Röportaj: Ümit Demirhan Türk Matbaacılığının yüz akı şahsiyeti: Ali Duran 1954 yılında Almanya da dünyanın dört bir yanından 312 kişinin katıldığı üç aylık teknik kursu birincilikle bitiren Ali Duran ın ülkesine döndükten sonra yarattığı Türk mucizesinin nefes kesen öyküsü Ülkesine döndükten sonra, teknik dehası ve azmi ile matbaacılık tarihimizin ilk ve tek yüzde yüz yerli TİPO baskı makinesini üreten bir dahiden bahsediyoruz. Yaptığı ilk makineyi hepimizin yakından tanıdığı ünlü tarihçimiz ve Ali Duran ın arkadaşı Cemal Kutay satın alır ve bunun ardından Ali Duran 2 TİPO makine daha üretip baskıya hazır hale getirir. Yıl 1955 tir ve ulusal sanayimizin belki de sanayi devrimimizin ilk ciddi atılımının öncüsü olarak yola çıkıyor. Tam o yıllar Almanya dan ithal edilen aynı özelliklerdeki TİPO baskı makinesinin değeri 4.500 TL dır. Ali Duran ın bu makine için belirlediği satış fiyatı ise 3.000 TL. Yani rakam diliyle tam %50 lik bir artı değer yaratıyor ülke ekonomisine hem de %100 yerli iş gücü ve sermayesi ile. Ancak umut ve gelecek vaad eden ılık rüzgarların yerini serin ve sert rüzgarlara bırakması çok uzun sürmüyor. O yıllarda muamele vergisi denilen verginin acımasızlığı ve beklenmedik sıkıntısı gelip çöküyor TİPO baskı makinesinin kazanına. Fransa dan uyarlanan ve Fransızca dan tercüme edilmiş vergi kanunlarımızın altındaki küçük bir dip notu nun kocaman kasırgasına uğruyor Ali Duran. Fransızlar ın sömürgelerinde kullandıkları uygulamanın anlamsız 26 BASMEN
ve yanlış yorumlanmasıyla muamele vergisi denilen %50 oranındaki verginin toplamı 4.500 TL. Yani satılan 3 makineye, tahakkuk ettirilen toplam vergi bedeli. Bu inanılmaz rakam, matbaa makineleri üreten ve bir dolu işgücü istihdam eden Ali Duran imalathanesinde ciddi bir deprem yaratıyor. Yanında çalışanlara makine takım ve tezgahları tazminat olarak vermek zorunda kalıp, ceketini alıp çıkıyor. Sadece birkaç yıl yürürlükte kalan bu kanun maalesef ki Ali Duran için büyük bir talihsizlik oluyor. Bir süre sonra, Cemal Kutay tekrar çıkıyor Ali Duran ın karşısına ve yeni bir makine daha siparişi vermek için. Ancak bu muamele vergisi nedeniyle artık dükkanı kapadığını ve bu siparişini yerine getirmesinin mümkün olmadığını belirtiyor. Konu dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar a intikal ettiriliyor. Celal Bayar bu olaya el atıyor, yanlış vergi uygulamasının tespiti ortaya çıkıyor ve konunun düzeltilmesini sağlıyor, ama bu fırtına artık Ali Duran ı fazlasıyla sarsmıştır. Abdurrahman Küçükaras (Duran Makina Genel Müdürü): Bu öykü aslında Ali Duran ın yaşamındaki en önemli kesitlerden bir tanesi. Kendi yaşamı hakkında kaleme alınan ve baskı hazırlıkları sürdürülen kitapta bu konular detaylı biçimde işlenmiş durumda. Ali Duran: Benim yanımda çalışan, Kanada ya giden ve silah fabrikasında çalışan mühendisim Bana 80 $ haftalık veriyorlar, sana çok daha fazlasını verirler, çık gel buraya, diye beni ikna etmeye bile çalışmıştır. İki oğlum var (Okan ve Oktay Duran), yaşları çok küçük, yurt dışına onlarla gitmek ve bu ülkeyi terk etmek hiç de kolay değil. Bu kararsızlık ve kara bulutların yoğunlaştığı günlerin birinde zamanın büyük ve çok uluslu şirketlerin Türkiye temsilciliğini yapan Burla Biraderler bana ilginç bir teklifte bulunuyorlar. Sen bu işin bu ülkedeki en bilgili adamısın. Bizimle çalışman karşılığında Biz senin vergi cezanı ödeyelim. Bizim Almanya dan ithal ettiğimiz matbaa makinelerinin teknik müdürü ol, kurduğun her makine için sana ücret belirleyelim ve bizim senin adına ödediğimiz vergi borcu bedeline mahsuben hesaplaşırız. Bu tabii ki benim durumumdaki biri için mükemmel bir teklifti. Derhal işe koyuldum ve hemen işe başladım. Tam bir yıl içinde borcumun tamamını ödedim ve inanın bir yıl sonunda hesaplara baktığımızda, vergi borcumu sıfırladıktan sonra, 20.000 TL alacaklı çıktığımı görmek beni fazlasıyla gururlandırdı. O zaman ülkemize ithal edilen makinelerin montajına 700 TL ücret alıyorum. Ancak sadece Almanya dan Türkiye ye uçak bileti o zaman 1.300 TL. Yani kısaca ben uçak bileti bedelinin yarısına matbaa makinesi kuruyorum. Bu hem benim için hem de Burla Biraderler için çok iyi bir bütçe demek. Bursa da makine kurarken bir haber geliyor, doğru İzmir e gidiyorum, yani anlayacağınız işler gayet iyi. Bu yoğunluk ve başarı bana Ortadoğu dan sorumlu teknik müdürlük yetkisini getirdi ve böylece ülke sınırları dışında da bir çok makine kurmak bana nasip oldu. Burla Biraderler o kadar büyük ve güçlü bir kuruluştu ki size ilginç gelecektir, İstanbul Galata Köprüsü bile onlarındı o zamanlar. Ü.D: Bu müthiş öyküye karşılık çok merak ettiğim bir sorum var izninizle. Böyle mükemmel bir alt yapı ve müthiş başlangıç vergi talihsizliğine uğramasaydı, planlarınız ve ufkunuzda neler vardı? Nasıl bir Türkiye hayal etmiştiniz? A.D: 1970 yılına kadar yeniden başlamak ve yeniden makine yapmak Abdurrahman Küçükaras - Duran Makina Genel Müdürü 70 yaşından sonra makina üreticiliğine yeniden başlamak bana müthiş bir enerji verdi. BASMEN 27
Bugün bizim hep yaptığımız bir işe, yani müşterinin ihtiyacına göre makina üretmeye yanaşan olmayınca da sonunda ben de yeniden makina yapmaya başladım. aklıma hiç gelmedi doğrusu. Ü.D: Yeniden makina üretmeye nasıl başladınız, Duran Makina nasıl doğdu? A.D: O dönemde, Duran Ofset te, bugün ürettiğimiz katlama yapıştırma makinalarının uzun zamandır kullanıcısıydık. Karton kutu üretimimizi daha da geliştirmek istiyorduk. Birlikte değerlendirdik ve bunun yolunun katlama yapıştırma makinalarından geçtiğini gördük. Çünkü diğer makinaların ürettiğimiz kutuları çeşitlendirme imkânı yok. Ben makinacılık tecrübemle, o zaman kullandığımız makinaların aksayan ve düzeltilmesi gereken noktalarını görüyordum. Ayrıca istediğimiz seviyeye ulaşmak için bu makinalarda nasıl değişiklikler yapılması gerektiğini de görüyordum. O zaman aklımızda yeniden makina üretmeye başlamak yok. Oğlum Oktay, yeni katlama yapıştırma makinaları almak için üreticilerle görüşmeye başladı. Görüşmelerde de üreticilere makinalarında istediğimiz yenilikleri anlattı. Bugün bizim hep yaptığımız bir işe, yani müşterinin ihtiyacına göre makina üretmeye yanaşan olmayınca da sonunda ben de yeniden makina yapmaya başladım. 1989 yılının başında bu ilk makinayı tasarlamaya başladık. İstediğimiz özelliklerle, bize herkesten farklı işler yapmamızı sağlayacak bir makina tasarladık. Tam sekiz ay sürdü bu katlama yapıştırma makinasının yapımı ama başardık ve üretime soktuk.1989 da başladık ve yıl sonunda bitirdik. İlginç birşey söyleyeyim; ilk makina hâlâ çalışıyor. Sadece kendi ihtiyacımız için bir makina yapacağız diye başlamıştık. Daha sonraki aylarda Oktay Baba ben bu makinayı satıyorum, dediğinde Duran Ofset ten Duran Makina nın doğacağını o zaman anlamıştım. 70 yaşından sonra makina üreticiliğine yeniden başlamak bana müthiş bir enerji verdi ama Abdurrahman Bey in bizi alıp yükseltmesini de söylemeden geçemeyeceğim. Cemal Halaman: Bu ülkede sizin gibi başarı öyküsü olan ne çok değerli insanımız vardır aslında ama, destek ve teşviklerin zamanında gerçekleşmemesi ülke için çok büyük kayıplara neden olmakta. Tabii bu sizin öykünüzden bir yaşanmış tarihi olay geldi aklıma. Şevket Süreyya Aydemir in Türkiye nin Düzeni adlı kitabında Japon İmparatoru nun kendi genç beyinlerini Sanayi Devrimi Avrupası na eğitim ve araştırma için gönderip onların ülkesinin kalkınmasında ne kadar önemli rol oynadıklarını anlatırken, aynı dönemde Osmanlı Padişahları da genç Osmanlı değerlerini Paris e göndermiş ama Genç Osmanlılar edebiyat ve çevre yaşamına düşkün olunca bugünkü 28 BASMEN
Japonya ile ülkemizin farkının nedeni için güzel bir örnek diyebiliriz. A.D: Benim Almanya ya gidişim ve oradaki kursa katılmam tamamen kendi olanaklarımla gerçekleşmiştir. Biriktirdiğim kendi paramla bu vizyonumu geliştirdim. İlk olarak Cemal Azmi Matbaasında işe başladım (1935). Yani dayımın matbaasında. 18 yaşıma geldiğimde matbaanın ustabaşısı olmuştum ve çalışanların maaşlarını dağıtacak kadar sorumluluk vermişti genç yaşımda dayım. Bu mesleği çok sevmiş ve içime sindirmiştim. Bu hızlı yükselişim ve başarım karşısında dayım bana matbaanın ortaklığını teklif etti. Ancak bu önemli teklifi genç yaşıma rağmen sezgilerime güvenerek reddettim ve kendi işimi kurma kararını aldım. Tabii ki 1955 teki matbaa makinesi üretimlerinin önü kesilmeseydi, bu ülke 55 yıl önceden bugüne markalaşmış ve çok büyük başarılara imza atmış bir sanayinin dünya liderliğine kavuşma imkanına sahip olabilirdi. Düşünün o zamanlar sadece dünyada Almanya vardı matbaa makineler üreten. Daha sonra Japonya ortaya çıktı. Ama biz Almanlardan sonra bu makineleri üreten ve dünya pazarında söz sahibi olma fırsatımızı bu şekilde kaçırmış olduk. Nuri Demirağ vardı bilirsiniz. Tek başına uçak yapımını gerçekleştirdi ama zamanın başbakanı Menderes bu projeyi onaylamamıştır ve Nuri Bey de Benzin Tankları üretim işine devam etti. Ben de ayakkabı ökçesi makinesi yapmışım bir süre de o işle meşgul oldum. Tek başıma bu işi çok fazla yürütmedim. Ü.D: Bence bu ülke matbaacılığında ve sanayinde efsane olmuş, doğru zamanda doğru yerde olabilmeyi başarmış, Ali Bey in bu ülke için geliştirdiği ufuk Kanada ya gitmediği için var olmuştur. Bu açıdan sizinle gurur duyuyorum. Duran Makina Hakkındaki görüşmemize firma Genel Müdürü Abdurrahman Küçükaras ile devam ediyoruz: Duran Makina nın kuruluş yılı 1989. Fabrikamız 4.500 metrekare ve 50 kişilik bir ekiple çalışıyoruz. Ancak yurtdışı satış organizasyonumuz da gözönüne alındığında bu ekibe yurtdışı temsilciliklerimiz ekleniyor. İngiltere de kendi ofisimiz aracılığı ile olmak üzere yurtdışında 11 firma tarafından temsil ediliyoruz. 43 ülkeye ihracat gerçekleştirilmiş, hedef ülkeler: Evet, bugün yüzlerce Omega katlama yapıştırma makinası dünyanın 43 ülkesinde başarı ile çalışıyor. Bu da, sektörün ihtiyaç duyduğu şekilde doğru tasarımlı ve yüksek kaliteli makineler üretiyor olmamızın yanısıra, ürünlerimizin uluslararası satışını iyi organize ettiğimizin ve işimizde çok önemli olan satış sonrası hizmetimizin yetkinliğinin bir göstergesi ve biz de bununla gurur duyuyoruz. İhracatımız 90 lı yılların ortasında Amerika Birleşik Devletleri ile başladı. Halen de ihracatımızın çoğunluğu ve bugüne kadar ürettiğimiz makinaların %25 i bu ülkededir; A.B.D de 100 e yakın makinemiz var. Türkiye ve A.B.D. den sonra en önemli pazarımız Batı Avrupa ülkeleri. Bugün itibariyle yıllık ihracatımızın yarısından fazlası Avrupa ya gerçekleşiyor. 2004 Drupa sından sonra şekillenen ve giderek genişleyen uluslararası temsilcilik ağımız sayesinde Avrupa ya satışlarımız ivme kazandı. İhracatta hedef pazarımız bizim işimizde zorlu pazarlar olan Amerika ve Avrupa ülkeleri. Çünkü en yüksek kaliteyi talep eden pazarlarda faaliyet gösteriyoruz. Çeşitli özelliklerdeki makinaları içeren geniş ürün yelpazemiz dolayasıyla da ihracatımızı gerçekleştirdiğimiz ülkelerin listesi gün geçtikçe artıyor. Ayrıca müşterilerimizin üretim ihtiyaçlarına özel tasarlanan makineler üretebilme kabiliyetimiz sayesinde, temsilcimiz olmayan ülkelerde de gayet başarılı satışlar yapabiliyoruz. Örneğin Japonya da son derece yüksek teknik özelliklerle donatılmış ve müşterilerimize özel tasarlanarak üretilmiş iki makinamız var. Omega marka oluşumunun öyküsü? İhracata başladığımızda kolay akılda kalacak ve hemen her dilde kolay telaffuz edilebilecek bir marka adını hedeflediğimiz için Omega yı seçtik; diğer yandan bu isme insanların kulak alışkanlığı da var. İlk önce Duran Makina deseydik yabancılık çekeceklerdi. Onlara kendimizi de anlatmak zorunda kalacaktık. Makineyi anlat, ismini anlat derken pazarlamada zorluk çekecektik. Omega markası bizi bu zorluklardan kurtardı ve takip eden bir iki yıl içerisinde de Duran Makina ile özdeşleşti. Krizde alınan pozisyon ve önlemler? Son iki yılda tüm dünyada krizin etkileri bu kadar büyükken hiç etkilenmemek olası değil tabii ki. Her üreticide olduğu gibi bizim de standart satışlarımız yavaşladı ancak güçlü Ar-Ge yeteneğimiz sayesinde bu dönemi olumsuz olarak etkilenmeden geride bıraktık Müşterilerimizin üretim ihtiyacına özel makine tasarlayabilme ve bu tasarımları yüksek kalite ile üretebilme kapasitemiz sayesinde, özel tasarımlı makine satışlarımız bu dönemde de devam etti. Diğer yandan tüm dünyaya satış yapabiliyor olmamız da bizim bu dönemi daha kolay geride bırakmamıza yardımcı oldu çünkü birkaç bölgeyle sınırlı olmamak bu dönemde avantajımız oldu. Bu dönemde Ar-Ge çalışmalarımıza yoğunlaşmamızın bir diğer olumlu etkisi ise yeni ürünler geliştirmemizdir. Son iki yıl içerisinde pazara ardı ardına yeni ürünler sunduk ki bu ürünler son derece yüksek nitelikli ürünlerdir. Ar-Ge çalışmalarınızdan ve bu yeni ürünlerinizden bahsedebilir misiniz lütfen? Biraz önce de değindiğim gibi son yıllarda birçok yüksek nitelikli yeni ürünü sunma imkanı bulduk. Yüksek fonksiyonlu ve yüksek hızlı Omega Allpro-S Serisi katlama yapıştırma makinelerimiz bu çalışmamızın başında geliyor. Hemen ardından, katlama yapıştırma makinası üzerindeki karton akışını 90º döndürerek, geleneksel yönemlerle katlanılmayan ikincil kutu kenarlarını da tek geçişte katlayan Omega Turnpro ünitesini geliştirdik ve sunduk ki bu fonksiyonu ürün yelpazesine ekleyen nadir makine üreticilerinden biriyiz. Omega Turnpro yu Omega BASMEN 29
Braille System ünitesi izledi. Bu ünite de 2009 itibarıyla Avrupa Birliğinde ilaç kutularında zorunlu hale getirilen, görme engelliler için Braille alfabesi (kabartma) uygulamasını katlama yapıştırma makinelerine taşıyan bir ünitedir. Bu projelerle eş zamanlı olarak geliştirdiğimiz bir diğer ürünümüz de Baskı Denetim Sistemli Omega Allpro oldu ki, ilk örneğini 2008 Drupa da sergiledik. Bu sistemde baskı, alışılmış denetim sistemlerinde olduğu gibi tabakanın kenarındaki şerit üzerinden kontrol edilmiyor; baskının kendisi tüm özellikleriyle kamera vasıtasıyla % 100 kontrol ediliyor ve bozuk olanları atılıyor. Baskı, içerisindeki metin, barkod ve renk tonuna kadar her açıdan kontrol edilmiş oluyor. 2009 un başında karton ambalaj endüstrisinde bir ilke imza attık ve dünyanın ilk karton çanta katlama yapıştırma makinası olan Omega Carton Bag Machine 145 i sunduk. Bu ürünümüz hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük ilgi uyandırdı, uluslararası sektörel basında da geniş yer aldı. Bu tam otomatik ve ayar hafızalı karton çanta katlama yapıştırma makinasının geleneksel karton çanta üretimi ile kıyaslanmayacak kadar yüksek verimliliğinin yanı sıra sektöre en önemli getirisi, karton ambalaj üreten her matbaanın sadece bu makinaya yapacağı yatırımla karton çanta üretimine de kolayca soyunabilecek olmasıdır. OCBM ile ilgili kararımızdaki önemli etkenlerden biri de karton çantalar ile ilgili sürekli artan bir talep olduğunu gözlemlemiş olmamızdır. Tüm dünyada yeni çevre koruma regülasyonları kolayca dönüştürülebilen ve tekrar kullanılabilen ambalaj türlerinin kullanımını desteklemektedir. Ancak var olan üretim yöntemi karton çantaların talebini karşılayamamaktadır. El işçiliğinin neden olduğu yüksek üretim maliyeti, stok maliyetleri gibi maliyetler karton poşetin satış fiyatını hep yüksek seviyeye taşıdığı için karton çanta, plastik malzemelerden üretilen benzer ambalajlarla rekabet edememiştir. Bu da çevrecilik adına olumsuz gelişmelere neden olmuştur. Karton çantanın çevreci olmasına bir de hesaplı olması eklenirse kullanılırlığı daha da artacaktır. Omega Carton Bag Machine 145 in bu sebeple karton ambalaj sektörüne çok önemli bir katkıda bulunacağına inanıyoruz. OCBM i geleneksel katlama yapıştırma makinalarıyla aynı kullanım kolaylığına sahip olacak şekilde tasarladık. İki yıllık bir Ar-Ge çalışmasının ürünüdür halen de bu ürünümüz yeni modelleri ile ilgili Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor. OMEGA ALLPRO-S Kutu Katlama Yapıştırma Makinesi Duran Makina nın 2006 yılında Almanya / Nurnberg Fachpack Fuarında gerçekleştirdiği ilk uluslararası sunumundan itibaren büyük beğeni toplayan Omega Allpro-S Serisi, Omega Allpro Serisi nin iyi bilinen özelliklerine ve yüksek kalitesine yeni kullanım kolaylıkları ekliyor. Yeni tasarım kemerli üst baskıların yanısıra, modüler tasarımı dolayısıyla birbirinden bağımsız ön katlama, dip kilit ve 4 & 6 nokta ünitelerine de sahip olan Omega Allpro-S, yarı otomatik ve tam otomatik versiyonları ile üretiliyor Yeni orta lama sistemi iş değişimlerinde hem kullanım kolaylığı hem de çok büyük ölçüde zaman tasarrufu sağlıyor. Önemli teknik özellikleri arasında pnömatik pozalar ve elmas diller, bağımsız olarak ayarlanabilen kolay kullanımlı yükleme kayışları, bağımsız yükleme motoru, vakumlu yükleme / üflemeli elmas diller, yüksek hızlara uygun orta caka kepçesi, gizlenebilir orta takviye, çok fonksiyonlu düşüş ünitesi, pnömatik ve kolay ayarlanabilir pres, pnömatik pres önü karşılama lamaları bulunmakta. Yükleme sonrasındaki pozalama ünitesinin yanısıra, pres girişinde dip kilitli kutular için özel pnömatik karşılama ünitesi de bulunan Allpro-S, yine dip kilit kutuların dip kısmının düzeltilmesi için biri son katlama bölümündeki eski ve başarılı tasarım, diğeri de düşüş ünitesinde alt düzeltme tırnakları vasıtasıyla düzeltme olmak üzere iki opsiyonla sunuluyor. Omega Allpro-S 400m / dk.standart ve 600 m/ dk opsiyonel bant hızı ile çalışıyor. 30 BASMEN