz adresini paylaşmasının gerçekliği yaşam deneyimine uygun değildir. Borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla vergi kaydını borcun doğumundan sonra 18.04.2004 tarihinde onaylatarak kayınbiraderi üzerine sağladığı, ancak aynı işyerini birlikte kullanmaya devam ettiği görüldüğünden alacaklı yararına açılan davanın kabulü yerine mülkiyet belgesi niteliğinde olmayan ve borcun doğumundan sonra oluşturulan vergi kaydına dayanarak alacaklı lehine olan karinenin aksine davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 21. HD. 02.03.2009 T. E:2008/6261, K:2009/2942 İspat yükü ile ilgili şikayet hakkı: Yapılan haciz işlemi üzerine icra müdürlüğünce «istihkak davası açmak üzere şikayetçi üçüncü kişiye» süre verilmesi nedeniyle, şikayetçinin «uygulanan haczin niteliği itibariyle taşınır malların maliki olan kendisine değil, alacaklıya istihkak davası açmak için süre verilmesi gerektiği»nden bahisle, icra mahkemesine şikayette bulunmakta hukuki yararının bulunduğu İİK. mad. 96 / 1- Hazırlık safhası / İçtihatlar 3. kişi Güray Çakıroğlu vekilinin İcra Hakimliğine başvurusu, «icra müdürünün haciz uygulaması sırasında İİK nun 99. maddesine aykırı işlem yaptığı» yönündedir. Anılan madde hükmüne göre, «haczedilen menkuller borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden 3. bir şahıs elinde bulunursa» icra müdürü, o şahıs aleyhine icra mahkemesine müracaat için alacaklıya 7 gün süre tanıyacaktır. Aksi takdirde dava açma külfeti İİK nun 96. ve 97. maddeleri hükümlerine göre 3. kişiye yüklenecektir. Memurun «istihkak iddiası üzerine 96. ve 97. maddeleri hükümlerine göre 3. kişiye yüklenecektir. Aksi takdirde dava açma külfeti İİK.nun 96. ve 97. maddelerinde öngörülen prosedürün uygulanmasına» ilişkin vereceği karara karşı, istihkak iddiasında bulunan 3. kişinin şikayette hukuki yararı vardır. Ne var ki şikayet dilekçesi ve ekindeki belgelerle 3. kişi «mahcuzların kendisine ait olduğunu» iddia ettiğinden, başvuru bu hali ile açıkça «istihkak davası» niteliğindedir.humk nun 76. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle 3. kişi vekilinin dilekçesinde şikayetten bahsetmesi bu durumu değiştirmez. O halde, mahkemece 3. kişinin başvurusunun «istihkak davası» olarak değerlendirilip, duruşma açılıp varsa noksan harç tamamlattırıldıktan; tarafların delilleri toplanıp değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, istemin şikayet olarak nitelenerek evrak üzerinde reddi isabetsizdir. Kabule göre de, mahkemece evrak üzerinde karar verildiği ve alacaklı vekilinin yargılamada herhangi bir emek ve mesaisi bulunmadığı halde, lehine avukatılk ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir. 12. HD. 2.11.2004 T. E: 21041, K: 22958

İcra Müdürlüğünce haciz sırasında işlem yapılarak, «istihkak davası açmak üzere şikayetçi 3. kişiye» süre verilmiştir. Şikayetçi uygulanan haczin mahiyeti itibariyle menkul malların maliki olan kendisine değil, alacaklıya istihkak davası açmak üzere süre verilmesi gerektiğinden bahisle şikayette bulunmuştur. Sözü edilen bu durum karşısında şikayetçinin memur muamelesinin yanlışlığını ileri sürmekte hukuki yararı olduğundan, merciin «şikayetçinin şikayette bulunmakta hukuki yararı bulunmadığı» yönündeki gerekçesinde isabet yoktur. Öte yandan menkullerin mülkiyet iddia eden 3. şahsın nezdinde haczedildiği, dolayısıyla İİK nun 99. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun yönetimce değerlendirilememesi de isabetsizdir. 12. HD. 30.10.2000 T. E: 15635, K: 16081 İspat yükünün alacaklıda kişide olması Üçüncü kişinin evinde/işyerinde haciz edilen mallar hakkında ister alacaklı ister üçüncü kişi tarafından açılan istihkak davalarında ispat yükünün alacaklıya düşeceği- İİK. mad. 99 / B- Üçüncü şahsın zilyedliği / İçtihatlar Taraflar arasındaki istihkak iddiasının reddi davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı 3.kişi vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 21.02.2012 Salı günü davacı alacaklı vekili Av. İzzet Aslan ile davalı Kalemler Nak. Akaryakıt İnş. Mad. San. ve Tic. A.Ş vekili Av. Mustafa Gençali, Av. Güzin Pekgüçlü, Av. Erdem Kurtalp geldiler. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü. -K A R A R- Davacı alacaklı vekili, Eskişehir 7.İcra Müdürlüğünün 2010/3253 takip sayılı dosyasından, borçlu şirkete ait fabrikada yapılan 11.05.2010 tarihli haciz sırasında makinelerin 3.kişiye ait olduğu iddiası ile 3.kişi yararına istihkak iddiasında bulunulduğunu belirterek İİK'nun 99. maddesine dayalı olarak 3.kişinin istihkak iddiasının reddini istemiştir. Davalı 3.kişi vekili, fabrikanın bulunduğu taşınmazın 28.08.2008 tarihinde Ak Finansal...AŞ tarafından satın alındığını, 3.kişinin fabrikayı finansal kiralama şirketinden kiraladığını, içindeki makinelerin 22.03.2010 tarihinde borçludan satın alındığını, ancak takip konusu alacağın muvazaalı ve amacın 3.kişiye zarar vermek olduğunu, ayrıca makinelerin fabrikanın ayrılmaz parçaları olarak haczinin mümkün olmadığını belirterek, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı borçlu şirket yetkilisi, sahibi oldukları fabrikanın bulunduğu taşınmazın 3.kişi tarafından finansal kiralama şirketi aracılığı ile satın alınıp bedelinin ödendiğini, ancak makineler ile ilgili sözleşmenin yapılmadığını, alacaklının takibi üzerine 22.03.2010 tarihli menkul satış sözleşmesi hazırlandığını, anka aracılığı ile ödeme yapılmış gibi gösterildiğini, ancak bedelin kendisine ödenmediğini belirtmiştir. Mahkemece, haciz adresindeki fabrikadaki makinelerin borcun doğumundan ve takipten sonra 3.kişiye yapılan satışının alacaklının haklarını etkilemeyeceği, İİK'nun 44.maddesine uygun işyeri devri olmadığı gibi BK'nun 179.maddesine göre de 3.kişinin borçlardan sorumlu olacağından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının İİK nun 99. maddesine dayalı olarak açtığı 3.kişinin istihkak iddiasının reddi davasına ilişkindir.

Dava konusu haciz, 11.05.2010 tarihinde 3.kişi şirket yetkilisinin huzurunda yapılmıştır. Haczin yapıldığı fabrika 28.08.2008 tarihinde Ak Finans...AŞ. tarafından borçludan tapudan satın alınmış ve davacı 3.kişiye kiralanmış, makineler ise 22.03.2010 tarihinde borçludan satın alınmıştır. İİK'nun 99.maddesi gereğince ispat külfeti alacaklıya attir. Alacaklı hacizli makineler üzerinde 3.kişinin bir hakkı olmadığını ve borçluya ait olduğunu ispatlamakla yükümlüdür. İİK'nun 99. maddesi uyarınca açılan istihkak davasının dinlenebilmesi koşullarından birisi de, geçerli bir alacağa dayalı takip yapılmış olmasıdır. Davalı 3.kişi, takip konusu 791.597,65 TL alacağın gerçek olmadığını, gerçek bir alacak ilişkisi bulunmadığını, takibin danışıklı olduğunu iddia etmektedir. Gerçekten de takip dayanağı bono, 601.149,99TL üzerinden ve nakden alınan para için Kemal İlter lehine borçlu şirketler tarafından düzenlenmiştir. Bu miktar paranın ne sebeple verildiği hususu aydınlatılmamıştır. Alacaklı aynı zamanda İlter Makine San...Ltd Şirketi'nin sahibi olmasına rağmen senet şahsı adına düzenlenmiş ve nakten verilmiştir. Öte yandan bu miktar alacak için sadece fabrikadaki makineler haczedilmiş, ancak istihkak iddiası nedeniyle muhafaza altına alınamamış olduğu halde başkaca haczedilebilir mal araştırmasına gidilmemiştir. Bu halde öncelikle, takip konusu alacağın gerçek bir alacak olup olmadığı hususu araştırılmalıdır. Mahkemece, takip dayanağı bononun düzenlenme nedeni ve tacir olan borçlu şirket kayıtlarında olup olmadığı, borçlular ve alacaklı arasında bu borcun doğumunu gerektiren ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı, gerekirse konusunda uzman bilirkişiler aracılığı ile alacaklı ve borçluların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak saptanmalıdır. Alacağın gerçek olduğunun belirlenmesi durumunda ise, hacizli makinelerin MK'nun 684. maddesinde belirtilen bütünleyici parça niteliğinde olup olmadığının tesbiti gerekmektedir. MK'nun 684. maddesine göre bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Bütünleyici parça, birleştiği malın maliki olan kimsenin mülkiyetine girer ve bağlı bulunduğu taşınmazdan ayrı olarak haczedilmesi olanaksızdır. Dava konusu makinelerin bulunduğu, taşınmaz borçlu tarafından dava dışı Ak Finans...AŞ'ne satıldığından bu taşınmaza bağlı bütünleyici parçalar da satın alan şirkete geçmiş, borçlunun mükiyet hakkı sona ermiştir. Alacağın gerçek olmadığının tesbiti halinde alacaklının gerçek olmayan bir alacağa dayalı olarak hak elde etmesi mümkün olamayacağından davanın reddine karar verilmelidir. Aksi durumda, yani alacağın gerçekliğinin saptanması halinde, hacizli makinelerin bulunduğu fabrikada uzman bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak ve taşınmazın tapu kayıtları da celp edilerek dava konusu makinelerin hukuki nitelikleri tesbit edilmelidir. Makinelerin fabrikanın bütünleyici parçası olduğunun tesbiti halinde de yine davanın reddine karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17. HD. 21.2.2012 T. E:2011/8333, K:2012/1945 İİK. mad. 99 / B- Üçüncü şahsın zilyedliği / İçtihatlar Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R- Davacı 3. kişi vekili, Tavas İcra Müdürlüğü nün 2008/442 Esas sayılı dosyasından dava dışı Özcan Emreoğlu'nun borcu nedeniyle 07.04.2008 tarihinde haczedilen menkullerden dört adet süt sağma makinasının müvekkiline ait olduğunu, haczin İİK 99. maddeye göre yapılmış olmasına rağmen alacaklıya 7 gün içinde dava açması için süre verilmediğini belirterek istihkak iddiasının kabulünü dava ve talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili, davanın süresinde açılmadığını şikayet yoluyla istihkak davası açılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; haczin davacı 3.kişi adına vergi levhası bulunan işyerinde yapıldığı, bu durumda haczedilen şeylerin borçlunun elinde bulunmayıp mülkiyet hakkı iddia edilen 3. kişi davacının elinde olduğu, İcra Müdürlüğünün bu durumda İİK 99. maddeye göre alacaklıya istihkak iddiasında bulunan 3. kişi aleyhine tetkik merciine müracaat için 7 gün müddet vermesi gerekmesine rağmen bu işlemi yapmadığı, İcra Müdürlüğünce kamu düzeninden olan İİK 99. maddenin uygulanmaması nedeniyle yapılacak olan şikayetlerin süresiz şikayet niteliğinde olduğundan İcra Müdürlüğü işlemi hukuka aykırı olduğundan davalının İİK 99. madde gereğince istihkak davası açması gerektiğinden davacının istihkak davası açmaya hakkı bulunmadığından davacının davasının kısmen reddine, davalıya İİK 99. maddeye göre yetkili ve görevli mahkemede istihkak davası açması için 7 günlük süre verilmesine, 7 gün içerisinde dava açılmadığında davacının istihkak iddiasının kabul edileceğinin bildirilmesine, haciz tutanağında yapılan kanuna aykırı işlemin bu şekilde düzeltilmesine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, davacı 3.kişi tarafından İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince açılmış istihkak davasına ilişkindir. Somut olayda 07.04.2008 tarihli haciz borçlunun yokluğunda, davacı 3.kişinin huzurunda yapılmış ve davacı 3.kişi istihkak iddiasında bulunmuştur. Alacaklı vekili 3.kişinin istihkak iddiasını kabul etmemiş davacı 3.kişi tarafından adına düzenlenmiş vergi levhası nedeniyle haciz İİK 99.madde gereğince yapılmıştır. Davacı 3.kişi haciz sırasında istihkak iddiasında bulunduğundan dava açma süresi kesilmiş olup 01.05.2008 tarihinde açtığı dava bu nedenle süresindedir. Haczin İİK 99.maddeye göre yapılmış olması 3.kişinin İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince dava açmasını engelleyen bir durum olmayıp ispat külfetinin 3.kişi lehine yer değiştirmesi sonucunu doğuracaktır. Yani 3.kişinin açtığı bu davada hacizli malların borçluya ait olduğunu yine alacaklı ispatlayacaktır. Dolayısıyla davacı 3.kişinin dava açma hakkı bulunduğundan davanın kısmen reddi doğru değildir. 07.04.2008 tarihli haciz yukarıda belirtilen şekliyle İİK 99.maddeye göre yapılmış olup aynı günlü muhtıra ile alacaklı vekiline 3.kişinin istihkak iddiasının kaldırılması için 7 günlük süre verilmiş ve bu muhtıra alacaklı vekiline 29.04.2008 tarihinde tebliğ edilmiş olup alacaklı tarafından dava açılmamıştır. O halde alacaklı tarafından 3.kişinin istihkak iddiası kabul edilmiş sayılacağından davacı 3.kişi tarafından açılan işbu dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17. HD. 21.2.2011 T. E:1483, K:1455 İİK. mad. 99 / B- Üçüncü şahsın zilyedliği / İçtihatlar Taraflar arasındaki istihkak iddiasının reddi davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R-