PROF İBRAHİM USLU: SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN OKSİJEN VE SU ÇOK ÖNEMLİ

PROF İBRAHİM USLU: SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN OKSİJEN VE SU ÇOK ÖNEMLİ Bodrumlu, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Uslu, Bodrum Ticaret Odası nın destekleri ile Nasıl Sağlıklı Yaşanabilir? başlıklı bir konuşma yaptı. Akademik olarak yaptığı çalışmalar, araştırmalarının sonuçlarını ve özellikle çağımızın hastalığı kanser ile ilgili bulgularını sosyal medyadaki binlerce takipçisine ulaştıran Uslu, özellikle defne bitkisinin faydaları ile ilgili çalışmalarıyla biliniyor. Bugün Bodrum Ticaret Odası Konferans Salonu nda gerçekleştirilen seminerde Prof. Dr. İbrahim Uslu, nefes egzersizleri ve oksijen, insan vücudu için suyun önemi, Bodrum da bol miktarda bulunan defne ağacı ve faydaları gibi çeşitli konularda katılımcıları bilgilendirdi. Prof. Uslu, sabah yapılan oksijen egzersizlerini ve içilen üç dört bardak suyun vücudu temizlediğini anlattığı konuşmasında içilecek suyun sertliğinin en az 7,8 ph olması gerektiğini veya kaliteli karbonat ile elde edilecek alkali su içilmesinin önemli olduğunu anlattı. Uslu ayrıca Dünyadaki defne ürünleri üretimin yüzde doksanının Türkiye de olmasına rağmen ülkemizde gereği gibi tüketilmediğini ifade ederek defne tohumu, defne çayı içmenin eklem romatizmasından, Alzheimer, reflü ve başka birçok rahatsızlığa şifa olduğunu örneklerle anlattı. Defne nin faydalarını bilgin İbni Sina nın Kanunname adlı tıp kitabı da kaleme aldığını da anlatan Prof. Uslu ülkemizde defne ürünlerinin tüketilmesinin önemi kadar yeni fidanlarının dikilmesinin de çok önemli olduğunu ifade etti Defne tohumu içindeki maddelerin birçok antibiyotikten çok

fazla etkili olduğunu da söyleyen Prof. Dr. İbrahim Uslu, Bodrumlu olduğunu ve bunu söylemekten de gurur duyduğunu anlatarak şöyle dedi: Mal mülk bunların hepsi edinilebiliyor ama insanlar sağlığını kaybediyorlar. Bu kadar güzel bir ülkede genç yaşta insanlar hayatlarını kaybediyorlar. Benim amacım bu değerli hemşerilerime çok basit ipuçlarıyla nasıl sağlıklı yaşayacağımızı anlatmak. Sabah kalktıklarında nefes alma egzersizleri yapmalarını gerektiğini anlatacağız, bol bol su içmelerini tavsiye edeceğiz, bol su içmedikleri zaman başlarına neler gelebileceğinden bahsedeceğiz. Havadan ve sudan bahsettikten sonra da bizim çok sevdiğimiz defneyi anlatacağız. Bodrum da Yalıkavak, Gümüşlük, Hekimköy ve birçok yerden çok fazla defnemiz var ama bu biz bu defnemizden Bodrumluların faydalanamadığını gördüm. Bodrum da bu kadar çok defne varken Bodrumlular internetten defne sipariş ediyorlar. Bu da beni çok üzüyor. Defnenin faydalarını bu konferansta da anlatmayı hedef edinmiş durumdayım dedi. Bodrum da defne dışında da çok değerli bitkilerin doğada yetiştiğinden bahseden Uslu şunları kaydetti: Bodrum da defne kadar değerli kapari var. Buradaki yapılaşmadan sonra kapari bitkileri zarar görmüş ama Etrim ve Mumcular ın dağlık kesimlerinde çok önemli miktarlarda kapari kaynakları var. Kapari dünyanın belki de en sağlıklı bitkilerinden. Bu konferansta birazcık da kapariye değineceğiz. Bodrum un bütün dünyaya sattığı bir ürün var; adaçayı. Bir Roma sözü var; bahçenizde adaçayı varsa asla ölmezsiniz. Yani Romalılar edinmiş oldukları tecrübelerden sonra böyle bir söz söylemişler. Bunun ötesinde Bodrum da hicaz narı var. O da çok faydalı bir meyve dedi. Prof. Dr. Uslu, kanserin kolaylıkla yenilebilir bir hastalık olduğunu ve patentini almak üzere çalışmalarını sürdürdüğü bir yöntemin kanser tedavisinde çığır açacağını ifade etti.

BİLİM İNSANI

PROF.ALAEDDİNOĞLU TOPRAĞA VERİLDİ Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr.Gürdal Alaeddinoğlu yaşamını yitirdi. Kendisi tarafından yürütülen, Sivrisinekler ile Biyolojik Mücadele sistemini Gündoğan Peynir Çiçeği derneği ve Kent Konseyi mahalle meclisine miras bıraktı Fatih Bozoğlu/Bodrum Gündem Yaklaşık beş yıldan bu yana Gündoğan da yaşamını sürdüren Prof. Dr. Gürdal Alaeddinoğlu çağımızın amansız hastalığı kanser ile uzun bir süredir mücadele ediyordu. 25 Ağustos günü Gündoğan daki evinde yaşama veda eden Prof. Alaeddinoğlu (71) için Gündoğan Merkez camiinde, Cuma namazının ardından cenaze namazı kılındı. Daha sonra vasiyeti üzerine son yaşamının beş yılını geçirdiği Gündoğan da toprağa verildi. 1945 yılı Erzurum, Hınıs doğumlu olan Prof Alaeddinoğlu, İffet Alaeddinoğlu ile evliydi. Prof. Dr.Gürdal Alaeddinoğlu nun çok sayıda bilimsel makalesi bir birçok bilimsel ödülü bulunuyordu. GÜNDOĞAN A GÖMÜLMEYİ VASİYET ETTİ Taziyeleri kabul eden ve oldukça üzgün olan Prof Alaeddinoğlu nun yeğeni Fatih Alaeddinoğlu, şöyle konuştu; Hacettepe Üniversitesi tıbbi teknolojileri bölümünde lisansını tamamlayıp, yüksek lisans için İngiltere ye gitti. Orada doktorasını yapar ve sonra da Türkiye ye geri dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyoloji bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlar. O bölümde, bölüm başkanlığı da yaptı. Bundan yaklaşık beş yıl önce emekli oldu ve Bodrum a yerleşti. Kendisi burayı severdi, buraya da gömülmeyi vasiyet etti, Gündoğan a. Bu gün onu uğurlamak için buradayız.

SİVRİSİNEKLER İLE BİYOLOJİK MÜCADELE PROJESİNİ MİRAS BIRAKTI Prof. Dr. Gürdal Alaeddinoğlu aynı zamanda Gündoğan Peynir Çiçeği Derneğinde de düzenli ve aktif olarak çalışmalara katılıyordu. Peynir Çiçeği Derneği Başkanı Sema Höcek de Prof. Dr. Gürdal Alaeddinoğlu nu kaybetmekten dolayı çok üzgün olduklarını belirterek, çok dikkat çeken şu bilgileri paylaştı; Bir kere çok geniş bilgisi ile hepimizi aydınlatırdı. Neredeyse bilmediği hiçbir konu yoktu. Çevreye, doğaya gerçekten duyarlı bir insandı. Bir proje geliştirmişti ve kent konseyine sunmuştu; Sivrisinek ile Mücadelede kendi geliştirdiği bir projesi vardı. İlaç değil biyolojik mücadeleydi. Burada birkaç kişiye eğitim verdi. O doğrultuda mahalle meclisi ve kent konseyi bir faaliyet gösterdi. Tam neticeye ulaşamasak da artık boynumuzun borcu oldu, o projeyi gerçek anlamı ile hayata geçireceğiz. Çünkü doğaya ve yaşama saygılı bir projeydi. Başkan Sema Höcek, Prof. Dr. Gürdal Alaeddinoğlu tarafından hazırlanan Sivrisinekler ile Biyolojik Mücadele Projesinin, bu günden itibaren Gündoğan Peynir Çiçeği Derneği, Kent Konseyi Mahalle Meclisi üyeleri tarafından devam ettirileceğini de sözlerine ekledi.

PROF.DR.ÖZER OZANKAYA İLE DERSİMİZ ATATÜRK Türk Devrimi ve Yüksek Öğretim Gençliği konulu

araştırmasıyla bilinen, Türk Toplum Bilimci (Sosyolog), akademisyen Prof. Dr. Özer Ozankaya ile dersimiz Atatürk. Ozankaya, Cumhuriyet Halk Evlerinin çocuklarına Atatürk ve Atatürkçülük konulu bir konferans verdi. Cumhuriyet Halk Evlerine devam eden öğrenciler ve velilerinde katıldığı Atatürk ve Atatürkçülük konulu konferansa Bodrum Belediye Meclis üyesi Funda Akçalı, CHP Yönetim Kurulu üyesi Ender Taşören, ÇYDD geçmiş dönem başkanı Meral Saraçbaşı ile CHE nin gönüllü öğretmenleri de katıldılar. Atatürkçülüğün önemli ilkesi soru sormak ve sorgulamak Atatürk ve Atatürkçülük ile Kurtuluş Savaşı sürecini anlatan Prof. Dr. Özer Ozankaya yı öğrenciler adeta soru yağmuruna tuttular. Atatürkçülüğün en önemli ilkesinin soru sormak ve sorgulamak olduğuna dikkat çeken Prof. Ozankaya konferansı ile ilgili olarak şunları söyledi; Atatürkümüzün gençler tarafından en iyi biçimde anlaşılması gereğini dile getireceğim. Özünde özgürlük olduğunu, gençler özgürlük kavramını ne kadar güzel kavrarlarsa, hem o kadar çok Atatürk ün yolunda olacaklar, hem de Cumhuriyetimize, yurdumuza, ulusal bağımsızlığımıza o kadar bilinçle, güçle sahip çıkacaklarına inanıyorum. Atatürk ü bilerek ve anlayarak benimsemek gerekir. Çocuklar da Prof. Dr. Özer Ozankaya konferansında çeşitli sorular sorarak katkı koydular. Haber Fatih Bozoğlu

PROF.DR.ÖZER OZANKAYA İLE DERSİMİZ ATATÜR PROF.DR.ÖZER OZANKAYA İLE DERSİMİZ ATATÜR

PROF.DR.ÖZER OZANKAYA İLE DERSİMİZ ATATÜR ÜNLÜ SANATÇI ÖZLEM TEKİN İN ACI GÜNÜ ÖZLEM TEKİN İN BABASI PROF. DR. TALAT TEKİN, PARKİNSON HASTALIĞINDAN BODRUM DA HAYATINI KAYBETTİ Bodrum da yaşamını sürdüren ünlü rock müzik şarkıcısı Özlem Tekin in babası Prof. Dr. Talat Tekin, geçirdiği rahatsızlık sonucu hayatını kaybetti. Yaklaşık 10 yıldır Gündoğan Mahallesi nde yaşamını sürdüren Türk Dil Profesörü Prof. Dr. Talat Tekin (88), bir süredir Parkinson rahatsızlığı nedeniyle tedavi görüyordu. Doktorların

iki yıl ömrü kaldığı dediği Tekin, 8 yıl sonra Gündoğan daki evinde hayatını kaybetti. Talat Tekin için yaşamını sürdürdüğü Gündoğan Mahallesi nde öğle namazının ardından cenaze töreni düzenlendi. Törene kızı Özlem Tekin başta olmak üzere, ailesi yakın arkadaşları ve sevenleri katıldı. Tören öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özlem Tekin, Türk Dil Bilimi nin, çok büyük bir ustasını kaybettiğini söyledi. Babasından çok Türk Dili Edebiyatı için üzüldüğünü anlatan Tekin, Gerçekten başsız kaldılar. Onları çok güzel denetliyordu, çok güzel yön veriyordu. Türk Dili ve Edebiyatı öğrencileri ile Türkoloji öğrencileri çok iyi bilirler. Çok büyük bir ustaydı. En büyük ışıklarını kaybettiler. Bizde ailecek başsız kaldık diye konuştu. Bodrum da babasının ömrüne ömür kattıklarını anlatan Tekin, şunları söyledi: Babamın ömrüne ömür kattık. Çok rahatsızlıkları vardı. İki yıl ömrü kaldığı söylendi. Bodrum da 8 yıl daha yaşadı. Ömrüne ömür kattı. Özellikle hasta olan insanlara büyükşehirlerden öteye gitmeyi öneriyorum. Çok üzgünüz. Aileden yönümüzü kaybettik. Bize her şeyi o öğretti. Çok kıymetli bir insandı. Çok iyi öğrenciler yetiştirdiğini düşünüyorum. Üniversitedeki birçok Türk Dili Edebiyatı ve Türkoloji bölüm başkanları babamın öğrencisidir. Tekin, babasının parkinson rahatsızlığından dolayı hayatını kaybettiklerini ifade etti. Prof. Dr. Talat Tekin in cenazesi kılınan cenaze namazı sonrasında Gündoğan mezarlığında toprağa verildi. Oldukça üzgün olduğu gözlenen Özlem Tekin, babasının mezarına toprak attı. Tekin daha sonra mezarlıkta başsağlığı dileklerini kabul etti.

FAZLA SU HÜCRELERİ ŞİŞİRİYOR Yeni yapılan çalışmalar birçok insanın egzersiz sırasında veya sonrasında çok fazla su tükettiğini ortaya koyuyor. Clinical Journal of Sport Medicine de yayımlanan çalışma, çarpıcı veriyi ortaya koydu. Çalışmaya göre egzersiz sırasında alınan fazla su, böbreklerde birikiyor. Biriken su, hücrelerde şişmeye yol açıyor.

Fazla su alımı tehlikeli Uluslararası Egzersizle İlişkili Hiponatremi Fikirbirliği Geliştirme Konferansı nda uzmanlar, egzersiz sırasında aşırı su tüketiminin son derece tehlikeli olduğunu ve sağlık sorunlarına yol açtığını söylüyor. Fazla su alımının, böbreklerin fazla suyu atamamasından ötürü vücuttaki sodyum yoğunluğunu azalttığını gösterdi. Bunun da hücrelerde tehlikeli bir şişmeye ve egzersiz ile ilişkili hiponatremiye (kan sodyumu düşüklüğü) yol açtığını gözler önüne serdi. Hiponatremiye dikkat ABD nin Oakland Üniversitesi Egzersiz Bilimleri nden Dr. Tamara Hew-Butler, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Egzersiz ile İlişkili Hiponatremi Fikirbirliği Geliştirme Konferansı nda fazla su tüketimiyle ilgili önemli tavsiyelerde bulundu. Hew-Butler, Aşırı su kaybını önlemek için sıvı alımı yapıyoruz. Sıvı tüketimimize yol göstermek üzere tabiatımızda olan susama mekanizmasından yararlanmanın zararları da bulunuyor. Bu durum, aşırı su tüketerek hiponatremi ile karşı karşıya kalmamamızı sağlayabilecek bir stratejidir dedi. Böbrek fonksiyon bozuklukları görülüyor Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Ergün ise şöyle konuştu: Egzersize bağlı hiponatremi, kan sodyum düzeyinin <135 mmol/l nin altına düşmesi olarak ifade edilir. Özellikle maraton, triathlon gibi uzun süreli spor aktivitelerinden sonra ortaya çıkabilmektedir. Bu spor türlerinin giderek daha popüler hale gelmesiyle de görülme sıklığı artmaktadır. Nedenleri arasında aşırı su tüketiminin yanı sıra böbrek fonksiyon bozuklukları ve bazı hormonal mekanizmalarında olduğu ileri sürülmektedir. Kan sodyum değerinin istenilen seviyenin altına düşmesi (126

mmol/l nin altında olduğu) gibi ciddi durumlarda; bayılma, solunum distresi, beyin ödemi, koma ve hatta ölüm vakası görülebilir. Bu istenmeyen durumlardan korunmak için spor yapan kişilerin, ter ve idrar yoluyla kaybedilen sıvı miktarını çok aşan sıvı tüketimlerinin riskleri ve doğru sıvı alım stratejileri hakkında eğitilmeleri gereklidir. D-MARİN DE, 3 TENOR U 3 BİN KİŞİ İZLEDİ Kurucu destekçiliğini Doğuş Grubu nun, Sanat Yönetmenliğini Yücel Canyaran ın üstlendiği D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali, 31 Temmuz/ 1-2-3 Ağustos 2014 tarihlerinde Bodrum da gerçekleştiriliyor. 10. yılında dünyaca ünlü sanatçıların katılımıyla ve zengin repertuvarıyla klasik müzikseverlere seslenen festivalin ilk gecesinde, Şef Naci Özgüç yönetimindeki dünyanın en köklü orkestralarından Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say a eşlik etti. Festivalin ikinci gecesinde Prof. Rengim Gökmen yönetimindeki Türkiye nin ilk ve tek ulusal çocuk senfoni orkestrası olan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası (DÇSO) ilecso üyelerinden oluşan karma orkestra; DÇSO nun genç solistleri ile 3 Tenor olarak tanınan ünlü tenorlar Şenol Talınlı, Ayhan Uştuk ve Aykut Çınar a eşlik etti. Konseri yaklaşık 3000 i aşkın kişi izledi. Klasik müziğin gelişimine katkıda bulunmak ve Türkiye nin en önemli turizm merkezlerinden Bodrum da sanatseverleri klasik müziğin evrensel değerleri çerçevesinde bir araya getirmek amacıyla düzenlenen D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik

Müzik Festivali, bu yıl 31 Temmuz / 1-2-3 Ağustos tarihlerinde, dünyaca ünlü sanatçıların katılımıyla gerçekleşiyor. 2009 yılında Avrupa Festivaller Birliği ne (EFA) kabul edilen, sanat yönetmenliğini Yücel Canyaran ın üstlendiği D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali, onuncu yılını kutladığı bu yıl ikinci gecesinde yaklaşık 3000 müziksevere ulaştı. Festival, bu yıl da müzikseverler için oldukça keyifli ve uzun bir soluklu bir program sunuyor Bu yıl da gün batımı ve gece konserleriyle klasik müzik tutkunlarını bir araya getiren festivalin açılış konserinde dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say sahne aldı. Say ın mitolojideki Yunus Balığı ile Hermias Efsanesi nden esinlenerek bestelediği Hermias-Yunus Sırtındaki Çocuk eserinin dünya prömiyeri D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali nde gerçekleşti. Fazıl Say ın bu hüzünlü efsaneden etkilenerek bestelediği yeni eseri Hermias- Yunus Sırtındaki Çocuk, 31 Temmuz Perşembe akşamı ilk kez klasik müzikseverlerle buluştu. Doğuş Grubu nun onuncu yılına özel olarak Fazıl Say tarafından bestelenen eser, 6.000 kişi tarafından izlendi ve büyük beğeni topladı. Türkiye nin İlk Ulusal Çocuk Senfoni Orkestrası, Dünyanın En Köklü Senfoni Orkestralarından Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Sanatçıları ile Sahnedeydi Festivalin 2. gecesinde dünyanın en köklü orkestralarından biri olan CSO, Türkiye nin ilk v tek ulusal çocuk senfoni orkestrası olan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası (DÇSO) ile sahne aldı. Prof. Rengim Gökmen yönetimindeki orkestra, konserin ilk yarısında DÇSO solistleri ile sahne alırken, konserin ikinci yarısında ise Türkiye nin 3 Tenor u olarak anılan Aykut Çınar, Ayhan Uştuk ve Şenol Talınlı ya eşlik

etti. Bodrum da Dünya Devleri Sahne Almaya Devam Edecek 2 Ağustos Cumartesi akşamı dünyaca ünlü sıra dışı keman sanatçısı Vanessa-Mae yi ağırlayacak olan festival, 3 Ağustos Pazar akşamı kapanışı ise Moskova Senfoni Orkestrası yla sahne alacak olan Arjantinli tenor Jose Cura ve Mısırlı soprano Fatma Said ile yapacak. Gün Batımı Resitalleriyle Güne Müzikle Veda Dünyada, bir marinada gerçekleştirilen ilk ve tek klasik müzik festivali olma özelliğine sahip olan D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali, bu yıl da gün batımı resitalleri ve gece konserleri olmak üzere toplamda yedi konserle sanatseverleri ağırlayacak. Ücretsiz sunulan gün batımı resitalleri festivalin üçüncü ve son günlerinde, 19.00 da, marina içindeki amfi-tiyatroda sahnelenecek. Festivalin ilk gün batımı konseri 1 Ağustos Cuma akşamı gerçekleşti ve resitalde flüt sanatçısı Bülent Evcil ile arp sanatçısı Çağatay Akyol sahne aldı. Konser öncesi Gün Batımı Sahnesi nde Müzikolog Ersin Antep ile, aynı zaman Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası Psikolojik Danışmanlığını da üstlenen Dr. Erdal Atabek arasında gerçekleştirilen söyleşide müziğin insan üzerindeki etkileri ele alındı. 2 Ağustos Cumartesi günü gerçekleşecek 2. gün batımı resitalinde, Chopin Prelüdler ve George Sand in eserlerini Meltem Cumbul un sesi ve piyanoda Şevki Karayel in yorumuyla müzikseverlerle buluşturacak olan George Sand and Chopin

Prelüdler projesi yer alacak. 3 Ağustos Pazar günü Leyla Gencer Anısına gerçekleşecek son gün batımı resitalinde soprano Eylem Demirhan Duru, ünlü piyanist Demet Eytemiz le sahne alacak. D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali Hakkında; D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali, klasik müziğin, ülkemizdeki gelişimi, daha çok dinleyiciye ulaşması, Türk sanatçılarının dünya çapında çalışmalara imza atmasına katkı sağlamak amacıyla 2005 yılından bu yana, Doğuş Grubu kurucu destekçiliği ile D-Marin Turgutreis te düzenlenmektedir. Etkinlik, bir marinada düzenlenen ilk ve tek festival olma özelliği taşımaktadır. Dört gün süresince; gün batımı ve gece konserleri ile yedi konser sunan festival, ülkemizde sadece klasik müziğe yer veren ayrıcalıklı yerini korumaktadır. Düzenlendiği ilk yıl 7 bin, ikinci yıl 12 bin, üçüncü yıl 13 bin 500, dördüncü yıl 14 bin 100, dinleyiciye ulaşan Festival, beşinci yılında Avrupa Festivaller Birliği ne (EFA) kabul edilmiştir. Beşinci yılında Festival i yaklaşık 15 bin seyirci izlemiştir. Festival in altıncı yılında 17 bin 250 kişilik katılım ile Festival e olan ilgi artarak devam etmekte olup; yedinci yılında katılım 17 bin 500 kişiye, sekizinci yılında ise 20.500 kişiye ulaşmıştır. Geçtiğimiz yıl 9 uncusu düzenlenen festival 21 bin kişiye ulaşmıştır. Andante Dergisi tarafından düzenlenmekte olan 2012 Donizetti Klasik Müzik Ödülleri kapsamında Yılın Klasik Müzik Etkinliği Ödülü ne layık bulunan festival, aynı yıl Skalite Ödülleri nde D-Marin Turgutreis e Bölge Özel Ödülü nü kazandırmıştır. Festival in bilet satış gelirlerinin tamamı bu yıl da Tohum Otizm Vakfı ve Bodrum Sağlık Vakfı na otizmli çocuklar ile ailelerine yönelik çeşitli projelerde kullanılmak üzere bağışlanacak.

Festival in önümüzdeki yıllarda da artan bir ilgiyle takip edilmesi, bu yolla ülkemizde klasik müziğin geniş kitlelere dinletilebilmesi, yabancı sanatçı ve orkestraların Türk izleyicilerle daha fazla buluşması hedeflenmektedir.