TanerKaya. yaz ile birlikte hastanemizden herkese sıcak bir merhaba! Değerli Okurlarımız,



Benzer belgeler
YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

Hisar Intercontinental Hospital

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

Sağlıklı Kan Basıncı Sağlıklı Kalp Atımı

DEMANS ya da BUNAMA olarak bilinen hastalık

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor

TROMBOSİTOPENİ KONTROLÜ

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA)

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

Tiroid nedir? BR.HLİ.058

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır.

Demans ve Alzheimer Nedir?

Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

BUNAMA (DEMANS) NEDİR?

Hepatit C ile Yaşamak

Kalp Hastalıklarından Korunma

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

Ayberk Eskrim Kulübü - SEZON BAŞI YILLIK SAĞLIK ÖYKÜSÜ FORMU

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

HASTALIKLARA ÖZEL BESLENME

ALZHEİMER HASTALIĞINA BAKIŞ. Uzm. Dr. Gülşah BÖLÜK NÖROLOJİ BİLECİK DH 2015

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Diyabet ve diş-dişeti sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Reflü Hastaları Ne Yapmalı?

DIŞ KULAK YOLUNDAN YABANCI CİSİM / POLİP ÇIKARTILMASI AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur.

BOYUN VE BEL FITIKLARI

Sağlıklı Hamilelik BR.HLİ.081

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Periodontoloji nedir?

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

Çocuğunuzun ilk doğduğu günden itibaren gençlik çağlarına gelinceye kadar çeşitli kontroller ve sağlıklı çocuk izlemleri yapılması gerekiyor.

KOLONOSKOPİK TARAMA VE KOLONOSKOPİ

Gebeliğiniz süresince Doğum Öncesi Bakım Hizmetleri;

Kan Kanserleri (Lösemiler)

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir?

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN

PIHTIÖNLER(KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI DABİGATRAN(PRADAXA)

KULLANMA TALİMATI. VENDİOS 600 mg tablet Ağızdan alınır.

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

KULLANMA TALİMATI. CASODEX film tablet 28 tablet içeren ambalajda sunulmaktadır.

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri

Hemoroid (Basur) Nedir?

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir.

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

Doç. Dr. Orhan YILMAZ

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

09/11/2015 ANEMİ (KANSIZLIK)

MENOPOZ. Menopoz nedir?

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı. VEREM HASTALIĞI ve VEREM HAFTASI

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

GRİP İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ 2008

GEBELİKTE SIK GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER

Yaralanmalar. Bölüm 5

Romatizma BR.HLİ.066

Diyabet ve göz sorunları

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE

Adet döneminin gecikmesi ile beraber göğüslerde aşırı şişkinlik ve hassasiyet oluşur. Gebelik ilerledikçe göğüsler büyür ve göğüs uçları koyulaşmaya

GÜVENLİ ANNELİK. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı 2016

EKLEM HASTALIKLARI. Romatizmal Eklem Hastalığı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

KOAH VE EGZERSİZ KOAH TA EGZERSİZ TAVSİYELERİ

KANSER TANIMA VE KORUNMA

Meme Kanseri: Uyarıcı işaretler, memede herhangi bir sertlik veya kitle ve meme uçlarından gelen akıntı veya kan.

GEBELİK VE LOHUSALIK

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

Süt dişleri neden önemlidir? İlk dönemde süt dişlerinin bakımı nasıl yapılmalıdır?


AİLE HAYATI, PLANLAMASI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI

Yaşlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen değişiklikler gibi vücut duruşunda ve yürüyüşünde de değişiklikler meydana

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ NEDİR

KULLANMA TALĐMATI. MEGACE 160 mg tablet Ağız yoluyla alınır.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI

Transkript:

İmtiyaz Sahibi: Yrd. Doç. Dr. Taner KAYA Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Dr. F. Hülya KURBAN Reklam ve Tanıtım Müdürü: Derya BATMAZ ÜNEY Yayın Kurulu Doç. Dr. M. Vedat KOCA Uzm. Dr. A. Orhan DENGİZ Op. Dr. Ali Fuat PAKER Uzm. Dr. Ali Sait ÇAL Op. Dr. Bektaş Kemal ASLAN Op. Dr. Bülent AYMELEK Uzm. Dr. Caner YILDIZ Op. Dr. Cemil KAYMAZ Op. Dr. Deniz GÜLERYÜZ ÇAKMAK Op. Dr. Fatih Volkan TERCAN Uzm. Dr. Fatma AKKAN Op. Dr. Gürsu ÖZER Uzm. Dr. Handan İLKDOĞAN Uzm. Dr. Harun YILMAZ Uzm. Dr. Hülya AKDENİZ ÜNTUT Uzm. Dr. İhsan MAĞUNACI Op. Dr. Meftun ALİCAN Op. Dr. Murat CERAN Uzm. Dr. Mustafa ERCAN Op. Dr. Mustafa SEZEN Uzm. Dr. Nuran CELİLOĞLU Op. Dr. Osman Okan YAMAN Uzm. Dr. Önder BEKAR Op. Dr. Ruhi SAYAR Uzm. Dr. Seyfi KAMBEROĞLU Op. Dr. S. Sinan KEJANLIOĞLU Op. Dr. Tevfik ÖNCAN Op. Dr. Uğur Barış ÖZKAL Op. Dr. Yavuz Selim DAYIOĞLU Dr. Göksel DORA Dr. Sabir ZEYVER Uzm. Ecz. Enver SARAÇOĞLU Dt. Funda DÖNMEZ Dt. Metin AYAN yaz ile birlikte hastanemizden herkese sıcak bir merhaba! Değerli Okurlarımız, Yrd. Doç. Dr. Taner KAYA Mesul Müdür / Başhekim Özel Bursa Anadolu Hastanesi olarak çok kısa sürede, uzun bir yol kat ettik. Uzman kadromuz ile bilgi, teknoloji ve kaliteli hizmet üçgeninde hasta memnuniyetini ön planda tutmayı ilke edinerek tüm branşlarda hizmet veren bir hastane haline geldik. Sağlık hizmeti verirken hekim, hemşirelik, destek hizmetleri ve teknoloji ile iyiyi yakalamaya çalışıyoruz. Hem hizmette hem de teşhis ve tedavide hastalarımıza olumlu deneyim yaşatmak ve hizmet aldıkları hastanemizden olumlu izlenimlerle ayrılmalarını ve yeniden bizi tercih etmelerini sağlamak en önemli hedefimizdir. SAYI : 8 YIL: 3 MAYIS - AĞUSTOS 2013 Her sayımızda olduğu gibi bu sayımızda da yaygın sağlık sorunları hakkında hekimlerimiz aracılığıyla sizleri bilgilendirmek ve doğru sağlık çözümlerine ulaşmanızı sağlamaya çalıştık. Yazışma Adresi : Özel Bursa Anadolu Hastanesi İzmir Yolu No:105 Nilüfer / BURSA Tel: (0224) 451 09 09 Fax: (0224) 451 53 00 E-mail: reklam@bursaanadoluhastanesi.com www.bursaanadoluhastanesi.com Görsel Tasarım ve Baskıya Hazırlık: AERONORM Advanced Creativity FSM Bulvarı Gazi Sk. Özkaya Apt. No: 8/1 Nilüfer / Bursa Tel: (0224) 242 22 88 E-mail: aeronorm@aeronorm.com www.aeronorm.com Sağlıklı, kaliteli ve güzel bir yaşam dileğiyle... TanerKaya Baskı : Renkvizyon Matbaa Reklam Tanıtım Hizmetleri Anadolu Mah. Karlıdağ Cad. No: 32 Yıldırım/Bursa Tel: (0224) 251 04 14 Fax: (0224) 251 04 15 E-mail: info@renkvizyon.com www.renkvizyon.com.tr

Bir şiirdir yaşamak... Değerli Okurlarımız, Dr. Hülya KURBAN Başhekim Yardımcısı / Editör Dergimizin 8. sayısının yayınlandığı bugünlerde yaz ayları tüm güzelliği ve sıcaklığı ile içimizi ısıtmaya devam ediyor. Yaz denilince belleğimizde çoğu kez deniz, güneş, sıcak havalar gibi doğanın güzel yönleri beliriyor. Ancak doğa bu güzellikleri bize sunarken bazende zararlı olabiliyor. Bu nedenle yaz aylarında sağlıklı bronzlaşmaya dikkat etmeli, yüzdüğümüz deniz ve havuz sularından gelecek sağlığımızı bozacak etkenlere karşı da önlemlerimizi almalıyız. Ama herşeyden önemlisi değerli okurlar, yaşadığımız her anı en güzel şekilde doyasıya yaşamalıyız. Bence sağlıklı yaşamanın en önemli kuralı bu. Benim bu duygularımı anlatan Jorge Luis Borges in Anlar isimli şiirini sizinle paylaşmak istiyorum. Sizlere sağlıklı ve çok mutlu bir yaşam diliyorum. Anlar Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, İkincisinde, daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, Çok az şeyi Ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doğuşu izler, Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim bir çok yere giderdim. Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu. Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten. Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın. Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan, Gitmeyen insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım. Eğer yeniden başlayabilseydim, İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım. Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer. Ama işte 85 indeyim ve biliyorum... Ölüyorum... Hülya Kurban 3

Dr. Mustafa GÜNEŞ Genel Koordinatör Geçmişte basında yer alan haberlerde gün geçmiyordu ki yatacak yer olmadığı gerekçesiyle hastane hastane gezen acil hastalar ya da ücret ödeyemediği için Devlet Hastaneleri nde rehin kalan cenazeler hakkında haberler çıkmasın. Şimdilerde bu tür haberler tarihi bir ibret belgesi olarak arşivlerde durmaktadır. Muayene olabilmek için günlerce randevu alamayan SSK hastaları, saatlerce eczane kuyruklarında beklemekteydiler. Sağlıkta dönüşüm politikalarıyla sağlık sektörü ciddi bir ivme kazanmış ve özellikle özel sağlık sektörü baş aktörlerden biri olmuştur. Sağlıkta memnuniyet oranının % 75 lerde olduğu günümüzde bu denli yüksek memnuniyet oranına katkı sağlayan önemli argümanlardan birisi hatta en önemlisi özel sağlık hizmetleridir. 2000 li yılların başında, yıllık hekime başvuru sayısı 2.2 lerde iken 2011 yılı itibariyle yıllık başvuru sayısı dört katına çıkarak 8.2 lere ulaşmıştır. Kamu sağlık kurumlarının hizmet vermekte sıkıntı yaşadığı özellikle teknoloji yoğun, yatırım maliyetleri yüksek doku organ nakilleri,onkolojik tedaviler, gama knife, robotik işlemler, diyaliz v.b sağlık hizmetlerinin sunumunu bu alanda ciddi yatırımlar yapan özel sağlık sektörü gidermiştir. Avrupa kenti olan Bursa mızın bu güzide hastanesinde çalışmaya başladığımda son derece samimi, hastalarına kucak açan kocaman bir aile olduğunu gördüm. Modern teknolojiyi kullanan hasta hakları ve etik kurallara saygılı her biri alanında uzman, kaliteli, tecrübeli hekim kadrosu ve bir o kadar alanında profesyonel personeliyle tüm Bursa ve Marmara Bölgesi halkına hizmet veren bu hastane A grubu ameliyatların yapıldığı Bursa halkı tarafından sevilen ve takdir gören bir hastanedir. Tüm bu kazanımlar ışığında hastanemizi modern teknolojiyi takip eden dünya standartlarında hizmet veren tüm tıp otoritelerince kabul görmüş ekollerle teşhis tedavi yapan uygun fiyat politikalarıyla ilimizin ve Güney Marmara nın parlayan yıldızı yapmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz, göstereceğiz. En iyiye layık olan insanımız ve Bursa halkı için sağlık hizmetleri alanında çıtayı her geçen gün daha da yükseğe taşıyacağımızdan eminiz. İnsan hayatında sağlık problemlerinin hiçbir zaman olmaması temennisiyle herkesin ramazan-ı şerifini ve yaklaşan bayramını şimdiden kutluyorum. Mustafa Günes 4

Unutkanlık Sinsi Bir Hastalıktır! Uzm. Dr. Fatma AKKAN Nöroloji Uzmanı Demans hastalığı, öğrenme, bellek, oriantasyon, dil fonksiyonları ve kişilik gibi mental fonksiyonların bozulması ile karakterize, sosyal ve iş hayatını etkileyen, çoğunlukla geri dönüşsüz ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Demans hastalığının beyin kabuğuna ilişkin üst düzey işlevlerinin genel olarak bozulmasıdır ve hastalığın tedavisi yönünden erken tanı çok önemlidir. Demanslar, orta ve ileri yaştaki kişilerde en çok yıkıma neden olan beyin hastalıklarıdır. İnsan ömrünün uzaması ile birlikte, bu tip hastalıkların sayısı çoğalmakta ve buna paralel olarak hastalığın tanısı, tedavisi ile ilgili ekonomik yük de artmaktadır. Demanslar içinde en sık görülen alzheimer hastalığıdır. Bunu vasküler ve frontal lob demansları izler. Her yıl 100 bin kişiden 75 inde demans hastalığı görülürken yaş arttıkça bu hastalığın sıklığı da artar. vakalarda bu durum geçerli değildir. Yakın akrabalarında hastalık görülmüşse bu sizin ya da çocuklarınızın ileride yüzde yüz hasta olacağınız anlamına gelmez. Ancak ailesinde alzheimer hastalığı olanlarda bu risk 4 kat kadar fazladır. Alzheimer in risk faktörleri nelerdir? Tüm demans tiplerinde en önemli risk faktörü yaştır. En sık 65-85 yaşları arasında görülür ve yaşla birlikte görülme oranı artar. Kadınlarda alzheimer hastalığı riskinin daha fazla olduğu bilinir ve bunun sebebinin de hormonların etkisinin olduğu düşünülmektedir. Düşük eğitim seviyesinin ileri yaşlarda hem alzheimer hastalığı hem damarsal demans gelişmesi için risk faktörü olduğu gösterilmiştir. 75 yaşından sonraki demans sayısında eğitimsizlerde belirgin artış görülür. Eğitimsiz bir kişinin 75 yaşından sonra demansa yakalanma riski, en az 8 yıllık eğitim görmüş bir kişiye göre iki misli fazladır. Birinci derece yakınlarında alzheimer hastalığı bulunanlarda demans gelişme riski ortalama 4 kat fazladır. İki ya da daha fazla birinci derece yakınında alzheimer hastalığı olanlarda bu oran daha da artmaktadır. Boksörlerde olduğu gibi, bilinç kayıbına neden olan kafa travması ile mültipl kafa travmaları alzheimer hastalığı için risk faktörüdür. Özellikle ileri yaşlardaki kadınlarda kalp krizinin alzheimer hastalığı için bir risk faktörü olduğu ileri sürülmüştür. Alzheimer hastalığını nasıl tanıyacağız? Erken dönemlerde unutkanlık dikkati çeker; özellikle yakın geçmişteki olayları, insanların yüzleri tanıyamama, isimlerini hatırlayamama, telefon numaralarını, tarihi unutma başlar. Aynı soruları tekrar tekrar sorarlar. Hastanın sosyal yaşantısında ve iş hayatında problemler yaşamaya başlar ve performansı oldukça düşer. Yeni öğrendiği bilgileri saklayamaz. Örneğin; bazı telaşlı insanlar yemeği fırında unutabilirler ve yemek yanınca hemen hatırlarlar. Oysa alzheimerlı hastalar yemeği fırında unutmakla kalmazlar, ne hazırladıklarını da unuturlar. Artık kendi elbiselerini seçmekte de güçlük çekerler. Kelime bulmakta sorun yaşarlar. Kelimeleri unuttuğundan cümle kurmakta zorlanır, konuşmanın akıcılığı bozulur, anlama daha iyidir. Bazen doğru kelime yerine uygun olmayan kelimeleri kullanırlar. Bununla da kalmayıp konuşurken kullandığı cümlenin başını hatırlayamadığından yanlış ve anlamsız cümleler de kurarlar. Zaman ve mekanı karıştırmaya başlar, objeleri isimlendiremez, zaman zaman idrar kaçırmaları olur. Anlama ve karara varmada güçlükleri olur. Alzheimer hastalığı nedir? Alzheimer hastalığı, demansa yol açan hastalıklar arasında en sık görülenidir. 40-85 yaşları arasında ortaya çıkan, sinsi başlangıçlı, genellikle yavaş ilerleyen ve çoğu hastada bellek problemleriyle kendini gösteren bir beyin hastalığıdır. Hastalık özellikle sanayileşmiş ülkelerde sık görülür ve nüfusun yaşlanmasına paralel olarak giderek de artış gösterir. Alzheimer tipi demansların ortalama %3 ü ailesel geçiş gösterir, ancak tüm 5

Büyük Çocuklarda ve Gençlerde Yeme Sorunları Uzm. Dr. A. Orhan DENGİZ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Gençlerde ve çocuklarda kilo ve beslenme ile ilgili kaygıların takıntılara dönüşüp, anoreksi gibi yeme bozukluklarına yol açmasına gittikçe daha sık rastlanmaktadır. Kızlarda daha sık görülen ve genellikle 11-13 yaşlarda başlayan yeme bozuklukları, vücut fonksiyonlarını etkileyecek kadar ağır kilo kayıplarına yol açabilmektedir. Erken dönemde fark edilirse doğru medikal yaklaşımla, kötü sonuçlar doğurmadan tedavi edilebilen bu sorunu gençler ne yazık ki aylar, hatta yıllarca ailelerinden gizleyebilmektedir. yol açabileceği yeme bozukluklarından korumak için çaba sarf etmektedirler. Çocukların ve özellikle gençlerin görünüşleriyle ilgilenmeleri ve kiloları konusunda hassas olmaları normaldir. Ergenlik döneminde çocukların bedenleri hızla değişir ve karşı cinsin ilgisini çekmek gibi yeni sosyal baskılarla karşılaşırlar. Bu dönemde ailelerin beslenme ve yemeğe yaklaşım konusunda iyi örnek oluşturmaları, yemek seçiminde kiloyu değil sağlıklı olmayı vurgulamaları, onlara olan sevgilerinin nasıl göründükleriyle değil nasıl biri olduklarıyla ilgili olduğunu belli etmeleri çok önemlidir. Yeme Bozukluğu Nedir? Yeme bozukluğu olanlarda; kendini beğenmeme, kilosu ve yemeklerle ilgili negatif düşünceler içinde olma ve günlük aktivitesini ve vücut fonksiyonlarını etkileyecek yeme alışkanlıkları sergileme gözlenir. Anoreksia nervozalı bir kişi, tipik olarak zayıf olmak için aç kalır ve aşırı kilo kaybeder, doktorların yaşa ve boya göre belirlediği ideal kilonun %15 kadar altındadır. Bazı vakalar yemek kısıtlamasının yanı sıra kusma ve barsak hareketlerini hızlandırıcı ilaçlar kullanarak kilolarını kontrol altında tutmaya çalışırlar. Yeme bozukluğu olan çocukların görüntüleri ile kendilerini nasıl gördükleri arasında büyük fark vardır. Ne kadar zayıflarsa zayıflasınlar kendilerini şişman hissetmeye devam ederler. Yeme bozukluğu çocuğun kontrol edebileceği bir davranış değildir, mutlaka tıbbi destek ve tedavi gerektirir. Yeme Bozukluğunun Nedenleri? Yeme bozukluğunun nedeni tam olarak bilinmemektedir fakat psikolojik, genetik, sosyal ve ailesel faktörlerin katkısı olduğu düşünülmektedir. Bale, jimlastik gibi ince olmanın önemli olduğu bazı sporların yeme bozukluğuna eğilimi artırdığı düşünülmektedir. Ayrıca yakın akrabalarında yeme bozukluğu olanlarda artmış risk, genetik yatkınlığı düşündürmektedir. Yeme bozukluğu olanlarda; obsesif-kompulsif kişilik 6 Günümüzde, besinlerde bulunan katkı maddeleri ve şişmanlığın sağlık üzerindeki olumsuz etkileri giderek daha fazla toplumsal endişelere neden olmakta ve sağlıklı beslenmenin önemi daha da artmaktadır. Beslenmede yeterliliğin sağlanması pek çok açıdan çocuğun hayatında önemli bir yere sahiptir. Anne ve babalar özellikle büyüme ve gelişme dönemindeki çocuklarına sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmak için ne yapacaklarını tam olarak bilememektedirler. Aileler, çocukları ve gençleri, bir yandan aşırı kilo alımı ve obeziteden, bir yandan da kilo ve dış görünüş konusunda aşırı hassasiyetin

bozukluğu ve anksiyete gibi bazı psikiyatrik problemler de daha sık görülür. Bazı araştırmalara göre medya yeme problemlerinin artışında etkin olmaktadır. Reklamlardaki, filmlerdeki ve spor programlarındaki birçok kadın zayıftır; bu da gençlerin güzelliği, zayıflıkla özdeşleştirmesine neden olmaktadır. Erkekler de medyada idealize ettikleri karakterlere benzemek için kilo vermeye veya aşırı egzersize yönelebilmektedirler. Sıklıkla yeme bozukluğu olanlarda kendine güven sorunu vardır, zayıflamaya odaklanarak özgüvenlerini kazanmaya çalışırlar. Yeme Bozukluklarının Belirtileri Çocuklardaki normalde görülen dış görünüşe önem verme eğilimi ile yeme bozukluğunun uyarıcı bulgularını ayırt etmek bazen zor olabilir. Gençler özellikle genç kızlar, dış görünüşleriyle ilgilenmeye başladıklarında kendilerini başkaları ile karşılaştırıp diyet yapmak isteyebilirler. Bu yeme bozuklukları olduğu anlamına gelmez. Yeme bozukluğu olanlarda anormal davranışlar ve fiziksel bulgular dikkati çeker. Anorekside Bulgular Belirgin kilo kaybı (boya göre kilo normalin %15 altında) Sürekli zayıflama diyeti (zayıf olsa bile) Şişman olduğunu düşünme (kilo kaybettikten sonra bile) Kilo alma korkusu Kızlarda adet düzensizliği, adet görememe Yemek, kalori, besin değerleriyle sürekli ilgilenme Yalnız yemeği tercih etme Aşırı egzersiz Yeme krizleri ve kendini kusturma Uykusuzluk Saçlar ve tırnaklarda kolay kırılma Sosyal olarak içine kapanma ve depresyon Yeme Bozuklarının Etkileri Yeme bozukluğu ciddi bir mental ve davranışsal sağlık sorunu olduğu gibi birçok sağlık problemlerine de yol açmaktadır. Anoreksik bir çocukta sıvı kaybı bulgularının yanı sıra ileri evrelerde beyin fonksiyonları bile etkilenebilmekte ve baş dönmesi, bayılma, sinirlilik, şuur bulanıklığı, konsantrasyon yetersizliği ve hafıza kayıplarına yol açabilmektedir. Anoreksi, çocuklarda büyümeyi etkileyerek, kemik yoğunluğunda azalma, püberte gecikmesi, kalp ritm bozuklukları ve kan basıncında düşmeye neden olabilir. Yeme Bozukluklarının Tedavisi Yeme bozukluğu tedavisinde amaç bozulmuş yeme davranışını değiştirerek yemek konusuna farklı bir yaklaşım getirmek ve yeni bir yeme düzeni kurmaktır. Eğer anoreksia tanısı beslenme bozukluğu gelişmeden fark edilirse tedavi daha kolay olmaktadır. Tedavide tıbbi destek, beslenme danışmanlığı ve psikoterapi gereklidir. Yeme Bozukluklarından Korunma Yeme bozukluklarından korunmak için aileler sağlıklı bir yaşam biçimini benimsemelidir. Sağlıklı ve besleyici yemeklerin düzenli hazırlanmasına çocukların da katılımı sağlanmalıdır. Acıkınca yemek yemenin, tokken yemeğe hayır diyebilmenin normal bir davranış olduğu öğretilmelidir. Spor tüm aile için eğlenceli düzenli bir aktivite haline getirilmelidir. Eğer ailede beslenmeye ve spora karşı sağlıklı bir yaklaşım varsa çocuklar ve gençler bunu örnek alabilirler. 7

8 ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ

9

Çocuklarda Zatürre Dünyada heryıl 12 milyona yakın çocuk ölmekte ve bunların yaklaşık %28 i zatürreden kaynaklanmaktadır. hasta kişilerden uzak tutulmalı ve kalabalık ortamlarda bulundurmamaya gayret edilmelidir. Eğer bir çocuğun yüksek ateşi, öksürük şikayeti var ve ilk 2 ay içinde dakika solunum sayısı 60 ın, 2-12 ay arasında 50 nin ve 1-5 yaş arasında 40 ın üzerinde ise zatürre açısından değerlendirilmelidir. Uzm. Dr. Handan İLKDOĞAN Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Zatürre (tıbbi adıyla pnömoni) virüs bakteri gibi etkenlerin yol açtığı, akciğer dokusunun tek veya iki taraflı enfeksiyonudur. Ateş, titreme, öksürük, balgam çıkarma, göğüs ve sırt ağrısı, hızlı nefes alıp verme, göğüste hırıltı, nefes alıp verirken göğüs duvarından içeri çekilmeler, halsizlik, isteksizlik gibi belirtiler olmakla beraber en önemli belirtisi öksürük ve yüksek ateştir. Bulaşma Hasta kişiyle yakın temasla, aksırık olmadığından öksürmekle bulaşır. Tedavi Bakterilerin yol açtığı zatürreler, antibiyotiklerle ve destekleyici ilaçlarla tedavi edilirler. Büyük bir kısmı evde tedavi edilebilir sadece solunum sıkıntısı olan çocuklar hastaneye yatırılır. Tedaviyi uygun sürede almak, doktor önermediği sürece iyileşme sürecinde tedaviyi kesmemek gerekir. Doktor önerisi olmadan rastgele öksürük şurubu kullanmak, yarardan çok zarar verebilir ve balgamın ciğerlerde birikmesine sebep olabilir. Ayrıca bol sıvı alımı da balgamın kolay atılmasını sağlamaktadır. Korunma Çocuklarımızı zatürreden korumak için yeterli ve dengeli beslenmesi sağlanmalı, küçük çocuklar mutlaka anne sütü ie beslenmeli, el hijyenine dikkat edilmeli, sigara dumanıyla temas ettirilmemeli, Çocukluk çağı aşıları, H. İnfluenza Tip B ve pnömokok, zatürre yapan etkilere karşı koruyucudur. Çocuklarımızın aşılarını tam olarak yaptırmalıyız. Bahsedilen şikayetler var ise vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı ve uzman bir doktor tarafından muayene edilmelidir. Gerekli tetkikler yapılarak tedaviye başlanmalıdır. 10

Diyabette Depresyona Dikkat! Uzm. Dr. Hülya AKDENİZ ÜNTUT İç Hastalıkları Uzmanı Diyabet, Dünya nüfusunun önemli bir kısmını etkileyen ve sürekli artış gösteren, ülkemizde de sıklığı %13,7 oranında olan, bireyleri; fiziksel ve ruhsal olarak etkileyen bir hastalıktır. Önceki yıllara göre tedavideki gelişmeler, hastalığa dair bilinenlerin her geçen gün artması sonucu bilinmeyenlere ulaşmanın kolaylığı nedeniyle yaşam süresinin uzaması sevindiricidir. Diyet yapılmasının zorunlu hale gelmesi, egzersiz, düzenli yürüyüşler, ilaç tedavisinde uyum zorunluluğu ve düzenli yapılması gereken hekim kontrolleri hastalar için sıkıcı ve yorucu bir süreç olsada yaşam sürelerinin ve yaşam kalitesinin olumlu etkilenmesi, sürecin sıkıntısını belli ölçüde hafifletmektedir. Diyabetli hastalarda anksiyete ve depresyonun en az % 40 gibi yüksek oranda görüldüğü göz önüne alındığında, tedavi konusunda İç Hastalıkları Uzmanları gerektiğinde Nöroloji ve Psikiyatri Uzmanları ile işbirliği yaparak hastaları da bu konuda bilinçlendirerek üzerimize düşeni yapmalıyız. Özellikle kan şekerini düzenleyemediğimiz tedaviye uyumda güçlük yaşadığımız ve bu nedenle kalp damar, böbrek ve beyin-sinir sistemi ile ilgili komplikasyonlara daha açık hale geldiğini düşündüğümüz hastalarda depresyonu tanıyarak doğru tedavi etmek ve hekimler olarak üzerimize düşeni yaparak hastalarımızı da bu konuda bilinçlendirme ve aydınlatma zorunluluğumuzun olduğunu unutmamalıyız. Diyabet, obezite sıklığının artması ile paralel olduğundan çocukluk çağından başlanarak beslenme şekli ve yaşam tarzının düzenlenmesi zorunlu hale gelmiştir. Her iki cinsi de özellikle kadınları biraz daha fazla etkilemektedir. Hastalığın tedavisini düzenlerken biz hekimlerde hastalığın, psikolojik ve psikososyal boyutları üzerinde fazlaca durmamız gerektiğini biliyoruz. Diyabet, bazı hormonların kandaki seviyeleri ve etkinliklerinin bozulmasına neden olmakla beraber, kronik bir hastalık olması nedeniyle sosyal anlamda da bireyleri etkileyerek depresyona neden olmaktadır. Depresyon ve anksiyete, hastanın kan şekeri seviyesinin düzenlenmesini de dolaylı biyolojik etkileri nedeniyle zorlaştırmaktadır. Aynı zamanda, hastanın tedaviye uyumu, yaşam kalitesi, tedaviye yanıtı da bozulduğu için olay tam bir kısır döngüye dönüşmektedir. Günümüz koşullarında normal bireylerin bile birbirine günaydın demeyi unuttuğu empati yapmayı aklına dahi getirmediğini düşündüğümüzde diyabetli bireylere bir de hastalığın psikolojik ve psikososyal sorunları eklendiğinde yaşanılan stresin ağırlığı tahmin edilebilir. 11

Çocuklarda Diş Travmaları Dt. A. Funda DÖNMEZ Diş Hekimi Diş travmaları çocukluk çağının önemli sağlık problemlerinden birini oluşturmaktadır. Süt dişlenmesi dönemini içeren 2-4 yaş aralığı ile daimi dişlenmeye geçişin yaşandığı 7-10 yaş aralığı çocukların en çok travmaya maruz kaldıkları dönemdir. Bu noktada travmaların oluş şekilleri, süt veya sürekli dişleri ilgilendirmeleri, nedenleri, tedavi ve korunma yöntemleri ayrıntılı olarak incelenmelidir. Diş hekimlerine düşen en büyük görev çocukları, aileleri, çocuk doktorlarını, öğretmen ve spor eğitmenlerini bu konuda bilgilendirmek ve uyarmaktadır. faktörlerinden biri olarak kabul edilir. Travma sonrası çocuğun bilinç kaybı, kanama, denge kaybı, baş ağrısı, bulantı, kusma ve konuşma zorluğu gibi genel sağlığının değerlendirilmesi ile ilgili kilit noktaları değerlendirilmeli, genel sağlığı ile ilgili şüphe duyuluyorsa en kısa sürede acil servislere ulaştırılması sağlanmalıdır. Çocuğun genel sağlık durumu iyi ise sakinleştirilmeli, yüzde meydana gelebilecek şişmeleri önlemek için soğuk uygulanmalı, kanama olan bölgeye steril gazlı bez ile tampon uygulanmalıdır. Travmanın boyutu ne olursa olsun mutlaka diş hekimine başvurulmalıdır. Çok küçük ve önemsiz gibi görünen travmaların bile ileride diş kaybı ile sonuçlanabileceği unutulmamalıdır. Eğer dişin tamamı yerinden çıkmışsa, kök kısmına dokunmadan tutularak temiz, akan su altında yıkanmalıdır. Düşen dişin, hekime ulaştırılması için ideal ortam ağız içidir. Ancak çocuk dişi kolayca yutabileceği için bu yöntemi önermiyoruz. Düşen diş mümkünse süt içinde değilse temiz su içinde en kısa sürede hekime ulaştırılmalıdır. Dişi ulaştırdığınızda hekiminiz, düşen dişin süt ya da kalıcı olması, dişin çukurunun ve dişin travmadan etkilenme derecesine göre dişin yeniden yerine yerleştirilip yerleştirilmeyeceğine karar verecektir. Eğer travma sonucu diş yerinden çıkmamış ancak sallanıyorsa, dişi daha fazla travmatize etmemek amacıyla asla sallamayınız. Hekiminize en kısa sürede ulaştığınızda, sallanan dişi yanındaki diğer dişlere bazı tekniklerle sabitleyerek diş liflerinin yenilenmesi sağlanır. Bu süreç 1-3 hafta arasında sürebilir. Bu süre içinde travmaya uğrayan diş zorlanmamalı, ısırma ve koparma hareketi yapılmamalı, Travmalar incelendiğinde düşmeler ve bisiklet sürmek ilk sıraları almaktadır.1-3 yaş arası çocuklar yürümeyi yeni öğrendikleri; kas kontrolü ve karar yetisi tamamlanmadığı için travma riski artmaktadır. 7-10 yaş arası okul çağı dönemde ise sosyalleşme, bireysel spor aktivitelerin artışı ile travma oluşumu artmaktadır. Erkek çocukların, kız çocuklara oranla travmaya daha yatkın oldukları gözlemlenmektedir. Üst çenelerinde ileri itim olan, ağız solunumu yapan, yoğun üst sonulum yolu rahatsızlıkları olan çocuklar travma açısından risk taşımaktadır. Yaz aylarında ev dışı hareketliliğin artması risk 12

yiyecekler küçük lokmalar halinde direk arka dişlere götürülerek yenmelidir. İyi şartlarda korunmuş diş parçaları çoğunlukla özel malzemeler sayesinde yapıştırılabilmektedir. Kırık diş parçası bulunamadığı durumlarda da hekime başvurarak kayıp diş dokusunun özel materyallerle tamamlanması gerekmektedir. Eğer travma sonrası diş gömülmüşse, dişi hemen çekmemek ve tekrar sürebilmesi için vakit tanımak gerekmektedir. Bu süreçte sık ve düzenli diş hekimi kontrolü şarttır. Diş travmasının uzun süreli etkileri nelerdir? Travmaya maruz kalan dişlerde, ilk anda bir hasar tespit edilmese de hekiminizin önerdiği süreçlerde kontrol edilmeli ve geç oluşacak zararlar kontrol altında tutulmalıdır. Süt dişlerine gelen travmalarda ardından gelen sürekli dişlerinde etkilenebileceği bilinmeli ve kontrol edilmelidir. Diş travmasından kaçınmak için neler yapmalıyız? Diş travması, yeni yürümeye başlayan ilk üç yaş arası çocuklar başta olmak üzere her yaş çocukta yaşanabilir. Çocuk olmanın bir parçası olan düşmeler dişlerde travmalara da yol açabilir. Ancak özellikle spor yapan çocukların dişlerini korumak amacıyla koruyucu dişlik kullanmaları travma sonucu görülebilecek hasarları azaltacaktır. Travmaya açık spor yapan çocukların hekimleri ile görüşerek dişlerine birebir uyumlu, çeşitli renklerde olabilen bu koruyucu dişliklerden hazırlatmaları yerinde olacaktır. Kısaca Travma Anında; Zaman kaybetmeden hekiminiz ile temas kurun. Yerinden çıkan ya da kırılan dişi köküne dokunmadan temiz akan su ile yıkayın ve süt içinde hekiminize ulaştırın. Sallanan dişi daha fazla sallamayın ve derhal hekime başvurun. Travma sonrası dişlerde gözle görünen bir sorun görünmüyorsa bile mutlaka uygun bir zamanda diş hekimi muayenesine gidin. Dışarıdan belli olmayan ama gömülen ya da alttaki kalıcı dişlere zarar veren travmalar uzun dönemde diş kayıplarına ve diş çarpıklıklarına yol açabilir. 13

El Kesikleri ve Tendon Yaralanmaları Op. Dr. Tevfik ÖNCAN Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Tendonlar; kasların uç kısımlarından hareket ettirecekleri ekleme uzanan sağlam ip gibi uzun yapılardır. Eli hareket ettiren kasların çoğu ön kolda yani dirsekle el bileği arasında bulunur ve ele uzanan tendonlar sayesinde eli sanki bir kuklaymış gibi hareket ettirir. Eli açan (Ekstensör) tendonlar elin üst kısmında görülebilirken; Eli büken (Fleksör) tendonlar elin avuç içi tarafında daha derinde bulunduğundan dışarıdan görülmezler. Genellikle bıçak gibi kesici aletleri kullanırken veya cam gibi keskin cisimlerle temas sonucu oluşan el kesilerinde bu tendonlar yaralanabilir. Tendonlarda yaralanma ve kopma oluştuğunda o tendonun yaptırdığı hareket yapılamaz. Uygun şekilde tedavi edilmemiş tendon yaralanmaları genellikle elde bir sakatlık ile sonuçlanır. Bu nedenle tendon yaralanması olan hastalar acil doktorlarına başvurduklarında bu tedaviyi yapan cerraha (Ortopedi veya Plastik Cerrahi Uzmanı) sevk edilirler. Kopmuş tendonlar cerrahi olarak tedavi edilirler. Cerrahi olarak onarılabilmeleri için genellikle ameliyathane şartlarında ve o kol veya el uyuşturularak müdahale edilir. Çocuklarda ve nadiren yetişkinlerde genel anestezi uygulanması gerekebilir. Tendonun uçlarının bulunabilmesi ve onarılabilmesi için genellikle mevcut yaralanma her iki tarafa doğru cerrahi olarak açılır. Tendon onarımı için kullanılan birçok dikiş tekniği mevcuttur (Kessler, modifiye kessler, bunnel, dört kat, sekiz kat ve devamlı veya aralıklı periferik sütür). Genellikle onarım için eriyebilir özel ipler kullanılır (PDS 3/0 4/0). Bu dikişler tendonun iyileşme süresi olan 4 ile 6 hafta boyunca bir arada tutar ve sonra vücutta erirler. Tendon onarımı sonrası bir alçı uygulanarak tendonun gerilmesi önlenir. Daha sonra bu alçı çıkarılarak özel cihazlar (ortez) yaptırılır. Tendon onarımından sonra başarılı bir sonuç elde etmek için tendon aşırı gerilmeye karşı korunmalı ve erken dönemde hareket başlanmalıdır. Hastalar uygulanan cihazların yay ve lastikleri yardımı ile tendonu zorlamadan harekete başlarlar (resimlere bakınız). Böylelikle tendonların etraf dokulara yapışarak hareketlerinin kısıtlanması önlenir. Birden fazla tendon yaralanmalarında tendonların birbirlerine yapışmalarını önlemek için hastalara ek egzersizler tarif edilir. İki hafta sonra cilt dikişleri alınır. Yara problemi yoksa banyoya izin verilir. Beş altı hafta sonra cihaz uygulaması sonlandırılır ve lastik top gibi yardımcı cihazlar kullanılarak aşamalı olarak el tekrar güçlendirilir. Erken dönemde aşırı güç uygulamak tekrar kopmalara neden olabilir. Tendon yaralanmaları uygun şekilde tedavi edilse bile yapışıklıklar ve hareket kısıtlığı ile sonuçlanabilir. Elin bazı bölgeleri ve özellikle eli büken (Fleksör) tendonlar bu açıdan risklidir. Diğer risk faktörleri ise yaşlılık, ezilme şeklindeki yaralanmalar, enfeksiyon ve eşlik eden kemik yaralanmalarıdır. Onarılan bir tendon koparsa ikinci onarımlar yapışıklık açısından daha risklidir. Yapışıklıklar oluştuğunda bu yapışıklıkları açmak için tekrar cerrahi müdahale (tenoliz)gerekebilir. Not: Burada tariflenen protokol sadece tek başına tendonlarda olan yaralanmalar içindir. Birlikte kemik kırıklarının olduğu hastalıklarda farklılıklar gösterebilir. Mutlaka cerrahınızın tavsiyelerine uyunuz. 14

Endoskopi Uzm. Dr. Mustafa ERCAN İç Hastalıkları Uzmanı Genel olarak içi boş organların incelenmesine endoskopi denir. Mide endoskopisine gastroskopi, kalın barsak endoskopisine ise kolonoskopi adı verilir. Endoskopik incelemeler ne kadar sürer? Genel olarak endoskopi 4 5 dk. Kolonoskopi ise 10-15 dk sürer. Endoskopiye hastalar nasıl hazırlanır? Mide hastalıkları için yapılan endoskopide işlemden 12 saat öncesinden itibaren hastanın hiç birşey yiyip içmemesi gerekir. Kolonoskopi de ise hastanın musil denilen şuruplarla hazırlanması gerekir. Endoskopik işlemler hasta için zor mudur? Hastalar uyutularak yapılan işlemlerde, endoskopi veya kolonoskopide hastalar hiçbir şey hissetmezler. Mide endoskopisi hangi durumlarda yapılmalıdır? Yutma güçlüğü, Reflü hastalığı şüphesi Yemek borusu ve mide kanseri şüphesi Sık veya şiddetli kusmayı açıklamak için Karın ağrısını açıklamak için Hazımsızlığı açıklamak için Mide kanaması mevcudiyetinde Hastalar işlem için nasıl uyutulur? Hastanın damar yolu açılır ve buradan uyutucu bir ilaç damar içine verilir. Endoskopi işlemi nasıl yapılır? Aç olarak gelen hasta, sol tarafına yatırılır. Hastanın dişleri arasına ağızlık yerleştirilir. Açılan damar yolundan uyutucu bir ilaç verilir. Daha sonra gastroskop ile yemek borusu, mide ve oniki parmak barsağı ekranda izlenir. Çok özel durumlarda gerekirse mideden biyopsi alınabilir. Endoskopi de boğaz bölgesinde herhangi bir tahriş olur mu? Uyutularak yapılan işlemlerde böyle bir şey kesinlikle mümkün değildir. Kolonoskopi hangi durumlarda yapılmalıdır? Makattan kanama olduğunda, Büyük abdest alışkanlığında değişiklik olduğunda, 3 haftadan uzun süren ishali açıklamak için, Kansızlığın sebebini açıklamak için, Anne-baba gibi birinci derece akrabalarda kalın barsak kanseri hikayesi mevcut ise, Karın ağrısı ile beraber kilo kaybı varsa. Kolonoskopi işlemi nasıl yapılır? İki gün önceden sıvı gıdalarla beslenen hasta, işlemden bir gün önce musil şuruplarını içerek barsak temizliğini sağlar. Aç olarak gelen hasta sol tarafına yatırılarak damar yolu açılır ve buradan uyutucu ilaç yapılır. Kolonoskop ile makattan girilerek kalın barsak kamera ile gözlenir. Gerekirse barsaklardan biyopsi alınır. 15

Engelli Bireylerde Ağız ve Diş Sağlığı Dt. Metin AYAN Diş Hekimi Engelli bireyler çürük diş açısından yüksek riske sahiptirler. Ağız ve diş temizliğinin iyi bir şekilde yapılması engel durumu ve derecesiyle ilişkili olduğu kadar hastanın bu konuda ki eğitimi, ailesinin ağız temizliğinin önemi ve nasıl yapılacağı konusundaki bilgisi, diş hekimine gitme sıklığı ve hastanın bakımıyla ilgilenen kişilerin eğitimiyle de ilişkilidir. Hastanın bakımlı bir ağıza sahip olması; Daha iyi beslenmesine, Daha iyi gelişmesine, Anlaşılamayan huzursuzlukların giderilmesine, Çürük ve diş eti hastalıklarından ve bu sebeple ortaya çıkan ağrılardan korunmasına, Genel sağlığı etkileyen ağız içi enfeksiyonların giderilmesine, İyi bir çiğnemeyle birlikte mide-barsak problemlerinin giderilmesine, Daha iyi bir estetiğe ve mutlu bir gülüşe kavuşmasına, kısaca daha huzurlu ve sağlıklı yaşamasına olanak tanır. Fırçalama ve Bakım Ağız temizliğini yapacak kişi hastanın arkasına geçer ve sol elini hastanın başının arkasından geçirip çeneyi tutar. Etkili şekilde ağzı görebilmek için hastanın ağzını sol eliyle açık tutmalıdır. Sol el hastanın çenesinin altında iken sol elin baş ve işaret parmağı ile alt dudağı aşağı çekilir. Sağ elin orta ve işaret parmağı ile üst dudak yukarı kaldırılır ve üst çene dişlerde ön bölgenin fırçalaması yapılır. Hastanın önüne geçilir. (Ayakta ya da oturarak çalışılabilir) Sol el parmakları ile hastanın sağ yanağı çekilir. Alt ve üst çene bölgedeki dişler fırçalanır. Hastanın arka yan bölgesine geçilir. Sol el parmakları ile hastanın sol yanağı çekilir. Alt ve üst çene sol bölgedeki dişler fırçalanır. Özel arayüz fırçaları uygulaması kolay ve bu amaç için kullanılabilen etkili yöntemlerden biridir. Fırçalama sırasında hastanın ağzını kapatmasını engellemek için diş hekimi tarafından hastaya göre hazırlanmış plastik aparatlar kullanılabilir. Ağız içinde diş dışındaki alanları temizlemek için sünger başlığı olan aparatlar (büyük kulak çubuğu) kullanılabilir. Bakteri birikimi yoğun olan dilin temizlenmesi aşamasında kusma refleksinin uyarılmamasına dikkat edilmelidir. Damak temizliği dikkatlice yapılmalıdır. Dudak ayırıcı kullanılarak temizlik sonuçları ayna karşısında rahatlıkla kontrol edilebilir. Fırçanın rahat tutulabilmesi ve kolay uygulanabilmesi için daha kalın saplı diş fırçalarından faydalanılabilir. Engelli bireylerin kaşık ve çatal tutabilmesi için üretilmiş tutucular, diş fırçası için de kullanılabilir. Özel olarak dizayn edilmiş diş fırçası: Dişlerin ön ve arka alanları için özel olarak büküm verilmiş kılları ile diş-diş eti birleşimini etkili biçimde temizler. Bu fırçanın avantajlarından biri ağız içi 16

bölgelere zarar verme riskinin düşük olması, diğeri ise kusma refleksini uyarma riskinin düşük olmasıdır. Ağız temizliğini yapacak kişi elektrikli diş fırçasından yararlanabilir. Bu elektrikli diş fırçaları engelli bireylerin ağız temizliklerini kendi kendilerine yapabilmelerine de olanak tanıyabilir. Flor Düşük bir miktar florun sık ve düzenli olarak uygulanması özellikle yüksek çürük riski taşıyan engelli bireylerde minenin güçlenmesini ve çürükten korunmayı önemli ölçüde destekler. Çocuklarda çürükten korunmaya katkıda bulunmasının yanı sıra, erişkinlerde açığa çıkan kök yüzeylerinin çürümesini ve diş hassasiyetlerini engeller. Ayrıca var olan çürükler üzerinde de durdurucu etkisi vardır. En yaygın flor uygulama metodu, florid içeren diş macunlarının kullanımıdır. Fırçalanmasını yeterli derecede sağlayamayan hastaların ağız bakımları diş hekimlerinin önereceği şekilde ve miktarda düzenli kullanılacak sodyum floridli ağız gargaraları ile desteklenebilir. Beslenme Fiziksel ve zihinsel engelleri olan bireyler çok çeşitli beslenme farklılıkları gösterirler. Bunların çoğu da diş çürüğü riskini artırıcı özelliktedir. Her engel durumunda ve hastalıkta farklı ağız temizliği yöntemleri ve beslenme düzenlemesi gerekmektedir. Mutlaka diş hekiminden ve tıp doktorundan bu konularla ilgili detaylı bilgi alınması gerekmektedir. Temel unsurlar ise aşağıdaki gibi sıralanabilir. Zihinsel engelli olan bireylerdeki beslenme zorlukları; Emme, yutma güçlüğü Çiğneme güçlüğü Ağız dokusunun aşırı hassasiyeti Fırçalama motivasyonunun olmaması El hakimiyetinin azalması Sıvı ve püre kıvamlı beslenmenin artması ile diş üzerindeki eklentilerin uzaklaşması sonucu diş çürüğü oluşumu Yutma fonksiyonu azalmış hastalarda (Down sendromu ve serebral palsi) az miktarda ve sık aralıklarla beslenme yapılmalıdır. Beslenme ile ilgili dikkat edilmesi gereken unsurlar; Yüksek şeker içerikli besinlerden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Bu besinlerin tüketimi ana öğünlerin içinde tutulmalıdır. Yapışkan kıvamlı besinlerden (karamel, cips, kraker) kaçınılmalı veya besinlerin verilmesinin ardından ağız çalkalanmalı, su içirilmeli ve uygunsa dişler fırçalanmalıdır. Yatmadan hemen önceki en son beslenmeden sonra mutlaka diş fırçalama işlemi yapılmalıdır. Gece boyunca tükürük akışının azalması nedeniyle yatmadan önceki fırçalama en önemli fırçalama seansıdır. Asit içerikli içeceklerin tüketiminden sonra ağız çalkalanmalı fakat en az yarım saat boyunca dişler fırçalanmamalıdır. 17

Gebeliğe Hazırlık Dönemi Op. Dr. Deniz Güleryüz ÇAKMAK Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı İlk olarak doktorunuzdan randevu alıp, muayene olun. Pap smear testi ve bazı kan tetkiklerinizi yaptırın. Gebeliği planlamadan 3 ay öncesi günde 400 mcgr folik asid başlayın. Sigarayı hemen bırakın. Yapılan çalışmalar günde 10 taneden fazla sigara içilmesinin gebe kalabilme olasılığını ciddi oranda azalttığını göstermektedir. Kilonuzu kontrol altında tutun. Aşırı miktarda çay ve kahve içmeyin. Şeker hastalığı, guatr, tansiyon gibi sistemik hastalıklarınız varsa ilgili doktorunuza başvurun. Muayenenizi olun. Düzenli yaşamaya çalışın. Moralinizi yüksek tutun. Hafif egzersizler yapın. Uyku düzeninize önem verin. Düzenli beslenin. Gebelik şüpheniz mevcutsa röntgen merkezlerinden ve X-ray cihazlarından uzak durun. Manyetik cihazlardan geçmeyin Gebelik şüpheniz mevcutsa herhangi bir tedaviye başlamadan önce kullanacağınız ilaçları doğum doktorunuza sorun. Eşiniz sperm kalitesi için bu dönemde ağır işlerden uzak durmalı. Ağır ve yorucu sporlar yapmamalı. Stress, sigara ve alkolden uzak durmalı. Düzenli beslenmeli ve uyku düzenine dikkat etmeli. Yumurtlamanızın olabileceği günlerde ( adetin ilk gününden itibaren 14. -16. Günlerinden sonraki 1 hafta) düzenli cinsel ilişkiye girin. Yumurtlama zamanını anlayabilmek için rahim ağzı mukus salgısını ve bazal vücut ısınızı takip edebilirsiniz. Spermleri öldürecek ve zarar verecek durumlardan sakının. Vajinal tampon, genital organ bakım kozmetiklerini kullanmayın. Kesinlikle vajinanın içini sabunla yıkamayın. Enfeksiyon riskini artırır. Gebe kalmadan önce doktor kontrolünde yapılması gereken testler Doktorunuz tarafından mutlaka geçirilmiş bir hastalığınızın ve ailesel hikayenizin olup olmadığı sorgulanmalıdır. Tansiyonunuz ve kilonuz ölçülmeli Jinekolojik muayeneniz ve ultrasonografiniz yapılmalı Pap smear testi alınmalı Eşinizin ve sizin kan grubu tayininiz yapılmalı Hemogram sayımı yapılmalı Geçmeyen vajinal akıntınız varsa mutlaka kültür alınmalı Toksoplazma, CMV ve kızamıkçık enfeksiyonu taraması yapılmalı. Kızamıkçık enfeksiyonu daha öncesinde geçirilmemiş ise aşı yapılmalı. Aşıdan sonra ise en az 3 ay gebelik düşünülmemeli. Toksoplazma enfeksiyonu geçirilmemiş ise meyve sebzeler iyi yıkanıp yenmeli. Pişmemiş et yenmemeli. CMV enfeksiyonu için ise solunum yolu ile geçen enfeksiyon olup insanlarla çok yakın temasta bulunulmamalı. Hepatit B-C, HIV, sifiliz taraması yapılmalı Troid fonksiyon testi yapılmalı Tekrarlayan düşükler mevcut ise genetik araştırma yapılmalı. Gebeliğin belirtileri nelerdir? Gününüzün gecikmesi Adet miktarınızın normalden az olması Kasık ve bel ağrısı Yorgunluk hissi ve uyku hali Meme uçlarında hassasiyet ve renk koyulaşması Bulantı Sık idrara çıkma Kokulara duyarlılık Bu belirtileri gördüğünüzde gebeliğin kesin tespiti için hekiminize başvurunuz. Gebelik testleri yanlış sonuç verebilir mi? En kesin test hangisidir? En büyük yanılma payı idrar testinde bulunur. Test, hormon idrarda belli bir seviyeye çıkmadan yapılmışsa, kullanılan kitin kullanım süresi geçmişse, biyokimyasal gebelik durumlarında yanlış sonuç verebilir. Kan testinde yanılma payı hemen hemen yok gibidir. Ultrasonografi yönteminde ise gebelik, kanda tespit edilen HCG hormonu 1500-2000 IU/L değerine yükseldiğinde vajinal yöntem ile, 5000 IU/L değerine yükseldiğinde ise karından yapılan yöntemle tespit edilebilir. HCG hormonu kanda 1500 IU/L nin altında ise dış gebelik ve düşük riski açısından mutlaka doktor kontrolü altında olunmalıdır. 18

Kanal Darlığı Op. Dr. Osman Okan YAMAN Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı bağ dokusu vardır. Bu doku yaşlanmayla veya kemik erimesine bağlı kireçlemelerin artması ile kemikleşir, omuriliği skıştırır ve bası oluşturur. Bu bası sonucu her iki bacakta ağrı yanma karıncalanma ve yürüme güçlüğü gibi belirtiler gözükür. Kişi kısa bir mesafe yürümeye çalışsa bile sık sık durup dinlenme ihtiyacı hisseder. Otururken vücudunu öne doğru eğer, ileri safhada ise cinsel güç kaybolur, hasta idrar kaçırmaya başlar. Sadece uyuşmanın veya yanmaların olduğu dönemde hastaya fizik tedavi, yüzme ve egzersizler önerilir. Eğer bu darlık ileri dereceyse yani hasta yürürken sık sık dinlenmek ihtiyacını duyuyor veya geceleri uyuşukluk nedeniyle uyanıyorsa mutlaka ameliyat gerekir. Kanal darlığı ameliyatlarında omurga kanalı iki taraflı Tıpta Lomber Spinal Stenoz denilen Kanal Darlığı omuriliği çevreleyen kemik ve bağ dokusunun kireçlenmesiyle omuriliğe bası oluşması olayıdır. Genellikle 50 yaş üstünde görülür. Bayanlarda erkeklere göre daha fazladır. Eğer doğuştan omuriliğin geçtiği kanal dar ise daha erken yaşlarda da görülür. Omuriliğin ve her seviyede ondan çıkan sağ ve sol bacaklara giden sinirlerin üstünü örten ve onları dış etkilerden koruyan ligamentum flavum denilen bir ancak böyle rahatlar. Hastalık ilerlerse bacaklardaki uyuşukluk ve yanmalar gibi sinirsel ağrılar gece hastayı uyandırır, uyandığında bacaklarını uyuşuk gibi hisseder ve bacaklarını nereye koyacağını bilemez. Hastalığın ilerlediğini gösteren diğer bir belirti de bacaklara sık sık kramp girmesidir. En açılır veya omurganın arka kemiği olduğu gibi alınır. Mevcut disk basılar temizlenir. Bu cerrahide küçük açılımlı cerrahi ile omurga açılmakta ve hastalar aynı gün ayağa kaldırılmakta ertesi gün hastaneden yürüyerek çıkabilmektedirler. 19

Gebelikte Tiroid Hastalıkları Uzm. Dr. Seyfi KAMBEROĞLU İç Hastalıkları Uzmanı Gebelikte hipotiroidi görülmesinin en önemli sebebi iyot yeterli bölgelerde, otoimmün tiroid hastalığıdır. İyot eksikliği olan bölgelerde ise iyot eksikliğidir. Ayrıca tiroid ilacı (Levotiroksin) alan kadınlarda, başta demir ve kalsiyum olmak üzere Levotiroksin emilimini bozan ilaçların kullanımı gebelikte hipotiroidiye yol açan önemli nedenler arasındadır. Gebelikte herşey değişiyor! Gebelikte tiroid bezinin çalışması değişikliğe uğramakta; tiroid hastalıklarının seyrinde değişiklikler meydana gelmektedir. Gebeliğin erken döneminde plasentadan salgılanan hormon (HCG), tiroidi uyaran hormon (TSH) gibi hareket etmekte; tiroid hormonları (serbest T4) artmaktadır. Oysa gebeliğin geç döneminde tiroid hormonları (serbest T4) azalma göstermektedir. Bu sonuç erken dönemde Hipotiroidiyi yakalamamızı engelliyor. Bu yüzden gebeliğin her 3 ayında tüm tiroid hormonlarının ölçülmesi gereklidir. Gebelikte tiroid hastalığı için riskler: Ailede ve kendisinde tiroid hastalığı öyküsü Daha önce tiroid ameliyatı geçirmiş olmak Tip 1Diabetes mellitus ve diğer otoimmün hastalıklar Tiroid hastalığını düşündüren klinik bulgular Daha önceden tiroid otoantikorların varlığı Anemi, kolesterol yüksekliği, hiponatremi Baş boyun radyoterapisi almış olanlar Kısırlık tedavisi görmüş olanlar Daha önce düşük veya ölü doğum öyküsü olanlar Hipotiroidi ve Gebelik Otoimmün tiroiditli hastalarda gebeliğin ilerlemesiyle başlangıçta tiroid testleri normal iken, gizli ve aşikar hipotiroidi gelişme riski artmaktadır. Bu nedenle bu gebeler tiroid işlevleri açısından tüm gebelik boyunca izlenmelidir. Eğer gebelikte hipotiroidi tedavi edilmesse, düşük, anemi, preeklamsiye neden olabilir. Gebelikte hipotiroidinin tedavi hedefleri değişmektedir. Her 3 dönem (3. 6. 9. aylar) ayrı ayrı ele alınmalı ve tedavisi planlanmalıdır. Hipertiroidi bulguları gebelikte oluşan fizyolojik değişiklere benzediğinden erken tanı koymak bazen güçleşebilmektedir. En sık neden Otoimmün Graves hastalığıdır. Anneden geçen hormonlar bebekte tiroid bezinde büyümeye ve hipertiroidiye yol açmaktadır. Tedavi edilmemiş hipertiroidi gebelikle ilgili çok ciddi sonuçlar oluşturmaktadır. Bunlar arasında ölü doğum, erken doğum riski, preeklamsi ve gelişme geriliği sayılabilir. Kendiliğinden düşük gelişebilir. Gebelik planmadan önce tiroid hormonları normal seviyeye getirilmelidir. İlginç olan gebeliğin 2 ve 3. döneminde hastalık kendiliğinden iyileşme dönemine girer. Bu dönemde antiroid ilaçların kesilmesi gerekebilir. Bebeğin yeterince tiroid hormonu alabilmesi mümkün olan en düşük doz ilaç verilmelidir. 20 Gebelikte İyot Eksikliği İyot durumunun en iyi göstergesi idrardaki iyot miktarının ölçülmesidir. Bunu sağlamak için iyotlu tuz, deniz ürünleri ve iyottan zengin gıdalar ve gıda

ekleri ile günlük ortalama 250-300 mcg iyot alınması sağlanmalıdır. Ülkemiz halen hafif-orta derecede bir ıyot eksikliği bölgesidir. Sofra tuzları zorunlu olarak iyotlanan ülkemizde 6-10 gr iyotlu tuzu, ideal şartlarda tüketen bir gebenin günde 94-152 mcg iyot aldığı hesaplanabilir. İyotlu tuz tüketimi bölgeden bölgeye fark etmekte ve özellikle kırsalda bu oranın şehirlere göre anlamlı olarak düşük olduğu bilinmektedir. Bu sebeple ülkemizde, iyotlu tuza ilave olarak gebelerin 100-200 mcg/gün civarında bir iyot desteği alması gebenin kendisi, fetüs ve yenidoğanın motor gelişimi için önemlidir. Bu ek tedavi hamilelik ve süt verme döneminde iyot eksikliğinden oluşan guatr önler; yenidoğan bebeklerde guatrı gelişimini engeller. İyot eksikliği düzeltilmesse ağır zeka ve gelişme geriliğine giden tablolar ortaya çıkabilir. Subakut Ağrılı Tiroidit Boyunda ağrı, tirotoksikoz bulguları görülmektedir. Geçici bir süreç olup, hafif vakaların sadece izlenmesi yeterlidir. Tiroid Nodülleri Tiroid hormonları normal ve çapı 1 cm den küçük olan iyi huylu nodüller sadece izlenmelidir. Kötü huylu nodül kriterlerini taşıyanlara biyopsi yapılmalıdır. Biyopsi sonuçlarına göre 3. ayın sonunda ameliyat edilebilir. 21

Glokom Op. Dr. Yavuz Selim DAYIOĞLU Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı Halk arasında göz tansiyonu ya da karasu hastalığı olarak bilinen glokom, milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz hastalığıdır. Tedavi edilmezse görme kaybına ve körlüğe neden olabilir. Glokomda, göz içi dokuları besleyen ve aköz hümör denen göziçi sıvısı, gözü rahat terk edemediğinden göziçi basıncının yükselmesine sebep verir. Bu basınç yüksekliği gözün en zayıf yeri olan göz siniri bölgesinde daha etkili olur. Bu da göz sinirinde geri dönüşümsüz hasar oluşturur. Oluşan hasarın geri döndürülmesi mümkün olmadığı için glokoma bağlı görme kaybını engellemenin tek yolu, erken tanı ve tedaviyle göz içi basıncını düşürmektir. Belirtiler Nelerdir? Başlangıçta pek belirti vermez, görmede bir bozulma ve ağrı yoktur. Teşhisde gecikme hastalığın ilerlemesine ve görme sinirindeki hasarı artırır. Hastalar görme alanındaki daralmaya bağlı olarak bir borudan bakıyormuş gibi yanlardaki cisimleri göremez olur. Hastalık dahada ilerlediğinde bu boru gibi görüş de kaybolur. Göz içi basıncının ani ve çok yüksek değerlere çıktığı akut glokom krizi ya da kapalı açılı glokom gibi durumlarda hastalarda şiddetli ağrı, bulanık görme, ışık kaynakları etrafında hale ya da renkler görme, bulantı-kusma gibi ciddi yakınmalar hissedebiliyor. Hasta farkına bile varmadan, görüşünde, çevreden merkeze doğru bir daralma oluyor. Göz içi basıncının normal sınırlarda olduğu, ancak görme sinirinde gelişen beslenme bozukluğu nedeniyle görme siniri ve görme alanı harabiyetiyle karşılaşılan normal tansiyonlu glokom (normotensif glokom) olgularına da rastlanıyor. 22

Hastalık sinsi ilerlediği için pek çok hasta tarafından ancak ileri dönemde ve belirgin görme kaybı ortaya çıktığı zaman fark edilebiliyor. GİB anormal şekilde yüksek seyredenler, Şeker hastalığı, Yüksek miyopi, Uzun süreli kortizon kullanımı, Göz yaralanması, Yüksek ve düşük kan basıncı, Şiddetli kansızlık, şok geçirmek ve sigara kulllanımı. Bu özelliklere sahip kişilerin glokom yönünden göz muayenelerini yaptırmaları uygun olur. Teşhis Glokom erken dönemde belirti vermediğinden kişi hastalığın farkına varamaz. Hastalığın teşhisi ancak göz doktoru tarafından yapılabilir. Erken tanı konulması halinde tedaviden oldukça başarılı sonuçlar alınmaktadır. Özellikle glokoma ait aile hikayesi mevcut olan kişilerin 40 yaş üzerinde göz tansiyonunu her yıl düzenli olarak ölçtürmeleri gerekmektedir. Glokomda erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Çünkü erken tedavi ile ancak hastalığın ilerlemesi ve görme sinirine vereceği hasar durdurulabilir. Glokomda hastalığın izlenmesi yaşam boyu devam etmektedir. Dolayısıyla düzenli olarak kontrollere gidilmesi ve hekim önerilerinin dikkatle uygulanması, göz sağlı için büyük önem taşımaktadır. Tedavi İlaç tedavisi. Cerrahi (ameliyat) Çeşitli lazer tedavileri. Kimler glokoma eğilimlidir? Glokom, milyonlarca kişiyi etkileyen ve her insanda ortaya çıkabilecek bir hastalıktır. Dünyadaki körlük nedenlerinin yüzde 20 sini glokom oluşturuyor. Bununla birlikte bazı faktörler hastalığın ortaya çıkma riskini artırabilir. Toplumda 40 yaş üzerinde %1,5-2 ve 60 yaş üzerinde de %10 oranında görülür. Rutin kontroller ile erken dönemde tedavinin büyük önem taşımaktadır. Doğuştan glokom dikkat edilmesi gereken acil bir durumdur. Glokomun en önemli ve acil tanı ve tedavi gerektiren bir tipini de yeni doğanlarda görülen kongenital glokom oluşturur. Doğuştan gelişen glokom yetişkinlerin aksine çeşitli yakınmalarla seyreder. Glokom doğuştan geliştiğinde büyük ve bulanık bir kornea, kırmızı göz, sulanma ve ışığa duyarlılık gibi belirtiler verir. Erken tanı ve tedavi bu glokom tipinde de büyük önem taşıyor. Doğuştan gelişen glokomun mutlaka cerrahi yöntemle tedavi edilmesi gerekmektedir. Glokom riskini artıran faktörler nelerdir? Öncelikle herkesin bu hastalık yönünden dikkatli olması ve düzenli kontrolden geçmesi gerekir. Fakat bazı kişiler normal topluma göre daha yüksek risk altındadırlar: 40 yaşını geçenler (ileri yaş) Akrabalarında glokom bulunanlar (genetik yatkınlık) 23

Havalar Isınınca Varisler Artar Op. Dr. Ali Fuat PAKER Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Varis yaşam kalitesini kötü yönde etkileyen bir hastalıktır. Bacaklarınızdaki variköz venler (genişlemiş toplardamarlar) taşıdıkları kanı kalbinize doğru geri götürmekte zorlandıklarında genişlemeleriyle boğumlu, kıvrımlı bir şekil almalarıyla ortaya çıkar. Varis ya da tıp dilindeki tanımı ile variköz ven hastalığı, toplum nüfusunun yaklaşık %50 si ni etkileyecek kadar yaygındır bir hastalıktır. önerdiği ilaç tedavisine ek olarak yaşam tarzında yapacağınız birtakım değişiklikler, varis şikayetinizin iyileşmesinde katkıda bulunacaktır. Varis nedir? Varisler kozmetik bir sorun olmanın yanında bacaklarda ağrı, şişkinlik ve yanma bazen de kaşıntı hissine neden olabilirler. Hatta bazı varisler tıkanarak doku hasarına ve pıhtı kopması sonucu hayatı tehdit eder duruma gelebilirler. Ancak variköz venler ne kadar ileri seviyede olurlarsa olsunlar tedavileri mümkündür. Varis tehlikeli midir? Varis tek başına tehlikeli bir oluşum değildir. Ancak görünürde varis olan bacaklarda daha derin katmanlarda seyreden toplardamarlarda da variköz değişikliklerin olduğu düşünülebilir. Bu damarlarda kan dolaşımının bozukluğu tıkanmalara yani derin ven trombozuna neden olabilir. Uzun süren variköz hastalık zamanla bilhassa ayak bileği çevresindeki cilt dokusunda renk değişikliklerine, şişmeye ve hatta iyileşmesi güç yaralara (venöz ülser) neden olabilir. Varislerim yüzünden ne zaman doktora gitmeliyim? Eğer uzun süre oturduktan ya da ayakta durduktan sonra bacaklarınızda ağırlık hissi oluşuyor ve şişkinlik gözlüyorsanız bilhassa ayak bileğinizin çevresinde deride kırmızı ya da kahverengi renk değişikliği görüyorsanız; varisleriniz artan derecede ağrı veriyorlarsa ya da sizi görüntü olarak rahatsız ediyorlarsa doktorunuza başvurunuz. Varis teşhisi için gideceğim doktorum bana ne gibi tetkitler yapabilir? Bunlar acı verir mi? Doktorunuz öncelikle bacaklarınızı muayene edecektir. Böylelikle varislerin bulunduğu bölgeleri, varislerin yan kollarını, varsa diğer varis hastalığı aşamalarına ait görüntüleri yani telenjiyektazileri (ince, örümcek ağı biçiminde kılcal damar genişlemeler) ve ödemin varlığını tespit etmeye Sıcak havalardada daha da artan Variköz ven hastalığı (Varis) ile ilgili en sık merak edilen konuları Özel Bursa Anadolu Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ali Fuat PAKER cevapladı. Varis ya da tıp dilindeki tanımı ile variköz ven hastalığı, toplum nüfusunun yaklaşık %50 si ni etkileyecek kadar yaygındır bir hastalıktır. Bacaklarınızdaki özellikle akşam saatlerine doğru başlayan ağrı, şişkinlik, yorgunluk ve gece krampları, huzursuz bacak gibi varislerinizle ilgili şikayetlerinizin hayatınızı olumsuz etkilememesi için, doktorunuzun 24