MATERÝALLAR. 2-ci kitab. Qafqaz Universiteti. Çaõ ÖyrŠtim ÝþlŠtmŠlŠri QAFQAZ UNÝVERSÝTETÝ TÜRKSOY - TÜRK KÜLTÜR VE SANATLARI ORTAK YÖNETÝMÝ



Benzer belgeler
Editör Salih Gülerer. Çocuk Edebiyatı. Yazarlar Fatma Şükran Elgeren Hülya Yolasığmazoğlu Mustafa Bilgen Orhan Özdemir Safiye Akdeniz

ÖZGEÇMİŞ. Yrd. Doç. Dr. Unvanı (Resmi), Ardahan. Doğum Tarihi ve Yeri

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ

ÖZGEÇMİŞ. Yrd. Doç. Dr. Unvanı , Ardahan. Doğum Tarihi ve Yeri

3. Bölüm: Çocuk Kitaplarında Bulunması Gereken Özellikler / 61

II. ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR KONGRESİ ÖZEL BÖLÜMÜ

Sosyal Bilgiler Öğretiminde Eğitim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu :Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl Türk Lisans. Halk Atatürk Üniversitesi Türk Halk Hacettepe Üniversitesi 1971

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

ÖZGEÇMİŞ Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor)

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EKİM ÜNİTE II ÖĞRETİCİ METİNLER

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

1. Adı Soyadı: Selim EMİROĞLU. 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Yrd. Doç. Dr.

II. TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRENCİ SEMPOZYUMU SEMPOZYUM PROGRAMI. 22 Mayıs 2014 PERŞEMBE. 09:30-10:00 Açılış ve Protokol Konuşmaları

Arş. Gör. Togay Seçkin BİRBUDAK

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

2013 Kış Etkinlikleri

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

İBRAHİM ŞİNASİ

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

Program. AÇILIŞ 15 EKİM :00-12:00 İstanbul Üniversitesi Cemil Bilsel Konferans Salonu

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ/SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ/SOSYOLOJİ PR. (AÇIKÖĞRETİM)

DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS A-Çocuk Edebiyatı Ön Koşul

ÖZGEÇMİŞ. Yrd. Doç. Dr. Unvanı , Ardahan. Doğum Tarihi ve Yeri

DİNÎ SÖYLEMİN ÖNEMİ. Tartışmalı İlmî Toplantı PROGRAM - DAVETİYE 16/18 EKİM 2015 TOPLUMSAL BİRLİĞİN GÜÇLENDİRİLMESİNDE

Yüksek. Eğitim bilimleri. Eğitim bilimleri

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÇORUM İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi. Y. Lisans Yeni Türk Edebiyatı Hacettepe Üniversitesi 2010-

Sayı: 4 Yıl: 2016 I S S N ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM DURUMU. Derece Üniversite Mezuniyet Yılı

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

İSLÂM YORUMLARI PROGRAM - DAVETİYE GELENEK VE MODERNİTE ARASINDA MAYIS 2016 Cuma Cumartesi TARTIŞMALI İLMÎ TOPLANTI

MEHMET ÂKİF VE GÖLGELER BİLGİ ŞÖLENİ ARALIK (İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü)

13 MAYIS 2016 CUMA OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU Çorum-Osmancık İlçesine Hareket AÇILIŞ KONUŞMALARI

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

Yeni Türk Edebiyatında Kadıköy. 1. Adı Soyadı: Haluk ÖNER. 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Yrd. Doç. Dr.

13 MAYIS 2016 CUMA OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU Çorum-Osmancık İlçesine Hareket AÇILIŞ KONUŞMALARI

7.2 Uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitabında (Proceedings) basılan bildiriler

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II. vii GİRİŞ / 1 ÇOCUK VE KİTAPLARI / 17

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

ISSN ISSN

EK-3 ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

Çocuk Edebiyatı. Yrd. Doç. Dr. M. İsmail Bağdatlı

KUR AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU

ÖZ GEÇMİŞİM. Yüzüncı Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği / VAN ( )

1. BÖLÜM DİN HİZMETLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

AMAÇ VE KAPSAM About KALEMİŞİ

GÜNDEM: 1- Bilgilendirme

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Dr. Öğretim Üyesi. Necati Demir

T.C. AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÖNETİM KURULU KARARLARI

Müşterek Şiirler Divanı

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

KÜLTÜREL BELLEK KASIM 2016 HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ BEYTEPE YERLEŞKESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TUĞRUL İNAL SALONU 1 KASIM 2016 SALI

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ BATI DİLLLERİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

ISSN: ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Prof. Dr. Serap NAZLI

TARİH DERSLİK SAAT DERSİN KODU DERSİN ADI DERSİN YÜRÜTÜCÜSÜ GÖZETMEN

Sahibi. Afyon Kocatepe Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Ali ALTUNTAŞ. Editörler Prof. Dr. A.İrfan AYPAY Doç. Dr. Mehmet KARAKAŞ

Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim.

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİMİZİN AZİZ HATIRASINA

T.C. ORDU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığı

Yedi Güzel Adam'dan Biri: CAHİT ZARİFOĞLU

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

Hece/Eleştiri İhtiyacı 3. Hasan Aycın/Çizgi 6 I. BÖLÜM: ELEŞTİRİNİN TARİHSEL SERÜVENİ. M. Kayahan Özgül/Tenkidi Eleştirmek 7

İLETİŞİMDE TASARIM TASARIMDA İLETİŞİM KONULU ULUSLARARASI KATILIMLI SEMPOZYUM VE SERGİ GERÇEKLEŞTİ

A Grubu Güz Dönemi Dersleri D. KODU DERSİN ADI AKTS TUK SORUMLUSU

Doç. Dr. Ahmet Özcan Çerkeş-ÇANKIRI da doğdu. İlkokulu Elazığ, ortaokulu Kars, lise öğrenimini Antakya da tamamladı. Ankara Üniversitesi Dil ve

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

. Uluslararası Akdeniz Karpaz Sempozyumu: Lefkoşa - KKTC

PROF. DR. MURAT ÖZBAY IN TÜRKÇE ÖĞRETİMİ ÜZERİNE ARAŞTIRMA VE İNCELEMELER ADLI ESERİ ÜZERİNE

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

Yrd. Doç. Dr. Esma ESGİN GÜNDER

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ. Dokuz Eylül Üniversitesi 1990

HUKUK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Uluslararası İktisadi ve İdari Perspektifler Kongresi: Yeni Bölgesel Vizyonlar

14 Kasım 2014 Cuma. 2. OTURUM Oturum Başkanı: Prof. Dr. İlyas DOĞAN. 3. OTURUM Oturum Başkanı: Prof. Dr. İlhan YILDIZ

-rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER. Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98

SAHABE2 İSLÂM MEDENİYETİNİN KURUCU NESLİ PROGRAM - DAVETİYE NİSAN SAHABE VE RİVAYET İLİMLERİ- TARTIŞMALI İLMÎ TOPLANTI

YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

Transkript:

MATERÝALLAR Çaõ ÖyrŠtim ÝþlŠtmŠlŠri QAFQAZ UNÝVERSÝTETÝ AZéRBAYCAN YAZIÇILAR BÝRLÝYÝ TÜRKÝYE YAZARLAR BÝRLÝÐÝ TÜRKSOY - TÜRK KÜLTÜR VE SANATLARI ORTAK YÖNETÝMÝ Platin Sponsor BANK ASYA ASYA KATILIM BANKASI A.Þ. Qızıl Sponsorlar TEXNÝKABANK KAYNAK KÜLTÜR YAYIN GRUBU AZERSUN HOLDÝNQ MATERÝALLAR Qafqaz Universiteti 2-ci kitab Bakı, 13-15 noyabr 2008 2-ci kitab www.qafqaz.edu.az

MATERÝALLAR II KÝTAB Bakı, 13-15 noyabr 2008

MATERÝ ALLAR II KÝTAB KONQRESİN HƏMSƏDRLƏRİ Prof. Dr. Ahmet Saniç Anar İbrahim Ülvi Yavuz Düsen KASEİNOV Qafqaz Universitetinin Azərbaycan Yazıçılar Türkiye Yazarlar Birliği TÜRKSOY Türk Kültür ve rektoru Birliyinin sədri Yönetim Kurulu Sanatları Ortak Yönetimi Genel Başkanı Genel Müdürü Prof. Dr.Ömer OKUMUŞ Prof. Dr. Akif HÜSEYNLİ Prof. Dr. Cihan OKUYUCU Dos. Məmmədəli BABAŞLI Dr. Erdal KARAMAN Dr. Ömer BAYRAM Dr. Ahmet ÖKSÜZ Dr. Ahmet KÖMÜRCÜ Dr. Saim ARI Dr. Muharrem KAPLAN Dr. Nərminə ƏLİYEVA Dr. Alexsandr MAGİLL Dr. Ətrabə GÜL Akademik Bəkir NƏBİYEV Akademik Nizami CƏFƏROV Az. Yaz. Birliyi sədri Anar Prof. Ömer OKUMUŞ Prof. Akif HÜSEYNLİ Prof. Əjdər AĞAYEV Prof. Mustafa ÖZKAN Prof. İbrahim CANAN Prof. Yavuz AKPINAR Prof. Nazan BEKİROĞLU Prof. Emine GÜRSOY-NASKALİ Prof. Cihan OKUYUCU Prof. Ali Fuat BİLKAN Prof. Muhammet YELTEN KONQRESİN TƏŞKİLAT KOMİTƏSİ Dr. Kənan BƏŞİROV Dr. İslam HÜSEYNOV Serap MAGİLL Pərvanə BAYRAM Seyran QAYIBOV Bayram GÜNDOĞDU Səriyyə GÜNDOĞDU Setter DURMAZ Nilay TATARİ İbrahim KURT Ali BEREKET Dursun ÇALIŞKAN Səbuhi BAYRAMOV KONQRESİN ELMİ HEYƏTİ Prof. Musa DUMAN Prof. Fatih ANDI Prof. Gürer GÜLSEVİN Prof. Mehmet KARA Prof. Zahid QARALOV Prof. Rəfael HÜSEYNOV Prof. Qara NAMAZOV Prof. Şahin XƏLİLLİ Prof. Danday İSKAKAL Prof. Tölegen TEBEGENOV Prof. Qadir Əli KONKOBAYEV Prof. Tayupolot SADEKOV Dos. Oğuz KARAKARTAL Dos. Məmmədəli BABAŞLI Qafar OCAQLI Kəmalə YILMAZ Zabitə TEYMURLU Firuzə ERGUVAN Mənsurə KAZIMLI İsa ÖZKAN Seyfi AĞIREL Şeyda SÜLEYMANOVA Yazıçı Mustafa OĞUZ Şair Qəşəm NƏCƏFZADƏ Naşir Meryem AKBAL Dos. İbrahim KIBRIS Dos. M. Muhsin KALKIŞIM Dos. Rıdvan CANIM Dos. Erdoğan BOZ Dos. Hüseyin ÖZCAN Dos. Alim KAHRAMAN Dr. Erdal KARAMAN Dr. Ömer BAYRAM Dr. Kənan BƏŞİROV Dr. Muharrem KAPLAN Dr. Reşit HAYLAMAZ Qırğ. Yaz. Bir. Səd. Sultan OMURALIYEV Şair Gökhan AKÇİÇEK KONQRESİN KATİBLİYİ Dr. Erdal KARAMAN, Dr. Nərminə ƏLİYEVA, Dr. Kənan BƏŞİROV EDİTÖR Dr. Muharrem KAPLAN DİZAYN Sahib KAZIMOV Kitab, Qafqaz Universiteti Dizayn və Nəşriyyat İşləri Şöbəsində yığılaraq çapa hazırlanmışdır. Copyright Qafqaz University Baku - 2008

TÜRK XALQLARI édébìyyati (II): BEYNéLXALQ UÅAQ édébìyyati KONQRESÌ YEKUN BƏYANATI

KONQRES YEKUN BƏYANATI Beynəlxalq Uşaq Ədəbiyyatı Konqresinin Hörmətli İştirakçıları, Bu gün üç günlük bir elm bayramını, fikir və sənət ziyafətini başa çatdırdıq. İndi sizin əsəriniz olan bu üç gözəl günü müzakirə etmək üçün qarşınızdayıq. Böyük bir məmnuniyyətlə ifadə etməliyik ki, konfransımızda gözlədiyimizdən daha çox məruzəçi iştirak etdi. Bu münasibətlə də bizi şərəfləndirən bütün iştirakçılara: 8 fərqli ölkənin 58 universitetindən təşrif buyuran siz möhtərəm elm xadimlərinə, Hörmətli yazıçılarımıza və nəşriyyatçılarımıza, İştiraklarıyla bu məclisə eyni zamanda bir sənət və fikir ziyafəti çeşnisi verən Azərbaycan və Türkiyə Yazarlar Birliyi ilə Türksoya, Təşviq və himayələri ilə belə bir proqram üçün bizlərə cəsarət verən Azərbaycan hökuməti vəzifəli şəxslərinə, Konfransa maliyə dəstəyi verən hörmətli sponsorlarımıza və ələlxüsus Bank Asya, Texnika Bank, Azersun Holdinq ve Kaynak Yayın Qrupuna, Və nəhayət konfransımızı ictimaiyyət qarşısında işıqlandıran mətbuat işçilərinə səmimi qəlbdən təşəkkür edirik. Bildiyiniz kimi, konfransımız 13.11.2008 tarixində saat 11.30 da Filarmoniya sarayındakı rəsmi açılışla başladı. Açılış məruzələrindən sonra hörmətli sənətkar Prof. İlhan Özkeçeci möhtəşəm konserti ilə konfransımızı şənləndirdi. İlhan bəyə təşəkkür edirik. Belə proqramlarda vaxtın bir hissəsinin gəzintiyə ayrılması ənənəsinə sadiq qalaraq biz də yeməkdən sonra günün geriyə qalan hissəsini Şəhidlər Xiyabanını və Bakının digər görməli yerlərini ehtiva edən şəhər gəzintisi üçün nəzərdə tutmuşuq. Konfransın əsas hissəsi cümə və şənbə günləri oldu. Bu iki gün boyunca məruzə mövzularına görə qruplaşdırılmış 6 salonda təxminən 175 məruzə dinlənildi. Başlıq Uşaq ədəbiyyatı olmaqla bərabər toplantıların təhsildən nəşriyyata və uşaq təhsilinə qədər olduqça geniş bir dairədə cərəyan etdiyi, şübhəsiz, diqqətinizi çəkmişdir. Sahəyə aid mövzuların heç birini istisna etmədən, mövzunu bütün cəhətləriylə dəyərləndirmək və tablonun bütününü görə bilmək istəyi bizi belə bir cəhdə sövq etdi. Ümid edirik ki, fərqli elm sahəsi mütəxəssislərinin bir araya gəlməsi nəticəsində müxtəlif əməkdaşlıq imkanları meydana gələcəkdir. Biz universitet müəllimləri, təkcə nəzəriyyəçi deyilik, təhsil işçisi sifəti ilə işin mətbəxi və tətbiqi ilə də əlaqədarıq. Bu baxımdan, təhsillə əlaqədar məruzələr də toplantımıza ayrı bir hava və rəng vermişdir. Bütün bu məruzələr əvvəl bəyan etdiyimiz kimi sizlərə çap olunmuş halda da təqdim edilmişdir və ediləcəkdir. Hələlik çapa hazır vəziyyətdəki məruzələri bir cilddə toplayıb sizlərə təqdim edirik. Sahibləri tərəfindən təshihə ehtiyacı olan digər məruzələr də lazımi düzəlişlər edildikdən sonra nəşr olunaraq qısa müddət ərzində ünvanlarınıza göndəriləcəkdir. Şübhəsiz ki, bu konfransın faydası sadəcə məruzələrlə məhdudlaşmamışdır. Qurulan dostluqlar və gələcək əməkdaşlıq imkanları işin görünməyən hissəsini təşkil edir. Bizlər də bu müddət ərzində sizlərlə gözəl şeylər paylaşdıq, sarsılmaz dostluqlar və münasibətlər qurduq. Bu dostluqların konfransın sona çatmasıyla bitməyəcəyinə ümid edirik. Bunu da ifadə etmək istəyrik ki, universitetimizin buradakı varlıq səbəbi sizlərsiniz. İrəlidə yolu Bakıya düşən bütün həmkarlarımızın Qafqaz Universitetini ikinci evi olaraq qəbul etməsinə və çəkinmədən qapısını çalmasına inanırıq. Bundan əlavə bir az hava dəyişikliyi və qardaş bir ölkəyə xidmət etmək istəyən həmkarlarımızla birlikdə işləmək bizi şad edərdi. Konfransımız iştirakçlardan və konfrans heyətindən gələn təklifləri əsas alaraq aşağıdakı xüsusları qeyd edir: 1. Türk Dünyası universitetlərinin pedaqoji fakultələrində uşaq ədəbiyyatı kafedralarına yer verilməsinə, 2. Filologiya fakultələrində isə uşaq ədəbiyyatına lazımi qədər saat ayrılmasına, iv

3. Pedaqoji dərsləri arasında uşaq ədəbiyyatı dərslərinə də yer verilməsinə, 4. Türk dünyasına aid ortaq bir uşaq ədəbiyyatı tarixinin yazılmasına, 5. Türk dünyasını əhatə edən bir uşaq ədəbiyyatı jurnalının nəşr edilməsi, eyni əhatədə bir antologiya hazırlanması və hal hazırdakı uşaq jurnallarında da digər türk xalqlarına aid mətnlərə də yer verilməsinə, 6. Hər il dünya uşaq kitabları həftəsində türk dünyasının müxtəlif mərkəzlərində türk dünyası uşaq nəşrləri sərgisinin keçirilməsinə, 7. Uşaq ədəbiyyatı konfransının hər 3 ildə bir təkrarlanmasına və bu təkrarlarda mövzuyla əlaqədar mülahizələrlə bərabər problemlərin həlli ilə bağlı təklif və tövsiyələrin verilməsinin də faydalı olacağına, 8. Xüsusilə, televiziya və dövri mətbuat ilə ədəbiyyat və filmlərdə yer alan və insani keyfiyyətləri yoxedici mahiyyətdəki şiddət ünsürlərinin təsirindən uşaqların qoruna bilməsi məqsədilə ailə məktəb və rəsmi qurumlar arasında çoxistiqamətli bir tədbirlər planının hazırlanması üçün lazımi elmi və fikri bazisin meydana gətirilməsinə diqqət çəkilməsinə, 9. Qaspıralı İsmayıl bəyin də idealı olan Türk dünyasının dil birliyi məsələsinin əhəmiyyətli olduğuna və dil birliyinə aparan yolun könül birliyindən keçdiyinə, dil birliyində əlifbadakı ortaq hərflərin önəminə və hələ latın əlifbasına keçməmiş türk xalqlarının 34 hərfli ortaq türk əlifbasını əsas almasının bu birliyə böyük köməklik göstərəcəyi qənaətinə yekdilliklə qərar verilmişdir. Şair deyir ki, Təkrar mülaqi oluruz bəzmi əzəldə. Biz yenidən görüşün bəzmi əzələ qalmaması və yaxın gələcəkdə yeni konfranslarda görüşmək ümidi ilə hamınıza universitetimiz və konfrans tərtib heyəti adından ehtiram və təşəkkürlərimizi bildiririk. Konfrans Tərtib Heyəti adından Prof. Dr. Ömer OKUMUŞ v

KONGRE SONUÇ BİLDİRGESİ Uluslararası Çocuk Edebiyatı Kongresi nin Değerli Katılımcıları, Bu gün üç günlük bir bilgi şöleninin, fikir ve sanat ziyafetinin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Şimdi sizin eseriniz olan bu üç güzel günün toplu bir değerlendirmesini yapmak üzere huzurunuzda bulunuyoruz. Büyük bir memnuniyetle ifade etmeliyiz ki Kongremiz, iştirakçi sayısı bakımından bizim başlangıçtaki hedeflerimizi de hayli aşan bir katılımla gerçekleşti. Dolayısıyla hemen sözlerimizin başında bize bu onuru bağışlayan bütün iştirakçilere ve bu meyanda; 8 ayrı ülkenin 58 üniversitesinden teşrif eden siz değerli bilim adamlarına, Değerli yazarlarımıza ve yayıncılarımıza, Katkılarıyla bu toplantıya aynı zamanda bir sanat ve fikir ziyafeti çeşnisi veren Azerbaycan ve Türkiye Yazarlar Birlikleri ile Türksoy a, Teşvik ve himayeleriyle böyle bir organizasyon için bizlere cesaret veren Azerbaycan hükümeti yetkililerine, Kongrenin mali yükünü paylaşan değerli sponsorlarımıza ve bilhassa Bank Asya, Teknika Bank, Azersun Holding ve Kaynak Yayın Grubuna, Ve nihayet çalışmalarımızı kamuoyuna mal eden değerli medya mensuplarına en derin şükranlarımızı sunmak isteriz. Başından beri toplantıyı takip edenlerin malumu olduğu üzere Kongremiz 13.11.2008 Perşembe günü saat 11.30 de Filarmoni Sarayındaki resmi açılışla başladı. Açılış tebliğlerinden hemen sonra değerli sanatkar Prof. İlhan Özkeçeci nefis konseriyle Kongremize renk kattı. Kendisine teşekkür ediyoruz Böyle organizasyonlarda vaktin bir kısmının gezilere tahsisi geleneğine uyarak biz de yemek sonrasında günün geri kalan kısmını şehitlik ve diğer önemli bazı mekanları kapsayan bir şehir gezisi tertip etmiş bulunuyoruz. Kongrenin asıl yükünü Cuma ve Cumartesi günleri çekti. Bu iki gün boyunca ilgilileri bir araya getirme prensibine göre tahsis edilmiş 6 salonda toplam 175 civarında tebliğ dinledik. Başlığı Çocuk Edebiyatı olmakla birlikte oturumların eğitimden yayıncılığa, oradan çocuk eğitimine kadar oldukça geniş bir yelpazede cereyan ettiği şüphesiz dikkatinizi çekmiştir. Alana ait konuların hiçbirini dışarıda bırakmadan konuyu bütün açılarıyla ele almak ve tablonun bütününü görebilmek gayreti bizi böyle bir tutuma sevk etti. Umuyoruz ki farklı disiplin mensuplarının bir araya gelişinden, çok farklı işbirliği imkanları ortaya çıkacaktır. Biz üniversite hocaları, sadece teorisyen değiliz, eğitimci sıfatıyla işin mutfağı ve pratik boyutuyla da ilgiliyiz. Bu bakımdan eğitimle ilgili tebliğler de toplantımıza ayrı bir çeşni ve renk katmıştır. Bütün bu tebliğler başta va d ettiğimiz gibi sizlere basılı olarak da takdim edilmiştir ve edilecektir. Şimdilik basılabilecek durumdaki tebliğleri tek ciltte toplayıp sizlere takdim ediyoruz. Sahipleri tarafından tashihe muhtaç olan diğer tebliğler de gerekli düzeltmelerden sonra basılarak en kısa zamanda adreslerinize gönderilecektir. Şüphesiz bir toplantının faydası sadece sunulan tebliğlerle de sınırlı değildir. Kalıcı dostluklar ve müstakbel işbirliği imkanları işin görünmeyen kısımlarını teşkil eder. Bizler de bu süre boyunca sizlerle bir çok güzelliği paylaştık, kalıcı dostluklar ve münasebetler kurduk. Bu dostlukların toplantının bitimiyle sona ermeyeceğini ümid ediyoruz. Şunu da ifade etmek isteriz ki üniversitemizin buradaki varlık sebebi sizlersiniz. İleride yolu Bakü ye düşecek bütün meslektaşlarımızın Kafkas Üniversitesi ni ikinci evi olarak kabul etmesini ve o rahatlıkla kapısını çalmasını ümid ve temenni ederiz. Bunun da ötesinde biraz hava değişikliği ve kardeş bir ülkeye hizmet etmek isteyen meslektaşlarımızla birlikte çalışmaktan da ayrıca onur duyarız. Kongremiz, katılımcılardan ve Kongre heyetinden gelen teklifleri esas alarak aşağıdaki hususları benimsemiş bulunmaktadır: vi

1. Türk Dünyası üniversitelerinin Eğitim Fakültelerinde Çocuk Edebiyatı anabilim dallarına yer verilmesine, 2. Filoloji Fakültelerinde ise Çocuk Edebiyatına yeterli ölçüde kredi tahsisine, 3. Öğretmenlik formasyon dersleri arasında Çocuk Edebiyatı derslerine de yer verilmesine, 4. Türk dünyasına ait ortak bir Çocuk Edebiyatı tarihinin yazılmasına, 5. Türk dünyasının tamamını kapsayan bir Çocuk Edebiyatı Dergisinin çıkarılması, aynı kapsamda bir antoloji hazırlanması ve mevcut çocuk dergilerinde de diğer Türk halklarına ait metinlere yer verilmesine, 6. Her yıl Dünya Çocuk Kitapları Haftası nda Türk dünyasının farklı bir merkezinde Türk Dünyası Çocuk Yayınları Fuarı düzenlenmesine, 7. Çocuk Edebiyatı Kongresi nin her 3 yılda bir tekrarlanmasına ve bu tekrarlarda konuyla ilgili tespitler yanında problemlerin halliyle ilgili önerilerin getirilmesinin de faydalı olacağına, 8. Özellikle yazılı ve görsel medya ile edebiyat ve sinema eserlerinde yer alan ve temel insani değerleri yok edici mahiyetteki şiddet olgusunun etkilerinden çocukların korunabilmesi amacıyla aile okul ve resmi kurumlar arasında çok yönlü bir tedbirler paketinin oluşturulabilmesi için gerekli ilmi ve fikri zeminin meydana getirilmesine dikkat çekilmesine, 9. Gaspıralı nın da ideali olan Türk dünyasının dil birliği meselesinin önemli olduğuna ve dil birliğine giden yolun gönül birliğinden geçtiğine, dil birliğinde alfabede yer alan ortak karakterlerin önemine ve henüz Latin alfabesine geçmemiş Türk halklarının 34 harfli ortak Türk alfabesini esas almasının bu birliğe büyük katkı sağlayacağı hususuna ittifakla karar vermiştir. Şair; Tekrar mülaki oluruz bezm i ezelde, diyor. Biz, yeniden mülakatın bezm i ezele kalmaması ve yakın gelecekte yeni toplantılarda bir araya gelmek ümidiyle hepinize üniversitemiz ve Kongre Tertip Heyeti adına saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz. Kongre Tertip Heyeti Adına Prof. Dr. Ömer OKUMUŞ vii

CHAIRMANʹS CONCLUSION Dear participants of International children s literature congress, We have come to the end of our knowledge, opinion, and art festival. We are here to evaluate these three days now. I can declare with great pleasure that we have a greater number of participants than we expected. For this reason we would like to express our gratitude to the participants and to the following: the scientists from 58 universities of 8 countries, authors and publishers, Azerbaijan and Turkish Writers Association and Türksoy, Azerbaijani authorities for their support, our sponsors, especially Bank Asya, Teknika Bank, Azersun Holding, and Kaynak Publishing Group, media and press. Congress officially started in Philharmonic Palace on Thursday 13.11.2008, at 11.30. After opening speeches Prof. Dr. İlhan Özkeçeci gave a concert. In the afternoon we took our guests to sightseeing Baku. Friday and Saturday were the busiest days. There were about 175 papers in 6 different halls. The congress title is Children s Literature but the papers are about various areas such as education, publication, and pedagogy. We wanted to include all subjects related to the area. We hope that different cooperation opportunities will be possible among different disciplines. We are not just theorists, but interested in practice also. For this reason we appreciated the papers about education as well. These papers were and will be published also. We provide you the first volume for the time being. The rest will be published and sent to you as soon as possible. Future friendships and cooperation opportunities are also advantages besides published papers at a meeting. We would like to prolong our friendships in the future. We would like you to see Qafqaz University as your own home in Baku, if you visit Azerbaijan again in the future. Besides we will be happy to work together with you also. The following matters are adopted in accordance with the suggestions of participants and Congress Committee: 1. Departments of Children s Education should be founded in Turkish world universities. 2. Children s Literature should be taught at Philology Faculties, 3. Children s Literature lessons should be taught among pedagogical formation lessons, 4. A common Children s Literature history belonging to Turkish world should be written, 5. A common Children s Literature Journal should be published, an anthology should be prepared, and various Turkish peoples texts should be published in existing child journals, 6. Turkish World Children Publications Fair should be organized each year during World Children Books Week. 7. Children s Literature Congress should be repeated in every three year, 8. A cooperation should be held in order to prevent children from violence in written and visual media, 9. Gaspıralı s idea, Turkish world language unity is important, and in language unity the common letters in alphabets are important, and Turkish peoples who have not accepted Latin alphabet yet should take 34 letter Turkish alphabet into consideration. A poet says we meet in eternity, but we wish we will meet you again in near future at different meetings and offer you our gratitude and respect on behalf of our University and Congress Arrangement Committee. viii

İÇİNDƏKİLƏR KONQRESİN YEKUN BƏYANATI iii UŞAQ VƏ ƏDƏBİYYAT 1 ŞİDDETİN ESTETİZE EDİLMESİ VE ÇOCUK: TARTIŞMAYA AÇILARAK DEĞERSİZLEŞTİRİLEN DEĞERLER Prof. Dr. Nazan BEKİROĞLU 612 İBRAHİM ALÂATTİN GÖVSA NIN ÇOCUK ŞİİRLERİ Yard.Doç. Dr. A. Mecit CANATAK 615 TANZİMATTAN GÜNÜMÜZE ÇOCUK EDEBİYATI Öğr. Gör. Alaattin ŞAHİN 622 ÇOCUK YAZARI - EMİN ABİD Ali Şamil Hüseyin oğlu 626 KARS YÖRESİNDEN ÇOCUK EDEBİYATI ÖRNEKLERİ VE YAZARLARI Öğr. Gör. Berna ÜRÜN 632 ÇOCUĞUN GELİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNDE ÇOCUK TİYATROLARININ YERİ VE ÖNEMİ Arş. Gör. Buket DEDEOĞLU, Arş. Gör. Banu ÖZDEMİR 636 KAZAK ÇOCUK EDEBİYATININ GELİŞME YOLLARI Prof. Dr. Danday İSKAKOV 639 UŞAQ ƏDƏBİYYATINDA FANTASTİKADAN REALLIĞA Prof. Dr. Əjdər AĞAYEV, Öğr. Gör. İbrahim KURT 643 MİZAH VE ÇOCUK Erbay KÜCET 645 XANIMANA ƏLİBƏYLİ YARADICILIĞININ BƏDİİ XÜSUSİYYƏTLƏRİ Dr. Ətrabə GÜL 647 TÜRKİYE ÇOCUK EDEBİYATINDA ŞİİR VE NEDEN ÇOCUKLAR İÇİN YAZDIM Gökhan AKÇİÇEK 650 MÜASİR UŞAQ ƏDƏBİYYATININ PROBLEMLƏRİ Qəşəm NƏCƏFZADƏ 653 WHITHER THE AGE OF INNOCENCE?: THE IMAGE OF OTHER IN OMER SEYFETTIN S STORIES FOR CHILDREN Guldeniz KIBRIS 660 EDEBİYATINDA ÇOCUK ROMANLARI VE MUZAFFER İZGÜ Yrd. Doç. Dr. Hüseyin TUNCER 664 У.С. АРБАТЛЫНЫНЪ "ЧОДЖУКЪЛАРА АРКЪАДАШ" ДЕРСЛИГИНЕ ДАИР Исмаил АСАНОГЪЛУ Керим 668 ÇOCUK EDEBİYATINDA ŞİİR VE DAĞLARCA Yrd. Doç. Dr. Mehmet YARDIMCI 671 AZERBAYCANLI ŞAİR NEBİ XEZRİ NİN ŞİİRLERİNDE ÇOCUK VE GELECEK NESİL ALGILAMASI Yrd. Doç. Dr. Mitat DURMUŞ 678 ÇOCUKLARDA KİŞİLİK VE MANEVİYATIN GELİŞTİRİLMESİ AÇISINDAN CAHİT ZARİFOĞLU NUN MASALLARI VE ÇOCUK ŞİİRLERİ Dr. Özlem FEDAİ 684 ix

MİKAYIL MÜŞFİK İN ÇOCUK ŞİİRLERİ Dr. Pervane BAYRAM 690 ИСТИҚЛОЛ ДАВРИ ЎЗБЕК БОЛАЛАР АДАБИЁТИ: АНЪАНА, ВОРИСИЙЛИК ВА ИЗЛАНИШ Раҳматулла БАРАКАЕВ 696 ÇOCUK RUHLU ŞAİR YA DA ÇOCUKLARIN ŞAİRİ GÖKHAN AKÇİÇEK (HAYATI, SANATI VE ESERLERİ) Yrd. Doç. Dr. Salih OKUMUŞ 700 M.AKİF İN ÇOCUĞA PEDAGOG VE PSİKOLOG OLARAK YAKLAŞIMI Öğr. Gör. Seriyye GÜNDOĞDU 710 UŞAQ ƏDƏBİYYATIMIZIN PROBLEMLƏRİ Sərvaz HÜSEYNOĞLU 713 UŞAQ DÜNYASI VƏ UŞAQ ƏDƏBİYYATI Bəhram ƏSƏDİ 716 GÜNEY AZƏRBAYCANDA UŞAQ ƏDƏBİYYATI İLƏ BAĞLI ÇƏTİNLİKLƏR! Həsən RAŞİDİ 718 UŞAQ VƏ DİL 721 TÜRK AZERİ ATASÖZLERİNDE ÇOCUK VE EĞİTİMİ Dr. Ahmet ÖKSÜZ 722 ÇOCUKLAR ÖZEN İSTER Dr. Ali Osman SOLMAZ, Dr. Tuncay BÖLER 727 AZERBAYCAN DA ÇOCUKLARA VERİLEN İSİMLER Dr. Erdal KARAMAN 731 UŞAQ ŞEİRİNDƏ YAMSILAMALAR Dr. İslam HÜSEYNOV 737 UŞAQ VƏ KLASSİK ƏDƏBİYYAT 743 NÂBÎ NİN HAYRİYYE SİNDE OĞLU EBU L-HAYR MEHMET ÇELEBİ YE ÖĞÜTLERİ Dr. Hikmet ATİK 744 SEYYİD AZİM ŞİRVANÎ: BİR ŞAİR VE BİR EĞİTİMCİ Yrd. Doç. Dr. Ömer BAYRAM 750 SEYYİD AZİM ŞİRVANİ NİN ÇOCUKLARA YÖNELİK İLMÎ FAALİYETLERİ Öğr. Gör. Setter DURMAZ 755 UŞAQ ƏDƏBİYYATINDA ÇAĞDAŞ TƏMAYÜLLƏR 763 DEDE KORKUT : BİR MENTOR Yrd. Doç. Dr. Aysun ERGİNER 764 KIZ ÇOCUKLARININ SİYASAL SÜRECE KATILIMINDA ÇOCUK EDEBİYATININ ROLÜ VE ÖNEMİ Öğr. Gör. Uğur Arif BÖLEK, Öğr. Gör. Berrin BÖLEK 769 ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATINDA YENİ KONULAR VE YENİ YÖNELİMLER Yrd. Doç. Dr. Medine SİVRİ 773 ÇOCUKLARIN SİYASAL TOPLUMSALLAŞMA SÜRECİNDE NASREDDİN HOCA FIKRALARININ ROLÜ Öğr. Gör. Uğur Arif BÖLEK, Öğr. Gör. Berrin BÖLEK 778 x

UŞAQ VƏ FOLKLOR 783 TEKERLEMELİ BİR ÇOCUK OYUNUNUN VARYANTLARI VE KÖKENİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME: İSTANBUL UN PARKI Arş. Gör. Abdulselam ARVAS 784 MUĞLA ÇOCUK FOLKLORUNDA OYUN VE OYUNUN İŞLEVİ Yard. Doç. Dr. Ali Abbas ÇINAR 790 TÜRK VE İNGİLİZ NİNNİLERİNDE ÇOCUK DÜNYASININ TASVİRİ Öğr. Gör. Ali BEREKET, Öğr. Gör. Serap MAGILL 797 ÇOCUK EDEBİYATINDA NİNNİLERİN YERİ VE İGNAS KUNOŞ UN 1925 TE DERLEDİĞİ İLK TÜRKÇE NİNNİLER Prof. Dr. Ali ÇELİK 801 UŞAQ FOLKLORU: RİTUAL VƏ JANRIN BƏZİ PRAQMATİK ASPEKTLƏRİ Doç. Dr. Ağaverdi XƏLİL 805 TAPMACALARDA MİFOLOJİ MOTİVLƏR f.e.n. dos. Avtandil AĞBABA 809 ORTAK ANONİM TÜRK HALK EDEBİYATI ÜRÜNLERİNDEN BİLMECENİN ÇOCUK EDEBİYATINA KATKILARI Arş. Gör. Ayhan KARAKAŞ 813 ÇOCUK EĞİTİMİNDE FOLKLOR/HALKBİLİMİNDEN YARARLANMA ÜZERİNE Yrd. Doç. Dr. Birol AZAR 817 MÂNİLERİN ÇOCUĞUN EĞİTİMİNDE YERİ Arş. Gör. Buket DEDEOĞLU, Arş. Gör. Banu ÖZDEMİR 825 NOQAY XALQ NAĞILLARININ (ERTENGİ`LƏRİN) TƏSNİFATI VƏ İTİN PİŞİYİ SEVMƏMƏSİ İLƏ NOQAY və ŞEYTAN NAĞILLARININ MƏTNİ Əhməd ƏHMƏDOV 828 AYPARA KİTABI AZƏRBAYCAN ƏLİFBASI İLƏ Fəridə SÜLEYMANİ (AYTƏKİN) 835 KIRSAL ALANDA ÇOCUKLAR İÇIN KULLANILAN EL SANATLARI ÜRÜNLERI: TÜRKIYE (AKDENIZ BÖLGESI) ÖRNEĞI Yrd. Doç. Dr. Feryal SÖYLEMEZOĞLU, Prof. Dr. Zeynep ERDOĞAN, Prof. Dr. Gürsel DELLAL 837 S.S. AHUNDOV UN ÇOCUKLAR İÇİN YAZDIĞI QORXULU NAĞILLAR İN İNCELENMESİ Öğr. Gör. Zabitə TEYMURLU, Lalə QASIMOVA 841 TÜRK HALKLARININ MASALLARINA KARŞILAŞTIRMALI BİR BAKIŞ Doç. Dr. Makbule MUHARREMOVA 845 İMAN ƏSASLARI BAXIMINDAN AZƏRBAYCAN ATALAR SÖZLƏRİ f.e.n. Dos. Məmmədəli BABAŞLI 848 BATTAL GAZİ DESTANINDAN ÇOCUKLAR İÇİN ALINACAK ÖĞÜTLER Öğr. Gör. Mehmet TURMUŞ 856 UNUTTURULAN TÜRK DİYARI REVAN A AİT HİKÂYELER VE BU HİKÂYELERDEKİ ANA MOTİFLER Mintez ŞİMŞEK 858 TÜRK HALK OYUNLARININ ÇOCUK GELİŞİMİ ÜZERİNDEKİ EĞİTSEL İŞLEVLERİ Arş. Gör. Neslihan ERTURAL, Arş. Gör. M.Serkan ERTURAL 860 TÜRKMEN KÜLTÜRÜNDE ÇOCUK VE HÜVDİ (NİNNİ) GELENEĞİ Yard. Doç. Dr. Ramazan ÇAKIR 866 KAŞGARLI DAN ÇOCUKLARA ÖĞÜTLER Öğr. Gör. Seyran GAYIBOV 871 xi

UŞAQ VƏ MİLLİ-MƏNƏVİ DƏYƏRLƏR 877 MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİMİZ AÇISINDAN ÇOCUK EDEBİYATIMIZDAKİ TERMİNOLOJİ VE ÖNEMİ Doç.Dr. Abdurrahim GÜZEL 878 DÎNÎ VE AHLÂKÎ DEĞERLER AÇISINDAN ÇOCUK KLASİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Arş. Gör. İbrahim TURAN 886 DİNÎ ÇOCUK EDEBİYATI VE İLÂHİYAT PROGRAMLARI Prof. Dr. Talat SAKALLI 893 UŞAQ MƏTBUATI 897 MEHMET ŞEMSEDDİN İN ÇOCUK DERGİCİLİĞİ ÜZERİNE Doç. Dr. Aziz KILINÇ, Fatih TANRIKULU 898 BİR ÇOCUK DERGİSİ OLARAK GONCA Murat KAYA 909 İLK UŞАQ JURNАLI «DƏBİSTАN» VƏ ОNUN DİL TƏCRÜBƏSİ f.е.n. Sеvdа SАDIQОVА 915 UŞAQ SƏSLİ, GÖRÜNTÜLÜ VƏ DÖVRİ NƏŞRLƏRİ 921 TÜRKİYE DE ÇOCUK KİTAPLARININ GELİŞİMİ Yrd. Doç. Dr. Ebru Hasibe TANJU 922 UŞAQ ƏDƏBİYYATININ TƏRCÜMƏSİ - KİM NƏYİ KİMLƏR ÜÇÜN TƏRCÜMƏ EDİR? f.e.n. Nərminə ƏLİYEVA 929 UŞAQ KİTABLARININ NƏŞRƏ HAZIRLANMA PRİNSİPLƏRİ Dr. Vüsalə MUSALI 933 ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ ÇOCUK KİTAPLARINDA BİÇİMSELLİK (METİN, DİL VE RESİMLEME) Öğr. Gör. Münevver Can YAŞAR, Yrd. Dr. Zeliha G. YAZICI 936 UŞAQ TƏLİM VƏ TƏRBİYƏSİ 941 İMAM GAZZALÎ'NİN EY OĞUL ADLI ESERİ VE ÇOCUK EĞİTİMİNDEKİ YERİ Prof. Dr. Abdulhakim YÜCE 942 UŞAQ ƏDƏBİYYATINDA ƏXLAQ TƏRBİYƏSİ MƏSƏLƏLƏRİ Öğr. Gör. İbrahim KURT 947 ANADİLİ ÖNEMİ, EĞİTİMİ-ÇOCUK EDEBİYATI ÜRÜNLERİ İLİŞKİSİ Yrd. Doç. Dr. Ali ÇAVUŞOĞLU 951 İTAAT KÜLTÜRÜ KAZANDIRMA ARACI OLARAK HİKÂYE VE MASALLAR: II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ ÇOCUK DERGİCİLİĞİ ÖRNEĞİ Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU 955 B. VAHABZADƏYƏ GÖRƏ CƏMİYYƏTİN FORMALAŞMASINDA UŞAQLARA VERİLƏN TƏLİM-TƏRBİYƏNİN ÖNƏMİ Öğr. Gör. Bayram GÜNDOĞDU 960 UŞAQ ƏDƏBİYYATININ TƏDRİSİNDƏ KOMPÜTER TƏLİM PROQRAMLARINDAN İSTİFADƏNİN YOLLARI Öğr. Gör. Etibar SEYİDZADƏ 964 xii

TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR VE ÇOCUK KİTAPLARI Prof. Dr. Firdevs GÜNEŞ 969 TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE ÇOCUK KİTAPLARININ DİL ÖĞRETİMİ ARACI OLARAK KULLANILMASI Yrd. Doç Dr. Hülya YAZICI OKUYAN 977 EĞİTİM DEĞERLERİ AÇISINDAN ÇOCUK EDEBİYATI Öğr. Gör. Dr. Kelime ERDAL 981 KAFLI NIN MAKALELERİNDE ÇOCUK VE EĞİTİM Dr. Muharrem KAPLAN 989 PSİKOLOJİK AÇIDAN ÖLÜM OLAYININ ÇOCUKLAR ÜZERİNE ETKİSİ VE ÖLÜM EĞİTİMİ Prof. Dr. Mustafa KÖYLÜ 992 ÇOCUĞUN OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZANMASINDA EBEVEYNİN ROLÜ VE MESULİYETİ Osman KAPLAN 999 DEDE KORKUT DESTANININ SOSYAL BECERİLER AÇISINDAN ANALİZİ Yrd. Doç. Dr. Rukiye ŞAHİN, Saadet Demirbağ BOLAT, Süleyman ÇİFCİ 1004 0 6 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARDA DİL GELİŞİMİ Öğr. Gör. Salih SAVAŞ 1008 ÇOCUKLARA TEMEL DEĞERLERİ KAZANDIRMANIN ÖNEMİ Yard. Doç. Dr. Zühal ÇUBUKÇU 1012 MÜƏLLİFLƏR İNDEKSİ 1021 xiii

xiv

TÜRK XALQLARI édébìyyati (II): BEYNéLXALQ UÅAQ édébìyyati KONQRESÌ - II K Ì T A B - UŞAQ VƏ ƏDƏBİYYAT

612 ŞİDDETİN ESTETİZE EDİLMESİ VE ÇOCUK: TARTIŞMAYA AÇILARAK DEĞERSİZLEŞTİRİLEN DEĞERLER Çocuk ve şiddet bir arada söz konusu edilince çeşitli ihtimaller belirir. Çocuğun fiziksel ve ruhsal şiddete maruz kalması, şiddete tanık olması, şiddet uygulaması. Benim bu bildiride söz konusu etmek istediğim asıl husus, şiddetin ve kötülüğün film, tiyatro, roman, hikâye, şiir, çizgi film, reklâm filmi gibi görsel ve yazılı kurgusallarda ele alınış biçimi. Bu ele alınış biçiminin tarihsel evreleri ve modern dünyada geldiği noktanın tesbiti ve buna bağlı olarak çocuklar ve gençler üzerinde oluşturacağı değerlerin değersizleştirilmesi etkisi itibarıyla endişelerin sergilenmesi ve nihayet tedbir gerekliliğinin işaretinden ibarettir. Çocuğun, hangi biçimde olursa olsun şiddetle muhatap olmasının onun ruhunda oluşturacağı olumsuz etkilerin ayrıntılı biçimde irdelenmesi ise bu bildirinin kapsamı dışındadır. Çeşitli anlamlara gelen ve ontolojik olarak kötülüğün bir parçası olarak muamele gören şiddet sorunu başlangıçtan bu yana insan zihnini ciddi olarak meşgul etmiştir. Gerçeği vahyin ışığında yorumlayan semavi dinler ve semavi olmayan dinler gibi felsefe, psikoloji ve sanat da kötülük ve şiddet sorunsalını ayrıntılı biçimde incelemişlerdir. Bu disiplinler arasında şiddet ve kötülüğün anlamlandırılması itibarıyle tam bir uzlaşma söz konusu değildir. Kötülüğü doğal ve ahlâki olmak üzere ikiye ayıran bu disiplinler doğal afetler, hastalıklar, ölüm gibi oluşları doğal kötülük, insan iradesiyle gerçekleştirilen kötülüğü ahlâki kötülük olarak değerlendirmişlerdir. Ancak her durumda kötülük ve buna bağlı olarak şiddet karşısında insanlık adına ortak bir tavır alınmıştır. Şiddet, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Ancak onun doğrudan ya da dolaylı olarak sanat eserine dönüştürülürken yüklendiği manalar dönemden döneme değişiklik gösterir. Bizde gelenek korku ve şiddet üzerinde ısrarlı değildir. Batıda ise kötülüğün ve şiddetin ele alındığı eserler Romantizme kadar onun iyilik karşısında insani ve tanrısal değerler adına ezildiği örneklerdir. Goethe ninki dahil bütün Faustlarda iyi ve kötü arasında savaşan insanı temsil eden Dr. Faust saf iyiliğe şeytanın değil, içindeki iyinin açtığı yoldan ulaşır. Shakespeare in kötülüğü sırf kötülük olduğu için seven kahramanları da sonunda iyiliğin etkisi altında yok olurlar. Prof. Dr. Nazan BEKİROĞLU Karadeniz Teknik Üniversitesi Trabzon / TÜRKİYE Ancak kötülüğün iyilik karşısında insani ve tanrısal değerler adına ezildiği bu tür yapıtlar Milton un Yitik Cennet i ile son büyük örneğini verir. On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda bu kavram Rasyonalizm tarafından değersizleştirilir ve Romantizm tarafından çarpıtılır (Russell, 2001, s.185). Bu kapsamda kötülüğü sadece kendisi için yani saf kötülük olarak yücelten isimlerin arasında Marki de Sade (1740-1814), hatta ondan evvel Julian Offray de la Mettrie (1709-1751) akla gelmelidir. Erdem ve yasayı hayal ürünü, merhamet, sevgi ve nezaketi engel olarak değerlendiren Sade için tek değer zevkin yüksekliğidir. Bu, başkalarına işkence etmek hatta öldürmek bahasına da olsa bir şey değişmez. Unutulmamalı ki Sadizm onun isminden türeme bir terimdir. Romantik dönem kötülüğü, özgürlük adına soylu bir başkaldırı olarak değerlendirmekten, İblis ve Prometheus a yücelik anlamı atfetmekten, bu arada Kabil karakterine de kahramanlık izafe etmekten geri durmamıştır. Byron un Cain (1821) i alışıldık Kabil tiplemesinin dışında bir kahraman örneği çizer. Shelley Prometheus u başkaldırının simgesi olarak yüceltir. Chateaubriand, A. De Vigny gibi Romantiklerde de aynı tavra rastlamak mümkündür. Özellikle W. Blake (1757 1827) etkisinde kalan Lord Byron gibi ozanlar kötülüğü yüksek bir başkaldırı cesareti olarak övmüşlerdir. Yine de dikkat edilmesi gereken önemli husus; kötülüğün en fazla olumlandığı hallerde bile onun görece daha yüksek bir iyi için olduğu esası değişmez: Özgürlük için, daha yüksek bir ahlâk için vs. Kötülüğe duyduğu bütün ilgiye ve fantazyalarının ürkütücülüğüne rağmen Baudelaire bile sebepsiz saf kötülüğün peşinde değildir. 19. asır sonlarında, kolaycı iyimserlikten, hayalcilik ve Pollyannacılıktan nefret eden Nietzsche (1844-1900), kötülükle yüzleşilmesi gerektiğini vurgular ancak onun da yücelttiği şey saf kötülük değildir. Kötülük sorunsalı söz konusu edildiğinde zikredilmesi gereken en önemli isimlerden birisi de Dostoyevski dir. Romanlarının hemen tamamını kötülüğün neden var olduğu meselesinin sebeplerini anlamaya ayıran bu romancı tıpkı Nietzsche gibi kolaycı iyimserliği nefretle karşılayarak kötülükle yüzleşilmesi gerektiği görüşünü şiddetle savunur. Bu nedenle eserlerindeki başkahramanlar

Materiallar daima bataklıktan başlayan bir arınma çizgisini üstlenirler. Çünkü ona göre insan, içinde kötülüğe müsait bir yer taşır ancak özde iyidir ve son söz merhametin, sevginin ve Tanrı nındır. Bu çok genel manzaradan anlaşılmaktadır ki 20. asra kadar batı kültür ve sanatında şiddet, kötülük olgusunun bir parçası olarak kabul edilmiş, özellikle ahlâki şiddet, iyiliğin karşısında ve onu tehdit eden bir güç olarak algılanmış, olumsuzlanmıştır. Nihai varış noktası olarak daima iyilik işaret edilmiş, sanat, kötülüğün cezalandırılması gibi bir mesajı açık ya da örtülü olarak vermiştir. Şiddet ve kötülüğün bizatihi kendisi olarak, gerekçesiz, saf haliyle yüceltilmesi azınlıkta kalmış, aslolan kötülükle mücadele olarak işaret edilmiştir. Ancak modern dünyaya, özelikle de son 25 yılın kurgusallarına geldiğimiz zaman durum değişir. Bu dönemde heavy-metalci grupların gaddarlık, uyuşturucu, özgür ilişki, çirkinlik, bunalım, gibi değerlere büyük bir tutkuyla bağlanması, edebi yapıtların aynı izleği hem hazırlaması hem sürdürmesi, yeraltı edebiyatının ve fanzinlerin hiç olmadığı kadar yer üstüne çıkması dikkat çeker. 19. yy sonları ile 20. yy başlarında Sade dan ilham alan yer altı edebiyatı Bukowski ile sesini iyice duyurur. Chuck Palahniuk bu edebiyatın meşhur ismidir (Fıght Club onun romandır). Edebi eserler kadar sinemanın da, dâhi ve entelektüel psikopat tiplerini, hiçbir eleştiriye tabi tutmaksızın sadece seyrettirmesi de bu döneme rastlar. Modern dünya, şiddeti, sanatın çeşitli dallarında birkaç türlü ele almaktadır. 1. Geleneksel anlatımın bir devamı olarak kötülük ve şiddet anlatılır ama sonunda iyiler kazanır. Kötülük bu anlatımda ayrıntılı olarak gösterilmek yerine birkaç işaret ve ima ile geçiştirilir. 2. Kötülük ve şiddet ayrıntılı olarak anlatılır. Fakat bu anlatımın sonunda da iyilerin kazandığı ya da kazanacağı ima edildiği ya da gösterildiği için şiddet bu anlatımda pornografiye dönüşmez. Bir bakıma, gerçeğin peşinden giderken aykırı görüntülere yer verilmektedir. İyi bilinen birer örnek olarak üçü de Mel Gibson yönetmenliğindeki Cesur Yürek, Tutku-İsa nın Çilesi ve Apokalipto filmlerini hatırlamakta yarar var. Bu filmlerde dozu, sırasıyla artmak üzere şiddetin alışılmadık ve ayrıntılı betimlemesine yer verilmektedir. Fakat her üç film de iyilerin zaferini ya da iyilerin yanında olmak gerekliliğini işaret ettiği için şiddet bu filmlerde pornografiye dönüşmez, epik bir anlatımın sınırları içinde kalır. İncitse de yarattığı hasar geçicidir. 3. Ancak modern dünya kurgusallarında şiddete dair üçüncü bir anlatım var ki şiddet artık iyiliğe ya da herhangi mutlak bir değere rağmen değildir, sadece kendisidir. Edebiyata göre çok daha kolay ulaşılabilir olan sinema bu hususta asıl atılımı yapar. Şiddeti yüceltmemekle birlikte bu tarzın önünü açan Tarantino filmleri (Rezervuar Köpekleri, Ucuz Roman) nin saf şiddeti işleyen Saw (Testere), Hotel (yönetmeni değilse de yapımcısı Tarantino dur) gibi filmlere uzanan bir yolun önünü açtığı düşünülebilir. Popüler sinemada Kuzuların Sessizliği ile şiddete bakış deformeye uğrar. İlk kez bir filmin sonunda iyinin kazanacağı imlenmemiş, parmaklıklar arkasında da olsa katil kazanmıştır. Peki neden? Bu manzara Rönesans süreğindeki batılı insan tipinin ihtiyaçlarının cevaplanmasında gelinen son nokta olarak düşünülmelidir. İnsan artık kendisini Tanrı dahil bütün değerlerin üzerine yerleştirmiştir. İnsan sadece insan olduğu için değerlidir ve onun dünyevi hazzı için her şey seferber edilmektedir. Ancak günümüze gelip dayandıkta, görülür ki doyması için her yolu mübah sayan bu insan, doydukça doymazlaşmıştır. Ve bu insanın doyabilmesi için bütün normal azıklar yetersiz kalınca sıra dışı azıklar devreye girmiştir. Denebilir ki değişen dünya, şiddetin ve kötülüğün bambaşka bir algıyla işlenmesine ve takdim edilmesine ortam hazırlamıştır. Toplumsal bir bilinç bozulmasının neticesinde şiddet, tüketim toplumunun ihtiyaçlarına bir yandan cevap verecek diğer yandan bu ihtiyaçları kışkırtacak yeni bir alan olarak içi boşaltılmış, estetize edilmiş, bir tüketim nesnesine dönüştürülmüş, popülerleştirilmiş ve öylece tedavüle sokulmuştur. İşkence ve şiddet artık ticari birer sömürü alanıdır. İnternet, televizyon, globalleşme, medya gücü, iletişim imkânlarının artması bu algının sansürsüzce yayılmasına zemin hazırlamıştır. Böylece ortaya ahlâki bir değişimin hazırladığı, ticari kaygıların da servis ettiği estetize edilmiş bir şiddet ve kötülük olgusu çıkmıştır. Kötülüğü ve şiddeti yargılayan ve kınayan değil, onun zekâ üslubuna hayranlıkla bakan bir bakış açısı gelişmiştir: Yüceltilen tek değer olarak zekâ, bir sanat eseri olarak cinayet ve bir dahi olarak katil. Ortalık zevk için öldüren, tatmin olmak için işkence eden, pornografik şiddetin ayrıntılı tahayyülünde emsalsiz bir belagat gücü sergileyen ve kendi üzerine dönen sarmal aklın gücünde kötülüğünün gerekçelerini türeten psikopat dâhilerden geçilmiyor. Bunların çoğu statü olarak yüksek ve aydın kişiler. Yükseltilen tek değer şiddet ve onu gerçekleştiren zekâ. Hak-hukuk, iyilik, merhamet, nezaket, empati, özveri gibi insani değerler, günah kavramı hak getire. Her türlü insani değerin bu arada günah kavramının da hayattan kovulması meşrulaştırılmış bir şiddet algısını kışkırtıp duruyor. Bu tedavülün bir yanı ticari bir diğer yanı ise ideolojiktir. Ticari olarak, tarafları onun getireceği rant ilgilendirmektedir. İşkence turizmi, şiddet ser- 613

Türk Xalqları Ədəbiyyatı (II): Beynəlxalq Uşaq Ədəbiyyatı Konqresi mayesi. Bir ideoloji olarak kışkırtılan şiddet ise değerlerin değersizleştirilmesine göz yummaktadır. Asıl ürkütücü olan budur. İyiliği, iyi kalabilmeyi modası geçmiş bir mesabeye düşüren bu algı, bütün değerleri değersizleştirmektedir. Gerçeğin peşinden giderken aykırı görüntülere yer vermek değil, değerleri değersizleştirmektir artık bu. Toplumsal duyuş tarzlarımız değişmektedir. Fazla değil sadece birkaç yıl evveline kadar yarıda bırakıp çıktığımız kaç filmi, kaç diziyi içimize sindirir olduk? Kabullerimizde bir genişleme oluştuğu muhakkak. Düşünülmesi bile hoş karşılanmayanlar listemiz gün geçtikçe daralıyor. Yani değer ölçülerimiz deforme oluyor. Her gün yeni bir kelime giriyor lügatimize ve kelime, arkasından manasını sokuyor hayatımıza. Ve her şeyi, tartışılması gerekmeyeni tartışmayı sever olduk. Tartışılan meşrulaşıyor, en azından hayatımızda kendisine bir alan açıyor. İnsani değerler adına tartışmasız alanlar kayboluyor. Oysa mutlak ahlâkın, temel insani değerlerin tartışması yoktur. Bu kayıpla toplumsal bilinç kirleniyor, kirlenmekle kalmıyor insanlık hali olarak anlaşılır kılınıyor. Bireysel sapkınlıklar insanlık hali ne dönüşüyor. Bunun en bariz örneği modern psikolojinin psikopati, sadizm, mazoşizm gibi davranış bozukluluklarını artık sadece birer rahatsızlık olarak değerlendirmesidir. Anormalite, normalleşirken tüketim piyasasında da başköşeye kuruluyor. Sanatlaşırken de insanlık hali bu savunusunun arkasına gizliyor. İnsanlık hallerinin teşhiri savunusunun arkasına sığdırılmış taş atışı, kaç kurbağanın ürkütülmesine değiyor acaba? Benim bir akademisyen, sanatkâr, hoca ve anne olarak asıl endişem bu. Şimdi bütün bu anlattıklarımın, çocuk neresinde? Her yerinde. Hatta tam içinde. Bu ürünlerin yetişkinler için olduğu gerçeği hiçbir şey değiştirmez. (Yetişkinler için olmaları da tartışılabilir, o ayrı bir mesele). Çünkü globalleşme, internet, sinema, televizyon, medya, çocukları tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar şiddet bombardımanına maruz bırakmaktadır. Çocuklar sinema salonlarına elini kolunu sallayarak girmekte, internet-cafe - lerde sakıncalı yetişkinlerle muhatap olabilmektedirler. Onları kontrol son derece zorlaşmıştır. Sonuna kadar korusak evden durağa yürüdüğü mesafede karşılaştığı sinema afişlerini yok edemeyiz, marketin önündeki gazete ön sayfalarını da. Araştırmalar gösteriyor ki şiddete ve saldırganlığa yönelik davranışlar yaşamın erken dönemlerinde öğrenilmektedir. Çocuk, karşılaştığı şiddet göstergelerini yorumlayacak güçte değildir. Sosyalizasyon süreçlerinde gördüğü şeyin gerçek mi kurgusal mı olduğunu ayırt edemez. Kurgusal olanı gerçek zannedebilir. Olumsuzlanması gerektiğini anlamayabilir ve en önemlisi bu kahramanları örnek model olarak benimseyebilir. Onlarla özdeşlik kurabilir. Şiddeti tekrarlayabilir. Tekrarlama yolu ile şiddete karşı duyarsızlaşma olur. Şiddet olağan bir durum haline gelir. Uyarılmayı arttırır, çocuk şiddete daha yatkın hale gelir (Umurtak). Ve unutulmamalı ki şiddet çekicidir. Şehir ve apartman hayatı içinde üç ekran, sinema, televizyon ve bilgisayar, arasında sıkışıp kalan; börtü-böcek, yaprak-çiçek göremeyen, toprağa basamayan çocuk, bedeni gibi ruhunda da biriken negatif elektriği boşaltacak doğanın sağaltıcı etkisinden de mahrumdur. Batılı tasvirin safi zihinleri bulandırdığı doğrudur. Ve en safi gönüllerin de çocuklarda olduğu muhakkaktır. Bu kazanın en korunaksız kazazedeleridir onlar. Neticede kültürü, karakteri ve değer ölçüleri sığ, ruh sağlığı sarsılmış, insani değerleri zayıflamış bir gençlik çıkar karşımıza. Bize düşen birer entelektüel olarak her zamankinden daha fazla mücadele etmek, anne baba olarak da her zamankinden daha fazla bilinçlendirmek, korumaktır. Kaynağı hakkındaki bütün farklı görüşlere rağmen ben inanıyorum ki şiddet ne tümüyle yaradılıştan gelen bir duygudur ne de tümüyle toplumsal etkiler sonucunda ortaya çıkar. İnsan, özünde tümüyle kötü ve şedit bir varlık değildir. Ancak onun yapısında şiddet ve kötülüğü taşımaya müsait bir kıvam vardır. Öyleyse şiddet öğrenilebilir bir davranıştır. Öyleyse tedbir, çocuğun ruh ve beden sağlığını dolayısıyla toplum sağlığını tehdit eden bu davranış biçiminin öğrenilmesini engelleyebilir. Lâkin bu tedbir paketi ailelerin boyunu çoktan aşmıştır. Aile, okul ve devletin ilgili kurumları el ele vermeden üstesinden gelinmesi güç gibi görünmektedir. SEÇME KAYNAKÇA Durmuş Hocaoğlu, Batıda Şiddet, kan ve Korku Kültürü I-IX, Yeniçağ, 29 Ekim 2006-17 Kasım 2006. Çocuk Edebiyatı ve Çocuk Hekimliğine Yansıyan Şiddet Sempozyumu, Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü ve Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Osmangazi Üniversitesi Yayınları, No. 084, Eskişehir 25-27 Nisan 2002. Gülden Umurtak, Şiddet ve Çocuk, www.medikal24.com. Erol Güngör, Değerler Psikolojisi Üzerinde Araştırmalar, Ötüken Yay., İstanbul 1993. Jeffrey Burton Russell, Şeytan Antikiteden İlkel Hıristiyanlığa Kötülük, Kabalcı yay., İstanbul 1999. Jeffrey Burton Russell, İblis: Erken Dönem Hıristiyan Geleneği, Kabalcı yay., İstanbul 2000. Jeffrey Burton Russell, Lucifer: Ortaçağda Şeytan, Kabalcı yay., İstanbul 2001. Jeffrey Burton Russell, Mephistopheles: Modern Dünyada Şeytan, Kabalcı yay., İstanbul 2001. 614

İBRAHİM ALÂATTİN GÖVSA NIN ÇOCUK ŞİİRLERİ Yard.Doç.Dr. A. Mecit CANATAK Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk dili ve Edebiyatı.bölümü Van / TÜRKİYE acanatak@hotmail.com, acanatak1@hotmail.com, acanatak@yyu.edu.tr Çocuk edebiyatı veya çocuklar için edebiyat, genel edebiyatın içerisinde tek başına bir anlam ifade eden bir yöneliştir. Çocuğa yönelik edebiyatın tam olarak hangi tarihlerde ve nerede başladığı tartışılan bir konudur. Bu belirsizlik ve tartışmaların temelinde de çocuk edebiyatının ne olduğu, bu kavramın neyi ifade ettiği sorusu yatmaktadır. Bana tanınan sürenin sınırları doğrultusunda burada bahsi geçen tartışmalara değinmeyeceğim. 1 Ancak genel olarak edebiyat tarihlerine bakıldığında çocuklar için bir edebiyatın gerekliliği düşüncesinin oldukça yeni olduğu görülür. Buna rağmen en eski sözlü edebiyat mahsullerinde bile çocukların bir şekilde yer aldığını söyleyebiliriz. Buna paralel olarak dünyada çocuk edebiyatının matbaanın bulunuşuyla beraber ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Nitekim 16. asırdan itibaren kitaplar basılmaya başlanır. Söz gelimi Homeros ve Ezop masalları gibi klasik eserler 17. Yüzyıldan itibaren çocuklar için yeniden kaleme alınır ve düzenlenir. Özellikle İngiltere de konuyla ilgili geniş bir litteratür oluşur. Robinson Crusoe (1719-1720, Daniel De Foe), Adventurs of Philip(Philip in Serüvenleri)(1727, Dorrington), Swiss Famiy Robinson (İsveçli Robinson Ailesi) (1814, Johann David Wyss), Gulluver s Travels (Guliverin Seyahatleri) (1726, Jonathan Swift) ve Alice s Advertures(Alice Harikalar Diyarında) (1865, L.Carrol) gibi günümüzde de çocuk yazını açısından popüler olan bazı eserler 18. ve 19. yüzyılda ortaya çıkar ve bunlar birçok Avrupa diline çevrilir. Bu eserler etrafında büyük bir çocuk okuyucu kitlesi oluşur. Çocuk yazınının Fransız edebiyatında popülerlik kazanması ise yaklaşık olarak 17. Yüzyıla dayanır. Bunda özellikle bütün Avrupa yı saran romantizmin tesirinin olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda La Fontaine nin fablları büyük ilgi görür. Fransız çocuk yazını asıl gelişmesini ise 19. yüzyılda gösterir. Özellikle Jules Verne in 80 Günde Devr-i Âlem, Deniz Altında 20.000 Fersah, Aya Yolculuk gibi serüven romanları ile Hector Malot un mutsuz çocuklukları anlatan Sans Famile (Kimsesiz) (1878) gibi romanları ön plana çıkan eserlerdendir. 20 yüzyıldan itibaren Fransa da çocuk edebiyatı sadece ahlak dersi vermek ilkesinden uzaklaşarak gerçekçilik ilkesine uyar. Antoine de Saint-Exupery nin Le Petit Prince (Küçük Prenses, 1943) adlı eseri bunlardandır. Amerika Birleşik Devletlerinde de yaklaşık aynı dönemlerde çocuk yazını popüler olur. 2 Avrupa - nın diğer edebiyatlarında da benzer gelişmeler görülür. Söz gelimi çocuk edebiyatının en çok geliştiği ülkelerden biri Almanya dır. 20 yüzyılın başlarında Alman halk hikâyeleri, masal ve şiirleri çocuklar için yeniden derlenir. Sözgelimi Grimm Kardeşler topladıkları halk masallarını 1824 te yeniden derleyip yayımlarlar. Bütün bunlardan yola çıkarak Avrupa nın aydınlanma, romantizm gibi olguların etkisiyle çocuk yazını alanında klasik ve modern eserler oluşturabilecek düzeye geldiğini ve bu minval üzere Türk çocuk edebiyatını etkilediğini söylemek mümkündür. Böylece yazılı Türk çocuk edebiyatının da Batıdaki gelişmelere paralel olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Yazılı çocuk edebiyatının gelişmesine kadar bu açığı masallar, bilmeceler, ninniler, efsaneler vs. gibi sözlü halk ürünleri karşılıyordu. Sözlü gelenekten sonra da yazınsal eserlerin çok revaçta olmadığı görülür. Asıl itibariyle doğu ve İslâm toplumlarında çocuklar için hazırlanmış kitaplara pek rastlanmadığı söylenebilir. Bunda doğu ve İslam toplumlarının çocuğa bakış açısının, çocuğa biçilen toplumsal rolün etkileri olabileceğini söyleyebiliriz. Orhan Okay ın ifade ettiği gibi eski edebiyatımızda da çocukların ilgisini çekecek veya çocuklardan bahsedecek eser neredeyse yoktur. Sadece zaman zaman Leyla vü Mecnun, Hüsn ü Aşk mesnevilerinde olduğu gibi çocuklara değinildiği görülür. 3 Dolayısıyla köklü bir geçmişe sahip Türk edebiyatına rağmen, çocuk edebiyatının Tanzimat yıllarına kadar fazla bir gelişmişlik göstermediği söylenebilir. Tanzimat döneminde toplumsal yapının değişmesiyle birlikte çocuğun birey olarak algılanmasının yanı sıra roman ve 1 Müge Sucu Polat, Fazıl Hüsnü Dağlarca nın Şiirlerinde Çocuk Teması, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 2002, s.1 vd. 2 3 A.g.e., s.29. Orhan Okay, Edebiyat ve Kültür Dünyamızdan Makaleler, Denemeler, Sohbetler, Ankara 1991, s.43. 615

Türk Xalqları Ədəbiyyatı (II): Beynəlxalq Uşaq Ədəbiyyatı Konqresi öykü gibi düz yazı türlerinin edebiyatımıza girmesi ve bu alanda da yapılan çevirilerden sonra çocuklar için kitap hazırlanması düşüncesinin yaygınlaştığı söylenebilir. Edebiyatı aynı zamanda eğitim aracı, halk için mektep olarak değerlendiren Tanzimat edebiyatçıları, J.J.Rousso nun Emile önsözünde ifade ettiği gibi toplumsal kurtuluşun çocuğun terbiyesine bağlı olduğunu kabul etmişlerdir. 4 Böylece çocuklara yönelik eserlerin gerekliliğini savunmuşlardır. Âkif Paşa nın ölen torunu için kaleme aldığı mersiye belki de bu dönemdeki ilk yerli ürünlerdendir. Ancak eserin sadece çocuktan bahsetmekle kaldığını dolayısıyla çocuk edebiyatına bir derinlik getirmediğini söyleyebiliriz. Ancak Âkif Paşa nın Ethem Pertev Paşayla birlikte çocuk edebiyatı sahasında telif ve tercüme ilk eserler veren sanatçılar olarak kabul edildiğini de söyleyelim. Dünya çocuk klâsiklerinin Türkçeye çevirileri de Tanzimat dönemine rastlar. Yusuf Kâmil Paşa - nın Fenelon dan çevirdiği Tercüme-i Telamak (1862) ilk tercüme eserlerdendir. Tanzimat tan itibaren çocukların toplumsal işlevlerinin önemsenmesiyle birlikte, çocuklara hitap eden, onların özel ilgi alanlarını ve becerilerini dikkate alan eserler kaleme alınır. Söz gelimi Kayserili Doktor Rüştü tarafından kaleme alınan Nuhbet ül Etfal (Çocukların En Seçkini) adlı kitabın sonunda bazı hikâye ve fabllara da yer verilmiştir. Çocuklara okuma zevki aşılamak amacıyla yazılan, ders alınacak gülünç hikâyeciklerden oluşan eser aynı zamanda ilk Türk alfabesi olarak da kabul edilir. Bu dönemde ayrıca Tanzimat nesillerinin diğer dillerden yaptıkları çeviri fabllar da, özellikle çocukları okumaya yönlendirme ve okuma gereksinmelerini karşılama noktasında önemli olmuştur. Özellikle Şinasi nin La Fonten den çeviri fablları ilk çeviri şiirler olarak da önemlidirler. Asıl itibariyle çocuk edebiyatı içerisinde algılanan bu eserler aynı zamanda büyüklere de hitap ederler. Bu durum Tanzimat edebiyatçılarının büyük, küçük ayırımı yapmadan, bir bütün hâlinde toplumun eğitimine önem vermeleriyle yorumlanabilir. Tanzimat dönemi şairlerinin Batılı çocuk klasiklerinden esinlenerek kaleme aldıkları örnekleri çoğaltabiliriz Ancak bu çalışmaların çocuk edebiyatı oluşturmak veya çocuğa hizmet etmek düşüncesinden uzak olduklarını da söyleyebiliriz. Şinasi nin Kuzu ile Kurt, Eşek ile Tilki, Karakuş Yavrusu ile Karga, Arı ile Sivrisinek ; Ethem Pertev Paşa nın Victor Hugo dan çevirdiği manzum Tıfl-ı Nâim ; Âkif Paşa nın ölen torunu için yazdığı mersiy,e Recaizâde Mahmut Ekrem in ölen oğlu için kaleme aldığı 4 Atilla Özkırımlı, Çocuk Edebiyatı mı, Gösteri, nr.13, 1981, s.33. manzumeler; Muallim Nâci nin Kuzu, Kırlangıç, Avcı, Oduncu ile Azrail ; Nabizâde Nâzım ın Bir Sansar ile Horoz ve Tavuk gibi eserleri daha çok La Fontaine den esinlenerek kaleme alınmış ve bir kısmı çevirilerden ibaret olan eserlerdir. Her şeye rağmen Tanzimat devrinden II. Meşrutiyet yıllarına kadar gerçek anlamda çocuk şiirlerinden söz edilemeyeceğini söylemek mümkündür. 5 Toplumsal yapının yeni bir değişime uğradığı II. Meşrutiyet döneminde çocuk yazınına da önem verilir. Devrin basınında çocuk edebiyatının önemine dair yazılar yayımlanır. 6 Yeni yönetim çocukları ve genç nesilleri geleceğe hazırlamak için çocuk eğitim ve öğretimine önem verir. Kısa süre içerisinde İbrahim Alaattin Gövsa nın Çocuk Şiirleri 1911 de, Ali Ulvi Elöve nin Çocuklarımıza Neşideler i 1912 de ve Tevfik Fikret in Şermin i 1914 te, çocuklar için birçok eser kaleme alan ve bu konudaki her eseri millî ve beşeri bir değer taşıyan Ziya Gökalp in Kızıl Elma sı 1915 te yayımlanır. Doğal ve duru bir Türkçeyle yazılan bu şiirlerde genel olarak yurtseverlik, insan sevgisi, doğruluk ve iyilik gibi kavramlar üzerinde durulur. Edebiyatımızın sonraki dönemlerinde de bütün türlerde olduğu gibi şiir vadisinde de çocuk yazını üzerine geniş bir kadronun teşekkül ettiğini söyleyebiliriz. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi 1908 den sonra çocukların edebiyatta ve şiirde daha çok yer almaya başladığı görülür. Bunda devrin eğitimcilerinden Satı Bey in rolü büyüktür. Satı Bey 1910 da zamanın sanatkârlarını idarecilik yaptığı İstanbul Öğretmen okulunda toplayarak bir konuşma yapar. Konuşmasında özetle şair ve bestekârların çocuk edebiyatına eğilmelerini ister. 7 Bu çağrıyı İbrahim Alaattin Gövsa, Ali Ulvi Elöve ve Tevfik Fikret başta olmak üzere birçok şair kabul eder. İbrahim Alaattin Gövsa nın bu çağrı üzerine 1911 de yayımlanan Çocuk Şiirleri adlı kitabı Türk edebiyatında çocuk yazını alanında yazılmış ilk kitap olarak kabul edilebilir. Mizah ustalığı ve eğitimci yönleriyle de Türk eğitim ve edebiyat hayatında önemli bir yere sahip olan Gövsa nın çocuk eğitimi ve psikolojisi, çocuk edebiyatı sahasında önemli bir isim olduğunu söyleyebiliriz. İbrahim Alaattin Gövsa 1889 da İstanbul da doğ- 5 Müge Sucu Polat, a.g.e, s.53. 6 Ali Nusret in 1908 de Şûrâ-yı Ümmet te, aynı yıllarda Satı Bey in Tedrisât-ı İptidaiyye Mecmuası ndaki yazıları ile Ahmet Cevat Emre nin 1910 yılında yayımladığı Çocuklara Hikâye Anlatmak Sanatı adlı kitabı bunlardan ilk akla gelenlerdir. 7 Satı Bey in konuşması için Ali Ulvi Elöve, Çocuklarımıza Neşideler, İstanbul 1327, 9-10. 616

Materiallar du. Filibeli Abdullah Efendi nin torunu ve Mustafa Asım Bey in oğludur. Annesi Fatma Behice Hanım da İstanbul doğumlu olmakla birlikte Erzurumludur. Rus Harbinde bulunmuş ve Yemen de şehit düşmüş Osman Paşa isminde bir livanın kızıdır. İlköğrenimini İstanbul da tamamlayan Gövsa, orta öğrenimini babasının görev nedeniyle bulunduğu Trabzon da tamamlar. On beş yaşındayken babasını kaybeder. Bunun üzerine annesiyle beraber tekrar İstanbul a döner. Öğrenimini Vefa Lisesi nde tamamlar. 1910 yılında İstanbul hukuk mektebini bitirir. Öğrenciliği esnasında ve mezun olduktan sonra adlî memurluklarda bulunan Gövsa 1911 de İstanbul Darülfünûn da açılan edebiyat öğretmenliği sınavını kazanır ve Trabzon Lisesi edebiyat öğretmenliğine atanır. 1912 de patlak veren Balkan savaşına gönüllü olarak katılır.!913 te Maarif Vekâleti tarafından açılan sınavı kazanarak edebiyat eğitimi almak amacıyla İsviçre ye gönderilir. Ancak orada pedagoji ve psikoloji eğitimine devam eder. Birinci dünya savaşının çıkması üzerine diğer talebelerle birlikte Türkiye ye çağrılır. Çanakkale savaşının büyüklüğünü gelecek nesillere aktarmak üzere, devlet tarafından Çanakkale harp sahasına gönderilen heyetin içinde yer alır. Aynı yıl(1915) İsviçre ye dönen Gövsa J.J.Rousseau Pedagoji Enstitütsü nden mezun olur. 1916 da İstanbul Erkek Yüksek Öğretmen Okulu, o zamanki adıyla Darü l Muallimîn-i Aliyye de on yıl boyunca görev yapar. Bu süre içerisinde Psikoloji ve Pedagoji dersleri verir, müdür yardımcılığı ve müdürlük yapar. 1926 da Maarif Vekâleti Talim Terbiye Heyeti üyeliğine atanınca Ankara ya taşınır. 1927 de üçüncü dönem Sivas Milletvekili olarak meclise girer. Dördüncü dönemde Sinop milletvekili seçilen Gövsa mebusluktan ayrılarak Maarif Vekâleti Başmüfettişi olarak çalışır. Bu yıllarda 7 Gün dergisinde yazıları yayımlanır. Meşhur Adamlar isimli ansiklopedi üzerinde çalışır. 1939 da altıncı ve yedinci dönem İstanbul milletvekili olarak tekrar seçilir. 1939-1940 yıllarında İnönü Ansiklopedisi, bugünkü adıyla Türk Ansiklopedisi nin genel sekreterliğini üç fasikül boyunca yürütür. 1947 den 1949 a kadar Zirai Donatım Kurumu ve Ziraat Bankası Meclis İdare üyeliğine seçilir. 29 Ekim 1949 da Cumhuriyet Bayramı nın kutlandığı gün saat 16:00 da Hürriyet Gazetesi için Şair Mehmet Akif Sokağı adlı yazısını hazırlarken kalp krizi geçirerek hayatını kaybeder. 8 Yusuf Ziya Ortaç ın hatırlarına yansıyan şekliyle Gövsa nın kulakları hayatının son yıllarına 8 İbrahim Alâettin Gövsa nın ayrıntılı hayatı için bkz. Zeki Gürel, İbrahim Alâettin Gövsa, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1995, s.1-4. doğru ağır işitmeye başlamış, zamanla tamamen sesleri duymaz olmuştur. 9 Rakım Çalapala, şair ufak vücudu, kısa boyu ve iri kafasıyla 10 bir kafa adamıydı, hayat doluydu, daima yüzü gülerdi. Etrafında anlatılanları tebessümle karşılardı, der.. 11 Nitekim Sağırların Zevki adıyla yazdığı yazıda tatmak fırsatını bulmayanlar için sağırlığın nimetlerinden bahseder. 12 Ölümü üzerine 1949 da yazılan yazılara bakıldığında ortak görüşün, İbrahim Alâattin in nazik, terbiyeli çalışkan, sevimli, hayattan zevk almasını bilen, mütevazi, iyi bir dost, vefalı hâliyle herkesten saygı gördüğüdür. Talebelerini çok seven ve talebeleri tarafından da çok sevilen, binlerce öğretmen yetiştiren Gövsa nın öğrencilerinden Osman Bozok, İstanbul Şehremini de yapılan bir ilkokula İbrahim Alâeddin Gövsa isminin verilmesini sağlar. Edebî Kişiliği: Süreli yayınlardaki çok sayıda yazısının yanı sıra telif, tercüme elliden fazla eseri bulunan İbrahim Alaattin Gövsa ilk edebiyat zevkini babasından alır. Babasının kütüphanesinin tesiriyle edebiyata heves etmeğe başlar. Lise yıllarında şiir denemeleri yazar. İlk şiiri Musavver Terakki de yayımlanır. Genç yaşta Tevfik Fikret in şiirlerini ve Servet-i Fünûn un ciltlerini okur ve yeni edebiyata daha çok merak sarar. Bu tesirle yazdığı şiirlerini Güft ü Gû adlı eserinde tamamlar. Eserlerinin bir kısmını Mehmet Akif tarzında öğretici bir tarzda yazan Gövsa nın bu anlmada Mehmet Âkif ten de etkilenmiş veya onunla aynı tarzı beğendiğini söyleyebiliriz. İlk yazıları Servet-i Fünûn dergisinde görülen Gövsa Hukuk son sınıfta iken Fecr-i Âti edebî topluluğuna katılır. Ancak devrin sanat çevreleriyle olan mektuplaşmalarından anlaşıldığı kadarıyla Fecr-İ Âti nin sanat sanat içindir anlayışını kusurlu bulur. Sanatın zaman zaman toplumsal amaçlar için kullanılabileceğini savunur. 13 9 Yusuf Ziya Ortaç, Portreler. 10 Sıra dışı vücut yapısıyla zaman zaman espiri konusu olan Gövsa nın bu fiziksel yapısı, Cemal Nadir in de bir karikatürüne konu olur. Bkz.Cemal Nadir, Pamuk Prenses ve Yedi Cüce, Akbaba, 6 Nisan 1939, nr.234. 11 Rakım Çalapala, Uğradığımız Büyük Kayıp, Hürriyet Gazetesi, 2.11.1949. 12 İbrahim Habip Sevük, Ölenlerin Arkasından, Cumhuriyet Gazetesi, 4.11.1949. 13 Fecr-i Âti nin teşekkülünde yer alan ilk şairlerden biri olan ve ilk günlerden itibaren hece vezniyle çocuk şiirleri yazan Gövsa, Behcet Yazar a yazdığı mektupta şu ifadeleri de kullanır: Fecr-i Âti ile kaynaşamayışım biraz da sanatı az çok bir gayeye hadim olmak lazım geleceği kanaatimden ileri geliyordu. Çünkü arkadaşlar, sanat sanat için diye tutturmuşlardı. Hele serbest nazmı hiç beğenmiyordum. (Bkz. M.Behçet Yazar, Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı, s.203) 617