KİTAP TANITMA Tartışmaların Odağındaki Halife Yezid b. Muaviye Ali ERTUĞRUL*

Benzer belgeler
Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1

Editörler Prof.Dr. Nurettin Gemici - Doç.Dr. Cahid Kara İSLAM TARİHİ I

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

Kitap Tanıtımı PEYGAMBER VE DÖRT HALİFE GÜNLERİNDE ŞEHİR YÖNETİMİ VE VALİLİK. Ünal Kılıç, Yediveren Kitap, Konya 2004, 233 s.

PROF. DR. İRFAN AYCAN ÖZGEÇMİŞ

Kitap Tanıtımı ve Değerlendirmeler

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

BEDİR SAVAŞI. Nedenleri Savaş Sonuçları UHUD SAVAŞI. Nedenleri. Savaş Sonuçları HENDEK SAVAŞI. Nedenleri. Sonuçları. Kaynakça

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

TARİH DERSİ PERFORMANS GÖREVİ

İSLAM TARİHİ VE MEDENİYETİ II TAR104U

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HZ.MUHAMMEDİN HAYATI DKB

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MÜŞRİKLERLE İLİŞKİLER SERİYYE VE GAZVELER

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

İSLAM TARİHİ I Prof. Dr. İsrafil BALCI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS İslam Tarihi II ILH

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

İSLAM TARİHİNDE NİFAK: ALİ. Ali DURMUŞ 1

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Dört Halife Dönemi Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer Devri Ders Notu

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HUDEYBİYE İLE MEKKE NİN FETHİ ARASINDAKİ GELİŞMELER

3- Hareketimizin; Ankara'da Musab bin Umeyr Derneği dışında hiçbir grup, dernek, cemaat ya da örgütle bir bağlantısı bulunmamaktadır.

MEDYA'DA YER ALAN HABERLERLE ALAKALI KURTUBA GENÇLİK HAREKETİ AÇIKLAMASI

ORTA ÇAĞ TARİHİ. Editör Doç. Dr. Selim Hilmi ÖZKAN

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

Beşinci Lejyon Sivilleri Ordulaştırma Güçsüz Orduyu Kurtarır mı?

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

Mezhepler, bir dinin mensupları için alt kimlik ifadeleridir. Mezhepler beşeri nitelikli oluşumlardır; din ile özdeştirilemezler.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE SAĞLIK HİZMETLERİNDE KADINLARIN YERİ Levent Öztürk, Ayışığı Kitapları, İstanbul 2001, 246 s. Fatmatüz Zehra KAMACI

1979 Kabe Baskını'nın yeni görüntüleri ortaya çıktı

Ebü l-hasen Ali bin Ebi Talip el-kureyşi

Hz. Muhammed'in torunu, Hz. Ali nin oğlu İmam Hüseyin'in 680'de Emevi halifesi Muaviye oğlu Yezid'in askerleri tarafından Kerbela'da şehit edildi.

TABERÎ TARİHİ NİN İNGİLİZCE ÇEVİRİSİNE ÖNSÖZ * I.K.A. HOWARD Çev. Yaşar KOCADAĞ

DBY Ajans. This book has been supported by the Office of Scientific Research Projects of Istanbul Medeniyet University Istanbul, Turkey - March 2014.

Memlüklerin Son Asrında Hadis -Kahire Halit Özkan

Tahta kılıcın sırrı. İSLÂM TARİHİNDE CEMEL VE SIFFÎN savaşlarına yol açmış hadisatın

İkrime Sabri: Mescidi Aksa nın. Bir Karışından Bile Taviz Vermeyiz

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET TAKDİR VE TEŞEKKÜR BELGESİ YÖNETMELİĞİ GİRİŞ

Spor (Asr-ı Saadette) Prof.Dr. Vecdi AKYÜZ

SAYFA BELGELER NUMARASI

Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.

İslam Tarihi Kaynakçası

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

Değerli S. Arabistan Cidde Uluslararası Türk Okulu

Ebu l-a la El-Mevdûdî, çev. Ali Genceli, Ankara: Hilâl Yayınları, 1972, 4. Baskı, 2018, 512 sayfa.

BURSA SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.NCİ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ-GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

EMEVÎ VALİLERİNDEN ABDÜLAZÎZ B. MERVÂN (ö.86/705)

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

KÛFELİLERİN HZ. OSMAN A MUHALEFET ETMELERİNİN SEBEPLERİ

SEYYİD BİLÂL HAKKINDA BİLİNENLER VE ARAŞTIRILMASI GEREKENLER İnsan, tek boyutlu bir varlık değildir. Sadece cismani yönüyle anlamak onu tam olarak

PEYGAMBERİMİZİN ARKADAŞLARI

EMEVÎ DEVLETİNİN YIKILIŞ SEBEPLERİ REASONS FOR THE FALL OF THE UMAYYAD STATE Necati AYKON

Tel: / e-posta:

8. TEBLİĞ HZ. PEYGAMBER İN DEVLET BAŞKANLIĞI

Emeviler Döneminde Şam ve Irak ta Arap Edebiyatı

SEN ONLARIN ARALARINDA İKEN, ALLAH ONLARA AZAP ETMEZ Cuma, 18 Haziran :45

Yayın Değerlendirme / Book Reviews

İSLAM TARİHİ I Doç. Dr. Kenan AYAR

Gündemdeki Tartışmalı Dinî Konular-2, Prof. Dr. Nihat Dalgın, Etüt Yayınları, Samsun, 2012, 448 s.

İÇİNDEKİLER. G r 17 I. YÖNTEM ve KONUNUN SINIRLANDIRILMASI 17 II. TERMİNOLOJİ 23

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

ARABİSTAN YARIMADASI NIN TARİHÎ VE COĞRAFİ ARKA PLANI

Editör. Din Eğitimi. Yazarlar Doç.Dr. Hacer Aşık Ev. Doç.Dr. Hasan Dam

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

Devrim Öncesinde Yemen

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

İMAMİYYE NİN İMAMET NAZARİYESİNİN TEŞEKKÜL SÜRECİ Metin BOZAN İSAM Yayınları, İstanbul 2009, 272 s. Harun TÜRKOĞLU

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Kadın ve Yönetim Hakkı

islam Dergisi Araştırmalan 11,'}_ r 3289 TURKISH JOURNAL OF ISLAMIC STUDIES s. l'l.. J İSLAM ARAŞTIRMALARI MERKEZ! S A Y l 12 2 O O 1

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

İstem, Yıl:1, Sayı:1, 2003, s

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

İslam ın Serüveni. İslam ın Klasik Çağı BİRİNCİ CİLT MARSHALL G. S. HODGSON

YA KÛBÎ NİN TÂRÎHU L-YA KÛBÎ VE İBNÜ L-ESÎR İN EL-KÂMİL Fİ T-TÂRÎH İNE GÖRE EMEVÎ HALİFELERİNİN KİŞİLİKLERİ

Nihat Uzun, Hicrî II. Asırda Siyaset-Tefsir İlişkisi, Pınar Yay., İstanbul, 2011, 302 s.

İşin Başı İslam, Direği Namaz, Zirvesi Cihaddır Perşembe, 17 Mayıs :08

ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

GENEL KURUL ÇALIŞMA ESAS VE USULLERİ YÖNERGESİ

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Yayınları Araştırma Eserleri Serisi Nu: 7. Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ

Transkript:

KİTAP TANITMA Ünal KILIÇ ın Tartışmaların Odağındaki Halife Yezid b. Muaviye adlı Kitabının ( Kayıhan Yayınları İstanbul 2001) Tanıtımı Ali ERTUĞRUL * Yezid b. Muaviye, kendisinden önceki halifelerde olmasa da sonraki halifelerden bazılarında çokça görülen bazı insanî zaaflara sahip sıradan bir halife olarak tarihe geçebilecek iken, Hz. Hüseyin in öldürülmesi, kutsal şehirlerin talan edilmesi ve Kâbe nin mancınıklarla dövülmesi gibi bir takım menfi hadiseler nedeniyle, İslâm toplumunun zihninde bir kötülük timsali olarak yer etmiştir. Bu bakımdan, âdetâ bir kötülük sembolü haline gelmiş olan bir şahsı çalışmak, her şeyden önce ilmî kriterlerle hareket etmesi gereken araştırmacılar için oldukça nazik ve hassas bir konudur. Zira, dönemle ilgili bize ulaşan kaynakların ve bu kaynaklara istinaden aktarılan rivayetlerin, iktidara geldiklerinde Muaviye ve Ömer b. Abdülaziz haricindeki bütün Emevî halifelerinin mezarlarını tahrip eden Abbasîler döneminden; Emevî muhalifi bir devirden kalmış olması bile, nasıl bir çarpıtmayla karşı karşıya kalınabileceğini göstermesi açısından oldukça dikkate değerdir. Objektifliği ilke edinen bir tarihçinin muhtemel bulunan bir çarpıtma karşısında takınması gereken tavır ise, kendilerininki de dahil olmak üzere, her türlü değer yargılarını mümkün olduğunca bir kenara bırakarak önündeki vakıaya bir cerrah soğukkanlılığıyla yaklaşabilmeyi denemek olmalıdır. İrfan AYCAN tarafından ilk Emevî halifesinin tarihî şahsiyeti üzerine yazılan Saltanata Giden Yolda Muaviye Bin Ebî Süfyan adlı araştırma mahsulü bir kitaptan sonra Ünal KILIÇ tarafından Tartışmaların Odağındaki Halife Yezid Bin Muaviye ismiyle kaleme alınan bu eser, Emevî halifelerinin tanınması yönünde önemli bir katkı olmuştur. Bu bakımdan, eserin konuyla ilgili okuyucu kitlesine tanıtılmasının yararlı olacağını düşündük. Kaynakların tanıtıldığı giriş kısmından hariç yedi bölüm halinde tertip edilen eserin önsözünde (ss.11-14) yazar, şiîlerin daha ağır olmak kaydıyla hemen hemen her kesim tarafından eleştirilen Yezid b. Muaviye hakkında bir çalışma yapmanın güçlüğüne dikkat çekmekte ve yaptığı bu çalışmanın gayesinin, Yezid i veya başkalarını temize çıkarmak ya da itham etmek olmayıp, daha ziyade hâdiselerin oluş sebebi, şekli ve tarafların üstlendikleri rollerle ilgili bir tasvir yapmak olduğunu ifade etmektedir (s.13). Bu mülahazalarla hareket eden müellif, eserinin giriş kısmında (ss.15-32), Yezid ve Yezid döneminden haber veren kaynakları tanıtmakta ve bu kaynakların hangi yönleriyle konuya ışık tuttuklarını izah etmektedir. Bu kısımda, geçmişte kaleme alınan eserlerle birlikte çağdaş çalışmalara da değinen yazar, ayrıca bu çalışmalardan bazılarının hâlâ önyargılardan kurtulamadıklarına da dikkat * Dokuz Eylül Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi

ali ertuğrul 320 çekmektedir. Bu çerçevede yazar, Arap aleminde, Batı da ve ülkemizde yapılan çalışmalardan istifade ettiğini belirtmektedir. Yezid in doğumu (26/647), yetişmesi, idarî ve siyasî alandaki yükselişine tahsis edilen birinci bölümde (ss.33-74), ilk olarak Yezid in doğumuna ve ailesine değinilir(ss.33-40). Ya kubî mezhebine bağlı Hıristiyan Kelb kabilesine mensup olan annesi Meysûn un, oğlunu doğurduktan sonra çöldeki hayatına duyduğu özlemi çeşitli yollarla ihsas ettirdiği ve buna binaen, Muaviye nin de zaman zaman oğlu Yezid le birlikte karısını çöle gönderdiğiyle ilgili rivayetlere dikkat çekilir. Bundan sonra, Yezid in şahsiyeti üzerinde önemli etkileri bulunduğu umumiyetle kabul olunan çölde geçen günlerine değinilir. Daha sonra onun burada ve sarayda aldığı eğitimin genel niteliği ortaya konulur (ss.40-45). Yezid in idarî ve siyasî alanda yükselişi başlığı (ss.46-74) ise genel bir tespitle açıklanmaya çalışılır. Buna göre, Muaviye oğlunun veliahtlığı için biat almaya kalkışmadan önce, onu bu görev için ehil hâle getirmeye çalışmış ve devlet yönetimi ve insanların idaresi hususunda tecrübe kazanabilmesi için ona birtakım görevler yüklemiştir. İstanbul un fethi ile görevlendirmesi ve Hac emiri tayin etmesi gibi Muaviye nin oğluna yüklediği bu görevlerin, onun şanını yüceltecek ve veliaht olarak tanınmasını kolaylaştıracak mahiyette olduklarının altı çizilmiştir. Yezid in veliaht tayin edilmesine ayrılan ikinci bölüm (ss.75-174) ise yedi ana başlık altında incelenmiştir. Buna göre, Yezid in veliahtlığının gündeme gelişi başlığı (ss.75-96) altında, İslam da şura ve seçime dayalı halifelik sistemini değiştirip yerine oğlunu tayin etme fikrini ilk izhar eden kimsenin Muaviye olduğu belirtilmiş; ancak bu fikre Muaviye nin kendisinin mi ulaştığı veya çevresindeki şahısların telkiniyle mi böyle bir işe giriştiği hususunun açık olmadığı ifade edilmiştir (s.75). Halk nezdinde büyük bir itibarı bulunan Hıms valisi Abdurrahman b. Halid b. Velid in 46/666 yılında öldürtülmesi ve Muaviye nin ölümünden (60/679) sonra hilafeti kendine devretmeyi vaad ettiği Hz. Hasan ın bazı rivayetlere göre 49/669 da vefat etmesi, Yezid in 50/670 de İstanbul muhasarasına gönderilmesi ve 51/671 de Hac emiri tayin edilmesi dikkate alınacak olursa, Muaviye nin bu fikre 50/670 yılından önce ulaştığını söylemenin mümkün olduğu ifade edilir (ss.91-96). Kamuoyunun hazırlanışı/ilk teşebbüsler başlığı altında ise, ilk olarak, daha ziyade kendi valiliğini teminat altına almak isteyen Kûfe valisi Muğîre b. şu be nin Muaviye ile yaptığı görüşmeye ve daha sonrasında da Muaviye nin, veliahtlık hususunda en büyük engeli oluşturması muhtemel bulunan Kûfelilerden veliahtlık için onay almasına dikkat çekilir (ss.96-102). İkinci olarak da, önemli ve problem çıkarması muhtemel merkezlerden biri olan Basra dan biat alınması teşebbüsüne değinilir. Basra valisi Ziyad b. Ebîh in bu işe pek gönüllü olmaması sebebiyle, Muaviye nin oğlunu veliaht olarak ilan etmeyi, 55/675 yılında valinin vefat etmesine kadar geciktirdiğinin altı çizilir (ss.101-102). Veliahtlık için açık davet başlığı altında, Ziyad ın ölümüyle oğlunu veliaht ilan eden Muaviye nin, 60/679 yılında ölümüne kadar değişik usullerle oğlunun veliahtlığını kabul ettirmeye çalışması (ss.102-138), Valilerden bölgelerini temsilen şam a heyetler göndermelerini istemesi ve Hicazlıları valileri kanalıyla Yezid in veliahtlığına razı etmeye çalışması onun bu neviden faaliyetleri arasında zikredilir. Muaviye nin, Medine valisi Mervan b. Hakem kanalıyla Medinelilerin biatını alamayacağını anlaması üzerine bizzat Medine ye gitmesi ve muhtemel muhalefet önderleriyle görüşerek onları iknaya çalışması da Muaviye nin Hicaz a gidişi ve biatın tamamlanışı başlığı altında incelenmiştir. Yezid in veliahtlığına karşı çıkanlar başlığı ise iki alt başlığa ayrılmıştır. Bunlardan Hz. Hüseyin ve arkadaşları alt başlığında (ss.139-148) Hz. Hüseyin, İbn Zübeyr ve İbn Ömer in muhalefet sebepleri ortaya konulmaya çalışılmış; Emevîlerden biate karşı çıkanlar alt başlığı ise Ziyad b. Ebîh, Mervan b. Hakem ve Saîd b. Osman merkezli ele alınmıştır (ss.148-155).

kitap tanıtma Yine aynı bölümde yer alan Yezid in Veliahtlığına Karşı Çıkılmasının Sebepleri' başlığı altında, söz konusu nedenler arasında hilafetin verasete dönüşmesi endişesinin önemli bir yer tuttuğu vurgulanmış ve Arap siyasî geleneğinin de buna müsait olmadığının altı çizilmiştir. Yine, buna bağlı olarak, kabile reisinin en şerefli soydan olmasına ve yaşlı, tecrübeli ve nüfuzlu kimselerin liderlik yapmasına alışkın olan Arap toplumunun itirazlarının, veliaht tayinine değil, nitelikleri itibariyle istenilen vasıfları taşımadığı düşünülen Yezid in bizzat şahsına olduğu hususu açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Bu bakımdan, Yezid e, asaletinden ziyade, yaşı ve ahlakıyla ilgili olarak eleştiriler yöneltilmesinin önemli olduğu belirtilmiştir (ss.156-163). İkinci bölüm de yer alan Muaviye nin Yezid i veliaht tayin etme sebepleri şeklinde verilen başlıkta ise, konuyla ilgili rivayetlerin ışığı altında, ileride vuku bulacak fitnelere engel olmak, asabiyet duygusunun ortaya çıkma endişesi ve evlat sevgisi gibi gerekçelerle temellendirilmeye çalışılmıştır. Muaviye nin bunu yaparken Kurân ve Sünnet te devlet başkanının tespiti hususunun açık çizgilerle belli olmamasından istifade ettiği ve Râşid Halifeler döneminde uygulanan şûra, ehliyet ve seçim prensibini de göz ardı ederek, kişinin kendi oğlunu yerine tayin etmesini yasaklayan herhangi bir açık hüküm bulunmamasından yararlandığı vurgulanmıştır (ss.163-174). Muaviye nin ölümü ve Yezid in hilafete geçişi ismini taşıyan üçüncü bölümün ilk başlığı altında Muaviye nin Yezid e vasiyeti ve vefatı hususu ele alınmıştır. İki farklı kaynaktan geldiği ifade olunan bu vasiyette birtakım farklılıklar mevcutsa da, metinlerin özü itibariyle birbirine yakın oldukları belirtilmiştir. Görüldüğü kadarıyla Muaviye, bu vasiyetinde, oğluna, kendisinden sonra gerek şahıslar (Hüseyin, İbn Zübeyr, İbn Ömer) gerekse bölgelerden (Hicaz, Irak, Suriye) kaynaklanabilecek muhtemel sorunlar hakkında bilgi vermekte ve bunlara karşı alınmasını uygun gördüğü tedbirleri açıklamaya çalışmaktadır (ss.175-180). Yezid in babasının ölümü üzerine şam a gelişi ve hilafete geçişi konusu ele alındıktan sonra, İslam devletinin bu dönemdeki durumuna aynı bölüm içerisinde yer alan Yezid in Hilafete Geçişi Esnasında İslâm Devleti nin Durumu başlığı altında değinilir (ss.188-191). Müteakiben de, Yezid in, halifeliğini kabul etmeyenlere karşı tutumu işlenir. Bu çerçevede, Medine valisi Velid b. Utbe nin, Yezid in gönderdiği mektuba binaen Hz. Hüseyin ve İbn Zübeyr in biatlarını alma teşebbüsleri ve bunun üzerine, bu iki kişinin Medine yi terk edip ilerideki niyetleri için daha uygun ortam sağlayacağını düşündükleri Mekke ye gitmeleri anlatılır. Biatı alınamayan üçüncü kişi olan Abdullah b. Ömer in ise, Muaviye nin vasiyetinde de belirttiği gibi pek zorluk çıkartmadığı üzerinde durulur (ss.201-204). Son olarak da Hz. Hüseyin in Mekke ye ulaştığında, Mekkelilerin kendisine gösterdikleri ilgiye dikkat çekilir (ss.205-209). Hz. Hüseyin in Yezid in halifeliğine karşı isyan sürecini başlatması ismini taşıyan dördüncü bölüm (ss.209-292), Hz. Hüseyin in Kûfelilerle mektuplaşması konusu ile başlar. Muaviye döneminde isyana yönelik herhangi bir teşebbüste bulunmayan Hz. Hüseyin in, veliahtlığını tanımadığı Yezid in iktidara gelmesinin ardından, isyana kalkışmasının sebepleri ise ikinci ana başlık altında incelenir. Kûfelilerin ısrarlı davetleri karşısında Hz. Hüseyin in amcasının oğlu Müslim b. Akîl i durumu araştırmak üzere Kûfe ye yollaması ve Kûfe valisi Numan b. Beşir in bu husustaki tutumu, Müslim b. Akîl in Kûfe ye gönderilmesi ve faaliyetleri başlığının konusunu oluşturur (ss.222-227). Valinin Müslim ve taraftarlarına karşı davranışını beğenmeyen Yezid in, Kûfe deki Emevî taraftarlarının da uyarısıyla Numan b. Beşir i azletmesi ve yerine problemlere karşı aldığı sert tedbirlerle meşhur Basra valisi Ubeydullah b. Ziyad ı ataması ve yeni valinin Kûfe ye gitmesi aktarıldıktan sonra, Kûfe de durumun tehlikeye düştüğünü gören Müslim b. Akîl in isyanı başlatmasına değinilir. Burada binlerce Kûfeliyle birlikte isyanı başlatmasına rağmen, vali 321

ali ertuğrul 322 Ubeydullah b. Ziyad ın aldığı tedbirlerle terk edilip yapayalnız kalan Müslim b. Akîl in yakalanıp öldürülüşü Kûfelilerin tavrını gösteren bir kriter olarak sunulur (ss.231-234). Hz. Hüseyin in Müslim b. Akîl den aldığı haberlere güvenerek Kûfe yolculuğuna çıkmasından önce, onun Kûfe ye hareketinin sebepleri Hz. Hüseyin in Kûfe ye hareketi ve sebepleri başlığında anlatılır. Burada, Hz. Hüseyin in Mekke den ayrılmak istemesinin muhtemel sebepleri üzerinde durulur ve neden Kûfe yi tercih etmiş olabileceğinin cevabı aranır. Yine, Mekke yi terk edip isyan niyetiyle Kûfe ye gitmesine bazı kimselerin değişik nedenlerle karşı çıkmalarına rağmen, İbn Zübeyr in Hz. Hüseyin i bu hususta teşvik ettiğinin altı çizilir (ss.242-247). Kûfe yolculuğunun başlaması başlığı altında, Hz. Hüseyin in, Müslim b. Akîl in kendisine gönderdiği ilk ve müsait haberden cesaret alarak 8 Zilhicce 61 yılında çıktığı Kûfe yolculuğu anlatılır. Yolda, Müslim b. Akîl in öldürüldüğü haberini alan Hz. Hüseyin in, bazı nedenlere binaen geri dönmekten imtina edip yolculuğuna devam etmesi ve buna karşılık, vali Ubeydullah b. Ziyad ın aldığı karşı tedbirlerden söz edilir. Hz. Hüseyin in üzerine gönderilen Hurr b. Yezid komutasındaki birliğin, kafileyi 2 Muharrem 61 Perşembe/2 Ekim 680 Salı günü Kerbelâ da konaklamak zorunda bıraktığı, bunun üzerine Hz. Hüseyin in, geri dönüşüne izin verilmesi için bazı tekliflerde bulunduğu ve bu tekliflerinin kabul olunmaması üzerine de, durumun vahametini yakinen idrak etmesi üzerine, yanındakilere kendisini terk edip kalmakta serbest bulunduklarını bildirdiği ifade olunur (ss.253-263). Hz. Hüseyin in barışçıl tekliflerinin vali Ubeydullah tarafından reddedilmesi ve yeni birlik komutanı olarak tayin edilen Ömer b. Sa d a, çaresizlik içinde bulunan Hz. Hüseyin i Yezid e biat için zorlaması emrinin Ubeydullah tarafından verilmesinden sonra, 10 Muharrem 61/10 Ekim 680 tarihinde, birbirine denk olmayan kuvvetler arasında başlayan çarpışmanın aynı gün bittiği ve Hz. Hüseyin ve taraftarlarından 72 kişinin şehit edilerek, cesetlerinin bir takım hakaretlere maruz bırakıldığı Kerbelâ Vak ası anlatılır (ss.263-265). Hz. Hüseyin ve taraftarlarının öldürülmesinden sonra, iktidara karşı gelenlerin sonlarının ne kadar feci olduğunun mesajını vermek istercesine, başlarının kesilerek Kufe de bulunan Ubeydullah a gönderilmesi ve sonrasında gelişen hadiseler, Hz. Hüseyin in başı ve esirlerin şam a gönderilmesi başlığı altında incelenir (ss.265-267). Buna göre, Ubeydullah ın Hz. Hüseyin in başını şam a göndermesi ve Yezid in baş ve esirlere karşı muamelesi detaylıca aktarılır. Hz. Hüseyin in başına hakaret âmiz eylemlerde bulunan kişinin Yezid değil Ubeydullah olduğu; buna karşılık Yezid in yapılanlar karşısında üzüntüsünü dile getirdiği ve Hz. Hüseyin in hayatta kalan yakınlarına gayet iyi davranarak, onların gönüllerini almaya çalıştığı rivayetlerin verileri ışığında ortaya konulur (ss.267-275). Kerbelâ olayının bu şekilde cereyan etmesinin sorumlularının tespit edilmeye çalışıldığı kısımda, Hz. Hüseyin isyana kalkışmaktan dolayı değil takip ettiği metot itibariyle muaheze edilirken, İbn Ziyad ve komutanları gereksiz ve abartılmış güç kullanmakla, Kufeliler Hz. Hüseyin i isyana teşvik ve daha sonra onu terk ederek karşı safta yer almakla, Yezid ise, daha sonra üzüntülerini izhar etmişse de, ilk anda bir muhalifinden kurtulmak için emri altındakilerin haddi aşacak derecede güç kullanmalarına izin vermekle eleştirilmiştir (ss.275-287). Kerbelâ olayının sonuçlarının değerlendirildiği son kısımda ise, böyle bir kötülüğün kısı vadede Yezid in iktidarda kalmasını sağladığı halde, uzun vadede toplum içinde Emevî karşıtlığının kök salmasına ve neticede, Emevî devletinin çökmesine yol açtığı vurgulanmıştır. Ayrıca, bunun Yezid isminin bir kötülük timsali olarak anılmasına da sebep olduğu ifade olunmuştur (ss.288-292). Kerbelâ sonrası Yezid in muhalifleriyle mücadelesi ismini taşıyan beşinci bölümde (ss.293-362), ilk olarak, Hz. Hüseyin in katledilmesinden sonra Hicaz daki muhalefetin liderliğini üstlenen Abdullah b. Zübeyr le Yezid in ilk mücadelesine değinilir. Bundan sonra Yezid döneminin ikinci önemli olayı kabul edilen Medinelilerin

kitap tanıtma isyanı ve bu isyan neticesinde gerçekleşen Harre Vak ası anlatılır. Bu münasebetle, Medinelilerin isyan etme sebepleri açıklanır (ss.300-314). Buna göre, 62/681 yılında dönemin Medine valisi veya bizzat halifenin isteği üzerine Medine eşrafından bir heyet, Medine ile şam arasındaki ilişkileri iyileştirmek amacıyla Halife nin yanına gider. Yezid nezdine gönderilen heyetin, geri döndüklerinde Medine de Yezid in yaşantısı aleyhine konuşmaları ve halkı tahrik ederek isyana teşvik etmeleri dinî sebepler başlığı altında incelenir (ss.301-307). Ancak bu konuda aktarılan rivayetlerin çok da tutarlı olmadıklarının altı çizilir. Ekonomik nedenler başlığı altında, Vakidî nin Kitabü l-harre isimli eserinden nakiller yapan müelliflerin verdikleri bilgiler ışığında, İbn Mîna isimli bir âmilin Muaviye ye ait malların gelirlerini toplamada gösterdiği sert tutuma işaret edilir. Bu tutumun, Muaviye döneminden itibaren merkezin şam a kaymasıyla siyasî üstünlüklerini kaybedip atiyye gelirleri sürekli düşüş gösteren, buna karşılık elde ettikleri ürünleri de ucuz fiyatlarla satmak zorunda bırakılan Medinelileri nasıl tahrik ettiğine dikkat çekilir (ss.307-314). Siyasî sebepler içinde ise, Abdullah b. Zübeyr in, kendi siyasî geleceği için Medinelileri isyana teşvik etmesinin yanında, Kerbelâ sonrası oluşan tepkinin böyle bir isyanla neticelenmiş olabileceğinin üzerinde durulur (ss.314-315). Bundan sonra, Medinelilerin aralarındaki bazı görüş ayrılıklarına rağmen isyanı başlatmaları ve Ümeyye oğullarını Mervan b. Hakem in evinde muhasara altına almaları üzerine, Yezid in Medine ye karşı ordu sevk etmesi hadiselerine değinilir. Buna göre, Emeviler e sadakati bilinen Müslim b. Ukbe nin ordu komutanı olarak tayin olunması, ekseriyeti Suriyelilerden, daha da önemlisi Yezid in annesinin mensup bulunduğu Kelb kabilesinden olan farklı dinlere mensup bir ordunun teşkil edilmesi ve Yezid in ordu komutanı Müslim b. Ukbe ye harekatla ilgili emirler vermesi anlatılır; oldukça ağır hükümler içeren bu emirlerle ilgili rivayetler tenkide tabi tutulur. Buna bağlı olarak, Medinelilerin, Medine nin yönetimini ele alma ve Medine nin savunmasını güçlendirme yönündeki savaş hazırlıkları ile 27 Zilhicce 63/27 Ağustos 683 tarihinde vuku bulan Harre Savaşı na yer verilir (ss.317-325). Bir günden daha az süren Harre Savaşı sonrasında vuku bulan Medine nin yağmalanması ve hadiselerin bu şekli almasında sorumluluğu bulunanların tespit edilmeye çalışıldığı kısımlar ise oldukça dikkat çekicidir. Bu olay neticesinde Medine nin itaatinin tekrar sağlandığı belirtiliyorsa da, asıl önemli olanın Peygamber ve davasına kucak açmış bulunan bir şehrin hürmetinin ihlal edilmiş olması ve Kerbelâ üzüntüsü henüz unutulmadan Müslümanları derinden yaralayan başka bir müessif hadisenin yaşanmış olmasıdır, denmektedir (ss.330-350). Bundan sonra, İbn Zübeyr in kendini halife ilan ettirip emirü l-mü minîn unvanıyla Medinelilerden biat alması üzerine başlayan mücadeleye yer verilir. İlk olarak, Yezid in, Müslim b. Ukbe yi Mekke üzerine göndermesine değinilir (ss.350-351). Yolda Müslim in rahatsızlanması ve ardından da vefat etmesi üzerine komutayı devralan Husayn b. Numeyr ın, 64/683 yılının Muharrem ayında Mekke ye ulaştığında, şam ordusunu şehir dışında karşılayacak gücü bulunmayan İbn Zübeyr in Kâbe ye sığınmak zorunda kaldığı anlatılır. Kuşatma esnasında Husayn b. Numeyr in yüz yüze çarpışmalarla yetinmeyip, özellikle Ebû Kubeys dağına kurdurduğu mancınıklarla Kâbe ye sığınan Mekkelileri teslime zorlaması ve İbn Zübeyr in olası saldırılardan korumak üzere Kâbe yi ahşap ve benzeri malzemelerle kaplatması neticesinde, bu koruyucu malzemenin tam olarak bilinemeyen nedenlerle alev alıp yanması hadiseleri, zihinlerde yer eden önemli olaylar arasında gösterilir. Yezid in ölümüyle de muhasaranın kaldırıldığı, hatta bu arada, Husayn b. Numeyr in, İbn Zübeyr e biat etme hususunda pazarlık yaptığı belirtilir (ss.351-360). Kerbela Vak ası, Harre Olayı, Mekkeliler ve İbn Zübeyr isyanları ve bu isyanlar sonucu yaşanan menfi olayların, Müslümanların zihninde asla silinmeyecek izler bıraktıkları bir defa daha hatırlatıldıktan sonra, Yezid döneminin diğer önemli olayları ismi verilen altıncı bölüme geçilir (ss.361-388). Burada ilk olarak, özellikle az 323

ali ertuğrul 324 sayıdaki taraftarlarıyla giriştiği isyan sonrasındaki katledilişleriyle dikkatleri çeken Ebû Bilal Mirdas b. Ubeyde isyanına değinilir (ss.361-363). Bölümün ikinci ana başlığı olan Yezid dönemi fetih hareketlerinde ise, Muaviye döneminde canlanan fetih hareketlerinin, bu dönemde daha ziyade dahilî problemlerle uğraşıldığından durduğu ifade edilir. Muaviye döneminde yaz ve kış olmak üzere Bizans a karşı sürdürülen taarruzlara ve deniz seferlerine Yezid döneminde son verildiği, daha önce fethedilen Kıbrıs ve Rodos a yerleştirilen Müslümanların da Yezid in emriyle geri çağrıldığı belirtilir. Buna karşılık Horasan a tayin olunan Selm b. Ziyad eliyle, bölgede devlet otoritesinin yeniden tesisinin mümkün hâle geldiği ifade olunur. Kuzey Afrika da Ukbe b. Nâfi komutanlığında gerçekleştirilen fetihlerin ise, Ukbe nin tedbirsizliği nedeniyle hem canından olmasıyla hem de fethedilen bu yerlerin elden çıkmasıyla neticelendiğinin altı çizilir (ss.365-376). Bölümün üçüncü ana başlığı olan Yezid in idarî ve malî alandaki icraatları kısmında ise, Yezid in, iktidarı döneminde bazı küçük değişiklikler dışında daha ziyade babasının ortaya koyduğu sistemi muhafaza etmeye çalıştığı vurgulanır. Ayrıca, kendisine mühendis lakabını kazandıran ve şam da günümüze kadar pek çok arazinin sulanmasında kullanılan Nehr-ü Yezid adındaki kanalı kazdırması da önemli icraatları arasında sayılır (ss.377-388). Yezid in vefatı (64/683), şemâili ve şahsiyetine tahsis edilen yedinci bölümde ise (ss.389-420), Yezid in şarap içmesi, ava, şarkı ve şarkıcılara ve şiire düşkünlüğü gibi meseleler ele alınmakta; tekfir ve tel in edilmesi meselesi de lanet okumayı gerekli görenler ile lanet okunmasına karşı çıkanlar şeklinde iki gruba ayrılarak, her gurubun ileri sürdüğü deliller çerçevesinde açıklanmaktadır. Sonuç kısmında ise genel olarak eserin bir hülasası verilir (ss.421-424). Yezid in, esas itibariyle, diğer Emevî halifelerinden çok da farklı bir kişiliğe sahip olmadığı, fakat devrinde gerçekleşen olayların sonraki dönemlerde bir takım siyasî ayrılıklara gerekçe gösterilmesi nedeniyle devamlı olarak gündemde tutulduğu kanısı dile getirilir. Son olarak, muhtelif kaynaklarda yer alan konuyla ilgili rivayetlerin ve dönemle ilgili meseleler hakkında görüş izhar eden günümüz ilim adamlarının görüşlerinin ışığı altında eserini kaleme alan yazar, yukarıda da çeşitli vesilelerle dile getirdiğimiz gibi, mümkün olduğu ölçüde objektif olmaya çalışmış; fakat bu objektiflik, kendisini, olaylar karşısında kayıtsız kalarak mevcut durumun evrensel ölçülerde arz ettiği menfî hâli görmezlikten gelmeye sevk etmemiştir. Buna göre, bu tutum, daha ziyade, sonraki siyasî ve duygusal değerlendirmelerden farklı olarak, kendini belli bir grubun müdafii veya sözcüsü addetmeme sınırında kalmıştır, denebilir. Kullanılan dilin sadeliği de, eserin okunmasını kolaylaştıracak önemli bir unsur olarak zikredilmeğe değerdir. Bütün bu yönleriyle eserin, okunup tartışılacak ve farklı değerlendirmelere kapı aralayacak mahiyette olduğunu belirtmek gerekir.